Kanser Kemoterapisinde Kullanılan İlaçlar Prof. Dr. D. Okan Yıllar 2006 tiyotepa Adriamycin® (Doxorubicin HCI) Injection, USP (Solution) 1 yıllar Kanser, sebebi neye bağlı olursa olsun, esas olarak, hücrelerin çoğalması ve farklılaşmasını idare eden kontrol sistemindeki bir bozukluk nedeniyle, hücrelerin başıboş bir şekilde çoğalması, çevre dokulara invasyon göstermesi ve de uzak-yakın organlarda metastaz yapması ile karakterize olan bir hücreler hastalığıdır. Kanser tiplerinin dağılımı, yaş, cinsiyet, ırk, çevredeki karsinojenlerin tipi ve genetik yatkınlık gibi birçok faktöre bağlı olarak değişir. Günümüzde en önemli görülen etkenlerin başında kalıtıma ait olanlar gelmektedir. Bunların yanında, kimyasal faktörler ön plana çıkar. Bunların başında sigara dumanındaki maddeler, çeşitli azo boyalar, benzen ve aflatoksin gibi etkenler vardır. Karsinojenlerin yaklaşık % 90 kadarının mutajen olduğu belirlenmiştir. Bu mutajenik ajanların testi için “Ames testi “ kullanılmaktadır. Papilloma ve herpes tipi DNA virüslerinin ve bazı tip C RNA virüslerinin de kansere neden olabileceği bildirilmiştir. Onkojen RNA virüslerinin hepsi, infekte hücrenin DNA sına, tümör virüsünün RNA mesajını iletecek bir “revers transkriptaz enzimi” içermektedir. Bu şekilde değişimi idare eden enformasyon, konak hücresinin genomunda kalıcı bir parça olarak yerleşebilir. 2 yıllar Over granülosa hücresi tümörü lösemi Akut lenfositik lösemi Bazı virüslerin kansere neden olduğuna dair diğer bir örnek insan T hücreli lösemi virüsüdür (HTLV-1). Retrovirüslerle (HIV) benzerlik yönünden yakından ilişkili bir virüstür. Hücresel genler, RNA virüsleri familyasından olan retrovirüslerin transformasyon genlerinin benzeridir ve onkojenik transformasyonu indüklerler. Adı geçen bu genlere onkogen adı verilmiştir. Bu memeli hücre genlerinin, özel büyüme faktörlerini ve reseptörlerini kodladığı gösterilmiştir. Bu olaylarda rol oynayan diğer bir gen sınıfı, tümör supresör genleri adı verilen genlerdir. Bunlar, ya hiç olmayabilir ya da bir şekilde zarar görebilir. Sonuçta neoplastik değişmeye neden olur. Bu sınıfta en basit gen, p53 tür. Bunun karaciğer, kolon, mesane, serviks, akciğer, prostat, meme ve deri tümörlerinin büyük bir yüzdesinde mutasyonla tümör supresör genden , onkogene dönüştüğü ortaya konulmuştur. Aslında bu genin normal (yaban) bir şekli, büyük bir olasılıkla neoplastik transformasyonun baskılanmasında rol oynamaktadır. 3 yıllar Neoplastik değişim (transformasyon) geçirmiş hücrelerin, çoğalmış gen dizilimleri ve çeşitli translokasyonlarda kromozom anomalileri gösterdiği bilinmektedir. Yine böyle bir değişimi geçirmiş hücrelerin, fötal tip hücre yüzey antijenleri saldığı gösterilmiştir. Bunun yanında olgunlaşmamışlığın diğer bariz işaretlerini de içerirler. İşte bu tip hücreler hızlı bir şekilde çoğalırlar ve yanlarındaki yapılara baskı yapan veya onlara invaze olan tümörler oluştururlar. Tümör içinde, tümör ana hücreleri olarak adlandırılan küçük bir hücreler alt-topluluğu mevcuttur. Bunlar, hem tekrar tekrar çoğalma hem de organizmanın uzak dokularına göç ederek (koloni oluşturma yetenekleri vardır) metastaz yapma kabiliyetine sahiptirler. Carcinomatosis leptomeningum 4 yıllar Vücuttaki kanser hücresi ile normal hücreler arasında kalitatif bir fark olmadığı için, sitostatik ilaçlar normal hücreleri de etkileyecektir. Bu yüzden ilk etkiledikleri en hızlı çoğalan hücreler olacaktır. Bunlar; ağız ve barsak mukozası epiteli, kıl folikülleri, testisin germinatif hücre epiteli, kemik iliği hematopoietik hücreleri, embrio ve fetus hücreleridir. Bu hücrelerin yapımı duracaktır(antiproliferatif etki). Alkilleyiciler, antimetabolitler, glukokortikoidler gibi, bazı kemoterapötiklerin immunosupresan etkileri de vardır ve gerektiğinde organ transplantasyonu, otoimmun hastalıklar, bazı cilt hastalıkları gibi yerlerde kullanılırlar. Antineoplastiklerin kendileri mutajenik, karsinojenik ve teratojeniktir. Başta alkilleyiciler ve prokarbazin gelir. İyatrojenik kanser oluşturabilirler. Küçük hücreli akciğer kanserine en etkili ilaçlardan biridir En sık görülen iyatrojenik kanser, tedavi edilmiş Hodgkin hastalığından sonraki akut myeloid lösemidir. 5 yıllar Sitostatiklerle Tedavide İlaç Etkisini Kısıtlayan Faktörler 1. Tümör – sitostatik etkileşimiyle ilgili faktörler . a. Hücrelerin öldürülmesi olayının kinetiği. b. İlacın hücre siklusuna etkili olup- olmadığı. c. Malign hücrelerin çoğalma hızı. 2. Sitostatiğin farmakolojisi ve farmakokinetiği ile ilgili faktörler. 3. Antineoplastiklere olan veya gelişen rezistans. 4. Hastaya ait faktörler. Kardiomyopati yapar Akciğer fibrozisi yapar Adriamycin® (Doxorubicin HCI) Injection, USP (Solution) 6 yıllar Antineoplastik Ajanların Ortak Toksik Etkileri 1. Kemik iliği toksisitesi (myelotoksisite). 2. İmmunosupresif etki (lenfotoksik etki). 3. Hızlı çoğalan normal hücrelere etki. 4. Embriotoksik ve teratotoksik etki. 5. Karsinojenik ve mutajenik etki. 6. Bulantı – kusma. 7. Lokal reaksiyon. 8. Hiperürisemi. 9. Allerjik reaksiyonlar. 7 yıllar Sitostatiklerin çoğu, intravenöz uygulanır. Damar dışına kaçırılması nekroza varan sonuçlar doğurabilir. En fazla doku hasarı ve nekroz yapanlar aşağıda sıralanmıştır. Taxotere extravasation Doksorubisin Daunorubisin Daktinomisin Dakarbazin Mitomisin C Mitramisin Mekloretamin Karmustin Etopozid Amsakrin Vindesin Vinblastin Vinkristin Tenipozid Estramustin İlaç kaçan yere günde 3-5 defa buz paketi tatbik edilir ve ekstremite yüsekte tutulur. Ülser oluşmuşsa yara tedavisi yapılır ve gerekiyorsa plastik operasyon uygulanır. Doxorubicin extravasation Taxol extravasation 8 Lösemi ve non-Hodgkin lenfoma tedavisi sırasında kullanılan purin antimetabolitleri (6-merkaptopurin, tioguanin, fludarabin), yüksek miktarda purin bazlarının ortamda bulunmasına neden olur. Esas kaynağı, yüksek sayıda hücre yıkımından dolayı biriken purin bazlarının serbest kalmasıdır. Ortamda bulunan fazla miktardaki bu purin bazlarından, yüksek düzeylerde ürik asid meydana gelir. Sözü geçen ilaçlarla oluşan HİPERÜRİSEMİ bu şekilde ortaya çıkar. Bu durumu önleyebilmek amacıyla, tedavi başlamadan 24 saat kadar önce başlamak üzere 7 ile 10 gün süren allopurinol tedavisi (per os) yapılır. Allopurinol bir ksantin oksidaz inhibitörüdür. Bol sıvı verilmelidir. Adenosin İnosin Guanosin Guanin Hipoksantin Ksantin Ksantin oksidaz Ksantin oksidaz ÜRİK ASİD 9 yıllar Güçlü bulantı – kusma yapanlar : Sisplatin Dakarbazin Mekloretamin Doksorubisin Daunorubisin Epirubisin Siklofosfamid Epirubicin 10 yıllar Orta derecede bulantı – kusma yapanlar : Nitrozoüreler Prokarbazin Mitomisin C Sitarabin Paklitaksel Dosetaksel Natulan procarbazine Cytarabine injection 11 yıllar Az derecede bulantı – kusma yapanlar : 5-florourasil vinkristin vinblastin bleomisin fluorourasil metotreksat Etopozid Altretamin 6-merkaptopurin 12 tropisetron Kanser kemoterapisi sırasında, şiddeti ilaca bağlı olarak değişen bulantı-kusma, en sık olarak karşımıza çıkan istenmeyen etkidir. Bu ilaçların bulantı-kusma yapmasının en önemli parçası, barsaklardan (enterokromafin hücrelerden) salınmasına neden olduğu serotonindir. Serotonin, abdominal vagal duysal sinir uçlarındaki 5-HT3 reseptörleri aracılığı ile beyin sapındaki kusma merkezini uyarır; ya da ilaç veya metabolitleri, 4. ventrikülün tabanında bulunan area postrema’daki chemoreceptor trigger zone (CTZ) nu uyarır. O da yakınındaki kusma merkezine uyarılar iletir ve bu şekilde bulantı-kusma meydana gelir. Ondansetron, tropisetron, granisetron,dolasetron bugün kullandığımız serotonin3 reseptör blokerleridir. Bunlardan başka, fenotiazin ya da butirofenonlar (trifluoperazin, proklorperazin, haloperidol), metoklopramid rutin olarak kullanılırlar. Bunlara ilave olarak, etkiyi güçlendirmek için, glukokortikoidler verilir. Dronabinol;tetra hidrokannabinol’ ün sentez ürünü Alışılmış tedaviye refrakter kusmalarda, per os olarak kullanılmaktadır. Benzeri nabilon’dur 13 yıllar bleomisin etopozid tenipozid Mitoz inhibitörleri (vinka alkaloidleri) G2 Mitoza hazırlık DNA DNA sentez sentez inhibit inhibitöörleri rleri Mitoz ve hücre bölünmesi Hücre Siklusu DNA sentezi Bütün DNA alkilleyici ajanlar ve DNA da interkalasyon yapanlar, dönemlerden bağımsız olarak etki ederler (hücre siklusu nonspesifik ilaçlar). DNA sentezi için gereken elemanların sentezi Sessiz dönem (değişken) antimetabolitler 14 yıllar Hücre Siklusuna Spesifik İlaçlar (hızlı bölünen hücrelere etkilidirler) S fazına etkililer : metotreksat tioguanin sitarabin fludarabin florourasil merkaptopurin gemstabin kapesitabin klabridin azasitidin antimetabolitler Bleomisin ( G2 ye de spesifiktir ) Podofilotoksinler ( tenipozid, etopozid; G2 ye de ) M fazına etkililer : vinkristin vinblastin vindesin vinorelbin dosetaksel paklitaksel 15 yıllar Hücre Siklusu ile İlişkili Olmayan İlaçlar ( solid tümörler gibi yavaş bölünen ve ayrıca hızlı bölünen hücrelere etkilidirler ) • Alkilleyiciler (busulfan, semustin, karmustin, lomustin, mekloretamin, melfalan, siklofosfamid, tiyotepa) • Antibiyotikler (doksorubisin, daunorubisin, daktinomisin, epirubisin, plikamisin, mitomisin) • Sisplatin, oksaplatin, karboplatin • Prokarbazin, dakarbazin • İrinotekan, topotekan Bugün kullandığımız ilaçlarla yaptığımız palyatif tedavi, sayıları belli miktardaki kanser türlerine etkilidir. Elimizdeki antineoplastikler, aşağıda % deleri verilmiş olan tedavilere olanak sağlamaktadır. Hormona duyarlı tümörler, bu alanda ilerlemelere neden olmuştur. Yine tümör tedavisinde, rekombinant DNA teknolojisi sayesinde birtakım ilaçlar üretilmiştir. Gen tedavisi ile tedavi yaklaşımı, son zamanların araştırma alanını işgal etmeye başlamıştır. 16 yıllar • Koryokarsinoma (gestasyonel) %90 • Wilms tümörü %90 • Testis karsinoması %75 • Hodgkin hastalığı (çocuk) %70 • Hodgkin hastalığı (büyük) %50 • Akut lenfoblastik lösemi (çocuk) %75 • Non-Hodgkin lenfoma (çocuk) %70 • Burkitt lenfoması (çocuk) %60 • Nöroblastoma (çocuk) %60 • Beyin tümörleri (Çocuk) %55 • akut lenfositik lösemi %30 • Akut myeloid lösemi %30 • Over kanseri %10 • Mide kanseri %5 Günümüzde yapılan ilaç tedavisi ile elde edilen başarı oranları. Tedavide ana ilke erken tanıdır. Bunun önemi, özellikle tümör metastaz yapmadan yakalamaktır. Cerrahi olarak yapılan girişimlerden sonra mikrometastazların temizlenmesi çalışmaları ilaçlarla yapılır. 17 yıllar Sitostatiklere Direnç Gelişimi Kemoterapide en önemli problemlerden biridir. Tümör hücresi ilaca karşı ya doğal olarak rezistandır ya da direnci, ilaçla karşılaştıktan sonra kazanabilir. Örneklerden biri, küçük hücreli akciğer kanseri ve kolon kanseri ilaca cevap vermez; doğal olarak rezistandır. Kazanılmış dirençte ise, tümör hücresi tek bir ilaca karşı, özellikle genetik materyalinde birtakım değişiklikler yapar. Bazı durumlarda bir ilaca karşı kazanılan direnç, diğer bazı ilaçlara karşı da kazanılmış olur. Çoklu ilaç direncinde, hücre yüzeyinde bulunan ve P-glikoprotein adı verilen bir proteinin yapımınından sorumlu genin artışından söz edilmektedir. Bu protein sayesinde, normal dokular yanında tümör hücresinden de ilacı dışarıya atar. İlaç yanında, hücredeki birçok yabancı maddeyi atmak için de görevlidir (enerjiyi ATP den sağlar). Deneysel olarak, Ca kanal blokeri olan verapamil ile bu etki geri çevrilebilmiştir. 18 yıllar Antineoplastik Ajanlara Direnç Gelişmesinin Mekanizmaları 1. DNA tamirinde artış : Sisplatin ve alkilleyicilerin kullanıldığı tedavilerde önemlidir. 2. Hedef enzimlerde olan değişiklikler : Metotreksata direnç, hedef enzim olan “dihidrofolat redüktaz” ın ilaca karşı duyarlılığının değişmesi ve enzimin sentezinin artması şeklindedir. 3. Antineoplastik ajanların çabuk parçalanması : Tümör hücrelerinin, purin ve pirimidin antimetabolitlere direnç kazanmasının bir yoludur. İnaktive edici enzimlerin aktivitesini arttırırlar. 4. Yakalayıcı (trapping) maddelerin oluşumu : Bleomisin, sisplatin ve antrasiklinlerle izlenen bir direnç mekanizmasıdır. Tümör hücreleri glutatyon gibi tiyol yakalayıcı maddelerin yapımını arttırırlar. 5. Prodroğu aktif metabolitine çeviren tümör hücre enzimlerindeki aktivite azalması: Purin (merkaptopurin, tioguanin) ve pirimidin (sitarabin, florourasil) antimetabolitlerine olan direnç böyle gelişebilir. 6. İlaçların hücrede birikiminin azalması : Bir hücre yüzey proteini olan P-glikoproteinin sentezinin artması (MDR1 geni rol oynar) ile ilacın normal ve kanser hücrelerinden dışarı atılması hızlanır. Çoklu ilaç direncinde rolü vardır. 19 yıllar 1. Busulfan (Myleran) 2. Karmustin (Nitrumon) 3. Lomustin (jenerik) Alkilleyici ve benzeri ajanlar Hücre siklusuna bağlı olmayan ön ilaçlardır. 4. Fotemustin (Muphoran) 5. Klorambusil (Leukeran) 6. İfosfamid (Holoxan) 7. Dakarbazln (Deticine) 8. Prokarbazin (Natulan) 9. Sisplatin (jenerik) Dikloroetilsülfür (kükürtlü hardal) gazının insanlar üzerindeki etkilerinden yola çıkılarak sentez edilmiş maddelerdir. Kükürtlü hardal gazından sonra, azotlu hardal (nitrojen mustard) devreye girmiş ve savaş gazı olarak da kullanılmıştır. Bunlar, kemik iliği ve lenfoid dokuda yaptıkları atrofi ile dikkat çekmiştir. 10. Karboplatin (jenerik) 11. Streptozosin (Zanosar) 12. Mekloretamin ( Mustargen) 13. Temozolomid (Temodal) 14. Oksaliplatin (Eloxatin) 15. Altretamin (Hexalen) Tedavi için kullanılan ilk bileşiktir. Hücreleri her dönemde etkilemelerine rağmen, G1 ve S dönemlerinde olanlara özellikle etkilidirler. Kemik iliğine en toksik olan busulfan’dır 16. Estramustin (Estracyt) 17. Siklofosfamid (Endoxan) 20 yıllar Alkilleyici Antineoplastiklerin Sınıflandırılmaları AZOTLU HARDALLAR ETİLENİMİNLER NİROZOÜRELER ALKİLSULFONATLAR Busulfan (Myleran) Siklofosfamid (Endoxan) Tiotepa Karmustin (BCNU) Klorambusil (Leukeran) Altretamin Lomustin (CCNU) Mekloretamin (Mustargen) Semustin (metil CCNU) Melfalan (Alkeran) Fotemustin(Muphoran) TRİAZEN ve HİDRAZİN TÜREVLERİ Dakarbazin (DTIC) Prokarbazin (Natulan) Nitrozoüreler beyine geçerler ve redistribüsyon olayı gösterirler KISA BİLGİ Bu ajanların etkileri, hücre siklusuna bağımlı olmadan gerçekleşir. Bunlar, DNA molekülünde genellikle bir purin bazı olan guanin’in 7 numaralı azotuna bağlı nukleofilik grupları alkilleyen, önce etilenimonyum türevlerine sonra da pozitif yüklü karbon içeren karbonyum türevlerine dönüşürler. Bu durum, bazların çapraz bağlanmasına, anormal baz çiftlerine ve DNA zincir kırıklarına neden olur. Alkilleyici ajanlar intercalation yapmazlar. 21 yıllar Alkilleyici ilaç, malign hücre içinde ilk olarak ETİLENİMONYUM türevlerine, sonra da (+) yüklü KARBONYUM türevlerine dönüşür. 7 Nukleik asidler ise (- ) yüklüdürler. Karbonyum iyonu daha çok DNA olmak üzere, negatif yüklü (fosfat, tiyol, amino, hidroksil, karboksil) makromoleküllere irreversibl olarak kovalent bağ ile bağlanır = alkillenme. DNA ya tek bir noktadan bağlanırlarsa monofonksiyonel bağlanmadan söz edilir. DNA ya iki noktadan bağlanırlarsa bifonksiyonel bağlanmadan söz edilir. Sonuçta DNA da zincir kırıkları meydana gelir. Monofonksiyonel bağlanma Karbonyum iyonu ve benzerleri en çok guaninin 7 no lu karbonuna bağlanırlar 22 yıllar İntrastrandal (zincir içi) bağlanma: Bağlanmanın iki noktası da aynı zincir üzerindeyse bu tip bağlanmadan söz edilir. 7 Çapraz bağlanma : İki zincir arasındaki bağlanmadır. Şekilde de görüldüğü gibi, guanin molekülünün alkillenmesi, sitozin yerine timin ile bağlanmasına neden olur. Bu şekilde olunca, genetik kod yanlış okunacak ve anormal baz çifti ortaya çıkacaktır. Guanin parçalanır ve DNA buradan kırılır Metabolit, iki zincirdeki guanin arasında yer alır = ÇAPRAZ BAĞLANMA Bifonksiyonel bağlanma Guanin, adenin gibi okunur Alkilleyiciler = Radyomimetik ilaçlar Sonuç : DNA replikasyonu ve transkripsiyonu yapılamaz. 23 yıllar İntercalation olayı : Bu olay, molekülü uzayda düzlem şeklinde olan antineoplastiklerle ya da onların metabolitleri ile görülür (antrasiklinler ve mitoksantron en iyi örneklerdir). İlaç, DNA sarmalındaki iki baz çiftinin arasına girer ve onlara geri dönüşümlü bir şekilde bağlanır. Bazen de bağlanma irreversibl duruma dönebilir. Intercalation DNA sarmalında birçok yerde olabilir ve sonuçta baz çiftlerini birbirlerinden uzaklaştırır ve zincirin şeklini bozarak, transkripsiyon ve replikasyonunu engeller. Alkilleyici ilaçlara karşı tümör hücre direnci; DNA tamirinde artma, ilaca karşı geçirgenliğin azalması ya da tioller gibi yakalayıcı ajanların miktarının artmasıyla oluşur. Direncin gelişmesi çok aşamalı mutasyon ile olur ve yavaş gelişir. Siklofosfamid İfosfamid Klorambusil Dakarbazin Melfalan Lomustin Semustin Per os verilebilirler Ön ilaç Siklofosfamid İfosfamid Dakarbazin Karaciğerde oksidazlar ile aktif hale geçerler ve sonra da tümör hücresinde reaktif metabolitlere dönerler. Mekloretamin Tiotepa Karmustin Sadece i.v. 24 yıllar Fanconi anemisi. Zincir kırıklarını örneklemek için konulmuştur. 25 yıllar Siklofosfamid (Endoxan) :AZOTLU HARDAL Solid ve hematolojik tümörlerde kullanılır i.v. Per os Etkin metabolitine (fosforamid hardalı) karaciğerde (sitokrom P 450 sistemi ile) döner. İmmunosupresif özelliğe sahiptir. Otoimmun hastalıklarda da kullanılır (Behçet hastalığı, romatoid artrit vb.). Hodgkin, non-Hodgkin lenfomalar,testis, over, meme, endometrium, serviks, başboyun tümörleri, multipl myeloma, akut-kronik lenfositik lösemi, koryokarsinoma, küçük hücreli akciğer kanseri kullanıldığı alanlardır. Gastrointestinal bozukluklar, kemik iliği depresyonu (lökopeni, trombositopeni), alopesi beklenilen yan-etkilerdir. Ayrıca, mesanede siklofosfamidin kendisinden ve metabolitinden, son derece vezikan bir madde olan akrolein oluşur ve buna bağlı olarak da siklofosfamide özgü olan steril hemorajik sistit oluşturur. Bu durum fibrozise de neden olabilir. Mesane kanseri de yapabildiği veriler arasında yer alır. Akrolen’i nötralize etmek için mesna (Uromitexan) adı verilen bir madde kullanılmaktadır. İdrar içinde akroleini bağlayarak etkisiz hale getirir. Mesna per oral veya i.v. olarak verilebilen bir antidottur. mesna 26 yıllar Mekloretamin (Mustargen) :AZOTLU HARDAL i.v. En eski ilaçtır. Çok güçlü vezikandır. Kullanımı giderek azalan alkilleyici bir ajandır. Bilinen en iyi kullanım yeri, Hodgkin hastalığında MOPP rejimidir. Non-hodgkin lenfomalarda da kullanılır. Sekonder olarak akut myeloid lösemi oluşturabilir. Alopesi yapabilir. İfosfamid (Holoxan) : i.v. AZOTLU HARDAL Steril hemorajik sistit yapma potansiyeli, siklofosfamid’den daha fazladır. Bu yüzden, bu da mesna ile kullanılır. Endikasyonları onun gibidir. 27 yıllar Klorambusil (Leukeran) : 2 – 5 mg Tablet AZOTLU HARDAL Mekloretamin türevi bir alkilleyicidir. Onun gibi vezikan değildir. Bu nedenle ağızdan vermek için uygundur. Hodgkin, non - Hodgkin lenfomalar, over kanseri, kronik lenfositik lösemi. Melfalan (Alkeran) : (L-Sarkolizin)AZOTLU HARDAL Genellikle, ağızdan multipl myeloma’da kullanılır tablet injeksiyon 28 yıllar Temozolomid (Temodal) : AZOTLU HARDAL 5, 20, 100 ve 250 mg lık tabletleri vardır. Medullablastoma cerebellaris Anaplastik glioblastoma multiforme’de kullanılır ve yeni bir kullanım alanı ise metastatik malign melanoma’dır. MALİGN MELANOM Nodüler malign melanoma ait kesitte atipik melanositlerin oluşturduğu tümör yuvaları görülmektedir. Bazı alanlarda tümör hücrelerinin belirgin eosinofilik nükleoluslu, geniş sitoplazmalı pleomorfik görünümde olduğu (epiteloid alanlar, birinci resmin sağ kısmı), bazı alanlarda ise tümör hücrelerinin iğsi görünümde olduğu ve demetler oluşturduğu görülüyor.Tümör hücrelerinin yer yer melanin pigmenti bulunduğu taşıdığı 29 izleniyor. yıllar Azridin (Tiotepa): ETİLENİMİN İntrakaviter, intraveziküler de uygulanabilen bir alkilleyicidir. i.v. Meme-over, plevral effüzyonlar, peritoneal effüzyonlar, mesane yüzeyel papiller kanseri, kullanma yerleridir. Altretamin (Hexalen) : ETİLENİMİN Per os Over, meme, serviks, akciğer kanserinde kullanılır. Nörotoksiktir. 30 yıllar MSS ye geçerler. Karmustin (BCNU) : NİTROZOÜRE İntravenöz yoldan uygulanır. Hepatotoksiktir. Nitrozoüreler genel olarak, lipidlerde eriyebilen maddelerdir. Karmustinin dışındakiler, lomustin ve semustin ağız yolundan kullanılırlar. Rezeksiyon kavitesine BCNU yerleştirilmesi (beyin) Beyin tümörleri, Hodgkin, non-Hodgkin lenfomalar, maling melanoma’da kullanılır. Nitrozoürelerin hepsi, çeşitli molekülleri alkilleyen ve karbamoilleyen maddelere dönüşürler. İşte bu şekilde, aşağıdaki olaylara neden olurlar. DNA yı ve proteinleri hem monofonksiyonel hem de bifonksiyonel (DNA zincirleri arası köprü) olarak alkillerler. Proteinler ile DNA zinciri-arası çapraz bağ yaparlar, DNA zincirini kırarlar. 31 yıllar Lomustin (CCNU) : NİTROZOÜRE Per os Beyin tümörleri (yüksek grade’li gliomalar ve glioblastoma multiforme’de), Hodgkin, non-Hodgkin lenfomalar, maling melanoma’da ve küçük hücreli akciğer kanserinde kullanılır. Lökopeni, trombositopeni ve nadiren de hepatit yapar. Glioblastoma multiforme semustin (metil-CCNU) : NİTROZOÜRE Beyin tümörleri (yüksek grade’li gliomalar ve glioblastoma multiforme’de), kolon ve mide kanserinde Per os kullanılır. 32 yıllar Fotemustin (Muphoran) : NİTROZOÜRE injektabl Beyin tümörlerinde kullanılır. Streptozosin (Zanosar) : NİTROZOÜRE injektabl Pankreasın β hücrelerine spesifik bir ajandır ve malign tipte bir tümör olan insülinomalarda kullanılır. Pankreası Pankreasın kuyruğ kuyruğunda 5 cm çapı apında neoplazma 33 yıllar Busulfan (Myleran) : ALKİLSÜLFONAT Tablet DNA zincirleri arasında köprü kuran, diğer bir deyişle bifonksiyonel bir alkilleyicidir. Myeloid lösemi ve polisitemi tedavisinde yeri vardır. Çok tercih edilmez; kemik iliği depresyonu yapar. Busulfan akciğeri sendromu denilen kronik pnömonite neden olabilir. Bu sendrom, dispne ve inatçı öksürükle seyreder. Sık görülen bir yan etki değildir. 34 yıllar Dakarbazin (DTIC) : intravenöz Alkilleyici bir ajandır. Karaciğer mikrozomal enzimleri ile oksidatif N-demetilize olarak, monometil türevlerine çevrilir ve böylece etkisini gösterir. AGVD rejimi ile Hodgkin hastalığında, yumaşak doku kanserlerinde ve maling melonama’da kullanılır Detimedac Prokarbazin (Natulan) : Bulantı-kusma ve myelosupresyon yapar. Prokarbazin oral yoldan kullanılan, genellikle de Hodgkin hastalığında (MOPP) rejimi içinde, beyin tümörlerinde ve non-Hodgkin lenfomalarda kullanılan metilhidrazin türevi bir ajandır. MSS ye geçer. Etki mekanizması net olarak bilinmemektedir. DNA, RNA ve protein sentezini inhibe eder. Bir metaboliti, zayıf MAO enzimi inhibitörüdür. Sekonder kanser yapma riski, diğerlerine göre oldukça yüksektir (akut lösemi) 35 yıllar Sisplatin ve benzerleri : Sıvı vasatta platin elektrodlar kullanılarak oluşturulan elektriksel alanın, E.coli bakterilerinin yaşamı üzerine olan etkileri incelenirken, ortam sıvısına geçen platin iyonunun, antibakteriyel ve antineoplstik etki yaptığı şans eseri olarak tespit edilmiştir. İlk olarak da sisplatin (platindiaminodiklorür) yapılmıştır. Etki mekanizması bakımından, bifonksiyonel alkilleyicilere benzer. DNA çift zincirinde, zincirler- arası ve zincir- içi çapraz bağlanma yapar. Her dönemdeki hücrelere etki eder. Hücreye girdikten sonra, klor iyonlarını kaybeder ve guanin-sitozin arasındaki hidrojen bağlarını kopartan reaktif diamin-platin kompleksine dönüşür. Germ hücreli tümörlerde çok etkilidir. Myelotoksisitesi düşüktür. Şiddetli nefrotoksik( akut tübüler nekroz) etkilere sahiptir. Güçlü bir şekilde bulantı-kusma yapar. Ototoksiktir ve ayrıca periferik nöropati’ye neden olur. Karboplatin : Daha az nefrotoksik ve ototoksik etkileri olan bir sisplatin analoğudur. Amifostin : Esas olarak bir antidottur. Siplatin gibi ilaçların nefrotoksik etkilerini azaltmak için kullanılır. Ayrıca, over kanserinde kullanılan sisplatin ve siklofosfamid rejiminin oluşturduğu nötropeniye bağlı infeksiyon riskini azaltmak için antidot olarak verilir. Bir ön ilaçtır. Dokulardaki alkali fosfataz ile aktif şekle döner. Sağlam dokularda bu enzim daha fazladır ve oluşan tiyolleri ile serbest radikalleri bağlayarak, sağlam dokuların zarar görmesini engellemeye çalışır. 36 yıllar L- ASPARAJİNAZ Bir amino asid olan asparajini, aspartik asid ve amonyak’a hidroliz eder. E.coli ve Erwinia chrysanthemi kültürlerinden elde edilir. Bazı lösemi türlerinde, lösemik hücrede, aspartik asidi asparajine çeviren asparajin sentaz enzimi azalır. Bu sebepten bu hücreler, asparajini kandan almak zorunda kalırlar. İşte bu hareket noktasına dayanılarak damar-içi yoldan verilen asparajinaz enzimi, plazmadaki asparajinazı yıkarak aspartik aside dönüştürür. Sonuç olarak, kandaki asparajinaza ihtiyacı olan malign hücreler ölür. Bu madde, malign hücrelere protein sentezi için gereklidir. Asparajinaz, injekte edildikten sonra plazmada günlerce kalabilir. Etkisini, hücre döngüsünün G1 evresinde gösterir. Akut lenfositik lösemide hem remisyon indüksiyonunda veya relaps vakalarda kullanılır. Kemik iliğini inhibe etmez. Yan etkileri; pıhtılaşma sorunları, pankreatit, hiperglisemi, hipoalbüminemi, aşırı-duyarlık reaksiyonlarıdır. 37 yıllar Radyoizotoplar Radyoaktif fosfor (32P) : Yaydığı β ışınımları ile hücreleri öldürür. Yarılanma ömrü 14 gündür.Kronik lenfositik lösemi, polisitemia vera gibi myeloproleratif hastalıklarda kullanılır. Işınımlar dokuda 2 mm lik mesafeye ulaşabilirler. Tedavide son sırada yer alır. Radyoaktif iyod (132I) : Sodyum iyodür şeklinde hazırlanır. β ışınımları yayar. Hem normal hem de kanserli tiroid hücreleri tarafından tutulur. Yarılanma ömrü 8 gündür. Ağızdan ya da damar-içi yoldan verilebilir. Radyoaktif altın (198Au) : Gelatin içinde kolloidal olarak dağıtılan metalik altınla hazırlanır. Radyoaktivite yarılanma ömrü 65 saat kadardır. β ışınımları yayar. Beyin tümörlerinde inrtratekal olarak verilir. Plevra ve periton boşluklarına verilebilir. 38 yıllar Antimetabolit ajanlar Döneme-özgü ilaçlardır. 1. 5-Florourasil 2. Metotreksat (Methotrexate) 3. Sitarabin (Alexan) 4. Merkaptopurin (Purinethol) 5. Fludarabin (Fludara) 6. Azasitidin 7. Azatioprin (Imuran) 8. Gemsitabin (Gemzar) Çoğalan hücrelerin ara-metabolizmalarını etkileyebilmek, klinik ve kavramsal olarak önemlidir. Bugün kanser tedavisinde kullandığımız bu ajanlar, doğal maddelerin analoglarıdır. Yapısal analoglar da denir. Doğal koenzim ya da substratların yerine geçerler ve etkilerini bu şekilde gösterirler. Barsak mukozası ve kemik iliğine yaptıkları olumsuz etkileri önem taşır. 9. Tiyoguanin (Lanvis) 10.Kapesitabin (Xeloda) 11.Kladribin (Leustatin) 12.Tegafur + urasil (UFT) 13. Raltitreksed (Tomudex) 39 yıllar Folik asid antimetabolitleri metotreksat Purin antimetabolitleri Pirimidin antimetabolitleri 6-merkaptopurin fluorourasil (5-FU) fludarabin (Fludara) kapesitabin (Xeloda) tioguanin (Lanvis) sitarabin (Cytarabine) kladribin(Leustatin) gemsitabin (Gemzar) Per os. i.m., i.v., intratekal raltitreksed (Tomudex) THIOGUANINE Capecitabine Cladribine injection mercaptopurine 40 yıllar Metotreksat, en eski ve üzerinde en çok araştırma yapılmış antineoplastik ajanlardan biridir. Kimyasal yapısı, folik aside benzeyen bir maddedir. Folik asidi, aktif şekli olan tetrahidrofolik aside çeviren “dihidrofolat redüktaz” ın antagonistidir. Metotreksat Methotrexate (MTX) dihidrofolat redüktaz Folat analoğu Gıdalar içinde alınan folik asidin (folat) organizmadaki aktif şekli, folinik asid ya da diğer tetrahidrofolat türevleridir. Sözü geçen bu koenzimler, purin, timidilat, glisin ve metionin sentezi için gereken, tek karbon transferi reaksiyonlarının gerçekleşmesi için gereklidir. Folik asid tetrahidrofolik asid timidin DNA RNA Metotreksat ile enzimin inhibisyonu, adenin-guanin gibi purin metabolitleri ile timidilat sentezinin durmasına neden olur. Sonuç olarak, DNA ve RNA nın sentezi bozulacaktır. protein sentezi Kolorektal karsinoma, akciğer, meme, başboyun, over kanseri ile lösemi ve lenfoma gibi hematolojik kanserlerde kullanılır 41 yıllar Metotreksat’ın terapötik etkisinin ortaya çıkmasında, hücre-içi pliglutamat (Glu) türevleri nin oluşmasının da rolü vardır. folik asid Folat redüktaz dihidrofolik asid Dihidrofolat redü redüktaz tetrahidrofolat ( FH2) Yukarıdaki reaksiyondan da görüleceği gibi sentez, dihidrofolat basamağında kalır ve dihidrofolatglutamat’lar ve metotreksat-poliglutamatlar gibi toksik maddeler hücrede birikir. Timidilat sentaz ile purinlerin sentezinde rol alan transformilaz enzimlerinin inhibisyonu, ilaçtan çok, bu glutamat türevleri sayesinde olur. Metotreksatın yüksek dozları ile yapılan tedavilerde, normal hücreleri korumak için, dışarıdan folinik asid (leucovorin=citrovorum faktör) uygulanır; bu işlemin özel adı leucovorin rescue = folinik asidle kurtarma’ dır. Metotreksatın nefrotoksik etkisi vardır; bol sıvı verilmeli ve idrar pH sı alkalileştirilmelidir. Metabolize olmaz. Antimetabolit grubu ilaçlar, istirahat halindeki hücrelere etki etmez. Ancak metotreksat hücrede uzun süre bağlı kaldığı için, latent sitoksik etkisi vardır. 42 yıllar tümör Bir sigara içicisinin akciğeri kanser Direnç, ilacın taşınmasındaki azalma, dihidrofolat redüktazın ilaca düşük afinitesi olan tipine dönüşmesi, poliglutamat oluşumunun azalması, fazla miktarlarda dihidrofolat redüktaz üretilmesi nedenleriyle meydana gelebilir. Metotreksat, psöriasis ve romatoit artrit vakalarında tedavi edici role sahiptir. Bir prostaglandin ile kombine edilerek düşük meydana getirici olarak denenmektedir. Ayrıca astımda kendine yer bulması için çalışılmaktadır. 43 yıllar guanin adenin Merkaptopurin (6-MP) Hipoksantin analoğu purin antimetaboliti Merkaptopurin, bir prodrogdur. Etkisinin ortaya cıkması için, diğer doğal purin nukleozidler gibi hücrede nukleotid haline dönmesi gerekir. Bunu yapan enzimin (hipoksantin-guanin fosforibozil transferaz) = (HGPRT) substratı gibi davranır ve şunlar olur. Merkaptopurin HGPRT T-İMP (tioinozinmonofosfat) T-İMP, doğal guanozin monofosfatı difosfata çeviren, guanilil kinaz dan etkilenmediği için hücrenin içinde birikmeye başlar. Böylece, doğal inosin monofosfat (İMP) ın, guanin ve adenin nukleotidlerine dönüşümü engellenir. 44 yıllar Yanlış olarak tioinosin monofosfat (İMP) oluşması yanında, (-) feedback mekanizmayla, purin bazı biyosentezinin birinci adımını bozar. Hücrede nukleotid azalınca, membran glikoproteinlerinin yapımı azalır; membranın permeabilitesi artar, doğal guanozin difosfat dışarı kaçar ve RNA ile DNA sentezi bozulur. Purin biosentezi ( - ) feedback Tioinosinik asid Metabolizması karaciğerde olur; ksantin oksidaz ile tioürik aside çevrilerek atılır. Etkisini uzatmak için, ksantin oksidaz inhibitörü allopurinol kullanılır. DNA RNA Protein sentezi 6-merkaptopurin’in esas kullanılma yeri, lösemilerin idame tedavisidir. 45 yıllar Tioguanin (Lanvis) : Etki mekanizması, merkaptopurin gibidir. Aktif metaboliti olan 6-tioguanin mono fosfat’a (6-tioGMP) dönüşür. Olayların devamı ile RNA ve DNA sentezi bozulur. Bu özelliğinden başka, RNA ve DNA nın yapısına katılır ve sitotoksik etki yapar. purin antimetaboliti Tablet Akut myeloid lösemi de devam tedavisi için kullanılır. Fludarabin (Fludara) : purin antimetaboliti i.v. Alkilleyicilerden cevap alınamayan B-hücreli kronik lenfositik lösemi tedavisinde i.v. yoldan kullanılır. 28 günde bir, 5 gün i.v. olarak uygulanır. Sözü geçen hastalıkta tek başına en etkili ilaçtır. İlaçları aktif metabolitlerine dönüştüren HGPRT nin üretiminin azalması ya da durmasının purin antimetabolitlerine direnç gelişmesinin en sık görülen mekanizması olduğu bildirilmiştir 46 yıllar Kladribin : purin antimetaboliti i.v. Adenozin deaminaza dayanıklı olduğu için, hücre içindeki konsantrasyonu kolay yükselir. Fosforile olduktan sonra, DNA ya katılır ve kırılmasına neden olur. Kirpikli hücre lösemilerinin tedavisi için önerilmiştir. Ayrıca, düşük grade non-Hodgkin lenfomalarda ve kronik lenfositik lösemilerde tek doz 7 gün infüzyon şeklinde verilir. Aynı zamanda immunosupresif bir maddedir. Bir yıldan fazla kullanıldığında, CD4 ve CD8 hücrelerde azalmaya neden olur. 47 yıllar Fluorourasil (5-FU) : pirimidin antimetaboliti i.v. yoldan kullanımı tercih edilir. Cilt bazal hücreli karsinomunda ve ayrıca, baş-boyun aktinik keratozunda pomad olarak kullanılır. deoksiüridilik asid Timidilat sentaz timidilik asid 5-FU, inaktif bir prodrogdur. Aktif metabolite döndükten sonra, deoksiüridilik asidin timidilik aside metilasyonunu inhibe eder. Böylece DNA nın bir nukleozidi olan timidin eksikliği ortaya çıkar. Aynı zamanda, 5-FU, nukleik asid zincirine kendisi de katılarak RNA oluşumunu inhibe eder. Timidin eksikliği DNA sentezi inhibisyonu RNA Protein sentezi 48 yıllar Fluorourasil, ribozil ve deoksiribozil nukleotid metabolitlerine çevrilir. Bunlardan biri, fluorodeoksiuridilat (FdUMP) dır. Aktif olan bu metabolit, timidilat sentetaz enzimi ve onun kofaktörü olan N5-10 metilentetrahidrofolat ile kovalent bağ kurarak üçlü bir kompleks oluşturur. Bu durum “timinsiz ölüm” olarak adlandırılır. Sonuç olarak DNA sentezi bozulur. Ayrıca, ikinci bir etki ile de antineoplastik tesir oluşturur. 5-FU dan organizmada oluşan fluorouridilat, RNA yapısına katılır; RNA fonksiyonları ve protein sentezi bozulmuş olur. Fluorodeoksiuridilat (FdUMP) Fluorodeoksiuridilat (FdUMP) 5-10metilentetrahidrofolat Timidin sentetaz Timidin sentetaz NN5-10 metilentetrahidrofolat Üçlü kompleks Daha az yan etki içeren fluoksuridin, karaciğer arteri içine verilerek doğrudan karaciğere uygulanabilir. Kolon, rektum, meme, mide ve pankreas solid tümörlerinde kullanılır. Gİ bozukluklar, kemik iliği depresyonu yapar. İntravenöz infüzyondan sonra, tehlikeli koroner spazmı oluşturabilir. Nörotoksik yan etkiler çıkabilir. Blefarit, konjonktivit ve nazolakrimal kanal stenozu gibi oküler toksisite belirtilerine sahip olduğu bildirilmiştir. 49 yıllar Kapesitabin (Xeloda Tablet) : pirimidin antimetaboliti Bu ilaç, daha önce antrasiklin içeren tedaviye cevap vermemiş metastatik meme kanserlerinde dosetaksel ile birlikte kullanılır. deoksiüridilik asid timidilik asid kapesitabin enzimler 5’-DFUR Timidin fosforilaz 5-FU Timidin eksikliği (inaktif) + dosetaksel Metastatik kolon kanserlerinde ilk sıra ilaçlardandır. Klasik sitostatik yan etkilerin yanında, ciddi diyare yapar. DNA sentezi inhibisyonu RNA Protein sentezi 50 yıllar sitarabin sitidin Sitarabin (sitozin arabinozid): pirimidin antimetaboliti Şekeri açısından anormal bir sitidin analoğudur. Normalde riboz olması gerekirdi. Bir pirimidin antagonistidir ve sitidinin, deoksisitidine dönüşümünü inhibe eder. Böylece DNA sentezi bozulur. sitidin deoksisitidin Sitarabin , Fludarabin Hücre-siklusuna özgü bir ajandır; S dönemindeki hücreleri daha fazla etkiler. Etkisine ek olarak, DNA zincir uzamasını da durdurur. Akut myeloid lösemi’de kullanılır. Ayrıca, kronik myelositik lösemi,lenfoblastik lösemi, meningeal lösemide kullanılır. Alkilleyiciler,tiopurinler, antrasiklin antibiyotiklerle kombine edilir. DNA RNA Protein sentezi 51 yıllar Gemsitabin (Gemzar) : pirimidin antimetaboliti Yapı ve farmakolojik özellikleri bakımından sitarabine benzer. Küçük hücreli olmayan akciğer kanseri tedavisinde ve pankreas kanserinde kullanılır. Gemsitabin Myokard infarktüsü, CHF, atrial fibrilasyon ve respiratuar distress sendromu yapabilir. sitidin deoksisitidin DNA RNA Protein sentezi 52 yıllar Raltitreksed (Tomudex) : pirimidin antimetaboliti Timidilat sentez inhibitörüdür. Farmakoljik etkileri bakımından fluorourasile benzer. Metastatik kolon kanserinde intravenöz olarak kullanılır. 1. Evre 3. evre Kolon kanseri tümörleri 53 yıllar Vinca rosae Mikrotübül inhibitörleri 1. Vinkristin (Oncovin) 2. Vinblastin (Velbe) 3. Paklitaksel (Taxol) 4. Dosetaksel (Taxotere) 5. Vinorelbin (Navelbine) 6. Podofillotoksin’ler 54 yıllar Vinkristin Vinblastin Vinca rosea’dan elde edilmiş alkaloidlerdir Vinblastinden hareketle yapılan yarı-sentetikler Vindesin ve Vinorelbin’dir. Podofilotoksin’ler ve yarı sentetik türevleri Etopozid, Tenipozid Bu doğal kaynaklı maddeler, mitoz zehiri’dirler. Diğer isimleri metafaz zehirleri, mikrotübül inhibitörleri ‘dir. Taxus baccata Paklitaksel Dosetaksel 55 yıllar Vinkristin Vinblastin Vindesin Vinorelbin Paklitaksel Dosetaksel Esas etki mekanizmaları, mitozun metafaz döneminde, mikrotübüllerden oluşan mitoz iğciklerinin oluşumunun engellenmesidir. iğcikler Nörotoksik, teratojenik maddelerdir. İğcik aparatı Mikrotübüllerin (mitoz iğcikleri) yapısını, tübülin mollekülleri oluşturur. Yukarıdaki sitostatik ajanlar, tübüline bağlanarak çökmesine neden olurlar. Böylece, kromozomlar ayrılamaz, hücre metafazda durur ve ölür. 56 yıllar Vinkristin (Oncovin) :Pediatrik ve ye yeşkinlerin akut lösemilerinde, lenfomalarda, multiple myeloma, nöroblastoma, Wilms tümörü ve Kaposi sarkomunda kullanılır. Hücre siklusuna özgü etki eden ilaçlarla tedaviden önce, kanserli hücreleri aynı döneme (senkronize etmek) getirmek için kullanılabilir. Hodgkin hastalığının tedavisini sağlayan iki ilaç rejimi vardır; ABVD ve MOPP rejimleri. Vinkristin, bu kombinasyonların bir elemanıdır. İntravenöz infüzyonla verilir. Vezikan bir maddedir. Lökopeni, periferik nöropati (Achilles tendon refleksi kaybolur) yapar. Vinblastin (Velbe) : Vinkristine benzer. Onun etkili olduğu endikasyonlar dışında ayrıca, testiküler kanser ve renal hücre karsinomasında kullanılır. Nonseminomatöz testis kanserinde bleomisin ve sisplatin ile kombine edilir. Lösemilerin idame tedavisi, en önemli kullanılma yeridir. Myelotoksik etkisi vardır. 57 yıllar Vinorelbin (Navelbine) : Esas olarak, çıkarılamayan ve ilerlemiş küçük hücreli olmayan akciğer kanseri ile meme kanseri tedavisinde kullanılır. Vindesin (Eldisine) : Vinblastinin yarı-sentetik türevidir. Etkisi diğerlerine benzer. Non-Hodgkin lenfomalar, Hodgkin hastalığı, küçük hücreli olmayan akciğer kanseri, malign melanoma gibi hastalıklarda kullanılır. Yukarıda adı geçen vinca alkaloidleri ve yarı-sentetik analoglarının ortak yan etkileri; etkileri lökopeni, trombositopeni, akut ürik asid nefropatisi, iskemik kardiak toksisite, nörotoksisite, sellülit. Vinkristinin dozunu kısıtlayan istenmeyen etkileri; etkileri nörotik ağrı, tendon refleksi kaybı, paresteziler. Vinorelbin ise, özellikle granülositopeni yapar. 58 yıllar Taksan’lar : Dosetaksel ve Paklitaksel. Paklitaksel mikrosferleri ile hazırlanmış kontrollu-salınan preparatla, sistemik etkilerin azaltılması amaçlanmıştır. Çap 50 µm (inklardıır). (ink-jet teknolojisi ile hazı hazırlanmış rlanmışlard 59 yıllar Taxus baccata Paklitaksel + sisplatin (primer over kanseri) Platinler’den sonra over kanserinde en etkili ajan paklitakseldir. Taksan’lar (paklitaksel, dosetaksel), vinca alkaloidlerinin aksine tübülin sentezini stimüle eder. Sonuçta mikrotübül yapımı artar ve bunun yanında, daha önce sentezi tamamlanmış mikrotübüllere bağlanır ve onları stabilize eder. Bütün bu etkilerin toplamı olarak, tübülin ve mikrotübül oranı bozularak tübülin polimerizasyonu engellenir ve antineoplastik etki oluşur. Dosetaksel, sıvı retansiyonu yapar. Özet olarak taksanlar, over kanseri, meme kanseri, baş-boyun kanserleri ve AIDS-ilişkili Kaposi sarkomunda kullanılır. Doz-kısıtlayıcı toksisitesi, nötropeni ile görülen myelotoksisitedir. Diğer önemli bir istenmeyen etki, kortikosteroidler, difenhidramin ve H2 reseptör blokerleri ile premedikasyon gerektiren aşırı-duyarlık reaksiyonudur. Hafif bulantı, mukozit, alopesi, periferik nöropati ve aritmiler görülebilir. 60 yıllar Kamptotesin bileşikleri : Kamptotesin, camptotheca acuminata’nın alkaloididir. Bundan yarı sentezle iki ajan elde edilmiştir. Topotekan ve İrinotekan Bu iki madde, DNA nın replikasyonunda rol alan, topoizomeraz I enzimini selektif olarak inhibe eder. Camptotheca acuminata İrinotekan, metastatik kolon kanserinde, topotekan da metastatik over kanserinde sekonder ilaçlar olarak kullanılırlar. Bu iki ajan da myelotoksiktir ve şiddetli diyare yaparlar. Topotecan HCl FDA, küçü k-hücreli akciğ küçük akciğer kanserinde 1.sı 1.sıra ilaç ilaç olarak kabul etmiş etmiştir. Irinotecan HCl Topoizomeraz inhibisyonu 61 yıllar Podofilotoksin : Podophyllum peltatum Kök ve rizomlarından elde edilen reçineye podofilin ve içindeki aktif maddeye de podofilotoksin adı verilir ve mitoz zehiridir. %25 lik solüsyon halinde selim bir tümör olan kondiloma aküminata tedavisinde ve cilt kanserlerinde kullanılır. Condyloma acuminatum Etoposid (VePesid flakon) Teniposid (Vumon; Vehem flakon) Bu iki ajan podofillotoksinin yarı sentetik türevleridir. 62 yıllar Etoposid ve Teniposid, kimyasal yapı ve etki bakımından benzerdirler. İkisi de hücre siklusunu geç S ve G2 döneminde bloke eder. Etki, topoizomeraz II inhibisyonu ile ortaya çıkar. Sonuçta, ilaç, DNA; enzim üçlüsü kurulur ve DNA hasarına neden olur. Etoposid, küçük hücreli akciğer kanserinde bilinen ilaçların içinde en etkililerinden biridir. Bundan başka, non-Hodgkin lenfomalar, nöroblastoma, koryokarsinoma, nöroblastoma, akut myeloid lösemi gibi neoplazmalarda da etkilidir. Teniposid ise, beyin tümörleri, akut lenfositik lösemi, mesane kanserine etkilidir. Akut olarak, bulantı-kusma ve hipotansiyon yaparlar. Alopesi ve kemik iliği depresyonu gibi toksik etkiler de geç olarak ortaya çıkar. 63 yıllar Antibiyotikler 1. Bleomisin (Bleocin) 2. Daktinomisin (Cosmegen) 3. Doksorubisin (Adriamycin) 4. Daunorubisin (Daunomicina) 5. Mitoksantron (Mitoxantron) 6. Mitomisin (Mitomycic) 7. Epirubisin (Farmorubicin) epirubisin 8. İdarubisin (Zavedos) 9. Plikamisin (Mithracin) Daunorubisin HCl İdarubisin kapsül antibiyotikler 64 yıllar Bleomisin (Bleocin) : Streptomyces verticillus’ dan elde edilir. Bleomisin, serbest radikaller oluşturarak tek ve çift zincir kırılmalarına neden olur. DNA-bleomisin-Fe++ kompleksi oksidasyonunun sonucunda, DNA nın parçalara ayrıldığı bildirilmektedir. Döneme özgü etkisi vardır. En çok S ve G2 döneminde etkilidir. Diğer dönemlere de etkisi vardır. Bleomisin akciğeri. Yaptığı pnömonit fibrozise kadar gidebilir. MSS ye geçemez. Testis kanserinde, vinblastin ve sisplatin gibi ajanlarla sinerjistik etki gösterir. Deri, serviks, baş-boyun, penis ve rektumun yassı hücreli karsinomlarında, lenfomalarda kombine tedavinin bir parçası olarak kullanılır. Meme ve over kanserlerinde intrakaviter olarak kullanılma özelliğine sahiptir. Özellikle lenfomalılarda ateş, hipotansiyon yapabilir. Kemikiliğine toksik etkisi zayıftır. Ciltte pigmentasyon yapar. Ciddi anafilaktik reaksiyon yapabilir. 65 yıllar doksorubisin : daunorubisin : epirubisin : aklarubisin : daktinomisin : G Antrasiklin türevleri DNA da intercalation G S S antibiyotikler Antrasiklinler, hücre siklusunun S ve G2 fazında en çok etkili ilaçlardır. DNA da intercalation yaparak, çift zincirin kangal oluşturmasını bozarlar. Bu şekilde DNA (replikasyonu) ve RNA nın sentezi (transkripsiyonu) önlenmiş olur. Bunu yaparken, DNA nın guanin-sitozin bazları arasına yerleşir (intercalation). RNA Protein sentezi Kardiak dokuyu ve tümörleri kolay yaralanabilir bir duruma getiren toksik serbest oksijen radikallerinin üretimine sebep olabilen bu ilaçların, diğer bir etki mekanizmalarının bu yol olabileceği bildirilmiştir. Topoizomeraz II yi de inhibe ettikleri bildirilmiştir. doksorubisin 66 yıllar Daktinomisin (Dacmozen, Cosmegen) : Hücre siklusuna özgü bir ajan değildir Testis tümörleri, gestasyonel koryokarsinoma, Wilms tümörü gibi solid tümörlerde kullanılır. Myelosupresyon, ağız ve barsaklarda ülser, bulantı-kusma yapar. Teratojenik etkisi vardır. Daunorubisin (Daunomicina, Daunocin) : Kardiotoksiktir. Hücre siklusuna özgü bir ajan değildir Etkisi daktinomisin gibidir. İntercalation yapar, topoizomeraz II ye bağlanarak DNA yarılması (cleavage) na neden olur. Akut lenfositik ve myeloid lösemilerde kullanılmaktadır. Kardiotoksiktir. Bu etkisinin ortaya çıkışı iki şekilde olur; biri hemen görülür (EKG), diğeri ise geç çıkar. Geç kardiotoksik etki, kardiomyopati şeklindedir ve konjestif kalp yetmezliğine götürebilir. Bu olay, toksik serbest oksijen radikalleri oluşumu, özellikle akut kardiotoksik etkiden sorumlu olan sarkolemmal Na+ /Ca++ değiş-tokuşunun bozulması, hücrelerin enerji metabolizmasının bozulması gibi nedenlere bağlıdır. Bu durumun önlenmesi, dozun ayarlanması ile mümkündür. Daunorubisin + sitarabin + - tioguanin akut myeloid lösemide en tercih edilen rejimdir. 67 yıllar Doksorubisin (Adriamycin, Adrosal) : Kardiotoksiktir. Daunorubisinin hidroksilli türevidir. Etki mekanizması da aynıdır. S dönemindeki hücrelere daha fazla etkili olmasına rağmen, hücre siklusuna özgü bir ilaç değildir. Daunorubisinle aynı istenmeyen etkilere sahip olan geniş spektrumlu bir ajandır. Hodgkin ve non-Hodgkin lenfomalar, yemek borusu ve meme kanserleri, Kaposi sarkomu, kemik sarkomları, Wilms tümörü, pankreas, mide, prostat, testis, over, endometrium, serviks tümörleri, akut lenfositik ve myeloid lösemiler gibi çeşitli kanser türlerinde kombinasyonlarda kullanılır. Epirubisin (Farmorubicin) : Doksorubisin türevidir (epidoksorubisin). Kalp kası üzerine olan toksik etkisi ondan daha azdır. Endikasyonları aynıdır. Kolorektal kanserlerde de kullanılabilir. Kardiotoksiktir. Aklarubisin : Kardiotoksisitesi azaltılmış yeni bir ajandır. Kardiotoksiktir. 68 yıllar Mitoksantron (Mitoxantron, Mitoxal) : Sentetik bir sitostatiktir. Hücre siklusuna bağlı olmayan bir ilaçtır. Etki mekanizması tam olarak açık değildir. Meme kanseri tedavisinde kullanılır. Myelotoksik, kardiotoksiktir. İdrarı maviye boyar. Kardiotoksiktir. Mitomisin (Mitomycic C, MitOnco) : DNA da çapraz bağ yaparak onu alkiller. En çok G1 ve S fazlarına etkili olan bir antibiyotiktir. Hücrede redüksiyona uğradıktan sonra aktivite kazanır. Küçük ücreli olmayan akciğer kanseri, mide kanseri, meme, kolorektal, pankreas, yemek borusu, mesane, serviks kanserlerinde kullanılır. 69 yıllar Hormon Agonist ve Antagonistleri Organizmadaki belli dokuların fonksiyonları, hormonlar tarafından kontrol edilir. Bu hormonlar tarafından inhibisyon altında tutulan dokulardan menşeini alan kötü huylu tümörler ortaya çıkabilir. Bu şartlarda malign hücrelerle mücadele etmek için, ilaç olarak, olayları inhibe edici hormonlar verilmektedir. Prostat kanserinde verilen östrojenler, meme kanserinde verilen androjenler ve lenfomalarda verilen glukokortikoidler gibi örnekler bu tarz yaklaşımı göstermektedir. Genellikle de tedavide bu hormonların agonistleri verilir. Honvan tablet, amp. amp. 70 yıllar mitotan Burada sözü edilecek ikinci tümör çeşidi ise, hormonla inhibe olan hücrelerden değil, hormonla stimüle olan dokulardan kaynaklanmaktadır. Buradaki yaklaşım, eldeki imkanlarla hormonun ortaya koyduğu stimülasyonu engellemeye çalışmaktır. Şunlar yapılabilir: Tümör hücrelerinin çoğalmasını sağlayan hormonu salgılayan organın cerrahi yöntemle ya da X-ışınları ile devreden çıkarılması gibi. Meme kanserindeki over ablasyonu (cerrahi veya ışınla), prostat kanserinde aynı metodla gerçekleştirilen orşioktemi). Bazen de bu iş için kimyasal ajanlar kullanılır (kimyasal ablasyon). Örneğin, sürrenal korteks tümörlerinde mitotan ya da aminoglutetimid kullanılması. Ayrıca, anastrazol, letrezol, formestan gibi östradiol sentezini katalizleyen aromataz enzimini bloke eden maddeler kullanılabilir. Östrojen reseptör antagonisti tamoksifen, androjen reseptör antagonisti bikalutamid ya da flutamid gibi ajanlarla primer tümör hücrelerindeki reseptörlerini bloke etmek, diğer bir yaklaşımdır. Bunun yanısıra, prostat kanserinde östrojenik steroidlerin; meme kanserinde ise, androjenik steroidlerin kullanılması alışılmış yöntemlerdir (fizyolojik antagonistlerle). Prostat kanserinde GnRH analoglarının kullanılmasında olduğu gibi, malign dokuyu uyaran hormonu salgılayan adenohipofiz hücrelerinde desensitizasyon bloğu oluşturulabilir 71 yıllar Hormon agonistleri 1. Dietilstilbestrol (Honvan) 2. Oktreotid (Sandostatin) SYNAREL 3. Goserelin (Zoladex) 4. Histrelin (Supprelin) Nafarelin acetate nasal spray 2mg/ml 5. Löprolid (Lucrin) 6. Metilprednizolon (Prednol) 7. Nafarelin (Synarel) Goserelin. Luteinizan hormon releasing hormon analoğu 72 yıllar Östrojenler : Androjen-bağımlı prostat kanserlerinde, androjen etkileri suprese etmek için kullanılırlar. Menapoz-sonrası meme kanserlerinde de kullanılmıştır; örnek olarak dietilstilbestrol (Honvan) verilebilir. Günümüzde, meme kanserleri için selektif aromataz inhibitörleri ve tamoksifen kullanılmaktadır. Prostat kanseri için de GnRH analogları tercih edilmektedir. Glukokortikoidler : Lenfoid dokuda inhibisyona neden olarak, lenfosit proliferasyonu azaltırlar (lenfolitik etki). Lösemi ve lenfoma tedavisinde bu etkisinden dolayı kendine yer bulmuştur. Üyeleri arasından en çok kullanılan prednisolon’ dur. Lenfolitik etkisine ek olarak, mezenkimal dokunun proliferasyonunu da engellerler. Etkileri şöyle sıralanır. 1. Lenfolitik etkisi hızlı geliştiği için, Hodgkin, non-Hodgkin lenfomalar, çocukların akut lenfositik lösemilerinde. 2. Sitostatik ilaçların etkinliğinin arttırılması için kombine edilir. 3. Başka ilaçlar tarafından oluşturulan istenmeyen birtakım etkilerin ortadan kaldırılması için örneğin; trombositopeni yüzünden oluşan hemorajilerde, damar duvarını stabilize etmek; kemoterapide antiemetiklerin etkisini arttırmak için kullanılırlar. 4. Ödemin önlenmesi ya da azaltılması için uygulanırlar. 5. Kemik metastazları nedeniyle olan hiperkalseminin tedavisine yardımcı olarak kull. 6. Adenohipofizin çalışmasını azaltarak, meme kanserlerinde metastaz gelişimini ( ). 7. Aşırı-duyarlık cevaplarının azaltılması, fibrozisi engellemek ve tedavi etmek için. 73 yıllar Projesteron’lar : endometriumun neoplazmalarında yüksek östrojenik aktivitenin rol oynadığı bildirilmiştir. Östrojen endometriumda hücrelerin çoğalmasını arttırmaktadır; projesteron ve analogları ise, bu olayı inhibe eder. Projestinler (projesteron analogları) den kanserde kullanılanlara örnek vermek gerekirse medroksiprojesteron asetat (i.m.) ve mejestrol asetat (per os)’ tır. Aynı zamanda, antiandrojenik etkileri de vardır. Gonadotropin releasing hormon (GnRH) analogları : GnRH hipotalamus’tan salınır ve hipotalamikohipofizer portal sistemden, hipofize ulaşarak FSH ve LH gibi gonadotropilerin salınmasına neden olur. İlaç olarak verilen GnRH analogları uzunca bir süre kullanılınca, önceleri bir uyarı oluştururlar, ancak daha sonra, gonadotrpin salan hipofiz hücrelerinde “desensitizasyon” oluşarak GnRH ye cevap vermemeye başlarlar. Böylece testislerden testosteron salınması durur. Prastat ve meme kanserlerinde kullanılırlar. Goserelin, histrelin, löprolid, nafarelin. Ayrıca bir somatostatin analoğu olan oktreotid de bu gruptadır. SYNAREL Nafarelin acetate nasal spray 2mg/ml 74 yıllar Hormon antagonistleri Ciproterone acetate 1. Aminoglutetimid (Cytadren) 2. Anastrazol (Arimidex) 3. Finasterid (Proscar) 4. Mitotan (Lysodren) 5. Siproteron asetat (Androcur) 6. Tamoksifen (Nolvadex) Cytadren® 7. Flutamid (Eulexin) Cushing's Syndrome. (aminogluthethimide tablets, USP) 8. Nilutamid (Nilandron) 9. Trilostan (Modrastane) 10.Formestan (Lentaron) mitotan flutamide 75 yıllar Flutamid Siproteron Bikalutamid Nilutamid İlgili hücrelerdeki testosteron reseptörlerini bloke ederler ve böylece, sürrenal korteks ile testislerden gelen androjenlerin etkileri antagonize olur. Antiandrojenik Etki. İleri derecedeki protat kanserlerinde kullanılırlar. En selektif ve gücü en yüksek olan, nilutamid’dir. GnRH benzerleri ile kombine de edilirler. Mitotan : Sürrenal korteksteki hücrelerde flutamide selektif sitotoksik etki yapan bir maddedir. DDT den türetilmiştir. Sürrenal korteks tümörlerinde ve buradaki hücrelerin hiperplazisiyle oluşan Cushing sendromu’ nda kullanılır. İdrarda kortizol tayini yapılarak etkinliği izlenmelidir. Gerekiyorsa yerine koymak için kortizol (hidrokortizon) uygulanmalıdır. Bu amaç için 4-8 gr/gün verilir. mitotan mitotan Aminoglutetimid, kolesterolün pregnanolon’a çevrilmesini ve sonraki birçok sentez adımlarını bloke eder ve sürrenal Cytadren® (aminogluthethimide tablets, USP) korteksten salınan hormonların hepsinin miktarını Cushing's Syndrome. düşürür. Korteks kaynaklı androstenodion’un, periferde aromatazı inhibe edip östrojenlere çevrilmesini engeller. Cerrahi hipofizektomi ya da adrenalektomi kadar başarılıdır. Meme kanserlerinde yerini aromataz inhibitörlerine 76 bırakmıştır. yıllar Postmenaposal kadınlarda bazı meme kanserlerinin büyümesini, östrojenler arttırır. Bu, kanda dolaşan östrojenlerin ana kaynağı, adrenal bezlerdir. Tamoksifen sitrat Toremifen Anastrozol Formestan Eksemestan Letrozol Hedef hücrelerdeki östrojen reseptörlerini bloke ederler. Meme ve endometrium kanserlerinde kullanılırlar. Aromataz inhibitörü maddelerdir. Tamoksifene direnç kazanan meme kanserlerinde kullanılırlar. 77 yıllar Diğer antineoplastikler 1. Estramustin (Emcyt) 2. Etopozid (jenerik) 3. Gefitinib (Iressa) 4. İmatinib (Glivec) 5. Hidroksiüre (Hydrea) 6. İnterferonlar (Intron-A) 7. İrinotekan (Campto) 8. L-Asparaginaz (Kidrolase) 9. Rituksimab (Mabthera) 10.Topoketan (Hycamtin) 11.Tretinoin (Vesanoid) 78 yıllar Estramustin (Emcyt caps.) : Metabolitleri, östradiol ve östron’ dur. Bu iki metabolit antigonadotropik etkiye sahiptir. Başka bir metaboliti olan estromustin ise, mikrotübül inhibitörü (MAP lara Microtubule Associate Protein bağlanır) ve antimitotik etkilidir. Bu nedenlerden dolayı etkisi çift yönlüdür. Gefitinib (Iressa Tab. 250 mg) : Epidermal büyüme faktörü reseptörü ile ilgili tirozin kinaz’ı ( EGFR-Tyrosine Kinase ) inhibe eder. Tümör neovaskülarizasyonunu azaltır. Hücre-siklusunun ilerlemesini yavaşlatır. İnvazyon ve metastazları azaltır ve apoptosis’i arttırır. Küçük-hücreli olmayan akciğer kanseri tedavisi için FDA (Food and Drug Administration) tarafından onaylanmıştır. 79 yıllar İmatinib (Glivec caps. 100 mg) : Antineoplastik ajan, Tirozin kinaz inhibitörü. Philadephia kromozomu pozitif (Ph +) , blast krizlilerde olduğu kadar, yeni tanı konmuş hastalar dahil, kronik myeloid lösemi (CML) li yetişkinlerde veya başarısız interferon-alfa tedavisinden sonra kronik fazda kullanılır. İmatinib, BCR-ABL pozitif hücrelerde apoptozu indükler. Bir protein kinaz inhibitörüdür. imatinib 80 yıllar Hidroksiüre (hidroksikarbamid, Hydrea) : DNA sentezinin ilk basamaklarında rol oynayan enzimlerden olan ribonukleozid redüktaz inhibe ederek desoksinukleotid oluşumunu önler. S dönemine özgü bir sitostatiktir. Esas kullanılma yeri kronik myeloid lösemi’ dir. Polisitemia vera’da da faydalı olabilir. Amsakrin (Amsidyl) : Kromozom kırılmasına neden olan bir ajandır. DNA da baz çiflerinin arasına girerek ikili sarmalı bozar (intercalation). Muhtemelen topoizomeraz II üzerine de etkilidir. Alışılmış ilaçlara yanıt vermeyen akut myeloid lösemilerde kullanılır. İlerlemiş over kanserleri ve lenfomalarda da aktivite gösterir. İnfüzyonları sırasında ani kalp durması bildirilmiştir. Hematolojik toksisitesi doz-kısıtlayıcıdır. 81 yıllar Rituksimab (Rituksan, Mabthera) : Anti-CD20 Monoklonal Antikor, Pan –B antikor gibi isimleri de vardır. Nüksetmiş veya CD20 pozitif B-hücreli non-Hodgkin lenfomalarda kullanılır. Bu antikor, B-lenfositler üzerindeki CD20 moleküllerine bağlanır. CD20 Malign B-hücresi Kompleman sistemi Killer lökosit CD20 rituksimab Etkinin mekanizması rituksimab - antikor-bağımlı hücre-aracılı sitotoksisite - kompleman-bağımlı sitotoksisite - apoptosis tetiklenmesi - kemoterapiye dayanıklı hücrelerin duyarlı hale getirilmesi 82 yıllar Protein reseptö reseptörü Trastuzumab NORMAL HÜ HÜCRE Normal meme dokusunda, HER2 (Human (Human Epidermal Growth Factor Receptor) ) geni, hü ü cre yü ü zeyinde bir protein Receptor h y reseptö reseptörü oluş oluşturur. Bu bü büyüme faktö faktörü-benzeri reseptö reseptörlerin, hü hücre bö bölünmesi ve çoğalması alması sinyali vererek, normal hü hücre bö bölünmesinde bir rol aldı aldıkları kları düşünülmekredir. HER2 geni HER2 Yİ Yİ AŞIRIIRI-EKSPRESE EDEN KANSER HÜ HÜCRESİ CRESİ HER2 geni, aşı aşırrı üretim yaptığı yaptığı kanserli meme dokusunda, hü hücre yü yüzeyi üzerinde ekstra protein reseptö reseptörleri oluş oluşturur. Buradaki reseptö reseptörlerin fazlalığı fazlalığı,, hücre bö bölünme ve çoğalması almasını hızlandı zlandıran bir tetik görevi yapar ve buna tü tümörün bü büyümesi eş eşlik eder. Metastatik meme kanserlerinin yaklaşı şık k % 25yakla 25-30 u HER2 proteinini aşı aşırrı bir şekilde üretir. Trastuzumab (Herceptin) HER2 antikoru olan Trastuzumab’ Trastuzumab’ın hü hücre yü yüzeyinde bulunan çok sayı sayıda HER2 reseptö reseptörlerine bağ bağlanarak bloke ettiğ ettiği ve muhtemelen de büyüme sinyallerini kesintiye uğ uğratarak, daha ileri bir bü büyümeyi engellediğ engellediği dü düşünülmektedir. trastuzumab 83 yıllar Trastuzumab HER2 (Human Epidermal Growth Factor Receptor-2) overexpression’da trastuzumab’ın (monoklonal antikor) etki mekanizması. 84 yıllar Tretinoin : A-vitamini analoğudur. Deney hayvanlarında yapılan A avitaminoz çalışmaları sırasında, metaplazi ve neoplazmaların oluşması dikkat çekmiştir. Buradan hareketle A vitamini (retinoid) analogları geliştirilmiş ve kanserde denenmiştir. Şimdiye kadar yapılanların en güçlüsü ATRA dır. Bu ajan, tek başına veya kemoterapi ile birlikte akut promiyelositik lösemi de ağızdan kullanılır.” Bu lösemide iki gen başrolü oynamaktadır. Promyelositik lösemi geni ve retinoik asid reseptör α geni. Bu iki gen, farklı kromozomlarda bulunurlar. Bir şekilde ikisi, resiprokal translokasyonla biraraya gelir ve bu şekilde yeni bir füzyon geni oluştururlar. Kemikiliğinde retinoik asid reseptörleri yeteri kadar bulunmadığı için, myeloid hücre olgunlaşması promyelosit safhasında durur ve promyelositik lösemi meydana gelir. Tretinoin verilmesiyle, az olan reseptörlerin stimüle edilmesi, promyelositlerin farklılaşarak olgun hal almasını sağlar. Promyelositik lösemi 85 yıllar Kemoterapiye bağlı toksisitenin azaltılması 1. Folinik asid (Leucoviron) 2. MESNA (Uromitexan) 3. Amifostin (Ethyol) 4. N-asetilsistein (Asist) 86 yıllar COPP kombinasyonu Siklofosfamid Vinkristin Prokarbazin Prednizon M-BADOC kombinasyonu Siklofosfamid Metotreksat Bleomisin Doksorubisin Vinkristin Deksametazon Ca-folinat MOPP kombinasyonu CHOP kombinasyonu Mekloretamin Vinkristin Prokarbazin Prednizon Siklofosfamid Doksorubisin Vinkristin Prednizon MACOP-B ABVD kombinasyonu kombinasyonu Siklofosfamid Metotreksat Bleomisin Doksorubisin Vinkristin Prednizon Antineoplastiklerin çeşitli tedavi kombinasyonları CHOP- bleo kombinasyonu Siklofosfamid Doksorubisin Vinkristin Bleomisin Prednizon Bleomisin Doksorubisin Vinblastin Dakarbazin MOPP/APB kombinasyonu Mekloretamin Prokarbazin Bleomisin Doksorubisin Vinkristin Prednizon Vinblastin 87 yıllar TANI GÜNÜMÜZDEKİ TEDAVİ DİĞER AJANLAR 88 yıllar TANI GÜNÜMÜZDEKİ TEDAVİ DİĞER AJANLAR 89 yıllar TANI GÜNÜMÜZDEKİ TEDAVİ DİĞER AJANLAR 90 yıllar TANI GÜNÜMÜZDEKİ TEDAVİ DİĞER AJANLAR 91 yıllar sitozin timin 92 DNA nın yapısı fosfat deoksiriboz timin adenin guanin sitozin 93 94