Farmakoantropoloji: Polimorfizm ve Bireysel Ýlaç Tedavisi Dr. Göknur Aktay* Farmakoantropoloji, ilaçlarýn vücut üzerindeki etkilerini (farmakodinamik) ve vücudun ilaçlar üzerindeki etkilerini (farmakokinetik) deðiþtiren kalýtsal etkenleri araþtýran bir bilim dalýdýr. Bir baþka deyiþle, farmakoantropoloji, toplumlar arasýndaki nicel farklýlýklarýn neden olduðu durumlarýn araþtýrýlmasý ve deðerlendirilmesiyle ilgilenen, sosyal ya da ekonomik olmaktan çok, týbbi ve biyolojik açýdan anlamý olan bir kavramdýr (1). Son yýllarda, etnik farklýlýklarýn farmakokinetik, farmakodinamik ve ilacýn güvenli kullanýmý üzerine olan etkileriyle ilgili araþtýrmalar artmaktadýr. Bu konudaki araþtýrmalar, özellikle etnik farklýlýklara dayanan moleküler mekanizmalar üzerinde yoðunlaþmaktadýr. Ýlaç metabolize eden enzimlerin (sitokrom P-450 enzimleri), ilaç taþýyýcý moleküllerin (P-glikoprotein), ilaç reseptörlerinin (adrenoseptörler) ve Gproteini gibi diðer iþlevsel olarak önemli yapýlarýn moleküler mekanizmalarý aydýnlatýldýkça, bireysel ilaç tedavisinde geliþmeler beklenecek ve hekimin hastasý için akýlcý bir ilaç tedavisi uygulama olanaðý artacaktýr. Ýlaç metabolize eden enzimlerin aktivitesi, ilacýn etkisinin þiddetini ve sürekliliðini saðlayan en önemli ölçüttür. Enzim polimorfizmi, ilacýn alýnan dozu ile kandaki konsantrasyonu ya da kanda bulunma süresi (ya da uzaklaþma süresi) arasýnda olmasý gereken iliþkiyi deðiþtirebilir. Enzimlerdeki polimorfizm, terapötik etkide bir artma ya da azalmaya neden olabileceði gibi ilaç toksisitesine de yol açabilir (1,2). Klasik zehirlenme olgularýnýn bir kýsmýnda hekim "polimorfizm" düþünmelidir. Örneðin; asetilasyon polimorfizmi, glukoz-6 dehidrojenaz enzim noksanlýðý, orak hücre anemisi gibi... Alkole verilen yanýtlarýn deðiþik olmasýnda, açýklanamayan ve çoðunlukla alkol ve aldehit dehidrogenaz enzimlerinin etnik gruplar arasýnda gösterdiði genetik farklýlýklara baðlanan durum, polimorfizme iyi bir örnektir. Bu duruma eþlik eden ikincil durumlar da elbette söz konusu olabilir: Kan gruplarý, HLA tipleri ya da etnik gruplar arasý diðer nedenler gibi (3). *Doç.; Ýnönü Ü. Eczacýlýk Fak. Farmakoloji AD, Malatya Alkolün metabolizma hýzýnýn genetik özelliklere baðlý olarak bireysel farklýlýklar gösterdiði, ikizlerde yapýlan araþtýrmalarla kanýtlanmýþtýr. Bireyler arasýndaki alkole duyarlýlýk farklýlýðý, alkolü inaktive eden "alkol dehidrogenaz" enziminin, alkolü yavaþ ya da hýzlý yýkan izozimlerinin bulunmasýndan ileri gelir. Yapýlan araþtýrmalar, beyazlarýn yaklaþýk %90'ýnda bu enzimin yavaþ metabolize eden biçimde olduðunu, oysa Çin ve Japonya gibi Doðu Asya kökenlilerde hýzlý metabolize eden biçimde bulunduðunu ortaya koymuþtur. Diðer bir genetik farklýlýk ise oluþan asetaldehiti metabolize eden "aldehit dehidrogenaz" aktivitesindeki farklýlýktýr. Doðu Asya kökenlilerin ve Amerika kýzýlderililerinin %90'ýnda bu enzim yavaþ metabolize eden biçimdedir. Sonuçta, Asyalý ve kýzýlderililerde, alkolün ciltte, boyun ve yüzde oluþan kýzarmalardan sorumlu olan metaboliti asetaldehite dönüþümü hýzlý, yýkýmý yavaþ olmaktadýr. Bu durum, kanda asetaldehit birikimine ve asetaldehite baðlý istenmeyen reaksiyonlarýn ortaya çýkmasýna neden olmaktadýr (4). Ýlaç metabolizmasýnda kalýtsal farklýlýklar gösteren bir diðer enzim grubu "sitokrom P450" ailesidir. Polimorfik P-450'ler ve diðer polimorfik enzimler, popülasyonu genel anlamda iki gruba ayýrýrlar; "yavaþ metabolize ediciler" ve "hýzlý metabolize ediciler". Yavaþ metabolize edicilerde enzimler ya inaktiftir ya da disfonksiyoneldir; hýzlý metabolize edicilerde ise enzim aktivitesi normaldir (5). Ýlk kez 1957'de, advers etki olarak deðerlendirilen birçok reaksiyonun gerçekte karaciðerdeki ilaç metabolize eden enzimlerin aktivitelerindeki deðiþiklikten kaynaklanabileceði ileri sürülmüþtür. Bundan çok kýsa bir süre sonra, 1959'da "farmakogenetik" kavramý tanýmlanmýþtýr. Farmakogenetik, ilaçla tedavi ve kalýtým arasýndaki iliþkiyi araþtýrmaya baþladýktan sonraki yýllarda, normal dozlarda alýndýktan sonra ortaya çýkan advers reaksiyonlarda kalýtýmýn rolünü ortaya koyan yüzlerce olgu aktarýlmýþtýr. Özellikle yavaþ metabolize • 2003 • cilt 12 • sayý 12 • 462 Kaynaklar 1- Kalow, W. Pharmacoanthropolog y: outline, problems, and the nature of case histories. Fed. Proc., 1984; 43(8):2314-2318. 2- Kalow, W. Pharmacoanthropolog y: drug metabolism. Fed Proc. 1984; 43(8):2326-31. 3- Belpaire, F.M., Bogaert, M.G. Cytochrome P450: genetic polymorphism and drug interactions. Acta Clin Belg.1996; 51(4): 254-60. 4- Kayaalp, S.O. Farmakogenetik, Rasyonel Tedavi Yönünden Týbbi Farmakoloji; 5. basým, Cilt:I, 1989; 375. 5- Hong-Guang Xie, R., Kim Alastair, B., Wood, JJ., Michael Stain, C. Molecular basis of ethnic differences in drug disposition and response. Ann. Rev. Pharmacol. Toxicol. 2001; 41:815-850. 6- Bullock, P. L. Pharmacogenetics and Its Impact on Drug Development, Drug Benefit Trends 1999; 11(1):53-54. 7- Alvan, G. Genetic polymorphisms in drug metabolism. J Int. Med. 1992; 231(6):571-3. ediciler, ilaçla tedavide advers etkilere genetik olarak bir yatkýnlýk gösterirler. Terapötik indeksi dar olan ilaçlar için bu durum daha geçerlidir. Birçok olguda, kiþinin aldýðý ilaçtan beklenen etkiyi görememesinin nedenini de bu biçimde açýklamak olasýdýr. Gerçekten, güvenli ve standart dozda ilaç aldýklarý halde, ciddi advers etkilerin ortaya çýkmasý durumu da az rastlanýlan bir durum deðildir. Klinik olarak önemli olan bu tip olaylara hem eski, hem yeni ilaçlar arasýnda rastlanabilir. Hekim, hastasýnda bir ilaçla tedaviden beklenen etkiyle ilgili bir sorun yaþamýþsa, polimorfizm olgusunu ve diðer ilaçlarla yapýlacak tedavilerde de doz ayarlamasý gerekebileceðini göz önünde bulundurmalýdýr (4-6). Sitokrom P-450 polimorfizmi açýsýndan en önemli enzim CYP 2D6’dýr. Birçok eski trisiklik antidepresan ilaç (desipramin gibi) ve yeni kuþak antidepresanlarda serotonin gerialým inhibitörleri (fluoksetin ve sertralin) de bu enzimle metabolize olurlar. Dolayýsýyla, bu enzimle ilgili polimorfizm, bu ilaçlarýn ayný dozdaki etkilerinde çok büyük deðiþikliklere neden olabilir. Ne yazýk ki, bazý ülkelerde bu grup ilaçlar marketlerde (OTC; over the counter) satýlmaktadýr (6,7). Ýlaçlarýn farmakokinetiðindeki bireysel farklýlýklar, verilen dozun klinik yanýtýný deðerlendirmede zorluklara neden olur. Ayný durum, CYP 2C9 enzimi için de geçerlidir. Standart antikonvülzan tedavide kullanýlan bir ilaç olan "fenitoin" bu enzimle metabolize olur ve polimorfizm durumlarýnda plazma düzeylerinin ayný dozu alan kiþilere göre 16 kat fazla olabileceði gösterilmiþtir (2.5-40 g/ml). Hýzlý ve yavaþ metabolize ediciler arasýndaki farký irdeleme açýsýndan fenitoin iyi bir örnektir. Bir diðer karaciðer polimorfik enzimi ise CYP 2C19’dur. Bu enzim, anksiyolitik bir ilaç olan "diazepam" ile ülser tedavisinde kullanýlan "omeprazol"ün metabolizmasýndan sorumludur. Hýzlý ve yavaþ metabolize edicilerde plazma düzeyleri anlamlý derecede deðiþiklik gösterir ve ilaçtan beklenen yanýt da beklenmedik biçimde deðiþebilir (3,7). Polimorfizm nedeniyle ortaya çýkabilecek klinik zehirlenme tablolarý, tedaviyi güçleþtirecek, tedavi giderlerinin artmasýna neden olacaktýr. Bir hekimin, kalýtsal özelliklerin ilaç metabolizmasýný deðiþtirebileceðini bilmesi; uygun ilaç ve uygun dozu seçmesini saðlamasýnýn yaný sýra, advers etkilerin önlenmesi, tedavinin etkili olmasý ve maliyetin düþmesi açýsýndan da yararlý olacaktýr. Bununla birlikte; ilaç ve toksik maddelere karþý oluþan yanýtlar arasýndaki bireysel farklýlýðýn önceden deðerlendirilebilmesi için, öncelikle toplumlarýn sosyal ve genetik özelliklerinin iyi bilinmesi, ikincil olarak da farmakolojik ve toksikolojik analizler için uygun yöntemlerin araþtýrýlýp geliþtirilmesi gerekmektedir. Dergilerden Derleyen: Dr. Özen Aþut Ýç Hastalýklarý Annals of Internal Medicine’in 16 Eylül sayýsýnda yayýmlanan bir araþtýrmaya göre; metronidazol ya da makrolid kullanýmý H. pilori direncine yol açýyor. Araþtýrýcýlar, ilaç direncinin sýk görüldüðü bölgelerde, tedavi seçiminin ilaç öyküsüne göre yapýlmasýný ve tedavi sonrasýnda H. pilori eradikasyonu yönünden test yapýlmasýný öneriyorlar. Medscape Medical News 2003 Archives of Internal Medicine’in 27 Ekim sayýsýndaki bir rapora göre; oral antidiyabetiklerle kontrol edilemeyen tip 2 diyabetlilerde, yemek öncesi inhale insulin eklenmesi, glisemik kontrolü iyileþtiriyor. Reuters Health Information 2003 Nöroloji - Nöroþirurji Journal of Neurology, Neurosurgery and Psychiatry’nin Ekim sayýsýnda yayýmlanan altý yýllýk çok merkezli Avrupa izlem araþtýrmasýna göre, unilateral talamik stimulasyon, esansiyel tremor'da güvenilir ve sürekli etkili bulundu. Neurology dergisinin 28 Ekim sayýsýnda yayýmlanan ileriye dönük bir araþtýrmaya göre; inmeden sonraki ilk 24 saatte kan basýncýnýn düþürülmesi, prognozu olumsuz etkiliyor. Medscape Medical News 2003 Kadýn Saðlýðý Amerikan Kanser Araþtýrmalarý Birliði'nin bir toplantýsýnda yapýlan sunuma göre, düzenli aspirin alan kadýnlarda pankreas kanseri riski artýþý söz konusu olabilir. Reuters Health Information 2003 • 2003 • cilt 12 • sayý 12 • 463