Yenidoðan Bebeklerde Ýþitme Tarama Testleri* Dr. Cumhur Aydemir*, Dr. Ayþegül Zinciroðlu*** Bebeklerde iþitme kaybý erken dönemde tanýmlanýp tedavi edilmediðinde, konuþma ve dil geliþimi zarar görür. Ýþitme kaybý, 1 000 canlý doðumda 1-3 insidansla en yaygýn görülen doðumsal defekttir. Bu oran yenidoðan taramasýnýn uygulandýðý metabolik bozukluklar ve konjenital anomalilerle karþýlaþtýrýldýðýnda, 1 000 canlý doðumda; konjenital hipotroidi 0.25, fenilketonüri 0.08 oranda görülürken, trizomi 21 yedi yüz canlý doðumda bir ve yarýk damak 750 canlý doðumda bir oranýnda görülür. Bu oranlar, iþitme kaybýnýn geç tanýsýnýn kabul edilemez olduðuna iþaret etmektedir (1,2). Ýþitme kaybý saptanan çocuklardan iþitme desteði alabileceklerin belirlenmesi ve altý aydan önce gerekli müdahalelerin yapýlmasý ile, bu çocuklar üç yaþýnda uygulanan ekspresif dil testlerinde normal sýnýrlarda sonuç alýndýðý gösterilmiþtir. Ýþitme engeli erken dönemde tespit edilemeyen çocuklarda dil, sosyal ve kognitif yeteneklerin geliþtirilmesi ve bu yetenekleri ileride okul ve sosyal bütünleþme için kullanmalarý olanaklýdýr (3). Ýþitme Taramalarýnýn Tarihsel Geliþimi 1927 yýlýndan bu yana Amerika Birleþik Devletleri’nde (ABD), iþitme taramasý, halk okullarýnda okul çaðýndaki çocuklara uygulanýrken, iþitme bozukluðunun erken tanýsýnýn dil geliþimine katkýda bulunacaðýnýn anlaþýlmasýndan sonra, taramanýn 2-5 yaþlar arasýnda yapýlmasýna iliþkin giriþimler baþlamýþtýr (4). Çocukluk çaðý iþitme sorunlarý için otolaringolog, odiyolog, pediatrist ve dil uzmaný tarafýndan oluþturulan birleþik komite “Joint Committe on Infant Hearing (JCIH)” 1982'de, iþitme taramasýnda yüksek riskli yenidoðanlarýn saptanmasý ve üç aydan önce odiyometrik taramanýn yapýlmasý gerektiðini belirtmiþtir (5). 1993'te yapýlan “Bebek ve Küçük Çocuklarda Ýþitme Bozukluðunun Erken Tanýsý” konulu bir panelde, yaþamýn ilk üç ayýnda yenidoðanlarýn iþitme taramasý ile test edilmesi, iki aþamalý protokole göre Transient Evoked Otoacustic Emissions (TEOAE) ve bu testten geçemeyenlere Auditory Brainstem Responses (ABR) yapýlmasý önerilmiþti (6). 1994'te “JCIH”, iþitme kaybý olan bebeklerin yalnýzca %50'sinde risk etmeni saptandýðý için, görüþünü yalnýzca risk taþýyan deðil, tüm yenidoðanlar ulusal iþitme taramasý gerektiði biçiminde bildirmiþtir. Ýþitme kaybý olan tüm bebeklerin ilk üç ayda tanýmlanmasý ve ilk altý ayda destek tedavisi almalarý, eðer ulusal iþitme taramasý yapýlamýyorsa, belirlenmiþ yüksek risk ölçütleri olan bebeklerde iþitme taramasý yapýlmasý önerilmiþtir (7). Amerikan Pediatri Akademisi'nin “Yenidoðan ve Bebek Ýþitme Kaybýnýn Tanýsý ve Tedavisi” baþlýklý 1999'da yayýmlanan yazýsýnda da, ulusal tarama testinin üç aydan önce, müdahalenin de altý aydan önce yapýlmasý önerilmiþtir (8). Ýþitme kaybýnýn, yenidoðanda ve süt çocuðunda erken tanýsýna gerek duyulmasýnýn genel gerekçeleri þu biçimde sýralanabilir. 1- Konjenital iþitme kayýplý bebeklerin %50'sinde 1982'de belirlenen yüksek risk ölçütlerinin olmamasý, 2- Konjenital iþitme kayýplý bebeklerin yanlýzca 1/3'ünün yenidoðan yoðun bakým ünitesinde (YYBÜ) yatmasý, 3- Risk etmenlerinin yokluðunda, belirgin iþitme kayýplý çocuklarýn tanýsýnda gecikme olmasý, 4- Ýþitme kaybýnýn erken tanýsýnda, hekimin önerisinin anne babanýn kaygýsýna göre daha önemli etkisinin olmasý, 5- Yüksek riskli olan ya da olmayan bebeklerde, tarama yapýlmaksýzýn iþitme kaybýnýn ortalama tayin yaþýnýn 19 ay olmasý, 6- Ýþitme kaybý tanýsýyla, iþitme cihazýnýn kullanýlmasý arasýnda altý ay gecikme saptanmasý, 7- Tanýyý geç almýþ bebeklerle karþýlaþtýrýldýðýnda, erken taný ve müdahale almýþ bebeklerin dil geliþiminde belirgin düzelme olmasý (1, 9). Ýþitme Bozukluklarýnda Sýnýflandýrma Ýþitme bozukluklarý iletim tipi, sensörinöral ve miks olarak sýnýflandýrýlýr (10). *Dr. Sami Ulus Çocuk Sað. ve Hast. Eðitim ve Arþ. Has., Yenidoðan Ünit., Ankara **Uzm.; Dr.Sami Ulus Çocuk Sað. ve Hast. Eðitim ve Arþ. Hast., Yenidoðan Ünit., Ankara *** Neonatolog. Klinik Þefi; Dr.Sami Ulus Çocuk Sað. ve Hast. Eðitim ve Arþ. Has., Yenidoðan Ünit., Ankara • 2004 • cilt 13 • sayý 11 • 418 1- Ýletim Tipi: Sesin dýþ kulak yolundan iç kulaða iletiminde blokaj sonucu ortaya çýkar. Ýþitme hava iletiminde azalma ve kemik iletiminin normal olmasý ile karakterizedir. Çocuklarda çok sýklýkla orta kulak efüzyonlarý nedeniyle görülür. 2- Sensorinöral Tip: Ýþitme siniri ve koklear saçlý hücrelerin hasarý sonucu görülür. 3- Miks Tip: Hem iletim tipi, hem de sensörinöral iþitme bozukluklarý birlikte görülür. Normal insan kulaðýnýn duyabileceði en düþük ses þiddeti 0-25 desibel (dB)'dir. Çocuklarda iþitme kaybý derecesine göre; 1530 dB (Hafif); 31-50 dB (Orta); 51-80 dB (Aðýr) ve 81-100 dB (Çok Aðýr) olarak sýnýflandýrýlýr. Saptanan dereceden daha düþük dB'deki sesler iþitilemez (10). Ýþitme Taramalarý Mart 1993'te Amerikan Ulusal Saðlýk Enstitüsü “National Institute of Health-NIH” tüm bebeklarýn iþitme fonksiyonlarý açýsýndan taranmasý gerektiðini bildirmiþtir. Bunun da en etkin biçimde yenidoðan bebeðin hastaneden taburcu olmasýndan önce yapýlacaðý ve testte baþarýsýz olan bebeklerin, altý aydan geç olmamak üzere, geniþ kapsamlý bir iþitme deðerlendirmesinden geçirilmesi gerektiði belirtilmiþtir (6). Son olarak 1994'te JCIH iþitme kaybý olan tüm bebeklerin ilk üç ayda tanýmlanmasý ve ilk altý ayda destek tedavisi almasý gerektiðini önermiþtir. Bu komite tarafýndan kalýcý konjenital iþitme kaybý ile iliþkili riskli ölçütleri þu biçimde belirlenmiþtir (7). 1. Ailede kalýtsal sensorinöral iþitme kaybý öyküsü olmasý; 2. Ýntrauterin enfeksiyon (TORCH's) varlýðý; 3. Kraniyofasiyal anomaliler olmasý; 4. Doðum aðýrlýðý <1500gr olmasý; 5. Kan deðiþimi gerektiren düzeyde indirekt hiperbilirubinemi saptanmasý; 6. Ototoksik ilaçlarýn (Aminoglikozidler, loop diüretikler) kullanýmý; 7. Bakteriyel menenjit geçirilmesi; 8. Apgar skoru 1. dk: 0-4 ya da 5.dk: 0-6 olmasý; 9. Beþ gün ve daha fazla sürede mekanik ventilasyon tedavisi gerekmesi; 10. Sensorinöral ve/ ya da iletim tipi iþitme kaybý ile iliþkili sendromlarýn bulgularýnýn saptanmasý; Amerikan Pediatri Akademisi yenidoðan ve bebek taramalarýndan sorumlu alt kurumu “AAP Task Force on Newborn and Infant Screening” tarafýndan da; tüm yenidoðanlarýn ilk bir ay içinde taranmasý, iþitme kaybýnýn üç ay içinde doðrulanmasý ve altý ay içinde de gerekli müdahale yapýlmasý önerilmektedir.11 Buna göre etkili bir programýn özellikleri; “Yenidoðanlarýn minimum %95'i taranmalý ve %100'ü hedeflenmeli, “Yalancý pozitiflik oraný <%3 ve odiyolojik teste sevk oraný < %4 olmalý, “Yalancý negatiflik oraný sýfýr olmalý, “Tarama TEOAE ya da ABR kullanýlarak, olanaklý ise taburcu olmadan önce yapýlmalýdýr. Ýþitme Tarama Testleri Bu testler, ulusal yenidoðan iþitme tarama programlarý, OAE (Otoacustic Emissions) ve ABR kullanýlarak, yenidoðan taramasýnýn yapýldýðý noninvaziv, nesnel ve fizyolojik ölçümlerdir (12). Otoakustik emisyonlar normal iç kulak fonksiyonu olan kiþilerde iþitme sýrasýnda belirlenen duyarlý yanýtlardýr. Kokleadan baþlarlar ve koklear yapýdaki aktif dýþ saçsý hücre hareketinden kaynaklanan enerji kaçaðý olarak yorumlanýrlar. OAE, kokleadan orta kulaða oradan da dýþ kulak kanalýna giderler ve orada hassas minyatür mikrofonlar kullanýlarak belirlenebilirler. Spontan ve uyarýlmýþ olarak iki tip emisyon vardýr. Normal iþitmeye sahip insanlarýn %60-70'inde spontan emisyonlar bulunur. Spontan emisyonlarýn iþitme taramasýnda kullanýmý yoktur. Uyarýlmýþ emisyonlarýn üç çeþiti vardýr. Geçici (transient), bozulmuþ yanýt (distortion product) ve uyarý frekansý (stimulus frequency). Transient ve distortion product emisyonlarý uyarmak kolaydýr ve iþitme taramasý gibi pek çok klinik kullanýmý mevcuttur. Otoakustik emisyonlar kýsa akustik uyarýlara (stimulus) karþý, baþlangýcýndan 4-15 milisaniye (msn) sonra baþlayan, yineleyici kararlý yanýtlardýr. TEOAE, otoakustik emisyonlarýn non-invaziv bir biçimde kokleanýn bütünlüðünü kontrol etmesini saðlar. Bebeklerde ve yenidoðanlarda TEOAE tarama düzeyi 30 dB'de tutularak tarama testi olarak kullanýlabilir. Kaydý ve yorumlanmasý kolay olan TEOAE, yenidoðan taramasýnda en yaygýn kullanýlan testtir. Ýç kulak fonksiyonu normal ve iþitsel santral sinir sisteminde bozukluk olan çocuklarda TEOAE'ler normal • 2004 • cilt 13 • sayý 11 • 419 ölçülebilmektedir. Bu nedenle nöral iþitme bozukluðundan kuþkulanýlan hastalarda TEOAE tek baþýna yetersiz kalabilir, bu durumlarda hem TEOAE, hem de ABR testleri yapýlmalýdýr (2,5,13). TEOAE testinin kullanýmý, özellikle orta kulak hastalýðý olanlarda (otitis media) emisyonlarýn azalmýþ olmasý ve iþitme eþiðini belirlemedeki yetersizlik nedeniyle sýnýrlýdýr. TEOAE yanýtý 30 dB'den daha fazla iþitme kaybý olanlarda ölçülemez ve hasta testten kalýr. Otoakustik emisyonlarýn saptanamadýðý bu durumlarda, iþitme kaybýndan kuþkulanýlmalý ve ABR, timpanometre, odyometrik ve davranýþsal testlerle iþitme kaybýnýn derecesi ve özelliði deðerlendirilmelidir. OAE'yi esas alan yenidoðan iþitme taramasýnýn uygulanmasý gürültülü çevrede, ilk 24 saatte kulak yolunu týkayan verniks ve diðer debris varlýðýnda zorlaþýr. Ýþitmesi normal olan bebekler bu etmenlerden dolayý iþitme kaybý varmýþ gibi testten kalabilirler. OAE tarama testi yaklaþýk olarak 4-8 dakika gerektirir (13). Ýþitsel beyin sapý yanýtý, (Auditory Brainstem Response-ABR) testi bebeklerde iþitme deðerlendirmesinde 1974'den beri kullanýlmaktadýr. “Screening ABR”, “BAER” (Brainstem Auditory Evoked Responses) ve “AABR”(Automated ABR) olmak üzere üç farklý biçimde adlandýrýlmýþ, temelde ayný özellikleri taþýyan testlerdir (14). Ýþitsel sinir ve beyin sapý tarafýndan oluþturulan elektriksel aktivitenin kafa cildi üzerine yerleþtirilen elektrot ile kaydedilmes, bu tarama testinin eksenini oluþturur. Yenidoðanda yapýlan testler içinde altýn standart olarak kabul görmektedir. Buna karþýn, halen kayýtta bazý güçlükler bulunmaktadýr. Kemik iletili ABR, ek olarak iþitme kaybýnýn tipiyle ilgili bilgi verir, ancak geleneksel olarak kullanýlmamaktadýr. Kýsýtlamalara karþýn ABR klinikte yararlý bir testtir. Deneyimli odiyolog gerektirir ve uyuma koþulu vardýr. ABR testi kompleks yapýda, zaman isteyen ve risk etmeni olan yenidoðanlarýn taranmasýnda kullanmaya uygun bir testtir (15). ABR noninvaziv bir testtir. Çocuk sakin ya da uykuda olmalý ve yeterli akým düzeyi saðlanmalýdýr. ABR 5-7 verteks pozitif dalga içerir. Stimulus sonrasý ilk 10 msn'de ortaya çýkan I ile VII arasýnda adlandýrýlan dalgalardýr. Dalgalarýn tam bir anatomik lokalizasyonla iliþkisini kurmak oldukça kompleks olmasýna karþýn, yapýlan çalýþmalarla; I. dalga 8. sinirin distalinden, II. dalga 8. sinirin proksimalinden, III. dalga koklear nukleustaki primer nöronlardan, IV. dalga superior olivar kompleksteki nöronlardan, muhtemelen koklear nukleus ve lateral lemniskus'tan, V. dalga lateral lemniskus ve inferior colliculus'tan ve VI. ve VII. dalgalarýn inferior colliculus'tan geçtiði öne sürülmüþtür (1). Akustik uyarý (klik ya da tone burst) yoðun (80-90 dB) ya da hafif (0-20 dB) olabilir. ABR dalga formlarý saçlý deriye yerleþtirilen üç adet elektrot ile bilgisayara kaydedilir. Dalga formlarýnýn þekli, latansý ve yoðunluðu normalle karþýlaþtýrýlarak “geçme” ya da “kalma” biçiminde sonuç verilir. Dalgalarda gecikme ya da yokluk durumunda nörolojik ya da koklear defektten kuþkulanýlýr. ABR testi yaklaþýk 4-15 dakika süre gerektirir. ABR ile taranan bebeklerin yaklaþýk %4'ü ileri odiyolojik deðerlendirme gerektirir (16). Kombine testler ise; TEOAE ve AABR testinden oluþur. Baþlangýç TEOAE testinden kalanlara ayný gün AABR uygulanýr. Ýki testin kombinasyonunun özgüllüðü yüksektir. Yanlýþ pozitiflik oraný %1.5 bulunmuþtur. Saha duyarlýlýðý %85.2'dir. Yaþamýn ilk altý ayýnda ikili test edilen her 100 bin yenidoðandan 71'inde kalýcý iþitme kaybý saptanmýþtýr. Yenidoðan tarama programlarý tarama sürecinden sonra iþitme bozukluðu geliþtirecek çocuklarý saptayamaz. Bu çocuklarýn erken tanýsý zordur ve prevalans hakkýnda çok az bilgi bulunmaktadýr (17). Tarama tekniðinin deðeri tipik olarak duyarlýlýk (sensitivite) ve seçicilik (spesifite) deðerlendirmesi ile kararlaþtýrýlýr. ABD'de ABR standart teknik olarak kabul edildiðinde TEOAE duyarlýlýðý %81, seçiciliði ise %70 olarak belirlenmiþtir. Belirlenmiþ iþitme durumu standart olarak kullanýldýðýnda taramayý geçen tüm çocuklarýn normal iþitmeye sahip olduklarý varsayýmýna dayanýlarak TEOAE duyarlýlýðý %100, seçiciliði %82 olarak bulunmuþ (18). Tarama programlarý üzerinde düþünülmesini gerektiren diðer etmenler, sorun saptandýðýnda etkili müdahalenin kolay uygulanabilirliði, izlemlerde tanýnýn ve tedavinin kolaylýðýdýr. Seçilen tarama testinin gerçek pozitif ve negatifleri artýran, yanlýþ pozitif ve negatifleri azaltan duyarlýlýk ve seçiciliði olmalýdýr. Test kolay, eldeki personelle • 2004 • cilt 13 • sayý 11 • 420 çabuk uygulanabilir ve maliyet yararlýlýðý fazla olmalýdýr. ABR ve TEOAE kullanýlarak yapýlan fizyolojik testlerin duyarlýlýðý ve seçiciliði %100 deðildir. Hem yanlýþ pozitiflik hem de yanlýþ negatiflik olabilir, testlerin birkaç kez yinelenmesi gerekir (1). Eðer iþitme kaybý iletim tipi ve orta kulak sývýsýna baðlýysa, sývýnýn varlýðý geriledikten sonra izlemde tarama testi yinelenmelidir. Eðer iþitme kaybý sensörinöral tipte ise iþitme cihazý, frekans modulated sistemleri ya da koklear implant önerilir. Ek olarak erken konuþma ve dil terapisi yapýlýr (1). Ýþitme tarama programýnýn parçasý olarak hem ABR, hem TEOAE'nin kullanýmý en ideal olanýdýr. Olgularýn çoðunda ABR ya da TEOAE'nin yalnýz kullanýmý ile hafif derecede iletim tipi ya da sensörinöral iþitme bozukluklarý saptanabilir. Buna karþýn, iþitme bozukluðu saptanan bir bebekte kesin taný için her iki yönteme de gereksinim duyulur (19). Sonuç olarak iþitme kaybýnýn erken saptanmasý önemli bir halk saðlýðý sorunudur. Ülkemizde Saðlýk Bakanlýðý tarafýndan pilot uygulama olarak belirli hastanelerde uygulanmaya baþlanan yenidoðan iþitme taramalarýnýn tüm ülke çapýnda yaygýnlaþtýrýlmasýnýn gerekli olduðu görülmektedir. Kaynaklar 1- Kenna MA. Neonatal hearing screening. Pediatr Clin N Am 2003;50:301-313. 2- Paludetti G, Ottaviani F, Fetoni AR, et al. Transient evoked otoacustic emissions (TEOAEs) in new-borns: normative data. International Journal of Pediatric Otorhinolaryngology 1999; 47: 235-241. 3- Downs MP. Universal newborn hearing screening-The Colorado story. International Journal of Pediatric Otorhinolaryngology 1995;32:257-259. 4- Northern JL, Downs MP. Objective hearing tests. In: Northern JL, Downs MP, editors. Hearing in children. 2nd edition. Baltimore (MD): Williams and Wilkins; 1978: p. 149-192. 5- Joint Committee on Infant Hearing. American Academy of Pediatrics Position Statement. Pediatrics 1982; 70:496-7. 6- Early identification of hearing impairment in infants and young children. National Institutes of Health Consensus Statement 1993; 11:1-24. 7- Joint Committee on Infant Hearing. 1994 Position Statement. Otolaryngol. Head Neck Surg. 1995; 113:191-196. 8- Erenberg A, Lemons J, Sia C, et al. Newborn and infant hearing loss: detection and intervention. American Academy of Pediatrics. Task Force on Newborn and Infant Hearing, 1998-1999. Pediatrics 1999;103:527-530. 9- Elssmann SF, Matkin ND, Sabo MD. Early identification of congenital sensorineural hearing imppairment. Hear J 1987; 40:13-17. 10- Hay WW, Hayward AR, Levin MJ, Sondheimer JM. Detection and Management of Hearing Deficits. Current Pediatric Diagnosis and Treatment. 14th ed. Stamford: Appleton&Lange,1997; 404-406. 11- Erenberg A, Lemons J, Sia C, et al. Newborn and infant hearing loss: detection and intervention. American Academy of Pediatrics. Task Force on Newborn and Infant Hearing, 1998-1999. Pediatrics 1999;103:527. 12- Yoon PJ, Price M, Gallagher K, et al. The need for long-term audilogic follow-up of neonatal intensive care unit (NICU) graduates. International Journal of Pediatric Otorhinolaryngology 2003; 67: 353-357. 13- Zorowka PG. Otoacoustic emissions: a new method to diagnose hearing impairment in children. Eur J Pediatr 1993; 152: 626-634. 14- Hecox K, Galambos R. Brain stem auditory evoked responses in human infants and adults. Arch Otolaryngol 1974; 99: 30. 15- Watkin PM. Neonatal screening for hearing impairment. Semin Neonatol 2001; 6: 501-509 16- Pickett BP, Ahlstrom K. Clinical evaluation of the hearing impaired infant. Otolaryngol Clin North Am 1999;32:1019. 17- Valkama AM, Laitakari KT, Tolonen EU, et al. Prediction of permanent hearing loss in high-risk preterm infants at term age. Eur J Pediatr 2000; 159: 459-464. 18- Maxon AB, White KR, Vohr BR, et al. Using transient evoked otoacustic emissions for neonatal hearing screening. British Journal of Audiology 1993; 27: 149-153. 19- Northern JL, Downs MP. Screening for hearing disorders. In: Northern JL, Downs MP, editors. Hearing in children. 4th edition. Philadelphia: Lippincott, Williams and Wilkins; 1991. p. 231-283. • 2004 • cilt 13 • sayý 11 • 421