HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI HOŞGÖR YETERLİK KİTABI YARDIMCI KAYNAK MUHTASAR İLMİHAL VE İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Mesut ÖCALAN ( HOŞGÖR FATİH KUR’AN KURSU ÖĞRETİCİSİ ) (İmamlık, Müezzinlik ve Kur’an Kursu öğreticiliği adayları için) 2013 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI HOŞGÖR YETERLİK KİTABI YARDIMCI KAYNAK MUHTASAR İLMİHAL VE İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI (İmamlık, Müezzinlik ve Kur’an Kursu öğreticiliği adayları için) Mesut ÖCALAN ( HOŞGÖR FATİH KUR’AN KURSU ÖĞRETİCİSİ ) GAZİANTEP - 2013 2 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI DİN ve MAHİYETİ İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR1 İlmihal: Hal ilmi, davranış bilgisi demektir. Din: Kelime anlamı örf, ceza, karşılık, mükâfat, itaat, hesap, hâkimiyet, saltanat, Ferman gibi anlamlara gelir. Religion: Batı dillerinde din karşılığı, dinin sözlük anlamı. Dharma: Hinduizm’in kutsal dilinde din kelimesinin karşılığıdır. Dhamma: Budizm’in pali dilinde din kelimesinin karşılığıdır. Dinin Tanımı: Akıl sahibi insanları kendi tercihleriyle bizzat hayırlı olan şeylere götüren ilahi bir kanundur. Fıtratullah: Allah’ın dini, yaratılış, Allah’ın yarattığı ilk şekildir. Naturizm: Tabiata kutsallık atfetme. Animizm: Ruhlara kutsallık atfetme. Totemizm: Büyüye, bitki ve hayvanlara kutsallık atfetme. Dualizm: Zerdüşt’tün tebliğ ettiği iyilik- kötülük kültü. Mecusilik: Tanrının gücünü temsil ettiğine inanılan ateş kültü. Hulul: Tanrının bedenleşmesi ve maddi şekillerle tasviri. Tenasuh: Brahmaniz’me inananların ebedi bir hal içinde bedenden bedene geçmesi. Budizm: Brahmaniz’min putlarının yıkılarak reform olması riyazet ve kurtarıcı Beklentisi Maitreya. Sabiilik: Işık âlemi ile karanlık âleminin arasında bir düalizmin olduğuna inanılır. Hz. Yahya’yı kendi peygamberleri kabul edip beş büyük peygamberi yalancı diye nitelerler. Diğer Dinler ve İslam2 Tevhit İnancı İslam: Tevhit; inancı yani Hz.İbrahim’in tebliğ ettiği inanç. Yahudilik: Tanrıya beşeri nitelikler atfetme; Hıristiyanlık: Teslis( üçlü Tanrı sistemi) Melek İnancı: Yahudilik ve Hristiyanlık’ ta melekler Allah’ın kızları kabul edilirken, İslam dini bu düşünceleri reddeder. Ehli Sünnet İtikadi Mezhebleri Üçe Ayrılır: 1- Selefiyye 2- Maturidiyye 3- Eş’ariyye 1 2 Tdv. İslam İlmihali Cilt: 1 Shf: 1-10 Tdv. İslam İlmihali Cilt: 1 Shf: 10-21 3 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Ehli Bid’at: Akaid sahasında Hz. Peygamberin ve Ashabın sünnetini terk eden onların yolundan ayrılan kimseler demektir. Kutsal Kitaplar: Yahudi ve Hıristiyanların kutsal kitapları aslı orijinal halini yitirerek Çeşitli ilave ve eksiltmelere maruz kalmıştır. Kur’an ise Allah’ın muhafazası altındadır. Peygamberlik: Yahudi ve Hıristiyanlar kendi peygamberlerinden sonra gelen Peygamberleri red ederken İslam bütün peygamberlere imanı bir esas bilir. Dünya-Ahiret Dengesi: Yahudiler: Dünyayı çok severler, Hıristiyanlar: Riyazetle dünyadan el çekme, İslam: Mu’tedil olmayı ister. Mükellefiyetin Azlığı: İslam daha kolay bir yol izlemiştir. İTİKADİ FIRKALAR3 Mezheb: Sözlükte gidilecek yer, yol, doktrin, akım anlamına gelir. Istılahı Anlamı: Kendi içinde tutarlı bir düşünce sistemine sahip olduğu kabul edilen itikadi ya da fikri doktrine denir. FIRKA: Grup, MAKALE: Görüş, NIHLE: Anlayış tarzı DEMEKTİR. Fırka-i Naciye: Kurtuluşa eren grup Fırka-i Bid’a: Bid’at ehli Ehl-i Sünnet: Dini anlama ve yaşamada Hz. Peygamber’in ve sahabenin yolunu tutan, Kur’an’ı ve Sünnet’i rehber edinen ümmet çoğunluğu anlamına gelir. Ehli Bid’at Grupları: Galiyye, Batınıyye, Yezidiyye gibi mezhepler İslam’ın çerçevesinden çıkmışlardır. Ehl-i bid’a olup Hariciyye, Mu’tezile, Şia ise İslam çerçevesindedirler. Selefiyye Önceki anlamına gelip iman ve esasları ile ilgili konularda ayetlerin zahirini aynen kabul edip, teşbih ve tecsime düşmeyen (te’vile) gitmeyen itikadi mezheptir. Teşbih: Allah’ı yarattıklarına benzetmek. Tecsim: Allah’ı cisim gibi düşünmek. Te’vil: Yorumlamak demektir. Selefiler aklı, yorumu te’vili kabul etmezler. Hanbeliler Selefi mezhebine mensupturlar. Eş’ariyye Kurucusu Ebu’l Hasan Ali b. İsmail el Eş’ari 40 yaşına kadar Mu’tezile mezhebine mensupken, 3 kardeş meselesi yüzünden Ebu Ali el-Cübbaiyye’ye üstün gelerek el- 3 Tdv. İslam İlmihali Cilt: 1 Shf: 21-31 4 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Eş’ariyye’yi kurmuştur. Fıkıhta Şafi mezhebine mensuptur. Eş’ariler ayet ve hadislerin yanında aklı da kullanmışlardır. Eş’arilerin temsilcileri: er-Razi, Bakıllani, Cüveyni, Gazzali. Maturidiyye Kurucusu Ebu Mansur Muhammed b. Muhammed b. Mahmut el- Maturidi’dir. Semerkant’ta doğmuştur. Aklı aşırı kullanan Mu’tezileye karşı ehl-i sünneti savunmuştur. Selefiyye’nin zıddına aklı kullanmıştır. Kelam ilminin doğuşuna kaynaklık etmiştir. Maturidiyye’yi Eş’ari’den Ayıran Görüşler 1-) Kişi aklıyla Allah’ı bilir. 2-) İyi ve kötü akılla bilinir 3-) Kulda Cüz’i irade vardır. 4-) Allah’ın tekvin sıfatı da ezelidir. 5-) Allah kulun gücünün yetmeyeceğini yüklemez. 6-) Allah’ın fiillerinin bir sebebi vardır. 7-) Peygamberler mutlaka erkek olmalıdır. 8-) Allah’ın nefsi kelamı işitilemez sadece lafz-ikelamı işitilir Hanefilerin çoğu itikadda Maturidi mezhebine mensubturlar. Mu’tezile Kelime anlamı ayrılanlar anlamına gelir Kurucusu Vasıl b. Ata, akılcıdır. Şianın Ca’feriyye ve Zeydiyye ile Hariciliğin İbaziyye kolu ile aynı görüştedirler. Mu’tezile’nin Temel Görüşleri 1-) Tevhit 2-) Adalet 3-) Vaad ve Vaid 4-) el menziletu beynel menzileteyn 5-) Emr-i bi’l-ma’ruf nehy-i ani’l-münker. Mu’tezilenin Temsilcileri: Nazzam, Cahız, Allaf Cebriyye: Her şeyin Allah’ın ilmi ve iradesi dâhilinde cereyan ettiği insanın irade hürriyeti, seçme imkânı bulunmadığını düşünürler. Kaderiyye: Kaderi inkâr eden zümredir. Haricilik Sıffın savaşında halife tayin işi hakeme bırakılınca ortaya çıkan gruptur. Hz. Ali’ye isyan edip büyük günah işleyenlerin dinden çıktığını savunurlar. Bu mezhebin İbaziyye kolu günümüze kadar mevcudiyetini korumuştur. 5 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Şia Sözlükte taraftar, yardımcı anlamına gelir. Hz. Ali’yi ilk meşru halife olarak gören İtikadi mezheptir. ŞİA’NIN KOLLARI 1-) Zeydiyye: Hz. Alinin torunu Zeyd bin Hüseyin’e nispet ettirilir. Zeydiyye mezhebi Hz. Ebu Bekir ve Ömer’i meşru görür. 2-) İsmailiyye: Nizariyye ve Müsta’liyye diye ikiye ayrılır. 3-) İmamiyye: On iki imam görüşünü benimseyen, ilk üç halifenin halifeliğini meşru görmezler. Hz. Ali’nin halifeliğe nas ile geldiğini, imamların masum olduğunu, Mehdi inancı, Takiyye (inancı gizleme) gibi görüşleri vardır. YAŞAYAN FIKHİ MEZHEPLER4 Fıkıh: Birşeyi bilmek iyi ve tam anlamak demektir. Fakih: Fıkıh ilminin uzmanı çoğulu Fukahadır. Hicaz, ehl-i hadis; Irak, ehl-i re’y anlayışını savunur. Ebu Hanife ehl-i re’y fıkhını Bağdat’ta oluşturmuşken, İmam Malik ehl-i hadis ekolünü Medine’de oluşturdu. HANEFİ MEZHEBİ Kurucusu Numan b. Sabittir, hocası Hammad b. Süleyman Talebeleri: Ebu Yusuf, İmam Muhammed eş Şeybani ve İmam Zufer’dir. Kadı’l-kudat: İlk kadıl kudat (Resmi) vasfı Ebu Yusuf’undur. Ebu Hanife’nin soyu Hz. Ali’ye dayanır. Tabiin’in küçüklerinden etba-ı tabii’nin büyüklerindendir. Mesail-i Nazile: Nevazil, gerçekleşmesi muhtemel olaylar Zahiru’r-Rivaye: Ebu Hanifenin talebesi İmam Muhammed’in yazdığı (el-asl, el Camiu’s-sağır, el Camiu’l-Kebir, ez-Ziyadet ve es-siyeru’s-sağır, es-Siyeru’l- Kebir) Adlı eserlerin tümüne verilen kavramdır. İmam Ebu Hanife’nin Eserleri 1-) El-Fıkhu’l-Ekber 2-) El-fıkhu’l-Ebsat 3-) Kitabu’l-Âlim ve’l Müteallim 4-) Kitabu’r-Risale 5-) El-Vasiyye 6-) El-Kasidatu’n-Nu’maniye 7-) Ma’rifetu’l-Mezahip 8-) Müsnedü’-İmam Ebu Hanife Ebu Yusuf Hanefi mezhebi ile ilgili ilk eser tedvin edendir. Meşhur eseri el-Harac’ı Harun Reşit’e devlet işleri ile ilgili tavsiyeler için yazmıştır. 4 Ankuzem Fıkıh Pr. Dr. İbrahim Çalışkan Shf: 70-94 6 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Ebu Yusuf’un Eserleri 1-el-Harac 2- el-Meharic 3- fil-Hiyeli’ş-Şer’iyye 4- er-Redd ala Siyeri’l-Evza-i Muhammed b. el Hasan eş-Şeybani’nin Eserleri 1-) EL-Asl 2- el-Camiu’s-Sağır 3-el-Camiu’l-Kebir 4-) es-Siyaru’s-Sağır 5- es-Siyeru’l-kebir 6- Kitabu’z-ziyadat İmam Muhammed’in Ğayri Zahirru’r-Rivayet Eserleri Ruk’iyyat, el-Keysaniyyat, el-Cürcaniyyat, el-Haruniyyat, Kitabu’l-Hiyel ve’lMeharic. El Kâfi: Muhammed eş-Şeybani’nin Zahiru’r-Rivaye adı verilen kitaplarını Hâkim eşŞehid el-Mervezi-el Kâfi adlı eserinde toplamıştır. Hanefi Fıkıhçılar Fıkhı Üç Kısma Ayırmışlardır: 1-El-Usul: Zahiru’r-Rivaye adlı eserlerin içerdiği konular. 2-En-Navadir: Gayru Zahiru’r-Rivaye adlı eserlerin konuları. 3-El-Fetava: Daha sonraki fıkıhçıların ictihadları. En-Nevazil: Semerkandı’nin eseri olup Hanefi usul ve fıkıhçılara göre yazılmış ilk fetva Kitabıdır. Ebu Hanife’nin Hüküm Çıkarırken Kullandığı Kaynaklar 1-) Kur’an: Kur’an ın delalet yollarını ilk açıklayan Ebu Hanife’dir. 2-) Sünnet: Haber-i vahidi özel bir yöntemle kullanmıştır. 3-) İcma: Sarih icma kesin bir delil olarak kabul edilmektedir. 4-) Sahabe Kavli: Re’ye yer olmayan konularda sahabe kavline müracaat ederdi. 5-) Kıyas: 6-) İstihsan: Yöntem olarak istihsanı en çok kullanan müctehid Ebu Hanife’dir. 7-) Örf: Ebu Hanife sahih örfü kıyasa tercih etmiştir. 8-) İstislah 9-) İstishap Hanefi Fıkhının Karakteristik Özellikleri 1-) Kolaylaştırma, 2-) Fakir ve güçsüzden yana görüş bildirme, 3-) İnsan tasarruflarını genellikle geçerli sayma, 4-) İnsana ve insan hürriyetine saygı gösterme, 5-) İmam’ın şahsında oluşan devlet idaresine itaat, 6-) Farazi fıkha yer verdiği için ileriye büyük bir doküman bırakmıştır. MALİKİ MEZHEBİ İmam Malik, Malik b. Enes, Medine imamı olarak bilinir. Medine ehlinin görüşlerine önem verir. Maliki mezhebi Endülüs devletinin resmi mezhebidir. Eseri el-Muvatta olup kendi eliyle yazıp ve okutmuştur. İmam Malik’in Mısırlı Öğrencileri: Abdullah b. Vehb, Eşhep b. Abdilaziz, Abdurrahman b. el-Hakem, Esbağ b. el Ferec el Ümevi, Abdurrahman b. Kasım 7 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI İmam Malik’in Kuzey Doğu Afrikalı Öğrencileri Esed b. el-Furat, Sehnün el-Tenühi, Abdulmelik b. Habib Maliki Mezhebi’bin Kaynakları/Esasları 1-Kur’an 2-Sünnet (Haberi vahidi Medine ehlinin uygulamasına muhalif olmamak şartıyla kabul eder) 3-İcma; Cumhurun kabul ettiği icmadır.) 4-Kıyas 5-İstihsan 6- İstishap 7-El-Mesalihu-Mursele 8- Sedd-i-Zerai İmam Malik sedd-i zerai’yi çok kullanması yönüyle diğer imamlardan ayrılır) 9- Örf (örfe dayanarak çok az hüküm vermiştir) 10-Sahabi kavli (İmam Malik Medine’deki sahabilerin görüşlerini ve özellikle yedi imamın fıkhi görüşlerini Sünnet olarak delil kabul eder. ) ŞAFİİ MEZHEBİ İmam Şafi asıl adı Muhammed b. İdris. Kureyş kabilesindendir. Hz. Peygamber ile uzaktan akrabalığı vardır. Hicri 150 yılında Gazze’de doğdu. Mekke’de büyümüş ve Medine’de İmam Malik’ten ders almıştır. Yemen’de teşeyyu (şii sempatizanlığı) ile suçlanmıştır. İmam Muhammed’den Irak fıkhını öğrenmiş ve Irak-Hicaz fıkhını meczetmiştir. Ehl-i hadis ile ehl-i re’yin ortası bir mezhep oluşturmuştur. Bağdat, Mısır ve Mekke’de bulunmuş en son Mısır’da vefat etmiştir. Er-Risale eseriyle ilk kez bir fıkıh usulu eseri yazmıştır. İmam Şafinin Eserleri 1-) Er-Risale (Usulu’l-fıkıh) 2-) el-Umm (Furu’l fıkıh) 3-) Ahkamu’l-Kur’an 4-) Kitabu Cima’il-İlm 5-) Kitabu İhtilafi’l-Hadis 6-) Kitabu İbtali’l-İstihsan 7-) el-Mükateb 8-) Kitabu’r-Red ala Muhammed b. el-Hasan 9-) Ahkamu’t-Tedbir İmam Şafi’nin Öğrencileri 1-) EL-Hasan b. Muhammed ez-Za’ferani 2-) Ebu-Sevr 3-) Ahmed b. Hanbel 4-Ahmet b. Ömer 5-) İbrahim b. Halid 6-El-Karabisi 8 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Yeni Görüşlerini Nakleden Öğrencileri İse 1-) Ebu İbrahim İsmail b. Yahya el-Müzezi 2-) er-Rabi b. Süleyman el-Cizi 3-) er-Rabi b. Süleyman el-Muradi 4-) Yusuf b. Yahya el Büveyti, Hermele, Yunus b. Abd el-Ala’dır. İmam Şafinin Hüküm Çıkarırken Kullandığı Kaynaklar 1-) Kitap 2-) Sünnet (Haber-i vahidi kabul eder) 3-) İcma 4-) Sahabi kavli (Eski görüşünde Sahabi kavli ile amel edilmesi gerektiğini düşünür) 5-) Kıyas (Kıyas için haberi vahid bile olsa bir hadisin bulunmamasını şart koşmuştur. ) * İmam Şafi kıyas’a çok az başvuran İmam Malik’i ve onu çok kullanan EbuHanife’yi eleştirmiştir. * Şafi fıkhı ehl-i hadis ve ehli rey fıkhının ortasında bir özellik taşımaktadır. İmam Şafi Irak ve Horasan’da ehl-i hadis olarak bilinmekte, Irak’ta da Sünnet ’in hamisi olarak tanınmaktadır. HANBELÎ MEZHEBİ İmam Ahmet b. Hanbel: Bağdat’ta doğup ve Bağdat’ta vefat etmiştir. İmam Şafi’den ders almış büyük bir hadis âlimidir. Fetava: Ahmet b. Hanbel’in öğrencisi Salih ve Harp tarafından derlenerek el-Fetava adıyla tedvin edilmiştir. Hanbeli Mezhebinin yayılmasında İbn Teymiyye etkili olmuştur. Ahmet b. Hanbel’in Eserleri: el-Müsned, , Kitab’uz-Zuhd, Kitabu’s-Salat ve Ma Yelzem Fihe adlı namaz hakkında Kitabu’l Vera ve’l-İlm, Kitabu’l-Eşribe İmam Ahmet b. Hanbel’in öğrencileri: Salih ve Abdullah b. Ahmet b. Hanbel İbrahim b. İshak El-Harbi, Ahmet b. Muhammed b. Harun, Ebu Bekir b. Hallal, Ömer b. el-Hüseyin el-Hirakidir Hanbeli Mezhebinin Kaynakları: 1-) Kur’an 2-) Merfu Hadis 3-) Sahabenin fetvaları 4-) Mursel ve Zayıf Hadis 5-Kıyas (zaruret halinde) Ahmet b. Hanbel mürsel ve zayıf hadisi “kıyas” a tercih etmiştir. Ahmet b. Hanbel’in öğrencileri İbn Teymiyye ve İbn Kayyım el-Cevziyye Hanbeli mezhebinin yayılmasında etkili olmuşlardır. 9 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI İbn Teymiyye’nin Eserleri: 1-) es Siyesetu’ş-Şer’iyye fi İstilahi’r-Rai ve Raiyya 2-) el-Hisbe fi’l İslam 3-) Minhacu Sünneti Nebeviyye 4-) Mearicu’l-Vusul ila Ma’rifetu’l-Usul İbn kayyım el-Cevziyye’nin Eserleri: 1-) İ’lamu’l-Muvakıin an Rabbi’l-Âlemin 2-) Zadu’l-Mead 3-) Et-Turuku’l Hükmiyye fi’s Siyeset’iş-Şer’i ZAHİRİ MEZHEBİ Davut ez-Zahiri: Daha önceleri Şafii mezhebine mensupken kendi düşüncelerini öne çıkarmıştır. Ehl-i Hadis’in reisi olarak bilinir. Zahiri mezhebinin asıl kurucusu (yayılmasına sebeb olan) İbn Hazm ez-Zahiri’dir. Endülüs’te doğup Malik’i ve Şafii fıkhından sonra Zahiri mezhebini idame etmiştir. Zahiri mezhebi genel anlamda nasların özel anlamda hadis fıkhıdır. İmamiyye (İsna Aşeriyye) Mezhebi: Cafer-i Sadık, Hz. Ali’nin torunu olup doğruluğundan dolayı sadık lakabını almıştır. İmamiyye şiasına göre 12 imamdan biridir. İmamiyye Şiası Hüküm Çıkarma Kaynakları 1-) Kitap 2-) Sünnet: Hz. Peygamber ve masum imamlardan sadır olan emir ve nehiyler, onların fiilleri ve takrirlerini içine alan sünnettir. 3-) İcma 4-) Akıl (Nasın ve İcma’nın olmadığı zaman) . İmamiyye, el-Ahberiyyun ve el-Usuliyyun diye iki ana bölüme ayrılır. Şia’nın Sünnet Anlayışı: Mut’a nikâhını ve çıplak ayaklar üzerine meshi caiz görme (yeterli sayma), boşamada iki şahit zorunluluğu, beş vakit namazı cem yoluyla üç vakitte kılma, zekâtı din adamları eliyle toplama. El-Ahberiyyun: İmamların masum olduğu ve Hz. Ali’nin Hz. Peygamber’in vasisi olduğu, şeriatın açık ve gizli taraflarını Peygamberin ona bildirdiği onun da kendisinden sonraki imamlara bunu aktardığı kanaatindedirler. İmamiyye sadece kendi muhaddislerine güvenirler. Şi’a İmamiyye türü Eserler: El-Kuleyni’nin el-kâfisi ibn Babuye’nin men la yahduruhu’l-Fakih’i Ettusi’nin etTehzip el- Usuliyyun ‘e göre yukardaki kitapların hadislerini sağlıklı bulmayıp ayıklanması gerektiğini, delilinin zanni olduğunu savunur. Şia’nın Başlıca görüşleri Gayrimenkullere kadınları mirasçı yapmamak ve mut’a nikâhını kabul etmek 10 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI ZEYDİYYE MEZHEBİ Zeydiyye mezhebi İmam Zeyd’in ve kendisinden sonra gelen ehli beytin görüşlerinden meydana gelmiştir Zeydiyye’nin görüşleri: 1-) Cenazedeki tekbirlerin beş tekbir olduğu 2-) Gayri müslimin kestiğinin yenmeyeceği 3-) Ehl-i kitap ile evlenmenin helal olmayacağı 4-) Mut’a nikâhını caiz olmadığı 5-) Mestin caiz olmadığı. İSMAİLİYYE MEZHEBİ Şia’nın bir kolu olup İmamiyye ile aralarındaki fark imametin intikali ile İlgilidir. İmamiyye imameti Cafer’den sonra oğluna intikal ettirirken; İsmailliler İmametin İsmail’e geçtiği kanaatindedirler. İBADİYYE-HARİCİLİK MEZHEBİ İmam Cabir el-İbadi, İbadi mezhebinin ilk kurucusudur. İbadiyye mezhebi tarih olarak ortaya çıkan ilk mezheplerdendir. İbadiyye mezhebi harici Mezheplerden cumhura en yakın olan mezheptir. Bu mezhep sahabilerden Abdullah b. Abbas, Enes b. Malik, Abdullah b. Mes’ud gibi sahabileri görmüştür. Abdullah b. İbadi et-Temimi’ye nispet edilerek İbadiyye diye meşhur olmuştur. Bu mezhebin en meşhur fıkıhçısı Şerh’un Nil ve Şifa’ul-Alil adlı İbadi Fıkıh kitabının müellifi Muhammed b. Yusuf b. Hufeyyiştir. İbadiyye Mezhebinin Özellikleri: 1-) Büyük günah işleyenleri tekfir etmek. 2-) Zulmeden imama isyanı vacip görmek 3-) Hilafetin müslümanların seçtiği kimsenin hakkı olduğunu kabul ederler. 4-) Amelin imandan bir cüz olduğunu kabul ederler. 5-) Muhsan (başından sahih bir nikâh evliliği geçmiş kimse) kimsenin recmedilmeyip sadece cezasının verileceğini düşünürler. GÜNÜMÜZDE YAŞAMAYAN FIKHİ MEZHEBLER Evzai Mezhebi: Mezhebin imamı Abdurrahman b. Amr b. el –Evzai mezhebidir. Şam halkının İmamıdır. Abdullah b. Mübarek ondan ders almıştır. Evzai kıyası kabul etmeyen hadis ehlinden olduğu kabul edilmektedir. Bu mezhep Şam ve Endülüs’te yayılmıştır. 11 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Taberi Mezhebi: Mezhep imamı olan Ebu Cafer Muhammed b. Cerir b. Yezid b. Halid et-Taberi’ye nispetle tefsir, hadis, ilimlerinde otorite olup bağımsız bir mezhebin de imamı olmuştur. Zahiri: İbn Hazm’ın geliştirdiği nasların zahiri anlamlarını esas almak ve nasların Anlaşılmasında Re’ye dayanmamak prensibi üzerine kurulmuştur. İbnu’l Mukaffa: Yargı ve hukuk alanlarında verilen kararları birleştirmek teklifini halife’ye teklif etmiştir. Fıkhi hükümlerin derlenip kanun haline getirilmesini halife İmam Malik’e teklif ediyor, İmam Malik kabul etmiyor. Spontane: Kendi imkânlarıyla kendiliğinden oluşan demektir. Telfik5: Sözlükte kumaşın iki kenarını birleştirip dikmek. Fıkıh usulünde belirli bir meselede birden fazla ictihadi görüşü bir arada veya bir arada sayılabilecek şekilde yani birincisinin tesiri kalkmadan diğeriyle amel edip ortaya bu müçtehitlerden hiçbirinin kabul etmeyeceği mürekkeb bir durumun ortaya çıkmasıdır. Buna taklitte telfik denir. İctihadi Telfik: Bir meselede önceki müçtehitlerin söylemediği ve onların görüşlerinin ortak noktasını ihlal eden yeni bir görüş ortaya atmak demektir. Not: Telfik anlayacağımız dille bir meselede birden çok mezheplerden faydalanmak. Muhakkik âlimler, muasır araştırmacılar bazı kayıtlar konması ve bu kayıtlara riayet edilmesi halinde “telfik” i caiz görürler. Tasavvuf 6 Nefsi disiplin altına almak manen yükselmek demektir. Zühd, Rikak, Rekaik: Coşkulu dindarlık anlamına gelir. Mehafetullah, Haşyetullah: Allah korkusu demektir. Muhabbetullah: Allah sevgisi demektir. Allah korkusu ve Allah sevgisi tasavvufun rüknüdür. Melamet: İhlas ve riya konusuna ağırlık verir. Fütüvvet: Dinin insaniyet yönü üzerinde durmak. Riba, Tekke, Zaviye, Dergâh, Asistane: Bu mekânlar sufilerin buluştuğu mekânlardır. Ebu Said Ebü’l Hayr: Sofilerin tekke hizmetleriyle ilgili kuralları ortaya koyan ilk kişidir. Ömer es-Sühreverdi Avarifu’l Mearif isimli eserinde sofilerin görevlerini genişlettirdi ve kitaplaştırdı. İmam Rabbani: Vahdet-i Şuhudu görüşünü kurumsallaştırmıştır. İbn Arabi: Vahdet-i vucut görüşünü kuramsallaştırmıştır. Ahmet Yesevi: Yesevi tarikatının kurucusu olup eseri Divan-i Hikmet’tir. 5 6 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 1 SHF: 46-48 Tdv İslam İlmihali Cilt: 1 Shf: 48-66 12 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI İttihat İnancı: Yaratan ile yaratılanları birleştirmek. (Vahdeti vucut) Vird: Çoğulu evrad, sofinin günlük okuduğu dua ve zikirlerdir. AKAİD7 Akaid: Sözlükte gönülden bağlanılan, inanılan şey demektir. Terim anlamı, inanılması farz olan hususlar, iman esasları dinin temel kural ve hükümleri anlamına gelir. AkaidinKaynağı: Kur’an ve sahih hadislerdir. İman: Sözlükte bir şeyi, kişiyi söylediği sözde tasdik etmek, doğrulamak, güven vermek gibi anlamlara gelir. Terim anlamı Hz. Peygamber’i Allah Teâla’dan getirdiği kesin olarak bilinen hükümlerde (zarurat-i diniyye) tasdik etmek, kalp ile tasdik imanın unsurudur, dilin ikrarı da gerçeğin tanınmasının şartıdır. İcmali İman: İnanılması gereken hususlara topluca inanmak demektir. Tafsili İman: İnanılması gereken hususlara ayrı ayrı inanmak demektir. Taklidi İman: Delilini bilmeden araştırmaya ve kavramaya dayalı olmayan imandır. Tahkiki İman: Araştırmaya, bilgiye, kavramaya, anlamaya dayalı olan iman demektir. Amel İman İlişkisi Amel imanın ayrılmaz bir parçası değildir. Ehl-i sünnet bilginlerine göre amel imanın parçası, rüknü ve olmazsa olmaz rüknü değildir. Amelin Gerekliliği: Amelsiz bir iman meyvesiz ağaca benzer. Kalpte yanan iman ışığını korumak ancak amelle olur. İmanın Artıp Azalması: inanılması gereken hususlar açısından değil ancak kalbin derinliklerine nüfuz etmesi farklı seviyede olabilir. İmanın Geçerli Olmasının Şartları: İmanın geçerli olmasının üç şartı vardır. 1-) İman ümitsizlik içinde olmamalı 2-) Mü’min iman esaslarını inkâr edici söz ve davranışlardan uzak durmalı. 3-) Mü’min iman esaslarının tümünü hoş görmeli. İslam: Sözlükte itaat etmek, boyun eğmek, bağlanmak, bir şeye teslim olmak, esenlikte kalmak, kısaca inandığını yaşamak demektir. İslam; teslimiyet demektir. İman daha özel bir anlam ile kalpte yer alır. Müslümanların içinde yaşayan kalbinde iman olmayan Müslüman kabul edilir. Ancak mümin olup olmadığını Allah bilir. Büyük Günah Hakkında tehdit edici hadis ve ayet bulunan büyük suçlardır çoğulu kebair. Murtekib-i kebire: Büyük günah işleyen kimsedir. Fasık: Büyük günah işleyen kimsedir. Mü’min: İnanan kimsedir. Kâfir: Sözlükte örten inkârcı demektir. 7 Tdv İslam İlmihali Cilt: 1 Shf: 67-140 13 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Müşrik: Allah’a ortak koşmak demektir Münafık: Küfrünü gizleyerek görünüşte inanıyor gibi görünen kimsedir. Şirk: Allah’a ortak koşmak. Küfür: Her türlü inkârı kapsar. İman ve Küfür: İman tasdik etmek küfür ise inkâr etmektir. Aradaki fark insanlar tarafından bilinmez, ancak ikrarı gösteren dini görevleri yerine getirmek kalpteki imanın varlığının göstergesidir. Tekfir: Müslüman olduğu bilinen bir kimseyi küfür ile itham etmektir. İrtidat: Bir kimsenin dinden çıkması demektir. İhtida: Dine girmek demektir. İman Esasları Allah: Varlığı zorunlu olan ve bütün övgülere layık bulunan yüce varlığın adıdır. Allah’u Teâla’nın Varlığının Delilleri 1-) Fıtrat Delili: İnsanın yaratılış itibariyle dini kabule yatkın yaratılmış hali. 2-) Hudus Delili: Varlıkların sonradan yaratılması hasebiyle bir yaratıcıya muhtaç oluşu. 3-) İmkân Delili: Mümkün bir varlık olan âlemin var olması için bir sebebe ihtiyaç duyması. 4-) Nizam Delili: Tabiatın büyük bir ahenge ve şaşmaz bir düzene sahip oluşu bunun da bir yaratıcıya muhtaç oluşudur. 5-) Temanu Delili: Kâinatta birden fazla tanrı olması halinde biri diğerinin işine engel olurdu. Allah özel bir isimdir. Hiç bir dilde karşılığı yoktur. Huda, Yazdan, Tanrı, Çalab gibi isimler Rab kelimesinin karşılığıdır. ALLAH’U TEÂLA’NIN ZATI SIFATLARI Tenzih-i ya da selbi sıfatlar da denilmiştir. 1-) Vucud: Var olmak, Allah’ın varlığı zorunludur. 2-) Kıdem: Ezeli olmak, Allah’ın varlığının başlangıcının olmamasıdır. 3-) Beka: Allahın varlığının sonu olmaması yani ebedi olmasıdır. 4-) Muhallefetun -lil Havadis: Sonradan olanlara benzememektir. 5-) Vahdaniyet: Allah’ın zatında bir olmasıdır. 6-) Kıyam Binefsihi: Varlığı kendiliğinden olmak demektir. ALLAH’U TEÂLA’NIN SUBUTİ SIFATLARI 1-) Hayat: Diri ve canlı olmak demektir. 2-) İlim: Bilmek demektir. 3-) Semi: İşitmek demektir 4-) Basar: Görmek demektir. 5-) İrade: Meşiet, dilemek demektir. a-) Tekvin-i irade: Yaratma, yapma etme ile ilgili irade demektir. 14 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI b-) Teşrii irade: Yasama ile ilgili bir şey dilemesi demektir. 6-) Kudret: Gücü yetmek demektir. 7-) Kelam: Konuşmak demektir 8-) Tekvin: Yaratmak demektir. Önemli Büyük Melekler Melek: Sözlükte haberci elçi, güç ve kuvvet anlamına gelir. Dihye: Cebrail (a. s) ’ın suretinde göründüğü sahabenin ismidir. Cebrail: er-Ruhu’l- Emin, Ruhu’l-Kudus, Seyyidu’l Melaike) Azrail: Ölüm meleği (Meleku’l- mevt) (Secde suresi 11. ayet) Kiramen Kâtibin: İnsanın sağında ve solunda yazıcı melekler. Münker ve Nekir: Sorgu melekleri olup bilinmeyen yadırganan anlamına gelir. Hamele-i Arş: Arşı taşıyan meleklerin. Mukarrebun ve İlliyyun: Allah’a çok yakın şerefli bir mevkide bulunan meleklerdir. İnsanlarla Melekler Arasındaki Üstünlük Derecesi Ehli sünnete göre peygamberler, dört melek dâhil bütün meleklerden, takva sahibi salih ve şehit olan insanlar da normal meleklerden daha üstün iken, 4 büyük melekler tüm insanlardan normal melekler de kâfir, münafık ve müşrik insanlardan daha üstündür. Cin: Sözlükte gizli ve örtülü varlık, görünmeyen şey demektir. Geniş anlamda gözle görülmeyen bütün manevi varlıkları ifade eder. Dar anlamı ile ruhani varlıkların bir kısmını ifade eder. Cinler öz ateşten yaratılmıştır. (Zehirli ateş, dumansız ateş) Gözle Görülmeyen Varlıklar Üç’e Ayrılır: 1-) Hayırlı olan ve insanlara iyiliği ilham eden melekler, 2-) İnsanı aldatan ve şerre davet eden şeytanlar, 3-) Hem hayırlıları hem de şerlileri olan cinler. Kitap: Sözlükte yazmak veya yazılı belge anlamına gelir. Kutub-i münzele, semavi kitaplar, indirilen kitaplar demektir. Suhuf: Sahife kelimesinin çoğuludur. Peygamberlere 100 sahife verilmiştir. 10 sahife Adem (a. s) ’a, 10 sahife İbrahim (a. s) ’a, 30 sahife İdris (a. s) ’a, 50 sahife Şit (a. s) ’a Kitapların Kronolojik Sırası: Tevrat, Zebur, İncil, Kur’an-ı Kerim Tevrat: İbranice bir kelime olup kanun şeriat ve öğreti anlamına gelir. Zebur: Kelime manası yazılı şey, kitap anlamına gelir. Eski ahitte mezmurlar diye yer alır. İncil: Müjde talim ve öğreti anlamına gelir. Kur’an: Sözlükte toplamak, okumak, bir araya getirmek anlamına gelir. Kur’anın Tanımı: Hz. Peygamber’e indirilen mushaflarda yazılı Peygamber’imizden bize kadar tevatür yoluyla nakledilmiş okunmasıyla ibadet edilen insanlığın benzerini getirmekten aciz kaldığı ilahi kelamdır. 15 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Tevatür: Her devirde yalan üzerine birleşmelerini aklın imkansız gördüğü güvenli bir topluluk tarafından nakletmek demektir. Kur’an’ın Özellikleri: 1-) Ayetler ve sureler halinde tedricen inmiştir. 2-) Kur’an en son kutsal kitaptır. 3-) Kur’an kıyamete kadar bozulmadan kalacaktır. 4-) Peygamber’imizin en büyük mucizesidir. 5-) Kur’an hakikatleri kıyamete kadar bozulmadan kalacaktır ve kıyamete kadar İnsanların ihtiyaçlarını karşılayacaktır. 6-) Kolayca ezberlenebilmesidir. 7-) Kur’an diğer din mensuplarının sorunlarını da çözüme kavuşturacaktır. Peygamber: Farsça haber taşıyan ve elçi anlamına gelir. Arapça karşılığı gönderilmiş anlamındadır; Rasul, Mürsel. Nebi: Allah’ın buyruklarını haber veren çoğulu enbiya, nebi Allah’ın kendisine kitap ve şeriat verilmeyen daha önceki şeriatı tebliğ eden kimsedir. Peygamberlerde Bulunması Vacip (Zorunlu) Olan Sıfatlar 1-) Sıdk: Doğruluk, 2-) Emanet: Güvenilir olmak, 3-) İsmet: Günah işlememek, 4-) Tebliğ: Anlatmak, ulaştırmak, 5-) Fetanet: Zeki olmak. Ayrıca tebyin, tebşir ve tenzir de peygamberlerin görevleridir. Tahsis: Amm (Genel) bir lafzı, belirli bir delille cüzlerinin bazısıyla sınırlandırmak. Takyid: Mutlak bir lafza bazı şart ve sıfatlar eklemektir. Zelle: Peygamberlerin yaptığı küçük hatalara denir. Sıfatların Zıtlarıyla Karşılaştırılmaları: Sıdk: Kizb, Fetanet: Ahmaklık, Tebliğ: Kitman, İsmet: Masiyet, Emanet: Hiyanet Kur’an’da Açıkça İsminin Geçip Geçmediği Bilinmeyen Peygamberler 1-) Zülkarneyn 2-) Lokman 3-) Üzeyir Beş Büyük Peygamber 1-Hz. Muhammed 2-) Hz. Nuh 3-) Hz. İbrahim 4-) Hz. Musa 5-) Hz. İsa Vahiy: Sözlükte gizli konuşma, gönderme, emir, işaret, ilham gibi anlamlara gelir. VAHYİN ÇEŞİTLERİ: 1-) Doğru rüya, sadık rüya (mübeşşirat) 2-) Cebrail (a. s) tarafından vahyin Hz. Peygamber’in kalbine bırakılmasıdır. 3-) Cebrail(a.s)’in insan şeklinde gelmesi. 4-) Cebrail(a.s) görünmeden çıngırak sesini andıran bir tarzda vahyin gelmesi. 5-) Hz. Peygamber’e uyku halinde Cebrail(a.s)’in getirmesi. Bu tür vahiyle gelen söz kur’an değildir. 6-) Cebrail’(a.s)in kendi asli şekliyle getirdiği vahiydir. 16 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Cebrail(a.s) kendi asli şekliyle iki defa görünmüştür. a-) Hira’da ilk vahiy b-) Mirac’da 7-) Hz. Peygamber’in doğrudan Allah’tan alması. Mucize: Sözlükte insanı aciz bırakan olağanüstü garip ve tuhaf şey demektir. Kur’an’da mucize terimi yerine ayet, beyyine ve burhan kelimeleri karşılık gelir. Mucizenin Özellikleri Mucizenin Allah’ın fiili olması, Peygamberlerde olması, Mucize tabiat kanunlarına aykırı bir olaydır. Peygamberlik iddiasıyla birlikte bulunur. Peygamberin isteğine uygun olur. Lafzi Mucize: Kur’an-ı Kerim. Hissi Mucize: Peygamberin kişiliği, edebi. Haber Şeklinde Mucize: Önceki milletlerin haberi. DİĞER OLAĞANÜSTÜ HALLER İrhas: Peygamber olacak şahsın peygamber olmadan önce gösterdiği olağanüstü durumlardır. Örneğin: Hz. İsa’nın çocukken konuşması. Keramet: Peygamberine gönülden bağlı olan veli kulların gösterdiği olağanüstü hallerdir. Meunet: Veli olmayan bir kulunun darda iken yardım görüp kurtulması. İstidrac: Kâfir ve günahkâr kişilerin arzu ve isteklerine göre ortaya çıkan olağanüstü hallerdir. İhanet: Kâfir ve günahkâr kişilerden arzu ve isteklerine aykırı olaylardır. Örneğin: Müseylime bir gözü kör olan bir kişiye dua edince diğer gözü de kör oluyor. Kıyamet Alametleri: 1-) Duman: Müminleri nezle eden, kâfirleri sarhoş eden ve yeryüzünü saran duman. 2-) Deccal: Tanrılık iddiasında bulunan ve istidrac gösteren bir kâfirdir. 3-) Dabbetu’l-arz: Hz. Musa’nın asası ve Hz. Süleyman’ın mührü bulunacak, asa ile mü’minin yüzünü aydınlatacak mühür ile kâfirin burnunu kıracak. 4-) Güneşin batıdan doğması. 5-) Ye’cuc ve Me’cuc un çıkması. 6-) Hz. İsa’nın gökten inmesi ve decal’ı öldürmesi. 7-) Yer çöküntüsü (biri doğuda biri batıda biri de Arap yarımadasında) . 8-) Hicaz tarafında bir ateşin çıkması. Nefha-İ Feza: Korku üfürüşü. Nefha-İ Saik: Ölüm üfürüşü, her şey ölüp yok olacak. Nefha-i Kıyam: İnsanlar dirilecek ve toplanma yerine gidilecek. Acbu’z-Zenab: Kuyruk sokumu kişinin dirileceği kemik. Haşir: Toplanmak, bir araya gelmek demektir. Mahşer, Arasat: İnsanların toplandığı yer. 17 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Mizan: Tartı Sırat: Köprü Havuz: Havz-ı Kevser. Şefaat: Mü’minlerin lehinde peygamberlerin ve salihlerin dua etmesi demektir. Şefaat-İ Uzma: Kıyamet günü hesabın bir an önce görülmesi için Peygamberimizin Allah’tan istemesi. A’raf: Dağ ve tepenin yüksek kısımları anlamına gelir. 1-) Herhangi bir Peygamberin tebliğini duymamış olarak ölen insanlarla küçükken ölmüş müşrik çocukları A’raf ta kalacaktır. 2-) A’raflıklar iyi ve kötü amelleri eşit olan müminlerdir. Cehennemin eş anlamlı veya farklı isimleri Cehennem: Derin kuyu. Cahim: Son derece büyük alevleri kat kat yükselen ateş Haviye: Düşenlerin çoğunun geri dönemeyeceği uçurumdur. Sair: Çılgın ateş ve alevdir. Leza: Dumansız ve katıksız alev. Sakar: Ateş Hutame: Obur ve kızgın ateş. Cennetin eş anlamlı veya farklı isimleri Cennet: Bahçe ve sık ağaçlar. Cennetu’l Me’va: Şehit ve Müminlerin barınağı. Adn: İkamet ve ebedilik cenneti Daru’l Huld: Ebedilik yurdu. Firdevs: Herşeyi kapsayan cennet bahçesi Darusselam: Esenlik yurdu. Cennet’u Naim: Nimetlerle dolu bahçeler Daru’l Muhakeme: Ebedi yer. El-Makamu’l-Emin: Güvenli makam Ru’yetullah: Allah’ın ahirette görünmesi demektir. Ahirette Allah’u Teala kendi zatını müminlere gösterecek ve bu müminler için büyük nimet olacaktır. Kader: Sözlükte ölçü miktar anlamına gelir. Terim anlamı ise, yüce Allah’ın ezelden ebede kadar olacak bütün şeylerin zaman ve yerini özellik ve niteliklerini ezeli ilmiyle bilip sınırlaması ve takdir etmesi demektir. Tüm varlık ve olayları belli bir nizam ölçüye göre düzenleyen ilahi kanunu ifade eder. Kaza: Emir, hüküm, bitirme ve yaratma anlamına gelen kaza Cenab’ı Hakk’ın ezelde irade ettiği ve takdir buyurduğu şeylerin zamanı gelince her birisini ezeli ilmi ve iradesine uygun olarak meydana getirmesi ve yaratmasıdır. İrade: Seçmek, tercih etmek anlamına gelir. 18 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Eş’ariler: Allah’ın iradesinin her şeyi kuşattığını bu iradeye külli (genel) irade adını vermişlerdir. Maturidiler: Allah’ın iradesine ezeli ve ilahi irade deyip, külli ve cüz’i irade terimlerini kulun iradelerini iki ayrı yönde kullanma olarak belirtmişlerdir. a-) Külli irade: Yapıp yapmamada seçme, tercih seçeneği b-) Cüz’i irade: Azm-i müsemmam (kesinleşmiş karar) ihtiyar, seçim ve kasıt (yönelme) Kesb: Kulun istemesi, kazanması (cüz-i irade) Halk: Kulun isteğine göre Allah’ın yaratması Eş’ari Ve Maturidi Mezhebleri Arasındaki temel Farklar: Eş’ari “Kesb ve halk her ikisi de Allah’a aittir” derken Maturidi “Kesb kula, halk Allah’a aittir” der. Tevekkül: Güvenmek, dayanmak, işi başkasına havale etmek anlamına gelir. Bütün sebeplere sarıldıktan sonra işin sonucunu Allah’a bırakmaktır. Teşrii: Dini yönü, hükmü. Rızık: Sözlükte azık, yenilen, içilen faydalanılan şey anlamına gelir. Ehl-İ Sünnetin Rızk İle ilgili Görüşleri 1-) Rızık veren Allah’tır. 2-) Rızkı yaratan Allah’tır. 3-) Haram olan bir şey onu kazanan kul için rızıktır. 4-) Her kişi kendi rızkını yer. Ecel: Önceden tespit edilmiş zaman anlamına gelir. Ölüm anını ifade eder. Canlılar için maktul kendi eceli ile ölmüştür. FIKIH Fıkıh 8: Sözlükte bir şeyi bilmek iyi ve tam anlamak demektir. Terim anlamı İslam’ın fert ve toplum hayatının değişik yönleriyle ilgili şer’i ameli hükümlerini bilmenin ve bu konuyu inceleyen ilim dalının özel adıdır. Füru-ı Fıkıh: Fıkh-ı hükümleri sistematik tarzda ele alan. Usul-i Fıkıh: Delillerden hüküm elde etme metodu. Ahval-ı Şahsiye: Şahsın hukuku Delil: Hüküm vermeye ulaştıran veya bir hükmün kanıtlanmasını sağlayan vasıtaya delil denir. Delil içerdiği bilginin kaynağı açısından akli-nakli, ulaştırdığı sonuç hakkında karşı ihtimali ortadan kaldırıp kaldırmaması açısından kat’i-zanni ayrımına girer. Asli Deliller: Kitap, sünnet, icma, kıyas. Tali Deliller: İstihsan, istislah, (mesalih-i mursele) , istishab sedd-i zerai 8 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 1 SAHİFE: 141-182 19 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Sarih İcma: Müctehidlerin, şer’i bir meselenin hükmüne dair görüşlerini aynı yönde olmak üzere tek tek açıklamaları yoluyla meydana gelen icmaya denir. Sukut-i İcma: Şer’i bir meselede bir veya birkaç müçtehit görüş belirttikten sonra diğer müctehidlerin açıkça aynı yönde kanaat belirtmemekle beraber itiraz beyanında da bulunmamalarına sukut-i icma denir. Kıyas: Naslarda hükmü bulunmayan bir meseleye, aralarındaki illet birliği sebebiyle naslarda düzenlenmiş meselenin hükmünü vermek. Erkanu’l-kıyas dörttür: 1-) Asıl: Hükmü nas tarafından belirlenmiş olay, 2-) Fer: Hükmü nas tarafından belirlenmemiş olay, 3-) Aslın Hükmü, 4-) İllet (sebeb). İstihsan: Müctehidin bir meselede özel bir delil sebebiyle o meselenin benzerinde verdiği hükümden vazgeçip başka bir çözümü benimsemesi. İstihsan özellikle Hanefi ve maliki mezhebinde özel bir metot olarak kullanılmıştır. İstislah (Mesalih-ı Mürsele): Hem yarar sağlamayı ve hem de zararı savmayı ifade eder. Maslaha’nın iki yönü 1-) Celbu’l maslaha 2-) Defu’l mefsede Tanımı: Nasların kapsamına girmeyen ya da illet bağı kurularak (kıyas yoluyla) nasta düzenlenmiş bir olaya bağlanamayan fıkhi bir meselenin hükmünü İslam fıkhının genel ilkelerine göre belirleme yöntemine istislah denir. Bu metodu uygulayarak hükme ulaşırken esas alınan maslahatlara da Mesalih-i Mürsele denir. Örf ve Adet: İslam hukukunun doğrudan kaynakları arasında yer almaz. Örf ve âdetin geçerliliği için onun yaygın ve sürekli olması, nasların lafzına ve ruhuna yani islam hukukunun temel ilkelerine aykırı düşmemesi gerekir. Bu şartları taşıyan örfe Sahih örf, taşımayana da fasid örf denir. İstishab: Daha önce varlığı bilinen bir durumun aksine delil bulunmadıkça varlığını koruduğuna hükmetme yöntemidir. a-) İbaha-i asliyye istishabı; Bir şeyden yararlanma veya bir davranışta bulunma hakkında naslarda özel bir hüküm yoksa veya kıyas yahut istislah yoluyla naslardan bu hususta özel bir sonuç çıkmıyorsa eşyada aslolan mübahlıktır; prensibine göre o şeyden yararlanmanın veya o işi yapmanın mübah olduğu sonucuna ulaşılır. b-) Beraat-i Zımme İstishabı: Bir kimsenin borçlu veya suçlu olduğuna dair delil bulunmadıkça borçsuz ve suçsuz kabul edilmesi esastır. İddia eden kimse bunu ispat edemezse onun suçsuz olduğuna kanaat edilir. c-) Vasıf İstishabı: Şer’an varlığı kabul edilen bir hükmün sebebinin ortadan kalktığı ispat edilmediği sürece sabit sayılması esastır. Sahabe Sözü: Rey ve ictihat ile bilinemeyecek konularda sahabe sözünün Sünnet kapsamında değerlendirilmesi rey ve ictihat ile bilinebilecek konularda ise sahabe sözünün bağlayıcı sayılmaması hâkimdir. 20 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Şer’u men Kablene: Önceki dinlerin hükümleri hakkında Kur’an ve Sünnet’te red veya onay yönünde bir açıklama mevcut değilse, Hanefiler dâhil bir grup İslam âlimi bu tür hükümlerin de bağlayıcı delil olacağı görüşündedirler. Sedd-i Zerai: Harama kötüye giden yolların kapatılıp yasaklanması, bu daha çok Maliki ve Hanbeli mezhebinde geçerlidir. Rey: Şahsi görüş düşünce ve kanaat anlamına gelir. İctihad: Zor ve meşakkatli bir işi gerçekleştirmek için kişinin olanca gayreti göstermesi bu gayreti sarf edene müctehid denir. Ehliyyetu’l-hitap: Kişinin dini ve hukuki hükme konu (muhatap) olmaya elverişli oluşu demektir. Hüküm iki kısımdır: 1-) Vaz’i hüküm 2-) Teklifi hüküm Vaz’i Hüküm: Kendi içinde 4 e ayrılır; 1-) Sebep: Ramazan ayının girmesi orucun sebebidir. 2-) Rukun: Namazda kıyam, kıraat etmek namazın rüknüdür. 3-) Şart: Namaz için abdest almak namazın şartıdır. 4-) Mani: Varlığı sebebe hüküm bağlanmaması veya sebebin gerçekleşmemesi sonucu oluşan durumdur. Örneğin hayzın ve nifasın namazın farziyetine mani olması. Ca’li Şart: İnsanların kendi hukuki işleriyle ilgili olarak ileri sürdükleri şartlara denir. Sahih: Bir ibadetin veya hukuki işlemin öngörülen rükun ve şartları ihtiva etmesidir. Butlan: Rüknünün veya kurucu unsurlardan birinin eksik olmasıdır. Fasid: Rüknü ve unsurları tamam olduğu halde şartların eksik olması anlamını taşır. * İbadetler konusunda fasid ve batıl aynı anlama gelir. Teklif-İ Hükümler: Şari’in mükelleften bir fiili yapmasını veya yapmamasını istemesi veya onu yapıp yapmamada serbest bırakması. Teklifi hüküm: (Ahkâm-ı hamse) İcab, nedb, tahrim, kerahet ve ibaha’dır. 1-) Vacip (İcab): Dini litaratürde vacip, Hanefiler hariç fakihlerin çoğunluğuna göre kesin bir delille ve kesin bir surette yapılması istenen dini yükümlülüğü ifade eder. Hanefiler bunu farz ve vacip diye ikiye ayırır. Hanefiler delilin kat’i oluşuna farz zanni oluşuna vacip derler. Bir Fiilin Farz Olduğunu Gösteren Deliller A-) Şariin bir fiilin yapılmasını emir sigası ile istemesi. Örneğin namazı dosdoğru kılın, orucun farz olduğunu bildiren ayet. B-) Emir kastedilen bazı haber cümleleri, kocası ölen kadının dört ay on gün beklemesi C-) Bir hükmün belirli bir zumreye veya bütün insanlara yüklendiğini haber veren naslar. Örneğin, gücü yetenlerin o evi ziyaret etmeleri. D-) Şariin bir fiilin yapılmasına sevap ve güzel karşılık, terk edilmesine ise ağır ceza verileceğini bildirmesi. Ayn-i Farz: Her mükellefin bizzat yapmakla emrolunduğu vazifeler. 21 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Kifa-i Farz: Toplumsal bir görev olup birkaç kimsenin yapmasıyla diğerlerin üzerinden kalktığı vazifelerdir. Vacip: Sözlükte sabit, lazım, var ve gerekli demektir. Hanefilerin vacibi, farz ve vacip diye ikiye ayırmalarının kat’i olana farz, zanni olana da vacip demelerinin amacı delilin kuvvetini ve inkârın dini sonuçlarını göstermeyi hedefler. Hanefilerde Vacip İkiye Ayrılır: 1-) Ameli farz ya da zanni farz: Örneğin vitir namazı. 2-) Zanni delil: Haberi vahid ile sabit olan mesela; namazda Fatiha okuma, vitir namazında kunut duası okumak. Ahmet b. Hanbel: Kur’an’da emredilen fiillere farz, Sünnet’te emredilen fiillere vacip denilmesi gerektiğini savunur. 2-) Mendup: Hanefi fıkhında farz ve vacip dışında yapılması uygun görülen fiillerdir. Sünnet: Hz. Peygamberin söz fiil ve onaylarının genel adıdır. Sünnet kendi içinde beş’e ayrılır: Sünneti Müekkede: Farz ve vacipten sonra üçüncü sırayı alır. Hz. Peygamberin sürekli yaptığı ve bize de emir tavsiye buyurduğu fiillerdir. Sünneti müekkede hükmü işleyen sevap kazanır terk eden kınanır. Sünneti Gayr-i Müekkede: Peygamberimizin bazen yaptığı çoğu zaman terk ettiği fiillerdir. Yapan sevap kazanır terk eden kınanmaz. Bu iki Sünnet çeşidine Sünneti Huda denir. Sünneti Zevaid: Hz. Peygamber’in insan (beşer) olarak yaptığı fiillerdir yemek yemesi, kına yakması, giyim kuşamı, elle yemek yemesi, sünneti zevaid hükmü işleyen sevap kazanır, yapmayan günah işlemiş olmaz. Zevaid sünnetler dinen tavsiye edilmemiştir. Revatip Sünnet: Farz namazlardan önceki ve sonraki kılınan namazlar, Şafii’de vitir namazı, şevval orucu fakihlerin çoğunluğuna göre teravih namazı da revatip sünnettir. Reğaib Sünnet: Belirli bir vakte münhasır olmadan çeşitli vesilelerle kılınan nafile namazlara denir. Örneğin; kuşluk, yağmur, kusuf, husuf namazları gibi… Hanefi dışındaki fakihler, Allah ve Rasulunun kesin ve bağlayıcı olmayan tarzda yapılmasını istediği veya tavsiye ettiği fiillerin tamamını kapsamak üzere mendup terimini kullanırlar. Hanefiler ise mendubu müstehap ile eş anlamda görürler. Müstehap: Sözlükte sevimli olan tercih edilen işler anlamına gelir. Hz. Peygamberin bazen yaptığı bazen terk ettiği fiillerdir. Yapılması sevap; terki, güzel olanı terk anlamı taşıdığından doğru görülmemiştir. 3-)Mübah: Sözlükte açığa çıkan, serbest bırakılan şey anlamına gelir. Şariin yapıp yapmamada serbest bıraktığı işler ve vazifelerdir. Fıkıh usulunde şer’i, teklifi hüküm beştir. Bunlardan vacip ve mendup yapılması gerekenleri haram ve mekruh ise yapılmaması gereken işler için kullanılır. Mübah ise bu iki gruba dahil olmayan işler. Caiz: Geçip gitmek, mümkün, serbest gibi anlamlara gelir. Dinen ve hukuken yapılmasına müsaade edilen fiillere denir. 22 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Caiz kavramı ya da caiz değil kavramı, helal ya da haram anlamına göre daha esnek bir anlamda kullanılmıştır. Sahih olayın hukuki boyutunu, caiz ise uhrevi boyutunu gösterir. Helal: Haramın zıttı, caiz anlamındadır. Yasaklanmamış, dini hükmü ifade eder. 4-) Mekruh: Sözlükte sevilmeyip kerih, nahoş görülen şey, terim olarak şariin yapılmamasını kesin ve bağlayıcı olmayan tarzda istediği fiil ve davranışlardır Mekruhun hükmü: Mekruhu işleyen kınanır. Tahrim-i Mekruh: Şariin yapılmamasını kesin ve bağlayıcı bir tarzda istediği bir fiil olmakla beraber, bu talep haber-i vahid gibi zanni bir delil ile sabit olmasıdır. Vacibin karşıtıdır, cezayı gerektirir. Haramdan farkı bunu inkâr eden kâfir olmaz. Hanefi dışındakiler tahrimi mekruhu haram olarak değerlendirmişlerdir. Tenzihen Mekruh: Şariin yapılmamasını kesin ve bağlayıcı olmayan bir tarzda istediği fiillerdir. Örneğin: İkindi namazından sonra nafile kılmak, soğan, sarımsak yiyerek mescide gitmek gibi. 5-) Haram: Sözlükte yasak memnu’ demek olup, helalin zıttıdır. a-) Haram li Aynihi: Şariin bizzat kendisindeki bir illetten dolayı temelden haramlığına hükmettiği fiillerdir. Zina, hırsızlık, adam öldürme gibi. b-) Haram li Ğayrihi: Aslında meşru ve serbest olduğu halde haram kılınmasını gerekli kılan geçici durumla ilgili olan fiillerdir. Örneğin; bayram günlerinde oruç tutmak, pazarlık üzerine pazarlık, kız isteme üzerine kız isteme, cuma namazı esnasında alışveriş yapmak. Haram Olduğunu Gösteren Sözler Size haram oldu, size helal olmaz, o açık bir kötülüktür. Fiilin işlenmesine ceza tertip edilmesi (80 Değnek) gibi lafızlar harama işaret eder. Azimet: Sözlükte bir şeye kesin olarak yönelmek, niyetlenmek anlamındadır. Fıkıh literatüründe ise meşakkat, zaruret ve ihtiyaç gibi arızi sebebe bağlı olmaksızın ilkten konmuş olan ve normal durumlarda her bir mükellefe ayrı ayrı hitap eden asli hükme denir. Ruhsat: Sözlükte kolaylık devamlı olan fıkıh ilminde ise meşakkat, zaruret, ihtiyaç gibi arızı bir sebebe bağlı olarak azimet hükmünü terk etme imkânı veren ve yalnız söz konusu arızı durumla sınırlı olan hafifletilmiş geçici hükmü ifade eden bir terimdir. Örneğin oruç tutmak farzdır. (Azimet gereği). Ancak hastaların orucu kazaya bırakması gibi (Ruhsat gereği) Zaruret halinde ruhsatı kullanmayan günahkâr olur. Örneğin açlıktan ölüp de domuz eti yemeyen. Hanefiler’e göre yolculukta namazı kısaltmak ruhsat değil azimettir. Örneğin selem akdi. Selem Akdi: Peşin para ile teslimi sonraya bırakılan mal alımı demektir. Bu akit genel ilkelere aykırı olsa bile ihtiyaç gereği (ruhsat) Allah Rasulü caiz görmüştür. İfta: Fetva vermek. Münekahat: Aile hukuku. 23 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI TEMİZLİK9 Temizlik üç kısımdır. 1-) Maddi Temizlik 2-) Hükmi Temizlik 3-) Manevi Temizlik 1-) Maddi Temizlik: Beden, elbise ve çevremizi temiz tutmak demektir. 2-) Hükmi Temizlik: Abdest, gusul, teyemmüm gibi ibadet amaçlı temizliktir. 3-) Manevi Temizlik: Kin, intikam, nefret gibi duygulardan kalbi temizlemek Suların Hükmü: Mutlak ve mukayyet sular diye ikiye ayrılır. 1-) Mutlak Sular: Yaratıldığı gibi asli özelliklerini koruyan suya denir. Örneğin: Yağmur, kar, dolu, nehir, ırmak, dere suyu gibi. Mutlak suyun özelliği, renk, koku, tad iken tabiatı inceliği ve akıcılığıdır. Mutlak Sular Beş Kısımdır a-) Hem temiz hem de temizleyici olup kullanılması mekruh olmayan sular. Örneğin; ırmak, akarsu, deniz, yağmur suyu gibi sulardır. b-) Temiz ve temizleyici olmakla beraber kullanılması mekruh olan sular. Örneğin; tavuk, kedi gibi evcil hayvanların artığı olan sulardır. c-) Temiz olup temizleyici olmayan sulardır. Örneğin abdest ve gusülde kullanılan sulardır. (Ma-i Müste’mal sudur. ) d-) Pis, kirli sular. Örneğin içine necaset düşen sulardır. e-) Şüpheli Sular. Eşek ve katırın artığı olan sular. Başka su yoksa bu su ile abdest ve gusül alınır. 2-) Mukayyet Sular: İçine temiz bir şey karışarak tabiiliğini değiştiren sulardır. Gül suyu meyve suyu gibi zor durumda maddi temizlikte kullanılabilinir. Durgun Su: Hanefilere göre büyük havuz, avuçlandığı zaman dibi görünmemesi iken, Şafiiler göre büyük havuz 206 litre miktarında su birikintisidir. Taharet: Genel temizlik. Necaset: Maddi kirlilik. Hades: Hükmi kirlilik. Hades: Abdestsizlik, cenabetlik, hayız ve nifas hali demektir. Necaset: Murdar et, kan, domuz eti, sarhoş edici içkiler, insan idrarı, dışkısı ve ağız dolusu kusmuğu, eti yenmeyen hayvanın eti, idrarı ve dışkısı dinen necis olduğunda ittifak edilen maddelerdir. Şafi: Eti yenen hayvanların idrar ve dışkısını necis kabul eder. Hanefiler’e göre tavuk, kaz gibi kümes hayvanların dışkısını necaseti ğaliza, sığır, koyun, geyik gibi dört ayaklı hayvanların dışkısını necaseti hafife olarak nitelendirir. Hanefiler’e göre at, eşek, katır, kartal, güvercin gibi kuşların dışkısı hafif pislik hesabındadır. Hanefilere göre ıslak meni necis iken, meni kuruyunca temiz olur. 9 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT. 1 SHF: 183-215 24 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Ağır Necasetin Miktarı: Katı olduğu zaman 3-5 gr. sıvı ise el ayası kadar, Hafif Necasetin Miktarı: Bir uzvun ¼’ünü geçmeme ölçüsü, İstihale: Yapı değişikliği demektir. (Necaseti giderme yolları) Depo ve Kuyuların Temizliği: Hanefi mezhebi suyun büyük mü küçük mü olduğu yüzeyini ölçü alarak belirlemiştir. Kuyular küçük su hükmündedir. Temizliği suyun bir kısmı ya da tamamı çekilmekle olur. Şafi ve Hanbeliler suyun hacmini ölçü almışlardır. İstibra: İstibra küçük abdesten sonra geriye kalabilecek ihtimal damla ve sızıntıların giderilip temizlenmesidir. İstinca: Büyük abdestten iyice temizlenmektir. İstinka: İleri derecede temizlik demektir. Abdest: Farsça ab (su) ve dest (el) kelimelerinden oluşan ve el suyu anlamına gelen abdest hem ibadet ve hem de hükmi temizliktir. Vudu: Abdestin Arapça karşılığı güzellik, temizlik ve parlaklık anlamına gelir. Abdestin Dini Bağlayıcılığlı Farz: Namaz kılmak, Kâbe’yi tavaf etmek, Kur’an’a el sürmek Vacip: Hanefiler’de Kâbe’yi tavaf etmek, Mendup: Yatmadan önce abdest almak, ezanı abdestli dinlemek Abdestin Farzları: 1-) Yüzü bir kere su ile yıkamak 2-) Elleri, kolları dirseklerle beraber yıkamak 3-) Başı dörtte birini meshetmek 4-) Ayakları topuklarla beraber yıkamak Tertip: Ayetteki tertibe uymak. Muvalat: Uzuvları peşi peşine yıkamak. Şafi mezhebinde tertip ve niyet farza dâhildir. Yani abdestin farzı altıdır. Abdestin Sünnetleri: 1-) Niyet getirmek 2-) Besmele okumak. 3-) Elleri üç defa yıkamak. 4-) Mazmaza yapmak. 5-) İstinşak yapmak 6-) Misvak kullanmak. 7-) Sakalı hilallamak. 8-) Başın tamamını meshetmek. 9-) Tertip riayet etmek. 10-) Muvalat 11-) Sağdan başlamak 12-) Üçer defa yıkamak 13-) Su ile ovmak (Delk) 25 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Abdestin Adapları 1-) Kıbleye dönmek 2-) Suyu sıçratmamak 3-) Konuşmayıp dua okumak 4-) Suyu ölçülü kullanmak 5-) Abdestin sonunda Kelime-i Şahadet getirmek 6-) Yüksek bir yerde abdest almak 7-) Abdest suyundan içmek Abdesti Bozan Durumlar 1-) Dışkı yollarından çıkan her şey, 2-) Vücudun herhangi bir yerinde çıkan her şey, 3-) Fazlası kan olan tükürük, 4-) Ağız dolusu kusmak, 5-) Bayılmak, delirmek, sarhoş olmak, 6-) Namazda sesli gülmek, 7-) Cinsi münasebet veya aşırı temas ve dokunma, 8-) Mazeret halinin sona ermesi. Mazeret (Mazur, Mazure) Devamlı burnu kanayan, idrarı tutamama, devamlı kusma bir namaz vakti süresince devam eden bedeni rahatsızlıklar özür hali sayılır. Namaz vaktinin çıkmasıyle özür halinin abdesti bozulmuş olur. Mest’in müddeti: Mukim olanlar için 24 saat, seferi olanlar için 72 saattir. Mesti Bozan Şeyler: Müddetin bitmesi, ayaktan çıkması, ayağı yıkamak için abdestlilik hali devam ederken mesti çıkarmak abdesti bozmaz. Mestin Başlangıç Müddeti: Temiz abdest üzerine giyilen mest ile abdest bozulduktan sonra ayaktaki mestler mesh edilir ve müddeti başlar. Sargı Üzerine Mest: Sargı yaradan düştüğünde ya da iyileştiğinde sargı altını yıkamak yeterlidir. Yeniden abdest de alınabilir. Doldurulmuş ya da kaplanmış dişler de sargı hükmündedir. Ele değen boya da aynı şekildedir. Gusul: Sözlükte bir şeyi yıkamaya denir. Hükmi kirlilik sayılan cünüplük, hayzın ve nifas halinin sona ermesi guslü gerektirir. Cünüplük Erkek veya kadından şehvetle (Cinsi zevk vererek) meninin gelmesi cünüplülüğün sebebidir. Cünüplülük hali meni gelsin veya gelmesin erkeklik organının sünnet kısmının girmiş olması Meninin akması uyku hali ve uyanıkken fark etmez. Yaşlılık görüp rüyasını hatırlamayan gusleder. Cünüp olan şahsın dua okumasında bir beis yoktur. İnzal: Meninin gelmesi Hayız: Adet Hali. 26 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Nifas: Doğum sonrası görülen kandır. İstihaze: Hayız veya nifas hali dışında kadının rahim damarlarından gelen özürlülük hali demektir. Hayızlı ve nifaslı bir halde cinsi temas haramdır. Guslün Farzı Üç’tür: 1-) Ağza su vermek 2-) Burna su vermek 3-) Bütün vücudu yıkamak. Gusülde kadının örgüsünü çözmesi gerekmez. Teyemmüm: Sözlükte bir işe yönelmek, bir şeyi kastetmek anlamına gelir. Teyemmümün Farzı İkidir: 1-Niyet etmek 2-Elleri ve yüzü toprak cinsinden bir madde ile mesh etmek. Teyemmüm Almayı Gerektiren Sebeb İki’dir: 1-) Abdest veya gusle yetecek miktarda suyun bulunmaması. 2-) Suyu kullanma imkânının olmaması Hanefiler bir teyemmüm ile birden fazla namaz kılınabilir. Diğer mezhepler kılamazlar. Hanbeliler kaza kılabilir. Teyemmümü Bozan Durumlar: 1-) Abdest ve guslü bozan şeyler teyemmümü de bozar. 2-) Teyemmümü gerektiren mazeretin ortadan kalkması. 3-) Teyemmüm ile namaz kılan kimsenin suyu görmesi. Hayız: Ergenlik çağına giren sağlıklı kadının rahminden düzenli aralıklarla akan kanı ifade eder. Kadınlarda ergenlikten menopoza kadar görülen bu fizyolojik olaya hayız hali (Menturasyon, Regl) denir. İddet süresi Henüz hayız görmeyen ya da hayızdan kesilen kadının iddet süresi üç aydır. Hayız gören genç bayanların ve eşi vefat edenlerin iddet süresi 4 ay 10 gündür. Adet kanaması 11-13 yaşlarında başlayıp 45-50 yaşlarında sona erer. Adet süresi ortalama 3-6 gündür. Adet Süresi: Hanefi mezhebinde âdetin en azı 3, en fazlası10 gündür. Temizliğin Süresi: İki adet arası temizliğin en az süresi 15 gündür. Hayız hükmi kirlilik halidir. Hayızlı kadın kılamadığı namazları kaza etmez. Tutamadığı oruçları kaza eder. Hayızlı kadın Kâbe’yi tavaf hariç haccın diğer menasiklerini yapabilir. Hayızlı kadının göbeği ile diz kapağı arasından faydalanmak caiz değildir. NİFAS: Doğumdan hemen sonra kadının cinsel organından gelen kan veya bu şekilde kan gelmesinin sebep olduğu hükmi kirlilik halinin adıdır. Nifas Halinin Azami Süresi: Hanefi ve Hanbeliler’de 40 gün, Maliki ve Şafilerde 60 gündür. Hayız ve nifas hali bittikten sonra bir namaz vakti geçince gusletmeden cinsel teması Hanefiler caiz görürken diğer mezhepler caiz görmezler. İstihaza: Rahim içi damardan hayız ve nifas hali dışında hastalık veya yapısal bozukluk yüzünden gelen kandır. Özürlü gibi muamele görür. 27 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI SALAT10: Namaz diye tercüme ettiğimiz bu kelime Arapça’da dua etmek, övmek, tazim etmek. Namazlar Hanefiler’e Göre Üç Kısımdır. 1-) Farz Namazlar: Farz-ı ayın olanlar günlük 17 rek’at ve Cuma’nın 2 rekât farzıdır. 2-) Vacip Namazlar: İkiye ayrılır. a-) Li-Aynihi Vacip: Vitir namazı, kurban ve Ramazan bayram namazları b-) Li-Ğayrihi Vacip: Tilevet secdesi Hanefiler’e göre kusuf namazı 3-) Nafile Namazlar: Revatip namazlar, vakit namazları yanında düzenli olarak kılınan sünnetlere denir. Nafile namazlar sünen-i revatip ve reğaip diye ikiye ayrılır. Reğaib Namazlar: Düzenli olmayarak çeşitli vesilelerle Allah’a yaklaşmak ve sevap kazanmak amacıyla kılınır. Hanefi Mezhebinde revatip sünnetler sünnet-i müekkede ve sünnet-i ğayri müekededir. Namazların Vucup Şartları Üçtür: 1-) Müslüman olmak, 2-) Akıl baliğ olmak, Vacibi kasten terk eden kimse fasık olur. Sünnet Hz. Peygamberin devamlı olarak yaptığı ve bir mazeret olmaksızın terk etmediği işlerdir. İkab (ceza) ,İtap (kınama sitem) ,İsaet (kötü davranış) İsaet Hanefi Mezhebinde tenzihen mekruhun üstünde tahrimen mekruhun altında yer alır. Namazın Şartları (Şurutu’s-Salat) 1-) Hadesten Taharet 2-) Necasetten Taharet 3-) Setr-i avret 4-) İstikbal-i kıble 5-) Vakit 6-) Niyet Sabah Namazının Vakti: Sabah Namazının vakti fecri sadıktan başlar güneş doğuncaya kadar devam eder. Fecri Sadık: Ufukta görülen enlemesine beyazlık) (Beyaz-ı müstarazi) Fecri Kazib: Ufukta görülen boylamasına beyazlık yalancı fecir (Beyaz-ı Müstetil) İsfar: Sabah namazını ortalık aydınlanınca kılmak müstehaptır. (Ebu Hanife) Tağlis: Sabah namazını daha ortalık karanlık iken kılmak daha faziletli (imam Şafi) İbrad: Öğle namazını hava serinleyince kılmak. İstiva Vakti: Örfi gündüze göre güneşin tam tepe noktasına denir. Öğle Namazının Vakti: İmam Azam’a göre zeval vaktinden başlar fey-i zeval hariç her şeyin gölgesi kendisinin iki misline ulaşacağı zamana kadar devam eder. Asr-ı Evvel: Her şeyin gölge boyunun kendi misli olduğu zamandır. 10 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 1 SHF: 217-378 28 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Asr-ı Sani: Her şeyin gölge boyunun iki misli olduğu zamandır. Fey-i Zeval: Güneş tam tepe noktasında iken cismin gölge boyuna denir. Örf’i Gündüz: Güneşin doğmasından batmasına kadar olan zamandır. Şer’i Gündüz: Fecr-i sadıktan güneşin batmasına kadar olan zamandır. Zeval: Güneşin tepe noktasından batıya doğru kaymasına denir. İkindi Namazının Vakti: Ebu Hanife’ye göre her şeyin gölge boyu iki misli olunca başlar akşam güneş batıncaya kadar devam eder. Akşam Namazının Vakti: Güneşin batmasıyla başlar kızıllığın kaybolmasına kadar sürer. Yatsı Namazının Vakti: Kızıllığın kaybolmasından başlar ikinci fecre kadar sürer. Müstehap Vakitler: Hanefilere göre sabah namazını hava aydınlanınca kılmak (İsfar), Öğle namazını hava serinleyince kılmak (İbrad) , İkindi namazını güneşin gözü kamaştırmayacak hale gelince kılmak, Akşam namazını ilk vakitte kılmak, yatsı namazını vaktin ilk üçte birinde kılmak, Vitri de fecrin doğmasına yakın zamanda kılmak. Mekruh Vakitler: Güneşin doğmasından yükselmesine kadar geçen 45-50 dakikalık zaman, güneşin tam tepe noktasında olduğu zaman ve güneşin batmaya yakın artık gözleri kamaştırmadığı vakittir. Nafile Namaz Kılmanın Mekruh Olduğu Vakitler: 1-) Fecrin doğmasından sonra sabah namazının sünneti dışında namaz kılmak, 2-) Sabah namazının farzından sonra, 3-) İkindinin farzından sonra, 4-) Akşam namazının farzından önce, 5-) Bayram namazlarında namazdan önce evde ve camide, namazdan sonra camide, 6-) Arafatta Müzdelifede iki cem edilen vakit arasında, 7-) Farz namazların vaktinin daralması durumunda, 8-) Kamet getirilirken (Sabah Sünneti hariç) , 9-) Hatip hutbeye çıkarken, farza kadar. NAMAZIN RÜKÜNLERİ: İftitah tekbiri: (tahrime) İftitah başlamak, kapıyı açıp girmek anlamındadır. Hanefi mezhebinde şart, diğer üç mezhepte rükündür. Kıyam: Doğrulmak, ayakta durmak demektir. Kıraat: Kur’an okumak. Kur’an mealiyle kıraat Ebu Hanife’ye göre Arapça’ya dili dönmeyen veya ezberleyemeyen kimseler öğreninceye kadar namazda Kur’an-ı anlamı ile kendi dilinde okuyabilir. Diğer imamlar bunu caiz görmezler. Gizli ve Açık Okumanın Ölçüsü: Kendi duyabileceği bir sesle fısıldar gibi harfleri yerinden çıkartmak ve niteliklerini uygulamak suretiyle kıraat etmek en doğrusudur. Zelletu’l-Kari: Kur’an okurken okuyuş hataları, dil sürçmesine denir. Namazı Bozan Ya Da Bozmayan Okuma Hataları 29 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 1-) Anlamı bozan, kasten hata namazı bozar 2-) Kasıtsız olarak yapılan hata eğer Kur’an’ın bir lafzı ise mana bozulsa bile namaz bozulmaz. Eğer Kur’an lafzı değilse namaz bozulur. 3-) Bir harf yerine başka bir harf okumak eğer mahrecleri birbirine yakın ise bozmaz. Ancak Allah ehad yerine Allah’u ehat demek bozar. 4-) Mahrec yakınlığı olmamakla beraber dat yerine dal, zal veya zı harfinin okunması birçok âlime göre namazı bozmaz. 5-) Şedde, idğam uzatma hatası namazı bozmaz. 6-) Unutarak kelimenin bir kısmını okumayıp başka bir kelime ile devam etmek namazı bozmaz. 7-) Bir harf eklense bozmaz ancak Allah lafzının Ekber ifadesinin başına bir “e” katmak bozar. (Yani eellahu demek) 8-) Kelimenin yer değişmesiyle anlam bozulursa namaz da bozulur 9-) Fahiş hata ile okuyup, dönüp doğru okunsa namaz sahihtir. 10-) Kıraat esnasında ayet atlamakla namaz bozulmaz. Ruku: Eğilmek demektir. Tuma’nine: Rukuda sırtımızın iyice düz olması Kavveme: Rukudan kalkınca sırtımızın of diyecek nisbette beklemek ve doğrulmak. * Ebu Yusuf ve diğer üç mezhebe göre tadil-i erkân farzdır. Secde: Sözlükte itaat, teslimiyet, yere kapanmak demektir. Kade-i Ahıra: Son oturuş demektir. Kade-i Ula: İlk oturuş demektir. Namazın Vacipleri Namazın vacipleri sehven terk edilmiş ise sehiv secdesi yapılır. Vacipler kasten terk edilmiş ise namazın iadesi gerekir. 1-) Namaza Allah’u Ekber sözü ile başlamak. 2-) Nafile ve vacip namazların her rek’atında farz namazların ilk iki rekâtında Fatiha suresini okumak vaciptir. 3-) Farz namazların ilk iki rekâtında vacip ve nafile namazların her rekâtında Fatiha’dan sonra zamm-ı sure okumak vaciptir. En küçük sure Kevser Suresi, en küçük ayet Summe Nazar ayetidir. 4-) Farz olan kıraatı ilk iki rekâtta okumak. 5-) Fatiha’yı zammı sureden önce okumak. 6-) Gizli ve açık okunacak namazlarda kıraatı açık veya gizli yapmak riayet etmek, gece kılacağı nafile namazlarda serbesttir, 7-) Secdede alın ile birlikte burnu da yere koymak, 8-) Ka’de-i Ula, 9-) Her ka’dede Tahiyyat okumak, 10-) Namazın sonunda sağa, sola selam vermek, 11-) Farzlarda tertibe uymak, 12-) Farzları geciktirmemek, 30 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 13-) Kunut duası okumak ve kunut tekbiri getirmek, 14-) Bayram namazlarında zaid tekbirler okumak, 15-) Gerktiğinde sehiv secdesi yapmak, 16-) Tadil-i erkâna riayet etmek. Namazın Sünnetleri: 1-) İftitah tekbiri alırken ellerin kaldırılması (Ref) , 2-) İftitah tekbirinin hemen ardından el bağlamak (İtimat) , 3-) Kıyamda iken ayakların arasını dört parmak açmak, 4-) Suphaneke okumak, 5-) Taavvuz çekmek, 6-) Fatiha’dan önce besmele okumak, 7-) Suphaneke ve teavvuzu gizli okumak, gizlice âmin demek, 8-) Namazlara göre uzun kısa sure okumak 9-) İntikal tekbiri almak, 10-) Rukuda üç defa süphanerabbiyelazim demek, 11-)Rukudan doğrulurken semiallahulimenhamideh demek. (Tesmi) 12-) Tesmiden sonra (Rabbenalekelhamd) demek. (Tahmid) Ebu Hanife’ye göre imamın söylemesi caiz değildir. 13-) Namazı tek başına kılan tahmid ve tesmi’yi gizli okur. 14-) Rukuda el, bel izasına dikkat etmek. 15-) Rukuda başı doğrultmak. 16-) Bayram tekbirinde elleri salıvermek. (İrsal) 17-) Secdeye varırken el-diz-alın sırasını gözetmek 18-) İki secde arasında kısa oturmak. (Celse) 19-) Secdelerde iki eli baştan çok ayırmamak, parmaklar bitişik, el ayası yere yapışık olmak, 20-) Erkeklerin secdede iken karnı uyluklardan, dirsekleri yanlarından ve kolları yerden uzak tutması, kadınlar yere kapanır. 21-) Secde arası oturuşta ellerini uylukları üzerine koymak. 22-) Oturuşta erkekler sol ayağını yayar ve üzerine oturur sağ ayağını da diker. Kadınlar her iki ayağını da sağ taraftan çıkarırlar (Teverrük) 23-) Tahiyyatın teşehhüdünde şahadet parmağı kaldırmak. 24-) Tahiyyatı gizli okumak. 25-) Her rekâtta Fatiha’yı okumak. 26-) Son oturuşta sall-i barik dualarını okumak. 27-) Salavattan sonra dua okumak. 28-) Her iki tarafa Esselamu aleyküm demek. NAMAZIN ADABI (Müstehapları) 1-) Namazda huzur ve tevazu içinde olmak, 2-) Kıyafete çeki düzen vermek, 31 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 3-) Hayye alel felah’ta ayağa kalkmak, 4-) Kadkameti’s- saleh derken imamın namaza durması, 5-) İftitah tekbirinde erkekler eli açık bulundurmak, 6-) Namaza dururken kalp ile dil fiilini birleştirmek, 7-) Kıyamda secde yerine, rukuda ayakların üzerine, secdede burnun iki kenarına, otururken kucağa ve uyluk üzerine, selamda ise omuz başlarına bakılır. 8-) Tek başına kılınan namazlarda rükû ve secde tesbihlerini 3 ten fazla yapmak. Namazın Mekruhları: 1-) Namaz dışı bir davranışta bulunmak, 2-) Özürsüz olarak sünnet ve adapları terk etmek, 3-) İntikal tekbirleri geciktirmek ya da öne almak, 4-) Namazda esnemek, gerinmek, 5-) Namazda verilen selamı el, baş işaretiyle almak, 6-) Gözleri yummak, sağa, sola bakmak, 7-) Sıkışık abdestle namaz kılmak ya da yemek hazır iken namaza durmak, 8-) Dinen necis olmasa da pis yerde namaz kılmak, 9-) Bir insanın yüzüne ya da şirki çağrıştıracak şekilde resmin, putun yanında namaza durmak, 10-) Dişlerin arasındaki küçük parçaları yutmak, 11-) Başkasının yerinde ya da elbisesinde namaz kılmak, 12-) İmamdan önce ruku ve secdeye gitmek, 13-) Kıraat ile ilgili sünnetleri terk etmek, Namazı Bozan Şeyler: 1-) Namazda konuşma, aksırana yerhamukellah demek, selam almak, elhamdülillah ya da İnne lillehi ve İnne ileyhi raciun istirca okumak namazı bozar. 2-) Ameli kesirde bulunmak, dışarıdan gözleyen kişi namazda olup olmadığı izlenimini vermesi ya da vermemesi ölçüdür. 3-) Yönünün kıbleden çevrilmesi, 4-) Bir şey yiyip içmek, namaza durduktan sonra ağıza alınan şey susam tanesi kadar olsa bile bozar ama namazdan önce ağza alınan yemek kalıntısı nohuttan büyük olursa bozar, 5-) Özürsüz olarak boğaz hırlatmak, öksürmeye çalışmak( Tenahnuh), 6-) Ah, oh, üf, püf diyerek bezginlik göstermek inlemek, 7-) Kendi duyacağı bir sesle gülmek, 8-) Mushaf’a bakarak okumak (Ebu Hanife) , 9-) Birinci oturuşu son oturuş sanarak selam verirse bozar, 10-) Farkında olmayarak veya oturarak avret yerinin açılması (Bir rükün süresince) , 11-) Namaz kılarken vaktin çıkması, teyemmümlü kişinin suyu görmesi, özürlünün özrünün ortadan kalkması, 12-) Mest süresinin dolmasıyla namaz bozulur, 32 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 13-) Namaz kılarken abdestin bozulmasıyla namaz da bozulur. Namazda Türkçe Dua Etmek Peygamberimiz sahabi Rifaa’ya ettiği musadeye istinaden içerik bakımından uygun olmak şartıyla kişinin istediği lafızlarla dua edebileceği anlaşılmaktadır. Ezan: Sözlükte duyurmak, bildirmek anlamına gelir. Ezan ilk defa Hz. Bilal b. Rebah tarafından sabah namazında Medine’de Neccar oğullarından Nevar adında bir kadına ait yüksekçe bir evin üstünde okunmuştur. Sadakte ve Berirte: Müezzin sabah ezanında essaletu hayrun minennevm dediğinde okunacak duadır. Ezan ve kamet vaktin değil namazın sünnetidir. Teressül: Ezanda II. cümlede sesi yükseltmek. Sıfatu’s-Salat: Namazı farz, vacip, sünnet ve adabına uygun birşekilde kılmaya denir. Cemaatle Namaz Kılmanın Fazileti: Cuma Namazının dışında en kuvvetli cemaat sabah namazının, sonra yatsı, sonra ikindi namazının cemaatidir. Hanefi ve Şafii’ye göre imam ile birlikte iki kişi en az cemaat sayısıdır. Kadınların Mescide Gitmeleri Ve Saf Düzeni: Kadınlar camiye özellikle bayram namazına gelmelerine Peygamberimiz müsaade etmiş ancak evlerinde kılacakları namazların daha efdal olacağını belirtmiştir. Muhazatu’n – nisa: Kadınların erkeklerle aynı safta veya hizada olmasını ifade eder. Saf düzeni: İmamın arkasında bir erkek cemaat varsa imamın sağında durur. Cemaat yalnız bir kadın ise imamın arkasında durur. Önce erkekler sonra çocuklar sonra da kadınlar durur. Tertib-i Makam: Namazda duruş, düzeni demektir. Bir kadın saf tutacak olsa kadının sağında ve solundaki birer erkeğin ve tam arkasındaki bir erkeğin namazı bozulur. Cenazede kadınların erkeklerle aynı hizada bulunmaları caizdir. (Cenaze namazı mutlak bir namaz olmadığı için),İmam Şafi muhazatın, erkeğin namazına zarar vermeyeceğini ifade etmiştir. Cemaate Gitmemek İçin Mazeret Sayılan Haller: 1-) Hastalık: Hastalığın ölçüsü, teyemmüm almayı gerektirecek kadar rahatsız olmak. Aynı şekilde nezle gibi bulaşıcı hastalıklara yakalananların da mazeretli sayılabileceği addedilmiştir. 2-) Korku: Mescide gittiği takdirde malına, canına ve namusuna bir zarar gelmesinden korkuyorsa cemaatle namaz kılmaya gitmeyebilir. 3-) Olumsuz Hava Şartları: Hem cuma namazı hem de vakit namazlar için mazerettir. 4-) Abdestin sıkışık olması, 5-) İlim, irfanla meşguliyet, 6-) Bedeni arızalar. Bir mescitte cemaatin ezanla tekrarlanması mekruhtur. Cemaatle Namaz Kılmanın Adabı: Sabah namazının sünneti hariç kamet getirilirken ya da farz kılınırken sünnet namaza durulmaz. Sünnet namaz kılınırken 33 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI imamın farza durması ya da hutbeye çıkması halinde 4 rekâtlık sünnet iki rekât olarak kısaltılır. Dört rekâtlık bir farz namazı tek başına kılmakta olan bir kimse cemaat oluştuğunda eğer secde yapmamışsa namazını keser ve cemaate katılır. Eğer secde yapmışsa iki rekâtı tamamlar. İMAMLIK İmamet-i kübra: Devlet başkanlığı. İmamet-i suğra: Namaz için imamlık yapma, İmamın akıl baliğ, müslüman ve erkek olması şarttır. Kadın kadınlara imamlık yapabilir. İmamın kıratı düzgün olmalı ve özürlü olmaması da şarttır. İmamlığa Ehil Sıralaması: Bir evde namaz kılınacaksa o evin sahibi ya da izin verdiği kimse, bunun yanında namaz hükümlerini en iyi bilen ve Kur’anı en güzel okuyan, daha mütteki olan, yaşça büyük olan, ahlakça daha üstün olan, daha yakışıklı olan, sesi güzel, elbisesi temiz olan, itibarlı olan insanlar sıralanır. Mürcü: Gösterişçinin, fasık kimsenin ve küçük günahta ısrar edenin imam olması mekruh görülmüştür. İktida: İmama uyma Muktedi: İmama uyan kimse Müfteriz: Farz kılan. Müteneffil: Nafile namaz kılan demektir. Bir Kimsenin İmama Uymasının Sahih Olmasının Şartları: 1-) Muktedi namaza ve imama uymaya niyet etmeli, 2-) Muktedi imamın önüne geçmemeli, 3-) İmam muktediden aşağı olmamalıdır. *Şafi mezhebinde farz kılan nafile namaz kılana uyabilir. 4-) İmam ve muktedi aynı farzı kılıyor olmalıdır. 5-) İmam lahik veya mesbuk olmamalıdır. 6-) İmam ile muktedi arasında muktedi olmamalıdır. 7-) İmam ile muktedi arasında yol, ırmak olmamalıdır. 8-) İmamın intikal tekbirini duyacak bir engelin olmaması 9-) Bir kimse farklı bir mezhepteki imama uyabilir. Fakat uyduğu imamın kendi mezhebine göre abdest kurallarına uyması zorunludur. Abdestli kişinin teyemmümlüye, uzuvlarını yıkayan kimsenin meshedene, ayakta duranın oturana uyması ve bunun aksi de caizdir. Cemaatle Namaza İlişkin Bazı Meseleler: İmamın namazı bozulursa cemaatin de bozulur. Muktedi fiillerinde imama uymak zorundadır. Kıraatı sadece imam yapar. Muktedi Tahiyyatı okumadan imam tekbirini alırsa uya da bilir Tahiyyatı da okuyabilir. Her ikisi de vaciptir evla olan imama uymasıdır. Son oturuşta muktedi Tahiyyatı bitirmeden imam selam verecek olursa muktedi Tahiyyatı bitirip sonra selam verir. İmam namaza aykırı bir fiil işlerse muktedi uymaz ve Sübhanallah diye uyarır. İmam son oturuşu oturduktan sonra fazla bir rek’at için ayağa kalkarsa fazla rek’atın secdesini yapmadan bunu anlayıp oturursa sehiv secdesi yaparak namazı tamamlar. 34 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Eğer son oturuşu oturmadan ayağa kalkarsa secdeye gitmeden hatırlarsa oturur, secde yaparak namazı kurtarır, bunu fazla rek’atın secdesini yaptıktan sonra fark ederse hem imamın hem de muktedinin namazı fasit olur. Muktedi son uturuşta tahiyyatı okuduktan sonra imamdan önce selam verebilir. (Mekruh) İmama Uymanın Halleri: İmama uyan kişi ya lahik, ya müdrik ya da mesbuk’dur. Müdrik: İdrak etmiş, yetişmiş demektir. Namazı İmam ile birlikte ilk rekâtta imamın ruk’usundan önce uyan kimsedir. Bir kimse tek başına namaz kılarken bulunduğu yerde o farz cemaatle kılınmaya başlansa tek başına kılan secdeye varmamışsa namazı keser ve imama uyar. Eğer bu vakit sabah ve akşam namazı ise secdeye varmışsa bile namazını keser ve imama uyar. Fakat bu vakitlerin ikinci rekâtının secdesini yapmışsa artık namazı kesmez ve bitirir. Eğer kıldığı namaz dört rekâtlık bir namaz ise 1. rekâtını ikiye tamamlar. Selam verip imama uyar. Eğer dört rekâtlı bir namazın 3. rekâtın secdesini yapmamışsa selam verip imama uyar. Eğer 3. rekâtın secdesini yapmışsa dörde tamamlar. Lahik: İmam ile birlikte namaza başlamasına rağmen namaza ara veren ve namazın bir kısmını imamla birlikte kılamayan kimsedir. Lahik döndüğünde imamın devam ettiği yerden kendisi de devam eder. Eğer imam namazı bitirmişse seferi bir imama uyan gibi imamın selamından sonra namazı tamamlarken kıraat etmez. Lahik mümkün olursa önce kaçırdığı rekâtları veya rükunları kaza eder, sonra imama uyar ve imamla selam verir. Mesbuk: İmama ilk rekâtın rükûundan sonra yetişen kimseye denir. Mesbuk kılamadığı rekâtları kaza ederken tek başına namaz kılan gibi kıraat okur. Aksi halde namazı fasid olur. Mesbuk’un Sübhaneke’yi okuma yeri Eğer kılınan namaz sessiz kıraat edilen öğle veya ikindi namazları olup ve fırsatı var ise tekbirden hemen sonra okur. Eğer sesli kıraatlı namazlar ise kaza edeceği ilk rekatta okur. İmam dördüncü rekâtta oturup yanlışlıkla beşinci rekâta kalksa mesbukun namazı bu kıyam ile fasid olur. Cuma Namazı: Hz. Peygamber ilk Cuma namazını Ranuna vadisi’nde kılmıştır. Diğer bir rivayet Esad b. Zürare ilk Cuma namazını Medine’de kıldırmıştır. Cuma Namazının Vucup Şartları: 1-) Erkek olmak. Kadınlara Cuma namazı farz değil bir ruhsattır. Kılabilirler, kıldıkları takdirde öğle namazı düşer. 2-) Mazeretsiz olmak. Yani hastalık, körlük, kötürümlük, iklim şartları 3-) Hürriyet. Köle olan kimselere cuma namazı farz değildir. Yükümlü, hapiste olan kimseler imkân bulurlarsa kılmaları farzdır. 4-) İkamet. Seferi olan kimse yükümlü değildir. 35 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Cuma Namazının Sıhhat Şartları: 1-) Vakit. Cumanın vakti öğle namazı vaktidir. 2-) Cemaat: Ebu Hanife ve İmam Muhammed, İmam dışında en az 3 kişi cemaat olmalı. Ebu Yusuf: İmam dışında 2 kişi cemaat yeterlidir. 3-) Şehir. Farzı eda edecek sayıda cemaatin yerleşik bulunduğu köy, belde gibi tüm birimlerde Cuma namazının kılınabileceği bilginlerce kabul edilmektedir. Şafi mezhebinde Cuma namazının insanların devamlı olarak oturdukları bir şehir veya köyün sınırları içinde olması gerekir. Hanbeliler en az kırk kişinin devamlı olarak oturduğu yer olması şarttır. Malikiler kılınacak yerin insanların devamlı oturduğu bir yer olmalı ya da yakınında bir yer olmalıdır. 4-) Cami. Hanefi mezhebinde bir şehirde birden fazla cami bulunması halinde bütün camilerde kılınabilir. Şafi mezhebinde gerekli sebepler oluşmuşsa birden fazla yerde namaz kılınabilir. Eğer gerekli sebepler yoksa ve çok yerde cuma kılınmışsa ilk kılan yerdeki sahihtir. Maliki Mezhebi de Şafi gibi aynı görüştedir. Ancak Malikiler en eski camide kılınanın geçerli olacağını düşünür. Hanbeliler de aynen Şafi ve Maliki gibi ihtiyaç olmadan çok yerde cuma kılındığı zaman devlet başkanının kıldırdığı geçerlidir. 5-) İzin. Hanefiler sadece devlet başkanının ya da onun izin verdiği kimsenin namazı kıldırabileceğini savunur. İzn-i Am: Cuma kılınan yerin herkese açık olması 6-) Hutbe. Hutbenin rüknü; Allah’ı zikretmek, Elhamdülillah demektir. İmam Malik’e göre müminlere hitaben müjdeli veya sakındırıcı ifade taşımasıdır. İmam Şafi’ye Göre Hutbenin Rüknü 5’tir. a-) Her iki hutbede Allah’a hamdetmek, b-) Her iki hutbede salavat okumak, c-) Her iki hutbede Takvayı tavsiye etmek, d-) Hutbelerin birinde ayet okumak, e-) İkinci hutbede dua okumak. Hutbenin Şartları: 1-) Vakit içinde okunması, 2-) Namazdan önce okunması, 3-) Hutbe niyetiyle okunması, 4-) Cemaatin huzurunda okunması, 5-) Hutbe ile namaz arasını ayırmamak. Hutbenin Sünnetleri: 1-) Hatibin minbere yakın bir yerde oturması, 2-) Hatibin minbere çıktıktan sonra cemaata dönük olması, 3-) Ezanın hatibin huzurunda okunması, 36 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 4-) Hutbenin ayakta okunması, 5-) Hutbe okunurken hatibin yüzünün cemaata dönük olması, 6-) Hutbeye Euzu, Allah’a hamd ile başlanması, 7-) Kelime-i şahadet ve salavat okunması, 8-) Müslümanlara nasihat, 9-) Bir ayet okunması, 10-) Hutbeyi iki bölümde okuması. (Oturması) 11-) İkinci hutbeye de Allah’a hamd ve Rasule salat ile başlaması, 12-) İkinci hutbede mü’minlere dua okuması, 13-) İkinci hutbeyi düşük bir sesle okuması, 14-) Hutbeyi kısa tutması, 15-) Sesini cemaata yetiştirmesi, 16-) Abdestli ve avret yerlerinin örtülü olması, 17-) Hutbeden sonra kamet getirilmesi, 18-) Cuma Namazını hutbe okuyanın kıldırması. Hutbenin Mekruhları: Hutbenin sünnetlerini terk etmek, konuşmak, konuşanı uyarmak (Tahrimen Mekruh) Hutbe dinleyenlerin sağa sola bakmaları, selam verip almaları mekruhtur. Zuhr-i Ahir Namazı: Son öğle namazı demektir. Bu namaz Cumanın sıhhat şartları yerine gelmiyor diye gündeme gelen namazdır. Bu sebeple ihtiyaten kılınan öğle namazıdır. Bu kaygının ürünü olan zühr-i ahir o günkü öğle namazını kurtarmaktır. İmam Muhammed’in görüşüne göre birden fazla yerde Cuma kılınabilir, bu kaçınılmazdır. Cuma Vakti ve Cuma Namazı İle İlgili Bazı Meseleler Hanefi mezhebine göre cuma namazında selamdan önce yetişen kişi Cumaya yetişmiştir. Diğer mezhepler de ise en az bir rekâtına yetişmesi lazımdır. Aksi halde onu dört rekâta tamamlar. Cuma namazını kendisine farz olanların mazeretle öğle namazını cemaatle ve Cuma namazından önce kılmaları mekruhtur. Mazeretsiz cumayı kılmayıp öğle namazını kılanlar haram işlemişlerdir. Cuma günü ilk ezandan sonra mazeretsiz yolculuğa çıkmak tahrimi mekruhtur. Hutbe okunurken yapılan alış veriş Hanefiler’e göre tahrimi mekruh diğer mezheplerde haramdır. Vitir Namazı: Vitir Arapçada çiftin karşıtı olan tek anlamındadır. Ebu Hanefi’ye göre vacip, İmameyn’e göre sünneti müekkededir. Vitir namazında tekbir ve kunut okumak vaciptir. Hz. Peygamber vitir namazını binit üzerinde kılmıştır. Bu sebeble farz olmadığını söylerler. Vitir namazının kazası olur. 37 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Bayram Namazı Hanefi mezhebinde Cuma namazının vucup şartlarını taşıyan kimselere bayram namazı da vaciptir. Bayram namazının sıhhat şartları Cuma namazının şartlarıyla aynıdır. Yalnızca hutbe bayram namazının sünnetidir. Zait tekbirler vaciptir. Birinci rekatta kıraatten önce, ikinci rekâtta kıraatten sonra okunur Bayram namazının vakti kerahat vaktinin çıkmasından sonradır. Ramazan bayramı 2. güne kadar kılınabilse de Kurban bayramı kerahetle 3. günü de (özürle) kılınabilir. İmama birinci rekâtta yetişemeyen kişi selamdan sonra namazını kalkar tamamlar ve zait tekbirlerini kıraatten sonraya bırakır. Teşrik Tekbirleri: Kurban bayramının arefe günü sabah namazı ile başlar bayramın 4. günü ikindi namazına kadar sürer. Her mükellefe vaciptir. Teşrik günlerinde kazaya kalan namaz eğer o günlerde kaza edilirse teşrik tekbirleri de kaza edilir. Teşrik Tekbirleri Ebu Hanife’ye göre 8 vakittir. Ayrıca ferdi kılanlara gerekli değil cemaatle kılanlaradır. Nafile Namazlar Müekked Sünnet: . Hanefi literatüründe müekked sünnetler sünnet kabul edilmiştir. Gayri Müekked Sünnet: Hanefi Mezhebi literatüründe müstehap, mübah kabul edilmiştir. Toplam 20 rekattir. Şafi mezhebinde 10 rekâttır. Cuma namazında farzdan önce ve sonra 4 rekât revatip sünnettir. Şafi’de 2 rekât tır. Sabah namazının sünneti o günkü öğle vaktine kadar kaza edilebilir. Nafile namazların evde kılınması daha faziletlidir. Nafile namazların bütün (Rekâtlarında) kıraat farzdır. Gündüz kılınan namazlarda 4, gece kılınan namazlarda 8 rekâttan fazla bir selamla kılmak mekruhtur. Nafile namazlarda mutlak niyet yeterlidir. Nafile namazlar sabah sünneti hariç oturarak kılınabilinir. Teravih Namazı Teravih, terviha kelimesinin çoğulu olup rahatlatmak, dinlendirmek gibi anlamlara gelir. Teravih sünneti müekkededir. Ramazan ayının sünnetidir. Yatsıdan sonra vitirden önce kılınır teravihin cemaatle kılınması kifai sünnettir. Teravih’in 20 rek’at olduğunda görüş birliği varken 8 rekât olduğu da iddia edilir. Hz. Ömer Ubey b. Ka’bı teravihi cemaatle kıldırması için görevlendirmiştir. Revatip Sünnetler: Bir vakte munhasır kılınan nafile namazlara denir. Reğaip Sünnet: Revatip sünnetler dışındaki nafile namazlar reğaip sünnet diye adlandırılır. Bunlar gönüllü olarak kendiliğinden kılındığı için gönüllü (Tetavvu) namazlar veya arzuya bağlı namazlar olarak da adlandırılır. Teheccüt Namazı: Hem uyumak hem de uyanmak anlamına gelir. Geceyi ihya için kılınan genel bir namazın adıdır. Kuşluk Namazı: Diğer adı “Duha” namazı olan, Peygamber’imizin kuşluk vaktinde namaz kılması ve tavsiye ettiği bir reğaib sünnet namazıdır. 38 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Evvabin Namazı: Tevbe eden sığınan anlamına gelir. 6 rekâtlık bir namaz olan evvabin namazı tek selam veya 3 selamla kılınır. Tahiyyatu’l- mescid: Mescidin selamlanması anlamına gelir. Hanefi ve Maliki’lere göre kerahet vaktinde camiye giren kişi bu namazı kılamaz. Şafi mezhebinde kılabilir. Cuma vakti hatip minberde iken bu namaz kılınmaz. Abdest ve Gusulden Sonra Namaz Kılmak, Reğaip sünnettir. Yolculuğa Çıkarken ya da Dönüşte Namaz kılmak: Yolculuğun selameti için yola çıkarken evde, dönüşte de mescitte kılmak. Hacet Namazı: Dünyalık her hangi bir sıkıntı ya da ihtiyaç halinde dua etmeden önce 4 rekât namaz kılmak. Birinci rekâtında Fatiha ve 3 kez Ayet’el-kürsi okunur. Diğer 3 rekâtlarda Fatiha ve bir kez İhlâs, Felak, Nas sureleri okunur. İstihare Namazı: Hayırlı olanı istemek anlamına gelir. İnsanlar kendileri için bir tercihte bulunacakları zaman 2 rekât namaz kılmak ve dua etmek Tevbe Namazı: Kişi günah işledikten sonra iki rekât namaz kılarak tevbe etmesidir. Tesbih Namazı: Tesbih Namazı 4 rekât olup Peygamberimiz amcası Abbas’a kılmasını tavsiye etmiştir. Asl olan tek başına kılmak eğer sehiv secdesini icap ettiren bir durum olursa sehiv secdelerini tesbihatsız yapar. Yağmur Duası: İstiska duası açık bir alana çıkılıp tevbe ve istiğfardan sonra yağmur yağması için dua etmektir. Kusuf ve Husuf Namazı Güneş tutulmasına kusuf, ay tutulmasına husuf denir. Güneş tutulduğu zaman ezansız, kametsiz iki rekât namaz kılınır. (cemaatle) İmam açıktan kıraat eder. Kusuf namazının sünnet olduğunda görüş birliği vardır. Husuf namazının sünnet olduğuna dair görüş birliği yoktur. Hasta Namazı: Hasta olan kişi ayakta namazını kılamıyorsa oturarak, oturarak da kılamıyorsa başıyla ya da gözüyle ima ile kılar. Hasta iyileştiği zaman kılamadığı namazlar 5’ten az ise kaza eder fazla ise kaza etmez ya da iskatı tavsiye eder. Yolcu Namazının Hükmü: Hanefilerin çoğunluğuna göre yolculuk orta bir yürüyüşle 3 günlük bir mesafeden ibarettir. Buna 3 konak yeri de denir. Sefer süresi 18 saat kabul edilmiştir. Mesafe olarak da 85-90 km. dir. Çağdaş İslam bilginleri bu ikisinden mesafe ölçüsünün daha objektif olduğu kanaatindedirler. Yolculuktaki ruhsat sebebi, yolculuğun meşakkat, telaş ve normal düzenin bozulmasını içerir. Bu sebeple dinimiz namazın kısaltılmasını (kasr) ve birleştirilmesini (cem) gibi kolaylıklar sunmuştur. Bu tür kolaylıklar daha çok zamana mebnidirler. Yolculuk, tatil, iş, güvenlik olmak üzere üç türlüdür. İş ve güvenlik olan yolculuklarda bu ruhsatın kullanılacağı bunun dışındaki yolculuklarda ise kendi insiyatifine kalmış bir şeydir. Ruhsatı kullanma kişinin kendi tercihinin eseri olacağından sorumluluk da kendisine aittir. Seferiliğin Hükümleri: Yolcu olan kişinin orucu tutmayıp daha sonra tutması mest üzerine meshin süresi 1 günden 3 güne ve 4 rekâtlı namazların 2 rekât olarak kılınmasına izin verilmiştir. Hanefiler namazı kısaltmanın vacip olduğu çünkü bu bir 39 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI ruhsat değil bir azimettir. Hz. Aişe namaz seferde farz kılındı, hazarda ziyadeleşti. Malikilere göre kısaltmak müekked sünnettir. Şafi ve Hanbelilere göre ruhsattır kişi serbesttir. Seferi bir kimse bir beldede on beş gün veya daha fazla kalmaya niyet ederse mukim olur. Şafi ve Malikilere göre 4 günden sonra mukim olur. Namaz cemaatle kılındığında mukim yolcuya, yolcu da mukime uyabilir. Yolcu mukime uyarsa tam kılar. Vatan-i Asli: Bir insanın doğup büyüdüğü içinde yaşadığı veya içinde barınmayı kastettiği yere denir. İş, görev sebebiyle veya yerleşmek üzere göçülünce yeni yer vatan-i asli olur. Eski yer bu vasfı kaybeder. Vatan-ı ikamet: Kişinin (Geçici olarak) 15 günden fazla kaldığı yerdir. Vatan-i sukna: Bir yolcunun 15 günden az kalmayı planladığı yere denir. CEM Cem bir araya getirmek toplamak demektir. Öğle ile ikindiyi öğle vaktinde, akşam ile yatsıyı akşam vaktinde kılmak cem’i takdim, öğle ile ikindiyi ikindi vaktinde, akşam ile yatsıyı yatsı vaktinde kılmak cem-i te’hirdir. Âlimler Arafat ve Müzdelife için görüş birliğindedirler. Hanefi mezhebi bu iki yerin dışında cem’i caiz görmezler. Bununla birlikte yolculuk veya yağmur gibi bir mazeret olduğu zaman manevi cem’de dediğimiz biri vaktin sonu diğeri de vaktin ilkinde kılınan şekli cem ya da cem’i muvasala, cem’u fiil denilen cem’i kabul kabul ederler. Bu gerçek anlamda cem değil fiil birleşmesidir. Arafatta bir ezan ve iki kametle öğle ve ikindi namazı, bir ezan bir kametle akşam ve yatsı namazı birleştirilir. Cem’i Gerekli Kılan Sebebler: 1-) Yolculuk: Hanefiler dışındaki âlimler yolculuğu mazeret kabul etmişlerdir. 2-) Yağmur, Çamur, Kar, Dolu: Maliki, Şafi ve Hanbeli için bir mazeret kabul edilmiş. ve namazı evde değil de mescitte cemaatle kılmayı şart koşmuştur. 3-) Hastalık: Şafiler’e göre cem caiz değildir. 4-) İhtiyaç: Hanbeliler sıkıntı ve ihtiyaç halinde cem’i caiz görürler. Ebu Yala: Cumayı veya cemaatle namaz kılmayı engelleyen her mazeret cem’i caiz kılar. İbazi Mezhebi: Namazın vaktinde kılınmasına engel olan her mazeret cem’i caiz kılar. 5-) Meşğuliyet Mezheplerin Cem Konusunda Farklı Düştükleri Üç Nokta 1-) Cem hususundaki hadislerin farklı yorumlanması, 2-) Diğer yerlerdeki cem’i Arafat’a kıyas olur mu olmaz mı? 3-) Namazların müşterek vakitleri olur mu olmaz mı? Not: Şiiler genelde namazı cem ile kıldıkları için onların namazı üçe indirdikleri zannedilir. Sonuç olarak olağan durumlar için beş vakit namazın vakitlerine titizlikle uyulması kuraldır. Ancak bazı özel durumlarda cem ruhsatı tanınmış olmaktadır. 40 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Cem Yapılırken Dikkat Edilecek Hususlar Sabah namazı hiçbir şekilde cem yapılmaz. Cem’i takdimde sırayı gözetmek gerekir. Önce öğle namazı sonra ikindi namazı kılınmalıdır. Korku Namazı: Çoğu fakihler düşman saldırısı gibi ciddi bir durumda cemaatin ikiye ayrılarak imamın arkasında farz bir namazı nöbetleşe kılmaları demektir. Namazların Kazası: Bir namazı vaktinde kılmaya eda, vaktinden sonra kılmaya kaza denir. Vaktinde kılınamayan namaza faite çoğulu fevait denir. Hz. Peygamber unutmak ya da uyuya kalmak gibi bu iki sebepten dolayı namazın kaza edileceğini söylemiştir. Namazı kasten kılamayanların o namazı kaza etme imkânlarının olmadığı bilinir. Tevbe ve istiğfar etmeleri gerekir. Farz ve vitir namazı kaza edilir. Sabah namazının sünneti farz ile birlikte kılınamamışsa Öğle namazına kadar kılınabilir. Öğle namazının ilk sünneti farzdan önce kılınmamışsa, farzdan sonra, son sünnetten önce kılınması uygun görülmüştür. Ancak sünnetin yeri iki defa değişmemesi için kılınamayan ilk sünneti son sünnetten sonra kılmak daha güzeldir. Beş vakit namaz süresince baygın ve hasta olan kimseden namaz düşer. Kaza Namazının İfasıi: Hanefiler’e göre kazaya kalmış bir namaz vakti içinde nasıl eda edilecekse öylece kaza edilir. Seferde kazaya kalan bir namaz hadarda bile olsa seferi hükmü ile kılınır. Mukim iken kazaya kalan bir namaz seferde kaza edilmek istenirse yine tam kılınır. Şafi ve Hanbeliler bunun tam zıddını savunurlar. Yani kaza edilirken kaza edileceği mekân ölçü alınır. Kaza edilirken gizli okunan namazlar gizli, açık okunan namazlar açıktan okunur. Açıktan okunan namazlar tek başına kılınırken tercihe bırakılır. Tertip Üç Durumda Düşer: 1-) Kazaya kalan namazların vitir dışında 6 vakit ya da daha fazla olması 2-) Vaktin hem kaza hem de vakit namazı kılmaya yetmeyecek kadar dar olması 3-) Vakit Namazın kılınışı sırasında kaza namazları hatırlamaması mekruh vakitlere girmemek şartıyla sabah ve ikindi namazından sonra da kaza kılınabilir. Kaza Namazına niyet Getirmek Niyet: “Vaktine yetişip de kılamadığım son ………….. namazı kılmaya” diye niyet edilir. Mübarek Gün Ve Geceler: Reğaip: Recep ayının ilk Cuma gecesidir. Mirac: Recep ayının 27. gecesidir. Beraat: Şaban ayının 15. gecesidir. Kadir: Ramazan ayının 27. gecesidir. Secdeler İle İlgili Meseleler: Sehiv Secdesi: Sehiv yanılma, unutma ve dalgınlık gibi anlamlara gelir. Namazın vaciplerinden birini terk ya da tehir halinde gerekir. Sehiv secdesi Hanefilere göre vaciptir. Yapılmazsa günah olur. Ebu Hanife ve Ebu Yusuf’a göre her iki tarafa selam verildikten sonra sehiv secdesi yapılır. İmam Muhammed’e göre ise yalnızca sağa 41 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI selam verildikten sonra sehiv secdesi yapılır. İmam olan kişi için İmam Muhammed’in görüşü, tek başına namaz kılan kişi için ise diğer ikisinin görüşü mezhepçe kabul gören görüştür. *Şafi ve Hanbeli mezhebine göre selamdan önce yapılır. İmam’ı Malik ziyade bir fiil işlenmişse selamdan sonra eksik bir fiil işlenmişse selamdan önce yapılır. Sehiv secdesini yaptıktan sonra son oturuşta Tahiyyatı okumak ve selam vermek vaciptir. Sehiv Secdesi Yapılacak Tahiyyatta Salavat Okuma Yeri: Hanefi fakihlerinden Kerhi: Salavat duaları sehiv secdesinden sonraki teşehhütte okunur. Tahavi: Salavat duaları selam bulunan her teşehhütte okunur. İmam hakkında Kerhi’nin görüşü, münferid hakkında da Tahavi’nin görüşü isabetlidir. Sehiv Secdesini Gerektiren Haller Tedarik: Namazın farzlarından biri yapılmadığı zaman bunu namaz içinde telafi etmeye denir. Böyle bir telafide sehiv secdesi gerekir. Farz tehirinde vacibin terk ve tehirinde sehiv secdesi gerekir. Vacibi kasten terk eden kişiye genelde sehiv secdesi gerekmez. Ancak Fatiha’yı okumama veya ilk oturuşu terk etme halinde gerekir. Farzın Namaz İçinde Telafi Edilmesi: Rükûda hatırlanan kıratın telafisi mümkündür. Birinci secdede iken rükûya varmadığını hatırlayan kimse ayağa kalkar ve rükûsunu iade eder. Bir kimse son oturuşu oturmadan beşinci rekâta kalksa, beşinci rekâtın secdesini yapmadığı müddetçe oturur selam verir, sehiv secdesi yapar. Eğer secdeyi yapmışsa artık farz diye kıldığı namaz nafileye dönüşür ve altıya tamamlar. Eğer ki son oturuşu yaptıktan sonra beşinci rekâta kalkmışsa secdeden önce hatırlarsa oturur sehiv secdesi yapar. Eğer secdesini yapmışsa altıya tamamlar 4 rekât farz, 2 rekât nafile kılmış olur. Sehiv Secdesi Gerektiren Durumlar 1-) Rüknün tekrarı 2-) Takdim ve tehir 3-) Ara verme 4-) Kıraat eksikliği ya da fazlalığı Not: Kişi Fatiha’yı sureden sonra 2. kez okursa sehiv secdesi gerekmez. Fatiha’yı son iki rekâtta iki kere okuması durumunda da gerekmez. Dört rekâtlık farzın ilk iki rekâtında bir şey okunmasa son iki rekâtta hem Fatiha hem de zammı sure okunur secde yapar. Bir kimse Fatiha’dan sonra zammı sure okumasa bunu secdeden önce hatırlarsa kıyama döner ve secde yapar. Bu hatırlamayı 3. rekâtta hatırlarsa 3. ve 4. rekâtlarda zammı sureyi açıktan okur. 5-) Gizli okunacak yerde açık, açık okunacak yerde gizli okursa sehiv secdesi yapar. 6-) Fatiha’dan önce yanlışlıkla sure okunursa secde yapar. 7-)Kunut okumadığını secdeden önce rükûda hatırlasa bile dönüp iade etmez secde yapar. Dört rekâtlı farzın son iki rekâtında Fatiha’dan sonra zammı sure okusa secde 42 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI gerekmez. Münferid olarak namaz kılan kişi açıktan ya da gizli okumasından dolayı secde gerekmez. Rükûda ve Secdede hata Tadil-i Erkâna uymamak secdeyi gerektirir. Not: Tadili erkân İmam Şafi ve Ebu Yusuf’a göre farzdır. Ka’de’de hata farz namazın ilk oturuşu yapmadan kıyama kalkan kişi oturmaya yakın ise oturur. Kıyama yakın ise kalkar. Sonunda secde yapar. İlk oturuşu oturmada kıyama kalkan daha sonra oturuşu terk ettim diye otursa farz olan kıyamı terk ettiği için namazı ifsad olur. Bu mesele farz namazlar için geçerlidir. Tahiyyat’ı terk etmek birinci oturuşta Ebu Hanefi’ye göre teşehhüte bir harf bile eklenecek olsa sehiv secdesi gerekir. Not: Namazda Tahiyyat, salavat ve zikirlerin açıktan okunması sehiv secdesi gerektirmez. Birinci oturuşta İmam teşehhüdü tezce bitirip üçüncü rek’ata kalksa kişi teşehhüdü okur sonra kalkar. Birinci oturuşta tahiyyatın tekrarı sehiv secdesi gerektirir. Son oturuşta tahiyyat 3-4 kez tekrarlansa secde gerekir. * Öğle namazının ilk oturuşunda tamamladım zannıyle selam verdikten sonra halen iki rekât kıldığını anlayan kişi kalkıp namazını tamamlar sonra secde yapar. İmama sonradan yetişen kimse unutarak imam ile birlikte selam verecek olsa yaptığı selamdan dolayı secde gerekmez. Sehiv secdesi yapması gereken bir kişi bunu unutsa konuşmadığı ve mescitten çıkmadığı müddetçe sehiv secdesi yapabilir. Mesbuk: İmamın secdesine iştirak eder. Eğer mesbuk kalktıktan sonra imam sehiv secdesine gitse mesbuk imamın secdesine iştirak eder. Mesbukun eksik rekâtlarını tamamlarken bir durumla karşılaşsa kendi başına sehiv secdesi yapar. Muktediye kendi sehvinden dolayı sehiv secdesi gerekmez Sehiv secdesi yapmakta olan imama uymak caizdir. İmam ile cemaat üç mü, dört mü kıldık diye ihtilaf etseler imam sözünde emin ise söz imamındır. Eğer imam emin değilse söz cemaatindir. Eğer ihtilaf cemaat arasında ise söz imamın tarafına aittir. İmamlara Özel Durumlar: 1-) Hanefiler bayram ve cuma namazlarında kargaşayı önlemek için sehiv secdesini yapmamayı daha evla görmüşlerdir. Bayram namazlarının tekbirlerini terk etmek sehiv secdesi gerektirir. 2-) Fatiha kısmen gizli okunsa açıktan okunması hatırlansa Fatiha yeni baştan açıktan okunur. 3-) İmam sabah namazında Fatiha’yı gizliden okuyup daha sonra bu durumu fark etse Fatiha’yı yeniden okumaya gerek yoktur. 4-) İmam teravih namazında gizli okusa sehiv secdesi gerekir. 5-) Bir kimse açıktan okunan namazı ilk iki rekâtında kıraat etmese son iki rekâtta açıktan okur ve sehiv secdesi yapar. Bir kimse geceleyin, gündüze ait bir namazı imam olarak kaza etse sehven açıktan okusa ya da gündüz geceye ait bir namazı imam olarak kaza etse ve sehven gizli okusa sehiv secdesi gerekir. 6-) İmam ile birlikte gündüz nafile namaz kılınsa ve açıktan okunsa ya da imam ile gece nafile namaz kılınıp gizli okunsa sehiv secdesi gerekir. 43 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI b-)Tilavet Secdesi: Eğer secde ayetini dinleyen kişi Arapça telaffuzda secde ayetinin geçtiğini bilmezse secde gerekmez. Ancak lafızdan ya da anlamdan secde edilmesi gerektiğini anlayan kişi secde eder. Âlimlerin çoğu tilavet secdesinde abdesti şart koşmuştur. Hanefiler’e göre Tilavet secdesi vacip, diğer üç mezhebe göre sünnettir. Secde Ayetleri: el A’raf, er-Ra’d, en-Nahl, el -İsra, el-İnşikak el-Alak, el Meryem, elHacc, el-Furkan, en-Neml, es-Secde, Fussilet, Sad. c-) Şükür Secdesi: Bir nimetin kazanılmasında ya da bir musibetten kurtulma durumunda tekbir alınıp secdeye gitmek ve secdede Allah’a hamd ve şükür yapmak anlamına gelir. Cenaze Namazı Muhtazar: Son nefesine yaklaşmış ve ölmek üzere olan kişi. Meyyit: Ölen kişi (Çoğulu) mevta Techiz: Ölü için genel olarak yapılması gereken hazırlıklar. Gasil: Ölünün yıkanması Tekfin: Kefenlenmesi Tedfin: Kabre konulması Telkin: Muhtazarın yanında Kelime-i tevhid demek olduğu gibi sorulması muhtemel soruları da ölüye hatırlatma anlamına gelir. Taziye: Baş sağlığı dilemek. Yukarda sayılan görevleri yerine getirmek farzı kifayedir. Yıkamadan önce ölünün yanında Kur’an okumak mekruhtur. Yıkama bitinceye kadar “Gufraneke ya Rahman” denilmelidir. Namazı bilmeyecek yaşta olan çocuklara abdest vermek gerekmez. Ölünün saçı sakalı taranmaz, saçları ve tırnakları kesilmez, sünnet olmamışsa sünnet edilmez. Yıkandıktan sonra kurulanır. Yıkayan kişi abdestli olmalıdır. Bir kadın vefat eden kocasını yıkayabilir. Çünkü kadın iddet bekleyeceğinden nikâh düşmemiştir. Fakat erkek, ölmüş karısını yıkayamaz. Nikâh düşmüştür. Erkeklerin arasında ölmüş bulunan bir kadının orada bir mahremi varsa teyemmüm verir. Yoksa yabancı bir erkek teyemmüm verir. Buluğ çağına ermemiş erkek çocuğu kadın, kız çocuğunu da erkek yıkayabilir. Erkek mi kadın mı olduğu belli olmayan (Hunsa-i Müşkül)öldüğü zaman yıkanmaz, teyemmüm verilir ve kadın gibi kefenlenir. Suda boğulmuş kimse suyun içinde üç defa hareket ettirilerek yıkanmış olur. Gayri müslim ölürse dindaşlarına verilir. Eğer dindaşları yoksa sünnete uyulmaksızın yıkanır, kefenlenir ve gömülür. Düşük neticesinde doğan çocuk bir bez parçasına sarılarak gömülür. Yıkanması gerekmez. Ölmüş bir Müslümanın başı ile birlikte vücudunun çoğu bulunuyorsa yıkanır. Fakat başsız vücudun yarısı telef olmuşsa yıkanmaz, kefenlenmez ve namazı kılınmaz. Kefene sarıldıktan sonra ölüden çıkacak bir sıvı veya benzeri şeyler artık yıkanmaz öylece gömülür. 44 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Cenazenin Kefenlenmesi Erkeğin kefeni, biri gömlek (Kamis) , biri etek (İzar), biri de sarg-ı bürgü (Lifafe) olmak üzere üçtür. Hanefi mezhebine göre geriye mal bıraksın veya bırakmasın kadınların kefeni kocaya aittir. Ahidname: Ölünün alnına, sargısına veya kefenine yazılan (İman üzere sabit olduğu) mukaddes kelimelere denir. Cenaze Namazında niyet şarttır. Kadın, erkek veya çocuk olduğu belirtilir. (Tayin) Bu durumu bilmeyen kişi “ Üzerine imamın kıldığı kişi “ diye niyet eder. Cenaze Namazının Rukunları: 1-) Kıyam 2-) Tekbir. Cenaze Namazının Sünnetleri: ise hamd ve sena etmek, salat ve selam getirmek, hem ölüye hem diğer müslümanlara dua etmek. İftitah tekbiri dışında üç tekbir daha vardır. Cenaze namazını caminin içinde mazeretsizkılmak tenzihen mekruhtur. Hanefiler cenaze namazında kıraat olarak Fatiha suresini okumayı mekruh saymışlardır. Şafi ve Hanbeliler’e göre Fatiha’yı okumak bir rükündür. Cenazeye İlişkin Bazı Hususlar: Genel olarak namazın mekruh olduğu vakitlerde cenaze namazı kılmak da mekruhtur. Hanefi ve Malikiler gaip üzerine cenaze namazını caiz görmezler. Hz. Peygamberin Necaşi’nin namazını gıyabında kıldığı için İmam Şafi gaip üzerine cenaze namazını caiz görür. Namazı kılınmayarak gömülmüş olan bir cenaze henüz dağılmamışsa kabrin üzerine namaz kılınır. Diri olarak doğduğu bilinen bir çocuk yıkanıp namazı kılınır. Ölü olarak doğarsa yıkanır, fakat üzerine namaz kılınmaz. Bir ölü yıkanmadan kefenlenmişse ya da bir yeri yıkanmayıp unutulmuşsa kefen açılır ve yıkanır. Kabre konulup üzerine toprak atılmadığı müddetçe hüküm böyledir. Toprak atıldıktan sonra kabirden çıkarılması haramdır. Kimlerin Cenaze Namazı Kılınmaz Ebu Yusuf’a göre intihar edenin cenaze namazı kılınmaz. Anasını veya babasını kasten öldüren kimselerin de cenaze namazı kılınmaz. Çatışma esnasında ölen eşkıyanın cenaze namazı kılınmaz. Mürtedin cenaze namazı kılınmayacağı gibi müslüman mezarlığına da defnedilmez. Cenazenin Taşınması Cemaati çok olsun diye namazı geciktirmek mekruhtur. Cenazenin arkasından yürümek daha faziletlidir. Cenaze omuzdan inmeden cemaatin oturmaları mekruhtur Cenaze indirildikten sonra ayakta durmak da mekruhtur. Kabrin lahit ya da şak yapılması hoştur. Cenazeyi kıble tarafından kabre indirmek müstehaptır. Kur’an Okuma ve Telkin Cenaze gömüldükten sonra üzerine Mülk, Vakıa surelerini okumak müstehaptır. Telkin Âlimlerin çoğunluğu ölümden sonraki telkini meşru görmemişlerdir. Hanefi Mezhebinde mükellef için telkin meşru görülmüştür. Bir kimse falan zat beni yıkasın, namazımı kıldırsın veya beni kabre koysun diye vasiyet ederse yerine getirmek velinin iznine bağlıdır. Kişinin vefat etmeden önce kefen ya da kabir hazırlaması caizdir. 45 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Taziye Taziyenin, evin önünde, kabristanda veya 3. günden sonra yapılması mekruh görülmüştür. Ancak duymayan ya da aynı yerde oturmayanlar müstesna. İSKAT VE DEVİR İskat: Namaz, oruç, kurban, adak, kefaret gibi borcu olan mevtalar için fakirlere sadaka, fidye verme işlemini ifade eder. Hanefi fakihlerin oruç yerine fidyenin ödenmesine misli gayri ma’kul ile kaza. İhtiyarlık ve iyileşme ümidi olmayanların tutamadığı oruç yerine fidye vermeleri caizdir. Bu görüşe kıyas yapılarak mazeretsiz olarak tutulamayan ve kaza edilemeyen oruçlar için de fidye verilebileceğini ileri sürerler. Namazı da oruca kıyas ederek mazeretsiz kılınamayan namazların kaza edilmemesi veya edilmişse borçtan düşüp düşmediği belli olmadığı için özellikle Hanefi fıkıhçılarından Muhammed eş-Şeybani namaz için de iskat olabileceğini savunur. Şehitlere Ait Hükümler: Allah yolunda canını veren kimseye şehit denir. Şehit denilmesinin üç sebeb-i hikmeti vardır. 1-) Bu kişinin cennete gireceğine şahitlik edilmiştir. 2-) Ölümü anında bir kısım rahmet melekleri hazır bulunmuştur. 3-) Allah’ın manevi huzurunda hazır olarak rızıklandırılacaklardır. Bir Hadis-i Şerif’te canı, malı ve namusu için ölen kişinin şehit olduğu belirtilir. Şehitlerin Kısımları: 1-) Hem dünya hem ahiret şehidi (Hükmi Şehit) Allah yolunda öldürülenler. (Hz. Osman) 2-) Sadece dünya şehitleri. Kalbinde nifak bulunan ancak dış görünüşü müslüman olup kafirler tarafından öldürülen kimselerdir. Şehit muamelesi görür. 3-) Sadece Ahiret şehidi. Allah yolunda savaşırken almış olduğu bir yaradan Dolayı hemen değil de daha sonra ölen kimsedir. (Hz. Ömer) ORUÇ: 11 Gazzali, orucu, avam orucu, havas orucu ve ehassül-havas orucu diye üç kısma ayırır. Oruç Farsça’daki ruze kelimesin Türkçeleşmiş şeklidir. Arapçası savmdır. Manası: Bir şeyden uzak durmak, engellemek anlamındadır. Oruç Peygamberimizin hicretinden bir buçuk sene sonra Şaban ayının onuncu günü farz kılınmıştır. Reyyan adlı kapı cennetin oruçluların girmesi için tahsis edilmiş bir kapıdır. Farz Oruç: Ramazan ayı orucu, kefaret orucu, Ramazan orucunun bozulması sebebiyle tutulması gereken kefaret orucu, zıhar, kaza ile adam öldürme, hacda ihramlı iken vaktinden önce tıraş olma ve yemin kefareti için tutulan oruçlar da farz oruçtur. 11 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 1 SHF: 379-417 46 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Vacip Oruç: Nezir: (adak) kişinin dinen yükümlü olmadığı bir ibadeti yapmayı kendisi için bir yükümlülük haline getirmesidir. Nezir orucu belirli bir gün için belirlenmişse o günde tutmak vaciptir. Başlanmış nafile bir orucu bozmanın kazası da vaciptir. Nafile Oruç: Farz ve vacip dışında tutulan bütün oruçlar Oruç Tutmanın Mendup Olduğu Günler: Şevval Orucu:6 gün oruç tutmak müstehaptır. Ramazanın hemen ardından tutulması faziletli görülür. Aşure Orucu: Peygamberimiz Muharrem’in 10. günü yani Aşure günü oruç tutmuş ve tavsiye etmiştir. Yalnızca Aşure günü değil de bir gün sonra ya da bir gün önce ile birlikte tutmak. Her ay 3 Gün Oruç Her kameri ayın 13,14 ve 15 nci günlerinde oruç tutmak müstehaptır. Ayın bu üç gününe Eyyam bid’i denir. Pazartesi, Perşembe Orucu: Peygamberimiz tutmuş ve tavsiye etmiştir. Çünkü insanın ameli bu günlerde Allah’a arz edilir. Zilhicce Orucu: Hacda olmayanların Zilhicce ayının ilk dokuz günü oruç tutmaları müstehap görülmüştür. Haram Aylarda Oruç: Haram aylar olarak anılan Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep aylarında perşembe, cuma ve cumartesi günleri oruç tutmak müstehaptır. Şaban Orucu: Hz. Peygamber en çok nafile orucunu Şaban ayında tutmuştur. Şafi mezhebinde Şaban ayının ikinci yarısında oruç tutmak haram sayılmıştır. Davut Orucu: Peygamberimiz tarafından Savm-ı Davut diye nitelendirilen gün aşırı oruç tutmak ve Peygamber’imiz en faziletli oruç diye nitelendirmiştir. Oruç Tutmanın Yasak Olduğu Günler: Ramazan Bayramının 1. günü, Kurban Bayramının 1, 2, 3 ve 4. günleri oruç tutmak haramdır. Hayız ve Nifas halinde kadınların oruç tutmaları haramdır. Yalnızca Aşure günü oruç tutmak mekruh görülmüştür. Sadece cuma, cumartesi, Nevruz ve Mihrican günlerinde oruç tutmak tenzihen mekruhtur. Şaban ayının son günü şek günü oruç tutmak tahrimen mekruhtur. Savm-i Visal: İki ya da daha fazla günü iftar etmeden oruçlu geçirmek mekruh sayılmıştır. Orucun Ruknü: İmsaktır. Yememek La cinsi temas. Orucun Vucup Şartı: Ramazan vaktinin girmesi. Ru’yeti Hilal Hilalin görünmesi, hilalin görülme vakti âlimlerin çoğunluğuna göre gündüz değil gecedir. Ebu Yusuf zevalden sonra görülen hilali sonraki geceye önce görülen hilali de önceki geceye ait saymıştır. Hilalin güneş battıktan sonra görülmesi kameri takvime göre içinde bulunulan ayın sonunu, bir sonraki ayın başlangıcını gösterir. Dünyanın yuvarlak olması hasebiyle hilalin bir yerde görülürken başka bir yerde görülmemesi ihtilafi metali’ye itibar edilip edilmemesine dair İmam Şafi itibar edilmesi gerektiğini yani namaz vakitlerine (Güneşin Hareketlerine) kıyas etmiştir. 47 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Ayın ilk kez görüldüğü yerle son kez görüldüğü yer arasındaki zaman farkı 9 saattir. İlk dönemden beri âlimler ihtilafi metaliye açıkgözle mi ya da astronomik bilgilerle mi olacak. Klasik dönem fakihleri rü’yeti hilal tartışmasında kamu otoritesinin (Hâkim) Diyanet İşleri Başkanlığının temel alınması gerektiğini savunurlar. Orucun Yükümlülük Şartları: Akıl-baliğ ve Müslüman olmak. Orucun Edasının Şartları: Hasta, yolcu ve özürlü olmamak. Oruç Tutmayı Mubah Kılan Mazeretler 1-) Sefer: Yolculuğa çıkan kişi geceden niyet etmiş olsa bile orucu bozabilir. 2-) Hastalık: Oruç tutamayacak derecede hasta olan ve oruçlu iken hastalanan kimseler orucunu bozabilir. 3-) Gebelik ve Çocuk Emzirme: Gebe ve emzikli kadınlar kendilerine ya da çocuklarına bir zarar geleceğinden endişe ederlerse oruç tutmayabilirler. 4-) Yaşlılık: Yaşlı ve iyileşme ümidi olmayan hastalar tutamadıkları oruç günü için birer fidye verir. 5-) İleri Derecede Açlık ve Susuzluk. Bir kimse açlıktan ya da susuzluktan helak olacağını ya da sağlığının bozulacağını düşünüyorsa orucunu bozması caizdir. Ölüm tehlikesi varsa oruç haramdır. 6-) Meşakkat bir İşte Çalışmak: Bir kimse işinden ayrıldığı zaman geçim sıkıntısı çekecekse oruç tutmayabilir. Bu kimseler imkân bulurlarsa kaza ederler bulamazlarsa fidye verirler. Orucun Geçerlilik Şartları: Oruca niyet etmek ve orucu bozacak şeylerden kaçınmış olmak şarttır. Niyet Şarttır. Şafiler ve Malikiler niyeti rükün sayarlar. Niyet kalp iledir dil ile söylemek menduptur. Niyetin Vakti: Her türlü oruç için en faziletli vakit sabah namazından önceki vakittir. Hanefiler gün batımından ertesi günün kuşluk vaktine kadar niyet edilebilir. Özellikle nafile oruçlar zevale kadar niyet edilebilir. Şafilere göre Ramazan, kaza ve adak orucuna geceden niyetlenmek şarttır. Zimmette sübut bulmuş oruçlara ise en geç imsak vaktine kadar niyet edilmiş olması ve orucun belirlenmesi gerekir. (Orucun kazası gibi) Niyetin Şekli: Mesela yarın oruç tutmaya veya yarınki günün orucunu tutmaya diye niyet edilir. Ramazan orucu için her gün ayrı ayrı niyet gerekir. Niyetten hemen sonra yasaklar başlamaz. Oruca niyette tereddüt olsa ya da niyet bir şartta bağlansa şart gerçekleşmedikçe niyet yerine gelmez. Ramazan gününde hangi oruca niyet edilirse edilsin bu tuttuğu oruç Ramazan orucudur. Hem kefarete hem de nafileye niyet eden oruçlunun niyeti daha kuvvetli olan kefaret yerine geçer. Sahura kalkmak niyettir. Kaza orucuna niyet “Kazası gereken en son oruca”diye niyet edilir. Oruçlu İçin Müstehap Olan Şeyler: Sahuru mümkünse fecre yakın bir zamanda yapmak, iftar yemede acele etmek, cünüp olarak sabahlamak caiz ise de temiz olarak 48 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI ibadete başlamak efdaldir. Oruçlunun sözlerine dikkat etmesi, mümkünse Kur’an tilaveti ile vakit geçirmek ve ilmihal bilgisiyle meşgul olmak. İtikâf: Bir mescitte ibadet niyeti ile ve belirli kurallara uyarak inzivaya çekilmek demektir. Ramazanın son on gününde Peygamber’imizin itikâf’a girdiği söylenir. İtikâf bir an bile olur. Orucun Mekruhları: Bir şeyi tatmak ve çiğnemek insanın eşine sarılması, onu öpmesi mekruh sayılır. Serinlemek amacıyla duş almak, kan aldırmak mekruhtur. Orucu Bozan Şeyler: 1-) Kaza Ve Kefareti Gerektiren Durumlar: Cinsel ilişki, Hanefiler yeme içmeyi de kefaret sebebi sayarlar) 2-) Sadece Kazayı Gerektiren Durumlar: Hanefi Fakihleri beslenme amacı taşımayan, yenilip içilmesi mütat olmayan, insan tabiatının meyletmediği şeylerin yenilip içilmesi halinde orucun bozulacağı ancak kazasının gerekli olacağını bildirirler. Şehvetin normal cinsel birleşme dışında tatmin edilmesinin de aynı kapsamda değerlendirileceğini belirtmişlerdir. Ağza giren kar ve yağmur damlasını Kasten yutanların orucunun bozulacağı ve kazası gerekir. Kasten ağız dolusu kusma, bayılma ve delirme, abdest alırken ağza su kaçırmak, hata ile yiyip içmek Şafi mezhebinde orucu bozmaz. Sabah vakti girdiği halde vakit var diye yemek ya da vakit girdi sanarak iftar etmek, unutarak bir şey yedikten sonra orucum bozuldu zannı ile yemeye devam etmek, yemek yerken imsak vaktinin girdiğini anlayan kimse yemeye devam ederse Hanefiler’e göre kefaret gerekir. İlaç Kullanmanın ve İğne Yaptırmanın Hükmü: 1-) Ağızdan alınan her türlü ilaç orucu bozar. 2-) Buruna damlatılan ilaç boğaza ulaşırsa orucu bozar. Bu organlara konan ve tamamen tedavi amaçlı ilaç ve damlalar ise orucu bozmaz. İğne: Ebu Hanefi’ye göre tabi yollar dışında da olsa vücuda bir şey girmesi orucu bozar. İğne veya damar yoluyla alınan ilaç, serum veya aşı vücudun içine akıtılmış olmakta ve bütün vücuda yayılmaktadır. Bu sebeple gerek ağızdan gerekse iğne ile zerk edilmiş olsun Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre orucu bozmayacağıdır. Eskiden Fetvahane daha sonra 1948 yılında Ezher Üniversitesi fetva komisyonu tabii delikler dışından vücuda giren bir şeyin orucu bozmayacağını belirtmişlerdir. Ramazan Orucunun Kazası: Ramazan orucu kefaret, adak veya başlanıp bozulmuş olan nafile orucun kazası yasak günler hariç her zaman yapılabilir. Şafi mezhebine göre gelecek Ramazan’a kadar mutlaka kaza edilmelidir. Aksi takdirde kaza + fidye vermek zorunda kalınır. Kefaret Orucu: Ramazan’da kasten orucu bozmak kefaret gerektirir. Kefaret: İki ay peş peşe oruç tutmak, 60 fakiri doyurmak, köle azat etmek. Hanefiler kefaret ödemede tertibi şart görürler. Niyet edilmeden tutulan orucu bozmakla kefaret gerekmez. Fidye: Şeyh-i fani olan yaşlı, hasta ya da çok zor bir işte çalışan kimsenin tutamadığı gün sayısınca birer fitre vermesine denir. Fidye, fakir doyumluğu olan buğday 49 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI cinsinden yarım sa, arpa ya da kuru üzüm cinsinden tam sa’ vermektir. Oruç fidyesi tutarı ile Sadaka-i fıtır fidyesi tutarı birdir. Iskat-ı Savm: Birinin sağlığında iken tutamadığı oruç borcunun fidye yoluyla telafi edilmesidir. Iskat-ı savm mükellefin oruç borcunun vefatından sonra fidye ödenerek düşürülmesi demektir. ZEKÂT12 Zekât: Kelime anlamı artma, çoğalma, arıtma ve berekettir. Doğru söylemek, sözünü tutmak anlamına gelen sıdk kökünden alınmış olan Kur’an ve Sünnet’te sadaka olarak kullanılmıştır. Kur’an’ı Kerim’de zekât iki yerde sözlük anlamında (Kehf: 81Meryem: 13) otuz ayette de terimsel anlamda kullanılmıştır. Hicretin 2. yılında oruçtan sonra farz kılındı. Zekâtın vucup sebebi zenginliktir. Nisab: Zenginliğin en alt sınırıdır. Zekâtın ruknü zekât miktarını çıkartmak ve onu hak sahiplerine temlik ve teslim etmektir. Zekât müslüman, hür, akıllı, baliğ, tabi ihtiyaçlardan fazla mala sahip olan ve bir sene üzerinden geçmesiyle o kimseye farz olur. Bu farzın sahih olabilmesi için ehline verilmesi ve niyet edilmesi gerekir. Zekâtın Yükümlülük Şartları a-) Mükellef ile ilgili Şartlar: Çocuk ve akıl hastalarının öşür denen toprak ürünleri zekâtından sorumlu olduklarında görüş birliği vardır. Kabul gören görüşe göre akıl hastası ya da çocuğun malından velisi zekâtı verir. b-) Mal İle İlgili Şartlar: Bir malın zekâta tabi olabilmesi için tam mülk olma artıcı özelliğe sahip olma nisaba ulaşmış olma, tabi ihtiyaçlardan fazla olma gibi şartların arandığı görülür. 1-) Tam Mülkiyet: Mükellefin fiilen elinde ve tasarrufunda olmak demektir. Elde bulunmayan ve ele geçeceği umulmayan malda zekât yoktur. Şafilere göre mal ele geçince tüm biriken zekât borçlarının hepsini verir. Kadın mehrini (Vadeli) almadıkça ona zekât yoktur. Borçlu borcuna karşılık malından dolayı zekât mülkiyeti olmaz. Rehin alarak verilen malda da zekât yoktur. Satın alınıp da teslim alınmamış mal zekâta tabidir. Malı yanında olmayan yolcu zekâtla mükelleftir. Alacağın Zekâtı: Alacaklar iki ana grupta değerlendirilir. Tahsil edileceği umulan alacaklar. Zekâta tabidir. Tahsil edileceği umulmayan alacaklar, tahsil edilince zekâta tabidir. 2-) Nema: Sözlükte artmak, çoğalmak anlamına gelir. Hakiki Nema: Bir malın ticaretle, doğumla, tarımla artmasıdır. Takdiri Nema: Bir malın kendisinde potansiyel olarak mevcut olmasıdır. (Altın, gümüş, gibi) Beş sınıf mal zekâta tabidir 1-) Altın, para 12 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 1 SHF: 419-510 50 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 2-) Ticaret malları 3-) Toprak ürünleri 4-) Hayvanlar 5-) Define ve madenler. 3-) İhtiyaç Fazlası Olma. Mükellefin kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin temel ihtiyaç maddelerinin (havaic-i asliye) dışında olmasıdır. 4-) Nisab: Sözlükte “Sınır, işaret, asıl ve kök” anlamına gelen nisab kelimesinin terim anlamı zekâtın vucubuna alamet ve ölçü olmak üzere tespit edilen belirli bir miktardır. Mukadderatı Şer’iyye: Şeri’i belirleme, fakihler toprak ürünleri hariç zekâta tabi bütün mallarda nisabın şart olduğunda görüş birliğine varmışlardır. Gümüş: 200 dirhem, Altın 20 miskal, Hayvanlarda 5 deve, 30 sığır. 40 koyun. Ebu Hanefi’ye göre toprak ürünlerinin azı da zekâta tabidir. 5-Yıllanma: Malın üzerinden bir kameri yılın geçmiş olması (Havelen’ul- Havl) Mal-i Müstefad: Yeni kazanılan mal demektir. *Hanefilere göre bir malda zekâtın farz olabilmesi için o malın hem sene başında hem de sene sonunda nisaba ulaşmış olması şarttır. Şafi ve Hanbelilere göre nisabın bütün sene boyunca var olması şarttır. Mal-i Müstefad, Ticaret mallarının karları ya da hayvanların karı ise eldeki eski mala eklenir. Mali müstefad eldeki malın cinsinden değilse ayrı değerlendirilir. Mali müstefad ticari karlar ve hayvan ürünlerinin dışında fakat elde bulunan nisab miktarı malın cinsinden ise Hanefilere göre ana mal gibi işlem görür. 6-) Borç Karşılığı Olmama: Zekâta tabi olan malın borç karşılığı olmamasıdır. Fakihlerin çoğunluğu el-Emval-u batine (gizli mallar) adı verilen para ve ticaret mallarının zekâtında borcun etkili olacağında ittifak edilmiştir. El-Emval-u zahire (Açık Mallar) toprak ürünleri hayvanlar ve madenler de ise borcun zekâtın vucubuna mani olup olmadığında ihtilafa düşmüşlerdir. Hanefilere göre borçlar üç nevidir. a-) Şahıslara olan borçlar b-) Allah hakkı olan borçlar (Zekât) c-) Kullar tarafından istenmeyen fakat Allah için yerine getirilmesi gereken borçlar. (Nezir, kefaret) İlk iki grupta toplanan borçlar zekât mallarını düşürürse zekât gerekmez. Zekâtın Geçerlilik Şartları: 1-) Niyet: Fakihler zekât ibadetinin ifasında niyeti şart görürler. Hanefi ve Şafi’ye göre niyet ödeme, verme anında yapılmalıdır. Şafiler çocuk ve akıl hastasının mal varlığından veli ve vasilerin zekât ödemekle mükellef oldukları görüşündedirler. 2-) Temlik: Zekâtı ona ehil olanlara vermek yani onların mülkiyetlerine geçirmek şarttır. Zekât niyetiyle bir fakire yemek yedirmek zekât yerine geçmez ancak gıda maddesi verilebilir. * Camilere, okullara, köprü, çeşme gibi kurumlara zekât verilmezken yoksullara bakmak ve doyurmak için kurulan kurumlara zekât düşer. (Burada temlik dolaylıdır. ) Zekât usul ve fur’u ya verilmez. Alacaklı kişi “Sendeki alacağım sana zekâtım olsun” dese bu caiz değildir. 51 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Zengin zekâtını borçluya verecek, borçluda aldığı zekât malı ile borcunu ödeyecek. Zengin bir kişinin fakir karısı ya da fakir yetişkin bir oğluna zekât düşer. Zekâta Tabi Mallar: 1-) Altın ve Gümüş: Mübadele aracı olması bakımından nakit veya külçe altın ve 200 dirhem 561 gram gümüş, 20 miskal altında 80. 18 gram altına denk gelir. Altın ve gümüş nisabtan az ise nisabı tamamlamak için biri diğerine Hanefiler ’de eklenir, Şafiler ’de eklenmez. Altın ve gümüşten yapılan ziynet eşyası Hanefiler’e göre zekâta tabidir. Diğer üç mezhepte tabi değildir. Madeni kâğıt paralar altın, gümüş ve ticaret malları hükmündedir. 2-) Ticaret Malları: İslam bilginleri her çeşit ticaret eşyasının zekâta tabi olacağı görüşündedirler. Günümüz âlimleri para ve ticaret eşyasında da altını nisap ölçüsü olarak almışlardır. Ticaret mallarının üzerinden bir yıl geçince sene sonunda toplam eşya bedelinden zekât verilir. Hanefiler’e göre ticaret mallarının zekâtı hesap edilirken borçlar çıkartılır. Şafiler’de çıkarılmaz. 3-) Toprak Ürünleri: Toprak ürünlerinden alınan onda bir terimi öşür zekâtı Ebu Hanefi’ye göre bütün toprak ürünleri zekâta tabidir. Fakihlerin çoğunluğu toprak mahsulleri zekâtında da nisabın şart ve nisabın beş vesk (653 kg) olduğu yönündedir. Ebu Hanefi’ye göre ise toprak mahsullerinde nisab şartı aranmaz. Zekât Nisbeti: Toprak emek sarf edilmeyen yağmur, nehir, dere suyu ile sulanıyorsa 1/10; Kova, dolap, motor veya ücretle alınan su ile sulanıyorsa 1/20 dir. Zirai mahsullerin zekâtı sahiplerinin vefat etmesiyle uhdesinden düşmez. Toprak ürünlerinin üzerinden bir yıl geçmesi şart değildir. Öşür yükümlülüğü için akıl-baliğ şartı aranmaz. Mal sahibi hiçbir karşılık beklemeden (Meccanen) tarlasını ekilmek üzere birine verse, çıkan mahsulün zekâtını bu şahıs öder. Eğer arazi kiralanmışsa Ebu Hanefi’ye göre zekâtı mal sahibi, İmameyn’e göre kiracı öder. Arazi yarıcılık (Müzara) usulünce kiralanmışsa mahsul vergisi zekât Ebu Hanefiye göre mal sahibi, İmameyn’e göre mal sahibi ve ortak, hisselerine düşen zekâtı öderler. Zekâta tabi mahsul yetiştikten sonra satılırsa mal sahibinden, yetişmeden satılırsa alıcıdan zekât alınır. 4-) Bal ve Diğer Hayvan Ürünleri: Hanefi ve Hanbeliler balın zekâta tabi olduğunu diğer iki mezhebin ise aksi görüşte olması, esasen bundan kaynaklanır. 1/10 nisbetinde baldan zekât alınır. Baldan da 1/10 civarında toprak mahsulü çiçek tozlarından yapıldığı için nisabın aranmayacağıdır. 5-) Madenler ve Deniz Mahsulleri: Madenler yerden çıkarıldığı için fakihler onların da toprak ürünleri gibi zekâta tabi olduklarını düşünür. Rikaz: Fıkıh literatüründe madenleri diğer yer altı zenginliklerini ve yer altında gömülü olan antika, hazine ve benzeri eşyayı ifade eden bir kavramdır. Yer altında bulunan kıymetli eşya ve madenlerin nisbeti 1/5’tir. İmam-ı Şafi rikaz sadece gömülen kıymetli eşya diye vasfeder. a-) Mevat (İşlenmemiş, sahipsiz) topraklarda veya sahibi bilinmeyen topraklarda bulunmuş ise 1/5’i vergi 4/5’i bulan kimsenindir. Mülk arazide bulunmuş ise 1/5 ‘i vergi 4/5’i mülk sahibine verilir. 52 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI b-) Bulunan altın ve gümüş (Mühür, yazı gibi) taşıması halinde lukata hükmü uygulanır. c-) Bu nevi bulunan eşyada nisab aranmaz. d-) Bu nevi malın üzerinden bir yıl geçme şartı yoktur. Madenler Ebu Hanefi’ye ve arkadaşlarına göre katı olup eritilebilen ve dökümü yapılabilen altın, gümüş, demir, bakır gibi madenler vergiye tabidir. Eritilmeyen zümrüt, yakut, mermer, kireç ve katılaşmayan, petrol, civa gibi madenlerden vergi alınmaz; Şafiye göre sadece altın ve gümüş zekâta tabidir. Hanbeliler herhangi bir ayrım yapmadan yerden çıkan bütün madenleri zekâta tabi tutar. Madenlerin Nisbeti; Hanefiler’de 1/5 diğer üç mezhepte 1/40’tır. Hanefiler’e göre madenlerde nisab aranmaz. 1/5 Devletin, 4/5 mülk sahibinindir. Diğer üç mezhep madenlerde nisab miktarını şart görürler. Bütün fakihler havelenu’l havl gerekmediğini düşünürler. Hanefilere göre madenlerden alınan 1/5 fey hükmünde olup kamu yararına harcanır. Diğer mezhep imamlarına göre zekât verilebilecek yerlere verilir. Deniz Ürünleri: Hz. Ömer anberden zekât alınmasını ve Ömer b. Abdulaziz denizden çıkan her türlü eşyanın zekâta tabi olduğunu ve gümüş nisabını şart koşmuştur. Ebu Yusuf denizden çıkarılan inci, mercan gibi kıymetli süs eşyaları ile anber gibi kokuların 1/5 oranında zekâta tabi olduğunu düşünür. Hayvanlar Tarifname: Hz. Peygamber’in hayvanların zekâtı hakkında vergi tarifesi; Deve, sığır, koyun zekâta tabidir. Deve 5, sığır 30, koyun 40 dır. Zekâta tabi olacak koyunların saime olması gerekir. Develerin zekâtı 5’ten 9’a kadar bir koyun, 10’dan14’e kadar iki koyundur. Koyunların zekâtı 1’den 39’a kadar muaf. 40’tan 120’ye kadar bir koyun, 121’den 200’e kadar iki koyun Saime: Yılın çoğunu otlanarak geçiren hayvan Ma’lufe: Yılın çoğunu ahırda geçiren hayvan Amile: Ziraat, nakliyat işlerinde çalıştırılan hayvan. İmam Malik saime, amile, ma’lufe hepsinden zekât alınır. Sığırların Zekâtı:30’dan 40’a kadar 2 yaşında buzağı, 40’tan 60’a kadar 3 yaşında dana verilir. Atların Zekâtı: Ebu Hanife’ye göre nesli elde edilip ileride satılmak üzere, erkeği dişisi karışık bir halde yaşayan senenin çoğunu otlaklarda otlanarak geçiren atlardan at başına bir dinar, ya da 1/40 oranında zekât alınır. Günümüzde üretimi yapılan ve sürüler halinde beslenen diğer hayvan türleri de zekâta tabidir. Sinai, Servet, Yatırım ve Üretim Araçları: Hz. Peygamberin zekât tahsil ettiği mallarda zekâtın farziyetine göre illet teşkil eden vasfın nema olduğunu gösterir. İnsanın temel ihtiyacı mesken, sanatkârların el aletleri zekâta tabi değildir. Artıcı (Nami) özellikte olan gelir elde etmek için edinilen mallar, bunlar zekâta tabidir. Sanayide kullanılan makineler gelir getiricidir ve zekâta tabidir. Marangozun, demircinin el aletleri zekâta tabi değildir. 53 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Evlerin kira gelirlerinden zekât alınır. Netice itibariyle sanayi sektöründeki faaliyetleri ticari faaliyetlere kıyas ederek zekâta tabi tutulur. Bina: Akarların yalnızca gelirleri zekâta tabidir. Bu gelir nisaba ulaşır ve üzerinden bir yıl geçince zekâta tabi olur. Din İşleri yüksek Kurulu ve İslam Konferansı 1985 tarihli toplantısında % 2, 5 oranında zekâtı öngörürler. Emval: Medinelilerin arazi mahsulüne verdikleri isimdir. Fakihler klasik çizgiyi takip ederek malın üzerinden bir yıl geçme şartı maaş, ücret, serbest meslek kazançları için de geçerli sayarlar. Bu tür düzenli geliri olan kimseleri asli ve temel giderlerini, bu amaçla tasarruf ve borçlarını düştükten sonra arta kalan gelir yılsonu itibari ile toplandığında nisab miktarına ulaşıyorsa yılın tamamlanmasını beklemeden aylık gelirinden düzenli olarak % 2, 5 oranında zekât verir. Din İşleri Yüksek Kurulu maaş ve benzeri standart gelirlerin diğer gelirlere katılarak nisab miktarının üzerinden bir yıl geçtikten sonra zekât verilmesi gerektiğini düşünürler. Hisse Senedi: Hisse senedi bir ortaklık ve mülkiyet senedidir. Şirket kar ettiği müddetçe sahibine kar geliri getirir. Bu gelire (Temettü ) kar payı denir. Nominal Değer; Hisse senedinin üzerinde yazılı değerdir. İhraç Değer; Hisse senetlerinin saymaca değerinin altında ya da üstünde bir değerle ihraç edilmesidir. Piyasa Değeri; Piyasada arz ve talebin oluşturduğu değerdir. Bu konuda 1952 yılında Şam’da yapılan bir toplantıda âlimler türü ne olursa olsun hisse senetlerini bir ticaret malı gibi zekâta tabi tutmuşlardır. 1965 yılında Kahire’de yapılan II. Konferansta hisse senedi ticari için elden ele alınıp satılmak için ise % 2, 5, eğer yatırım aracı olarak düşünülmüşse % 10 arazi malı gibi işlem görür. 1984 yılında Kuveyt’te yapılan toplantıda şirket tarafından ödenmesi gerektiği yönde karar çıkmıştır. 1988 İslam Fıkıh Akademisinin 6-11 Şubat 4. Dönem Suudi Arabistan’daki şirket hisselerinin zekâtı konulu konferansta: 1-) Hisselerin zekâtlarını şirketler öderler (İzni ile) 2-) Şirket bütün payları tek bir kişinin malı gibi (Hulta) hesaplar. 3-) Eğer Şirket ödememişse sahibi araştırır öder. 4-) Hissedarlar satmışsa bu meblağı diğer malların üzerine ekler ve zekâtını çıkarır. Sonuç olarak çağdaş Âlimler der ki: A-Ticaret yapılarak gelir elde etmek amacıyla alınan Hisse senetleri % 2,5oranda zekâta tabidir. B-Yatırım amacıyla alınmışsa bu senetlerin geliri de ana gövdeye katılarak zekâtı hesaplanır. C-Hisse senedi eğer yatırım amacıyla alınmışsa (alınan değer + kar) zekâta tabi olmayan mallar çıkartılır. % 2, 5 oranda zekât hesaplanır. Zekâtın Ödenme Zamanı: Fakihler, şartları gerçekleşen malda zekâtın derhal (Fevri) yani sene biter bitmez ödenmesi gerekir. Altın, gümüş, parada, ticaret malında ve hayvanlarda zekât kameri yılın tamamlanması ile farz olur ve senede bir defa ödenir. Toprak ürünlerinden senede kaç kez ürün alınıyorsa o kadar zekât verilir. 54 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Zamanı hasattan hemen sonradır. Madenler elde edilince ödenir. Hz. Abbas iki senelik zekâtını peşin ödemiştir. İmam Malik zekâtın vaktinden önce verilmesini caiz görmez. Fakihlerin çoğunluğu mazeretten dolayı Hz. Ömer’in uygulamasını taklit ederek zekât ödeme gecikmesini kabul ederler. Zekâtını ödemeyi geciktiren kimsenin malı telef olunca Ebu Hanife’ye göre zekât ondan düşer. Diğer fakihler düşmeyeceğini benimserler. Hanefiler zekâtını ödemeden ölen kimsenin namazı ve orucu ödemeden ölen kimse gibi borçlu olduğunu düşünürler. Ancak cumhur fakihler çocuk ve akıl hastasının mallarından velileri nasıl zekât ödemekle mükellefse, ölenin varisleri de onun zekât borcunu ödemekle yükümlüdür. Zekâtın Ödeme Şekli: Hanefiler açık malların zekâtının toplanmasını ve dağıtımını Devlete yüklerken gizli mallarda ödemeyi sahibine bırakmıştır. 1952 yılında Şam’da yapılan konferansta şu sonuçlara varılmıştır. 1-) Zekât devlet tarafından toplanıp dağıtılmalıdır. 2-) Günümüzde bütün mallar açık hale gelmişlerdir. Bütün mallar devlet tarafından toplanacaktır. 3-) Zekâtlık malın vasfı, en iyisi değil ama iyi mal olmalıdır. 4-) Hanefilere göre zekât malın aynı ile ödeneceği gibi kıymetinin de verilebileceğini düşünürler. 5-) Hanefiler zekâtlık malın bir yerden başka bir yere taşınmasını caiz görürler. Zekâtın Sarf Yerleri: Kur’anı Kerim’in Tevbe Suresi 60. Ayette 8 sınıf insana zekât verilmesini emreder. 1-) Fakirler ve Miskinler: Kur’anda bu vasıflı sınıf el-Fukara ve’l mesekin diye geçer. * Hanefiler göre fakir evi, ev eşyası olup da nisab miktarı malı olmayan kimsedir. Miskin, fakire göre daha muhtaç bir sınıftır. Miskin hiçbir malı olmayan ya da malı olup da giderini karşılayamayan kimsedir. Hz.Ömer’e göre fakir Müslümanların, miskin de gayri müslimlerin muhtaç olanlarıdır. Hanefiler’e göre artıcı olsun olmasın nisab miktarı malı olan bir kimseye zekât düşmez. Hanefiler’e göre zenginliğin ölçüsü nisab miktarıdır. Kişinin temel ihtiyaçlarından fazla artıcı olmayan nisab miktarı mala sahip olmasıdır. Bu durumdaki kişinin zekât vermesi farz olmamakla beraber zekât alması haramdır. Fitre verir, kurban keser. Nisab-ı Ğına: Artıcı mala sahip olmak. Annesinin servetiyle zengin sayılmaz. Zengin bir kadının fakir ve yetim çocuğuna, zengin bir şahsın fakir olan babasına, büyük oğluna veya kızına, hanımına zekât verilebilir. Çünkü bunlar müstakil velayete sahiptir. Babanın servetiyle kişi zengin sayılmaz. İster artıcı olsun, ister olmasın kendisine ve bakmakla yükümlü olduğu kimselere yetecek kadar malı olan kimsenin zekât alması caiz değildir. Nisabın üstünde malı olduğu halde ihtiyacını karşılayamıyorsa zekât alabilir. Vücudu sağlam olup da çalışmayan kimseler nisab miktarı malı olmasa da zekât alması caiz değildir. 55 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Nisab-ı İstiğna: Müslümanın başkalarından yardım dilenmemesi için konulmuş zenginlik ölçüsüdür. Fakihlerin çoğunluğu ihtiyaç sahibi kimselerin dilenmesini caiz görürken, ihtiyacı olmayanların dilenmesini ise caiz görmezler. (haramdır) 2-) Amiller: Sözlükte işçi anlamına gelen amil, terim anlamında ise zekât gelirlerini toplamak ve dağıtmakla görevli kimse ve aynı anlamda arif, asir, cabi, emin, hazin, çai ve musaddık isimleri de kullanılır. Amiller zengin de olsalar zekât alabilirler. 3-) Müellefe-i Kulub: Kalpleri kazanılmak, İslam’a ısındırılmak veya kötülüklerinden emin olunmak istenen kimselerdir. a-) Gayri Müslim olanların kalplerinin kazanılması b-) Müslüman olanların kalplerinin sağlamlaştırılması, sınır bölgelerinde görev yapan müslümanlara verilecek emniyet ve asayişin sağlanması önemli görevdeki müslümanların daha iyi görev yapmalarını sağlamaktır. Hz. Ömer’in içtihadıyla artık bu sınıfa zekât vermek kalkmıştır. Hanefi ve Malikiler bu görüştedirler. 4-) Rikab: Boyun manasına gelen rakabe kelimesinin çoğuludur. Köleliğin tedricen kaldırılması yönünde harcanması şeklinde anlaşılmıştır. Mükatep: Efendisiyle hürriyetine antlaşma yapan köleye denir. 5-) Borçlular: El-Ğarimin Hanefiler’e göre ğarimin borcu olan ve başka Nisab miktarı malı bulunmayan kimselerdir. Borçlular iki kısımdır. a-) Kendi ihtiyacı için borçlananlar. (Geçim masrafları, mesken edinme, tedavi, çocuk evlendirme.) b-) Toplum menfaati için borçlananlar. (İki aile veya iki köyü barıştırmak için yapılan borçlanmalar.) Kendi İhtiyacı İçin Borçlana kimsenin Zekât Alabilmesi Nisab dışında borcunu ödeyecek serveti bulunmamak. Kazanma gücünün olması borçlunun zekât almasına mani değildir. İçki, kumar ya da israf nedeni ile borçlanmamak. Borcun ödeme süresi dolmuş olmak. Borcun kul hakkından doğan bir borç olması. Borçlu aldığı zekâtla borcunu ödemezse geri alınır. 6-) Fi Sebilillah: Kelime anlamı Allah yolunda olmak demektir. a-) Allah’u Teâla’nın rızasına uygun ve O’na yaklaşmak amacıyla yapılan her türlü hayırlı işte çalışan. b-) İslam’ı yüceltmek uğruna bil fiil sıcak harpte bulunma, Allah yolunda ilk etapta İslam devletinin sosyopolitik yapısından dolayı din ve vatan uğruna savaşanlara zekât gelirinden bir fonun verilmesi öngörülmüştür. Zekât gelirinden bir fonun İslam’ın tebliğine ve ülke savunmasına ayrılması ön görülmüştür. 7-) İbnu-s-Sebil: Sözlükte yol oğlu anlamına gelir. Yolcu yolda olan kimse demektir. Gurbette herhangi bir sebeble muhtaç düşmüş ve kendi memleketindeki malına ulaşamayan kimse, Şafilere göre bu terim hem yolcuyu hem de yolculuk için gerekli parayı bulamayan kimseyi de kapsar. Bu kimseye yetecek kadar zekât verilir. Zekâtın Verilmesinin Caiz Olmadığı Yerler: 1-) Anne, Baba, eş ve çocuklar. 56 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Usul: Bir kimsenin babası, annesi, dedesi, nenesi, Fur’u: çocukları ve torunlarıdır. Ebu Hanife’ye göre kadın zekâtını kocasına veremez. Zekâtı vermekle mükellef olan kimse hukuken nafakasını teminle yükümlü olduğu akrabalarına zekât veremez. 2-) Müslüman olmayanlar. Zekât, gayri müslimlere, Allah’a, Peygamberlerine dininden dönenlere zekât verilmez. İslam toplumundaki gayri müslimlere zekât verilmez 3-) Zenginler. Hanefilere göre nisab miktarı mala sahip olan kimselere denir. 4-) Hz. Peygamber ve yakınları, Hz. Peygamber kendisi ve yakınlarını her türlü töhmet ve şaibeden uzak tutmak için zekâtı kendine ve yakınlarına haram kıldı. Zekât Vermede Yanılma: Zekâtı verirken gerekli araştırmayı yapmadan zekât verilip de verilen kimsenin zengin ya da gayri müslim çıkması halinde zekât borcu düşmez. Eğer araştırma yaptığı halde fakir sanıp zengine zekât verilirse borç düşer. Vergi: Devletin Kamu harcamalarını finanse etmek amacıyla fert ve işletmelerden karşılıksız olarak ve kamu hukukunun kuralları çerçevesinde alınan paradır. Vergi alma yetkisi devlete aittir. Zekâtın Vergiye Benzeyen Tarafı: 1-) Zekât ve vergi, toplumsal yaşamın gereklerinden olup icbaridir. 2-) Zekâtı kaide olarak devlet tahsil eder ve ilgili yerlere sarf eder. 3-) Zekât mükellefiyeti bu farizayı yerine getirirken kendisi için özel bir fayda gözetmez. 4-) Zekâtın ve verginin mali hedefleri yanında iktisadi ictimai hedefleri de vardır. 5-) Her ikisi de sosyal ve kamusal amaçlıdır. 6-) Zekât manevi müeyyide, vergi kanuni müeyyideyi gerektirir. a-) Devlete verilen vergi aynı maldan verilmesi gereken zekâtı düşürmez. Çünkü vergiden doğan hukuki ilişki bir borç ilişkisidir. b-) Bazı İslam âlimleri zekâtın devlet tarafından tahsil edilmekte oluşunu ölçü alarak zekât ile verginin esasen aynı olması gerektiğini ifade eder. Onlara göre zekât müslüman bireyin içinde bulunduğu toplumun kamu harcamalarına sosyal adaleti kurmayı ve kamu hizmetlerinin en iyi şekilde ifasını hedef alan her türlü yatırım ve gidere ibadet, aşk ve heyecanı içinde katılmasıdır. Zekâtın Vergiye Benzemeyen Tarafları: 1-) Zekâtın Allah tarafından konulduğu, verginin ise beşeri bir otoriteye dayanması. 2-) Vergi kanunla arttırılıp eksiltilebilir. 3-) Zekâtın sarf yerleri ayetle belirlenmiştir. Zekât tahsisi sosyal güvenlik vergisi mahiyetindedir. Zekât Vermenin Adabı: 1-) Müslüman zekâtını Allah rızası için vermeli, başa kakmadan ve eza vermeden yerine getirmelidir. 2-) Müslüman mükellef, temiz ve helal kazancından zekâtını vermeli 57 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 3-) Hanefilere göre gizli verilmesi efdal, Şafi ve Hanbelilere göre teşvik için açıktan daha uygun. 4-) Meşru bir mazeret olmadıkça geciktirmemek. 5-) Gerçekten fakir olanları araştırıp bulmak. 6-) Mümkünse en yakın akrabaya vermek. 7-) Özellikle bulunduğu mahalledeki halka ve yakınlarına vermek. 8-) Zekât verenin ve alanın dua etmesi. 9-) Zekâtı verirken “ Zekâtım “ diye dile ile belirtmesi gerekmez. Fıtır Sadakası: Fıtr: Sözlükte orucu açmak. Fıtrat: Yaratılış demektir. Fitre: Ramazan Bayramına kavuşan ve temel ihtiyaçların dışında belli bir miktar mala sahip olan müslümanların kendileri ve velayetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü oldukları mali bir ibadettir. Buna baş zekâtı, beden zekâtı da denir. Ramazan orucunun farz olduğu hicri ikinci yılın Şaban ayında zekâttan önce farz kılınmıştır. Hanefilere göre hükmü vacip olup, terk edilmesi dini sorumluluğu ve ahirette cezayı gerektirir. Fıtır Sadakasının Önemi: Oruç tutan Müslüman’ın oruçluya yakışmayan davranışlarla zedelenen ibadetin eksikliklerini tamamlar. Aynı zamanda yoksulların iftar etmelerini sağlar. Fıtır Sadakasının Vucub Sebebi: Sağ olarak Ramazan bayramına yetişmektir. 1-) Müslüman olmak, Hanefiler’e göre bir müslüman ğayri müslim olan kölesinin fitresini verir. 2-) Mal varlığı, Hanefiler’e göre kişi nisab miktarı mala sahip olmak (senenin geçmesi ya da malın artıcı olması şart değildir) . 3-) Diğer üç mezhebe göre nisab miktarı aranmadan zengin, fakir herkesin fitre vermesi istenir. 4-) Fakihlerin çoğunluğuna göre fitre borcu terekeden ödenir. 5-) Ehliyet, akıl baliğ şart değildir. Çocukların ve akıl hastaların fitresi çıkarılır. 6-) Velayet: Bakmakla yükümlülük, vereceği fitre sahipleri kişinin kendi velayetinde bakmakla yükümlü olduğu kimseler olmalı. Hanefilere göre Kişinin bakımını üstlendiği kişiler (ana, babası, büyük çocukları, karısı, kardeşleri için fitre vermesi gerekmez) . 7-) Vakit. Ramazan Bayramının birinci günü fecrin doğuşu ile (Tan yeri ağarınca) vacip olur. Diğer üç mezhep’te Ramazanın son günü güneşin batması ile vacip olur. Hanefilere göre Ramazan Bayramının ilk günü fecrin doğumundan önce vefat eden veya fecirden sonra doğan çocuk için fitre vacip olmaz. Fakihlerin çoğunluğuna göre bu iki durumda da vacip olur. 58 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Fıtır Sadakasının Ödeme Vakti: Dört mezhepte de Ramazan bayramından bir gün ya da iki gün önce fecrin doğmasına kadardır. Hanefiler fitre Ramazanın birinci gününden itibaren verilebilir. Fitrenin Bayramın birinci gününden sonraya bırakılması caiz olmasa da ödenmediği takdirde borçlu kalınır. Fıtır Sadakasının Ödenmesi: Miktarı: Fitre veren kimsenin bir günlük yemek ihtiyacı. Ödeme şekli: Fakire verirken “bu fitremdir” diye belirtmeye gerek yoktur. Hanefilere göre fitre para olarak verilebilir. Fitrede temlik şarttır. Bir kimse alacaklı olduğu kişiye “ sendeki alacağım sana fitre olsun “ dese caiz değildir. Fitre Verilebilecek Kimseler: Gayri müslimlere zekât verilmezken fitre verilebilir. Ebu Hanefiye göre Ehl-i kitab’a (zimmilere) fitre verilebilir. Ebu Yusuf’a göre verilmez. Dinen zengin sayılanlar, fitre yükümlüsünün zevcesi, usulü, furuu Hanefilere göre artıcı nitelikte olsun olmasın nisab miktarı malı olan kişiye fitre verilmez. HAC V E UMRE 13 Hac: Sözlükte, kasıt, yöneliş ve yürüyüş anlamına gelir. Ziyaret belirli bir zamanda ve Arafat vakfesiyle birlikte yapılırsa hac, herhangi bir zamanda vakfesiz yapılan ziyaret umre adını alır. Haccın Şartları: Yükümlülük Şartları: 1-Müslüman olmak 2- Akil Baliğ olmak 3-İstitaat: Hac yapabilecek beden sağlığı ve mali yeterlilik 4-Zamana yetişebilme Eda Şartları: 1-) Sağlıklı olmak. Sağlıklı olmayan hac yapmakla yükümlü değildir. Ebu Yusuf, İmam Muhammed, Şafi ve Hanbeliler böyle durumlarda olan kimselerin yerlerine vekil göndermeleri gerektiğini savunurlar. 2-) Yol güvenliği. (Hanefi ve Hanbelilere göre eda şarttır). 3-) Arızi bir engelin bulunmaması, (tutukluluk, yurt dışı yasağı) 4-) Kadınlara özel iki hal. Bu iki şart birincisi; Hanefilere göre bir kadın yalnız başına haccedemez. İkincisi kadının boşanma vefat iddeti içerisinde olmamak. C-) Geçerlilik Şartları: 1-) İhram 2-) Özel vakit 3-) Özel mekân 1-) İhram: Sözlükte yasak etmek, saygı ve ta’zim etmek anlamına gelirken, terim anlamı hac ve umre yapmak için giyilen iki parça elbise. (Mevcut şartları ile birlikte) Muhrim: İhramlı kimse demektir. İhramın Rukunları: 1-) Niyet 2-) Telbiye (Bir defa söylemek) İhrama Girme Zamanı: Şafi mezhebine göre hac ayları gelmeden ihrama girilmez. Çünkü İhram rükündür. Hanefiler mekruh olmakla birlikte girilebilir. 13 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 1 SHF: 511-584 59 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI İhrama Girme Yeri: Harem: Saygıya layık yer demektir. Haremin sınırları Cebrail (as) tarafından Hz. İbrahim’e ve sonra da Hz. Peygambere gösterildi. Haremin Sınırları: ( TACSEB ) 1-) Ten’im: Mekke’ye 8 km. Medine istikametinde en yakın olan sınır. 2-) Ci’rane: Taif istikametinde en uzak. 3-) Aşair: Cidde istikametinde Hudeybiye yakınlarında. 4-) Seniyyetu’l Cebel: Irak yolu üzerindedir. 5-) Edatu Libn: Yemen yolu üzeri, Hüseyniye. 6-) Batn-ı Nemire: Arafat sınırı. Mekkelilerin Mikatı: Hac için harem sınırında, umre yapmak için Hil bölgesine çıkarlar. Afaki ve Hilli Olanlar : Umre ihramından çıktıktan sonra tekrar umre yapmak istenirse Hil’e giderler. Hil Bölgesi: Harem bölgesi ile mikat yerleri arasındaki yerlerdir. Mikatiler (Hilliler) gerek hac ve gerekse umre için harem bölgesine girmeden bulundukları Hil bölgesinde ihrama girerler. Afaki Bölgesi: Harem ile Hil bölgelerin dışında kalan yerlere denir. Afak: Uzaktan gelen anlamındadır. Afak bölgesinin ihrama girme yerleri ve hareme en yakın sınırları mikat denilen beş nokta ile sınırlandırılmıştır. Mikat Sınırları (KCZZY) 1-Zulhuleyfe: Mekke’ye Medine üzerinden gelenlerin mikatıdır. En uzak olan 450km Peygamberimiz burada ihrama girmiştir. (Abar-i Ali) 2-Cuhfe: Mısır ve Suriye istikametinden gelenlerin mikatıdır. Yaklaşık 187 km. dir. 3-Zatu-ırk: Irak yönünden gelenlerin mikatıdır. 94 km. dir. 4-Karnu’l-menazil:Necid ve Kuveyt yönünden gelenlerin mikatı olup yaklaşık 96 km 5-Yelemlem:Yemen ve Hindistan tarafından gelenlerin mikatı olup yaklaşık 54 km en yakın. Harem Bölgesine İhramsız Girme Hanefi ve Malikiler’e göre her ne maksatla olursa olsun Harem bölgesine gidecek olan afakiler mikat sınırlarını ihramsız geçmeleri caiz değidir. Şafi mezhebin de ise hac veya umre kastı olmaksızın harem bölgesine ihramlı girmek vacip değil müstehaptır. İhramın Vacipleri 1-) Mikatı ihramsız geçmemek 2-) İhram yasaklardan sakınmak İhramın Sünnetleri İhrama Girmeden Önceki Sünnetler 1-) Tırnakları kesip, kasık, koltuk altı tıraşı olmak 2-) Temizlik için gusletmek 60 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 3-) Vücuda güzel kokular sürmek 4-) Erkeklerin rida: (Belden yukarısı), izar: (Belden aşağısı elbise giymek) İhrama Girildikten Sonraki Sünnetler 1-) Kerahet vakti değilse iki rekât namaz kılmak 2-) Her fırsatta telbiye okumak 3-) Hac için ihrama hac ayları başladıktan sonra girmek. İhram Yasakları: Vücut ile İlgili Yasaklar 1-) Saç, sakal, bıyıkları kesmek 2-) Kasık, koltuk altı, vücudun sair tüylerini yolmak 3-) Tırnakları kesmek 4-) Süslenmek amacıyla saçları yağlamak, oje sürmek Giyim ve Giyim Eşyası ile ilgili Yasaklar 1-) Dikişli elbise giymek 2-) Başı ve yüzü örtmek, takke ve benzeri şeyler giymek 3-) Eldiven çorap ve topukları kapatan ayakkabı giymek Cinsel Konular ile İlgili Yasaklar 1-) Cinsel ilişki ve buna götüren öpme, okşama v. s. 2-) Şehevi duyguları tahrik edici sözler söylemek Av Yasağı ile İlgili Yasaklar İster eti yensin ister eti yenmesin kara hayvanlarını avlamak, avcıya göstermek. Harem Bölgesiyle İlgili Yasaklar Mekke şehrinde av hayvanlarının avlanması, kendiliğinden yetişen bitki ve ağaçların koparılması, İhramlı ihramsız herkes için haramdır. Yapılması Günah Olan Ve Başkalarına Zarar Veren Yasaklar 1-) Fusuk: Taatten ayrılıp masiyet sayılan şeyleri yapmak. 2-) Cidal: Başkalarıyla tartışmak, kavga ve hakaret etmek. 3-) Rafes: Cinsellikle ilgili yasaklar. İhramlıya Yasak Olmayan Şeyler: 1-) Yıkanmak, kokusuz sabun kullanmak 2-) İhram örtülerini değiştirmek ve yıkamak 3-) Dişleri fırçalamak, sürme çekmek 4-) Kırılan tırnağı, zarar veren kılı koparmak 5-) Diş çektirmek, kan aldırmak, iğne yapmak 6-) Silah taşımak, bilezik, yüzük ve kol saati takmak 7-) Kemer kullanmak omuza asmak 8-) Yüzü, başı örtmeden yorgan ve battaniye kullanmak 9-) Palto, ceket gibi giysileri giymeden üzerine almak 61 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 10-) Şemsiye kullanmak 11-) Balık vb. deniz ürünlerini avlamak 12-) İhramsız kişi tarafından avlanan kara hayvanını yemek 13-) Yılan, akrep, fare, pire gibi zararlı hayvanları avlamak. 2-) Özel Vakit: Haccı hac aylarında yapmak Hac Ayları: Şevval, Zilkade ve Zilhicce’nin ilk on günüdür. 3-) Özel Mekân: (Haccın geçerlilik şartlarının üçüncüsü) Vakfenin Arafat sınırları içerisinde Tavafın da Kâbe’nin etrafında yapılması. Haccın Rükünleri: Hanefiler’e göre haccın farzı üçtür. 1-) İhram 2-) Arafat vakfesi 3-) Ziyaret tavafı. Bu farzlardan ihram şart diğer ikisi rükündür. Malikiler’e göre bu üç farza ilaveten sa’y de farzdır. Şafiler’e göre bu dört farza ilaveten tıraş olmak ve ilk üçünde sıraya uymak da farzdır. Arafat Vakfesi Arafat vakfesi mutlaka zamanında yapılmalıdır. Arafat vakfesi dışında vaktinde yapılamayan diğer menasik ise daha sonra kaza edilerek veya ceza ödenerek telafi edilebilir. Vakfenin Geçerli Olmasının Şartları: 1-) Hac için ihramlı olmak, 2-) Vakfeyi özel mekân ve zamanda yapmak. Vakfenin Yeri: Arafat bölgesidir. Arafat bölgesinin Mekke tarafındaki sınırı Urene Vadisi’dir. Vakfenin Zamanı: Zilhicce’nin 9. Arefe günü zeval vaktinden bayramın ilk günü fecri sadıka kadardır. Hanefilere göre güneş batmadan Arafat’tan ayrılmamak vaciptir. Aksi halde kurban kesmek gerekir. Arafat Vakfesinin Sünnetleri: 1-) Arefe gecesini Mina’da geçirip sabahleyin Arafat’a çıkmak. 2-) Zevalden önce Arafat’ta bulunmak. 3-) Zeval vaktinden sonra öğle namazından önce Nemire mescidinde hutbe okumak. 4-) Öğle ve ikindi namazlarını cem’i takdim ile kılmak. 5-) Vakfeyi abdestli ve kıbleye yönelerek yapmak. 6-) Vakfeyi cem’i takdimden sonra yapmak. 7-) Vakfeyi Cebeli’r-Rahme’ye yakın yerde yapmak 8-) Oruçlu olmamak. 9-) Gün boyunca telbiye, zikir getirmek. Cem’i Takdim: Ebu Hanefi’ye göre bu namazları Cem’i takdim ile kılabilmek için; a-) İhramlı olmak, Arafat’ta bulunmak, b-) Mescid-i Nemire’de Cemaat-ı kübra ile kılmak. Bir ezan ve iki kametle önce öğlenin farzı daha sonra ikindinin farzı kılınır, arada sünnet kılınmaz. 62 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Ziyaret Tavafı (İfada Tavafı) Tavaf: Bir şeyin etrafında dönmek dolaşmak demektir. Her bir devre şavt denir. Tavaf yedi (7) şavttan oluşur. Ziyaret tavafını yapmadan biri ölmüş ise vasiyet ettiyse bir bedene (büyükbaş hayvan) kesilir ve haccı tamamlanır. Tavafın Sahih Olmasının Şartları 1-) Tavafın vaktinde yapılmış olması, Hanefi ve Malikiler’e göre bayramın ilk günü fecri sadıktan başlar. Şafi ve Hanbeliler’e göre Arefe günü gece yarısı başlar. Hanefiler’e göre bayramın ilk üç gününde yapılması gerekir. Aksi halde Dem (Küçükbaş hayvan kesmek) gerekir. 2-) Niyet. (Niyetsiz Kâbe’nin etrafında dönmek tavaf değildir). 3-) Tavafı Mescid-i Haram’ın içinde Kâbe’nin etrafında yapmak. 4-) Şavtların çoğunu (En az dördünü) yapmış olmak. Farz ve vacip tavaflarda eksik kalan her bir şavt için bir ceza (Dem) gerekir. Örneğin: Ziyaret tavafı veya bozulan tavafın yerine yapılan tavaf (vacip tavaf) Tavafın Vacipleri: 1-) Abdestli olmak, 2-) Setr-i avret, 3-) Teyamün (Kabeyi sola almak), 4-) Tavafa Hacerü’l-Esved hizasından başlamak, 5-) Tavafı Hatimin dışından yapmak, 6-) Farz ve vacip tavafları yedi şavta tamamlamak, 7-) Gücü yetenlerin yürüyerek yapması, 8-) Tavaf Namazı kılmak. Tavafın Sünnetleri: 1-) Necasetten taharet 2-) Tavafa başlarken Rüknü’l-Yemani tarafından gelmek 3-) Tavafa başlarken ve her şavtın sonunda istilam yapmak İstilam: Kâbe’ye yönelerek elleri kaldırıp ‘’Bismillahi Allah’u Ekber’’ demektir. 4-) Ardından sa’y yapılacak tavafların ilk üç şavtında erkeklerin remel yapması. Remel: Tavafta kısa adımlarla koşarak ve omuzları silkeleyerek çalımlı ve çabuk yürümek. 5-) Remel yapılan tavaflarda erkeklerin ıztıba yapması. Iztıba: İhramın bir ucunu sağ kolun altından geçirip sol omuz üzerine atarak sağ kolu ve omuzu ridanın dışında bırakmak. Remel yapılacak tavafın bütün şavtlarında ıztaba sünnettir. 6-) Muvalat: Tavafın bütün şavtlarını ara vermeden yapmak. Erkeklerin imkân dâhilinde Kâbe’ye yakın bayanların ise uzaktan tavaf etmesi müstehaptır. 63 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Tavaf Çeşitleri: 1-) Kudum tavafı, 2-) Ziyaret tavafı, 3-) Veda tavafı, 4-) Umre tavafı, 5-) Nezir tavafı, 6-) Tatavvu tavafı, 7-) Tahiyyetu’l-mescit tavafı. Haccın Vacipleri: Haccın vaciplerini mazeretsiz terk etmek tahrimi mekruhtur. Mazeretsiz terk eden veya geciktiren kimseye ceza gerekir. Bunlar; 1-) Sa’y 2-)Müzdelife vakfesi 3-)Şeytan taşlama 4-)Tıraş 5-) Veda tavafı A-) Say: Sözlükte koşmak, çaba göstermek anlamına gelir. Hanefi mezhebinde hac ve umrenin vaciplerinden, diğer üç mezhebe göre rükûnlarındandır. Sa’yın Geçerli Olmasının Şartları: 1-) Sa’yi ihrama girdikten sonra yapmak (Umre sa’yini ihramsız yapamaz ancak haccın sa’yi’ni ihramdan çıktıktan sonra yapabilir.) 2-) Haccın Sa’yi’ni hac ayları başladıktan sonra yapmak 3-) Sa’y i muteber bir tavaftan sonra yapmak 4-) Şavtların çoğunu (yani en az dördünü) yapmış olmak 5-) Sa’y a Safa’dan başlamak Sa’y in Vacipleri 1-) Sa’y i yürüyerek yapmak. 2-) Yedi şavtta tamamlamak. Sa’y in Sünnetleri 1-) Tavaf bitince hemen sa’y’a başlamak, 2-) Sa’y yapmaya gitmeden önce Hacerü’l-Esved’i selamlamak, 3-) Sa’y’i abdestli yapmak, 4-) Necasetten taharet, 5-) Her şavt başında tekbir, tehlil, dua okumak. 6-) Şavtları peş peşe ara vermeden yapmak. 7-) Yeşil ışıklı sütunlar arasında hervele yapmak. Hervele: Sa’y yapılırken iki yeşil ışık arasında çalımlı yürümek. 8-) Sa’y esnasında zikirle meşgul olmak. 9-) Sa’y e niyet etmek. B-)Müzdelife Vakfesi (Haccın vaciplerinin ikincisi): A-) Geçerli Olmasının Şartları: 1-) Hac için ihramlı olmak, 64 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 2-) Arafat vakfesini yapmış olmak, 3-) Müzdelife sınırları içerisinde yapmak, 4-) Belirli bir zamanda yapmak. B-) Müzdelife Vakfasinin Zamanı Hanefilere göre bayramın 1. günü fecri sadıktan güneşin doğmasına kadar olan süredir. Şafi ve Hanbelilere göre ise gece yarısından itibaren güneşin doğuşuna kadardır. Akşam ve Yatsı Namazlarının Cem’i Tehir ile Kılınması Akşam ve yatsı namazları yatsı namazında cem’i tehir ile kılmak Hanefiler’e göre vaciptir. Şafiler’e göre sünnettir. Bu iki vaktin bir tek ezan ve bir tek ikametle kılınır. C-) Şeytan Taşlama Şeytan Taşlamanın Geçerli Olmasının Şartları: 1-) Taşlar cemrelere el ile fırlatılarak atılmalıdır. 2-) Atılan şey taş cinsinden olmalıdır. 3-) Taşların her birini ayrı ayrı atmak, 4-) Taşlar taş havuzuna düşürülmek, 5-) Taş atıldığı yere atanın fiili sonucu ulaşmalıdır. 6-) Gücü yetenler taşları bizzat kendileri atmalıdır. 7-) Taşları belirli vakitlerde atmak, Şeytan Taşlama Zamanı: Hanefi ve Malikiler’e göre bayramın birinci günü fecr-i sadıktan, Şafi ve Hanbeliler’e göre ise gece yarısından bayramın dördüncü günü güneş batıncaya kadar olan süredir. 1-) Bayramın birinci günü Akabe cemresi’ne yedi taş atılır. Hanefilere göre bayramın birinci günü taş atma zamanı tan yerinin ağarmasından ertesi günün tan yeri ağarmasına kadar olan süredir. 2-) Bayramın ikinci ve üçüncü günleri her bir cemreye yedi taş atılır. Zamanı zeval vaktinde başlar ertesi gün fecr-i sadıka kadar sürer. 3-) Bayramın dördüncü günü taş atma fecr-i sadıktan başlar. Atılacak Taş Sayısı: Bayramın birinci günü, sadece Akabe cemresi’ne 7 taş atılır. Bayramın ikinci, üçüncü ve dördüncü günleri ise Küçük Cemreden başlamak üzere her birine 7 şer taş atılır. Şeytan Taşlamanın Sünnetleri: 1-) Taşları 3-5 metre mesafeden atmak, 2-) 7 Taşı Peş peşe atmak. 3-) Küçük, orta ve büyük sıralamasına uymak, 4-) Taşların nohuttan büyük, fındıktan küçük olması, 5-) Küçük ve orta cemrede dua etmek, Akabe’de dua edilmez. 65 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 6-) Her bir taşı atarken “Bismillah-ı Allah’u Ekber” demek, 7-) Akabe taşlarını atarken Kâbe’yi sola almak. Şeytan Taşlamanın Mekruhları: 1-) Büyük bir taşı parçalayarak atmak, 2-) Temiz olmayan taşları atmak, 3-) Cemre mahallinde biriken taşlardan atmak, 4-) Bir Cemreye aynı gün 7 den fazla taş atmak, 5-) Taş atarken cemreler arasında sıraya uymamak. Şeytan Taşlamada Vekâlet Acziyetten dolayı taş atmaya muktedir olamayanlar vekâleten attırabilir. Acziyetin ölçüsü: Ayakta namaz kılamayacak derecede hasta ya da yaşlı olmak. Vaktinde Atılamayan Taşların Cezası: Ebu Hanife ve İmam Malike göre vaktinde atılamayan taşlar taşlama süresinde 4. güne kadar atılsa bile ceza dem gerekir. Ebu Yusuf, İmam Muhammed, Şafi ve Hanbeli’ye göre taşlama süresinde atıldığı zaman ceza gerekmez. D-)Saçları Tıraş Etmek veya Kısaltmak: Halk: Saçların dipten tıraş edilmesi. Taksir: Saçların uçlarından alınarak kısaltılması demektir. Saçları Tıraş Etmenin Zamanı ve Yeri Bayramın ilk günü fecr-i sadıktan ömrün sonuna kadardır. Ancak Ebu Hanife ve İmam Malik’e göre 3. gün güneş batıncaya kadar yapılması vaciptir. Geciktirilmesi halinde dem gerekir. Ebu Yusuf’a göre dem gerekmez. Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre yeri Harem bölgesidir vaciptir aksi halde dem gerekir. Tıraş Edilecek Saçın Miktarı: Hanefiler’e göre en az 1 /4 ü, Şafilerde 3 tel saç bile yeterli görülürken, Maliki ve Hanbeliler’e göre tamamı vaciptir. Mezheplerin her birinde başın tıraş edilecek miktarı ile abdestte meshi gereken miktarı aynıdır. Kadınlar taksir yaparlar halk yapmaları mekruhtur. Tıraş ile Diğer Menasik Arasında Tertip: Hz. Peygamber Veda haccı’nda bayramın ilk günü Mina’da önce Akabe cemresi’ne yedi taş attı, sonra kurbanlarını kesti, daha sonra tıraş oldu, aynı gün Mekke’ye gidip Ziyaret tavafını yaptı ve tekrar Mina’ya döndü. Ebu Hanife’ye göre bunların ilk üçünde sıraya uymak vaciptir. Ebu Yusuf, İmam Muhammed ve diğer 3 mezhebe göre sıraya uymak sünnettir. Tehallül: İhram yasaklarının ortadan kalkmasıdır. 66 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI İlk Tehallül: Saçların tıraş edilmesiyle cinsel ilişki dışında bütün yasakların kalkmasıdır. İkinci Tehallül. Cinsel ilişki dâhil, bütün ihram yasaklarının kalkması demektir. İlk tahallülden sonra ziyaret tavafını yapmakla ikinci tehallül gerçekleşir. İkinci tehallül için diğer üç mezhep sa’yin de yapılmasını şart görürler. E-) Veda Tavafı (Haccın beşinci vacibi): Mekkeli olmayan afakiler Mekke’den ayrılmadan önce yapacakları son tavaftır, buna Sader tavafı da denir. Veda Tavafının Vacip Olmasının Şartları 1-) Haccetmiş olmak 2-) Afaki olmak 3-) Kadınların özel hallerinde olmaması Not: Veda tavafı yapmadan aybaşı olan ve aybaşı hali bitmeden Mekke’den ayrılmak zorunda kalan kadından veda tavafı düşer. Veda Tavafının Vakti ve Sıhhat Şartları: Mekke’den ayrılıp Mikat sınırını aşmadıkça vakit çıkmaz. Arafattan sonra yapılan ilk tavaf, Ziyaret tavafıdır. Ziyaret tavafından sonra yapılan her tavaf da veda tavafıdır. En son yapılan veda tavafı olur. Haccın Sünnetleri Ve Adabı: A-) Haccın Asli Sünnetleri 1-) Kudum Tavafı Kudum geliş ve varış demektir. İfrad veya kıran haccı yapan afakiler için sünnettir. 2-) Hacda Okunan Hutbeler Hac ile ilgili üç hutbe vardır: Birincisi Zilhicce’nin 7. günü Mekke’de Harem-i Şerifte öğle namazından önce okunur, ikincisi Arefe günü Arafat’ta Nemire Mescidi’nde Zevalden sonra cem’i takdim ile kılınan namazdan önce okunur. Üçüncüsü bayramın 2. günü öğle namazından önce Mina’da Mescid-i Hayf’ta okunur. 3-) Arafe gecesini Minada geçirmek. Tevriye günü Minaya gidip 5 vakit namazı orada kılmak ve Arefe gecesi orada gecelemek. 4-) Bayram gecesini Müzdelifede geçirmek. 5-) Bayram günlerinde Mina’da kalmak. (Diğer üç mezhepte vaciptir) 6-) Muhassapta bir süre dinlenmek. Haccın Adabı 1-) Hac helal para ile yapılmalı, 2-) Kul hakkı olanlar helalleşmeli, 3-) Günahlar için tevbe edilmeli, 4-) Namazların kazası yapılmalı, 5-) Hac yolculuğu için iştişare edilmeli, 6-) Yol arkadaşı edinilmeli, 67 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 7-) Akraba ve dostlar ile vedalaşılmalı, 8-) Mütavazi olunmalı, 9-) Yola çıkarken ve dönüşte iki rekât namaz kılınmalı, 10-) Cedelleşmekten sakınılmalı, 11-) Boş ve faydasız sözden kaçınılmalı. Umre: İhrama girerek tavaf ve sa’y yaptıktan sonra tıraş olup ihramdan çıkmak demektir. Umre Şafi ve Hanbeli mezheblerinde farz, Hanefiler’de müekked sünnettir. Umrenin Farz ve Vacipleri: Hanefiler’e göre ihram ve tavaf farz; sa’y ve tıraş vaciptir. Hanefilere göre Teşrik Günleri umre yapmak tahrimi mekruhtur. HACIN ÇEŞİTLERİ: a-)Hüküm Bakımından 1-) Farz: Ömründe bir kez 2-) Vacip: Adanmış ya da kazaya bırakılmış hac demektir. 3-) Nafile: Farz ve vacip dışındaki hac demektir. b-) Yapılış Şekli Bakımından 1-) İfrad: Umresiz yapılan hacdır. Umre yapmayıp sadece hac için ihrama girip hac yapmak. Herkes yapabilir. 2-) Temetu Haccı: Temettu faydalanmak istifade etmek demektir. Aynı yılın hac aylarında umre ve haccı ayrı ayrı ihram ve niyetle yapmak. 3-) Kıran Haccı: Hac ve Umreye ikisine birlikte niyet ederek aynı ihramla yapmaktır. Temettu ve Kıran Haccının Şartları: 1-) Hacceden kişi afaki olmalıdır. 2-) Umre ve hac her ikisi aynı yılın hac aylarında yapılmalı. 3-) Hac aylarında yapılan umreden sonra sahih ilmam olmamalıdır. Sahih İlmam: Hanefilere göre umre ile hac arasında herhangi bir sebeple memlekete dönmekle, Şafiler’e göre ise mikat sınırları dışına çıkmakla olur. Fazilet Bakımından Sıralanışı: Hanefilere göre kıran, temettu, ifrad Malikilere göre ifrad, kıran, temettu Şafilere göre ifrad, temettu, kıran Hanbelilere göre temettu, ifrad, kıran Temettu ve kıran haccı yapanların şükür kurbanı kesmeleri veciptir. İfrad haccı yapanlar kurban kesmezler. Hacda Bayanlar 1-) İhramlı iken elbise, çorap, eldiven, kapalı ayakkabı, mest, çizme ve her türlü giyim eşyası giyebilirler. 2-) Telbiye ve tekbir getirirken sesini yükseltmezler. 3-) Tavafta ıztıba, remel sa’y da hervele yapmazlar. 68 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 4-) Saçlarını halk değil taksir ederler. 5-) Haceru’l-Esved’i uzaktan istilam ederler. 6-) Hacdan sonra ay hali zuhur ederse veda tavafı sakıt olur. 7-) Özel hallerinde tavaf hariç tüm menasikleri yapabilirler. Not: Bayanlar özel hallerinde zaman yokluğu sebebiyle ceza vermek suretiyle ziyaret tavafını yapabilirler. Hac ve Umre İle İlgili Kurbanlar Hedy: Hac ve umre menasikiyle ilgili olarak kesilen kurban, Udhiyye: Kurban bayramı sebebiyle kesilen kurban, Dem: Ceza kurbanı koyun ve keçi cinsinden kesilen kurban, Bedene: Ceza kurbanı büyük baş cinsinden kesilen kurban, Hedy Kurbanıyla Yükümlü Olanlar: Temettu veya kıran haccı yapanların kesmesi vaciptir. a-) Tatavvu Hedy Hac veya umre yaparken yükümlülük bulunmadığı halde kesilen kurbanlardır. b-) Vacip Hedy 1-) Temettu ve Kıran Hedy: Hanefiler’e göre bu kurban bir seferde iki ayrı ibadetin yapılmasından dolayı “şükür kurbanı” Dem-i şükrandır. Şafiler’e göre temettu haccında hac için ihrama mikatta girilmeyip Mekke’de girilmesinden dolayı, kıran haccı’nda ise iki ayrı ibadetin bir tek ihramla yapılmasından doğan kusurun telafisi olarak ceza kurbanı (Dem-i cübran) olarak kesilir. 2-) Ceza Hedy: Hac ve umrenin vaciplerinin terki halinde 3-) İhsar Hedy: Hac ve umre için ihrama girdikten sonra vakfe veya tavaf yapamadan alıkonulan kimsenin kesmesi gereken kurban. 4-) Nezir Hedy: Harem bölgesinde kesilmek üzere nezredilen kurbandır. Hedy Kurbanının Kesileceği Yer ve Zaman: Bütün hedy kurbanları harem bölgesinde kesilir. Eyyam-ı nahr günlerinde kesilen kurbanların Mina’da, bu günler dışında kesilenlerin ise Mekke’de kesilmesi efdaldir. Temettu ve kıran hediyleri (Hanefi, Maliki, Hanbeli) mezhebine göre bayramın ilk günü fecri sadık’tan itibaren kesilir. Eyyam-ı nahrda kesilmesi gereken kurbanların kesilmemesi halinde Ebu Hanife’ye göre biri kaza biri de ceza olmak üzere iki dem gerekir. İmameyn’e göre gerekmez. Şafi mezhebinde kıran ve temettu kurbanı Eyyam-ı nahr’dan önce kesebilir. Çünkü caza kurbanıdır. Hedy Kurbanların Etleri: Nafile olarak kesilen hedy ile temettu ve kıran için kesilen şükür kurbanı olarak kesilen kurbanın etini zengin-fakir, sahibi herkes yiyebilir. Ceza hedy’i ile ihsar hed’yin etinden sahipleri ve bakmakla yükümlü olduğu kimseler ve zenginler yiyemez. Kurban Yerine Oruç Tutmak: Temettu ve kıran haccı yapanların hed’y kesme imkânı bulunmayanlar üçü hac esnasında yedisi de hacdan sonra olmak üzere toplam on gün oruç tutarlar. Eyyam-ı nahr günleri geçmeden ve tıraş olmadan önce kurban kesmeye imkân bulunursa kurban kesmeleri gerekir. 69 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Cinayetin Ceza ve Kefaretleri: Kaza etmek, bedene veya dem kesmek, sadaka, bedel ödemek ve oruç tutmak. Hac ve Umrenin Bozulmasına Yol Açan ve Kaza Edilmesini Gerektiren Cineyetler 1-) Arafat vakfesini yapmadan cinsel ilişkide bulunması haccı ifsad eder. Ayrıca cinayetten dolayı dem gerekir. 2-) Arafat vakfesinden sonra ilk tehallülden önce cinsel ilişkide bulunulduğu zaman Ebu Hanife’ye göre bedene gerekir. Diğer mezheplerde hac ifsad olur. 3-) Umre için ihrama girip ilk dört şartını yerine getirmeden cinsel ilişkide bulunmak umreyi ifsad eder; dem ve kazası gerekir. Deve veya Sığır Kesmeyi (Bedene) Gerektiren Cinayetler: 1-) Hanefiler’e göre Arafat’taki vakfeden sonra fakat ilk tehallülden önce (Yani henüz tıraş olmadan) cinsel ilişkide bulunmak bedene gerektirir. Diğer mezheplerde hac fasid olur. 2-) Ziyaret tavafını cünüp olarak yapmak. Koyun veya Keçi Kesmeyi (Dem) Gerektiren Cinayetler: Hac ve Umrenin Vacipleriyle Alakalı Dem Cezaları: 1-) Mikatı ihramsız geçmek, 2-) Sa’yin tamamını veya dördünü terk etmek, 3-) Müzdelife vakfesini özürsüz terk etmek, 4-) Şeytan taşlamayı bir gün terk etmek veya çoğunu terk etmek, 5-) Ziyaret veya umrenin tavafının son üç şavtını terk etmek, 6-) Veda tavafını en az dört şavtını terk etmek, 7-) Farz ve vacip tavaflarda setr-i avrete uymamak, 8-) Ziyaret ve umre tavaflarını abdestsiz, kudum ve veda tavaflarını cünüp olarak yapmak, 9-) Arefe günü Arafat’tan güneş batmadan evvel ayrılmak, 10-) Ebu Hanife’ye göre ihramdan çıkmak için Harem bölgesi dışında veya bayram günlerinden sonra tıraş olmak. B-) İhram Yasaklarıyla Alakalı Dem Cezaları: 1-) Bir defada vücudun veya bir uzvun tamamına güzel koku yahut yağ sürmek. Değişik yerlerde ve zamanlarda sürülürse her uzuv için ayrı ayrı ceza gerekir. 2-) Vücudun veya saç sakal gibi bir uzvun tamamına süslenmek için yağ, jöle, briyantin sürmek. 3-) Erkekler tam ve gündüz ya da gece giyim eşyası giymek başı veya yüzü örtmek. 4-) Saçın veya sakalın en az dörtte birini veya başka bir uzvun tamamını tıraş etmek. 70 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 5-) Bir defada bütün tırnakları veya bir elin yahut bir ayağın tırnaklarının tamamını kesmek. Tırnakların tamamını kesmeyip bir kısmı kesilirse tırnak başına sadaka verilir. 6-) İlk tehallülden sonra henüz ziyaret tavafını yapmadan cinsel ilişkide bulunmak. 7-) İhramlı iken cinsel ilişkiye götürecek şehvetle öpmek. C-) Fıtır Sadakası Bağışını Gerektiren Cinayetler: 1-) Uzvun tamamına değil bir kısmına koku sürmek, 2-) Saç ve sakalın dörtte birinden az kısmını tıraş etmek, 3-) El ve ayaktaki tırnaklardan bir kısmını kesmek, 4-) Giyim eşyasını bir gündüz ve geceden az giymek, 5-) Kudum veya veda tavafını abdestsiz yapmak, 6-) Veda tavafı veya sa’yin dördüncü şavttan sonraki şavtlarını eksik yapmak, 7-) Farz ve vacip olmayan tavaflarda setr-i avrete uymamak, 8-) Bir günde atılan taşlardan yarısından sonrasını eksik atmak, 9-) İhramlı veya ihramsız birini tıraş etmek. D-) Bedel Ödemeyi Gerektiren Cinayetler: a-) Karada Yaşayan Av Hayvanları ile İlgili Olanlar: Hanefilere göre kara hayvanı avlanınca bedeli ödenir. Bu bedel miktarı sadaka verilir ya da her bir fıtır sadakası karşılığında oruç tutulur ya da bu meblağ ile hedy kurbanı alınıp Harem bölgesinde kesilir. b-) Harem Bölgesinin Avları ve Bitkileriyle İlgili Olanlar: Bu bölgenin avının avlanması yalnız ihramlılar için değil kendiliğinden biten her türlü canlı bitkiyi ağaç ve otların koparılması yasaktır. Avlanan kimse kıymetini tasadduk eder. Yerine oruç caiz olmaz. İnsanların ekip diktiği bitkileri koparmakla ceza gerekmez. Özür Sebebiyle İhram Yasaklarına Uymamak: Hastalık veya geçirilen bir kaza sebebiyle başın tıraş edilmesi ya da örtülmesi gibi semavi bir mazeretle yapılırsa ceza olarak dem gerekmez kişi muhayyerdir. İsterse üç gün oruç tutar isterse altı yoksulu doyurur veya Harem bölgesinde bir dem keser. Hanefilere göre bilgisizlik, yanılma, unutma, tehdit gibi semavi olmayan mazeretlerle işlenen yasaklar için muhayyerlik yoktur. Diğer üç mezhepte muhayyerlik vardır. Cinayet, Ceza ve Kefaretlerin Ödeme Zamanı ve Yeri: Belirli bir süre yoktur. Çünkü bütün kefaretler gecikmeli olarak (Terahi ) yapılabilecek vacip türündendir. Vefatına kadar ödenmeyen ve ödenmesini vasiyet etmeyen günahkârdır. Mirasçıların ödemeleriyle borç eda edilir. Oruç, sadaka ve bedelini ödeme cezalarının belirli bir vakti yoktur. Ceza kurbanları ise diğer hedy kurbanları gibi ancak Harem bölgesinde kesilir. İhsar ve Fevat: Hac veya umre yapmak üzere İhrama girdikten sonra herhangi bir Sebeple tavaf ve vakfe yapma imkânının ortadan kalkmasıdır. Şafilere göre İhsar yalnız düşman engellemesiyle olur. 71 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI a-) İhsar Sebebiyle İhramdan Çıkma: Umre veya ifrad haccı için ihrama girmişse bir adet, şayet kıran haccı için ihrama girmişse iki adet, ihsar hedyi keserek ihramdan çıkar. Hanefiler’e göre ihsar hedyi de Harem bölgesinde kesilmelidir. Şafiler bulunduğu yerde keser, kurban kesimiyle ihramdan çıkar, Şafi tıraş olmadıkça ihramdan çıkamaz aksi halde dem cezası gerekir. b-) İhsar Sebebiyle Yapılamayan Menasikin Kazası: Hac ve umrenin kazası gerekir. Hanefiler’e göre hac için ihrama girenler bir hac ve umre, kıran haccı için ihrama girmiş olanlar bir hac iki umre, umre için ihrama girmiş olanlar bir umre kaza ederler. Şafiler’de aynısı kaza edilir. Fevat: Arefe günü zeval vaktinden fecrin doğmasına kadar olan süre içinde bir an bile olsa Arafat bölgesinde bulunamayan kimse o yıl ki hacca yetişmemiş olur bu durumda: 1-) İfrad hacısı ise umre yaparak ihramdan çıkar sonra kaza eder. 2-) Temettu hacısı ise umre yaparak ihramdan çıkar haccı kaza eder. 3-) Kıran hacısı ise umrenin tavaf ve say’ini yapmış ise bir umre yaparak ihramdan çıkar. Umrenin tavaf ve say’ini yapmamışsa ilk önce onları yapar daha sonra bir umre daha yapar tıraş olup ihramdan çıkar. Hanefilere göre haccı fevt olanların kurban kesmeleri gerekmez. Diğer üç mezhebe göre keser. Hacda Vekâlet: İbadetlerde Vekâlet: a-) Namaz, oruç, itikâf gibi sadece beden ile yapılan ibadetlerde vekalet olmaz. Yükümlünün sorumluluğu kalkmaz. b-) Zekât, kurban, sadaka gibi mal ile yapılan ibadetlerde vekâlet caizdir. c-) Hac gibi hem bedeni hem de mali ibadetlerde ise yükümlünün bizzat edadan aczi halinde vekâlet caizdir. Mazeret sebebiyle bizzat haccedemeyecek durumda olan kimselere vekâleten yapılan hac, onlar adına yapılmış olur. Üzerine farz olmuş kimselerin bedel göndererek üzerinden sakıt olur. Kişi bu farzı eda etmek için ölmeden vasiyet etmişse sorumludur. Mirasçılar ister vasiyet etsin ister etmesin mirasın 1/3’ü ile yerine bedel gidilirse üzerinden sakıt olur. Şafilerde vasiyet olsun ya da olmasın mirasçıların ölenin yerine hacca gidilmesi gerektiği düşünülür. Çünkü hac Allah hakkıdır. Farz Olan Hac İçin Vekâlet Şartları: 1-) Adına haccedilen kimsenin mutlak surette haccetmekten aciz olmalıdır. Aksi halde hac nafile olur borç düşmez. 2-) Adına haccedilecek kişiye hac önceden farz olmalıdır. Aksi halde yapılan hac nafile olur ileride borçlanabilir. 3-) Bedel gönderilecek kişi müslüman, akıllı, ergenlik çağına ulaşmış veya mümeyyiz olmalıdır. Henüz buluğa ermemiş mümeyyiz bir çocuk veya bir kadın vekâleten başkası adına hac yapabilir. Şafiler’de bedel önceden hac yapmış olmalı. 4-) Vekil ihrama girerken sadece gönderen adına niyet eder. Kendi adına ya da birden fazla kişinin adına niyet ederse kendi adına haccetmiş olur parayı iade eder. 72 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 5-) Vekil için ücret şart koşulmamalıdır. Vekil parayı israf etmemeli ve kalan parayı iade etmeli. 6-) Bedel gönderen kişinin hac masrafı gönderen tarafından karşılanmalıdır. Eğer kendi parasını harcarsa müvekkilin üzerinden hac borcu düşmez. Şafilerde düşer. 7-) Adına haccedilen kişi kendisi için haccedilmesini vekilden istemiş olmalıdır. İzin ve vasiyeti olmadan yapılan hac ile borç düşmez. İmam Şafi’ye göre düşer. 8-) Vekil haccı bizzat kendisi yapmalıdır. Eğer yetkili kılınmışsa mazeretle bir diğerine vekil kılar aksi halde parayı iade eder. 9-) Vekil gönderenin isteğine uymalı, onun istediği haccı yapmalıdır. Aksi halde bedelini iade eder. (Ebu Hanefi’ye göre) 10-) Adına haccedilmesini vasiyet eden kimse vekilin nereden gönderilmesini istemişse oradan, belirtmemişse aynı şartlarda herhangi bir yerden gönderir. 11-) Vekil gönderen adına yapılacak menasiki tamamlamadıkça kendisi için umre yapmamalıdır. Aksi halde parayı iade eder. 12-) Vekil yürüyerek değil vasıtaya binerek haccetmelidir. Vasıta ücretinin kendisine kalması için yürüyerek hac yaparsa parayı iade eder. Kendisi için haccetmiş olur. Peygamberimizin ilk ve son haccı hicretin 10. Yılı veda haccıdır. Veda Haccı:Haccetü’l-kemal, ve’t-temam, Haccetu’l-belağ, Haccetu’l-İslam gibi isimler verilmiştir. Efendimizin Yaptığı Dört Umre Hz. Peygamber’in Hicretin 7. Yılında Hudeybiye umresi, Hicri 8. Yılında Mekke’nin fethi ve aynı yıl Taif-Hüneyn dönüşü ve son olarak Veda haccındaki umre. KURBAN14 Kurban: Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlık sağlamaya vesile olan şey demektir. Udhiyye: Kurban bayramı sebebiyle kesilen kurbana denir. Kurban Kesmenin Hükmü:Hanefilere göre vacip, Şafiiler’de sünnettir. Kurban Çeşitleri Udhiyye, adak, akika, hedy, ceza ve kefaret, sevabı ölüye bağışlanmak üzere ve kesilen kurban. Vasiyetin ya da adağının olması halinde kesilir ve etinin tamamı dağıtılır. Kurban Kesme Yükümlülüğü Müslüman olmak, akıllı ve buluğa ermiş olmak, mukim olmak, yani yolcu olmamak, nisap miktarı mala sahip olmak Ebu Hanife, Maliki ve Hanbeliler’e göre kurban kesmek için belirli bir akıl baliğ şartı yoktur. İmam Muhammed ve Şafii’ye göre akıl baliğ şarttır. Hanefiler’de İmam Muhammed’in görüşü fetvaya esastır. Yolcular için kurban kesme mecburiyeti yoktur Nisap: Dinen asgari zenginlik ölçüsüdür. Nisabı Ğına: Oturmuş istikrar bulmuş zenginlik ölçüsü, zekât ve fitre verir, kurban keser. 14 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 1-11 73 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Nisabı İstiğna: Kurban keser, fitre verir, zekât ve fitre alamaz, zekât vermez. Kurbanlık Hayvan ve Kesimi Koyunun erkeği, diğerlerinin dişisi efdaldir. Malikilere göre etine parasına ortaklık kurban kesilmesi caiz değildir koyun ve keçi bir yaşını, sığır ve manda iki yaşını deve ise beş yaşını doldurunca kurban edilebilir. Kurban Kesmenin Vakti: Hanefiler’de kurban bayramının 1. 2. 3. günü akşama kadardır. Şafiiler de 4. günü de kesilebilir. Bir kimse tek başına keseceğim diye aldığı kurbanlığa sonradan ortak alabilir. Alınan kurbanlık hayvan kaybolursa, yerine kurbanlık alındıktan sonra bulunursa, sadece birisi (iyisi) kesilir. Kurbanlık hayvan kesilmeden ölürse, zengin yerine bir başkasını alır fakir almaz. Kesim İşlemi: Ehli kitabın kestiği yenir, her ferdin kendi kurbanını kesmesi efdaldir. Kurban, bismillahi Allah’ü ekber denilerek kesilir. Besmeleyi kasten terk eden bir kimsenin kurbanlık eti Ebu Hanefi’ye göre yenilmez. Kurbanı vekilin kesmesi halinde, sahibinin de Bismillah demesi gerekir. Kurban Kesmenin Hükmü: Kan akıtmaktır. Hayvana acı vermemek için şoka sokmak caizdir. Adak olarak kesilen hayvanın etinden kesenin usul ve furusu yiyemez, eğer yerse bedeli ödenir. Kurban etinin ya da diğer parçalarının satılıp gelir elde edilmesi caiz görülmemiştir. Kurbanlık hayvanın sütünden ve yününden kesmeden evvel faydalanmak caiz görülmemiştir. Kurbanlık hayvan kesildikten sonra yünü kesilip evde ihtiyaçta kullanılabilinir, satılmaz. Akika Kurbanı: Çocuğun doğumunda, şükür için kesilen kurbandır. Akika: Yeni doğan çocuğun başındaki sarı tüyün adıdır. KEFARETLER15 Kefaret: Sözlükte örten, gizleyen anlamına gelir. İşlenen bir kusur ve günahtan dolayı Allah’ u Teâla’dan af ve mağfiret dilemek niyetiyle yapılan ceza özelliği de bulunan bir tür mali ve bedeni ibadettir. 1-) Oruç Bozma Kefareti: Ramazan orucunu eda ederken, herhangi bir mazereti bulunmaksızın oruçlu olduğunu bilerek orucunu kasten bozan kimseye gereken kefarettir. Hanefiler ve ulemanın çoğunluğuna göre kasten yeme içme ya da cinsi temas halinde kefaret gerekir. Şafiilere göre sadece kasten cinsi temas halinde kefaret gerekir. Kefareti: Köle azat etmek, 60 gün oruç ya da 60 fakiri sabahlı akşamlı doyurmak. Hanefiler ve ulemanın çoğunluğu kefarette sırayı gözetmeyi esas alır. Peş peşe tutmak gerekir. Kadınların özel halleri ayırsa da zarar vermez. Kefaret orucunu geceden niyetlenmek gerekir 2-Yemin Kefareti:Mün’akit yeminin bozulması halinde kefaret gerekir. 15 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 13-20 74 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Kefareti: Köle azat etmek, on fakire fidye vermek, 3 gün oruç tutmak. Hanefi ve Hanbeliler bu üç gün orucun peş peşine tutulmasını şart görürler. 3- Zıhar Kefareti Zıhar: Sözlükte sırt anlamına gelir. Cahiliyede erkeğin karısına artık sen bana anamın sırtı gibisin demesiyle onu kendisine haram kılmasıdır. Kefareti: Köle azat etmek, 60 gün oruç tutmak, 60 fakire fidye vermek. 4-) Adam Öldürmenin Kefareti Muahid: Anlaşmalı gayri müslim demektir. Bir Müslümanın; Müslüman, zımmi veya anlaşmalı gayri müslimi hataen öldürmesi halinde keffaret gerekir. Kefareti: Köle azat etmek, 60 gün oruç. Fakihlerin çoğunluğuna göre kasten adam öldürmede de kefaret gerekir. 5-) Hacda Tıraş Olma Kefareti Hac niyetiyle ihrama giren kimsenin ihram süresince tıraş olması yasaktır. Bu yasağın mazeretle ihlali halinde Kefaret: Üç gün oruç tutmak, 6 fakire fidye vermek, ya da kurban kesmek. 6-Hayızlı Kadınla Cinsi Münasebet Kefareti Hayızlı kadınla cinsi münasebet haramdır. Ebu Hanefi’ye göre tövbe etmeli, diğer bir gurup âlime göre kanamanın ilk günlerinde 1 dinar son günlerin de ise yarım dinar sadaka vermelidir. Bu kocanın zorlamasıyla olmuşsa yalnız kocaya, her iki tarafın isteğiyle olmuşsa, her birine düşer. Bu temasın kasten, unutarak olması sonucu değiştirmez. ADAK VE YEMİNLER16 Adak: Mahiyeti Arapça’da nezir (adak) diye geçer. Bir kimsenin dinen yükümlü olmadığı ibadet cinsinden bir şeyi kendisi için vacip kılmasını ifade eder. Kişinin farz ve vacip cinsinden bir ibadeti yapacağına dair Allah’u Teâla’ya söz vererek o ibadeti kendisine borç kılmasıdır. Adağın Şartları: Adakta bulunan kimsenin Müslüman, akıllı ve buluğa (ergenlik çağına) ermiş bir kimse olması gerekir. Adak Konusunda Aranan Şartlar 1- Adanan şeyin farz veya vacip cinsinden olması gerekir. 2- Adanan ibadet maksut yani bir farzın şartı olamaz. ( Örneğin Abdest olmaz ) 3- Adanan husus kişinin o an ya da daha sonra yapması gereken bir husus olmamalı. 4- Adanan şeyin maddeten mümkün olması ve meşru olması. 5- Adanan fiil Allah’a isyan, bid’at, günah ve masiyet içermemelidir. 16 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 21-28 75 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Adağın Hükmü Herhangi bir şarta veya zamana bağlı olmayan adaklar, geciktirilmeden adanma anından itibaren gerekli hale gelir. Şart gerçekleşmeden adak yerine getirilirse geçersizdir. Yerine getirilmesi gelecek bir zamana bağlı olan adaklar, Ebu Hanife ve Ebu Yusuf’a göre önceden de yerine getirilebilir. Adağın etinden sahibi usul ve für’usu yiyemez. Yeminler Mahiyeti: Sözlükte, kuvvet, sağ taraf, sağ el, ant kasem ve benzeri anlamlara gelir. Fıkıh dilinde kasem adı verilir. Yemin Sözleri: Allah adına yemin ederim, Allah şahit, Rahim olan Allah hakkı için, Vallahi, Billahi, Tallahi gibi sözlerdir. Aynı şekilde Allah’ın isim ve sıfatlarıyla bağlantı kurularak söylenen, yemin ederim, üzerine ahd olsun şu yemeği yemek bana haram olsun. Allah’ın isim ve sıfatları zikredilmeden yapılan örfi yeminler de yemin hükmündedir. Örneğin: Kâbe hakkı için, Kur’an çarpsın, ekmek çarpsın gibi… Bir kimse meşru olmayan bir şeye yemin ederse yeminini tutmaz bozar ve kefaret öder. Yemin Çeşitleri 1- Lagv Yemini: Yanlışlıkla ağızdan çıkan yemin bir kimsenin borcunu ödediğini sanarak borcumu ödedim diye yemin etmesi kefaret gerekmez. 2- Ğamus Yemini: Geçmiş zamana ait yalan üzere yemin etmesi halinde kefaret yeterli görülmez onun için kefaret gerekmez tövbe istiğfar yapmalı. İmamı Şafi’ye göre kefaret gerekir. 3-Mün’akit yemin: Mümkün ve geleceğe ait bir konuda yapılan yemindir kefaret gerekir. HARAMLAR VE HELALLER17 Bahire: Beş kere doğuran ve beşinci yavrusu dişi olan deveye denir kulağı çentilir, sağılmaz, sütü putlara bırakılır. Saibe: Put namına serbest bırakılan ve sütünden yalnızca misafirlerin faydalandığı devedir. Vâsile: Biri erkek, diğeri dişi olmak üzere ikiz doğuran koyun veya deveye denir. Ham: On nesli dölleyen erkek deveye denir, serbest bırakılırdı. Behimeti En’am: Yenmesi mutat olan hayvanlar. Zi Mihlep: Pençesi ile avını parçalayan yırtıcı kuşlar. Zinap: Ağzının dört yanında uzun ve sivri dişleri olan hayvana denir. 17 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 29-140 76 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Eti Yenen Hayvanlar Dört Guruptur 1- Sığır, manda, koyun, keçi, deve, tavşan, tavuk, kaz, ördek, hindi türünden evcil hayvanlar. 2- Geyik, ceylan, dağ keçisi, yabani sığır ve zebra gibi vahşi hayvanlar. 3- Güvercin, serçe, bıldırcın, sığırcık, balıkçıl gibi kuşların etlerinin helal olduğunda fakihler görüş birliğindedir. 4-Çekirge sünnette helal sayılmıştır. 7- Eti Yenmeyen Hayvanlar Üç Kısımdır: 1-Domuz, 2- Allah’tan başkası adına kesilen hayvan. Törenlerde, açılış ve karşılamalarda kesilen hayvanlar ise Allah’ın adı anılarak kesildiği, uğruna kesilen şahıs veya kuruma bir kutsiyet atfedilmediği sürece bu gurupta yer almaz. 3- Meyte tabir edilen yani İslami ölçülere göre kesilmemiş hayvan veya kendiliğinden ölmüş hayvanın etidir. Eti yenen hayvanların tespitinde çerçeveyi en dar tutanlar Hanefiler iken en geniş tutanlar Malikilerdir. Tilki: Hanefilerden Ebu Yusuf ve İmam Muhammed, Şafii, Hanbeli ve bazı Malikilere göre helaldir. Tavus Kuşu ve Papağan: Şafii Mezhebi’nde haram diğer üç mezhepte helaldir. Ayı: Hanefi ve Şafiilere göre haram, Maliki ve Habbeliler’e göre helaldir. Zurafa: Şafiilerde haram, diğer 3 mezhepte helaldir. Kirpi: Hanefi ve Hanbeliler’de haram, Şafii ve Malikilerde helaldir. Çakal, sincap, samur, sansar, sırtlan, keler, gelincik, çaylak, kuzgun, baykuş, atmaca, kaplumbağa, köstebek, kertenkele, salyangoz ve her türlü haşarat Hanefi mezhebine göre caiz değildir. Tavşan: Dört Sünni mezhebe göre caiz iken bazı sahabe ve tabiin bilginlerine göre mekruhtur At Eti: Dört mezhepte genel kabul görüşe göre helaldir. Ebu Hanife’ye göre tahrimi mekruhtur. Evcil Eşek Eti: Dört mezhepçe genellikle kabul edilen hüküm ehli merkeplerin etinin haram olduğu yönündedir. Bir kısım Maliki ve Hanefiler’ den Bişr el-Merisi ehli eşek etini helal sayarlar. Katır Konusunda Üç Durum Söz Konusu a) Her iki tür helal ise helal b) Her iki tür haram ise haram c) Biri helal diğeri haram ise Hanefiler ve Malikiler ananın hükmü, Şafi ve Hanbelilerde haramdır. Dört mezhepte de anası eşek olan katır, haram sayılmıştır. Su Hayvanları Balık türleri bütün mezheplerde helaldir, şu var ki; Hanefilere göre kendiliğinden ölmüş ve su üzerine çıkmış balık yenmez. 77 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Balık türü dışında kalan midye, kurbağa, yengeç gibi su hayvanlarını yemek Hanefi Mezhebinde helal değildir. Diğer üç mezhebe göre sadece suda yaşayan her türlü hayvan kendiliğinden ölmüş bile olsa yenilir. Hem Karada Hem Suda Yaşayan Hayvanlar Bu hayvanlar: Kurbağa, kaplumbağa, yengeç, yılan, timsah Hanefi ve Şafilere göre bunlar helal değildir Malikiler ‘e göre bu beş hayvan yenilir. Hanbeliler: Timsah, yılan, kurbağa helal değildir, Kaplumbağa ve yengeç yenebilir ama tezkiye gerekir. Hayvan Etleri İle İlgili Bazı Meseleler Cellale: Pislik yemiş kara hayvanına. Pislik yemiş hayvanlardan tavuk için 3, Koyunlar için 4, sığır ve develer 10 gün hapsedilir, daha sonra helal olur. Balığın tuttuğu balık eğer parçalanmamışsa yenebilir helaldir. Yumurta: Hayvanın yumurtası caizdir yenilir. Süt: Hanefilere göre atın sütü mubahtır. Hınzırla İlgili Fıkhi Hükümler: Kur’an ‘da tür itibariyle haram olan tek hayvan hınzırdır. Hınzır eti Yahudilik ve Hıristiyanlıkta da haramdır. İncil’de: Pavlus’a göre çarşıda alınıp satılan her şey helaldir. İnsanı ağzına giren değil ağzından çıkan kirletir denilmiştir. Hınzırlar Müslümanlar için mütekavvim hukuken değerli mal sayılmaz. Ancak Hanefi ve Malikilere göre hınzır maldır gayri müslimler için, telef edilmesi halinde tazmin gerekir. Hınzırın derisi tabaklansa bile caiz değildir. Bazı âlimler hınzırın derisinin tabaklandığı zaman sıvı değil de katı işlerde kullanılabileceğini düşünürler. Hayvanların Kesimi Zebh: Koyun ve sığırın kesilme yöntemidir ( boğaz ) Nahr: Devenin kesilme yöntemidir ( boyundan ) Vekize: Hayvanı vurup darbeyle öldürmek demektir, caiz değildir. Kesilen Hayvan: Balık ve çekirge boğazlanmadan eti yenir. Hem denizde hem de karada yaşayan hayvanlardan akıcı kanı olanlar için gerekir, akıcı kanı olmayanlar için gerekmez. Av hayvanı usulüne uygun olarak kesildiği zaman boğazlanma hükmündedir. Eğer avlanırken sağ ele geçerse boğazlamak gerekir Hayvanın kesim anında canlı olması ve ölümünün de bu kesim işlemi sonucu olması gerekir. Kesim Esnasında Hayvanın Canlılık Emareti: Ebu Hanefi’ye göre canlı olduğunun bilinmesi Ahmet bin Hanbel’e göre kanın akması işarettir. Hayvanı Kesenin Niteliği Hayvanı kesen kimsenin akıl ve temyiz gücüne sahip Müslüman veya Ehl-i Kitap olması gerekir. Kadın-erkek ayrımı fark etmez. Tesmiye: Kurban keserken besmele çekmek, Hanefi mezhebinde kişi kasten terk ederse o kurbanın eti yenmez. 78 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI İmamı Şafii: Kişi kasten terk etse bile eti yenir. Hayvanı kesmeden önce hayvana elektrik şoku ya da ona benzer darbeler vurarak kesim anında sakinleşmesini sağlamak, eğer hayvanı öldürecek kanının akmasını engelleyecek ise caiz değildir. Hayvanların kesimi ihtiyari (hakiki) ve ıztırari ( hükmi ) olmak üzere ikiye ayrılır. İhtiyari Boğazlama: Hayvanı zebh ya da nahr yoluyla boğazlamaktır. Iztırari Boğazlama: Kaçan deveyi ok ile yaralamak ve bunun da bir kesim işlemi yerine geçeceğine kanaat getirmektir. Kesilen Hayvanın Karnından Çıkan Yavru Kesilen bir hayvanın karnından çıkan yavru oluşumunu tamamlamış ve canlı doğmuşsa ya da annesinin kesilmesi sebebiyle ölmüş ise yenmesi caizdir. Avlanma: Bir yarar gözetilmeksizin avlanmak caiz değildir. Avcı Ve Avlama Şekli İle İlgili Şartlar 1- Av yapan kimsenin dinen, hayvan kesimine ehil olması gerekir. Hanefilere göre gayrı mümeyyiz çocuk besmele çekmeyi biliyorsa avı yenir. Ehli kitabın avı da yenir. 2- Avcının ava niyet etmiş veya avın üzerine avcı hayvanın salınmış olması gerekir. 3- Avlananın silahını kullanırken veya avcı hayvanı salarken, Allah’ın ismini anması gerekir. 4- Avcı silahını atarken veya hayvanı av üzerine saldıktan sonra ve yaralanan avı elde etme esnasında başka bir işle uğraşmaması gerekir. 5- Kara hayvanı avlayan kişinin o esnada hac ve umre için ihrama girmemiş olması gerekir. Avlanacak Hayvanla İlgili Şartlar 1-Avlanan hayvanın etinden yenebilmek için av hayvanının etinin yenen hayvanlardan olması gerekir. 2- Avlanan hayvanın tabiaten vahşi hayvan türünden olması gerekir. Malikilerin dışındaki mezheplere göre yakalanıp boğazlanması mümkün olmayan hayvanları avlamak caizdir. Avlanan hayvanın kesimden önce ölmesi halinde ölümünün bu avlanmadan olması gerekir. Avcının Avladığı Hayvanı Kaybedip de Sonra Ölü Bulsa, Yenmesinin Üç Şartı Vardır: 1- Avcı bulduğu avını suda boğularak ya da bir yerden yuvarlanarak öldüğüne kanaat getirmemelidir. 2- Bulduğu hayvanın başkası tarafından değil de kendi avlanma sonucu elde ettiğine kanaat etmeli. 3- Avlanılan hayvan bozulmamış ve sağlığı zararlı hale gelmemiş olmalıdır. Avlanan hayvan yaralı olarak bulunursa, kesilmesi lazımdır. 79 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Av canlı olarak bulunursa boğazlamak gerekir, kasten boğazlanmazsa meyte hükmündedir. A) Silahla Avlanma 1- Avlanmada kullanılan silahın delici, kesici olması gerekir. 2- Ava atılan bıçak ya da kılıcın, avın bir organını koparması ya da yaralaması şarttır. 3- Taş sopa ve benzeri cisimlerle av hayvanı yaralanırsa caizdir Avcı Hayvanla Avlanma 1-Avcı hayvan olarak köpek, aslan, şahin gibi yırtıcı hayvanların avda kullanılması çoğunlukla caiz görülür. 2-Avlanmada kullanılan hayvanın eğitilmiş olması gerekir. Köpeğin avdan yememesi, yırtıcı kuşun çağrıldığı zaman geri gelmesi salındığı zaman da gitmesidir. 3- Fakihlerin çoğunluğuna göre avcı hayvanın yakaladığı avı ondan yemeksizin sahibine getirmesi gerekir. 4-Fakihlerin büyük çoğunluğuna göre avcı hayvan avı yaralayarak öldürmelidir. Aksi halde boğarak veya sert bir darbe ile öldürmek caiz değildir. 5-Avcı hayvan sahibi tarafından av için salıverilmiş olmalıdır. 6-Avcı hayvana av esnasında eğitilmemiş başka bir hayvan yardım etmemelidir. İçecekler Hamr: Azı ve çoğu sarhoş eden içkiye hangi maddeden üretilirse üretilsin hamr denir. Bütün fıkıh mezheplerinde hâkim ve ağırlıklı görüş sarhoş edici özelliği bulunan bütün içki türlerinin haram olduğudur. İslam bilginleri sarhoşluk veren içkilerin tedavi amacıyla içilmesini caiz görmemişlerdir. Alkollü maddelerin ilaç yapımında kullanılması ayrı bir konudur ve kural olarak caizdir. Başka bir ilaç bulunamadığı, içkinin de ilaç olarak tedavi edici olacağı tıbben kesinlik kazandığı durumlarda, tedavi amacıyla kullanılması zarürettir. Fakihlerin büyük çoğunluğu, ilgili ayetin şarabı ” rics “ ( pislik ) olarak nitelendirmesinden de hareketle şarabı kan ve idrar gibi necaseti ğaliza olarak kabul ederler. Sigaranın Hükmü 1- Şari tarafından açık bir yasak gelmediğini ileri sürerek sigara içmenin mübah olduğunu ileri sürerler. 2- Diğer bir gurup İslam bilgini, sigara içmeyi doğru bulmayıp, haram da diyemediklerinden mekruh denilmiştir. 3- Üçüncü bir gurup, sağlık açısından ve ekonomik yönden israfa yol açtığı sebebiyle haram saymıştır. Sigaranın Haram Olmasının İlleti a) Zarar: Kendini kendi elinle tehlikeye atma. b) İsraf: Malı boş yere harcamaktır. 80 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI c) Nafaka yükümlülüğü: Havaici asliyyeyi ihmal etmek. Sigara şartlara göre haram ya da harama yakın mekruh olarak değerlendirilmiştir. Haram hükmünün ileti olan sarhoş etme, uyuşturma özelliğini taşıyan maddeleri vücuda almak haramdır. Nargile ve enfiye de aynı çerçevede değerlendirilmiştir. Örtünme 1-Kadınların kadınlara ve mahremlerine karşı avret yeri, Hanefi ve Şafilere göre erkeğin erkeğe avret yeri gibidir. Maliki ve Hanbeli mezheplerinde ağırlıklı görüş kadının mahrem erkekler yanında el, yüz, baş, boyun, kol, ayak ve baldır hariç bütün vücudun avret olduğu ve örtülmesinin gerektiği yönündedir. 2- Kadının Yabancı erkekler yani mahremi olmayan erkekler karşısında avret yeri yüzü, el ve ayakları hariç bütün vücududur. Elbisenin vücudun hatlarını belli etmemesi ve içini göstermemesi, cinsler arası farklılık ve diğer din mensuplarına benzememe ilke olarak benimsenmiştir. Erkeklerin avreti: Erkeklerin “hanımı hariç” bütün kadınlar, erkekler ve namazda iken avreti diz kapağı ile göbek arasıdır. İPEK Yasaklanan İpek Çeşitleri Meyasir: Eğerlerin üzerine konan ipek örtü. Kassi: İpek ile nakışlanmış kumaş demektir. Harir: İpek İstebrak: Kalın ipekli kumaş Dibac: Atkısı ve çözgüsü ipek olan kumaş Bilginlerin çoğu ipek giymenin erkeklere haram olduğunu ileri sürmüşlerdir. İpek bayanlara caizdir, saf ipek olmayan, ipek karışımı erkeklere de caizdir. Cilt hastalığı sebebiyle ipekli elbise giymek caizdir. Küçük çocuklar giyebilirler İpekli yorgan, yastık, döşek de caiz değildir. İpekli elbise ile namaz kılmak caiz ise de mekruhtur iadesi gerekmez. İpekli elbisenin alış verişi ve hediye edilmesi caizdir. Saç Saç ile ilgili yasağın, Allah’ın yarattığı şekli değiştirme ve insanları aldatma illetine dayandırılır. Kullanılan malzeme ne olursa olsun bir erkeğin veya kadının başına saçtan veya görünüş olarak saça benzeyen bir maddeden peruk takılması caiz değildir. Hz. Peygamber hoş karşılamamıştır. Saçı dökülen kimsenin tedavi ederek bunu önlemesi ya da tekrar çıkmasını sağlaması caizdir. Kadınların saçlarını kısaltmaları caiz değildir. Saç ve sakalda ağaran kılları yolmak mekruhtur. Kadınların saçlarını her türlü boyamaları caiz görülmüştür. Erkeklerin siyah rengin dışında bir renkle saçlarını boyamaları caiz görülmüştür. Yüzdeki Kılları Yolmanın, Kaşları AldırmanınVe Kirpikleri Uzatmanın Hükmü Kadının kocası için ve onun izniyle yüzündeki biten kılları alması vs. caizdir. Yasak olan kadının dışarı için bunları yapmasıdır. 81 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Hadiste yasaklanan kıl koparmayı, yüzde sonradan biten ve yüzü çirkinleştiren yüz kıllarını koparma değil de, kaşları inceltmek veya yukarı kaldırmak için kaşlarını yolma olarak anlamak doğrudur. Veşm: Dövme yaptırma Hz. Peygamber’in hadislerine dayanarak vücutta kalıcı bir iz yapmak ve fıtratı değiştirmek olacağından caiz değildir. Teflic: Dişlerin tedavi dışında bir maksatla törpülenerek seyrekleştirilmesi caiz değildir. Dişlerin altın, ya da gümüşle tedavi amaçlı sağlamlaştırılması caiz görülmüştür. Urfece adlı sahabenin gümüş ve altından burun yapılmasına cevaz verilmiştir. Estetiğin: Kişiyi toplum içerisinde aşağılık kompleksine iten, manen eziyet görmesine ve aşağılanmasına yol açan fazlalıklar veya şekil bozukluklar, yanık lekeleri, şaşılığın giderilmesi tedavi mahiyetinde olup caizdir. Estetik Şu Şartlarla Caizdir: 1- Tedavi amaçlı, zaruret halinde başvurulmalı, 2- Daha kolay başka bir usulün bulunmaması, 3- Gaye, aslı hilkati değiştirmek olmamalı, 4- Hile, aldatma ve yanlış anlamaya yol açmamalı, 5- Karşı cinse benzeme kastının olmaması, 6- Müdahalenin galip bir zan ile yarara bağlanması. Altın Ve Gümüş Tabak Kullanımı Kadınların, gayri meşru tarz ve zeminde cinsi tahrik aracı yapmamaları kaydıyla, onların altın veya gümüşü ziynet eşyası olarak kullanmaları veya ipek elbise giymeleri caizdir.Sıhaf:Altın ve gümüş tabaklar demektir. Erkekler için altın yüzük caiz değildir. Kadınlara altın ve gümüş ziynetinin helal olmasının sebebi; kadınların fıtraten süslenmeye düşkün oluşları, erkeklere caiz olmamasının sebebi ise toplumda sosyal adaleti sağlamak, hem de atıl sermayenin ekonomiye kazandırılmasıdır. Altın ve gümüş kaplardan yemek içmek: Ev eşyası olarak kullanmak haramdır. Hanefiler altın ve gümüşten yapılan ev eşyasını caiz görürler ve Hanefi dışındaki mezhepler caiz görmezler. Şafiiler, ipeğin alış-verişini de caiz görmezler. Altın Ve Gümüş Altın ve gümüşü tedavi amaçlı kullanılmak caizdir. Ebu Hanefi’ye göre içinde altın karışımı olan kap kaçağı kullanmak caizdir. Altın Yüzük Altın yüzük takmak genellikle haramdır. Ancak gösteriş ve kibir olmaksızın nişanlanan kimsenin takmasının mubah olduğunu söyleyen âlimler de vardır. Hadislerde yasak olan esas haram, kaşlı ve kaba yüzüklerdir. Saç Sakal Ve Bıyık Bıyığından almayan bizden değildir. Bıyığı kısaltınız sakalı bırakınız hadislerinde fakihlerin çoğunluğu sakalı tıraş etmenin haram olduğu görüşündedir. Şafiilerden 82 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Gazzali, Rafii, Nevevi, Malikilerden Kadi İyaz gibi bilginler sakalı tıraş etmenin haram değil mekruh olduğu görüşündedirler. Hattabi’ye göre sakalı bırakmak adet ve davranış biçimi yönünden sünnetin kastedilmiştir. Sakal: Sakalı tıraş etmenin haram oluşunun gerekçesi sünnete uyma yükümlülüğü sahabenin uygulama fiili, fıtratı değiştirme ve kadına benzemektir. Bıyık kısaltılması derinden kırpılması üst dudak görünecek şekilde uygundur. Saç: Resul-i Ekrem’in saç şekli örfi bir karakterdir. Kolanya Ve Alkollü Madde Kullanımı Kolonya içmek haramdır. Fakihlerin büyük çoğunluğuna göre şarap necistir. Şarabın dışında sarhoşluk veren maddelerin necis oluşuna dair kesin bir hüküm yoktur. Ebu Hanife ve Ebu Yusuf’a göre bunlar necis değildir. Sarhoşluk için içilmeleri haramdır. Ancak elbise veya namaz yerine dökülmeleri halinde namazın geçerliliğini etkilemez. Şafii mezhebinde kolanya necistir. İçilmesi ve kullanılması haramdır. Resim Ve Heykel Suret: Arapça’da daha çok şekil, biçim, görünüş ve resim anlamında kullanılmaktadır. Timsal-Heykel: Gölgeli suretlere denir. Salip: İsa’nın çarmıha geriliş tasviridir. Melekler, içinde suret bulunan eve girmezler. İbn Abbas’ın rivayetine göre her musavvir ateştedir. Eğer insan mecbursa, geçimini ressamlıkla geçindirmek zorunda ise ağacı ve ruh taşımayan şeyleri resimlemeli. Maliki âlimlerinden İbnü-l Arabi’ye göre yapılan suretler heykel türünde (ecsad) ise bunun haram olduğunda icma vardır. Kumaşta bir desen ise (rakm) bu durumda 4 görüş vardır. Kumaş üzerindeki desen caizdir. Eğer resim şekil ve görünüş itibari ile kesintisiz ve kendi başına durabilecek biçimde ise yasaktır, resmin bütünlüğü bozulursa caizdir. Diğer bir görüş, resim duvara asılırsa yasak, yere serilir ya da önemsiz olarak kullanılırsa caizdir. Şafiilerden İmam Nevevi insan ve hayvan sureti haram; ağaç, dağ gibi resimler caizdir. Buna benzer bir örnek de şarabın haram oluşundan sonra şaraba mahsus olan kapların da yasaklanmasıdır. Dübba ve Nakir: Arapların kullandığı şarap kapları Sonuç Olarak: Dağ, taş, ağaç gibi ruhsuz canlıları tasvir etmek ve insan bedenini tastamam yansıtmayan resimleri caiz görmüşlerdir. Üzerinde resim bulunan yaygı üzerinde namaz kılmak sahihtir. Resimli elbise kişinin secde ettiği yerde ve önünde duvara asılı olmamalı Resimli elbise ile namaz kılmak mekruhtur ama sahihtir. Hz. Ömer Hıristiyanların kiliselerine resim var diye girmemiştir. Müzik Ğına olarak Arapça’ya geçer genel olarak âlimler sözlerinden müstehcenlik, cinsellik, küfürlü ithamlar olmadığı müddetçe mubah görülmüştür. 83 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Melahim: Müzik ve çalgı aletleri demektir. Bu aletlerin satımı caizdir, tazmini gerekir. Spor Ve Eğlence İçinde kumar olmayan ve İslami emir ve hizmetleri aksatmayan oyunlar genelde mubah görülmüştür. Peygamberimizin Teşvik Ettiği Bazı Sportif Faaliyetler Atletizm: Allah Resulü eşiyle birlikte bu sporu yapmıştır. Güreş: Allah Resulü Rukane adlı kişiyle yenildiği zaman müslüman olması şartıyla güreşiyor ve Rukane yenilince Müslüman oluyor. Okçuluk, Allah Resulü teşvik etmiştir. Ancak hedef tahtası olarak canlı hayvanların kullanılmasını yasaklamıştır. Binicilik: Allah Resulü teşvik etmiştir. Canlı hayvanların dövüştürülmesini Allah Rasulü yasaklamıştır. Boks yapmak, horoz dövüştürme yasaklanmıştır. Peygamberimizin teşvik ettiği sportif faaliyetler asıl anlamda kişinin ruhi ve bedeni sağlığının iyileştirilmesi ve geliştirilmesinin amaçlandığı yönündedir. Düğün İslami ölçüler dairesinde yapmak ve katılmak mubah görülmüştür. Hz Peygamber düğün yapmayan bir kimseye Ensar’ın eğlenceyi sevdiğini düğün yapmasını ve Erneb adlı cariyenin de şarkıcı olarak düğünde bulunmasını tavsiye etmiştir. Tavla, , nerd, nerdeşir ve kiap olarak da adlandırılır. Kiap zar demektir. Allah Rasulü nerdeşir ile oynayan elini domuz etine bandırmıştır. Nerd ile oynayan Allah ve Rasulü’ne isyan etmiştir. Zar ile oynayan Allah resulüne isyan etmiştir. Satranç Mezheplerin genel görüşlerine göre mekruh görülmüştür. İmam Şafii genelde bütün oyunları mekruh görmüş ve oyun dindar ve ağırbaşlı kimselerin sanatı değildir diyerek itirazını belirtmiştir. İmam Malik hakkın dışında bütün her şeyi oyun ve neticede dalalet olarak vasfeder. Ebu Yusuf ve Muhammet satranç oynayanlara selam vermemişler. Hz. Ali satranca acemlerin meysiridir, demiştir. İmam Malik ve Ahmet b. Hanbel satrancı haram saymışlardır. İmam Şafii ise ruhsat vermiştir. Kumar:Azı çoğu haramdır, hem insanı Allah’ı anmaktan alıkoyduğu için; hem de haksız kazanç elde edildiği içindir. Bunun yanında kumara götüren her oyunda dinimiz tarafından yasaklanmıştır. Aile Planlaması Kadın ve erkeğin ebediyen kısırlaştırılması, hadımlaştırılması dinen caiz değildir. Doğum kontrolü yöntemleri döllenme meydana gelmeden önce yapılan azil gibi müdahaleler caiz görülürken döllenme meydana geldikten sonra yapılan müdahaleler yasaklanmıştır. İslam Konferansı Teşkilatı’na bağlı olup bütün İslam ülkelerinin temsil edildiği İslam fıkıh akademisi de; 10-15 Ocak 1988 tarihleri arasında Kuveyt’te gerçekleştirdiği 5. Dönem toplantısında, bu konuyu geniş biçimde ele alıp, 84 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI önleyici metotların kullanılmasını, eşlerin ortak kararına bağlı aile içi bir mesele olarak değerlendirmiş ve caiz görmüş, buna karşılık başta tıbbi zaruretler olmak üzere, dînen meşru bir gerekçeye dayanmadıkça çocuk düşürme, başlamış gebeliği sona erdirme, eşleri kısırlaştırma caiz görülmemiştir. Toplum politikası olan aile planlaması uzun vadede siyaseten müslümanların lehine sonuçlanacağı düşünülmektedir. Çocuk Düşürme: Döllenme gerçekleştikten sonra oluşan ceninin dış etki ve müdahalesiyle dışarıya atılması hem Yahudilik’te hem Hıristiyanlık’ta günah ve cinayet kabul edilmiş buna sebebiyet veren kadın ise katil sıfatıyla cezalandırılır. Kısmen Hanefiler’in de bulunduğu Maliki ve Hanbeli âlimlerinden birçoğu Allah Rasulü’nün birinde 40, diğerinde 120 günden sonra cenine ruhun üfleneceğine dair hadislere nazaran 40 veya 120 günden önce düşürülmesi mekruh iken, sonrasına haram demişlerdir. Ancak o dönemdeki fıkıhçıların tıbbi ve ilmi teknik bilgileri de göz önünde tutulmalıdır. Ceninin mahiyetinin canlılık kazanımının ilk haftalarından itibaren kazandığını düşünen Gazzali gibi âlimler haram saymışlardır. Gurre: Cenine karşı bir cinayet işlenmesi halinde gurre tabir edilen bir ceza tazminat olarak ödenir. Gurre ceninin mirası kabul edilir. Şafii ve Hanbeli fakihleri gurre ile birlikte kefaret de ödemesi gerektiğini düşünürler. Kürtaj Hayat ve ölümü yaratan Allah’tır. Anne ve baba ise sadece birer vasıtalardır. Çocuk, yapma ya da önleyici tedbir almak onların bir iradesi olabilir ancak çocuğu yaratmak Allah’ın iradesiyledir. Bundan dolayı cenini aldırma veya öldürme haklarına sahip değillerdir. Müslüman bir doktorun annenin sağlığı tehlikededir yönünde kararı ile çocuk alınabilir. Otopsi ve Meşruiyyeti18 Hz. Peygamber ölünün kemiklerini kırmak, dirinin kemiklerini kırmakibidir, buyurmuştur. Adli, eğitsel ve bilimsel otopsiler caizdir. Otopsi Yapılmasını Caiz Kılan Şartlar 1-) Otopsi yapılmasını gerektiren bir zaruretin bulunması, 2-) Otopsi yapılacak kimsenin tam olarak ölmüş olması, 3-) Ölen kimsenin yakınlarının rıza göstermeleri, 4-) Otopsinin doktor tarafından yapılması, 5-) Otopsinin maddi bir çıkar karşılığında yapılmaması, 6-) Otopsinin zaruri ölçüsünü aşmayacak şekilde yapılması, 7-) Otopsi sonrasında cesedin en hızlı şekilde defnedilmesi. 18 Ankuzem Fıkıh Pr. Dr. Şamil Dağcı Shf: 308 85 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Bazı Fıkhi Ölçüler Ağır olan bir zarar, hafif olan bir zarar ile giderilir, ihtiyaçlar, zaruret menzilesine tenzil olunur. Zaruretler, mahzuratı mübah kılar, genel maslahatlar özel maslahatlardan önceliklidir, Hafif zararlar ağır zararlardan önceliklidir. Kan Nakli19 Gerek gayri müslimden Müslümana, gerek Müslümandan gayri müslime organ nakli caiz görülmüştür. Domuz etinden ya da meyteden tıbbi anlamda faydalanabilinir. Sadece yenmesi haram görülmüştür. Beyin ölümü: Vücudun dolaşım, solunum ve sinir sisteminin tamamen durmasıdır. Beyin ölümü sonrası 24-36 saat sonra diğer organlar da fonksiyonunu kaybeder. Tamamen ölmüş bir hasta nefes alamayacağından diğer organlar da 5-6 saat sonra ölür. Bitkisel hayat ile beyin ölümü ayrı şeylerdir. Bitkisel hayat ile kişi tekrar hayata dönebilir. Beyin ölümü gerçekleşmiş bir hasta ölmeden önce vücut organlarını bağışlamışsa ya da öldükten sonra yakınlarının izniyle organları alınabilir. 18’den küçük olanlar ancak ebeveynlerinin izniyle organ bağışı yapabilirler. Organ satışı dinen ve kanunen yasaklanmıştır. Sunni İlkah Tüp Bebek20 Doğal tıbbi ve tabii yollardan çocuk sahibi olamayan kimselerin sperm ve yumurtanın nikâhı olan karı kocadan alınarak dışarıda döllenip tekrar yumurtası alınan kadının rahmine yerleştirilmesi ve bu sayede çocuk sahibi olma işlemine denir. Bid’at Dinin aslında olmayan şeylerin sonradan ihdas edilmesi olayıdır. Bid’atı hasen ve Bid’at-ı seyyi’e diye ikiye ayrılır. Bir davranışın Bid’at olup olmaması konusunda kesin ve kategorik bir yaklaşımdan ziyade o davranışın hangi ortamda ne gibi sonuçlar verdiğinin mahiyet ve gayesinin göz önünde bulundurulması yerinde olur. Gayb Bilgisi: Mutlak anlamda gayb bilgisi Allah’a mahsustur. Bunun yanında nisbi ve izafi anlamda meleklerden ve insanlardan da gaybı bilenler vardır. Falcılık Hz Peygamber buyuruyorki fala ve sonuçlarına itibar edenlerin Hz Peygamber’i vahyi ve İslam dinini inkâr etmiştir. Peygamber’imiz gelecek hakkında bazı karinelere dayanarak iyimser tahmin ve yorumlarda bulunmayı tasvip ettiği fakat geleceğe dair bilgi sağlamayı buna dayanarak da ümitsizlik veya uğursuzluk hislerine kapılmayı doğru görmemiştir. Hadis: Sizlerden biri hoşlanmadığınız bir durumla karşılaştığınızda Allah’ım iyilikleri yalnız sen verirsin kötülükleri de yalnız sen def edersin senden başka güç ve kuvvet sahibi yoktur desin. 19 20 Ankuzem fıkıh Pr. Dr. Şamil dağcı shf: 310-314 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 140-193 86 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Uğursuzluk inancının yasak kılınmasındaki asıl sebep buna inanan kişinin kendi irade ve gücünün inkârı yanında, yaratmayı Allah’a değil bizzat uğursuz saydığı varlığa nisbet etmesidir. Yıldız ve Burç Falı Halk arasında yıldız falı burç falı gibi inanışları konu edinen astroloji güneş ay ve yıldız gibi gök cisimlerinin oluşum ve özelliklerinin dünya üzerindeki olayların hayır ve şer niteliği kazanmasına ve insanın geleceğine etkilerini konu alan bir uğraşıdır. Astronomi: Kur’an’ın tasvip ettiği gök bilimleridir. Astroloji: Kur’an’ın tasvip etmediği yıldız ve burçlardan gaybe dair bilgiler çıkartmaktır. Sabiilik: Yıldıza tapanlar yıldızların ve gökteki varlıkların Allah’ın bir alttaki birimi olduğu yeryüzünün idare ve icra işleriyle görevli olduklarına inanırlar. Kehanet Ğaybdan haber verme işidir. Gelecekte meydana gelecek olayları bildiğini iddia etmektir. Cin Duyu organlarıyla algılanamayan ve insanlar gibi şuur ve iradeye sahip olan, Arapçada örtme gizleme ve gölgeleme anlamı bulunan, mevcut olup duyu organlarıyla algılanamayan, gizli ve ruhani varlıklara denilmektedir. Hz. Peygamber cinlerden korunmak için Ayet-el Kürsiyi ve Muavazateyn surelerini tavsiye etmiştir. Büyücülük Arapça’da sihir kelimesiyle tabir edilen büyü göz bağlayıcılık ve hile yoluyla insanları manyetize ederek tabiat kanunlarına aykırı olaylar ortaya koymak ve insanları yanıltmak sanatının başta büyü, sihir, muskacılık ve cincilik olmak üzere kişileri maddi manevi araçları kötüye kullanarak oluşturdukları çabalardır. İslam âlimleri büyü yapmanın ve yaptırmanın büyük günahlardan sayıldığı ve haram olduğu Kur’an’ın ise büyü yapan ve yaptıranların felah bulmaz yalancılar olduğunu bildirir. Büyüde Allah’ın üstünde iş becerebilme amacı vardır. Büyüye, sihre uğrayan bir kimsenin Allah’a sığınması dua etmesi sadaka vermesi güzeldir. Ruh İnsan görünen, algılanabilen beden ve duyular ötesi bilinmeyen ruhtan meydana gelmiştir. Ayet ve hadislerden anlaşıldığına göre ruh bedenden sonra yaratıldığı ve ruhun insan tarafından tastamam bilinmesinin imkânsız olduğu ruh bilindiği zaman insan kendi gerçeğini kavrayacağını İslam âlimleri söylemektedir. İnsan ölünce ruhu yok olmaz bir başka âleme yükselir Ruh bedenden sonra yaratılmıştır. Ölen kimsenin ruhunun göklere yükseldiği hadislerde geçmektedir. Ruhlar Âlemi ( âlem-i ervah): Bir kısım âlimler bunun Allah’ın ruhlar âleminde bensizin rabbiniz değil miyim diye sorduğu zaman ve mekândır. Bir kısım âlimler de öldükten sonra ruhun bedenden ayrılması halinde bulunduğu mekân ve zaman olduğunu söylerler. Cinler nisbi de olsa bazı gayb bilgilerini insanlara yalan da katarak 87 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI aktarırlar. Hz. Peygamber şeytan size çeşitli kılıklarda gelebilir diye uyarmıştır. İşte spirisleri yani ruh çağırıcıların ruh çağırma seansları böyledir. Tenasüh (reankarnasyon): Ölüm sonrasında ruhun bir başka bedene girmek suretiyle yaşadığına yani ruh göçüne denir. Hadis: Peygamberliğin 46/1’ i Rüya’yı Sadıkadır. Rüyalar Üç Türlüdür: 1-)Rüya’yı Sadıka (mübeşşirat) Bu tür rüyalar Allah tarafından doğrudan doğruya melekler vasıtasıyla gelen hak telkinleridir. Şeytan-i Rüya: Şeytanın insana kötülüğü ve fitneyi aşılaması, fitnelemesidir. Nefsan-ı Rüya: Uyku esnasında dış etkiler ve günlük meşgalelere ilişkin rüyalardır. Hastalık ve Tedavi: Hadis: Allah hem derdi hem de devayı vermiş her hastalığa bir çare yaratmıştır. Tedavi olun ancak tedavide haramı kullanmayın. Haram Maddelerle Tedavi İslam âlimlerinin bir kısmı haram maddelerle tedaviyi caiz görmezler. Hadis: İçki ilaç değil hastalıktır. Bir kısım âlimlere göre caizdir özellikle Zahirilerden İbn. Hazm’a göre hastalık bir zaruret halidir. Zaruret halinde ise haramlar mubah hale gelir. İslam âlimlerinin çoğunluğu ise haramla tedaviyi belli şartlarla caiz görmektedir. Hanefi ve Şafiler haram ile tedavi olmanın cevazı kesin olarak şifa vereceğinin bilinmesine, iyileşmesi bilinmiyorsa caiz görmemişlerdir. Çünkü Hz. Peygamber erkeğe ipeği haram kıldığı halde, cilt hastalığına yakalanan birisine ipeği caiz görmüştür. Okuyarak Tedavi: Okumak suretiyle tedavi Hz Peygamber ve sahabe tarafından yapılmış caiz ve etkili olduğu görülmüştür. Fatiha, İhlas, Felak ve Nas sureleri ile bazı duaların okunduğu rivayet edilmektedir. Bu dualar nazar değmesi, yılan akrep sokması gibi durumlarda da okuna gelmiştir. Bunun yanında caiz olmayan sihir, nazarlık, atın nalı ve kafası, meşru olmayan şekil ve metinleri içeren muska takma, kurşun dökme, tütsü yapma sayılabilir. Hz Peygamber nazarlık kullanmayı menetmiş, okuyarak tedaviyi tıbbi tedavinin yanında ek tedavi olarak görmüştür. Hz Peygamber nazarlık takanların biatlerini kabul etmemiştir. Organ Nakli: Organ naklini zorlaştıran ve insanların organlarını bağışlamalarına engel olan birtakım sebepler vardır. Bu sebepler genel olarak kişinin asli organlarıyla kıyamette cismani olarak haşrolduğu zaman, sanki organ kaybına uğradığını düşünmesi, organı verdiği kimse de işleyeceği sevap ve günahlar bir de organın yapacağı şahitliği aleyhe sebep olarak görülmüştür. Organ naklinde organ verilen şahsın fasık, gayri müslim olması caiz olan sonucu değiştirmez. Sorumlulukta herkesin kendi hür iradesi esastır. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu daha önceki kararların yanı sıra 03, 03, 1980 tarih ve 396113 sayılı kararı ile belli şartların bulunması halinde, ölüden diriye organ naklinin caiz olduğunu, Kuveyt Evkaf ve Din İşleri Başkanlığı Fetva Kurulu 24. 17. 1979. ve 14. 09. 1981 Tarih kararı ile Suudi Arabistan’da faaliyet gösteren dünya İslam Birliği’ne Bağlı 88 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Fıkıh Akademisi’nin, Mısır’daki Ezher Fetva Kurulu’nun Kararı ve İslam Konferansı Teşkilatı’na bağlı İslam Fıkıh Akademisi’nin 11.02. 1988 tarih kararı ile belli şartlarla caiz görülmektedir. Organ Naklini Caiz Kılan Şartlar Zaruretin bulunması, konunun uzmanlarında hastanın bu tedavi ile iyileşeceğine dair güçlü bir kanaatin olması, ölümünden önce kendisinin ölümden sonra yakınlarının izni olması, tıbbi ve hakiki ölümün gerçekleşmiş olması, Organın bir ücret ve menfaat karşılığında verilmemiş olması, alıcının da buna razı olması. Diriden Diriye Organ Nakli Kuveyt Evkaf ve Din İşleri Başkanlığına bağlı Kuveyt Fetva Kurulunun 1979 tarih kararında, Suudi Arabistan’daki fıkıh akademisinin 1985 Mekke’de düzenlenen 13. Dönem toplantısında ve İslam Konferansı Teşkilatına Bağlı İslam Fıkıh Akademisinin 1988-1990 tarihinde alınan kararlarında belli şartlarla diriden diriye organ nakli caiz görülmüştür. Diriden Diriye Organ Naklini Caiz Kılan Şartlar: Zaruret hali, verenin rızası, Organ veren kişinin sıhhatini bozmayacağına dair rapor, Konunun uzmanlarınca operasyon ve tedavinin başarılı olacağına dair güçlü bir kanaatin olması, yeterli tıbbi ve yeterli şartların olması, organ vermenin ücret ve menfaat karşılığı olmaması gerekir. Diriden Diriye Organ Naklini Caiz Kılmayan Şartlar: Kişinin hayatına son veren veya hayatına son vermese de vücudun temel fonksiyonlarından birini tamamen sona erdiren organ veya organların alınmasıyla diriden diriye organ naklinin caiz olmadığı vurgulanmıştır. Hayvan Hakları: Merhamet edene Allah da merhamet eder. Siz yerdekilere merhamet edin ki gökteki de size merhamet etsin. Günahkâr bir kişinin susuz bir köpeğe su vermesi üzerine bağışlanması, kediyi hapsederek açlıktan ve susuzluktan ölmesine sebep olan bir kadının cehennemlik olmasına kanaat getirmesi, hayvanlara şefkatle davranılması ve hayvanlarını aç bırakan ve onlara eziyet edenleri uyarmış. Hz. Peygamber hayvanları sağanların memeleri çizilmesin diye tırnakların kesimini onlara önermiş, yavruları alındığı için ıztırap içinde kanat çırpan bir kuşu görünce de bunu yapanları uyarıp, kuşun yavrularının geri verilmesini istemiştir. Ayrıca hayvanların dövüştürülmesi, hedef haline getirilmesini yasaklamıştır. Hayvan Besleme: Resul-i Ekrem, evinde vahşi hayvan besleyen ve yalnızlıktan yakınan bir sahabeye güvercin veya horoz beslemesini tavsiye ettiği rivayet edilir. Aç, susuz bırakmamak 89 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI şartıyla Hakkında özel bir yasak bulunan domuz ve köpek dışında evde kafeste hayvan beslenebilir. Köpek: İslam bilginleri köpeğin avcı hayvan olarak kullanılmasının caiz olduğunda görüş birliğine varmışlardır. Ayrıca köpeğin avlanma konusunda eğitilmiş olması, avlanması kastıyla salıverilmesi, tutmuş olduğu avı ondan yemeksizin sahibine getirmesi, avı boğarak değil de yaralayarak öldürmüş olması gibi şartlar vardır. İhtiyaç olmadığı halde evde köpek beslemenin caiz olmadığını bildirmişlerdir. Hz. Peygamber ziraat, hayvancılık, ya da ev bekleme gibi bir sebep olmadıkça köpek besleyenlerin sevabından her gün bir miktar eksileceğini, içinde köpek bulunan eve melek gelmeyeceğini haber vermiştir. Köpeğin artığının haram necis olduğu, yaladığı kabın 3-7 kez yıkanması gerektiğini bildirmişlerdir. Kendisinden faydalanılan köpeğin satımının da caiz olduğu bilinir. Saldırgan köpeklerin ısırmasından veya tazmininden sahipleri sorumludur. Evlerde süs köpeği beslemek sağlık açısından caiz görülmemiştir. Suni Tohumlama: Hayvanın gebe kalma şartı olmaksızın süni döllenme, yani hayvanı bir başka hayvanla dölleme (çektirme) caizdir. İmam Malik’e göre bu işten dolayı ücret almak da caizdir. Öldürme: Bir kimse bir mü’mini kasten öldürürse, yakınlarının talebine bağlı olarak, dünyada kısasen öldürüleceği, ahirette de ebedi cehennemlik olacağı bildirilmiştir. (Nisa 93 Bakara 178 El-İsra 33) Adam öldürme durumunda maktulün yakınları kısası istemezlerse diyet ödenir. Hataen adam öldürülmelerde diyet ödenir. Yakınını öldüren kimse onun mirasından mahrum olur. (Mirasın kendisine kalması için öldürmüş olma ihtimalinden dolayı) Kasten adam öldüren kimse fasık ve asi sayılır. İntihar: Hz. Peygamber uçurumdan atlayan, zehir içen veya öldürücü bir aletle kendini öldüren kimsenin ebedi cehennemlik olduğunu bildirmiştir. İntihara götüren bütün işler haramdır. Ötenazi, ölüm orucu haramdır. Peygamber’imiz borçlu olarak ölen kimsenin ve intihar eden kimsenin cenazesini kıldırmamıştır ama bir başkasının kıldırmasına müsaade etmiştir. İntihar eden kimsenin durumu inanç, itikatla ilgili değil de davranışları ile ilgili olduğu için intihar edenin cenazesi yıkanır namazı kılınır ve Müslüman mezarlığına defnedilir. İffet ve Namusa Saldırı Zina İftirasının Kur’an ve Sünnette Cezası: Haddi Kazıf: Seksen celde (sopa) olarak belirtilmiştir. Zina iftira suçu 4 şahit getirilmediği zaman taalluk eder. Sarhoşluk. Kur’an’ın ve sünnetin açıklamasından şarabın ve sarhoş eden her şeyin haram olduğudur. İçki ile sarhoş olan kişi adam öldürme, zina gibi bedeni cezayı gerektiren bir suç işlediğinde, sarhoş olması bu cezaları düşürmez. 90 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Bir kısım İslam hukukçuları da geçerli bir irade bulunmadığından sarhoşun sözlü ifadelerini geçersiz kabul ederler. Çoğunluk İslam hukukçularına göre sarhoşun sözlü tasarruflarına özellikle boşamasının geçersiz olacağını çünkü böylece suçu olmayan bir kadının mağdur olacağını benimserler. İlk dönem müctehidlerinden Osman el-Betti ve Zahiri fakihlerine göre sarhoş temyiz gücünden de mahrum olduğu için onun fiili tasarruflarına da bir ceza gerekmez sadece içki içme cezası uygulanır. Hırsızlık:Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah’tan bir ceza olarak ellerini kesin emri, özetle hırsızlık suçunun tam olarak oluşabilmesi için açlık, zaruret, zorlama gibi, hırsızlık suçunu işlemeyi kısmen veya tamamen mazur gösterecek bir mazeretin bulunmaması suçun bilerek ve istenerek işlenmesi, failin cezai ehliyetinin bulunması, çalınan malın hukuken koruma altında olması ve belli bir miktardan fazla olması gibi şartlar aranmıştır. Gasp ve Yağma Malı uğruna ölen şehittir. Gaspın uhrevi hükmü, günah işlemiş olmak ve bu yüzden cezayı hak etmek, Hz. Peygamber kim bir karış toprak gasp ederse Allah kıyamet gününde onu yedi kat yerden kafasına geçirir. Dünyevi hükmü, haksız şekilde ele geçirilen bir şeyin mümkün mertebe aynen iade edilmesi gerekir ya da tazmin gerekir. Tazmin: Bir malın mislini ya da değerini ödemek demektir. Gasp edilen malın değeri gasp günündeki değerine göre ölçülür. Maldaki artışlar mal sahibine iade edilir. Malikiler ve Şafiiler gaspçının maldan ettiği menfaati iade etmesi gerektiğini savunmuşlardır. Haksız Fiil, İtlaf Başkasının malını hukuka aykırı olarak tahrip etmek, zarara uğrayan kimse masum olduğu sürece zararı doğrudan veren ya da dolaylı sebep olan öder çocuğun zararını velisi öder. Haksız İktisap Hukuki bir sebebe dayanmadan bir şahsın mal varlığının başkası aleyhine çoğalması kastedilir. Hz. Peygamber hiçbiriniz bir kardeşinin malını ciddi veya şaka olarak almasın. Biriniz arkadaşının bir değneğini bile alsa onu iade etsin. Bir şeyi alan el, onu hak sahibine vermediği sürece onu tazminle mükelleftir. AİLE HAYATI21 Evliliğin Unsurları: 1-Taraflar: Bunlar normal olarak evlenecek kadınla erkektir. Hanefilere göre nikâhın ruknu, icab ve kabuldür. 2-İrade Beyanı Âlimler irade beyanını geçmiş zaman kipinde olmasını daha uygun görmüşlerdir. 21 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 195-246 91 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Evliliğin Kuruluş Şartları: Bu şartlar yerine gelmezse batıl olur. 1-Ehliyet: Hanefiler’e göre akıl baliğ olan kişi tam ehliyetlidir. 2-Meclis Birliği: Evlilik birliğini kuran icap ve kabulün aynı mecliste olması. 3-Evlenme Engelinin Olmayışı: Arada kan ve süt hısımlığı veya sıhri hısımlık gibi devamlı ya da başkası ile evli olma, din farkı, üç kere boşanma gibi engellerin bulunmaması. 4-Evliliğin Şartsız Olması Evlilik akdinde geciktirici (ta’liki) veya bozucu (infisahi) bir şartın olmamasıdır. Anne babanın razı olması şartıyla evliliği kabul ediyorum ya da velim razı olmazsa bozulması şartıyla evliliği kabul ediyorum demektir. Kayıtlandırıcı: Annemin de bizimle oturması şartıyla kabul ediyorum gibi Evliliğin Geçerlilik Şartları 1-Şahitler: Hz peygamberin ‘’İki şahit olmadan nikâh caiz olmaz’’ Hanefiler nikâhta iki kadın şahitliğini bir erkeğe denk sayar ve kabul ederler Hanefi dışındaki mezhepler şahitlerin sadece erkek olmasını şart görürler Şahitlerin akıl baliğ olması şarttır. Din İşleri Yüksek Kurulu 17. 10. 2002 kararı ile bir kadın şahitliği bir erkeğe bedeldir. 2-Evlenme Engelinin Olmaması: Örneğin bain talak iddeti bekleyen kadın. 3-İkrahın Olmaması: Hanefi dışındaki mezheplerce zorlama ile yapılan nikâh fasid bir nikâhtır. Hz Peygamber ‘’ümmetimden hata, unutma ve yapmaları için cebir ve tazyike maruz kaldıkları şeylerin sorumluluğu kaldırılmıştır. ’’Hanefiler’in delili Hz Peygamber’in ‘’Üç şeyin şakası da ciddidir ciddisi de ciddidir. Nikâh, Talak ve Talaktan dönüş’’Burada Hanefi dışındaki hukukçuların görüşü daha ağır basar. 4-Evlenmenin Gizlenmemesi: Bu şartı sadece Malikiler ileri sürmüştür. Yürürlülük Şartları Evlenmenin hükümlerinin işlerlik ve yürürlülük (nefaz) kazanması için aranan şartlardır. Mesela eksik ehliyetli kimseler için velilerin izni, tam ehliyetli kimselerin kıydığı nikâhın da (velisi tarafından kıyılan) tarafların izni şarttır. Evlenecek kimseler tarafından akdedilen evlilik velilerin; veliler tarafından akdedilen evlilik de tarafların izin ve icazetine muhtaç oluşu bir nefaz şartı olmaktadır. Bağlayıcılık Şartları: Evlilik sözleşmesi bağlayıcıdır. Taraflardan birisi veya her ikisi evliliği bütün sonuçları ile birlikte ortadan kaldıramaz. Şartlara Uymamanın Sonucu: Sahih Evlilik: Unsurları kuruluş (in’ikad) ve geçerlilik (sıhhat) şartları tamam olan evlilik hukuken geçerli bir evliliktir. Evliliğin Sonucu: Mehir, nafaka, evlilikten doğan sıhri hısımlık, mahremiyet (Hürmet’i müsahara) nesep ve karşılıklı mirasçılık gibi evliliğin bütün sonuçlarını doğurur. Fasid Evlilik: Unsurları ve inikad şartları tamam olup sıhhat şartlarında eksiklik olan evlilik fasid evliliktir. Bu tür evlilikte tarafların derhal ayrılmaları gerekir. 92 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Eğer Fasid Evlilik Zifafla Oluşmuşsa: 1-Mehri misil ile müsemmadan az olanı kadının hak etmesi 2-Doğacak çoçuğun nesebinin babaya ait olması 3-Ayrıldıklarında kadının fesih iddeti beklemesi 4-Hurmeti müsahara denilen sihri hısımlıktan doğan evlilik engelinin teşekkülü. Ebu Hanife’ye göre unsurları ve in’ikad şartları eksik olan akit batıl akittir. Evlenme Ehliyeti Hanefiler’e göre akıl-balığ olan kişi tam ehliyetlidir. Sefihler aile hukuku bakımından tam ehliyetlidirler. Ergenlik Yaşı: Alt sınırı kızlarda 9, erkeklerde 12’dir. Ebu Hanife’ye göre üst sınırı kızlarda 17,erkeklerde 18, İmam Malik’e göre her iki cins için 18, Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’e göre her iki cins için 15’tir. Tam Ehliyetsizler: Temyiz gücü henüz gelişmemiş veya akıl hastaları. Eksik Ehliyetli: Ebu Hanife’ye göre temyiz gücü gelişmiş ancak henüz temyiz gücüne sahip olmayanlarla, akıl zayıfları ve bunaklar yani ma’tuhlar eksik ehliyetlidir. Eksik ehliyetliler hiçbir zaman evlenme sözleşmesine taraf olamazlarken, eksik ehliyetliler velisinin onayıyla evlenebilirler. Velayet: Hanefi dışındaki mezhepler Allah Rasulü’nün velisiz nikâh olmaz hadisine dayanarak bütün kadınlar ancak velayetle evlendirilebilir denilir. Hanefiler ise akılbaliğ olan kadın aynen erkek gibi velisinin aracılığına gerek olmaksızın evlenebilir. Velayetin Kısımları 1-Velayeti İcbar: Veliye velayeti altında bulunan kimseyi rızasını almaksızın evlendirme yetkisi veren velayettir. Bu tür velayet altına ehliyetsizler ve eksik ehliyetliler girerler. 2-Velayeti İhtiyar: Veliye velayet altında bulunan kimseyi ancak onun rızasıyla evlendirme yetkisi veren velayettir. Hanefiler’de burada dikkate alınacak kiriter yaş küçüklüğü, Şafiiler’de daha önce evlenmemiş olması, Malikiler’e göre her ikisidir. Veliler: Hususi Veli: Hukukçuların çoğunluğuna göre asabe olan akrabalarıdır. Umumi Veli: Devlet başkanı veya hâkimdir. Hususi veli olmadığı zaman umumi veli yetkilidir. Asabe: Bir kimsenin araya bir kadın girmeden bütün erkek akrabalarıdır. Buluğ Muhayyerliği: Babası veya dedesi tarafından yapılan evlilikte buluğ muhayyerliği yoktur. Bunların dışında bir kimse tarafından evlendirilen kimseler buluğa eriştiklerinde hâkime başvurarak evliliği feshettirebilirler. Denklik İslam hukuku literatüründe kefaet terimiyle ifade edilen denklik, evlenecek eşler arasında dini, iktisadi ve sosyal bakımdan bir denkliğin olması kastedilir. 93 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Hanefi Mezhebinde Şu Altı Nokta Denklik İlkeleridir: Soy, din, dindarlık, hürriyet, servet ve meslekKefaet şartı Hanefiler’e göre bir lüzum şartıdır. Muharremat: Kendileriyle ebediyyen evlenilmesi yasak olan kadınlara denir. a) Devamlı Evlenme Engelleri: Tarafların birbirleriyle evlenmesine ebedi olarak engel olan sebeplerdir. 1-) Kan hısımlığı: 1-Usul (üst soy hısımları) 2-Furu (alt soy hısımları) 3-Ana babanın furu’u 4-Dede ve ninenin sadece çocukları 2-) Sıhri hısımlık: 1-Usullerin eşleri yani üvey anne ve üvey nine 2-Furu’nun eşleri, yani gelinler 3-Eşin usulü yani kayın valide ve eşin her iki taraftan nineleri 4-Eşin füruu yani üvey kızlar veya bu durumda olan kız torunlar. Ancak bu son gurupta evlenme engelinin doğması için sadece nikâh yetmemekte, evliliğin zifafla da fiilen başlaması gerekmektedir. 3-) Süt Hısımlığı 1-Süt usul, yani sütanne, sütbaba, sütnine ve sütdede 2-Süt furu’u, yani süt çocuklar ve torunlar 3-Sütanne ve babanın neseb ve sütten olan füruu yani sütkardeşler ve onların çocukları 4-Süt dede ve ninenin sadece çocukları ki bunlar süt halalar ve süt teyzeler 5-Eşin sütannesi veya ninesi 6- Kadının eşinin sütten olan kız çocukları ve kız torunları. Bu son durumda kız çocuk ve kız torunların yasak olabilmesi için nikâh yetmeyip evliliğin zifafla fiilen başlaması da gerekmektedir. 7- Sütbaba ve dedenin sütanne ve nine olmayan eşleri 8- Sütten olan fur’unun eşleri Hukukçuların çoğunluğuna göre ilk iki yaş içerisinde emdiği süt az olsun çok olsun süt hısımlığın meydana gelmesi için yeterlidir. Şafii mezhebinde süt hısımlığı oluşabilmesi için ilk iki yaş içerisinde beş fasılalı, doyurucu süt emmesi şartı vardır. İki yaşından sonra emmiş olduğu süt müctehidlerin çoğuna göre bu tür bir hısımlık ve evlenme yasağı doğurmaz. Geçici Evlenme Engelleri 1-Başkasının eşi olma, (evli olan ya da iddet bekleyen kadınla nikâh geçersizdir). 2-İki akraba ile birden evlenme, (teyze ile yeğen) 3-Beyninetu’l- kübra: Üç kere Boşanmış olma, 4-Din farkı, Müslüman bir erkek ancak Müslüman, Yahudi veya Hıristiyan biriyle evlenebilir. Müslüman bir bayan ancak Müslüman bir erkekle evlenebilir. 94 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Evliliğin sonuçları Kadının Hakları a-) Mehir: Mehir nikâhın şartı değil bir sonucudur. Mehr-i Musemma: Nikâh anında belirtilen mehre denir. Mehr-i Misil: Nikâh anında belirlenmeyip evlenen kızın akrabaları arasında her bakımdan kendi konumundaki kızlara ödenen mehir demektir Mehr-i Mueccel: Ödenmesi sonraya bırakılan mehre denir. Mehr-i Muaccel: Nikâh anında ödenen peşin mehre denir. Zifaf veya sahih halvetten önce bir ayrılık vuku bulursa, eğer ayrılığın sebebi erkek ise mehrin yarısını öder, eğer kadın sebep olmuşsa mehir düşer ödeme yapılmaz b-) Nafaka: Evlilik içinde kadının her türlü normal masrafı kocaya aittir. c-) Talak: Tarafların biri tarafından ortaya konan irade beyanıyla gerçekleşir. Tefrik: Mahkeme tarafından tarafların boşanmasına denir. Hul (Muhalea) kadının mali bir ödeme yapması ya da mali bir hakkından ferağat etmesi şartıyla gerçekleşen boşanmadır. BOŞANMA ŞARTLARI A-Kocaya ait şartlar: Tek taraflı irade bayanıyla boşama kocaya aittir. Koca bu hakkını bir vekile de verebilir. Tefviz-i talak: Kocanın kendisinde olan boşama hakkını kadına vermesine denir. Bu yetki nikâh anında verilebilineceği gibi daha sonra da verilebilir. Koca bu yetkiyi daha sonra alamaz. Koca tam ehliyetli olmalıdır. Hanefilere göre sefihin boşaması geçerlidir. Sarhoşluk verici maddeyi bilmeyerek veya zorla ilaç gibi bir madde içinde meşru bir şekilde alanlar bir gurupta, bilerek ve isteyerek keyif verici bir madde olarak alanlar bir başka gurupta değerlendirilmiştir. İslam hukukçularının çoğu birinci gurupta olanların eşini boşamasını geçerli saymazlar. İslam hukukçularının ekserisine göre Hanefiler, İmam Malik, Şafi, Şabi, Evzai ve Said b. Müseyyeb’e göre sarhoşun eda (fiil) ehliyeti tamdır. Bunun sonucu olarak boşama geçerlidir. Hz Osman, Ömer b. Abdülaziz, Hanefiler’den Tahavi ve Kerhi, Şafiiler’den Müzeni ve Hanbeliler’in bir görüşüne göre sarhoşluğun nasıl meydana geldiği değil doğurduğu sonuçlar önemlidir. Bu yüzden düşünme ehliyetini kaybeden sarhoşun boşaması geçerli değildir. Canı ve malı ağır bir şekilde tehdit edilenin (mükreh) boşaması, Hanefiler bu kimse irade ve ihtiyarı yerinde olduğu için boşaması geçerlidir. Fakihlerin çoğunluğu, baskı ve zorlama sonucu yapılan boşamaları geçersiz görürler. Şaka ile yapılan talak da hukukçuların ekserisine göre geçerlidir. Hz. Peygamber: Üç şeyin ciddisi de ciddidir, şakası da ciddidir. Nikâh, talak ve talaktan dönme. Kadına Ait Şartlar Boşanan kadının boşayan kocanın eşi olması gerekmektedir. Hanefi hukukçularına göre Ric’i Talak ve Bain Talak iddeti bekleyen kişiye yapılan boşama geçerlidir. 95 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Maliki, Şafii ve Hanbeli hukukçular bu durumdaki kadının tekrar boşanamayacağını dolayısıyla bain talak iddeti bekleyen kadına yapılan yeni bir boşamanın geçerli olmayacağını söylerler. Boşama Sözleri Sarih Açık Sözler: Seni boşadım demek gibi boşanmadan başka bir anlama gelmesi mümkün olmayan, örfen özellikle boşanma için kullanılan sözlerdir Kinayeli Sözler: İraden elinde olsun demek gibi, boşanma anlamına geleceği gibi başka anlama da gelebilir. Kinayeli sözlerle yapılan boşamalar da Hanefi ve Hanbeliler boşayanın buna niyet etmiş olması ya da halin boşama iradesine delalet etmesi gerekir. Malikiler ve Şafiiler bu durumda sadece niyete itibar ederler. Bir veya iki bain talakla boşadığı eşine kişi yeni bir nikâh kıyarak dönebilir. Ric’i talak ile boşanan eş iddet süresi içinde nikâhsız dönebilir. Hukukçuların büyük çoğunluğuna göre aynı anda veya aynı temizlik süresi içinde verilen üç talak, üç talak olarak geçerli olur. Hz. Ali, İbn Mes’ud, Ebu Musa el Eş’ari, Zeydiyye mezhebi hukukçuları, İbn İshak, İbn Teymiyye ve İbn Kayyim’e göre aynı anda veya aynı temizlik süresi içinde verilen üç talak bir talak olarak kabul edilir. Şia’ya göre bir temizlik süresi içinde yapılan üç talakla boşama bid’attır, geçerli değildir. Boşanma Çeşitleri İslam hukukunda boşanma nikâhsız dönebilme Ric’i; ancak nikâhla dönebilme Bain; Sünnete uygun olup olmamasına göre Sünni ve Bid’i kısımlarına ayrılır. 1-Ric’i Talak: Kocaya yeni bir nikâha ihtiyaç olmadan boşadığı karısına dönme imkânı veren boşama türüne, dönülebilir boşama anlamında Ric’i talak denir. Dönme kocanın açık bir beyanıyla olabileceği gibi fiilen dönmesiyle de olabilir. Ric’i talakta dönerken şahit bulundurma İmam Şafi’de şarttır. Ric’i talakta iddet süresi içinde dönülmezse süre bitince ric’i talak, bain talaka dönüşür. 2-Bain Talak: Kocaya boşadığı eşine ancak yeni bir nikâhla dönme imkânı veren boşanma şeklidir Bain talak 3. Boşama olsa artık nikâhla da dönemez. Bain talak evliliğe derhal son verir, eşler birbirlerinden derhal ayrılmalılar. Eşler birbirlerine mirasçı olamazlar ancak ölümcül hasta olan kocanın eşini mirastan mahrum bırakmak için bu durumda kadın eşine mirasçı olur. 3-Sünni Talak: Boşama sünnete ve Kur’an’a uygun yapılması her şeyden önce Sünni boşanmanın Ric’i talak olması gerekir. Kadının temizlik döneminde onunla cinsi temas etmeden önce ve bir defa boşama olması her 3 temizlik süresi içinde bir defa, sonuçta 3 olunca artık Beyninetu’l-kübra gerçekleşir. 4-Bid’i Talak: Sünnete aykırı biçimde gerçekleştirilen boşamayı ifade etmektedir. Sünni olmayan her talak bid’i talaktır. Kişinin temizlik süresi dışında ve temizlik süresi içinde cinsi temastan sonra yaptığı boşamadır. Aynı temizlik süresi içinde birden fazla boşama yapması da bid’i talakdır. Sünnete uygun olmayan boşamalar da hukuken geçerlidir. Şii İmamiyye hukukçularına ve Zahirilerden İbn Hazm’a göre 96 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI bid’i talak geçerli değildir. İbn Teymiyye ve İbn Kayyim el-Cevziyye’ye göre aynı temizlik süresi içinde birden fazla olarak gerçekleştirilen bid-i talak bir talak olarak geçerlidir. 5-Şartlı Boşanma: Kocanın boşama iradesi bir şarta veya vadeye bağlanabilir. Şart gerçekleşirse boşama olur. (Hul) Muhalea: Eşlerin karşılıklı anlaşarak bir bedel ya da menfaat karşılığında boşanmalarına denir. Muhalea aynı zamanda bir bain talaktır. Muhaleaya yol açan geçimsizlik kadından kaynaklanıyorsa kocanın vermiş olduğu mehirden fazlasını, eğer erkekten kaynaklanıyorsa vermiş olduğu mehri alması dinen hoş karşılanmamıştır. Malikiler eğer bayandan kaynaklanıyorsa kadının kocasından bir şey alması dinen caiz değildir. 6-) Mahkeme Kararı ile Boşanma (Kazai Boşanma): Tefrik: Eşlerin mahkemeye başvurarak hâkim kararı ile boşanmalarıdır. Tefrik bir bain talaktır. a) Kazai Boşanma Sebepleri: 1-Hastalık ve Kusur a) Erkekte bulunan iktidarsızlık b) Her iki taraf için delilik, cüzzam vb. hastalıklar. 2-Kocanın nafakayı temin etmemesi 3-Terk ve Ğaiplik: Gaiplik mefkud yani kaybolma kendinden haber alamama anlamına gelir. Ebu Hanife ve şafiye göre bu eşin yaşıtlarının hayatta olduğu müddetçe ya da doksan yaşına gelince hâkim boşamaya karar verebilir. Bu iki mezhebe göre gaiplik bir boşanma sebebi değildir. İmam-ı Malik kocadan son haber alınma tarihinden itibaren dört sene geçtiğinde kadın sırf bu sebepten kocasından boşanmayı talep edebilir.Hukuki aile kararnamesinden anlaşılacağı üzere İmam Malik’i taklit ederek dört veya bir yıl kocasından haber almadan beklerse kadın tefrik hakkını kullanabilir bu bir bain talaktır. 4-Fena Muamele ve Geçimsizlik: Hanefi ve şafilere göre geçimsizlik bir boşanma sebebi değildir. Maliki ve Hanbeli hukukçulara göre ise kocanın hanımına fena muamele göstermesi ve aralarında geçimsizlik olması bir boşanma sebebidir. Hanefi ve Şafi’de koca kadına bir yetki vermemişse ya da hakeme bir yetki vermemişse hakemin boşama yetkisi yoktur. Malikiler’e göre bu boşama bir bain talaktır. Lian: Karısının zina ettiğini iddia eden ve bu iddiasını ispat edemeyen koca hâkim karşısında hususi bir şekilde yeminleşir ve evlilik birliğine uygun bir şekilde son verilir. Ebu Hanife ve İmam Muhammed’e göre bu bir bain talaktır. Ebu Yusuf ve diğer mezhep imamlarına göre taraflar birbirine ebedi olarak haram olurlar. İla: Kocanın dört ay veya daha fazla karısına yaklaşmayacağına dair yemin etmesi veya bu içerikte bir nezirde bulunmasına ila denir. 97 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Hanefiler’e göre bu süre içinde koca eşine dönerse yemin keffareti ya da adakı yerine getirir. Bu süre içinde dönmezse hâkimin kararına gerek kalmadan kadın bir bain talakla ayrılmış sayılır. E) Değerlendirme: İslam hukukunda mehir kadının; boşama ise erkeğin hakkı olarak görülür. Yine Kur’an’da boşamalarda şahit bulundurulması istenerek erkeğin fevri ve haksız boşama iradesi frenlenmek istenmiştir. İddet: Boşanma evliliğin feshi ve ölüm gibi bir sebeple evliliğin sona ermesi durumunda kadının yeni bir evlilik yapmadan önce beklemesi gereken süreye iddet süresi denir. Erkek de iddet beklerken boşadığı kadının iddeti bitmeden o kadının akrabası ile yani aynı nikâh altında bulunduramayan kimse ile o bayanın iddeti bitmeden evlenemez. (o bayanın akrabası ile) geçerli (sahih) evlenmeden sonra zifaf veya sahih halvet, fasid evlenmeden sonra zifaf gerçekleşir, daha sonra eşler ayrılırlarsa kadının iddet beklemesi gerekir. Geçerli bir evlenmeden sonra koca ölürse zifaf veya sahih halvet şartı aramaksızın kadın ölüm iddeti beklemek zorundadır. a) Ölüm İddeti: Kocası ölen kadınların bekledikleri iddettir. Bunlar eğer hamile iseler iddetleri doğumla biter. Eğer hamile değilse bu durumdaki kadınların iddet süresi dört ay on gün dür Fasid (geçersiz) bir nikâhla evli olanlar ölüm iddeti beklemezler. Hamile olmayan ric-i talak iddeti beklerken koca ölürse boşanma iddetini bırakarak ölüm iddeti beklerler. Bain talak iddeti bekleyen kadın ise ölüm iddeti beklemez başlamış olduğu boşanma iddetini tamamlar. b) Boşanma veya Fesih İddeti: Boşanmış veya bir eksiklik nedeni ile evliliği feshedilmiş olan kadınların beklemesi gereken iddettir. Zifafla başlayan fasid evliliklerde iddet beklenir. Hamile ise iddetleri doğumla biter değillerse ve normal olarak hayız görüyorlarsa iddet süreleri üç hayız süresidir. Boşanmış kadınlar kocaları ile ilişkide bulunmaksızın üç kur süresi beklesinler ayetindeki kur sözcüğünün çift anlamı (hayız ve temizlik) olması Hanefi ve Hanbeliler’in bunu hayız, Maliki ve Şafiler’in de temizlik olarak anlamaları sebebiyledir. Küçüklüğünden veya yaşlılığından dolayı hayız görmeyen kadınların iddeti ise üç aydır. 15-55 yaş arasında olup da bir hastalık veya bir sebepten dolayı hayız görmeyen kadın veya bir ya da iki defa görüp de bir daha hayız görmeyen Bayan İmam Malik’in görüşüne göre iddet süresi on iki aydır. B) İddet Nafakası İddet beklerken kadınların nafakaları belirli şartlarla kocaları üzerinedir. Maliki ve Şafiiler ric-i talak ve kadının hamile olması halinde bain talak iddetinde kadının nafakası kocaya aittir. Kadının hamile olmadığı bain talakta nafaka yükümlülüğü yoktur. Ölüm iddeti bekleyen kadın için ise hukukçular hiçbir nevi nafakanın gerekmediğini söylemektedirler. Nesebin Subutu Çocuğun nesebinin subutu için üç şart vardır. 98 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 1-Geçerli (sahih) bir evlilik 2-Fasid bir evlilik veya evlilik şüphesi ile birleşme 3-İkrar Hamileliğin En Az Süresi: Hukukçuların ittifakı ile altı aydır. Azami süre ise ihtilaflıdır. Bazı hukukçular dokuz ay bir sene bazıları iki sene olarak kabul eder. 1-Geçerli Evlilik: Çocuğun evlilikten en az altı ay sonra doğmuş olması ve erkeğin baba olacak yaşta olması gerekir. Boşanmadan sonra iddet süresi içinde veya azami hamilelik süresi içinde doğan çocuğun nesebi babaya aittir. 2-Fasid Evlilik: Böyle bir evlilik fiili birleşmede aranır. Çocuğun böyle bir birleşmeden en az altı ay veya daha fazla bir zaman geçtikten sonra doğmuş olması gerekir. Hamilelik süresi içinde doğmuş olması gerekir. 3-İkrar: Baba ile çocuk arasında önemli bir yaş farkı olmalı ve mümeyyiz çocuğun bu ikrarı kabul etmesi gerekir. Evlat edinme iki yaştan küçük çocukların neseplerinin korunması, anne ve babalarıyla irtibatlarının sağlanması kaydıyla, evlatlık edinilip emzirilmesi ve böylece süt mahremiyeti konumuna çıkarılması bu mümkün olmadığın da bile mahremiyetle ilgili dini kayıt ve şartlara uyularak bu yolun işletilmesi mümkün görünmektedir. B) Emzirme: Hanefiler annenin çocuğunu emzirmeye dinen mecbur olduğunu, ancak hukuken olmadığını söylerler. Diğer mezheplerde anne hukuken çocuğunu emzirir. Emzirme süresi iki yıldır. Anne emzirme için sadece ilk iki yıl için alınabilir. Süt yoluyla kurulan hısımlık da çocuğun ilk iki yaş içinde süt emmesi durumunda meydana gelir. C) Çocuğun Bakım ve Terbiyesi Hidane: İslam hukukunda çocukların yetiştirilmesine hidane adı verilir. Boşanan bir çifte, çocuğun bakım ve onarımı belli bir yaşa kadar annenin hak ve sorumluğu altındadır. Anne sağ değilse bu hak ve sorumluluk annenin kadın akrabalarına aittir. Hadine: Çocuğun bakım ve terbiyesini üstlenen kimsedir. Çocuğun bakım ve gözetime muhtaç olduğu yaş kız ve erkeklerde farklıdır. Bu yaşın nihai sınırı kızlarda 9-11 erkeklerde 7-9 olarak belirlenmiştir. D) Nafaka a) Usul Nafakası: Fakir olan usulun nafakası çocuklarına aittir. b) Fürü Nafakası: Esas itibariyle baba ya da diğer usulun sorumluluğundadır. c) Hısımlık Nafakası: Aralarında birbirleriyle evlenmeleri yasak olacak derecede kan hısımlığı olan akrabalar birbirlerine karşı nafaka ile yükümlüdürler. Hısımlığın nafakasında din birliği şarttır. Hısımlık nafakasının sabit olması için ya karşılıklı anlaşma veya hâkimin hükmü şarttır. 99 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI MİRAS HUKUKU22 Muris: Miras bırakan kişi demektir. Terike: Ölen kimsenin bıraktığı mal ve haklara denir. Mirasçılar üç guruptur 1-Ashab-ı Feraiz 2-Asabe 3-Zev’il-Erham Ashab-ı Feraiz: Eş, ana, baba, dede, kız, kız kardeş İslam Miras Hukukunun Temel Özellikleri 23 1-Kur’an ve sünnetle belirlenmiş olup ictihada yer azdır. 2-Murisin, vasiyet dışında mirasçı belirleme hakkı yoktur. 3-El-akrab, fel-akrab yani mirasçı olmada en yakından başlayarak en uzak akrabaya kadar gider. 4-Miras oranlarının belirlenmesinde el-harac bi’d-daman ilkesi ölen kişinin sağlığında iken maddi nafaka yükümlülüğü olan akrabalara öncelik verilmiştir. . 5-Miras yeterince parçalanarak, mülkün sadece bir kişiye intikalini yasaklamış engellemiştir. 6-Hem miras bırakan (muris) hem de mirasçı (varis) açısından miras icbaridir. İslam Hukunda Mirasçılık Sebebleri 1-) Kan Hısımlığı 1-) Çocuklar 2-) Anne, Baba 3-) Torun 4-) Kardeş 5-) Kardeş çocuğu 6-) Dede 7-) Nine 8-) Amca 9-) Amca çocuğu 10-) Teyze 11-) Hala 2-) Evlilik: Karı koca birbirlerine mirasçı olurlar. 3-) Vela: Köle ile köle sahibi arasındaki mirasçılık ilişkisidir. Mirasçı Olmanın Şartları 1-) Miras bırakanın ölmüş olması. 2-) Mirasçıların sağ olması. 3-) Mirasçılık sebeplerinden birinin bulunması. 4-) Mirasçılık engellerinin bulunmaması. Ölüm Üç Çeşittir: a-) Gerçek ölüm (biyolojik ölüm) b-) Hükmi ölüm: Yani ğaip olan kimsenin mahkemece ölümüne karar verilmesidir. c-) Müessir fiilin, ceninin ölümüne yol açması durumunda oluşan ölüm. Cenin bu durumda da mirasa sahiptir. Takdiri hayat: Cenin sağ doğduğunu kabul etmek. 22 23 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 246-249 ANKUZEM FIKIH SHF: 152-158 100 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Mirasçı Olmaya Engel Olan Durumlar 1-) Mirasçının miras bırakanı öldürmesi 2-) Din Farklılığı: Müslümanlarla ğayri müslimler birbirine mirasçı olamazlar. İslamdan başka dinlere mensup kimseler arasında din farklılığın bir miras engeli teşkil etmemektedir. 3-) Ülke Farklılığı: Hanefi hukukçular miras engeli görmüşlerdir. Bazı hukukçular sulhane ilişkiler değil de hasmane ilişkiler mevcutsa miras engelidir. Maliki, Hanbeli, Zahiri mezhebi miras engeli görmezler. 4-) Kölelik, mirasçı ehliyetine sahip değildir. Mirasta Payları Belli Olan Kişiler 1- Baba 2-Dede 3-Ana bir erkek ve kız kardeşler 4-Anne 5-Oğlunun kızları 6- Karı 7Koca 8-Baba bir kız kardeşler 9-Nine 10-Ölenin kızları 11-Ana Baba bir kız kardeşler. VASİYET24 Vasiyet ölümden sonra hukuki sonuç doğurmak üzere bir mal ya da alacağın karşılıksız olarak başkasına temlik edilmesi olarak tanımlanmaktadır. Vasiyetin Geçerlilik (Sıhhat) Şartları 1-Vasiyet ehliyetine haiz olmak. Küçüklerin, akıl hastalarının ve ikraha maruz kalan kimselerin vasiyeti geçerli değildir. 2-Vasiyet cihetinin bilinir olması. Yani ismen ya da nitelik açısından belirtmek. 3-Vasiyete konu teşkil eden şeyin hukuka uygun olması. Yani kullanabilir bir fayda, mal olması ayrıca kişinin o mala malik olması şartı vardır. Vasiyetin Nefaz Şartları Alacaklıların onayına bağlıdır. Hz. Peygamber in “varise vasiyet yoktur” hadisi gereğince murisin kendi varislerinden birisi lehine vasiyette bulunması durumunda, vasiyetin yerine getirilmesi de diğer mirasçıların onayına bağlıdır. Bir kimse ancak malının üçte birini vasiyet etme hakkı vardır. Vasiyetin terekenin üçte birinden fazla olması durumunda, fazla kısmın uygulanması mirasçıların onayıyla mümkün olabilmektedir. Vasiyetin Hükümsüzlüğü Vasi vasiyetinden dönebilir. Vasinin, vasiyet ehliyetini kaybetmesi, lehine vasiyette bulunulan kişinin vasiyet edenden önce ölmesi, vasiyetin kabul edilmemesi, musinin, vasiyi öldürmesi halinde, vasiyete konu olan şeyin zayi olması hallerinde vasiyet hükümsüzdür. 24 ANKUZEM FIKIH SHF: 158-160 101 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Siyasal Hayat Ve Din25 Kilise İsa ile bütünleşmiş kutsal bir kurumdur. Bu kutsal ve dokunulmaz kurumun başı olan papa da doğal olarak masumdur ve açıkladığı şey bütün mü’minleri bağışlayıcıdır. Bu anlayışta Tanrı’nın İsa’ya yüklediği görev din adamlarına yüklenmiş olmaktadır. Teokrasi yönetimin dine tabi olduğu devlet biçimi; Bizantinizm, Sezaropapizm, Gallikanizm dinin yönetime tabi olduğu yönetim biçimidir. Laiklik: Din ve devletin birbirinden ayrı olduğu yönetim sistemi. a) Teokrasi: Yunanca Theos (tanrı) ve Kratein (hâkimiyet) kelimelerinden oluşan siyasal iktidarın tanrıdan kaynaklandığı ve bu iktidarın yeryüzündeki temsilcisi. Toplumsal sistemi belirleyen otorite dindir. Toplumsal ilişkileri düzenleyen hukuk normlarına din kaynaklık etmektedir. Bizantinizm Din ve devlet ilişkilerinde ortaya çıkan ikinci temel tip siyasal otoritenin dini otoritenin önüne geçmesi ve onu himayesine almasıdır. Bu tip örgütlenmede din adamları devlet otoritesine bağlanmışlardır. Kilise denetim altına alınmaktadır. Sezaropapizm Terimi özellikle Constantinus’un Hıristiyan imparatorluğu ve kutsal imparatorluk için kullanılır. Yönetim belli bir dini, devletin dini olarak kabul etmekte ve bu dinden yana tavır almaktadır. Toplum nezdinde itibara sahip olan din adamları bu sayede bir yönden de siyasal iktidarın karar ve tasarruflarının toplum nezdinde meşruiyetini sağlama görevi görmektedir. Bu tür örgütlenmeyi yarı teokrasi olarak da nitelendirenler bulunmaktadır. Osmanlı yarı teokrasi bir devlet ve yönetimi dindar meşruti bir rejimdir. Laiklik Yunancada kendilerini tanrıya adamış rahipler (ruhban sınıfı) dışında kalan geniş halk yığınlarını ifade için kullanılan ‘’laikos’’ tabiri de kullanılan ‘’laik’’ kelimesi Latince ‘’lairus’’ kelimesinin Fransızcaya intikal etmiş biçimi olan ‘’laique’’kelimesinden alınmıştır. Laiklik Fransız devriminden sonra devlet yapılanmasında kendini göstermiş ve çağdaş toplumların siyasal ve yönetsel örgütlenmelerinde bir amaç mevkiine ulaşmıştır. Laik Devlet: Bütün vatandaşların dini akidelerine hürmet eden fakat hiçbir dini diğer dinlere tercih etmeyen her dine karşı aynı muameleyi yapan din ve itikat sahasını fertlerin özel işi telakki ettiği için din işlerine müdahale etmeyen hiçbir dini men etmediği gibi hiçbir dine herhangi bir yardım ve destek sağlamayan dinlere karşı tarafsız kalan devlettir. 25 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 251-328 102 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Laikliğin devlete ait bir kavram olması devletin laik olabileceği fakat fertlerin laik olmayacağı fikri de bu temele dayanır. Ali Fuat Başgil’e göre ise laik devlet dini akide ve esaslara dayanmayan devlettir. Konkordatosu: Aynı dinsel makama gelmek isteyen birçok aday arasında veya bir manastırın başkanıyla manastırdaki din adamları arasında varılan uzlaşmalar için kullanılan bu tabir 11. Yüzyıldan itibaren kilise ve devletin karşılıklı ilişkilerini düzenleyen anlaşmalar için kullanılmıştır. YÖNETİM BİÇİMLERİ Yönetim biçimleri öteden beri en genel şekli ile oligarşi ve demokrasi olmak üzere iki ana gurupta toplanır. Oligarşi azınlığın hükümeti, Demokrasi halkın veya halk çoğunluğunun hükümeti demektir. Oligarşinin saf şekli hükümdarlıktır (monarşi) Mutlak Müstebit Monarşi: Hükümdar kendisini önceden konulmuş ve belirlenmiş kanun ve kurallara bağlı görmüyorsa buna keyfiliğin derecesine göre mutlak müstebit denir. Meşruti Yönetim: Hükümdarın kanun ve kurallara bağlı kaldığı yönetim tarzı diye adlandırılır. Bugün batıdaki meşrutiyetler (Anayasal Monarşiler) oligarşinin tekâmül ederek demokrasiye dönüşmüş şeklidir. Dejenere olmuş oligarşinin nihai durumu diktatörlüktür. Demokrasi ülke halkının ekseriyetle, ekseriyetin de ehliyetliler ve seçkinlerle temsil edilmesi esasına dayanır. Demagoji Demokrasinin bozulmuş ve kokuşmuş şekline denir. Ali Fuat Başgil’e göre aldatılmış veya ifsat edilmiş bir çoğunluğu basamak yaparak yükselmiş ve sırf hayvani hırslarını tatmin için hükümet makinesini ele geçirmiş ayak takımının yönetim biçimidir. Oligarşiler zalim bir diktatörlük çıkmazına saplanma riskine açık olduğu gibi demokrasiler de daima safsata ve şarlatanlık çamuruna batmak tehlikesi ile karşı karşıyadır. İslam Tarihinde Yönetim Biçimleri Buas: Evs ve hazrec arasında geçen savaş Muahed: Medine sözleşmesi Ensar ile Muhacir arasındaki kardeşlik sözleşmesi Muvadaa: Hz peygamber’in Medine’deki Yahudiler’le yaptığı (saldırmama) anlaşması.Muğire bin Şube’nin teşviki ile Muaviye oğlu Yezid’i veliaht tayin etmiştir. Halifeler din ve siyaset konusunda aynı anda otoritedirler. Fakat Muaviye ile birlikte siyasal otoritenin din işlerinden ayrı tutulması gibi temayülün başladığı görülür. Muaviye daha ilk hutbesinde din işlerinizi bildiğiniz gibi düzenleyin, ama siyaseti bize bırakın. İlk müslüman devlette anayasa Tunus’ta kabul edildi. İlk anayasal sisteme geçiş sağlanmıştır. İlk halife: İslam tarihinde ilk halife Hz. Ebu Bekir sonuncusu Hz Ali’dir. 103 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Hilafetin Kaldırılışı: 3 Mart 1924 tarihinde halifelik kaldırılmıştır. ‘’İmamlar Kureyşten olur. ‘’Benden sonra hilafet otuz senedir. Ondan sonra ısırıcı saltanata dönüşür. Hilafet-i Nübüvvet: İlk 30 senelik hilafet için kullanılan kavramdır. Şura: İstişare heyeti. Hâkimiyet: Hâkimiyetin gerçek sahibi Allah’tır. Hilafet: Bir kimseden sonra onun yerine geçme, temsil etme. Halife: Bir kimsenin yerine geçen onu temsil eden demektir. İmamet-i Kübra-Uzma Hilafet makamında olan devlet başkanlığı. İmamet-i Suğra: Namazdaki imamlık. Ehlü’l-Hal vel-Akd: Hz. Osman’ın ve Hz.Ali’nin Halife seçilmesinde seçici heyet. Ahd: İş başındaki halifenin kendinden sonraki halifeyi aday göstermesi. Şuara heyeti: Hz. Ömer’in kendisinden sonraki halifeyi seçecek heyet. Zeydiler: Halifenin Ehl-i Beyt’ten olmasını ve seçimle iş başına gelmesini düşünürler. İmamiler: Halifenin Ehl-i Beyt’en ve ilahi tayin ile belirleneceğini benimserler. Hâkimiyet: Hâkimiyet Allah’ındır sözü âlem üzerinde iradesiyle ve kudretiyle mutlak hâkim olan varlık Allah’tır. Bütün varlıklar bu külli hâkimiyetin altındadır. Burada söz konusu olan hâkimiyet metafizik ve ontolojik anlamda hâkimiyettir. Magna Carta: İngiltere’ de halkın hükümdardan kopardığı ilk hak belgesidir. Zarurat-ı Hamse: Canın korunması, aklın korunması, namus ve haysiyetin korunması, dinin korunması, malın korunması demektir. Din ve Vicdan Hürriyeti En yaygın tanıma göre din ve vicdan hürriyeti dinin sadece zihinde kalan bir inanış ve kanaatten ibaret olmadığı, aynı zamanda kişinin dünyevi hayatına yön verecek ahlaki, hukuki ve sosyal kuralları da ihtiva ettiği açıktır. Dinin davranışlarımızla ilgili emir ve yasakların bağlayıcılığı dünyevi ve uhrevi sonuçları vardır. Eğer Rabbin dileseydi yeryüzündeki insanların cümlesi hakkı benimseyip iman ederlerdi. Yoksa sen inanmaları için insanlara zormu kullanacaksın? (Yunus 99) Laiklik ilkesi adeta din ve vicdan hürriyetinin teminatıdır. Kadın Hakları Mussolini: Kadınlara yüksek öğrenimi yasaklamıştır. Hitler 1914 yıllarını 2. Guillaume’unu hatırlayarak kadınlara üç k’den başka şeylerle uğraşmamasını istemiştir. Bunlar; Kinder: Çocuk, Kuche: Mutfak, Kirche: Kilise Eski Hint telakkisine göre kadın yaratılış olarak zayıf karakterli ve murdar bir varlıktır. Budizm’in kurucusu Buda başlangıçta kadınları kendi dinine kabul etmemiştir. Hint Hukuku kadına evlenme, miras ve diğer uygulamalarda hiçbir hak tanımaz. İsrail Hukuku: Baba kızını satabilirdi ailede erkek evlat varsa kızlar mirastan pay alamazlardı. İran’da, Sasaniler döneminde kız kardeşle evlenilebilinirdi. 104 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Eski Yunan’da, koca dilerse karısını başkasına devredebilir kendisi öldükten sonra eşinin başkasına devredilmesi için anlaşma yapabilirdi. Çinliler’de kadın insan sayılmadığı için ona ad bile verilmezdi. Yahudilik ve Hiristiyanlık: Hz. Havva’nın Hz. Âdem’i aldatarak yasak meyveyi yemesine sebep olduğunu kabul ettiğinden, kadını ilk günahın asıl suçlusu bütün insanlığı günah kirine boğan kötü bir varlık sayar ve ona şeytan gözüyle bakarlar. İngiltere’de kadına el sürebilme izni xvı. Yüzyılda verilmiştir. Eski Türkler’de zengin bir erkek istediği kadar güzel kadınlarla evlenebilir. Babası ölen evlat annesi dışında babasından kalan kadınlar (üvey anneler) ile evlenmek zorundaydı. Eğer baba, sağlığında malları paylaştırmamışsa kızlar mirastan mahrum bırakılırdı. Cahiliyye Arapları’nda, kadın savaş sonunda elde edilen ganimet malı gibi kendisinden faydalanılan bir metaidi. Araplar yeni bir kız çocuğunun doğumunu utanç verici bir olay sayarlardı. Hatta bazı kabilelerde kız çocuğunu diri diri toprağa gömme adeti vardı. Cahiliyye döneminde zina ve fuhuş eğilimleri son derece çirkin ve ahlak dışı uygulamaların sözde nikâh usullerinin ortaya çıkmasına yol açtı. Kur’an-ı Kerim’in de işaret ettiği üzere genç kızların pazarlandığı ve onlardan kazanç sağlandığı bilinir. İslam Dini: Zina ve fuhuşu önleyici tedbirler alması yanında bütün Müslümanların kardeş olduğunu, her Müslümanın, kanının ve namusunun Mekke kadar, Kâbe kadar mukaddes ve dokunulmaz olduğunu ilan etmek suretiyle kabileler arası savaşı ortadan kaldırdı. İslam Gelince: Onları esir düşürüp cariye olmaktan, erkeklerin gelişi güzel bir tatmin aracı ve ganimet malı olmaktan kurtardı. Kadın iffetsizliğe zorlanmayacak, hatta iffetine gölge düşürücü sözler söylenemeyecekti. Kız çocuklarının hor görülmesi kesinlikle yasaklanmış (En’am 151) (el-İsra 31) Kız evlat ile erkek evlat arasında hiçbir değer farkının bulunmadığı ifade edilmiştir. (en-Nahl 56-59) Kadının fizyolojik bakımdan erkeğe nazaran zayıf yaratıldığı, (en Nisa 34) Erkeğe kadını himaye etme sevgi ve şefkat gösterme ihtiyaçlarını karşılama gibi görevler yüklenmiştir. (en-Nisa24-25) Kadına anne olma itibarıyla hiçbir medeniyette benzeri görülmeyen bir yücelik ve değer verilmiştir. (el-İsra 23-25) ‘’Cennet annelerin ayakları altındadır’’ Kadın Erkek Arasındaki Eşitlik: Önce erkek yaratılmış daha sonra bizzat ondan veya aynı asıldan eşi (kadın) yaratılmış ve bütün insanlar bu çiftten türemişlerdir. Tasvirde ikinci olarak vurgulanan husus ise erkek ve kadının birbirlerinin hasmı ve rakibi değil, bir bütünün parçaları oldukları ve birbirini tamamlayıp bütünledikleridir. Kesinlikle ontolojik ve değer itibarıyla bir farklılık değildir. İnsanların en değerlisi takvada en üstün olanıdır. (Hucurat 13) 105 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Tevrat: Yasak meyveyi yılanın Havva’ya, Havva’nın da Âdem’ e yedirdiği belirtilirken Kur’an’da şeytan ikisini de ayarttığı, yanılttığı buyrulmaktadır. (Bakara 36) Ey Âdem sana ebedilik ağacını, eskimeyen saltanatı göstereyim mi dediği ifade edilir (Taha 120) Kadının şahitliğiyle ilgili olarak Kur’an’da yer alan ‘’iki erkek şahit bulunmadığında razı olduğunuz şahitlerden bir erkek ve biri yanıldığında diğeri ona hatırlatsın diye iki de kadın şahit bulunsun’’ ayetinde gerek unutma, şaşırma ve yanılmayla ilgili olup, getirilen hüküm hakkın ve adaletin yerini bulması amacına yöneliktir. Kadınların ev dışına çıkarken üzerlerine örtü almaları erkek ve kadınların gözlerini haramdan sakındırmaları iffetlerini korumaları, kadınların ziynet yerlerini göstermemeleri, başörtülerini yakalarının üzerine kavuşturmaları ve bağlamaları istenmiştir. Gerek bu ayetler gerek Hz. Peygamber dönemindeki uygulamalar kadınların örtünmesinin, tavsiye kabilinden veya örf adete ya da sosyo kültürel şartlara bağlı ahlaki çerçevede bir hüküm olmaktan öte dini ve bağlayıcı bir emir olduğunu göstermektedir. Çağımıza kadar bütün İslam bilginleri de bu anlayışı devam ettirmişlerdir. İslam’ın örtünme, iffetini koruma, gözlerini haramdan sakındırma gibi emirleri sadece kadınlara yönelik olmayıp, hem kadınlara hem erkeklere aynı emir verilmiştir. Ancak örtünme konusunda kadın üzerine daha bir itina gösterilmiştir. Fakat bunu İslam’ın kadına daha az değer verdiği, kadını sosyal hayatta geri plana ittiği şeklinde yorumlamak doğru olmaz aksine bu kabil hükümleri İslam’ın kadını koruma yüceltme ve ona toplumda saygın bir yer kazandırma çabasının bir parçası olarak değerlendirmek gerekir. Zaten utanma ve örtünme, canlılar içinde sadece insana has bir özelliktir. Bu itibarla asıl amacın kadın ve erkeğin iffetli ve meşru bir hayat yaşamaları aşırılıklardan, taciz ve tehditlerden korunmaları olup örtünme bu amacı gerçekleştirmede önemli bir araç sayılmıştır. İslam kadının güzelliğinin ve vücudunun zevk ve eğlenceyle ticaret, cinsel tahrik ve pazarlamaya konu edilmesine de şiddetle karşı çıkmıştır. Bir kadına kocası dışındaki erkeklerin şehvetle bakmasının haram oluşu. (en-Nur 24) Kadının sesi duyulduğunda fitneye sebep olacağından klasik fıkıhta uygun görülmemiştir. Kadın-erkek ilişkilerinde fitne-tahrik ve ölçüsüzlüğü önlemek işlenmektedir. Hz. Peygamber ve sahabilerin kadınlarla konuştuğu bilinir. Sosyal ve beşeri ilişkiler gibi normal ve sıradan ihtiyaçlar için erkeklerle sesli konuşmalarının veya örtünmesi gerekli yerlerini örtmeleri şartıyla birbirlerini görmeleri caiz olduğu açıktır. Ancak kadın erkeğin sosyal hayattaki yakınlık ve ilişkisi, gayri meşru beraberlikler, kötü arzu ve planlar için bir başlangıç teşkil edecek bir boyut kazandığı zaman bu davranış kendi özü itibariyle değil yol açacağı kötülükler sebebiyle yasaklanmış olmaktadır. Şu var ki (fitne) kavramının devir ve muhitlere göre farklı tanım ve kapsamının olabileceği düşünülürse kadının sesi, kadının erkeklerle konuşması ve sosyal hayata katılımı konusunda da zaman ve zemine göre farklı ölçü ve yaklaşımların benimsenebileceği söylenebilir. 106 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Kadının ancak kocası ya da mahremiyle birlikte yolculuk yapabileceği görüşü, kadını korumaya yönelik bir tedbir olarak görülmelidir. Hanefi ve Hanbeli’lere göre mahremi olmayan kimseye hac vacip değildir. Maliki ve Şafii mezhebine göre bir kadın kendisi gibi 3-5 kişi bir grup oluşturarak yolculuk yapabilir. Böyle bir uygulama tamamen kadının iffet ve onurunu korumak, fitne ve dedikoduya mahal vermemek anlamında düşünülmüştür. Kadının Ev İçinde ve Dışında Çalışması: Ailenin ihtiyaçlarını sağlamada kocasına yardımcı olması kural olarak caizdir ve kadının böyle bir hakkı vardır. Kadının öncelikli işi ise ailenin geçim yükünü omuzlamaktır. Hz. Peygamber evin içini Hz. Fatıma’ya, dış işlerini ise Hz. Ali’ye yüklemiş olması, Müslümanlar için zorunlu, bağlayan bir aile modeli olmayıp o zamanki örf ve adet ya da sosyo kültürel şartlardan kaynaklanmaktadır. Kadınların öğretmenlik doktorluk gibi işlerde çalışmasına dair önemli bir ihtilaf yoktur. Ancak hâkimlik, kaymakam, vali vs. meslekler için hukukçuların çoğunluğuna göre caiz görülmemiştir. Hanefiler ve İbn. Hazm’a göre kadınların şahitlik yapabildiği dava türlerinde hâkimlik de yapabileceği görüşündedirler. Taberi ve Hasan’ı Basri gibi İslam bilginleri ise kadının hâkimliğine hiçbir engel görmemişlerdir. Klasik dönem İslam hukukçuları, kadının adaleti gerçekleştirme, yargılama ve hükmü uygulama konusunda erkekler ölçüsünde dirayetli olamayacağı görüşündedirler. Hak ve sorumlulukların dağılım, cinslerin imkân ve kabiliyetleriyle de yakından ilgilidir. Savaşlarda gerek katılımlarda gerek savaş sonunda kadın ve çocukların bünyeleri düşünülerek savaşa aktif olarak bulaşılmadığı düşünülür ve savaş sonunda bağışlanır ya da esir edilir. Kadının şefkati ve eğitme yeteneği sebebiyle çocuğun bakım ve yetiştirilmesinde anneye ve diğer kadın akrabaya, erkeklere göre öncelik verilmiştir. Kadının aile yapısının korunması ailede düzenin, huzur ve mutluluğun sağlanması gibi maksatlarla kendisine yönetim ve aile reisliği hakkı tanınmış olan kocaya saygılı olmak kadının görevlerindendir. Feminizm, kadının hayatımı canımın istediği şekilde yaşamak hakkımdır şeklindeki anlayışı bütün değerlerin üstünde bir değer ve kanun kabul etmektir. Bu hakkı bütünüyle ahlaki değerle ve kurallar ile kutsallık kazanan aile yuvasının iğreti bir hal almasına, kadın ve erkeğin aile sorumluluklarını çekilmez bir yük ve bir tür esirlik gibi algılamalarına yol açmaktadır. Sözde kadın özgürlüğünü savunan feminizm ortaya çıkardığı diğer bir olumsuz sonuç da erkeklerle ilgilidir. Kimileri olayı kabul etmekte ve onlar da evlenip boşanmayı alışkanlık haline getirmektedir. Bazı erkekler eşlerini baskı zoruyla sadık kılmaya yuvada tutmaya çalışmaktadır. Bazıları ise zaten eşlerini başlarından atmak ve yuvayı yıkmak istediklerinden boşanmanın olağan bir gidiş haline gelmesi bunların işini kolaylaştırmaktadır. Feminizm hareketinin belki de en önemli olumsuz sonucu bu olmuş aile işlerin, karşılıklı bağımlılık ve fedakârlıkla yürütülen kutsal bir kurum olmaktan çıkıp her iki tarafta da bencillik, tek taraflı çıkar ve yarar egemen olmaya başlamıştır. İslam toplumlarında hukuki kural ve 107 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI yaptırımların da temelde dini ve ahlaki bir zemine dayanmış olmasıyla İslam’ın bireye kazandırdığı dünya görüşünün, hak ve sorumluluk anlayışının onun bütün insan ilişkilerini etkilemekte oluşuyla açıklamak daha isabetli olur. Kölelik: Kölelik bilindiği kadarıyla eski Mısır, Babil, Mezopotamya, eski Yunanistan ve Roma medeniyetlerinden itibaren binlerce yıllık geçmişi olan eski inanç felsefe ve uygarlıklarda kökleşmiş bir kurumdur. İslam’ın Köleliği Hemen Kaldırmamasının Başlıca Sebebleri Kölelik savaş esirlerinin toplu öldürülmelerini önlemesi bakımından yararlıydı. Esirlerden köle olarak yararlanma beklentisi savaşlarda gereksiz kan dökülmesini önlüyordu. Savaş sonunda karşı taraf müslüman esirleri köleleştirdiğinden, İslamiyetin köleliği tek yanlı olarak kaldırması düşünülemezdi. Bu kurumun hemen kaldırılması köleler için de çok ciddi ekonomik ve sosyal buhranlar doğurması muhtemeldi. İslam’ın Getirdiği Özel Nitelikler Hür – köle eşittir, İnsanların hepsi Âdem’den gelme olup Âdem’i de Allah topraktan yaratmıştır, mü’min bir köle, müşrik olan hür bir kimseden üstündür. Köleleriniz sizin kardeşlerinizdir, onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin ağır bir iş yüklemeyin yüklerseniz onlara siz de yardım edin, kölelerinize kölem, cariyem demeyin oğlum, kızım deyin. Köle Dövmenin Cezası; Kölesini azat etmektir. Hz.Peygamber savaş durumu dışında hür bir insanı yakalayarak köleleştirmeyi yasaklamıştır. Gönüllü olarak köle azat etmek değerli ibadetlerden sayılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de kölelerin özgürlüğünü sağlamak üzere devletin bütçeden bir pay ayırması öngörülmüştür Müslümanlar kölelerine ailenin üyesi olarak bakmışlar ve Allah rızasını kazanmak için köle satın alıp azat etmişlerdir. Batıda köle ticareti yapma zihniyeti vardır. Özellikle Amerika’nın keşfinden sonra Afrika Kıtası, köle avcılarının mekânı olmuş gerek avlama gerekse gemilerle taşıma sırasında milyonlarca köle telef olmuştur. Sağ olarak pazarlara sürülenler ise akla gelmedik çileler çekmişlerdir. Batıda köleliğin ortadan kalkması bazı insani yaklaşımlar yanında, daha çok sanayinin gelişmesi ve insan gücünün artık hem pahalı hem de verimsiz hale gelmesiyle mümkün olmuştur. ÇALIŞMA HAYATI26 İnsan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. (En-Necm 39) Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar. Dünya hayatında onların geçimlerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekilere derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır. (Ez-Zuhruf 32) buyrularak emek sermaye ikilisi arasındaki sıkı ilişkiye, fakat bunun da ötesinde daha üst bir metafizik değerin bulunduğuna işaret edilir. Tabiat icabı güçlü olan ve daha da güçlenmek isteyen sermaye için bazı sınırlandırmalar getirip emeği ön plana çıkardığı 26 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 329-339 108 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI görülür. Zekât, sadaka ve infak prensibi kefaretler, faiz yasağı, dilenciliğin yasaklanıp çalışmanın teşvik edilmesi, bireyin ve aile fertlerinin geçimi için çalışmasının ibadet sayılması, bu yönde alınmış önlemlere örnek olarak sayılabilir. İş Hayatı İş akdi icab ve kabulle meydana gelir. İş Akdinin Tabi Unsurları: Taraflar olan işçi ve işverenle Akdin konusu olan ücret ve iştir. Ecir-i Has: İşçinin belli bir süre ücret karşılığında çalışması, gündelik işçi, memur vs. Ecir-i Müşterek: İşçinin belli bir iş karşılığında aldığı ecirdir. Doktor muayenesi kabala iş gibi Ecr-i Misil: Tarafsız bilirkişinin işçinin fiilen harcadığı emeğe biçtikleri değerdir. Hadis: Kim bir işçi çalıştıracaksa ücretini belirlesin, bildirsin Yapılacak iş hukuken yasak, dinen haram olan işlerin akdi caiz görülmemiştir. İşverenin borcu, ücreti ödemek, hakkı ise işin ifa edilmesidir. İşçiye ücretini teri kurumadan veriniz. Onlar sizin kardeşleriniz olup Allah onları sizin sorumluluğunuz altında kılmıştır. Böyle bir din kardeşi eli altında bulunan kimse ona yediğinden yedirsin giydiğinden giydirsin, onlara güçleri yetmeyeceği işleri yüklemeyiniz şayet yüklerseniz onlara yardımcı olunuz. Daha ehil ve liyakatlısı varken yakınlık sebebiyle bir başkasını tercih ve istihdam eden kimse Allah’a Rasülü’ne ve bütün müslümanlara karşı hainlik etmiş olur. İşçinin Hak ve Görevleri: Muhakkakki Allah’ü Teâla sizden birinizin yaptığı işi sağlam yapmasından hoşnut olur buyurmuştur. Fakihler: İşçinin iş saati içinde zorunlu ihtiyaçlarının ve farz namazlarının dışında başka şeylerle meşgul olması caiz değildir. İşçi alet ve hırdavatından sorumludur, aksi halde tazmin gerekir. Ayrıca aralarında vaki olan şartlara uymalıdır. Aksi halde tazmin gerekir. İş akdini de içeren işçinin emeğinden fiilen yararlanmış bulunduğu için, enflasyonun paraya olan olumsuz etkisini telafi edip ücreti iyileştirmesi daha da kuvvetli bir borç görünümündedir. Hukuku ve ticari ilişkilerinin kazai yönünün yanı sıra diyani yönü de vardır. Kazai yön: Objektif kıstaslara göre meşruiyetle ilgili Diyani yön: Allah ile kul arasındaki bağ ve ilişki HUKUKİ VE TİCARİ HAYAT27 Ey iman edenler, akidleri yerine getirin. (Maide 1) Kazuistik: İslam hukukunun meselenin meydana gelişi İslam hukukçuları hukuki akid teorileri ortaya çıkarmışlardır. a) Akdin Tabi Unsurları 1-Taraflar 2-Konu 3-İrade Bu unsurlar klasik doktrinde er kanül –akd veya rüknül-akd veya aslül-akd olarak ifade edilir. 27 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 341-457 109 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Akdin Tarafları: Gerçek ve tüzel kişilerdir. Taraflar akde asil sıfatıyla ya da vekâleten olur. Akdin Konusu: Akdin konusu eşya (ayn) eşyanın menfaati (emek) olabilir. İrade Beyani: İcab ve kabul karşılıklı rızanın göstergesi sayıldığından genelde akdin yegâne rüknü olarak nitelendirilmiştir. Teati: Sözlü bir irade beyanı olmaksızın satılmak üzere konulmuş bir şeyi alıp semenini bırakmak demektir, caizdir. Açıklık, netlik, kesinlik gibi hususların gerçekleşmesi halinde telefonla elektronikle akit caiz görülmüştür. Hanefiler’e göre ilk açıklanan iradeİcab; buna cevap mahiyetinde ve ikinci olarak açıklanan irade ise kabul adını alır. Hıyaru’r-Rucu: Karşı tarafın kabülünden önce icabından dönme muhayyerliğine denir. Hiyaru’l -Kabul: İcabı kabul edip etmeme tercihi. Mucip: İcap eden kişi demektir. Mucip, icabından dönmeden önce karşı taraf kabul iradesini açıklarsa artık geri dönüş yoktur. Hanefiler taraflar akit mahallinden ayrılmadıkça akitten vazgeçebilirler. Hiyaru’l- Meclis: Hanefiler’in temsil ettiği tercih, alıcı ve satıcı birbirlerinden ayrılmadıkça muhayyerdir. Hadiste geçen ayrılmayı Hanefiler söz ile ayrılmayı, Şafiiler ise beden olarak ayrılma şeklinde yorumlamışlardır. Ayni Akidler: Akid konusu olan şeyin teslim edilmesinin gerekli olduğu bazı akidler vardır. Örneğin: Hibe, iare, vedia, karz, rehin akidleri bu grupta yer alır. Önem Sırasına Göre Akdin Kuruluş Şartları 1-Kuruluş 2-Sıhhat 3-İşlerlik 4-Bağlayıcılık Batıl Akid: Kuruluş şartlarından biri eksik olan akit. Fasid Akid: Sıhhat şartlarından biri eksik olan akit. Mevkuf Akid: İşlerlik şartlarından biri eksik (nefaz şartları) 1-Taraflarla İlgili Kuruluş Şartları Hanefi mezhebinde sadece nikâh akdinin hukuki yetkiye sahip tek kişi tarafından yapılabileceği kabul görülmüştür. Hanefi mezhebinde akit kuralabilmesi için akdi yapacak tarafların temyiz kudretine sahip olmaları yeterli görülmüş, ayrıca buluğ ve rüşd şartı getirilmemiştir. Mümeyyiz çocuğun malında oluşan hukuki işler öncesi izin ya da sonrası icazet ile işlerlik kazanır, vermezse batıl olur. Temyiz Kudretinden Yoksunluk Yaş küçüklüğü akıl hastalığı ve tartışmalı olmakla beraber sarhoşluk gibi makul davranmayan engelleyen hallerde söz konusu olur. Şafii mezhebinde buluğa ermesi gerekmektedir. 2-Akdin Konusu ile İlgili Kuruluş Şartları Akde konu olan şeyin mevcut olması yararlanabilir belirlenmiş veya belirlenebilir olması şarttır. 110 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 3-İrade Beyanı ile İlgili Şartlar Hanefiler’e göre icap ile başlayıp karşı tarafın kabülü arada geçen zaman dilimidir. c) Akdin Geçerlilik Şartları Sıhhat şartlarının başında bedellerin ma’lüm olması şartı gelir. Fahiş cehalet varsa bu akid fasid olur. Bedellerin vasıflarının bilinmesi ise sıhhat şartı değil lüzüm (bağlayıcılık) şartıdır. Akdin garardan yani makul olmayan ölçüde riski, şüphe ve bilinmezlikten uzak olmasıdır. Akdin tabii unsur, şart ve hükümlerinde yanılma kusurlu bir davranış sonucu karşı tarafın yanılması veya aldatılması veya akdin zor ve tehdit altında kalması. Akdi fasid kılan bu şartın kalkması veya iyileştirilmesi halinde akdin sıhhat kazanabileceğini ifade etmişlerdir. Faiz unsuru akdin sahih olabilmesi için faizden yoksun olması gerekir. Akidlerin Hükümsüzlüğü Akidlerin muteberliği için ön görülen ehliyet irade beyanı ve akdin konusu ile ilgili olarak aradığı şartları taşımayan akidler genel bir ifadeyle hükümsüzdür. Butlan: Akdin hukuki yapısına asli yönden aykırılık; Fesad: Fer’i yönden aykırılık olarak ifade edilmiştir. Bu ayrım sadece muavazalı akidler için söz konusudur. Batıl akid hiçbir surette hukuki varlık kazanamaz, fasid akid ise hukuki varlık kazanmış bir akid olup teslimin gerçekleşmesi anında mülkiyeti nakleder. Akdin Hukuki Sonucu Akdi yapan tarafların akidden doğan borçları söz konusu olur. Söz gelimi satım akdinde satıcının malı teslim, alıcının da bedeli ödeme borçları doğmuş olur. Akdin Sona Ermesi Akdin sona ermesinin en tabii yolu tarafların akidden doğan borçlarını ifa etmeleridir. İnfisah: Fasid akdin feshedilmesi veya akid konusu ortadan kalkıp yerine makul bir ikametin de mümkün olmaması halinde akdin kendiliğinden sona ermiş olması da akdi sona erdirir. Batıl akid hukuken varlık kazanamadığından sona ermesinden söz edilemez. Tek taraflı ya da iki taraflı olarak bağlayıcı karakterlerde olmayan kefalet, rehin, vedia, ariyet, vekâlet, karz, hibe gibi akidler de tek taraflı irade ile son bulur. Fesih: Akdin tek taraflı irade ile bozulması ancak sınırlı hallerde kabul edilip hapis, ifayı durdurma ve akid konusu malı veya bedeli elinde tutma hakkı tanınmıştır. Akid Çeşitleri Sıhhat yönünden akitler sahih, fasid, batıl, bağlayıcılık yönünden lazım, gayri lazım; İşlerlilik ve yürürlülük açısından nafiz, mevkuf şeklinde ikili tasnife tabii tutulur. Ayni Akitler: Bir aynin teslimi ile tamamlandığından ayni akitler olarak anılır. Bunlar ariyet, vedia, karz, hibe ve rehinden ibaret beş tür akittir. Buna karşılık satım, kira, sulh evlenme gibi birçok akid ise sadece icap ve kabul ile olur. İvazlı Akitler: Akit konusunun bir karşılığı bulunduğu için satım, kira, sulh gibi akitler. 111 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI İvazsız Akitler: Hibe, ariyet, vasiyet akit ve hukuki işlemler ise ivazsız akidler grubundadır. Daman Akitler: Satım, sulh ve karz gibi akidlerde akid konusu malı teslim alan taraf tazmin etme veya meydana gelen zarara katlanma sorumluluğu taşır. Emanet Akitleri: Vedia, ariyet, şirket ve vekâlettir. Bu akitler temelde güvene dayandığından karşı tarafa teslim edilen mal emanet hükmündedir. Temlik Akitleri: Satım ve kira gibi mal veya menfeatın el değiştirmesi amacını taşıyan. Şirket Akitleri: Mudarabe ve şirket akdi gibi ortaklık amacına yönelik olanlar. Teminat Akidleri, Kefalet ve rehin alacak ifayı güvence altına almayı amaçlayan. Temsil Akidleri Vekâlet akdinde olduğu gibi fiil ve tasarrufta bir kimsenin yerini bir başkasının alması amaçlanan akit. Muhafaza Akidleri: Vediada olduğu gibi bir mal veya hakkın koruma altına alınmasına yönelik olan akitler. Müddetsiz Akidler: Satım gibi yapıldığı anda ifa olunan akit. Müddetli Akitler: Kira gibi belli bir süre için geçerli akitler söz konusudur. Şekli Akidler: Şahit, ilan, resmi makam ve tescil şartları itibariyle evlenme akdi, taşınmazlarla ilgili mülkiyet, irtifak, rehin, şekli akidler olarak sayılabilir. Diğer akitler ise genelde rızai akitler olarak anılır. Ey imam edenler mallarınızı aranızda batıl (haram ve haksız) yolla yemeyin karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna (Nisa: 29) Hz. Peygamber hadislerinde hukuki ve ticari ilişkilerin açıklık ve dürüstlükle yapılması, bir kimsenin gönül hoşnutluğu ve rızası bulunmadıkça malının kimseye helal olmayacağı sıkça tekrarlanmıştır. Tarafların hür iradelerini zedeleyen veya yok eden ikrah, hata, hile, ğabin, garar, cehalet gibi kusurlardan uzak olması üzerinde ısrarla durmuş, bu tür kusurların etkisi önemli hukuki doktrin olmuştur. a) Ğabin ve Tağrir Yasağı Ğabin: İki taraflı akidlerde taraflar arasında, özelde ise alım satımda satılan şeyle fiyatı arasında değer yönünden farklılık ve dengesizliği ifade eder. Mal değerinin çok üzerinde bir fiyata satın alındığında müşteri, değerinin çok altında satıldığında ise satıcı gabne maruz kalmıştır. Tağrir, akid yapılırken taraflardan birinin söz ve davranışı ise diğer tarafı kesten aldatmasını ifade eder. Gabn-i Fahiş: Bir malı, o malın fiyatı hakkında bilirkişilerin tesbit ettiği tahmini meblağların (60-90) üst sınırı aşan bir fiyatla satma (100 lira) ya da alt sınırın altında satın alma (50 lira) Gabn-i Yesir: Bir malı bilirkişinin tahmin sınırları içerisinde kalan bir fiyatla satma mesala (60-90) 70 lira ya da satın alma Bazı fakihlerin menkul ticaret mallarında piyasa değerinin %5 ini, hayvanda %10, ğayri menkulde 20’sini aşan fiyat, gabn-i fahiş sayan görüşü de yine örf ve adet ölçü alınarak yapılmış bir oran belirlenmesidir. Hadis: Bir şey alıp sattığın zaman kandırma yok de. Hadis: Akli dengesi bozulan bir sahabiye ticaret yapmamasını yine de ticaret yapacaksan alım satım yaptığında kandırma yok de, böylece üç gün muhayyer olursun 112 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI hoşuna giderse malı tutarsın hoşuna gitmezse iade edersin. Hz. Peygember ğabin yüzünden akdin butlanına hükmetmemiş, bunun yerine başlangıçta kandırma yok şartının ileri sürülmesini tavsiye etmiştir. İslam hukukçuları bu noktadan hareketle gabinli akdin batıl olmadığını, aldanan tarafa ğabin sebebiyle muhayyerlik tanınabilmesi için ise gabinin hile ve aldatma (tağrir) sonucunda gerçekleşmiş olması gerektiğini söylemişlerdir. Hile sonucundaki gabin ayrıca bir şartta gerek kalmaksızın aldanan tarafa muhayyerlik hakkı verdiği halde hilesiz ğabin ancak şart koşulmaya bağlı olarak muhayyerlik hakkı vermektedir. Gabne: Karşı tarafın hilesinin yol açması halinde akid fasid olur. Mesala Hz. Peygamber sağılır bir hayvanı birkaç gün sağmayıp memesinde süt biriktirerek satışa sunmayı müşteriyi aldatma olarak nitelendirmiş ve alıcıya akdin feshetme hakkı tanınmıştır. Yine satıcının malın kalitesi, özelliği maliyeti kar nisbeti hakkında gerçeğe aykırı veya yanıltıcı beyanda bulunması, açıklama yapması gereken bir konuda susması da aldatma sayılır. Akidlerde kasıta dayalı bir aldatma (tağrir) bulunmadıkça aşırı aldanmanın akde etki etmeyeceği görüşünde olan fakihler bile yetim, vakıf ve hazine (devlet ) malını bu hükümden ayrı tutarak bu malların aşırı gabin teşkil edecek bir hukuki işleme tabii tutulması halinde bu işlemin fasid olduğunu ve fesh edilmesi gerektiğini söylemiştir. Mesela yetim, vakıf veya devlet malı, aşırı gabin sayılacak ölçüde düşük bir bedelle satıldığında, kiraya verildiğinde yapılan akid fasiddir. Devlet malı normal değerinin üstünde bir bedelle satın alınması halinde, ortaya bir aldatmanın bulunmadığına bakılmaksızın bu akid fasid sayılır. Fasid bir akitte elde edilen kazanç da dinen temiz olmayan bir kazançtır. Mallarınızı aranızda batıl (haram ve haksız) sebeplerle yemeyin ayeti ve Hz. Peygamber’in aldatmayı, akidlere yalan, yemin, hile ve desise karıştırmayı yasaklayan hadisleri, Bizi aldatan bizden değildir sözüne dayanarak bunu yapmak uhrevi bir sorumluluğu ve telafi edilmesi güç bir kul hakkı ihlalini doğurur ve kişinin ibadetlerini etkiler. Garar Yasağı Garar: Bir borç ilişkisinde akid konusunu meydana gelip gelmeyeceğinin belirsiz olması akıbetin kapalı olması, akdin haksız kazanca yol açacak ölçüde kapalılık taşımasını ifade eder. Akid konusunun elde edilip edilmeyeceği belirsizliği garar; Vasıflarının bilinmezliği ise cehalet terimleriyle açıklanır. Hz. Peygamber (Beyu’l-Ğarar) gararlı alışverişi yasakladığı rivayeti yer alır. Bilinmezliğin tarafları anlaşmazlığa sürükleyecek ölçüde olması, akdin fasid olmasına yol açar. Akidlerde Bulunabilecek Garar: Akdi iptal edici, Akdi ifsah edici ve Kaçınılması mümkün olmayıp akde tesir etmeyen garar şeklinde üç grupta ele alınabilir. İslam öncesi dönemde yaygın olan yapılan satım türleri, satılan malın tesliminin mümkün olmaması, mal veya bedelin ne olduğunun vasfının bilinmemesi, vadenin bilinmemesi gibi durumları, henüz olgunlaşmadan dalındaki meyvenin satımını, garar 113 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI satımı yasağı kapsamında görürler. Garar her türlü hukuki işlemde tarafları kapalılık, risk, aldanma ve aldatmaya karşı güvenceye almak istemektedir. Bilinmezlik Yasağı: Akdin konusu ile ilgili belirsizliğin garar; vasıflarının bilinmezliği cehalet terimleriyle ifade edilir. İslam hukukunda açıklık, dürüstlük ve güven ilkelerinin tabii gereği olarak akidlerinin tabii unsurlarının anlaşmazlığa yol açmayacak ölçüde bilinir olması üzerinde önemle durulmuştur. Hukuki Hayat Hukuki hayat muamelat bölümünün ana konusunu teşkil eder. Aile, miras, vakıf gibi özel alanlar hariç tutulursa, şahıslar arasındaki borç ilişkileri günümüzde ‘’borçlar hukuku’’ adı altında ele alınmaktadır. Borcun Unsurları: Taraflar, konu ve sebepten ibarettir. Borcun tarafları: Alacaklı ve borçludur. Borç ilişkisinde konu: Para veya misli bir malın ödenmesi (deyn), belirli bir malın teslimi ( ayn), veya belli bir hizmetin ifası (iş), şeklinde olabilir. Borcun sebebi de, borcun kaynaklarıdır. Tek taraflı hukuki işlem akid, haksız iktisap etmek mümkün olur. ‘’Müslümanlar şartlarına bağlıdırlar. Haksız iktisap veya sebepsiz zenginleştirme de yine İslam hukukunda borç kaynağıdır. Zaruret veya ihtiyaç sebebiyle başkasının malını kullanan kimsenin belli durumlarda bunun için makul bir ücret (ecr-i misil) ödemesi borçlu olduğu zannıyla yapılan ödemenin geri alınabilmesidir. Mala veya şahsa yönelen haksız fiil (zararlı fiil), önemli borç sebeplerinden birini teşkil eder. Mala yönelik haksız fiillerden hırsızlıktan çalınan mal hırsızın elinde mevcutsa geri vermesi gerekir. Bir başkasının malına hukuki zarar veren kimse o malı tazmin etmekle yükümlüdür. İtlaf: Mala yönelik haksız fiilde haksızlık ve gasp dışında kalanlar genelde itlaf olarak değerlendirilir. Dolaylı (tesebbüben) itlaf durumunda ise failin kusurlu olması şartı aranır. Şahsa yönelik haksız fiillerden öldürme ve yaralama, gerekli şartlar mevcutsa denk bir ceza ile cezalandırılır. Şartlar mevcut değilse diyet, arş veya hükümeti adalet denen ve tazminat karakteri ağır basan mali bir ödeme yapılması gerekir. Kanunda yukarıdaki dört sebebe ilave olarak ayrı bir borç kaynağı sayılır. Nafaka borcu velayetin gereği olan edimler miras bırakanın borçlarını (ödeme) üstlenme hatta zekât ve bazı kefaretler de kanundan doğan borçlar olarak anılabilir. Borçlu gönül rızası ile borcunu ödemeye yanaşmazsa malları haczedilir satılır ve borcu ödenir. Bazen de borçlu cezalı değil de tedbir olarak hapsedilerek ödemeye zorlanılır. İslam hukukçuları, kişinin borçlarına karşı şahsıyla değil de malıyla borçlu olduğu ilkesini benimserler. Borcun sona ermesinin en tabi yolu ifadır. Zaman aşımı kural olarak hak ve borcu düşürmemekle beraber dava edebilmesine engel olur. Bu durumda borç, kazaen olmasa da dinen devam eder. Borç, İslam hukuk doktrininde kazaen borç, 114 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI diyaneten borç şeklinde ikili bir ayrıma tabi tutulur. Bu bir bakıma batı hukukundaki medeni borç – tabii borç ayrımına benzer. Diyaneten Borç: Hukuki müeyyideden mahrum olup yargı yoluyla talep ve tahsilin mümkün olmayan hakikatte var olup dinen ve ahlaken ödenmesi gereken borca denir. Kur’an’da borç ilişkilerinin yazılması şahit veya rehin gibi ispatı kolaylaştırıcı vasıtaların kullanılması işlenmiştir. Borcu ödemek dini hükümlülük, ödememek kul hakkı ihlalidir. Satım: Satım, denince malın nakit karşılığında satımıdır. Trampa: Malı mal mukabili değiştirme anlamına gelir. Sarf: Nakti nakit ile değiştirmeye denir. Selem: Daha sonra teslim edilecek malı peşin para ile satmaya denir. Allah alış-verişi helal; ribayı ise haram kılmıştır. (El- Bakara 275) Mallarınızı haksız yere değil ancak karşılıklı rızaya dayanan bir ticaret yoluyla yiyin.(Nisa 29) Satım Akdinde Taraflar Satıcı (bayi),alıcı (müşteri),konu da (mebi) adını alır. İrade Beyanı: İcap ve kabüldür. Satım akdinin kurulabilmesi için tarafların alım satıma tam ehliyetli, temyiz kudretine sahip bulunmaları gerekir. Gayri mümeyyiz, küçük, akıl hastası kimselerin akidleri batıl olur. Mütekavvim: Satıma konu olan malın mevcut, teslimi mümkün ve hukuken geçerli bir mal olması da şarttır. İbn Ömer, Peşin satım yaptığı zaman şahit tutar, veresiye yaptığı zaman hem yazar hem de şahit tutardı. Yasaklanan satım Çeşitleri Cahiliyye Arapları: Satım parasının Ödeneceği iradeyi şu hayvanın yavrusu doğup, büyüyüp yavrulayıncaya kadar demek suretiyle belirliyorlardı. Diğer bir satım şekli ise devenin karnındaki yavrunun canlı doğup doğmayacağına bakılmadan satılmasıdır. Bu durumda yavrunun canlı doğup doğmayacağı canlı doğarsa, erkek mi dişimi olacağı dişi doğarsa büyüyüp yavru yapıp yapmayacağı gibi belirsizlikler bulunmaktadır. Erkek hayvanın sulbündeki dölün satımı da böyledir. Beyu’l-Mulamese: İçinde ne olduğunu bilmediği halde ve içini açıp bakmadan bir kılıf içine saklanmış malı yalnızca dokunmak suretiyle satın almadır. Beyu’l -Munabeze: Birbirine bedel olduğunu tayin etmeksizin ve karşılıklı rıza aramaksızın iki kişinin ellerindeki malı karşılıklı olarak birbirlerine atması yoluyla yapılan bir satım Beyu’l- Hasat: “Müşterinin attığım bu taş hangi elbise üzerine düşerse o bana aittir” demesiyle yapılan alım satım. Hz. Peygamber bunları yasaklamıştır. Meyvenin Dalında Satımı: Hz. Peygamber, aynı şekilde bir belirsizlik ve risk unsuru taşıdığı için meyvelerin henüz olgunlaşmadan dalında satımını yasaklamıştır. Açıklama, bir bahçenin gelecek 115 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI yıllardaki meyvesinin satımının veya aynı yıl içinde fakat henüz dalında çıkmamış iken satılması caiz değildir. Meyve devşirildikten sonra caizdir. Meyvenin dalda olgunlaştıktan sonra, fakat devşirilmesinden önce satılmasına gelince belirli şartlarla caizdir. Dalındaki meyve tam olgunlaşmamakla beraber herhangi bir şekilde yararlanılabilecek durumda ise, satılabilir. Bir satımda iki satım yasağı da benzeri gerekçelere dayanır. Bu hadise üç farklı yaklaşım getirilmiştir. Birincisi ‘’Senin şu evi, şu fiyata bana satman karşılığında şu malı sana şu fiyata satıyorum‘’ demek sureti ile olur. Şafi’ye göre bu caiz değildir. Çünkü bu durumda her iki satımdaki fiyatta belirsizdir. İkincisi sana şu malı peşin şu fiyata vadeli şu fiyata satıyorum ‘’demek’’. Üçüncüsü de, şu malı tekrar şu fiyata vadeli olarak geri satın almam şartıyla sana şu fiyata peşin satıyorum demek sureti ile yapılan satım akdidir. Bu akid fiyat belirsizliğinden dolayı caiz değildir. Beyu’l-İne: Peşin alınan malın vadeli olarak aynı satıcıya geri satımında bir malın mülkiyetini devretme veya kazanma amacı değil faizli borç alma ve verme amacı oldukça muhtemel görüldüğünden caiz görülmemiştir. Dördüncüsü ortada iki mal bir fiyatın bulunması ’’şu iki maldan birini sana şu fiyata satıyorum’’ demek böyledir. Bu şekli ile satım caiz görülmemiştir. Garar ve ribaya yol açmadığı sürece akitte şart öne sürmek caiz görülmüştür. 2) Zarar ve Ğabin Sebebiyle Yasaklanan Satımlar a) Satım üzerine satım, pazarlık üzerine pazarlık yapmak. Hadis: ’’Bir kimse din kardeşinin satımı üzerine satım yapmasın’’ buyrulmuştur. Örneğin: Sen bu satımı feshet ben o malı daha yüksek fiyata senden alayım demek haramdır. Pazarlık üzerine pazarlık ise, taraflar satım akdi üzerinde anlaşmaya vardıkları sırada üçüncü şahsın mal sahibine ben bu mala daha fazla veririm’’ demesi ya da o malı almak isteyen kimseye ‘’Bu maldan daha iyisini sana daha ucuza satarım demesidir. ’’ Alma ve satma eğilimi belirdikten sonra yapılması haramdır. Ancak alıcı vazgeçtikten sonra caizdir. Açık artırma caiz görülmüştür. Pazara Mal Getiren Üreticiyi Yolda Karşılamak: Hz. Peygamber şehre mal getiren kafilenin şehre varmadan yolda karşılanıp malının satın alınmasını yasaklamıştır. Telak’ir-Rükban 1) Şehre mal getiren kimseyi yolda karşılayıp o maldan şehirde olmadığı için o malı istediği fiyata satmasıdır. 2) Fiyatlardan habersiz olan kafileyi yolda karşılayıp getirdikleri malları rayiç fiyatın altında bir fiyatla satın alması: Birinci açıklamaya göre ‘’Şehir halkının zararına olması sebebiyle ikinci açıklamaya göre’’mal getirenlerin aldatılması ’’ sebebiyle mekruh görülmüştür. Şayet böyle bir akid yapılmışsa caiz görülmüştür. 116 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Şehirlinin Köylü Adına Satması Hz. Peygamber ‘’Şehirli köylü adına satım yapmasın halkı kendi haline bırakın Allah halkın bir kısmıyla diğer bir kısmını rızıklandırsın buyurmuştur. İbn Abbas ona simsar olmasıdır, şeklinde yorumlamıştır. Şehirlinin elinde tuttuğu malları şehir halkına satmayıp daha pahalı olarak dışarıdan gelenlere satmasındaki sebep şehirdekilerin zarara uğramasıdır. Hileli Artırma (Neceş) Neceş, satın almak niyeti olmadığı halde başkalarını kandırmak maksadıyla satışa arz edilmiş bir malı överek veya benzeri şeyler yaparak fiyatını yükseltmeye çalışmak, şeklinde açıklanmaktadır Hz. Peygamber neceşi yasaklamıştır. Diğer bir anlatımla neceş müşteri kızıştırarak fiyatların yükselmesini sağlamaktır. Musarrat Hadisi: Sağılır bir hayvanı çok süt verir nitelikle görünmesi için memesindeki sütü sağmadan satıma sunması ile ilgili hadise denir. 3) İbadet Vakti Açısından Konan Satım Yasağı Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında (ezan okunduğunda) alış verişi terk ederek Allah’ı anmaya koşun buyrulmaktadır. Bu ayetten hareketle İslam hukukçularının çoğunluğu iç ezan okunurken alışverişi haram sayarken, Hanefiler ’de tahrimen mekruhtur. 4) Harama Yol Açan Satım İyilik ve takva hususunda yardımlaşın günah ve aşırılık hususunda yardımlaşmayın buyrulmaktadır. Hz. Peygamber şarap konusunda on kişiye lanet etmiştir. 1) Suyunu çıkarmak için üzümü sıkan 2) Sıktıran 3) Şarabı içen 4) Taşıyan 5) Kendisine taşınılan 6) Servis yapan 7) Satan 8) Parasını yiyen 9) Satın alan 10) Aldıran Hanefiler’e göre şarap imalatçısına üzüm satımı, sırf ticaret kastıyla yapılıyorsa bu işlem haram olmaz. Şafiiler eğer satıcı müşterinin bundan şarap yapacağını biliyorsa bu takdirde ona üzüm satmak haramdır. Çoğunluğun görüşüne göre eğer satıcı müşterinin üzümü şarap yapma maksadıyla satın aldığını biliyorsa bu satım haram ve batıl olur. Hanbeliler’e göre ise Sedd-i Zerai hükmüne binanen üzüm satmayı haram saymışlardır. Bu meyande olmak üzere yol kesiciye silah satmak veya haram iş yapan kimseye dükkanı kiralamak haram sayılmıştır. 117 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 5) Haram Yoldan Kazanan Kimselerden Alış- Veriş Yapmak: Bir kimse şarap ticareti yapan tefeciden bir şey satın alırsa eğer aldığı malın helal maldan olduğunu biliyorsa bu işlem ve satın aldığı sey helaldır. Satın aldığı şeyin haram kısmından olduğunu biliyorsa bu takdirde o şey haram olur. Satım Çeşitleri İslam hukukunda satım akdi satış bedelinin (semen) belirlenme tarzına göre, mürabaha, tevliye, vedia ve müsavveme şeklinde 4’e ayrılır. Musavveme: Satılan malın maliyeti ve kar oranı açıklanmadan pazarlık usulüyle satılmasıdır. Murabaha: Malın maliyeti üzerine belirli bir kar koyarak satma yani karlı satışa denir. Tevliye: Maliyetine satış Vedia: Zararına satış demektir. Yalan ve yanıltıcı beyan üzerine kurulan bir akitten elde edilen kazancın dinen helal ve meşru bir kazanç olduğunu söylemek mümkün değildir. Bedelin ödenme vaktiyle ilgili olarak peşin ve vadeli satış diye ikiye ayrılır. Cüzaf: Bir malın sayı, ölçü ve tartıya tabii olmaksızın tahmin yoluyla alım satımıdır. Tarafları çekişmeye ve beklenmedik mağduriyete sürükleyerek ileri derecede bir belirsizliğin bulunmaması kaydı ile caizdir. Pey Akçesi: Pişmanlık akçesi, kapora gibi terimlerle de ifade edilen pey akçesi alım satımının yürürlüğe girmesi halinde malın bedeline mahsup edilmesi, akitten cayması halinde satıcıda kalması kaydıyla müşterinin satıcıya verdiği malın adıdır. Takas: Arapça’da mukassa, hukuk dilinde iki kişi arasındaki karşılıklı borçların birbirine mahsup edilmesini ifade eden bir terimdir. Kiralama: İslam hukukunun klasik sistematiğinde kira akdi, iş akdi ile birlikte ‘’icare akdi’’ bölüm ve başlığı altında ele alınır. İcare Akdi: Belli bir menfaati belli bir bedel karşılığında satma olarak tanımlanmıştır. Kira: Klasik kitaplar özellikle konusu hayvan kiralama olan akidler için kira kelimesini kullanmaktadır. Yeni literatürde bir malın kullanımının belli bir bedel karşılığı başkasına devredilmesi olarak tanımlanabilir. Akid Kurucuları: Sözler, menfaat, kullanım ve bedel şeklinde dört unsura dayanmaktadır. Hanefiler vakıf, yetim ve hazine mallarının kiralanmasını en çok üç yıl sınırlı tutmuştur. Hadis: Peygamberimiz dişi hayvanın aşılanması sebebiyle ücret alınmasını uygun görmemiştir. Sebebi aşının tutup tutmama kesinliğinin olmaması. İmam Muhammed ve Ebu Yusuf, masiyet işlerle iştiğal edeceği sebebiyle zımmiye bir şeyin kiralanmasını caiz görmemiştir. Tarla Kiralama: Belirli bir miktar mahsul karşılığında tarlayı kiralamak yasaklanmıştır. Kiracı me’cur’a verdiği zararı tazmin etmekle yükümlüdür. Vakıf, yetim ya da hazine malı, fiyatından düşük bir fiyatla kiralanmışsa akit fasid olur. Sebeb olan kimseler tazminle mükelleftir. Şuf’a: Şuf’a hakkı aynı şartlarda akarı satın alan kimseyle beraber akarı alma hakkına sahip olmak. 118 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Şuf’anın Sebeb-i Hikmeti: Payların bir elde toplanması ve istenmeyen yabancı ortakların müşterek mallara girmesini engellemektir. Hadis: Taksim olunmamış her malda şuf’a vardır. Sınırlar konulup, yollar açılınca artık şuf’a kalmaz. Komşu komşunun şuf’asına diğerlerinden daha fazla yetkilidir. Bir kimsenin maliki bulunduğu bir malı satacağı vakit öncelikle ortağına yakın komşularına haber vermesi, üçüncü şahısların verdiği bedeli ödemeye razı olduklarında onlara ön alım hakkı vermesi dini, ahlaki ve hukuki bir yükümlülüktür. Şuf’a hakkı geciktirilmeden istenilmelidir. Bu, zaman aşımına uğrayınca hakkı düşer. Şirket: İslam hukukunda şirketler genel bir tasnifle: İbaha, mülk ve akid şirketleri şeklinde üç bölümde ele alınmıştır. İbaha Şirketi: Toplumun ortak yararına bırakılmış kamu malları ve kamu irtifak hakları üzerinde bireylerin sahip olduğu kullanma ve yararlanma hakkını veya bu konudaki fırsat eşitliğini ifade eder. Mülk Şirketi: Satın alma, hibe, vasiyeti kabul, mirasçılık mallarının ayrılamayacak şekilde bir birine karışması gibi ihtiyari ve gayri ihtiyari bir sebeple bir mal veya bir hak üzerinde iki ve daha fazla kimsenin ortaklığını ifade eder. Akid Şirketi: İki veya daha fazla kimsenin sermaye, emek ya da kredi imkânlarını belirli ölçüler içinde birleştirilmelerini ve bundan hâsıl olacak karın paylaşımını konu alan akidleşme olup hukuk dilinde ve örfteki kullanımda şirket tabiriyle kural olarak kasdedilen akid şirketidir. Emval Şirketi: Ortaklardan her birinin bir miktar sermaye koyup bununla yapacakları ticaretten doğacak karı paylaşmak üzere kurdukları şirkettir. A’mel ve Ebdan Şirketi: İki veya daha fazla şahsın belli bir işi yapmak üzere kurdukları emeğe dayalı iş gücü ortaklığının adıdır. Vücüh Şirketi: Ortakların sermayesiz sadece kredileriyle mesela ödünç para kullanarak veya vadeli mal alıp satmak suretiyle kar etmek. Her üç tür şirkette ortaklar arası hak ve yetki dengesi yönüyle mufavada ve inan şeklinde ikiye ayrılır. Mudarebe Şirketi: Ortaklardan bir kısmının sermaye diğerinin ise emek ile katılarak kurdukları ve karı belli bir oran üzerinden paylaşmak üzere anlaştıkları emek – sermaye şirketidir. Allah Rasulü: Mudarebe için bereketli bir kazanç olduğunu söylemiştir. Muzaraa: Bir tarafın tarla, diğer tarafın da emek sarf etmesi ve çıkacak ürünün paylaşılması. Müsakat: Bahçe sahibi ile bağ ve bahçeye bakıp bunları sulayacak emek sahibi arasında yapılan belli oranda ürün paylaşım ortaklığıdır. Muğarese: Boş bir arazi sahibinin bir şahısla bu arazisine ağaç dikip yetiştirmesini ve ürünü paylaşmayı konu alan ortaklıktır. Ariyet: Borç, ücretsiz bir malı, eşyayı, atı kullanma amacıyla verme Türkçe’ deki iğreti sözleşmesi, bir malın tüketimini değil kullanımını intifa konu alması ve bedelsiz olmasıdır. 119 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Karz: Geri ödenmek üzere birine verilen mal anlamına gelir. Kur’an da karz fakirlere borç verme veya Allah rızası için verilen karşılıksız sadakadır. Karz işleminde karz verme menfaat sağlayacak bir şartın koşulmaması gerektiği özenle belirtilmektedir. Karzı Hz. Peygamber karşılıksız yapıldığı için maniha diye isimlendirmiştir. Hibe: Bir malın bedelsiz olarak bir başkasına temlik edilmesini konu alan akdin adıdır. Malın mülkiyetinin süresiz olarak devri söz konusudur. Hibeden geri dönüş olmaz.Hibe edilirken şart koşulabilir. Örneğin ölene kadar bana bakmak şartıyla bu senindir. Umra: Bir kimseye yaşadığı sürece onun olması öldükten sonra da geri dönmesi şartıyla bir malın verilmesi umra olarak isimlendirilir. İmam Malik’e göre kullanan kişi ölürse mal bağışlayana ya da mirasçılarına geri döner. Sukna: Bir şahsa yaşadığı sürece kullanması; mesela oturması için bir malın bağışlanması çoğunluk tarafından caiz görülmüştür. Rukba: Bir şahsa bir malın bağışlanması bağışlayandan önce ölmesi halinde malın bağışlayana geri dönmesinin şart koşulması. Rukba’yı Şafii ve Hanbeliler caiz görmüştür. Şartlı olarak yapılan bağışlamalarda şartın yerine getirilmemesinin başlı başına rucu sebebi olacağı açıktır. Havale: İslam hukukunda borcun bir kimsenin zimmetinden başka bir kimsenin zimmetine nakledilmesini ifade eden bir terimdir. Kefalet: Kefilin zimmetinin borçlunun zimmetine bitiştirilmesini ifade eder. Hz. Peygamber Ebu Katade’nin borcu üstlenmesi şartı ile borçlunun cenaze namazını kıldırmıştır. Kefilin ücret alması caiz görülmüştür. Rehin: Bir malı ondan alınması mümkün olan bir hak karşılığında hapsetmek ve alı koymaktır. Rahin: Rehin veren. Murtehin: Rehin alan. Merhun: Rehin alınan mal. Kefalet, şahsi teminat; rehin de, ayni (mali) teminattır. Hz. Peygamber zırhlı gömleğini borcu karşılığında rehin vermiştir. Rehin-i Müstear: Sahibinin rızası ile başkasına ait bir malı rehin olarak vermektir. Rehin alınan malın satılabilir hazır olması şarttır. Rehnedilen arazinin ağaçları meyveleri de dâhildir. Vedia: Emanet mal. Bir kimseye koruması için bir malın emanet edilmesi akdini ve bu şekilde emanet edilen malı ifade eden bir terimdir. Kişi güvenilir olduğu müddetçe mala gelen zarardan sorumlu olmaz. Aksi bir durumda ise emanet sıfatını yitirir ve malı tazminle sorumlu hale gelir. Emanet bırakanın izni olmadan malı kullanması ve kullandırması uygun olmaz. Buluntu Mal (lukata) Buluntu mallar hakkında Hz. Peygamber kim bir yitik malı bulursa, iki adil kimseyi olaya şahit yapsın gizleyip saklamasın, sahibini bulursa ona iade etsin bulamazsa o mal Allah’ın malı hükmünde olup Allah onu dilediğine verir. Kim bir yitik hayvanı yanında barındırırsa, onu ilan edip duyurmadığı sürece yanlış yoldadır. 120 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Buluntu Malına: Lukata, melkut denir. Buluntu Hayvana: Dalle denmektedir. Yitik malı sahiplenmek, korumak amacıyla almak vacip iken, el koymak ise haramdır. El koymak amacıyla alan kimse tazminle sorumludur. Hanefiler malın değerine göre 10 gün ya da bir yıl ilan edileceğini savunmuştur. Ayrıca ilk hafta her gün diğer haftalarda haftada bir gün ilan edilir. Şafii ve Hanbelilere göre gerekli ilanı yapıp süre de geçince lukata bulanın olur. Hanefi ve Malikiler: İster malı elinde bekletir, ister bir fakire verir, ister ihtiyacı varsa kullanır. Vekâlet: Bir kimsenin bizzat kendisinin de yapabileceği bir hukuki işlem için bir başkasını yetkili kılması şeklinde tanımlanır. Vekil: Kendisine yetki verilen kimse Müvekkil: Yetkiyi veren temsil olunan kimsedir. Tevkil: Yetki vermeye denir. Yargılama Hukuku: Kaza, toplumda haksızlık ve suistimali önleyip adaleti hakim kılmada, fertlerin ve toplumun haklarını güvence altına alıp hukuk düzeni içinde sosyal barışı sağlamada vazgeçilmez bir önem ve etkinliğe sahip bir kurumdur. Diyani Hüküm: Dini hüküm. Kazai Hüküm: Hukuki hüküm. İhkak-i Hak: Hakkını arama. Hadis: Hz. Peygamber: Sizler ihtilaflarınızı bana getiriyorsunuz, bazılarınız delillerini daha iyi ifade ediyor ve ben de farkında olmadan yanlış hüküm vermiş olabilirim, eğer ki birinize hakkı olmayan bir şey vermişsem onu almasın ona ancak ateşten bir parça vermiş olurum. Mecellede: Hakimin, hakim, fehim, müstakim, emin, mekin ve metin olması gerektiği vurgulanır. Davacının ve davalının öncelikle delil ve şahit getirmesi ve davalının yemin etmesi gerekir. TİCARİ HAYAT ‘’En helal yiyecek nedir sorusuna Allah Resulü: Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yemiş değildir. Kişinin kendi elinin emeği bir de dürüst ticaretin kazancı cevabını vermiştir. Sa’d b. Muaz’ın nasırlaşmış ellerini öpen Allah Resulü;‘’İşte bu el Allah’ın sevdiği eldir.’’ buyurmuştur. Caiz Olmayan Aliş-verişler: Şehre dışarıdan mal getiren kimselerin bilgisizliğinden yararlanarak ellerinden malı ucuza alma elde edilmesi kesin olmayan mahsul ve meyveyi önceden satma, el altında bulunmayan veya teslimi zayıf bir ihtimal olan malı satma, bir başkasının pazarlığı devam ederken fiyat verme, müşteri kızıştırma gibi alışverişler caiz görülmemiştir. Faiz Tanımı Faizin Arapça’da karşılığı riba olup sözlükte herhangi bir şeydeki artışı ve fazlalığı ifade eder. Terim olarak ‘’Borç verilen parayı belli bir süre sonunda belirli bir fazlalıkla ya da herhangi bir borç ilişkisi ile doğan ve süresinde ödenmeyen bir alacak için ek vade tanıyıp vade sonunda bu alacağı fazlalıkla geri almanın yine bu şekilde alınan fazlalığın genel adıdır. 121 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Faiz’in Tarihçesi: Yahudiler, faizi kendi aralarında haram sayıp Yahudi olmayanlara helal saymışlardır. Tarih boyunca birçok düşünür, filozof ve devlet adamı açık bir haksızlığa sebep olduğu için sermayeyi belli bir sınıfın elinde topladığı için karşı çıkılmıştır. Eflatun, faizi doğru bulmamaktadır. Aristo, paranın parayı doğurmayacağını düşünerek faizin tabii bir kazanç yolu olmadığını düşünür. Luka İncili’nde faiz yasağından söz edilmiştir. Faiz borcunu ödeyemeyen borçlular çocuklarını faiz borcu karşılığında köleleştirmişlerdir. İnsanların mallarında artış olsun diye verdiğiniz faiz Allah katında artmaz fakat Allah’ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekâta gelince işte onu verenler sevaplarını ve mallarını kat kat arttıranlardır. (Rum 39) Ey iman edenler kat kat faiz yemeyin Allah’tan korkun ki kurtuluşa eresiniz. (Ali İmran 130) Ayrıca Bakara 275-279 ayetleri de faiz ile ilgilidir. Hadis: Dikkat edin cahiliye döneminin faizlerinin hepsi de kaldırılmıştır. Anaparalarınız sizindir. Bu suretle ne haksızlığa uğratır ne de haksızlığa uğratılmış olursunuz, Faiz ancak veresiyededir, buyururken vade karşılığı alacağı arttırma âdetine işaret edilmiştir. Allah Resulü iki ölçek kötü cins hurmayı verip, bir ölçek iyi hurmayı alan sahabeye böyle bir işlemin faiz olduğunu belirterek sakın böyle yapma, iyi cins hurma almak istediğin zaman önce kalitesi düşük hurmayı parayla sat, sonra eline geçen parayla iyi cins hurma al buyurmuştur. Kur’an ve sünnet kesin bir ifade ile cahiliyye faizi olan borç faizini (Ribe’d–deyn) vade karşılığında alacağın miktarının arttırılması şeklindeki faizi (Ribe’n-Nesie) yasaklamış. Faiz Yasağının Amacı: İslam servetin atıl bırakılmamasını üretim ve yatırım dışında tutulmamasını isteyerek faiz ortamının doğuşunu engelleyici bazı tedbirler almıştır. Sermayenin kazanç aracı olması önlenmiştir. Sermayenin belli bir zümrenin elinde toplanmasına, neticede insanların sınıflaşmasına, büyük bir kesimin mağduriyetine sebep olacaktır. İslam’ın yerleştirmeye çalıştığı emek ve sermayenin birlikte üretime ve yatırıma yönelmesi kar ve zararı birlikte göğüslemesi, Kur’an zekât ve infakın değerli, bereketli ve kalıcı; faizin ise değersiz ve bereketsiz olduğunu bildirmektedir. Kur’an ticareti helal; faizin haram olduğunu bildirir. Eşit ve iki taraflı risk taşıyan ticaret ile eşitsiz tek taraflı risk taşıyan faiz arasında önemli bir fark vardır. Ribe’l Fadl: Alışveriş faizi demektir. İslam sermayenin üretim ve kardan sabit bir pay alarak bütün risk ve sorumluluğu emeğe yüklemesine karşı çıkmış, sermayenin payını değişken bir oran miktar üzerine oturtarak emek – sermaye arasında makul bir denge kurmuştur. Faiz Yasağının İlleti: Hanefi ve Hanbeliler’e göre riba yasağının illeti mübadele edilecek mallar arasında cinsi, ölçü ve tartı birliğinin bulunmasıdır. Şafiilere göre illet, gıda maddesi ve para alma Malikiler’e göre ise, saklanıp depolanabilen gıda maddesi ve para alma özelliğidir. Hanefi ve Hanbeliler’e göre mübadele edilecek iki malın hem cinsleri hem 122 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI de ölçü tartı sınıfları aynı ise, peşin olarak ve eşit miktarlarda mübadele edilmelidir. Nitelik farkı mübadelede faiz sayılmamıştır. Şafii mezhebinde, hurma ile arpanın veresiye mübadelesi caiz görülmezken buğdayın demir karşılığı mübadelesi caiz görülür. Altın ve gümüşün peşin mübadelesi caiz iken, veresiye mübadelesinin caiz görülmemesi, aradaki değer farkının vadeden ileri gelmiş ve böylece faiz amacına hizmet etmiş olması ihtimaline dayanmaktadır.(Bakara:2/276) Ticaret ve faiz karşılaştırması: Ticarette elde edilen kar, belli bir emeğin çalışma ve teşebbüsün karşılığı iken; faiz sadece vadenin karşılığıdır. Ticarette satan ile alanın menfaatleri arasında denge varken; faizli işlemlerde karşılıklı menfaatten ziyade bir tarafın sıkışmasından kaynaklanan tek taraflı istifade ve sömürü vardır. Ticarette kar bir defa alınır biter; faiz de ise devamlı katlanarak büyür. Ticarette zarar ve risk daima mevcutken; faizde sermaye sahibi hiçbir risk yüklenmeyip bütün riski emek sahibi yüklenmektedir. Ticaret üretken ve verimli; faiz ise atıl bir kazanç yoludur. Bir grup bilgine göre faizin her türlüsü haram olduğu gibi faiz şüphesi taşıyan veya faize yol açan her türlü ticari işlemler de yasaktır. Diğer bir grup bilgine göre asıl haram olan vadeden kaynaklanan faiz yani ribe-nnesie’dir. Peşin mübadelelerdeki fazlalığın (ribe’l-fadl) faiz sayılması ise faize yol açma tehlikesi sebebiyledir. Vadeden doğan faiz zaruret halinde caiz iken; fazlalık faizi ihtiyaç halinde de caiz görülebilir. Bir grup İslam âlimi kredi faizini emek-sermaye ortaklığına benzeterek faiz görmezler. Bir başka grup ise zaman ve şartlar değiştiğinden faizli kredi kullanımında zaruret ve kamu yararı bulunduğundan söz etmektedir. Tüketim kredisinden alınan faizi haram görüp; üretim ve yatırım kredisinden alınan faizi haram saymayanlar, devletle vatandaşı arasında faizin cereyan etmeyeceğini söyleyenler, toplumsal kalkınma ve sosyal adalet noktasından düşman ülkesinde faizli işlemleri caiz görenler de müslümanın bundan karlı çıkacağı noktasından hareket ederler. İslam sistem olarak faizi reddedip onun yerini alacak başka kurumlar ikame etmeye çalışmıştır. Bu itibarla, böyle kapsamlı bir faiz yasağını, yatırım ve üretim kredileri, konut kredisi, devlet bankası kredisi gibi bazı münferit olay ve örnekler üzere uygulanıp taraflara bir zararın olmadığını, aksine iki tarafa da yarar sağladığını, öyleyse helal olması gerektiğini, genel bir ilke olarak ileri sürmek de isabetli bir yol değildir. İslam, emir ve yasaklarda genel ve toplumsal yarar ve zararı dikkate alır yoksa şahısların özel yarar ve zararı ölçü alınmaz. Faiz alıp vermek için İslam’ın ‘’Zaruretler haramları mübah kılar’’ İlkesini işletmek de çok sakıncalı bir yoldur. Enflasyon – Faiz İlişkisi Enflasyonun yüksek olduğu ortamlarda ödünç verilen paranın gerçek değerini koruyucu önlemler almakta, mesela altın gibi gücünü koruyabilen bir mübadele aracını esas almakta veya önceden bir fazla ödemeyi şart koşmaksızın ödeme zamanında enflasyon sebebiyle hasıl olan zararın bu nisbetle telafi edilmesinde bir sakınca yoktur. 123 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Vade Farkı Ve Faiz İlişkisi Faiz, paranın vade sebebiyle para kazanması; vadeli satış ise malın vade sebebiyle peşin değerine göre fazla paraya satılması olduğundan faizle vade farkı arasında fark bulunduğu ve vade farkının faiz olmadığı görüşü hâkim olmuştur. Malikiler ve bazı fakihler vade farkını faiz kabul etmişlerdir. Hadis: Bir kadın Hz. Aişe’ye gelerek benim bir cariyem vardı ‘’Zeyd B. Erkam’a 800 dirheme sattım, geri 600 dirheme satın aldım.’’ Hz. Aişe tövbe etmesini tavsiye etmiştir. Zeyd’in yaptığı bu akid Hanefiler’e göre fasiddir. İbn Ömer’in Rivayet Ettiği Bir Hadiste dirhem ve dinar konusunda cimrilik edip de alım satımlarınızı ine yoluyla yaparsanız, ineklerin kuyruğuna yapışıp ekip-biçme ile yetinirseniz ve cihadı terk ederseniz, Allah size öyle bir zillet verir ki dininize dönmedikçe bu zilleti sizden kaldırmaz. Malikiler ine satışını Sedd-i Zerai ilkesi sebebiyle caiz görmezler. Hanbeliler’den İbn Kayyim yine akdin caiz olmadığını söyler. Şafii mezhebinde ine satışı caiz görülmüşken Maliki hukukçular tarafından caiz görülmemiştir. Bu muhtevadaki ine günümüzde leasing olarak adlandırılan sisteme benzemektedir. Tevarruk: Biri birinden borç para ister oda piyasa değeri 100 lira olan bir şeyi ona 120 liraya satar, o da malı gider 100 liraya satarak nakit elde eder. Bu olay Hanbeli ekoller dışındakilerce kabul edilmiştir. Sarf: Sözlükte parayı bozdurmak harcamak çevirmek gibi anlamlara gelen sarf, altın, gümüş ve nakit gibi paraların kendi cinsleriyle değişimi anlamına gelir. ‘’Altın ve gümüşten peşin olmayanı peşin karşılığında satmayınız. Eşyalar kendi cinsleriyle mübadele edilirken eşit olmaları dikkate alınmalıdır’’ Fels: Altın ve gümüş dışındaki paraya denir. Ebu Yusuf altın ve gümüş oranı düşük olan veya diğer madenlerden mamul para ile yapılan alış veriş veya borçlanmalarda para değerinde düşme veya yükselme olursa ödeme vaktinde akdin yapıldığı günkü değer üzerinden ödeme yapması gerektiğini düşünür. Fetvaya esas kabul edilmiştir. ‘’Ödeme gücü bulunan bir kimsenin borcunu ödemeyip geciktirmesi zulümdür. Bu davranış onun kınanmasını ve cezalandırılmasını helal kılar’’. Müdayene: Kuran’ın en uzun ayeti: (Bakara 282) Ey inananlar belirli bir süreye kadar borçlandığınızda bunu yazın. . . Bazı âlimler vade farkı ile satışa karşı çıkarken İslam hukukçularının çoğunluğu bir malı peşin fiyattan daha fazlaya vadeli olarak satmanın caiz olduğunu ileri sürmüşlerdir. Bir malı vadeli olarak peşin fiyatından daha fazlaya satma işlemine karşı çıkanların gerekçeleri özetle şöyledir: Vade sebebiyle fiyat arttırmak faizdir. Vade sebebiyle borçtaki artış faiz olduğuna göre vade sebebiyle semendeki artış da faiz olur. Vade sebebiyle fiyatın arttırılması. Vade ile satan satıcı ile alıcı her ikisi de muztarip durumdadırlar. Bir hadiste: “ Kim bir satım içerisinde iki satım yaparsa ya da ucuz 124 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI (eksik) olanı tercih eder ya da faizi” bu hadisten anlaşıldığına göre vade sebebiyle günün fiyatından fazla bir fiyatla satmanın caiz olmadığıdır. Semmak: ‘’Hz. Peygamber bir akidde iki akid oluşmaz ‘’sözü satıcının peşin alırsan şu fiyata vadeli alırsan şu fiyata demeyi kasdetmektedir. Vadeli Satışları Caiz Görenlerin Delilleri: Vadeli alışveriş bir ticari işlem için artık kaçınılmaz olduğu, peşin işlemlerin azlığı ve her iki tarafında bu alış verişten faydalandığı ilkesidir. Öyleyse vade sebebi ile semende yapılan artış ödeme anına kadar geçen sürenin karşılığı sayılmamalıdır. Ayette: Birbirinizin mallarını ancak karşılıklı rızaya dayanan bir ticaret yoluyla yiyebilirsiniz buyrulmaktadır. Yani vadeli alış verişte her iki taraf da rıza ile bu alış verişi yapmaktadır. Hz. Peygamber’in Beni Nadir kabilesinin sürülmelerine karşılık onların vadeli alacaklarını bahane etmeleri üzerine Allah Resulü fiyatı düşürün tahsil edin buyurmuştur. Bir satımın içinde iki satım hadisini İmam Şafii şöyle yorumlamıştır. Evini bana şu kadara satman şartıyla, bineğimi sana şu fiyata satıyorum diyerek yapılan satım aktidir. Pey Akçesi, Kapora (Urbun) Pey akçesi verilip akitten dönme olduğu zaman, kaporayı veren dönerse, kapora yanar alamaz; kaporayı alan dönerse, iki mislini öder buna pişmanlık akçesi adı verilir. Hz. Peygamber urbun yoluyla satımı yasakladığına dair bir rivayet vardır. Bununla birlikte Hz. Ömer’in ve İbn Ömer’in de uygulamaları vardır. Kar Haddi Tes’ir: Fiyat belirlemek demektir. Resulü Ekrem Efendimiz Hâkim bin Hizam’a bir dinar vererek kendisine bir kurbanlık koyun almasını istemiştir. O da iki koyun alarak birini tekrar bir dinara satıp bir koyun ve bir dinarla Resulullah’ın huzuruna gelince Allah Resulü sevinmiştir. Bazı âlimler karın haddini anaparanın 1/3 ünü geçmeme şartını koyarak eğer geçerse, haram ğabn olarak değerlendirilmiştir. İslam, ekonomi hayata belirli bir kar haddi koymamıştır. Piyasa değeri arz-talep ilişkisini ölçü almıştır. Eğer ki devlet tarafından bir kar haddi konulmuşsa ona uymak gerekir aksi halde alım satım haram olur. HAVA PARASI Kiracının yeni kiracıdan aldığı hava parasının sebebi, iş yerine yaptığı harcamalar demirbaşlar veya patent parası şu bu ise hava parası caizdir. Hazine malı vb. en fazla üç yıl süreyle kiralanabilir. İslam konferansına bağlı İslam Fıkıh Akademisinin 1988 Cidde’de toplantısı 4. Dönem aldığı karar şu: Eski kiracı kira süresi dolmadan ayrılıyorsa peşin ödediği kalan sürenin parasını yeni kiracıdan veya mülk sahibinden isteyebilir. Süre bittikten sonra bir şey alması caiz değildir. BORSA VE HİSSE SENEDİ Batı kökenli bir terim olan borsa devletin kurduğu ve denetlediği, özel hukuk kuralları içinde tarafların karşı karşıya gelip ticari değere sahip malların alım satımı yaptıkları kurum, devamlılığı bulunan pazar yeri olarak tanımlanır. Tahvil, hazine bonosu gibi faizli borç senedi mahiyetindeki kıymetli evrakın alım satımını ister devlet isterse hususi şahıs ve şirketler çıkarsın, faizle borç alıp verme 125 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI niteliğinde olduğu için caiz görülmemiştir. Tahviller sabit gelirli, hisse senetleri kar ve zarar ortaklığı belgeleri, gelir ortaklığı senetleri ise değişken gelirli senetlerdir. Hisse Senedi: Sahibine mali haklar ve yönetime ilişkin haklar sağlar. Mali hakların başında kar payı alma hakkı, rüchan hakkı, bedelsiz pay alma hakkı, tavsiye hakkı vb. Tahvil: Genelde sahibine önceden belirlenen miktarda sabit bir faiz geliri temin eden bir borç senedi ve ödünç işlemi olduğundan kural olarak faizli işlem sayılır. Bu yüzden tahvil caiz değildir. Âlimlerin bir kısmı hisse senedinin ihracının ve alım satımının caiz olmadığı çoğunluk ise cevazı yönünde görüş belirtmişlerdir. Hisse Senedinin Caiz Olmadığını Düşünenlerin Gerekçesi: Âlimler hisse senedinin piyasa değerinin birçok faktöre göre değişebileceğini ve şirket varlığından ayrılarak müstakil bir kıymet kazandığını şirketlerin mal varlığında helal ve haramın faiz ve gayri meşru kazancın iç içe olduğunu ileri sürmektedir. Hisse Senedini Caiz Görenlerin Gerekçeleri: Şirket hisselerini sermayesini belli hisselere ayırmakta ve isteyen bu hisselere sahip olmaktadır. Hisseler şirkete tabi olarak kar ve zarara açıktır. Hisse senedine dayalı şirket nevi klasik doktrinde ‘’müdarebe’’ adı altında mübah kılınmış olup, müdarebede de kar ve zarara ortak olma esası vardır. Gerekli şer’i şartları taşıyan bir şirkete bu şekilde hisse senedi alarak ortak olmak caizdir. İslam fıkhındaki şirket türleri içinde mütalaa edilebileceği dinin temel ilke ve kurallarından biri ile çatışmadığı sürece ihtiyaç ve kalkınma sonucu ortaya çıkan ve kamu yararına yönelik olan bu nevi gelişmelerin alınmasında dini bir sakıncanın bulunmadığı açıktır. İslam fıkıh akedemisinin 1988 Rabat borsa senedi seminerinin sonuç bildirgesi ve 1992 7. dönem (Cidde) hisse senedlerinin kar ve zarara iştirak etmesi sebebiyle kural olarak helal olduğu fakat şer’i hükmünün bunu çıkaran şirketin ticari işlemlerinin meşru oluşuyla yakından ilgili bulunduğu belirtilmiştir. Şirketin faiz içki imali ve ticareti karaborsacılık, hile, yalan ve aldatma gibi dinen haram vasıtalarla kazanç sağlanması halinde, hisse senetlerini alıp satmanın ve bundan gelir elde etmenin haram ve masiyete iştirak etmek olduğundan caiz olmayacağı bildirilmiş, esasen faaliyet alanı haram işler yapma; eğer ki bu yolla bir gelir elde edilmişse bunu hayır yolunda sarf edip, ailesine harcamamalıdır. SİGORTA Sigorta: Kelime olarak güven, emniyet ve garanti anlamı taşıyan kavrama sigorta denir. Sigorta belli bir teknik ve sistem içerisinde kaza ve kayıplarının zararını telafi etmeyi amaçlayan ve karşılıklı ödeme esasına dayanan akdi bir sistemdir. Sigorta sözleşmesi ile sigortalı belli bir pirim ödemeyi, mal vermeyi; sigortacı da buna karşılık olarak sözleşmede belirtilen bir kaza ve zararın meydana gelmesi halinde bunu telafi etmeyi veya belli bir meblağı ödemeyi taahhüt etmektedir. İbn Abidin ünlü Hanefi hukukçusu ilk defa sigorta konusunu gündeme getirmiştir. Taşımacılık yapan gayri müslimlere Müslümanların ödemek zorunda kaldığı sigortanın ödenip ödenmemesi meselesinden ortaya çıkmıştır. Sigortacının kusur olmadığı müddetçe ödeyeceği belli bir tazmin yükünün olmadığını dile getirir. Ayrıca 126 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI gayri müslim ülkelerde yaşayan Müslümanların sigorta şirketlerinden aldıklarının caiz olduğunu beyan eder. Osmanlı döneminde sigorta sistemine ilk defa 864 tarihli deniz ticaret kanununda temas edilmiş 1870 yılında İstanbul Beyoğlu’nda vuku bulan büyük yangında şeyhülislamdan sigortanın cevazı hakkında fetva alınmıştır. 1327’de şeyhülislamdan hayat sigortası hakkında fetva sorulmuş İslam ülkesinde hayat sigortası caiz görülmemiş, yabancı ülkede ve yabancı sigortacı ile yapılan sigorta akdi ve bundan doğan tazminat ve ödeme caiz görülmüştür. 1-Sosyal Sigorta: Devletin bütün vatandaşlarını kapsayacak şekilde yangın, kaza, hastalık, işsizlik, kimsesizlik gibi durumlarda vatandaşları koruma faaliyetleri ve vatandaşlarına bazı yükümlülükler sunması caizdir. 2-Karşılıklı Üyelik Sigortası: Bir iş koluna mensup işçilerin üyelerin ortak katılımıyla gerçekleşen ve işçilerinden birisi bir felaketle karşı karşıya kaldığında onun zararını telafi etmeyi amaçlayan sosyal sigortanın daha dar alanlı bir tipik örneğidir. İslam hukukunda öteden beri mevcut olan ‘’akile’’ sistemi hatta kasame toplu ödemeleri ve yükleri belli bir kesime yayma, sorumlulukları paylaşma amacı taşımaktadır. Akile: Maktulun kan bedelini katilin yakın akrabalarına da yayma sorumluluğuna denir. Kasame: Faili mechul bir cinayete kurban giden kimsenin kan bedelinin (diyet) belirli bir usul çerçevesinde belirli bir bölge halkına paylaştırılarak ödetilmesi sistemidir. İslam öncesi sistemde de teori olan bir sistemdir. 3-Ücretli Ferdi Sigorta: Sigortacı, kaza, yangın, ölüm gibi durumlarda zararı telafi etmeyi veya belli bir meblağı ödemeyi üstlenmekte bunlar meydana gelmezse hiçbir ödeme yapmamakta, sigortalı taraf da periyodik olarak belli bir ödeme yapmayı üstlenmektedir. İslam bilginlerinin önemli bir kısmı aldanma, şansın belirli rol oynayacağını aşırı aldanma gibi olumsuz öncelikler belli ölçüde var olacağından ve İslam’ın temel ilke ve prensipleriyle bağdaşmayacağından caiz görülmemektedir. Osmanlı şeyhulislamlarından, Mustafa Sabri Efendi, ücretli sigortayı kumar ve faizle ilişkisi sebebiyle caiz görmemiştir. Mısır bilginlerinden Muhibbüddin Hatib ücretli sigortayı kumara benzeterek reddetmekte karşılıklı sigortayı ise İslamın ruhuna uygun bir yardımlaşma olarak görüp tasvip etmiştir. Muhammed Buhayt el-Mutii ise sigortayı bütün nevileriyle haram görmektedir. Yusuf Kardavi ücretli sigortanın karşılıklı yardımlaşma sayılamayacağını, şirket akdi de olmadığını, faizle yakın bağının bulunduğunu belirterek caiz görmemekte, sosyal ve genel sigortayı tavsiye etmektedir. Muhammed Ebu Zehra: Sosyal ve karşılıklı yardımlaşmaya dayanan sigorta sözleşmelerini mübah saymakta ücretli primli sigortayı ise kumara benzettiğinden caiz görmemiştir. Ezher Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Muhammed el-Medeni de haram-helal demeyip sigortanın uzmanlarca incelenip kısımlara ayrılmasını önerir. 127 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Çağdaş âlimlerden Ahmet Taha es-Senusi de sigorta akdini bir yönüyle İslam hukukundaki ‘‘Muvalat’’ akdine benzetmekte ve mesuliyet sigortasına ılımlı bakmaktadır. Muhammed Hamidullah genel ve sosyal sigortayı önerirken, sigorta sistemini bir şanş oyununa benzetir. Dünya İslam Birliğine Bağlı Fıkıh Akademisinin 1977 yılında Mekke’de yaptığı toplantıda üyelerin büyük kısmı, sigortanın bütün nevileriyle haram olduğunu belirterek şu gerekçeleri sunmuşlardır. Sigortanın Haram Oluşunun Sebepleri: 1-Sigorta akdi garar içermektedir. 2-Sigorta kumarın bir eşidir. 3-Sigorta her iki neviyle de faiz içerir. 4-Sigorta bedelsiz olarak bir başkasının malını almak demektir. Son devir İslam bilginlerinden Mısır’lı M. Reşid Rıza, Muhammed Abduh M. Yusuf Musa, Muhammed el-Behi, M. A. Mennan ve Mustafa Ahmet ez-Zerka gibi âlimler bazı kayıt ve şartlar ileri sürmekle birlikte kural olarak sigorta akdini caiz görmektedirler. Sigorta Akdinin Caiz Olmasının Sebebleri: Gerekçe olarak da karşılıklı yardımlaşma ve emek – sermaye ortaklığı, vekâlet ve temsil akdi çerçevesinde kaldığını İslam’ın ferdin malı ve geleceği açısından güvencede olmasını mübah ve gerekli olduğunu ve İslam kaynaklarında da bunu destekleyen akid ve uygulama örnekleri bulunduğunu ileri sürerler. Konuyla ilgili derinlemesine bir çalışma yapan Ez-Zerka: Sigortayı genel kural olarak olumlu bulmakta İslam borçlar ve akidler hukukunun ilkelerinden hareket etmekte Bey bilVefa akdiyle kıyaslama yapmakta sigortanın bir şans oyunu olmadığını, karşılıklı yardımlaşma ve kar payı güden bir müessese olduğunu düşünür. Üyelik sigortasının haram olduğuna dair bir delilin bulunmadığını ve ücretli primli sigortanın caiz olduğunu söyler ve teşvik eder. İslam Teşkilatı Fıkıh Akademisinin 22-28 Aralık 1985 tarihleri arasında gerçekleştirilen 2. Dönem toplantısında sigorta ve reasürans konusunda sunulan araştırmalar 9 nolu karar ile şu sonuçlara ulaşılmıştır. Ticari sigorta şirketlerinin uygulamakta olduğu sabit prim esasına dayalı ticari sigorta sözleşmesi, akdi geçersiz kılacak ölçüde büyük garar içermekte olup haramdır. İslam-i muamelat ölçülerine uygun olan alternatif sözleşme, teberru ve yardımlaşma esasına dayalı sigorta sözleşmesi ve yine aynı esasa dayalı ikili sigorta sözleşmesidir. Müslüman toplumların ekonomilerinin sömürü düzenlerinden kurtulabilmesi için İslam ülkelerini yardımlaşma esasına dayalı sigorta ve ikili sigorta kurumları tesis etmeye çağırmak gerekir. Bu arada ticari sigorta sisteminin bazı belirsizlikler ve kumar içerdiği sigorta şirketlerinin faizle iç içe olduğu hayat sigortasının İslamın tevekkül anlayışına aykırı olduğu ancak belli ihtiyaç ve zaruret halinde başvurulabilecek istisnai bir çözüm olduğu şeklinde farklı yaklaşım ve gerekçeler ileri sürmektedir. Sakıncalardan arındırılmış sigorta sistemi oluşturuluncaya kadar müslümanların mevcut ücretli sigorta şirketlerine risk taşıyan değerlerini sigorta 128 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI ettirmeleri yani sigortacı değil sigortalı olmaları, sigortacının caiz olmayan tasarruflarına katılmayı içermediği ve zaruret de bulunduğu için caiz olmalıdır. SOSYAL HAYAT28 İman dinin özü, ibadetler dindarlığın adeta simgesi bilinmekle birlikte Müslümanlık tümüyle bunlardan ibaret değildir. Dinin şekil kısmı olan ibadetlerde yoğunlaşıp, hayatın diğer alanlarında alabildiğine hoyrat, bencil ve çıkarcı davranabilen kimselere sıkça rastlanır. Şekil kolay, şeklin arkasında yatan manayı kavramak ve yaşamak zordur. Gerçek dindarın dindarlığı hayatın her alanına yayması yaratıcıya bağlılığın göstergesi sayılan şekli davranışlarda olduğu kadar sosyal ilişkilerde üçüncü şahısların hakları konusunda ve toplumsal hayata ilişkin alanlarda da dinin öğütlediği şekilde hakbilir, adil, ölçülü ve fedakâr olması gerekir. Sorumluluk Biz emaneti, göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim çok cahildir. (Ahzap 72) Ben cinleri ve insanları yalnız bana kulluk etsinler diye yarattım. (Zariyat 56) Hz. Peygamber ‘‘Sorumluluğu sadece Allah ile sınırlı tutanları uyarmış ve her hak sahibine hakkını ver, hepiniz çobansınız güttüğünüzden sorumlusunuz. ’’ buyurmuştur. Hisbe: İslam toplumlarında genel ahlakı ve kamu düzenini koruma ve denetleme faaliyetini ve bununla görevli resmi kuruluşu ifade eder. Bu işle görevli memura da genelde muhtesib denir. Komşunun Komşuya Karşı Görevleri: Hastalığında ziyaret etmek, cenazesinde bulunmak, borç istediğinde vermek, darda kaldığında yardımına koşmak, bir nimete kavuştuğunda tebrik etmek, başına bir musibet geldiğinde teselli etmek, evi onun rüzgârını ve güneşini engelleyecek şekilde yükseltmemek ve pişirdiğinden ikram etmek. Töre Ve Törenler Mevlid: Doğum yeri ve doğum vakti gibi anlamlara gelir Mevlid Mısır’da Fatımiler tarafından başlatılıp Eyyübiler tarafından tören ve merasimlerle kültür, adet haline getirilmiştir. Bid’at: Hz. Peygamber zamanında olmayıp dini mahiyetli bir hususun sonradan dine sokuşturulması, dinden sayılması anlamına gelir. Muayede: Türkçede bayramlaşma anlamına gelir. Kucaklaşma: Hz. Peygamber Habeşistan’dan dönen Cafer b. Ebi Talib’i kucaklamıştır. Aşure Günü Gerçekleştiğine İnanılan Olaylar Hz. Musa ve İsrailoğulları’nın Firavun’un zulmünden kurtulmaları, Hz. Nuh’un gemisinin Cudi Dağına oturması, Hz. Âdem’in tövbesinin kabul edilmesi, Hz. Yunus’un balığın karnından çıkarılması, Hz. Musa ve Hz. İsa’nın doğumları. ‘’ Biz 28 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 459-484 129 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Musa’ya sizden daha yakınız diyerek Yahudiler’in Aşure günü tuttukları orucu bir gün öncesi veya sonrası ile tutmayı tavsiye etmiştir. Aynı zamanda Hz. Hüseyin’in Kerbela’da şehit olması sebebi ile Şiiler Aşure günü Hz. Hüseyin’in intikamını alma sözünü tazeledikleri bir matem günü kabul ederler. Yılbaşı Hicri yılbaşı da miladi yılbaşı da birbirlerine dini yönden üstünlükleri bulunmayan ve zaman ölçmede esas alınan iki ayrı başlangıç noktasıdır. Yeni yılın başlaması sebebi ile tebrikleşip birbirimize iyi dileklerde bulunmamız sakıncasız görülebilir. Ancak Hz. Peygamber’in müslümanlara diğer dini topluluklara göre farklı bir kimlik bilinci ve kültür değerleri manzumesi kazandırmak için gayret ettiği bu uğurda saç-sakal, kılıkkıyafet, yeme-içme adabı da dâhil pek çok konuda tavsiyede bulunduğu düşünülürse yılbaşı kutlamalarının sıradan bir kutlama olarak algılanması ve tabi karşılanması mümkün olmaz. Aksine toplumumuzda kültürel tahribata, kimlik bunalımına yol açtığı yeni yetişen kuşakları kendi öz değerlerinden ve geleneklerinden koparıp Batı’nın önce hayat tarzına alıştırdığı, sonra değer ve inanç esaslarına sıcak bakmaya ve giderek onları benimsemeye götürdüğü dikkate alınırsa; yılbaşı kutlaması, Noel Ağacı süslemesi, Noel Babanın hediye bırakması gibi adetlerin terk edilerek kendi kültür ve değerlerimizden kaynaklanan alternatif ve faaliyetlerin yerleşmesine çalışmanın önemi ortaya çakar. Nevruz Baharın gelişini kutlamak üzere yapılan tabiat bayramı olarak bilinmektedir. Kökeni tam olarak eski İranlılar arasında baharın gelişini kutlamak için yapılan özel tören ve bayramlara, bu tören ve bayramlar İran güneş takviminin ilk ayı olan Nisanın (Farvardin) ilk günü başlar ve on iki gün sürer. Nevruz’un Tarihçesi Küssi Devleti Kıralı Cemşid’in Babil’e girdiği günü anlatan hayali öykülere dayanır. Kawa adlı bir demirci ustasının zalim hükümdar Dahhak’e karşı dağlarda nevruz ateşi yakarak başlattığı ayaklanmadır. Bu bayram Cemşid’in cinler tarafından inşa edilen bir arabayla göklere doğru çıkışını kutlamak için icra edilmektedir. İslam tarihçisi Taberi bunu kabul eder. Bu bayram Zerduştilik’te Mart’ın 13’ünde kutlanan Hamaspathmaedeya bayramı ile birleştirilmiştir. Bu bayram ölen ruhlara adanmış bir bayramdır. Zerdüşt geleneğinde Nevruz şafakla başlar. Zerduşti gelenekte bu bayramın bir başka amacı da ateş ve onun ilahi koruyucusu Arta Vahişt’i anmaktır. Melek Rapithvan’a dualar edilir. Ergenekon destanıdır. Mihrican: Yazın bitiş bayramı. Şii Gelenekte Yerleşik Bulunan Anlayışa Göre Âdem’in yaratılması, Tanrının beşeriyetle ahid yapması, İbrahim(a.s)’ın putları kırması Hz. Peygamber’in Hz. Ali’yi yanına alarak Mekke’deki putları kırması ve Hz Ali’yi halife olarak tayin etmesi nevruz gününde gerçekleşmiştir. Nevruz Osmanlılarda bahar bayramı ve yeni yılın başlangıcı olarak kullanılmıştır. Osmanlılarda mali yılbaşı olarak nevruz alınmış ve bu durum 1980’lere kadar devam etmiştir. 130 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Yaş Günü Ve Yıl Dönümü Kişi sevincini dostlarıyla paylaşmak ve bir araya gelerek hoş vakit geçirmek için vesile yapmaktan ibaret olduğundan, kutlamanın meşru ölçüler içinde yapılması şartıyla makul ve caiz olduğunu söylemek gerekir. İSLAM AHLAKI29 A) Ahlakın Tarifi ve Mahiyeti Ahlak: İnsanın nefsinde yerleşen öyle bir melekedir ki fiiller hiçbir zorlama olmaksızın düşünüp taşınmadan bu meleke sayesinde kolaylıkla ve rahatlıkla ortaya çıkar. Buna göre ahlaki fiiller ahlakın kendisi olmayıp onun bir sonucu ve dışa yansımasıdır. Ayette size selam veren kimseye sen müslüman değilsin, demeyin (Nisa 96) buyurmuştur. İyi ve kötü huyların hepsine birden ahlak denir. Ahlaksız insan yoktur. İyi veya kötü ahlaklı insan vardır. Ahlak-ı hamide, Ahlak-ı hasene: Güzel ahlak. Ahlak-ı zemine, Ahlak-ı seyyie: Kötü ahlak. Ahlaklı olmada devamlılık esastır. Kırk yılın başında bir iyilik yapana güzel ahlaklı denmez. ‘’Amelde devamlılık esastır. Ahlak insanı inandığı işleri rahatlıkla ve memnuniyetle yapmaya sevk eder. Zorla değilAhlakın nazari bilgilerini tahsil etmek yanında kişinin çocukluktan itibaren iyi örneklerle yaşaması, iyilik yapmaya alıştırılması, bencil ve gayri meşru arzu ve ihtiraslarına karşı koymak suretiyle kendi kendini eğitmesi, nefsini ıslah etmesidir. Bu ise bir irade eğitimidir. Ahlak İlmi: Ahlak ilmini ruhani tıp ilmi diye adlandıran Kindi, Ebu Bekir er Razi, Farabi, Gazzali gibi ahlak bilgin ve düşünürleri insanlar için ahlak ilmini tıp ilminden daha yararlı ve değerli görürler. Ahlaki fail olarak insan ve onun akıl, irade, vicdan gibi ahlaki kabiliyetleri ile öfke, şehvet vb. duygularını ve bunlardan doğan fazilet ve rezaletleri ele alır. Ahlak ilmi kurallar ilmidir. İnsanların dini, şahsi, ailevi ve toplumsal yaşayışlardan uymaları gereken kaide ve kanunları belirler. Ahlak bir değerler ilmidir. Ahlak ilminin gayesi Resülullah’ın yalın ifadesi ile insanlara ahlaki güzellikleri yani iyi huylar ve yüksek nitelikler kazandırmaktır. Ahlak Felsefesi: Hikmet sevgisi anlamına gelen felsefe tabiri genel olarak varlık ve olayların akıl ve düşünce yoluyla araştırılmasını gaye edinen disiplindir. Şu halde felsefe hem âlemin sırlarını çözmeye varlığı olabildiğince bütünlüğü ve derinliği ile kavramaya böylece insanın muhtaç bulunduğu ve aramakta olduğu gerçeği yakalamaya çalışır. İslam Ahlakı: İslam teslim olma kurtuluşa erme ve müsaleme manalarına gelir. 29 TDV İSLAM İLMİHALİ CİLT: 2 SHF: 485-550 131 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Musaleme: Çatışma ve zıtlaşmayı ortadan kaldırarak uyuşmak birbirinden emin olmak dostça münasebetler kurmak demektir. Hilim kavramı ile aynı manayı ifade eder. Furkan suresinin 63. ayetinde İslam’ın bir müsaleme (barış ve dostluk) dini olduğunu ifade edecek tarzda kullanılmıştır. Kitap ve Sünnetin hükümleri ve kanunları İslam ahlakının esasını teşkil eder. Emsal: Atasözleri Fahr: Gurur Meed: Şeref Mürüvvet: Geniş anlamıyla yiğitlik ve mertliğin en ileri düzeyi. Kur’an ve Sünnet’te Ahlak: İslam insanların fıtri ve biyolojik farklılıklarını ahlaki ve manevi anlamda üstünlük sebebi sayılamayacağını öğretti. Hz Peygamber ırkçılık (asabiyet) duygusuyla birbirine öfkelenen, ırkçılık uğruna savaşırken veya böyle bir dava güderken körü körüne açılmış bir bayrak altında ölen kimsenin bu ölümünün cahiliye ölümü olduğunu belirtmiştir. Vasat ummet, vasat kelimesi adelet anlamında kullanılmıştır. Ahrar: Özgür, soylu, hürler demektir. Eşitlik ve adalet ilkelerine aykırı kaba, ferdiyetci hürriyet anlayışının yerine medeni ve sosyal eşitlikçi hürriyet anlayışı konuldu Kur’an ve Sünnette Temel Ahlak Kavramları Her ahlaki davranış aynı zamanda dini bir itaat ve ibadettir. Takva: Sözlükte insanın ibadet ve güzel işler yaparak kendisine acı verecek durumlardan korunması kulun masivadan sakınmasıdır. İnsanı Allah’tan uzaklaştıran her şeyden uzak durmaktır. Gönlünde Allah’tan başka hiçbir şey bırakmamandır. Kendini hiçbir kimseden daha iyi diye düşünmemendir. Sözde ve davranışta Hz Peygambere uymaktır. En hayırlı azık ‘’ Takva elbisesi’’ Takva itikadi konularda yanlış ve batıl inançlara kapılmaktan ameli ve ahlaki konularda eksik, kusurlu, kötü, zararlı ve haksız davranışlardan, İslam dininde esasları belirlenmiş olan hayat tarzına uymayan bir yaşayıştan uzak durmak demektir. Takva bütün faaliyetlerde ödevlerin yerine getirilmesinde her türlü kötülüklerin terk edilmesinde öncelikle Allah’tan ittika etmektir. Hilim: Akıl ve kültürle kazanılan insan ilişkilerinde sabırlı, hoşgörülü, bağışlayıcı, uzlaşmacı ve medeni davranışlar sergilemeyi sağlayan ahlaki erdem şeklinde tanımlanabilir. Hilim kavramı sefeh ve cehr kavramının zıddı olarak gösterilmektedir. Hilim çoğulu ahlam akıl anlamında kullanılmıştır. (Tur 32 ) Hilim akıldan üstün tutulmuştur. Hz. İbrahim’in ve Hz. İsmail’in ahlakı olarak gelmiştir. Rasulullah’ın ahlakının temelini hilim oluşturur. İslam insanın karakterini belirleyen temel erdemin hilim olduğu kanaatine varmıştır. Hilim, ahmaklık safahat ve cahilliğin zıddı olarak gösterilir. İbn Sina Hilmin Altında Şu Faziletleri Sıralar Öfkeyi yenme, kerem (Cömertlik onurlu davranış) hoşgörü, af, gönül zenginliği, dayanıklılık, kararlılık, kin gütmemek, sabır, sükûnet, vakar, ihtiraslara ve diğer bencil duygulara hâkimiyet. Maverdi: Hilim huyların en yücelerindendir. 132 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Aliimran 79 Rabbaniler olunuz ayetini Gazzali, “Halim ve bilgili kimseler olunuz” diye yorumlamıştır. Hasan Basri: Cahiller onlara sözlü sataşmada bulundukları zaman selam der geçerler ifadesini “Onlar halim insanlardır” diye yorumlamıştır. Ahlak âlimi İbnu’l Mukaffa: Sakın sana iftira atanlara öfke ve intikam duygusuyla karşılık verme Hilim ve vakar içinde makul karşılık ver, hiç şüphen olmasın ki üstünlük ve kuvvet daima yumuşak (halim) olanındır. Hz. Ömer Allah nezdinde devlet başkanının hilminden, rıfkından ve yumuşaklığından daha değerli bir hilim bulunmadığını belirtir. Çünkü o güçlü olduğu halde yumuşaktır. Ahlak Çalışmalarının İlk Örneği: Abdullah b. Mübarek’in Kitabu’z-Zühd ve’r-Reka ile Abdullah b. Hanbel’in ezZühdü Buhari’nin el-Edebü’l-Müfred’i ayrıca Kitabu’l-Edep Kitabu’l Birr Kitab-ı Hüsni’l Hulk gibi başlıklar altında ahlak ile ilgili bölümler yer almıştır. İbn. Hazm’ın el-Ahlak ve’s-Siyer fi Mudavetu’n-Nufus’u Ebu Nasr et-Tabersi’nin Mekarımu’lAhlak-ı da, Ragıp el- İsfehani’nin ez-Zeria ile Mekarimi’ş-Şeria kitabı gazzalinin önemsediği bir eseridir. Maverdi’nin Edebü’d-Dünya ve’d Din adlı kitabı tarih boyunca müslümanların ahlak kitabı olmuştur. Edep Kelimesi: Davet, incelik, kibarlık, beğenme, alışkanlık, adet gibi daha çok din dışı anlamlarda ahlaki bir kavram olarak kullanılmaktadır. Aynı kökten te’dib birini bir konuda bilgilendirme; edip ise bilgilendirilmiş kimse demektir. Abdullah b. Mes’ud un rivayet ettiği bir hadiste gerçekten bu Kur’an Allah’ın bir sofrasıdır. Me’debetullah onun sofrasından gücünüz yettiğince bilgi toplamaya çalışın buyrulurken sofra anlamında yine edep kökünden gelen bir kelime me’debe kullanılmıştır. Başka bir hadiste de yine Kur’an’dan Allah’ın edebi diye söz edilmesi, ilgi çekicidir. Buna göre Kur’an bir edep ve ahlak kaynağıdır. İbn. Kuteybe’nin Edebu’l-Katib adlı eserinde Haris b. Esed el-Muhasibi’nin Adabu’n Nufus adlı kitabı bilhassa ahlak ve tasavvufa dairdir. İbnü’l-Mukaffa’nın yazdığı el-Edebü’l-Kebir ve el-Edebü’s-Sağir adlı risaleler İslam kültür tarihinde edep başlığı altında yazılmış ilk eserlerdir. Aynı müellif bu risalelerin yanında el-Edebü’l Vecizde ve Kelile ve Dimne adlı ünlü çevirisinde ve daha sonra da Adabu’l-Muluk, Adabu’l-Vüzera ve Siyasetname gibi başlıklarla teşekkül edecek bir ahlak edebiyat türünün hazırlayıcısı olmuştur. Ahlaki Özgürlük: Cebriyye, insanın Allah’ın kudret ve iradesi karşısında tam bir cebir altında bulunduğunu ve asla özgür olmadığını savunurken Mu’tezile kulların kendi fiillerinin meydana getiricisi yapıcısı ve yaratıcısı olduğunu, çünkü insan irade sahibidir. Ehl-i Sünnet ve’l -cemeat önderleri ise hem Allah’ın kaza ve kaderi ile kulli iradesini hem de kulun sınırlı iradesini (İrade-i cuz’iyye) ıspat etmeye çalışmak suretiyle ihtiyatlı bir yol izlemişlerdir. Kaderiyye Mezhebi: Kaderi inkâr edenler. Allah insanı en güzel bir tabiatta yaratmış (Tin 4) Ona kendi ruhundan üflemiştir. Ancak insanın bu üstün ruhi cephesi 133 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI yanında bir de topraktan yaratılan beşeri cephesi vardır. İşte insandaki bu ikilik onun ahlaki bakımından onun çift kutuplu bir varlık olması sonucunu doğurmuştur. Allah ve Rasulü bir şeye hükmedince artık mümin erkek ve kadınlara işlerinde bir seçme hakkı kalmaz. (Ahzap 36) Hadis: Helal de haram da bellidir. Bu ikisi arsında ise şüpheli durumlar vardır. Şüphelerden sakınan kişi dininin şerefini korumuş olur, buyurmuş ve böyle durumlarda kalp ve vicdanın verdiği hükme uymayı öğütlemiştir. İslam’da ahlakın kaynağı Kur’an ve onun ışığında oluşan sünnettir. Kur’an ve sünnet dini ve dünya hayatının genel çerçevesini çizmiştir. Enbiya 105: Allah iyi kullarını yeryüzüne hâkim kılacağını bildirir. Dünyevi müsibetlerin günahlar için kefaret sayılacağına dair bazı hadisler vardır. Fakat bu ahlaki fenalıkların doğurduğu musibet ve zararın zaruri sonucu değil; musibete uğrayan kişinin bu durumdayken gösterdiği sabır, rıza, tevekkül gibi müslümana yakışır olumlu tavırların karşılığıdır. Bir insan iyilik yaptığında sevinç, kötülük yaptığında üzüntü duyabiliyorsa artık o gerçekten mü’mindir. Bakara 165: Kur’an ve Sünnet’te Allah’ı en yüksek derecede sevmek. Maide 119: Allah’ın hoşnutluğuna layık olmak ve ondan hoşnut olmak temel ahlaki amaç ve motif olarak gösterilmiş, doğru inanç ve temiz yaşayışın en üstün gayesinin Allah rızası olduğu vurgulanmıştır. Kur’an iki çeşit nefisden bahseder bir kaskatı olmuş kalp (maide 13) ile kişiyi günahlarından dolayı kınayan nefis (kıyame 2) Allah, kişinin yaptığı iyilikler veya kötülükleri kime karşı yapılmış olursa olsun öncelikle kişinin kendisine yapılmış saymaktadır. Hz. Peygamber ’’ Güçlü mü’min zayıf müminden hayırlıdır’’ buyurmuşlardır. Kuşkusuz biz âdemoğlunu şerefli kıldık. (İsra 70) Takva, Kur’an-ı Kerim’de Allah nezdinde en yüksek insanlık değeri olarak gösterilmiştir. Hilim: Müslüman karakterini en iyi ifade eden bir kavramdır. Hikmet: Kur’an’da kitap ile birlikte on bir yerde çok hayır, derin bilgi anlamındadır. Özetle Hikmet: Bütün doğru bilgilerle güzel yasayışı kapsayan bir kavram olarak tanımlanır. Hikmete sarıl, çünkü hayır hikmettedir. (Darimi mukaddime 34) Hikmet mü’minin yitiğidir. Onu nerede bulursa alır. Hikmet insanın öteki canlılardan ayıran düşünme ve bilme gücünün meyvesidir. Kur’an Hz. Âdem’in meleklerden daha üstün olma sebebini, ona verilen, fakat meleklerin bilmediği bilgilerle izah eder. Çünkü ilim Allah’ın sıfatıdır. Hz. Peygamber (a. s): Faydası olmayan ilimden Allah’a sığınırım buyurmuştur. İffet: İffet kavramı Kur’an-ı Kerim’de hayâ vakar kişinin kendi şahsiyet ve onurunu koruması, (Bakara 273) İnsanın kendisine ait olmayan bir mala el uzatmaması, (Nisa 6) edepli ve hayâlı olması, (Nur 33, 60) diye açıklar. Heva: İnsanın iyi ve kötü konusunda doğru seçim yapmasını önleyen nefsani arzulardır. Hevasını tanrı yapan (Furkan 43),(Casiye 23) ‘’En kötü kul hevasına kul olup da delalete düşen kimsedir. 134 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI İffet Erdemi: İnsanı tehlikelerden koruyan ve ona hayvani eğilimleri, tutkuları karşısında bağımsızlık kazandıran ahlaki bir donanımdır. İstikamet: Allah’ın buyruğuna uygun şekilde doğru dürüst ve temiz kalpli olmak demektir. Hz. Peygamber (a. s): ‘’Allah’a inandım de sonra da dosdoğru ol’’ buyurmuştur. Kur’an-ı Kerim bu şekilde iman edip doğru olanların üzerlerine meleklerin ineceğini ve onlara ahiret ile ilgili müjdeler vereceğini müjdeler. Sana buyrulduğu gibi dosdoğru ol.(Hud 112) Ahlak kültüründeki veciz ifadesiyle yalanın bütün kötülüklerin anası (ümmü‘l-habais) Hz. Peygamber size doğru olmanızı emrederim çünkü doğruluk iyi olmaya, iyilikte cennete götürür. İnsan doğrulukta sebat ederek nihayet Allah katında sıddık diye yazılır.Sizi yalan söylemekten men ederim. Çünkü yalan kötülük işlemeye, kötülük de cehenneme götürür. İnsan yalan söyleye söyleye sonunda Allah katında kezzap diye bilinir. Hz. Peygamber: ‘’Dalkavuklarla karşılaştığınızda yüzlerine toprak savurun’’ buyurarak onlara yüz verilmemesini öğütlemiştir. Tevazu: “Onlar yeryüzünde tevazu içinde yürürler.” (Furkan 63) Allah ve Rasulü ile birlikte mü’minin kişiliği de aziz sayılmıştır.(Münafikun 6) O yüzden müslümanın kendi sosyal seviyesine göre onurunu koruyacak şekilde davranması gerektiğine dikkat çekilir. Müslümanların, müslüman olmayanlar karşısında, haksızlığa ve aşırılığa sapmadan, onurlu davranması da Kur’an’ın bir buyruğudur. Kibir: İnsanlar arasında kin doğurur, toplumsal uyuşma ve kaynaşmayı baltalar, dostların gönüllerine nefret sokar. Kalbinde zerre kadar kibir bulunan kişi cennete giremeyecektir. Ailenin Önemi: Nisa suresinin 34. Ayetine bakılırsa Kur’an’ı Kerim aile reisliği yetki ve sorumluluğunu koyduğu genel ahlak ve adalet ilkeleri çerçevesinde erkeğe vermiştir. Kadının kocasına saygısı da cebri değil, ahlaki bir saygıdır. Kadınlarla iyi geçininiz. (Nisa 19) Hz. Peygamber: İnsanların en iyisinin eşlerine karşı iyi davrananlar olduğunu ifade eder. İnsanın aile bireylerini sefil bırakması günah olarak kendisine yeter buyurmuşlardır. Hz. Peygamber: Beni rabbim eğitti ne güzel eğitti anlamındaki hadisleri eğitimin kutsal boyutu olan bir meslek olduğunun işaretidir. Hz. Peygamber: Ben ancak bir öğretmen olarak gönderildim anlamındaki hadisi ise eğitimin bir peygamber mesleği olduğunu gösterir. Ayrıca’’ Bütün faziletlerin en üstünü senden ziyareti kesen akrabanı ziyaret ederek ilişkiyi devam ettirmendir’’buyurmuştur. Resulü Ekrem Bir hadisinde ‘’Akrabalık ilişkisini kesenler cennete girmeyecekler arasında gösterilmiştir.’’ Allah müslümanların kardeş olduğunu belirtmiştir. (Ali İmran 103) Hucurat 10) Kur’an Ensar hakkında onlar hicret edip yanlarına gelenleri severler. Farabi: Fusulü’l-Medeni adlı eserinde bir ülkenin bireylerini ve nesillerini bir araya getirip kaynaştıran en önemli gücün sevgi olduğunu belirtmiştir. Farabi’ye göre toplum sevgiyle kaynaşır, adaletle yaşar. Hadis: Bir Müslümanın Müslüman kardeşini hor görmesi kendisine yapacağı kötülük olarak yeter. Mü’min ülfet eden (uzlaşıp kaynaşan) insandır. Ülfet etmeyen ve kendisiyle ülfet kurulamayan insanda hayır yoktur. 135 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Tokalaşma:Ayetlerde hoşgörülü ve affedici olmak. (Bakara 109),(el-Hicr 85) Hz. Peygamber: Birbiriyle karşılaşan iki müslüman tokalaştığında daha oradan ayrılmadan hataları affedilir. Müdara: İlişkilerin kötüye gitmesini önlemek maksadıyla huzursuzluk çıkarıp, zarar verecek insanlar karşısında durumu, idare edip vaziyeti kurtarma anlamına gelen ahlaki bir erdemdir. Müdara, Hz. Peygamber’in toplumsal barışı tesis etmek için başvurduğu bir erdemdir. Müdahene: Müdara’nın çığrından çıkarak, riyakârlık noktasına götürülmesine denir. Bunun İslam ahlakında bir rezalet (erdemsizlik) olduğu bildirilmiştir. Barış daha hayırlıdır. (Nisa 128) Hz. Peygamber insanları barıştırmayı sadaka olarak değerlendirmiştir. İnsan Haklarına Saygı: İnsan hakları, zamanımızın bir keşfiymiş gibi ortaya konması kesinlikle yanlış ve yanıltıcıdır. İnsanları arkalarından çekiştiren ve özel hayatlarını deşifre etmeye çalışanları ağır bir dille eleştirerek Allah’ın kıyamet gününde bunları rezil edeceği uyarısında bulunmuştur. Bir topluluğa duyduğunuz kızgınlık sizi adaletsizlik yapmaya itmesin. Maverdi’ye göre insanların daha çok çalışıp daha çok kazanma arzusu taşımaları Allah’ın insanlık için bir lütfudur. Hz. Peygamber: “Emel, ümmetime Allah’ın bir rahmetidir.’’ Emel: Sebeplere sarılmak demektir. Hayal: Boş kuruntulara dalmak demektir. Hadis’i Kutsi: Üç zümre vardır ki kıyamet gününde onlarla hesaplaşacağım. “Beni şahit tutarak söz verdikten sonra sözünde durmayanlar, hür insanı satarak bedelini yiyenler ve işçi çalıştırıp ondan yararlandığı halde ücretini vermeyenler’’. ‘’Köleliğin cari olduğu bir dönemde köleleriniz ancak sizin kardeşlerinizdir. Allah onları sizin elinize emanet etmiştir, bu sebeple onlara yediğinizden yedirin giydiğinizden giydirin’’ buyurmuştur. El-Kasas 26: Senin iş verdiğin kimselerin en iyisi güçlü ve emniyetli olandır. Haciyyat: İnsanların yaşantılarını kolaylık içinde ve sıkıntıya düşmeden sürdürebilmek için muhtaç oldukları zaruri ihtiyaçlardır. Tahsiniyyat veya Kemaliyyat: Üstün ahlaka, güzel adetlere ve olgun insan olmanın gereklerine uygun düşen her türlü durum ve davranışı içine alır.Hadis: Allah sana mal verdiyse O’nun nimet ve ikramı eseri üzerinde görülmelidir. Cömertlik: Başkalarına yardım arzusunun insanda karakter haline gelmesi demektir. Hadis: Mal hırsı, demir zırhı gibidir. Cömert insanda yardım hırsı, mal hırsına galip gelir. Cömertlik yaptıkça üzerindeki sıkıcı zırh gevşer yani malın verdiği gönül rahatsızlığından kurtulur. (Buhari zekât 29) Yine Allah Resulü, geçmişteki bazı kavimlerin cimrilik yüzünden birbirlerine saldırmak, kan akıtmak suretiyle helak olduklarını belirtmiştir. İnfak: İslam’ın getirmiş olduğu infak ilkesi toplumdaki yokluk ve sefaleti sosyal adaletsizliği ve gelir dağılımındaki eşitsizliğin doğuracağı sosyal patlamaları önlemeyi amaçlar. Cömertliğin Şartları 1-)Yardımın gönül rızasıyla yapılması,(Haşr 9) 2-)Harcamalarda itidal olmak, 3-)Karşılıksız yapılması. 136 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 4-)Yardım olarak verilen malın sahibi nezdinde değerli olmasıdır. En Hayırlı İnfak Sağlığın yerinde ve mala düşkün iken, zengin olmayı istemekte ve fakirlikten korkmakta olduğun zamanda yaptığın infaktır. (el-A’raf 31), (el-İsra 29), (Furkan 67). ması. (İnsan 8-10) İslam Düşüncesinde Siyasetin Önemi: Hz. Peygamber, dar anlamda bir din önderi değil aynı zamanda siyasi bir lider olarak göz önüne alındığında, din faaliyetleri yanında toplumsal ve siyasi işlem düzenlenmesi ve yönlendirilmesi işini de üzerine almıştır. Nasb: Şia mezhebi devlet başkanının tayinini itikadi bir konu olarak ele almasına denir. Gazzali: Siyaset doğal ve toplumsal zorunluluğun bir sonucudur. Siyaset dini hayatın sağlıklı yürütülmesi için de geçerlidir. Başta Farabi olmak üzere, bütün İslam bilginleri siyaseti, yalnız dar anlamda hakları paylaştıran, sosyal birliği koruyan, sorumlulukları (koruyan) düzenleyen, cismani bir yönetim saymakla yetinmemiş; bunun yanında ve daha da önemlisi İslam’ın itikadi ve ahlaki boyutuna uygun olarak toplumdaki her kesin manevi gelişmesini, en yüksek mutluluktan pay almasını sağlayıcı ve bütün imkânları araştıran bir disiplin olarak görmüşlerdir. Bu, siyasetin bir peygamber mesleği olmasının gereğidir. Ehliyet ve Liyakat: Hz. Peygamber iş ehlinden başkasına verildiği zaman kıyameti bekle. Bu hadiste iş anlamına gelen ‘’emr’’kelimesi, öncelikle devlet işi yani idari ve siyasi görev olarak düşünülmüştür. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de devlet adamları için Ulu’l-Emr (iş başında olanlar) ifadesi kullanılmıştır. Hadis: 10 kişi üzerinde bile olsa yöneticilik yapmış olan her insan kıyamet gününde Allah’ın huzuruna elleri boynuna bağlı olarak gelir. Sonra da ya adaleti sayesinde kurtulur ya da haksızlık etmiş olduğu için mahvolur. Farabi: Bir faziletli insan öldüğü zaman halk ölene değil onun ülkesine ağlasın. Farabi: Toplum, sevgiyle kaynaşır adaletle yaşar. Siyasi Otoriteye Saygı: Kur’an-ı Kerim’de Allah’a Peygamber’e ve içinizden çıkan yöneticilere itaat ediniz. (Nisa 59) Hz. Peygamber de: “Kendiişlerinizi yürütenlere (devlet adamlarına) itaat edin. Rabbinizin cennetine girin.’’ buyurmuştur. Ehl-i Sünnet anlayışına göre devlet başkanı günahkâr da (fasık) olsa ona itaat etmek gerekir. Gazzali, zalim de olsalar devlet adamlarına hakaret etmek doğru değildir. Amr b. As, Ehliyetsiz olsa bile bir hükümdarın varlığı anarşinin sürüp gitmesinden daha hayırlıdır. El-Ahkamu’s- Sultaniyye: İslam siyaset biliminin önemli kaynaklarından olup İmam Maverdi ye göre sağlıklı bir din devlet ilişkisinin kurulması, devlet toplumunun en yüksek değeri olan dine saygı göstermesi ile mümkün olur. Aslında burada dine saygı ifadesi, dinin vazgeçilmez buyrukları olan adalet, eşitlik, dürüstlük gibi ahlaki sosyal ve siyasal ilkelere de saygı, bunları ihlal etmek ise Allah’ın hükümlerini ihlal etme anlamına gelir. Hadis: Cihadın en üstünü zalim hükümdar karşısında hakkı söylemektir buyurmuştur; Yaratana isyan teşkil eden hususlarda yaratılmışa itaat edilmeyeceğini bildirmiştir. 137 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Toplumun Haksız Yönetime Karşı Tavır Alması İn’izal: Hukuk ve ahlak kurallarından sapan devlet başkanının doğrudan makamından düşmesi dir. Azl: Devlet adamının ümmet tarafından düşürülmesidir. Emr-i bil-Ma’ruf Nehy-i anil- Münker: Hakkında yazılan eserler (özellikle devlet adamları için) Nasihatü’l-Mülük, Edebü’l-Mülük, Adabü’l-Vuzera, Pendname, Nasihatname gibi eserlerTirmizi’nin Şemail’i, Kadı lyaz’ın eş-Şifa bi’t- Tarif’i Hakiki Mustafa adlı eserler şemail hakkında yazılan eserlerdir. İlk şemail yazarı Tirmizi’dir. Hz Peygamber’in Örnek Ahlakı ve Şahsiyeti Hz. Aişe Onun ahlakı Kur’an idi. Şemail: Huy, karakter hakkında yazılmış eser türüne denir. Hadis: “Rabbimin katında benim on ismim var: Ben Muhammed’im, Ahmet’im, Mahiy’im yani Allah benim vasıtamla inkârcılığı mahvedecektir. Ben Haşir’im yani Allah kullarını benim izimde toplayacaktır, Ben rahmet Peygamberiyim, tövbe Peygamberiyim, kahramanlık Peygamberiyim, Ben Mukaffiyim bütün insanları Allah yoluna yöneltirim. Nihayet ben (insanlığı)kemale erdirenim.” M. G. Demombyns: Hıristiyan müsteşrik olan bu şahıs, Muhammet adlı eserinde İslamiyet’in Hıristiyanlığa üstünlüğü ve Hz Peygamber’in başarısının sebeplerini şöyle anlatıyor: “İsa’nın vaazında öbür dünya için hazırlık bu dünyanın nimetlerinden vaz geçilmekle başlar. İslam’da ise kesinlikle böyle bir şey yoktur. İslam’a göre iyi bir şekilde kullanmak şartıyla hiçbir nimet kötü değildir.” Hadis: Dünyada zühd içinde olmak, helali haram saymak değildir. Hadis: Beni Hud ve Şura sureleri yaşlandırdı. Çünkü her iki surede de ‘’Sana emrolunduğun gibi dosdoğru ol’’ buyrulmaktadır. ( Hud 112, Şura 15 ) Kur’an’ın değimleri ile sarp yokuşu tırmana bilmek zor olduğu kadar da kutsal bir çabadır. Ahlaki güzellikleri tamamlamak için gönderilmiş olan Allah Rasulü bütün ömrünü erdemli yaşamaya adamış olan (Usve-i Hasene)’dır. Yapmadığınız bir şeyi söylemeniz Allah katında büyük bir öfkeye sebep olur buyrulmuştur. Münafıkların cehennemin en dibinde gösterilmesi de bundandır (Nisa 145) M. Watt. Hz. Muhammed’in çağdaşları onda hiçbir ahlaki kusur göremediler demiştir. Otoritesini ve saygınlığını zorbalıktan değil, getirdiği ilahi prensiplerden dayandığı doğrulardan, yaşadığı erdemlerden alan Allah elçisinin karşısında zalimlerin direnişi sadece bir çocukluk devresi kadar sürebilmiştir. Hz. Peygamber’in Mekke fethedilince Ebu Süfyan’ı bağışlayıp saygıyla karşılaması, eşsiz bir cesarete sahip muzaffer bir kumandanın aynı zamanda alçak gönüllü, kinden uzak ve bağışlayıcı olması lazım geldiğini gösterir. Hz. Aişe: Hz Peygamber’in kolay olanı seçtiğini ve asla intikam peşinde olmadığını dile getirmiştir. Endülüs’lü ünlü âlim İbn Hazm el-Ahlak ve’s-Siyer adlı ahlak kitabında şöyle der: “Ahiret iyiliğini dünya bilgeliğini, düzgün yaşayışı, bütün ahlaki güzellikleri ve faziletleri kazanmak isteyen kişi Hz. Muhammed’i örnek alsın.” Çünkü Resulullah 138 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI bütün hayırlarda en ilerdedir. Allah onun ahlakını övmüş faziletleri en mükemmel şekliyle onda toplamış ve onu her türlü kusurlarından arındırmıştır. Peygamberimiz İçin Ne Dediler30 İnsanlık tarihinin en büyük şahsiyeti Hazreti Muhammed ‘ tir. Michael H. Hart: Amerikalı bilim adamı, insanlık tarihinin en etkili yüz kişisi adlı tarihi araştırmasında tarihte ve günümüzde en etkili olmuş yüz adam arasında Hz. Muhammed (sav)’in dünyanın en büyük şahsiyeti olduğunu yazmıştır. Michael, dünyanın en etkili şahsiyetleri listesinin başına Hz. Muhammed’i seçmiş olmam bazı okurları şaşırtabilir. Bazılarının soru sormalarına yol açabilir. Fakat Hz. Muhammed tarihte dini ve dünyevi açılardan en üstün başarıya ulaşmış tek şahsiyettir. Sevgili Peygamber’imize büyük bir saygı duyan Alman Devlet Adamı, Prens Bismark şunları söylüyor: “Ben sana çağdaş olamadığımdan dolayı üzgünüm ey Muhammed! İnsanlık senin gibi seçkin bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra göremeyecektir. Heybetli huzurunda derin bir saygı ile eğilirim.” Fıransız Filozofu Alexi Lövazon diyor ki: “İnsanların hidayeti için Hz. Muhammed’e gönderilen Kur’an, hikmetle dolu parlak bir kitaptır. Hz. Muhammed’in gerçek Peygamber olduğunda şüphe yoktur.”Ünlü Tolstoy ise şunları söylemiştir: “Peygamber Hz. Muhammed (s.a.v) büyük bir ıslahatçıdır. İnsanlığa çok büyük hizmette bulunmuştur. Bir ümmeti hak nuruna kavuşturdu, O’na bu şeref olarak yeter. Onları kan dökmeden kurtardı, barışa eriştirdi. Onlara yükselme yollarını açtı. Onun gibi büyük bir zat her türlü saygıya layıktır.” 30 TEMEL DİNİ BİLGİLER SHF: 52-53 139 140 HOŞGÖR YETERLİLİK MUHTASAR İLMİHAL VE İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI YARDIMCI KAYNAK (İmamlık, Müezzinlik ve Kur’an Kursu öğreticiliği adayları için) Mesut ÖCALAN GAZİANTEP 2013 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI İslam tarihi ile ilgili bilgi ve kavramlar: Arabistan’ın Coğrafi Konumu: Doğuda Basra ve Umman körfezleri, güneyde Hint okyanusu ve batıda Kızıldeniz ile çevrilidir. Arap Yarımadası ‘nın Coğrafi Bölgesi: Arap yarımadası Tihame, Hicaz, Necid, Yemen ve Arud olmak üzere beş bölgeden oluşur. Hicaz: Batısında yer alan Tihame ile doğusundaki Necid'i birbirinden ayırdıgı için Hicaz adını almıştır. Yemen bol yağmur alıp tarıma elverişli olduğu için adı el-Erdu’lHadra diye anılırdı. Hicaz’da hurma Taif’de üzüm meşhur idi. Yemame ise bölgenin tahıl ambarı idi. Hicazın Başlıca Şehirleri: Mekke, Taif, Yersib, Yenbu, Cüreş, San’a, Hicr, Hayber, Suhar, Deba, Dumetulcendel, Fedek, Teyma, Vadilkura ve Makna. Yesrib: Medine’nin eski adı, eski sakinleri Amelika kavmi idi. Medine nin Coğrafik Konumu: Deniz sathından 916 metre yüksek, Kızıldeniz’in 100 km. doğusunda, 39 doğu meridyeni ile 24 kuzey paraleli arasında kalır. Yesrib’e Yerleşen Kavimleri: Kurayza ve Hazrec kabilesi Yemen’den gelip Yesrib’ e yerleşmiş ve Yahudiler’le bazı savaşlar halinde olmuşlar ve Gassaniler’den yardım alarak Yahudiler’e üstün gelmişlerdir. Evs ve Hazrec daha sonra kendi aralarında da birbirlerine düşmüşlerdir. Sümeyr ve Yevmu Buas savaşları Evs ve Hazrec arasında meydana gelen savaşlardır. En önemlisi Buas savaşıdır. Evs kabilesinin üstünlüğü ile son bulmuştur Arap Yarım Adasında Mevcut Olan İktidarlar: Kuzey doğusunda Hireliler, kuzey batısında Gassaniler, Yemen'de Sebe ve Himyer krallıkları Mekke Şehrine Hâkim Olan Kabileler: Mekke’ye ilk hâkim olan Amalika, Cürhümlüler, Huzaa ve Kureyş hâkim olmuştur. Araplarda İlk Yazı: Arap yarımadasında yazının Hire’de geliştiği, buradan yarımadanın diğer bölgelerine yayıldığı ve hatta Mekke'ye bile buradan geldiği bilinir. Müsned: Araplar, güney Arabistanda gelişen müsned adlı yazıyı kulanıyorlardı. Kuzey Arabistanda Kurulan Devletler: Nebatiler, Tedmürlüler, Gassaniler, Hireliler. Güney Arabistan Bölgesi ve Kurulan Devletler: Mainliler, Sebeliler, Himyeriler, Habeşliler (Ebrehe),Sasaniler Bazan ve Oğlu Şehr b. Bazan: Bazan, Yemen’de Sasanilerin son, İslam Devletinin ilk valisidir. Bazan’ın oğlu Şehr b. Bazan yalancı peygamber Esved el Ansi tarafından öldürülmüştür. Enuşirvan ve Hükümdarlığı: Enuşirvan Sasani hükümdarı olup Yemen’de Habeş iktidarına son vermiştir. 141 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Nabit b. İsmail b. İbrahim b. Azer: Hz. İsmain'in Vefatından sonra Mekke’nin idaresini oğlu üstlenmiştir. Mekke'nin Üçüncü Meskenleri Huzaalılar: Yemenden gelen ve Mekke yakınlarına yerleşen Huzaa kabilesi Cürhümlüleri Mekke’den çıkarmışlardır. Maab: Mekke putperestliğinin kaynağı olup Amr b. Luhay Suriye’de Belka yakınlarındaki Maab denilen yerden put getirerek Kâbe’ye dikti. Kusay b. Kilab Asıl adı Zeyd olup Kureyş kabilesine adını veren kişidir. Kusay b.Kilab Mekke’nin idaresini eline geçiren ilk Kureyşli’dir. Çoçukluğunu annesiyle birlikte uzakta Suriye hududunda geçirdiği için Kusay adını almıştır. Hz. Peygamber’in beşinci göbekten dedesi olup Huzaalılardan Huleyl b. Hubşiyye’nin kızı Hubba ile evlendi. Bu evllikten Abdüddar, Abduluzza, Abdülkusay, Abdülmenaf adında çocukları dünyaya geldi. Mucemmi: Kusay, Kureyş kabilesini bir araya getirdiği için mucemmi ünvanını almıştır. Darunnedvenin Banisi: Kusay, Kureyş kabilesinin önemli işlerinin görüşüldüğü Darunnedve’yi inşa etmiştir. Kureyş İslamiyetin Ortaya Çıktığı Sıralarda Şu Kabilelerden Oluşmaktaydı: Haşim, Umeyye, Nevfel, Muttalib, Zühre, Abdüddar, Esed, Teym, Mahzum, Adi ve Sehm. Mutayyebun: Mutayyebun Esed, Zühre, Haris ve Teym oğulları Abdulmenaf oğullarını, Abdüddar oğullarına karışılık destekledir. Kokulu bir kazana ellerini batırarak Kâbe’ye el sürmelerinden dolayı bu adı almışlardır. Ahlâf: Müttefikler anlamına gelir, Kâbe’de birbirlerini destekleyeceklerine dair yeminleştikleri için bu adı almışlardır. Bu iki gurup birbirlerini yok edinceye kadar savaşmaya karar verdiler. Fakat sonunda barış yaptılar. Hicabe, liva ve Nedve'nin Abdüddar oğullarına, rifade ve sikayenin ise Abdülmenaf oğullarında kalması hususunda anlaştılar. Mekke'de Kureyş kabilesine ait görevler 1-Rifade: Hacıların yeme-içme ihtiyacını karşılama 2-Sikaye: Hacıların su ihtiyacını karşılamak, bu görevi Abbas b. Abdulmuttalib yürütüyordu. 3-Nedve: Kureyş kabilelerinin idare meclisi(Abdüddaroğulları) 4-Hicabe(Sidane): Kâbe’nin perdedarlığı, bakımı ve anahtarının muhafazasıdır. Bu vazife Abdüddar oğullarından Osman b. Talha sorumluidi. 5-Liva: Kureyş’in bayrağını taşıma imtiyazı, (Abduddar) 142 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 6-Ukab: Savaşta sancağı taşıma görevi. 7-Eşnak: Diyetlerin ödenmesi ve zararların karşınlanması Teymoğullarının elinde Hz. Ebu Bekir sorumluidi. 8-Kubbe: Savaş esnasında teçhizatın toplandığı çadır. 9-E’inne: Savaşta kumandanlık yapmak süvari birliğine kumandanlık yapmak bu görevden Halit b. Velid sorumluidi. 10-Sifaret: Kureyş’in yabancılar nezdinde temsil edilmesi bu görevi Adi kabilesinden Ömer b.Hattab sorumluidi. 11-Eysar: Ezlam adı verilen fal okları çekmek Cumah'tan Safvan b. Umeyye sorumluidi. 12-Meşura: Kabile reislerinin bir işe başlamadan önce iştişare yapması. Bu göreve Esed'den Yezid b. Zem’a bakıyordu. 13-Hukume veya Emvalı Muhacere: Putlara sunulmuş olan malların saklanmasıdır. Sehm oğullarından Haris b. Kays sorumluidi. Araplarda Demoğrafik Yapı 1-Arab-ı Baide: Eski devirlerde yaşamış en eski Araplar Ad, Semud, Medyen, Amalika gibi kabileler.2-Arab-ı Aribe: Asılları Yemen olan Kahtanilerdir. Asıl Araplar bunlardır. Cürhüm ve Ya’rub olmak üzere ikiye ayrılır. Meşhur Kudaa kabilesi Himyerin, Ezd ise Kehtan‘ın koludur. Yemen’deki Meşhur Me’rib Barajı: Me’rib Barajının yıkılmasından sonra, Ali Cefne Gassaniler Suriye’ye, Lahm ve Cüzam Hire ‘ye Huzza Mekke’ ye, Kinde önce Bahreyn sonra Hadramevt ve daha sonra da Necid ‘e yerleştiler. Evs ve Hazrec Medine’ye yerleşen Kahtani kabilesidir. 3-Arab-ı Müsta’ribe Aslen Arap olmayıp sonradan Araplaşan kabilelerdir.Mekke’ye geldiğinde babası gibi Süryanice, Aramice veya İbranice konuşan Hz.İsmail (a.s) Kahtanilerden Cürhümlü bir kadınla evleniyor, onun soyu bu Cürhümlü kadınla evlendiğinden türeyip Araplaştığı için Arab-ı Müsta’ribe diye anılmıştır. Hz. İsmail‘in nesli anne cihetinden Araptır. Bunlara kuzey Arapları da denir. 4-Arab-ı Müsta’ceme: İslam’ın ortaya çıkışından sonra çeşitli ülkeleri fetheden Arap ordularının bu memleketlerin asıl sakinleriyle karışmasından sonra ortaya çıkan Araplara Arab-ı Müsta’ceme (Acemleşmiş Araplar ) denir. 143 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Ebna (oğullar):Yemen’de elli yıl hüküm süren Sasaniler zamanında İranlılar’ın yerli kadınlarla evlenmeleri üzerine ebna (oğullar) adı verilen yeni bir etnik grup ortaya çıktı. Yemen’de siyasi idareyi elinde bulunduran Ebna zamanla Araplaştı. Bazan ve peygamberlik iddiasında bulunan Esved el-Ansi ‘yi öldüren ve Hz. Ebu Bekir tarafından San’ a’ya vali tayin edilen Firuz ed-Deylemi Ebna’ya mensup meşhur şahsiyetlerdendir. Yahudi Yerleşimi: Yahudiler, Medine, Hayber, Fedek ve Vadi’l-kura’da oturuyorlardı. Yarımada’nın çeşitli yerlerinde Habeşliler, Rumlar, Mezopotamyalılar da bulunuyordu. Ka’b b. Eşref: Muhammed b. Mesleme tarafından öldürülen yahudidir. Amr b. Cahhaş: Beni Nadr Yahudilerinden olup suikastte dama çıkıp Allah Rasulunün üzerine kaya atma suikastini tertipleyen Yahudi. Araplarda Sosyal Yapı Halif: Herhangi bir kabilenin himayesine giren kişi. (anlaşmalı, müttefik) Car: Bir kabilenin (resmi koruma teminatı altına giren kişi. Vela: Korumaya alma, dost kılma. Mevali: Azad edilen köle demektir. Azad olan bir mevali hür gibi muamele görmezdi. Diyeti yarım diyet, evlenirken hür bir kız veya kadınla evlenemezdi. Asabiyet: Kişinin bir baba tarafından gelen akrabaları ile birlikte hareket etmesi. Eyyam-ı Arab: Hz. Peygamber 40 yaşında iken Araplarla İranlılar arasında Zükar, Evs ile Hazrec arasında Buas, Kureyş ve Kinane ile Kays-Aylan arasında geçen savaşlardr. Utbe b. Rebia: Bu şahsın gayretiyle ficar savaşı son buldu. Mesalibu’l-Arap: Arapların Cahiliye döneminde yaptıklar çirkin işler, savaşlar. Fezailu’l-Arap: Arapların faziletleri cesaret, sabır, zayıfı koruma, güçlüğe karşı koyma. Ficar: Araplar Zilkade, Zilhice, Muharrem ve Receb’ten ibaret olan haram aylarda savaşmazlardı, eğer savaşırlarsa buna Ficar adı verilirdi. Aile: Araplar geniş aileye al, dar aileye ıyal derlerdi. Nikâh: Araplarda nikâhın dini bir mahiyeti yoktu. Nikâh-ı Mut’a: Süreli Nikâh. Nikâh-ı Bedel: Eşleri karşılıklı değiştirme Nikâh-ı Şiğar: Başlık parası vermemek için kızların karşılıklı değiştirilmesi. Nikâh-ı Makt: Büyük oğlun, babasının ölümünden sonra üvey anneyle evlenebilmesi. 144 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Ünlü Arap Kadınları Medine’de Neccaroğulları’ndan Selma bt. Amr, Kureyş’ten Hatice bt. Huveylid, Hind bt. Utbe ve meşhur arap şairesi Hansa ünlü kadınlardandır.*Araplar sakalı erkekliğin bir simgesi olarak görüyorlardı. Ensab: Neseb ilmi demektir. Mesel: Kısa hikâyeler demektir. Darb-ı Mesel: Atasözleri demektir. Ahbar: Araplara ait menkibe destan. Şiir: Şiirin başlıca konuları, Medh, (Övünme), Hicvetme , (Kötüleme) Mersiye söyleme (risa) kahramanlık (hamase ) gibi hususlardır. Muallakat-ı Seb’a Panayırlarda dereceye giren ve Kâbe duvarına asılan şiirler. (7 asılanlar anlamında ) Takvim: Araplar önemli olayları takvim başlangıcı olarak kullanırlardı. Bunlardan 571 Fil vakası ve Velid b. Muğire ‘nin ölümü. Haram Aylar: Recep, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem (4 tanedir) Kamer-i Takvim: Ay yılı takvim, Ayın yeryüzünde iki kez dolaşımı yaklaşık 59 gün sürdüğü için ayların kimisi 30, kimisi 29 gün sürmektedir. Ay yılı 354 gün 8 saat 48 dakika 36 saniyedir. Zatu Envat: Mekke halkının kutladığı bir bayram olup, büyük bir ağacın altında şenlikler yapılırdı. Nevruz ve Mihrican Medine halkının kutladığı ve Mecusiler’e ait olan bir bayramdır. Tıp: Araplar hastalarını kâhin ve a’raflara okutarak tedavi ederlerdi. Haris b. Kelede Tıp öğrenimini Cündişapur‘da yapmış bir doktordur. Araplar’da Dini Hayat Yahudilik: Yesrib, Fedek’ Hayber ve Vadilkura‘ da vardır. Roma hükümdarı, Babil Kralı Buhtunnasr’ın Kudus’ü işgal etmesiyle Yahudiler bu şehirlere dağılmışlardır. Nitekim Himyeri hükümdarı Zunuvas Yahudiliği kabul etmiş ve Hıristiyanlar’ı ateş dolu çukurlarda yakmıştır. Hıristiyanlık: Yarımada’nın kuzeyinde Gassaniler ve Hireliler arasında geniş bir şekilde yayılmıştır. Ya’kub’ı mezhebini benimsemişlerdir. Suriye’deki Arap kabileleri arasında Yakubilik Irak bölgesinde ise Nesturi mezhebi yaygındır. Necran, Hristiyanların önemli bir merkezi idi. Yersib’de Ebu Amir Hıristiyanlığı kabul ederek Evs kabilesinden birkaç insanı etrafında toplamıştır. Mecusilik: Sasaniler’in resmi dini idi. Çoğunluğu Bahreyn, Yemen ve Umman‘da oturan İranlılar’dan oluşuyordu. Sasaniler Mecusuliği bir ulusal din olarak görüyordu. 145 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Sabilik: Yıldızlara tapanların dini olan sabilik baslangıçta tek tanrılı bir dindi Allah’a olan yüce saygılarından dolayı direk Allah ile temas kurmayıp melekleri aracı ettiler, meleklerin de yıldızları yurt edindikleri kabul edilerek yıldıza tapma meydana gelmiş oldu. Sabilik, Yemen, Harran ve Irak’ın yukarı kesimlerinde mevcuttu. Sabi: Araplar dinini terk eden kimseye sabi derlerdi. Muşrikler bu yüzden Hz.Muhammed‘e de sabi demişlerdir. Üçlü Tanrılar Sistemi: Güney Arabistan’da ay, güneş ve Zühre yıldızlarından oluşan üçlü tanrılar sistemi; Ay baba tanrı, Güneş ana tanrıça, Zühre de oğul tanrı sayılırdı. Güneş Güney Arapları’nda dişi, Tedmürlülerde ise erkek tanrı olarak kabul edilirdi. Meşhur putlardan Lat, Menat ve Uzza güneşi temsil eden tanrılar olarak kabul edilirdi. Şira Yıldızı: Arapların takdis ettiği yıldız olup, Necm suresinin 49. Ayetinde geçer. Lat: Sakif kabilesinin taptığı put idi. Uzza. Kureyş ve Kinane kabilesinin putu idi. Menat: Evs ve Hazrec kabilesinin putu idi. Menat, Arapların taptığı en eski puttur Hubel: En önemli ve en büyük put olup Kâbe’de bulunuyordu. Hubel’in Mekke’ye Huzaalı Amr b. Luhay tarafından Suriye’den getirildiği bilinmektedir. Vedd: Kelb kabilesinin putu idi Dumetulcendel’de bulunuyordu. Suva: Kadın şeklinde olup, Hüzeyl kabilesinin putu idi. Yeğus: Aslan görünümünde idi. Yemen’deki Mezhic ve Cureş kabileleri buna tapardı. Yeuk: At şeklinde olup San’a’da bulunuyordu. Nesr: Himyeriler’in Yahudilik’i kabul etmeden önce taptığı puttur. Sanem: İnsan şeklindeki puta denir.(Ağaç, altın, Gümüş) Vesen: Taştan yapılan insan şeklinde put. İlk put yapan Kabil oğullarından biridir. Kur’an’daki Put İsimleri: Vedd, Suva, Yağus, yeuk ve Nesr Amr b.Luhay: Mekke’ye ilk putu getiren kimsedir. Cinler: Araplar cinlerin Allah ile akrabalık bağı bulunduğunu düşündüğünden cinleri kutsal bilirlerdi. Yine Allah’ın meleklerinden çocuk edinildiğine inanırlardı. Hılfu’l-Fudul: Ficar savaşından hemen sonra Amcası Zübeyr’in teşvikiyle Peygamberimizin de katıldığı Abdullah b.Cüd’an’nın evinde bir sözleşme yapılmıştır. Buna göre birlik beraberlik haklının yanında olmak. Yemen’li Zübeydli: Hılfu’l-fudul antlaşmasına sebep olan bu kimse As b. Vail’den alacağını tahsil edemeyince bu fikir ortaya çıkmıştır. Huveylid b.Esed: Hz. Hatice’nin babasıdır. Hz Peygamber’in Üvey Çocukları: Hind, Hale. Hz.Hatice ‘nin Önceki Eşleri: Ebu Hale, Atik b. Aiz Amr b. Esed: Hz. Hatice‘nin amcasıdır. 146 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI *Hz. Peygamber 36 yaşında iken Hz. Ali’yi amcası Ebu Talib’ten alarak bakımını üstlenmiştir. Hz. Peygamber amcası Ebu Talib’le birlikte Busra kasabasına gittiğinde 12 yaşında idi. Velid b. Muğire: Bizans gemisinin tahtalarını satın almada öncülük etmiştir. Bakum, Kâbe yapısında çalışan Bisanslı Çobanlık: Hz. Peygamber, Hz. Musa ve Davut (a.s) çobanlık yapmıştır. İki Şehrin iki Adamı: Müşriklerin bu Kur’an iki şehrin iki adamına indirilmeliydi dediği Mekke’li Velid b.Muğire ve Taifli Urve b.Mesud. Said b. Abdullah: Mekke’nin fethinde Müslüman olan Hz. Peygamber’in eski ticaret arkadaşı Zeyd b. Amr b.Nufeyl ile Abdulmuttalib b. Haşim: İslam’dan önce Hira mağrasında inzivaya çekilmişlerdir. Namus: Varaka b. Nevfelin deyimiyle. Cebrail (a.s)’dır. Varaka b. Nevfel: Hz. Hatice‘nin amcasının oğludur. İLKLER İlk müslüman: Hz. Hatice’dir. İlk Selam: Hz.Adem (a.s) tarafından meleklere verilmiştir. İlk topluca musfafaha Medineye gelen Yemenliler tarafından yapılmıştır. İlk Cenaze Namazı: Melekler tarafından Hz.Adem için kılınmıştır. Sa’d b.Ebi Vakkas: Rabiğ’de birkaç ok atarak İslam’da ilk ok atan sıfatına nail olmuştur. İlk Kaza Namazı: Allah Rasulü bir seferde uyurken Bilal-i Habeşi’yi bekçi bıraktı ve Bilal-i Habeşi uyudu ve sabah namazı kaza edildi. İlk nüfus sayımı: Hicri 1. yılda yapıldı. Müslümanların sayısı 1500 olarak sayılmıştır. İlk Ezan İçin Düşünceler: Boru Yahudilerin nakus Hıristiyanların, ateş de mecusilerin âdeti olduğu için Efendimiz Rasul-i Ekrem kabul etmedi. Ezan sözlerini, Abdullah b. Zeyd ve Hz.Ömer gibi birçok sahabi rüyasında görüyor. İlk ezan: Hicretten bir yıl sonra Hicri 2. Miladi 623 yılında meşru kılınmıştır. M.Akif Ersoy: Ezan tevhid inancının temeli ve amentüsüdür. Müezzinler, Kıyamet gününde en uzun olanlardır. İnsanlar müezzinlik yapmanın ve ilk safta bulunmanın ne kadar sevap olduğunu bilselerdi buna ulaşmak için kuraya başvururlardı. Hz.Ömer:”Halifelik görevim olmasaydı ezan okur müezzinlik yapardım.”Hz.Ömer Kufe kadılığına tayin ettiği Abdullah b.Mes’ud’a müezzinlik görevi de vermiştir. 4 Rekât Namaz: Önceleri mükimken bile namazlar iki rekât olarak kılınıyordu. Hicretten bir ay sonra Rebiu’l-ahir ayında namazlar 4 rekât olarak kılınmıştır. 147 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Halid b.Said: Besmeleyi ilk yazan kişidir. Babası tarafından dövülmüş, sonra hapse atılmıştır. Haniflik: Hz. İbrahim’in dinine, Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak demektir. İslam’ Dini Gelmeden Önce Meke’deki Hanifler: Varaka b. Nevfel, Ubeydullah b.Cahş, Osman b. Huveyriş ve Zeyd b. Amr bu dönemin önde gelen haniflerindendir. Güçlü bir hatip olan Kus b. Said, Taifli şair Hümeyye b. Ebu’s Salt bunlardan bir kaçıdır Utbe B. Rebia: Kâbe’de Hz. Ebu Bekir’i ölesiye dövmüştür. Daru’l Erkam: Erkam b. Ebil Erkam’ın evi olup ve Hz. Peygamber’in gizli davet yürüttüğü ve Hz Ömer‘in Müslüman olmasına kadar burada tebliğ faaliyetlerine devam etmiştir. Daru’l Erkam’dan Ayrılış: Hz.Peygamber nübüvvetin 6. yılında Hz. Ömer’in Müslüman olmasıyla ayrıldı. Hz. Ebu Bekir‘in Satın Alarak Kurtardığı Köleler: Bilal, Bilal’in annesi Hamame, Amir b. Fuheyre, Ubeys, , Ümmü Übeys, Ebu Fukeyhe, Zinnire, Nehdiye, Lübeyne, Para: Araplar Bizans’ın altın parası dinarı kullanırlardı. Ukaz: Arapların en önemli panayırıdır. EFENDİMİZİN ATA SOYU Adnan: Hz.Peygamberin 19.dedesi Maad b.Adnan: Hz.Peygamberin Hz.İsa muasırı dedesi. Abdulmenafoğulları: Abduşşems, Nevfel, Muttalip, Haşim Haşim b. Abdulmenaf: Asıl adı Amr idi, Suriye’den somun getirip ufalayarak tirit yaptırdığından dolayı kendisine ‘’ufalayan ‘’anlamında Haşim denilmiştir. Haşim Bizans hükümdarı ile ticari anlaşma yapmıştır. Haşim: Abdulmuttalip, Abduşşems: Rabia, Umeyye Haşim‘in Çoçukları: Esed, Sayfiy, Şeybe, Ebu Sayfiy, Nadle. Şeybe: Abdulmudtalib’in asıl adı. Abdulmuttalib‘in Rahatsız Edilmesi: Zemzem kuyusunu kazarken yanında sadece oğlu Haris bulunduğundan dolayı Allah‘a 10 oğlum olur ise birini kurban edeceğim diye adakta bulundu. Şeybe‘nin Oğulları: Ebu Talip, Zübeyr, Abdullah, Hamza, Haris Hacl, Ebu Leheb Abbas, Dırar, Mukavvim. Efendimiz’in Halaları: Atika, Berre, Beyza, Erva, Safiye, Ümeyme Hind b.Ebi Hale: Hz.Peygamberin üvey oğludur. 148 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Ebu Talib ‘in Oğulları: Talip, Cafer, Ali, Akil. Fatıma bt. Esed: Hz. Ali‘nin annesi Ebu Leheb‘in Oğulları: Muattıb, Utbe, Uteybe, Haris ‘in Oğulları: Rebia, Nevfel. Fatıma b. Amr: Peygamberimizin babası Abdullah, Amcası Zübeyr ve Ebu Talip’in annesidir. Bu üç kardeş öz dür. Hz. Muhammed Mustafa (a.s)’ın Çocukları: Kasım, Abdullah, Zeynep, Rukiyye, Ümmü Gülsüm, Fatıma, İbrahim Vehb b.Abdulmenaf: Hz.Amine’nin babası Berre bt. Abduluzza: Hz. Amine’nin annesi Abdüddar oğullarından Kilab b. Mürre: Hz. Muhammed’in annesi ile babasının soyunun birleştiği kimsedir. Efendimizin Ata Soyu Şeceresi: Abdullah, Şeybe, Haşim Abdulmenaf, Kusay, Kilap Allah Rasulu’nun Annesinin Soy Şeceresi: Âmine, Vehb, Abdulmenaf, Zühre Haris ve Zübeyr: Efendimizin amcaları İslam’dan önce vefat etmişlerdir. , İran’ın ve Yemen’in gümüş parası dirhem’i kullanıyorlardı. Süt Kardeşler: Hz. Hamza, Mesruk Ebu Seleme, Şeyma ve Abdullah. Sütanne: Halime bt. Ebu Zueyb Sa’d bin Bekir kolundan olup fasih Arapçayı en düzgün konuşan kabiledendir. Annesinin Vefatı: Hz: Âmine yanına dadısı Ümmü Eymen’i de (Bereke) alarak babasının kabrini ziyarete gitti Ebva köyünde vefat etti. En-Nabiğa: Hz. Amine’nin Medine’de misafir kaldığı evdir. Busra: Şam ticaretinde uğrayıp Rahip bahira ile görüştüğü kasabadır. Bahira Olayı: Hz Muhammed’in Busra’da Rahip Bahira ile karşlaşmasından dolayı müşriklerin Kur’an’ı Hz. Peygamber’e rahip Bahira’nın öğrettiğini iddia ettikleri olaydır. Ficar Savaşı: Hz.Muhammed 20 yaşlarında iken Kureyş ve Kinane kabileleri, Kaysaylan ve müttefikleriyle karşı karşıya gelmişlerdir. Bu savaş Kinane kabilesinden Berad b. Kays’ın Hevazin kabilesinden Urve b.Utbe’yi bir ticari rekabet üzerine öldürmesi sonucu ortaya çıktı. Savaşta Kureyş ve Kinane’nin genel komutanı Harb b.Umeyye idi, Beni Haşim’in komutanı Zübeyir b. Abdulmuttalib idi. Üç Gece Üst Üste Allah Resulunün Okuduğu Kur’an’ı Dinleyen müşrikler 1-Ebu Süfyan Sahr b.Harb 2-Ebu Cehil Amr b.Hişam 3-Ahnes b.Şerik Müşriklerin Ebu Talib’e Allah Resulunü kendilerine öldürmek için teslim edilmesi üzerine Umare b.Velid b.Muğireyi teklif etiler. 149 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Ubey b.Halef: Uhud savaşında Hz.Peygamberin üzerine yürüyen ve sonunda Hz.Peygamber tarafından yaralanan kimsedir. Übey, O bana Mekke’de seni ben öldüreceğim vallahi o benim üzerime tükürse yine beni muhakkak öldürür diye korkar dururdu. Eline almış olduğu çürümüş bir kemikle bunları kim diriltecek deyip tartışmıştır. Hz. Ebu Bekir ile 100 deve karşılığında Rum-İran savaşı hakkında iddialaşıyor Neblel b.Haris: Peygamberimiz kim şeytana bakmak isterse ona baksın dediği müşriktir. Peygamberimizin Kötü Komşusu: Ebu Leheb ve Ukbe b.Ebi Muayt Ukbe b.Ebi Muayt: Ubey b. Halef’in teşvikiyle Hz Muhammed’in üzerine deve işkembesi atmıştır. Bedir savaşında esirler arasında iken boynu vurulmuştur. Umeyye b. Halef: Bilal Habeşi’ye işkence eden müşrik. Hakem b. Ebü’l-As: Yeğeni Osman b. Affan’a ellerini ve ayaklarını bağlayarak işkence etmiştir. İslam Düşmanlarının En Meşhurları: Ebu Leheb, Ebu Cehil, Velid b. Muğire, As b. Vail, Nadr b. Haris, Ebu Uhayha, Ukbe b. Ebi Muayt, Utbe b. Ebi Muayt, Utbe b. Rebia, Şeybe b. Rebia, Ümmü Cemil, Ümmeyye b. Halef, Ubey b. Halef. Utbe b. Rebia: Peygamber’e şahsen başvurup davadan dönmesini isteyen müşrik. As b.Vail: Allah Rasulunü ebter olmakla hicvetti. (Kevser) MUHTELİF KAVRAMLAR Sağdiye: Zırhlı gömlek olup Davut (a.s) Calutu öldürürken giymiş olduğu zırhtır. Allah Rasulü beni Kaynuka Yahudilerinden başkumandanlık hakkı olarak aldı. Bismikellahümme: Boykot kararında güvenin yemediği kelime. Sarih: Hz.İsmail’in saf soyundan gelen anlamına gelir. Ebter: Erkek çocukları vefat edip kız çocukları yaşayan kişiye denir. Kevser: Peygamberlik ve çok hayır anlamına gelir. Boykotun Kalkması İçin Çaba Sarfeden müşrikler: Mutim b.Adi, Ebul-Bahteri b.Hişam, Zem’a b.Esved. Mutim b.Adi: Hz. Peygamber Taif dönüşü bu şahsın himayesinde Meke’ye girebilmiştir. Addas: Utbe b. Rebia’nın kölesi Ninovalı hıristiyan köle. İsra: Gece yürüyüşü Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksaya yapılan gece yolculuğu. Mi’rac: Göğe yükselme aracı demektir. Burak: Allah Rasulunün isra gecesi bindiği binitin adı, merkepten büyük, katırdan küçük Varud diye anılır.Yatsı vaktinden sonra Burak’a bindi Tur’i sinada namaz kıldı. 150 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Beyti Ma’mur: Mirac’taki beyt, Hz.İbrahim kapı önünde beklemekte yetmişbin melek oraya girip dönmemekte. Sidretü’l-münteha: 7.Kat göksemada ağaç. Refref: Yeşil ipekten döşek. sidretül-müntehadan sonra Allah Rasulü bu ipek döşeğe binerek Allah’ın huzuruna vardı. Cennetu’l Me’va: Arşın sağında olup Şehit Ruhların durağıdır. Mirac’ın Üç Hediyesi: 1-Beş vakit namaz 2-Bakara Suresinin son ayetleri 3-Şirk koşmayanların mutlaka cennete gireceği I. Akabe Görüşmesi: Hz Peygamber Nübüvvetin 11 miladi 620 yılında Hazrecli 6 kişi ile görüşerek İslam’ı tebliğ etti ve Müslüman oldular. Gelecek yıl aynı zaman ve yerde buluşmak üzere anlaştılar. I.Akabe Biatı: Nübüvvetin 12.yılında 621 Zilhicce ayında 10’u Hazrecli, 2’si Evsli 12 kişi Hazreti Peygamber ile Akabe’de görüştüler. İlk Öğretmen: Medine’ye giden Mus’ab b. Umeyr. II. Akabe Biatı: Nübüvvetin 13,miladi 622 yılında ikisi bayan 75 Medineli ile görüşüp onlardan söz aldı. Hz. Hamza: Yeğeninden 3 yaş büyüktü. Nübüvvetin 6.yılında müslüman oldu. Abdullah b. Nuaym, Hz.Ömer’i Allah Rasulü’nü öldürmeye giderken çevirmeye çalışıyor. Hz Ömer, Miladi 615,Nübüvvetin 6.yılında Zilhicce ayı Cuma günü müslüman olmuştur. Hz.Ömer’in kız kardeşi Fatıma, eniştesi Said b.Zeyd. Habbab b. Eret: Hz.Ömer’in ablasıyla eniştesine Kur’an öğretiyordu. Kur’an-ı Dinleyerek Müslüman olanlar: Hz Ömer, Tufeyl b. Amr, Ebu Zer elĞıffari, Dımad b. Sa’lebe, Hazrecli 6 kişi, Sa’d b. Muaz I. Habeşistan Hicreti: Nübüvvetin 5.yılında 615 Recep ayında 4 Kadın 11 erkek hicret etti. II. Hebeşistan Hicreti Cafer b. Ebi Talib’in başkanlığında 82 erkek 18 bayan Habeşistan’a hicret etmiştir. Cafer Bin Ebi Talip: Necaşiyle konuşan Müslümanların sözcüsü Müte savaşında şehit oldu. Habeşistan‘dan Cafer’in Dönüşü Hicri: 7, miladi 628 Hayber’in fethine rastlar Boykot Takvimi: Bi’setin 7.yılından 10.yılına kadar (616-619) Amü’l-hüzn: Ebu Talib’in ve Hz. Hatice’nin öldüğü seneye denir. 151 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Hacun Kabristanı: Hz. Hatice’nin defnolunduğu mezarlık henüz cenaze namazı farz olmadığı için Hatice annemizin cenaze namazı kılınmamıştır. Taif Yolculuğu: Nübevvetin 10. yılı, miladi 620 Şevval ayının sonuna doğru Hz Hatice’nin ölümünden bir ay sonra, Zilkade ayında Tebliğe muhatap kılınan Taif ileri gelenleri Hicret ve Yolculuğu Rakika veya Rukayka: Hicret esnasında Daru’n-nedve’de konuşulan sözleri gelip Allah Rasulü’ne haber veren Abdülmuttalib’in kardeşinin kızı Abdullah b. Ebu Bekir: Hz Ebu Bekir’in oğlu, Mekke’deki müşriklerden haber getiren kişi.(sevr) Amir b. Fuheyre: Koyunları Sevr’e getiren kişi. Abdullah b. Ureykıt: Hicrette yol kılavuzluğu yapan kişi. Suraka b. Malik: Müdlic oğullarından olup Hz.Peygaberi takip eden ve bu yüzden atının ayağı sürçerek takipten vazgeçen müşrik. Bureyde b. Husayb: Hicret yolculuğunda Kureyşliler’in mukafatını duyunca Allah Rasulü’nün peşine düştü kimliğini sordu ve Müslüman oldu Külsüm b. Hidm: Kuba’da Hz. Peygamber’i ağırlıyarak ikramda bulunan Kubalı. Kuba’ya Variş: 12 Rebiulevvel, 24 Eylül 622 İlk Cuma Namazı: Salim b. Avf oğullarının oturduğu Ranuna vadisinde Cuma namazı kıldırdı. Yaklaşık 100 kişi idiler. Sehl ve Süheyl: Mescid-i Nebevinin inşa edildiği, devenin çöktüğü arsa sahipleri. Arsanın Bedeli: Mescid-i Nebevi’nin arsasının bedelini10 dinar karşılığında Hz. Ebu Bekir ödemiştir.Halid b.Zeyd: Hz Peygamberi Medine’de 7 ay boyunca evinde misafir eden sahabi. Hicri Takvim: Hz Ömer zamanında miladi 638 yılında takvim başı olarak kabul edilmiştir. Meşrube, Ğurfe Hızane: Hz.Bilal-i Habeşi’nin görevli olduğu beytülmal’dir KUBA Ummü Mabed: Hicret esnasında Allah Rasulunün kısır koyundan süt sağdığı koyunun sahibiSa’d b. Hayseme: Kuba’da Allah Rasulunün sohbet yaptığı ve bekârlar evi diye anılan evin sahibi. Ebu Rafi ve Zeyd b. Harise: Hz Peygamberin Mekke’de kalan ehlini Mekke’den getirmişlerdir. Peygamber Efendimizin Damatları: Ebu’l-As b. Rebi: Hz. Peygamber’in damadı (Zeyneb’in eşi) Hz.Osman: Rukiyye ve Ümmü Gülsüm’ün eşi. Hz.Ali: Fatıma’nın eşi Üstüvanetü’l-vüfud: Hz. Peygamber’in elçileri kabul ettiği sutun. 152 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI SAHABİLERİN BİLGİSİ Ubade b. Samit: Hz. Peygamber gibi Ehl-i Suffe’de öğretmenlik yapan sahabidir. Hübab b.Münzir: Bedir’deki kuyuların kapatılma fikrini Allah Rasulu’ne veriyor. Nuaym b. Mes’ud: Hendek savaşında Kureyş-Yahudi ittifakını bozuyor. Safvan b. Muattal: Beni Müstalik gazvesinin artçısı olup îfk olayına karışan adı geçen sahabidir.Büsr b. Muattal: Hudeybiye antlaşmasında Mekkeliler’e elçi olarak gönderilen sahabidir Hatıp b. Ebi Belta: Uhud’da Hz.Peygamberin dişini kıran müşrik. Utbe b.Ebi Vakkas’ın üzerine saldırıp onu öldürmüştür. Hatıp aynı zamanda Mekke’nin fethini haber veren bir mektub da göndermek istemiş ancak bu teşebbüsü vahiy ile engellenmiştir. Talha b. Ubeydullah: Allah Rasulü cennetlik olup yeryüzünde dolaşan birini görmek isteyen fılana baksın dediği sahabi.Katade b. Numan: Uhud’da gözleri dışarı çıkınca Allah Rasulü gözünü eski yerine koydu. Enes b.Nadr: Hakkında Hz.Ömer “ben kıyamet günü onu Allah’ın tek bir ümmet olarak haşredeceğini umarım” dediği sahabi. Utbe b. Ebi Vakkas: Allah Rasulunün dişini kıran müşrik Hıraş b. Ümmeye el Ka’bi’yi: Hudeybiye günü elçi olarak Mekkelilere gönderiliyor. Huzeyfe b Yeman: Hendek günü savaşın sona erdiği gece karşı düşman saflarına geçerek haber almaya çalışmıştır. Hendek Savaşı: 23 gün sürdü. Müslümanlar 6 şehit verdi. Ebu Lübabe: Hendek savaşı sonrasında antlaşmayı bozan Beni Kurayzaların akibetinin bilgisini yanlışlıkla Yahudilere haber veren, bunun sonucunda tevbesi kabul oluncaya kadar kendisini ağaca bağlayan ve tövbesi kabul olan ve malın 1/3 ünü kefaret ödeyen sahabidir. Şuan Mescidi Nebevinin içinde Ebu Lubabe adında bir sutun bulunmaktadır. Sa’d b.Muaz: Hendek savaşında yaralandı. Beni Kurayzaların hükmünü veren sahabidir. Şehit düşünce arşın titreyip kapılarını açtığı sahabidir. Binlerce melek bu sahabenin cenaze namazına iştirak etmiştir. denilirki muhacirlerden Ebu Bekir ne ise Ensardan da Sa’d b. Muaz Allah Rasulu için o derece değerliidi. Bilal b. Rebah: Ezan okuyan Bilal Habeş-i’nin adı. Abdullah Zülbicadeyn: Peygamberimiz ona evvah (Kur’an-ı gür sesle okuyan)demiştir. Sümame b.Usal: Hz.Peygamberin Mü’min bir mideyle yer, Kâfir 7 mideyle yer demesine sebep olan kişidir. Sümame Yemame halkından olup Müslüman olduktan sonra müşrik Mekkelilere erzak satımını yasakladı. Mekkeli müşrikler bu tarz düşman saldırılarına rağmen erzakın sağlanması için Allah Rasulune mektup yazıyorlar ve Allah Rasulu Sumame’den erzakın devam etmesini istemiştir. Sadakası Ondan Hayırlı: Sahabiden biri güzel bir deveyi tasadduk edince bir diğer sahabi tasadduku kendisinden hayırlı diye söylendi, Allah Rasulü de tasaddukundan da senden de hayırlıdır diye onu kınadı. Allah Rasulü seni müjdelerim senin sadakan zekâtı kabul olunan divana yazıldı dedi. Bişr b. Bera: Hayber’de zehirli etten yiyen sahabi. 153 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Yesar: Hayberli Yahudilerin çobanı olup Müslüman oluyor ve hiç namaz kılmadan şehit oldu. Hz.Peygamber onu yanında hurileri görünce yüzünü çeviriyor. Ebu Hayseme: Abdullah bin Haysenetu’s-Salimi diye anılan kişi Tebükte sonradan Allah Rasulüne yetişiyor ve eşinin soğuk su ve sıcak yemek ikramını reddediyor ve Allah Rasulü bu sıcakta kılıç boynunda güneş te olsun ben de soğuk su mu içeyim”demiştir. Necran Emini: Allah Rasulu Necran halkının işlerini görmek için Ebu Ubeyde b. Cerrah’ı görevlendiriyor. Zeyd b. Erkam: Baş Münafıkın Medine’ye gidersek aziz olan zelil olanı Medine’den çıkaracak sözünü duyup gelip Allah Rasulüne haber veren genç çocuk. Zeyd b. Sabit: Allah Rasulü Yahudi ve Süryani dilini öğrenmesini emrediyor. Hz.Ali’nin çocukları Hasan, Hüseyin, Muhassin en güzel isimler Haris, Hemmam. Vahiy Kâtipleri ( komisyon üyeleri) 1-Zeyd b. Sabit 2-Said b. As 3-Abdullah b. Zübeyr 4-Abdurrahman b. Haris Yazı Öğreten Sahabiler:1-Abdullah b. Said b.As, Ubade b. Samit, Hafsa bt. Ömer Huzeyfe b.Yeman: Hz.Osman’a Kur’an-ı istinsah etmesini teklif etmiştir. Mute şehit Komutanları: Zeyd b. Harise, Cafer b. Ebi. Talib, Abdullah b. Ravaha. Ebu Ahmed b. Cahş: Ebu Süfyan’ın damadı olup Medineye hicret ettiği zaman Ebu Süfyan evine el koydu. Peygamberimiz onun evine karşılık cennette bir ev, köşk sözü verdi. Tebuk Gazvesi: Kur’an’da saatu’l-usre ve Gazvetu’l usre diye isimlenir. Medine’den 700 km. uzak. Tebük seferinde Berae süresinin 29. Ayeti (cizye) indi ve ilkkez uygulandı. Zımmi: Cizye vererek İslam devletinin tebaası olanlardır. Harbi: İslam hâkimiyeti dışında yaşayan ğayr-i Müslüm. Ebu Amir: Evtaş şehidi Ebu Musa el-Eş’arinin amcası o gün 9 müşrik öldürüp sonra şehit oluyor Ukeydir b. Abdulmelik: Dumetu’l Cendel hükümdarı olup Halid b. Velid bunu tutsak ederek Allah Rasulu’ne getiriyor. Senniyyetü’l veda: Tebük dönüşünde Müslümanların karşılandığı mevki Elli Gün Boyunca İrtibatı Kesilen 3 Sahabi: Tebük seferine katılmayıp ve mazaret de beyan edemeyen üç sahabi: Ka’b b. Malik, Mürare b. Rebi ve Hilal b. Umeyye hakkında Tevbe süresinin 118. ayet nazil oldu. Amr b. As İhtilam oldu. Teyemmümle namaz kıldırdı. Zatusselasil seferinde Amr b. As Rasulullah’a en çok kimi seviyorsun diye sordu. Rasulullah en çok Aişe’yi, Ebu Bekir’i, Ömer’i… Sıf’ul Bahr Ebu Ubeyde’nin komuta ettiği sefer, hurmaları bir bir bölüştürdü. Sahabiler açlıktan selem ağacının yaprağını yediler. 154 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Kays b. Sa’d: Sıf’ul-bahr seferinde karşılığı Medine’de verilmek üzere borca 11 deveyi satın alıp sahabilerin ihtiyacı için kesen sahabidir. 9 Tanesini seferde kesip ashaba ikram ediyor. Medine’ye geldiği zaman babası 50 deve yükü hurma tutan 4 bahçeyi oğluna bağışlıyor. Cömertlik bu hanedana aittir.(Hadis-i Şerif) Ebu Bekir’den sonra en cömert insan. Kays hastalandığı zaman ziyaretçiler çok geldiğinden evinin merdiveni kırılmış ve niye filan, filan ziyarete gelmiyor dendiğinde borçlarından dolayı dendiğinde, alacaklarım onlara helal olsun demiştir. Kays ve babası, dedesi ve bütün ataları hergün evinin köşküne çıkarak yok mu et ve yağ isteyen gelsin alsın demişlerdir. Anber Balığı: Aç düşen sahabiler Sıf’ul bahr seferinde deniz sahilinde balık buluyorlar.50 arşın uzunluğunda balığın göz çukuruna 13 kişi oturabilecek büyüklükte o balığın etinden Peygamberimiz de yedi. Cerir b.Abdullah: Yemenli halkın ileri geleni olup Hicretin 10.yılında Müslüman olmuş ve Allah Rasulü ona oturması için minderini vermiş ve”Size bir toplumun azizi gelirse ona hürmet edin”demiştir. Hz.Ömer Hz.Ebu Bekir’e Kur’an’ı cem etme teklifini yapmıştır. Said b. As: Halkın dili en fasih ve düzgün olanı Zeyd b. Sabit: Halkın içinden Kur’an’ın okunuş tarzını en iyi bilen ve komisyon başkanı. En Hayırlı Kadınlar: Huveylid kızı Hatice, Muhammed kızı Fatıma, İmran kızı Meryem ve Müzahim kızı Asiye’dir. Zeyd b. Harise: Ukaz Panayırında Hâkim b.Hizam halası Hz.Hatice için 400 dirheme satın aldı. Hz. Hatice annemiz de Zeyd’i Alllah Rasulune hediye etmiştir. İlk Müslüman Olanlar: Hz.Hatice, Hz.Ali, Hz.Ebubekir, Zeyd bin Harise, Bilal Habeşi ile annesi Hamame Hatun, Ebu Fukeyhe. Halid b. Said, Halid b. Said’in annesi Ümeyye Hatun, Amr b.Said Ümmet Kelimesi: Herhangi bir zamana muhassar kılınmadan herhangi bir topluluğa denildiği gibi hayvan ve kuşlara da denilmektedir. Yasir b.Amir: Eşi Sümeyye Hatun oğulları Ammar ve Abdullah. Yasir: İslam’ın ilk erkek şehidi. Sümeyye: İslam’da ilk kadın şehit. Ammar b.Yasir: İşkenceden kurtulmak için inkâra cevaz verildi. Abdullah b.Mes’ud: Allah Rasulundan sonra Kâbe’de ilk Kur’an’ı açıktan okuyan kişidir.Sa’d Ebi Vakkas: Okçulukta meşhur olan İslam’da ilk kan akıtan sahabi. Tufeyl b.Amr ed-devsi: Kur’an dinledi Müslüman oldu. Asasının başında bir nur peyda oldu. Bera b.Ma’rur: Rasulullah’ın kabrinin üzerine namaz kıldığı sahabi. Enes b.Malik: Annesi tarafından Allah Rasulune hediye ediliyor ve Allah Rasulunün Enes’e 3 duası ( Mal, Evlat, Bereket ) 155 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Hz.Peygamberin Kâtipleri: Hz.Ebubekir, Hz.Ömer, Hz.Osman, Hz.Ali, Ubey b.Kab, Zeyd b.Sabit, Zübeyr b.Avvam, Halid b.Said, Eban b. Said, Hanzaletu’l-useydi, Ala b.Hadrami, Halid b.Velid, Abdullah b. Ravaha, Muhammed b.Mesleme, Abdullah b.Said, Muğire b.Şube, Amr b.As, Muaviye b. Ebu Süfyan, Cuheym b.Salt, Mueykıb, Surahbil, Abdullah b. Zeyd, Erkam b.Ebi’l-Erkam, Ukbe, Ala b.Ukbe, Sabit b.Kays, Talha b.Ubeydullah, Yezid b. Ebu Süfyan, Halid b.Zeyd, Bureyde b.Husay, Husayn b.Numeyr, Ebu Seleme, Abdullah b. Abdulesed, Huvaytı b. Ahduluzza, Hatip b.Amr, Abdullah b.Erkam. Temim’i Dari: Hz.Peygambere mimber edinmesini tavsiye eden sahabidir. Abdullah b.Erkam: Hz.Ömer zamanında hazine bakanı. İslam’da İlk Zıhar: Ubade b.Samit’in kardeşi Evs b.Samit’tir. Havle Hatun: Evsin Zıhar yaptığı karısı hakkında mücadele süresinin zıhar kefareti ile ilgili ayetler inmiştir.(Havle bt. Sa’lebe) Ensarın 3 Büyük Şairi: 1-Hassan b.Sabit 2-Abdullah b.Ravaha 3-Ka’b b.Malik Her Türlü zulüm ve İşkenceye Rağmen Müslümanlıklarını İlk Açıklayanlar 1-Hz.Safiyye 2- Hz.Atika 3-Abbas 4-Ümmü Fadl 5-Hz.Abbas’ın azadlısı Ebu Refi 6-Amr b. Abese 7- Ebu Zerri’l-Gıfari Ebu Zer Gıffari: İlk Müslümanlığını ilan eden sahabidir. Lebid: Müşrik iken Sa’d b.Muaz’ın dövülmesine sebep oluyor ve Müslüman olunca Hz.Ömer “Ey Lebid bir şiir söyle” deyince Lebid “Allah Bakara ve Aliimran surelerini bana verdi “ buna rağmen daha şiir okumam deyince, Hz.Ömer Lebid’in maaşını 2000’ den 2500’ e çıkartıyor Havari: Allah Rasulü her bir Peygamberin havarisi vardır. Benimki de Zübeyir bin Avvam’dır.İslam’da hilf yoktur, İslam kardeşliği vardır. Medine Vesikası: Müslümanlarla Medine’deki Yahudiler arasında imzalanmış. Dünyanın yazılı ilk anayasası kabul edilmiştir. Efendimizin Neneleri Hale bt. Uheyb: Hz.Hamza ile Safiyenin annesi Nuteyle: Hz.Abbas ile Dırar’ın annesi. Safiyye: Peygamberimizin Amcası Haris b.Abdulmuttalip’in annesi. BEDİR SAVAŞI Mübareze: Savaşa teke tek vuruşarak başlamak. Esved b Abdulesed: Hz. Hamza ile teke tek vuruşmuştur. Utbe b Rebia, kardeşi, Şeybe ve Velid b Utbe, Hz Hamza Hz ali ve Ubeyde b Haris ‘e karşı vuruştular. Ubeyde b. Haris: Hz. Peygaber’in amcasının oğlu. Bedir Esirleri: Esirler Arasında Peygamberimizin amcası Abbas ve amca çocukları Akil ve Nevfel de bulunmaktadır. Bedir Savaş’ının Müjdecileri: Zeyd b. Harise ve Abdullah b. Ravaha Bedir’de Karşı Karşıya Gelen Yakınlar Hz.Hamza ile Hz.Abbas, Hz.Ebu Bekir ile 156 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI oğlu Abdurrahman, Mus‘ab b. Umeyr ile kardeşi Ebu Aziz. Bedir Savaşında Ölen Müşrik İleri Gelenler: Ebu Cehil, Ümeyye b. Halef, Utbe b. Rebia, Şeybe b. Rebia Ebu Süfyan’ın oğlu Hanzala Bedir Savaşı: Allah Rasulü Abdullah Ümmü Mektum’u Medine yönetimiyle görvlendirdi. Müslümanların Sancaktarları: Mus’ab bin Umeyr, Hubab bin Münzir, Sa’d b.Muaz Bedir’ de Müslümanların Parolası: Muhacirlerinki: Ya beni Abdurahman, Hazreclerinki: Ya beni Abdullah, Evsilerinki: Ya beni Ubeydullah Müslümanların Genel Parolası: Ya Mansur, Emit, Ehad Asım b. Sabit: Peygamberimiz Asım gibi çarpışınız buyurdu Allah Rasulü Hz.Ömer’i Bedir de Müşriklere elçi olarak gönderdi Ebu Huzeyfe b.Utbe b.Rebia: Peygamberimiz’in sahabelerden amcam Abbasın ellerini çözebilirmisiniz diye ricada bulununca Ebu Huzeyfe “babalarımızı öldürelim de Abbas’ı serbest mi bırakalım onu görürsem kılıçla yüzüne vururum”diye tepkisini dile getirdi. Allah Rasulü Peygamberin amcasının yüzüne kılıçla vurulurmu? dedi. Harise b. Süreka: Ensardan ilk şehit olan Allah Rasulü Harise ile ilgili o Firdevs cennetindedir. Mihca b.Salih: Müslümanların Bedirde’ki ilk şehidi. Ubeyde b. Haris: Efendimizin amcası Haris’in oğlu olup Bedir’de mübarezede yaralandı ve Medine’ye dönerken yolda vefat etti. Kabrinden misk kokusu gelir Ebu Cehili Öldüren Gençler: Muaz b.Afra ile Muaz bin Amr b.Cemuh idi. Bedir Savaşında Müşrikler 70 ölü, 70 esir verirken Müslümanlar 14 şehit vermiştir. Zekvan b.Abdi Kays: Peygamberimiz bu gece bizi kim muhafaza eder deyince 3 defa ben diye ayağa kalkar. Zülfikar Kılıcı: Münebbih b.Haccacın kılıcı olup savaş sonunda başkomutan hakkı olarak (safiy) Allah Rasulüne kalıyor. Ebu Cehilin devesi de Allah Rasulune kalıyor. UHUD SAVAŞI Uhud Savaşı: Hicri 3 miladi 625.yılında Şevval ayında cumartesi günü yapılmıştır. Uhud’da İslam Parolası: Emit, Öldür Muhayrık: Uhud günü Müslüman olup şehit düşünce 7 parça bahçesini islama bağışladı ve vakfedildi. Cubeyr b. Mutim: Kureyş’in Beni Nevfel kolundan olup kölesi Vahşi b. Harb‘a Bedir’de öldürülen Tuayme b. Adi ‘ye mukabil Hamza‘yı öldürdüğü takdirde azat edileceği sözü verdi. Vahşi b. Harp: Cübeyr b. Mutim’in kölesi olup Hz.Hamzayı şehit etmiştir. Abdullah b. Cübeyr: Ayneyn tepesinde okçuların başkanı. Abdullah b. Kamie: Uhud’da Allah Rasulü’nün yüzünü yaralayan müşrik. 157 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Talha b. Ubeydullah: Uhud’da Allah Rasulünü korurken kolu kesiliyor. Ka’b b. Malik: Uhud’da Allah Rasülü’nün ölmediğini görüpte ashabını çağıran kişi. Hind b. Utbe: Vahşi’yi zinetleriyle ödüllendiriyor. Amr b.Sabit: Bir vakit bile namaz kılmadan şehit oldu. Huseyl b.Cabir: Uhud’ta yanlışlıkla Müslümanlar tarafından öldürülmüştür. Hanzala b.Ebu Amir: Cünup olduğu için melekler yıkadı. Müşrikler: Okçuların başına Abdullah b.Ebu Rebia’yı, sol kanattaki atlıların başına İkrime bin Ebu Cehil’i, Sağ kanattaki atlıların başınada Halid b Velid’i uyarladılar. Müşriklerin Parolası: Ya’lel-Uzza Ya al-i Hubel İlk Miras Taksimi: Sa’d b.Rebi’nin mirasını Allah Rasulü çocuklarına taksim etti. Uhud günü Hz.Peygamberin rebaiye dişi kırıldı. Allah’ım kavmimi mağfiret buyur çünkü onlar bilmiyorlar diyerek dua etmiştir. (Nahl 26) Bi’r’i Maune: Öğretmen olarak 70 hafızın şehit edildiği olay. Ebu Bera: Asıl adı Amir b. Malik Bi’ri Maune faciasında Allah Rasulu’ne teminat veren kişi. Haram b. Milhan: Hz. Peygamber’in mektubunu götürdü. Amir b. Tufeyl: Allah Rasulu’nun mektubuna itibar etmedi ve mektubu yırtmıştır. Allah Rasullu hiçbir zaman bedua etmediği halde sabah namazında kunut okumuş ve beddua etmiştir. Reci Vak’ası: Asım b.Sabit başkanlığında 10 sahabiye yapılan saldırıdır. Hubeyb b. Adi, Abdullah b.Trafik ve Zeyd b.Desinne adlı üç sahabi esir edildi. Hubeyb b. Adi ve Zeyd b. Dessine’yi Mekkeli müşrikler satın alıp darağacında astılar. Zatü Atlah: Allah Rasulu’nun gönderdigi 15 sahabinin sehit olduğu olay. Ka’b b.Umeyr el Ğıffari yaralı olarak Medine’ye varıp olayı haber vermiştir. HENDEK SAVAŞI: Ahzap: Hendek gazvesine birçok kabile muttefik katıldığı için (müttefikler) denilmiştir. Beni Kaynuka: Medine’den ilk çıkarılan Yahudiler Bey’ atu’r-rıdvan: Hudeybiye günü elçi olarak gönderilen Hz. Osman dönmesi gecikince öldürüldü yaygarası üzerine Hz. Peygamber sahabilerden ölüm üzerine ya da savaştan kaçmamak üzere biat aldı. Ebu Cendel: Hudeybiye müşrik heyeti başkanı Suheyl b. Amr’ın oğlu olup o gün Müslüman olarak Hz Peygambere sığındıgı halde antlaşma gereği iade ediliyor. Merruz zahran: Mekke fethinde müslümanların konakladığı yer. 158 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI MEKKE’NİN FETHİ İslam ordusu 10 Ramazan H.8 1 Ocak 630’da Medine‘den hareket etti. Ebü süfyan: Mekke’nin fethinde Müslüman oldu. Genel Af: Mekke fetholununca Hz.Peygamber 11 ‘i erkek 6 kadın haric tümünü affetti.Abdullah b. Sa’d b. Ebi Serh: Fetih günü öldürülecek arasında oldugu halde affedildi. Suçu, irtidat edip ve müslüman iken vahyi yanlış yazdığını iftira ediyor. Hind: Öldürülücekler arasında idi suçu Hz.Hamzan’nın ciğerini çiğnediği için. Attab b. Esid: Mekke valisi olup, fetih günü Müslüman oldu. İkrime b. Ebi Cehil: Yemen’e kaçtı ancak döndü af diledi Müslüman oldu. Allah Rasulu hoş geldin ey süvari mühacir diye ona iltifat etmiş ve bağışlanması için Allah’tan af dilemiştir.Ebu Süfyan: Mekke’nin fethi esnasında Müslüman oldu Taif kuşatmasında bir gözünü kaybediyor ve Huneyn savaşında Allah rasulunun devesinin yularını bırakmıyor ve Allah Rasulunu n korumalığını yapmıştır. Bilal b. Rebah Kâbe’nin üstünde ezan okuyunca her bir müşrik nir serzenişte bulununca Ebu Süfyan Ben Allah Rasulü hakkında bir şey söylemekten korkarım ki şu kum taneleri onu Allah Rasulüne söyler diye korkarım. Hebar b. Esved: Allah Peygamber düşmanı iken Zeyneb annemiz’i deveden düşürüyor ve hamile olan Hz. Zeyneb çocuğunu kaybediyor ve kan kaybından vefat ediyor. Mekkenin fethi esnasında öldürülecekler arasında olduğu halde affedildi. HUNEYN SAVAŞI Malik b. Avf: Hüneyn savaşının müşrik komutanı. Düreyd b. Sımme:100 yaşlarında gözleri görmeyen tecrübesinden dolayı cağrılmıştır. Hüneyn Ğanimetleri: Altı bin esir, 24 bin deve,40 bin koyun, bir miktar gümüş para. Hz. Peygamber ganimetlerin Ci’raneye götürülmesini emretti. Mes’ud b. Amr el Gıffari: Hüneyn ganimetlerinin muhafızlığını yaptı.(Ci’ranede) BAZI FIKH-İ BİLGİLER Fetih Namazı: Allah Rasulü Fetih günü Cuma günü Ümmü haninin (Ebu Talibin kızı) evinde gusletti ve 8 rekât fetih namazı kıldı. Sünnettir. Ferdi olarak bir selamla gizli kıraatla kılınır. Allah Rasulü Ümmü haninin evinde sirke yediği zaman sirke ne güzel katıktır ve sirke bulunan ev yoksul olmaz buyurmuştur. Abdurrahman b. Avf’ın Sabah Namazında İmam Olup Namazı Kıldırışı: Allah Rasulü ihtiyaca gidip de gecikince Abddurrahman b.Avf namazı kıldırıyor ve namazın sonunda Allah rasulü iyi yaptınız dedi. 159 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Allah Rasulünün Gülmesi: Allah, Tevbe edip dilini ve elini günahtan koruyan ve sakınan her kesin üzerine düştü. Allah Müminleri bağışlayınca şeytan “Mahvolduk diye çığlık atınca Hz.Peygamberimiz gülüyor. Şeytan Bedir günü Cebrail’i çarpışmak için melekleri sıraladığını görmüştü buyurmuştur. İbrahim (a.s) Kâbe’yi inşa ettiği zaman Cebrail (a.s) gelip Hz.İbrahim’e haccın nasıl yapılacağını uygulamalı olarak öğretmiştir. İbrahim (a.s) şeytanı 3 kere görüp 3 kere taşlaması ve ellerini kulaklarına tıkayarak insanları Hacca “Ey insanlar Rabbinizin davetine icabet ediniz.” diye insanları makamı (İbrahim’e) basarak bütün mahlûkatı Hacca davet etti. İbrahim (a.s) davetine çağrısına o zaman Lebbyk diye karşılık verenlere hac nasip olur.2 Defa lebbeyk diyene 2 defa,3 defa diyenlere 3 defa nasip olur. Muhkimat: İnsanı Cehenneme sürükleyen büyük ve tehlikeli günahlar. Malik: Cehennem hazini, Bekçisi (Zebani Cehennem Bekçisi) Rıdvan: Cennetteki meleklerin başkanı. Teheccüt: Beş vakit farzdan önce yaklaşık bir yıl farz idi. Kurban: Allah Rasulü Medine’de 10 tane kurban kesti. Mübahele: Karşılıklı lanetleşme demektir. Hz. Peygamber Necran halkına mübahele ‘yi teklif etmiştir. Üç Sınıf İnsandan Başkasının Dilenmesi Caiz Değildir: 1-Kefaret altına giren kimseye o malı elde edinceye kadar dilenmesi helaldir. 2-Bütün malını yok eden bir felakete uğrayan kimsenin geçim ihtiyacını sağlayıncaya yahut hacetini giderinceye kadar dilenmesi helaldir. 3-Yoksulluğa uğrayan, kavminden 3 kişinin gerçekten filan kişi yoksul düştü diye şahadette bulundukları kimsenin geçimini sağlayıncaya kadar dilenmesi helaldir. Dilenmenin bundan ötesi haramdır. Eyyamu’l-bid’i Kameri takvime göre ayın 13.14.15 nci günleridir. Peygamberimiz Zilhicce ayının dokuzuncu gününde oruç tutmadı. Arefe günü o günden önceki yıl ile o günden sonraki yılın günahlarına kefaret kılacağını umarım buyurmuştur. Ma’mer b. Abdullah: Hz.Peygamberi traş etti. Hz.Peygamber 63 kurban kesti. Saçları Alabilmek: Hz.Peygamber traş olunca Müslümanlar her biri birkaç saç teli alıp sakladılar. Hz.Peygamberin bıyıkları ve tırnakları yere gömüldü. Sakif Kabilesinin Müslüman Olurken Şart Koşmaları: Allah Rasulü her şartı onlardan kabul ediyor. Ancak Namaz kılmama şartına, Namaz kılmayan kimsenin dininde hayır yoktur diyerek reddetmiştir. Borç: Borcunun vadesi dolduğu halde onu ödemeye yanaşmayan kimse ribacı (Faizci) gibi olmuş (Günaha girmiş olur) Sa’d B.Ubade’nin Annesinin Vakfı: Sa’d’ın annesi vefat edince oğlu bir kuyu kazdırıp ve bir bostan da İslam’a vakfetmiştir. İstirca: İnne lilleh ve İnne ileyhi raciun demektir. Nasuh: Sözlükte halis, safi ve içten anlamına gelir. Şu halde tövbe-i Nasuh husni niyet hulusi kalb ciddi ve yürekten tövbede bulunmak demektir. 160 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Ashama: Habeş kıralı Neceşi vefat edince Allah Rasulü gıyabında Medine’de cenaze namazı kılıyor. Allah Rasulü bir başkasınınkini kılmamıştır. Necaşi, Vallahi ben aynı ülkede olsaydım onun ayakkabılarını taşır ayaklarını yıkardım diyerek Müslümanlığını gizli tuttu. Güzel İsim: Sahabilerden ismini aziz diye açıklayan kişiye Allah Rasulü: Aziz olan, seyyid olan Allah’tır sen Abdurahmansın buyurdu. En güzel isim Abdullah ve Abdurrahmandır. Veda Haccı: Haccetü’l-İslam, Haccetü’l-belağ, Haccetü’t-temam gibi isimler verilmiştir. Güneş Tutulması: Efendimizin, Mısır mukavkısı’nın hediyesi olan Marie’den olma çocuğu Hz.İbrahim vefat ettiği zaman güneş tutulmuştur. Peygamberimiz “Ey İnsanlar şüphe yokki Güneş ve Ay Allah’ın ayetlerinden iki ayettir ki bunlar hiçbir kimsenin ne hayatı ne de vefatı için tutulmazlar. Onları gördüğünüzde açılıncaya kadar yüce Allah’a dua edin, Namaz kılın. Necran Hıristiyanları’nın İpekli elbise giymesi: Necranlılar Allah Rasulünün huzuruna gururla çıkınca Allah Rasulü selamlarını almıyor, elbiselerini değiştirdiklerinde alıyor. Necran Halkına Yazılan Yazılar: Necranlılar kimin dini daha doğrudur diye Allah Rasulü ile lanetleşmeyi ( mübahale) kabul etselerdi, Peygamberimiz “onlar maymun ve domuza çevrileceklerdi. Onların ağaç üzerindeki kuşları bile helak olacaktı. Buyurdu. Hz.Ömer Eminliği Hiç O Günkü Kadar İstememiştim: Necran halkı “Ya Rasulullah bize bir emin kişi gönder”dediği zaman” beni göndersin diye Mescide gittim. Allah Rasulü sağa sola bakınca Hz.Ömer beni görsün diye kendimi uzattım.”Peygamberimiz Ebu Ubeyde b. Cerrah’ı Necran halkına emin olarak gönderiyor. Zıhar Kefareti: Köle azat etmek,60 gün peşi peşine oruç tutmak ya da 60 fidye vermek. Namazsız Hal: Kadının adetli ya da nifaslı olduğu anlar Şehitler Bilgisi 4 şehit: Hüneyn savşında Hz.Peygamber zor anlar yaşadı 4 şehit verildi.70 ölü. Ebu Amir el Eş’ari: Evtas komutanı olup yaralanınca yerine Ebu Musa el-Eşari’yi tayin etti.14 Şehit, Müslümanlar Bedir ve Taif kuşatmasında 14 şehit vermiştir. Debbabe: Deriden yapılan büyük bir sığınak olup Müslümanlar içine sığınarak Taif kalesinde gedik açmaya çalışmışlardır. İlk kez taif kuşatmasında kullanıldı. Mancınık: İlk kez Taif kuşatmasında kullanıldı. Hz. Peygamber Taif kuşatması sonrasında Ci’rane’de bulunan ganimetleri Müslümanlara dağıttıktan sonra umre yapıp daha sonra Medine’ye gitmiştir. Berae: İhtardır, ültimatomdur. Berae suresinin ilk 28 ayetini Hz. Ali Zilhicce’nin 10’u bayramın birinci günü Mina’da taplanan insanlara bildirmiştir. Şöyleki 161 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 1-İslamda savaşa meşru mudafa. 2-İslam davetini güvence altına almak 3-İnsan haklarını ve din hürüyetini güvenceye almak 4-Ahdi bozanları cezalandırmak 5-İslam davetini yabancı saldırılarından korumak. Beytu’l-Midras: Medine’de Yahudiler’in okulu ve mahkeme salonu. Kaynuka oğulları: Medine’de antlaşmayı bozup Medine’den çıkarılan ilk Yahudi kabilesidir. Ezrait, Vadilkura: Medine’den çıkan Yahudiler’in yerleştiği yer. Huyey b.Ahtap: Hz. Peygamber’in üzerine taş atma suikastını düzenleyen Yahudi ve Safiye annemizin babasıdır. Beni Nadir kabilesi:625 yılında Medine’den çıkarılmışlardır. Allah Rasulu bunların topraklarını muhacirlere dağıttı. Muhayrık: Beni Nadir’den olup Uhud gazvesinde vasiyet yoluyla yedi adet bahçesini İslama bağışladı. Sa’d b. Muaz: Hendek savaşında yaralanıp şehit olan ve Kurayza Yahudileri hakkında hüküm veren sahabidir. Hayberin Fethi 628: Gatafanlılar:4 bin askerle Hayber Yahudileri’ne destek verdiler. Simak: Hayber savaşında eman verilmesi karşılığında Hayber kalesinin zayıf noktalarını Müslümanlara gösterdi. Zeyneb bt. Haris: Hayber’de Allah Resulü’nü zehirleyen kadın. Allah Rasulunun Muhtelif Ülke ve Emirliklere Gönderdiği Elçileri: Bahreyn: Ala b.Hadrami gönderildi ve orada vali olarak görev yaptı. Haris b. Umeyr el ezdi: Allah Rasulu Bizans’in Bursa valisine elçi olarak gönderiyor ve vali Şürahbil b. Amr. El-Gassani tarafından öldürülüyor. Amr b. Ümeyye ed-Damri: Henüz Müslüman değilken Hz. Peygamber tarafından Habeşistan‘a elçi olarak gönderiliyor. Mute Savaşı (629):Halid b.Velid’in(Seyfullah) taktiğiyle kazanılmıştır. Senetu’l-vufud: Heyetler yılı olarak adlandırılır. Kisra Hüsrev Perviz: Kisra’nın asıl aldı olup Allah Rasulu’nun mektubunu yırtan ve oğlu tarafından öldürülen İran kisrası. Mukavkısın Hediyesi: Marie ve Şirin. Şirin: Hasan b. Sabit ile evlenmiştir. Münzir b. Sava: Bahreyn emiri olup İslam’ı kabul etti. 162 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Veda Haccı ve veda Hutbesi: Haccın farziyeti hicretin 9. yılında (631) farz kılındı Hz. Peygamber hicri 10. yılda Zilka’de ayında hac için hazırlık yaptı ve yola çıktı Zülhuleyfe: Allah Rasulu burada ihrama girdi ve ikindi namazını seferi olarak kıldı. Hz peygamber haccı kırana niyet etmiştir. Cerir b. Abdullah vasıtasıyla Allah Rasulu Veda Hutbesinde sukuneti sağlamıştır. Rabia b. Ümeyye, Veda hutbesinde Allah Rasulunun sözlerini tekrar ederek halka ulaştırmıştır. Efendimiz’in Vefatı: Hz. Peygamber’in cenazesini Hz. Ali yıkadı. Vefat günü: Allah Rasulu Salı günü karanlık bastıktan sonra defnolunmuştur. Ebu Talha el- Ensari: Hz. Peygamber’in kabrini kazmıştır.( Zeyd b. Sehl ) Safiy: Hz Peygamber’in başkomutan hakkı olarak aldığı pay bazen bir kılıç veya at, bazen de bir cariye. Esved el Ansi: Hz Peygamber vefat etmeden önce Yemen’de peygamberlik iddiasında bulunmuştu. Vefat Takvimi:14 Rebiulevvel 11, 08 Haziran 632 Pazartesi günü Allah Rasülü vefat etmiştir. Sidane ve Sikaye: Bu iki idare kısmı haricindeki diğer görevleri Allah Rasulu kaldırmıştır. 25 Yıl: Hz Peygamber Hz. Hatice ile 25 yıl evli kalmıştır. 2.5 yıl: Hz. Peygamber Hz. Hatice’den sonra 2,5 yıl bekâr kalmıştır. Allah Rasulü, Yemen ’e bazan ve oğlu Şehr b. Bazan ‘ı tayin etti. Şehr b. Bazan: Yalancı Peygamber Esved el-Ansi tarafından öldürülmüştür. Uman: Hz. Peygamber Uman‘a Amr b. As’ı vali olarak atadı. Attab b. Esid ‘e: Mekke’ye vali olarak tayin edilmiştir. Emir: Hz. Peygamber’in tayin ettiği vali’ye denir. Ayrıca Muaz b. Cebel ve Ebu Musa el-Eş’ari’de tayin edilen emirlerdendir. Amil: Hz.Peygamber’in tayin ettiği zekât tahsildarı. Taif: Hz. Peygamber Osman b. Ebü ‘l As ‘ı tayin etti. Necran: Hz. Peygamber Amr b. Hazm’ı Necran‘ a vali tayin etti. En meşhur kâtipler: Hz Osman, Hz. Ali, Ubey b. Ka’b, Zeyd b. Sabit, Halid b.Said, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer İslam’da İlk Kadı: Hz. Peygamber Hz. Ali’yi Necran’a kadı olarak tayin etmiştir. Ayrıca Muaz b. Cebel’i Yemen’de Cened’e göndermiştir. Liva ve Raye: Bayrak ve sancak anlamına gelir. Şiar: Parola demektir. 163 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Takvim-i Meşruiyyet: Hicri 1. yıl: Medine vesi’kası ve kardeşlik antlaşması. Çarşı Zabıtası: Hz. Peygamber Hz. Ömer ve Semra bt. Nuheykil’i Medine çarşısı için Said b. Said el- As’ı da Mekke çarşısı için görevlendirdi. İhtikâr: Ticarı bir malı pahalanması için stoklayıp arzını geciktirmektir. Yasaklanmıştır. Hadis: Tartı Mekke ehlinin tartısıdır. Ölçek de Medine ehlinin ölçeğidir. Beytu’l-mal: Hz. Ömer’in görevli olduğu devlet gelirinin muhafaza edildiği yerdir Ayrıca kaynaklarda meşrebe, ğurfe ve hızane adlı Bilal-i Habeşi’nin sorumlu olduğu odalar olarak da geçer. Cizye: İslam devletindeki gayri Müslim tebaanın erkeklerinden alınan baş vergisidir. Kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah mü’milere büyük bir lutufda bulunmuştur. Bir hadis-i şerifte: Allah beni bir muallim olarak gönderdi. Ümmü Süleyman bt. Hayseme: Hz. Peygamber’in karısı Hz. Hafsa’ya yazı öğretmiştir. Gusul ve Abdest: Mekke’de namaz ile birlikte farz kılındı. Ezan: Hicri 1.yılda meşru kılındı. Oruc: Hicretten birbuçuk yıl sonra farz kılınmıştır. Hac: Hicretin 9. yılında farz kılınmıştır. Aliimran 97 : Haccın farziyeti hakkında ayettir. Zekât: Hicretin 2. yılında farz kılınmıştır. Fitre ve Kurban: H.2.yılda bayram namazı, fitre ve kurban meşru kılınmıştır. Cenaze Namazı: H. 1. yılda farz kılınmıştır Ve’d: Kız çocuklarını diri diri toprağa gömme cahiliyye âdeti. Mızrak Oyunu: Habeşliler’in oynadığı oyunu Hz. Peygamber Hz. Aişe ile birlikte izlemiştir. Hazık: Araplarda uzman hekim Doktor Ümeyye b.Ebu’s-Salt: Allah Rasulu Ümeyye’nin şiiri iman etmiş fakat kalbi küfürden kurtulamamıştır. Müslüman Olmuş Önemli Şairler: Hasan b. Sabit, Ka’b b. Malik, Abdullah b. Ravaha, Ka’b b.Züheyr şiirinin adı Banet, Suad, Kaside-i bürde, Ka’b b. Züheyr bu şiiri okuyunca Allah Rasulu hırkasını bu sahabiye hediye ediyor.Hz peygamber,Geniş odalı evlere müsaade etmemiştir hatta 2 kattan fazla olanı yıktırmıştır. El-Ğabe ve Harim: Allah Rasulu’nun ağaç dikerek ormana çevirdiği bir mekânın isimleri Şiir: Hz. peygamber İslam’a ters düşmeyen şiirleri yasaklamayıp teşvik bile etmiştir. 164 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI HZ. EBU BEKİR Babası: Osman b.Amir (Ebu Kuhafe) Annesi: Selma bt. Sahr (Ümmül-hayr) Abdulkabe: Hz Ebu Bekir’in asıl adı olup Müslüman olunca Hz. Peygamber adını Abdullah olarak değiştiriyor. Kuteyle bt. Abduluzza adlı hanımından Abdullah’ ve Esma adlı çocukları, Ümmü Rüman adlı hanımından Aişe ve Abdurrahman adlı çocukları, Habibe bt. Harice adlı hanımından Ümmü Gülsüm adlı çocukları dünyaya geldi. Duası: Kendisini öven kimselere ey Allah’ım sen beni benden daha iyi bilirsin. Lakabı: Evvah, çok merhametli olmak demektir. Beytu’l-mal Emini: Hz. Ebu Bekir’in halifeliği zamanında Ebu Ubeyde b. Cerrah idi. Fedakâr Ve Cömert Arkadaş: Şayet insanlardan, canında, malında, arkadaşlığında, bana karşı Ebu Bekir den daha fedakâr ve cömert yoktur. (Hadis) Dost:”İnsanlardan dost tutmuş olsaydım muhakkak ki Ebu Bekir i dost edinirdim. Hz. Ebu Bekir’in Cenaze Namazını Hz.Ömer kıldırmıştır. Hicret yol Arkadaşı: Peygamberimize hicret esnasında arkadaşlık etmiştir. Tuleyha b. Huveylid: Hz. Ebu Bekir zamanında yalancı peygamber. Tuleyha’nın idiasına göre Zü’n-nun adında kendisine Cibril gibi bir meleğin geldiğini iddia etmiştir. HZ ÖMER ( 586-644 ) Kabilesi: Adiy kabilesindendir. Babası: Hattab b. Nüfeyl,Annesi: Hanteme bt. Haşim. Kardeşi. Zeyd b.Hattab: Yemame savaşında şehit düşmüştür. Mıhca: Hz Ömer’in kölesi olup İslam’da ilk şehit (Bedir’de). Kadılık: Hz. Ebu Bekir’in halifeligi zamanında Hz. Ömer kadılık görevini yapmıştır. Kadısiye, Celüla, Nihavend, Yermuk gibi savaşlar Hz. Ömer zamanında yapılmıştır. İran, el-Cezire, Horasan Suriye ve Mısır Hz. Ömer zamanında fethedildi. Ülke idari bölgelere ayrıldı. Divan teşkilatı kuruldu. Cahiliyyede görevi: Sefiri elçilik idi. Hicri Takvim: Hz. Ali’nin teklifiyle 638 yılında. Hz. Ömer zamanında 1 Muharrem hicri yılbaşı kabul edildi. Çocukları: Abdullah, Hafsa, Asım, Ubeydullah. 165 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Ebu lü’lü: Muğire b. Şu’be‘nin İran asıllı, Zerdüşt olan kölesi tarafından Hz. Ömer şehit edildi. Lakabı: Emiru’l mu’minun lakabı ilkkez Hz. Ömer için söylenmiştir. Bazı Sözleri: Halifeye ayda bir etli yemek yeter. Benden iyi köle mi Olur.Eğer Ebu Huzeyfe’nin Kölesi Salim olsaydı onu size halef tayin ederdim. Çünkü salim Allah Teâla’ya büyük bir sevgi beslemektedir. Bir evden bir kurban yeter. Hz. Ömer vefat edince Suheyb b. Sinan’ı yerine namaz kıldırması için tayin etti. Divan: Fey gelirlerini idare etmek, ölçmek ve dağıtmak amacıyla kurulan idari yapı. Emir: Hz. Ömer zamanında valilere emir denilmiştir. Ahdas: Hz. Ömer zamanında güvenlik görevlisine denir. İlk Atanan Emir: Muğire b.Şu’be’dir. İlk Müfettiş: Valilere yapılan şikâyetleri araştırmak için Muhammed b. Mesleme’yi tayin etti. İlk Kadı Tayini: Hz. Ömer tarafından yapılmıştır. Gülüşü: Hind’in “sen Bedirde bize öldürmedik çocuk bıraktınmı ki sözüne gülüşü. Kızımın Boynunu Vurabilirim Rasulullah 29 gece eşlerinden ayrı kaldığı zaman. Hz.Ömer kızı Hafsa için bunu söylemiştir. Hz.Ömerin Rasulullah’ın Böğründe Hasır İzi Görüşü Peygamberimiz “ya Ömer dünyanın onların ahretin de bizim olmasına razı değil misin? Harac: Hz Ömer tarafından konulmuş Ğayr-i müslimlerin topraklarından alınan vergidir. Ticaret Vergisi: İslam tarihinde gayr-i müslimlere ve Müslümanlara ticaret malları vergisini ilk defa Hz Ömer koymuştur. Harbi: İslam hâkimiyeti dışında kalan gayr-i müslim kimseye denir. 1/10 oranında ticaret vergisi verirlerdi. Zımmi: 1/20 oranında ticaret vergisi öderdi. Atların zekâtı tabiliğini ilk defa Hz. Ömer uyguladı. Atıyye: Fey’den alınan paya atiyye denir. Füstat: Mısır’da kurulan bir şehir.(Eski Kahire) Basra, Kufe: Irak’ta kurulan yeni şehirlerdir.(Hz.Ömer) İskenderiyye: Füstat ‘tan önce Mısır’ın merkeziidi. Ebu Musa Nehri: Basra’ya tatlı su getirmek amacıyla yapıldı.(Dicle-basra) HZ OSMAN (576-656 Hz. Peygamberden 5 yaş küçüktür. Babası Beni Ümeyye kolundan Affan b. Ebü’lAs’dır. Annesi Hz. Peygamber’in halası Beyza’nın kızı Erva bt. Küreyi Eşleri: Rukiyye ve Ümmü Gülsüm, Cocukları: Amr, Abdullah, Eban, Ömer, Halid, Meryem.Vakfı: Rume adlı bir kuyuyu satın alarak Müslümanların hizmetine sundu. Hz Osman: Mina’da namazı mukim gibi 4 rekât kıldı. Batın malları insanların beyanına zahir malları ise görevliler tarafından toplatmıştır. Levh: Fey’den pay alan kimselerin yazılı olduğu levha.Levhe ilk yazılan Hz. Ali’dir Beni Haşim.(Ehlu’l-Bedr) 166 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Abdullah b. Osman: Hz. Peygamberin torunu. Hz. Osman’ın Rukıyye’den olma oğlu Abdullah 6 yaşında iken bir horozun gözünü gagalaması yüzünden öldü. HzRukiyye’nin vefatı: 624‘te Bedir savaşı esnasında vefat etti. Zinnureyn: Hz. Osman’ın lakabıdır. Hz. Peygamber’in iki kızıyla evlendigi için. Ümmü Gülsüm’ün vefatı: Hicretin 9.yılında Tebük seferi dönüşünde vefat etmiştir. Kıbrıs ve Sicilya: Deniz seferleri Hz. Osman zamanında yapıldı. Hz.Osman’ın Ceyşu’l Usreye Yaptığı Yardım:950 deve, semeriyle 100 at ve birçok gıda yardımı ordunun 1/3 ya da ½ oranında teçhizatını sağladı. Eris Kuyusu: Hz Osman’ın Hz Peygamber’in yüzüğünü düşürdüğü kuyu. Mervan b.Hakem Hz.Osman’ın kâtibi. Rebeze: Hz.Osman zamanında Ebu Zer’in mecburi ikamet yeri. Hakem b.Ebil-As: Hz. Peygamber tarafından Taif’e sürgün edilen Hz. Osman’ın amcası, Abdullah b. Sebe, Hz Osman zamanında Müslüman olup fitne çıkaran San’a’lı bir yahudi. Abdullah b. Sa’d: Mısır valisi iken yerine Muhammed b. Ebu Bekir getirildi. Naile: Hz.Osman şehit edilirken eli parmakları kesilen karısı. Eban: el’ Megazi yazarlarından olup Medine fukahasından sayılır. Peygamberimiz (Allah Rasulü Muhammed ) yazılı kaşlı mühürlü bir yüzüğü sol elinin serçe parmağına takardı. Miladi 656yılında Hz. Osman öldürülmüştür.146 hadis rivayet etmiştir.Allah Rasulü Hz.Osman İçin:”Bundan sonra Osman’a işlediğinden dolayı günah yoktur”dedi HZ ALİ (600-661) Annesi Fatma bt. Esed’ dir. Lakabı Ebu Turab el-Murtaza ve Esedullahi’L-Ğalib. Cocukları: Hasan, Hüseyin, Zeynep, Ümmü Gülsüm. Şerif: Hz. Fatıma’nın oğlu Hz. Hasan’ın soyundan gelenler. Seyyid: Hz. Fatma’nın oğlu Hüseyin’in soyundan gelenler. Cemel Vakası: Hz. Ali ile Hz.Aişe arasında olmuştur. Sıffın Savaşı: Hz. Ali ile Şam valisi Muaviye arasında olmuştur. Abdurrahman b. Mülcem: Hz.Ali’yi Kufe’de öldürdü. İlmi: Bilmediğim bir tek ayet yoktur. 586 hadis rivayet etmiştir. Hz.Peygamber Hz.Ali İçin :”Harun, Musa için ne ise sen de benim için o’sun ancak benden sonra nebi yoktur”Mü’minlerin Mevlası: Hz.Ali dir Secah: Peygamberlik idiasında bulunan temim kabilesinden bir kâhinedir. 167 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI YEMAME SAVAŞI 600 şehit verildi..Peygamberlik idiasında bulunan Müseylimetu,l–kezzap’ı Vahşi Yemame savaşında öldürmüştür. Hadikatu’l- mevt: Yemame savaşında müşriklerin öldürüldüğü bahçeye denir. Köprü Savaşı: İranlılara (Rüstem) karşı yapılan bu savaşta büyük bir yenilgi alındı. Fethu’l-futuh: İslam tarihinde fetihler fetihi olarak bilinen Nihavent savaşıdır. Bu savaşla İran (Sasaniler) tamamen ortadan kaldırıldı. ( 654 ) İliya: Kudus şehrinin eski adıdır. Dımeşk: Şam şehrinin fethi 1000 yıllık Bizans hâkimiyetinin sonu demektir. Yermuk: 636 yılında Bizansın son çırpınma savaşıdır. Maraş’ın Fethi: Halid b. Velid tarafından fethedilmiştir. Antakya’nın Fethi: Ebu Ubeyde b. Cerrah fethetmiştir. Filistin’in Fethi: Amr b. As tarafından fethedildi. Urfa’nın Fethi: 640 yılında fethedildi. Numan b.Beşir: Hz.Osman’ın kanlı gömleğini Muaviye’ye götürmüştür. SIFFIN SAVAŞI Siffın Savaşı 657 Amr b.As ve Ebu Musa El-Eş’ari’nin hakemlikleriyle son bulmuştur. Eşter en-Nehai: Sıffin’da Hz. Ali’nin ordu komutanı. Hariciler: Sıffın savaşında Hz. Ali safındaydılar. Abdullah b. Vehb er- Rasibi: Haricilerin başkanı. Ehli Nuhayle: Haricilerden ayrılan bir grup25-45 b, Sahabi: Sıffın savaşında Irak’lı 25 bin Şam (Suriye’li) 45 bin insan öldürülmüştür. Ubeydullah b. Abbas: Hz. Ali’nin Yemen valisi. Nehrevan: Haricilerin yerleştigi karyenin ismi. Büsr b. Ebu Ertat: Muaviye’nin adamı olup Yemen’de çok büyük katliam yapmıştır. Şam: Daha önceden dımeşk, Ürdün ve Filistin olmak üzere 3 ayrı şehir olarak idare ediliyordu. Hz.Osman Muaviye’yi genel olarak 3 şehri içine alan Şam’a vali tayin etti. Fey: İslam devletinin gayr-i müslim tebaadan aldığı cizye, harac, ticaret malları vergisi ve diğer bazı gelirler fey olarak adlandırılır. Cizye: İslam devletindeki gayri müslim tebaanın erkeklerinden alınan baş vergisi cizye, akil, hür maddi gücü yerinde ve sağlıklı olan gayr-i müslim erkeklerden alınır. Sevad: Irak’ın eski adıdır. Dihkan: Irak’ta köy reislerine verilen unvan. Sa’d Nehri: Enbar şehrine su getirmek amacıyla yapıldı. Emiru’l-Mu’minun Nehri Ulaşımı kolaylaştırmak amacıyla Nil nehrini Kızıl denize bağlayan kanal. 168 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI EFENDİMİZİN’İN EŞLERİ Hz.Hatice bt. Huveylid b.Esed ( Mekke) Hz. Sevde bt. Zema, Hz. Peygamber’in 2.eşidir. (Mekke) Hz. Aişe bt. Ebu Bekir Hicretin 2.yılında Şevval ayında Nisan 624’te. (Medine) Hz. Hafsa bt. Ömer b. Hattab (Medine) Hz. Ümmü Seleme bt. Ebu Umeyye (Medine) Hz. Zeynep bt. Cahş: (halasının kızı) (Medine) Zeynep bt. Ca’ş; Zeyd b. Harise’nin eski eşi olup Allah Rasulunün halasının kızı olup Allah beni nikâhladı diye diğer eşlere karşı övünürdü. Allah Rasulunün en cömert eşi olup ilk vefat eden ve vefat ettiği zaman en çok yardım gören dul ve yetimler üzülmüştür. Hz.Peygambere bal şerbeti ikram etti ve Hz.Aişe annemizin senden meğafir kokusu geliyor dedi. Allah Rasulü o günden sonra yapılan bal ikramını reddetmiştir.Hz. Zeynep bt. Huzeyme (Medine) Hz. Safiye bt Huyey b. Ahtab’ın kızı olup asıl adı Zeynep‘tir. Allah Rasulu başkomutan hakkı olarak alıyor. Hz. Cüveyriye bt. Haris b.Ebi Dırar’ın kızı asıl adı Berre’dir, Beni Müstalik kabilesinden olup, esir iken Allah Rasulü ile evlendi. Hz. Ümmü Habibe bt. Ebu Süfyan. Allah Rasulunün eşi olup Habeşiştan’da nikâhı kıyılıyor ve Rasulullah’ın oturduğu mindere babasının oturmasına izin vermiyor. Hz. Mariye (Meryem) : Mısır hükümdarı Mukavkıs’ın hediyesi. Hz. Meymune bt. Haris:Hz.Abbas’ın baldızı.(Mekke’nin fethinde evlendi,son evlilik) Hz.Esma (Umeyme) Ömür boyu dul kalıyor. Babası dul olan kızını Allah Rasulune bağışlıyor. Ancak Hz.Hafsa va Aişe Rasulullaha karşı Allah’a sığınmasını ona söyletiyorlar ve bu kadın ömür boyu dul olarak baba evinde kalıyor. Hz.Zeynep bt. Zema Yaş Ve Tarih Kronolojisi 5. yaş: Sütanneden dönüş. 6. yaş: Annesinin vefatı. 8. yaş: Dedesinin vefatı. 12.yaş Büsra kasabası ve rahip Bahira ile görüşmesi 13. yaş: Ticarete başlama. 20. yaş: Hulfu’l fudul’a (erdemliler birliği) katılması. 25. yaş: Hz. Hatice annemizle evliliği. 169 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 35. yaş: Kâbe hakemliği. 40. yaş: Vahiy başlangıcı. 53. Yaş: Efendimizin hicret yaşı. 624/2: Bedir savaşı. 625/3: Uhud savaşı. 626: Müreysi gazvesi. 627/5: Hendek savaşı. 628: Hayber fethi. 628/8: Hudeybiye antlaşması. 629/7: Umretu’l-kaza 629: Mute savaşı. 630: Tebuk seferi. 630: Mekke’nin fethi ve Hevazin savaşı 632/10: Veda haccı ve vafatı Efendimizin Doğumu: EfendimizinÖlümü: 20 Nisan 571 Pazartesi. 8 Haziran 632 Pazartesi. MUHTELİF KAVRAMLAR Yed-i Beyza: Hz. Musa’nın beyaz el mucizesi. 33 Yaş: Bayanlar cennette bu yaşta olacaklardır. Şemail: Hz.Peygamber’in karakteri ve ahlaki özelliklerini anlatan eser türü. Hilye: Hz. Peygamber’in fiziki bedeni özelliklerini anlatan eser türü. Umame: Hz.Hamza’nın oğlu Peygamberimiz tarafından evlendirildi. Rabia: Peygamberimiz tarafından evlendirilmiştir. Rifai: Allah Rasulu bu sahabiye öğreninceye kadar kendi dilinde namaz kılmaya musade etmiştir. Nemrut: Babil hükümdarı Ebu Mahzure: Peygamberimiz’in sesini beğendiği sahabidir. İlk Hacı: Hz. Âdem ve Havva anamızdır. Enise: Allah Rasulunün çocukken Medine’de oynadığı ensar-i kız çocuğu Şeybetü’l-Hamd: Saçı beyaz olan (Abdulmuttalib’in lakabı) 170 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI ŞEHİRLER BİLGİSİ Batha: Mekke’nin eski adı.Hacun: Mekke’ nin eski kabristanı Medine’nin İsimleri: Yersip İlk yerleşen kişinin adına nispeten denirdi. Tabe, Asıma, Daru’l eman, Daru’s-sekine, Berre, Mahfuze, Mahbube (94 ismi vardır.) Tabe: Medine’nin ismi olup Cebrail (a.s)Tabe demiştir. Dahna: Hz.Adem’in yaratıldığı toprağın alındığı mevki. Aif: Araplarda kuşlardan fal çıkaran kimse. Baraklitus, Hz.Muhammed’in Rumca karşılığı. Münhamenna, Süryanice’de Muhammed demektir. Üç Gece Üst Üste Allah Resulunün Okuduğu Kur’an-ı Kerimi Dinleyenler 1-Ebu Süfyan Sahr b.Harb 2-Ebu Cehil Amr b.Hişam 3-Ahnes b.Şerik Müşriklerin Ebu Talibe Allah Resulunü kendilerine öldürmek için teslim edilmesi üzerine Umare b.Velid b.Muğireyi teklif etiler. Cüreş: Hz.Peygamberin Hz.Hatice adına ticarete gittiği Şam pazarı. Hubaşe:Yemen’deki bir pazar yeri Hz.Peygamberin meysere ile birlikte gittiği ticaret fuarı. Ümmü Varaka: Şehit olmak için Bedir savaşına çıktı. Allah Rasulü onu “Şahide”diye anardı. Hale: Hz.Hatice nin kız kardeşi.Havle Hatun: Hz.Peygamber için dünürlük yapan kadın(Hz.Sevde için)Ümmü Süleym: Enes b.Malik (Oğlu) ve Ebu Talha’yı Kocası)Müslüman eden kimsedir. Nefise Bt. Münye Evlilik teklifini Allah Rasülüne götüren kadın. Hz.Hatice’nin evini: Ebu Talip’in oğlu Akil zaptetti ve Muaviye b. Ebi Süfyan Akil’den Satın alarak mescid yaptı.Selma Hatun: Hz.Peygamberin Çocuklarının ebesi Safiye bt. Abdulmuttalip’in cariyesi.Peygamberlerin Sayısı: 124.000 olup 315’i Resuldur.İlk Namaz: Pazartesi günü iki rekât olarak kılındı. İlk Vahiy: Sadık rüya yoluyla inmiştir.Mübeşşirat: Sadık rüya, Mü’min kimsenin gördüğü rüyalar. Dihyetu’l- Kelbi: Cebrail (a.s) bu sahabenin suretinde Allah Resulune görünürdü. Hayvan İsimleri Adba: Allah Resuluna Maide suresinin üzerinde indiği devesi Kasva (Ced’a, Adba ):Efendimizin hicret esnasında 400 dirheme aldığı devenin adıdır. Hayzum: Cebrail (a.s)’ın atının adıdır.Düldül: Allah Rasulünün boz katırıdır. Lizaz, Zarip: Allah Rasulunün atlarının adıdır. Sebha: Allah Rasulunün bizzat kendisinin yarıştığı ve herkesi geçtiği atın adıdır. Mendup: Ebu Talha‘nın atının adı bazen Allah Rasulü bu ata biner ve feryat figan gelen yöne giderdi. Peygamberimiz Ebu Talha’nın Mendup adlı atına biner ve Medine’yi teftiş ederdi. Ümmü Cemil: Ebu Süfyanın kız kardeşi, Ebu Leheb’in karısı. Ümmü Cemil Hz.Peygambere Müzemmem derdi. Müzemmem: Yerilmiş anlamına gelir. (Muhammedin zıddı) Nişandan Dönüş: Ümmü Gülsüm Uteybe ile Rukayye de Utbe ile nişanlı idi. Uteybe Allah Resulunün Gömleğini yırttı ve lanetlendi. Uteybe Allah Resulunün duası üzerine aslan tarafından başından ısırılarak öldü. 171 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI İşkenceler Karinan: Müşriklerin işkencesiyle aynı ipe bağlandıkları için Hz.Ebubekir ile Talha bin Ubeydullah’ın lakabı. Zinnire Hatun: İşkenceler yüzünden gözü kör oldu. Lubeyne Hatun: Hz.Ömer’in de işkence yaptığı kadın. Habbab B. Eret: Vucudunda işkence yüzünden delikler oluşmuştu. Ümmü Enmar: Habbab b.Eret’in efendisi başı yara olup dağlanması tavsiye edilir. Habeşiştan Hicreti: İlki Nübüvvetin 5. yılı Recep ayında 17 kişidiler. Hz.Osman Hz.Lut (a.s)’dan sonra zevcesiyle birlikte hicret eden ilktir, buyurdu. Mansur b.İkrime, Boykot belgesini yazan müşrik. Amu’l-Huzn: Hüzün yılı. Ebu Talip’in Vefatı: Şevval ayı hicretten 3 yıl önce, 87 yaşında. Hz.Haticenin Vefatı: Ramazan ayı hicretten 3 yıl önce 65 yaşında. Dımad, Allah Rasulunü deli diye muayene etmek isterken Müslüman olan kişidir. Rukane: Müslüman olmak şartıyle Allah Rasulüyle güreşen kişidir. Ebu Kubeys Ve Kuaykıan: Mekke’de iki dağ ismi. İsra ve Mirac Nübüvvetin 12.yılında Recep ayının 27.günü. Yedi Büyük Günah 1-Allah’a şirk koşmak 2-Sihir 3-Katil 4-Faiz 5-Yetim malı yemek 6-Savaştan kaçmak 7-Zina iftirası İzciler: Kürz b.Alkame ile Suraka b. Malik, hicrette Allah Rasülünün izini süren izciler. Esad b. Zürare: Allah Rasulüne sedir hediye etmiştir. Zeyd B.Sabit: Allah Rasulüne Medine’de ilk ikram eden kişidir. İlk Cuma Namazı: Mus’ab bin Umeyr Medine’de Ebu Hayseme’nin evinde 12 kişilik bir cemaatle ilk Cuma namazını kıldıran insanları toplayan kişidir. Külsüm b. Hidm’in Mirbedini: Hurma serme ve kurutma yerini alıp Kuba Mescidi’ni yaptı ve içinde namaz kıldırdı. Sa’d b.Ubade: Peygamberimiz”Ey Ebu Sabit Medine’ye geldiğimiz günden beri bizi ağırlamak için yaptıkların yetmez mi. “Vallahi ya Rasulullah mallarımız içinden senin aldıkların bize bırakmış olduklarından daha sevimlidir.”Ey Ebu Sabit iyi Ahlak Yüce Allah’ın elindedir. Allah dilediğine onu verir” Selam: Kusurlardan, afetlerden uzak ve salim olmak demektir. Fetih (Sirac):Mescid-i Nebevinin kandillerini yakan kişidir. Abdullah b.Zeyd: Ezanın sözlerini rüyasında gören kişi Hz.Ömer de aynı rüyayı gördü. Vahiy de indi. Nevar Hatun: Bilal Habeşi’nin evinin üstünde ezan okuduğu kadın beni Neccardan. Baki Kabristanına İlk Defnolunan: Ensardan Esad b.Zürare muhacirlerden Osman b. Mazun’dur. 172 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI GAZVELER VE SERİYYELER Peygamber Efendimiz’in Yaptığı Ğazveler; Hz. Peygamberin komutasında toplam 27 gazve gerçekleşmiştir,9 tanesinde çatışma olmuştur. İlk Ğazve: Ebva gazvesidir. İlk Kanlı Çatışma:Abdullah b. Cahş komutasında Batn-ı Nahle Seriyyesi’dir.Amr b Hadrami: Abdullah b. Cahş’ın öldürdüğü Mekkeli müşrik. Ceride: Sayı bakımından en az olan birlik. Seriyye: 50-400 arası askeri birliklerdir. Ketibe: 100-1000 arası askeri birliklerdir. Ceyş: 1000-4000 arası askeri birliklerdir. Hamis: 4000-12000 arası askeri birliklerdir. Sifu’l-Bahr: Allah Rasulü Hz.Hamza’yı gönderdi çarpışma olmadan dönüldü. Harrar Seferi: Allah Rasulü Sa’d b. Ebi Vakkas’ı gönderdi. Ebva Gazvesi: Allah Rasulunün katıldığı ilk sefer olup Sa’d b.Udabe Medine’de naiplik yaptı. Buvat Gazvesi: Allah Rasulü Sa’d b.Muaz’ı yerine vekil bırakarak sefere çıktı. Safvan Gazvesi: Allah Rasulü Zeyd b. Harise’yi Medine’de yerine vekil bırakarak, Bedir yakınlarına sefere çıktı.( Bedrü’l-evvel ) Zü’l-Uşeyre: Allah Rasulü Ebu Seleme’yi yerine bırakarak çıktı. Damra oğullarıyla(Mudlic) anlaşma yaptı. Sevik Gazvesi: Ebu Süfyan Medine yakınlarında 2 müslümanı şehit etmesi, bahçeleri yağmalaması üzerine Allah Rasulü onları takip etti ve sevik (kavrulmuş un) bırakarak müşrikler kaçtılar. Gatafan Seferi: Bu seferde Du’sur adında bir müşrik tarafından Allah Rasulune suikast düzenledi. Ancak kılıç Du’sur’un elinden düşünce Allah Rasulü onu bağışladı. Zatü’s-Selasil: Allah Rasulunün Amr b. As’ı komutan ettiği ve Ebu Ubeyde b. Cerrah’ın ek takviye komutan olarak geldiği seferdir. Dumetu’l Cenden Gazvesi: Şam yakınında olup Allah Rasulü hem Bizanslara korku salmak hem de olası bir saldırıyı önlemek için gerçekleştirdi. Duma: İsmail (a.s)’ın oğlunun adı, Cenden: Taşlık yer. Gavres: Zaturrika seferinde suikast yapan kişidir. Uhaymir: Salih Peygamber’in ayaklarını kesen haydut. Abdullah b. Ca’ş: Nahle seferinin kumandanı ve ilk mü’minler emiri ünvanını alan sahabi. Efendimize Yöneltilen Sorular Ve Cevapları Yahudi Âlimlerin 4 Sorusu ve cevabı: 1-Hz.Yakub’un en sevdiği yemek deve eti deve sütü. 2-Erkeğin döl yatağı beyaz katı, kadının ki sarı sıvı 3-Erkeğin galebe çalmasıyle erkek, Kadının galebe çalmasıyle kız olur. 4-Allah Rasulunün uykusu, göz uyur kalp uyumaz, Dostu Cebrail (a.s ) 173 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Abdullah b. Selam (Husayn ): Allah Rasulune 3 Sorusu ve cevabı 1-Kıyamet alametinin ilki ateştir. 2-Cennetliklerin ilk yiyeceği balık ciğerinin sarkmış olan fazlalığı 3-Cinsi münasebette hangi su öne geçerse çocuk ona benzer. İslam’da İlk Kıble: Hz.İbrahim’in Kıblesi Kâbe idi. Allah Rasulü Mekke’de iken ve Medine’de iken Mescid-i Aksaya yönelmişti. Mescid-i Kıbleteyn: Allah Rasulü Beni Selime yurdundaki Mescidde öğle namazını kılarken yönünü Mescid-i Harama çevirmesi için ayet indi. Ubey b. Kab: Hz.Ömer bu sahabeye 20 Rekât teravih kıldırmasını emrediyor. Sa’lebe: Zengin olmak için ısrarla Allah Rasulunden dua istiyor. Ancak zengin olunca zekât vermeye yanaşmıyor. Ka’b b. Eşref: Şiirleriyle Allah Rasulunü hicvetti. Muhammed b. Mesleme tarafından öldürülen yahudidir. Hubeyb b. Adiy: Reci vakasında ihanete uğrayıp Mekkelilere satılan ve etleri kesilerek şehit edilen ve ölmeden önce iki rekât namaz kılma sünnetini ihdas eden sahabidir. Peygamberimiz “O benim cennet refikimdir” dediği kişidir. Said Bin Amir: Hubeyb in öldürdürülüşünü hatırlayarak bayılan sahabi. Bi’ri Maune: 70 Tane İslam irşad birliği şehit oldu. Amr Bin Umeyye: Hubeybin cesedini görmek için Mekkeye gitti. Ensarın Yahudilerce Alınıp Büyütülmüş Olan Adak Oğulları: Ensardan çocukların doğup uzun yaşamadan kısa süre sonra ölüyorlardı. O zamanlar ’’ eğer çocuğum olur yaşarsa onu Yahudi olarak adayacağım’’ deme adettendi. Bu çocuklar Yahudilerin elinde idi. Allah’ın En Çok Sevdiği İsimler: Abdullah, Abdurahman En Kötü İsimler: Harp ve Mürre. Abbad b. Bişr: Kendisine saplanan üç oku namaza durduktan sonra çıkarılıyor. Harre Vakası: Yezid bin Muaviye tarafından Müslim b. Ukbe komutasındaki 12000 kişilik Şam ordusu Mekke ve Medine’yi yağmalamıştır. Halid b.Sinan: Abbasoğullarından olup halkı imana davet için dağdan ateş çıkarma mucizesini gerçekleştiriyor ve ilk Mecusilik ondan sonra vuku buluyor. Suikast: Bir sefer dönüşünde Peygamberimiz için vadinin karanlığında düşürelim, boynu kırılsın diyen münafıklara, Peygamberimiz “Ben onları öldürmekle emrolunmadım”demiştir. İfk Olayı: Hz.Aişe’nin Gerdanlık Meselesi, İsnad edilen erkek Safvan b. Muattal bu iftirayı çıkaranlar ise Münafıklarn başkanı Abdullah b. Ubey, Hassan b. Sabit, Mıstah b.Usase Hamne Bt. Cahş’tır. Bu olaydan bir ay sonra Hz. Aişe annemizin günahsız olduğunu belirten ayetler Nur 11-20 ayetleri indi. Ebu Cendel :Hudeybiyede Müslüman olarak Allah Rasulüne sığındığı halde anlaşma gereği Müşriklere teslim ediliyor ve Hz.Ömer babasını öldürmesini teklif ediyor., Hudeybiye Muahedesi: Hz.Ali ve Muhammed b.Mesleme kaleme almıştır. 174 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Ebu Basir: Hudeybiye anlaşması gereği müşriklere teslim edilen ve kendi başına bir ordugâh kurarak yoldan geçen Mekkelileri rahatsız edince anlaşma maddesini değiştirmesine sebeb oldu. Hıraş b.Umeyye: Hudeybiye’de Allah Rasulünü traş etmiştir. Ümmü Gülsüm Binti Erva: Kadın başına hicret edenlerin ilki olup Hz.Osman’ın anadan kız kardeşidir. Peygamberimizin Gönderdiği Elçiler Ve Diyarları 1-Dihye b Kelbi: Rum hükümdarı Kayser’e 2-Abdullah b Huzafe: Acem Şah’ı Kisra’ya 3-Amr b Umeyye: Habeş hükümdarı Necaşi’ye Amr b Umeyye, ilk elçidir.(Hebeş hükümdarı Necaşiye) 4-Hatıb b. Ebi Beltaa: İskenderiye hükümdarı Mukavkıs’a 5-Şuca b. Vehbi: Gassan hükümdarı Hevze b. Ali’ye Abdullah b. Huzafe: Arkadaşlarına şaka yaparak size ateşe girmenizi emrediyorum, demişti.Amr b. As: Umman Hükümdarına İslam’ı tebliğ için gönderiliyor Maria: Mukavkısın hediyelerindendir.( Mısır Kıpti ) Şıbk b. Huveyl: Araplarda ilk kâhin Satih: Araplar arasında en meşhur kâhin Bişr b. Bera: Hayber’de zehirli etten yiyen ve bir yıl sonra şehit olan sahabidir. Fedek Arazisi:Hiçbir çatışma yapılmadan alındığı için tamamı Allah Rasulüne verilmiştir. Peygamberimizin Nenelerinin İsimleri 1-Hale b. Uheyb 2-Nuteyle 3-Fatıma bt. Amr 4-Berre bt. Abduuzza Peygamberimizin Peygamberlikten önce dost ve arkadaşları: Hz.Ebubekir, Hâkim bin Hizam, Dımad b. Sa’lebe ve Kays b, Saib. Mute Savaşında Sırasıyla Şehit Olan Komutanlar Zeyd bin Harise, Cafer Ebi Talip, Abdullah b. Revaha Rafi b. Ebi Rafi: Hz.Ebubekir’in iki kişiye bile başkan olma diye tavsiye ettiği sahabi.Kenud: Hatip bin Ebi Belta nın Mekkelilere gönderdiği mektubu ulaştıran kadın GEÇMİŞ TARİHİ BİLGİLER Hz.Adem yasak meyveden yiyince, yüce Allah “benden kaçıyormusun” dedi. Hz.Adem”Hayır Allah’ım senden utanıyorum” demiştir. Tayyi: Kahtanilerden gelme kabilelerden olup cömertliği dallere destanHatemü’t-TaiTayyi kabilesindendir. Şehirleri Yemendir. Seffene: Hatemetu-tai’nin kızı olup esir olarak Medine’ye getiriliyor. Allah Rasulunden serbest bırakılmasını istiyor. Medyen Halkı; Şuayb peygamberin kavmi Küsa Halkı; Irak’ta İbrahim (a.s)’ın aralarında doğduğu halk. Hicr Bölgesi: Salih Peygamber’in halkının yaşayıp heleka uğradığı yer Hazreti Peygamber Tebük seferinde buraya uğradı ve bu bölgenin kuyu suyundan içmemeyi halkına emretti suyla yoğrulan hamuru yemeyiniz buyurdu. 175 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Hicr’de Ashabın Su Sıkıntısı: Hz.Ömer biz su arardık boynumuz kırılırcasına Allah Rasulü yağmur duası yaptı. Sahabilerin su sıkıntısı giderildi. Hicr’de Açlık: Hz.Ömer biz bir hurmayı iki kişi paylaşır üzerine su içerdik. Feymuyun: Necran halkını Hıristiyanlığa sokan Hz.İsa’nın dinindeki kişi. Kifl: İsrailoğullarından günaha batan bu şahıs sonra tövbe ediyor ve tövbesi kabul oluyor. Peygamberlerin Kıyamet Günü Şefaat Etmeme Mazeretleri: 1-Hz.Adem: Günah işledi. 2-Hz.Nuh: Kavmi için beddua etti. 3-Hz.İbrahim: Asılsız yere 3 şey söyledi. 4-Hz.Musa: İstemeden adam öldürdü. 5-Hz.İsa: ? Ve sonuçta Hz.Peygamber kıyamet gününün sıkıntısının kaldırılıp bir an önce hesabın görülmesi ricasını Allah’u Teâla’ya arzediyor. Hz.Peygamberin Devesi Kasva’nın Kaybolması: Peygamberimiz mucize göstererek kaybolan devesinin filan mevkide yuları ağaca takılmış bir yerde olduğunu söylüyor. Münafıklar Hz.Peygamber için gökten vahiy aldığını söylüyor ancak, devesinin nerede olduğunu bilmiyor. Peygamberimize Verilen Diğer Peygamberlere Verilmeyen 5 Şey: 1-Peygamberimiz tüm âlemlere gönderildi. 2-Bütün yeryüzü namazgâh ve temizlik vasıtası kılındı. 3-Ganimetin helal kılınışı. 4-Şefaat makamı. 5-Bir aylık uzak yerdeki düşmanların kalplerine korku salındı. Revha Vadisi: Musa (a.s) Revha vadisine 70.000 kişi ile uğramıştı.70 Peygamber bu vadide namaz kıldı. Bu vadi Cennet vadilerindendir. Musa b.İmran’ı ihrama girmiş halde görür gibiyim. Meryem oğlu’da Revha’da telbiye getirecektir. KISAS Abdullah İbn Hatal: Müslüman ilken Peygamberimiz onu zekât tahsildarı yapıyor. İhanet edip irtidat etti. Mekke’nin fethinde boynu vuruluyor. Erneb ve Fertene: İbn Hattal’ın şarkıcı kadınları olup Allah Rasulunü hicvederlerdi. Fertene müslüman oldu Erneb boynu vuruldu. Birad: Peygamberimizin sütannesi Beni Sa’d kabilesinden olup bir müslümanı azalarını kesip ateşe atıyor ve Allah Rasulü onun boynunun vurulmasını emrediyor. Osman b. Talha: Peygamberimiz Mekke’nin fethinde Kâbe’nin anahtarını ona veriyor. Sa’d b. Ebi Vakkas: Rasulullah s.a.s anam babam sana feda olsun dediği sahabi. Attab Bin Esid: Peygamberimiz Mekke’yi fethettikten sonra Attab’ı Mekke’ye vali atadı. Muaz Bin Cebel: Mekke fethinden sonra Mekke’ye kadı olarak atanıyor Muhallim b. Cessame: Peygamberimiz beddua ediyor ölünce toprak bunu iki defa dışarı atıyor. 176 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Ebu Zurr’a: Allah Rasulü bunu terkisine bindirmişti. Hayvana vurduğunda kamçı buna da değiyordu. Hakkını helal etmesi için 125 adet koyun verildi. Ebu Ruhm: Demirli çarığını Rasulullah’a çarpınca Allah Rasulü de ona bir kırbaç ya da bir değnek vuruyor buna vurduğu karşılığında 80 koyun veriyor Ebu Mahzure: Ezanı dalga geçerek okuyunca Allah Rasulü onu Mekke’ye müezzin yapıyor ve Rasulullah dokundu diye perçemini ömür boyunca kesmiyor. Şemun: İsa (a.s)Antakya halkına gönderdiği Şemun 3 havariden biridir.(Antakya halkı Cebrail (a.s)’ın bağırışıyla yok olmuştur. Zeml Bin Amr: Puta taparken bir mü’min olan cin onu Müslüman olması için uyarıyor. Ümmü’l-Cülendah: Münafıklardan olup Peygamberimiz ile eşlerinin arasını bozmaya çalıştı. Hz.Hafsa’nın Sırrı İfşa Edişi: Peygamberimiz ona bir sırrı saklamasını istedi. Ancak o açıkladı. Meşrebe: Peygamberimizin 29 gece zevcelerinden el Çekip de yalnız başına kaldığı yere denir SURE VE AYETLER BİLGİSİ Tevbe 38-41Tebük seferinde gevşeklik gösteren sahabiler için bu ayetler indi. Tevbe 92: Ceyşu’l-Usre’ye fakirlikten katılamayanlar için indi. Tevbe 81-82:Tebük’e katılmayan münafıklar için indi. Tevbe 94: Cülas’ın, Peygamber doğru ise eşekten daha kötü olalım dedi diye indi. Tevbe 65-66: Mahşiy hakkında inmiştir. Allah Onu affetti ve o da Allah’tan cesedinin kaybolmasını istedi. Yemame Savaşı’nda şehit oldu Allah Rasulü Abdurahman ismini koydu. Tevbe 1-28: Peygamberimiz Hz.Ebubekir’i hac emiri olarak görevlendirdikten sonra, peşinden Hz.Ali’yi bu ayetleri tebliğ etmekle görevlendirdi. Furkan;77 ’’İnsanların Allah’a ibadetleri olmasa Allah katında ne değerleri kalır. Orucun Farz Kılınışı: Hicretin 18.ay sonra şaban ayında. Ceyşu’l-Usre’ye Yapılan Tasadduk: Hz.Ebubekir malının tamamını, Hz.Ömer malının yarısını, Hz.Osman 100 deveyi semer ve yularlarıyla birlikte tasadduk etti Tahyir Ayetleri: Tahrim suresi 6666: İbni Abbas’a göre Kur’an ayetlerinin sayısıdır. Hz.Peygamber: Bana Tevrat yerine es-Seb’i verildi, Zebur yerine Miun verildi, İncil yerine Mesanı verildi, Mufassallarda fazla olarak verildi KURAN HAKKINDA Hz.Peygamber Bayrağı Umare’den Alıp Zeyd Bin Sabit’e Veriyor: Kuran’ı ezberleyen bir burnu kesik zenci köle de olsa siz onu tercih ediniz Vahyin Kesilişi: Müslümanların göreceği veya ona gösterilecek salih, sadık rüyadan başka, Peygamberliğin gönüllere sevinç veren müjdelerinden hiçbir şey kalmamıştır. Allah’ı Rükûda ta’zim ediniz. Secdede ise kendinize isteyiniz. Seb’ul-Mesani: Fatiha Suresi olup Peygamberimizden başka hiçbir peygambere verilmedi. Kur’an-ı Kerim’in Sureleri Ayet Çokluğuna Göre 4’e ayrılır. 1-Tuvel: En uzun 7 surelerdir. Bakara, Alimran, Nisa, Maide, En’am, A’raf, Yunus 177 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 2-MİUN: Yaklaşık 100 ayet nispetinde olanlar 3-MESANİ: Yüz ayetten az olan süreler. Mushaf: Bir araya getirilen sahifelere Hz. Ebu Bekir zamanında verilen addır. 4-Mufassal: En küçük kısa sureler. Mufassal Süreler, uzun, orta ve kısa diye üç kısma ayrılır. Hucurat-Buruc, Buruc-Leyl, Leyl-Nas) Kur’an İle İlgili Güzel Muhtevalar: Fransız Müsteşrik Sedillot: Kur’an her saygıya değer bir eserdir. Fransız Müsteşrik Caston Carre: Kur’an Cihan medeniyetinin dayandığı temelleri muhtevidir.Fransız Filozof Alexis Louvasonne: Kur’an hikmetle dolu bir kitaptır. Kur’an Mutercimi Dr.Morries: Kuran Nedir? Sorusuna “Kur’an en güzel semavi kitaptır”Arapça-İngilizce adlı Lugatin Müellifi Dr.Steingos: Kur’an her türlü esasların mükemmelidir.İngilizlerin En Tanınmış Tarihçilerinden Edward Gibbon: Kur’an nazarında safvetli bir Hükümdar ile zavallı biri arasında fark yoktur. Dr.Gustave Le Bon: Dünyanın bütün dinleri içinde Müslümanlık Kur’an ile en saf ve en temiz tevhidi öğretmekle temayüz etmiştir. Mr. Arnold: Kur’an insanlara mükemmel bir terbiye verdikten sonra onlara hususi hayatlarında ahlaklı, alicenap, hayırsever, cesur ve şecaatli olmayı ve bütün Müslümanları sevmeyi öğretmektedir. Hindli Dini Lider Baba Nanak: Hakikatı halde imanın hakiki kitabı fikre İtmi’nan veren kitap ancak Kur’an’dır.İngiliz Halk Ansiklopedisinde: Kur’an emirleri o kadar makul ve mantıkidir ki insanlar bunları dikkatle müteala edecek olurlarsa onların temiz ve afif bir hayatı sağlayacağını anlarlar.Atom Bilgini Steinhorst: Teslis inancı abestir. Kur’an muhtelif dinler arasındaki ayrılıkları bertaraf eder. Jon Davenport: Kur’an’ı Kerim’e ancak temiz olanlar el sürebilirler. Fransız Tıp Fakültesi Cerrahi Bölüm Başkanı Maurice Bucaille: Kur’an’ın çok bariz olan bilimsel tarafları beni derinden hayrete düşürdü. SÜRE VE AYETLERİN BİLGİSİ Müsebbiahat Suresi. Onun içinde bir ayet varki o ayet bin ayetten daha hayırlıdır. Bakara 217: Abdullah b. Cahş’ın olayı olan Batnı Nahle olayını aydınlattı. Enfal 41. Ğanimet ayeti olup ilk defa Beni Kaynuka Yahudileri’ne uygulanmıştır. Nisa 3:4 kadınla evlenebilme ile ilgili olup Allah Rasülünün vefatından 2 yıl önce nazil oldu. Duhan 161: Batşe-i Kübra kavramı ile Bedir savaşı kastedilir. Mümtehine 1: Hatıp b.Ebi Belta’nın gizli bir mektup göndermesi üzerine indi. Tahrim 4: Aişe ile Hafsa’nın uyarılması. Hucurat 6: Velid b. Ukbe’yi Peygamberimiz Beni Müstaliklere gönderiyor Bu sahabe korkusundan dönüp Allah Rasulüne farklı bir şey söyleyince hakkında ayet indi. Hucurat 17: Beni Esed kabilesi kendileriyle savaşılmadan müslüman oldukları için başa kalktılar ve ayet indi. Zuhruf 31: Mekkeli müşriklerin bu Kur’an şu iki lidere inmeli değilmiydi dedikleri iki kişiden biri Mekke’nin reisi Velid bin Muğire, diğeri de Taif’in lideri Urve b,Mes’ud’ur. Simaca İsa (a.s)’a benziyordu. Urve bin Mes’ud Rasulullahın Yasin 178 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI sahibi dediği kişidir. Yasin Sahibi, Habib Bin Müreyy; Kendisi Antakya halkından olup halkını İslam’a davet ederken şehit oldu. Müsebbihat Sureleri: İsra, Hadid, Haşr, Cuma, Teğabün ve A’la süreleri. Meğafir Meselesi: Hz.Hafsa’nın Allah Rasulune bal şerbeti ikram etmesi üzerine Aişe ile Sevde annemiz Peygamberimiz’e senden meğafir kokusu geliyor diye çıkışmaları. Bir rivayete göre Zeynep Binti Cahş ikram ediyor. Urfut Ağacı: Kendisinden sakız gibi kokulu bir sıvı çıkar arı ondan alınca kokusu bala siner. Ahzap 28-29: Allah Rasulünün Hz.Aişe’ye anne-babasına danış sonra cevap ver demesi. Hucurat 1-2:Hz.Ömer ve Hz.Ebubekir Peygamberimizin huzurunda tartışması üzerine indi. Bunun üzerine Hz.Ömer sesini öyle kısardı ki neredeyse sesini Peygamberimiz duyamaz olurdu. Ümmü’l-Kur’an: Fatiha suresi Kalbul-Kur’an: Yasin Suresi Garanik Meselesi: Allah Rasulunü Mekke’de Kâbe’de Necm suresini okudu haliyle müşriklerin adı geçti. Secde ayetinden dolayı secde etmesi üzerine müşrikler Muhammed bizim putumuzu andı ve secde etti diye yaygara çıkardılar. Bedir’den Önceki Gazveler: Ebva, Buvat, Bedru’l ula ve zü’l-Uşeyre’dir. Tebük Yolunda Mücahitlerin Maneviyatını Sarsan Münafıklar 1-Vedia b.Sabit 2-Muhaşşin b. Humeyr 3-Cülas b. Süveyd 4-Sa’lebe b. Hatıp Vedia b. Sabit: Biz ancak lafa dalmıştık dedi. Yemen: Hz.Peygamberin Tebük seferinde eliyle işaret etti “iman şu taraftadır” Doğu: Hz.Peygamberin Tebük seferinde sertlik kabalık da şu taraftadır” Rabia ve Mudarlar: Hz.Peygamberin Tebük seferinde yaygaracılar da şu taraftadır. Abdullah bin Zülbicadeyn Tebük’te vefat etti. Abdullah b. Mes’ud keşke o kabrin sahibi ben olsaydım diye söylendi. Çünkü Rasulullah gece yarısı onu kabre indirdi ve ona dua etti. Mendili daha güzel: Halid b Velid’in Dumetu’l-Cendel Hükümdarı Ukeydir’i esir alıp esir alıp Peygamberimize getirdi. Sahabilerin Ukeydirin elbisesinin gizelliği karşısında hayranlıklarını ifade edince Hz.Peygamber Ukeydirin güzel elbisesine karşılık”Vallahi Sa’d b.Muaz’ın cennetteki mendilleri bundan daha güzeldir”dedi. Tevbenin kabulu: Tebük seferinden geri kalan müslümanların tevbesi kabul oldu. Bu sahabiler Kab b.Malik, Tevbe39:Eğer emrolunduğunuz elbirlik çıkmazsanız Allah sizi pek acıklı bir azaba uğratır. Yerinize sizden başka itiatli bir kavmi getirir. Siz ona hiçbir şeyle zarar veremezsiniz. Allah Rasulü: Abdal Şam’da olurlar ve Kırk kişidirler. Onlardan birisi öldüğü zaman Allah onun diliyle kullarının duasını kabul eder Kabra veya Habrun: Kudüs karyelerinden olup Halilurrahman diye isimlenir. Hz.Sara’nın kabri Hz.İbrahim’in Kabri, Yakup, İshak ve zevceleri de buradadır. 179 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI İlya: Yakup(a.s)’ın zevcesi Efendimizin Duaları Ey Allahım sen beni kötülükten, cüzzam ve felç hastalığından selamette kıl de. Ey Kabisa ey Allah’ım ben senin yanındakilerden isterim üzerime fadl ve keremini rahmetini yay, bereketini üzerime indir” de buyurdu,Peygamberimiz Arafat’ta dua edince Allah birbirlerine zulmedenler hariç ümmetimi affetti.Arafat’ta boynu kırılarak ölen kimseye Allah Rasulü “onu yıkayın, kefenleyin ama koku sürmeyin. Çünkü o kıyamet günü telbiye getirerek dirilecektir.”dedi. Amir ile Erbed’in Başına Gelenler Amir ile Erbed Peygamberimizi öldürmek niyeti ile yola çıkıyorlar. Henüz yolda iken Amir deve taununa yakalanıp ölüyor. Erbedi‘de yıldırım çarpıyor. Savaşlarda Galip Gelme Sebepleri: Necran Halkının ahlaki özellikleri: Biz fazla konuşmaz ve savurganlık etmez, yardımı kesmez, savaş ve güçlük zamanlarında güçlüklere katlanırız. Daima toplu bulunur dağılmayız. Hiç kimseye zulüm ve haksızlığa ilk başlayan olmayız. Peygamberimiz “doğru söylediniz” diyerek onları tasdik etti. Baş Münafık Abdullah b.Ubey’in Defnedilişi Hz.Ömer Peygamberimizin gömleğini Abdullah b. Ubey’e verişine ve Kabre kadar gidip üzerinde duruşuna ve onun üzerine cenaze namazı kılışına karşı çıkıyor. Peygamberimiz bunun sebebini ben umdum ki onun Kavminden bin kişi Müslüman olsun”Gerçektende öyle oldu. Ka’bu’l-Ahbar: Yahudi hahamlarındandır sonradan Müslüman olup Hz.Ömer’in hilafetine kadar Yemen’de oturmuştur. Kinde Temsilcileri:”Ya Rasulullah tereyağının içine gizlediğiniz nedir.”Rasulullah “Bu kâhin işidir, kâhin de kâhinlikte ateştedir. Yerden bir avuç çakıl taşı alıp “Bunlar benim Allah Rasulü olduğumu söylesin mi”demiş ve taşlar tesbih etmeye başlamıştır. Ummetin Emini: Peygamberimiz Ebu Ubeyde’ye hitaben”Her ümmetin bir emini vardır. İslam Ümmetinin emini güvenilir kişisi de Ebu Ebeyde’dir.”demiştir. Cihadın Makbulu: Zalim bir amir karşısında hak sözünü söylemektir. Buyurdu. Sa’d B.Ebi Vakkas: Veda haccında hastalanmış ve malının tümünü tasadduk etmek istiyor Allah Rasulü malın 1/3 üne izin veriyor. Peygamberimizin Bıraktığı Miras: Ak bir Katır ve bir silah Feyruz ed-Deylemi: Yalancı Peygamber Esved el-Ensi’yi öldüren mübarek, salih bir kimse. Safer Ayının Son İki Günü Hicri 10 Miladi 632: Peygamberimiz baş ağrısı ve humma ile ateş ağrısı hissetti Ayyaş b Ebi Rebia: Hz.Peygamber Usame’yi komutan seçince ilk muhacirlerin başına şu genç kumandan tayin ediliyor ha”dedi. ”İnsanların en ağır ibtilaya uğrayanları peygamberlerdir. Sonra derecelerine göre Salihler Hastalığa tutulan hiçbir Müslüman yoktur ki Allah onun kusur ve günahlarını ağacın yapraklarının döküldüğü gibi dökmesin”buyurdu. 180 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Niza: Efendimizin son anlarında yanında bulunan bazı sahabeler cedelleşince, Hz.Peygamber benim yanımda niza olmaz benim şu an içinde olduğum hal sizin bana yaptıklarınızdan hayırlıdır. Kabirleri Mescid Edinmek:”Allah’ın laneti Yahudilerle Hıristiyanlara olsun ki onlar peygamberlerinin kabirlerini mescid edindiler. Kader İle İlgili:”Geç olacak şeyleri acele isteminiz bir şey sağlamaz. Çünkü yüce Allah kimsenin acele etmesiyle acele etmez. Günah İle İlgili Hadis:”Ey insanlar nimetlerin değiştirilmesine sebeb olur.” En Son Namaz: Peygamberimizin kıldırdığı en son namaz akşam namazı, Mürselet suresini okudu. Namaza çıkamayınca Hz.Ebu Bekir’i namazı kıldırmakla görevlendirdi. EFENDİMİZİN VEFATI VE TEÇHİZİ Son Nasihat:’’ Kadınlarınız, Köleleriniz hakkında Allah’tan korkun ve namaza devam edin’’Hz.Peygamber elbisesi çıkarılmadan yıkanmıştır. Hz.Peygamberi yıkayanlar ihtilafa düştükleri zaman onları uyuklama sarıyor. Ruh Teslimi İçin İzin: Azrail (a.s);Kimseden izin almadığı halde Allah Rasulü için izin istedi, Hızır(A.S)’ın Taziyesi: Hızır (a.s),Hz.Peygamber vefat ettiği zaman geldi ve istirca okudu. Ya Ali beni sen yıka. Benim edep yerimi kimse görmesin aksi halde onun gözünün nuru söner. Şükran (Salih) Hz.Peygamberin azatlı kölesi olup yıkama işinde Hz.Ali’ye yardım ediyor. Peygamberimiz Salı günü yıkandı, kefenlendi, namazı kılındı ve defnedildi. Son Ezan: Hz.Bilal-i Habeş-i Salı günü öğle vakti sonkez ezan okumuştur. ”Bir Peygamberin ruhu, gömüleceği yerde alınır.” Hz.Aişe rüyasında gökten üç ayın evine indiğini görmüş. Hz.Ebubekir rüyayı şöyle yorumlamıştır.”Yeryüzünün en hayırlı 3 kişisi senin evine defnedilecektir.Hz.Peygamber’in Kabri Ebu Talha’nın tercihiyle lahd tarzında yatağının altına kazıldı.Hz.Peygamber çarşamba gecesi gece yarısı defnedildi. Bilal-i Habeş-i kabrin üstüne su serpti. YÖNETİM Allah Rasulü vefat ettiği zaman henüz cenazesi yıkanmadan ve defnedilmeden Medine’de Evsliler; Useyd b.Hudayr’ı Hazrecliler Sa’d Ubade’yi, Hz.Ömer ise Ubeyde b.Cerrah’ı halife yapmak istediler. Hz.Ebubekir: Emirler Kureyştendir çünkü Allah ayette ilk önce muhacirleri sonra ensarı anmıştır. Hz.Ebu Bekir’e göre akıllı, sakınan akılsız da günaha dalan haktan yan çizendir.Süheyl b.Amr: İrtidat etmek isteyen Mekke halkının kalbini tekrar İslam’a bağlıyor. Hıraş b.Umeyye: Hudeybiye’de Peygamberimizi traş etti Serir: Esad b.Zürare Hz.Peygambere üzerinde uyması için bir Serir hediye etti. 181 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI HADİSİ ŞERİFLER Zekâtı ödeyen Allah’ın himayesinde olur. Ödemeyen Allah’ın düşmanı olur. Sünnetlerin hayırlısı Muhammed’in sünnetidir. Zevaid Sünnetin Bağlayıcılığı: Peygamberimiz”beni Rabbim güzel terbiye edip yetiştirdi”hadisine kıyasla bu tarz sünnetlerin de örnek alınması gerekir. ‘’Başınıza Habeşli bir köle de geçse, ona itaat etmenizi tavsiye ederim” ”İyi bilinizki bana kitap ve onunla birlikte bir o kadar daha verildi’’. İyi bilinizki Rasulullah’ın haram kıldığı şey Allah’ın haram kıldığı şey gibidir.” ”Ümmetimin bozulduğu zamanda sünnetime sarılan kimse için şehit ecri vardır.” ”Sizin üzerinize öyle bir zaman gelecektir ki o zamanda helal olan üç dirhemden veya kendisiyle görüşülüp konuşulacak bir kardeşten veya amel edilecek bir sünnetten ‘’İslamın hududu Vera, Tevazu, Sabır ve Şükür dür.’’ Taatin aslı vera, Veranın aslı takva, Takvanın aslı nefis muhasebesidir. Nefis kurtuluşa, şükür de Cennete nail olmaya sebeptir’’,‘’İnsanlara teşekkür etmeyen, Allah’a şükretmesini,‘’Kunutu (Kıyamı) uzun süren namaz üstündür’’Kıyamet günü ilk hesap namazdan olacaktır.’’ ‘’Ramazan orucundan sonra en efdal oruç aşura orucudur’’. ‘’Muharrem ayı Allah’ın ayıdır’’‘’Hiçbir kişi yoktur ki cennetteki durağını görmedikçe ruhu alınmaz’’. Yaya Yürüyüş: Peygamberimiz Muaz b.Cebel’i Yemen’e uğurlarken Muaz deve Üstünde, Allah Rasulü yaya yürüyor.” Ona Ey Muaz Allah yolunda attığım şu adımlar için sevap umuyorum. Ey Muaz mazlumun duasından sakın Çünkü mazlumun duası ile Yüce Allah arasında perde yoktur, buyurdu.”Ey Muaz Allah’tan kork, her günahtan sonra haseneyi (sevap) yetiştir ki onu yok etsin. Cennetin Anahtarı La ilahe illallahtır. Ey Muaz feryad ile ağlamak şeytandandır. Kendileri nerede olurlarsa olsunlar halkın bana en yakın olanı Muttekilerdir.’’ ‘’Dinde taşkınlıktan sakınınız. Sizden öncekileri helak eden ancak dindeki taşkınlıkları idi’’, ‘’Cuma günü bana salatu selamı artırınız’’ Rebia b.Ka’bu’l-Eslemi: Peygamberimizin kapısında oturur bir buyruğu var mı diye beklerdi. Rasulullah’ın Sübhanallah, Sübhanallah, Sübhanallah i ve Bihamdihi tesbihini duyardı.‘’İkindi namazından sonra güneş batıncaya kadar Allah’ı zikreden cemaatle birlikte oturmam, bana İsmail Aleyhisselam torunlarından her biri için onikibin dirhem verlecek dört köleyi azad etmemden daha sevimlidir.’’,”Allah’ın nimete bürüdüğü kimse hamd etsin””Günahı çoğalan kimse istiğrafı çoğaltsın” ”Rızkı geciken kimse de “La havle vele Kuvvete ille billah’ı çoğaltsın” ”Cennete ilk davet edilenler, darlıkta ve bollukta hamd edenlerdir.” ”Rabbin kuluna en yakın zaman gece yarısından sonraki zamandır.” ‘’Allah Peygamberinin etlerini çürütmeyi yere haram kılmıştır.’’ ‘’Hz.Peygamber aniden vakıf hurmalıklarına gidince Abdurrahman b.Avf’da peşinden gidiyor. ‘’Peygamberimiz secdeyi uzatınca vefat etti zannettim. Peygamberimiz Cebrail (a,s) bana gelip”Aziz ve Celil olan Allah sana salât getirene bende salat getiririm, Sana selam verene ben de selam veririm buyuruyor”dedi.’’İlk Haşrolan benim. Benim için vesile duası okuyun. Cennetin kapılarını ilk ben çalacağım. Ümmetimin fakirleri yanımda oldukları halde cennete gireceğim. 182 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI ”Sizin bana en sevgiliniz, kıyamet günü yeri bana en yakın olanınız ahlakı en güzel olanınızdır.””Müminlerin imanca en olgunları ahlakı en güzel olanınızdır.” ”Kıyamet günü Mizanda güzel ahlaktan daha ağır basan bir şey yoktur.” ”İnsanlarrın İslamiyet bakımından en güzelleri ahlakça en güzel olanlardı”buyurmuşlardır.”Hangi amel üstündür sorusuna “güzel ahlak”ikinci kez sorulduğunda “güzel ahlak”üçüncü kez sorulduğunda yine”güzel ahlak”dördüncü kez sorulduğunda ise “anlamıyormusun güzel ahlak o da gücün yeterse hiç kızmamandır”buyurdu.‘’Ya rasulallah insanlara verilen en hayırlı şey nedir”güzel ahlaktır”buyurmuşlardır. ‘’Peygamberimiz Münafıkların lideri Abdullah b.Ubey b.Selül’ün cenazesini kıldırıp gömleğini de ona giydirerek 1000 kişinin Müslüman olmasına vesile olmuştur.”Allah’a yemin ederim ki şu ağızdan doğrudan başkası çıkmaz.”,”Şüphe yok ki Allah ahlaki faziletleri evliyasına tahsis etmiştir. Kendinizi yoklayınız eğer onları kendinizde bulursanız Allah’a hamd ediniz, bulamazsanız talep ediniz.”Onlar nelerdir diye sorulunca Peygamberimiz”Yakin, kanaat, sabır, şükür, akıl, mürüvvet ilim, şehavet ve şecaattır’’buyurmuşlardır. ‘’Peygamberimiz kral peygamber yerine kul peygamber olmayı tercih etmiştir’’ ‘’Hz.Peygamber kabrinden ilk çıkan ve ilk şefaatçidir.”Evet beni de amelim kurtaramaz”‘’Allah beni Rasul edinmeden önce kul edinmiştir’’Nasranîlerin İsa (a.s)’ı Allah’ın oğlu diyerek haksız övdükleri gibi siz de beni övmekte aşırı gitmeyiniz. Şüphe yokki ben ancak bir kulum. ‘’Seferde koyun kesilince”ben de odun toplayayım, ben size karşı imtiyazlı değilim” Cebrail (a.s):”Ya Muhammed sen krallar gibi yiyorsun”deyince hemen yere oturuvermiştir.Bundan sonra ne ayakta ne de bir yere yaslanarak yemiştir. Peygamberimizin sırtına Hasırın izi çıkınca “Dünya benim neyime benim ile dünya arasında ki bağ bir yolcunun ağacın altında beklediği gibidir”buyurmuştur. Hayâ iki çeşittir. Fıtri Hayâ: İnsanın avret yerlerini örtüp utanması İmani Hayâ: Masiyet ve günah olan kötü işlerden müminin sakınması. ‘’Her din için bir ahlak vardır. İslam ahlakı da hayâdan ibarettir. İman 60 küsur şubedir.Hayâ imandandır, Hayâ ancak hayır getirir. Hayâ imandandır iman ise cennettedir. Yüzsüzlük cefadandır. Hayâ süsler, Hayâsızlık lekeler. İlk Peygamberin sözlerinden insanların idrak ve tevarüs ettiği şey utanmayınca istediğini yap sözüdür. Hayâ ile İman daima bir arada bulunurlar biri kalkınca diğeri de kalkar. Allah’tan hakkıyla hayâ etmek başı ve başın taşıdığı uzuvları, karnı ve karnın içine doldurduğu uzuvları haramdan korumak ölümü ve toprak altında çürümeyi hatırda tutmaktır. Şüphesiz Allah bir kulu helak etmek istediği zaman ondan hayâ yı alır. Hayâ olmayınca menfur olunur. Menfur olunca emniyet kaldırılır. Emniyet kaldırılınca o ancak hain olur. Hain olursa rahmet kaldırılır. Rahmet alınınca o ancak lanete uğrar. Lanete uğrayınca da İslamiyetle bağlantısı koparılır. Peygamberimiz bakireden daha utangaçtır. 183 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Cömertlik ve İlgili Kavramlar Cüd, kerem ve seha kelimeleri genellikle cömertlik manasına gelir. Kerem: Yararlı şeyleri gönülden gelerek harcayan kimseye denir. Cömertliğin Dereceleri: 1-Seha 2-Cüd 3-İsar Malından bir kısmını verip bir kısmını bırakan kişi şehavet sahibidir. Malından çok kısmını dağıtan ve kendisi için birazını bırakan kişi cüd sahibidir. Malından geçinecek kadarını alıkoyup üst tarafını dağıtan kişi de İsar sahibidir. Seha: Fıtrı bir haslettir. Sehanın zıttı şuh tur. Şuhh: Buhlün (Cimriliğin) hırsla birlikte adet haline gelmiş halidir. Buhl: Tutup biriktirmek layık olmayan şeyi tutmaktır. Cud: Layık olan şeyi layık olana vermektir. Meleke halinde bulunmayan kolayca yapılamayan harcamaya cömertlik denmez. Afv: Öç almaya muktedir iken bundan vaz geçmektir. Mürüvvet: Başkalarına bol bol iyilikte ve insaniyette bulunmayı adet ve huy edinmektir. Semahat: Vermekle mükellef olmadığı şeyleri vermektir. Musavat: Dost ve arkadaşlara lutfetmek Hz.Ali “Peygamber Efendimiz İnsanların en cömerti idi” demiştir. Hz.Aişe”Peygamberimiz hayırda esen rüzgârdan daha cömertti”demiştir. Abdullah b.Ömer: Rasulullah’tan daha cömertini görmedim”demiştir. Abdullah b.Abbas:”Rasulullah insanların en cömertidir”demiştir ”Ben ancak bölüştürücüğüm veren ise Allah’tır. Bize mirascı olunmaz’’ Eba Zer:”Peygamberimiz şu dağ Uhud dağı onun benim için altına çevrilmesi beni asla sevindirmez. Onu bir kırat bile bırakmadan dağıtırdım”demiştir. ‘’Çok mal sahibi vardır. Bunlar kıyamet günü sevabı az olandır.” Şecaat: Savaş ve şiddet zamanında cesaret ve yüreklilik göstermek demektir. Abdullah b.Ömer:”Rasulullah’tan daha sehavetli, Necdetli, şecaatli bir kimse görmedim” Uyku Duası: Hz.Peygamber döşeğine yatıp uyumak istediği zaman “Allah’ım, kendimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim, işimi sana ısmarladım, sırtımı sana dayadım, ben senin azabından korkar, Rahmetini umarım, Senin Rahmetinden başka sığınacak yoktur. Senin azabından başka korunulacak yoktur, ancak senin rahmetine sığınır ve ancak senin rahmetinle korunulur. Ben senin indirmiş olduğun Kitabına ve göndermiş olduğun Peygamberine Herkesten önce inanmışımdır. Ey Rabbim; yanımı senin isminle yere koydum eğer ruhumu tutar, alıkoyarsan, ona rahmetinle muamele et. Eğer onu salarsan salih kullarını koruduğun gibi onu da koru. Allah’ım; ben senin isminle ölür, senin isminle dirilirim. Bize yediren, içiren, her ihtiyacımızı karşılayıp gideren bizi barındıran sığındıran Allah’a Hamd olsun. Allahım kullarını huzurunda topladığın günde azabından beni koru”, ‘’Göklerin ve yerin Rabbi, her şeyin Rabbi olan, tohumu ve çekirdeği çatlatıp çimlendiren, Tevrat’ı, İncil’i ve Kur’an-ı indiren Allah’ım; Ben her kötülük sahibinin kötülüğünden sana sığınırım. Çünkü onu perçeminden tutan sensin. Allah’ım evvel Sensin, Senden önce olan hiçbir şey yoktur. 184 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Uyku Sonrası Dua: Peygamberimiz uykudan uyanıp kalktığında;”hamd olsun o Allah’a ki bizi öldükten sonra diriltti. Kıyamet günü dönüşümüz de ona olacaktır. Başka hiçbir ilah yok, ancak Sen varsın Seni tesbih ve tenzih ederim. Allah’ım günahlarımı yarlığamanı ve Rahmetini dilerim. Allah’ım ilmimi arttır. Bana doğru yolu gösterdikten sonra kalbimi kaydırma. Yüce katından bana bir Rahmet ihsan buyur. Çünkü bağışı en çok olan sensin sen! Diyerek dua etti.‘’Peygamberimiz Yüzükoyun yatış hakkında. İşte bu Allah’ın hiç sevmediği bir yatıştır”. ‘’Peygamberimiz hiçbir zaman ayaklarını meclisinde bulunanların önüne doğru uzattığı görülmemiştir’’,‘’Peygamberimiz toprak üzerinde oturur yemeğini de yerde yerdi. Yemeği 3 parmağıyla yerdi,”Sizden biriniz bir şey içerken kabın içine solumasın”Peygamberimiz su içerken iki-üç kere nefes alırdı’’,”Kim elindeki et, yağ kokusunu, bulaşığını yıkamadan uyur da kendisinin başına bir şey gelecek olursa kendisinden başkasını suçlamasın”.”Sizden biriniz yemek yiyeceğiniz zaman çanağın üst veya orta tarafından yemesin. Alt tarafından yesin. Çünkü bereket onun üst tarafındadır.‘’Peygamberimiz yemekten önce yemek duası ederdi. Yemek yerken besmele çekilmesi unutulunca yemeğin ortasında besmele çekilir. ‘’Sizden biriniz ayakkabı giyerken sağdan başlasın’’, kendisi de içtiği sütün fazlasını solunda Ebu Bekir olduğu halde sağındaki bedeviye vermiştir. Peygamberimizin Torunlarının isimleri: Hasan, Hüseyin, Umame (Hz.Zeyneb in kızı)kızlar ile ilgili ”Ben birisini üstün tutacak olsaydım kızları üstün tutardım” Dua: Âlemlere Rahmet olarak cehaleti ilme, karanlığı aydınlığa, zulmü adalete çeviren güzel ahlakı göstermek için gönderilen başımızın tacı gönüllerimizin ilacı”Sen olmasaydın Âlemleri yaratmazdım”diye buyurduğun Peygamberlerin Sultanı Hz.Muhammed Mustafa (s.a.v) Efendimize onun aile ve ashabının cümlesine selam ve dua eylerim.Peygamberimiz Hz.Hamza’ nın perişan halde naşını görünce “Yakınlarının üzülmeyeceğini bilseydim seni bu halde bırakırdım ve Allah seni Kıyamet günü yırtıcı hayvanların midelerinden toplayarak seni huzura getirsin”isterdim. Münadi: Kur’an’da çağıran davet eden anlamındadır. Allah Teâla:”Ey Bedir ehli bundan böyle ne işlerseniz işleyin, ben sizleri bağışlayacağım”buyurdu. Hz.İbrahim’in Vefatı Hicretin 8. Yılında doğan Hz.İbrahim Hicretin 10 yılında 10 Rebiül evvel ayı Salı günü 16 aylık iken vefat etti. Hz.Peygamber İbrahim can verirken kucağına aldı ve ağladı. Peygamberimizin gözlerinden yaş dökülmeye başladı. Abdurrahman b.Avf “Sen de mi ağlıyorsun ya Rasulallah, Ağlamayı halka sen men etmemiş miydin”deyince Peygamberimiz Ben ancak kendisinde bulunmayan hasletleri sayıp dökerek ölü üzerine bağıra çağıra ağlamaktan men ettim. Ben sizi günah ve hamakat olan iki bağırıştan nimete kavuştuğu sıradaki eğlence, oyun bağırışı ile yüz göz tırmalamak, Üst baş yırtmaktan ve şeytan şamatasından men ettim. Acımayana acınmaz. Göz ağlar kalp üzülür.Biz yüce Rabbimizin razı olacağı sözden başkasını söylemeyiz Vallahi ey İbrahim Biz senin fırakınla çok üzgünüz, İbrahim benim oğlumdur o meme emerken ölen bir süt kuzusudur” 185 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Hz.Peygamberin Hz.İbrahimin Kabrini eliyle düzeltmesi: Sizden biriniz bir iş yaptığınız zaman onu içine sinecek biçimde yapsın, öyle yapmak musibete uğrayanın içini rahatlatır. Efendimizin Kabrin Üstüne Su Serpmesi: Peygamberimiz Hz.İbrahim’i defnettiği zaman üzerine bir kırba su serpti. Kerpiç: Peygamberimiz kabrin yan tarafında bir açıklık görünce kendi eliyle oraya kerpiç koydu. Gerçi bunun ölüye ne bir faydası olur ne de zararı fakat bu iş dirinin gözünü aydınlatır. 186 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI HOŞGÖR YETERLİLİK (SOCEDEB) YARDIMCI KAYNAK MUHTASAR DİNİ BİLGİLER SORU CEVAPLARI VE KAVRAMLARI (İmamlık, Müezzinlik ve Kur’an Kursu öğreticiliği adayları için) Mesut ÖCALAN GAZİANTEP 2013 187 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI S-1 Dinin tanımını yapınız? Din akıl sahibi insanları kendi istek ve arzularıyla dünya ve ahirette iyiliğe ve doğruluğa götüren ilahi kanunlar bütünüdür. S-2 Dinler kaça ayrılır? Dinler üçe ayrılır: 1- İlahi dinler(Hak dinler), 2- İlahi olmayan dinler(Batıl dinler), 3- Muharref dinler(Aslı bozulmuş dinler). S-3 Dinlerin kısımlarını örnek vererek açıklayınız? İlahi Dinler: Vahiy kaynaklı dinler. Örneğin: İslamiyet, Hıristiyanlık, Yahudilik İlahi Olmayan Dinler: Vahye dayanmayan insanların fikirleri etrafında oluşan dinler. Örneğin: Budizm, Hinduizm, Jainizm vs. Muharref Dinler: Vahiy kaynaklı bir din olduğu halde zamanla tahrif olan, aslı bozulan dinler. Örneğin: Günümüzdeki Hıristiyanlık ve Yahudilik. Sihizim: Semavi bir dinle semavi olmayan bir dinin karışımından ortaya çıkmış dinler. Örneğin: Hindistan’da görülen Sih dini. S-4 Monoteizm, politeizm, ateizm kavramlarını açıklayınız? Monoteizm: Tek tanrıcılık (Tevhid) Politeizm: Çok tanrıcılık; (Şirk) Ateizm: Tanrı inancını yok sayma. S-5 İman, tevhid, şirk, küfür kavramlarını açıklayınız? İman: Bir şeyi gönül huzuru ile benimsemek, Tevhid: Bir tek yüce ve aşkın bir varlığa inanmak. Şirk: Birden çok tanrının varlığına inanmak. Küfür: Örtmek, inkâr etmek, yok saymak. S-6 Sahih bir imanda bulunması gereken şartlar nelerdir? 1 - İmanın ümitsizlikten uzak olması, 2 - İman esaslarının tümünü hoşgörmek, 3 - İmanı zayi edecek davranışlardan uzaklaşmak. S-7 Kelime-i tevhid ve Kelime-i şehadetin anlamı nedir? Kelime-i tevhid: Allah’tan başka ilah yoktur. Hz. Muhammed (s.a.v) Allah’ın elçisidir. Kelime-i şehadet: Şahitlik ederim ki, Allah’tan başka ilah yoktur, yine şahitlik ederim ki 1 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Hz. Muhammed (s.a.v) Allah’ın kulu ve elçisidir. S-8 İman esasları nelerdir? 1-Allah’ın varlığına ve birliğine inanmak. 2-Meleklere inanmak, 3-Kitaplara inanmak, 4-Peygamberlere inanmak. 5-Ahiret gününe inanmak, 6-Kaza ve kadere inanmak. S-9 İslam’ın şartları nelerdir? 1-Kelime-i şehadet getirmek, 2-Namaz kılmak, 3-Zekat vermek, 4-Oruc tutmak, 5-Hacca gitmek. S-10 Tahkiki, tafsili, icmali ve taklidi iman kavramlarını açıklayınız? Tahkiki iman: Araştırmaya, anlamaya dayalı iman. Tafsili iman: İman esaslarına ayrı ayrı inanmak. İcmali iman: İman esaslarının tümüne birden inanmak Taklidi iman : Çevrenin telkiniyle oluşan iman. S-11 İnanç yönünden insanlar kaça ayrılır, açıklayarak belirtiniz? Mü’min, münafık, kâfir ve müşrik olmak üzere 4’e ayrılır Mü’min: Allah’a Peygamberimiz’e ve Peygamberimiz’in Allah’tan getirdiklerine yürekten inanan kimse. Münafık: Kalbi ile Allah’a, Peygambere inanmadığı halde, dili ile inandığını söyleyen kimse. Kafir: Allah’a, Peygamberimiz’e ve İslam dininin temel esaslarına inanmayan kimse. Müşrik: Allah’ın varlığını kabul etmekle beraber başka tanrıların varlığını da kabul eden kimse. S-12 Allah’ın zati sıfatlarını açıklayınız? 1-Vücud: Yüce Allah’ın var olması, 2-Kıdem: Allah’ın varlığının başlangıcının olmaması. 3-Bekâ: Allah’u Teâlâ’nın varlığının sonu olmaması. 4-Vahdaniyet: Allah’ın zatında ve fiillerinde bir olması 5-Muhallefetün- lil-havadis: Allah’ın sonradan yaratılanlara benzememesi. 2 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 6-Kıyam bi-Nefsihi: Allah’ın var olmak ve varlığını sürdürebilmek için hiçbir şeye ihtiyaç duymaması, varlığının bizzat kendisinden olması. S-13 Allah’ın rahmetini ifade eden güzel isimlerine birkaç örnek veriniz? Rahman: Bütün aleme acıyan. Rahim: Mü’minlere karşılık veren. Mecid: Yüce, şerefli, lütuf ve keremi bol olan Latif: Yaratılmışların ihtiyaçlarını karşılayan. Şekur: Az bir iyiliğe karşılık, çok mükafat veren. Bâsit: Allah’ın lütuf ve rahmetini kullarına yayması. Vâsi: Bağışlaması bol ve rahmeti çok olan. Muhsî: Her şeyi bütün ayrıntılarıyla bilmesi. Zül-Celali ve’l-İkram: İkram ve İhsan sahibi hürmet ve saygıya yegâne layık ve tüm büyüklüklere sahip. Mutekebbir: Büyük, azamet sahibi olan. Câmi: Derleyen, toplayan Kahhar: Her şeye ğalip olan. Aliyy: Yüksek ve yüce olan. Basîr: Her şeyi her yönüyle gören, Bârî: Her mahlukatı özenle yaratan. Celil: Büyüklüğü yüce olan. Habîr: Her şeyden haberdar olan. Kavî: Sınırsız kudret sahibi olan. Kayyüm: Her şeyi kudret ve iradesiyle sürdüren. Kebir: Büyük olan. Metin: Kuvvetli, hiçbir işin ona zor gelmemesi. Muhyi: Dirilten hayat veren. Muktedir: Gücü her şeye yeten. Şehid: Her şeyi hakkıyla gören. Kerim: Çok cömert. Mukit: Rızıkları yaratan. S-14 Allah’ın sevgi ve merhametini ifade eden güzel isimlerine birkaç tane örnek veriniz? 3 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Afuvv: Affeden. Ğaffar: Bağışlayan. Rezzak: Rızık veren, Birr: İyilikte bulunan. Hâdî: Hidayet eden Tevvâb: Tevbeleri kabul eden. S-15 Allah’ın subuti sıfatlarını açıklayınız? 1-Hayat: Allah’ın canlı ve diri olması. 2-İlim: Allah’ın olmuş, olacak her şeyi bilmesi. 3-İrade: Allah’ın her istediğini dilemesi. 4-Semi: Allah’ın her şeyi işitebilmesi. 5-Basar: Allah’ın her şeyi görebilmesi. 6-Kelam: Allah’ın konuşması. 7-Tekvin: Allah’ın her şeyi yaratması. 8-Kudret: Allah’ın her şeye gücü yetmesi. S-16 Melek ve mahiyeti hakkında bilgi veriniz? Melek: Elçi haberci, kuvvet gibi anlamlara gelir. Melekler nurdan yaratılmışlardır. Melekler, yemez, içmez, uyumaz ve cinsiyetleri yoktur. S-17 Dört büyük melek ve görevleri hakkında bilgi veriniz? Cebrail: Vahiy meleği. Mikail: Yeryüzünün işleyişiyle görevli melek. Azrail: Ölüm meleği. İsrafil: Sur’a üflemekle görevli melek. S-18 Hafaza melekleri, Kiramen Katibin ve Münker-Nekir melekleri hakkında bilgi veriniz? Hafaza Melekleri: İnsanları korumakla görevli, iyiliğe yönlendirir, kötülüklerden sakındırırlar. Kiramen Katibin: Yazıcı meleklerdir. İnsanların davranışlarını gözler, iyilikleri ve günahları yazarlar. Münker ve Nekir: Sorgu melekleri, insanların kabirde sorgulamalarını yapmakla görevlidir. Hamele-i Arş: Arşı taşıyan melekler. Mukarrebun ve İlliyyun: Allah’a çok yakın, şerefli bir mevkide bulunan melekler. S-19 Batıl inançlar hakkında bilgi veriniz? Falcılık: Geleceği öğrenmek, şans ve kısmeti anlamak amacıyla yapılmaktadır. 4 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Peygamberler dahi geleceğe dair bilgiler veremezlerken falcıların gelecekten haber vermesi düşünülemez. Fal yapmak ve yaptırmak büyük günahtır. Ruh çağırma: İslam’da ruh çağırma, ruhlarla irtibatlı olma yoktur., Büyü-Sihir: Dinimiz büyü-sihir gibi batıl şeyleri yapmayı, yaptırmayı kesinlikle yasaklamıştır. S-20 Kur’an’ın muhtelif isimleri nelerdir? Kitap, Furkan, Hüda, Tenzil, Kelamullah, Beyan, Şifa ve Mubin’dir S-21 Cin ve şeytan hakkında bilgi veriniz? Cin: Cin kavramı Kur’an’da yer almakta ve cin adında bir sure bulunmaktadır. Cinler, dumansız ateşten yaratılmışlardır. Cinlere de peygamberler gönderilmiş olup müslüman veya kâfir olanları vardır, Şeytan: Varlığı Kur’an’da haber verilen, insanları doğru yoldan saptıran, görünmeyen bir varlıktır. Satanizm: Batıl bir akım olup şeytana tapmaya satanizm, şeytana tapan kimseye de satanist denir. Şeytan Allah’a isyan etmiştir. Tanrılık iddiasında bulunmadığı halde bazı insanlar şeytana tanrılık atfetmişlerdir. Satanizm ilk önce Hıristiyan kiliselerine bir başkaldırı olarak ortaya çıkmıştır. Günümüzdeki satanizm anlayışını 1960’larda Amerika’da La Vey üstlenmiştir. Satanistler kişileri alkol, uyuşturucu, canlı varlıkları öldürme, onları kurban etme gibi zararlı eylemlere yöneltmektedirler. S-22 Vahiy ve mahiyeti hakkında bilgi veriniz? Vahiy: Sözlükte, gizli konuşma, gizli ve süratli olarak bildirme, gönderme, işaret gibi anlamlara gelir. İlk vahiy Miladi 610 yılı Mekke’de Hira mağarasında melek Cebrail (a.s) aracılığıyla Alak suresinin ilk beş ayeti nazil olmaya başladı. Kur’an’ın indiriliş süreci 23 yıl sürdü. S-23 Dört kutsal kitap dışında Allah’u Teala’nın peygamberlere verdiği sahifeler hakkında bilgi veriniz? Hz. Adem (a.s)’a 10 Sahife Hz. İbrahim (a.s)’a 10 Sahife Hz. İdris (a.s)’a 30 Sahife Hz. Şit (a.s)’a 50 Sahife S-24 Hıristiyan dünyasının kabul ettiği İnciller hangileridir? Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncilleri 5 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI S-25 Kutsal kitaplar hakkında bilgi veriniz? Tevrat: İsrail oğullarına gönderilmiştir. Zebur: Hz. Davut (a.s)’a gönderilmiştir. İncil: Hz. İsa’(a.s)’a gönderilmiştir. Kur’an-ı Kerim: Hz.Muhammed (a.s)’a gönderilmiştir. S-26 Kur’an’ın toplanması ve kitap haline getirilmesi hakkında bilgi veriniz? Kur’an-ı Kerim Hz. Ebu Bekir zamanında cem edildi (Kitap haline getirildi.) Hz Osman zamanında yedi nüsha olarak çoğaltıldı. Kur’an-ı Kerim’in cem ve çoğaltma (istinsah) işleminde komisyon başkanlığını Zeyd b. Sabit yapmıştır. S-27 Peygamber, rasul ve nebi kavramlarını açıklayınız? Peygamber: Elçi, haber getiren anlamında farsça bir sözcüktür. Arapça’da karşılığı gönderilmiş anlamında Rasul, haber veren anlamında Nebi’dir. Rasul: Yeni bir öğreti ve kitap ile gönderilen elçi. Nebi: Yeni bir öğreti veya kitap ile gönderilmeyip önceki elçinin kitabını veya öğretisini tebliğ etmekle görevli elçi. S-28 Peygamberlerde bulunması vacip olan sıfatları açıklayarak belirtiniz? 1-Sıdk: Doğru olmak. 2-Emanet: Güvenilir olmak. 3-Fetanet: Akıllı ve zeki olmak. 4-Tebliğ: Bildirmek, iletmek. 5-İsmet: Günah işlememek (Zelle: Peygamberlerin işlediği küçük hatalar) S-29Olağanüstü haller hakkında bilgi veriniz? Mucize: Aciz bırakan, olağanüstü, karşı konulmaz gibi anlamlara gelir. Peygamber olmanın delillerinden biridir. İrhas: Peygamber olacak şahsın peygamber olmadan önce gösterdiği olağanüstü haller. Örneğin: Hz.İsa’nın kundakta iken konuşması. Keramet: Allah’a ve Peygambere gönülden bağlı olan veli kulların gösterdiği olağanüstü haller. Meunet: Veli olmayan bir kulunun darda iken Allah’tan yardım görüp kurtulması. İstidrac: Kafir ve günahkar kişilerin arzu ve isteklerine göre ortaya çıkan olağanüstü haller. 6 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI İhanet: Kâfir ve günahkâr kişilerin arzu ve isteklerine aykırı meydana gelen olaylar. Örneğin: Müseylime bir gözü kör olan bir kişiye dua edince diğer gözü de kör oluyor. S-30 Peygamberlerin görevleri hakkında bilgi veriniz? Davet: Peygamberlerin temel görevi insanları tevhit inancına, her türlü şirkten arınarak bir tek Allah’a inanmaya çağırmak. Beyan: Dinin esaslarını açıklamak. İnzar: İnsanları uyarmak. Tebşir: Salihleri müjdelemek. S-31 Peygamberler ve kısa özellikleri hakkında bilgi veriniz? Kur’an’da Açıkça İsminin Geçip Geçmediği Bilinmeyen Peygamberler 1-Zülkarneyn 2-Lokman 3-Üzeyir Beş Büyük Peygamber: Hz.Nuh, Hz.İbrahim, Hz.Musa, Hz.İsa ve Hz.Muhammed. Hz. İbrahim(a.s): Puta tapanlarla mücadele eden, aklıyla Rabbini bulan, tevhid inancının sembolü bir peygamber. Hz. Musa (a.s): Hızır (a.s) ile arkadaşlığı ve Hikmeti öğrenmek isteyişi, Firavun’la mücadelesi ve İsrailoğulları’nı dine daveti. Hz. Eyyüp (a.s): Sabrı, hastalığı ve yerden çıkan su ile yıkanması ve hastalıktan kurtulması, Hz. Yusuf (a.s): Kardeş sevgisi ve hasreti, rüyası, köle olarak satılması ve Mısır’a melik olması. Hz. Yunus (a.s.):Ninova şehrinden olup kavmine küsüp giden, balık sahibi peygamber. Hz. İsa (a.s.) Hz. Meryem’in oğlu olup babasız dünyaya geldi. Hıristiyan dünyasının peygamberidir. S-32 Kaza, kader, tevekkül, ahiret, ölüm ve ruh, hakkında bilgi veriniz? Kaza: Allah’ın önceden takdir ettiği şeyleri, zamanı gelince yaratmasına kaza denir. Kader: Allah’ın başlangıçtan sonsuza kadar olacak her şeyin zamanı, yeri ve özelliklerini sonsuz bilgisiyle bilmesi ve takdir etmesi demektir. Tevekkül: Bir şeyin gerçekleşebilmesi için gerekli olan her şeyi yaptıktan sonra işin sonucunu Allah’a havale etmek. Ahiret: İnsanların yeniden diriltilmeleriyle başlayıp sonsuza kadar devam edecek olan zaman. Ölüm: Ruhun bedenden ayrılmasıyla başlayan, yeni ve ebedi bir hayatın başlangıcı. Ruh: Bedensel yaratılıştan sonra verilen ve mahiyeti yalnızca Allah tarafından bilinen ilahi bir emirdir. S-33 Kabir, berzah, haşr, kıyamet ve mahşer hakkında bilgi veriniz? Kabir: Ölen kimselerin, haşr’i bekledikleri yer. Berzah: Ölümle başlayıp haşr’e kadar süren zaman. 7 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Haşr: Ölülerin diriltilip mahşere çıkarılması. Kıyamet: Birinci sura üflemekle başlayan hayat. Mahşer: İnsanların haşr ile toplandıkları yer. S-34 Rızık, ecel, sual, hesap, mizan, cennet ve cehennem hakkında bilgi veriniz? Rızık: Sözlükte azık, yenilen, içilen, faydalanılan şeydir. Ecel: Önceden tespit edilmiş ölüm anını ifade eder. Sual: Akıl sahibi insanların sorguya çekilmesi. Hesap: Kıyamet gününde insanların sorgulanması. Mizan: Sevap ve günahların tartılması. Cennet: Mü’minlerin mükafatlarını görecekleri ebedi hayat. Cehennem:Kafir ve günahkarların cezalarını görecekleri yer. S-35 Reenkarnasyon hakkında bilgi veriniz? Reenkarnasyon (tenasuh,ruh göçü): İnsanın veya başka bir canlının öldükten sonra, durumunun iyi ise daha iyi bir canlının bedenine, kötü ise daha kötü bir canlının bedeninde tekrar hayat bulması demektir. İslam, Hıristiyanlık, Yahudilik ve Zerdüştlük bu inancı reddeder. S-36 İbadetin tanımını yapınız? İbadet: Sözlükte kullukta bulunmak, boyun eğmek ve itaat etmek demektir. Terim anlamı ise Allah’ı yüceltmek, O’na karşı sevgi, saygı ve bağlılığını göstermek için iyi bir niyetle ortaya konan ve karşılığında sevap umulan tutum ve davranışlar demektir. S-37 İbadetin çeşitleri nelerdir? İbadetler bedeni, mali ve hem bedeni hem de mali olmak üzere üç kısma ayrılır. Ayrıca ibadetler şekle bağlı olanlar ve şekle bağlı olmayanlar diye de ikiye ayrılır. S 38 Salih amelin tanımını yapınız? Salih Amel: İmanın gereği olarak yapılan iyi, yararlı ve güzel davranışlar demektir. S-39 Mükellef ne demektir? Mükellef: Dinin emir ve yasakları ile yükümlü, sorumlu kimse demektir.Mükellef olmanın temel şartı akıl-baliğ olmaktır. S-40 Ef’ al-i mükellefin görevlerini sayınız? 1-Farz 2-Vacip 3-Sünnet 4-Müstehap 5-Mübah 6-Haram 7-Mekruh 8-Müfsid 8 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI S-41 Farzın tanımını yaparak kısımlarını belirtiniz? Farz: Kesin bir delil ile kesinlikle emredilen dini yükümlülük. Farz-ı ayın: Her mükellefin bizzat kendisinin yapmakla yükümlü olduğu işler. Farz-ı kifaye: Bazı mükelleflerin yapmasıyla diğerlerinin uhdesinden kalkan dini yükümlülük. S-42 Vacip kavramını açıklayınız? Vacip: Zanni bir delil ile yapılması dinimizce emredilen dini yükümlülük. S-43 Sünnetin tanımını yaparak çeşitleri hakkında bilgi veriniz? Sünnet: Farz ve vacip olmaksızın Peygamber Efendimiz tarafından yapılan ve bizden yapılması istenilen işler. Sünnet-i müekkede: Sevgili Peygamberimizin devam edip de pek az terk ettiği işler. Sünnet-i ğayr-i müekkede: Hz.Peygamberin devam ettiği fakat bağlayıcı olmadığını göstermek maksadıyla bazen terk ettiği işler. Sünnet-i zevaid: Peygamberimizin ibadet kastı olmaksızın bir beşer olarak yaptığı işler. Sünnet-i revatip: Beş vakit namazlar ile birlikte düzenli kılınan sünnet namazlara denir. Sünnet-i reğaip: Revatip sünnet dışında değişik sebeplerle kılınan nafile namazlar. Örneğin kuşluk namazı, istihare namazı vs. S-44 Müstehap mübah ve müfsid hakkında bilgi veriniz? Müstehap: Peygamberimizin bazen yapıp bazen terk ettiği işler. Mübah:Yapılması veya yapılmaması dinen caiz görülen işler.Yemek,içmek,uyumak gibi. Müfsid: Başlanmış bir ibadeti bozan işler. Örneğin: Oruçlu iken yemek-içmek gibi. S-45 Haramın tanımını yapınız? Haram: Dinimizce yapılması kesin bir delille kesin ve bağlayıcı bir şekilde yasaklanan işlere haram denir.Adam öldürmek, yalan söylemek gibi.Haramı inkar eden dinden çıkar. S-46 Mekruhun tanımını yaparak kısımlarını belirtiniz? Mekruh: Kelime anlamı sevilmeyen, hoşlanılmayan, kötü görülen demektir. Fıkhi olarak, kesin ve bağlayıcı olmayan bir delil ile yapılmaması istenen işler. Mekruh iki kısma ayrılır. Tahrim-i mekruh: Haram’a yakın olan mekruh. (Vacibleri terk etmek) Tenzih-i mekruh: Helal’a yakın olan mekruh. (Sünnetleri terk etmek) S-47 İbadet insana neler kazandırır? 1-Allah’a yaklaştırır, 2-İç huzuru sağlar, 3-Güven duygusunu geliştirir, 4-Kötülükten alıkoyar, 9 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 5-Sosyal yardımlaşmayı teşvik eder, 6-İnsanlar arasında kaynaşmayı sağlar, 7-Sabrı ve diğerğamlığı öğretir, 8-Güzel ahlakın edinilmesine katkıda bulunur, 9-Sorumluluk bilincini geliştirir. S-48 Temizliğin kısımlarını açıklayarak belirtiniz? Temizlik; maddi, manevi ve hükmi olmak üzere üç kısımdır. Maddi Temizlik: Beden temizliği, elbise temizliği, çevre temizliği. Manevi Temizlik: Kalp temizliği, güvenilir olma, sözünde durma. Hükmi temizlik: Abdest, gusül, teyemmüm, mesh S-49 Abdestin farzlarını belirtiniz? Abdest’in Farzları: 1-Yüzü bir kere su ile yıkamak, 2-Elleri dirseklerle birlikte bir kere su ile yıkamak, 3-Başın dörtte birini ıslak el ile meshetmek, 4-Ayakları topuklarla birlikte bir kere su ile yıkamak. S-50 Abdestin sünnetlerini belirtiniz? 1-Niyet etmek, 2-Euzu besmele çekmek, 3-Ağzı misvaklamak, 4-Abdest uzuvlarını ara vermeden yıkamak, 5-Azaları iyice ovmak, 6-Ağza 3 kere su alıp boşaltmak, 7-Ağzı çalkalamak (mazmaza), 8-Burna 3 kere su alıp boşaltmak,(istinşak) 9-Ayetteki sırayı gözetmek, 10-Her organı 3 kere yıkamak, 11-Yıkamaya sağdan başlamak, 12-Elleri ve ayakları yıkamaya parmaklardan başlamak, 13-Sakalı hilallamak, 14-Yüzüğü oynatmak, 15-Kulakları meshetmek, 16-Boynu meshetmek, 17-Başın tamamını meshetmek, 18-Parmakların aralarını aralamak. 10 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI S-51 Abdestin adaplarından birkaç tanesini belirtiniz? 1-Namaz vakti girmeden abdest almak, 2-Abdest alırken kıbleye yönelmek, 3-Yüksek bir yere oturmak, 4-Abdestte başkasından yardım istememek, 5-Abdest alırken konuşmamak, 6-Abdestte suyu israf etmemek veya az kullanmamak, 7-Abdestten sonra kıbleye yönelip kelime-i şehadet getirmek. S-52 Abdesti bozan durumları belirtiniz? 1-Önden ve arkadan çıkan katı ve sıvı atıklar, 2-Vücudun herhangi bir yerinden çıkan kan, irin ve sarı su gibi şeyler, 3-Yellenmek, S-53 Guslün farzları nelerdir? 1-Ağza su alıp çalkalamak(mazmaza), 2-Burna su çekip yıkamak(istinşak) 3-Bütün vücudu yıkamak. S-54 Gusul yapmayı gerektiren haller nelerdir? 1-Cünüplülük hali, 2-Ergen olan kadın ve erkeğin cinsi ilişkide bulunması, 3-Uykuda veya uyanıkken kadın ve erkeğin tenasül uzvundan bilinen sıvının gelmesi, 4-Kadınlarda görülen hayız (adet, regl) halinin bitmesi, 5-Doğum yapan kadının Nifas(Loğusalık)halinin bitmesi. S-55 Gusülsüz yapılamayan işler nelerdir? 1-Namaz kılınmaz, 2-Kur’an’a el sürülmez, 3-Kâbe tavaf edilmez, 4-Bir zorunluluk olmadıkça camiye girilmez, 5-Bayanlar hayız ve nifas hallerinde oruç tutamaz, namaz kılamazlar. (Orucu kaza ederler.) S-56 Guslün sünnetleri nelerdir? 1-Gusle besmele ile başlamak, 2-Gusle niyet etmek, 3-Öncelikle beden üzerinde varsa necaseti gidermek, 4-Edep yerlerini yıkamak, 5-Gusle başlamadan önce abdest almak, 6-Gusle başlarken evvela üç defa başa, sonra üç defa sağ omuza, sonra üç defa sol omuza su dökmek, 11 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 7-Su dökünce bedeni ovmak, 8-Abdest alırken ayak yıkamayı en sona bırakmak, S-57 Teyemmümün tanımını yaparak farzlarını belirtiniz? Teyemmüm: Suyun bulunmadığı veya suyun kullanımının imkânsız olduğu yer ve zamanlarda toprak ya da toprak cinsinden bir maddeye ellerimizi sürüp yüzü ve kolları meshetmek demektir. Teyemmümün farzları: 1-Niyet etmek, 2-Yüzü ve kolları meshetmek. S-58 Teyemmümü bozan durumları belirtiniz? 1-Abdesti bozan şeyler teyemmümü de bozar, 2-Abdest ve gusül için su bulunur ve suyu kullanmak mümkün olursa teyemmüm bozulur, 3-Özre istinaden teyemmüm alan kimsenin özrü ortadan kalkınca teyemmüm bozulur. S-59 Teyemmümü caiz kılan şartlar nelerdir 1-Abdest veya gusle yetecek kadar temiz suyun bulunmaması, 2-Su alıp kullanma imkânının olmaması, 3-Bedenin tamamı veya çoğu yara olup suyu kullanmanın zararlı olması, S-60 Mest hakkında bilgi veriniz? Mest: Deri ve benzeri maddelerden yapılan, içine su geçirmeyen, ayakları topuklarla birlikte örten ve ayakta bağımsız olarak durabilecek bir ayakkabı çeşididir.Abdestli olarak giyilmiş olan mestin üzerine meshetmek caizdir.Abdesti bozan şeyler mesti de bozar. S-61 Mesti caiz kılan şartlar nelerdir? 1-Abdestle birlikte ayaklar yıkanmış olarak giyilmeli, 2-Mestler ayak topuklarını kaplamış olmalı, 3-Yürüyüşe dayanıklı olmalı, 4-Her bir mestte ayak parmaklarının küçüğüyle 3 misli delik ve yırtık olmamalı, 5-Mestler ayakta bağımsız durabilecek kadar kalın olmalı, 6-Mestler dışarıdan gelen suyu emerek içeri geçirmemeli, 7-Mest giyilen ayak sağlam olmalı. S-62 Hayız nifas, istihaza ve özür hakkında bilgi veriniz? Hayız: Ergenlik çağına gelmiş ve hamile olmayan bir kadının rahminden, hastalık, çocuk doğurma veya düşürme gibi bir sebep olmaksızın belirli sürelerde gelen akıntıya hayız (Adet, regl) denir. Bugünkü tıbbı bilgiler hayız kanının 11-13 yaşlarda başlayıp 45-50 yaşlarda sona erdiği, hayzın ortalama süresi 3-6 gündür. Hanefi mezhebine göre hayzın en az süresi 3,en fazla süresi 10 gündür. İki hayız hali arasındaki temizlik döneminin en az süresi 15 gündür. 12 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Nifas (Loğusalık):Doğumun peşinden kadının rahminden gelen kana nifas hali denir. Nifas halinin süresinin en azı için bir sınır yoktur, en çoğu 40 gündür. El ve ayak gibi organları belirmiş çocuğun düşmesi ile loğusalık hali meydana gelir. Organları belirmeyen bir düşükten loğusalık oluşmaz. Hayızlı ve nifaslı olan bir bayan namaz kılamaz, oruç tutamaz, Kabe’yi tavaf edemez, tilavet secdesi yapamaz, kocasıyla cinsel ilişkide bulunamaz, Ramazan orucunu kaza eder. Hayız ve nifastan temizlenen bir bayanın gusül etmesi farzdır. Adet gören veya loğusa olan bir kadın, zikir ve tesbih duaları veya ayetleri okuyabilir. Bazı alimler adet gören kadınların Kur’an-ı Kerim’i okumalarını caiz görürler. Özür: Abdesti bozan ve devam eden rahatsızlığa özür denir. Bir namaz vakti süresince abdest alıp namaz kılıncaya kadar fırsat vermeyen özür, bu özrü taşıyan kişi ibadet hayatı açısından özürlü sayılır. Örneğin devamlı burun kanaması, idrar tutamama, yaradan devamlı akıntı gelmesi, kadınların özür hallerinin sürmesi gibi. Özürlü kimse her namaz vakti girince abdest alır ve istediği kadar farz, vacip ve nafile namaz kılabilir. S-63 Dini bayramlarımız hakkında bilgi veriniz? Müslümanların yılda iki bayramı vardır. Ramazan bayramı ve Kurban bayramı Yüce dinimiz İslam Ramazan ayı münasebetiyle zenginlere Fıtır sadakasını, Kurban bayramı münasebetiyle de kurbanı vacib kılmıştır. Bu da İslam dininin bayramlardaki sevinç ve neşenin paylaşılmasına ve herkesin bu neşe ve sevince ortak olmasına verdiği önemi göstermektedir. Ramazan ayında oruç tutarak, Kurban bayramında kurban keserek Allah’ın emrini yerine getiren ve Allah yolunda fedekarlık gösteren Müslümanlar, bayram yaparak Allah’ın gösterdiği çizgide bulunmanın mutluluk ve sevincini yaşarlar. S-64 Namazlar hüküm itibariyle kaç çeşittir, açıklayarak belirtiniz? Namazlar Farz, vacip, sünnet ve müstehap olmak üzere 4 çeşittir. 1-)Farz Namazlar: Farz-ı ayın ve farz-ı kifaye olarak iki kısımdır. Farz namazlar günde 5 vakit namaz ile erkekler için cuma namazı. Cenaze namazı Farz-ı kifayedir. 2-)Vacip Namazlar: Vitir namazı, bayram namazı, tavaf namazı, bozulan nafile namazın kazası ve nezredilen namazlar. 3-Nafile Namazlar: Farz ve vacip namazların dışında sünnet ve müstehap namazlar ile sevap kazanmak amacıyla kılınan namazlardır. Örneğin; Teheccüt Namazı: Gecenin bir bölümünde kılınan namaz. Kuşluk Namazı: Sabah kerahat vakti geçince kılınan namaz. İstihare Namazı: İki şey arasında hangisinin hayırlı olduğuna dair yapılan duadan önce kılınan namaz. Tahiyyatü’l-mescid Namazı: Camiye ilk girişte mescidi selamlamak amacıyla kılınan namaz. Husuf Namazı: Ay tutulduğu zaman kılınan namaz. Kusuf Namazı: Güneş tutulduğu zaman kılınan namaz. İstiska Namazı: Yağmur isteme duası için kılınan namaz. 13 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI S-65 Beş vakit namazların vakitlerini belirtiniz? Sabah Namazının Vakti: Fecr-i Sadık ile başlar güneş doğuncaya kadar devam eder. Öğle Namazının Vakti :Güneş tam tepeye gelip batıya meylettiği andan itibaren başlar, asr-i evvel’e kadar devam eder. İkindi Namazının Vakti: Öğle vaktinin bitimin-den güneş batıncaya kadar devam eder. Akşam Namazının Vakti: Güneş battıktan sonra başlar, güneşin battığı yerde oluşan akşam şafağının kaybolmasına kadar sürer. Yatsı Namazının Vakti: Akşam namazının vaktinin bitiminden başlar fecr-i sadıka kadar devam eder. Vitir Namazının Vakti: Yatsı namazı vaktinde yatsı namazından sonra kılınır. Eda: Namazları vakti içinde kılmak. Kaza:Namazları vakti çıktıktan sonra müstakil bir vakitte kılmak. Asr-ı evvel: İlk ikindi anlamına gelir. İstiva vakti fey’i zeval hariç cismin gölge boyu kendi misli olduğu vakit. Asr-ı sani: İkinci ikindi anlamına gelir. Zevalden sonra fey’i zeval hariç cismin gölge boyu iki misli olduğu vakit. S- 66 Namazın dışındaki farzlarını açıklayarak belirtiniz? 1-Hadesten Taharet: Gerektiğinde abdest ya da gusül almak. 2-Necasetten Taharet: Beden,elbise ve mekan temizliği. 3-Setr-i avret: Avret yerlerinin örtülmesi. 4-İstikbal-i kıble:Namaz kılarken kıbleye yönelmek. 5-Vakit: Namazı vaktinde kılmak, 6-Niyet: Kılınan namazı belirlemek. S-67 Namazın içindeki farzları (rukunları) açıklayarak belirtiniz? 1-İftitah Tekbiri: Namaza tekbirle başlamak. 2-Kıyam: Namazda ayakta durmak. 3-Kıraat: Kur’an’dan bir miktar okumak 4-Rüku: Eller dizlere ulaşacak kadar eğilmek. 5-Sücud: Alın ve burun yere temas edecek şekilde yere kapanmak. 6-Ka’de-i ahire: Namazın sonunda teşehhüt miktarı oturmak. S-68Namazın edepleri hakkında bilgi veriniz? 1-Ayakta iken secde edeceği yere bakmak, 2-Rukuda ayakların üzerine bakmak, 3-Otururken kucağa bakmak, 4-Secdede burnun iki kenarına bakmak, 5-Selam verirken omuzlara bakmak. 14 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI S-69 Namazın vacipleri hakkında bilgi veriniz? 1-Namaza “Allah’u Ekber” sözü ile başlamak. 2-Farz namazların ilk iki, nafile namazların her rekatında Fatiha suresini okumak. 3-Farz namazların ilk iki rekatında, vitir ve nafile namazların her rekatında zammı sure okumak 4-Fatiha’yı sureden önce okumak. 5-Secdede alın ile beraber burnu yere koymak 6-Üç ve dört rekatlı namazların ikinci rekatında oturmak 7-İlk ve son oturuşta Tahiyyat’ı okumak. 8-Fatiha’yı, sabah, akşam, yatsı namazlarında imamın açıktan, öğle ve ikindi namazlarında gizli okuması. 9-İmama uyan cemaatin Fatiha ve zammi sureyi okumayıp susması. 10-Vitir namazında kunut tekbiri almak ve kunut dualarını okumak. 11-Bayram namazlarında alınan zaid tekbirler. 12-Ta’dili erkana uymak. 13-Namazın sonunda sağa ve sola selam vermek.14-Gerektiğinde sehiv secdesi yapmak. S-70 Fecr-i sadık, fecr-i kazip,fey’i zeval, istiva vakti ve kerahat vakti, hakkında bilgi veriniz? Fecr-i sadık: Güneş doğarken ufukta oluşan enine beyazlık. Fecr-i kazip: Güneş doğarken ufukta oluşan boyuna beyazlık. Fey’i zeval: Güneş tam tepe noktasında iken cismin gölgesi. İstiva vakti: Güneşin tam tepe noktasına ulaştığı vakit. Kerahat vakti: Kaza namazı dahil tüm namazların kılınmasının mekruh olduğu vakit. 1-Güneş doğduktan sonra geçen 50 dakika 2-İstiva vaktinden önce 50 dakika süre. 3-Güneş batmadan önce 50 dakika süre. S-71 Sehiv secdesini gerektiren haller nelerdir? Sehiv secdesi namazın farzlarının birinin sehven geciktirilmesinde veya vaciplerin sehven terkinde veya geciktirilmesinde yapılır. S-72 Namazın sünnetlerini belirtiniz? 1-Tekbir alırken elleri kaldırmak, 2-Ezan ve kamet okumak 3-Subhaneke duasını okumak, 4-Euzu besmele çekmek, 5-Subhaneke ve euzu besmeleyi gizli okumak, 6-Namaz içinde intikal tekbirleri, 7-Fatiha okununca “Amin” denilmesi, 8-Semiallahu limen hamideh (tesmi) ve Rabbena leke’l-hamd demek(tahmid), 9-Rukuda Subhane Rabbiye’l-Azim, secdede Subhane Rabbiye’l-A’le demek, 15 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 10-Kıyamda iken ayakların arasını dört parmak açmak, 11-Rukuda dizleri, parmakları açık tutmak (Bayanlar parmaklarını yummaz ve dizlerini tutmazlar), 12-Rukuda dizleri ve dirsekleri gergin tutmak (Bayanlar dizleri ve elleri germeyip hafif meyilli olurlar), 13-Secdeye varırken önce dizleri sonra elleri sonra alın ve burnu yere koymak kalkarken bunun tam tersini yapmak, 14-Oturuşlarda elleri uyluklar üzerine koymak, 15-Otururken sol ayağını yere yayıp üstüne oturmak ve sağ ayağını dikerek parmaklarını kıbleye karşı getirmek (Kadınlar ayaklarını sağ tarafa yatık olarak çıkarıp kalça üzerine otururlar,) 16-Son oturuşta Ettehiyyatü’dan sonra Salli ve Barik dualarını okumak, 17-Selam verirken önce sağa sonra sola selam vermek, 18-Selamı”Esselemü aleyküm ve Rahmetullah’’ sözü ile vermek. S-73 Tekbir çeşitleri hakkında bilgi veriniz? İftitah Tekbiri: Namaza başlarken tekbir almak Kunut Tekbiri: Vitir namazında alınan tekbir İntikal Tekbiri: Rukuya veya secdeye intikal ederken alınan tekbirler. Zaid Tekbirleri: Bayram namazlarının her rekâtında fazladan alınan tekbirler. Teşrik Tekbirleri: Zilhicce ayının 9.günü(Arefe günü) sabah namazından başlayıp bayramın 4.günü ikindi vaktine kadar her farz namazdan sonra okunan tekbirler. S-74 Namazı bozan şeyleri belirtiniz? 1-Namazda konuşmak, 2-Bir şey yemek, içmek, 3-Kendi işiteceği kadar gülmek, 4-Selam vermek veya verilen selamı almak, 5-Göğsünü kıbleden çevirmek, 6-Dünya için ya da bir ağrıdan dolayı ağlamak 7-Öksürüğü yokken öksürmeye çalışmak, 8-Bir şeye üflemek, 9-Kur’an’ı manası bozulacak şekilde yanlış okumak, 10-Ayeti Mushaf’ın yüzünden okumak, 11-Namazda abdesti bozulmak, 12-Teyemmüm alanın suyu görmesi, mest müddetinin namazda bitmesi, 13-Sabah namazını kılarken güneşin doğması, 14-Kadınlarla erkeklerin arada bir perde olmadan yanyana namaz kılması, 16 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 15-Namazda örtünmesi gereken yerlerin açılması ve bu açılmanın bir rükün yapacak kadar devam etmesi. S-75Namazın mekruhlarını belirtiniz? 1-Namazda elbise ile oynamak, parmak çıtlatmak, 2-Esnemek, gerinmek, 3-Gözleri yummak, sağa sola, yukarı aşağı bakmak, 4-Kolları sıvamış olarak namaza durmak, 5-Özürsüz olarak bağdaş kurmak, çömelmek, dizleri dikerek oturmak, 6-İnsan yüzüne veya kor halinde yanan ateşe karşı namaz kılmak, 7-Özürsüz yüzündeki ter ve tozları silmek, kaşınmak, 8-Rükuda veya secdede tesbihleri terk etmek veya üçten az okumak, 9-Namaz kılanın önünde, sağında, solunda canlı resim bulunmak (Bitki, doğa resimlerinin bir sakıncası yoktur), 10-Namazda bir şeye dayanmak, 11-Secdede yalnız başı yere koyup burnu koymamak, 12-Secdeye varırken elleri dizlerden önce koymak, kalkarken dizleri ellerden önce kaldırmak, 13-Yol üzerinde, pis olan yerlerde, mezar üstünde, sahibinin rızası olmadıkça bir başkasının yerinde namaz kılmak, 14-İkinci rekatın kıraatı, birinci rekatın kıraatından uzun olması. 15-Ezbere bildiği başka sure varken aynı sureyi iki rekatta da okumak, 16-İkinci rekâtta birinci rekâtta okuduğu sure veya ayetten önceki sure veya ayeti okumak, 17-Birinci rekâtta okuduğu sureden sonra arada bir sure atlayarak diğer sureyi okumak, 18-Namaz kılarken palto veya ceketini giymeden omuza almak, 19-Camide ön safta açık yer varken arkada namaza durmak. S-76 Seferilik hükmünü açıklayınız? Misafir: Yerleşim yerinden çıkıp yaya yürüşüyle 18 saatlik (yaklaşık 90 km) bir yere giden 14 gün ve daha az kalmaya niyet eden kimseye misafir denir. Yolcu olmayan evinde ikamet eden veya yolculuğa çıkıp 15 gün ve daha fazla kalmaya niyet eden kimseye mukim denir. Yolculuk süresi 14 gündür. Yolcu 4 rekatlı farz namazları 2; 3 veya 2 rekatlı farz namazları aynen kılar. Sünnet namazların seferilikle hiçbir bağlantısı yoktur kişi dilerse kılabilir. Kurban yükümlülüğü, cuma ve bayram namazları hususunda ruhsat tanınmıştır. Kişi dilerse bunları yapabilir. S-77 Cem ve çeşitleri hakkında bilgi veriniz? Cem geçerli bir mazeretle iki vakti birleştirerek bir vakitte kılmak demektir. Cem’i takdim: Öğle ile ikindiyi öğle vaktinde, akşam ile yatsıyı akşam vaktinde kılmaya öne alarak birleştirme denir. 17 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Cem’i te’hir: Öğle ile ikindiyi İkindi vaktinde, akşam ile yatsıyı yatsı vaktinde kılmaya geciktirerek birleştirme denir. Cem yapılırken farzlar arasındaki sünnetler kılınmaz. Öğle ile ikindi için bir ezan iki kamet okunur. Akşam ile yatsı için bir ezan bir kamet okunur. S-78 Oruç kimlere farzdır? Oruç: Akıl-baliğ, sağlıklı, mukim olan ve Ramazan ayına yetişmiş her erkek-bayan müslüman kişiye farzdır. S-79 Sahur, iftar, imsak ve mukabele kavramlarını açıklayınız? Sahur: İmsak vaktinden evvel oruç için yenilen yemek vaktine sahur vakti denir. İmsak: Sözlükte tutmak anlamına gelir. Terim anlamı sabahleyin şafak sökmeye başladığı andan itibaren güneş batıncaya kadar yeme, içme ve cinsel ilişkiden uzak durmak demektir. İftar: İmsakın zıttı olup orucu açmak veya sabahleyin şafak sökmeye başladığı andan itibaren güneşin batışına kadar orucu bozan şeylerden birini işlemek veya oruç tutmamak demektir. Mukabele: Karşılaştırma, yüzleştirme anlamına gelir. Terim anlamı bir kimsenin genellikle ezberden Kur’an-ı okuması ve cemaatin de Mushaf’tan takip etmesi demektir. S-80 Fidye ve fitre hakkında bilgi veriniz? Fidye: Herhangi bir mazeretten dolayı orucunu tutamayan ve kaza edebilme ümidi de olmayan kimsenin tutamadığı oruçların yerine verilen para veya maddi bir karşılık miktarına denir. Fidye bir fakirin bir günlük sabahlı-akşamlı doyum miktarıdır. Her Ramazan günü için bir fidye verilir. Ramazan’ın başında veya sonunda verilebilir. Fitre: Ramazan bayramı münasebeti ile Nisap miktarı mala sahip olan kimselerin kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu yakınları için verilen yaratılış sadakasıdır. Fitrenin verilmesinin vacib olduğu vakit bayram sabahıdır. S-81 Oruc keffareti gerektiren durumları belirtiniz? 1-Bilerek Yemek, içmek ve Cinsel ilişki, S-82 Hüküm bakımından oruç çeşitlerini belirtiniz? Oruçlar farz, vacip, nafile ve mekruh olmak üzere 4 çeşittir. 1-)Farz Oruçlar: Ramazan orucu ile tutulamayan Ramazan orucunun kazası ve kefaret oruçları. 2-)Vacip Oruçlar: Adanan oruçlarla bozulan nafile oruçların kazası. 3-)Nafile Oruçlar:.Allah’u Teala’nın rızası için tutulan sünnet, müstehap, mendup ve nafile olarak adlandırılan oruçlar genellikle nafile oruçlar başlığı altında ele alınır. 4-)Mekruh Oruçlar: Ramazan bayramının birinci günüyle Kurban bayramının dört gününde tutulacak oruçlar tahrimen mekruhtur. Yalnız Aşure günü,yalnız cuma günü,yalnız cumartesi günü oruç tutmak tenzihi mekruhtur. 18 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI S-83 Orucun kaza ve kefareti hakkında bilgi veriniz? Ramazan orucunu kasten, isteyerek bozan kişi, bozduğu orucu kaza ve keffaret yapar. Kaza: Bozulan orucun yerine bir gün oruç tutmak. Keffaret: İki ay üst üste oruç tutmak, buna gücü yetmeyen 60 fakiri doyurur veya giydirir. S-84 Orucun niyeti hakkında bilgi veriniz? Oruç için niyet şarttır. Dil ile söylemek en efdali olsa da sahura kalkmak da niyettir. Niyetin Zamanı: Ramazan orucu, zamanı belirlenmiş adak orucunun ve nafile oruçlar için niyet vakti akşamdan kuşluk vaktine kadar sürer. S-85 Oruçluya mekruh olmayan şeyleri belirtiniz? 1-Gül veya misk gibi şeyleri koklamak, 2-Dişleri fırçalamak, 3-Ağzına su alıp çalkalamak, 4-Burnuna su çekmek, 5-Temizlik amacıyla yıkanmak. S-86Oruç tutmamayı mübah kılan durumlar? 1-Hastalık: Oruc tutunca hastalığın artmasına ya da iyileşmesinin gecikmesine sebep olacaksa oruç tutmaz sonra kaza eder. 2-Yaşlılık: Oruc tutamayacak kadar yaşlı olan kimseler oruc tutmazlar, tutamadıkları gün sayısınca fidye verirler. 3-Yolculuk: Yolcu oruc tutmayabilir daha sonra kaza eder. 4-Hamile veya Emzikli Olmak: Emzikli kadınlar oruc tuttuklarında kendileri veya çocukları zarar görecekse oruç tutmaz daha sonra kaza ederler. 5-Aşırı açlık veya susuzluk: Oruçlu bir kimse oruç tuttuğunda helak olacağından ya da beden ve ruh sağlığının bozulmasından korkarsa oruç tutmaz, sonra kaza eder. 6-Ağır İşte Çalışmak: Maden ocakları gibi ağır işte çalışan kimseler oruç tutmayabilir. Daha sonra kaza ederler. 7-Hayız ve Nifas halinde kadınlar oruç tutmazlar. Sonra kaza ederler. S-87Orucu bozup yalnız kazayı gerektiren durumlar nelerdir? 1-Yenmesi mutat olmayan ve ilaç olarak da kullanılmayan şeyleri yutmak, 2-Burna ilaç çekmek, 3-Kulağın içine yağ damlatmak, 4-Abdest alırken boğazına, su kaçırmak, 5-Zorla orucu bozulmak, 6-Uyurken başkası tarafından ağzına su dökülmek, 7-Kendi isteği ile ağız dolusu kusmak, 19 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 8-Akşam vakti girdi diye iftar etmek, 9-İmsak vakti, geçtiği halde yemeğe devam etmek. S-88 Orucu bozmayan şeyleri belirtiniz? 1-Unutarak yiyip içmek, 2-Kulağına su kaçmak, 3-Göze ilaç damlatmak, 4-İstemeden kusmak, 5-İhtilam olmak, 6-Kan aldırmak, 7-İstemeden boğazına su kaçmak, 8-Ağzındaki tükürüğü yutmak. S-89 Oruçluya mekruh olan şeyleri belirtiniz? 1-Bir şeyi yutmadan tadına bakmak, 2-Tükürüğü ağzında biriktirerek yutmak, 3-Çok fazla kan aldırmak, 4-Ağır işlerde çalışmak. S-90 Cami ve cemaat adabını belirtiniz? 1-Camiye abdestli olarak temiz elbise ile girmek, 2-Camiye sağ ayak ile Salat-u selam okuyarak girmek, 3-Camiden çıkarken sol ayakla çıkmak, 4-Özürsüz bağırıp çağırmak, ayak uzatmak, 5-Soğan, sarımsak yiyerek yanındakileri tiksindirecek davranışlardan uzak durmak, 6-Camide okunan ezanı ve yapılan vaazı dinlemek, 7-Ön safa geçmek için insanları rahatsız etmemek. S-91 Caminin bölümleri hakkında bilgi veriniz? Mihrap: İmamın namaz kıldırdığı yere denir. Minber: İmamın hutbe okuduğu yere denir. Kürsü: Camilerde vaaz verilen yere denir. Minare: Ezan okumak için yapılan, kule şeklindeki yere denir. Şerefe: Minarelerde çıkıntılı olarak yapılan, ezan okuma yeri. Alem: Minarenin tepesine yerleştirilen Hilal (ay) şeklindeki tepelik. S-92 Zekatın tanımını yapınız? Zekat kelime anlamı temizlemek demektir. Terim anlamı ise dini ölçülere göre zengin olan Müslümanların senede bir defa malının veya parasının bir bölümünü fakir olan müslümanlara vermesidir. 20 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI S-93 Zekatın yükümlülük şartları nelerdir? 1-Müslüman olmak, 2-Akıllı olmak, 3-Ergenlik çağına gelmiş olmak, 4-Hür olmak, 5-Nisap miktarı mala sahip olmak, 6-Zekat verilmesi gereken para ya da mala sahip olmak. S-94 Zekat verilecek malda aranan şartlar nelerdir? 1-Nisap miktarına ulaşmak (Temel ihtiyaçlarından fazla olarak 80.18 gram altın veya değerinde para) 2-Sahibinin elinde tam bir kameri yıl kalmış olmak 3-Hakikaten veya hükmen artıcı nitelikte olması S-95 Zekat verilen sınıfları belirtiniz? 1-Fakirler: Nisap miktarı malı olmayan kimseler, 2-Yoksullar: Hiçbir şeyi olmayan kimseler, 3-Borçlular: Borçlu ve nisap miktarı malı olmayanlar, 4-Yolcular: Memlekette malı olduğu halde yolda parasız kalanlar, 5-Allah Yolundakiler: Cihat yapan, kendisini ilme vermiş kimseler. S-96 Zekat vermenin caiz olmadığı kimseleri belirtiniz? 1-Anne, baba, büyükanne, büyükbaba, 2-Oğul, torun, kız ve bunlardan doğan çocuklar, 3-Zenginler, 4-Müslüman olmayanlar, 5-Karı-koca birbirlerine. S-97 Havaic-i asliyye kavramını açıklayınız? Havaic-i asliyye: Kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin zorunlu olan ihtiyacı. S-98 Zekat verilmesi gereken malların nisabını belirtiniz? Altın:80.18 gr.1/40, Gümüş: 561 gr.1/40, Para: 80.18 gr.altın karşılığı 1/40 Ticaret Malları: 1/40, Koyun-Keçi: 40 koyun veya keçide bir koyun veya keçi, Sığır va Manda:30 sığır için bir yaşında bir dana, Deve: Beş deve için bir koyun ya da keçi 21 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI S-99 Vatan çeşitleri hakkında bilgi veriniz? Vatan; vatan-i asli, vatan-ı ikame ve vatan-ı sukna olmak üzere 3 çeşittir. Vatan-i asli: Kişinin doğduğu veya yerleştiği yer. Vatan-i ikame: 15 günden fazla kalınan yer Vatan-i sukna: 15 günden az kalınan yer. S-100 Hac ve umre ibadeti hakkında bilgi veriniz? Hac: Belirli yükümlülükleri taşıyan müslümanların ömründe bir defa usulüne uygun olarak Mekke şehrindeki Kâbe’yi ve çevresindeki bazı yerleri, özel vakti içinde usulüne uygun olarak ziyaret etmek ve bu esnada hac ibadetine ilişkin yapılması gereken bir takım görevleri yerine getirmek demektir. Hac hicretin 9.yılında farz kılınmıştır. Umre: Belirli bir zamana bağlı olmadan usulune göre ihrama girip Kabe’yi tavaf etmek, sa’y yapmak ve tıraş olmaktan ibarettir. Umre sünnettir. S-101 Haccın farz olmasının şartları nelerdir? 1-Akıllı Olmak, 2-Ergenlik çağına gelmiş olmak, 3-Müslüman olmak, 4-Hür olmak, 5-Haccın farz olduğunu bilmek, 6-Maddi ve sıhhi güce sahip olmak, 7-Hac vazifesini yapabilecek zamana yetişmek S-102 Haccın edasının şartları nelerdir? 1-Sağlıklı olmak, 2-Hacca gitmesine bir engel bulunmamak, 3-Yol güvenliği, 4-Kadınların mahreminin yanında olması, 5-Kocası ölmüş ya da boşanmış kadınların iddet süresinin bitmiş olması, S-103 Haccın farzları nelerdir? 1-İhram 2-Arafatta vakfe yapmak. 3-Ziyeret tavafı yapmak. S-104 Haccın hükmü ve edası bakımından çeşitleri nelerdir? Hüküm Bakımından Haccın Çeşitleri: Farz, vacib ve nafile. Edası Bakımından Haccın Çeşitleri: 1-İfrad Haccı: Umresiz yapılan hac. 2-Temettü Haccı: Umre ve haccı ayrı ayrı ihrama girerek yapmak. 3-Kıran Haccı: Umre ve haccı tek ihramla yapmak. 22 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI S-105 İhram, telbiye, tavaf, sa’y, vakfe ve mikat kavramları açıklayınız? İhram: İki parça ihram elbisesi giyilerek hac veya umre yapacak olan kimselerin başka zamanlarda kendisine helal olan şeyleri haram kılması demektir. Telbiye: İhramlı olarak şu duayı okumak. ”Lebbeyk, Allahümme Lebbeyk, Lebbeyke le şerike leke lebbeyk, innel hamde ve’n ni’mete leke ve’l mülk le şerike lek” Tavaf: Kâbe’nin etrafını usulüne göre 7 defa dolaşmaktır. Sa’y: Kâbe’nin yakınında bulunan Safa ile Merve tepesi arası yürümek. Safa’dan Merve’ye 4, Merve’den Safa’ya 3 tur. Vakfe: Hac ibadeti sebebiyle Arafat ve Müzdelife’de belirli zamanlarda bir süre kalmaktır. Mikat: Hac ve umre yapmak için ihrama girme yerlerine denir. S-106 Kurban kesme yükümlülük şartları nelerdir? 1-Müslüman olmak, 2-Akıllı olmak, 3-Ergen olmak, 4-Hür olmak, 5-Mukim olmak, 6-Nisap miktarı mal veya paraya sahip olmak, S-107 Hayvanın kurban olarak kesilmesine engel olan kusurlar nelerdir? 1-Bir veya iki gözü kör olmak, 2-Boynuzlarının biri ya da ikisi kökünden kırılmış olmak, 3-Kulağının veya kuyruğunun yarıdan fazlası kopmuş olmak, 4-Ayağının üzerine basamayacak derecede topal olmak, 5-Kulakları veya kuyruğu doğuştan olmamak, 6-Dişlerinin çoğu dökülmüş olup karnını doyuramayan hayvan, 7-Hasta olmak, 8-İleri derecede zayıf olmak, 9-Meme başları kopmuş olmak, 10-Memelerinin yarısı kopmuş olmak, Tavuk, horoz gibi hayvanlarla eti yenen diğer yabani hayvanlar kurban olmazlar. S-108 Eti yenen hayvanları belirtiniz Koyun,keçi,sığır,manda,deve,tavuk,kaz,ördek, zürafa, devekuşu,güvercin,bağırtlan,bıldırcın tavus,kırlangıç,baykuş,tavşan,turna,serçe ve sığırcık gibi hayvanlar usulüne göre uygun olarak kesildiğinde etleri yenir. 23 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI S-109 Eti yenmeyen hayvanları belirtiniz? Azı dişleriyle kapıp avlanan; kurt, ayı, kedi, köpek, fil, keler, tilki, gelincik, at, katır ve eşeğin etleri, Tırnakları ile avlayan leş ve pislik yiyen; kartal, çaylak akbaba, leylek, kuzgun, atmaca, şahin, yarasa ve karga gibi kuşların etleri Yaratılıştan iğrenç olan fare, akrep, yılan, kertenkele, kurbağa, köstebek, kirpi, kara ve deniz kablumbağası, sümüklü böcek, solucan, kurtlar, bütün sinekler, böcekler, haşereler, arı ve kelebeklerin etleri, Balık suretinde olmayan deniz hayvanları yengeç, midye, istiridye ve istakoz gibi hayvanların etleri yenmez. S-110 Kurban ve çeşitleri hakkında bilgi veriniz? Kurban: İbadet niyeti ile belirli vakitte kurbanlık hayvanı kesmektir. Bayramın 1.2.3’üncü günü kesilir. Udhiyye Kurbanı: Kurban bayramında kesilen vacib kurban. Adak Kurbanı: Adak bir kimsenin üzerine farz veya vacip olmayan bir şeyi üzerine alması demektir. Örneğin bir kimse “Allah Rızası için bir kurban keseceğim” demesi. Adak kurbanı ancak kurban olan hayvanlardan olur. Hedy Kurbanı: Hac ibadeti maksatıyla çeşitli nedenlerle Harem de kesilen kurban. Sadaka Kurbanı: Çeşitli zamanlarda Allah rızası için kesilen kurban. Akika Kurbanı: Yeni doğan çocuk için Allah’a bir şükür ifadesiyle kesilen kurban. S-111 Adak kurbanından kimler yiyemez? Adak kurbanı kesen kişinin annesi, babası, dedesi, nenesi, çocukları ve torunları, dinen zengin sayılan, nisap miktarı mala sahip olan kimseler yiyemez. Vasiyet üzere ölü için kesilen ve Hac’da bir cezadan dolayı kesilen kurban adak kurban hükmündedir. S-112 Yemin çeşitleri ve yemin kefferati hakkında bilgi veriniz? Yemin-i lağv: Yanılarak, dil alışkanlığı ile yapılan yemindir keffaret gerekmez. Yemin-i ğamus: Bilerek yalan üzere yapılan yemindir. Bu çeşit yemin eden kimse tevbe etmeli, keffaret ile kurtulamaz. Yemin-i Mün’akide; Gelecekte bir işi yapacağına veya yapmayacağına dair yemin etmektir. Örneğin “Yarın borcumu ödeyeceğim”diye yemin edip de borcunu ödeyemeyen kimsenin yemini bozulur ve keffaret öder. Yemin Keffareti: 10 fakiri giydirmek veya doyurmak veya 10 fakire birer fitre miktarı para vermek. Bunları yapmaya gücü yetmeyenler 3 gün oruç tutarlar. 24 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI S-113 Mubarek gün ve geceler hakkında bilgi veriniz? Cuma Günü: En hayırlı gündür Mevlit Kandili: Kameri aylardan Rebiü’l-evvel ayının 12. gecesi, Hz.Peygamberin doğduğu gece. Reğaip Gecesi: Recep ayının ilk cuma gecesi. Miraç Kandili: Recep ayının 27.gecesi. Berat Gecesi: Şaban ayının 15. gecesi. Kadir Gecesi: Ramazan ayının 27. gecesi. S-114 Sadaka ve sadaka-i cariye kavramlarını açıklayınız? Sadaka: Farz ve vacip dışında yapılan her türlü maddi infaklar. Sadaka-i cariye: Kesintisiz bir şekilde sürüp giden, iyilik anlamına gelir. Kişi öldükten sonra arkasından sevap kazandıran işler. S-115 Namaz kılmak için yolculuk yapılan en kutsal mescidler sırasıyla hangileridir? Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi, Mescid-i Aksa S-116 Mescid-i Haram, Kâbe, Safa, Merve, Arafat, Müzdelife ve Mina, kavramlarını açıklayınız? Mescid-i Haram: Mekke şehrinde, ortasında Kâbe’nin yer aldığı büyük bir mescittir. Buna Harem-i Şerif de denir. Kabe: Müslümanların namaz kılarken yöneldikleri, Mescid-i Haram’ın ortasında bulunan kutsal yapı. Safa-Merve: Kâbe’nin doğusunda bulunan umre ve haccın sa’yının yapıldığı iki tepecik. Arafat: Haccın farzlarından biri olan “Arafat Vakfesi”nin yapıldığı geniş bir alan. Müzdelife: Haccın vacib olan vakfesinin yapıldığı mekândır. Hacılar akşam ile yatsı namazlarını burada cem’i te’hir ile kılarlar. Mina: Müzdelife ile Mekke arasında şeytan taşlama, kurban kesme ve tıraş olma burada yapılır. S-117 Haram aylar hangileridir? Muharrem, Zil-kade, Zil-hicce ve Recep S-118 Siyerin tanımını yapınız? Siyer: Peygamber Efendimizin hayatını ve peygamberliğini konu alan bilim dalına denir. S-119 Peygamberimizin, ata soyu ve kabilesi hakkında bilgi veriniz? Peygamberimizin babası Abdullah, Kureyş kabilesinin Haşimoğulları kolundan Abdulmut-talip’in oğlu, annesi Amine, Kureyş kabilesinin Zühre oğulları kolundan Vehb’in kızı. 25 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Süt Anneler: Hz. Âmine, Süveybe Hatun, Hz. Halime Süt Kardeşleri: Hz.Hamza, Ebu Seleme, Mesruk, Şeyma, Abdullah. Peygamberimizin Amcaları: Ebu Talib, Ebu Leheb, Hz.Hamza, Abbas, Haris, Hacl. Peygamberimizin Halaları: Atike, Beyza, Berre, Erva, Safiye, Ümeyme. S-120 Peygamberimiz’in doğumu ve doğduğu gece meydana gelen olaylar hakkında bilgi veriniz? Peygamberimiz Ebrehe’nin Kabe’yi yıkmak için Mekke’ye savaş açtığı fil vakası yılı, Miladi 20 Nisan 571, Rebiu’l-evvel ayının Pazartesi gecesi dünyaya gelmiştir. Meydana gelen olağanüstü haller; 1-) İran Kisra sarayının on dört sütunu yıkıldı. 2-) Sava gölü kurudu 3-) Mecusilerin bin yıllık ateşi söndü. S-121 Peygamber Efendimizin seyahatleri hakkında bilgi veriniz? Peygamberimiz amcası Ebu Talip ile birlikte Şam’a giden ticaret kervanında bulundu. Giderken Busra kasabasında Rahip Bahira ile karşılaşmıştır. Peygamberimiz amcası Zübeyr ile Yemen’e, Hz. Hatice’nin ticaret kervanı ile Suriye’ye gitmiştir. S-122 Peygamber Efendimizin çocuklarının isimleri nelerdir? Toplam 7 çocuğu olup, Kasım, Abdullah, Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma Hz. Hatice annemizdendir. İbrahim Mariye’ annemizdendir. S-123 Kabe hakemliği hakkında bilgi veriniz? Miladi 605 yılında sel sularından ve doğal afetlerden tahrip olan Kabe’nin onarımı sırasında Haceru’l-Esved taşının yerine yerleştirme görevi hususunda Mekkeli müşrikler arasında anlaşmazlık çıkması üzerine Peygamberimiz taşın yerine konulması hususunda hakemlik yaparak meselenin çözülmesini sağlamıştır. S-124 İlk vahiy ve ilk Müslümanlar hakkında bilgi veriniz? Miladi 610 yılı Mekke’de Nurdağı Hira mağarasında Ramazan ayı Pazartesi günü Alak suresinin ilk beş ayeti nazil olmuştur İlk Müslümanlar; Hz. Hatice, Hz. Ali, Zeyd bin Harise ve Hz. Ebu Bekir’dir. 26 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI S-125 Fetret-i vahiy ne demektir? İlk inen ayetlerden sonra vahyin üç yıl kesildiği döneme denir. S-126 Mekkeli müşriklerin Peygamberimiz’e söylediği lakab ve sıfatlar nelerdir? Mecnun, şair, kahin, ruh hastası. S-127 I. ve II. Habeşistan hicreti hakkında bilgi veriniz? I.Habeşistan Hicreti Miladi 615 yılında 11 erkek 4 kadından oluşan ilk kafile peygamberliğin 5.yılında Kızıldeniz yoluyla Habeşistan’a hicret etti. II. Habeşistan Hicreti Hz. Ali’nin kardeşi Cafer-i Tayyar başkanlığında 82 erkek 18 bayandan oluşan kafile Habeşistan’a hicret etti. Habeşistan kralı Necaşi Müslümanları güzel karşıladı. S-128 İşkence gören sahabiler hakkında bilgi veriniz? Ümeyye b. Halef Bilal-i Habeşi’yi kızgın kumların üzerine yatırarak üstüne taşlar koydu. Ebu Cehil Sümeyye ve Yasir’i öldürdü. Habbab b. Eret yanmakta olan kömür üzerinde yürütüldü. Ebu Fukayhe ayağına bağlanan kızgın iple kumlarda sürüklendi. S-129 Peygamberimiz’e en çok düşmanlık eden Mekkeli müşrikler kimlerdir? 1- Ebu Leheb 2- Amr b. Hişam 3- As b. Vail 4- Velid b. Muğire 5- Umeyye b. Halef 6- Utbe b. Rebia S-130 Daru’l-Erkam ve Daru’n-Nedve kurumları hakkında bilgi veriniz? Daru’l-Erkam: Peygamberliğin ilk yıllarında İslam tebliğinin gizli yapıldığı Erkam b. Ebil Erkam’ın evi. Daru’n- Nedve: Peygamberimizin büyük dedelerinden Kusay’ın ilk olarak inşa ettiği, Mekkeli müşriklerin toplandığı ve Mekke idare meclisinin karar aldığı kurum. S-131 Hz. Ömer’in müslüman olmasını anlatınız? Mekkeli müşriklerin Hz. Peygamber’i kim öldürebilir teklifi üzerine Ömer b.Hattab ileri atılıp bu işi üzerine almıştır. Yolda kabilesinden Nuaym b. Abdullah’a rastladı. Nuaym Hz. Ömer’in kalkıştığı işi sezdiğinden oyalamak amacıyla Hz. Ömer’e kız kardeşinin ve eniştesinin de Müslüman olduğunu ihbar etti. Bunun üzerine yolunu değiştiren Hz. Ömer kız kardeşinin evine yöneldi ve orada dinlediği Kur’an vesilesiyle Müslüman olmak üzere 27 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI Allah Rasulu’nun bulunduğu Daru’l-Erkam’a gitti ve Kelime-i Şehadet getirerek müslüman oldu. Peygamberimiz Allah’a şükrünü tekbir getirerek ifa etti. S-132 Hüzün yılı hakkında bilgi veriniz? Miladi 619 yılında Peygamberimiz’in amcası Ebu Talip ile Hz. Hatice annemizin vefat ettiği yıla denir. S-133 Boykot kararı hakkında bilgi veriniz? Boykot 616-619 yılları arasında üç yıl sürdü. Mekkeliler Peygamberimizi ve kabilesini toplum dışında bırakmak, onlarla konuşmamak, birlikte oturmamak ve onlardan kız alıp verilmesini, ticaret yapılmasını engelleyen bir karar alarak Kâbe duvarına astılar. S-134 Peygamberimizin Taif yolculuğu hakkında bilgi veriniz? Peygamberimiz amcasının vefatı üzerine kendisini himaye edecek ve Mekke dışında İslam’ın tebliğini gerçekleştirebilecek bir ortam bulmak için azatlı kölesi Zeyd b. Haris ile birlikte Taif’e gitti ve Taif halkının reddi ve şiddeti ile karşı karşıya kalmıştır. S-135 Akabe görüşmelerinden bilgi veriniz? I.Akabe Görüşmesi: Miladi 620 yılında Peygamberimiz Medineli Hazrec kabilesinden 6 kişiye İslam’ı tebliğ etti. Müslüman olan Hazrecliler gelecek yıl aynı yerde hac mevsiminde buluşmaya söz verdiler. II. Akabe Görüşmesi (I.Akabe Biatı) Miladi 621 Peygamberliğin 12. yılında Esad b. Zürare’nin başkanlık yaptığı 12 kişilik bir grup Akabe’de Hz. Peygamber ile görüştü ve biat yapıldı.Bu biat üzerine Peygamberimiz Musab b. Umeyr’i Medine’ye öğretici olarak gönderdi. İslam’da İlk öğretmen Mus’ab b. Umeyr’dir. III. Akabe Görüşmesi (II. Akabe Biatı) Miladi 622 Peygamberliğin 13. yılında 75 kişilik bir Medineli müslüman grup Allah Rasulü ile görüştü. Her kabileden bir kişi olmak üzere 12 temsilci seçildi ve biat yapıldı. S-136 İsra ve mi’rac hakkında bilgi veriniz? İsra: Kelime anlamı gece yürüyüşü olup Peygamberimizin bir gece Mescid-i Haram’dan Mescid’i Aksa’ya yaptığı gece yolculuğu. Mirac: Peygamberimizin Mescid-i Aksa’dan göğe yükselerek Allah’u Teâlâ ile görüşmesi demektir. Recep ayının 27.gecesi 28 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI S-137 Mi’rac hediyeleri nelerdir? 1- Bakara suresinin son iki ayeti (Amenerrasulu) 2- Beş vakit namaz 3- Allah’a şirk koşmayanların cennete gireceği, S-138 Peygamberimizin Medine’ye hicreti hakkında bilgi veriniz? Peygamberimiz II. Akabe Biatı’ndan sonra Miladi 622 yılında Hz. Ebu Bekir ile birlikte Medine’ye hicret etmiştir. Hicret yolculuğunda Sevr mağa-rasında 3 gün gizlendikten sonra Medine’ye yol alınmıştır. Mekkeli müşriklerin koyduğu ödül üzerine Peygamberimiz’in izini süren Süraka b. Malik Peygamberimiz’e yetiştiği halde atının ayağının sürçmesi üzerine takipten vazgeçmiştir. Hicret yolculuğu bir hafta sürmüştür. Pazartesi günü Kuba köyüne varıldı ve ilk mescid buraya inşa edildi.Peygamberimiz Kuba’dan Medine’ye hareket ederken Salim oğullarına ait Ranuna vadisinde farz kılınan ilk cuma namazını kıldırdı. S-139 Peygamber Efendimizin Kur’an-ı şu dört kişiden alınız dediği sahabiler kimlerdir? 1-Abdullah b. Mes’ud 2-Salim(Ebu Huzeyfe’nin mevalisi) 3-Ubey b. Ka’b 4-Muaz b. Cebel S-140 Bedir savaşı, sebepleri ve sonuçları hakkında bilgi veriniz? Bedir savaşı Müslümanlarla müşrikler arasında meydana gelen ilk savaştır. Mekkeli müşriklerin saldırgan tutumu üzerine meydana gelmiştir. Ebu Süfyan komutasında Suriye’den dönmekte olan Kureyş kervanını ele geçirmek amacıyla Müslümanlar sefer hazırlığına başladılar. Ebu Süfyan Müslümanların savaş hazırlığını öğrenince Mekkeli müşriklerden yardım istedi. Mekkeli müşriklerle Bedir’de karşı karşıya gelmişlerdir. Savaş sonucunda 14 şehit verirken, müşriklerden 70 kişi öldü ve 70 esir alındı. S-141 Uhud savaşı, sebepleri ve sonuçları hakkında bilgi veriniz? Bedir savaşında yakınlarını kaybeden Mekkeli müşriklerin intikam duygusu sebebiyle yeni bir savaş hazırlığını öğrenen Peygamberimiz istişare sonucu Medine dışında müşriklerle meydan savaşı yapılmasına karar vermiştir. Hicri 3 Miladi 625 yılı Cumartesi günü savaş başlamıştır. Savaşın ilk anlarında üstün olan Müslümanlar, kesin emre rağmen yerini terk eden okçular sebebiyle Hz. Hamza, Mus’ab b. Umeyr gibi sahabilerin şehit edilmesine, Peygamberimizin miğferinin yarılarak yanağına batmasına ve dişinin 29 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI kırılmasına sebep olmuştur. Savaş 70 şehit ve müşrikler-den 23 kişinin ölümü ile son bulmuştur. S-142 Hendek savaşı ve sonuçları hakkında bilgi veriniz? Allah Rasulünün Medine’den çıkardığı Beni Nadr Yahudileri Müslümanlara karşı ortak bir güç oluşturmak amacıyla Mekkeli müşrikleri Müslümanlara karşı kışkırtmışlardır. Peygamberimiz müttefiki Huzaa kabilesinden müşrik ve müttefiklerinin Medine üzerine başlattıkları savaş hazırlığının haberini aldı. İstişare sonucu Salman-i Farisi’nin teklifi üzerine Medine’nin kuzeyine hendek kazılmasına karar verildi. Hicri 5 Miladi 627 yılında başlayan ve 23 gün süren savaş, müşrik-Yahudi ittifakının bozulması üzerine, müşrikler Medine’yi terketmişlerdir. Savaş müslümanlardan 6 şehit, müşriklerden 3 kişinin ölümü ile sonuçlanmıştır. S-143 Hudeybiye antlaşmasının maddeleri nelerdir? 1-Müslümanlar bu yıl Kabe’yi ziyaret etmeden Medine’ye geri dönecekler. 2- Müslümanlar gelecek yıl gelecekler ancak üç günden fazla Mekke’de kalamayacaklar. 3-Müslümanlar Mekke’ye silahsız girecekler. 4-Mekke’ye sığınan hiçbir Medineli Müslüman iade edilmeyecek ancak Kureyş’ten Müslüman olan birisi Müslümanlara sığınırsa bu Müslümanlar tarafından kabul edilmeyecek. 5-Arap kabileleri istedikleri tarafla birleşebilecek. S-144 Hayber savaşı hakkında bilgi veriniz? Hayber savaşı Hicri 7.yılda Hayber’de yaşayan Yahudilere karşı yapılmıştır. Barışa yanaş-mayan Hayber Yahudileri 20 gün kuşatmanın ardından kaleler bir bir düşmüş ve Hayber fethedilmiştir. Arazi mahsullerinin yarısını vermek şartıyla Hayber arazileri Yahudilere bırakılmıştır. Hayber’in fethi sonucunda Müslümanların ekonomik gücü artmıştır. Zeynep bt. Haris adında bir Yahudi kadın Peygamberimiz’i zehirlemeye çalışmıştır. Peygamberimiz Yahudi lideri Huyey b. Ahtab’ın kızı Safiye ile evlendi. S-145 Mekke’nin fethi hakkında bilgi veriniz? Mekkeli müşrikler Hudeybiye antlaşmasını bozmaları üzerine Peygamberimiz Mekke’yi fethetmeye karar verdi ve 10 Ramazan H.8/1 Ocak 630’da Medine’den hareket etti. Mekke şehri kan dökülmeden fethedildi ve Kabe putlardan temizlendi. Hz. Peygamber Mekke’de genel af ilan etti. Peygamberimiz Mekke’nin fethinden sonra Muaz b. Cebel’i Mekkeliler’e İslam’ı öğretmekle görevlendirdi. 30 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI S-146 Allah Rasulünün vefatı hakkında bilgi veriniz? Peygamberimiz Rebiu’l-evvel ayının 13’ü, Pazartesi günü Hicri 11, Miladi 8 Haziran 632 yılında, 63 yaşında, Hz.Aişe annemizin odasında vefat etmiştir. Son nasihatı ‘’Namazın önemi, kadınların ve kölelerin haklarının korunması‘’ son sözü ‘’Mea’r-Refiki’l-A’le’’ olmuştur. S-147 Peygamberimizin Veda Haccı hakkında bilgi veriniz? Peygamberimiz hicretin 10.Yılı Miladi 632’de gerçekleştirdiği hac, arkadaşlarıyla vedalaştığı ve bir daha Kâbe’yi ziyaret edemediği için Veda Haccı adını almıştır. S-148 Aşere-i mübeşşere kimlerdir? 1- Hz. Ebu Bekir 6- Talha b. Ubeydullah 2- Hz. Ömer 7-Zubeyr b. Avam 3- Hz. Osman 8- Ebu Ubeyde b. Cerrah 4- Hz.Ali 9-Sa’d b. Ebi Vakkas 5-Abdurrahman b. Avf 10 -Said b. Zeyd S-149 Ensar, muhacir, senetu’l-vufud ve mübahele kavramlarını açıklayınız? Ensar: Medine’nin yerlisi olup, İslam’ı kabul etmiş olan Arap Evs ve Hazrec kabileleridir. Medine’ye hicret eden mühacirler’e timsali görülmemiş yaptıkları yardım sebebiyle kendilerine Ensar denilmiştir. Mühacir: Mekke’de her şeylerini bırakarak inançları uğruna Mekke’den Medine’ye hicret eden müslümanlar. Senetu’l-vufud: Hicretin 9.yılı İslam’ı tanımak veya müslüman olmak için heyetlerin (elçilerin) yoğun olarak Medine’ye geldiği yıl. Mübahele: Lanetleşmek demektir. Aliimran suresinin 61. Ayetine istinaden Peygamberimiz Necran halkı Hıristiyanlarını lanetleşmeye davet etmiştir. S-150 Hıristiyanlarla yapılan savaşlar hakkında bilgi veriniz? 1-Mute Savaşı: Peygamberimizin gönderdiği elçi Haris b.Umeyr el-Ezdi’nin Bizans valisi Şurahbil tarafından öldürülmesi üzerine Mute savaşı yapılmıştır. Üç komutanın şehit olması üzerine Halit b.Velid’in komutayı ele almasıyla dağılan İslam ordusu toparlanarak ani bir hücumdan sonra geri çekildi. Düşman ordusu Müslümanları takip etmeye cesaret edemedi. Müslüman ordusu Medine’ye geri döndü.Hz. Peygamber Halit b.Velid’e bu başarısından dolayı Seyfullah (Allah’ın kılıcı) lakabını vermiş-tir.Olay H.8/Miladi 629’da vuku bulmuştur. 31 HOŞGÖR EĞİTİM KURUMLARI VAKFI YAYINLARI MUHTASAR İSLAM TARİHİ BİLGİLERİ VE KAVRAMLARI 2-Tebük Seferi: Peygamberimiz Taif kuşatmasından sonra Bizanslar’ın savaş hazırlığı haberini alır almaz 30.000 kişilik bir ordu hazırladı. Bu sefer, çok sıcak bir mevsimde hazırlandığı için Gazvetu’l-Usre (Güçlük Savaşı) adını almıştır. Peygamberi-mizin komutasında ordu H.9.yılda yola çıktı. Tebük’te 20 gün kadar kalınmasına rağmen düşmana rastlanmadı. Tebük seferi esnasında birçok komşu ülkelerle antlaşmalar yapıldı. Bunlar İslam dinini kabul etmemekle birlikte cizye ödemeyi kabul ederek İslam’ın otoritesini kabul ettiler. Tebük seferi Peygamberimizin son ğazvesidir. S-151 Mute savaşında şehit olan komutanları sırasıyla belirtiniz? 1-Zeyd b. Harise, 2-Cafer b.Ebi Talib, 3-Abdullah b.Ravaha, 32