Document

advertisement
MÜTAREKE DÖNEMİ
YRD. DOÇ. DR. V. SEFA FUAT HEKİMOĞLU
OKT. ADNAN MUHACİR
OKT. SEDAT GENCER
V. HAFTA
Kulaklık, not defteri, kalem vb.
ders materyallerinizi hazır ediniz.
İÇİNDEKİLER
1. Mondros Ateşkes Anlaşması (Mütarekesi)
2. Mütareke Dönemi Siyasal Olayları
3. Mütareke Döneminde Basın
4. Paris Barış Konferansı
5. İzmir’in İşgali
6. Kuvayı Milliye
7. Ulusal Cemiyetler
8. Ulusal Varlığa Düşman Cemiyetler
KAZANIMLAR:
1. Mondros Mütarekesinin ne denli ağır
maddeler içerdiğinin öğrenilmesi.
2. Mondros
Mütarekesi
sonrası
İtilaf
Devletlerinin nereleri işgal ettiğinin
öğrenilmesi.
3. İşgaller karşısında Hükümet ile Türk halkının
bakış açılarının karşılaştırılması.
4. Müslümanların ve azınlıkların işgaller
karşısındaki tepkilerinin kavranması.
MONDROS ATEŞKES ANLAŞMASI (MÜTAREKESİ)
(30 EKIM 1918)


1918 yılı sonlarına doğru Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi
Osmanlı Devleti ile Almanya arasındaki bağlantının kesilmesine yol
açmış, Trakya ve İstanbul da olası bir Yunan saldırısına karşı açık
hâle gelmiştir.
Bu süreçte İttihat ve Terakki Cemiyeti yönetimden çekilmiş,
partinin yöneticileri de (Cemal Paşa, Enver Paşa vb.) ülkeyi gizlice
terk etmiştir.
İttihat ve Terakki’nin hükûmetten çekilmesi
üzerine Ahmet İzzet Paşa sadrazamlığa getirilmiş ve yeni
hükûmeti kurmuştur.
Sadrazam Ahmet İzzet Paşa, devletin içinde bulunduğu
durumu değerlendirerek İtilaf Devletleri’ne ateşkes isteğinde
bulunmuştur.
Taraflar arasındaki görüşmeler 27 Ekim 1918 tarihinde Limni
Adası’nın Mondros Limanı’nda İngilizlere ait Agamemnon
Zırhlısı’nda başlamıştır.
Görüşmelerde Osmanlı Devleti’ni Bahriye Nazırı Rauf Bey
(Orbay)’ın başkanlık ettiği heyet, İtilaf Devletlerini ise İngiliz
Amiral Calthorpe (Kalthorp) temsil etmiştir.
Yapılan görüşmeler sonucunda, toplam 25 maddeden
oluşan Mondros Ateşkes Antlaşması 30 Ekim 1918’de
imzalanmıştır.
Antlaşmanın Önemli Maddeleri:
1. Çanakkale ve İstanbul Boğazları açılacak, bölgedeki
istihkâmlar (askerî üsler) İtilaf Devletleri tarafından işgal
edilecektir.
2. İtilaf Devletleri güvenliklerini tehlikede gördükleri herhangi
bir stratejik noktayı işgal
edebileceklerdir. (7. madde)
3. Vilâyet-i Sitte’de (Bitlis, Elazığ, Diyarbakır, Erzurum, Van,
Sivas) herhangi bir karışıklık
çıkarsa İtilaf Devletleri bu bölgeleri işgal edebileceklerdir. (24.
madde) ( Ermeni devleti kurulma amacı)
4. Hükûmet
haberleşmeleri dışındaki tüm haberleşme araçları İtilaf
Devletleri’nin denetimine girecektir.
5. Osmanlı Devleti, İttifak Devletleri ile tüm ilişkilerini kesecek,
Alman ve Avusturya uyruklu asker ve sivil memurlar Osmanlı
topraklarını terk edecektir.
6. Sınırların denetlenmesi ve iç düzenin korunması için gerekli olan
birlikler dışında kalan Osmanlı orduları terhis edilecek, bütün savaş
gemilerine, ordunun araç, gereç, silah ve cephanesine el
konulacaktır.
Antlaşmanın Önemi ve Sonuçları:
--Osmanlı Devleti’nin İtilaflar karşısında kayıtsız şartsız
teslimiyeti anlamına gelen bu ateşkes antlaşmasıyla,
Osmanlı Devleti fiilen sona ermiştir.
--Antlaşmadaki 7. madde Anadolu topraklarının işgaline,
24. madde ise Doğu Anadolu’da bir Ermeni Devleti’nin
kurulmasına zemin hazırlamıştır.
--Osmanlı Devleti bu antlaşmayı imzalarken Wilson
İlkeleri’ne güvenmiş, ancak İtilaf Devletleri, Wilson
İlkeleri’ni dikkate almamış ve işgallere başlamışlardır.
--Anadolu’nun işgali karşısında Türk milletinin ilk tepkisi millî
direniş kuvvetleri oluşturmak olmuştur.
--Mondros’un imzalanmasından sonra Osmanlı Devleti’nde
hükûmet değişiklikleri yaşanmıştır. Ahmet İzzet Paşa Hükûmeti
8 Kasım 1918’de istifa etmiş, yerine 11 Kasım 1918’de Tevfik
Paşa Hükûmeti kurulmuştur.
--Padişah Vahdettin de 4 ay içerisinde seçimlere gitmek kaydıyla
Mebusan Meclisi’ni feshetmiştir. (21 Aralık 1918).
--Bu karışıklık ortamında İtilaf Devletleri’nin baskısının iyice
artması sonucu Osmanlı hükûmeti tekrar değişmiş, Tevfik Paşa
Hükûmeti yerine, İngiliz manda ve himaye
yönetimini savunan Damat Ferit Paşa Hükûmeti kurulmuştur. (4
Mart 1919)
Ateşkes
Anlaşmasının
imzalanmasının
ardından, özellikle 7. madde bahane
edilerek Osmanlı’nın kalan topraklarının
önemli bölümü işgal edilmişti. İşgal edilen
bölge ve işgal eden ülkeleri şöyle
sıralayabiliriz;
İngiltere tarafından işgal edilen bölgeler:
Musul, İskenderun, Antakya, Batum, Kilis
Ankara istasyonu, Antep, Haydarpaşa
İstasyonu, Konya istasyonu, Maraş, Birecik,
samsun, Urfa, Merzifon, Kars.
Fransa tarafından işgal edilen bölgeler:
Mersin, Dörtyol, Doğu Trakya Demiryolları,
Adana, Pozantı, Toros Tünelleri, Şark
Demiryolları, Akköprü, Çiftehan, Afyon
İstasyonu.
İngiltere ve Fransa’nın ortak işgal ettiği bölgeler:
Çanakkale Boğazı, Turgutlu Kasabası-Aydın
Demiryolu.
İtalya’nın işgal ettiği bölgeler:
Konya İstasyonu, Antalya, Kuşadası, Bodrum,
Fethiye, Afyon Akşehir, Malkara Burdur.
Yunanistan’ın işgal ettiği bölgeler:
İzmir, Uzunköprü-Hadımköy Demiryolu.
Mondros Ateşkes Anlaşmasını imzalayan Osmanlı Heyeti
MÜTAREKE DÖNEMİ SIYASAL OLAYLARI

Mondros’un imzalanması ve Osmanlı’nın
savaştan çekilmesiyle İttihat ve Terakki iktidarı
sona ermiş, Enver, Talat ve Cemal Paşalar ile
Dr. Nazım, Bahaattin Şakir gibi önde gelen
İttihatçılar 2-3 Kasım 1918’de bir Alman savaş
gemisiyle yurt dışına kaçmışlardı.
İttihat ve Terakki Partisinin yurtta kalan
üyeleri 5 Kasım 1918’de toplanarak
partilerini feshetmişler yerine Teceddüt
Fırkası adıyla yeni bir siyasal parti
kurmuşlardı. Yolsuzluklara karışmamış olan
İttihaçılar bu yeni oluşum içinde yer
almışlardı.
Mütareke
döneminde
İstanbul’da
Teceddüt Fırkası’ndan başka Selamet-i
Amme Fırkası, Sosyal Demokrat Fırkası,
Sulh ve Selamet-i Osmaniye Fırkası,
Osmanlı Hürriyetperver Avam Fırkası,
Ahali İktisat Fırkası gibi siyasi oluşumlar
faaliyet göstermişti.
Ancak asıl önemli siyasal gelişme, 1911 yılında
kurulan fakat İttihat ve Terakki’nin iktidar
yıllarında muhalif tutumu nedeniyle sindirilen
Hürriyet ve İtilaf Partisi’ndeki canlanmadır.
Hürriyet ve itilafçılar mütareke döneminde
işgalcilerle işbirliği yapmış, amansız bir İttihatçı
düşmanı olmuşlardı.
JÖN TÜRK GAZETESİN’DE “HÜRRİYET VE İTİLAF PARTİSİ”NİN
KURULUŞU İLE İLGİLİ HABER
“Yeni Bir Fırka”
Mütareke döneminde kurulan Osmanlı
Hükümetleri gerilimli siyasal ortam ve
işgaller nedeniyle kısa ömürlü olmuştu.
Padişah ile bazı hükümetler arasında,
işgalcilerle işbirliği ve uzlaşma konusunda
fikir ayrılığı yaşanması bunlarız uzun ömürlü
olmasını engellemişti.
Damat Ferit örneğinde olduğu gibi
padişah ile sadrazamın eğilimlerinin
tümüyle ortak olduğu durumlarda ise
kabineler kısmen daha uzun ömürlü
olmuş ancak, ulusal çıkarlar da o derece
zarar görmüştür.
Talat paşa Kabinesi’nin 4 Ekim’den sonra 14
Ekim 1918’de kurulan Ahmet İzzet Paşa
Hükümeti tüm iyi niyetli çabalarına rağmen
işgalleri
önleyememiş
ve
baskılara
dayanamayarak 8 Kasım’da istifa etmiştir.
Yerine 11 Kasım’da Tevfik Paşa Hükümeti
kurulmuştur.
Ahmet İzzet Paşa
Tevfik Paşa Hükümetinin kurulmasından
hemen sonra, İstanbul Boğazı’nın 13 kasım
1918’den itibaren İtilaf donanmasının
denetimine girmesi ve bu donanmada Yunan
gemilerinin de bulunması, söz konusu
hükümetin
ulusal
çıkarlarda
ısrarcı
olmayacağını ilk günlerden göstermiştir.
İstanbul’daki İngiliz ve Fransız temsilcilerinin,
Tevfik Paşa Hükümetinden başkentteki işgal
giderlerini
karşılama
istekleri
önce
reddedilmiş ama sonra kabul edilmiştir. I.
Dünya Savaşı sırasında tek taraflı olarak
kaldırılan kapitülasyonlar bu hükümet
döneminde yeniden yürürlüğe girmiştir.
Padişah, 21 aralık 1918’de yayınladığı bir
irade ile Meclis-i Mebusan’ı kapatmıştır.
Böylece hükümet üzerindeki meclis
denetimi ve baskısı kalkmış, işgalcilere
karşı bir direnç noktası daha ortadan
kaldırılmıştır.
Tevfik Paşa
Tevfik Paşa hükümeti zamanında en fazla
tartışılan konulardan biri, ittihatçıların
tutuklanması sürecinin başlamasıdır. İlk
olarak eski valilerden Cemal azmi Bey, Sabit
Bey ve Diyarbakır Valisi Dr. Mehmet Reşit
Bey ermeni Göçü ile ilgili olarak
tutuklanmışlardı.
Hükümetin
29-30
Ocak
1919’da
gerçekleştirdiği geniş çaplı operasyonu ile Ziya
Gökalp, Hüseyin Cahit, Hüseyin Kadri, Mithat
Şükrü, İsmail Canbulat, Tevfik Rüştü, İzmir
Valisi Rahmi ve Kara Kemal Beyler ile Halil Paşa
gibi İttihatçı mebus ve üst düzey bürokratlar
tutuklanmıştır.
İtilaf Devletlerinin bitmez tükenmez istekleri,
padişahın
suçluları
cezalandırmaktaki
aceleciliği, aslında bu konularda fazla
direnmeyen Tevfik Paşa hükümetini bile
rahatsız etmişti. Sonunda, zaten gözden
çıkarılmış olan Tevfik Paşa 3 Mart 1919’da
istifasını vermiştir.
Vahdettin, Tevfik Paşa’nın yerine eniştesi
Damat Ferit Paşa’yı görevlendirmiştir.
Hariciyeci olarak önemli bir geçmişe
sahip olmayan Damat Ferit, ittihatçı
düşmanı ve İngiliz yanlısı bir kişiydi.
Damat Ferit Paşa
Damat Ferit döneminde de İttihatçılara
uygulanan tutuklama politikaları devam
etmiştir. Tutuklamaların yoğun olarak
sürdüğü günlerde Divan-ı Harp’ten ilk idam
kararı çıkmış, Boğazlayan Kaymakamı Kemal
Bey Ermeni Göç sırasında Ermenileri
öldürmekle suçlanıp asılmıştır.
Kaymakam Kemal Bey Beyazıt Meydanında
10 Nisan 1919 tarihinde asılmıştır ve bu olay
İstanbul halkının büyük tepkisini çekmiştir.
İngiltere
halkın
tepkisi
konusunda
rahatsızlığını bildirmiş, hükümet de cenazeye
katılan bazı memurları cezalandırmıştır.
Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey
Mondros
Mütarekesi’nden
sonra
Anadolu’daki Rum ve Ermeni azınlıkların,
devlet kurma yönünde hızlı bir
örgütlenmeye yönelmeleri ve İtilaf
Devletleri ile işbirliği yapmaları, Türkler
tarafından tepkiyle karşılanmıştı.
Türkler ile azınlıklar arasındaki olayların
artması, Damat Ferit hükümetini
harekete geçirmiştir. Azınlıkları ve
işgalcileri rahatsız etmeyecek çözümler
bulmak üzere 31 Mart 1919’da Heyet-i
Nasiha (Öğüt Kurulu) kurulmuştur.
Heyet-i Nasiha’nın amacı çeşitli etnik
gruplar arasında uyum ve barış sağlamak,
halka padişahın selamını ileterek ırk ve din
ayrımı gözetmeksizin padişahın bütün
gruplara iyi duygular beslediğini duyurmak
olarak saptanmıştı.
Anadolu ve Rumeli için iki ayrı Heyet-i Nasiha
oluşturulmuş ve başkanlıklarına Şehzade
Abdurrahim
ile
Şehzade
Cemalettin
getirilmiştir. 16 Nisan 1919’da Şehzade
Abdurrahim, Bursa, İzmir, Balıkesir, Manisa,
Aydın, Isparta ve Antalya’ya görümeler yapmak
üzere yola çıkmıştı.
Şehzade Abdurrahim Konya’da etnik
unsurlar arasındaki kardeşlik ve sükunetin
öneminde değindiği sırada İzmir’in işgal
edildiği haberi gelmiş, heyet özel bir trenle
18 Mayıs 1919’da İstanbul’a geri
dönmüştür.
Şehzade Cemalettin’in başkanlığındaki
diğer Heyet-i Nasiha ise, Trakya illerini
dolaşmıştır. İstanbul’a döndükten sonra
Trabzon’a da giden heyet, İzmir’in işgali
üzerine geri dönmüştür.
Heyet-i Nasiha
MÜTAREKE DÖNEMİNDE BASIN

Mütareke dönemi Türk basını iki grupta ele
alınabilir. İstanbul’da çıkan gazete ve dergilerin
çoğu işgalcilerle iyi ilişkiler kurmuş onlarla
uzlaşarak politikalarını desteklemiştir. Silahlı
mücadeleyi reddetmiş halkta infiale yol açacak
gelişmeleri gizlemişlerdir.
Anadolu’da basılan gazete ve dergilerin
çoğunda ise direnişi destekleyen yazılar
çıkmıştır. Ulusal mücadeleden yana
olan bazı gazete ve dergiler şunladır;
Açıkgöz, Adana’ya Doğru, Ahali, Ahval,
Aksiseda Akşam, Albayrak, Anadolu, Babalık,
Ceride-i Resmiye, Dertli, Doğru Söz, Erciyes,
Hakimiyet-i Milliye, Hayat, Hukuk-u Beşer,
Işık, İbret, İzmir’e Doğru, Misak-ı Milli, Öğüt,
Söz, Vakit, Yeni Adana, Yeni Gün, Anadolu’da
Yeni Gün…
Anadolu’da gelişen direnişe karşı çıkan ve
sarayın politikalarını destekleyen gazete ve
dergilerin bir kısmı ise şunlardır: ”Adana
Postası, Alemdar, Ferda, İrşad, Peyam-ı
Sabah, Sebilürreşat (Sırat-ı Mustakim),
Türkçe İstanbul, Ümit, Zafer…”
VATAN
İKDAM
MİLLİ MÜCADELEYİ DESTEKLEYEN GAZETELER
Peyam-ı Sabah gazetesini çıkaran ve Milli Mücadeleye karşı çıkan
ALİ KEMAL
PARİS BARIŞ KONFERANSI (18 OCAK 1919)


32 devletin katılımıyla, I. Dünya Savaşı sonunda mağlup olan
devletlerin durumlarını belirlemek, bu devletlerle yapılacak
barış antlaşmalarının esaslarını tespit etmek ve barışın
kalıcılığını sağlamak amacıyla toplanmıştır.
Konferansa İngiltere, Fransa, Japonya, İtalya ve ABD hâkim
olmuş, ancak etkili olması beklenen ABD ve İtalya ise
konferansta istediklerini elde edememişlerdir.
Konferansta;
--Manda Sistemi resmîleşmiştir. Buna göre Arap Yarımadası,
Irak, Suriye ve Filistin’i manda sistemiyle yönetecek bir devletin
atanmasına ve Doğu Anadolu’da yine manda sistemiyle
yönetilecek bir Ermeni Devleti’nin kurulmasına karar verilmiştir.
(Wilson İlkeleri’nin “sömürgecilik yapılmayacak” maddesine
karşı Manda ve Himaye fikri ilk kez Paris Barış Konferansı’nda
ortaya atılmıştır.)
--Almanya’nın toparlanmasına fırsat vermeden, ağır şartlar
taşıyan bir antlaşmanın hazırlanması kararlaştırılmıştır.
--Wilson İlkeleri doğrultusunda ABD’nin isteği ile Cemiyet-i
Akvam’ın (Milletler Cemiyeti) kurulmasına karar verilmiştir.
--Gizli antlaşmalarda İtalya’ya verilmesi gereken İzmir ve
çevresi, İngiltere’nin istekleri doğrultunda Yunanistan’a
bırakılmıştır. Bunun nedeni; İngiltere’nin bölgede (Doğu
Akdeniz) güçlü bir İtalya yerine, kendi güdümünde olacak zayıf
bir Yunanistan’ı istemesidir.
İtilaf Devletleri, konferansın sonunda Osmanlı Devleti
dışında diğer İttifak Devletleri ile imzalanacak barış
şartları konusunda anlaşmış, ancak Osmanlı
topraklarının
paylaşımı
konusunda
uzlaşma
sağlayamadıkları için, Osmanlı Devleti ile yapılacak
barış antlaşmasını ertelemişlerdir.
Konferansta
belirlenen
esaslar
çerçevesinde Almanya ile 28 Haziran
1919’da Versay, Avusturya ile 10 Eylül
1919’da Saint Germain, Bulgaristan ile 27
Kasım 1919’da Neuilly, Macaristan ile 4
Haziran 1920’de Trianon ve Osmanlı
Devleti ile 10 Ağustos 1920’de Sevr Barış
Anlaşmaları imzalanacaktır.
1919 Paris Barış Konferansı:
İngiltere Başbakanı Lloyd George, Osmanlı Devleti'nin İtilaf
devletleri arasında bütünüyle bölüşülmesini istemişti
PARİS BARIŞ KONFERANSI
Elefterios Venizelos
23 Ağustos 1864 - 18 Mart 1936
Paris Barış Konferansı'nda Fransa ve Yunanistan'ın
Osmanlı Devleti toprakları üzerinde teklif ettiği
Yunan toprakları.
İZMİR’İN İŞGALİ
Paris Barış Konferansı’nda İzmir ve çevresini işgal etme
hakkını elde eden Yunanistan’ın en büyük destekçisi İngiltere
olmuştur.
 Daha önce gizli antlaşmalarla İtalya’ya verilen İzmir ve
çevresi, İngiltere’nin baskısı ve sahte belgelerle ortaya attığı;
--Bölgede Rum nüfus çoğunluktadır.
-- Türkler bölgedeki Hıristiyan halkı katletmek üzeredir.
-- Bölge, kültür ve coğrafi açıdan Yunanistan’ın doğal bir
uzantısıdır;
gibi asılsız iddialarla Paris Barış konferansında İtalya’nın
elinden alınarak, ABD ve Fransa’nın da desteğiyle Yunanistan’a
bırakılmıştır.

--Megalo İdea’yı (Büyük Ülkü) gerçekleştirmeyi, Batı Anadolu ve
Trakya’yı topraklarına katmayı ve Doğu Karadeniz’de Pontus
Devleti’ni kurmayı hedefleyen Yunanistan, 15 Mayıs 1919’da Paris
Konferansı’na dayanarak İzmir’e asker çıkarmıştır.
--İzmir halkı işgali önlemek için örgütlenmeye başlamış, bu
doğrultuda İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti oluşturulmuştur.
--Bölgedeki Rumların Yunanlıları sevinç gösterileriyle karşılaması
ve yaşanan işgal karşısında daha fazla dayanamayan Hukuk-u
Beşer (İnsan Hakları) Gazetesi yazarı Hasan Tahsin (Osman Recep
Nevres) Yunanlılara ilk kurşunu atmıştır.
HASAN TAHSİN
İZMİR’İN İŞGALİ 15 MAYIS 1915
İZMİR’İN İŞGALİ 15 MAYIS 1915
KUVAY-I MİLLİYE

Milli Kuvvetler anlamına gelen Kuvay-ı Milliye,
Mondros Mütarekesi sonrası başlayan işgaller
karşısında, saray ve hükümetin tepkisizliği
yüzünden, halkın örgütlenerek kurmuş oldukları
silahlı birliklerdir. Kuvay-ı Milliyeciler, Müdafaa-i
Hukuk Cemiyetleriyle asker toplama ve kongre
düzenleme konusunda işbirliği yapmışlardır.
Kuvay-ı Milliye, düzenli ordunun henüz
kurulmadığı, hükümetin işgallere sessiz kaldığı
günlerde, düşmanın ilerleyişini durdurmak,
asıl ordu kuruluncaya kadar zaman
kazandırmak, halka moral aşılamak ve iç
ayaklanmaları bastırmak gibi yararlar
sağlamıştır.
Kuvay-i Milliye’nin bu olumlu yanlarının yanı
sıra, tek merkezden yönetilmemek, disiplinden
uzak olmak, zaman, zaman halkla karşı karşıya
kalmak, düzenli işgal ordularıyla mücadele için
yeterli
güce
sahip
olmamak,
ülkeyi
kurtarmaktan
çok
bölgesel
kurtuluşu
hedeflemek gibi zaafları da vardı.
Düzenli Ordu’nun kurulmasından sonra, bir
askeri güç olarak ortadan kalkan Kuvay-ı
Milliye, direniş ruhunu simgelemesi açısından,
dönemsel bir olgu değil, halkın zihninde sürekli
yer eden bir anlayış haline dönüşmüştür.
Kadını ve Erkeğiyle Vatanı korumak için silahlı
mücadeleye çıkmış Kuvay-ı Milliye Birlikleri
ULUSAL CEMİYETLER
Özellikleri:
-- İşgallere karşı Türk milletinden gelen ilk tepkidir.
-- İstanbul Hükûmeti’nin işgallere karşı tepkisiz kalması
üzerine kurulmuşladır.
-- Bağımsızlığın korunması ve milliyetçilik düşünceleri bu
cemiyetlerin oluşumunda temel etkendir.
-- Cemiyetlerin kurulmasında azınlıkların zararlı faaliyetleri
de etkili olmuştur.
-- Ulusal bilincin uyanmasına katkıda bulunmuşlardır.
-- Kuvây-i Milliye Ruhu bu cemiyetlerin çalışmaları sonucu
ortaya çıkmıştır.
--Wilson İlkeleri’ne güvenerek başlangıçta basın-yayın
yoluyla mücadeleyi seçmişlerse de, ileriki dönemde
çoğunluğu silahlı mücadele yönüne kaymıştır.
-- Milli Mücadele açısından en olumsuz yönleri, bölgesel
kurtuluşu amaçlamaları ve birbirinden kopuk hareket
etmeleridir. (Milli Kongre Cemiyeti hariç)
--Sivas Kongresi’nde “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk
Cemiyeti” çatısı altında birleştirilmişlerdir. (Kurtuluş
savaşı’nı tek bir merkezden yönetme düşüncesi)
Trakya Paşaeli Müdaffaa-i Heyet-i Osmaniyesi:
30 Kasım 1918’de Trakya’daki Türklerin azınlıklar
karşısında direnişini artırmak ve bölgenin
Türklüğünü korumak amacıyla bu bölgede
kurulan ilk cemiyettir. Edirne, Kırklareli, Çatalca,
Tekirdağ ve Gelibolu’da örgütlenmişlerdir.
Sivas Kongresinden sonra Anadolu ve Rumeli
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin şubesi olan ve
Yeni Edirne ve Ahali gazeteleri gibi yayın
organlarına sahip olan bu cemiyet, Son
Osmanlı Mebusan Meclisine ve Birinci
TBMM’ye temsilci yollamıştır.
Vilayat-ı Şarkiye Müdaafa-i Hukuk-u Milliye
Cemiyeti: 4 Aralık 1918’de Ermenilere verilmek
istenen doğu illerinin Türk olduğunu kanıtlamak
ve haklarını korumak amacıyla İstanbul’da
kurulmuştur. Daha etkin olabilmek için Erzurum,
Erzincan, Sivas, Van, Bitlis, Diyarbakır ve
Elazığ’da şubeler açmıştır.
Hadisat ve Le Pays isimli gazeteler
çıkarmış olan ve Erzurum Kongresinin
toplanmasına öncülük etmiş olan bu
cemiyet, 15. Kolordu Komutanı Kazım
Karabekir ile Erzurum Valisi Münir
Bey’den büyük destek görmüştür.
Trakya Paşaeli Müdaffaa-i Heyet-i Osmaniyesi’nin Mührü
İzmir’in işgalini Trakya Paşaeli Cemiyeti adına kınama
telgrafı çeken Mehmet Şerif
Erzurum Kongresini tertipleyen Vilayat-ı Şarkiye
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri
Mustafa Kemal ile…
KAZIM KARABEKİR
Trabzon Muhafaza-ı Hukuk-u Milliye Cemiyeti:
12 Şubat 1919’da Trabzon’da kurulan cemiyet,
Giresun, Ordu ve Of’ta şubeler açmıştır. Amacı,
yörenin Osmanlı Devletine bağlılığını korumak
ve ulusal haklara dokunulmasını engellemek
olan cemiyet, yörenin Türklüğünü ve etnik
durumunu belirten ayrıntılı rapor hazırlamıştır.
İzmir Müdafaa-i Hukuk-u Osmaniye Cemiyeti:
1 Aralık 1918’de İzmir’in Yunanlılara verileceği
haberi üzerine kurulmuştur. Cemiyet, Wilson
ilkelerine dayanarak, İzmir ve Aydın’da
Türklerin nüfus, arazi ve emlak yönünden
çoğunlukta olduğunu göstermeye çalışmıştır.
Cemiyet, İzmir’in işgalinden sonra
Redd-i İlhak adını almış ve İstanbul’a
taşınınca da etkinliğin, kaybetmiştir.
Kilikyalılar Cemiyeti: 21 Aralık 1918’de Adana
ve çevresinin Fransızlara verileceği haberleri
üzerine kurulmuştur. Hem Fransız işgaline hem
de Ermeni faaliyetlerine karşı mücadele eden
cemiyet, bölgenin Türk olduğunu, anavatandan ayrılmak istemediğini belirten
yayınlarda bulunmuştur.
Kilikyalılar Cemiyeti’nin Askeri Birlikleri
Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti:
9 Aralık 1919 Sivas valisi Reşit Paşa’nın eşi
Melek hanım ve arkadaşlarının öncülüğünde
Sivas’ta kurulmuştur. Türk kadınının Kurtuluş
Savaşına katılımını simgeleyen cemiyet,
Anadolu’nun pek çok yerinde şubeler
açmıştır.
Milli Kongre Cemiyeti: Mondros Mütarekesinden sonrasında bütün siyasal partileri
ve dernekleri içine alacak ulusal bir cephe
oluşturmak amacıyla kurulmuştur. Milli Kongre
Cemiyetinin amacı, basın-yayn ve miting yolu
ile Türk milletinin haklılığını dünyaya
duyurmaktı. 23 Nisan 1919 Sultanahmet
Mitingine ön ayak olmuştur.
ULUSAL VARLIĞA DÜŞMAN CEMİYETLER

Mondros Müterekesinden sonra başlayan
işgallere karşı, Türk ulusunun direnişini kırmak ya
da saray yada hükümetin politikasını egemen
kılmak amacıyla Müslüman unsurlar ve azınlıklar
tarafından çeşitli cemiyetler kurulmuştur.
Azınlıklar Tarafından Kurulan Cemiyetler:
1) Pontus Rum Cemiyeti (Rum)
-- Trabzon merkezli kurulmuştur.
--Pontus Rum İmparatorluğu’nu yeniden canlandırmayı
hedeflemiştir.
--İstanbul’daki Rum Patrikhanesi tarafından
desteklenmiştir
2) Mavri Mira (Kara Gün) Cemiyeti (Rum)
-- 1919 sonlarına doğru İstanbul Rum Patrikliği tarafından
İstanbul’da kurulmuştur.
-- Amacı, Bizans İmparatorluğu’nu yeniden canlandırmaktır.
(Megalo İdea)
-- Bu Cemiyet, azınlıkların kurduğu cemiyetler içerisinde en
etkili olan ve en geniş kapsamlı faaliyet gösteren cemiyettir.
--Yunan Kızılhaçı, Yunan Göçmenler Komisyonu, Rum İzcilik
Okulu, Rum Patrikhanesi ve Trakya Komitesi bu cemiyeti
desteklemiştir.
3) Etnik-i Eterya Cemiyeti (Rum)
--Rumlar tarafından kurulan ilk cemiyettir.
-- Önceleri Yunanistan’ın bağımsızlığı için faaliyet gösteren
cemiyet, daha sonra ise Bizans İmparatorluğu’nu yeniden
canlandırmak
(Megalo
İdea)
amacıyla
faaliyetlerini
sürdürmüştür.
--Bir diğer amacı da Pontus Rum İmparatorluğu’nu yeniden
canlandırmaktır.
-- Mavri Mira ve Pontus Rum Cemiyetleri ile ortak çalışmalar
yürütmüştür
4) Kordos Cemiyeti (Rum Göçmenleri Komisyonu)
(Rum)
--Mavri Mira Cemiyeti’ni destekleyen bir cemiyettir.
-- Gizli adı “Kordos” olan ulusal mücadele karşıtı bu
kuruluş, Rum Göçmenleri Merkez Komisyonu adıyla
bilinmektedir.
--Temel amaçları; İstanbul, Trakya, Trabzon, İzmir gibi
yörelerde düzeni bozmak, Yunanistan’dan gelen özel
görevlileri Rum göçmeni gibi göstererek Doğu Karadeniz
çevresine yerleştirmek ve bu yörelerdeki Rum azınlığın
sayısını çoğaltmaktır.
5) Hınçak ve Taşnak-Sütyun Cemiyetleri (Ermeni)
-- Hınçak Cemiyeti, Ermeni Patriği Zaven Efendi tarafından 1887
yılında Cenevre’de kurulmuştur.
--1890’da Tiflis’te kurulan Taşnak-Sütyun Cemiyeti ise Doğu
Anadolu’da bağımsız bir Ermeni Devleti kurmayı amaçlamıştır.
-- Adana’da kurulan Ermeni İntikam Alayı da bu cemiyetlerin yanı
sıra Çukurova çevresinde
faaliyet göstermiştir.
Taşnaksütyun Çeteleri
Ermeni Hınçak Alayı
Müslümanların Kurdukları Milli Varlığa Düşman
Cemiyetler:
1) İngiliz Muhipleri Cemiyeti
-- 1919’da Sait Molla tarafından İstanbul’da kurulmuştur.
-- Kurtuluşun ancak İngiliz himayesine (mandaterliğine)
girmekle mümkün olacağını savunmuştur.
-- Padişah Vahdettin ve Sadrazam Damat Ferit Paşa cemiyetin
üyeleri arasındadır.
2) Wilson Prensipleri Cemiyeti
-- Kurucuları arasında Halide Edip Adıvar, Refik Halit Karay ve
Yunus Nadi vardır.
-- Kurtuluşun ancak ABD’nin himayesine (mandaterliğine)
girmekle mümkün olabileceğini
savunmuştur.
-- Cemiyetin kurucuları, Sivas Kongresi’nde “manda ve himaye”
fikrinin kesin olarak
reddedilmesiyle birlikte Millî Mücadele’ye katılmışlardır.
3) Kürt Teâli Cemiyeti
-- Wilson İlkeleri’ne dayanarak, İngiltere’nin himayesinde
Güneydoğu Anadolu’da bağımsız bir Kürdistan Devleti kurmayı
amaçlamıştır.
-- İngilizler ve Ruslar tarafından desteklenmiş olmasına
rağmen, bölge halkı tarafından destek görmemiştir.
4) Teâli-i İslâm Cemiyeti
-- İstanbul’da kurulmuş olup, vatanın kurtuluşunun saltanat ve
hilâfete bağlı olmakla mümkün olabileceğini savunmuştur.
-- Cemiyet özellikle Hürriyet ve İtilaf Fırkası tarafından
desteklenmiştir.
-- Millî Mücadele’ye karşı çıkan Konya İsyanı’nda önemli rol
oynamış, ancak halktan fazla destek görememiştir.
5) Sulh ve Selâmet-i Osmaniye Fırkası
-- Vatanın kurtuluşunun saltanat ve hilâfete bağlı kalmakla
mümkün olabileceğini savunmuştur.
-- Millî Mücadele’ye karşı çıkmış, Damat Ferit Paşa
Hükûmeti’ni desteklemiştir.
6) Hürriyet ve İtilaf Fırkası
-- 1911’de İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin karşıtı olarak kurulan bu
fırka, dönemin en büyük muhalefet partisidir.
-- TBMM’ye karşı çıkan isyanları desteklemiş, manda ve
himayenin en iyi çözüm yolu olduğunu benimsemiştir.
-- Millî Mücadele’yi yok etmeye çalışan bu fırka, Alemdar ve
Peyam-ı Sabah gazetelerinde görüşlerini yayımlamıştır.
TEŞEKKÜR EDERİZ
shekimoglu@beu.edu.tr
amuhacir@beu.edu.tr
sgencer@beu.edu.tr
Download