Uzay`da Gizemli Bir Gök Cismi Bulundu

advertisement
• Astrobiyolojistler, evrenin herhangi bir yerinde, belki de
Güneş Sistemi’ndeki
• komşularımızdan birinde gelişmiş ya da gelişmemiş formda
hayat bulma umudu içerisindeler. Çalışmalar daha çok
Mars, Europa gibi buzlu uydu gezegenlerde yoğunlaşıyor.
Ancak, Güneş Sistemi içerisinde yer alan daha az geleneksel
noktalarda bulunan yaşam izleri gözden kaçmış olabilir.
• İtalya’da gerçekleştirilen Uluslararası Yaşamın Kaynağı
Konferansı’na Giessen Üniversitesi’nden katıan Joop
Houtkooper, Dünya üzerindeki yaşamın cüce gezegen Ceres
kaynaklı göktaşlarından gelmiş olabileceğini öne sürdü.
• Ceres’in Geç Ağır Bombardıman döneminden nispeten yara
almadan kurtulduğunu gösteriyor” şeklinde konuşan
Houtkooper, Ceres’in üzerinde biryerlerde halen “Güneş
Sistemi’nin yaşıyla yaşıt bir hayat formuna evsahipliği eden
bir su okyanusu” olabileceğini ifade ediyor.
• Bu fikir, enteresan bir teoriyi beraberinde getiriyor. Teoriye
göre, eğer Dünya bu ağır darbelerle sterilize edildiyse, ve
Ceres’in evsahibi olduğu yaşam kurtulduysa, cüce gezegen
Yeryüzü’nde oluşacak yeni hayatın tohumlarını atmış
olabilir. Teoriye göre Ceres’ten kopan parçalar veya
etrafında dolaşan asteroidler, cüce gezegenin çekim
alanından ayrılmış ve Dünya üzerine hayatı getirmiş oalbilir.
• Ceres üzerindeki hayatın da halen devam
ettiğini iddia eden Houtkooper, okyanusun
halen Ceres üzerinde bulunduğuna inandığını
ifade ediyor. Yüzeyde hayatın bulunmasının
daha zor olacağını belirten bilim adamı, yine
de yüzeyde hidrojen-peroksit odaklı yaşamın
bulunabileceğini belirtiyor. Henüz Ceres’in
yüzeyinde hidrojen-peroksitin bulunup
bulunmadığı bilinmiyor ancak, olmaması için
de geçerli bir kanıt yok.
• 55 milyon ışık yılı büyüklüğünde, evren 800
yaşındayken var olduğu hesaplanan, bir galaksinin atası
olabileceği düşünülen, ne olduğundan emin
olunamayan ve bilim insanlarında şaşkınlık yaratan bir
gök cismi saptandı.
• Bilim insanlarında şaşkınlık yaratan gaz topunun, evren
800 milyon yaşındayken oluştuğu tahmin ediliyor. Gök
cisminin, bir galaksinin atası olabileceği kaydedildi.
• Gök bilimciler, evrenin ilk zamanlarından kalma ve belki
de bir galaksinin atası olabilecek gizemli dev bir gök
cismi keşfettiler.
• Bir uluslararası astronom ekibi tarafından yapılan ve
Astrophysical Journal’ın 10 Mayıs tarihli sayısında
yayınlanacak araştırmaya göre, Japon efsanesindeki bir
kraliçenin adı olan ‘Himiko’ ismi verilen bu olası devasa
gaz topunun, evren 800 milyon yaşındayken var olduğu
hesaplandı. Evrenin 13,7 milyar yaşında olduğu tahmin
ediliyor.
• Astronomlar, birçok teleskopla yapılan bu gözlemde,
muhtemel dev gaz bulutu Himiko’nun 55 milyon ışık yılı
büyüklüğünde olduğunu belirterek, bu büyüklüğün
evrenin ilk zamanları için rekor bir ölçü olduğunu ve
Samanyolu’nu oluşturan diskin ışıması kadar genişliğe
sahip bulunduğunu kaydettiler.
• Bu gök cisminin kendilerini çok büyük şaşkınlık
içinde bıraktığını ifade eden bilim insanları,
dünyanın en güçlü teleskoplarınca elde edilen
mükemmel verilere rağmen, bu gök cisminin ne
olduğundan emin olmadıklarının altını çizdiler.
• Şimdiye dek keşfedilen en uzak gök cisimlerinden
birisi olan Himiko’nun görüntüsünün, bilim
adamlarının fiziki özelliklerini anlamalarına izin
vermeyecek derecede bulanık olduğu dikkat
çekiyor.
• Bu gök cisminin, dev bir karadeliğin enerjisinden
doğmuş koca bir gaz topu olabileceğini tahmin eden
bilim adamları, bu gizemli gök cisminin arka arkaya
oluşmuş iki büyük galaksinin çarpışmasıyla meydana
gelmiş olabileceğine de dikkat çekiyorlar.
• Bu gözlemi yapan uluslararası astronom ekibine
başkanlık eden özel bilimsel araştırma kuruluşu
Carnegie Enstitüsü’nden Masami Ouchi, “Evrende daha
uzağa baktıkça zamanda daha geriye gidilir. Çok
şaşırdım çünkü bu kadar büyük bir cismin aynı zamanda
evrenin doğuşundan hemen sonra olabileceğini hiç
hayal etmemiştim” diye konuştu.
• “Big Bang” teorisine göre, evrenin yaratılışının
başında önce küçük cisimler oluştu, sonra
bunlar daha büyük gök cisimlerini doğurmak
için bir araya geldiler.
• Nasa’nın arsenikli yaşam formu açıklamasının
ardından bu kez bilimciler beklenmedik şekilde,
yaşamın temel yapıtaşlarını bir tip göktaşı
üzerinde buldular.
• NASA Goddard Uzay Uçuş Merkezi’nden Dr.
Daniel Glavin’ın başında olduğu araştırma ekibi,
son derece nadir görülen özgün tipte bir göktaşı
üzerinde 19 farklı amino asite rastladılar. Grafit,
olivin ve klino-bronzitten oluşan bu göktaşları, iki
asteoritin çarpışmasından meydana geliyor.
• Bu tip göktaşları oluşumlarını tetikleyen
asteroit çarpışması sırasında 1100 santigrat
derecelik sıcaklığa ulaştıklarından üzerlerinde
yaşama dair izlerin bulunması beklenmiyor.
Glavin bu sıcaklığın amino asit gibi tüm
karmaşık molekülleri karbona çevirecek kadar
yüksek olduğunu, fakat yine de bunlara
rastladıklarını ifade ediyor.
• Glavin’e göre keşif, yaşamsal moleküllerin
bütünlüklerini korumada bilinenin ötesinde bir
yeteneğe sahip olduklarını ve bunun da
uzayda yaşam arayışı açısından şansı artıran
son derece olumlu bir gelişme olduğunu
söylüyor. Göktaşı, 2008 TC3 olarak adlandırılan
ve Dünya’ya çarpmasından hemen önce tespit
edilebilmiş ilk asteroitin kalıntısı. 5 metrelik
asteroit 7 Ekim 2008 tarihinde, Dünya’ya,
• atmosfere girme ve Sudan’daki Nubian Çölü’ne
çarpma safhalarında tümüyle takip edilebilmiş.
Khartoum Üniversitesi’nden araştırmacıların
topladıkları kalıntılar, bugüne kadar bu tip
göktaşlarına ait elde edilen en iyi şekilde
korunmuş parçalardan meydana geliyor.
• Glavin, amino asitlerin ‘sağ-elli’ ve ‘sol-elli’ olmak
üzere birbirinin ayna görüntüsü denebilecek iki
farklı formda bulunduklarını ve Dünya üzerindeki
yaşamın sadece sol-elli amino asitlerden
meydana geldiğine dikkat çekiyor.
• Göktaşı üzerindeyse her iki formdaki amino
asitlere rastlanmış. Bu da bu amino asitlerin
gerçekten de uzay kaynaklı olduğunu ve cisme
Dünya’ya düştüğünde bulaşmadıklarını
kanıtlıyor.
Download