DEVLET BAKANI SAYIN MEHMET ŞİMŞEK’İN YAPISAL REFORMALARIN MAKROEKONOMİK ETKİLERİ KONFERANSI AÇILIŞ KONUŞMASI (26 EKİM 2007 – ANKARA) Değerli Katılımcılar, Değerli Konuklar, Türkiye, yapısal reformlar ile desteklenen sıkı para ve maliye politikası uygulamaları ile makroekonomik istikrarın tesisi ve ekonominin yeniden yapılanması sürecinde önemli yol kat etmiştir. Ekonomide belirsizlik sona ermiş, sürdürülebilir büyüme ortamına girilmiş, enflasyon ve faiz oranları gerilemiştir. Türkiye’nin, son dönemdeki başarılı ekonomik performansının uzun vadede sürdürülebilir olması, bu performansın etkisinin tüm ekonomik aktörlere yayılabilmesi, ekonomide verimliliğin ve rekabet gücünün artırılması, istihdamın desteklenmesi ve piyasa mekanizmasının tüm sektörlerde işler halde getirilmesi için gerekli reform alanlarının belirlenmesi, bu reformların etkilerinin analiz edilmesi, bu reformların önceliklendirilmesi gibi hususlar gündemimizde önemli bir yer almaktadır. Bu çerçevede, Hazine Müsteşarlığımız tarafından düzenlenen bu konferans ile yapısal reformların makroekonomik etkileri ve bu etkilerin ölçümüne yönelik uluslararası deneyimlerin paylaşılacak bir ortam yaratılmasının yararlı olduğunu düşünüyorum. Bugün yapısal reformların makroekonomik etkileri ve bu etkilerin ölçülmesi konusunda yaptıkları çalışmaları sunmak üzere konuşmacı olarak aramızda bulunan değerli katılımcılara teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Ayrıca, çok faydalı geçeceğine inandığım bu konferansa katılım sağlayan siz değerli misafirlerimize de hoşgeldiniz diyorum. Değerli Konuklar ve Katılımcılar, Bilindiği üzere, geçtiğimiz 5 yıl içerisinde başarıyla uygulanan maliye ve para politikaları ve bunları destekleyen yapısal reformlar ekonomide istikrar ve güven ortamı yaratılmış, Türkiye, 2002-2006 döneminde kaydettiği yüzde 7,4’lük ortalama büyüme oranıyla dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olmuştur. Kişi başına milli gelir ise 2002 yılındaki 2500’ dolarlık seviyesinden 2006 yılında 5500 dolarlık seviyesine ulaşmıştır. Büyüme, 1990’lı yıllarda olduğu gibi kamu kesimi ağırlıklı değil, özel sektör kaynaklı olarak gerçekleşmiştir. Özel sektör dinamizmine ve verimlilik artışlarına dayanan bu ekonomik yapı, önümüzdeki dönemde de istikrarlı ve yüksek büyümeyi beraberinde getirecektir. Bu gelişmeler ciddi bir mali disiplin altında gerçekleşmiştir. Son yıllarda 1 istikrarlı bir şekilde yüksek oranlı faiz dışı fazla verilerek borçlanma üzerindeki risk primi ve borçlanma maliyetleri önemli ölçüde düşürülmüştür. Mali disiplin ile borç yükünün hızla azalması sağlanmıştır. Kamu Net Borç Stoku’nun GSMH’ya oranı 2002 yılında yüzde 78,4’den 2006 sonunda yüzde 44,8’e gerilemiştir. Borçlanma politikasının başarılı olmasında, para politikası ile yakın koordinasyon içinde yürütülmesi de etkili olmuştur. Geçtiğimiz beş yıllık dönemde enflasyonla mücadele alanında da önemli kazanımlar sağlanmıştır. Sıkı maliye politikasından ödün verilmeden, bağımsız Merkez Bankamız tarafından uygulanan enflasyon hedeflemesi rejimi ve sıkı para politikası ile enflasyon 2001 yılındaki yüzde 69 seviyesinden 2007 yılı eylül ayı itibariyle yüzde 7,12 seviyesine gerilemiştir. Öte yandan Türkiye ekonomisi dünya ekonomisi ile hızlı bir bütünleşme sürecine girmiştir. 2007 yılında dış ticaret hacmi 250 milyar doları aşarken, ihracat da yıllık 100 milyar doları geçmiştir. Dünya çapında artan enerji fiyatlarının ve artan yatırım ve üretim nedeniyle yükselen ara malı ithalatının etkisiyle 2006 yılı sonu itibariyle cari açığın Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya oranı yüzde 8 seviyesine ulaşmış olmakla beraber enerji fiyatlarındaki artışın etkisi arındırıldığında söz konusu oranın yüzde 4’lere düştüğü görülmektedir. Yatırım ortamının iyileştirilmesinde sağlanan gelişme ve ekonomi politikalarına artan güven sonucunda 2005 yılından bugüne 40 milyar doları aşan doğrudan yabancı sermaye yatırımları ile cari işlemler açığı rahatlıkla finanse edilmiştir. Değerli Konuklar ve Katılımcılar, Türkiye ekonomisinde sağlanan istikrarın kalıcı hale getirilmesi için yapısal reformların kararlılıkla sürdürülmesi önem taşımaktadır. Bu bağlamda bugüne kadar; mali sektör yeniden yapılandırılmış, ürün piyasalarının rekabete açılması yönünde önemli adımlar atılmış, kamu mali yönetiminde şeffaflık ve etkinlik artırılmış, vergi idaresinin iyileştirilmesine yönelik düzenlemeler yapılmış, yatırım ortamı iyileştirilmiş, sosyal güvenlik ve sağlık sisteminin iyileştirilmesine yönelik adımlar atılmıştır. İstikrarlı bir ekonominin en önemli bileşenlerinden olan mali sistemin etkin çalışması amacıyla bankacılık sektörünün mali yapısı iyileştirilmiş, güçlü bir düzenleme ve denetleme yapısı kurulmuştur. Öte yandan, bankacılık sistemi içinde büyük yer tutan kamu bankaları geniş bir operasyonel ve mali yeniden-yapılandırmadan geçirilmiş ve kamu bankalarının özelleştirilmesine yönelik çalışmalar başlatılmıştır. 2 Diğer taraftan mali sistemin enstrümanlarının çeşitlendirilmesi ve sistemin derinleştirilmesi amacıyla ipotekli konut finansmanı ve sigortacılık sistemi ile ilgili yasalar çıkarılmıştır. Sosyal güvenlik kurumlarının mali açıdan sürdürülebilirliğinin sağlanmasını teminen emeklilik ve sağlık sigortası sistemleri kapsamlı bir idari reforma tabi tutulmuştur. Bu kapsamda, üç ayrı sosyal güvenlik kurumu tek çatı altında birleştirilirken, yapılan emeklilik reformuyla emeklilik yaşı uzatılmış; prim ve emeklilik maaşlarıyla ilgili geliştirilen yeni hesaplama yöntemiyle de sosyal güvenlik açıklarının uzun vadede tamamen kapatılması hedeflenmiştir. Kamu Yönetimi reformları çerçevesinde şeffaf ve etkin yönetim standartlarının sağlanması amacıyla, aralarında Bilgi Edinme Hakkı Kanunu, Kamu Görevlileri Etik Kanunu ve en önemlisi Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü Kanunu çıkarılmıştır. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü Kanunu ile orta ve uzun vadeli ve performansa dayalı bütçeleme sistemi getirilmiş, kamu mali yönetiminin uluslararası iç denetleme ve kontrol standartlarına tabi tutulması sağlanmıştır. Ayrıca, en iyi uluslararası uygulamalarla ve AB düzenlemeleriyle paralel Kamu İhale Kanunu çıkarılmıştır. Öte yandan özel sektörün vergi yükünü azaltacak düzenlemeler yapılmıştır. Kurumlar vergisi oranı yüzde 33’ten yüzde 20’ye indirilirken, gelir vergisi tarifesindeki dilim sayısı 5’ten 4’e indirilmiştir. Ayrıca, bazı sektörlerde katma değer vergisi oranlarında indirim yapılmıştır. Özel teşebbüsün desteklenmesi ve piyasa mekanizmasının sağlıklı işlemesi amacıyla telekomünikasyon, tütün, şeker, elektrik, doğalgaz sektörlerinde düzenleme ve denetleme kurumları oluşturulmuştur. Özelleştirme çalışmalarına ise özellikle son iki yılda büyük hız verilmiş ve bu dönemde 16 milyar dolar özelleştirme geliri elde edilirken devlet müdahelesinden uzak serbest piyasa ekonomisinin yaratılması hususunda önemli adımlar atılmıştır. Diğer taraftan, Türkiye’deki yatırım ortamını iyileştirmek amacıyla, yeni bir Doğrudan Yabancı Yatırım Kanunu çıkarılmış, böylelikle, yabancı yatırımcıların yerli yatırımcılarla eşit muameleye tabi tutulmaları sağlanmıştır. Yine yatırım ortamının iyileştirilmesi çalışmaları kapsamında, Türkiye’de iş kurulması önündeki idari engeller azaltılmış ve özel sektörle iletişimin güçlendirilmesi için Yatırım Danışma Konseyi; Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu ve Türkiye Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı kurulmuştur. 3 Hükümet programımız önümüzdeki dönemde de yapısal reformlarla ilgili olarak yoğun bir gündem içermektedir. 2007-2012 dönemi için hazırlanan eylem planında; • makroekonomik istikrarın kalıcı hale getirilmesi; • sosyal güvenlik reformunun hayata geçirilmesi; • iş ortamının iyileştirilmeye devam edilmesi; • istihdam üzerindeki mali ve mali olmayan yüklerin azaltılması; • aktif işgücü politikalarının geliştirilmesi; • eğitim sisteminin işgücü piyasasının ihtiyaçları doğrultusunda düzenlenmesi; • gelir idaresinin güçlendirilmesine devam edilmesi; • ekonomide kayıtdışılığın azaltılması; • finansal sistemin aracılık fonksiyonunun daha da geliştirilmesi; • finansal sektörde çeşitlilik ve derinliğin artırılması, • kamu bankalarının özelleştirilmesi; • enerji sektöründe özelleştirme ve serbestleştirme sürecinin süratle tamamlanması ve arz güvenliğini temin edecek düzenlemelerin gerçekleştirilmesi; • ulaştırma altyapısının iyileştirilmesi ve • Ar-Ge ve yenilikçiliğin geliştirilmesi gibi konular öne çıkmaktadır. Değerli katılımcılar, Türkiye ekonomisinde son dönemde kaydedilen ekonomik büyüme daha ziyade verimlilik artışın kaynaklanmış, büyümenin istihdam üzerindeki etkisi sınırlı kalmıştır. Bu nedenle, bir yandan verimlilik seviyesinin artırılması diğer yandan da istihdamın desteklenmesi gerekmektedir. Bunun ise işgücü piyasasının esnekliğinin artırılması, aktif işgücü politikalarının uygulanması, mali kaynaklara erişimin kolaylaştırılması, ürün piyasalarının serbestleştirilmesi ve özel sektörün büyümesinin ve yatırımının önündeki engellerin tamamen ortadan kaldırılması ile mümkün olduğu konusunda görüş birliği mevcuttur. Takdir edersiniz ki, reform programının hazırlanması sürecinde hangi reformların hangi önceliğe göre yapılmasının ve reformların hangi değişkenler üzerinde ve ne ölçüde etkide bulunacağının tahmin edilmesinin büyük önemi vardır. 4 Bu bağlamda bu konferansta sunulacak olan çalışmalar ve bu konuda Türkiye’de yapılacak çalışmalar da bundan sonraki yapısal reform gündemimizin şekillenmesinde bizlere ışık tutacaktır. Bugünkü konferansın verimli geçeceğini umuyor ve sizleri en içten saygılarımla selamlıyorum. Teşekkür ederim. 5