bölüm 5 bağımlılık yapan maddeleri tanıyalım

advertisement
 Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 1 BÖLÜM 5
ÇOCUKLARINIZLA UYUŞTURUCULAR HAKKINDA SİZ
KONUŞMAZSANIZ, BAŞKA BİRİLERİ KONUŞABİLİR
BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ
TANIYALIM
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 1 MADDE KULLANIMINA BAĞLI SORUNLARIN IŞARETLERI VE BULGULARI
NELERDIR?
Eğer madde kullanıyorsanız, sorununuzun boyutu veya hayatınız üzerindeki olumsuz
etkileri hakkında inkar içinde olabilirsiniz. Ancak madde kullanımınız konusunda suçluluk
hissediyorsanız veya azaltmanız gerektiğini düşünüyorsanız; sizin bir madde kullanım
sorununuz olabilir. Bu konudaki sizin için diğer uyarıcı işaretler; aileniz ve arkadaşlarınızdan
madde kullanımızla ilgili gelen eleştiriler olabilir. Ayrıca günü geçirebilmek için madde
kullanmaya ihtiyaç duymanızda önemli bir işarettir. Kendinizde bir madde kullanım sorunu
olup, olmadığını anlamanıza daha çok yardımcı olması için muhakkak bir uzmanla
görüşmenizde fayda vardır.
Maddeler bir insanın hayatını daha çok etkiledikçe ve kontrol altına aldıkça o kişinin
problemin büyümesi beklenen sonuçtur. Ne yazık ki, madde kullanıcıları genelde kendi
bağımlılık semptomlarını en son fark eden kişilerdir.
Eğer bir arkadaşınızın veya sevdiğiniz birinin madde kullandığından
şüpheleniyorsanız dikkat etmeniz gereken en önemli husus madde kullanıcılarının
2
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 3 genellikle semptomlarını gizlemeye ve sorunlarını önemsiz gibi göstermeye
çalışacaklarıdır. Ama sizin yakalayabileceğiniz bir takım uyarıcı işaretler vardır:
•
Madde almadan rahatlayamama veya eğlenememe.
•
İş veya okula gitmede ve yapılan işin kalitesinde veya notlarda ani değişiklikler.
•
Sıklıkla para borç almak, sahip olduğu eşyaları satmak, evden, işyerinden veya
okuldan birşeyler çalmak.
•
Öfke patlamaları, duygudurum dalgalanmaları, asabiyet, taşkın davranışlar veya
genel tutum değişikliği.
•
Tutarsız konuşma veya uygunsuz laflar etmek.
•
Fiziksel görüntüde bozulma ve öz bakımda azalma.
•
Sık sık veya uygunsuz zamanlarda güneş gözlükleri takmak, uzun kollu giysiler
giymek.
•
Madde kullanmayan veya bilinen kullanıcılarla bağlantısı olmayan arkadaşlarla
vakit geçirmemek.
•
Rahatça madde kullanabilmek için tuvalete, bodruma veya yalnız kalınabilecek
yerlere sık sık gitmek gibi gizemli veya şüpheli davranışlarda bulunmak.
•
Sürekli
maddelerle ilgili konuşmak ve başkalarına kullanmaları için baskı
yapmak.
•
Yorgunluk, depresyon ve umutsuzluk duygularını ifade etmek.
•
Sabah ilk iş olarak madde kullanmak.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 3 MADDE KULLANIMINA BAĞLI SORUNLARIN İŞARET VE BULGULARI
Tolerans
Aynı etkiye ulaşmak için daha fazla madde kullanmaya ihtiyaç duymak
Yoksunluk
Kronik madde kullanımını azalttıktan veya kestikten sonra mide bulantısı,
huzursuzluk,
uykusuzluk,
konsantrasyon
problemleri,
terleme,
titreme,
anksiyete gibi yoksunluk semptomları yaşamak. Yoksunluk semptomlarından
kaçınmak için tekrar madde kullanmak.
Tasarlanandan daha fazla madde
Planlanandan daha fazla miktarda madde almak. Bir maddeyi tasarlanandan
kullanmak
daha sık veya daha uzun bir süre için kullanmak.
Kullanmayı bırakamamak
Madde kullanımını azaltmak veya kesmek için arzu duymamak veya başarısız
teşebbüsler
Maddeyle aşırı meşguliyet
Maddeyi almak, kullanmak ve maddenin etkilerinden kurtulmak için çok vakit
harcamak
Diğer aktiviteleri azaltmak veya
Hobiler, spor ve sosyalleşme gibi önceden keyif alınan aktivitelerden madde
vazgeçmek
kullanmak için vazgeçmek veya bunlara daha az vakit harcamak
Sorumluluklarını
yerine
getirmekte başarısızlık
Derslerden geri kalmak, işe gitmemek veya çocukları ihmal etmek gibi okulu,
işi veya ailevi sorumluluklarını
madde kullanımı yüzünden yeterince
yapamamak
Riskli madde kullanımı
Araba veya makine kullanırken madde kullanmak gibi tehlikeli zamanlarda
madde kullanmak. Etki altındayken kavgaya karışmak veya korunmasız seks
yapmak gibi riskler almak
Madde
bağlantılı
fiziksel
veya
psikolojik sorunlar
Maddenin neden olduğu geçici bilinç kaybı, flashback,
yaralanmalar gibi fiziksel sorunlara
depresyon, anksiyete, delüzyon,
enfeksiyonlar,
veya duygudurum dalgalanmaları,
paranoya gibi psikolojik sorunlara yol
açmasına rağmen kullanmaya devam etmek
Madde bağlantılı yasal sorunlar
Umumi asayiş ve intizamı bozan fiiller, etki altında araba kullanma veya madde
alışkanlığını sürdürmek için çalma nedeniyle tutuklanmak gibi madde
kullanımına bağlı yasal sorunlar
Madde
bağlantılı
kişilerarası sorunlar
sosyal
veya
Eski arkadaşları veya sevilen kişileri madde kullanımı nedeniyle kaybetmek.
Diğerleriyle tartışmak veya kavga etmek.
4
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 5 ERGENLERDE MADDE KULLANIMININ İŞARET VE BULGULARI NELERDIR?
Ergenlerde muhtemel madde kullanımı gösteren birkaç işaret vardır. Ebeveynler için
önemli olan ergenlerin çabuk alevlenebilen iniş ve çıkışlar gösteren gelişim sürecinde normal
kabul edilen davranışları ile madde kullanımının kırmızı bayraklı işaret ve bulguları
arasındaki farkı anlamaktır.
Kişilikte, görünümde, okul başarısında veya ders dışı aktivitelerde ani ve aşırı
değişiklikler ergenlerin madde kullanımını gösteriyor olabilir. Örneğin önceden iyi huylu,
saygılı bir ergen; duygusal olarak çabuk alevlenen, saldırgan veya şiddet sergileyen biri haline
gelebilir. Madde kullanan bir ergen; ailesinden ve arkadaşlarından uzaklaşabilir, önceden
keyif aldığı aktiviteleri bırakabilir ve okulu ihmal edebilir. Madde kullanımını gizlemek için
ketum davranışlar ve yalan söylemek de yaygındır. Ergen, madde kullanma alışkanlığını
sürdürmek için çalabilir, para isteyebilir veya değerli eşyalarını satabilirler.
ERGENLERIN MADDE KULLANIMININ UYARICI İŞARETLERİ
•
Okul ödevlerinde olumsuz değişiklikler, düşen notlar veya okuldan kaçmak.
•
Sahip olduklarıyla veya aktiviteleriyle ilgili artan bir gizlilik.
•
Duman veya kimyasal kokuları saklamak için tütsü, oda deodorantı veya parfüm
kullanımı.
•
Arkadaşlarla konuşmalarında daha saklı, kodlu bir dil kullanımı.
•
Şüpheli yeni arkadaşlar.
•
Giyim seçimlerinde değişiklikler özellikle madde kullanıcılarının tercih ettiği
kıyafetlere yönelik tutku.
•
Para harcama ve borç almada artış.
•
Pipo ve sarma kağıt gibi madde teçhizatına dair kanıtlar.
•
Saç spreyi, oje, tipex, kağıt torba ve bezler gibi solunacak ürün kanıtları.
•
Genişlemiş göz bebekleri veya kanlı gözleri gizlemek için göz damlası şişeleri.
•
Alkol kokusunu gizlemek için yeni gargara veya naneli şeker kullanımı.
•
Evdeki ecza dolabından ilaçların kaybolması.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 5 EN SIK KULLANILAN MADDELER VE ETKILERI NELERDIR?
Genelde kafeinden reçeteli ilaçlara kadar her türlü maddenin bağımlılık ve kötüye
kullanım potansiyeli vardır. Aşağıda kötüye kullanım veya bağımlılık sorununa neden olan
alkol dışı maddelerin listesi verilmiştir. Bu maddelerin herbiri kendine özgü sarhoşluk ve
kötüye kullanım semptomları göstererek, kullanıcının vücudunu ve beynini farklı şekillerde
etkiler.
•
Nikotin
•
Esrar
•
Opiyatlar
•
Uyarıcılar
•
Halusinojenler
•
Sedatif ve hipnotikler
•
Uçucu Maddeler
•
Steroidler
Kitabımızın bundan sonraki bölümünde yukarıdaki listede adları verilen maddeler ve beynin
bu maddelere tepkisi anlatılacaktır.
6
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 7 BEYNİN NİKOTİNE TEPKİSİ
Yüzyıllardan beri insanlar; nicotiana tabacum bitkisinden elde edilen tütünü çiğnemiş
ve içmişlerdir. Tütünün bu kadar çok insan tarafından kullanılmasının nedeni nikotin olarak
bilinen çok güçlü ve etkili bir maddeyi içermesidir. Tütün içildiğinde içerdiği nikotin,
akciğerler tarafından emilir ve hızla kana karışıp tüm beyinin içinde dolaşır. Bunların hepsi
çok hızlı gerçekleşir. Aslında nikotin, tütün dumanını içe çekildikten sonraki 8 saniye
içerisinde beyine ulaşır. Ayrıca tütün çiğneniyor ya da burna çekiliyorsa nikotin, burunun
içini çevreleyen mukoza zarlarından ve hatta derinin gözeneklerinden kan dolaşımına
karışabilir.
Nikotin; tüm bedeni etkiler, öncelikle doğrudan kalbi etkiyerek nabzı ve kan basıncını
değiştirir, solunumu denetleyen sinirler üzerine etki yaparak nefes alma örüntülerinde etkiler.
Yüksek konsantrasyonlarda nikotinin öldürücü etkisi olabilir. Aslında dil üzerine damlatılan
bir damla saf nikotin o kişiyi öldürecektir. Nikotin, o kadar öldürücüdür ki yüzyıllar boyu
zararlı böcekleri, bitkileri öldürme ilacı olarak kullanılmıştır. Peki o zaman insanlar neden
sigara içer? Çünkü nikotin beyin üzerinde etkir ve böylece zevk duyguları uyandırabilir.
Nikotin Beyinde Nasıl Etki Eder?
Beynimiz, milyarlarca sinir hücresinden
oluşur. Sinir hücreleri arasındaki iletişim; sinir
hücreleri
arası
boşluğa
salgılanan
nörotransmiter adı verilen kimyasal haberciler
aracılığı ile sağlanır. Her nörotransmiter, sinir
hücrelerinin yüzeyinde konumlanmış, reseptör
adı verilen özel kilite uyan bir anahtara benzer.
Bir nörotransmiter kendine uyan reseptörünü
bulunca, o reseptör sinir hücresini harekete
geçirir.
Nikotin molekülü; “asetilkolin” denilen
bir
nörotransmitere
benzer
Asetilkolin ve reseptörleri;
şekildedir.
kas hareketi,
solunum, nabız, öğrenme ve bellek gibi birçok işlevde rol oynar. Aynı zamanda ruh halinizi,
iştahınızı, belleğinizi ve daha pek çok şeyi etkileyen nörotransmiterlerin ve hormonların
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 7 salgılanmasına da neden olur. Nikotin beyne ulaştığında, asetilkolin reseptörlerine bağlanır ve
onun etkinliklerini yerine getirmeye başlar.
Bunların yanında nikotin; beynin zevk ve ödül duyguları oluşturmada rol oynayan
bölgelerini de harekete geçirir. Yakın bir geçmişte bilim adamları beynin zevk ve ödül
duyguları oluşturan bölümlerinde “dopamin” isimli bir nörotrasmiterin
düzeyinin arttığını
bulguladılar. Kimi zaman zevk molekülü olarak isimlendirilen dopamin; kokain ve eroin gibi
başka maddelere bağımlılıkta etkin rol oynayan sinirsel bir aktarıcıdır. Araştırmacılar şimdi
dopamin düzeyindeki bu değişikliğin, tüm bağımlılıklarda esaslı temel bir rol oynayabileceği
kanısındadırlar. Buda insanların sigarayı bırakmada neden bu kadar zorlandıklarını
açıklamaya yardımcı olabilir.
Başlaması Kolay, Bırakması Zor
Nikotinin eroin ya da kokain kadar bağımlılık yapıcı olduğunu biliyor muydunuz?
Eğer biri örneğin sigara veya puro içerek ya da tütün çiğneyerek tekrar tekrar defalarca
nikotin kullanırsa, bedeni nikotine karşı tolerans geliştirir. Sonunda kişi bağımlı olabilir. Kişi
bir kez bağımlı hale gelince artık bu alışkanlığından vazgeçmesi son derece güçleşir. 21
yaşından önce sigaraya başlayanlar; bırakmada en çok zorlanan kişilerdir ve sigarayı
bırakmayı deneyen her 10 kişiden 1’inden bile daha azı başarıya ulaşır.
Nikotin bağımlıları sigarayı bırakınca, huzursuzluk, açlık, depresyon, baş ağrıları ve
başka sıkıntılı duygular yaşayabilirler. Bunlara yoksunluk ya da geri çekilme belirtileri denir.
Çünkü bu bulgular nikotinin bedenden geri çekilmesiyle oluşurlar.
Daha Fazla İnsanı Öldürmesini Önlememiz Gereken Katil !
8
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 9 Yoksunluk kötü olabilir fakat uzun bir dönemi kapsayan sigara alışkanlığı daha da
kötü olabilir. Uzun süre sigara kullanımı kan basıncınızı yükseltir, koku ve tat duyularınızı
körleştirir, dayanıklılığınızı azaltır ve cildinizde kırışıklar oluşmasına neden olur. Daha da
tehlikelisi; ölümcül kalp krizlerine, inmelere, amfizeme ve kansere yol açmasıdır.
Tütün kullanımının bağımlılık yapan tüm diğer ilaçlardan çok daha fazla hastalığa ve
ölüme neden olduğunu öğrenmek sizi şaşırtabilir. ABD’de her altı ölümden biri sigara
alışkanlığının sonucudur. Fakat ölüm tehlikesi ile karşı karşıya olsalar bile, nikotine aşırı
derecede bağımlı olduklarından birçok insan tütün kullanmayı sürdürür. İster inanın,ister
inanmayın; kalp krizi geçiren sigara tiryakilerinin yarısı doktorlarının uyarılarına karşın sigara
içmeye devam ederler. Çünkü bu çok güçlü bir bağımlılıktır!
Eğer sigara tiryakisi iseniz, belki aklınıza şöyle bir çözüm gelebilir: “Dumansız tütün”
kullanmak. Ancak dumansız tütünün de zararlı etkileri vardır. Tütün çiğnemek; diş eti
dokusunun bozulmasına, hasar görmesine ve hatta dişlerin dökülmesine neden olabilir. Bunun
yanında kişinin tat ve koku alma yeterliğini de azaltır. En önemlisi dumansız tütün ağız,
yutak, gırtlak ve yemek borusu kanserlerine neden olabilen kimyasalları içerir. Bu kanserler
çiğneme tütünü kullanan gençlerde bile oluşabilir. Aslında bu kanserlerin oluştuğu kişilerin
çoğu; çiğneme tütünü kullanıcılarıdır.
Yıkım Tablosu
Tütün Çiğneyenler
Sigara İçenler
Ağız Kanseri
Kalp Krizi
Yutak Kanseri
Felç
Gırtlak Kanseri
Amfizem
Yemek Borusu Kanseri
Kanser
Dişlerin Dökülmesi
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 9 BEYNİN ESRARA TEPKİSİ
Bu bölümde önde gelen bilim
adamlarının esrarla ilgili en yeni
keşiflerinin ürünleri olan gerçekler
anlatılacaktır. Onun için marihuana,
ot, cigaralık, pot ya da ganja gibi
terimlerinin
kullanıldığını
duymuş
olabilirsiniz. Fakat başka hangi isim
altında kullanılırsa kullanılsın esrar,
beyni etkilemekte olan bir maddedir.
Esrarın bazı insanların için
çevrelerinde gelişen olaylar üzerinde
dikkatlerini toplama ve yoğunlaştırma yeteneklerini yitirmelerine neden olduğunu biliyor
muydunuz? Bazı insanların ise duyumlarının daha çok farkında olmalarına yol açarak; sürekli
hallüsinasyonlar ve hezeyanlarla yaşamalarına neden olur.
Tüm bu farklı değişikliklere beyni etkileyen kimyasallar neden olur. Sıradan bir esrar
otunda 400’den fazla kimyasal bulunur. Sigara gibi içildiğinde, ısı bu kimyasalların daha da
fazlasını oluşturur. Yani bazı içicilerin iddia ettiği gibi ot olarak içildiğinde doğal bir ürün
olduğu için zararsız değil, içinde ihtiva ettiği 400’den bile kimsayal ile zaralı, hemde çok
zararlıdır.
Esrarın Kökeni Nedir?
Esrar otu Hint kenevir bitkisinin (hemp plant/Cannabis Sativa) kurumuş yaprakları ve
çiçekleridir. Tüm bitkiler gibi yetiştiği çevreye duyarlıdır. Farklı hava ve toprak koşulları
bitkinin içerisindeki kimyasalların miktarları değiştirebilir. Bu durum Afganistan’da yetişen
esrar otunun, Türkiye’de yetişen esrar otundan kimyasal olarak daha güçlü ya da tam tersi
olabileceği anlamına gelir.
Esrar beyindeki sinir hücrelerini nasıl etkiler?
Esrar; beynin duyguları, belleği ve muhakeme yeteneğini yönlendiren bazı alanlarının
dengesini ve denetim gücünü yitirmesine neden olur.
10
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 11 Esrar Bedenin Bazı Bölümlerinin Farklı Biçimlerde Tepki Göstermesine Neden
Olabilir.
•
Marihuana nabzı dakikada 160 vuruşa kadar hızlandırabilir.
•
Genişlemiş kan damarları gözlerin beyaz bölümünün kanlanmasına neden olur.
•
Ani terleme,ağız kuruluğu ya da nefes almada zorlanmanın eşlik ettiği panik
duygusunun yaşanmasına neden olabilir.
•
Sigara tiryakilerinde olduğu gibi günlük öksürük ve daha sık soğuk algınlığına
yakalanma ve alt solunum yolu enfeksiyonlarına neden olabilir.
Esrar Beyni İstilâ Ediyor
Esrarın
içeriğindeki kimyasallar; kullanıcının çevresindeki şeyleri görme, işitme,
koklama, tatma ve hissetme biçimini nasıl değiştirir? Herhangi bir kişi esrar kullandığında, bu
kimyasallar kana karışarak hızla beynin sinir hücreleri üzerindeki özel yerlere bağlanırlar. Bu
yerlere reseptör adı verilir. Bunlar diğer sinir hücrelerinden ve kimyasallardan bilgi alırlar. Bir
reseptöre bilgi ulaştığında sinir hücresinde birtakım değişikliklere yol açar.
Esrarın içeriğinde bulunup beyin üzerinde büyük bir etkisi olan kimyasala;
tetrahidrokannabinol (THC ) denir. Bilim adamları yakın bir tarihte, beynin bazı bölgelerinde
çok miktarda THC reseptörü bulunduğunu, buna karşılık diğer bölgelerde bu miktarın çok az
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 11 olduğunu veya hiç bulunmadığını keşfettiler. Bu ipuçları sayesinde araştırmacılar; beyinde,
THC’nin tam olarak nasıl iş gördüğünü çözmüşlerdir.
Hipokampus
Beynin bol miktarda THC reseptörü içeren ve bellekle ilgili işlemlerden sorumlu olan
bölgesi hipokampustur. THC; hipokampustaki reseptörlere bağlandığında, kısa süreli belleği
zayıflatır. Hipokampus aynı zamanda,beynin,yeni bilgiyi uzun süreli belleğe işleyen başka
bölgeleriyle de iletişim halindedir. İşte bu şekilde; bugünkü matematik dersini ya da yeni bir
arkadaşınızın telefon numarasını hatırlayabiliyorsunuz. Beyin; esrarın etkisi altında iken yeni
bilgiyi hiçbir zaman kaydedemeyebilir.
Bazı kişilerden esrarın; önce kontrol edilemeyen bir kahkahaya, birkaç dakika sonrada
paranoyaya neden olabildiğini belki de duymuşsunuzdur. Bunun nedeni; THC’nin, büyük bir
olasılıkla beynin limbik sistem denilen bir bölgesini etkilmesi ve böylece duygular üzerinde
etkili olmasıdır. THC kullanımının, araba kullanmak gibi kolay bir şeyi bile gerçekten
tehlikeli hale sokabileceğini unutmamak gerekir.
12
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 13 Araştırmalar Devam Ediyor
THC’nin bazı etkileri; mide bulantısını önleme ve ağrıyı bloke etme gibi tıp
dünyasında yararlıdır. Önemli olan bu sonuçların, THC’nin zararlı etkileri olmaksızın elde
edilmesidir. Çok yakın bir geçmişte araştırmacılar; beyninde THC ile aynı reseptörlere
bağlanan başka bir kimyasal olan anandamide adlı kimyasal maddeyide ürettiler. Bu keşif,
mide bulantısı ve ağrı tedavisinde kullanılabilecek kimyasal olarak THC’yi andıran fakat daha
az zararlı olan ilaçların geliştirilmesine önayak olabilir.
BEYNİN OPİYATLARA TEPKİSİ
Opiyatların Kökeni Nedir?
Haşhaş bitkisinin Latince ismi papaver somniferum, uykunuzu getiren ya da sizi
uykulu bir hale büründüren afyon anlamına gelir. Haşhaş; her sene tohumdan yetişen beyaz,
pembe, kırmızı ve mor renkte çiçek açan bir bitkidir. Olgunlaşan haşhaş bitkisinde ceviz
büyüklüğünde bir kapsül oluşur. Bu kapsülün çizilmesi sonucu akan süte benzer sıvının
güneşte katılaşmış ve esmerleşmiş şekli afyondur. Eroin, morfin, kodein denilen maddeleri
duymuşsunuzdur. Bunlar afyonun içeriğinde yer alan sayıları 25'e yakın opiyatlara örnektir.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 13 Opiyatların Kullanımı Neler Yapar?
Opiyat kullanımı; kendini iyi hissetme, mutluluk duygusu ve sakin bir uyuşukluk
oluşturur ve hızlı, yoğun bir zevk duygusu uyandırır. Çok hızlı bir şekilde, sadece birkaç
kullanımdan sonra bile şiddetli bağımlılık yapar. Herhangi bir kişi tekrar, tekrar opiyat
kullanırsa beyninin bu maddelere bağımlı olması kaçınılmazdır.
Sinir Hücreleri Bağımlılık ve Yoksunluk Yaşarlar
Bir kişinin ve beyninin opiyatlara bağımlı hale gelmesi nasıl gerçekleşir? Buna neden
olan nedir? Sadece bir dönem bile, opiyat kullanımı; beyindeki sinir hücrelerinin işleyişini
değiştirir. Bu hücreler çevrelerinde opiyat bulunmasına o kadar çok alışırlar ki işlevlerini
normal biçimde yerine getirebilmek için gerçekten bu maddeye ihtiyaç duyarlar.
Bağımlı sinir hücrelerinden opiyatlar geri çekilirse, bundan dolayı hücreler bir süre
aşırı etkinleşir. Ancak sonunda bu hücreler yeniden normal bir şekilde işlevselliklerine
dönerler. Fakat bu süreç beyinde ve bedende çok çeşitli belirtilere yol açarlar. Bunlara
yoksunluk belirtileri deriz.
Hiç grip oldunuz mu? Büyük bir olasılıkla ağrılar, ateş, terleme, titreme ya da soğuk
algınlığı, üşüme, ürperme gibi belirtiler yaşamışsınızdır. Bunlar yoksunluk belirtilerine
benzerler. Fakat opiyat yoksunluk belirtileri; çok daha da kötü, sıkıntılı ve dayanılmaz
derecede ağrılıdır.
Opiyatlar Beyinde ve Sinir Sistemin Pek Çok Yerinde Etkilerini Gösterirler
Limbik sistem duyguları denetler. Opiyatlar; limbik sistemde değişiklik yaparak,
yoğun zevk, aşırı gevşeme, rahatlık, memnunluk, hoşnutluk duyguları oluştururlar.
14
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 15 Beyin sapı, nefes alma veya öksürme gibi bedeninizin otomatik olarak yaptığı işlevleri
kontrol eder. Opiyatlar; beyin sapını etkiyerek öksürmeyi ve yavaşlamış olan solunumu,
durdurabilir.
Omurilik; bedenden gelen ağrı duyusunun iletilerini aktarır. Bu bölgede etkiyen
opiyatlar; ağrı iletilerini bloke eder ve bireylerin çok ciddi yaralanmalara, tahrişlere bile
dayanmalarını olanaklı kılarlar.
Sinir Hücrelerinin Opiyatlara Tepkisi
Limbik sistem, beyin sapı ve omurilik dahilindeki belli bazı sinir hücrelerinde
opiyatları tanıyan ve fark eden özel reseptörler vardır. Opiyatlar tarafından uyarılan bu
reseptörler; beyinde ve bedende birtakım tepkileri tetikleyerek harekete geçirirler.
Bilim adamları üç tip opiyat reseptörü belirlemişlerdir. Bunlar Yunan alfabesindeki
harflerden yola çıkarak delta, mü ve kappa olarak isimlendirilmişlerdir. Bu reseptörlerden her
biri farklı beyin işlevlerinde rol oynar. Örneğin, mü reseptörü; morfinin ağrı giderici
etkilerinden sorumludur.
Reseptörleri Klonlama (Kopyalama)
Yıllar boyu süren deneylerden sonra,bilim adamları opiyat reseptörlerinin üretimini
denetleyen genlerin nasıl klonlanabileceğini keşfetmişlerdir. Artık opiyat reseptörleri yapmak
ve opiyatların sinir hücrelerini nasıl etkilediğini incelemek araştırmacılar için daha kolay
olacaktır. Bu keşif sayesinde opiyat bağımlılığına yönelik daha iyi ve etkili tedaviler
geliştirilmektedir.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 15 Opiyatlar Ağrıya Son Verir
Bazı opiyatların önemli tıbbi kullanımlarını olduğunu biliyor muydunuz? Opiyatlar
çok güçlü ve etkili ağrı gidericilerdir. Doktorlar kimi zaman bu ilaçları, şiddetli ishali kontrol
altında tutmak için reçeteyle verirler. Eğer bir öksürük kesici ilacın etiketine bakarsanız
içeriğinde kodein olduğunu görebilirsiniz. Opiyatlar, tıbbi amaçlar için gerektiği gibi
kullanıldığında yoğun bir zevk duygusu oluşturmazlar ve hastaların bağımlı olma olasılıkları
çok düşüktür.
Şaşırtıcı Gerçekler
Beyniniz; endojen opioidler olarak bilinen kendi opiyat versiyonlarını oluşturur. Bu
kimyasallar, tıpkı opiyatlar gibi hareket eder ve opiyat reseptörlerine bağlanarak aynı şekilde
etkirler. Endojen opioidler; bedeninizin ağrıyı denetleme tarzıdır. Çok fazla egzersiz yaptıktan
sonra hiç kendinizi çok hoş bir biçimde gevşemiş ya da rahatlamış hissettiyseniz bu büyük bir
olasılıkla beyninizdeki doğal kimyasallar olan endojen opioidlerin salınmasının oluşturduğu
duygudur.
BEYNİN UYARICI MADDELERE (STİMÜLANLARA) TEPKİSİ
Son zamanlarda hiç çikolata yediğiniz, kahve ya da soda içtiğiniz oldu mu? Eğer
olduysa böylece büyük bir olasılıkla bedeninize belli bir dozda bir uyarıcı almış oldunuz.
Oldukça fazla miktarda kafein yemek veya içmek; kendinizi tedirgin,korku içinde,
sinirli ya da enerjik hissetmenize neden olabilir. Çünkü kafein, her uyarıcı maddede olduğu
gibi beyninizin işleyişini değiştirir.Ancak kafein çok hafif bir uyarıcı madde örneğidir. Pek
çok başka uyarıcı madde kafeinden çok daha güçlüdür. Bu uyarıcı maddelerin bazıları yasal
değildir ve oldukça tehlikelidir. Diğerlerini ise ancak bir doktorun gerekli gördüğü hastasına
reçete olarak yazması durumunda alınmaları mümkündür.
16
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 17 Güçlü Uyarıcılar
Daha güçlü uyarıcı maddelere örnekler şunları içerir:
•
Kokain: Koka bitkisinin yaprağından yapılan bu madde çoğunlukla bazı
insanların burunlarının içine çektikleri beyaz bir toz biçiminde bulunur.
•
Crack: Sigara gibi içilebilen bir kokain türüdür.
•
Amfetaminler: Sıklıkla speed (hız) olarak isimlendirilen bu maddeler kimi
zaman tıbbi sorunlar için doktorlar tarafından reçeteyle verilir.
•
Methamphetamine: Sigara gibi içilen veya enjekte edilen (crank) olarak
isimlendirilen toz ya da ice (buz) denen berrak kristaller biçiminde bulunan
güçlü bir amfetamin türüdür.
•
Ekstazi: Kimyasal ismi MDMA olan amfetamin.
Beyindeki Yanlış Haberleşme
Kokain ve amfetaminler sinir hücrelerinin haberleşme biçimini değiştirerek beynin
işleyişini değişikliğe uğratırlar. Nöron adı verilen sinir hücreleri; sinirsel aktarıcı olarak
bilinen nörotransmiter adlı özel kimyasallar aracılığıyla birbirlerine iletilerini gönderirler.
Nörotransmiterler, nöronlar üzerindeki reseptör denen temel bölgelere bağlanarak işlevlerini
yerine getirebilirler.
Kokainin etkisinde kalan nörotransmiterlerden birine dopamin adı verilir. Dopamin
beynin zevk duygularını denetleyen, limbik sistem isimli bölümündeki nöronlar tarafından
salgılanır. Dopamin; normalde bir sinir hücresinin reseptörüne bağlanıp hücrede bir
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 17 değişikliğe yol açar açmaz, kendisini salgılayan nörona geri pompalanır. Fakat kokain;
dopamin taşıyıcısı (dopamine transporter) olarak isimlendirilen bu pompalanmayı bloke eder.
Bundan dolayı dopamin; nöronlar arasındaki boşluk sinapsında birikir. Sonuçta dopamin
salınımı aslında durmuş olması gerekirken, sinir hücresini etkilemeye devam eder. Kokain
kullanan birinin kısa bir süre için ekstra bir zevk duyumu hissetmesinin nedeni işte budur.
Kokain Beynin İşleyişine Zarar Verebilir
Kokain; bireyin belli bir süre için zevk duymasını sağlayabilse de, daha sonradan zevk
alma yeteneğine hasar verebilir. Araştırmalar; uzun bir dönemi kapsayan kokain kullanımının
beyindeki dopamin miktarını veya dopamin reseptörlerinin sayısını azaltabileceğini ortaya
koymaktadır. Bu olduğu takdirde; sinir hücreleri gerektiği gibi haberleşebilmek için kokaine
gereksinim duyarlar. Beyin; bu madde olmaksızın her hangi bir zevk duygusu oluşturabilmek
için reseptörlere yeterli miktarda dopamin gönderemez.
18
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 19 Uzun süreli bir kokain ya da crack kullanıcısı bu maddeleri almayı bırakırsa, tekrar
kullanmak için aşırı derecede şiddetli bir istek duyar. Çünkü bu maddeler olmaksızın hemen
hemen aynı yoğunlukta zevk duygusuna ulaşamaz.
Kokain Kan Damarlarını Daraltabilir
Kokain; bedenin kan damarlarının daralmasına yol açarak kan akışını güçleştirir. Bu
durum ciddi sorunlar yaratır. Kanı tüm bedene pompalayabilmesi için kalbi daha fazla
çalışmaya zorlar. Hiç dar ve sıkı bir pantalona sığmaya çalıştıysanız, o zaman; daralmış kan
damarları arasından kanı pompalamanın, kalp için ne kadar güç olduğunu anlayabilirsiniz.
Kalp; daha fazla çalıştığı zaman daha hızlı atar. Doğal ritmini geçici olarak
kaybedecek kadar çok fazla çalışabilir. Buna fibrilasyon denir ve bedendeki kan akışını
durdurduğundan çok tehlikeli olabilir. Kokainin, kalp üzerindeki etkilerinden birçoğuna
aslında bedenin kontrol merkezi olan beyin üzerindeki etkisi neden olur.
Son Zamanlarda Elde Edilen Bilimsel Bir Bulgu
MDMA ve MDA; nöronlardan serotonin denen bir nörotransmiter salgılamasına neden
olur. Serotonin; duyusal bilgi alan, uykuyu ve heyecanları denetleyen hücreler dahil birçok
sinir hücresi tipi için önemlidir. Salgılanan serotonin, kendine özel serotonin reseptörlerini
aşırı derecede etkinleştirebilir. Hayvanlarda MDMA ve MDA’nın, serotonin içeren nöronların
sinir liflerine zarar vererek yıkıma uğrattığı ve yok ettiği kanıtlanmıştır. Bu durum büyük bir
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 19 sorun oluşturabilir. Çünkü serotonin; nöronlarının ruh hali düzenlenmesi ,uyku ve nabzın
kontrolü gibi bir seri rolü vardır. Son zamanlarda bilim adamları, hasar görmüş serotonin
nöronlarının yeniden lif sahibi olabildiklerini bulgulamışlardır: Fakat lifler normal bir biçimde
büyümezler.
Bu
lifler
normalde
uzanmadıkları
beyin
bölgelerinin
içine
doğru
büyüyebilir.Yani beyinde konumlanmış olmaları gereken alanlara doğru büyümeyebilirler.
Yeni büyüme örüntüleri ruh hali, öğrenme ya da bellekte değişikliklere yol açabilir.
Bilim Adamları Yanıtlar Keşfederler
Bilim adamları dopamin taşıyıcısını denetleyen genin nasıl kopyalanacağını
bulmuşlardır. Bu işleme klonlama (kopyalama) adı verilir. Taşıyıcının kopyalarını inceleyen
bilim adamları, kokainin onu nasıl etkilediği ve bu etkilere nasıl engel olunabileceği hakkında
bilgi edinmişlerdir. Hatta bu çalışmalar kokain bağımlılığına yönelik bir tedavinin keşfine bile
önayak olabilir.
Bilim adamları bir tedavi olarak kullanmak için daha şimdiden kokainin taklidini
üretmeye çalışmaktadırlar. Bu kimyasal; tıpkı gerçek kokainin yaptığı gibi dopamin
taşıyıcısına bağlanacak fakat dopaminin sinir hücrelerine normaldeki geri pompalanmasını
bloke etmeyecektir. Taşıyıcıya bağlanarak, gerçek kokain yerine kullanılan bu madde; gerçek
kokainin etkilerini bloke edecektir.
Kokainin ve amfetaminin beyin üzerindeki etkileri konusunda bilim adamlarının
henüz bilmediği daha bir yığın şey vardır. Bu konuda araştırmalar devam etmektedir.
20
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 21 CRACK
Crack, kokainin çok etkili bir formudur. Crack, kokain hidroklorid formundan sodyum
bikarbonat ya da amonyum ve su kullanılarak edilir. Crack ismi; karışım ısıtılırken ortaya
çıkan sesten gelmektedir. Bu yolla elde edilen crack, sigara gibi içilebilmektedir. 1980’li
yılların ortalarından beri Amerika’da sokaklarda satılmaya başlanmıştır. Ülkemizde son
birkaç yıldır bulunmaktadır.
Sokak isimleri
Ülkemizde taş veya kaya
olarak bilinir. Amerika’da C, The
Chunk, Charlie, Coke, Freebase,
Rock isimleriyle satılır.
Crack nasıl kullanılır?
Hemen içime hazır, küçük
parçalar halinde kokainden daha
ucuza
satılır.
Sigara
gibi
içilmesinden dolayı beyne; çok kısa
zamanda yüksek dozlarda ulaşır. Bu
yüzden de etkileri kısa süre içinde
hissedilmeye
başlar.
Enjeksiyon
yaparak ta kullanılabilir.
Crack bağımlılık yapar mı?
Crack, kokain türevi bir madde olduğu için aynı düzeyde bağımlılık yapma
potansiyeline sahiptir. Bağımlılığı çok çabuk gelişir ve kullanılan miktarı arttırma gerekliliği
doğar. Miktar arttıkça harcanan para da arttığından, crack alabilmek için suç işlemeye
başlama olasılığı yüksektir. Yoksunluk belirtileri kokainin belirtileri ile aynıdır.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 21 Crack kullanıldığında ne gibi etkileri olur?
Çok kısa sürede etkisi başlar . Kan basıncının artması, göz bebeklerinde genişleme,
titreme, vücutta ısı artışı, kalp hızında yükleme gibi etkiler olur. Doz artıkça özellikle
tahripkar ve tuhaf davranış bozuklukları ve paranoya görülür. Madde etkisini kaybetmeye
başlayınca kişi kendini mutsuz, bitkin, sıkıntılı, kaygılı, hiçbir şeyden keyif alamaz, güçsüz,
sinirli hisseder. Uyuma isteği doğar, bazen korkunç rüyalar da görülebilir. Bu çöküntüden
kurtulmak için kişide tekrar madde kullanma isteği doğar ve bu durum bir kısır döngüye
dönüşür.
Crack kullanımının riskleri nelerdir?
Diğer sentetik uyuşturucularda da olduğu gibi, kişinin crack diye satın aldığı madde
her zaman crack çıkmadığından, etkisinin tam olarak ne olacağını önceden kestirmek çok
mümkün değildir. Yani kullanıcı; bazen etkisi düşük, bazen se yüksek olan crack satın
alabilir. Bu yüzden; aşırı doz olduğunu bilmediği kullanımlarda da ölüm meydana gelebilir.
Ayrıca madde etkisindeyken kişinin kalp atışları hızlanır, kalp krizi geçirme riski yükselir, ani
kan basıncı artışı ortaya çıkabilir, aşırı depresif ruh hali ya da intihar eğilimli davranışlar ve
paranoya gözlemlenebilir. Crack kullanımı çeşitli solumun yolu problemlerine, akciğer ve
göğüs ağrılarına yol açabilir.
22
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 23 EKSTAZİ
Son yıllarda giderek kullanımı yaygınlaşan bir maddedir. Özellikle ülkemize girişi çok
yenidir. Narkotik polisimiz tarafından ekstazi ilk kez 1995 yılı içerisinde yakalanmıştır. Hem
uyarıcı , hem halüsinojenik etki özellikleri vardır. Serotonin ve dopamin üstünden etki
gösterir. Yapı olarak amfetaminlere benzeyen tamamen sentetik olan bir maddedir. Bilimsel
adı 3,4-metilen dioksi metamfetamin (MDMA) olarak geçer. Ekstaziye benzeyen MDEA
(metilendioksi-n-etilamfetamin) ve MDA (3,4-metilendioksiamfetamin) adı verilen haplar da
piyasada bulunmaktadır. Ancak bunların hepsi genellikle ekstazi adı altında satılır. MDEA
‘nın kişiyi aktive edici bir etkisi vardır. Ancak ekstaziye göre etkisi daha kısa sürede geçer.
MDA’nın ise halüsinasyon yaratıcı etkisi daha fazladır
Sokak İsimleri
Ex, E, Beyaz Kumrular, Soda, Uçuş, Kanat, Çılgın Max, 007 ve Roket gibi isimlerle
anılır.
Ekstazi nasıl kullanılır?
Beyaz, kırmızı, mavi, kahverengi, pembe ya da sarı tabletler ya da kapsüller şeklinde
bulunur. Tabletlerin üstünde kalp, süperman, ninja, dolar, kuş, fil, gülen yüz gibi resimler
bulunur ya da love, I love you gibi yazılar bulunur. Su, enerji içecekleri ya da alkol ile birlikte
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 23 ağızdan alınır. Genellikle 25 yaşın altındaki gençler, ekstaziyi eğlence yerlerinde
kullanıyorlar.
Ekstazi bağımlılık yapar mı?
Ekstazinin etkilerine karşı hızla tolerans gelişmektedir. Bu nedenle kişi giderek
kullandığı ekstazi dozunu artırmakta ve kullandığı ortamlarda tekrar bu maddeye gereksinim
duymaktadır. Çünkü ekstazi olmadan aynı duyguyu yaşayamamaktadır. Bu durum bağımlılık
belirtisi olarak kabul edilmektedir. Özellikle çok yüksek bir psikolojik bağımlılık
potansiyeline sahiptir. Yoksunluk belirtileri nadirdir.
Ekstazi kullanıldığında ne gibi etkileri olur?
Ekstazi dopamin ve norepinefrin adı verilen maddelerin salınmasına neden olur.
Amfetaminlerde etkisini dopamin ve norepinefrin ile gösterir. Ancak ekstazi aynı zamanda
serotonin salınımına da yol açar. Serotonin; halüsinojenik maddelerin etkisini göstermesine
aracı olan bir maddedir. Bu özellikleri ile ekstazi hem amfetaminlere hem de halüsinojenik
maddelere benzer. Bu madde sinir hücresine girdikten sonra serotoninin bol miktarda
salınımına neden olur ve serotonin üreten enzimleri engeller.
Alındıktan 20 ile 60 dakika içinde etki göstermeye başlar. İlk bir saat içinde en güçlü
etkiyi yapar. Dört ile altı saat içinde bu etki sonlanır. Ertesi gün içinde de kimi zaman hafif
derecede etkileri gözlenebilir. Ekstazinin en önemli etkileri; kişiyi aktive etmesi,
keyfin değişmesi, hareketlilik kazanma , artan iletişim kurma ihtiyacı ve algılama yetisi olarak
gösterilmektedir. Bu etkiler alınan doza ve kişinin içinde bulunduğu ruhsal duruma doğrudan
24
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 25 bağlıdır. Düşük dozlar genelde canlanma etkileri yaparken, yüksek dozda alım
halüsinasyonlara ve yönelim bozulmasına yol açmaktadır.
Ekstazi kullanımının riskleri nelerdir?
Ekstazi; ülkemizde ve dünyada yeni, yeni yaygın olarak kullanılmaya başlanan bir
madde olduğundan, beden üstündeki uzun süreli etkileri tam olarak bilinmemektedir. Kimi
zaman ekstazi adı verilen başka haplar satılmakta ve kişi bunları kullandığı zaman hem
beklediği etkiyi görememekte, hem de bilinmeyen bir kimyasal maddeyi bedenine sokmuş
olmaktadır.
Ekstazi kullanılması neticesinde beden ısısını ve kan basıncını artar. Sıcak, havasız
ortamlarda ve çok hareket sonrası beden ısısı ciddi boyutlara ulaşır. Ağızda kuruluk, dişlerde
tatsız bir his algılanabilir. Mide bulantısı, şaşkınlık, yönelim bozukluğu, düşünme ve
konuşmada zorlanma görülebilir. Yüksek dozlarda ölüme neden olabilir. Bu ölümlerin
susuzluktan ve beden ısısının aşırı artmasından kaynaklandığı bildirilmiştir. Herhangi bir
kalp rahatsızlığı, yüksek tansiyonu ya da zihinsel hastalığı olanların ve epileptik hastaların bu
maddeyi kullanması ölümle sonuçlanabilmektedir. Aynı şekilde, astım hastalığı olanlar için
de ekstazi çok tehlikelidir.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 25 Ekstazi kullanımı sonrası koordinasyon bozuklukları gözlenmektedir. Bu nedenle
kullanıcıların otomobil gibi dikkat gerektiren araçları kullanmamaları önerilmektedir. Bunun
yanı sıra tansiyon yükselmesi ve kalp ritminde bozukluklar görülür.
Kullanım sonrası etkisi geçtikten sonra kişi kendini yorgun ve halsiz hisseder. Baş
ağrısı, baş dönmesi gözlenir. Ekstazi kullanımı sonrası depresyon sık olarak gözlenmektedir.
Bunun nedeni olarak kullanıcıda serotonin depolarının bitmesi gösterilmiştir. Uzun süre
kullanımı sonucu panik ataklar, depresyon, uyku bozuklukları ve psikoz oluştuğu
bildirilmiştir.
BEYNİN HALÜSİNOJENLERE TEPKİSİ
Halüsinojenlerin kullanımı; insanların gerçek gibi görünen hayal ürünü deneyimler
yaşamalarına yani halüsinasyonlar görmelerine neden olur. Halüsinasyon görmek sözcüğü;
“zihinde dolaşmak” anlamına gelen latince sözcüklerden gelir. Bazı insanların halüsinasyon
görmekten bahsederken, madde etkisi altındaki keyif hali olarak “trip” (gezinti) ifadesini
kullanmalarına şaşmamak gerekir.Halüsinojenlerin etkisi altında oluşan tripler saatlerce
sürebilir. Bu triplerin bazı bölümleri gerçekten çok hoş olabilir, bazense korkunçturlar.
Halüsinojenler; güçlü bir biçimde beyin üzerinde etkiyerek beş duyumuzun işleyişini
çarpıtır, zaman ve uzay izlenimlerimizi değiştirir. Bu maddeleri çokça kullanan kişiler;
dikkatlerini yoğunlaştırmada, iletişim kurmada veya gerçeklik ile yanılsama arasında ayrımı
yapmada güçlük çekebilirler.
26
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 27 Halüsinojenlerin Kökeni Nedir, Nereden Gelirler?
Bazı halüsinojenler, bitkilerde bulunabilir. Mescaline; peyote denen bir kaktüsten elde
edilir. Ayrıca sihirli mantarlar olarak bilinen bazı mantarlar halüsinojenlerdir. Fakat birçok
halüsinojen doğada bulunmayan kimyasallardır. Bunlardan bazıları:
•
Asit olarak da isimlendirilen LSD,
•
Sıklıkla melek tozu (angel dust) olarak isimlendirilen fensiklidin (PCP)’dir.
•
Köpek kokaini olarak bilinen ketamin.
•
Peyote kaktüsünden elde edilen meskalin.
•
Büyülü mantar olarak bilinen psilosibin.
•
Sıvı ekstazi olarak bilinen GHB.
Halüsinojenler, Duyularınızı Nasıl Etkiler?
Beyniniz; tüm algılarınızı yani görmenizi, işitmenizi, koklamanızı, tat almanızı ve
hissetmenizi denetler. Beyniniz, bedeninizin diğer bölümleriyle nasıl haberleşir? Kimyasal
haberciler; bedende ve beyinde sinir hücresinden sinir hücrelerine bilgi aktarırlar. İletiler; hiç
dur durak demeden, muazzam bir hızda bir ileri, bir geri gönderilirler.
Sinir hücrelerinize nöron ve bunların kimyasal habercilerine nörotransmiter aktarıcı adı
verilir. Nörotransmiterler, sinir hücreleri üzerindeki reseptör denen özel yerlere bağlanınca,
sinir hücrelerinde değişikliklere yol açarlar. Bu haberleşme sistemi, halüsinojenler gibi
kimyasallar tarafından bozulabilir. Bunun sonucunda sizi çevreleyen dünyayı algılayışınızda
değişiklikler oluşur. Tüm halüsinojen maddelerde meydana çıkan etkiler; kullanılan dozun
miktarına, kullanıcının kişilik yapısına ve ilacın alındığı ortama göre değişiklik gösterir.
LSD: Kullanımı En Yaygın Olan Halüsinojen
İlk kez 1938’de Albert Hoffman tarafından elde edilen kimyasal ismi D-Liserjik Asid
Dietilamid (D-lysergic acid diethylamide) olan bu madde genelde LSD veya LSD-25 olarak
anılır. Cavdar mahmuzu denilen bir mantardan sentezlenir. Kullanıldığında; oluşturduğu
etkilere bakılarak, halüsinojen olarak sınıflandırılır.
Sokak İsimleri
Asit, trip, kağıt, pul, eski küpler, 25, düğün zilleri, şeker, sarı güneş, cennet mavisi ve
Buda gibi isimlerle bilinir.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 27 LSD Nasıl Kullanılır?
Beyaz, tatsız, kokusuz olan LSD; sıvı veya kağıda emdirilmiş halde ya da seyrek de
olsa jel, toz veya hap şeklinde olabilir. Ancak LSD; işleniş şeklindeki ve içindeki zararlı
bileşenlerin varlığındaki değişikliklere bağlı olarak en saf hali olan saydam ve beyaz
formundan, kahve hatta siyaha varan renklerde bulunabilmektedir. Ağızdan yutarak veya dilin
altına konulup emilerek kullanılır. Küçük miktarlarda, küçük kare şeklindeki kurutma
kağıdına emdirildikten sonra dil üzerinde eritilerek alınabilir. Etkileri; alınmasını izleyen 2060 dakika içinde başlayan ve 6-12 saat süren bu madde, en kuvvetli halüsinojenlerden biri
olarak kabul edilir. 20-25 miligram LSD, kişinin kendinden geçmesi için yeterlidir. Eğer bu
miktar daha fazla olursa insanı çıldırtabilir.
LSD Bağımlılık Yapar Mı?
Düzenli kullanımı, durdurulduğunda ya da azaltıldığında fiziksel yoksunluk belirtisi
dediğimiz davranışların gözüktüğüne dair kanıt yoktur. Ancak kullanım sürdükçe tolerans
gelişir. Kullanıcı daha önce yaşadığı seviyedeki etkiyi elde etmek için düzenli bir şekilde
maddenin dozunu arttırır ve madde arayışına girer. Bu durum psikolojik bağımlılık olarak
değerlendirilir.
28
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 29 LSD Kullanıldığında Ne Gibi Etkileri Olur?
LSD, serotonin reseptörlerini harekete geçirerek etkilerini oluşturur. Serotonin, pek çok
önemli işlevde rol oynadığından LSD kullanımının birçok etkisi olabilir. Bunlardan bazıları;
uykusuzluk, titreme, nabız ve kan basıncında artışıdır. LSD kullanan kişiler; aşırı korku
,dehşet duygusu dahil birçok heyecanı aynı anda hissedebilirler. Tüm duyumları birbirine
karışıyor ve yer değiştiriyor gibi görünebilirler. Öyle ki; renkleri işittikleri ve sesleri
gördükleri duygusunu yaşayabilirler. Halusinojenler, çevrenizdeki şeyleri görme biçiminizi
değiştirebilir. Bu deneyim, az çok optik yanılsamaya benzer. LSD kullanıcıları bu
deneyimlerini “trip” olarak adlandırırlar.
LSD’nin çok küçük bir zerresi bile bu etkileri, tetikleyebilir. LSD’nin olağandışı,
alışılmamış “flashback” denilen beklenmedik anlarda madde kullanmadan da etkilerinin
ortaya çıkması şeklinde geri dönüşlerin yaşandığı bir yankılaması vardır. Birçok kullanıcı,
madde kullanmayı bıraktıktan günler ya da aylar sonra bu flashbackleri yaşarlar.
LSD kullanımın riskleri nelerdir?
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 29 Yüksek dozlarda ve sık LSD alımı; kullanıcıların “bad trip” diye tanımladıkları
halüsinasyonların çok ileri düzeye vardığı, sanrıların geliştiği ve tam bir psikotik tablonun
gözüktüğü duruma neden olur. Bu esnada kullanıcı korkutucu ve dehşet verici duygular yaşar.
Davranış, düşünce ve duygularda kontrolü kaybetme endişesi olur. Delirme ve ölüm korkusu
hissederler. Bu tabloya hissizlik, kaslarda güçsüzlük ve titreme eşlik eder. Motor becerileri ve
koordinasyon bozulmuştur. Bazen nöbetler ve bulantı da yaşayabilirler. Bu esnada intihar
girişimleri sıklıkla olabilir. Ayrıca davranışlarda kontrol kalktığı için şiddet, kaza sonucu
yaralanma ve ölümler, yaralamalar ve cinayetler olabilmektedir. Ancak yüksek dozdan dolayı
ölüm rapor edilmemiştir.
Uzun süreli etkilerinden diğeri de kullanım sonucu beyin fonksiyonlarının kalıcı bir
şekilde etkilenmesi olasılığıdır. Bu durum uzun süreli ruhsal rahatsızlıkların oluşmasına neden
olabilir. Kullanıcılarda özellikle yaşanan halüsinasyonların etkisi ile gelişen psikoz
görülebilir.
FENSİKLİDİNİN (PCP)
Fensiklidin; ilk kez 1950’lerde sentez edilmiş, 1960’larda cerrahi için anestezik madde
olarak kullanılmıştır. Fakat hastalarda anesteziden uyanırken yönelim
bozukluğu,
huzursuzluk ve delirium gözlemlenmesi sebebiyle tıbbi kullanımdan kaldırılmıştır. 1970’li
yıllardan itibaren yasadışı kullanımı yaygınlaşmıştır. Çok basit ve ucuz imal edilip, çok
pahalıya pazarlandığından uyuşturucu mafyasının tercih ettiği bir maddedir.
Sokak İsimleri
Amerika’da Angel Dust (Melek Tozu),Ozon, Rocket Fuel (Roket Yakıtı), Crystal
(Kristal) olarak bilinir.
PCP Nasıl Kullanılır?
Beyaz kristal toz şeklinde olup, tabletler, kapsüller ve renkli tozlar şeklinde görülür.
Ağız yoluyla, damardan, enfiye şeklinde ya da sigara ile içe çekilerek kullanılabilir. En sık
kullanım şekli sigara ile içilmesidir.
PCP Bağımlılık Yapar Mı?
Düzenli PCP kullanımı tolerans gelişmesi ve psikolojik bağımlılığa neden olur.
PCP Kullanıldığında Ne Gibi Etkileri Olur?
30
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 31 5 dakika içinde etkisi başlar ve 30 dakikada etkisi en üst düzeye ulaşır. PCP; beyinde
glutamat adı verilen bir nörotransmiterin reseptörüne bağlandığında normalde oluşan
etkileri engeller. Aynı zamanda diğer nörotransmiterlerin de etkinliklerini bozar.
PCP’nin etkisini genellemek oldukça güçtür. Bu maddenin etkileri önceden hiç tahmin
edilemez. Örneğin bu maddeyi kullanan bazı kişiler işitsel ve görsel halüsinasyonları olabilir
ve agresifleşebilir. Buna karşılık başkaları sessizlik ve yoğun fantezi içine girerek uyuşuk,
sersem bir hale bürünebilir ve pasifleşebilir. Vücudun ağırlığı kaybolur, hissizlik meydana
gelir.
PCP Kullanımın Riskleri Nelerdir?
PCP ile ciddi yan etkiler ortaya çıkar. Sıkıntı, korku, zihin bulanıklığı, huzursuzluğa
sebep olur. Tansiyon yükselmesi, denge bozukluğu, adale sertliği, vücut ısısı yükselmesi,
tükürük artışı görülebilir. Kronik kullanımda hafıza ve konuşma bozuklukları görülür. İntihar
düşüncesi, anksiyete, depresyon, sosyal çekilme , sosyal izolasyona ve psikoza neden olur.
KETAMİN
Ketamin; kuvvetli ağrı kesici ve hafif hipnotik özelliği olan günümüzde çocuk
cerrahisi ve veterinerlikte kullanılan anestetik bir maddedir. Klinikte kullanıma girdikten
hemen sonra anestezide kullanılan dozlarından daha düşük dozlarda oluşturduğu fark edilen
çevreden ya da acılardan uzaklaşma, kopukluk hissi ve halüsinojenik etkileri nedeniyle kötüye
kullanılmaya başlanmıştır.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 31 Ketamin; beyinde glutamat isimli nörotransmiterin NMDA reseptörlerindeki uyarıcı
etkisini engelleyerek etki yapar. Glutamat, ağrının algılanmasından sorumludur ayrıca çevreye
tepki verme reaksiyonunu ve hafıza merkezlerini etkilediği düşünülmektedir.
Sokak İsimleri
Kullanıcılar K, özel K, vitamin K, Lady K ve köpek kokaini isimlerini kullanırlar.
Ketamin kullanıldığında yaşanan etkileri de K alanı veya K deliği olarak tanımlayabilirler.
Ketamin Nasıl Kullanılır?
Sıvı, beyaz, toz, ya da hap şeklinde bulunabilir. Kokusuz, renksiz ve tatsızdır.
Enjeksiyon, burundan çekme veya tütün ile içilerek kullanılabilir. Eğlence amaçlı kullananlar
bazen ketamini enjekte eder ya da içerler. Çoğunlukla kullananlar; beyaz bir toz haline
gelmesi için ketamini pişirir ve burundan çekerler. Ketamin sıklıkla ekstazi ile karıştırılarak
satılır ve kullanıldığında etkisi çok hızlı ortaya çıkar.
32
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 33 Ülkemizde dağıtımı çok sıkı bir şekilde gözlemlenir ve medikal olmayan kullanım için
bulundurmak yasa dışıdır, cezalandırılır. Eczanelerde enjeksiyonluk çözelti şeklinde cam
flakonlarda, toz formunda bulunur. Veteriner hekim reçetesi ile eczanelerden satılır.
Ketamin Bağımlılık Yapar Mı?
Özellikle birkaç kullanımdan sonra ketamin; psikolojik gereksinim yaratabilir ve bu
durum giderek bağımlılıkla sonuçlanır. Ancak kullanıcılarda belirli bir yoksunluk
belirtisinden bahsedilmemiştir. Fakat ağrıyı dindirme etkisi olduğu için kullanımı
kesildiğinde, ağrı duyumlarının artması görülebilir.
Ketamin Kullanıldığında Ne Gibi Etkileri Olur?
Alım şekline göre ketaminin etkisinin başlaması 4-30 dakika arasında değişir. En hızlı
etki, enjeksiyon şeklinde kullanılırsa oluşur. Eğer burundan çekilmişse 5-15 dakika içinde,
ağızdan alınırsa 5-30 dk. içinde etkileri ortaya çıkar ve 30 dakika ile 2 saat arasında sonlanır.
En düşük dozlardaki etkileri; hafif sarhoşluk, hayalci düşünme, sendeleyerek yürüme,
robot gibi hareketler, gecikmiş yada azalmış duyumlar, sakarlık, baş dönmesi, bazen erotik
duygular, sosyal yetilerin artması ve algı değişiklikleri şeklinde görülür. Daha yüksek
dozlarda; güçlükle hareket etme, bulantı, kendi bedeninden uzaklaşma, çok yoğun
hallüsinasyonlar görme ve bayılma görülebilir. Zaman, ses, renk ve benlik algılarını bozar.
Kullanıcıda kopukluk hissini ve kontrol dışı olma duygusu yaratır. Birçok insan, beden dışı
deneyimler ve düzensiz seyahatler tarif ederler. Çevresinden ve kendisinden uzaklaşma,
yabancılaşma hissi oluşturur. Dinlenilen müzik, garip ve yüksek sesli gelir. Kalp atışı ve kan
basıncı artar. Kullanıcı, nerede olduğunu fark edemez hale gelir, şaşkınlaşır. Kollar ve
bacaklarda hissizlik yaşanır. Ağrı dindirici özelliği vardır. Gözler, ışığa duyarlı hale gelir.
Hafıza kayıpları görülebilir.
Çok yüksek dozlar; kullanıcılarda anestetik etkiyi ön plana çıkarır ve bilinç kaybı
gözlenir. Kullanan kişi yaralansa bile, uyanamaz, çünkü vücudunun veya çevresinin farkında
değildir. Bazıları yaşadıklarını bile hatırlamaz. Bu nedenle ketamin; "tecavüz uyuşturucusu"
olarak bilinmektedir. Çünkü etkisi altındaki kişi bilinçsiz veya hareketsiz kaldığından,
saldırıya karşı savunmasız durumdadır.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 33 Bazı ketamin deneyimleri neredeyse tamamen duyusal kopukluğun korkutucu
noktasına kadar varır ve bu duygu, ölüme yakın bir deneyim olarak nitelendirilir. LSD’ din
“bad trip” denilen etkisine benzeyen bu olay, ketamin kullanımı sonucu yaşanmışsa buna “Kdelik” denmektedir.
Ketamin Kullanımın Riskleri Nelerdir?
Kullanıcılarda bilinçte rahatsızlık yaratır ve nevroza ya da diğer psikiyatrik
bozukluklara sebep olabilir Düzenli olarak kullananlarda; çevreye ilgisizlik ve paranoya gibi
iki önemli komplikasyon ortaya çıkabilir. Ayrıca etkisi altındayken kaza sonucu yaralanmak
kolaydır. Bu kazalar, ölümcülde olabilir. Bu nedenle ketaminin sebep olduğu riskleri ortadan
kaldırmanın en iyi yolu; hiç kullanmamaktır.
34
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 35 MESKALİN
Meksika ve Güneybatı Amerika’da yetişen Peyote kaktüsünün içindeki psikoaktif
madde olan meskalin; bölge yerlilerinin çok eskilerden beri tanıdıkları ve kullandıkları bir
maddedir. Rahipler dini törenlerde yaktıkları ateşin içine bir parça bu kaktüsten atarlar ve
böylece dumanını soluyan kişilerde düşünceyi değişikliği, farklı boyutları algılamak, doğa
ötesi güçlerle ilişki kurmak ve gerçeği keşfetmek gibi yanlış algılamalara neden olurlardı. Bu
deneyimi yaşayan kişilerde; rahiplerin, doğaüstü güçlere sahip olduklarına inanırlardı.
Meskalinin, yapısı; LSD ve psilosibin gibi maddelerden farklı olsa da onlara benzer
etkiler ortaya çıkarttığından hallüsinojen bir madde olarak kabul edilir. Etkisi en çok LSD’ye
benzer.
Özellikle 1970’lerden sonra Amerikan gençleri arasında kötüye kullanımı
başlamıştır.
Sokak İsimleri
Kullanıcıları kaktüs, küçük kaktüs içkisi, kaktüs, doruklar, ay, kötü tohum ve büyük
şef olarak adlandırırlar.
Meskalin Nasıl Kullanılır?
Kristal toz, kapsüller veya sıvı olarak küçük ampuller halinde bulunur. Genellikle ağız
yoluyla çiğnenerek nadiren enjeksiyon ile de kullanılır. Su, çay, kahve, süt, portakal suyu ve
diğer içeceklerle alınabilir. Ülkemizde bulunan bir madde değildir.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 35 Meskalin Bağımlılık Yapar Mı?
Bir kaç kullanımdan sonra kullanıcılarda; şiddetli arama davranışı gözlendiğinden,
bağımlılık yapıcı etkisi yüksektir. Etkisine hızla tolerans gelişir. Ancak belli bir yoksunluk
belirtisinden bahsedilmemiştir.
Meskalin Kullanıldığında Ne Gibi Etkileri Olur?
Alındıktan 30 dakika sonra etkileri ortaya çıkar ve 12 saat içinde de sonlanır. İlk
alındığında ışık ve renklerle ilgili şiddetli halüsinasyonlara neden olup, anormal ruhsal etkiler
yaratır. Giderek görsel izlenimler yoğunlaşmaya başlar, renklerde keskinleşme, görsel
halisünasyonlar, neşelenme, her şeye karşı ilgisizlik, normal şartlarda olağan gözüken şeylerin
olağanüstü belirtilere sahip olması, derinlik, zaman ve yer algılarının ortadan kalkması,
yönelim bozukluğu, vücut ısısı ve kan basıncında artma, uykusuzluk ve zayıflık görülür.
Meskalin kullanımı; algılanmakta olan her şeyin çarpıtılmasına, renklerin ve seslerin
değişmesine, renklerin ses, seslerin de renk olarak algılanmasına neden olurlar. Meskalin;
LSD’den farklı olarak daha ziyade renklerle ilgili duyumlarda etki yapar. Kullanım esnasında;
bilinç dışına itilmiş bir çok imaj ve bilgi ortaya çıkabilir. Uyuşmalar görülebilir.
Meskalin Kullanımın Riskleri Nelerdir?
Yan etkileri arasında panik atak, depresyon, paranoid hezeyanlar, göz bebeğinde
büyüme, şaşkınlık ve intihar girişimleri vardır. Uzun vadede, kullanıcılarında korkutucu
hezeyan ve halüsinasyonlara neden olur, psikoz yapabilir.
36
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 37 SİHİRLİ MANTAR (PSİLOSİBİN)
Yüzyıllardır dini törenlerde kullanılan maddeler arasında mantarların önemli bir yeri
vardır. Bu nedenle kutsal mantar olarak bilinen bu sihirli mantarlar (magic mushroom)
kullanıldıklarında insanları, gerçek dünyadan uzaklaştırarak hayal alemine sokmuştur. Daha
sonraları bu etkilerinden dolayı sihirli mantarlar olarak adlandırılmış ve özellikle 60’lı
yıllardan sonra yaygın olarak kötüye kullanılmaya başlanmıştır.
Bu
grupta
mantarların
Orta
Amerika’da
yetişen
Psilocybe türleri, Avrupa ve
Asya’nın kuzeyinde yetişen
Amanita
vardır.
muscaria
Bunlar
türleri
üzerinde
çalışma yapan, LSD’yi de
bulan Albert Hofmann ve
ekibi;
1957
yılında
Psilocybe Mexicananın aktif
maddelerini
elde
ederek
bunları psilosibin ve psilosin
olarak adlandırdılar ve ilk
farmakolojik
deneyleri
kendileri
üzerinde
gerçekleştirdiler.
Sihirli Mantar Nasıl Kullanılır?
Mantarlar kurutularak ya da çiğ olarak tüketilmektedir. Sihirli mantar; hem çiğ olarak
besinlerle karşılaştırılarak yenebilir hem de sıvılaştırılarak yutulabilir. Sihirli mantarların
birkaç değişik tipi vardır. Özgürlük mantarı adı verilen tipi en fazla bulunanıdır ve psilosibin
isimli aktif maddeyi içerir. Ülkemizde bulunmadığı için kullanılmamaktadır.
Sihirli Mantar Bağımlılık Yapar Mı?
Sihirli mantarların güçlü bağımlılık potansiyeli vardır. Yoksunluk belirtileri görülmez
ama psikolojik bağımlılığı güçlü olduğundan tedavisi de güçtür.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 37 Sihirli Mantar Kullanıldığında Ne Gibi Etkileri Olur?
Sihirli mantarın içinde bulunan aktif madde olan psilosibin; kimyasal yapı olarak
beyin tarafından salgılanan serotonin maddesine benzediğinden etkisi de benzer buna olur.
Psilosibinin etkileri ayrıntılı olarak araştırılmış ve LSD’nin etkilerine çok benzediği
saptanmıştır.
Kurutulmuş Psilocybe Mexicana mantarı; % 0,2-0,4 oranında psilosibin içerir.
Halüsinojen etkiyi elde etmek için 2-4 gram kuru mantar yemek gereklidir. Mantarı yedikten
sonra 30-60 dakika içinde etkisi görülmeye başlar. İlk belirti; gözlerin odak yapmakta güçlük
çekmesidir. Daha sonra renkli hayaller, parlak renkler görülmeye başlanır, zaman kavramı
yok olur, birkaç dakikalık süre sanki saatler gibi gelir. Bu sırada kişi konuşabilir ve gördüğü
hayalleri anlatabilir. Bu etkiler 2-4 saat sürer.
Sihirli mantarlar; düşük dozlarda esrarınkinden farklı olmayan bir rahatlama hissi
yaparlar. Daha yüksek dozlarda ise LSD’deki etkiye benzer bir durum oluşur. Genellikle 2030 mantarlık bir doz kullanıldığında güçlü bir “trip” meydana gelir. Yaklaşık 4 saat süren trip
esnasında kullanıcılar, renklerin daha canlı ve yoğun hale geldiği halüsinasyonlardan oluşan
bir deneyim yaşarlar.
Sihirli Mantar Kullanımın Riskleri Nelerdir?
Kullanıcılarda gerek trip esnasında oluşabilecek yaralanmalar gerekse psikoz
oluşturduklarından diğer halüsinasyon yapan maddelerin kullanımında ortaya çıkan riskleri
taşırlar.
GHB
Açılımı gamma hidroksibutrik asit olan GHB güçlü ve çabuk etkili bir merkezi sinir
sistemi depresandır. İlk olarak 1920’lerde sentezlenmiş ve anestetik yardımcı adı altında
1960’da ortaya çıkmıştır. Elektrik panellerini temizlemeye yarayan bir kimyevi maddeden
sentez edilerek elde edilmiştir. GHB çoşku ve halüsinasyonel durum oluşturma gücü ve sözde
kas gelişimini gerçekleştiren yardımcıları serbestleştiren bir büyüme hormonu işlevi görmesi
sebebiyle kötüye kullanılmıştır.
GHB; yasadışı hale gelmeden önce, kasları geliştiren ve büyüme hormonunu
serbestleştiren bir ürün olarak vücut geliştirenlere satılmaktaydı. Ancak böyle bir etki
oluşturduğuna dair bir kanıt yoktur. Son yıllarda eğlence partilerinde kullanılmaya
başlanmıştır.Tüm dünyada üretimi ve satışı yasaktır.
38
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 39 Sokak İsimleri
Avrupa ve Amerika’da sokak dilinde liquid ecstasy (sıvı ekstazi), Georgia Home
Boy, Grevious Bodily Harm (acı veren bedensel zarar), liquid X (sıvı X) , ve G (Ci) olarak
geçmektedir.
GHB Nasıl Kullanılır?
Sıvı, toz, tablet ve kapsül şeklinde üretilmektedir. Genellikle küçük şişecikler içinde
satılır. Toz formu hafif tuzlu bir tada sahiptir. Sıvı formu kokusuz ve renksizdir, bu nedenle
içki veya içilen herhangi bir şey içine kolayca karıştırılmaktadır. Genellikle sıvı bir karışım
içinde içilerek alınır. Alındıktan 10 ile 20 dakika sonra etkisi ortaya çıkmakta ve 4 saate kadar
sürmektedir. Çoğunlukla ekstazi ve alkol ile birlikte kullanıldığı bilinmektedir. Özellikle klüp
kültürü olan gençlerin kullandığı bir uyuşturucu türüdür.
GHB Bağımlılık Yapar Mı?
GHB yüksek oranda bağımlılık yapar ve sürekli kullanım gerektirir. Birkaç kez
kullanılmış olsa bile kişiyi fiziksel ve psikolojik bağımlılığa götürür. GHB bağımlılığına bağlı
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 39 bir çok vaka rapor edilmiş ve görülmektedir ki kişi, bir kere bağımlı hale geldiğinde GHB’yi
bırakmak kokain ve eroinden daha zordur. Tedavi seçenekleri çoğalmakta fakat yine de sınırlı
sayıda kalmaktadır. Bırakma belirtilerinin şiddeti sebebiyle GHB detoksifikasyonu sürecinde
profesyonel yardım almak bir zorunluluktur. Bırakma belirtileri arasında uykusuzluk,
anksiyete, titreme ve terleme gibi belirtiler iki hafta sürebilen yönelim bozulması, delirium ve
halüsinasyonlar olabilir.
GHB Kullanıldığında Ne Gibi Etkileri Olur?
Bilimsel kanıtlar GHB’nin kolaylıkla kan-beyin bariyerini geçtiğini göstermektedir.
Bundan dolayı, diğer uyuşturucuların yapamadığı, beyne direk olarak etki edebilme gibi bir
özelliği vardır. Az miktarda alınırsa rahatlama ve coşku hissi oluşturur. Aynı zamanda enerji,
sosyalleşme ve cinsel istek artışı belirtmişlerdir.Daha yüksek dozlarda ise yatıştırıcı etki,
uykuya hatta komaya yol açar. Bazen küçük dozlar bile bilinç kaybı gibi ciddi etkiler
oluşturmaktadır.
GHB Kullanımının Riskleri Nelerdir?
GHB’nin yan etkileri oldukça zararlıdır. Kusma, şiddetli baş ağrısı, nefes alma
zorluğu, kalp ritminde azalma, hafıza kaybı, bilinç bulanıklığı , koma, beyinde kalıcı hasarlar
ve ölüm bu etkiler arasındadır. alkolle birlikte alındığında özellikle tehlikeli bir hal alır.
Çünkü bu iki depresanın birleşmesi aşırı doza yani kolayca ölüme götürebilir. Ayrıca fark
ettirilmeden kolayca bir kurbanın içkisine karıştırılabilir. Böylece baş dönmesi, uyku hali ve
bazen bilinç kaybına sebep olabileceğinden tecavüz maddesi (date rape ) olarak kullanılır.
GHB’nin beyin üzerindeki etkisini araştıran uzun süreli bir araştırma henüz
yapılamamıştır. Ama güçlü bir yatıştırıcı olması sebebiyle, beynin hafızasını ve öğrenme
becerilerini etkilediği bilinmektedir.
BEYNİN SEDATİFLER VE HİPNOTİKLERE TEPKİSİ
Sedatif ve hipnotikler vücut fonksiyonlarını yavaşlatan veya yatıştıran ilaçlardır. Bu
ilaçlar genellikle yatıştırıcı veya uyku ilacı olarak bazen de sadece kaygı giderici olarak
bilinirler. Sıkıntılı insanları yatıştırmaktan, uyku getirmeye kadar etkileri vardır. Hem
yatıştırıcılar hem de uyku hapları alınan miktara bağlı olarak her iki etkiden birini gösterebilir.
Ayrıca tıbbi olarak anesteziye yardımcı olarak yada epilepsi tedavisinde kullanılırlar.
40
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 41 Alkole benzer etki gösteren bu ilaçlar ağızdan veya enjeksiyon yolu ile alındıklarında,
oluşturdukları rahatlatıcı etki nedeni ile eğlence veren ilaçlar olarak bilinirler. Yüksek
dozlarda ve kötüye kullanımda bu ilaçların çoğu bilinç kaybı ve ölüme bile sebebiyet
verebilir.
Sedatifler ve Hipnotikler Ne İçindir?
Çoğu insan uyumakta ya da uykuda kalmakta güçlük çeker. Bunun sebebi endişeli
olmaları veya geçici ağrılar ya da rahatsızlık hissetmeleri olabidir. Bunlar zaman zaman her
insanda olabilecek doğal durumlardır ve normal uyku seyri genelde tedavi gerektirmeden
eski haline döner. Ancak inatçı uykusuzluklar; anksiyete, depresyon gibi problemlerden ya da
fiziksel hastalık sonucu doğan ağrılardan kaynaklanıyor olabilir. Uykusuzluk sağlığı
etkileyecek boyutlara geldiğinde normal uyku düzenini geri döndürmek amacıyla hipnotikler
olarak bilinen uyku hapları kullanılır. Aynı şekilde insanların kaygı ve bunaltılarının
tedavisinde sakinleştirici ve rahatlatıcı ilaçlar olan sedatifler kullanılır. Ancak gerek uyku
bozuklukları gerekse kaygı ve bunaltılı durumlarda, nedene yönelik tıbbi durumların
tedavisine öncelik verilmelidir. Böylece sedatif ve hipnotik ilaçların kullanılmasına gerek
kalmayabilir.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 41 Sedatif Hipnotiklerin Bazıları Nelerdir?
Barbituratlar ve benzodiazepinler, sedatif ve hipnotiklerin temel iki kategorisidir. Her
iki gruptaki ilaçlar da kimyasal yapı olarak birbirlerinin benzerdir. Sekobarbital (Seconal) ve
pentobarbital (Nembutal) en çok bilinen barbitüratlardır.
Diazepam (Diazem, Nervium),
klordiazepoksit (Librium) ve klorozepat (Tranxilene) benzodiazepin örnekleridir. Ancak bazı
sedatif ve hipnotikler bu iki kategoriye de uymaz. Bunlar metakualon (Quaalude),
ethchlorvynol (Placidyl), kloral hidrat (Noctec), ve meprobamate (Miltown) gibi ilaçlardır. Bu
ilaçların hepsi doktor kontrolünde alınmadığı takdirde tehlikeli olabilir.
Sedatif Ve Hipnotikler Bağımlılık Yapabilir Mi?
Evet. Hem psikolojik hem de fiziksel bağımlılığa sebep olabilirler. Bu ilaçların uzun
süre düzenli kullanımı tolerans gelişimine yol açabilir. Bu da aynı etkiye ulaşmak için
alınması gereken dozun giderek artırılması anlamına gelir. Düzenli olarak bu ilaçları
kullananlar, kullandıkları yüksek miktarları aniden kesince huzursuzluktan uykusuzluğa,
sıkıntıya, epileptik nöbetlere ve ölüme kadar uzanan fiziksel yoksunluk semptomları
geliştirirler. Kullanıcılar psikolojik olarak bağımlı olduklarında ise kendilerini iş yapmak için
bile ilaç almak zorunda hissederler. İlaç bulmak ve kullanmak hayatın odak noktası haline
gelir.
42
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 43 BARBİTURATLAR NELERDİR?
Barbituratlar genellikle “barb” ya da “indirici” olarak adlandırılırlar. Yaygın olarak
kullanılan barbituratlar amobarbital (Amytal), pentobarbital (Nembutal), ve sekobarbitaldir
(Seconal). Bu ilaçlar kapsül yada tablet olarak, bazen de sıvı formda yada supozituvar olarak
satılır. Bu ilaçlardan “sarı bomba” adıyla bilinen Nembutal; 80’li yıllara kadar ülkemizde
bağımlılar arasında çok tercih edilen ve eczanelerden rahatlıkla satın alarak kullanılan bir
ilaçtı. Yeşil ve kırmızı reçete uygulaması başlatıldıktan sonra ülkemizde barbitürat kötüye
kullanıcıları çok azalmıştır.
Barbituratlar Kötüye Kullanıldığında Ne Gibi Etkileri Olur?
Barbituratların etkileri birçok yönden alkolün etkilerine benzer. Küçük dozlarda
sakinlik , rahatlama ve kas gevşekliği yaparlar. Daha yüksek dozlar ise ağızda geveleyerek
konuşma, yürüyüşte sendeleme, göz seğirmesi, muhakemede zayıflık ve reflekslerde
yavaşlığa sebep olabilir. Bu etkiler araba yada bir makine kullanmayı tehlikeli hale getirir.
Yüksek dozlar bilinç kaybı ve ölüme sebep olabilir.
Barbiturat Kullanımın Diğer Belirtileri Nelerdir?
Baş dönmesi, kabuslar, atâlet, geceden kalma hali, huzursuzluk, şaşkınlık, baş
dönmesi, sıkıntı, mide bulantısı, kusma, kabızlık, kurdeşen, deliryum, koma ve dolaşım
bozukluklarıdır. Fazla doz almaya bağlı zehirlenme belirtileri ise solunum depresyonu,
damarlarda çökme, nabızda zayıflama, akciğerlerde ödem, düşük vücut ısısı, ciltte morarma,
zayıflamış refleksler, dalmalar ve komadır. Doz artıkça; göz bebekleri genişler ve solunum
bozukluğu yada kalp durmasına bağlı ölümcül sonuçlar doğar.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 43 Barbiturat Kullanımına Bağlı Yoksunluk Semptomları Nelerdir?
Yüksek derecede bağımlılık yapan bu ilaçların yoksunluğu alındıktan 12 ila 16 saat
sonra başlar. Sıkıntı, halsizlik, mide bulantısı,kusma, kas ağrıları, göz seğirmesi, deliryum,
uykusuzluk ve nöbetler olabilir.
BENZODİAZEPİNLER NELERDİR?
Benzodiazepinlerde bütün sedatif ve hipnotikler gibi kötüye kullanılabilir. Diazepam
(Diazem, Nervium), alprozolam (Xanax), lorazepam (Ativan), oxazepam (Serapax),
clonozepam (Rivotril), ,klordiazepoksit (Librium) ve klorazepat (Tranxilene) benzodiazepin
örnekleridir.
Benzodiazepinler etkileri nelerdir?
Bu ilaçlar anksiyete tedavisinde kullanıldığı için, kullanıcıda bir rahatlama duygusu
yada dalgınlık yaratabilir. Ancak keyif verici madde kullanan kişiler tarafından genellikle
arzulanan “high” olma hissini vermezler. Eroin gibi başka maddelere bağımlı olan insanlar bu
ilaçları, madde bağımlılığına bağlı yoksunluk belirtilerinin
azaltılması ya da en aza
indirgenmesi için sıklıkla kötüye kullanırlar. Ayrıca bağımlılar benzodiazepini eroinin,
alkolün ya da marihuananın etkisini artırmak için kullanırlar. Benzodiazepinler, alkol dahil,
başka merkezi sinir sistemi yatıştırıcıları ile birlikte kullanıldıklarında zehirleyici olabilirler.
Barbituratlarda olduğu gibi, benzodiazepinlerde uzun süre düzenli olarak yüksek dozda
alınırsa tolerans ve bağımlılık geliştirir. Ancak barbituratlardan daha az zararlı oldukları
düşünülür çünkü daha az öldürücü ve daha kısa etkilidirler.
Bağımlılar Benzodiazepinleri Nasıl Temin Ederler?
Ülkemizde bu ilaçlar eczanelerde yeşil reçete ile kaygı giderici olarak satılırlar. Bazen
dikkatsizlikleri, bazen de bağımlıların kandırmaları nedeniyle doktorlar, yazdıkları reçeteler
ile bu ilaçları kötüye kullananların temin eymesine yardımcı olurlar. Ayrıca yasal olmayan
yollardan da sokaklarda satılırlar.
44
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 45 Benzodiazepinler Hakkında Genel Tavsiyeler
Tıbbi kullanım alanı çok geniş olan ve doğru kullanıldıklarında gerçekten çok yararlı
etkileri bulunan benzodiazepin grubu ilaçlar, ülkemizde daha ziyade üvey evlat muamelesi
görmekte
ve
gerektiği
etkinlikte
kullanılmamaktadır.
A.B.D.‘nde
15
dolayındaki
benzodiazepin grubu ilacın ancak yarısı ülkemizde ruhsatlandırılmış bulunmakta ve bir kısmı
da kolayca temin edilememektedir. Taşıdıkları bağımlılık riskine karşılık benzodiazepinlerin
zaten madde bağımlısı olan kişiler dışında kimlerde bağımlılık geliştireceğini önceden
saptamak mümkün değildir.
Genel hekimlikte, hastaların en sık doktorlara başvuru nedeni olan değişik psikososyal
streslerin oluşturduğu anksiyete bozukluklarının özellikle akut dönemlerinde ortaya çıkan
belirtilerin kalıcı olmasının önlemesi ve tedavisinde benzodiazepinler ayrıcalıklı bir yere
sahiptir . Buna rağmen, ne yazık ki geniş bir doktor grubu ve toplum içinde, benzodiazepin
grubu ilaçları kullanmaya karşı bir fobi oluşmuştur ve hatta bu ilaçları kullanan hastalara karşı
daha ilacı alma aşmasında bir stigmatizasyon yaratılmaktadır . Bu korku, hastanın
anksiyetesini arttırmakta ve tedavi şansını azaltmaktadır. Eğer doktorunuz size tedaviniz için
benzodiazepin grubu bir ilaç önerdiği takdirde, belirtilen süre ve dozlarda bu ilacı
kullanmaktan kaçınmayın.
Kötüye Kullanılan Diğer Sedatif ve Hipnotikler Nelerdir?
Kötüye kullanılan diğer sedatif ve hipnotikler; metakualon (Quaalude), ethchlorvynol
(Placidyl), kloral hidrat (Noctec), ve meprobamate (Miltown) gibi ilaçlardır. Bu ilaçlar
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 45 medikal olarak sık kullanılmaz ve çok tehlikeli olarak görülürler. Çünkü kalp atışında,
solunumda ve kas koordinasyonunda belirgin düşüş yaparlar. Bütün sedative ve hipnotik
ilaçlar gibi, bu ilaçlarda doz aşımı ve yoksunluk durumlarında benzer problemler oluşturur ve
bir tek dozla bile tolerans yaratabilirler,
Sedatif Ve Hipnotikleri Alkolle Almanın Özellikle Tehlikeli Olduğu Doğru
Mudur?
Evet. Alkol, sedatif ve hipnotikler ile beraber kullanıldığında öldürebilir. Sedatif ve
hipnotikler, alkol gibi başka maddelerle birlikte kullanılması vücudu yavaşlatır, etkilerini
katlar ve ölüm riskini büyük oranda artırır. Özellikle barbituratların alkol ile beraber yüksek
dozlarda, yanlışlıkla ya da kasten kullanımı ölümle sonuçlanabilir.
Sedatif Hipnotikler Doğmamış Bir Çocuğu Etkileyebilir Mi?
Evet. Hamileliğinde sedatif kullanan annelerin bebekleri, daha doğmadan bu ilaçlara
fiziksel olarak bağımlı olabilir ve doğduktan kısa bir süre sonra yoksunluk semptomları
gösterebilir. Bu semptomlar; solunum problemleri, beslenme güçlükleri, uykuda problem,
terleme, sinirlilik ve ateş şeklinde görülebilir. Bir çok sedatif ve hipnotik plasentadan kolayca
geçer ve hamileliğinde maddeyi kötüye kullanımı olan annelerin bebeklerinde; doğum
kusurları ve davranış problemleri oluşturur.
46
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 47 Sedatif ve Hipnotiklerin Benzerleri Nelerdir?
Bazı haplar, gerçek sedatif ve hipnotiklere benzesin diye yapılmış olup, onların
etkilerini taklit ederler. Bazı antihistaminikler ve dekongestantlar gibi reçetesiz satılan ilaçlar,
sedatif benzeri olup uyuşukluk yaparlar. Bu ilaçların negatif etkilerinin içinde; mide bulantısı,
mide krampları, koordinasyon eksikliği, geçici hafıza kaybı, çevreyle ilişkiyi kesme ve
anksiyete davranışları vardır.
Sedatif ve Hipnotikler Üzerine Genel Tavsiyeler
Bazı tıbbi durumlarda kullanılması gerekli olan bu ilaçları, sadece doktorunuzun
almanızı söylediği doz ve zamanlarda kullanmalısınız. Rasgele zamanlarda ve yüksek
dozlarda kullanılmaları tehlikeli olabilir. İlaçları, doktorunuz almanızı söylediği sürece almalı,
kendi kendinize bırakmamalısınız. Bütün sedatif ve hipnotikler; düzenli olarak uzun sure
kullanılmaları durumunda bağımlılık yapabilirler. Eğer doktorunuz tedaviyi durdurmaya karar
verirse, elinizde kalmış tabletlerinizi imha etmeniz gerekir. Ancak doktorunuz saklamanızı
isterse ilaçlarınızın arta kalanını saklayın.
Bu ilaçlar genelde çocuklar için kullanılmaz. 60 yaşın üzerindekiler içinse önerilen
dozlar, normalin yarısıdır. Eğer ciddi akciğer hastalığınız var ise, bazı uyku hapları solunum
depresyonu yaratabilir. Bu uykuya bağlı problemleri daha da kötü yapar. Hamile ya da
lohusalarda, bu ilaçları kullanmaktan kaçınmalıdır. Eğer alkol ya da madde bağımlılık
probleminiz var ise bu ilaçlara kolay bağımlı olabilirsiniz.
ROHYPNOL
Rohypnol; sedatif ve hipnotikler grubunda anlatılan Rivotril, Ativan ve Nervium gibi
benzodiazepin grubu ilaçlardan Flunitrazepam’nin ticari ismidir. Ülkemizde benzodiazepin
grubundaki ilaçlar, yeşil reçete ile satılmalarına rağmen aynı gruptan olan Rohypnol, kötüye
kullanılma ve bağımlılık yapma riski çok daha fazla olduğu için satışı yasak olan
ilaçlardandır. Ama bu ilaç, günümüzde 50’nin üzerindeki ülkede, özellikle uykusuzluğun
tedavisi ve anestezi öncesi hastanın ameliyata hazırlanması aşamasında yasal olarak
kullanılmaktadır.
Ülkemizde Rohypnol satışında, 1985 yılında kırmızı ve yeşil reçete uygulaması
başlatılana kadar bir kısıtlama yoktu. Bu tarihe kadar üretici firma tarafından bağımlılık
yapmayan uyku ilacı olarak tanıtılmış olması nedeni ile çok sayıda vatandaşımızda bu ilacı
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 47 eczanelerden kontrolsüzce alıp, kullanarak bağımlı hale gelmişti. Ancak daha sonra bağımlılık
geliştirmiş olan bu kişiler eczanelerden rohypnol alamayınca, doktorları sıkıştırıp reçete
yazdırarak temin etmeye çalıştılar. Bu durumun oluşturduğu rahatsızlık nedeni ile, özellikle
kullanıldığı durumlar için alternatif olabilecek ilaçlarlarda bulunduğundan ülkemizde satışı
yasaklanmıştır.
Sokak İsimleri
Kullanıcılar arasında Roş, kırmızı bomba, rufi, Roş2, tecavüz hapı, papik gibi isimlerle
bilinir.
Kullanım Özellikleri ve Bulunabilirlik
Merkezi sinir sistemi depresanı olan Rohypnol; alındıktan 15-20 dakika sonra etkisini
gösterir ve bu etki yaklaşık 6 saat kadar sürer. 1 veya 2 miligramlık dozlarda tablet halinde,
renksiz, kokusuz ve tatsız olurlar. Genellikle ağız yoluyla kullanılır. Ayrıca ezilerek eroin ile
karıştırılarak damardan alınabilir. Sıvı içinde çözümlenebilir. Tabletlerin ezilerek, oluşan
tozunun burundan çekilmesi yoluyla da kullanılır.
Uyku verici ve sakinleştirici özellikleri nedeni ile ekstazi ve kokain gibi uyarıcıların
etkisini değiştirmek için ya da eroin kullanıcıları tarafından maddeyi bulamadıkları zaman,
onun yerine kullanılır. Özellikle eroin bağımlıları daha az eroinle aynı etkiyi sağlayabilmek
için rohypnolü katkı olarak kullanırlar. Bazı bağımlılarda diğer maddelerin, özellikle alkolün
etkisini artırmak içinde birlikte kullanırlar.
Rohypnol Bağımlılık Yapar Mı?
Rohypnol kullanımına karşı çabuk tolerans gelişir ve ilk kullanımdan sonra sadece 2
hafta geçtikten sonra uyku için, 4 ay sonra ise anksiyeteyi yatıştırmak için yararsız hale gelir.
Bağımlılık hali, düzenli kullanım sonucu birkaç hafta içinde oluşabilir ve bağımlılık derecesi
48
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 49 kullanım süresi artıkça ağırlaşır. Kullanımı aniden kesilirse alkolün yoksunluğuyla benzer
belirtiler görülür. Son kullanımdan 3-5 gün sonra yoksunluk belirtileri en yüksek noktasına
ulaşır. Bunlar arasında aşırı anksiyete, kas ve baş ağrıları, halüsinasyonlar ve nöbetler acil
tedavi gerektiren belirtilerdir.
Rohypnol Kullanıldığında Ne Gibi Etkileri Olur?
Alındıktan sonra kasların gevşemesi, sıkıntının azalması, rahatlama, uyuşukluk, baş
dönmesi, sersemlik, hareketlerde kontrol kaybı, geveleyerek konuşma ve uyku hali oluşur. En
önemli etkilerinden biri kullanıldıktan sonra oluşan kısmi hafıza kaybıdır.
Rohypnol Kullanımının Riskleri Nelerdir?
Alınan doz yükseldikçe fazla uyuma, sarhoşvari konuşma, denge bozulması, solunum
yavaşlaması, koma ve ölüm meydana gelebilir. Eğer rohypnol kullanımı sırasında kullanıcı
alkol de alırsa, bu kişilerde; dikkat, hafıza ve psikomotor koordinasyon bozuklukları ortaya
çıkabilir, bilinç kaybı görülebilir ve günlük hayatlarındaki bazı faaliyetleri zarara uğrar,
yaralanma ve kazalar oluşabilir. Kullanıcılar, rohypnol etkisi altında iken yaşadıkları belli
olayları hatırlayamazlar. Bu tehlikeli bir etkidir. Çünkü rohypnol etkisi altındaki kullanıcıların
bu durumundan yararlanılmakta ve cinsel taciz, tecavüz olayları meydana gelebilmektedir.
Tacize uğrayan kişi; saldırıyı, saldırıyı gerçekleştireni, meydan geldiği yeri tam olarak
hatırlayamaz. Bu nedenle rohypnol, tecavüz hapı olarak da adlandırılmaktadır.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 49 BEYNİN UÇUÇU MADDELERE TEPKİSİ
Uçucu madde (Inhalant) terimini belki de hiç duymamışsınızdır. Fakat büyük bir
olasılıkla, onlarla oldukça sık karşılaşıyorsunuzdur. Tiner, yapıştırıcılar, saç spreyi, benzin,
sprey boya gibi her gün kullandığımız birçok ürün, solunarak kullandığımız uçucu maddeler
grubuna dahildir. Pek çok uçucu maddenin güçlü, keskin bir kokusu vardır. Uçucu madde
olarak isimlendirilmelerinin nedeni de budur. Bazı kişiler bunların gazlarını bilerek içlerine
çekerler.
İnsan böyle bir şeyi neden yapar? Çünkü, bu uçucu gazlardaki kimyasal maddeler
beynin işleyişini değiştirir ve bu değişiklikler kişinin kısa bir süre için olsa da kendini çok
mutlu hissetmesini sağlayabilir.Fakat uçucu maddeler aynı zamanda zarar da verebilirler.
Nefes Verdiğinizde Onlardan Kurtulmuş Olmazsınız
Uçucu gazların çoğu birden fazla kimyasal içerir. Bazıları bedeni hızla terk eder. Fakat
diğerleri beyinde ve sinir sisteminde bulunan yağlı dokular tarafından emilir. Orada uzun bir
süre kalabilirler. Bu yağlı dokulardan biri myelindir. Myelin, nöron olarak adlandırılan sinir
hücrelerin birçoğunu çevreleyen koruyucu bir kılıftır. Sinir hücrelerini bedenin elektrik
tesisatı olarak düşünürseniz myelini de elektrik kablosunu koruyan lastik yalıtım maddesi
olarak görebilirsiniz. Beynindeki ve omurilikteki sinir hücreleri, bedenin yönetim merkezi
gibidir. Düşünülen ve yapılan hemen hemen her şeyi denetleyen iletileri gönderir ve alırlar.
Uçucu madde kullanımı sonucunda uzun vadede karşılaşılan bir sorun kimyasalların myelini
parçalayıp işlerliğini çökertebileceğidir. Myelin kılıf zarar gördüğü takdirde sinir hücreleri
iletileri aktaramayacak duruma gelebilir.
50
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 51 Sinir Sisteminde Neler Yapar?
Bilim adamlarının, uçucu maddelere bu kadar ilgi duymalarının bir nedeni de bu
kimyasalların bedeni birçok yönden etkilemeleridir. Bazı etkiler beyindeki değişikliklere bağlı
iken, diğerleri dolaşım sistemi gibi bedenin diğer bölümlerini doğrudan etkiler.
Bazı uçucu maddelerin kan damarlarını doğrudan genişleterek daha fazla kan akışına
olanak tanıdığını biliyor muydunuz? Bazı uçucu maddeler de kalbin daha hızlı atmasına
neden olabilir. Bu durum özellikle de kişi bir nevi uçucu madde olan bütan gazı solursa ciddi
bir sorun olabilir.Sigara yakmada kullanılan çakmaklarda ve bunların yedek tüplerinde
bulunan bütan gazı, sinir sisteminden kalbe iletiler taşıyan noradrenalin isimli bir kimyasala
karşı aşırı derecede duyarlı yapar. Örneğin herhangi birşeyin aniden sizi korkutması gibi
stresli, gergin bir durumda olduğunuzda bu kimyasal yani noradrenalin, kalbin daha hızlı
atmasına neden olur.
Eğer kalp, noradrenaline karşı aşırı duyarlı hale gelirse geçireceği normal bir
sarsılmada geçici olarak ritmini yitirir ve bedene kan pompalamaya ara verebilir. Uçucu
madde kullanan bazı kişiler bu şekilde ölürler. Bunun yanında uçucu maddelerle solunan
gazlar, akciğerlerde ve beyinde oksijenin yerini aldığında nefessiz kalınarak ölüme de yol
açabilirler.
Beyinde Meydana Gelen Değişiklikler
Uzun bir dönemi kapsayan uçucu madde kullanımı sonucunda oluşan hasar, beynin
bazı bölgelerinde sinir hücresi etkinliğini yavaşlatabilir veya durdurabilir. Bu frontal kortekste
yani beynin karmaşık sorunları çözen ve ileriye yönelik planlar yapan ön bölümünde
gerçekleşebilir. Ya da uçucu maddeler, beynin; hareket ve eşgüdümden sorumlu bölümü olan
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 51 beyinciğe (serebellumun) girerlerse, bireyin yavaş hareket etmesine veya sakarlaşmasına
neden olurlar.
Çalışmalar, beynin hipokampus denen bölümündeki nöronların da uçucu maddelerden
zarar görebileceğini göstermektedir. Bu hasar, hücreler yeterince oksijen almadığı için oluşur.
Hipokampus, belleğin denetimine yardımcı olduğundan sürekli olarak tekrar tekrar uçucu
madde kullanan biri yeni bir şeyler öğrenme yeteneğini yitirebilir ve bildiklerini, önceden
öğrenmiş olduklarını tanımayabilir, veya çok basit konuşmaları, sohbetleri izlemekte güçlük
çekebilir.
BEYNİN STEROIDLERE TEPKİSİ
Anabolik steroidler, her birimizde bulunan testosteron isimli bir hormonun doğal
olmayan versiyonlarıdır. Evet, bu doğrudur. Erkeklerde olduğu gibi kızlarda da testosteron
bulunur. Testosteron; erkek cinsel özelliklerini ortaya çıkardığı gibi, aynı zamanda kasların da
gelişmesine neden olur. Bazı kişiler, kaslarının daha hızlı büyümesini sağlamak için anabolik
steroid haplar alır veya iğneler olurlar. Anabolik kelimesi; büyüten ya da geliştiren,
güçlendiren anlamına gelir. Ancak bu steroidlerin başka etkileri de vardır. Bedende ve
beyinde, bazı hastalıklara yakalanma riskini artıran değişikliklere neden olabilir ve ruh
hallerini etkileyebilir. Bu bilgilerin önemli bir bölümü önde gelen bilim adamları tarafından
günümüze çok yakın bir geçmişte keşfedilmiştir.
Anabolik Steroidler Bedeni Gerçekten Daha mı Güçlü Kılar?
Bazı sporcuların irileşmek, yapılanmak ve güçlenmek için anabolik steroidler
kullandığını duymuş olabilirsiniz. Hatta belki de anabolik steroid kullanan birinin zaman
içerisinde daha gelişmiş kaslara sahip olduğunu görmüşsünüzdür. Fakat anabolik steroidler,
bazı kişilerin dışarıdan daha güçlü görünmesini sağlayabilse de içeride zayıflıklar yaratabilir.
Örneğin, anabolik steroidler bedenin mikroplara ve hastalıklara karşı savunmasını yapan
bağışıklık sistemini zayıflatabilir. Bunun yanında,gençlerde bile karaciğerin zarar görmesine
ya da kansere neden olabilir. 13-19 yaş arası ergenlerde kemiklerin büyümesini kalıcı olarak
durdurabilir. Bunun anlamı steroid kullanan bir ergenin, ulaşması gereken tam yetişkin
boyuna kadar büyüyemeyeceği ve yaşamı boyunca daha kısa kalacağıdır.
52
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 53 Anabolik Steroidler Beyni Etkiler
Beynin ruh haliniz üzerinde etkileri olan, öğrenme ve belleğe kaydetmede önemli rol
oynayan bölümlerine “limbik sistem” adı verilir. Anabolik steroidler, limbik sistemi etkiler.
Steroidlerin, hayvanlarda öğrenmeye ve belleğe zarar verdiği kanıtlanmıştır. İnsanlarda
kullanımı, ruh halinde depresyon veya sinirlilik, çabuk öfkelenme gibi duygusal değişikliklere
yol açabilir. Anabolik steroid kullanan bireyler normalde iyi geçindikleri, düşünceli bir
yaklaşım gösterdikleri arkadaşları ve aile bireylerine kötü davranabilirler. Beyindeki anabolik
steroidler, gerçekten agresif davranışları harekete geçirebilir. Hatta bazı patlamalar o kadar
şiddetli olabilir ki bunlara öfke nöbetleri denir.
Anabolik Steroidler Beyinde ve Bedende Karışıklıklar Yaratabilir
Bedeninizin testosteron üretimi hipotalamus olarak isimlendirilen, beynin tabanında
konumlanmış bir grup sinir hücresi tarafından denetlenir. Hipotalamus aynı zamanda birçok
başka iş de görür. İştah,kan basıncı,ruh hali ve üreme yeteneğinin kontrolüne yardımcı olur.
Anabolik steroidler hipotalamusun bedene gönderdiği iletileri değiştirebilir. Bu durum
normal hormone işlevlerini yıkıma uğratabilir. Erkeklerde kullanılan anabolik steroidler
normal testosteron üretimine engel olabilir. Bunun yanında doğrudan testisleri etkiyerek
küçülmelerine neden olabilirler. Bu da daha düşük bir sperm sayısı ve üreme yeteneğinin
azalması ile sonuçlanabilir.Anabolik steroidler ayrıca geri dönüşü olmayan saç kaybına da yol
açabilir.
Kızlarda anabolik steroidlerin kullanılması hem hipotalamus hem de üreme organları
üzerinde etkiyerek aylık adet kanamalarının kesilmesine neden olabilir. Buna ek
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 53 olarak,saçların dökülmesine, bedende ve yüzde kıllanmaya ve sesin kalınlaşmasına yol
açabilir. Bu değişikliklerin de geri dönüşü yoktur.
Tıpta Anabolik Steroidler
Doktorlar, genç,sağlıklı bireylerde kaslar gelişsin ve güçlensin diye asla anabolik
steroidler kullanmazlar. Bunun yerine düzenli spor yapmayı önerirler. Ancak doktorlar, bazı
tıbbi durumlarda örneğin erkeklerde normal testosteron üretimini engelleyen bazı anemi
türlerinin ya da birtakım başka bozuklukların tedavisinde kimi zaman anabolik steroidler
verebilirler. Ayrıca ödem tedavisi için doktorların bazen reçeteyle steroid verdiğini duymuş
olabilirsiniz. Bu doğrudur. Fakat bunlar anabolik steroid değildir. Bunlar kortikosteroidlerdir
ve anabolik steroidlerin yaptığı gibi kas geliştirmediğinden, insanlar bunları sağlıksız bir
biçimde olumsuz amaçla kullanmazlar.
Niçin Doping Yasaktır?
Sporda şampiyonluğa erişmek, uzun süredir kırılmayan bir rekoru kırmak, altın
madalya sahibi olmak yani başarılı olmak daima zevk verir. Bu sadece olimpiyat oyunlarında
değil, okul yarışmalarında bile çaba harcamayı gerektirir. Ayrıca sadece spor alanında değil,
içinde başka insanlarla rekabetin bulunduğu her alanda bu böyledir.
Özellikle yarışma şeklinde yapılan spor faaliyetlerinde çok önemli olan kazanma
tutkusunun kısmen de olsa kültüre bağlı olduğu kanısı vardır. Dünya üzerindeki tüm
kültürlerde kazanmak, birinci olmak daha iyidir ve esastır. Günümüz dünyasında bu tutum
hayatın her alanında örneğin iş yaşamı, yönetim, politika, endüstri, okul ve hatta aile içinde
bile kendini göstermektedir. Bu yaşam görüşünü şöyle özetleyebiliriz; “Kazanmak
yapılabilecek tek şeydir”.
54
Bölüm: 5 BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİ TANIYALIM 55 Böyle bir felsefe ile yetişen veya yetiştirilen sporcu da kazanmak için her şeyi
yapabilmektedir. Bu daha çok spor kariyerini ekonomik ve sosyal açıdan varoluşun tek yolu
olarak gören eski Doğu Bloku ülkeleri sporcuları için geçerliydi. Aynı durum günümüzde
eğitimsiz sporcular arasında görülür. Bu sporcular kapasitelerini artırabilmek için kolayca
doping yaparlar. Kitabımızın bu bölümünde doping ilacı olarak en fazla kullanılan anabolik
steroidler hakkında gerçekleri aktarılmıştır. Rahatça anlaşılacağı gibi; “Kazanmak her şey
değildir, sadece elde edilebilecek önemli şeylerden biridir”. Kazanmak için ödenen bedeli
dikkate almak gerekir. Bu nedenle sonuçlarını bilmeden herhangi bir maddeyi performans
artırıcı olarak kullanmayın. Aksi halde hiç ummadığınız, geri dönüşü olmayan istemediğiniz
durumlarla karşı karşıya kalırsınız.
PLASTİK DÜŞLER
Prof. Dr. Ö. Ayhan Kalyoncu 55 
Download