BASIN VE KAMUOYUNA! 24.04.2014 TEHLİKELİ ATIKLAR TEHLİKE SAÇIYOR! ATIK YAKMAK BASİT BİR METOT DEĞİLDİR! Endüstrinin hızla gelişmesi, insanoğlunun yaşam düzeyinin yükselmesini sağlarken, doğal dengelerin giderek bozulmasına da neden olmaktadır. Sürdürülebilir olmayan sosyal ve ekonomik kalkınma, kaynakların geri dönüşü olmayacak şekilde tahrip edilmesi sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Tüketim ve üretim kalıplarının değişmesi, kimyasal madde kullanımında artışlara neden olmakta, bu durum, tehlikeli atık miktarında yükselişe yol açmaktadır. Dünyada, yedi milyon civarında kimyasal madde tanımlanmıştır. Her sekiz saatte bir yeni bir kimyasal madde daha insanoğlunun kullanımına sunulmaktadır. Ancak, söz konusu kimyasal ve tehlikeli atıkların bertarafı çevre ve insan sağlığı açısından risk oluşturmaktadır. Tehlikeli atıklar, genel olarak üreten ve tüketen tarafından değersiz olarak sınıflanan, bu amaçla elden çıkarılan sanayi yan-ürünü ve/veya evsel kökenli tehlikeli ve zararlı maddelerdir. Bir atığın tehlikeli olup olmadığına karar verilmesi sırasında, atığın bileşimi, atık içindeki bileşenlerin miktarları ve kimyasal reaksiyon verme durumları, atığın fiziksel durumu ile çevre üzerindeki etkileri ve kalıcılığı da göz önüne alınmaktadır. Tehlikeli atıkların yaklaşık %90’ı sanayiden kaynaklanmaktadır. Tehlikeli atık miktarında her yıl artan bu yükseliş, etkin ve akılcı bir yönetimin oluşturulmasını gerekli kılmaktadır. Tehlikeli atık yönetimi, atıkların kaynağında özelliğine göre ayrılması, toplanması, geçici depolanması, geri kazanılması, taşınması, bertarafı ve kontrolü olarak tanımlamaktadır. Tehlikeli atık yönetiminde amaç, üretim sırasında, tehlikeli atık oluşumunu en az düzeye indirmektir. Tehlikeli atığın üretilmesinden bertarafına kadar her aşamada çevreyi ve insan sağlığını tehlikeye atmayacak metodların uygulanması, bu konuda sanayiciyi teşvik edici mali araçların kullanılması da gerekmektedir. Ülkemizde tehlikeli atıkların yönetimi, tehlikeli atıkların kontrolü yönetmeliği hükümlerince yapılmaktadır. İlgili yönetmelikte tehlikeli atıkların tanımlaması, sınıflaması, taşıma ve bertaraf yöntemleri sıralanmıştır. Tehlikeli atıkların yönetiminde; Kurumsal görev ve yetki, Çevre ve Şehircilik Bakanlığında, Tedbir alma, mülki amirler ve yerel yönetimlerde, Yükümlülükler ise atık üreticileri ve bertaraf tesislerindeyken Mevcut atık yönetim sistemi atık üreticileri ve bertaraf tesislerinin eline bırakılmıştır. Tehlikeli atıkların yönetiminde atıkların, yakılarak veya gömülerek bertaraf edilmesi en son tercih edilecek yöntemdir. Öncelikli olarak atık üretici konumunda olan sanayicilerin tehlikeli atık oluşumuna sebebiyet verecek hammadde tercihlerini değiştirmeleri veya tehlikeli atık üretimine olanak sağlayan teknolojilerini yenilemeleri yönünde teşvik edilmemeleri gerekmektedir. Türkiye’de tehlikeli atık bertarafına yönelik tesis sayısı sadece üçtür. Bunlar; 1/3 İzaydaş( yıllık 35.000 ton) yakma; 970.000 m3 depolama, Petkim (yıllık 17.500 ton) yakma, Tüpraş (yıllık 7.750 ton) yakma. Türkiye’de tehlikeli atık üretim miktarı 2-3 milyon /yıl iken yakma kapasitesi 50-60 bin ton/yıl’dır. Tehlikeli atık yönetiminde, denetim ve yetki karmaşası çok fazladır. Yeterli sayıda kalifiye personel yoktur. İlgili yönetmelikte, “Tehlikeli atık bertarafında, atıkların nihai olarak, enerji geri kazanımı amaçlı kalorifik değeri yüksek atıklar ( Atık yağlar, boya atıkları gibi) Çimento Fabrikaları, Kireç Fabrikaları gibi lisanslı tesislerde ilave yakıt olarak kullanılabilir” denmektedir. 2010 yılı verilerine göre çimento fabrikalarına kabul edilen ve yakılarak bertaraf edilen tehlikeli atık verileri aşağıdaki gibidir. Ülkemizde atık yönetimi konusu yıllardır kanayan bir yaradır. Çimento fabrikasında tehlikeli atıkların yakılması sonucu meydana gelen zehirlenme vakaları ve koku, durumunu, Bursa’mız gündeminde yine üst sıralara taşımıştır. Bu güne kadar, kokusu duyulmadan veya zehirlenmeler olmadan da birçok tehlikeli atık yakılmış, ciddi çevre sorunları yaşanmıştır. Bursa Çimento ile baş gösteren çevre sorununa öncelikle yerel ölçekte ama temelde global ölçekte değerlendirmek gerekmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, yerel yönetimler takip ve denetimlerini arttırmalı, sadece ceza keserek değil, atık yönetimi konusunda mesleki disipline sahip çevre mühendislerini göz ardı etmeyerek, atık yönetimi bir bütün olarak ele alınmalı, atıkların yakılarak veya gömülerek bertarafı en son aşama olacak şekilde planlamalar yapılmalıdır. 20.03.2014 Tarihinde Çimento fabrikasında meydana gelen zehirli gaz sızıntısının hemen ardından 20.04.2014 tarihinde meydana gelen patlamalar ve yangın Kestel halkını olduğu kadar Bursa’da da büyük tepkilere yol açmıştır. Bir ay içerisinde meydana gelen bu olaylar tehlikeli atıkların yönetimiyle ilgili ciddi kontrolsüzlük ve denetimsizliklerin olduğunun ispatıdır. Daha önce meydana gelen olayda atık gönderen firmanın metil merkaptan atığını arıtma çamuru olarak kodlayarak yolladığı bilgisi verilmiştir. Bu durum bakanlığın uygulamakta olduğu Ulusal Atık Taşıma Beyan Formu sisteminin çöktüğünü ve denetimden uzak bir şekilde işletildiğini gözler önüne sermektedir. Bunun yanı sıra atık kabulünde, gelen atıkların kontrol edilmeden tesise alındığı ortaya çıkmıştır. Yaşanan bu olay neticesinde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından Bursa Çimento’ya 510 bin TL idari para cezası kesildiği açıklanmıştır. Tehlikeli atıklar isminden de anlaşıldığı üzere “tehlike” arz etmektedir. Bu nedenle taşınması, depolanması ve bertarafı sırasında konusunda uzman kişiler görev almalıdır. En son yaşanan yangın olayında ise bu atıkların depolanmasında gelişigüzel bir yöntem benimsendiği anlaşılmaktadır. Kontrolsüz bir şekilde yanan bu atıklardan atmosfere zehirli emisyonların salınmasının önüne geçilememiştir. 2/3 Fabrikanın, yerleşim alanlarına ve içme suyu kaynaklarına çok kısa mesafede olması olayın ciddiyetini önemli ölçüde etkilemektedir. Fabrikadan çıkan zehirli atıklar sadece insan sağlığını değil, içme suyu kaynakları, tarım arazileri ve hayvanları da etkilemektedir. Tehlikeli atıkların yakılması sırasında furan, dioksin, azotoksit, kükürtoksit, karbondioksit, arsenik, kurşun, civa, demir, bakır, çinko, krom, selenyum, kadmiyum gibi ağır metal gazları ortaya çıkmaktadır. Ortaya çıkan bu gazlar insan ve çevre sağlığı için ciddi boyutta tehlikelere yol açmaktadır. Arsenik ve kadmiyum; cilt hasarı, kanser, böbreklerde işlev bozukluğu ve karaciğer hasarına neden olurken; Civa; el, kol, bacakta titreme, hafızada bozulma, his, görme, duyma, işitme kaybı, konuşma kalp ritim bozukluğuna, kaslarda koordinasyon kaybına neden olmaktadır. Kurşun ise; akciğerleri, dalağı, kalbi, beyni ve kasları olumsuz etkilemektedir. Yaşanan bu olaylardan anlaşılmaktadır ki; tehlikeli atıkların yönetmeliğe uygun olarak kodlanmasında, taşınmasında ve bertarafında ciddi felaketlere yol açacak boyutta bir denetimsizlik söz konusudur. Tehlikeli atıkların bertarafında yakma metodu, uygun teknolojiler ve uygun yer seçimi yapılmadan gerçekleştirilmemeli ve basit bir yakma olarak görülmemelidir. Şehrimizde atık yakmaya yönelik devam eden projelerde de şehrimizi bekleyen tehlikenin ne kadar büyük olduğunun anlaşılarak bu projelerin hayata geçirilmesinde bir kere daha düşünülmesini önemle vurguluyoruz. Bursa’nın önemli bir kuruluşu Bursa Çimento’nun kapasite artırımına hazırlandığı bugünlerde yaşanan bu olayları görmezden gelmemesini ve gerekli önlemleri daha büyük bir felakete yol açmadan bir an önce almasını talep ediyoruz. TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Bursa Bölge Temsilciliği 3/3