Urantia`n*n Kitab*

advertisement
Urantia’nın Kitabı
141. Makale
Kamu Görevine Başlayış
141:0.1 (1587.1)
M.S. 27.YILDA, Ocak ayının 19’u, haftanın ilk gününde İsa ve on iki havarisi, Bethsayda’daki
ana merkezlerinden ayrılmaya hazır hale geldiler. On ikili; Nisan’da Hamursuz şölenine katılmak için
Kudüs’e doğru çıkacak oluşları, ve amaçlarının Ürdün vadisi üzerinden hareket etmek oluşu dışında hiçbir
şey bilmemekteydiler. Onlar Zübeyde’nin evinden; havarilerinin aileleri ve takipçilerinin diğerleri
kendilerine güle güle demek ve başlamaya hazır oldukları bu yeni emeklerinde iyi dileklerde bulundukları
için, öğleden öncesine kadar çıkamamışlardı.
141:0.2 (1587.2)
Tam ayrılmalarından önce, havariler Üstün’ü özlemiş olup, Andreas onu bulmak için dışarı
çıkmıştı. Kısa bir arayıştan sonra, Andreas İsa’yı aşağıda sahilde bir teknenin içinde otururken bulmuştu,
ve İsa ağlamaktaydı. On ikili öncesinde sıklıkla gerçekleşen bir biçimde, Üstünleri keder duyan bir
görüntü içinde görmüşlerdi; ancak, onların hiçbir biri o vakte kadar kendisini ağlarken görmemişti.
Andreas bir ölçüde, Kudüs için ayrılışlarının arifesinde Üstün’ü bu denli etkilenmiş bir biçimde görmekten
dolayı şaşkınlığa uğramıştı; ve, o, İsa’ya yaklaşıp şunu sorma girişiminde bulundu: “Bu büyük günde,
Üstün, Yaratıcı’nın krallığını duyurmak amacıyla Kudüs için yola çıkmaya hazırken, bu ağlaman nedendir?
Hangi birimiz seni kırdı?” Ve, İsa, on ikiliye katılmak için Andreas ile birlikte giden bir biçimde, ona şu
cevabı vermişti: “Hiçbiriniz beni kederlendirmedi. Ben, babam Yusuf’un ailesinden hiçbir kişinin Tanrı’ya
emanet olun demek için bizlere uğramayı hatırlamamasına üzüldüm.” Bu zaman zarfında Ruth, Nasıra’da
abisi Yusuf’a gerçekleştirmiş olduğu bir ziyaretteydi. Ailesinin diğer üyeleri; gurur, hayal kırıklığı, yanlış
anlama ve kırılmış hislerin bir sonucunda etkisine bırakılmış küçük haksızlık düşüncesi nedeniyle uzak
durmuşlardı.
1. Celile’den Ayrılış
141:1.1 (1587.3)
Kapernaum, Tiberyas’dan uzak değildi; ve, İsa’nın ünü, Celile’nin tamamına ve hatta onu
ötesinde bulunan yerleşkelere bile oldukça iyi bir biçimde yayılmıştı. İsa, Hirodes’in yakın bir zaman
içinde kendi çalışmasını not etmeye başlayacağını bilmekteydi; bu nedenle, o, havarileri ile birlikte
güneye ve Yehuda’ya hareket etmenin en iyisi olduğunu düşündü. Yüzden fazla inanandan meydana gelen
bir kafile, onlarla beraber gelmeyi arzulamıştı; ancak, İsa onlarla konuşmuş olup, güneye Ürdün vadisine
olan yollarında havarisel topluluğu takip etmemelerini onlardan güçlü bir biçimde rica etmişti. Her ne
kadar onlar geride kalmaya razı olmuşlarsa da, onların birçoğu Üstün’ü birkaç günden sonra takip etmişti.
141:1.2 (1587.4)
İlk gün, İsa ve havariler yalnızca, gece için dinlendikleri yer olan Teriça’ya hareket etmişlerdi.
Ertesi gün onlar, Yahya’nın yaklaşık bir yıl önce duyurusunda bulunduğu, ve İsa’nın vaftizini almış olduğu
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
1
yer olan, Pella yakınında bulunan Ürdün üzerindeki bir yere gittiler. Burada onlar, öğretimde ve duyuruda
bulunan bir biçimde, iki haftadan daha fazla bir süreliğine vakit geçirdiler. İlk haftanın sonunda, İsa ve on
ikilinin kalmış olduğu yerin yakınında konaklanılan bir yerleşkede birkaç yüz insan toplanmış hale gelmiş
olup, onlar, Celile’den, Finikya’dan, Suriye’den, Dekapolis’den, Perea’dan ve Yehuda’dan gelmişlerdi.
141:1.3 (1588.1)
İsa hiçbir kamu konuşmasında bulunmamıştı. Andreas, kalabalıkları bölmüş ve onlara
öğleden önce ve sonrası toplulukluluklar olarak duyurucular görevlendirmişti; akşam yemeğinden sonra
İsa, on ikili ile konuşmaktaydı. İsa onlara yeni bir şey öğretmemişti, ancak öncül öğretisini gözden
geçirmiş olup onların birçok sorusuna cevap vermişti. Bu akşamların bir tanesinde kendisi on ikiye, bu
yerin yakınındaki tepelerde geçirmiş olduğu kırk güne dair bir şeyler söylemişti.
141:1.4 (1588.2)
Perea ve Yehuda’dan gelmiş olanların çoğu Yahya tarafından vaftiz edilmiş olup, İsa’nın
öğretilerine dair daha fazla şeyi öğrenmeye ilgili duymuştu. Havariler; Yahya’nın öğretisi hakkında
olumsuz hiçbir şey söylemedikleri gibi, ve bu zaman zarfında yeni takipçileri bile vaftiz etmemeleri
sayesinde, Yahya’nın takipçilerinin eğitilmesinde büyük ilerleme sağlamışlardı. Ancak, Yahya’nın
takipçileri için her zaman; eğer İsa Yahya’nın duyurmuş olduğu kişinin tamamiyle kendisi ise, onun
Yahya’yı hapisten çıkarmak için hiçbir şey yapmaması kafalarını kurcalayan bir gerçeklik olmuştu.
Yahya’nın takipçileri hiçbir zaman, çok sevgili önderlerinin barbarca ölümüne İsa’nın neden engel
olmadığını anlayamamışlardı.
141:1.5 (1588.3)
Her gece, Andreas akran havarilerine, Vaftizci Yahya’nın takipçileri ile iyi bir şekilde
anlaşmanın hassas ve zor görevinde dikkatli bir biçimde yönergelerde bulunmuştu. İsa’nın kamu
hizmetinin bu ilk yılında, İsa’nın takipçilerinin dörtte üçünden fazlası, öncesinden Yahya’yı takip etmiş
olup, onun vaftizini almıştı. M.S. 27 olarak, bu yılın tamamı, Perea ve Yehuda’da Yahya’nın görevinin
sessiz bir biçimde devralınışında harcanmıştı.
2. Tanrı’nın Yasası ve Tanrı’nın İradesi
141:2.1 (1588.4)
Pella’dan ayrılmalarından önceki gece, İsa, havarilerine yeni krallıkla ilgili belli başlı ilave
eğitimde bulunmuştu. Üstün şöyle söylemişti: “Siz şimdiye kadar, Tanrı’ya ait krallığının gelişini aramak
için eğitildiniz; ve, ben şimdi, bu uzun-süredir-aranılmakta-olan-krallığın yakında, hatta hâlihazırda
burada ve aramızda, olduğunu duyurmaya geldim. Her krallıkta, tahtına oturmuş ve nüfuz alanının
yasalarını emretmekte olan bir kral olmaktadır. Ve, böylece sizler; Davud’un tahtında oturmakta olan ve
bu mucizevî güç yerinden tüm dünyanın yasalarını duyuran Mesih ile birlikte, yeryüzünün tüm insan
toplulukları üzerinde Musevi insanlarının yüceltilmiş bir yönetimi olarak, cennet krallığına dair bir
kavramsallaştırmayı geliştirdiniz. Ancak, benim evlatlarım, sizler inancın gözleriyle görmemekte,
ruhaniyetin anlayışıyla duymamaktasınız. Ben sizlere; cennetin krallığının, insanların kalplerinde olan
Tanrı’nın yönetiminin gerçekleşimi ve onun tanınışı olduğunu duyurmaktayım. Gerçektir, bu krallıkta bir
Kral bulunmaktadır, ve bu Kral, benim Babam ve sizlerin Babası’dır. Bizler gerçekten de onun sadık
özneleriyiz; ancak, bundan çok daha aşkın olan gerçek, bizlerin onun evlatları oluşunun dönüştürücü
gerçekliğidir. Benim yaşamım içerisinde bu gerçeklik, herkes için apaçık bir biçimde görünen hale
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
2
gelecektir. Babamız da bir tahta oturmaktadır, ama ellerden yapılmış olana değil. Sınırsız’ın tahtı,
cennetlerin tümü içindeki Yaratıcı’nın ebedi ikamet yeridir; o her şeyi var kılmakta olup, her bir evrene
yasalarını duyurmaktadır. Ve, Yaratıcı aynı zamanda, fani insanların ruhları içinde yaşaması için
göndermiş olduğu ruhaniyet vasıtasıyla yeryüzü üzerinde çocuklarının kalplerinde yönetimine sahiptir.
141:2.2 (1588.5)
“Sizler bu krallığın özneleri olduğunuzda, Kâinat Yöneticisi’nin yasasını duymaya gerçekten
de hazır hale gelirsiniz; ancak, sizlere duyurmak için gelmiş olduğum krallığın müjdesi sayesinde, inançkâşifleri olan sizler evlatlar haline geldiğinizde, artık kendinizi, bir her-şeye-gücü-yeten kralın yasalaratabi yaratılmışları olarak değil, ancak, sevgi dolu ve kutsal bir Yaratıcı’nın ayrıcalıklı evlatları olarak
göreceksiniz. Gerçekten de, gerçekten de sizlere şunu söylemek isterim ki, Yaratıcı’nın iradesi sizlerin
yasası olduğu zaman, sizler neredeyse hiçbir biçimde krallıkta değilsinizdir. Ancak, Yaratıcı’nın iradesi
gerçekten sizlerin iradesi haline geldiği zaman, sizler her anlamda krallık içindesinizdir, çünkü krallık
böylece sizler içinde istikrara ulaşmış bir deneyim haline gelmiştir. Tanrı’nın iradesi sizlerin yasası
olduğunda, sizler soylu nitelikteki köle öznelersiniz; ancak, kutsal evlatlığın bu yeni müjdesine inandığınız
zaman, Babamın iradesi sizlerin iradesi haline gelmekte olup, sizler, krallığın özgürleştirilmiş evlatları
olarak, Tanrı’nın özgür çocuklarının yüksek düzeyine yüceltilirsiniz.”
141:2.3 (1589.1)
Havarilerden bazıları bu öğretilere dair bir takım şeyi kavramıştı; ancak, onların hiçbiri,
Yakub Zübeyde dışında, bu çok büyük öneme sahip olan duyurunun bütüncül anlamını kavramamıştı.
Ancak, bu sözler kalplerine girmiş ve hizmetin daha sonraki yılları boyunca yardımlarına güç verir
biçimde tekrar ortaya çıkmıştır.
3. Amathus’daki Konukluk
141:3.1 (1589.2)
Üstün ve onun havarileri, neredeyse üç hafta boyunca Amathus yakınlarında kalmaya devam
etti. Havariler kalabalıklara günde iki kez duyuruda bulunmaya devam etmiş olup, İsa her Şabat öğleden
sonrası duyurusunu gerçekleştirmekteydi. Çarşamba günlerini oyun günü olarak sürdürmek imkânsız
hale gelmişti; bu nedenle, Andreas, bir hafta içerisindeki altı günün her birinde iki havarinin dinlenişini ve
Şabat ayinleri boyunca da herkesin görev başında oluşunu düzenlemişti.
141:3.2 (1589.3)
Petrus, Yakup ve Yahya, kamu konuşmalarının çoğunu gerçekleştirmekteydi. Filip, Nathanyel,
Tomas ve Şimon, kişisel görevin çoğunu yapıp, sorusu olanların özel toplulukları için sınıfları
yönetmekteydi; ikizler genel emniyet gözetimlerine devam ederken, Andreas, Matta ve Yudas, her ne
kadar her biri aynı zamanda ciddi ölçekte dini görevde bulunmuşsa da, üç kişiden oluşan genel bir idari
heyeti geliştirmişlerdi.
141:3.3 (1589.4)
Andreas fazlasıyla, Yahya’nın takipçileri ile İsa’nın yeni takipçileri arasında sürekli tekrar
eden yanlış anlaşılmaları ve anlaşmazlıkları uyumlaştırma göreviyle meşguldü. Her birkaç gün içerisinde
ciddi durumlar ortaya çıkardı; ancak, Andreas, havarisel birlikteliklerinin yardımıyla birlikte, en azından
geçici olarak, ihtilaflı tarafları belli bir düzeyde anlaşmaya çekmeyi başarmaktaydı. İsa, bu görüşmelerin
herhangi birine katılmayı reddetmişti; ne de o, bu sorunların yerli yerinde uyumlaştırılması için herhangi
bir tavsiyede bulunurdu. O bir kez bile olsun, havarilerin bu kafa karıştırıcı sorunları nasıl çözmesi
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
3
gerektiğine dair bir öneride bulunmamıştı. Andreas İsa’ya bu sorularla geldiği zaman, o her zaman şunu
söylerdi: “Ev sahibinin, misafirlerinin sahip olduğu ailevi sorunlarının içine girmesi bilgece bir şey
değildir; bilge bir ebeveyn hiçbir zaman, kendi çocuklarının küçük tartışmalarında herhangi bir tarafı
tutmaz.”
141:3.4 (1589.5)
Üstün, havarileriyle ve takipçilerinin tümüyle olan her ilişkisinde büyük bilgelik sergilemiş ve
kusursuz adaleti dışa vurmuştu. İsa gerçekten de insanların bir uzmanıydı; o, kişiliğinin bir araya gelmiş
haldeki cezbediciliği ve gücü nedeniyle kendi akran insanları üzerinde büyük bir etkiye sahip olmuştu.
Onun çetin, göçebe ve evsiz yaşamında, ilk bakışta hemen fark edilmeyen ama yönlendirici olan bir etki
bulunmaktaydı. Onun kendinden emin ve ikna edici öğretim tutumunda, berrak mantığında,
nedensellikteki gücünde, bilgesel kavrayışında, aklının her daim tetikte bulunuşunda, benzersiz kendine
güveninde ve yüce olan hoşgörüsünde, ussal etkileyicilik ve ruhsal çekim gücü bulunmaktaydı. O yalın,
insansı, dürüst ve korkusuzdu. Üstün’ün mevcudiyetinde dışa vurulmakta olan tüm bu fiziksel ve ussal
etkinin yanı sıra orada aynı zamanda; sabır, hassaslık, ağırbaşlılık, zariflik ve alçak gönüllülük olarak —
onun kişiliği ile ilişkili hale gelmiş olan varlığın tüm bu ruhsal çekicililikleri bulunmaktaydı.
141:3.5 (1589.6)
Nasıralı İsa gerçekten de, güçlü ve fazlasıyla etkiye sahip olan kişilikti; o, ussal bir güç ve
ruhsal bir kaleydi. Onun kişiliği yalnızca akranları arasındaki ruhsal akılda bulunan kadınlara çekici
gelmemişti; onun kişiliği aynı zamanda, eğitimli ve ussal Nikodemus’a ve, Üstün’ün ölüşünü izlemeyi
sonlandırdığında şunu söylemiş olan, çarmıh başında koruma halinde konumlandırılmış çavuş olarak sert
Roma askerine de çekici gelmişti: “Gerçekten de bu kişi bir Tanrı Evladı’ydı.” Ve, yerinde durmaz, çetin
Celile balıkçıları kendisini Üstün olarak adlandırmıştı.
141:3.6 (1590.1)
İsa’nın imgeleri en talihsiz olanları olarak süregelmiştir. Mesih’in bu resimleri, gençlik
üzerinde zarar verici bir etki bırakagelmiştir; eğer İsa, sizlerin sanatçılarınız tarafından sıklıkla tasvir
edildiği gibi bir erkek olsaydı, tapınak tüccarları onun huzurundan neredeyse hiçbir şekilde kaçmazlardı.
Onunki, yüceltilmiş bir insanlıktı; o, iyiydi, ancak doğaldı. İsa; yumuşak başlı, şirin ve sevecen bir biçimde
Tanrı ile bütünleşmeye çalışan biri olarak durmamaktaydı. Onun öğretisi heyecan verici bir biçimde
dinamikti. O, sadece iyiyi söyleyen biri değildi; aynı zamanda o bunu hayata geçiren bir biçimde iyiyi
gerçekleştirmekteydi.
141:3.7 (1590.2)
Üstün hiçbir zaman şunu söylememişti: “Hepiniz bana gelin, siz çalışmak istemeyenler, siz
hayalperestler.” Ancak, o, birçok kez şunu söylemişti: “Siz emek verenler, hepiniz bana gelin ve ben size
— ruhsal direnç olarak — istirahatı vereceğim.” Üstün’ün boyundurukluğu, gerçekten de, kolaydı; ancak
böyle olmasına rağmen, o hiçbir zaman bunu dayatmamıştı; her birey, kendisinin sahip olduğu özgür
iradeyle bu boyundurukluğu üstlenmek zorundaydı.
141:3.8 (1590.3)
İsa zaferi, gurur ve bencillikten verilen feragat olarak, fedada bulunmakla temsil etmişti.
Merhamet göstererek, o; kinin, hoşnutsuzlukların, kızgınlığın ve bencil güç ve intikam şehvetinin
tümünden ruhsal kurtuluşu tasvir etmeyi amaçlamıştı. Ve, o “Kötülüğe karşılık vermeyin” dediğinde,
sonrasında bu tavsiyesinin, günahı hoş görme veya haksızlıkla bütünleşme önerisinde bulunma anlamına
gelmediğini açıklamıştı. O daha çok, “birinin kişiliğine kötü davranılmasına karşılık vermeyin, bir kişinin
sahip olduğu kişisel saygınlığa dair hislerine kötü amaçlı verilmiş zarara karşılık vermeyin” biçiminde,
bağışlamayı öğretmeyi amaçlamıştı.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
4
4. Yaratıcı’ya Dair Öğreti
Amathus’da konaklarken, İsa vaktinin büyük bir kısmını, Tanrı’ya dair yeni kavramsallaşmada
141:4.1 (1590.4)
onlara öğretimde bulunan bir biçimde havarilerle geçirmişti; tekrar ve tekrar o kendilerine, Tanrı’nın bir
baba olduğunun altını çizmişti; sorumluluğu başlıca, tüm yaratımın adil Yargıcı olarak ileride onları
yargıladığı zaman kendilerine karşı kullanılabilecek olan günah ve kötülüğün kayıtları olarak, yeryüzü
üzerindeki hatada bulunan çocuklarına karşı zarar verici kayıtları tutmak olan büyük ve yüce bir kayıttutucu olmadığını. Bu döneme kadar Museviler uzunca bir süredir Tanrı’yı, herkes üzerindeki bir kral,
hatta milletin bir Babası olarak bile görmekteydi; ancak, bunun öncesinde hiçbir zaman, fani insanların
geniş sayıdaki bireyleri, Tanrı’yı bireyin sevgi dolu bir Babası olarak gören düşünceyi taşımamıştı.
Tomas’ın “Krallığın bu Tanrısı da kimdir” sorusuna İsa şu cevabı vermişti: “Tanrı, senin
141:4.2 (1590.5)
Babandır; ve, benim müjdem olarak — din, senin onun oğlu olmana dair inanç beslenen farkındalığından
fazlası veya azı değildir. Ve, ben, beden içinde sizlerin aranızda, hem yaşamım ve hem de öğretilerimin
bünyesinde mevcut bulunmakta olan bu düşünceleri açıklığa kavuşturmak amacıyla buradayım.
141:4.3 (1590.6)
İsa aynı zamanda havarilerinin akıllarından, dini bir görev olarak hayvan kurbanlarını sunma
düşüncesini kurtarmayı amaçlamıştı. Ancak, gündelik bir biçimde fedada bulunmanın bu dininde eğitilmiş
olarak, bu insanlar, onun ne demek istediğini kavramada yavaş kalmışlardı. Yine de, Üstün, öğretiminden
yorulmamıştı. Havarilerin hepsinin akıllarına bir örneğin aracılığıyla ulaşmada başarısız olduğunda,
iletisini yeniden başka bir biçimde ifade edip, örneklendirme amacıyla başka türden bir benzetmeyi
kullanırdı.
Yine bu zaman zarfında İsa on ikiliye, onların “zarar görmüşleri teselli etme ve hastalara
141:4.4 (1590.7)
yardım etme” görevlerine dair daha bütüncül bir biçimde eğitimde bulunmuştu. Üstün onlara, fazlasıyla,
bireysel erkek veya kadını meydana getiren beden, akıl ve ruhaniyet bütünlüğü olarak — bütüncül insan
üzerine öğretide bulunmuştu. İsa birlikteliklerine; kendilerinin karşılaşacağı başa gelen üç zarardan
bahsetmiş olup, bunun sonrasında, insan hastalığının kederlerinden muzdarip olan herkese onların nasıl
yardım edecekleri hususunda açıklamada bulunmuştu. O havarilere, şunları tanımalarını öğretmişti:
141:4.5 (1591.1)
1. Bedene ait hastalıklar — genel olarak fiziksel hastalık şeklinde görülen zararlar.
141:4.6 (1591.2)
2. Sıkıntı içindeki akıllar — daha sonrasında duygusal ve zihinsel sıkıntılar ve rahatsızlıklar
olarak görülmüş fiziksel-dışı zararlar.
141:4.7 (1591.3)
141:4.8
3. Kötü ruhaniyetlerin idaresinde bulunma.
(1591.4)
İsa havarilerine; bu dönemlerde sıklıkla aynı zamanda kirli ruhaniyetler biçiminde
adlandırılmakta olan, bu kötü ruhaniyetlerin doğasına, ve kökenine dair bir takım şeyleri, belirli
oturumlarda açıklamıştı. Üstün, kötü ruhaniyetlerin idaresinde bulunma ile delilik arasındaki farkı
oldukça iyi bilmekteydi; ancak, havariler bunu bilmemekteydi. Ne de, onların Urantia’nın öncül tarihine
dair sınırlı bilgisi göz önüne alındığında, İsa’nın bu hususu bütüncül bir biçimde anlaşılır kılmaya
girişmesi mümkün değildi. Ancak, o birçok kez kendilerine, bu kötü ruhaniyetleri kastederek, şunu
söylemişti: “Ben cennet içindeki Babama yükseleceğim zaman, ve krallığın büyük güçle ve ruhsal
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
5
ihtişamla geleceği dönemde ruhaniyetimi her bedene aktarmamdan sonra, onlar artık, istismara
uğratılmış tek bir kişiye bile sahip olmayacak.”
141:4.9 (1591.5)
Haftadan haftaya ve aydan aya olmak üzere, bu bütüncül yılın tamamı boyunca havariler,
hastanın iyileştirilme hizmetine giderek artan bir biçimde dikkat etmişti.
5. Ruhsal Bütünlük
141:5.1 (1591.6)
Amathus’da akşam görüşmelerinin tümü içerisinde en önemli olanlarından bir tanesi, ruhsal
bütünlüğe dair konuşmayı içine alan oturumdu. Yakub Zübeyde şöyle bir soruda bulunmuştu: “Üstün,
bizler nasıl özdeş bir biçimde görmeyi öğrenebiliriz ve böylece kendi aramızda daha fazla ahengi keyifle
deneyimleyebiliriz?” İsa bu soruyu duyunca, ruhaniyetinde dehşete kapılmıştı, o kadar ki şu cevabı
vermişti: “Yakub, Yakub, ben size, hepinizin aynı şekilde görmeniz gerektiğini ne zaman öğrettim? Ben bu
dünyaya; fanilerin, Tanrı karşısında özgünlüğün ve özgürlüğün bireysel yaşamlarını yaşama gücüyle
donatılabilmesi amacıyla, ruhsal özgürlüğü duyurmak için geldim. Ben, toplumsal ahengin ve kardeşsel
huzurun, özgür kişilikten ve ruhsal özgünlükten feragat edilerek satın alınmasını arzulamamaktayım.
Havarilerim, benim sizden beklentim, ruhaniyet bütünlüğüdür — ve, siz bunu, cennet içindeki Babamın
iradesini tüm samimiyetle yerine getirmeye olan bütünleşmiş adanmışlığınızdan gelen neşede
deneyimleyebilirsiniz. Ruhsal olarak özdeş nitelikte bulunabilmeniz için, aynı şekilde görmek, veya aynı
şekilde hissetmek, hatta aynı şekilde düşünmek zorunda bile değilsiniz. Ruhsal bütünlük, her biriniz
içinde ikamet etmekte bulunan bilinçten kaynağını almaktadır; ve, bu bütünlük, cennetsel Yaratıcı’nın
ruhaniyet hediyesi tarafından artan bir biçimde egemen hale gelir. Sizlerin havarisel uyumunuz; her
birinizin, köken, doğa ve nihai son bakımından özdeş olmanıza dair ruhaniyet umudu gerçeğinden
doğmak zorundadır.
141:5.2 (1591.7)
“Bu şekilde sizler, ikamet eden Cennet ruhaniyetlerinizin her birinin kimliğine dair karşılıklı
bilinçten doğan ruhaniyet amacı ve ruhaniyet anlayışının kusursuz hale gelmiş bir birlikteliğini
deneyimleyebilirsiniz; ve, sizler, bu derin ruhsal bütünlüğün tamamını, ussal düşünceye, mizaçsal hisse ve
toplumsal davranışa dair bireysel tutumlarınızın en büyük düzeydeki çeşitliliğinin tam da karşısında bile
memnuniyetle deneyimleyebilirsiniz. Sizlerin kişilikleri, canlandırıcı bir biçimde çeşitlilik gösterebilip,
dikkate değer bir biçimde farklı olabilir; bunun karşısında, ruhsal doğalarınız ve kutsal ibadete ve
kardeşsel derin sevgiye ait ruhaniyet meyveleriniz muhtemel bir biçimde o kadar bütünleşmiş hale
gelebilir ki, yaşamlarınızı irdeleyen herkes, kesin bir biçimde bu ruhaniyet kimliğinin ve ruhsal
bütünlüğün farkına varacaktır; onlar, sizlerin benimle vakit geçirmiş olduğunuzu ve böylelikle, ve yerinde
bir biçimde, cennet içindeki Yaratıcı’nın iradesini nasıl yerine getirmeyi öğrenmiş olduğunuzu ayırt
edecekler. Sizler; akla, bedene ve ruhaniyete ait kişisel nitelikteki özgün bahşedilmişliklerinizin yöntemi
uyarınca Tanrı’ya olan hizmeti gerçekleştirirken, böyle bir hizmetin özdeşliğine erişebilirsiniz.
141:5.3 (1592.1)
“Sizlerin ruhaniyet bütünlüğü, bireysel inananların yaşamlarında her zaman uyumlaştırıcı
işlevde gözlemlenecek olan iki şeye karşılık gelmektedir: Birincisi, sizlere, yaşam hizmeti için ortak bir
güdü hâkim bulunmaktadır; hepiniz, cennet içindeki Yaratıcı’nın iradesini gerçekleştirmeyi her şeyin
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
6
üstünde arzulamaktadır. İkincisi, hepiniz, ortak bir mevcudiyet amacına sahiptir; hepiniz, cennet içindeki
Yaratıcı’yı bulmayı, ve böylece kâinata nihayeten onun gibi olduğunuzu ispat etmeyi amaçlamaktadır.”
141:5.4 (1592.2)
Birçok kez, on ikilinin eğitimi sırasında İsa bu konuya geri dönmüştü. Tekrar eden bir biçimde
İsa havarilere; kendisine inananların, iyi insanların bile dini yorumları uyarınca dogmasal hale gelmesinin
ve tek tipleşmesinin arzunu duyduğu bir şey olmadığını ifade etmişti. Yine ve yeniden o havarilerini,
krallığın müjdesine olan inananları yönlendirme ve onları denetim altına alma amacıyla, mezheplerin
oluşturulmasına ve geleneklerin kurulmasına karşı uyarmıştı.
6. Amathus’daki Son Hafta
141:6.1 (1592.3)
Amathus’daki son haftanın sonuna doğru Şimon Zelotes İsa’ya, Şam’da ticaretle uğraşan bir
Farslı olan Terma ismindeki birini getirmişti. Terma öncesinden, İsa’yı duymuş ve Kapernaum’a onu
görmeye gelmişti; ve, burada, İsa’nın havarileri ile birlikte Kudüs’e doğru Ürdün vadisi üzerinden
indiklerini öğrendiğinde, kendisini aramaya koyulmuştu. Andreas Terma’yı, eğitimi için Şimon ile
tanıştırmıştı. Her ne kadar Terma, ateşin Saf ve Kutsal Olan’ın tek görünen simgesi olduğunu açıklamak
için elinden ne geliyorsa yapmışsa da, Şimon bu Farslı’yı bir “ateşe tapan” olarak görmüştü. İsa ile
konuştuktan sonra bu Farslı, öğretiyi duymak ve duyuruyu dinlemek için birkaç günlüğüne boyunca
burada kalmaya devam etme arzusunu belirtmişti.
141:6.2 (1592.4)
Şimon Zelotes ve İsa tek başlarına kaldıklarında, Şimon Üstün’e şu soruyu sormuştu: “Neden
oldu da ben onu ikna edemedim? Neden o bana bu kadar karşı geldi de, sana bu denli hazır bir biçimde
kulak verdi?” İsa şu cevabı verdi: “Şimon, Şimon, ben sana kaç sefer, kurtuluşu arzulayanların
kalplerinden bir şeyleri almanın her türlü çabasından kaçınmanı öğrettim? Ne kadar sıklıkla ben sana, bu
açlık duyan ruhlara yalnızca bir şeyler koymayı çabalamanı söyledim? İnsanları krallığa yönlendir, ve
krallığın büyük ve yaşayan gerçeklikleri yakın bir süre içinde her türlü ciddi hatayı uzaklaştıracaktır. Fani
insana, Tanrı’nın kendisinin Babası olduğunun iyi haberlerini sunduğunda, kendisinin gerçekte Tanrı’nın
bir evladı olduğu hususunda onu daha kolay ikna edebilirsin. Ve, bunu yaparak sen, kurtuluş ışığını
karanlıkta oturan bir kişiye daha getirmiş olursun. Şimon, İnsan Evladı sana ilk geldiği zaman, Musa’yı ve
peygamberleri kötüleyip, yaşamın yeni ve daha iyi bir yolunu duyurarak mı geldi? Hayır. Ben, atalarından
sahip olduğun şeyi almak için gelmedim; ancak, babalarının yalnızca kısmi olarak görmüş olduğunun
kusursuz hale getirilmiş imgesini göstermek için geldim. Şimdi bu şekilde, krallığı öğretmeye ve
duyurmaya koyul, Şimon; ve, krallık içerisinde bir insana güven içerisinde ve güvencede sahip olduğun
zaman, bu türden birinin sana sorularıyla gelirse, işte o vakit, kutsal kurallığın içerisindeki ruhun
ilerleyici bir biçimde gelişimiyle ilgili öğretimi aktarma vaktidir.”
141:6.3 (1592.5)
Şimon bu sözcükler karşısında şaşkınlık içerisinde kalmıştı; ancak, o, İsa’nın kendisine
öğretmiş olduğu gibi hareket etti; ve, Farslı, Terma, krallığa katılanlar arasına girdi.
141:6.4 (1592.6)
O gece İsa havarilerine, krallık içindeki yeni yaşam üzerine söyleşide bulunmuştu. Sözlerinin
bir kısmı şöyleydi: “Krallığa girdiğiniz zaman, sizler tekrar doğarsınız. Sizler, yalnızca bedenden doğmuş
olanlara ruhaniyetin sahip olduğu derin şeyleri öğretemezsiniz; ruhaniyetin ileri yöntemlerine dair
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
7
öğretimde bulunmayı amaçlamadan, ilk önce, insanların ruhaniyetten doğmuş olduklarına dikkat edin. İlk
önce kendilerini mabede götürmeden önce, mabedin güzelliklerini insanlara göstermeye girişmeyin.
Tanrı’nın babalığına ve insanların evlatlığına dair inanç-savları üzerine söyleşide bulunmadan önce,
Tanrı’yı insanlara ve Tanrı’nın çocukları olarak tanıtın. İnsanlar ile mücadeleye girişmeyin — her zaman
sabırlı olun. O, başlı başına size ait bir krallık değildir; sizler yalnızca onun elçilersiniz. Yalın bir biçimde
şunu duyurmaya gidin: Bu, cennetin krallığıdır — Tanrı sizlerin babası ve sizler onun evlatlarısınız, ve
eğer tüm samimiyetinizle ona inanacak olursanız, bu iyi haberler sizlerin ebedi kurtuluşunuzun tam da
kendisidir.
141:6.5 (1593.1)
Havariler, Amathus’daki konukluk boyunca büyük ilerleme kaydetmişti. Ancak, onlar, İsa’nın,
Yahya’nın takipçileri ile nasıl bir ilişkide bulunacaklarına dair kendilerine hiçbir tavsiyede bulunmayacak
oluşu karşısında fazlasıyla hayal kırıklığına uğramıştı. Vaftiz gibi önemli bir hususta bile İsa’nın tüm
söylediği şey şu olmuşu: “Yahya gerçekten de su ile vaftiz etti; ancak, sizler cennetin krallığına
girdiğinizde, Ruhaniyet ile vaftiz edileceksiniz.”
7. Ürdün Vadisi Sonrası, Bethani’de
141:7.1 (1593.2)
Şubat’ın 26’sı, İsa, onun havarileri ve takipçilerden oluşan geniş sayıdaki bir topluluk;
güneyde Ürdün vadisinden, Yahya’nın gelen krallığa dair ilk duyurusunda bulunmuş olduğu yer olan
Perea’daki Bethani yakınındaki nehir geçidine seyahat etmişti. İsa havarileri ile birlikte, Kudüs’e
çıkmalarından önce, dört hafta boyunca, öğretimde ve duyuruda bulunan bir biçimde, burada kalmıştı.
141:7.2 (1593.3)
Ürdün Vadisi’ni geçtikten sonra Bethani’deki konukluğun ikinci haftası, İsa; Petrus, Yakub ve
Yahya’yı, bir üç günlük istirahat için ırmak boyunca uzanan tepelere ve Eriha’nın güneyine götürmüştü.
Üstün bu üçlüye, cennetin krallığı hakkında yeni ve ileri gerçeklikleri öğretmişti. Bu kaydın taşıdığı amaç
doğrultusunda, bizler bu öğretileri şu şekilde yeniden düzenleyip, sınıflandıracağız:
141:7.3 (1593.4)
İsa; krallığın iyi ruhaniyet mevcudiyetlerini tatmış olarak havarilerinin, insanların onların
yaşamlarını görerek krallığın bilincine sahip hale gelecek ve inananların böylece krallığın yolları ile ilgili
sorular sormasına yönlendirecek bir biçimde yaşamalarını kendilerinden arzulamakta olduğunu açık bir
hale getirmeye çabaladı. Gerçekliğin tüm bu türden içten arayıcıları, her zaman, ebedi ve kutsal ruhaniyet
gerçeklikleri ile krallığa girmek için katılım hakkını teminat altına alan, inancın beraberinde getirmiş
olduğu armağanın mutlu haberlerini duymaktan mutluluk hissetmektedirler.
141:7.4 (1593.5)
Üstün krallığın müjdesinin tüm öğretmenlerine, onların tek görevinin — bireyi nihai bir
biçimde evlat-bilincine olan sahipliğe götüren bir biçimde — bireysel insana Babası olarak Tanrı’yı açığa
çıkarmak olduğunun altını çizmeyi amaçlamıştı; bunun sonrasında ise, bu aynı insanı Tanrı’ya onun inanç
evladı olarak sunmanın. Bu her iki temel açığa çıkarılış, İsa içinde başarılı bir biçimde yerine getirilmişti.
O, gerçekten de, “yol, gerçeklik ve yaşam” haline gelmişti. İsa’nın dini tamamiyle, yeryüzü üzerindeki
bahşedilme yaşamını yaşama üzerine dayanmaktaydı. İsa bu dünyadan ayrıldığı zaman, gerisinde
herhangi bir kitap, veya bireyin dini yaşamını etkileyen nitelikte insan örgütlenmesinin herhangi bir
türünü bırakmamıştı.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
8
141:7.5 (1593.6)
İsa, insanlarla, tüm diğer insan ilişkilerinden sonsuza kadar önce gelecek olan, kişisel ve ebedi
ilişkileri kurmak için gelmiş olduğunu açık bir biçimde ifade etmişti. Ve, o; bu sıcak ruhsal birlikteliğin,
her çağın ve insan topluluklarının tümü içindeki her bir toplumsal durumdaki her insanına genişleyecek
olduğunun altını çizmişti. Çocukları için göstermiş olduğu tek ödül şuydu: bu dünya içinde olarak —
ruhsal neşe ve kutsal bir-bütünlük; bir sonraki dünya içerisinde olarak — Cennet Yaratıcısı’na ait kutsal
ruhaniyet gerçekliklerinin ilerleyişinde ebedi yaşam.
İsa, kendisinin, krallığın öğretileri içinde ilk aktarıma ait iki gerçeklik olarak adlandırmış
141:7.6 (1593.7)
olduğu şeylere büyük bir önem göstermişti, ve onlar şunlardı: yalnız, ve yalnız inançla vasıtasıyla
erişilebilen kurtuluş, ve bununla birlikte, gerçekliğin içten tanınmasıyla gelen insan özgürlüğüne olan
erişime dair devrimsel öğreti; “Sizler gerçekliği bileceksiniz, ve gerçeklik sizi özgür kılacaktır.” İsa, beden
içinde dışa-vurulmuş olan gerçeklikti; ve, o, cennet içindeki Yaratıcı’ya geri dönüşünden sonra
çocuklarının tümünün kalbine sahip olduğu Gerçekliğin Ruhaniyeti’ni göndereceğinin sözünü vermişti.
Üstün bu havarilere, yeryüzü üzerindeki bütün bir çağ için gerçekliğin temel niteliklerini
141:7.7 (1594.1)
öğretmekteydi. Onlar sıklıkla İsa öğretilerini kulak vermişlerdi; gerçekte İsa’nın söylemiş olduğu şeyler,
diğer dünyaların ilhamı ve eğitimi için amaçlanmıştı. O, yaşamın yeni ve özgün bir tasarımının örneği
olmuştu. İnsandan bakıldığında, o gerçekten bir Musevi’idi; ancak, o yaşamını, âlemin bir fanisi olarak
tüm dünya için yaşamıştı.
Krallığın tasarımının gerçekleşiminde Babası’nın tanınmasını teminat altına almak için, İsa,
141:7.8 (1594.2)
“yeryüzünün büyük insanlarını” bilinçli bir biçimde es geçmiş olduğunu açıklamıştı. O çalışmasına; tam
da, önceki dönemlere ait evrimsel dinlerin çoğu tarafından oldukça ihmal edilmiş olan sınıf olarak, fakir
olanlarla başlamıştı. O, hiçbir insanı hor görmemişti; onun tasarımı dünya çapında, hatta evrenseldi. O bu
duyurularında oldukça cüretkâr ve ısrarcıydı ki, Petrus, Yakub ve Yahya bile İsa’nın aklının muhtemel bir
biçimde yerinde olmadığı düşüncesinin cazibesine kapılmıştı.
141:7.9 (1594.3)
O havarilerine yerinde bir yoğunlukta; bu bahşedilme görevinde, bir kaç yeryüzü yaratılmışı
için bir örnek oluşturma amacıyla değil, ancak kendi bütüncül evreni boyunca her bir dünya üzerindeki
her bir insan topluluğu için insan yaşamının olması gereken bir ortak ölçütünü oluşturmak ve onu
sergilemek amacıyla gelmiş olduğu gerçekliğini aktarmıştı. Ve, bu ortak ölçüt, en yüksek kusursuzluğa,
hatta Kâinatın Yaratıcısı’nın nihai iyiliğine bile yaklaşmıştı. Ancak, havariler, onun kelimelerinin
taşımakta olduğu anlamı kavrayamamıştı.
141:7.10 (1594.4)
O, maddi akıla ruhsal gerçekliği sunmak amacıyla cennetten gönderilmiş bir öğretmen
olarak, bir öğretmen işlevinde faaliyet göstermek için gelmiş olduğunu duyurdu. Ve, bu, harfi harfine
onun yapmış olduğu şeydi; o, bir öğretmendi, bir duyurucu değildi. İnsan bakış açısından bakıldığında,
Petrus İsa’dan çok çok daha fazla etkin bir duyurucuydu. İsa’nın duyurusu benzersiz kişiliği nedeniyle çok
etkiliydi, çok da fazlaca ikna edici hitabeti veya duygusal olarak yarattığı etki nedeniyle değildi. İsa,
doğrudan bir biçimde insanların ruhlarına konuşmuştu. O, insanın ruhaniyetinin bir öğretmeniydi; ancak,
akıl vasıtasıyla bu öğretimini gerçekleştirmekteydi. O, insanlarla birlikte yaşamıştı.
141:7.11 (1594.5)
Bu fırsatta İsa, yeryüzü üzerindeki çalışmasının, Emanuel olan Cennet abisinin bahşedilme-
öncesi yönergelerine atıfta bulunan bir biçimde, “yukarıdaki birlikteliğinin” heyeti tarafından belirli
açılardan kısıtlanmış olduğu üstü kapalı bir biçimde belirtmişti. İsa onlara, yalnızca, ve yalnızca Babasının
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
9
iradesini gerçekleştirmek için gelmiş olduğunu söylemişti. Amacın içten bir tekilliği ile bu şekilde
güdülenen bir biçimde, onu, dünya içindeki kötülük endişeli bir biçimde rahatsız etmemişti.
141:7.12 (1594.6)
Havariler, İsa’nın değişmez arkadaşçıllığını tanımaya başlamaktaydı. Her ne kadar İsa’ya
kolay bir biçimde yaklaşılabilse de, o her zaman, tüm insan varlıklarından bağımsız olarak, ve onların
üstünde, yaşamıştı. Bir an bile olsun o hiçbir şekilde, tamamiyle fani nitelikli olan etkinin egemenliği
altına girmemiş veya güçsüz insan yargısına tabi olmamıştı. O, toplumun yaygın görüşüne hiçbir zaman
önem vermemişti; o, övgüden etkilenmemekteydi. O nadiren, yanlış anlaşılmaları düzeltmek veya yanlış
bilgilendirmeye itiraz etmek için dururdu. O hiçbir zaman, herhangi bir insana tavsiye almak için soru
sormamıştı; o hiçbir zaman, dua için talepte bulunmamıştı.
141:7.13 (1594.7)
Yakub, İsa’nın nasıl da sonu en başından görüyor oluşunun gözlemi karşısında hayretler
içinde kalmıştı. Üstün nadiren, şaşkınlığa uğramış halde görülmüştü. O hiçbir zaman heyecan içerisinde,
kızgın veya neye uğradığını şaşırmış halde bulunmamıştı. O hiçbir zaman hiçbir insandan özür
dilememişti. O zaman zaman üzüntü duymuştu, ancak ümidini hiçbir zaman yitirmemişti.
Daha açık bir biçimde, Yahya, her ne kadar kutsal bahşedilmişliklerinin tümüne sahip olmuş
141:7.14 (1594.8)
bulunsa da, son kertede İsa’nın insan olduğunun farkına vardı. İsa, insanlar arasında bir insan olarak
yaşamış, onları anlamış ve onları derinden sevmişti; ve, o, onların nasıl idare edilmeleri gerektiğini
bilmekteydi. Kişisel yaşamında o, oldukça insaniydi; ancak, yine o kadar da hatasızdı. O her zaman
fedakârdı.
141:7.15 (1595.1)
Her ne kadar Petrus, Yakub ve Yahya İsa’nın bu seferde ne söylemiş olduğunu fazlaca
anlayamamış olsa da, onun şükran dolu sözleri kalplerinde kalmıştı; ve, çarmıhtan ve yeniden dirilişten
sonra, bu sözler fazlaca, kendilerinin ilerideki hizmetini zenginleştirmek ve onu neşeli kılmak için
içlerinden dışa doğru akmıştı. Bu havarilerin Üstün’ün sözlerini bütünüyle anlamamış olması ne de az
şaşılası şeydir; zira, İsa onlara, yeni bir çağın tasarımını yansıtmaktaydı.
8. Eriha’da Çalışma
141:8.1 (1595.2)
Ürdün vadisinden sonraki Bethani’de dört haftalık konukluk boyunca, her hafta birkaç kez
Andreas, havarisel çiftleri bir veya iki günlüğüne Eriha’ya çıkmaları için görevlendirirdi. Yahya Eriha’da
birçok inanana sahipti, ve onların büyük bir kısmı İsa’nın ve onun havarilerinin daha gelişmiş öğretilerini
sıcak bir biçimde karşılamışlardı. Bu Eriha ziyaretlerinde havariler daha özel bir biçimde, İsa’nın hasta
olanlara yardım etmeye dair yönergelerini yerine getirmeye başlamışlardı; onlar, şehirdeki her evi ziyaret
etmiş olup, acı içindeki her kişiyi teselli etmeyi amaçlamıştı.
141:8.2 (1595.3)
Havariler Eriha’da, belirli düzeyde bir kamu çalışmasında bulunmuştu; ancak, onların çabaları
başlıca olarak, daha sessiz ve kişisel bir doğadaydı. Onlar bu aşamada, krallığa dair iyi haberlerin hasta
olanlar için oldukça teselli verici olduğunu keşfetmişti; onların iletisinin, acı içindekilere iyileşmeyi
getirmekte olduğunu. Ve, İsa’nın, krallığın iyi haberlerini duyurmak ve zarar görmüşlere yardım etmek
için on ikiliyi görevlendirişi ilk kez gerçek hayata Eriha’da geçirilmişti.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
10
141:8.3 (1595.4)
Onlar, Kudüs’e olan kuzey istikametindeki yollarında Eriha’da durmuş olup, İsa ile bir
görüşmede bulunmak için Mezopotamya’dan gelmiş olan bir heyet tarafından duraklatılmışlardı.
Havariler öncesinden, burada bir gün geçirmeyi tasarlamıştı; ancak, Doğu’dan gelen bu gerçek arayıcıları
vardıklarında, İsa onlar ile üç gün geçirmişti; ve, onlar, Fırat boyunca uzanan çeşitli yerleşkelerdeki
evlerine geri, cennetin krallığına dair yeni gerçekliklerin bilgisi içinde mutlu dönmüşlerdi.
9. Kudüs İçin Ayrılış
141:9.1 (1595.5)
Pazartesi, Mart ayının son günü, İsa ve havariler, Kudüs’e giden tepelere olan tırmanış
yolculuklarına başlamıştı. Bethanili Lazarus öncesinden, İsa’yı görmek için Ürdün vadisine iki kez inmişti;
ve, Üstün ve onun havarilerinin ana yerleşkelerini, Kudüs’de kalmayı arzuladıkları süre boyunca Lazarus
ve onun kız kardeşlerinin evi yapmaları için her düzenlemede bulunulmuştu.
141:9.2 (1595.6)
Yahya’nın takipçileri, öğretide bulunan ve kalabalıkları vaftiz eden bir biçimde Ürdün
vadisinin ötesinde bulunan Bethani’de kalmaya devam etmişti; bu nedenle, Lazarus’un evine ulaştığında,
İsa’ya yalnızca on iki kişi eşlik etmekteydi. Burada İsa ve havariler, Hamursuz için Kudüs’e devam
etmeden önce istirahat eden ve kendilerini yenileyen bir biçimde, beş gün boyunca vakitlerini
geçirmişlerdi. Üstün’ün ve onun havarilerinin ihtiyaçlarına yardımda bulunabildikleri yer olan,
ağabeylerinin evinde kendilerini konukluyor olmak Marta ve Meryem’in yaşamlarında büyük bir olaydı.
141:9.3 (1595.7)
Pazar günü, 6 Nisan’da, İsa ve havariler Kudüs’e doğru indiler; ve, bu, Üstün ve on ikilinin
tamamının burada beraber olduğu ilk seferdir.
En güncel makaleler için: http://www.theuniversalfather.com/tr/toctable1.htm
Ayrıca: http://urantia.info/en/searchengines.html
11
Download