İNFOVET AYLIK HAYVAN SAĞLIĞI SEKTÖRÜ DERGİSİ OCAK 2017 SAYI 157 Hayvan sağlığı önemlidir İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ Hayvansal üretimin entansifleşmesi ile birlikte; besleme, gübre manejmanı ve yem üretimi için uygulanan sistemlere ilişkin önlemlerin artırılması kaçınılmaz bir hal almıştır. EDİTÖR İNFOVET OCAK SAYI 157 YAYIN TÜRÜ Süreli Yerel SAHİBİ Mat Medya Tanıtım Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. Mehmet Aktop “VETERİNER HEKİM HER YERDE VETERİNER HEKİMDİR” SLOGANIYLA GEZİLERİMİZE BAŞLADIK 2017’nin ilk sayısında, Türkiye’nin ücra köşelerinde zorlu şartlar altında mücadele içinde mesleğini sürdürmeye çalışan veteriner hekimlerimize mikrofon uzatarak başladık gezilerimize… Türkiye’nin en soğuk üç ilçesinden biri olan Van Çaldıran’dı ilk durağımız. Sabahın 07.30’unda hayvan pazarında bulduk kendimizi; hava -27 derece… Hayvan pazarından çıktıktan sonra meslektaşlarımızı kliniklerinde ziyaret ettik ve mikrofon uzattık, dertlerini dinledik ve sesleri olduk; olmaya da devam edeceğiz. Kışın zor şartlarında bir canlıyı yaşatabilmek için doğayla verilen mücadeleyi dinledik hekimlerimizden. Gece saat 02.00 ve bir telefon çalıyor: “Hekim yetiş! Doğum başladı!”. Ardından Muradiye ve Erciş’e çevirdik yönümüzü. Gitmişken Tendürek Dağları’ndan Iğdır’a geçtik. Burası gerçekten bizi zorladı; sis ve tipiye yakalandık. Bize söylenen “saat 14.30’a kalmadan geri dönün” idi. Söyleneni dinledik çünkü giderken ağzımız yandı. Iğdır‘ın ilk serbest veteriner hekimi ile röportajlarımızı yaptık ve sorunlarını dinledik. Kapağımıza ise sizler için FAO’nun son iklim değişikliği raporunu taşıdık. Son 100 yıl içerisinde küresel iklimin, antropojenik faaliyetlerden kaynaklanan sera gazı emisyonları nedeniyle 5 dereceye yakın ısındığını biliyoruz. Bu ısınma süreci, günümüzün yoğun ekonomik faaliyetleri ve atmosfere salınan sera gazlarındaki artışlar nedeniyle devam etmekte. Peki, yem üretimi, üretilen yemlerin işlenmesi ve ruminant hayvanların sindirim sistemlerinden açığa çıkan metanın bu sürece etkileri nedir? Kapağımızda… Sıra etkinliklerde… Acar Ezca Grup bünyesinde yer alan Ege Ecza Deposu geçtiğimiz günlerde İzmir’de yeni hizmet deposunun açılışı ile 2017 yılına merhaba dedi. Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği, her yıl dönüşümü olarak gerçekleştirdiği sempozyumlarla geçtiğimiz günlerde Balıkesir ve Burdur’da veteriner hekimleri bir araya getirdi. Son olarak, Elanco Hayvan Sağlığı, “Enerji Zamanı” konsepti ile geçtiğimi günlerde kanatlı ekonomisi ve beslenmenin performanstaki rolünü ele aldı. 30 teknik insanın katılımda bulunduğu toplantıda konusunda uzman isimlerin sunumları görülmeye değerdi. Ve son olarak, dünyadan ve Türkiye’den güncel haberler ve araştırmalar yeni yılın ilk sayısında da her zamanki gibi sayfalarımızda… Umarım bu ay da keyifle okuyacağınız bir sayı ile karşınızdayız… Sevgiyle kalın… Veteriner Hekim Gizem Kutun GENEL KOORDİNATÖR Barış Kolgu bariskolgu@matmedya.com ADRES: İ. Karaoğlanoğlu Caddesi Yayıncılar Sokak No: 10/4 34418 Seyrantepe / İstanbul Tel: 0212 324 50 56 - 0212 324 50 59 Faks: 0212 324 50 06 www.infovetdergi.com info@infovetdergi.com GENEL YAYIN YÖNETMENİ VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Veteriner Hekim Gizem Kutun gizemkutun@matmedya.com KATKIDA BULUNANLAR Veteriner Hekim Gökçem Türkan Veteriner Hekim Zeynep Sevil Burak Keçeci Tugaycan Tok ART DİREKTÖR Ebru Dereli ebrudereli@matmedya.com GRAFİK TASARIM Emel Vural emelvural@matmedya.com SOSYAL MEDYA SORUMLUSU Banu Sayınç banusayinc@matmedya.com DANIŞMA KURULU Prof. Dr. Şakir Doğan Tuncer Prof. Dr. U. Tansel Şireli Prof. Dr. Ahmet Ergün Prof. Dr. Sezgin Şentürk Prof. Dr. Erol Şengör Prof. Dr. Murat Fındık Prof. Dr. İsmail Bayram Prof. Dr. Tolga Güvenç Prof. Dr. Necmettin Ceylan Prof. Dr. Doğa Temizsoylu Doç. Dr. Süleyman Bacınoğlu Yrd. Doç. Dr. Seval Çetin RENK AYRIMI ve BASKI Gezegen Basım Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi 100 Yıl Mahallesi Massit Matbaacılar Sitesi 2. Cadde Gezegen Binası No: 202 / A Bağcılar - İstanbul Sertifika No: 12002 Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz. İnfovet Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz sektörel bir yayındır. İNFOVET 04-05 İÇİNDEKİLER 70 38 78 102 8 2016’NIN EN ÇOK KONUŞULAN ETKİNLİKLERİNİ SİZLERLE PAYLAŞTIK 32 ÇİFTLİK HAYVANLARI HEKİMLERİ DERNEĞİ, “BUZAĞI, KUZU VE OĞLAKLAR ÖLMESİN!” 36 BIOKEY KÖŞE, “DAHA PARLAK BİR GELECEK İÇİN BAĞIRSAK SAĞLIĞI” 38 YUMURTA KABUĞUNUN ULTRAYAPISAL ÖZELLİKLERİ İNFOVET 06-07 40 SANOFİ’NİN HAYVAN SAĞLIĞI (MERIAL), BOEHRINGER INGELHEIM AİLESİNE KATILDI 42 CEVA HAYVAN SAĞLIĞI, ARTAN KULUÇKA AŞILAMA FAALİYETLERİ İLE SEKTÖRÜN TEKNİK BEKLENTİLERİNE YANIT VERİYOR 44 GÜNEŞLİ KÖŞE “YUMURTA TAVUKLARININ ALTERNATİF BARINMA SİSTEMLERİNE PSİKOLOJİK TEPKİLERİ” 46 KULUÇKA ARTIKLARINDAN BÜYÜME DÖNEMİNDEKİ TAVUKLAR İÇİN YEM KATKI MADDESİ YAPILDI 50 ELANCO HAYVAN SAĞLIĞI, ENERJİ ZAMANI KONSEPTİ İLE “ARTIK HAREKETE GEÇME ZAMANI” DEDİ 58 ACAR ECZA GRUBU BÜNYESİNDE YER ALAN EGE ECZA DEPOSU İZMİR’DEKİ YENİLENMİŞ HİZMET BİNASI İLE 2017’YE HAZIR 68 102 MSD HAYVAN SAĞLIĞI, YUMURTACI SAHADA STRATEJİK BİR PARTNER OLMA GÖREVİ ÜSTLENİYOR DAHA İYİ PERFORMANS İÇİN LEZYON SKORLAMA SİSTEMİ 70 FAO RAPORU: “ÇİFTLİK HAYVANCILIĞI & İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ARASINDAKİ İLİŞKİ” KANATLI HAYVANLARDA TÜY GAGALAMA PROBLEMİ: PROBİYOTİKLER YARDIMCI OLABİLİR 78 2017 YILININ İLK SAYISINDA VAN VE IĞDIR’DAKİ VETERİNER HEKİMLERLE BİRARAYA GELDİK.. 110 124 ETLİK PİLİÇLERDE FARKLI METİYONİN KAYNAKLARININ NİSPİ BİYO-ETKİNLİĞİNİN KARŞILAŞTIRILMASI 128 DAHA İYİ BİR DÜNYA İÇİN ENTERİK METAN GAZINI AZALTMA VAKTİ 2016’nın en çok konuşulan etkinlikleri 2017’ye merhaba derken, İnfovet Dergisi olarak, geride bıraktığımız yılın en çok ses getiren VE konuşulan etkinliklerini sizler için derledik. MART > Huvepharma®, Instant Soluble Enzim Teknolojisi ile ödüle layık görüldü. > MSD Hayvan Sağlığı, Civciv Kalite Değerlendirme Toplantısı’yla İzmir’deydi. > VİSAD, Bakanlık ve sektör buluşmasıyla Antalya’da köprü görevini üstlendi. > Bayer Hayvan Sağlığı, 5. Sürü Sağlığı Sempozyumu ile Antalya’daydı. MAYIS > Teknovet İlaç, yeni GMP sertifikalı üretim tesisini hizmete açtı. > ANC A.Ş., yumurtacı tavukların beslenmesinde yeni trendleri anlattı. > BESD-BİR, Tavuk ve Bilimsel Gerçekler Konferansı ile doğruları İstanbul’da anlattı. > Hastavuk, Bilgi Paylaşım Seminerlerinin beşincisi ile Antalya’daydı. > DSM, Yolkfan™ Yumurta Sarısı Pigmentasyon Kılavuzlarını kullanıma sundu. > Merial, 4. Merial Global Kanatlı Forumu için İspanya’daydı. bayer hayvan sağlığı > VİSAD, Proses Validasyon Eğitimi ile sektör ortaklarını bir araya getirdi. OCAK > Adana, Yüreğir’de Çiftliğim AgroMarket Adana Mağazası açılışı yapıldı. > Güneşli A.Ş., 16 ilde 40 kanatlı profesyoneli ile tüm yıl biyogüvenlik ve aşılamayı konuştu. > Biochem, 30. yıldönümünü merkezi Almanya Lohne’de kutladı. > Beypiliç, ulusal medya mensuplarına tesislerinin kapılarını açtı. NİSAN > ANC A.Ş. Bolu, Konya ve Gaziantep’te Linaol® Lansman toplantıları gerçekleştirdi. > Ceva Hayvan Sağlığı, çeşitli bölgelerden 120 misafiri ile 2. Ceva Türkiye Kuluçka Zirvesi’ni İstanbul’da gerçekleştirdi. > VİSAD, TVHB tarafından 2016 Yılı Hizmet Ödülü’ne layık görüldü. > 4. Sürü Sağlığı & Yönetimi Sempozyumu Antalya’nın eşsiz doğası eşliğinde yapıldı. > Zoetis, Denizli ve Kayseri çiftliklerini global uzmanlar eşliğinde ziyaret etti. > 84. OIE Genel Kurul Toplantısı’na İnfovet Dergisi olarak özel almanın davet edilmenin gururunu yaşadık. > İnterhas, Afyon Kocatepe Üniversitesi öğrencileri ile buluştu. > Alltech, Avrupa’nın en gelişmiş mikotoksin laboratuvarını açtı. > Phibro, kanatlı hayvan immünolojisinde az bilinen gerçekleri ele aldı. > Üç yılda bir düzenlenen 5. Dünya Yem Gıda Kongresi İstanbul’da gerçekleştirildi. Ceva Hayvan Sağlığı ANC toplantı > Hipra, koyun ve keçi mastitis çözümlerini İspanya’da veteriner hekimlerle paylaştı. > Biochem, proflaktik alanda lider olma hedefiyle Türkiye ofisini hizmete açtı. > Türkiye’nin ihtisas fuarları arasında bulunan Agroexpo Eurasia İzmir’de rekora koştu. > Boehringer Ingelheim, Almanya’da “BVD Zero” konseptinde bir toplantı gerçekleştirdi. 5. Dünya Yem Gıda Kongresi ŞUBAT HAZİRAN > Dr. Burhan Hacı, Vimar Animal Health & Vilsan Pharmaceuticals Genel Müdürü görevine atandı. KASIM EYLÜL > Ata Fen Aşı Üretim Tesisi, GMP Belgesi almaya hak kazandı. > Güneşli A.Ş., Biopharma Araştırma Enstitüsü ev sahipliğinde, misafirleri ile tam kadro Prag’daydı. > Ceva Hayvan Sağlığı, buzağılarda görülen Cryptosporidiosis’e karşı savaş açtı. > Alltech, Coppens International Firması’nı satın aldığını açıkladı. > Merial Türkiye, Merial Ruminant Forum 2016 etkinliğinin ikincisini Dubai’de organize etti. > Hastavuk, 44. yıldönümünü Bursa’da çalışanları ile kutladı. > Elanco Hayvan Sağlığı, yeni Aşı İnovasyon Merkezi’ni Indianapolis’te açtı. > Dünyanın en önemli hayvancılık fuarı EuroTier Almanya’nın Hannover şehrinde yapıldı. 163 bin kişinin ziyaret ettiği fuarda 2500’e yakın Türk ziyaretçi de vardı. > Çiftliğim AgroMarket kapılarını Adana’dan sonra Kahramanmaraş’a açtı. Elanco Hayvan Sağlığı > Elanco, Tek Sağlık Zirvesi ile Washington DC’de 250’den fazla sağlık ve endüstrisi liderini ağırladı. > Novus, 25. yılını EuroTier’de kutladı. Prof. Dr. Nizamettin Şenköylü, Novus Türkiye Teknik Müdürü görevine getirildi. > Vetaş/Vetakademi Kampüs, yaklaşık 150 kişinin katılımı ile Belgrad’da düzenlendi. > Elanco Hayvan Sağlığı, “Tek Sağlık” ve “Akılcı Antibiyotik Kullanımı” çerçevelerinde bir dizi toplantı gerçekleştirdi. > TVHB 47. Büyük Genel Kongresi’nde Talat Gözet yeni dönemde de başkan seçildi. TEMMUZ VETAŞ VETAKADEMİ > DSM Bilimsel Bölüm Müdürü, AFIA Kanatlı Besleme Araştırmaları Ödülü’nü kazandı. > Boehringer Ingelheim, Dünya Büiatri Birliği tarafından “Ruminant Hayvan Refahı Ödülü”ne layık görüldü. > Ceva, Bureau Veritas Group tarafından yapılan denetimden başarıyla geçti. GÜNEŞLİ A.Ş. EKİM > Beypiliç, Mehmet Tanrıkulu Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu’nu törenle açtı. dsm > Zoetis, 1. Zoetis Kanatlı Akademi Toplantısı’nı Kıbrıs’ta gerçekleştirdi. AĞUSTOS ARALIK > Boehringer Ingelheim, yoğun katılım ile Kıbrıs’ta Mamyzin® Lansmanı gerçekleştirdi. > Pendik Veteriner Kontrol Enstitüsü 115. yaşını sektör paydaşları ile kutladı. > Zoetis Ruminant Akademi, “Yaşama Dair Sinyaller” konsepti ile Antalya’da veteriner hekimleri bir araya getirdi. > Boehringer Ingelheim, Erasmus Toplantıları’nın 5.’sini Moldova’da gerçekleştirdi. > MSD Hayvan Sağlığı, Kapadokya’daki kliniklerde ve ecza depolarındaki iş ortaklarını bir araya getirdi. > Hipra Türkiye, İngiltere’de Süt Kalitesi ve Mastitis Semineri verdi. > Beypiliç, iki yılda bir düzenlediği Bayi Buluşmalarının 11.’si ile Antalya’daydı. > Sanofi Hayvan Sağlığı, Boehringer Ingelheim ailesine katıldı. ZoetIs Ruminant Akademi BoehrInger IngelheIm Pendik Veteriner Kontrol Enstitüsü > Vetaş ve Deva güçlerini birleştirdiler ve Deva Holding olarak yollarına devam etme kararı aldılar. > Hipra Türkiye, Hipracox® Lansman Toplantısı ile misafirlerini İspanya’da ağırladı. NOTLAR GÜNEY AFRİKA TAVUKÇULUK SEKTÖRÜNDE BELİRSİZLİKLER DEVAM EDİYOR Güney Afrika kümes hayvanları endüstrisinin son zamanlarda karşılaştığı bir dizi zorlukla birlikte, sektörde faaliyet gösteren birçok şirket, mali durumlarının kötüye gittiğini bildirdi. Bu arada, endüstri içinde birleşme ve devralmalara yönelik adımlar atıldı ve uzun süredir devam etmekte olan sektörel sıkıntılar bir sonuca varmaya başladı. Üç ay önce Güney Afrika’nın önde gelen şirketleri Country Bird Holdings ve Sovereign Food Investments birleşme kararı aldı. Analistlere göre, son dönemlerdeki hisse fiyat hareketleri, yatırımcıların aralarında anlaşmaya varmaları açısından umut vadediyor. Tavuk, uygun minimum sıcaklıkta pişirilmemişse her zaman GBS riski vardır. AZ PİŞMİŞ TAVUĞUN NASIL GBS’YE NEDEN OLDUĞUNU ORTAYA KOYULDU Michigan State Üniversitesi’nden bir araştırma ekibi, az pişirilmiş tavuklarda yaygın bir şekilde gözlenen Campylobacter jejuni’nin neden olduğu GuillainBarre Sendromu (GBS) üzerine bir çalışma yürüttü. Journal of Autoimmunity’de yayınlanan bu çalışma, sadece bakterinin GBS’yi nasıl tetiklediğini değil, yeni tedavi seçeneklerini de sunuyor. GBS, insanlarda akut nöromüsküler felce neden olan bir başaktördür ve birçok spekülasyona rağmen, bu otoimmün hastalığın nasıl geliştiğinin kesin mekanizmaları bilinmemektedir. TYSON, ANTİBİYOTİKSİZ TAVUK İHTİYACINI KARŞILAMA KONUSUNDA hazır Hiçbir antibiyotik kullanmadan (no antibiotics ever - NAE) büyüyen tavuklara olan talep artmaya devam ediyor. Tyson Foods Başkanı Tom Hayes, şirketin bu talebi karşılamaya hazır olduğunu söyledi. Tom Hayes, katıldığı bir tüketici zirvesinde şunları aktardı: “Tüketici kesinlikle antibiyotikle temas etmemiş tavuklar talep ediyor ve şu ana kadar bizim de çizgimiz bu yöndeydi. Bu konuda agresif çalışmalarımız olacak. Çünkü müşterilerimize tam olarak istediklerini sunabileceğimiz bir konumda olduğumuzu hissediyoruz”. Hayes, Tyson Foods’un NAE tavuk talebini daha iyi karşılamaya yardımcı olması açısından yeni satın alma fikrine açık olacağını söyledi. İNFOVET 14-15 Tyson Foods, 2013 yılında NatureRaised Farms ürün grubunu piyasaya sunmuştu. NOTLAR 600 MİLYON EURO DEĞERİNDE ZARARI ÖNLEYECEK PROJE SAMSUN’DAN Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Doç. Dr. Duygu Dalğın, Doç. Dr. Yücel Meral ve Doç. Dr. Didem Pekmezci, Türkiye’deki buzağı ölüm oranının azaltılması amacıyla harekete geçti. Proje Samsun, Tokat, Çorum ve Amasya illerini kapsıyor. 24 ay sürmesi planlanan bu proje ile ülkemizde ilk kez bölgesel hastalıklara karşı antikor ihtiva eden, raf ömrü uzunluğu ve kalitesi önceden belirlenmiş, uygulama kolaylığı olan kolostrum ikameleri üretilerek çiftçiye dağıtılacak. Projenin, rutin çiftçilik uygulamaları kapsamına oturtulması ile buzağı kayıplarının % 5-7 düzeyinde düşürülmesi hedefleniyor, Türkiye’de 2015 yılında koyun, keçi ve manda sütü üretiminde son 13 yılın rekoru kırıldı. Son 13 yılın süt üretim oranları ve türlere dağılımının yer aldığı Bakanlık verilerine göre, 2002 yılında 8.408.589 ton olan toplam süt üretimi % 121 artarak 2015 yılında 18.654.682 tona ulaşmıştır. BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’DEN HAYVAN REFAHINDA ÇIĞIR AÇAN TAVSİYELER Birleşmiş Milletler (BM) Gıda Güvenliği Komitesi’nin Ekim ayında Roma’da düzenlenen toplantısında, küresel hayvancılık için gündem konularının arasına hayvan refahı da alındı ve devrim niteliğinde bazı politika tavsiyeleri kabul edildi. Veteriner hizmetlerine erişim, OIE standartlarında biyogüvenlik, ihtiyatlı antibiyotik kullanımı, kaliteli yem erişimi gibi konu başlıklarını içeren tavsiyeler; hayvan refah konusunda “sabit bir lisan” kullanılmasını da kapsıyor. İNFOVET 18-19 Dünya Hayvan Koruma Örgütü, toplantı sonuçlarını, “BM’nin 71 yıllık tarihinde çığır açan bir ilk” olarak nitelendirdi. NOTLAR bakanlıktan, NİTRATLI GÜBRELERE yeniden İZİN ÇIKTI Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, nitratlı gübrelerle ilgili Twitter hesabından önemli açıklamalar yaptı. Çelik hesabında şu sözlere yer verdi: “Nitratlı gübreler konusunda yaptığımız patlama testleri sonucunda, potasyum nitrat ve sodyum nitratı serbest bırakma kararı aldık. Kalsiyum ve amonyum nitrat gübrelerin kullanımını ise kontrollü bir şekilde sağlayacağız. Amonyum nitrat gübresinin tarımsal amaçlı kullanımına ise asla izin vermeyeceğiz”. BANVİT, BREZİLYA DEVİ BRF TARAFINDAN SATIN ALINDI Banvit, toplam ödenmiş sermayesinin yaklaşık % 79.48’ini oluşturan hisseleri, Brezilya merkezli tavuk üreticisi BRF S.A.’nın bağlı ortaklığı BRF GmbH’ya 915.06 milyon TL’ye satışı için dün hisse satış sözleşmesi imzalandığını açıkladı. Şirket’ten KAP’a yapılan açıklamada, sözleşmenin imzalanmasını takiben BRF ile Katar merkezli Qatar Investment Authority iştiraki olan Qatar Holding LLC arasında, % 60’ı BRF, % 40 ise Qatar Holding’de bulunmak kaydıyla yeni bir ortaklık oluşturulacağı, yeni ortaklığın kurulması ile birlikte sözleşme tahtında alıcının tüm haklarını devralacağı, işlemin kapanışı ile birlikte yeni ortaklığın, şirketin paylarının % 79.48’inin sahibi olacağı belirtildi. Tavuk eti ucuz bir protein kaynağı olarak tüketiciler tarafından daha fazla tercih edilmektedir. Tavuk eti üretimi son 15 yılda nerdeyse her yıl artış göstermiştir. 2013 yılında 1.758.363 ton kanatlı eti üretilirken, bu rakam 2015 yılında 1.909.279 tona yükselmiştir. İNFOVET 20-21 NOTLAR Son iki yılın verileri değerlendirildiğinde, 2016 yılında özel sektörde sperma üretimi %15 azalarak 890.720 spermaya düştü. HAYGEM’in 2002-2016 yılları arası suni tohumlama istatistik verilerine göre, 2015 yılında 4.144.225’e olan suni tohumlama rakamı 2016 Ekim ayında 2.314.583’e düştü. RUSYA YEM ÜRETİMİNİ ARTIRDI Rusya, yem üretiminin genel hacmini artırmaya devam ediyor. Ancak bu durum tüm hayvan türleri için geçerli değil. Domuz yemi üretimi hala hızlı ve güçlü bir şekilde artış gösterirken, kanatlı yem üretimi son aylarda düşüş gösterdi. Rus medyası Soya News’in haberine göre, Rusya 2016 yılının ilk yedi ayında 14,9 milyon ton yem üretti. Bu, geçen yılın aynı dönemine göre % 6.1’lik daha fazla üretim yapıldığına işaret ediyor. Rapora göre, Rusya’da yem üretimi ay ay ele alındığında, her ay istikrarlı bir seviyede büyüme olduğunu gösteriyor. SIĞIR İTHALATINDA REKOR SEVİYELERE ULAŞILDI Son yıllarda en çok desteklenen, en çok kredi ve hibe verilen hayvancılık sektörü sığır ithalatında rekor kırdı. Türkiye, Amerika’dan sonra en çok sığır ithal eden ülke oldu. 2017 Programı’nda yer aldığı gibi, 12.8 milyar lira öngörülen 2017 Tarımsal Destekleme Bütçesi’nin yaklaşık üçte biri (% 29.5) hayvancılığa verilecek. 2016’ya göre % 25.9 artışla hayvancılık destekleri 3 milyar 13 milyon liradan 3 milyar 793 milyon liraya çıkacak. Ancak ne yazık ki, uygulanan politikalar ve oluşturulan altyapı üretimi değil ithalatı destekliyor. Bu nedenle verilen destek, hibe ve kredilerin önemli bölümü hayvan ithalatına gidiyor. İNFOVET 22-23 NOTLAR YAVAŞ BÜYÜYEN BROYLERİN PAZAR PAYI ARTIYOR Fransa’da yavaş büyüyen Label-Rouge broylerler, pazardaki yerini sağlamlaştırırken, Birleşik Krallık’ta refah seviyesi yüksek kümeslerin market payı artıyor. Yavaş büyüyen tavuklar Hollanda’da perakende pazarında egemen olma yolunda hızla ilerliyor. 2016 National Chicken Council-Chicken Marketing Summit’de konuşan Claude Toudic, 2020 yılına kadar Hollanda’daki marketlerin yavaş büyüyen üretim planına uyum sağlayacağını açıkladı. Fransa’da 2014 yılında kesilen broyler tavukların oranlarına bakıldığında; % 76 geleneksel, %15 Label Rouge, %8 sertifikalı ve % 1 organikten oluşuyor. DÜNYA DEVLERİ AGROEXPO’DA BULUŞTU FAO, İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İÇİN ALARMDA! Avrupa’nın en büyük ilk dört tarım fuarı arasında giren 12. AGROEXPO Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Fuarı, 19-22 Ocak tarihleri arasında Fuar İzmir’de düzenlendi. Fuar, yurtdışından önemli üreticiler, tarım ve hayvancılık firmaları başta olmak üzere tüm sektör paydaşlarını ağırladı. Yerli ve yabancı ziyaretçileri buluşturan fuarı, düzenlenen ziyaretçi organizasyonları ile Türkiye’nin bütün bölgelerinden üreticiler de ziyaret etti. Sektörün bu büyük buluşması Orion Fuarcılık çatısı altında düzenlendi. İNFOVET 24-25 Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), tarım ve gıda güvencesini olumsuz etkileyen iklim değişikliğinin, milyarlarca insan için açlık tehdidini artırdığı uyarısında bulundu. Ekim 2016’da yayınladığı Gıda ve Tarımın Durumu 2016 Raporu’na göre, sera gazı emisyonlarını kontrol altına almak ve iklim değişiminin milyonlarca insanı açlığa ve yoksulluğa sürüklemesini önlemek için çiftçiler yeni yetiştirme yöntemlerini zaman ilerlemeden benimsemeli. FAO’ya göre, iklim değişikliğinin ürün verimini ve canlı hayvan üretimini etkilemesi, gıda fiyatlarında istikrarsızlığa neden oluyor. NOTLAR OIE: BULGARİSTAN’DA NEWCASTLE HASTALIĞI SALGINI ÇÖZÜLDÜ Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı (OIE) tarafından hazırlanan bir rapora göre, Bulgaristan şu anda Newcastle hastalığından arınmış görünüyor. Bulgaristan veteriner teşkilatı, 24 Ekim’de Newcastle hastalığının bir arka bahçe sürüsünde tespitinden beri durumu izliyordu. Başvurulan kontrol tedbirleri arasında karantina, hareket kontrolü, imar plan değişikliği ve monitoring yer alıyordu. OIE’nin takip raporunda, salgınların çözümlenmiş sayılabileceği ve tekrar başka bir rapor yayınlanmayacağı belirtildi. Etkilenen Bulgar çiftliği Macar sınırının yakınında bulunuyordu. Nisan ayında Macaristan’daki veterinerlik yetkilileri, Bulgaristan’ın hastalığa yakalanmamasını ilan etmesinden sadece günler sonra Macaristan’da da hastalığının patlak verdiğini bildirdiler. YENİ TAVUK IRKI HİNDİSTAN’DA YUMURTA ENDÜSTRİSİ DİNAMİKLERİNİ DEĞİŞTİRİYOR Yedi yıldır sürdürülen bir araştırma ile, sıradan tavuk ırklarına göre üç kat hızla üreyebilen, daha fazla yumurta yapan, ekstra bakım gerektirmeden dış ortamda hayatta kalabilen ve eşsiz bir ete sahip bir tavuk ırkı üzerinde çalışma yürütülüyor. İthal Durham Red’in hibritlenmesi ile ortaya çıkan bu yeni cins Jharsim tavuğu olarak adlandırılıyor ve düşük seviyede besleme ile çok daha iyi bir performans ortaya koyuyor. Bilim adamları, bu yeni tavuk türü ile ekonomiyi canlandıracaklarını düşünüyor. AVRUPA Birliği, KUŞ GRİBİ SALGINLARINA KARŞI HAREKETE GEÇTİ Avrupa Birliği’ne üye devletler, H5N8 alt tipindeki yüksek patojeniteli kuş gribi (HPAI) salgınlarına karşı koruyucu önlemleri pekiştirmeyi amaçlayan bir komisyon önerisini desteklediklerini açıkladılar. Komisyon, salgınlara derhal tepkisini koydu. Mevsimsel hareketler sırasında, vahşi göçmen kuşların taşıyıcılığı ile ortaya çıkan virüs, şu anda Macaristan, Almanya, Avusturya, Danimarka, İsveç ve Hollanda’daki kanatlı çiftliklerinde çeşitli salgınlara neden oldu. Buna ek olarak 10 üye devlette (Macaristan, Polonya, Almanya, Hırvatistan, Avusturya, Danimarka, Hollanda, İsveç, Finlandiya ve Romanya) ve İsviçre’de yabani kanatlılarda teşhis edildi. . İNFOVET 26-27 NOTLAR TÜBİTAK ve İtalya’nın araştırma enstitüsü ile ikili iş birliği çerçevesinde kabul edilen proje Padova Üniversitesi Veteriner Fakültesi Üretim ve Sağlık Departmanı tarafından yürütülmek üzere planlanıp sunulan “Development of Applicative Models of Reproductive Assisted Techniques in Farm Animals: Bovine, Sheep and Buffaloes” adlı projenin tür spesifik bir uydu modelleme projesi olarak planlandı. Sperm bankasıyla, Ankara Keçisi popülasyonun arttırılması ve tiftik üretimi artışının sağlanması için özel olarak seçilen keçilerle tür ıslahı yapılması hedefleniyor. İyi tiftik verimine sahip olan 15 keçinin spermasından faydalanıldı. Ankara keçisine TÜBİTAK’tan destek Dünyada Angora olarak bilinen ve son senelerde sayısında azalma görülen Ankara keçisinin sayısını arttırmak için Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde Tekebank olarak isimlendirilen keçi sperm bankası kuruldu. Ankara’ya özgü bir tür olan Ankara keçisi, Anadolu’ya 13. yüzyılda Orta Asya’dan getirildi. Ülkemizde Ankara keçisinin sayıları giderek azalırken Güney Afrika, ABD, Kanada, Yeni Zelanda, Rusya, Arjantin ve Brezilya gibi ülkelerde yayılan Ankara keçilerinin ülkemizde yeniden yaygınlaşması için keçi sperm bankası kurularak ıslah çalışması yapılması hedeflendi. İNFOVET 28-29 Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Daşkın ve ekibi, Tekebank Sperm Bankası projesini fakültenin araştırma fonu ve TÜBİTAK desteğiyle Ankara Keçisine destek olmak adına hayata geçirdi. Bu proje Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’yle Padova’dan İtalyan Araştırma Enstitüsü iş birliği ile iki senede hayata geçirildi. 15’ten fazla teke spermasıyla 5 bin adet doz depolandı Son yıllarda azalan sayısı nedeniyle koruma altındaki Anadolu’ya özgü Ankara Keçisi varlığı bu projeyle hayata geçirilen modern tekniklerin, keçilerin sayısını arttırması hedefleniyor. Türkiye’de geliştirilmiş, üretilmiş ve üstün verim özellikleri olan tekelerden bir sperma bankası kapsamında bir ilk gerçekleştirdi. Bu projede 15’ten fazla teke spermasıyla 5 bin adet doz depolandı. Uzun yıllardır geleneksel yöntemlerle yaptığımız teke yetiştiriciliğinde bu projeyle birlikte modern teknolojik üretim yöntemlerinin yayılması isteniyor. Böylece değerli bir materyal olan tiftik miktarının arttırılması hedefleniyor. Angora isminin Ankara’dan geldiği bilinmesine rağmen dünyada tiftik üretiminde henüz 4’üncü sırada olmamız üzücü. Ülkemizi tiftik üreTürkiye’nin ilk keçi sperm bankası timinde daha yukarı Tekebank, TÜBİTAK ve taşımak adına bu proje İtalya desteği büyük önem arz eder. ile kuruldu. NOTLAR İnterhas, Ereğli’de veteriner hekimler ile bilimi ve bilgiyi paylaştı İNTERHAS HAYVAN SAĞLIĞI, SON YILLARDA ÖZELLİKLE SÜT SANAYİSİ YATIRIMLARI İLE BÜYÜK BİR SÜT POTANSİYELİNE ERİŞEN KONYA EREĞLİ’DE VETERİNER HEKİMLER İLE BİR ARAYA GELDİ. İnterhas Hayvan Sağlığı’nın Konya Ereğli’de düzenlediği bilimsel toplantıda Doç. Dr. Abuzer Acar, “Sığırların Solunum Hastalıkları Kompleksi, BRDC” konulu sunumunu gerçekleştirdi. BRDC’yi stres ve olumsuz çevre koşullarının yanı sıra, viral ve bakteriyel etkenlerden kaynaklanan multifaktöriyel kompleks bir hastalık olarak tanımlayan Doç. Dr. Abuzer Acar, sığır solunum yolu hastalıklarının sığır yetiştiriciliği yapılan bütün ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de çok yaygın olduğunu ve çok ciddi ekonomik kayıplara yol açtığını belirtti. Doç. Dr. Abuzer Acar sunumunda, sürü koruyucu hekimliği ile ilgili olarak aşılamanın öneminden bahsetti ve BRDC’ye karşı aşılama ile, çok ciddi başarılar elde etmenin İNFOVET 30-31 mümkün olduğunu belirterek, görülmesi muhtemel hastalıklar göz önüne alınıp, doğru aşı tercih edilerek, hastalık oluşmadan, sürüye yeni hayvan girişi olmadan, transporttan önce aşılama yapılarak, hastalıklara karşı önceden önlem alınmasının gerekliliğini vurguladı. BRDC’YE KARŞI KORUMA Toplantının son bölümünde İnterhas Hayvan Sağlığı Pazarlama Müdürü Gürcan Öner tarafından, İnterhas Hayvan Sağlığı’nın hepsi GMP’li aşı ve ilaçları ile ilgili olarak bir sunum yapıldı. Sunumda, solunum yolu hastalıklarına karşı sığırları korumak üzere geliştirilen Biobos Respi 4 aşısı ile buzağıları 14 günlükten itibaren aşı- lamanın mümkün olduğu belirtildi. Biobos Respi 4’ün ayrıca, kuru dönemde gebe ineğe de uygulanabildiği ve böylece kolostrum vasıtasıyla doğduğu günden itibaren hem doğan buzağının hem de gebe ineğin BRDC’ye karşı korunmuş olacağı belirtildi. İnterhas Hayvan Sağlığı, son yıllarda özellikle süt üretimi ve süt sanayisi yatırımları ile Türkiye’nin süt ambarı denilebilecek kadar büyük bir süt potansiyeline erişen Konya Ereğli bölgesinin hem süt üretim potansiyelinin daha da artması, hem de süt kalitesinin daha da yükselmesi ve bunun yanı sıra bölge hayvancılığının çözüm bekleyen sorunlarınakatkıda bulunmak amacıyla Ereğli’de çok değerli veteriner hekimler ile bilimi ve bilgiyi paylaştı TOPLANTI Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği’nin bu defaki durakları Balıkesir ve Burdur’du. Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Batmaz Buzağı, kuzu ve oğlaklar ölmesin! Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği, her yıl dönüşümlü olarak gerçekleştirdiği sempozyumları kapsamında Balıkesir ve Burdur’da veteriner hekimleri bir araya getirdi. Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği, her yıl dönüşümlü olarak Sürü Sağlığı ve Yönetimi ile Koyun ve Keçilerde Sürü Sağlığı ve Yönetimi Sempozyumlarını düzenlemekte. Bu amaçla 27-29 Nisan 2017 tarihleri arasında 3. Koyun ve Keçi Sağlığı ve Yönetimi Kongresi’nin Bursa’da yapılması organize edildi. Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği’nin 25-28 Mayıs 2016 tarihinde Antalya’da düzenlediği 4. Sürü Sağlığı ve Yönetimi Kongresi’nde üzerinde durduğu “Buzağılar Ölmesin” konusunu, tekrar gündemde tutmak üzere bölgesel toplantılar organize etti. İlk olarak 13 Şubat günü Balıkesir Veteriner Hekimler Odası ile birlikte Balıkesir Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Şehit Ramazan İNFOVET 32-33 Konuş Konferans Salonu’nda “Buzağı, Kuzu ve Oğlaklar Ölmesin” konulu Meslekiçi Eğitim Semineri düzenlendi. Veteriner hekimlere yönelik bu eğitim seminerine 65 veteriner hekim ile birlikte Balıkesir Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden 60 öğrenci ve 10 öğretim üyesi olmak üzere toplam 135 kişi katıldı. Toplantıya ayrıca Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Abdülkadir Orman ile Balıkesir Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dekan Yardımcısı Yard. Doç. Dr. Mehmet Can katıldılar. İkinci toplantının durağı Burdur’du “Buzağı, Kuzu ve Oğlaklar Ölmesin” konulu ikinci Meslekiçi Eğitim Toplan- tısı ise 22 Aralık günü Burdur Veteriner Hekimler Odası ile birlikte Burdur Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü Konferans Salonu’nda yapıldı. Toplantı öncesi Hayvan Sağlığı Şube Müdürlüğü tarafından yeni yürürlüğe giren Suni Tohumlama Yönetmeliği ve son dönemde uygulanan hayvancılık desteklemeleri konusunda geniş bilgi sunuldu. Burdur Veteriner Hekimler Odası Başkanı Kazım Üstüner’in yaptığı konuşmadan sonra Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları AbD Öğretim Üyesi ve Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Batmaz, bir kez daha “Buzağı, Kuzu ve Oğlaklarda Ölümlerin Önlenmesinde Koruma ve Tedavideki Kritik Noktalar” konulu sunu- munu yaptı. Toplantıya yaklaşık 70 serbest veteriner hekim ile birlikte Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdür Vekili Oktay Darcan, Hayvan Sağlığı Şube Müdürü Ahmet Ali Tok, Tarım Kredi Kooperatifi Müdürü Yılmaz, Baydemir, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği Başkanı Kamil Özcan ve Ziraat Odası Başkanı İbrahim Demir ve diğer yetkililer katıldılar. Toplantı ilgi ile izlenen konuşmanın sonunda meslektaşlarımızın sorularının cevaplandırılmasıyla sona erdi. En büyük kayıp; buzağı ishalleri Balıkesir’de gerçekleştirilen ilk toplantı, Balıkesir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Mustafa Yetkin ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Veteriner Hekim Zekeriyya Erdurmuş’un açılış konuşması ile başladı. Ardından, Uludağ Üniversitesi Veteriner Fakültesi İç Hastalıkları ABD Öğretim Üyesi ve Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Hasan Batmaz ve Serbest Çiftlik Veteriner Hekimi ve Danışmanı Dr. Abdurrahman Özlüer tarafından sunumlar gerçekleştirildi. Prof. Dr. Hasan Batmaz, konuşmasının başında buzağı ölümlerinin büyük ekonomik kayıplara yol açtığını; Türkiye’de yılda yaklaşık olarak doğan 5 milyon buzağılarda ölüm oranının %5 azaltılmasıyla her yıl 250.000 buzağının kurtarılacağını, bunların adetinin 2000 TL hesaplanmasıyla 500 milyon TL buzağı değerinin kurtarılabileceğini söyledi. Bu hayvanlar erişkin hale geldiğinde ortalama asgari 4000 TL’den 1 milyar TL’lik ekonomik kazanç olacağı üzerinde durarak; buzağı ölümlerinin önlenmesinin son derece önemli olduğunu vurguladı. Clostridial enfeksiyonlar ve pnömoniler toplantının gündemindeydi Büyük bir ilgi ile izlenen toplantıda Prof. Dr. Hasan Batmaz, ilk önce buzağıların ilk bir ayında ishale neden olan colibacillosis, rota ve coronaviral ishaller ve cryptosporodiosis üzerinde durdu. Ayrıca son yıllarda önemi artan clostridial enfeksiyonlardan ileri gelen buzağı kayıplarına dikkat çekmiştir. Batmaz, buzağılarda ishallerden sonra ikinci önemli ölüm sebebi pnömoniler olduğundan, pnömonilerin erken belirtisi olarak burun ve gözyaşı akıntısı ile öksüren hayvanların takip edilmesini gerektiğini; solunumlarında düzensizlik varsa hemen tedavi altına alınmalarını belirtti. Yine buzağılarda sütünü yeterince içmeyen veya içme süresi uzayan hayvanların takip edilmesi gerektiğinin üzerinde durdu. Buzağıların solunum yolu hastalıklarına Kuzular ve oğlaklar da risk altında yakalanmaması için yeterli kolostrumu almaları, sütten kesimin uygun yapılmasını ve sütten kesimden önce solunum sistemi hastalıklarına karşı aşılama yapılmasını vurguladı. Buzağılarda ilk 2 aylık dönemde ölüm oranının %5’in, idealinin ise %3’ün altında ve 2-6 aylık dönemde ise ölüm oranının %1’in altında olmasının hedeflenmesini gerektiğini belirtti. İLGİ İLE İZLENEN SUNUMLARI SORU-CEVAP BÖLÜMÜ TAKİP ETTİ Vet. Hek. Dr. Abdurrahman Özlüer kolostrumun içeriği hakkında ayrıntılı bilgi verdikten sonra, kolostrum kalitesinin en düşük Holştayn ırkı ineklerde olduğunu, doğan buzağının canlı ağırlığına göre kolostrum verilmesi gerektiğini, bu nedenle erkek buzağılara daha fazla kolostrum verilmesi gerektiğini belirtti. Yine doğumdan sonra en geç 2 saatte buzağının ilk kolostrumu alması gerektiğini, güç doğum yapan buzağıların normalden daha az kolostrum emdiklerinden, bunların kolostrum almalarına özen gösterilmesi gerektiğini vurguladı. Kolostrumun yeterince alınıp alınmadığını belirlemek üzere pasif transfer durumunun testlerle değerlendirilmesi gerektiğini ve pasif transfer durumu yeterli olmayanların daha yakın takip edilmesi ve bunların diğerlerine göre daha geç, örneğin 3. ayda sütten kesilmesini önerdi. Sonuna kadar büyük ilgi ile izlenen program, soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi. Her iki toplantıya katılan veteriner hekimlere Çiftlik Hayvanları Hekimliği Derneği ve VeteSonuna kadar büyük ilgi ile izlenen riner Hekim Oda Başkanlıkprogram, sorunların larınca hazırlanan katılım cevaplandırılmasıyla sertifikaları verildi. sona erdi. Prof. Dr. Hasan Batmaz, kuzu ve oğlak ölümlerinin de büyük ekonomik kayıplara neden olduğunu vurguladı. Kuzu ve oğlaklar bireysel barındırılmayıp grup halinde sıkışık ve daha kötü şartlarda barındırıldığından bunlardaki ölümlerin %20’ler dolayında olduğuna dikkat çekti. Yılda yaklaşık 15 milyon doğan kuzularda ölümler %5 azaltılsa 750.00 kuzunun kurtulacağını, bir kuzunun ekonomiye yaklaşık 300 TL değer katacağından 225 milyon TL’lik kazanç olacağını belirtti. Yine kuzulardaki rakamların 1/3’ü kadar da oğlaklar için eklenebileceğini söyledi. Kuzu ve oğlaklarda ilk iki günlük dönemde zayıf doğanların ve hipotermiye bağlı ölümlerin yüksek olduğunu vurguladı. Yine E.coli, rota virüs ishali ve cryptosporodiosisten ileri gelen ishallerin çok önemli olduğunu; ayrıca kuzu dizanterisi, enterotoksemi ve pasteurella punömonilerinden ölümlerin yüksek olduğunu belirtti. Kuzu ve oğlaklarda bütün dünyada seyreden bu hastalıkların dışında koyunkeçi vebası, şap, mavi dil, çiçek ve ektimadan ileri gelen kayıpların çok önemli olduğunu söyledi. Kuzu ve oğlakların yeterli ağız sütü aldıklarından emin olunmalı; gebe koyun ve keçilerin gebelik dönemlerinde aşılanmalarına özen gösterilmelidir. BIOKEY KANATLI BESLEME KÖŞESİ Daha parlak bir gelecek için bağırsak sağlığı Konakçıya spesifik yem katkısı olarak, pek çok türde probiyotikler ve prebiyotiklerin oluşturduğu sinerjik etkinin, kanatlı sağlığı ve performansının artması ve yetiştiricinin elde ettiği kar düzeyinin yükselmesi açısından etkili olduğu kanıtlanmıştır. Yazı: Dr. Wael Abdelrahman - Teknik Danışman, Kanatlı Probiyotikleri Dengeli bir bağırsak mikroflorası, kanatlıları her yaşta patojenik bakterilerin kolonizasyonuna karşı korur. İNFOVET 36-37 Dünyanın pek çok bölgesinde, onlarca yıl boyunca kanatlı hastalıklarını önlemek ve üretim performansını arttırmak için, çiftlik hayvanı yetiştiriciliğinde antibiyotik büyüme hızlandırıcılar (AGP) kullanılmıştır. Bununla birlikte, subterapötik ya da terapötik dozlarda antibiyotik kullanımı, muhtemelen kanatlılarda antimikrobiyellere karşı dirençte artışa yol açmıştır. Buna ek olarak AGP’ler, kanatlıların gastrointestinal sistemindeki (GIT) mikroflora dengesini bozmakta ve sonuç olarak performans, yetiştiricinin beklentileriyle uyumlu olmayabilmektedir. Bunun yanı sıra, halk sağlığıyla ilgili kaygılar ve ilaç kalıntısı içermeyen ürün talepleri, 2006 yılından bu yana Avrupa Birliği’nde AGP’lerin tamamen yasaklanmasına yol açmıştır. Özellikle Avrupa Birliği’nde, alternatif yem katkı maddelerine yönelik talebi artmıştır. Koruma sağlayan probiyotikler Bu alternatiflerden biri, mikrobiyel intestinal dengesini düzelterek konakçı hayvanda yararlı etkiler oluşturan canlı bir mikrobiyel yem katkısı olarak tanımlanabilen probiyotiklerin kullanımıdır. Probiyotiklerin, GIT mikroflorasının stabilizasyonu ve broyler büyüme performansının artması açısından sağladığı etki iyi bir biçimde belgelenmiştir. Probiyotikler bu yararlı etkilerini, immünomodülatör ve anti-enflamatuvar etkilerine ek olarak, patojenleri yarışmacı bir biçimde engelleme, yem tüketimi ve sindirimini artırma, antimikrobiyel maddelerin üretimini sağlama ve GIT pH değerini düşürme yoluyla göstermektedir. Probiyotik bakterilerin çoğunlukla rekabetçi dışlama (CE) olarak bilinen koruma yeteneği ilk olarak, sağlıklı yetişkin tavukların sekum içeriklerinden elde edilen karma bakteriyel preparatları uygulamanın küçük yaştaki kanatlıları Salmonella enfeksiyonundan koruduğunu göstermiş olan Nurmi ve Rantala tarafından tanımlanmıştır. Laktobasiller, Bifidobacterium ve Enterococcus gibi bazı probiyotik türlerinin, jejunumdaki villus yüksekliği/kript derinliği oranını artırdığı saptanmıştır. Bu durum, intestinal sistemdeki emilim yüzeyini ve dolayısıyla yemden yararlanımı ve büyüme performansını artırmaktadır. Büyümenin hızlanmasında gösterdikleri etki, probiyotiklerin kanatlı gastrointestinal sisteminde patojenik bakterilerin ve toksinlerinin oluşturduğu tehdidi azaltma yetenekleriyle de açıklanabilmektedir. Sonuç olarak, immün hücrelerin patojenlerle mücadele etmek için harekete geçmemesi ve hasar gören dokunun onarımı için daha az kaynağın gerekli olması nedeniyle enerji korunmaktadır. Probiyotiklerin etkililiğini daha da arttırmanın birkaç yöntemi vardır. Bu yöntemler, birlikte sinerjik olarak işlev gören birkaç etkili suşun seçilmesini ve prebiyotiklerin eklenmesini içermektedir. Prebiyotikler, gastrointestinal sistemdeki bir ya da birkaç yararlı bakterinin çoğalmasını veya aktivitesini ya da hem çoğalmasını hem de aktivitesini selektif bir biçimde stimüle ederek konakçıya yararlı etkiler sağlayan sindirilemeyen besin maddeleri olarak tanımlanmaktadır. PoultryStar® için uygun suşlar Ürün geliştirme prosesi, bir grup sağlıklı tavuğun bağırsağından alınan intestinal bakterilerin izolasyonuyla başlamıştır. Bu başlangıç, kanatlılar için yem katkısı olarak güvenli şekilde kullanımının bir gerekçesini oluşturmaktadır. En etkili suşları elde etmek için, yaşları ve genotipleri farklı olan tavukların farklı GIT bölümlerinden farklı suşlar seçilmiştir. Çok çeşitli konvansiyonel mikrobiyolojik kültivasyon teknikleri kullanılarak, dört temel intestinal kompartmandan – kursak, jejunum, ileum ve sekum – bir grup farklı aerobik, fakültatif anaerobik ve obligat anaerobik bağırsak bakterisi izole edilmiştir. İzolatların saf kültürleri ileri incelemeler için saklanmış ve metabolik özellikleri, büyüme ve fermentasyon performansı, endüstriyel proseslere uyarlanabilirlik, son üründeki stabilite ve inhibitör aktiviteleri açısından tam olarak tanımlanmıştır. PoultryStar® için uygun suşların değerlendirilmesi En fazla ümit veren suşlar, intestinal hücre duvarına adhezyon, patojenlerin inhibisyonu, çeşitli metabolik son ürünler, fermentasyon performansı, asitler ve safra tuzlarına karşı stabilite, saklama stabilitesi ve güvenlilik durumu gibi önemli probiyotik kriterleri açısından değerlendirilmiştir. Çeşitli izolatların intestinal hücrelere adhezyon yeteneğini incelemek için bir doku kültürü test sistemi kullanılmış- tır. Elde edilen sonuçlar, bu izolatların in vitro koşullarda intestinal hücrelere bağlanabildiğini açıkça göstermiştir. İzolatların, Salmonella enteritidis, Salmonella typhimurium, Salmonella choleraesuis, Campylobacter jejuni, E. coli ve Clostridium perfringens gibi patojenlerin üremesini inhibe etme yeteneklerini test etmek için, bir ortak kültivasyon doymuş petri analizi kullanılmıştır. Birkaç izolatın patojenik suşları inhibe etme yeteneğine sahip olduğu belirlenmiş ve elde edilen sonuçlar, şuşların patojenlere karşı tek başına sağladığı inhibisyon potansiyelinin oldukça farklı olduğunu göstermiştir. Bu sonuçlara dayanarak, çoklu suş içeren bir ürün tasarlanmasına ve kanatlı gastrointestinal sisteminin farklı kısımlarından izole edilen son derece ümit verici bir dizi tavuk suşunun kombine edilmesine karar verilmiştir. PoultryStar®, probiyotik suşların yanı sıra, yararlı suşların üremesini selektif olarak stimüle eden bir prebiyotik olan inülin de içermektedir. Eleştirel değerlendirme Güvenlilik değerlendirmeleri, BIOMIN için probiyotik yem katkısı geliştirme sürecindeki zorunlu fazı oluşturmuştur. Son ürün bileşimindeki her bir suş güvenlilik açısından dikkatle değerlendirilmiştir. Bunun yanı sıra, seçilen ürün suşlarının üretimi için en yüksek kalite standartlarını sağlayan ekonomik bir fermentasyon geliştirilmiştir. PoultryStar®’ın performans parametrelerinde sağladığı düzelmeye ek olarak, koksidiyozis, nekrotik enterit, bakteriyel topallık, salmonellozis gibi çok çeşitli patojenik hastalıkların önlenmesindeki etkililiği, tüm dünyada yapılan çeşitli besleme çalışmalarında doğrulanmıştır. “Ürün geliştirme prosesi, bir grup sağlıklı tavuğun bağırsağından alınan intestinal bakterilerin izolasyonuyla başlamıştır. En etkili suşları elde etmek için, yaşları ve genotipleri farklı olan tavukların farklı GIT bölümlerinden farklı suşlar seçilmiştir.” Yumurtadan yeni çıkan broyler civcivlerin, günümüz modern kanatlı yetiştiriciliği koşullarında anne tavuklarla teması yoktur. Bu temas eksikliğinin, intestinal mikroflora gelişimini geciktirdiği düşünülmektedir. Sonuç olarak civcivler, patojen kolonizasyonuna karşı özellikle duyarlıdır. Salmonella’yı in vitro olarak inhibe etme yeteneğine sahip olan PoultryStar® izolatlarından bir tanesi. Bir yem katkısını güvenli ve etkili hale getiren nedir? İntestinal suşların izolasyonu, tanımlanması ve risk değerlendirmesinin yapılması, güvenli bir probiyotik yem katkısı geliştirilmesi için zorunludur. Probiyotik suşlarının yem katkılarında kullanım için seçimi, özellikle bölgeye spesifik koşullar göz önünde bulundurularak eleştirel bir değerlendirme yapılmasını gerektirmektedir. Örneğin Avrupa Birliği’nde, Avrupa Gıda Güvenliği Kurumu (EFSA), Ağustos 2013 tarihinde Avrupa Birliği’nde yeni bir ürünün ruhsatlandırılmasına izin vermiştir. Bu, Avrupa Birliği pazarında onaylanan ilk kanatlıya spesifik, çoklu suş içeren sinbiyotik üründür (PoultryStar®, BIOMIN GmbH, Avusturya). Son araştırmalar, yumurta kabuğunun kalitesi ile ultrayapısal çeşitliliklerin arasındaki bağlantıyı ortaya koyuyor. Yumurta kabuğunun ultrayapısal (ultrastrüktürel) özelliklerini anlamak, kabuğun mekanik özelliklerinin sadece basit bir kabuk kalınlığı ölçüsü ile tanımlanamayacağı görüşünü güçlendirmektedir. Haber: E.K. Suawa and J.R. Roberts ZootecnIca InternatIonal Çeviri: Veteriner Hekim Gizem Kutun Ultrayapı (ultrastructure), Yumurta kabuğunun ultrayapısal özellikleri İNFOVET 38-39 bir yumurta kabuğunda bulunan ince ve ayrıntılı kristalin düzeni (radyal ve yassı yapı; skuamatik doku ile bazal plaka grupları gibi) ifade eder. Ultrayapı, kabuktaki organik ve inorganik bileşenlerin etkileşimiyle meydana gelen özellikleri açıklamaktadır; ancak birçok araştırmacı son dönemlerde bu özellikleri mikro yapı tanımı altında incelemektedir. Yumurta kabuğunun kalitesini ortaya koymak Ultrayapısal çalışmalar, yumurta kabuğunun morfolojik olarak belirgin mammillary tabaka (koni tabaka) ile birlikte kalsifiye tabakalardan oluştuğu- nu ve bu tabakaların kabuğun “temeli” olduğunu ortaya koyuyor. Araştırma, yumurta kabuğunun kalitesini ortaya koymak için mammillary tabakadaki ultrayapısal çeşitliliklerin bir gösterge olarak kullanılabileceğini tespit etti. Tavuğun ilk yumurtlama yaşına geldiğinde (point of lay – POL) sahip olduğu vücut ağırlığı, sonraki dönemlerde yapacağı yumurtaların boyutlarını etkileyen en önemli faktördür. Bu durum, olgunlaşmış ve olgunlaşmamış tavukların tamamı için geçerlidir. Daha iri tavuklar, kabuk kalitesi daha yüksek olan büyük yumurtalar üretirler; ancak bu esnada çok daha fazla yem tüketirler. Mevcut çalışma, ilk yumurtlama yaşındaki vücut ağırlığı ile yumurta kabuğunun mammillary tabakasının ultrayapısal özellikleri arasındaki ilişkiyi araştırmak için yürütülmüştür. 60 kahverengi Hy-Line tavuk, çalışma boyunca ayrı ayrı kafeslere koyuldu. Vücut ağırlıklarına göre 16. haftada; hafif, orta ve ağır olmak üzere (sırasıyla; 1.170 kg, 1.337 kg, 1.507 kg) üç farklı grup oluşturuldu. Her bir gruptan, 10, 20, 30, 40, 50, 60, 70 ve 80 haftalık sürelerde (10’ar haftalık aralıklarla) ultrayapısal gözlem için toplamda 10 kabuk örneği alındı. Her bir yumurta kabuğundan küçük birer ekvatoral parçacık kesildi ve iç zar el yardımı ile çıkarıldı. Dış zar ise Plasma Etcher kullanılarak çıkarıldı. Daha sonra çıkarılan kabuk parçaları, 5 dakika süreyle bir püskürtme kaplama ünitesi yardımı ile altın kaplandı. Mammilary ultrayapısal değişkenleri, bir JOEL Neoskop SEM kullanılarak görüntüledi ve Solomon (1991) yöntemi ile skorlandı. Sonuç Sonuçlara göre, tavuğun ilk yumurtlama yaşına geldiğinde (point of lay – POL) sahip olduğu vücut ağırlığının ultrastrüktürel özelliklerde anlamlı bir etkisi yoktu. Tavukların yaşı artıkça yalnızca zayıf kabuk kalitesi ile ilişkili olduğu bilinen ultrastrüktürel yapıların insidansı arttı: mammillary tabakanın gruplaşması, geç füzyon ve çukurlaşma gibi. İyi kabuk kalitesi ile ilişkili olduğu gözlenen ultrayapısal özelliklerin görülme sıklığı sürü yaşı büyüdükçe arttı. Kaynak: The Australian Poultry Science Symposium GÜNCEL Sanofi’nin Hayvan Sağlığı (Merial), Boehringer Ingelheim Ailesi’ne katıldı Hayvan sağlığının iki lider oyuncusu BoehrInger IngelheIm ve SanofI Hayvan Sağlığı güçlerini birleştirdi. Bu biRleşik firma, dünyanın en büyük ikinci hayvan sağlığı şirketi olma özelliği taşıyor. şirketidir.Portföylerimizin birbirini tamamlaması sayesinde bu iki şirket mükemmel bir uyuma sahiptir. Hayvan sağlığına tutkuyla bağlıyız. Hayvan sağlığına hizmet sunmanın global olarak kritik öneme sahip olduğunun farkındayız ve koruyucu önlemler odaklı olarak çalışıyoruz. Hayvanlar sağlıklı olduğunda insanlar da sağlıklıdır. Endüstriyi hem insan hem de hayvan sağlığı açısından geliştirerek daha da iyi hale getirmek istiyoruz.” dedi. “Bu biRleşim, herkese fayda sağlayan bir uzlaşıdır” BoehrInger IngelheIm Yönetim Kurulu Üyesi ve Hayvan Sağlığı Birimi Başkanı Joachim Hasenmaier, Sanofi’nin Hayvan Sağlığı (Merial) ve Boehringer Ingelheim’in Tüketici Sağlığı işletmelerinin takasının tamamlanmasının ardından Almanya’da yaptığı basın açıklamasında; “Boehringer Ingelheim, Merial’ın artık Boehringer Ingelheim ailesinin bir parçası olduğunu duyurmaktan mutluluk duymaktadır. Hayvan sağlığında iki lider oyuncunun güçlerini yeni Boehringer Ingelheim Hayvan Sağlığı Birimi olarak birleştirdik. Bu birleşik firma, dünyanın en büyük ikinci hayvan sağlığı İNFOVET 40-41 Joachim Hasenmaier sözlerine şöyle devam etti; “At ve evcil hayvanlardaki liderlik pozisyonlarımıza yatırım yapmaya ve sığır, kanatlı hayvanlar ve diğer çiftlik hayvanları alanında güçlenmeye devam edeceğiz. Ayrıca, aşılar ve antiparaziterler konusundaki liderliğimize özel önem vermeye devam ederek, sağlık ve tedavi ihtiyaçları ile ilgili çalışmalarımızı da sürdüreceğiz. Veteriner hekimlerimize destek olmak ve yetiştiricilerin hayvanlarını sağlıklı, sürdürülebilir ve ekonomik bir şekilde yetiştirerek tüketicilere güven vermelerini istiyoruz. Evcil hayvanların daha uzun ve daha iyi yaşamalarına yardım etmek istiyoruz. Ayrıca paydaşlarımızın ve ortaklarımızın beklediği mükemmel hizmeti sürdürmek istiyoruz. Bir aile şirketi olarak, bunu elde etmek için uzun vadeli bir perspektif oluşturduk. Heyecanlıyız çünkü, yeni Boehringer Ingelheim Hayvan Sağlığı Birimi olarak geleceğe bakmak ve müşterilerimize ve ortaklarımıza hizmet etmek istiyoruz.” BoehrInger IngelheIm Hayvan Sağlığı hakkında Ocak 2017’de Merial, Boehringer Ingelheim grubunun bir parçası haline geldi. Dünya’nın en büyük ikinci hayvan sağlığı şirketi olan Boehringer Ingelheim, endüstrinin hayvan sağlığını daha iyi geliştirmesini sağlamak için çalışmaktadır. Dünya çapında 10.000’den fazla çalışanı olan Boehringer Ingelheim Hayvan Sağlığı’nın ürünleri 150’ den fazla pazarda bulunmakta ve 99 ülkede global olarak faaliyet göstermektedir. BoehrInger IngelheIm, tek hayvan sağlığı firması olarak deneyimini ve kaynaklarını artırarak daha yenilikçi ve geniş kapsamlı hayvan sağlığı çözümleri sunmaktadır. Ceva, artan kuluçka aşılama faaliyetleri ile sektörün teknik beklentilerine yanıt veriyor Ceva Hayvan Sağlığı giderek modernleşen kanatlı endüstrisini benimseme planının parçası olarak kuluçkada aşılama segmenti ile dünya çapında kalite onayı aldı. Fransız firmanın kuluçkada doğru aşılama hizmetleri bağımsız denetleme firması Brueau Veritas Grup (BVG) tarafından denetlendi. Ceva yetkilileri amaçlarının, çiftliklere gönderilmeden önce tüm hayvanların kuluçkada doğru aşılanması olduğunu açıkladı. Firma, sürekli performans takibini ve sonuçların sürekli iyileştirilmesini sağlayan innovatif bilgi yönetim araçları kullanan ve bölgesel kuluçka idarecileriyle birlikte çalışan 130’dan fazla kuluçka uzmanından oluşan bir global ekibe sahip. BVG tarafından verilen kalite onayı temelde firmanın C.H.I.CK. program faaliyetlerine verildi. Bu programla birlikte, tüm dünyada ve ülke bazında firmanın yüksek standartlarına uygunluk BVG tarafından takip edilecek. Ceva’nın pazarlama ve global operasyonlar başkanı Gabriel Rshaid şunları söyledi: “Ceva olarak, kuluçkahanede her gün müşterilerimizle birlikte olarak onlara operasyonlarından en yüksek verimi almalarında yardımcı oluyoruz. Şu anda dünyada belki de en yenilikçi kanatlı aşıları portföyüne sahibiz. Ancak uygun şekilde uygulanmaz ise beklenen etki alınmaz. Artık müşterilerimiz, ürünlerimizi desteklemek için sunduğumuz kalite hizmetinin şu anda en yüksek uluslararası standarda sahip olduğundan emin olabilirler. Göze çarpan ilerleme Ceva’nın Paris ofisinde düzenlenen ödül töreninde firmanın kanatlı franchise İNFOVET 42-43 direktörü Dr. Sylvain Comte, kuluçkada aşılamanın çok faktörlü bir eylem olduğunu ve bu faktörlerin başlıcalarının da iyi eğitilmiş personel, doğru ve etkili ekipman kullanımı, iyi bir proses ve biyogüvenlik protokolleri olduğunu söyledi. Dr. Comte, AnimalPharm’a yaptığı açıklamada yeni teknoloji kanatlı aşılarında (NTV) çok ciddi bir ilerleme kaydettiklerini söyledi. 2005’te tüm dünyada üreticilerin sadece %2’si enfeksiyöz bursa hastalığının (IBD) tedavisi için NTV’leri kullandı. 2015’te bu rakam %42’ye çıktı. 2005 senesinde Newcastle tedavisinde NTV hiç kullanılmazken 2015’te kullanım oranı %21’e çıktı. Bu kullanım oranları her geçen gün artmaya devam ediyor. Şu anda global kuluçka aşıları pazarında Ceva’nın payı %33. Bu aşılar, immune kompleks veya vektör tipi aşılardan oluşuyor. İmmun kompleks koruyucu aşılardan bir tanesi Ceva’nın Gumboro aşısı Transmune’dur. Vektör aşısının örnekleri ise IBD için Vectormune HVT IBD ve ND için Vectormune ND isimli aşılardır. Dr. Comte, BVG onayının hem Ceva hem de müşterileri için çok önemli bir yönetim aracı olduğunu, sürekli denetimin kuluçkada aşılama operasyonlarında çıtayı yükseltmelerine yardımcı olacağını açıkladı. Dr. Comte ayrıca, kanatlı üretim dünyasının her geçen gün daha da büyüdüğünü ve Ceva olarak rollerinin bu büyüyen ihtiyacı karşılamak olduğu söyledi. Dr. Comte’nin diğer açıklamaları ise şöyle: “Dünya genelinde daha büyük ve daha sofistike tesisler kurulurken hastalıklarda da artış olacak ve bizler de bu sorunlarla baş etmek için yeni aşılar üretmek ve bu aşıların kuluçkahanelerde doğru kullanımını sağla- mak zorundayız. BVG onayı bu ihtiyaçların karşılanması için teşvik edici rol oynayacak.” Kalite onayı Merkezi Libourne’da bulunan Ceva, kuluçka aşılama hizmetleri ile bu bağımsız sertifikasyon yaklaşımını dünyada benimseyen ilk firma olduklarını ileri sürüyor. Ceva’nın bu programı, C.H.I.C.K. olarak biliniyor. Bu program artık Paris’teki BVG’dan kalite onayını almış bulunuyor. Denetim sürekli olarak devam edecek ve kalite belgesi her üç senede bir yenilenecek. C.H.I.C.K. programı dahilinde Ceva’ nın uzman ekipleri düzenli olarak kuluçkahaneleri ziyaret edip, aşıların doğru saklanıp hazırlanarak uygulandıklarından emin olmak için bir dizi testler ve sürekli operatörlerin eğitimini gerçekleştiriyorlar. C.H.I.C.K programının açılımı Ceva Kuluçka Bağışıklık Kontrol Anahtarları (Ceva Hatchery Immunization Control Keys) şeklindedir. Ceva Kuluçka Teknolojisi portföyünde büyüyor Geçen yıllar içerisinde Ceva, daha fazla kuluçka teknoloji varlıkları edinme konusunda önemli adımlar attı. 2008’de, yenilikçi kanatlı aşılama ekipmanları (sprey, kas içi ve deri uygulamaları için) geliştirmede Fransa’nın öncü firmalarından Desvac’ı satın aldı. 2015’te ise kuluçka otomasyon sistemleri ve in-ovo aşılama teknolojilerinde uzman Ecat’ı bünyesine kattı. Ve 2016 senesinde Ecat, yenilikçi otomatik kuluçka ekipmanları dizayn ve üretimi yapan iD Projects adlı Fransız firması ile birleşerek, kuluçka ekipmanları ve otomasyonunda dünya lideri Ecat iD olarak faaliyet göstermeye başladı. KANATLI SAĞLIĞI KÖŞESİ GÜNEŞLİ A.Ş. Yumurta tavuklarının alternatif barınma sistemlerine psikolojik tepkileri-1 Bu çalışma, barınma sistemleri ve yumurta tavuklarının psikolojik tepkileri arasındaki ilişkiyi gözlemleyebilmek amacıyla çeşitli barınma sistemlerinin stres ve humoral tepki üzerindeki etkisini değerlendirmek üzere tasarlanmıştır. Yazar: Shanıko Shını Yumurta Tavuklarının Alternatif Barınma Sistemlerine Psikolojik Tepkileri Clinic for Poultry, Hanover School of Veterinary Medicine, 30559 Hannover, Germany (Almanya) E-posta: shini_fam@yahoo.com.au Özet: Yumurta tavuklarının farklı barınma sistemlerine maruz kalmasının hematolojik-immünolojik değişikliklerle ilişkili olup olmadığının araştırılması için ayırt edici lökosit sayımı, H/L (Heterofil/Lenfosit) oranı ve Ab (Antikor) titrelerinin ND (Newcastle Hastalığı) ve IB (İnfeksiyöz Bronşit) ticari aşılarına oranı ölçümleri kullanılmıştır. Yumurta tavukları, geleneksel batarya kafesler, modifiye edilmiş kafesler ve yoğun serbest dolaşım barınma sistemi olmak üzere, üç farklı barınma sisteminde tutulmuştur. Ayırt edici lökosit ve H/L oranı, stres tepkisi göstergeleri ve bağışıklık fonksiyonu için önemli olan hassas biyomarkörler olarak kullanılırken, Ab seviyelerinin IB ve ND aşılarına oranı, humoral bağışıklığın değerlendirilmesi amacıyla Bu makale iki bölümden oluşmaktadır. İkinci kısmına Şubat sayımızdan ulaşabilirsiniz. İNFOVET 44-45 ölçülmüştür. Bu çalışma, üç farklı barınma sistemine maruz kalan tavuklarda H/L oranının ciddi farklılıklar göstererek sırasıyla 0.58, 0.43 ve 0.38 olarak bulunduğunu ortaya koymuştur. Elde edilen sonuçlar, batarya kafeslerde tutulan tavuklarda heterofil düzeyi artarken lenfosit düzeyinin düştüğünü göstermektedir. H/L oranındaki farklılıklar göz önünde bulundurulduğunda, farklı barınma sistemlerindeki tavukların antikor tepkisinde azalma olması gerekliliğine ve bazı araştırmacıların, çevresel stres etkenlerinin Ab üretimini azalttığını ileri sürmesine karşın, bu olgu araştırmada kanıtlanmamıştır. Log10 olarak sunulan Ab titresi herhangi bir barınma sisteminden etkilenmemiştir. Ayrıca, H/L oranları ve antikor seviyeleri arasında hafif bir olumsuz ilişki gözlemlen- miştir. Sonuçlar, humoral tepki sabit kalırken, barınma koşullarının ve sosyal stresin, stres tepkisi (H/L oranı) üzerinde ciddi bir etkisi olduğunu ortaya koymaktadır. Giriş Bir kümesin amacı, kanatlıları belirli bir alanda tutmak ve onları ölüm oranını arttırabilecek veya büyüme, immunokompetans ve üremeyi veya yumurta üretimini azaltabilecek çevresel koşullardan korumaktır. Son birkaç yıldır, yumurta tavuklarının kafeslerde tutulması dünya çapında eleştirilmektedir. Ancak, gelişmiş ülkelerdeki tavukların yaklaşık %90’ı kafeslerde tutulmaktadır. Bazı davranışsal ve ekonomik avantaj sağlamasına rağmen, yumurta tavuklarına yönelik kafes sisteminin, refah problemlerini de beraberinde getirdiği kanıtlanmıştır. 1999’da yayınlanan bir AB direktifine ve başta Kuzeydoğu Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya’da olmak üzere, kümes hayvanları refahında meydana gelen son gelişmelere göre, barınma sistemleri ve sürü yoğunlukları değiştirilerek yumurta tavukları yönetiminde refah seviyesi anında arttırılmıştır. Bu nedenle Hannover’daki bir araştırma ve eğitim çiftliğinde yumurta tavukları için yeni bir kümes yapılmış olup, her yıl 5200 yumurta tavuğu üç farklı barınma sisteminde tutulmuştur: 1500 tavuk geleneksel batarya kafeslerde, 1500 tavuk modifiye edilmiş kafeslerde ve 2200 tavuk ise yoğun serbest dolaşım barınma sisteminde tutulmuştur. Diğer omurgalılarda olduğu gibi, kanatlılarda da çevreye verilen psikolojik tepkiler, spesifik olabilir veya genel bir stres durumuna yol açarak spesifik olmayabilir. Genel olarak çevresel stres etmenlerinin bağışıklık tepkilerini azalttığına ve hipotalamus-hi- www.gunesliasi.com.tr pofiz-adrenal kortikal yollarla başlatılan immünomodülasyona neden olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır. Stres, bağışıklığı düşürebilir ve bağışıklık antikor tepkilerini azaltan zincirleme tepkilere neden olabilir. Aynı bağışıklık son noktası; çevre yönetimi, kümes, aydınlatma, alan, sıcaklık, beslenme şekli, aşılamalar, besin katkıları ve terapötik gibi kümes hayvancılığının her alanına ilişkin kararlara uygulanmalıdır. Stresle indüklenen bağışıklık değişikliğinin ölçülmesi ile ilgili olarak, uygun hematolojik ve immünolojik testler önerilmiştir. H/L oranı, bir tavuk sürüsünde stres tepkisinin hassas bir hematolojik göstergesi olarak ve bağışıklık fonksiyonuna ilişkin genel bir biyomarkör olarak kullanılmıştır. Dahms ve Sail ise immünolojik tepkilerdeki değişiklikleri belirlemede için göz önünde bulundurulabilecek kriterler önermiş olup, Ab’nin yaygın olarak kullanılan aşılara tepkisinin değerlendirilmesi gerektiğini öne sürmüştür. Benzer şekilde, stresli ortamlarda kümes hayvanlarında, aşılamalar da dahil olmak üzere, çeşitli partikül antijenlerine karşı daha az antikor aktivitesi olduğu belgelenmiştir. Ancak, farklı barınma sistemlerindeki yumurta tavuklarının hematolojik ve humoral değişikliklerinin değerlendirilmesine ilişkin çok az bilgi bulunmaktadır ve dolaşım halinde olan lökositlerdeki stresle indüklenen değişiklikler ile antikor titrelerindeki stresle indüklenen değişiklikler arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmak için oldukça az sayıda deney girişiminde bulunulmuştur. Bu nedenle, bu çalışma, barınma sistemleri ve yumurta tavuklarının psikolojik tepkileri arasındaki ilişkiyi gözlemleyebilmek amacıyla çeşitli barınma sistemlerinin stres ve humoral tepki üzerindeki etkisini değerlendirmek üzere tasarlanmıştır. IB ve ND aşılarına verilen Ab tepkileri, humoral bağışıklığı değerlendirmek için ölçülürken, ayırt edici lökosit sayımı ve H/L oranı, bağışıklık fonksiyonu ile ilgili stres tepkilerinin hassas göstergeleri olarak kullanılmıştır. Ayrıca, H/L oranları ve Ab titre düzeyleri arasındaki ilişki de gözlemlenmiştir. Materyal ve Yöntem Yumurta tavukları (Kahverengi yumurta tavukları) üç farklı barınma sisteminde tutulmuştur: Bu çalışmada, 1500 tavuk batarya kafeslerde, kanatlı başına 690 cm2 alan düşecek yoğunlukta ve her kafeste 4 tavuk olacak şekilde; 1500 tavuk modifiye edilmiş kafeslerdeki Yumurta tavuklarına yönelik kafes sisteminin, refah problemlerini de beraberinde getirdiği kanıtlanmıştır. tünek çubuğu, yuva ve altlık bulunan küçük bölümlerde, kanatlı başına 750 cm2 alan düşecek yoğunlukta ve 600 cm2 kullanılabilir zemin ve her kafeste 10 tavuk olacak şekilde; 2200 tavuk ise bir zemin sisteminin kullanıldığı yoğun serbest dolaşım barınma sisteminde kanatlı başına bir m2 alan düşecek yoğunlukta ve her kafeste 9 tavuk olacak şekilde tutulmuş ve kullanılmıştır. Tavukların 15 haftalık olduğu Nisan 2000’de yumurtlama dönemi başlamış ve Mart 2001’de sona ermiştir. Her grubun üretim ve refah özellikleri 47 hafta boyunca kayıt altına alınmıştır. Her barınma sisteminde yumurta tavukları aynı zeminde tutulmuş ve aynı şekilde beslenmiştir. Su, ihtiyaçları olduğu zaman içebilecekleri şekilde her zaman hazır bulundurulmuştur. Koruma ve bakım yönetimi tüm hayvanlar için aynı olup, bütün barınma sistemlerinden aynı personel sorumlu olmuştur. Tavuklara içme suyu yoluyla yumurtlama döneminden önce ticari olarak mevcut ND ve IB aşıları uygulanmış olup, tavuklar, kan örnekleri alınmadan 3 hafta önce tekrar aşılanmıştır. Her bir barınma sisteminde 30 ve her bir tekrarda 10 tavuk olmak üzere, doksan yumurta tavuğu, kan örneği alımı için rastgele seçilmiştir. Ölçüm sırasında hayvanların yaşı 35 haftaya ulaşmıştır. Stresli ortamlarda, aşılamalar da dahil olmak üzere, çeşitli partikül antijenlerine karşı daha az antikor aktivitesi olduğu belgelenmiştir. Kan örnekleri için tavuklar ayrı bir odaya alınarak, derhal kanat damarından kan alınmıştır. ND ve IB Ab titrelerini ölçmek üzere heparinize olmayan kan alınmış ve lökosit ve H/L oranlarını hesaplamak için kan yaymaları hazırlanmıştır. Serum santrifüj işlemiyle ayrılmış ve -20°C sıcaklıkta analiz edilene kadar muhafaza edilmiştir. Kan lökositlerinin profilini ve H/L oranını elde etmek için lam boyama metodu kullanılmıştır. Her bir tavuk için üç kan yayması hazırlanmış ve methanol ile sabitlenmiştir. Daha sonra, yaymalar, derhal %100 Wright boya ile boyanmış ve saf su ile yıkanmıştır. Yaymalar kurumaya bırakılmıştır. Her bir lamda 100 hücre sayılmış ve bu hücreler 100X objektifte immersiyon yağı mikroskobu kullanılarak sınıflandırılmıştır. Ayırt edici lökosit sayımı: toplam lökositlerin heterofil, lenfosit, eozinofil, monosit ve bazofil yüzdeleri ile H/L oranları her bir tavuk için hesaplanmıştır. Tek bir serumdan alınan ND ve IB aşılarına verilen Ab tepkilerinin değerlendirilmesi için ticari olarak mevcut ELISA (enzime bağlı immünosorbent tayini) test kitleri kullanılmıştır. Heterofil, lenfosit, eozinofil, monosit, bazofil, H/L oranları ve Ab titrelerine ilişkin veriler, tek yönlü ANOVA’ya (SAS Institute, Inc.,) tabi tutulmuştur. Homojenlik varyansının elde edilmesi için analizlerden önce antikor titrelerine ilişkin verilerin logaritması alınmış ve log10 antikor titresi olarak sunulmuştur. Anlamlılık düzeyi P<0.05 olarak tespit edilmiş ve Duncan’ın çoklu aralık testi ile çoklu ortalamalar karşılaştırılmıştır. Üç değişken (H/L oranı ve ND ve IB aşılarına ilişkin antikor titre değerleri) arasındaki ilişki Pearson’ın korelasyon katsayısı ile belirlenmiştir. Bu yöntem bireysel değişkenliği ortadan kaldırmakta ve iki dizi değişken arasındaki ilişkileri değerlendirmektedir. ARAŞTIRMA Kuluçka artıklarından yem katkı maddesi yapıldı Arkansas Üniversitesi’nde yürütülen bir çalışmaya göre, yumurtadan yeni çıkmış civcivlerin kuluçka yumurta kabuğu artıklarıyla hazırlanan zenginleştirilmiş yemler; cicivlerde performans artışı, bağışıklıkta iyileşme ve endotoksin direncinde artışa olanak sağlar. Haber: Veteriner Hekim Zeynep Sevil Yapılan son araştırmalarda, kuluçka makinesinde kalan artık yumurta kabuklarının, tavukların yumurtadan çıktıktan sonraki dönemde kısa süreli beslenmesinde büyüme performansı ve bakteriyel lipopolisakkaritlerin (LPS) bağışıklığa olan etkisi üzerinde duruldu. Yumurta kabukları kalsiyum karbonat kabuğundan oluşan, membran, protein, embriyonik kökenli peptit ve mikrobik canlıları içeren en önemli kuluçka makinesi artıklarıdır. Bağışıklığı artırıcı besin takviyesi USDA‘nın (Amerikan Tarım Departmanı) desteğiyle Arkansas Üniversitesi araştırmacıları tarafından yapılan araştırmada, kanatlı diyetinde bu artığın yem katkı maddesi olarak kullanılması memelilerde kolostrumun yavrunun bağışıklığını artırması ile aynı etkiyi İNFOVET 46-47 yaratacağı hipotezine ulaşıldı. Bu doğrultuda kuluçka makinesi artıklarının, yeni yumurtadan çıkmış civcivlerde yem katkı maddesi olarak kullanılmasının etkileri üzerine üç tane çalışma yürütüldü. Yapılan ilk çalışmada, tavukların beş haftalık süreçte kontrol grubu % 0.5’lik peynir altı tozu katkılı yemle beslenirken diğer grup kuluçka makinesi artığı ile zenginleştirilmiş yemle beslendi. Bu iki grup büyüme, kan, kimyasal, plazma immünoglobülinleri ve kortikosteron açısından değerlendirildi. İkinci ve üçüncü çalışmalarda kuluçka makinesi artığı ile zenginleştirilmiş yemle beslenen beş haftalık tavuklarda 4. ve 24. saatlerde etanol ile bakteriHer iki çalışmada da, hem vücut ağırlığında lerden arındırılarak sterilize artış hem de kan edilmiş yemin LPS üzerindekortikosteron oranında ki etkisi karşılaştırıldı. düşüş gözlendi. Kanatlılarda ağırlık artışı sağlar Yapılan iki çalışmada da, tavuklara LPS verilmesi 24 saat sonrasında gözle görülür oranda kilo kaybına sebebiyet verdiği, kuluçka artık yumurta kabuğu yem katkı maddesi ile zenginleştirilmiş yemle beslenen tavukların kontrol grubuyla karşılaştırıldığında gözle görülür oranda daha az oranda ağırlık kaybının yaşandığı görüldü. Beyaz kan hücreleri, heterofil / lenfosit oranı, IgG seviyesi bu yem katkı maddesiyle zenginleştirilmiş yemle beslenen tavuklarda kontrol grubuna oranla daha düşük oranda olduğu tespit edildi. LPS verilmiş tavuklarda proinflamatuvar sitokin IL-6 geni etkisi artmıştır ama yem katkı maddesiyle zenginleştirilmiş yemle beslenenlerde bu etki kısaldığı görülüyor. çalışmalarda, artık yumurta kabuklarının civciv diyetindeki etkisinin, memelilerde kolostrumun yavrunun bağışıklığını artırması ile aynı etkiyi yarattığı hipotezine ulaşıldı. KONU KANATLI Elanco, “Enerji Zamanı” konsepti ile gerçekleştirdiği toplantıda sektör ortaklarını bir araya getirdi. ARTIK A HAREKETE GEÇME ZAMANI! Elanco Hayvan Sağlığı, “Enerji Zamanı” konsepti ile geçtiğimiZ günlerde kanatlı ekonomisi ve beslenmenin performanstaki rolünü ele aldı. 30 üst düzey yöneticinin katılımda bulunduğu toplantıda uzman isimlerin sunumları görülmeye değerdi. İNFOVET 50-51 rtık günümüzün en büyük sorununu çözme zamanı geldi; gıda temininin sürekliliği. Dünya nüfusu hızla artıyor. Ve sadece nüfus değil, aynı zamanda daha iyi şartlarda yaşayan insan sayısı da artıyor. 2050 yılına kadar küresel orta sınıfa 3 milyar kişi daha eklenecek. Ancak uzmanlar, bu nüfusu beslemek için yeterli gıda kaynağımızın olmayacağı bir krize doğru sürüklendiğimizi söylüyorlar. Bu gidişi tersine çevirmek için harekete geçme zamanı! Doğru dialogla, bilimi temel alan doğru politikalarla ve doğru yenilikçi çözümlerle… Kaynaklarımızdan çok fazla tüketmeden hepimiz için yeterli gıdaya sahip olabiliriz. 9 milyar insanın yeterli, besleyici ve düşük maliyetli gıdaya erişebildiği; çocukların sağlıklı, aktif, akıllı ve güçlü büyüdüğü bir dünya için harekete geçme zamanı diyen Elanco Hayvan Sağlığı, “Enerji Zamanı” konsepti çerçevesinde, 6 Aralık 2016 tarihinde İstanbul-Kalamış Wyndham Otel’de bir etkinlik gerçekleştirdi. “Kanatlı Ekonomisi ve Beslemenin Performanstaki Rolü” konulu toplantının açılış konuşmalarını Elanco Kanatlı İş Birimi Kıdemli Müdürü Elanco Kanatlı İş Birimi Kıdemli Müdürü ALPER KESKİNER Elanco Ülke Müdürü Ali İzzet Bilgin, gıda sürekliliği sağlanmış yarınlar için mücadeleye son hız devam edeceklerini belirtti. Global Success Advisors Group Başkanı Dr. Nenad Pacek Alper Keskiner ve Elanco Ülke Müdürü Ali İzzet Bilgin yaptılar ve gıda sürekliliği sağlanmış yarınlar için Elanco Hayvan Sağlığı olarak mücadelelerine son hız devam ettiklerini ve edeceklerini belirttiler. Minimum enerjiyle maksimum sonuç nasıl alınır? Kanatlı sektör ortaklarından 30 üst düzey yöneticinin katılımda bulunduğu toplantıda öğlen başlayıp akşam son bulan sunumlar çok ilgi çekiciydi. Sunumlar arasında, misafir konuşmacı olarak dünya şampiyonu bilardo oyuncumuz Semih Saygıner “Masamdan Hikayeler” başlığıyla hayatından, kariyer basamaklarından hikayeleri katılımcılarla paylaştı. “Minimum enerjiyle maksimum sonuç nasıl alınır?” konusuna değinen Saygıner; bunun yanı sıra, hayranlıkla izlenen bir bilardo gösterisine imza attı. Toplantı, akşam saatlerinde Wyndham Otel’in terasında bulunan Quzo Rest’te yapılan gala yemeği ile son buldu. nuçlarının etkilerini, politik ve ekonomik olarak Türkiye üzerindeki sonuçlarını ve ihracat ve ithalattaki beklenen değişiklikleri katılımcılarla paylaştı. GLOBAL EKONOMİ VE TÜRKİYE ÜZERİNE ETKİLERİ ELE ALINDI KANATLI ETİNİN ÖNEMİ HER GEÇEN YIL ARTMAKTA Açılış konuşmasının ardından toplantının ilk etkileyici sunumunu dünyada yüzlerce firmaya ekonomi ve finans alanında danışmanlık veren Global Success Advisors Group Başkanı Dr. Nenad Pacek gerçekleştirdi. Dr. Nenad, “Günümüzde ve Gelecekte Broyler Ekonomisi; Hızlı Değişimler ile Nasıl Başa Çıkabiliriz?” başlıklı sunumda mevcut global ekonomiyi ve Türkiye üzerindeki etkilerini anlattı. Hammadde fiyatları üzerinde duran Dr. Nenad, Amerika’daki seçimlerin so- Dr. Nenad Pacek’in ardından, Ankara Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akan, “Türkiye’de Kanatlı Üretimi: Genel Değerlendirme ve Potansiyel Problemler” isimli bir sunum gerçekleştirdi. Türkiye’de kanatlı eti üretiminin son 5 yıl içerisinde % 39 oranında büyüyerek 2015 yılı için 2,114 milyon ton olarak gerçekleştiğini belirten Prof. Dr. Akan, ihracat ve kanatlı eti üretimi rakamlarını paylaştı: “İhracat verilerine baktığımızda % 137’lik bir büyüme toplantı “Elanco - Kanatlı Ekonomisi ve Beslemenin Performanstaki Rolü” Prof. Dr. Mehmet Akan, Türkiye’deki kanatlı üretimi ile ilgili genel değerlendirmelerde bulundu. miktarın diğer gıdalarda (bebek mamasında 19.200 mcg, vejeteryan hamburgerde 4.500 mcg, hambugerde 28.000 mcg) çok daha yüksek oranlarda tespit edildiğini belirtti. Son günlerde üzerinde konuşulan en önemli konulardan biri olan antibiyotik direnci ve kullanımı üzerine de konuşan Prof. Dr. Akan, reçeteye tabi antibiyotik kullanımı ve arınma sürelerine dikkat çekti: “Türkiye’de broiler entegrelerde antibiyotik kullanımı reçeteye tabi ve arınma sürelerine dikkat edilerek kullanılmaktadır. Antibiyotik kullanımı beşeri hekimlikte daha yoğun kullanılmaktadır ve toplum tarafından bilinçsiz tüketim söz konusudur. Ülkede hastalık kontrolü için işletme, bölge ve ülke bazında biyogüvenlik kurallarına uyulmalı ve sıkı bir şekilde takibi sağlanmalıdır”. Geniş Kapsamlı Besleme Bakış Açısının Önemi Prof. Dr. Necmettin Ceylan, broyler beslemesinde enzim kullanımı ve stratejilerini ele aldı. yaşanmış; 2015 yılı için 359,2 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Dünyada kanatlı eti 2015 yılı üretimi 118,3 milyon tondur. Dünyada et tüketimine bakıldığında; ilerleyen yıllardaki öngörü et tüketiminde kanatlı etinin önemli bir paya sahip olacağı ve bu ivmenin her geçen yıl daha da artacağı yönündedir. Potansiyel problemler Dünyada tavuk üretiminin %1.8’inin Türkiye’de yapılmakta olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akan, “Üretim-tüketim-ihracat ve fiyat arasındaki denge çok önemlidir. Bu dengeyi etkileyen önemli konulardan biri ise bilgi kirliliğidir. Bu bilgi kirliliğini oluş- İNFOVET 52-53 turan temel başlıklar ise, hormon, GDO, tümör, kuluçka süresi, hızlı büyüme, yaşam süresi ve hayvan refahıdır”. Peki tavuk üretiminde hormon kullanılıyor mu? Tavuk eti tüketimin erken ergenliğe neden olur mu? Bu konuların temelinde, soyada bulunan phyto-östrojenik yapının tavuk etinin tüketimiyle insanlarda sorun oluşturması inancının olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akan, bu konuyla ilgili yapılan araştırmalardan “Pytoestrogen Content of Food of Animal Orgin: Dairy Producs, Eggs, Meat, Fish, Sea food” isimli çalışmada, kanatlı eti ve derisindeki phyto-östrojen miktarının 6-12 mcg arasında değişim gösterdiğini; bu Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Necmettin Ceylan, “Broyler Üretiminde Doğru Enzim Kullanımı ve Stratejiler” adlı sunumunda; insan, çevre, yem ve broiler faktörlerinin her birinin yönetildiği bir broiler besleme bakış açısı geliştirmenin öneminden bahsetti ve mevcut problemleri şu başlıklar altında ele aldı: İNSAN: Artan nüfus, açlık, proteince zengin besleme, kaliteli gıda, GDO ve hormon gibi insanlarda yüksek kaygı yaratan durumlar ÇEVRE: Ekilebilir alanların azalması, CO2 emisyonu, kuraklık ve küresel ısınma YEM: Sınırlı yem kaynakları, aynı yem kaynağında yüksek varyasyonlar, anti besinsel bileşikler, sindirilebilirlik sorunu BROİLER: Yüksek performans, problematik sindirim sistemi, kompleks besin madde ihtiyacı Yem için, sınırlı hammadde başlığı ele alındığında soya ve mısır olmak üzere önemli iki hammaddeyle karşılaştığımızı söyleyen Prof. Dr. Ceylan, dünyanın kabul ettiği bu iki önemli ana hammaddenin dünyadaki üretimlerinin 2015 verilerini aktardı. Kanatlıların tükettikleri yemin % 15 ila 25’ini sindiremediklerini ve NSP içeriğinin (non-strach polisakkarit) belirleyici rol oynadığını söyledi. Enzim seçimi ve bu enzimlerin bağırsak bütünlüğüne katkıları Prof. Dr. Necmettin Ceylan, sunumunun ikinci kısmında kanatlı beslemesinde enzim kullanımını ve stratejilerini ele aldı. Sindi- rim sistemi enzim miktarlarının, özellikle kanatlının yaşı göz önünde bulundurularak belirlenmesi gerektiğini vurguladı: “Kanatlılarda yaşa bağlı sindirim sistemi enzim miktarları da değişiklik göstermektedir; bu da sindirim ve emilimde olumsuzluklara neden olmaktadır. Beslenme yönetimi içerisinde enzim kullanım ve stratejilerini inceleyen birçok çalışma mevcuttur. Bu çalışmalarda, eksojen enzimlerin, etki mekanizmalarına göre ortak amacının; kanatlı performansında iyileşme sağlaması olduğu ortaya koyulmuştur”. Enzimlerin sağladığı diğer katkıları sıralayan Prof. Dr. Necmettin Ceylan, daha iyi canlı ağırlık ve FCR, rasyon maliyetlerinin düşürülmesi, vizkozite ve sindirilebilirlik üzerine pozitif etkileri ele aldı; az bilinen ya da daha fazla önemsenmesi gereken konunun ise yem enzimlerinin daha iyi bir bağırsak bütünlüğü için sağladığı katkılar olduğunu söyledi; enzim seçiminde ve kullanımında dikkat edilecek başlıkları sıraladı: “Söz konusu enzimin hammadde ilişkisine, diğer eksojen enzimler ile ilişkisine, partikül büyüklüğüne ve termostabilitesine, gerçek aktivitesine, diğer enzim ve yem katkıları arasındaki sinerjizime ve en önemlisi bağırsak bütünlüğüne ve bağırsak mikrobiyomu etkileşimine dikkat etmeliyiz. Enzim seçiminde başarı kriterlerini özetleyecek olursak; enzimi sadece rasyon maliyeti olarak değerlendirmeyelim; bağırsak bütünlüğüne olan katkılarını da göz önünde bulunduralım. Enzimler arası sinerjiyi unutmamak gerekiyor. Fiziksel özelliklerini ve yemdeki gerçek aktivitelerini kontrol edelim. Unutmayalım ki; genetik iyileşmeler azalıyor ve beslemenin önemi gittikçe önem kazanıyor”. Prof. Dr. İbrahim Çiftçi, bağışıklık sisteminin sağlıklı bir şekilde tetiklenmesi için gerekenlere dikkat çekti. BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ MEKANİZMALARI ARASINDAKİ KOORDİNASYON Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Çiftçi, “Broylerde Yem Kaynaklı Doğal Bağışıklık Yanıtı” adlı sunumuna “bağışıklık” gibi karmaşık bir kavramı en anlaşılır haliyle açıklayarak ve yem kaynaklarıyla ilişkisini ele alarak başladı: “Etlik piliçlerde yem kaynaklı doğal bağışıklık yanıtı ve etkileri konusuna baktığımızda, vücuda zarar verebilecek yabancı bakteri, virüs, mantar, protein ve hastalık teknik sunumlarda katılımcılar merak ettiği soruların cevaplarını alma fırsatı yakaladılar. toplantı “Elanco - Kanatlı Ekonomisi ve Beslemenin Performanstaki Rolü” Prof. Dr. Mehmet Akan, çok iyi bir vuruş yaparak, Semih Saygıner’i bile şaşırttı. Dünya bilardo şampiyonu Semih Saygıner, hayranlıkla izlenen bir gösteriye imza attı. “Minimum enerjiyle maksimum sonuç nasıl alınır?” konusuna değinen dünya şampiyonu bilardo oyuncumuz Semih Saygıner, ile toplantının “Enerji Zamanı” konseptine hoş bir atıfta bulundu. oluşturabilecek her türlü ajana karşı organizmanın verdiği yanıta bağışıklık denir. Canlılarda iki tip bağışıklık vardır; “kalıtsal ya da doğal bağışıklık”. Diğeri ise, “edinsel ya da adaptif bağışıklık”. Her iki bağışıklığın etki mekanizmaları farklı olsa da birbirleriyle koordineli çalışmaktadır. Kanatlıda bağışıklık organlarına baktığımızda, ilk sırada timus, bursa fabricius, kemik iliği ve yumurta sarı kesesi gelmektedir. İkincil organlara bakıldığında ise Harderian bezi, sekal tonsiller, dalak ve sindirim sistemi temelleri lenfoid doku (GALT) karşımıza çıkmaktadır. Doğal ve adaptif bağışıklık arasındaki en önemli fark; doğal bağışıklık İNFOVET 54-55 yanıtının şekillenmesi için saatler gerekirken, adaptif bağışıklık için günler gerekmesidir. Doğal bağışıklıkta bir hafıza sistemi olmadığı için etken ile karşılaştığında her zaman aynı yanıtı vermektedir. Adaptif bağışıklık ise ilk karşılaşmadan sonra etkeni hafızaya aldığı için ikinci karşılaşmada aynı yanıtı vermemektedir. Patojenler bağırsak epiteli üzerindeki reseptörlere bağlanarak doğal bağışıklığı tetiklemektedirler. Bunun sonucunda bağlandıkları bölgelerde yangı mekanizması çalışmaya başlamakta, bölgeye yoğun immun hücre göçü şekillenmektedir. Oluşan bu yanıt için kanatlı ciddi bir enerji harcamaktadır”. Yem kaynaklı immun yanıt ve NSP’ler Prof. Dr. İbrahim Çiftçi, yapmış olduğu geniş çaplı bağışıklık tanımından sonra yem kaynaklı immun yanıta ve hammaddelerin yapısında bulunan NSP’lere değindi: “Yem kaynaklı immun yanıta baktığımızda kullanılan hammaddelerin yapısında bulunan bazı NSP yapıların bağırsak epitellerinde bulunan reseptörler tarafından, aynı patojen gibi algılanarak sanki vücuda bir patojen girmiş gibi doğal immun yanıt oluşturduğu gözlemlenmektedir. Peki bu immun yanıtı oluşturan NSP yapılar nelerdir? > Hemiselüloz yapıda bulunan mannan bileşikleridir. Bu bileşiklerin bulunduğu hammaddelere baktığımızda palm çekirdeği küspesi % 30-35, keçiboynuzu küspesi % 25-30, guar küspesi % 3-9, soya kabuğu % 8 ve kanatlı beslemede yoğun olarak kullanılan soya küspesinde % 1.26 1.61 aralığında bulunmaktadır. > Mannan bileşiklerinin doğal immuniteyi tetiklemek için kritik eşik değerleri soya kullanımı @ ≥ % 12 veya karma yemde ≥% 0.2 β-mannan içeriği gerekmektedir. Etlik civciv başlatma yemlerinde % 0.35 – 0.5 etlik piliç yemlerinde ise % 0.2 – 0.3 arasında β-mannan içeriği değişmektedir. > Rasyonda yüksek düzeyde mannan bileşikleri yer alıyorsa bağırsak içeriği viskozitesinde artış, bağırsak morfolojisinde bozulma, besin madde emiliminde düşüşler yaşanmaktadır [Rainbird et al., (1984); Lee et al., (2003; 2005)]. > Biyolojik aktif polimer olarak, (soya küspesi kullanımı) doğal bağışıklık yanıtı ve enerji maliyeti artarken [Spurlock, (1997); Gabler and Spurlock, (2008)], daha düşük canlı ağırlık ve kötü yem değerlendirmesine neden olmaktadır [Lee et al., (2003; 2005)]. niyle lökosit ve immunoglobulin miktarı artar, hücresel tamir ve yenilenme sırasında plazma kaybı yaşanır ve ekstraselüler proteinlerin yerine konması için sistem büyük uğraş verir. Bütün bu olayların sonucunda ise yem tüketimi ve performansta düşüşler yaşanır. Savunma hücrelerinin fonksiyonlarını gerçekleştirirken besin maddelerine ihtiyaç duyması, doku fonksiyonlarındaki kayıpların giderilmesi ve metabolik hastalıkların ortaya çıkması, yangılı bağırsaklarda epitel dokunun hasar görmesi, villusların yapılarının bozulması ve T lenfosit hücrelerinin artması maliyeti etkileyen en önemli faktörlerdir. Bir kanatlı hayvanın, yaşam payını karşıladıktan sonra performans için enerji harcadığı düşünülürse, yanlış bir doğal immun yanıtı için harcanan enerjinin artması kaçınılmazdır ve mısır soya bazlı rasyonlarla yapılan çalışmalarda yanlış doğal immun yanıt için harcanan enerji broyler başına yaklaşık 90 kcal olarak tespit edilmiştir. BENZERSİZ BİR ENZİM; HEMICELL® Doğal bağışıklık tetiklenmesinin besinsel maliyeti Prof. Dr. İbrahim Çiftçi, son olarak yanlış yapılan uyarımlar sonucunda bağışıklık sisteminin devreye girdiğini ve bağlantılı olarak vücudun besin madde ihtiyacının arttığını belirtti. “Yanlış uyarımlar nede- Prof. Dr. İbrahim Çiftçi’nin enzimleri ele aldığı yem kaynaklı doğal bağışıklık sunumunun ardından, Lily Elanco Hemicell EMEA Bölgesi (Avrupa-Ortadoğu-Asya) Pazarlama Müdürü farklı ve benzersiz bir enzim olan Hemicell®’i anlattı ve ardından Elanco Enzimler Bölgesel Pazarlama Doğru diYalogla, bilimi temel alan doğru politikalarla ve doğru yenilikçi çözümlerle… Kaynaklarımızdan çok fazla tüketmeden hepimiz için yeterli gıdaya sahip olabiliriz. toplantı “Elanco - Kanatlı Ekonomisi ve Beslemenin Performanstaki Rolü” gibi çevresel kaygılar hayvanlarda yem enzimi tüketimini teşvik etmektedir.” Elanco Enzimler Bölgesel Pazarlama Müdürü Waldemar Blachawskı Toplantıda, HemIcell®’in bağırsak bütünlüğüne, koksidiyoza bağlı şekillenen lezyonlar, altlık kalitesi ve yemden yararlanma oranları üzerine olumlu etkileri, HTSi verileri ışığında ele alındı. Müdürü Waldemar Blachawski ile teknik programa devam edildi. Blachawski, Hemicell®’in kanatlı sağlığına katkılarını ve hakkında yapılan çalışmaları ayrıntıları ile katılımcılara aktardı. “Yem enzimleri, hayvanlardaki enfeksiyöz hastalıkların azalmasına katkıda bulunmak, büyümeyi teşvik etmek ve yem sindirilebilirliğini artırmak gibi çeşitli amaçlarla kullanılan ve yemlere eklenen maddelerdir. Global hayvan yem enzimi pazarı sabit bir hızda İNFOVET 56-57 büyümekte, artan et ve et ürünleri talebine bağlı olarak parlak bir gelecek potansiyeli göstermektedir. Yem enzimleri, hayvan büyümesi ve beslenmesinde yemin önemli bir parçası olmuştur. Birçok hayvan, içeriğinde sindirim işlemini engellediği, zor sindirilen anti besinsel faktörler barındırdığı veya hayvanda yemde bulunan içeriği ayrıştırmak için gerekli enzim bulunmadığı için tüketilen yemin %15-%25’ini sindiremez. Gübrede fosfor içeriğinin azaltılması Yem enzim pazarı atakta! Waldemar Blachawski, sunumuna global yem enzim pazarının artan popülaritesini ve söz konusu pazar ile ilgili öngörüleri anlatarak devam etti. “Global yem enzimi pazarı hızla büyümektedir. Büyüme, artan et tüketiminin ve güvenliliği hakkındaki endişelerin artmasından güç almaktadır. 2018’de global yem enzimi pazarının 2011’deki 754 milyon dolardan, 1,193 milyon dolara ulaşması beklenmektedir. 2013’ten 2018’e Yıllık Beklenen Büyüme Oranı % 7.3’tür. Avrupa, et kalitesi ve güvenliliğine yönelik ciddi yönetmelik kaygıları ve kişi başına tüketimin artmasına bağlı olarak 2012’deki % 46.0’lik payıyla yem enziminde pazar lideridir”. “Watt Global Medya tarafından yapılan araştırmada son 12 ay içerisinde yem enzimi kullanımındaki değişiklikler hakkında bilgi verilmektedir. Fitaz ve NSP ilave karışımının kullanılmaya başlanması veya fazlalaşması ile terapötik destek olarak NSP’lerin kullanılmaya başlanması veya fazlalaşması dikkat çeken artışlardır”. “Gelişen enzim pazarında yem kaynaklı immun yanıtı ortadan kaldırmak ya da Endo 1.4 β-mannan yapıyı parçalamak için Hemicell® patentli ve benzersiz bir üründür. Yem kaynaklı immun yanıtı ortadan kaldırarak yaklaşık 90 kcal enerji tasarrufu sağlamaktadır. Hemicell®’in sağlığa olan katkılarına, HTSi verilerinden elde ettiğimiz sonuçlara ve 16 Avrupa Broyler çalışması değerlendirme özetine bakarak yorumladığımızda; bağırsak bütünlüğünü olumlu yönde etkilediğini, taban yanığı, hücresel soyulma, koksidiyoza bağlı lezyonları azalttığı, altık kalitesini iyileştirdiği ve yemden yararlanmayı belirgin bir şekilde artırdığı gözlemlenmiştir.” “masamdaN hikayeler” Toplantıda son olarak, dünya şampiyonu bilardo oyuncumuz Semih Saygıner’, “Masamdan Hikayeler” adlı sunumuyla sahnedeki yerini aldı. “Minimum enerjiyle maksimum sonuç nasıl alınır?” konu başlığı ile toplantının “Enerji Zamanı” konseptine hoş bir atıfta bulunan Saygıner, kariyer basamaklarını tırmanırken edindiği deneyimleri ve hikayeleri katılımcılarla paylaştı. Ege Ecza Deposu’nun yeni hizmet binasının açılışında 140’a yakın sektör temsilcisi bir araya geldi. KONU KANATLI Ege Ecza Deposu, yenilenmiş hizmet binası ile 2017’ye merhaba dedi Ege Ecza Deposu yeni hizmet binası açılışında Acar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Acar ve Acar Grup Genel Müdürü Abdullah Halis Baytaz ile özel bir röportaj gerçekleştirdik. İNFOVET 58-59 Ege Ecza Deposu yeni hizmet binasının açılışını 6 Ocak tarihinde sektör paydaşları ile birlikte gerçekleştirdi. Açılışa Acar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Acar, Acar Grup Genel Müdürü Abdullah Halis Baytaz, İzmir Tarım İl Müdür Yardımcısı Selami Turan, İzmir Veteriner Hekimler Odası Başkanı Gökhan Özdemir, Manisa Veteriner Hekimler Odası Başkanı Merter Yıldız ile birlikte 140’a yakın sektör temsilcisi katıldı. Ege Ecza Deposu Genel Müdürü Fatih Taş, Ege Ecza Deposu’nun faaliyetleri hakkında bilgi verirken; “Kalite anlayışımızdan ödün vermeden 24 saat veteriner hekimlerimizin ihtiyaçlarını karşılamak için özveriyle çalışıyoruz” dedi ve sözlerine devam etti: “Ege Ecza Deposu olarak yeni hizmet binamızı açmış bulunuyoruz. Bu özel günümüzde bizi yalnız bırakmayan, başta Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Mustafa Acar’a, Genel Müdürümüz Sayın Halis Baytaz’a ve sektör paydaşlarımıza teşekkürü borç biliriz. 1200 m2 alan üzerine kurulu yeni hizmet binamızı açma kararını, ihtiyaçlara daha hızlı cevap verebilmek ve gelişmekte olan pazarda daha iyi hizmet sunabilmek adına aldık. Ege Ecza Deposu olarak 38 personel ile 6’sı soğuk zincir aracı olmak üzere 25 araçlık bir hizmet gücüne sahibiz. Ülkemizin Güneybatı bölgesinde üstün hizmet anlayışına sahip profesyonel ekibimizle birlikte İstanbul, Eskişehir, Afyon, Antalya ve Trakya bölgesi dahil 19 ile hizmet veriyoruz. Veteriner hekimlerimizin ETKİNLİK EGE ECZA DEPOSU AÇILIŞI Ege Ecza Deposu Genel Müdürü Fatih Taş Acar Ecza Grup Genel Müdürü Abdullah Halis Baytaz Yeni hizmet binasını açma kararı, müşterilerin ihtiyaçlarına çok daha hızlı ve kaliteli cevap verebilmek ve gelişmekte olan Türkiye hayvan sağlığı pazarına daha iyi hizmet sunabilmek için alındı. ihtiyaçlarına hızlı geri dönüşlerle cevap verebilmek öncelikli görevimiz. Bu görevi de her geçen gün hizmet kalitemizdeki artışla yerine getiriyoruz”. Başarı, akıllıca ortaya koyulan gayretin bir sonucudur Acar Ecza Grup Genel Müdürü Abdullah Halis Baytaz, “Veteriner ilaç, aşı ve sperma konusunda Türkiye’deki veteriner hekimler neye ihtiyaç duyuyorsa, soğuk zincir kurallarına uymak şartıyla her zaman tam kadro yanlarındayız. Tüm bunlar bizi aranan ve seçilen bir grup haline getiriyor.” İNFOVET 60-61 Abdullah Bey, öncelikle yeni hizmet binanız hayırlı olsun. Acar Ecza Grup olarak, Türkiye’de fark yaratıyor olmanın sırlarını bir de sizden dinleyelim. Vizyonumuzda ve misyonumuzda da belirttiğimiz gibi, ilk günden beri dürüst ve güvenilir bir yaklaşım benimsedik; takım ruhu ve başarma arzusuyla müşterilerimizin ihtiyaçlarını akılcı çözümlerle karşılamaya çalıştık, dağıtım zincirimizde ise her daim uluslararası depolama ve dağıtım kurallarına titizlikle uyduk. Yani, başarıya giden yol ilk günkü hedeflerin ana hatlarını hayata geçiriyor ve taviz vermiyor oluşumuzla alakalıdır. Acar Grup’un da son dönem faaliyetlerini şekillendiren yönetmelik değişikliği konusunda neler düşünüyorsunuz? Bakanlığın Veteriner Tıbbi Ürünler Yönetmeliği ilgili yaptığı değişiklikler ile birlikte veteriner ecza depoları için de yeni bir konum belirlendi. Acar Grup olarak, kaçınılmaz olan bu süreci yaşamaktan son derece memnunuz. GMP, halihazırda firmalara ciddi bir düzen getirdi; ecza depolarının da dağıtım ve muhafaza gibi temel taşlarında yapılan değişikliklerle birlikte sektör ahenk içerisinde kalite çıtasını yükseltmiş oldu. Geçiş sürecini maddi boyutuyla ele aldığımızda, elbette ETKİNLİK EGE ECZA DEPOSU AÇILIŞI Bakanlığın Veteriner Tıbbi Ürünler Yönetmeliği ilgili yaptığı değişiklikler ile birlikte yeni bir konum belirleyen Acar Ecza Grup, kaçınılmaz olan bu süreci yaşamaktan son derece memnun. sektörün bazı aktörlerine olumsuz yansımaları oldu. Depoların ısı haritalaması, soğuk hava depolarındaki trend analizleri, toplam kalite yönetimi gibi faaliyetler hakikaten zorludur. Ancak kaliteli hizmet anlayışı ile Acar Grup bünyesindeki tüm ecza depoları bunu başaracak güçte ve gayrette. Devamlı yatırım yapan ve kendini yenileyen bir Acar Grup var... Kesinlikle öyle... Sektörden kazandığımızı yine sektörün kaliteli hizmet alabilmesi için ortaya koyuyoruz. Elbette işletmelerin devamlılığının en önemli belirleyicisi kardır ancak biz sadece kazanç peşinde koşan bir İNFOVET 62-63 firma değiliz. Yaptığımız ve yapacağımız iyileştirmelerle, sektörde seçilen bir grup olma arzusundayız. Başarılı hizmet, her zaman akıllıca ortaya koyulan bir gayretin sonucudur. Bu nedenle, dünya standartlarının üstüne çıkmak mecburiyetindeyiz. Söz konusu insan sağlığı olduğu için ilaç depolamak, ilaç alıp-satmak diğer iş kollarından çok farklıdır ve ciddiyet gerektirir. Çünkü hayvan sağlığı direk olarak insan sağlığını etkiler. Veteriner hekimlerin ilk sıradaki tercihisiniz. Bu başarının öyküsü nedir? Acar Grup olarak müşteri odaklı çalışmalarımızı yürütüyoruz. Müşteriyi anlayan, ihtiyaçlarını hızlı bir şekilde belirleyen ve en kısa sürede en kaliteli hizmeti sunmaya çalışan bir grubuz. Kısacası, bir müşterinin ihtiyacı neyse bizde olmak mecburiyetinde. Yasa, bir depodan ne bekliyorsa tamamını tedarik ettik; biyolojik/ medikal portföy yöneticisi, sperma ve aşı dağıtıcısı 18 yeni çalışan istihdam ettik. Bu sayı yakın zamanda 20’ye ulaşacak. Veteriner ilaç, aşı ve sperma konusunda Türkiye’deki veteriner hekimler neye ihtiyaç duyuyorsa, soğuk zincir kurallarına uymak şartıyla her zaman tam kadro yanlarındayız. Tüm bunlar bizi aranan ve seçilen bir grup haline getiriyor. ETKİNLİK EGE ECZA DEPOSU AÇILIŞI Acar Ecza Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Acar Acar Ecza Grup, geleceği planlayan bir şirket olarak; yıllar sonra da bu sektörde bugünkü yüksek kalite ile hizmet vermek için her şeyi doğru yapmaya ve yatırımlarını bu yönde şekillendirmeye çalışacak. Türkiye’de Acar Ecza Grup bünyesinde hizmet veren kaç ecza deposu bulunmakta? Urfa Acar Ecza Deposu, Adana Seyhan Ecza Deposu, İzmir Ege Ecza Deposu ve Ankara Seymen Ecza Deposu olmak üzere dört veteriner ecza depomuz var. Türkiye’nin tamamı ile çalışıyoruz; ruhsatlı veteriner kliniklerin neredeyse tamamında biliniyor ve hizmet veriyoruz. Toplam grubumuz bünyesinde 110 kişiyi istihdam etmekteyiz. Bu sayının, yakın zamanda aramıza katılmasını planladığımız satış elemanları ile artmasını planlıyoruz. “Hedefe varmak” diye bir şey yok! Acar Ecza Grup Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Acar, “Hedefe varmak için aldığınız İNFOVET 64-65 yol esnasında, şartlar ve hedefler sürekli olarak değişir; hedeflerin üstüne hep daha çok koymanız gerekir. Bu nedenle, Acar Ecza Grup olarak, hedeflerimize varmadan yeni hedefler belirliyoruz. Hayat boyu koşacağımız belli...” Mustafa Bey, yeni hizmet binanızın açılışının ardından, atacağınız bir sonraki iyileşme adımları için neler söyleyebilirsiniz? Hedefimiz, Türkiye’de veteriner ecza depoculuğunda iyi bir yere varmak. Bu hedefi gerçekleştirmenin yolunun da kurumsallaşmadan geçtiğini düşünüyorum. Bu nedenle “kurumsallaşma” ile ilgili tüm çalışmalarımızı ön plana koyduk. Söz konusu kurumsallaşma, yalnızca yeni hizmet binalarının inşaatı gibi fiziki yatırımlarla değil, fikren değişen pazar şartlarına ayak uydurmayı gerektiriyor. 1988 yılında ilk ecza depomuz olan Acar Ecza Deposu’nu Urfa’da açtık; 1997 yılında Adana Seyhan Ecza Deposu, 1999 yılında İzmir Ege Ecza Deposu ve son olarak 2003 yılında Ankara Seymen Ecza Deposu’nu Acar Ecza Grup ailesine kattık. Tüm bu süreçte -özellikle Ankara’da- gördük ki, eğer kendinize ait özel bir binada çalışmıyorsanız rahat edemiyorsunuz. Bu problemi yaşamamızın üzerinden bir sene sonra, şu anda açılışını yaptığımız Ege Ecza Deposu’nu satın aldık. Urfa’da yeni bir hizmet binası için çalışmalar yapılıyor. Geriye bir tek Adana kalıyor. Rahat bir çalışma ortamı, ekibimizin de müşterilerimize daha kaliteli hizmet ETKİNLİK EGE ECZA DEPOSU AÇILIŞI Acar Ecza Grup’un önceliği, veteriner hekimlerin ihtiyaçlarına hızlı geri dönüşlerle cevap verebilmek. Ege Ecza Deposu, 38 personeli, 6’sı soğuk zincir aracı olmak üzere 25 araçlık hizmet gücü ile İstanbul’dan Eskişehir’e Afyon’dan Antalya’ya, çok geniş bir yelpazede veteriner hekimlerimize hizmet götürmekte. götürmesine olanak sağlıyor. Geleceği planlayan ve işimizi geçici bir heves olarak görmeyen bir şirket olarak; yıllar sonra da bu sektörde bugünkü yüksek kalite ile hizmet vermek için herşeyi doğru yapmaya ve yatırımlarımızı bu yönde şekillendirmeye çalışıyoruz. 1988 yılından bu yana, bulunduğunuz yere bakarsak; hayal ettiğiniz noktada mısınız? Yoksa her zaman hedefleriniz daha mı büyük? “Hedefe varmak” diye bir şey olduğunu düşünmüyorum. Çünkü hedefe varmak için aldığınız yol esnasında, şartlar ve hedefler sürekli olarak değişir; hedeflerin üstüne hep daha çok koymanız gerekir. Zaten durdu- İNFOVET 66-67 ğunuz ve ben oldum dediğiniz anda işiniz biter, geriler ve yok olursunuz. Bu nedenle, Acar Ecza Grup olarak, hedeflerimize varmadan yeni hedefler belirliyoruz. Hayat boyu koşacağımız belli... Türkiye veteriner sağlık sektörüne bakarsak; veteriner hekimlerin Acar Ecza Grup’u tercih etmesinin en belirleyici nedeni nedir? Bu işe ilk başladığımız yıllara dönmek isterim... Biz hiçbir zaman bu işin geçici olacağını düşünmedik. Küçük ama süreklilik arz edecek kazançlarla yetinmeyi her zaman bildik; hep azın üzerine koyduk. İş dünyasındaki arkadaşlarıma da her zaman söylediğim şey şudur; para kazanmak istiyorsanız, kafanızda şekillenen hedef rakamları tek seferde kazanmaya çalışmayın. Bu rakamı 12 eşit aya bölün ama en azından her ay cebinize ne gireceğini bilin. Salt para kazanma sevdası kaliteli hizmetin önüne geçen bir şeydir. Acar Ecza Grup olarak bu gerçeği benimsediğimiz için sadece müşterilerimize daha kaliteli hizmet sunmak ve onların isteklerine daha iyi cevap vermek için uğraşıyoruz. Teknoloji ile aynı çizgide ilerlemeye gayret gösteriyoruz. Pazar sürekli değişiyor; pazar hızla değişim gösterirken siz çizginin dışına çıkarsanız kaybeder, pazara ne kadar uyum sağlarsanız o kadar ilerlersiniz. TOPLANTI MSD Stratejik İş Ortakları Programı MSD, yumurtacı sahada stratejik bir partner MSD Hayvan Sağlığı, Double Tree Otel Kayseri’de yumurtacı sahada hizmet veren kanatlı veteriner klinikleri ve ecza depolarındaki iş ortaklarını bir araya getirdi. MSD Hayvan Sağlığı Genel Müdürü LydIe Roux, yaptığı açılış konuşmasında iş ortaklarının destekleri için teşekkürlerini sundu. İNFOVET 68-69 MSD Hayvan Sağlığı’nın 21-22 Aralık tarihlerinde gerçekleştirdiği Stratejik İş Ortaklığı Platformu, MSD Hayvan Sağlığı Genel Müdürü Lydie Roux’un açılış konuşması ile başladı. Roux, iş ortaklarına toplantıya gösterdikleri katılım için teşekkürlerini sundu. Bir buçuk gün süren Stratejik İş Ortaklığı Platformu’nda MSD Ortadoğu Teknik Müdürü Dr. Husam Bakri ve Avrupa Kanatlı Teknik Müdürü Pieter Kuhne, “Protektotip Konsepti’nin Yumurtacı Sahadaki Ortadoğu Başarısı” ve “Protektotip Konsepti’nin Yumurtacı Sahaya Ekonomik Getirisi” konulu sunumlarını katılımcılarla paylaştılar. MSD Hayvan Sağlığı Kanatlı Bölüm Müdürü Mustafa Söylemez, MSD Hayvan Sağlığı’nın kısa bir tanıtımı ile birlikte, kanatlı pazarında dünyada yaşanan son gelişmeler, MSD’nin buradaki yeri ve pazar beklentileri hakkında bilgi paylaşımında bulundu. Katılımcıların oldukça ilgisini çeken bu oturumlarda altı çizilen konular şunlardı: Türkiye, yumurta ihracatında dünya üçüncüsü Kanatlı Bölüm Müdürü Mustafa Söylemez, Türkiye’nin dünya yumurta sahasında yeri ve MSD’nin Avrupa pazarındaki yerinden bahsetti. ABD ve Hollanda’da sonra dünyaya yumurta satan üçüncü ülke olan Türkiye’de, kişi başına yumurta üretimi son 5 yılda % 48 artarken, kritik konunun bu değerli ve büyük potansiyelin doğru ve verimli bir şekilde kullanılabilmesi olduğuna değindi. MSD Hayvan Sağlığı’nın yumurtacı saha için geliştirilmiş zengin ürün portföyü ile 2017’de pazarın ve müşterinin ihtiyaçlarını baz alarak sahada olacağının sinyallerini verdi. Aynı gün MSD Hayvan Sağlığı Teknik Müdürü Mete Can Aydın, “ILT’ye Karşı Mücadelede Kanıtlardan Uygulamaya” başlıklı sunumu ile dünyada yapılan güncel çalışmaları katılımcılarla paylaştı. Toplantının ikinci günü MSD Hayvan Sağlığı Ürün Müdürü Banu Altun, MSD Yumurtacı Sağlık Programı’nı katılımcılara tanıttı. MSD Hayvan Sağlığı Kanatlı İş Birimi ekibi MSD Ortadoğu Teknik Müdürü Dr. Husam Bakri MSD Hayvan Sağlığı Avrupa Kanatlı Teknik Müdürü PIeter Kuhne Toplantı kapsamındaki sunumların her biri, katılımcıların ilgisini çekecek içerik ve nitelikteydi. MSD Hayvan Sağlığı Kanatlı Bölüm Müdürü Mustafa Söylemez Katılımcılar Stratejik iş Ortakları Platformu panosuna imza attılar. Enfeksiyöz Bronşitis bugün hala dünyanın en önemli problemlerinden biri Enfeksiyöz Bronşitis dünyada halen büyük bir problem teşkil etmektedir. Bunun sebeplerinin başında; dünyada geniş yayılım göstermesi, hastalık etkeninin rekombinasyon özelliğine sahip bir RNA virüsü olması, Enfeksiyöz Bronşitis tablosunu şiddetlendiren diğer hastalıklar (New Castle Disease, Avian Influenza), hastalığın farklı tiplerinin varlığı ve çok farklı tipteki serotiplerin sayısında artış olması geliyor. Enfeksiyöz Bronşitis’e karşı Ortadoğu’da 16 senedir aynı koruma yaklaşımı var Dr. Husam Bakri, 16 senedir çok farklı varyant tiplerinin mevcut olduğu Ortadoğu sahasında kuluçkada Mass ve sahada varyant tip aşı uygulamasının yapıldığını ve başarılı sonuçlar alındığını belirtirken, bölgede yapılan saha çalışmaları ve sonuçları ile ilgili katılımcılara detaylı bilgi verdi. 2015 yılında 1.7 milyar hayvan aşılandı Dr. Husam Bakri, 2015 yılında Enfeksiyöz Bronşitis’e karşı 1.7 milyar hayvanın protektotip konsepti ile aşılandığını bildirdi. Aşılama yapı- lan broiler, damızlık ve yumurtacı sürülerde ölüm oranları azalırken, performans parametrelerinde gelişme, antibiyotik kullanımında azalma, yalancı yumurtacı sendromu vakalarında azalma görüldüğünü belirtti. Türkiye’nin ilk yumurtacı sağlık programı hayata geçiriliyor Kanatlı Ürün Müdürü Banu Altun, MSD Yumurtacı Sağlık Programı’nın içeriği, basamakları ve programın sahaya katacağı değerleri paylaştı. Sahanın ihtiyaçlarına uygun olarak hazırlanan program, katılımcılardan ilgi gördü. Bacillus subtilis C-3102; yakın zamanda Avrupa Komisyonu tarafından yumurtacı tavukların kullanımı için onaylandı. Tüy gagalama problemi: Probiyotik desteği yardımcı olabilir Probiyotikler sağlıklı bağırsak mikroflora popülasyonunun oluşmasına ve gastrointestinal patojenlerin kontrol altına alınmasına yardımcı olur; gagaları kesilmemiş tavukların gelecekteki verimliliklerinin ve performanslarının artışını destekler. Çeviri: Veteriner Hekim Gizem Kutun Gaga kesme, tüy dökme insidansını azaltmak için sıklıkla kullanılan bir yöntemdir. Ancak bu uygulama 2018 yılı itibariyle Avrupa Birliği’nin tamamında yasaklanacaktır. Kesilmiş gagaların, yem alımının artması başta olmak üzere birçok olumlu yan etkisi vardır. Yasağın yürürlüğe konulması ile birlikte, kanatlı sektörü gaga kesimi yerine konulabilecek birçok çözüm arayışına yöneldi ve probiyotiklerin bu çözümün bir parçası olabileceği ortaya konuldu. FAO’nun 2016 yılındaki yayınladığı son rapora göre; probiyotikler çeşitli mekanizmalar yolu ile gastrointestinal patojenlerin kontrol edilmesine ve/veya çiftlik-kümes hayvanlarının performansını ve verimliliğini iyileştirmeye İNFOVET 70-71 yardımcı oluyor. Bağırsak sağlığı ve yumurtacı tavukların performansı daima sektör içerisinde güncelliğini koruyan bir tartışma konusu olmuştur. Bu makalede, Bacillus subtilis’in canlı sporlarının bağırsak sağlığını ne gibi mekanizmalar yolu ile desteklediğini inceleyeceğiz. Erken dönemde genç tavukları destekleyin Probiyotikler, performansın zirvesinde; yani kanatlıların sindirim sisteminin mikrobiyal değişimlere çok daha hassas olduğu yüksek üretken dönemde yardımcı bir besleme aracı olarak kullanılabilir. Bu amaçla, Bacillus subtilis’in canlı sporları, yumurtlayan tavukların 19 ila 42 haftalık Beslenme açısından bakıldığında, yemleme ve besleme davranışının uyarılması, tüy dökümünün kontrol edilmesi açısından önemli bir rol oynamaktadır. KANATLI BESLEME şekil 1a. BacIllus subtIlIs C-3102, üretim periyodunun ilk evrelerinde yumurtacı tavukların performansını olumlu etkiler Yumurta ağırlığı (g) Şekil 1c. BacIllus subtIlIs C-3102, üretim periyodunun ilk evrelerinde yumurtacı tavukların performansını olumlu etkiler. *Anlamlı fark eğilimi (p<0.10), ** Anlamlı fark (p<0.05) *Anlamlı fark eğilimi (p<0.10), ** Anlamlı fark (p<0.05) Yumurta hacmi Yemden yararlanma (yem / yumurta hacmi) ilk üretim dönemlerinde test edilmiştir. Besleme başına 3x 108 CFU Bacillus subtilis C-3102 ilavesi yapılmış; yumurta ağırlığının hızlı bir şekilde yükseldiği, yumurta kütlesinin ve yemden yararlanmanın artığı sonucu elde edilmiştir (Şekil 1a-c). Ancak bazı sonuçlarda tavukların ağırlıklarının azaldığı gözlemlenmiş; bu sonuca yumurta üretimi için gerekli olan vücut rezervlerinin mobilizasyonunu yansıttığı yorumu yapılmıştır. Bununla birlikte, birbiriyle benzerlik gösteren yem tüketimleri ve gelişmiş performanslar, probiyotik alan gruptaki canlı tavuk ağırlıklarını olumsuz yönde etkilememiştir. Ayrıca, daha büyük yumurta, daha yumuşak yumurta kabuğu veya daha kötü kabuk kalitesi gibi sonuçlar da elde edilmemiştir. Kontrol grubunun ortalama % 0.52’si yumurta ile ilgili bozukluklar açısından hali hazırda çok düşük seviyedeydi; ancak 24. haftada % 0.37’lik bir ortalama ile probiyotik içeren grup için bu rakam çok daha düşük seyretti. İNFOVET 72-73 Yumurtalama periyodunu uzatmak Yumurtacı tavukları optimum koşullarda beslenmesi yumurta üreticilerinin kuluçka sürelerini 100 haftaya kadar uzatmalarını sağlar. Kuluçka performansını ve yumurta kabuğu kalitesini korumak, uzun ve üretken bir yaşam için kilit önem taşır. 120 yumurta tavuğu ile yapılan ikinci bir araştırmada, 1 kilogram yem başına 3 x 108 CFU Bacillus subtilis C-3102 ilavesinin etkileri, kanatlıların 19 ila 70. haftaları boyunca bir yıl süreyle izlendi. Probiyotik ilavesi tüm periyod boyunca, kuluçka randımanında yükseliş, yumurta ağırlığı ve kütlesinde artış ve yemden yararlanma oranında artış sağladı (Şekil 2). Ve benzer yem alımı, ilk denemedeki sonuçlar ile paralel seyretti (probiyotik alan gruptaki tavukların ağırlığında her hangi bir azalma görülmedi). Probiyotik Kanatlı bağırsağındaki patojen yükünün katılmış yemlerle beslenen azaltılması daha kanatlıların 70. haftalarına iyi performansa kadar ölçülen protein, lif olanak sağlar. 42 fta Ortalama Ha Ha fta 34 38 30 fta fta Ha Ha 22 26 fta fta Ha Ha 42 fta Ortalama Ha Ha fta 34 38 30 fta fta Ha Ha 22 26 fta fta Ha Ha 42 fta Ortalama Ha Ha fta 34 38 30 fta fta Ha Ha 26 fta Ha Ha fta 22 Kontrol Bacillus subtilis *Anlamlı fark eğilimi (p<0.10), ** Anlamlı fark (p<0.05) şekil 1B. BacIllus subtIlIs C-3102, üretim periyodunun ilk evrelerinde ymurtacı tavukların performansını olumlu etkiler. GENÇ TAVUKLARI UNUTMAYIN! Yarka yumurta tavuğu haline geldiğinde, metobolik değişiklikler meydana gelir. 15.-18. haftalık dönemde kanatlılar yeni kümeslere taşınır ve rasyon yumurta tavuğunun gereksinimleri yönünde değiştirilir. Yumurtlama yüzdesinde hızlı artışın sonunda, 24.26. haftalık dönemde bu yüzde zirveye ulaştığında tavuklar henüz yeteri kadar yetiştirilmemiş olurlar. Beslenme uzmanlarının başlıca odak noktası da tam olarak bu konu üzerinedir; gençlerin erken safhasındaki beslenme desteği. KANATLI BESLEME Şekil 2. Yemden yararlanmada, tavuk ağırlığında ve yumurta kabuğu kalitesi üzerinde olumsuz bir etki gözlenmeksiniz, tüm periyod boyunca probiyotik alan kanatlılar daha *Anlamlı fark eğilimi (p<0.10), ** Anlamlı fark (p<0.05) dirençli yumurtalar üretir Yumurta ağırlığı (g) SAĞLIKLI BAĞIRSAK & SAĞLIKLI KANATLILAR Hafta Kontrol Hafta Bacillus subtilis Bacillus subtilis C-3102 mikroskobisiÖ ve külün görünür sindirilebilirliğinin belirgin şekilde yükselmesi; yemden yararlanmanın artışıyla birlikte tavukların performanslarının da arttığı şeklinde yorumlanabilir. Yemlerinde Bacillus subtilis bulunan tavukların, kontrol grubuna kıyasla yumurtlama periyodları boyunca, devamlı yüksek yumurta ağırlığına sahip olduğu görülmüştür (Şekil 2). Pratikte, yumurta büyüklüğündeki artış kabuk kalitesi ile negatif korelasyona sahiptir. Bununla birlikte, deneme sonuçları büyük yumurtaların, kabuk kalınlığında ve yoğunluğunda bir farklılık olmadığını göstermiştir. Bu arada kırılma direnci sayısal olarak daha yüksekti ve probiyotik grupta yumurta bozuklukları (kırık, pis, şekilsiz ve satılmaz yumurta) miktarı, kontrol ve probiyotik grubun sırasıyla% 0.64 ve% 0.46 ile anlamlı olarak düşüktü. Bağırsak patojenleriyle savaşmak için Bacillus subtilis Yumurtacı tavuğun performansı, bağırsak patojenlerinin ortaya çıkması ile çok hızlı bir şekilde bozulabilir. Hayvanın yem alımında İNFOVET 74-75 değişim yaşanması, dışkının renginin ve bileşiminin değişimi ve sürünün genel canlılığı bağırsak sağlığı ile ilgili yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunun ilk işaretleridir. Bağırsak mikroflorasının bozulması, Clostridium perfringens, E. coli, Salmonella spp. ve Campylobacter spp etkenleri bakımından da kanatlıların duyarlılıklarının artması ile sonuçlanır. E. coli, Salmonella spp. ve Campylobacter spp., aynı zamanda gıda güvenliği ve zoonotik hastalıklarla ilişkilidir. Yumurta tavukçularının, ilaç kalıntı sürelerinden ötürü antimikrobik ajanları kullanma imkanları çok sınırlıdır. Birçok deneme sonucu, en yaygın görülen Clostridium perfringens, Salmonella, E.coli ve Campylobacter gibi patojenleri azaltma, hatta yok etme özelliği olduğu için B. subtilis’in yumurtacı tavuklarda uygulanması güvenli ve pratik bir seçenek olabileceğini ortaya koyuyor. Tüy yolma ve gaga kesme yasağı Schothorst Feed Research yakın zamanda, gaga kesimi yapılmamış 17 ila 86 haftalık Sağlıklı bir bağırsak; yumurta performansı, kabuk kalitesi ve gıda güvenliği için gerekli en iyi besinlerin ve minerallerin emilimini sağlar. Bağırsağın toplam mikrobiyal popülasyonu yem sindirimine yardımcı olur ve konakçıyı patojen kolonizasyonuna karşı korur. Bu lokal flora bakterileri, besin maddeleri ve bağırsak epitelindeki bağlanma alanları için patojenik olan mikroorganizmalarla rekabet eder; konağın bağışıklık yanıtını pozitif yönde destekler ve patojenlerin üremesini kontrol etmek için metabolitler üretir. Normal bir bağırsakta şekillenen mikrobiyotik rahatsızlıklar, doğuştan sahip olunan koruyucu mekanizmalarla azaltılır ve patojen bakterilerin sindirim sistemine bağlanma ve kolonileşme potansiyeli bu şekilde artırılabilir. Yapılan araştırmalar, kanatlı yemlerine katılan canlı Bacillus subtilis sporlarının, flora bakterileri için bağırsak ortamını optimize ettiğini göstermektediR. KANATLI BESLEME 1 ocak 2018 Tüm Avrupa Birliği ülkelerinde gaga kesimi yasaklanacak Dekalb-White tavukların performans ve refah düzeylerini araştırdı. Gagaların müdahale edilmemiş grup, müdahale edilmiş kontrol grubuna kıyasla, araştırma süresi boyunca artan yem tüketimi göstermiştir. Deneme sürecinin başında bir günde bir yumurta tavuğu 3 gram yem tüketirken, deneme süresi sonunda bu rakam 17 grama çıkmıştır. Kontrol grubu stres belirtileri göstermiş; mortalite oranları ve enerji kullanımları artmıştır. Kontrol grubundaki yüksek yem alımı, yalnızca yumurta üretimi üzerine olumsuz etkileriyle ele alınmaz; 32 haftada görülen zayıf tüy yapısıyla da ilişkisi dikkate alınır. Söz konusu artan enerji alımı, artan bakım gereksinimlerinin yerine getirilmesi için kullanılmakta; aynı zamanda vücut ısısını düzenlemek için gerekli olan ekstra enerji talebi ile de açıklanmaktadır. Gagası kesilmemiş yumurtacı tavuklar için beslenme çözümleri Beslenme açısından bakıldığında, yemleme ve besleme davranışının uyarılması, tüy dökümünün kontrol edilmesi açısından önemli bir rol oynamaktadır. Diyetin seyreltilmesi, kanatlıların beslenmesi süresini artırır -örn; rasyona çözünmez lif eklenmesi-. Lif, bağırsak motilitesi ve doyma üzerinde olumlu bir etkiye sahiptir. İNFOVET 76-77 Rasyona lif eklemenin yanı sıra, beslenme davranışını ve lif alımını artırmak için kümeslere küçük yonca yaprakları koymak/serpmek de yaygın olarak başvurulan bir yöntemdir. Tüy yolma davranışını kontrol altında tutmak için sağlık bir bağırsak mikroflorası gereklidir. Diyetteki noksanlıkları tavukları çevreyi keşfetmeye iter ve tüy yeme aktivitelerini artırabilir. Normalde de, rasyon kompozisyonu yumurta tavuğunun gereksinimlerine göre hazırlanır. Diyet kompozisyonu ve tavuğun gereksinimleri arasındaki denge, zayıflayan tüylerin telafisi için enerji ihtiyacının artması ve/veya patojenlerin bağırsağa hakim olması ve spesifik besin maddelerine olan talebin artması ile birlikte kolayca bozulabilir. Tüy yolmaya bağlı artan stres seviyesi, bağırsak mikroflorasını değişimlere yatkın hale getiren bir faktördür; normal ve koruyucu olan mikrofloranın ve bağışıklık sisteminin bastırılmasına neden olur. Probiyotikler ise sağlıklı bağırsak mikroflora popülasyonunun oluşmasına ve gastrointestinal patojenlerin kontrol altına alınmasına yardımcı olur; gagaları kesilmemiş tavukların gelecekteki verimliliklerinin ve Kanatlı hayvanlarda tüy yolma, ekonomi performanslarının artışını ve hayvan refahı destekler. aşısından önemli bir konudur. Kaynak: All About Feed Tüyleri yolma, tavukların sırt, göğüs ve kuyruk bölgelerinde tüylerin kaybedilmesine neden olur. Daha şiddetli olgularda ise, derilerinde yaralara sebebiyet verebilecek bir kanibalizm davranışına dönüşür. Tüy yolma/çekme çok faktörlü bir sorundur; gaga kesimine alternatif çözümler bu faktörlerin başında gelen çevresel değişimler, korku (erken yaşam deneyimleri), genetik ve beslenme kombinasyonları göz önünde bulundurularak üretilmelidir. GEZİ VAN - IĞDIR Saat 03.30 Doğum başladı Yeni yılın ilk sayısında yine yollardayız... ülkemizin en doğusunda mesleklerini icra etmeye çalışan veteriner hekimlerimizle... Dışarısı -27, telefon çalıyor. Doğum başladı! Gitmesen olmaz, vicdanın el vermez... Haber: Burak Keçeci, Tugaycan Tok / IAT Derleme: Veteriner Hekim Gizem Kutun Gezilerimizde, hekimlerimizin zorlu kış şartlarında vermiş oldukları mücadeleyi yerinde gözlemleme şansımız oldu. Veteriner hekim her yerde veteriner hekimdir” sloganıyla başlamıştık gezilerimize... Veteriner hekimlerimizin sesi olduk; Ağrı’dan Edirne’ye Samsun’dan Adana’ya kadar karış karış gezdik Türkiye’yi... Meslektaşlarımızı kliniklerinde ziyaret ettik ve mikrofon uzattık, dertlerini dinledik ve sesleri olduk; olmaya da devam edeceğiz. 2017 yılının ilk sayısında IAT ekibimizle yine yollara düştük. Zorlu kış şartlarında ülkemizin en doğusunda mesleklerini icra etmeye çalışan veteriner hekimlerimizin yanındaydık. Van’ın ilçelerine gittik; Türkiye’nin en soğuk üç ilçesinden biri olan Çaldıran’dı ilk durağımız. Sabahın 07.30’unda hayvan pazarında bulduk kendimizi; hava -27... Aracımızın kapısını açtık ve yüzümüze vuran soğukla ilk karşılama Mustafa Ağa’dan... 200 koyunu var Mustafa Ağa’nın: “Gardaş hoşgeldiniz! Şansınıza bugün hava cennet gibi”. Gel de şaşırma; -27’ye cennet gibi bir hava deniliyordu. Sohbet uzadıkça, havanın -35-40’ları bulduğundan bahsetti. Son 4-5 aydır fiyatlar iyi dedi. “Koyunun çiftini 1.350 liraya satabiliyoruz”; gülümsüyordu... Çünkü 6 ay önce fiyatlar 800 lira civarındaydı. Hayvan pazarından çıktıktan sonra kliniklerimize ziyaretlerimiz başladı. Kışın zor şartlarında bir canlıyı yaşatabilmek için doğayla verilen mücadeleyi dinledik hekimlerimizden. Gece saat 02.00 ve bir telefon çalıyor: “Hekim yetiş! Doğum başladı”. Çaldıran’da Veteriner Hekim Özay İlhan anlatıyor: “Gitmesem olmaz, vicdanım rahat etmez! Ya yavru ölü doğarsa, ya inek doğuramazsa, ölürse...”. Bu mesleği yapıyorsanız gerçekten vicdan sahibisiniz demektir. Dışarısı -30 derece, köy 70 km uzakta. Son 2 km’yi yürüyerek gideceksiniz. Gidiyoruz ve doğum gerçekleşiyor; çok şükür anne de yavru da sağlıklı. Para mı? Ne parası? “Allah razı olsun hekim gardaş” lafını alırsınız yanınıza, eve gidene Saba kendimizi; ha uk ld bu a nd rı’ za Pa n va ay H n ra dı hın 07.30’unda Çal Gezilerimizin en can alıcı konusuydu ampirikler. Van ve Iğdır pazarları İran’dan gelen kaçak ilaçlarla dolu. Bu ilaçların %70’i antiparaziter ilaçlar. her evde bu ilaçlara rastlamamız mümkün. İNFOVET 80-81 kadar üşümezsiniz. İşte bu kadar yüce bir mesleğin mensubuyuz. KURTAR BAKALIM HAYANCILIĞI, NASIL KURTARACAKSAN? IAT ekibimizden Burak Keçeci ve Tugaycan Tok’la ziyaretlerimize devam ediyoruz. Van hayvancılığı büyük deprem sonrası iyice yara almış. İnsanlar TOKİ’nin yaptığı evlere yerleşince hayvancılıktan iyice uzaklaşmış, bir de sigortalı işte çalışma mecburiyeti girince işin içine, hadi bakalım kurtar Van hayvancılığını nasıl kurtaracaksan... Çaldıran, İran sınırına 20 km olan bir ilçemiz. En uç noktalardayız diyebiliriz. Muradiye, Erciş, Çaldıran hattında çalışan veteriner hekimlerimizin telefonları gece çalmalarıyla meşhur. Genellikle doğuma gidiyorlar. İlçelerde kapasiteli bir hayvancılık yapılmadığı için hanelerde 3-5 inek, 40-50 koyun var. Dam (ahır) şartları oldukça yetersiz; bir de buna yetiştiricinin bilinçsizliği eklenince hoş geldin solunum yolu hastalıkları... Yetiştirici hayvanı üşümesin diye camı, pencereyi bacayı kapatıyor. İçeriye temiz hava girişi yok, sabah kapıyı bir açıyorsunuz yüzünüze çarpan keskin bir koku. Öyle bir koku ki, beş saniye bile dayanamazsınız... Düşünün; sizin beş saniye dayanamadığı- va -27... nız havasız bir ortamda hayvanlar 24 saat kalmak zorunda. Doğudaki hastalıkların bir çoğu bu sebepten dolayı gerçekleşen solunum yolu hastalıkları; maalesef oranı da azımsanamayacak kadar çok. KENDİNİ KORU, MESLEKTAŞINI KORU, MESLEĞİNİ KORU! Veresiye sorunu Türkiye’nin bir gerçeği. Artık bu sorunun Van’ı, İzmir’i kalmamış. Veteriner hekimlerimiz bu durumu kabullenmiş durumda; veresiye olmazsa hayatta kalamazlar. Aslında bu mesleğin en zor tarafı toplumun en alt kesimiyle muhatap olma zorunluluğu. Yılda iki defa mahsulünü satıp cebine para koyan bir kesimden bahsediyoruz. Elde yok avuçta yok. Hayvancılık mı? Yapmasa açlıktan ölecek çünkü başka iş yok. Kötü niyetli yetiştirici işin kolayını bulmuş, borcunu ödemek istemediği klinikten ilaç almıyor, diğer kliniğe gidiyor ve istediği ilaçları alabiliyor. Burada da defter kabarınca, diğer kliniğe... Oysaki meslektaşlarımızın birbirlerine en çok bağlı olması gereken durum bu değil mi? Bir klinikte borç hanesini kabartıp ortadan kaybolan kötü niyetli yetiştiriciye “ürün satma, kendini koru, meslektaşını koru, mesleğini koru; sen böyle yaparsan herkes böyle yapar!” sözüyle bitiriyoruz veresiye konusunu. IAT ekibimizden Tugaycan Tok ve Burak Keçeci, Genel Koordinatörümüz Barış Kolgu ile birlikte Veresiye sorunu Türkiye’nin bir gerçeği. Artık bu sorunun Van’ı, İzmir’i kalmamış. Veteriner hekimlerimiz bu durumu kabullenmiş durumda; veresiye olmazsa hayatta kalamazlar. İNFOVET 82-83 PAZARDA DOMATES-BİBER SATILIR; ANTİPARAZİTER İLAÇ DEĞİL Gezimizin en can alıcı bölümüydü pazar gezileri. Bir Türk geleneğidir pazar alışverişi; köylerden ürünler gelir, köylü mahsulünü satar, akşam olunca Allah bereket versin der ve evin yolunu tutar. Biz de pazardan aldığımız domatesleri, biberleri, ıspanağı afiyetle yeriz. Ama biz ilaç yemeyiz! Antiparaziterler, aşılar, antibiyotikler köy tezgahlarında satılamaz, teşhir edilemez; bu suçtur. Van ve Iğdır’da yaptığımız gezilerde hekimlerimizin en çok şikayet ettiği durum “ampirik” denilen klinikler. Ampirik klinik ne demek peki? Veteriner hekim olmayan, bu işin eğitimini görmemiş, farklı bir sektörün mensubu olan kişilerin diploma kiralayarak veya başka sektöre yönelmiş bir veteriner hekimin üzerine açtıkları klinik. Van röportajlarımız sırasında hekim arkadaşımız anlatıyor: _ İşi o kadar abarttılar ki, köylere tedaviye gidiyorlar, tohumlama yapıyorlar. _ Şikayet etmiyor musunuz peki? _ Evet onlarca şikayet dilekçemiz var ama sonuç koca bir sıfır. Van ve Iğdır gezilerimizin en can alıcı konusuydu ampirikler. Bu arada biz de bu tezgahlardan alışverişimizi yaptık. Veteriner kliniklerinde 11 liraya satılan bir ürünü 6 liraya satın aldık; ancak bu ürünün kliniğe gelişi bile 7 lira... Van ve Iğdır pazarları İran’dan gelen kaçak ilaçlarla dolu. Bu ilaçların %70’i antiparaziter ilaçlar. Allahtan aşı satışı çok fazla yok. Onu da ayakkabıcıdan bulabilirsiniz. Hadi gel de böyle bir ortamda kliniğini ayakta tut, Türk hayvancılığını hatta daha da ötesinde toplum sağlığını korumak için çalış, çabala... Verilen emeğe yazık değil mi? Sanırım bu durumda herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekiyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, meslek odaları ve diplomasını 500 lira için bu gibi yerlere kiraya veren arkadaşım; otur sen de düşün! SIRA HEKİMLERİMİZDE... Tendürek Dağları’ndan Iğdır’a geçtik. Burası gerçekten bizi zorladı; sis ve tipiye yakalandık. Bize söylenen “saat 14.30’a kalmadan geri dönün” idi. Söyleneni dinledik çünkü giderken ağzımız yandı. Iğdır‘ın ilk serbest veteriner hekimi olan Sadık Aras ve Aziz Demirci’yle röportajımızı yaptık, bölge sorunlarını dinledik. Hekimlerimizin zorlu kış şartlarında vermiş oldukları mücadeleyi yerinde gözlemleme şansımız oldu. Biz çok anlattık; şimdi de hekimlerimizin görüşlerini yazalım, bakalım neler anlatmışlar. Bir sonraki sayımızda farklı bir ilimizde görüşmek dileğiyle... GEZİ VAN - ÇALDIRAN Maalesef özelleştirmeler entegrasyonları bitirdi Çaldıran’da entegre bir tesisin varlığı söz konusu değil. Devlet bünyesindeki tüm tesisler özelleştirildi ve eski üretklenliğini kaybetti. İşin üzücü yanı, tüm bunlara alternatif bir atılımda bulunulmadı. Daha fakülteye başlamadan kurduğu veteriner hekimlik hayalini, fakülteyi bitirdikten sadece bir ay sonra Çaldıran’da hayata geçirmeyi başaran Veteriner Hekim Özay İlhan, 15 yıldır ilk günkü şevkle işini yapmaya devam ediyor. Çaldıran nasıl bir bölge? Ağırlıklı olarak hangi hayvanlar yetiştiriliyor? Çaldıran’da ağırlıklı olarak küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılır; koyun varlığı bakımından Türkiye’nin önemli ilçelerinden bir tanesidir ve 150 binin üzerinde bir varlık söz konusudur. Büyükbaş popülasyonu için konuşursak; 3-4 bin civarında süt ineği olduğunu söyleyebilirim. Toplamda ise yaklaşık 9 binlik bir büyükbaş popülasyonuna sahiptir. Duyduğumuza göre, bu yıl hayvan fiyatlarında biraz iyileşme yaşanmış? Sizce bu iyileşmeye neler imkan sağladı? Evet, fiyatlar geçen yıla nazaran daha iyi. Aslında şöyle söylemek gerekiyor, şu an fiyatlar olması gereken seviyede. Fakat Türkiye’nin bir hayvancılık gerçeği de var. Artık bölgemize kadar Angus, Hereford, Şarole gibi ithal sığır ırkları girdi. Özellikle son zamanlarda, tarım ve hayvancılıkta, kendi kendine yeten bir ülke pozisyonundan hızla uzaklaşıyor oluşumuz fiyatların stabil olup olmayacağı konusunda endişe yaratıyor. Çaldıran’da, bir entegre tesis varlığına sahip mi? Şu anda ilimizde bir entegre tesisin varlığı söz konusu değil. Geçmiş yıllarda, devletin bünyesinde Van Et isminde bir tesis vardı; ancak Van Et özelleştirildikten sonra eski üretkenliğini kaybetti. Şu anda, bölgeye katkısı olan bir tesis değil; ne yazık ki buraya dışarından et dahi gelmekte ve işlenmekte. Bunun yanı sıra, bir Et-Balık Kurumumuz kapatıldı, bir diğeri ise büyük ihtimalle özelleştirme ile karşı karşıya. Hatta, en son aldığımız haberlere göre de Tuşba Belediyesi’ne devredilmiş. İşin üzücü yanı, tüm bunlara alternatif bir şey yapılmamış olması.Yine, bölgemizde vaktiyle devlet eliyle kurulmuş olan Van Süt Fabrikası da özelleştirildi. Şu anda hiçbir şekilde entegre et tesisi ve süt tesisi söz konusu değil. İran ve Van Merkez’e ne kadar uzaklıktayız? Çaldıran da diğer sınır şehirlerimiz gibi kaçak hayvan girişi sorunuyla karşı karşıya mı? Çok yakınız; 20 km sonra İran sınırına ulaşabilirsiniz. Birçok köyümüz İran ile sınır. Sınırdan 65 km sonra da İran’daki şehirlere ulaşabiliyorsunuz. Kaçak hayvan problemini biz de yaşıyoruz. Ancak bu problem, sınıra yakın olmamız bahanesiyle açıklanamaz. Kaçak hayvan girişi tamamen güvenlik sorunu ile alakalıdır. Bir Türkiye gerçeği; veresiye… Tahminimce sizin de başınız çok ağrıyor. Veteriner Hekim Özay İlhan, “Çaldıran’da şu anda hiçbir şekilde entegre et tesisi ve süt tesisi söz konusu değil. Çünkü, vaktiyle devlet eliyle kurulmuş olan tüm entegre et ve süt tesisleri özelleştirilerek yok edildi.” Veresiye, veteriner hekimlerin en temel ve çözümsüz problemi diyebilirim. Ancak bir gerçek daha var ki o da; hayvan sahiplerinin adeta aileden biri gibi olmaları. Çaldıran’da profesyonel anlamda hayvancılık yapan bir tesis yok, daha ziyade aile işletmeciliği. Bu nedenle zoraki ve çekinerek istediğiniz borç için bugünler yarınları takip ediyor. Veteriner ne yazık ki borç listelerinin en sonunda, sanki veteriner ilacı bedava satın alıyor, sanki veterinerin verdiği hizmetler bedavaymış gibi. Peki, kışın en çok hangi konularda zorlanıyorsunuz? Zaman zaman yollarımız günlerce kapanıyor. Elbette bölge halkı, bu konuda tecrübeli. Fakat ister istemez, seyahatlerimiz esnasında 1-2 km araçsız gitmek zorunda kalabiliyoruz. Bu tip durumlarda da ekipmanımızı sırtlayıp yolumuza devam ediyor ve bir şekilde ahıra ulaşmayı başarıyoruz. İNFOVET 84-85 GEZİ VAN - MURADİYE Kışın yıkıcılığının önüne geçmek çok zor Muradiye’nin kış şartları çok ağırdır. Bu aylarda, hiç ulaşamadığımız köyler vardır. Acil güç doğum için çağrıldığımızda, kar nedeniyle gidemediğimiz ve müdahalede bulunamadığımız birçok yer olur. Aktif olarak 7 yıldır Van Muradiye’de klinisyenlik yapan Veteriner Hekim Hamidullah Okçu, ağır kış şartlarında en ücra köylere kadar hizmet vermeye çalışıyor. Muradiye hayvancılığını biraz anlatır mısınız? Muradiye’de ağırlıklı olarak küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılmakta. Muradiye merkez ve merkeze bağlı köylerde tahminen 250 bin küçükbaş hayvan varlığı söz konusu. 15-20 bin arasında da büyükbaş hayvan varlığı olduğunu söyleyebiliriz. Peki, Muradiye’nin zorlu kış şartları ile nasıl mücadele ediyorsunuz? Muradiye’nin kış şartları çok ağırdır. Bu aylarda, hiç ulaşamadığımız köyler vardır. Acil güç doğum için çağrıldığımızda, kar nedeniyle gidemediğimiz ve müdahalede bulunamadığımız birçok yer olur. Bazı dağ köylerinde de aynı zorlukları yaşarız. Sırf, bu zorlu kış şartlarından dolayı buzağı ve kuzu ölümleri şekillenir. Ancak ne yazık ki kışın yıkıcılığının önüne geçemiyoruz ve iklime bağlı kayıplar veriyoruz. Yetiştiriciler en çok hangi vakalar için size başvuruluyor? Kışın ağırlıklı olarak solunum yolları hastalıkları ve metritis vakaları; genel olarak ise, güç doğum ve pneumoni olguları için bize başvuruyorlar. Mastitis de karşımıza çıkıyor ama bölgemizde çok fazla süt ineği yetiştirilmediği için bu sayı sınırlı. Veresiye meselesinde, Muradiye’yi de diğer ilçelerin dışında tutamayız diye düşünüyoruz. Haksız mıyız? Kesinlikle dışında tutamayız. Bizim de ciddi seviyelerde başımızı ağrıtan bir veresiye sorunumuz var. Özellikle yeni klinikler, tutunmakta zorluk çekiyor; çünkü sistemi oturtmak en az 5 senenizi alıyor. Borçlarını ödemeyenlerin üzerini çiziyorsunuz ve geriye kalanlarla yolunuza devam ediyorsunuz. Önemli olan da bu müşteri portföyünü oluşturabilmek. Bu konuda meslektaşlar arasında bir birlik ve beraberlik söz konusu mu? Üç sene öncesine kadar birliğimiz gayet iyiydi. Daha sonra işin içine ampirikler girdi. Veteriner hekim olmayan bu insanlar, yetkileri dışında ilaç satmaya başladılar. Hatta bazen daha ileriye gittiler; hayvanları tedaviye etmeye ve tohumlama gibi uygulamalar yapmaya başladılar. Bahsi geçen bu uygulamaların hiçbir tanesi yasal değil. Biz düzenli olarak BİMER’e şikâyette bulunuyoruz. Ancak bir şekilde bu usulsüzlüğe kılıf uyduruluyor. Ya diploma kiralıyorlar ya da haftanın 2-3 günü uğrayacak bir hekim buluyorlar. Bir şekilde işlerini yürütüyorlar. Dediğim gibi, BİMER’e sayısız şikâyette bulunduk; ancak bir noktadan sonra sizin de elinizden yapacak bir şey gelmiyor. Aslında, temelde veteriner hekimlerimizde bir sorun var. Bir nebze deontolojiden kendine pay biçmiş bir hekim, bu yolsuzluğa ortak olmaz ve hayır der. Bölge hayvan hareketlerinin yoğun olduğu bir bölge mi? Kaçak hayvan geçişleri oluyor mu? Veteriner Hekim Hamidullah Okçu, “Bazı dağ köylerinde yaşadığımız zorluklar çok büyük. Sırf, bu zorlu kış şartlarından dolayı buzağı ve kuzu ölümleri şekillenir. Ancak ne yazık ki, kışın yıkıcılığının önüne geçemiyoruz ve iklime bağlı kayıplar veriyoruz.” İNFOVET 86-87 Kaçak hayvan geçişleri oluyor ama eskiye nazaran biraz azaldı. Giriş olmasa da, buradan her halükarda dışarıya hayvan sevkiyatı gerçekleşiyor. Bu da yaz aylarında şap gibi enfeksiyöz hastalıkların insidansında ciddi yükselişlere neden oluyor. Örneğin, iki sene önce Muradiye’de antraksla karşılaştım; bunun açıklanabilir tek bir nedeni vardı, o da hayvan geçişlerinin yoğunluğu. Dolayısıyla daha önce görmediğimiz hastalıklar bile karşımıza çıkabiliyor. GEZİ VAN - MURADİYE Gitmeseniz olmaz; vicdanınız rahat etmez! Kış şartları çok ağır. Özellikle doğumlar zorlu. Gece yarısı, 40 km uzaklıktaki köy yollarına düşmeniz gerebiliyor. Aslında doğuda hekimlik yapmanın en zor yanı bu... Veteriner Hekim Erkan Kaya, 2010 yılında fakülteden mezun olduktan sonra cerrahi alanında yüksek lisans eğitimini tamamlamış ve ardından Van Muradiye’de büyük mücadeleler gerektiren bir klinisyenlik macerasına atılmış. Muradiye’nin hayvan potansiyeli ne durumda? Ağırlıklı olarak hangi hayvan türleri yetiştiriliyor? Muradiye’de 2010 yılından sonra hayvancılık sektörü çok geriledi. Tahmini hayvan varlığı aşağı yukarı 5-10 bin arasında. Neredeyse hayvan kalmadı diyebiliriz. Var olanın da % 80 kadarı küçükbaş, % 20 kadarı ise büyükbaş. Yani, büyükbaş çok az; her evde bir ya da iki tane… Türkiye’nin sorunu veresiye… Yetiştiricileri veresiye yapmaya iten nedenler sizce nelerdir? Muradiye’de yetiştirici yılda iki defa para kazanır. İlk olarak yılın 9. ayında yetiştirici kuzularını satar; ikinci olarak da 4. ve 5. aylarda devletten hayvan destekleme parası alır. Muradiye’de para ancak bu iki dönemde olur. 5-6 ay veresiye çalıştıktan sonra da, o parayı vermeye elleri girmez ve alacakları toplamak gittikçe zorlaşır. Bakiye şiştikten sonra, bahaneler uydurulur ve başka hekimle çalışmaya başlanır. Muradiye küçük bir ilçe ve halihazırda 6-7 adet veteriner kliniği olduğu düşünülürse bu senaryoyu yaşamak kaçınılmaz. Peki bu hekimler arasında çözülecek bir sorun değil mi? 2011-12 yılları arasında meslek aşkıyla doluydum. Burada çok toplandık, çözüm üretmeye çalıştık. Ama sonuç elde edemediğiniz bir noktada mücadeleden de soğuyorsunuz ve bir yerde tıkanıyorsunuz. En büyük sorun beraberliğin yürütülememesi. Muradiye ve köyleri bulundukları coğrafya gereği kışları zor geçiriyor olmalı… Kış ayının en zor yanı sizce nedir? Van Muradiye’yi iki kısım şeklinde ele almak daha doğru olur. Ovadaki köyler ve Sarımehmet Köyü ile çevresindeki köyler… Sarımehmet ve merkez arası 50-55 km uzaklıkta ve dolayısıyla acil olmadığı sürece bu tarafa çok sık uğramıyoruz. Ama ova köylerinin en uzağının merkeze uzaklığı 20-30 km arasında. Kış şartları çok ağır. Özellikle gece gidilen doğumlar çok zorlu. Gece yarısı telefonunuz çalar ve 40 km uzaklıktaki köy yollarına düşmeniz gerebilir. Aslında doğuda veteriner hekimlik yapmanın en zor yanı da budur. Gitmeseniz olmaz; vicdanınız rahat etmez... Kış aylarında en çok hangi vakalar karşınıza çıkıyor? Solunum yolları hastalıklarıyla sık karşılaşıyor musunuz? Veteriner Hekim Erkan Kaya, “Kışın en çok güç doğumlar için telefonumuz çalıyor. Diğer basit vakalar için ise, ancak telefonda ilaç önerisinde bulunabiliyoruz. Yani mecburi olarak sadece güç doğumlara gidebiliyoruz.” İNFOVET 88-89 Az önce bahsettiğim gibi, kışın en çok güç doğumlar için telefonumuz çalıyor. Diğer basit vakalar için ise, yetiştiriciye ancak telefonda ilaç önerisinde bulunabiliyoruz. Yani mecburi olarak sadece güç doğumlar için yollara düşüyoruz. Bunun dışında, solunum yolları hastalıklarıyla şahsi olarak sık karşılaşmıyorum diyemem. Bunu durumu da kendimce şöyle açıklayabilirim: Ben aslen Muş Malazgirtliyim ve orada hayvan popülasyonu Van Muradiye ile karşılaştırılmayacak düzeyde yüksek. Malazgirt’in 100 başlık bir ahırı ile Muradiye’nin 3-4 ineğini koyduğu ahırı düşünün; elbette hava kullanımında bir kısıtlanma yaşanmadığı için çok fazla solunum yolu hastalıkları ile karşılaşmıyoruz. GEZİ VAN - ERCİŞ Bölge esnafı bizden çok daha iyi durumda Veresiye tam anlamıyla bir baş belası. Erciş esnafı, veteriner hekimlerden çok daha iyi durumda. Bir de işin içine ampirikler girince, sorunun çözümü çok daha zor bir hal aldı. fakülte Mezuniyetinin ertesinde, önce Ağrı Taşçay’da klinik açan, burada bölgeyi, sektörü ve saha hekimliğinin zorluklarını öğrenen Veteriner Hekim Eren Akçay, yaklaşık 3.5 yıldır memleketi Van Erciş’te hekimlik mesleğini icra etmekte. Erciş’i konuşursak? Hayvan varlığı aşağı yukarı nedir? Erciş’te hem sığır hem de koyun popülasyonu var. Ancak 4 yıl önce yaşanan yem sıkıntısı ile birlikte sığır popülasyonu geçtiğimiz yıllara göre ciddi anlamda düşüş yaşadı; yetiştiriciler bir kasap gibi hayvanlarını kestiler. Koyun popülasyonu ise her zaman sığır popülasyonundan yüksek oldu ancak depremle birlikte küçükbaş yetiştiriciliği de bazı hasarlar aldı. İnsanlar kentleşmeyi ve nispeten daha rahat olan hayat şartlarını benimsemeye başladılar; hayvancılık ve tarımdan soğudular, geriye sadece alışkanlıklarını sürdüren bir kesim kaldı ve küçükbaş popülasyonu da 500 binden 300 bin dolaylarına kadar indi. Bölgede en çok karşılaştığınız hastalıklar nelerdir? Geceleri en çok güç doğum vakaları için çağırılıyoruz. Bunun dışında özellikle kış aylarında en sık solunum yolu hastalıkları ile karşılaşıyoruz. Hatta, Ağrı’da çalıştığım yıllarda, kesinlikle bu denli değildi. Sebebinin, büyük ihtimalle Van Gölü’nün yarattığı yüksek nem olduğunu düşünüyorum. Çünkü Ağrı, çok daha sert bir iklime sahip olmasına rağmen, bu tür hastalıklara zemin hazırlamıyordu. Doğuda ahırlarda yapılan bir hata daha var ki; bu da damların ve pencerelerin kış aylarında kapatılması. Ahıra girdiğinizde yoğun bir buhar sizi karşılıyor; koku gözünüzü yaşartacak düzeyde, hayvanlar içeride terliyorlar. Akabinde havalandırmak için kapılar açılıyor. İşte bu yanlış, solunum sistemi hastalıklarına davetiye hazırlar nitelikte bir yanlıştır. Doğum ve pneumoni dışında, uygun olmayan yem içeriği ile ilişkili konstipasyon vakaları da sıkça karşımıza çıkıyor. Rahata alışmış olan yetiştirici, hayvanın önüne gezer patoz samanı koyuyor; ancak saman mı, kum mu, toprak mı belli değil. Kendilerince yemi hayvanın önüne koyuyorlar ve gerisini düşünmüyorlar. Yetiştirici ne yazık ki, bilinçli değil. Mesleğe geri dönersek… Türkiye’nin gerçeği veresiye hakkında siz neler düşünüyorsunuz? Veresiye tam anlamıyla bir baş belası. Buranın esnafının, biz veteriner hekimlerden çok daha iyi durumda olduğunu söyleyebilirim. Örneğin, bakkal çok çıkmaza düştüğünde müşteriye mal vermiyor. Ama biz duruşumuzu ortaya koyamıyoruz. Ben diğer bölge veteriner hekimleri kadar borca yanaşmıyorum; bu nedenle yüklü miktarda bir alacağım yok. Çünkü Ağrı’daki kliniğimde bir kere sütten ağzım yandı ve köylüden büyük darbe aldım. Dolayısıyla, burada veresiye konusunda çok daha temkinli davranmaya çalışıyorum. Veteriner Hekim Eren Akça, “Rahata alışmış olan yetiştirici, hayvanın önüne gezer patoz samanı koyuyor; ancak saman mı, kum mu, toprak mı belli değil. Kendilerince yemi hayvanın önüne koyuyorlar ve gerisini düşünmüyorlar. Yetiştirici ne yazık ki, bilinçli değil.” İNFOVET 90-91 Sizin bir toplantıda, enjektörle aşı satan bir meslektaşınızı sert bir şekilde eleştirdiğinizi öğrendik ve hassasiyetinizi takdir ettik. Bu olayı biraz okuyucularımız için de açar mısınız? Enjektabl ve göze damla şeklinde uygulaması olan bir kanatlı aşısı mevcut. Hekim arkadaşlarımızla oturup istişare ettiğimiz bir gün, bir başka veteriner hekim meslektaşımızın aşıyı açıp enjektörlere bölerek sattığını öğrendim. Ve söz konusu aşıları yaklaşık 1 ay içinde bitirdiğini duyduğumda, o aşının çalışmasının mümkün olmadığını söyleyerek haklı bir eleştiride bulundum. Bu aşı çalışır mı? Cevabı ne yazık ki büyük bir soru işareti… GEZİ VAN - ERCİŞ Önümüzde büyük bir engel var ki; o da ampirikler! Sahada, ne yazık ki tüccarlığı öğrenmek zorunda kalıyorsunuz. Çözüm ise aslında çok basit; eczane sistemine geri dönülmesi ve ilaç satışının veteriner hekimlerin elinden alınması... van Erciş’te 5 yıldır bir fiil klinisyenlik yapan Veteriner Hekim Ergül Çiçek, mesleğini insan hekimliği ile değiştirmesi teklif edilse cevabının net bir şekilde “hayır” olacağını söylüyor. Bölgedeki hayvan popülasyonunu türlere göre ele alırsak, yoğunluk hangi hayvan türlerinde? Erciş’in kendi içerisinde de bölgeleri var. Benim bulunduğum ve hizmet verdiğim bölgede, ağırlıklı olarak küçükbaş hayvan yetiştiriciliği, az miktarda da besi sığırcılığı var. Süt verimi düşük olduğu için insanlar sağmal inek yetiştirmeyi tercih etmiyorlar. Çünkü verimler çok düşük; yetiştirici 10-15 kg süt veren ineği neredeyse başının tacı yapıyor. En çok hangi acil durumlar ve hastalıklar için telefonunuz çalar? Yetiştirici hatalarına bağlı şekillenen vakalarla karşılaşıyor musunuz? Bizim bölgemizde ön mide hastalıkları çok yaygın olarak görülmekte. RPT olguları çok sık karşımıza çıkıyor. Mide hastalıklarının dışında güç doğum gibi acil müdahale gerektiren durumları her yerde olduğu kadar burada da yaşıyoruz. Bir de, yanlış ilaç kullanımına bağlı şekillenen anaflaktik şok gibi, yetiştiricinin bilinçsizliği nedeniyle düştüğü hataların sonuçlarını yaşayan hayvanlar var ki; bu grup oldukça can sıkıcı olabiliyor. Türkiye’nin gerçek bir sorunu var; veresiye… Erciş’te bu durum nasıl? Veresiyenin önüne geçebiliyor musunuz? Veresiye, tüm Türkiye’de olduğu gibi Erciş’te de önüne geçilemez bir sorun halini aldı. Öyle ki, burada 10 yıldır klinisyenlik yapan bir meslek büyüğümüzün 250-300 bin TL gibi ciddi rakamlarda alacakları var. Bölgemizde ve aslında tüm Türkiye’de, veteriner hekimlik büyük mücadeleler ile yürütülen bir meslek. Van Erciş’te dayanışma içinde olduğumuz, birlikte veteriner hekimlik yapmayı ve bölge/ülke hayvancılığını bir adım öteye taşımayı hayal ettiğimiz meslektaş büyüklerimiz var. Ancak, önümüzde çok büyük bir engel var ki; o da ampirikler. Yani, bu mesleğin okulunu okumadan, veteriner hekimlerden diploma kiralayarak ilaç satan, hatta yeri geldiğinde tedaviye soyunan insanlar… Bu problemin çözümü için çok yere yazdık; çok mücadele ettik. BİMER’e ve veteriner hekim odamıza yazdığımız halde önüne geçmeyi başaramadık. Ampirikler olduğu sürece, veteriner hekimler arasında da birlik sağlanmıyor. Örneğin, A firmasının bir ilacının perakende satışı 10 TL ise, bu insanlar bu iliçlari çok daha ucuz fiyatlara tezgahlarda satış yapıyorlar ve ayakta durmaya çalışan veteriner hekimler de benzer yollara yönelmek zorunda kalıyorlar. Anladığımız kadarıyla, saha koşulları okuldayken hayalini kurduğunuz kadar kolay değil? Peki, sizce çözüm nedir? Veteriner Hekim Ergül Çiçek, “Bu mesleğin okulunu okumadan diploma kiralayarak ilaç satan, hatta yeri geldiğinde tedaviye soyunan ampirikler, BİMER’e ve veteriner hekim odamıza yazdığımız halde önüne geçmeyi başaramadığımız bir problem halini aldı.” İNFOVET 92-93 Kesinlikle kolay değil. Saha koşulları, fakültedeki hayallerimizi tam anlamıyla suya düşürdü. Veteriner hekimler sahada, ne yazık ki tüccarlığı öğrenmek zorunda kalıyor. Çözüm ise aslında çok basit; eczane sistemine geri dönülmesi ve ilaç satışının veteriner hekimlerin elinden alınması... Ben eğer bakan olsaydım, mutlaka 81 ilin her bir ilçesine bir veteriner hastanesi inşa eder, uzmanlık alanları oluşturur ve meslek büyüklerimiz de dahil olmak üzere çok sayıda pozisyon yaratırdım. GEZİ VAN - ERCİŞ Hayvancılık için de bir felaket; Van Depremi Yaşanan deprem felaketi, zaten hiçbir zaman profesyonel anlamda sahip çıkılmamış hayvancılığımıza bir darbe daha vurdu; insanlar TOKİ’lere yerleştirildi ve yavaş yavaş hayvancılık terkedildi. Erciş hikayesi, hemşire olan eşinin ataması ile birlikte başlayan Veteriner Hekim Fatih Ateş, o günden sonra bir daha Erciş’ten ayrılmayı düşünmediğini söylüyor. Bölgeyi konuşursak; hayvan türlerine göre ortalama rakamlar nedir? Erciş’te profesyonel bir yetiştiricilik söz konusu değil. Hem büyükbaş hem de küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılmakta. Her zaman küçükbaş sayısı daha fazla oldu ama son dönemlerle yem maliyetleri ile birlikte küçükbaş hayvan sayısı da azaldı. Bir de yaşanan deprem felaketi ile birlikte insanların TOKİ’lere yerleştirilmesi ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle yavaş yavaş hayvancılıktan vazgeçmelerini de göz önünde bulundurmak lazım. En çok mücadele verdiğiniz hastalıklar nelerdir? Bölgeye has hastalıklar var mı? Zoonoz olan şarbon ve yanıkara bazı bölgelerde gözlemlenmekte. Hatta ben de klasik tipte bir deri şarbonu atlattım. Bunun dışında, enzootik pneumoni, mevsime bağlı riskli doğumlar ve abortlar gibi spesifik mevsimsel rahatsızlıklarla karşı karşıya kalabiliyoruz. Aslında bu hastalıklar bölgeye has değil, neredeyse tüm coğrafyaya has hastalıklar. Erciş’in bir geçiş bölgesi olma özelliği taşıması nedeniyle, hayvan hareketlerine bağlı bölgede gözlenen hastalıklar söz konusu. İran üzerinden sürü şeklinde gelen hayvanlarla birlikte, Suriye’deki savaşa bağlı ülkemizin doğusuna göç eden yoğun bir hayvan popülasyonu söz konusuydu. Bu göç, bizim mesleğimizi de çok etkiledi; zamanında eradike edilmiş hastalıklar nüksetti, hiç karşılaşmadığımız suşlarla tanışmak ve savaşmak zorunda kaldık. Sohbet ettiğimiz tüm hekimler veresiye diyor. Erciş için aksini söylemek mümkün mü? Veresiye her yerde var. Ama asıl problem hekimin kendisiyle ilgili. Ben, mesleğe başlamadan önce bir program edindim ve eczane sistemiyle ilaç satmaya başladım. Ancak çoğu ilacın barkodu yoktu ve yetiştiriciye bin bir dil dökerek dert anlatmaya çalıştım. Sonuç elbette hüsrandı ve bu düzenli sistemi oturtamadım. Yetiştiricinin saygısını kazanmak ve değer görmek için yapılması gereken, gerçek bir eczanenin özelliklerine uygun, düzenli ve nezih klinikler ve sistemler oluşturmak. Biz değer görmüyoruz ki, değer verelim… Biraz da meslektaşlar arası birlik ve beraberliği konuşursak… Erciş’te bir bütünlük var. Özellikle yeni yetişen gençler, bizlerin sözünden çıkmıyorlar. Ama yetiştirici kurnaz ve gençlerimizi de bozulmaya sürüklüyorlar. Hep şu ilkeyi savundum; “Beşeri hekim insanı, veteriner hekim insanlığı kurtarır”. Madem insanlık için çalışıyoruz, öyleyse bizim de gerekli değeri görmemiz lazım. Ampirik sorunu yaşadığınızı biliyoruz. Bunun önüne nasıl geçilebilir? Veteriner Hekim Fatih Ateş, “Van Erciş’te her zaman küçükbaş hayvan sayısı diğer hayvan türlerinde daha fazla oldu. Ancak son dönemlerle yem maliyetleri ile birlikte bu hayvanların sayısı da azaldı. Bir de üzerine deprem felaketi gelince…” İNFOVET 94-95 Bu sorunun çözümsüzlüğünde, muhakkak bizim meslektaşlarımızın açığı olduğunu düşünüyorum. Hekim, diplomasını vermese de, kliniğinin adına faturalandırılmış bir ilaç alımı söz konusu… Yani sorun çok büyük. Geçtiğimiz dönemlerde diş hekimi ampiriklerinin toplanıp, hapis cezasına çarptırıldıklarını biliyoruz. Biz de veteriner hekimler olarak, bu tür sahteciliklerin ağır yaptırımları olsun istiyoruz. Çünkü meslek odaları ile bir noktaya karar ilerleme kat etmek mümkün oluyor. GEZİ VAN - ERCİŞ “Hayır” kelimesini kullanmayı öğrenmek... Mesleğimizin tekrar saygınlık kazanması için hekimlerin, yaptıkları mesleğin herşeyin üzerinde olduğunu hatırlamaları; vatandaşın her talebine evet dememeyi, “hayır” kelimesini kullanmayı öğrenmeleri gerekiyor. Türkiye’nin zorlu yıllar yaşadığı 1992 OHAL döneminde iki ay süreyle İlçe Tarım Müdürlüğü’nde geçici olarak çalışan ve ardından serbest klinisyenlik yapmaya karar veren Veteriner Hekim Şüheda Ceylan, 25 yıldır bir fiil Erciş’te bölge hayvancılığına katkılarını sunuyor. Kliniğinizi ilk açtığınız dönemle ile şu anı karşılaştırırsanız, arada ne gibi farklar görüyorsunuz? O zamanlarla karşılaştırdığımızda hayvan sayısında düşüş yaşandı. Bir ara sığır popülasyonu yükseldi, koyun popülasyonu düştü; dengeler değişti ancak şu anda kesin olarak söyleyebileceğimiz bir şey var ki; o da toplam sayının geçtiğimiz yıllara göre daha düşük seyrediyor olması. Kesinlikle o dönemlerde çok daha saygı görüyorduk. Veteriner hekimlik mesleği saygın bir meslek olabilir ama hekimler saygı gören insanlar değil. Kliniği ilk açtığım yıllarda, vatandaş veteriner hekimi arayıp bulmak, ayağına gitmek zorundaydı. Kliniğim, sadece Erciş’te değil, Van genelindeki ilk serbest klinikti. O dönemde, yani 1993 yılı başında zaten Ağrı’da bir, Iğdır’da iki klinik vardı. Ama şimdi, biz insanların ayağına gider duruma düştük ve saygınlık bitti. Erciş geçiş bölgesi olması nedeniyle problemler yaşıyor mu? Kaçak hayvan geçişlerinde bir azalma söz konusu mu? Sınırda olduğumuz için, Asya’dan gelen virüs suşlarından çok çabuk etkiliyoruz. Dolayısıyla, sınırda olmamız sadece bizi değil, tüm ülkeyi olumsuz yönde etkiliyor. Hastalıklar burada baş gösteriyor ve tüm Türkiye’ye yavaşa yavaş yayılım gösteriyor. Özellikle sığır kaçakçılığında bu sene artış yaşandı. Ama doların değer kazanması ya da değer kaybetmesi, Türkiye’de hayvan fiyatlarının dalgalı seyri gibi değişkenlerin etkisiyle rota değişiyor. Eskiden İran’a kaçak hayvan giderdi; şimdi ise işler tersine döndü, Türkiye’ye İran’dan hayvan giriyor. Mesleğinizin gidişatını nasıl buluyorsunuz? Mesleğin tekrar saygınlık kazanması için öncelikle veteriner hekimlerin kendi mesleklerine saygı duymaları, paranın her şey olmadığını, hekimliğin ve kişinin öz saygısının herşeyin üzerinde olduğunu hatırlamaları lazım. Vatandaşın her talebine evet dememeyi, “hayır” kelimesini kullanmayı öğrenmeleri gerekiyor. Vatandaş, ekonomik ve mesleki anlamda, her zaman hekimi yönlendirecek davranışlar sergiler. Kimi zaman bu davranışlar hakarete ve alaya varır. Bu tür insanları reddetmeyi becermek esastır. Evet, biz hekim olarak hasta reddi hakkına sahip değiliz. Ancak hasta sahipleri tam tabiriyle biz hekimleri “karpuz seçer gibi” seçme özgürlüğüne sahipse, bizim reddetme hakkımı vardır. Tabi, bütün hekimler birlik olursa bahsettiğim şey anlamlı olur. Ama biz saygınlığımız için mücadele etmek yerine, her işe koşan bir meslek grubu durumuna geldiğimiz için problemin aşılması zor gibi gözüküyor. Ancak bunlar olursa meslek eski saygınlığına ulaşır diyorsunuz öyle mi? Veteriner Hekim Şüheda Ceylan, “Vatandaş, ekonomik ve mesleki anlamda, her zaman hekimi yönlendirecek davranışlar sergiler. Kimi zaman bu davranışlar hakarete ve alaya varır. Bu tür insanları reddetmeyi becermek esastır.” İNFOVET 96-97 Veteriner hekimlerin önce mesleklerini hangi düzeyde icra edeceklerine karar vermeleri gerekiyor. Nasıl sizi tedavi eden bir tıp hekimine 7/24 ulaşma lüksüne sahip değilseniz, veteriner hekimlerin de günün 24 saati kolay erişilebilir olmaması gerektiğini anlamamız lazım. İş, 24 saat boyunca elindeki telefonuyla hekimi rahatsız edecek düzeye ulaştı. Kolay ulaşılır bir noktadayız ve çözüm ancak kliniklerin düzenli denetlenmesinden, ampiriklerin ortadan kaldırılmasından, veteriner hekimlerin mesleki ilişkilerinin kuvvetlendirilmesinden geçiyor. GEZİ IĞDIR Veresiye, bir hastalığın semptomu gibidir Veresiye bir semptomsa, hastalığın kendisi mesleki birliktelikteki eksikliktir. Örgütlerinin yapısındaki sıkıntılar, odaların etkinliği ve yaptırım güçlerindeki kısıtlamalar sorunun çözülmesi önünde birer engeldir. Ağırlıklı olarak ovalara sahip, kısmen ise dağlık bölgeleri olan Iğdır’da, 12 yıldır serbest klinisyenlik yapan Veteriner Hekim Aziz Demirci, Iğdır’ın coğrafya olarak hayvan potansiyelini karşılayacak yeterlilikte olmadığını belirtiyor. Röportajlarımızda bölgelere has net rakamlar almakta zorlanıyoruz. Iğdır’daki hayvan varlığı hakkında kesin bir bilgi alabiliyor muyuz? Iğdır’daki hayvan popülasyonu, ilk hekimlik yapmaya başladığım yıllarda küçükbaş ağırlıklıydı. Şu anda ise özellikle Simmental ırkı büyükbaş hayvan yoğunluğu artmaya başladı. Rakam olarak ise, en son 700 bin toplam küçükbaş hayvan varlığından bahsediliyordu. Büyükbaş için net bir rakam vermem zor. Çünkü küpelemede sıkıntılar yaşıyoruz. Örneğin çiftçi 100 tane dana alıyorsa sadece bir kısmını küpeletiyor. Dolayısıyla net bir rakam söylemem zor. Tüm doğuda olduğu gibi, Iğdır’da da kış ayları çok çetin geçiyor. Peki, en çok ne gibi hastalıklar ön planda? Bölgemizde kapalı yetiştirme sistemleri tercih ediliyor. Bu tip sistemlerde, yanlış barınma ve kötü beslenme şartlarına bağlı olarak sistemik problemlerle ve ayak hastalıklarıyla çok sık karşılaşıyoruz. Bu tür rahatsızlıklar mevsime bağlı şekillenen hastalıklar. Bunların dışında ise, özellikle şu dönemde şap hastalığı yaygın olarak gözlemlenmekte. Iğdır için bir mera bölgesi diyebilir miyiz? Iğdır’da ovalar ne yazık ki, sadece tarıma ayrılmış durumda. Kısmen dağlık bölgeleri var ama hayvan potansiyeli için kesinlikle yeterli değil. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği ise tamamen yaylacılığa dayalı yürütülüyor. Tüm bu nedenlerden dolayı, yaz aylarında komşu illerle bu anlamda bir dialog söz konusu. Bölge bir geçiş bölgesi mi? Çok fazla hayvan sirkülasyonu var mı? Sınırdaki komşularımızla aramızda, son dönemlerde bir sirkülasyon olmadığı söyleniyor ancak bunu net olarak bilemeyiz. Hayvan hareketlerini sadece komşularımız ile sınırlandırmamız yanlış olur. Türkiye’nin batısıyla da irtibat halinde olduğumuzu unutmamak gerekiyor. Kastamonu gibi Simmental ırkın ağırlıklı olduğu illerden de bölgemize geliş-gidiş çok yoğun. Türkiye’nin genel sorunu veresiye… Siz bölgenizde bu konu ile ilgili ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz? Veresiyeyi bir hastalığın semptomu gibi düşünebilirsiniz. Hastalığın kendisi, mesleki birlik ve beraberlikteki eksikliktir. Meslek örgütlerinin yapısındaki sıkıntılar, odaların etkinliği ve yaptırım güçlerindeki kısıtlamalar bu sorunun çözülmesi önünde bir engeldir. Tabi, sorunun ahlaki bir boyutu da mevcut. Sizin veresiye yapmasına engel olduğunuz bir vatandaşa bir başka klinik bu krediyi tanıdığı sürece bu sorun çözülmez. Hekimler arasındaki bu birliği sağlayacak olanlar da odaların ta kendisidir. Iğdır’da bu birliktelik var mı? Yoksa rekabet burada da etiği yavaş yavaş yok etmeye başladı mı? Veteriner Hekim Aziz Demirci, “Rahata alışmış olan yetiştirici, hayvanın önüne gezer patoz samanı koyuyor; ancak saman mı, kum mu, toprak mı belli değil. Kendilerince yemi hayvanın önüne koyuyorlar ve gerisini düşünmüyorlar. Yetiştirici ne yazık ki, bilinçli değil.” İNFOVET 98-99 Hekimliğin kalitesi anlamında, sınır illere göre, Iğdır biraz daha iyi bir noktada diye düşünüyorum. Tam bir birlik söz konusu olmasa da, hekimler kendilerine yakın hissettikleri meslektaşları arasında bir dayanışma sürdürmekte. GEZİ IĞDIR Aynı gemide olduğumuzu unutmayalım Rekabetin bilgi ile yapıldığı zaman kazananın bireyler değil meslek olacağına hepimiz inanmalıyız. Aksi takdirde mesleğimiz günden güne kan kaybedecektir. Iğdır hayvancılık açısından doğunun en verimli bölgelerinden bir tanesidir. Ortalama rakamlar vermek gerekirse, şu anda 350 bin koyun, 70-80 bin civarında ise büyükbaş hayvan varlığından bahsedebiliriz. Yani doğunun diğer illerinde olduğu gibi burada da küçükbaş hayvan yetiştiriciliği ön planda. Büyükbaş hayvancılık daha çok aile işletmeciliği şeklinde yapılmakta. Bölgede karşılaşılan hastalıkların temel nedeni sizce nedir? Özellikle kış aylarında mevsime bağlı yaşanan hastalıklarla yoğun bir mücadele söz konusu mu? Bölgede karşılaştığımız vakaların başında bakım ve besleme hatalarına bağlı gelişen hastalıklar geliyor. Yetiştiricinin bilinçsizliği ve kış aylarında kapalı sistem olan barınakların, yeterince havalandırılmaması solunum yolu hastalıklarına davetiye çıkarıyor. Bu durum maalesef zor kış şartları yaşayan tüm doğu illerinin sorunu; sadece Iğdır’ın değil. Bölgeye hakim ve hayvancılığı sekteye uğratan ortak sorunlar nelerdir? Örneğin veresiye… Veresiye, Türkiye’nin kapanmayan yarası. Bizim de Iğdır’da en büyük problemlerimizin başında yer alıyor. Veresiye defterlerimiz günden güne kabarıyor ve yetiştiriciler ailemizden biri gibi. Bu yakınlık, defteri kapamak için bir engel diyebilirim. İyi niyetli yetiştirici borcunu ödemek için çabalıyor, bunu görebiliyoruz ancak içlerinden kötü niyetliler de çıkabiliyor. Iğdır’ın diğer önemli bir diğer sorunu ise, komşumuz İran’dan gelen kaçak ilaçların, cazip fiyatları nedeniyle yetiştiriciler tarafından fazlasıyla rağbet görmesi… Tedaviye gittiğimiz her evde bu ilaçlara rastlamamız mümkün. Kaçak İran ilaçlarının %70’ini antiparaziterler oluşturuyor. Rus pazarı olarak adlandırılan pazarlarda bu ürünlerin satışı aleni olarak yapılıyor. Aşıları ve diğer ürünleri de bu pazarlarda görmek mümkün. Yetkililerin bir anca önce bu konuya çözüm bulmalarını talep ediyoruz. Aksi takdirde, bölgede veteriner hekimlik mesleğini icra etmek ve ekonomik olarak tutunmak imkansız hale gelecek. Özellikle bu tür zedeleyici problemler açısından, bölgenizde mesleki bir birliktelik söz konusu mu? Veteriner Hekim Sadık Aras, “Meslektaşlarımızla uyum içerisinde çalışmalarımıza devam ediyoruz; konuşmayı, tartışmayı, fikir alışverişinde bulunmayı eksik etmiyoruz. Çünkü bir mesleğin, ancak paylaşarak değer kazandığının farkındayız.” İNFOVET 100-101 Mesleki birliktelik, Iğdır’da diğer bölgelerdeki kadar fazla zedelenmedi. Meslektaşlarımızla uyum içerisinde çalışmalarımıza devam ediyoruz; konuşmayı, tartışmayı, fikir alışverişinde bulunmayı eksik etmiyoruz. Çünkü bir mesleğin, ancak paylaşarak değer kazandığının farkındayız. Veteriner hekimlik mesleği kutsal bir meslek, bu yüzden tüm meslektaşlarımıza bu kutsal mesleğe sahip çıkma çağrısında bulunuyorum. Kazananın bireyler değil, mesleğin kendisi olmasını istiyorsak, rekabetin bilgi temelinde yapılması gerektiğini aklımızdan çıkarmamamız gerekiyor. Aksi takdirde veteriner hekimlik mesleği günden güne kan kaybedecek. Aynı gemide olduğumuzu unutmamamız gerekiyor. KANATLI BAĞIRSAK LEZYON SKORLAMASI DİSBAKTERİYOZİS daha iyi performans için lezyon skorlama sistemi Farklı yaştaki broIlerleri skorlamak, yaygın olarak kabul gören bir toplam lezyon puanlama sisteminin tanıtılmasından bu yana koksidiyoz düzeylerini değerlendirmek için kullanılan yaygın bir prosedürdür. Yazı: Veteriner Hekim İbrahim Arpacı ANC Kanatlı Departmanı Teknik Müdürü Veteriner Hekim Aslıhan Cebecioğlu ANC Kanatlı Departmanı Pazarlama Müdürü Bağırsak sağlığı, ekonomik açıdan sürdürülebilir broiler endüstrisi için, kritik bir ön şarttır. Kanatlı üretiminde yemin ete dönüşüm değeri kabaca şu şekilde hesaplanabilir: 52 milyar kanatlının her biri 4 kg yem tüketirse, profesyonel kanatlı endüstrisinde global olarak 208 milyon metrik ton yem üretimine ihtiyaç duyulur. Tahmini ortalama değer olarak her 2.5 kg kanatlı canlı ağırlığı için optimal koşulların altında uygulanan koksidiyozis kontrolü ile üretimden yaklaşık 10 € sent ve benzer bir şekilde bakteriyel enteritis kontrolü ile de 10 € sent’lik bir kayıp yaşanmaktadır. Her ikisi birlikte, kanatlı endüstrisinde 10 milyar €’luk bir kayıp anlamına gelmektedir. Açıkçası bu ortalama bir sonuçtur, bazı şirketler bu iki önemli bağırsak sağlığı problemine bağlı olarak daha az veya daha yüksek maliyetlere sahip olacaklardır. Kontrol düzeyini değerlendirmek ve yem katkıların katma değerini yorumlamak için, yem stratejileri ve yönetim prosedürleri önem arz etmektedir. Farklı yaştaki broilerleri skor- İNFOVET 102-103 lamak, yaygın olarak kabul gören bir toplam lezyon puanlama sisteminin tanıtılmasından bu yana koksidiyoz düzeylerini değerlendirmek için kullanılan yaygın bir prosedürdür. Son günlerde, bakteriyel enteritise uyumlu hale getirilmiş bir skorlama prosedürü önerilmiş ve broiler sürülerin bağırsak sağlığı durumunun daha kapsamlı bir resmini elde etmek, değişiklikleri daha nesnel bir şekilde artırmak, teknik şartları ve böylece kanatlı operasyonlarının finansal performansını iyileştirmek amacıyla popülarite kazanmıştır. Bakteriyel enteritis (disbakteriyozis) Bakteriyel enteritis (bazen disbakteriyozis, ince bağırsakta aşırı bakteriyel artış– SIBO olarak da isimlendirilir), Avrupa’da antibiyotik büyütme faktörlerinin ve et&kemik unu kullanımının yasaklanmasından bu yana broiler yetiştiriciliğinde sıklıkla ortaya çıkan gastrointestinal sistemin kötü durumunu tanımlamak için kullanılır. Genellikle koksidiyozis, nekrotik enteritis gibi bağırsağın diğer durumları ile karıştı- rılır ve daha kesin bir tanıya ihtiyacı vardır. Nedenler çok yönlüdür ve net bir şekilde tanımlanmamıştır. Bazı yaygın etiyolojik faktörlerin şunlar olduğu düşünülmektedir: İyi sindirilemeyen yem hammaddesi (örneğin yüksek düzeyde NSP içeren buğday) veya besin maddelerinin bağırsak lümeninden kötü emilimi (viral veya koksidiyal bir nedenle bağırsağın fizyolojik performansındaki azalmanın ardından). Etiyolojisi oldukça farklı ve belirsiz görünmesine rağmen, emilmemiş besin maddelerinin fazla olması durumunda (değişken derecede ve değişen emilebilirlikte sindirilmiş) maksimum büyüme oranı ve yüksek yem alımı için seçilmiş olan hibrit broiler ve hindi ırkları için hipotez; antibakteriyel Farklı yaştaki broilerleri skorlamak, koksidiyoz düzeylerini değerlendirmek için sahada kullanılan yaygın bir prosedürdür. özelliklere sahip büyüme destekleyicilerinin olmaması durumunun, bağırsak duvarının reaksiyonuna öncülük eden bazı bakteri kümelerinin en azından göreceli çoğalmasını artıran bir dizi zincir olaylara neden olmasıdır. Bağırsak duvarının bu reaksiyonu kısır bir döngü içerisinde bazı durumlarda mikroskobik ve bazı durumlarda ise makroskobik bir dizi değişimlerin oluşmasına yol açar. Bu değişimler bağırsağın fizyolojik durumunun, sindirim ve emilim fonksiyonlarının zayıf olmasına öncülük edecektir. Bakteriyel enteritis (disbakteriyozis) belirtileri Epidemiyolojik anlamda, sürü seviyesinde yem tüketiminin ilk belirtilerden biri olması, oldukça sık görülen bir durumdur. Çoğu durumda yem tüketimi azalmaz fakat sürü düzeyindeki yem tüketiminden beklenen ortalama artış azalmıştır veya dengelenmiştir. Su tüketimi, bu aşamada normal seviyelere kıyasla çok daha az etkilenecek ve artan su / yem tüketim oranını, yetiştiricilerin veteriner hekime tanı için danışmalarını gerektiren erken bir işaret haline getirecektir. Artan su/yem tüketim oranının en belirgin sonuçlarından biri de, özellikle suyun ventilasyon ile kümesten normal bir şekilde atılmasının oldukça maliyetli olduğu mevsimlerde (dış sıcaklık ve neme bağlı olarak) ıslak altlık olacaktır ve sonuç olarak suyun sadece altlık tarafından emilimi zorunlu bir hale gelecektir. Mikroskobik olarak artmış lenfosit infiltrasyonu ve agregasyonu; makroskobik olarak genellikle bağırsak duvarının seröz kısmındaki hiperemik kan damarlarının görünürlüğündeki belirgin artış ve bağırsak duvarının kırmızılaşması ile ifade edilmiş olan, daha çok yangı sonucunda bağırsaklar belli belirsiz irrite olacaktır. Mikroskobik olarak, bağırsak muhtemelen artmış goblet hücrelerinin varlığı ve daha çok mukus üretimi ile bağırsağın fizyolojik stresi nedeniyle mikrobiyotadaki değişimlere reaksiyon vermektedir. Bu mikroskobik bulgular; makroskobik olarak bazen jejenoileumun ikinci kısmında, hatta rektumda daha yapışkan ve genellikle sulu bağırsak içeriği ile sonuçlanır ve dışarıya atılan feçeste alışılmadık bir şekilde yüksek KANATLI BAĞIRSAK LEZYON SKORLAMASI düzeyde sindirilmemiş yem parçaları bulunmaktadır. Bağırsak tonusundaki makroskobik azalma, mikroskobik olarak tunika muskularisin kalınlığındaki azalma ile bağlantılıdır. Nekropside genel bağırsak duvar elastikiyeti, kalınlığı ve toplam mukavemeti azalır (sadece koksidiyozis ile karşı karşıya kalındığında, bağırsak genellikle daha kırılgan ancak normalden daha kalındır). Mikroskobik olarak villusların birbiri içerisine daha çok geçtiği görülür (erimiş) ve villus uzunluğunda azalma söz konusu olabilir. Normal bağırsakla karşılaştırıldığında, bu azalmış tonus, diseke edilen bağırsağın kenarlarının zayıf görünmesine neden olur. Normal tonusa sahip bir bağırsak diseke edildiğinde geriye doğru katlanır ve diseke edilmiş bağırsak kısmının dışındaki serozal kısım ve içindeki mukozal kısmın ters çevrilmesine neden olur. Başka bir sonuç da bağırsağın balonlaşmasıdır: Bağırsağın bir kısmı diğer kısımlarına oranla gözle görülür bir şekilde geniştir. Bu kısımlar az ya da çok miktarda sıvı, yapışkan, mukuslu ve/veya gazlı bir içeriğe sahiptir. Bağırsak duvarı daha ince olduğu için, tahıl parçacıkları gibi bazı içerikler, açılmamış, yarı saydam bağırsağın serozal yüzünden görülebilir. Tutarlı ve tekrarlanabilir bir şekilde, her tavuk sürüsü için en az beş kanatlıda bakteriyel enteritis ile ilgili makroskopik lezyonları puanlayarak, bu çok yaygın durumla ilgili olarak broyler sürülerinin durumunu daha iyi anlamak mümkündür. Sürülerin durumunun daha iyi anlaşılması; yem endüstrisine ve bakteriyel enteritisin altında yatan tipik multifaktoriyel etiyolojiyi anlamada veteriner hekimlere yardımcı olacaktır. Koksidiyozis için makroskobik lezyonların değerlendirilmesinde, her kanatlı sürüsü için 5 hayvan standart alınan sayıdır ve bu anlamda bakteriyel enteritis lezyon skor sistemi, teknik bilgisi iyi olan veteriner hekimler tarafından mevcut tanı yöntemlerine ekonomik ve etkili bir yol olarak entegre edilebilir. Skorlama sistemi Önerilen puanlama, sürüden veya deney kümesinden geneli temsil ettiği düşünülen kanatlılardan en az 5 adetinin seçimi ile yapılır. Kanatlılar, stres düzeyini en aza indirmek için eğitimli bir personel tarafından İNFOVET 104-105 Nekropsi, düzenli aralıklarla ve iyi eğitimli uzmanlar tarafından yapılmalıdır. ANC Kanatlı Teknik Müdürü İbrahim Arpacı ve Huvepharma UK Kanatlı Teknik Müdürü Matthew Evans nekropside… hayvan refahına ve saha koşullarına uygun bir yöntemle (örneğin servikal dislokasyon yöntemi) kısa bir süre önce öldürülmüş olmalıdır. Her kanatlı 0’dan 10’a kadar aşağıda açıklandığı gibi toplam 10 parametre üzerinden “0 veya 1” ile puanlanır. > Bağırsakta balonlaşma: Eğer bağırsakta balonlaşma varsa 1 olarak skorlanır, eğer balonlaşma görülmüyorsa 0 olarak skorlanır. > Bağırsak serozal ve / veya mukozal tarafında belirgin kızarıklıklar ve / veya Meckel’s diverticulumundan craniale doğru bağırsağın serozal tarafında anormal derecede genişleyen kan damarlarının varlığı: mevcutsa 1 puan verilir, yoksa 0 puan verilir. > Bağırsak duvar kalınlığında belirgin bir azalma ve/veya makroskobik olarak görünür hale gelmesi ve/veya Meckel’s divertikulumunun cranialindeki bağırsak kısmının dayanıklılığında azalma ve bununla birlikte yarı saydam bir görünüm mevcutsa 1 puan verilir, yoksa 0 puan verilir. > Şayet bağırsak diseksiyonundan 3 saniye sonra Meckel’s divertikulumundan craniale doğru olan bağırsak kenarları gevşek bir hal alıyorsa 1 puan verilir. Eğer kenarlar bağırsak duvarının ters dönmesi nedeniyle geriye kıvrılıyorsa 0 puan verilir. > Meckel’s divertikulumunun cranialinde bağırsak lümeni içeriğinde anormal görünüm (aşırı yapışkan salgı, su, gaz, yağlı görünüm veya bunların karışık bir şekilde görülmesi) mevcutsa 1 olarak, içerik normal bir görünüm sergiliyorsa 0 olarak puanlanır. > Bağırsağın serozal ve/veya mukozal kısmının belirgin derecede kırmızı ve/veya Meckel’s diverticulumunun caudalindeki bağırsağın serozal kısmındaki kan damarları anormal bir şekilde dilateyse 1 olarak, değilse 0 olarak puanlanır. > Bağırsak duvar kalınlığında belirgin bir azalma ve/veya makroskobik olarak görünür hale gelmesi ve/veya Meckel’s divertikulumunun caudalindeki bağırsak kısmının dayanıklılığında azalma ve bununla birlikte yarı saydam bir görünüm mevcutsa 1 puan verilir, yoksa 0 puan verilir. > Şayet bağırsak diseksiyondan 3 saniye sonra Meckel’s divertikulumundan caudale doğru olan bağırsak kenarları gevşek bir hal alıyorsa 1 puan verilir. Eğer kenarlar bağırsak duvarının ters dönmesi nedeniyle geriye kıvrılıyorsa 0 puan verilir. > Meckel’s divertikulumunun caudalindeki bağırsak lümeni içeriğinde anormal görünüm (aşırı yapışkan salgı, su, gaz, yağlı görünüm veya bunların bir kısmı veya KANATLI BAĞIRSAK LEZYON SKORLAMASI Şekil. 1. Makroskopik disbakteriyozis skorlama parametreleri (De Gussem, M. (2010). Broiler ve hindilerde bakteriyel enteritis için makroskopik skorlama sistemi. WVPA Toplantısı 01/04/2010. Merelbeke, Belçika). A. Barsakta genel balonlaşma. B. İntestinal kanalın içeriği 1. Mukoid, turuncu barsak içeriği 2. Köpüklü barsak içeriği. 1 B1 C1 D C2 B2 C. İntestinal kanalın tonusu. 1. Düzgün tonus 2. Yetersiz tonus. D. İntestinal kanalın makroskopik olarak görünür kalınlığı 1. Makroskopik olarak ince barsak kanalı 2. Normal kalınlıktaki barsak kanalı. E. Kolonda sindirilmemiş partiküller (oklara bakınız). E F tamamı birlikte görülebilir) mevcutsa 1 olarak, içerik normal bir görünüm sergiliyorsa 0 olarak puanlanır. > İleosekal birleşim noktasının caudal kısmında sindirilmemiş yem partikülleri mevcutsa 1, mevcut değilse 0 puan verilir. Böylece her kanatlı için maksimum skor 10 olacaktır. Sürünün veya deney biriminin ortalama bakteriyel enteritis skorunu elde etmek için aynı kümes veya deneysel birimden gelen kanatlıların tüm skorları toplanır ve skorlanan kanatlı hayvan sayısına bölünür. Koksidiyozis’de skorlama sistemi rekabet avantajı sağlar Koksidiyozis lezyon skorlaması; Eimeria’nın neden olduğu ve makroskopik olarak görülebilen lezyonlara dayalı enfeksiyon baskısının bir yorumudur ve genellikle sıfırdan dörde kadar skorlama sistemini takip eder. Tüm türler için bireysel skorlar genellikle sürü başına belirli sayıda kanatlı (örneğin altı) için derlenir ve böylece “Toplam Ortalama Lezyon Skoru (TOLS)” elde edilir. Bu son derece yoğun emek isteyen, bazen öznel ve yalnızca bu işi teknik açıdan çok iyi bilen insanlar tarafından yapıldığında güve- İNFOVET 106-107 F. Barsağın yangısı. 1. Yangı var 2. Yangı yok nilir bir yöntemdir. Lezyon skorları ile performans arasındaki korelasyonun OPG’ye (gram dışkıdaki ookist sayısı) kıyasla daha güçlü olduğuna inanılmaktadır. Ancak lezyonların performans üzerinde, özellikle de subklinik düzeylerdeki etkisine yönelik olarak değerlendirme yapmak zordur. Bu konuda bir sınırlama, örneğin oldukça patojen olmasına rağmen E. mitis’in tipik lezyonlara neden olmadığı ve bu yöntem kullanırken bu özelliğin çoğunlukla dikkate alınmadığı gerçeğidir. Lezyon skorlaması bugün hala en sık uygulanan tanı yöntemidir. Tavukları enfekte eden yedi Eimeria türü eşit derecede önem arz etmez. Genellikle, broylerlerde tanımlanan türlerden en çok patojen olanların E. acervulina, E. maxima ve E. tenella olduğu konusunda ortak bir karara varılmıştır. E. tenella broiler yetiştiricileri arasında en iyi bilinenidir. Bu sekayı enfekte eder, mukozadaki derin yerleşiminden dolayı ve sonrasında geniş çaplı kümelenmiş lezyonlar ve dışkıda kan kaybı ile broiler yetiştiricileri tarafından da kolaylıkla tanımlanabilmektedir. Diğer bir yandan, sahada geniş çaplı nekropsi yapıldığında, E. tenella bahsedilen üç Eimeria türünden en az görülenidir. Yanı sıra hasar sindirim ve emilim konusunda bağırsağın nispeten daha az önemli kısımları olan seka ile sınırlandırılmıştır, bu nedenle büyüme ve yem dönüşüm oranını etkiler. E. tenella’nın neden olduğu klinik durumun teşhisi oldukça kolaydır ve hızlı aksiyon (kısa vadede tedavi, uzun vadede önleyici araçların değiştirilmesi) alınabilir. Birçok broiler üreticisi koksidiyozisi yalnızca sekal koksidiyozis ile ilişkilendirir. Bu, gerçeklere uygun olmayan algılamanın iyi bir örneğidir. Her ikisi de yaygın bir şekilde Her tavuk sürüsü için en az beş kanatlıda DİSBAKTERİYOZİS ile ilgili makroskopik lezyonları puanlayarak, broyler sürülerinin durumunu daha iyi anlamak mümkündür. KANATLI BAĞIRSAK LEZYON SKORLAMASI Bağırsak sağlığı nekropsisi görülen E. acervulina ve E. maxima, sahada klinik koksidiyoz ile daha az ilişkilendirilmektedir. E. acervulina, duodenumda beyaz lezyonlara neden olurken, ağır enfeksiyonlar daha çok cauldadedir ve E. maxima’nın gelişimine dahi müdahale eder. E. maxima bağırsağın orta kısmında peteşilere neden olur. Bu iki tür nedeniyle meydana gelen hasar düzeyinin değerlendirilmesi için lezyon skorlaması yapılabilir. Fakat hasar düzeyinin hangi seviyelerde klinik olarak (ve tedavi gerektiren) ve hangi seviyelerde subklinik olarak değerlendirileceği önemli bir tartışma konusu olmaya devam etmektedir. Bazıları her tür için 1.5’dan yüksek olan lezyonları klinik olarak, bunun altındaki lezyonları ise subklinik ve tedaviyi gerektirmeyen lezyonlar olarak değerlendirir. E. praecox ve E. mitis, lezyon skorlama yöntemi ile skorlanmamış ve bu konuda tamamıyla göz ardı edilmiş, ancak her iki türün de yem dönüşüm oranı ve hatta morbiditeyi artırıcı etkisi nedeniyle kayıplara neden olabileceği gösterilmiştir. Dahası, makroskopik ve mikroskobik lezyonlar arasında zayıf bir ilişki olabileceği gösterilmiştir. Makroskopik lezyon skorlamasının kullanımını vurgulamak, koksidiyozise bağlı enfeksiyonların ekonomik açıdan meydana getirdiği durumu tümüyle saptamak için uygun değildir. Aslında çoğu zaman tüm makroskopik, fakat aynı zamanda mikroskobik lezyonların herhangi bir koksidiya enfeksiyo- İNFOVET 108-109 Huvepharma tarafından tamamen bağımsız bir yazılım firmasına ürettirilen Avian Performans Platformu (AVIAPP); kanatlı yetiştiriciliğinde sağlık durumu ve teknik performans açısından gözlem yapabilmek için yakın gelecekte sektörün en önemli güçlerinden biri olmaya aday. nunun istilası ile oluştuğu ve dolayısıyla konak hücrelerini tahrip ettiği göz ardı edilir. Bu, parazit yaşam döngüsünü tamamlamayı başarsa da, bu döngü bağışıklık sistemi tarafından kesintiye uğrasa da geçerlidir. Bir sonraki durumda yalnızca konak hücreleri hasara uğramaz aynı zamanda aktif hale gelen bağışıklık sisteminin, broiler yetiştiriciliğinin nihai hedefi olan et üretimi için gerekli besin maddelerine olan gereksinimini de artırır. Sonuç olarak önemli olan koksidiyozisin herhangi bir düzeyde seyretmesinin performans kayıpları için gerçek bir neden olduğunun fakat bunun ölçümünün zor olduğunun anlaşılmasıdır. Koksidiyozis günümüzde ortadan kaldırılamayan bir hastalık olduğundan, koksidiyozise karşı korumanın amacı; subklinik kaybı mümkün olduğunca en düşük seviyede tutmaya çalışırken, konak bağışıklığının gelişimi ile teşhis, tedavi ve koruma masrafları arasındaki ekonomik dengeyi optimum şekilde sağlamaktır. Daha iyi bir denge kuran üreticilerin, diğer üreticilere göre rekabet avantajı sağlayacağı açıktır. Bu yazının orijinali Huvepharma Global Teknik Müdürü Koen De Gussem tarafından kaleme alınmıştır. Otopsi dönemleri, bazı ülkelerde bağımsız uzmanlar veya çiftliğin kendi veteriner hekimi tarafından ilaç endüstrisi ile işbirliği içerisinde yapılır. Temel olarak bu tür sistemler, bir kanatlı kompleksindeki (aynı antikoksidiyal ve bağırsak sağlığı programında olan çiftlik gruplarının) lezyon skorlarının ve bağırsak sağlığının planlı, organize ve kıyaslanmış bir değerlendirmesinden oluşur. Düzenli bir şekilde iyi eğitimli uzmanlar tarafından kayda değer sayıda kanatlı kümesi değerlendirilir, böylece saha lezyonlarının skorlandığı dönemlerin tekrarlanabilir bir şekilde karşılaştırılmasında iyileşme sağlanmış olur. Bu metodoloji, antikoksidiyal programının, enzim seçimlerinin, yönetimin ve bağırsak sağlığı ile ilgili diğer durumların genel etkinliğinin değerlendirilmesi için uygundur. Daha kesin sonuçlar elde etmek için, dönem verileri, geçmiş veriler ve / veya sektör ortalamaları ile karşılaştırılır. Toplam Ortalama Lezyon Skoru (TOLS), yoğun emek isteyen, bazen öznel ve yalnızca bu işi teknik açıdan çok iyi bilen insanlar tarafından yapıldığında güvenilir bir yöntemdir. ÇİFTLİK HAYVANCILIĞI İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ Son 100 yıl içerisinde küresel iklim, sera gazı emisyonları nedeniyle 0,5°C ısınmıştır. Bu ısınma süreci, günümüzün yoğun ekonomik faaliyetleri ve atmosfere salınan sera gazlarındaki artışlar nedeniyle devam etmektedir. Peki, yem üretimi ve ruminantLARIN ÜRETTİĞİ metanın bu sürece etkileri nedir. FAO’nun raporunu SİZLERLE paylaşıyoruz. K üçük çapta hayvancılık yapan çiftçiler, balıkçılar ve çobanlar, iklim değişikliğine karşı en savunmasız olan kişilerdir. İklim değişkliği hayvanları doğrudan (örneğin; sıcak stresi, mobidite ve mortalite artışları) ve dolaylı (örneğin; yem kalitesi ve tedariki, hayvan hastalıkları) olarak etkilemektedir. Aynı zamanda, hayvancılık sektörü de iklim değişikliğine birçok alanda zemin hazırlamaktadır. Nitekim, insan kaynaklı sera gazı (GHG – greenhouse gas) emisyonunun %14.5’i hayvancılık sektörünün tedarik zincirlerinden kaynaklanmaktadır ve bu yüzde, yıllık 7.1 milyar ton karbondioksit eşdeğerindedir (CO2 eq). Sera gazı emisyonunun ana nedenleri yem üretimi, üretilen yemlerin işlenmesi ve ruminant hayvanların sindirim sistemlerinden açığa çıkan metan gazıdır. İyi haber şu ki; hayvan besleme, hayvan sağlığı ve gübre yönetimindeki mevcut iyi uygulamaları ve teknolojileri benimsemek ve sektörün kanıksanmış doğrularını bir kenara koyup, karar verme noktasında daha esnek davranmak sera gazı emisyonlarının % 30’a kadar azaltılmasına yardımcı olabilir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), iklim değişikliğinin hayvancılık üretimi üzerindeki etkilerini ele almak ve çiftlik hayvanlarının sera gazı emisyonu üzerine olumsuz etkilerini azaltmak için üye ülkelere yıllardır desteklerini sunmaktadır. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), ülkelerin çevresel değişiklikler doğ- rultusunda çiftlik hayvancılığı çeşitliliklerini tanımlamakta ve türlerin mevcut şartlar altında var olmalarına yardımcı olmaktadır. Bölgesel ve küresel gen bankaları, iklim değişikliği uyum önlemlerini desteklemek üzere genetik materyalleri toplamakta ve muhafaza etmektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), hayvancılık ve iklim değişikliği ile ilgili konularda üye ülkelerin kapasitelerini güçlendirmek adına bilgi ve yöntem üretir, uygular ve bu bilgilerin toplum nezdinde yaygınlaştırılmasını destekler. Ülkelerin uygulama politikalarını değiştirmelerine destek vererek, ülkelerin iklim değişikliğine karşı tepkilerini ortaya koyabilmeleri için yerinde projeler ve programlar uygular. araştırma ÇİFTLİK HAYVANLARI & İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ Çiftçiler, iklim değişikliğine karşı en savunmasız kişilerdir İklim değişikliği, çiftçiler ve bu çiftçilerin bağımlı oldukları ekosistem üzerinde büyük etkilere sahiptir. 730milyon 430milyon kırsal alanda yaşayan yoksul insan sayısı yoksul çiftçi sayısı Sahra altı Afrika ve Güney Asya gibi iklim değişikliğine karşı savunmasız olarak tanımlanan bölgeler, aynı zaman da çiftçilerin ve kırsalda yaşayan toplulukların geçim kaynakları için ağırlıklı olarak hayvancılıkla uğraştığı ve global gıda talebine en çok katkıda bulunan bölgelerdir. Bu bölgelerdeki hayvancılık sistemleri, doğal kaynakların sunmuş olduğu olanaklara ve imkanlara dayalı olarak geliştirilmiştir. iklim değişikliğinin hayvan yetiştiricileri ve üretim üzerine etkileri HAYVANLAR Yağış oranlarındaki değişkenlik 1. İçme & kullanma suyu 2. Hastalıklar > Patojenler, parazitler ve vektörlerde artış > Dağıtım ağlarında değişiklik 1. Sıcak stresi > Azalan yem tüketimi ve hayvancılık verimleri > Gebelik oranlarının düşmesi > Metabolizmanın değilmesi ve mortalite artışı Sıcaklık 2. Hastalıklar > Patojenler, parazitler ve vektörlerin artması > Hayvanların direncinin azalması > Yeni hastalıklar > Yerli biyoçeşitlilik kaybı YEMLER VE YEM HAMMADDELERİ 1. Ekili alanların azalması Yem kalitesinin düşmesi 2. Mera kompozisyonundaki değişiklikler (türler, topluluklar) 3. Üretim sistemlerindeki değişimler (örn. meralardaki miks bitki varlığı) 1. Ekili alanların azalması 2. Yem kalitesinin düşmesi 3. Mera kompozisyonlarındaki değişimler İŞ GÜCÜ VE SERMAYE 1. İnsan sağlığının ve çiftlik hayvanlarına kaynak tahsisi dengelerinin bozulması 2. İş veriminin düşmesi 3. Göç 4. Kaynaklar konusunda yaşanan anlaşmazlıklar 1. Kısmi gözeneklerin kapanması ve terlemenin azalması 2. Mera kompozisyonlarındaki değişimler Atmosferdeki CO2 miktarı Çiftlik hayvancılığı için bir dizi iklim değişikliği uyarlama çözümü bulunmaktadır > Su kaynaklarının yönetimi (örn; sondaj delikleri) > Kuraklığa, sıcaklığı ve zorlu koşullara dayanıklı ırklar üretmek > Türler, ırklar ve/veya üretim sistemlerinde zaman zaman değişime gitmek (örn; küçük ruminant, kümes hayvanları) > Hastalık kontrolü ve hayvan sağlığı hayvanları) > Soğutma (kapalı sistemler) veya gölge sistemleri (örn; ağaçlar) İNFOVET 112-113 > Sulama > Yem satın alımı > Yem hammaddelerinin melezlenmesi & kuraklığa ve sıcaklığa karşı yemlerin direnci > Hasat takvimindeki değişiklikler > Tarımsal ormancılık (agroforesti) > Kaynakların hareketliliğini artırmak > Açık ve kapalı çiftliklerin çeşitliliği > Sigorta > Reorganizasyon (ulusal / bölgesel üretim alanları anlamında) > Kurumsal değişiklikler (örn; ticari anlaşmazlıklara çözüm, gelir dengeleme programları) araştırma ÇİFTLİK HAYVANLARI & İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İklim değişikliğine uyum için bir araç olarak hayvancılık İlkeler Kurumlar Güvenlik/sağlık durumu Piyasa talebi/erişim Mevcut hizmetler İlim & bilgi Piyasa talebi/erişim Mevcut hizmetler İlim & bilgi Hayvancılık üretimi İşletmeye ait Hayvan hareketliliği Yem transportu/stoklar Yem satın alımı Sürü yapısı Hayvan sağlığı Hayvan ırkları/cinsleri Tüm yemlerde değişim Karma üretim Gelir çeşitlendirmesi Sigorta sistemleri Enerji alımında ve ürün çıktılarında değişim Gelir değişimi Sektörün büyümesi için büyük bir potansiyel vardır; ancak bu yem kaynaklarına erişilebilirlik söz konusu ise mümkündür: Afrika’nın kurak alanlarında, yem erişimini iyileştirme adına yapılan müdahaleler, çiftlik hayvanları ürünlerinin üretiminde % 5 ila 20 oranları arasında bir artışa olanak sağlayabilir. İklim değişikliği nedeniyle çiftlik hayvanları üretiminde yaşanan sarsıntılar, hayvan yemlerinde yapılacak düzenlemeler, sağlık müdahaleleri ve pazardaki hayvanların ayrılması ile kompanse edilebilir. hayvancılık aktivitelerinin sera gazı emisyonuna etkileri CH4 CO2 İNSAN KAYNAKLI SERA GAZI EMİSYONU N2O %14.5 İNFOVET 114-115 İnsan kökenli (antropojenik) GHG emisyonlarının % 14.5’i hayvan tedarik zincilerinden kaynaklanmaktadır. 7.1 milyar ton co Hayvancılığa bağlı her yıl açığa çıkan co2 miktarı 2 araştırma ÇİFTLİK HAYVANLARI & İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ bölgelere göre emisyon rakamları (milyon ton co2) 126 92 DOĞU AVRUPA 602 684 RUSYA FEDERASYONU Et sığırı BATI AVRUPA KUZEY AMERİKA 1074 346 DOĞU VE KUZEY AFRİKA Domuz 765 GÜNEY ASYA 380 1735 Tavuk 153 SAHRA ALTI AFRİKA Latin Amerika ve Karayipler SÜT SIĞIRI Doğu ve Güneydoğu Asya Küçük ruminant OKYANUSYA Hayvansal ürünlere göre küresel emisyon yoğunluğu Et sığırı 2.495 süt sığırı domuz 2.128 668 BUFFALO TAVUK KÜÇÜK RUMİNANT 618 612 474 DİĞER KANATLILAR 72 Milyon ton CO2’e eşdeğerdir İNFOVET 116-117 araştırma ÇİFTLİK HAYVANLARI & İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ Emisyon yoğunlukları, farklı hayvan türlerine göre büyük ölçüde değişir 0 10 0 0 Tavuk eti Her bir kg proteine karşılık gelen CO2 (kg) 0 0 0 10 10 10 10 42 Üretimin %90’ı 500 Domuz eti 300 0 40 500 500 0 Küçük ruminant sütü 200 0 40 10 300 40 0 0 Küçük ruminant eti 200 0 40 0 300 500 İnek sütü 200 52 0 300 200 0 40 Sığır eti 125 500 500 0 300 200 0 40 0 40 500 0 84 189 300 200 0 40 0 342 10 300 200 Tavuk yumurtası Üretimin % 50’si Ortalama Bu şekil, birbirinden farklı ekolojik tarım koşullarını, çiftlik uygulamalarını ve tedarik zincirini yansıtmaktadır. Yüksek ve düşük emisyon yoğunlukları arasındaki bu boşluk içerisinde, söz konusu emisyon oranları düşürme/hafifletme fırsatı bulunmaktadır. sera gazı etkinliğini azaltmak 2.495 2128 668 618 612 474 775 103 et sığırı Hayvancılık sektöründe sera gazı emisyonları İNFOVET 118-119 süt ineği domuz 176 manda halihazırda mevcut en iyi uygulamalar ve teknolojilerin daha geniş bir kullanımı ile 179 tavuk söz konusu rakamlar Milyon ton CO2’ye eşittir 141 küçük ruminant % 30 oranında azaltılabilir. (1.8 milyon CO2 eşdeğeridir) araştırma ÇİFTLİK HAYVANLARI & İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ Çiftlik hayvanları tedarik zincirinde açığa çıkan emisyonun kaynakları %9.7 %39.1 Gübre yönetimi %47 Enterik fermantasyon %46.7 YEM %2.9 %4.3 Gübre Yönetimi CH4 Enerji tüketimi Hammadde (Post farmgate), CO2 %1.5 %0.3 %16.4 Doğrudan enerji kullanımı, CO2 Dolaylı enerji kullanımı, CO2 %5.2 Gübre Yönetimi N2O Kullanılan & depolanan gübre, N2O %13.0 %7.7 %39.1 Gübre & mahsul kalıntıları, N2O %6.0 Enterik fermantasyon %0.4 Yem, CO2 Yem artışı, CH4 %3.2 Arazi kullanım değişimi SOYA FASÜLYESİ CO2 Arazi kullanım değişimi Mera genişletme, CO2 Enterik metanın azaltılması, gıda güvenliğini artırmak ve iklim değişikliğinin olumsuz etkileri için hızlı ve anında yararlar sağlar küçük ruminant %6 %9 %14 SIĞIR %77 %18 Küresel düzeyde enterik fermantasyon İnsan kökenli küresel sera gazı emisyonunun %6’SINDAN SORUMLUDUR Küresel sera gazına ETKİSİ (%) MANDA İNFOVET 120-121 Küresel Isınma Potansiyelİ (100 YIL) Küresel Isınma Potansiyelİ (20 YIL) BU faaliyetlerİN % 70’iNDEN TARIMSAL ÇALIŞMALAR % 40’ıNDAN İSE Hayvansal üretim tedarik zinciri SORUMLUDUR araştırma ÇİFTLİK HAYVANLARI & İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ Emisyonların azaltılmasına yönelik etkin uygulamaların anahtarı Hayvancılık sektöründeki sera gazı emisyonu, management iyileştirmelerinin hayata geçirilmesiyle % 14-41 oranında azaltılabilir. Bu iyileştirmeler; Besleme kalitesi, hayvan sağlığı ve hayvansal gübre yönetimi, enerji kullanım verimliliği ana başlıkları altında toplanabilir. %14-17 %20-28 Miks sütçü sığır OECD > Lipid takviyesi > Anaerobik sindirim > Enerji verimliliği %38 %27-41 %18-29 Küçük ruminant > Yem kalitesi > Mera yönetimi > Sağlık & bakım Özelleştirilmiş et sığırı > Yem kalitesi > Mera yönetimi > Sağlık & bakım Ticari domuz > Anaerobik sindirim > Enerji verimliliği > Yem kalitesi, sağlık & bakım -24 %10 Miks sütçü sığır > Yem kalitesi > Sağlık & bakım Miks sütçü sığır > Yem kalitesi > Sağlık & bakım Mera ve otlaklardaki topraklarda CO2’yi depolayan ve karbonu tutan uygulamalar sera gazı etkisini azaltmaya yönelik umut verici alternatif yöntemlerdir. Mera basıncındaki ayarlamalar, dünya genelindeki tüm mera topraklarında yılda 148.4 milyar ton CO2’yi hapsetmeye yardımcı olabilir. Karbon tutma potansiyelinin % 64’ü Orta ve Güney Amerika’ya (47,7 milyar ton CO2), Doğu/Güneydoğu Asya’ya (20 milyar ton CO2) ve Sahraaltı Afrika’ya (33 milyar ton CO2) aittir. Enterik fermantasyon kaynaklı metanın özel durumu Ruminantlar sindirim yan ürünü olarak metan üretiler. Bu işleme enterik fermantasyon denir. Metan neden önemli? CH 4 CO 2 Metan (CH4) karbondioksite (CO2) oranla 84 kat daha fazla ısı tutar. İnsan kökenli (antropojenik) metan kaynakları insan aktiviteleri %30 ENTERİK FERMANTASYON GÜBRE İklim değişikliğinin 1/3’ünden sorumludur. %4 PİRİNÇ TARIMI ARAZİLER BİOMASS YANMASI Ozon seviyelerinde gözlemlenen yükselişin yarısından sorumludur. İklim kirleticisi olarak, atmosferde 12 yıl ömrü vardır. İNFOVET 122-123 %10 FOSİL YAKITLAR %3 ATIK SULAR DİĞER TARIM FAALİYETLERİ %40 doğal kaynaklar %60 %12 %25 %9 %7 insan aktiviteleri KANATLI BESLEME Etlik piliçlerde farklı metiyonin kaynaklarının nispi biyo-etkinliğinin karşılaştırılması pannonıa üniversitesi’nde yürütülen bu çalışmada, Metiyonin kaynaklarının doğru biyo-yararlanım değeri ile kullanımının, performanstan ve rasyon maliyetlerinden ödün vermeden birbirini ikame edebileceği ortaya konulmuştur. Oğuz KIYAK Evonik Türkiye&Azerbeycan Teknik Servis Müdürü bilen DL-Metiyonin, L-Metiyonin ve Metiyonin hidroksi analoğu kalsiyum tuzu (MHA-Ca) gibi üç farklı metiyonin kaynağının daha önce belirtilen bilimsel çalışmalarda bildirilen nispi biyo-yararlanım değerlerinin doğrulanmasıdır. Çalışma Macaristan’nın Keszthely şehrinde bulunan Pannonia Üniversitesi araştırma tesisinde gerçekleştirilmiştir. Özet > Etlik piliçler yeme metiyonin ilavesine katılan formdan bağımsız olarak FCR ve karkas parametrelerinde önemli derecede iyileşme ile yanıt vermiştir. > DL-Metiyonin ve L-Metiyoninin nispi biyo-etkinliği eşit olarak bulunmuştur. > Metiyonin hidroksi analoğu kalsiyum tuzu DL-Metiyonin ve L-Metiyonin ile karşılaştırıldığında ürün bazında %65 civarında biyo-etkinlik değeri göstermiştir. Giriş Mısır-soya ve buğday temelli tipik Avrupa etlik piliç yemlerinde metiyonin ilk sınırlayıcı amino asittir. Kükürt içeren amino asitlerin eksikliğini gidermek için İNFOVET 124-125 DL-Metiyonin kullanmak etlik piliçlerin beslenmesinde yaygın bir uygulamadır. DLMetiyonin’den başka metiyonin kaynakları da vardır. Bu kaynaklar elbette ki birbirinin yerine rasyon formülasyonlarında kullanılabilir. Kullanım oranı birçok çalışma ile detaylı bir şekilde araştırılmış ve açık bir şekilde ifade edilmiştir (Baker 1994, Baker 2006, Lemme 2004, Lemme ve diğerleri., 2011). Bununla birlikte, basit performans araştırmaları yapılarak bu kaynakların birbiri yerine kullanım oranları ticari gerekçelerle sorgulanır. Bu performans testleri bilimsel olarak belirlenen değerleri desteklemek için her zaman önemlidir. Bu çalışmanın amacı; etlik piliçlerin beslenmesinde ticari olarak kullanıla- Materyal ve Metot Çalışmada 576 adet günlük yaşta (Ross 308) erkek civciv tesadüfi olarak 24 yer bölmesine, her bölmede 24 adet civciv bulunacak şekilde yerleştirilmiştir (14 broyler/m2). Altlık materyali olarak bölmelerde kıyılımış buğday samanı kullanılmıştır. Kümes içi aydınlatma ve sıcaklık damızlıkçı firma tavsiyelerine uygun olarak düzenlenmiştir. Bu araştırmada başlangıç (0-10 gün), büyütme (11-24 gün) ve bitirme (25-42 gün) olmak üzere 3 besleme fazı kullanılmış, yem ve su ad libitum olarak sağlanmıştır. Her muamele grubundaki günlük yaştaki civcivlerin başlangıç canlı ağırlığı ölçülmüş ve grupların ortalama 41.5 gram civarında başlangıç ağırlığına sahip olduğu görülmüştür. Araştırma, 4 besleme muamelesi ve her muamelenin 6 tekerrürü olacak şekilde teşkil edilmiştir. Rasyonlarda temel olarak Tablo 1. Araştırmada kullanılan rasyonlara ait içerikler, kg/ton Başlangıç yemleri (0-10.gün) Büyütme yemleri (11-24.gün) Bitirme yemleri (25-42.gün) Mısır 419 416 416 414 497 494 494 493 531 529 529 528 Soya Küspesi 394 394 394 394 323 323 323 323 291 291 291 291 Buğday 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100 100 Ayçiçeği yağı 46.0 46.0 46.0 46.0 44.5 44.5 44.5 44.5 46.0 46.0 46.0 46.0 Kireçtaşı 16.2 16.2 16.2 16.2 13.5 13.5 13.5 13.5 11.5 11.5 11.5 11.5 MCP 11.2 11.2 11.2 11.2 9.6 9.6 9.6 9.6 8.6 8.6 8.6 8.60 Premiks* 5.00 5.00 5.00 5.00 5.00 5.00 5.00 5.00 5.00 5.00 5.00 5.00 Tuz 3.00 3.00 3.00 3.00 3.00 3.00 3.00 3.00 3.00 3.00 3.00 3.00 Sodyum bikarbonat 1.00 1.00 1.00 1.00 1.00 1.00 1.00 1.00 1.00 1.00 1.00 1.00 Biolys (L-Lizin Sülfat) 3.20 3.20 3.20 3.20 2.65 2.65 2.65 2.65 2.14 2.65 2.65 2.65 ThreAMINO (L-Treonin,%98.5) 0.84 0.84 0.84 0.84 0.63 0.63 0.63 0.63 0.43 0.63 0.63 0.63 L-Valine 0.68 0.68 0.68 0.68 0.37 0.37 0.37 0.37 0.065 0.37 0.37 0.37 Muamele I – Metiyonin İlavesiz - - - - - - - - - - - - Muamele II – DL-Metiyonin 3.13 2.63 Muamele III - L-Methionine 3.13 Muamele IV - MHA-Ca Toplam 2.22 2.63 2.22 4.82 1000 1000 1000 1000 3.42 1000 1000 1000 1000 1000 1000 1000 1000 *: Premiks vitaminler, iz mineraller, fitaz ve NSP enzim karışımı içermektedir. Tablo 2. Muamele gruplarının teşekkülü Muamele grupları Başlangıç yemi ilave oranı, % Büyütme yemi ilave oranı, % Bitirme yemi ilave oranı, % Tekerrürler, adet Hayvan sayısı / tekerrür I - Kontrol - - - 6 24 II - DL-Metiyonin 0.313 0.263 0.222 6 24 III - L-Metiyonin 0.313 0.263 0.222 6 24 IV - MHA-Ca 0.482 0.404 0.342 6 24 mısır, buğday ve soya küspesi kullanılmıştır. Besleme muamelelerinin yalnızca metiyonin ve metiyonin + sistin içerikleri birbirinden farklı olacak şekilde ayarlanmıştır. Rasyon lizin seviyesi Evonik tavsiye değerlerine paralel olarak ayarlanmıştır. Diğer amino asitlerin minimum seviyeleri Evonik’in ideal protein tavsiyeleri baz alınarak hesaplanmış ve standart ileal sindirilebilir olarak ifade edilmiştir. Muamele I (Kontol grubu) rasyonuna dışarıdan hiçbir metiyonin kaynağı ilavesi yapılmamıştır. Muamele II, III ve IV sırasıyla DL-Metiyonin, L-Metiyonin ve MHA-Ca içermektedir (Tablo 2). DL-Metiyonin ile karşılaştırıldığında, L-Metiyoninin biyolojik etkinliği % 100 olarak kabul edilmiş ve Evonik’in metiyonin + sistin tavsiyelerini karşılaması amaçlanarak L-Metiyonin ilavesi yapılmıştır. MHA-Ca için daha önceki çalışmalarda tavsiye edilen %65 biyo-yararlanım değeri besleme matriksine girilmiştir. Canlı ağırlık ve yem tüketimi her fazın sonunda kaydedilerek, ağırlık artışı ve FCR hesaplanmış, ölümler günlük olarak kaydedilmiştir. Deneme sonunda her muamele grubundan 24 adet piliç alınarak kesilmiş ve bu piliçlerde karkas randımanı, göğüs eti verimi ve abdominal yağ oranı incelenmiştir. Sonuçlar Muamele grupları arasında gözlenen ölüm oranı ortalama %1.9 olarak ölçüldü ve muamelelerin ölüm oranı üzerine önemli bir etkisinin olmadığı bulgusu elde edildi. Yeme dışarıdan metiyonin kaynağı ilave edildiğinde canlı performans parametrelerinin önemli derece iyileştiği görüldü (Tablo 2). Farklı metiyonin kaynaklarının yeme ilavesi muamele grupları arasında istatistik olarak önemli derecede bir farklılık oluşturmadı. Benzer olarak but eti verimi haricindeki parametreler artan metiyonin ilavesi ile önemli düzeyde iyileşti (p<0.05). Farklı metiyonin kaynaklarının ilavesi incelenen parametreler bakımından kontrol grubu dışında muamele grupları üzerinde istatistik olarak önemli bir etki oluşturmadı. Başlatma fazı sonunda kontrol grubu yemi ile beslenen grup en düşük performansı gösterdi (p<0.05). Piliçlerde yeme metiyonin ilavesi nihai canlı ağırlığı 630 g arttırdı. KANATLI BESLEME Tablo 3. Farklı metiyonin kaynaklarının 0-42 günlük dönemde Ross 308 etlik piliçlerde canlı performans ve karkas parametreleri üzerine etkisi Parametreler Kontrol Ortalama DL-Metiyonin SEM Ortalama SEM L-Metiyonin Ortalama SEM MHA-Ca Ortalama P SEM Canlı Performans Parametreleri Başlangıç canlı ağırlık, g 41.50 Nihai canlı ağırlık, g 2,450a Canlı ağırlık artışı, g 2,408a Yem tüketimi, g 4,303a FCR 1.78a 0.22 41.50 31.6 3,083b 31.5 3.042b 47.4 4,990b 0.01 1.62b 0.16 41.00 32.1 3,083b 32 3.042b 64 4,952b 0.02 1.62b 0.15 41.50 0.32 n.s 20.6 2,990b 67.1 < 0.05 20.5 2,949b 66.9 < 0.05 50.2 4,954b 84.9 < 0.05 0.01 1.66b 0.04 < 0.05 Karkas Parametreleri Karkas ağırlığı, g 2,062a 10.2 2,316b 20.4 2,344b 13.6 2,366b 27.4 < 0.001 Göğüs eti, g 454a 10.6 662b 7.27 650b 11.1 676b 8.25 < 0.001 But eti, g 657a 4.53 676ab 6.49 700b 8.16 687ab 13.8 < 0.05 Abdominal yağ, g 56.2a 2.65 40.7b 2.25 40.8b 3.24 41.5b 2.28 < 0.01 Karkas, % 72.4a 0.39 75.7b 0.33 76.1b 0.3 76.7b 0.68 < 0.001 Göğüs eti, % 15.9a 0.33 21.6b 0.18 21.1b 0.31 21.9b 0.23 < 0.001 But, % 23.1 0.19 22.1 0.12 22.7 0.3 22.3 0.38 n.s Abdominal yağ, % 1.97a 0.09 1.32b 0.07 1.33b 0.12 1.34b 0.08 < 0.001 DL-Metiyonin ve L-Metiyonin için %100, MHA-Ca için %65 olarak kullanılan nispi biyo-yararlanım değerleri ile canlı performans ve karkas parametrelerinde hiçbir önemli farklılık görülmeyeceği doğrulanmış oldu. FCR metiyonin ilavesi yapılan grup lehine 16 puana kadar iyileşti (p<0.05). Karkas ağırlığı 300 gram iyileşti. Bu iyileşmede en büyük pay 220 gramlık ağırlık ile göğüs etinde oldu (p<0.001 her iki parametre için). Abdominal yağ dokusu metiyonin ilavesi ile azalmış olup, kontrol grubunda %1.97 iken, metiyonin ilavesi yapılan gruplarda %1.32 olmuştur (p<0.001). Rasyona dışarıdan ilave edilen metiyonin kaynaklarının etkilerine daha yakından bakıldığında bir farklılık olmadığı görülecektir. DL-Metiyonin ve L-Metiyonin için %100 ve MHA-Ca için İNFOVET 126-127 %65 olarak verilen biyo-yararlanım değeri kullanılarak pratikte hiçbir performans kaybı yaşanmadan bu metiyonin kaynakları birbirini ikame edebilir. Sonuç olarak bu çalışma, etlik piliç rasyonlarında sülfür içeren amino asit eksikliklerinin giderilebilmesi için rasyona dışarıdan metiyonin kaynağı ilavesinin önemini bir kez daha kanıtlamıştır. Metiyonin kaynağı yokluğunda; canlı performans parametrelerinde ve işleme özelliklerinde kesinlikle büyük ekonomik etkiye sahip olacak önemli düşüşler olduğu gözlenmiştir. Bu çalışmada DL-Metiyonin ve L-Metiyonin için %100, MHA-Ca için %65 olarak kullanılan nispi biyo-yararlanım değerleri ile canlı performans ve karkas parametrelerinde hiçbir önemli farklılık görülmeyeceği bir kez daha doğrulanmış oldu. Özetle metiyonin kaynaklarının doğru biyo-yararlanım değeri ile kullanıldıklarında performanstan ve rasyon maliyetlerinden ödün vermeden birbirini ikame edebilecekleri bir kez daha ortaya koyulmuştur. Kaynaklar > Baker, D.H. (1994). Utilization of precursors for L-amino acids. Pages: 37-91. In: Amino acids in farm animal nutrition, ed. by J.P.F. D’Mello. > Baker, D.H. (2006). Comparative Species Utilization and Toxicity of Sulfur Amino Acids. J. Nutr. 136: 1670S-1675S > Lemme, A. (2004). Relative effectiveness of the methionine hydrıxy analogue calcium salt in broilers and layers. AMINONewsTM, 5 (3) 7-12 > Lemme, A., Helmbrecht, A., and Mack, S. (2011). Commercial methionine sources in poultry, AMINONews® Rewiew Daha iyi bir dünya için enterik metan gazını azaltma vakti 100 yıllık bir periyotta enterik metanın etkisi karbondioksitten 28 kat daha fazladır. FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu) ve Yeni Zelanda Tarım Sera Gazı Araştırma Merkezi, ‘gıda güvenliği ve canlıların iyileştirilmesi için metan gazının azaltılması’ üzerine beraber bir proje üzerinde çalışmaya başladı. Enterik fermantasyon, ruminantların doğal sindirim prosesinde yer alan bağırsak bakterilerinin sindirim sisteminde ya da rumendeki yemleri fermente etmesi olarak bilinen normal bir süreçtir. Enterik metan bu süreçte elde edilen ve dışarı geğirme yoluyla atılan bir yan üründür. Bu fermantasyon prosesinin sonunda elde edilen diğer yan ürünler ise hayvan tarafından süt ve et üretiminde kullanılmak üzere bağırsaklardan emilir. Hayvan tarafından dışarı salınan enterik metan miktarı doğrudan yem alım miktarı, yem tipi ve kalitesi, kullanılan enerji miktarı, büyüklük, büyüme hızı, üretim seviyesi ve çevresel sıcaklık ile bağlantılıdır. Enterik metanın tamamen engellenmesi mümkün değil fakat azaltılması mümkün! Metan üretiminin azaltılması, küresel ısınmanın dünya üzerindeki etkilerini azaltılmasının yanı sıra alınan birim yem ve hayvan başına, yüksek verim elde edilmesi için üretim etkinliğini geliştirmektedir. Dünya hayvancılığında ruminantların yerine baktığımızda, enterik fermantasyon ile aldıkları yemleri insanlar için yüksek kalite gıdalara çevirme yeteneğine sahip canlılardır. Buna bağlı olarak fermentasyon esnasında enterik metan oluşumunu engellemek hayvanların yemden İNFOVET 128 daha fazla oranda faydalanarak et ve süt olarak daha fazla verime çevirmeleri üreticiye ekonomik kazanımlar sağlamaktadır. Düşük verimli üretim özelliğine sahip ruminantlar yüksek verimli ruminantlara oranla, ürettikleri hayvansal ürün başına daha fazla enerji kaybı yaşarlar. Üretim sistemi doğrultusunda artan verimle birlikte elde edilen gıdanın güvenliği sağlanır ve üreticinin geçim kaynaklarını güçlendirir. Küresel ısınmanın hızının yavaşlatılmasının yanı sıra, üreticinin de veriminin artması ekonomik fayda getirecektir ki iki taraflı bir kazanım sağlanmış olacaktır. Bu proje, Güney Amerika (Arjantin, Uruguay) et üretim çiftliklerinde ve Doğu Afrika (Etiyopya, Kenya, Tanzanya ve Uganda), Batı Afrika, (Benin, Burkino Faso, Senegal, Mali ve Nijer) ve Güney Asya’nın (Bangladeş ve Sri Lanka) süt üretim çiftliklerinde var olan düşük bütçeli ve bütçesiz enterik metan gazı azaltmayı amaçlayan proje odaklı olarak yürütülecektir. Bu proje Mevsim ve Temiz Hava Koalisyonu (Climate and Clean Air Coalition), FAO (Gıda ve Tarım Organizasyonu) ve Yeni Zelanda Hükümeti tarafından Global Araştırma Birliği’nin Tarımsal Sera Gazı üzerine Canlı Hayvan Araştırma Grubu (The LRG) tarafından finanse edilmektedir. Bizim için enterik metanın önemi > Metan (CH2) karbondioksitle (CO2) karşılaştırıldığında, 20 yıllık bir süreçte 84 kat daha fazla ısıyı hapseder. > Enterik metan ile karbondioksit ısıtma etkisi karşılaştırıldığında, 100 yıllık bir periyotta enterik metanın etkisi karbondioksitten 28 kat daha fazladır. > Ruminantlar, global metan emisyonunun %30’undan sorumludur. Enterik metan salınımı bu sebeplerden ötürü küresel ısınmada çok büyük rol oynamaktadır. Fermentasyon esnasında enterik metan oluşumunu engellemek, hayvanların yemlerinden daha fazla oranda yararlanmasına yardımcı olur.