YEŞİL ALANLARIN KENT YAŞAMINDAKİ YERİ VE ÖNEMİ Kentlere olan hızlı ve düzensiz göç olayları, kentlerimizin plansız, altyapısız ve donatımsız gelişmelerine yol açarken, tarım arazileri de hızla yok olmaktadır. Kent alanlarının kenarlarındaki verimli alanlar yerlerini sanayi ve yerleşim merkezlerine terk etmektedirler. Kentlerimizin çeşitli nedenlerle aşırı yoğunlaşması, arsa rantlarını artırarak, yeşil alan gibi kamusal alanlara ayrılması gereken bölgeleri sınırlamaktadır. Sonuçta büyük kentlerimiz yeşil alan ve rekreaktif alanlardan yoksun kalmaktadır. Kent içindeki yeşil alanların varlıkları spekülatif baskılarla sürekli tehdit edilmekte, mevcut yeşil alanların başka amaçlı kullanımları yaygınlaşmaktadır. Yeşil alan ihtiyacı hiçbir zaman ekonomik bir nedene dayanmadığından daha fazla yeşil alanlara ait istekler politik bakımdan destek görmemektedir. Kalkınma planlarında ve yerel idarelerin imar çalışmalarında yeşil alanlara ilişkin planlar yapılmasına karşın yetersiz kalmaktadır. Yeşil alanlara olan ihtiyaç kentler büyüdükçe artmaktadır. Genel eğilim bu sahaların kent arasında yer almasıdır. Buralarda yeterli miktarlarda boş arazi bulunacağı gibi, arsa fiyatları da ucuzdur. Büyük kentlerde korunmuş olan parklar ise eskiye ait kalıntılardan başka bir şey değildir. Özellikle, kentlerde bu gibi şeylerin muhafazası, çok kez bir engel teşkil ettiklerinden ve büyük kentlerin başka ihtiyaçları ön plana geldiğinden bir problem olarak kabul edilmektedir. Kent içindeki yeşil alanlar böylece çok defa iktisadi, sosyal ve insani menfaatler yönünden tartışma konusu olmaktadır. Sonuç olarak, şehir kenarlarının da kendilerine özgü bir dinamizm gösterdikleri, bir yandan yeşil alanlar buralara nakledilirken diğer yandan bunların hemencecik mesken ve sanayi amaçlı işgale maruz kaldıkları görülmektedir. 1.Kent Ormancılığı Gelişen ve büyüyen yerleşim birimleri, bunları sürdürürken, oluşturdukları monoton yapılar ve beton yığını halini almış binalar insanların içlerindeki doğa özlemini yok edememekte, aksine artırmaktadır. Ayrıca rahat nefes alınacak bir temiz hava ortamı ve çeşitli rekreaksiyonel aktivitelerin gerçekleştireceği bir yeşil alan kentte yaşayanların özlediği birer mekân olmaktadır. Bu tür ihtiyaçlar, kentlerin hemen yanında bulunan yeşil alanların kurulmalarını doğurmuş ormanların insanlara sunduğu faydaların karşılanması amacıyla kent ormanları gündeme gelmiştir. Ülkemizde kent ormancılığı, sosyal ormancılık ve koruma ormancılığı gibi tüm ormancılık tiplerinin örnekleri görülmektedir. Orman genel müdürlüğünün yeşil kuşak projeleri ile kentsel yerleşim çevrelerinde yaptığı ağaçlandırma çalışmaları ile toplumun ormanlara yönelik taleplerini karşılamak için mesire ve orman içi dinlenme alanlarını açması kent ormancılığına ait bulguları oluşturmaktadır. Orman genel müdürlüğü son yıllarda belediyelerle iş birliği yaparak kentlerin çevrelerinin ağaçlandırılmasına katkıda bulunmaktadır. Ülkemizde tüm orman varlığı olan 20 milyon hektar içinde kent ormanlarının payı yaklaşık yirmide birdir. Halen kentsel ormanlar ile diğer yeşil alanlar yetersizdir. Ülke ormanlarımız alan ve kalite açısından yetersiz olduğu halde, kırsal alanlar orman bölgelerine yakın olması yönünden bu çerçevenin dışındadır. Ancak orta ve güney Anadoluda yer alan bazı köyler ve diğer yerleşim yerleri yüzyıllardan beri süregelen orman katliamı sonucunda ağaç ve orman bakımından çok fakirleşmiş olup erozyon, çığ ve sel tehlikesine maruzdurlar. Bugün dünyanın çok sınırlı birkaç bölgesinin dışında insanların gerçekten güzel bir çevrede mahalle veya şehirde yaşamak imkânına sahip olmadığını biliyoruz. Teknolojik olarak gelişmiş ancak doğayı algılama şansı kalmamış bir kentte yaşayan insan önemli bir ruhsal baskı altındadır ve bu baskı bu tür kentlerin sakinlerinin davranışlarında belirgin bir biçimde görülmektedir. Hızla ilerleyen endüstrileşme ve kentleşme hareketleri nedeniyle tabiat güzellikleri bozulan açık alanları kaybolan ve insan yaşamı için gerekli olan biyolojik ortamın yok olmaya yüz tuttuğu günümüz kentlerinde yaşayan insanlar ilerleyen teknolojinin imkânlarından faydalanırken otomatlaşmaya ve tabiatı unutmaya başlamışlardır. İnsanlar için doğal hayattan ayrı bir yaşam düşünülemez. İnsanların dinlenme, rekreasyon yapma ve bunların sonucu olarak hayata bağlanması her şeyin üstünde bir önem taşımaktadır. Kentlerde insan tabiat ilişkisinin en yüksek düzeyde tutulması gerekmektedir. İnsanların tabiatı unutmak suretiyle güven, huzur ve dayanışma hislerini kaybetmemesi için kent içinde ve uzak ve yakın çevresinde kolaylıkla ulaşılabilecek yeşil alanların planlanması gerekmektedir. 2.Çocuk Bahçeleri ve Parklar Yeşil alanlar kadar çocuk bahçelerine de ihtiyaç vardır. Bir kentin yerleşim yeri olarak oturmak, çalışmak dinlenmek ve dolaşmak şeklinde dört önemli fonksiyonu vardır. Yeşil alanlar ve oyun alanları boş alanları değerlendirme de diyebileceğimiz dinlenme fonksiyonu bölümündedir. Bunun içinde spor alanları turistik alanlar ve mezarlıklar da yer alır. Çocuk bahçelerinin genellikle taşıt trafiğinden uzak, güneşli ve gölgeli köşeleri bulunan tozsuz alanlar üzerinde düzenlenmesi şehircilik ilkelerinin gereğidir. Park alanları içinde yer alacak oyun elemanları çocukların yaşlarına uygun olmalıdır. Çocuklar için gerekli tüm elemanların yanında bu çocukları parka getiren büyükleri için oturma, okuma köşeleri, gölgelik alanlar ile küçük bir de büfe bulunmalıdır. Yetişkinler çocuklarının gözü önünde ya da kolayca ulaşabilir bir alanda oynamasını isterler. Çocukları eğlenip oynarken kendilerinin dinlenme ihtiyaçlarını da aynı anda giderme peşindedirler. Ancak bu günkü parklar öncelikle konumları açısından bu ihtiyacı gidermekten uzaktır. Çünkü ihtiyaç duyan insanın konutuna uzaktır. İnsanlar sokağa çıkıp bir parkta oturmak dinlenmek istediğinde uzun mesafeler kat etmek durumundadır. İkinci olarak buraya gelen insanlara dinlenmenin dışında değişik hizmetleri sunmak da gereklidir. 3.İmar Planları Kentlerimiz imar planlarının zamanında yapılıp uygulanamaması, hızlı göç, kaçak yapılaşma, imar planlarındaki düzenlemeler ile mevcut durum ihtiyaçlar ve olması gereken donatımlar arasında uyumsuzluklar nedeniyle dinlenmeye yönelik yeterli kalite ve miktarda alana sahip değildirler. Kentlerimizdeki bu yetersizlikler de soruna eklenince çalışma verimi de düşmekte insanların tatmin olma düzeyi azalmaktadır. İnsan yerleşmeleri ve caddeler yüzünden tabiat alanları parçalanmakta ve birbirleriyle ilişkisi kesildiği için ekosistemler zarar görmektedir. Ayrıca insanların yaptığı arazi değişiklikleri hayvanların yaşama alanlarını da tahrip etmektedir. Halbuki şehirde sadece yeşil alanlara değil burada yaşayan hayvanlara da ihtiyaç vardır. Ancak bu değişen şartlara uyum sağlayabilen hayvan türleri otoyol kenarları, mezarlıklar ve şehir parklarında yaşamlarını devam ettirmektedirler. Kent yaşamına uyum sağlayan hayvan sayısı fazla olmadığı gibi bu şartlarda hayatlarını nasıl sürdürecekleri konuları da incelenmelidir. Özellikle yeşil çevrenin serpiştirilmesi ve yetersizliği bitişik nizam yapılaşma neticesinde penceresini açanın görebileceği manzara hemen yanı başındaki komşunun pencere veya balkonudur. Pencereden ana caddenin gözükmesi ise bazı caddeler için bir lüks olmaktadır. Böyle yapılaşmanın hâkim olduğu yerleşim yerlerinde çok az insan meyveli bir ağaç görebilir. Bahçesindeki bir ağacın altında oynayabilir. Bu tür yapılaşma trafik, otopark, ulaşım, hava sirkülasyonunun önlenmesi ve dolayısıyla kirlenme hane mahremiyetinin zedelenmesi gezinti alanlarının sınırlılığı yüksek arsa değerleri gibi sorunlara yok açmaktadır. Günümüz Türk şehirlerinde ağaçlar artık sınırlı sayıdaki parklarda ve daha çok mezarlıklarda bulunur, bunun dışındaki yerlerde ise ender rastlanır nesneler olmuştur. Bu durum insanların fizik ruh sağlığı açısından olduğu kadar kentin silueti ve kentsel hizmetler açısından da olumsuzdur. Belediyeler bir zamanlar var olan kent içi yeşil alanları koruyamadıklarından oyun spor ve dinlenme alanlarının yetersizliği karşında bu ihtiyaçları karşılamak için yüksek kamulaştırma bedelleri ödemek veya kent içi tasarrufları altında bulunan arazilerini bu amaçlar için kullanmak zorunda kalmışlardır. Ayrıca buraları amaca uygun hale getirmek ve bakımlarını yapmak için kaynak ayırmaktadırlar. Oysa o kentte oturanların kendi konutları çevresinde dinlenme alanları ayırmaları bu alanların otopark ve çocuk oyun alanı gibi amaçlarda da kullanılabilmesi sayesinde belediye yatırımları azalacağı gibi yüksek yoğunluklu nüfusun oluşturacağı diğer sorunlar da hafifleyecektir. Bunun önünde de iki engel vardır. Birincisi yüksek arsa bedelleri diğeri de mimarlar, müteahhitler, plancılar uygulayıcı ve denetçi durumundaki belediye ve tabii halka bu bakış açısının kazandırılmasında yatmaktadır. Kentlerimizin çoğunda yeşil alan ortalaması uluslar arası ortalamanın çok altındadır. Kişi başına düşen yeşil alanların yetersizliği kente olan hızlı nüfus göçü, kaçak yapılaşma, arsa bedellerinin yüksekliği, belediye gelirleri ve imkânlarının daha öncelikli hizmetlere harcanması neticede daha da süreceğe benzemektedir. Miktar olarak bilinen bu yetersizlik kalite ve kullanım açısından da üst derecede hissedilmektedir. 4.Yeşil Kuşak Uygulamaları Son yıllarda yeşil dokunun giderek azalması buna karşılık nüfusun da giderek artması neticesinde kentlerimizde dinlenme alanları daha da azalmıştır. Geçen yıllarda dinlenme ve oturma alanlarının özellikle rekreaktif oyun ve yeşil alanların artırılması için yoğun çaba sarf edilmektedir. Bu çabalar arasında kent içindeki kamu mülkiyetinde bulunan arsaların değerlendirilmesi ve kent çevresinde yeşil kuşakların oluşturulması da yer almaktadır. Kent çevresindeki bu yeşil kuşaklar şehrin gelişigüzel yayılmasını önleyecek gecekondulaşmayı kontrol edecektir. Ayrıca tabiatı unutmakta olan kent insanına dinlenme alanları sunacaktır. Bu çabalarda, Belediyelerde park ve bahçe müdürlüklerinin kurulması, Kent toprağını kullanma durumunda olan ve kentin ihtiyacını daha iyi bilen belediyelerin plan yapma ve onama yetkisine kavuşması Batıda daha önce uygulanma imkânı bulan yeşil kuşak anlayışının plancılarımız tarafından da öğrenilip benimsenmesi önemli rol oynamıştır. 5.Yeşil Alanlardan Faydalanılması Kentsel yeşil alanların, kentsel fonksiyon alanlarının biri olmalarına bağlı olarak, kent iklimi içerisinde ürettikleri birçok sosyal ekonomik, ekolojik faydalar vardır. Yeşil alanların fiziksel ve sosyal çevre ekseninde sağladıkları faydalara karşın, kentsel yerlerdeki yeşil alanların nitelik ve nicelik bakımından yetersizliği önemli sorunlardan biridir. Planlama ve uygulamadaki eksiklik ve yetersizliklerin etkili çevre yönetimi anlayışı ile çözülebilmesi mümkün görülebilmektedir. Özellikle büyükşehir merkezlerindeki yeşil alanların çoğaltılması ve kaliteli alanlara dönüştürülmesi buralarda ikamet eden insanlarımızın daha iyi yaşam kalitesine sahip olabilmesine yardım edecektir. Taşınmaz imar planında yeşil alan olarak nitelendirilmiş ancak imar planı üzerinden belirli süre geçmesine rağmen belediye ödenek yok diyerek kamulaştırma yapılmadığına ilişkin bazı olumsuzluklar da yer alabilmektedir Sonuç Kentlerin ağaç varlığının artırılması kadar korunması ve doğru ağaç ve yer seçimi de önemlidir. Ağaç varlığının korunması görev anlayışı ve birtakım kötü niyetli veya ihmalkâr kişileri kontrol etmekten çok insanlara ağaç sevgisinin kazandırılması ve kişilerin ağaç sevgilerini fiiliyata dökebilmelerine imkân sağlamaktan geçmektedir. Yeşil kuşaklar tek başına çözüm değildir. Ancak kentliler ve kamu yöneticileri yaşadıkları, çalıştıkları binaların içini çiçeklerle bahçesini de ağaçlar, çalılar sarnıcı ve diğer bitkilerle yeşillendirdiği bunları koruduğu zaman yani kent yeterince yeşillendiği ve tabii ki ülke orman varlığı ile bu ormanların kalitesinin arttırıldığı gereken yerlerde tabiat parklarının ve diğer koruma alanlarının tesis edildiği zaman yeşil alan ve orman sorunu çözülmüş olacaktır. Kent içinde kalan belediye ve hazine arazilerinden bir fayda maliyet analizi yapılarak uygun olacakların hızla halkın faydalanmasına açık ve uygun bir şekilde donatılmış parklar haline getirilmesi gerekmektedir. Hava kirliliğinin tehlikeli boyutlara ulaştığı birçok kentimizde parklar mümkün olduğunca ağaçlandırılmalıdır. Maddi imkânları kısıtlı kentlerimizin parkları çok su bakım ve masraf isteyen çimler yerine daha ekonomik türler denenmelidir. Yeşil kuşakların ve ormanların ve kent içi yeşil alanların korunabilmesi bu alanların insanların tatil günlerinde ilgisini çekecek mesire yerleri haline gelecek şekilde donatılıp ulaşım imkânlarının geliştirilmesi ile sağlanabilir. Belediyeler halkın tatil günlerinde dinlenip temiz hava aldığı çalışma hayatının stresini atabildiği ve eğlendiği bu yerleri sahipleneceğinden spekülatörlerin ve bazı kamu kuruluşlarının amaç dışı baskısından kurtulabilir. KAYNAKLAR Chapin;F.S. Kaiser;E.J.Urban Land Use Plannning,Universıty Illınois Pres,Urbena,1985 Field,B:C:Environmental Economics,McGraw Hill BookCo.ASA,1992 Ocakçı,M, Urban,Identify the Case of Amasya in Turkey,Spetual European Research and Policy 1998 8.5.Yıllık Kalkınma Planı,DPT [ PDF formatında açmak ve saklamak için tıklayınız.] Yazar: Ali ACAR