Uploaded by elifzaimm

Adli Tıp Ders Notları

advertisement
İÇİNDEKİLER
ADLİ TIBBA GİRİŞ..................................................................................................................................... 1
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
HEKİMİN YASAL SORUMLUKLARI ........................................................................................................... 3
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
TRAVMA SONRASI ADLİ MUAYENE VE ADLİ RAPORLAR ..................................................................... 7
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
YARALAR ................................................................................................................................................. 9
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
ÖLÜM ..................................................................................................................................................... 12
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
ASFİKSİ .................................................................................................................................................. 15
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
KEŞİF VE OTOPSİ İLE İLGİLİ YASAL MEVZUAT ...................................................................................... 19
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
ÇOCUK İSTİSMARI ................................................................................................................................ 21
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
CİNSEL SALDIRI OLGULARINA YAKLAŞIM ........................................................................................... 23
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
ADLİ TIBBİ NUMUNELER......................................................................................................................... 25
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
ADLİ PSİKİYATRİ .................................................................................................................................... 27
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
ADLİ TOKSİKOLOJİ ................................................................................................................................ 29
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
ADLİ TIP
ADLİ TIBBA GİRİŞ
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Adli Tıp Ana Bilim Dalı
Adli Tıp, hukukun tıpla ilgili konularını
araştıran bilimdir. Genellikle travmatik
olayların vücutta yol açtığı değişiklikleri
incelenmesi ve raporlanması şeklinde hizmet
sunulmaktadır. Adli Tıp adli bilimler içerisinde
yer almakta ve adli bilimlerin diğer bilim
dalları ile işbirliği içerisinde çalışmaktadır.
Adli Bilimler içerisinde temel anabilim
dalları ve görevleri
Adli Kimya: Alkol, uyutucu-uyuşturucuuyarıcı madde, ilaç, ağır metal ve zehirleme
etkisine sahip maddelerin vücut dokularından
ayrıştırılması ve miktarının tespit edilmesi,
ölüm veya zarar oluşturma mekanizmalarının
belirlenmesi,
Adli Biyoloji: Kan, tükürük gibi vücut sıvıları,
epitel dokuları veya diş gibi vücut doku
parçaları üzerinden kimliklendirme amacıyla
incelemelerin yapılması,
Adli Antropoloji: Kemikler üzerinden
kimliklendirme, yaş, boy, kilo, cinsiyet, travma
analizi gibi araştırmaların yapılması,
Adli Entomoloji: Ceset üzerinde bulunan
böceklerin gelişim aşamalarını inceleyerek
ölüm zamanı tahmini ile ilgili incelemelerin
yapılması,
Adli Psikiyatri: Adli sürece yansıyan akıl ruh
sağlığı ile durumların araştırılması,
Adli Diş Hekimliği: Dişler üzerinden
kimlikler ve travmaların değerlendirilmesi,
Adli Balistik: Ateşli silahlar ve patlayıcı
maddelerin özelliklerinin araştırılması,
Adli Belge İnceleme: Adli konuları
ilgilendiren belgelerde yazı karakterinin
incelenmesi
Adli Tıbbın temel görevleri:

Ölü muayenesi ve otopsi yapmak

Ölüm nedeni
ve
ölüm
zamanını saptamak

Ceset üzerindeki delilleri
toplamak ve raporlandırmak

Cinsel saldırı muayenesi yapmak

Delilleri
toplamak
ve
raporlandırmak
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.

Doğal olmayan travmatik olaylarda
muayene yapmak, bulguları tespit etmek ve
bunları raporlandırmak

Yaralama, asfiksi, ateşli silah
yaralanması, zehirlenme, iş kazası, trafik
kazası, düşme, elektirik ve yıldırım çarpması,
işkence eziyet ve benzeri

Adli psikiyatriyi ilgilendiren konularda
muayene yapmak ve raporlandırmak

Maluliyet
tespiti
yapmak
ve
raporlandırmak

Yaş tespiti yapmak,

Kimliklendirme ve benzeri bir çok
konuda bilirkişilik hizmeti verilmektedir.
Adli Tıbbın Yapılanması
Ülkemizde Adli tıbbi hizmetlerin yapılanması
genel olarak aşağıdaki gibidir:
Adli Tıp Anabilim Dalları: Üniversitelerde
adli tıp hizmetleri, temel olarak adli tıp ana
bilim dalları üzerinden yürütülmektedir. Adli
Tıp Anabilim Dallarında temel olarak eğitim
faaliyetlerinin yürütülmekte ve bilimsel
araştırmalar yapılmaktadır. Ayrıca hukuku
ilgilendiren her türlü yaralanma, malüliyet
tespiti, kimliklendirme ve yaş tespiti, çocuk
suçluluğu, cinsel saldırı ve cinsel istismar,
çocuk ve erişkin cezai sorumluluğu, ölü
muayene ve otopsi gibi bir çok konuda
bilirkişilik hizmeti verilmektedir.
Adli Tıp Enstitüleri: Temel olarak yüksek
lisans ve doktora eğitim programı hizmetleri
yürütülür. Hukuk ilgilendiren tıbbi konularda
multidisipliner
bilirkişilik
hizmeti
verilmektedir.
Adli Bilimler içerisinde yüksek lisans
programları: Adli Bilimler içerisindeki
yüksek
lisans
programlarında
eğitim
faaliyetlerini yürütülmesinde destek olur.
Sağlık Bakanlığı bünyesinde Adli Tıp
Poliklinik Hizmetleri: Temel olarak her türlü
yaralanmalar, cinsel saldırı ve cinsel istismar,
gözaltı muayeneleri, adli numuneler gibi
birçok konuda bilirkişilik hizmeti vermektedir.
Çocuk İzlem Merkezleri: Bu merkezler
içerisinde bulunan adli tıp uzmanları cinsel
istismar olgularının muayene edilmesi,
1
ADLİ TIP
delillerinin toplanması ve raporlandırılması
konusunda hizmet verilmektedir.
Adli Tıp Kurumu: Adalet Bakanlığı’na bağlı
olarak Adli Tıp Kurumu Merkezi bünyesinde
bulunan ihtisas kurulları ve ihtisas daireleri,
büyük şehirlerde grup başkanlıkları ve tüm
illerde şube müdürlükleri yapılanması ile resmi
bilirkişilik hizmeti verilmektedir.
Adli Tıp Kurumu bünyesinde bulunan ihtisas
kurullarında aşağıdaki konular hakkında tıbbi
bilirkişilik hizmeti verilmektedir:
1. İhtisas kurulu: Hayata karşı suçlar.
2. İhtisas kurulu: Vücut dokunulmazlığına
karşı suçlar ile işkence ve eziyet.
3. İhtisas kurulu: Malûliyetler, meslek
hastalıkları, infazının ertelenmesi, sürekli
hastalık, engellilik ve kocama nedeniyle
cezalarının hafifletilmesi veya kaldırılması
4. İhtisas kurulu: Ceza sorumluluğu ile akıl
hastalarına özgü güvenlik tedbirleri işler,
uyuşturucu ve uyarıcı maddeleri kullanan
kimselerin alışkanlığı ile ilgili bağımlılık
derecesi, uyuşturucu madde suçları ile ilgili
olarak tedavi ve denetimli serbestlik tedbirleri,
fiil ehliyetinin tespiti, vesayeti gerektiren
hâller,
koruma
amacıyla
özgürlüğün
kısıtlanması, akıl hastalığı nedeniyle evliliğin
iptali veya boşanma.
5. İhtisas kurulu: Zehirlenmeler ile alerji ve
immünoloji, adlî biyoloji ve adlî genetik.
6. İhtisas kurulu: Yaş küçüklüğü, sağır ve
dilsizlik ile çocuk düşürtme, düşürme veya
kısırlaştırma, cinsel dokunulmazlığa karşı
suçlar, genel ahlaka ve aile düzenine karşı
suçlar, cinsel iktidar tespiti, fiile karşı kendisini
savunup savunamayacağı hususları ile yaş
belirlemesi ve cinsiyet ilişkin konular.
7. İhtisas kurulu: Ölümle sonuçlanmayan tıbbî
uygulama hataları.
8. İhtisas kurulu: Ölümle sonuçlanan tıbbî
uygulama hataları.
fiziksel materyal ve olaylarla ilgili olarak
incelemeler yapar.
Kimya İhtisas Dairesi: Toksikolojik, gıdai,
sınai, narkotik, ilaç ve diğer çeşitli maddeler
ile alkolometrik analizler yapmak ve sonucunu
raporlar.
Biyoloji İhtisas Dairesi: Her türlü biyolojik
örnek ve biyolojik örnek taşıması muhtemel
materyalin
mikrobiyolojik,
hematolojik,
serolojik ve genetik yönden incelemelerini
yapar ve sonucunu bir raporlar.
Trafik İhtisas Dairesi: Trafik olayları ile ilgili
konularda gerekli muayene ve incelemeler
yapar ve sonucunu bir raporlar tespit etmek.
Gözlem İhtisas Dairesi: Mahkemelerce
gözleme tabi tutulmasına karar verilenleri
gözleme tabi tutmak ve gözlem sonucunu
raporlamak.
Adli Bilişim İhtisas Dairesi: Bilişim ile ilgili
konularda gerekli incelemeleri yapmak; veri
toplama, işleme, depolama veya aktarma işlevi
gören bilişim sistemleri ile her türlü sayısal ve
elektronik materyal üzerinde inceleme,
araştırma ve analizleri yapmak, sonuçlarını
raporlamak.
Adli Tıp Kurumu bünyesinde bulunan ihtisas
dairelerinde aşağıdaki konular hakkında
bilirkişilik hakkında hizmet verilmektedir:
Morg İhtisas Dairesi: Cesetler ve ceset
kısımları ile canlılara ait doku ve biyolojik
materyal üzerinde her türlü incelemeleri yapar
ve sonucunu bir rapor eder.
Fizik İhtisas Dairesi: Silah, mermi, yazı, imza,
imza niteliğini taşıyan parmak izleri ile
radyolojik, radyoizotop, klimatolojik, diğer
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
2
ADLİ TIP
HEKİMİN YASAL SORUMLUKLARI
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Adli Tıp Ana Bilim Dalı
Hekimler mesleklerini icra ederken yasalar
önünde sorumludur. Bu bakımdan tüm
hekimlerin kendileri ilgili yasaları bilmesi
gerekmektedir. Türk Ceza Kanunu’nun 4.
Maddesi’nde kanunu bilmemenin mazeret
olmadığı belirtilmiştir.
Hekimlerin sorumlulukları 4 ana başlık altında
toplanabilir.
1. Mesleki sorumluluk:
2. İdari Sorumluluk
3. Hukuki Sorumluluk
4. Cezai Sorumluluk
Mesleki Sorumluluk: Tabip Odası ve Tabip
Odası Onur Kurulu’nca değerlendirilir. Tıbbi
etik ilkelere aykırı davranmak, yasa ve
tüzüklere uymamak, haksız çıkar sağlamak ve
hasta haklarını ihlal etmek gibi durumlarda
disiplin cezaları uygulanır. Tabip odaları;
çalışan tüm hekimlerin mesleki ve etik hataları
konusunda soruşturma ve yargılamada
bulunabilir. Hekimin tabip odasına kayıtlı olup
olmadığına bakılmaz. Tababet Uzmanlık
Tüzüğüne göre uzman olmuş, bakteriyolog,
biyokimya uzmanı, patolog gibi hekim
olmayan laboratuvar uzmanları hakkında da
soruşturma açılabilir.
T.T.B. Disiplin Yönetmeliği disiplin cezaları:

Uyarma (yazılı ihtar),

Para cezası,

Geçici
olarak
meslekten
alıkoyma cezası
İdari Sorumluluk: Hekimin çalıştığı kuruma
(kamu veya özel) karşı olan sorumluluğudur.
Hekim hakkında mesleki veya idari
sebeplerden dolayı kurum içi soruşturma
yapılabilir ve disiplin cezası, para cezası veya
meslekten men gibi bazı cezalar verilebilir.
Hukuki Sorumluluk: Hekimlerin, mesleki
hatalarından dolayı özel hukuk yönünden
sorumlu olmasıdır. Hekimlerin hukuki
sorumluluğunu düzenleyen özel bir kanun
bulunmamaktadır. Borçlar kanununa göre
davanın açılmasından ve zararın ispatından
hasta ya da yakını sorumludur.
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
Cezai Sorumluluk: Türk Ceza Kanunu’nda
hekimlerin cezai sorumluluklarını düzenleyen
özel bir madde bulunmamaktadır. İlgili
yasalardaki genel tanımlar çerçevesinde hekim
cezai açıdan sorumludur. Bir kişinin bir suçtan
sorumlu tutulabilmesi için;

Fiil hukuka aykırı olması,

Fiili işleyen kişinin kusurunun
bulunması,

Fiil sonucunda bir zarar ortaya
çıkması

Zarar ile fiil arasında illiyet
(nedensellik) bağı bulunması gerekmektedir.
Hiçbir hekim bilerek ve isteyerek hastasına
zarar veremeyeceğinden mesleğin uygulanması
sırasında geçekleşen uygulama hataları taksirli
suç olarak değerlendirilir. Hekimin, bir
hastasına ötanazi kasten öldürme suçu olarak
değerlendirilir. Hekimler ve diğer sağlık
personeli, dikkat ve özen yükümlülüğüne
uymamaları sonucunda işledikleri bir kusurdan
dolayı taksirle öldürme ve taksirle yaralama
maddeleri kapsamında yargılanırlar. Ceza
davalarında, sağlık personelinin mesleki
kusurunun olup olmadığı Yüksek Sağlık
Şurası, Adli Tıp Kurumu, Üniversiteler veya
Tabip
Odaları
Onur
Kurullarınca
değerlendirilir.
Mesleki Sorumluluk Kurulu:
Resmi
Gazetede 22 Mayıs 2022 tarihi itibari ile
Mesleki sorumluluk kurulları kurulmasına
karar verilmiş ve sağlık mesleği mesleğinin
icrası sırasında işlediği kusuru bağlı ödenmesi
istenen tazminatın rücu edilip edilmeyeceğinin
mesleki
sorumluluk
kurulunca
değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir. İlgili
kanun kapsamında: “Kamu kurum ve
kuruluşları ve Devlet üniversitelerinde görev
yapan hekim ve diş hekimleri ile diğer sağlık
meslek mensuplarının sağlık mesleğinin icrası
kapsamında yaptıkları muayene, teşhis ve
tedaviye ilişkin tıbbi işlem ve uygulamalar
nedeniyle idare tarafından ödenen tazminattan
dolayı ilgilisine rücu edilip edilmeyeceğine
ve rücu miktarına,
ilgilinin
görevinin
gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle
görevini kötüye kullanıp kullanmadığı ve
kusur durumu gözetilerek Mesleki Sorumluluk
3
ADLİ TIP
Kurulu
tarafından
bildirilmektedir.
karar
verilir.”
için her şeyi yapmalı, zarar verecek şeylerden
kaçınmalıdır.
Hekim hasta arası yükümlülükler ve
sorumluluklar
Aydınlatılmış onam: Hekimin hastasına tıbbın
gerekli dahilinde tetkik ve tedavi işlemi
uygulayabilmesi onam alma zorunluluğu
bulunmamaktadır.
Hekimin
hastasına
başvurması ile hastadan anamnez alınmasında
ve muayene etmesinde onamın var olduğu
kabul edilir. Benzer şekilde cerrahi olmayan
basit tedavilerde ve girişimsel olmayan tetkik
işlemlerinde kişilerinin onamının olduğu kabul
edilir. Tıbbi müdahale için hastadan alınacak
olan rızanın yazılı gerekir.

Anayasanın 17. maddesi:

Tıbbi
zorunluluklar
ve
kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut
bütünlüğüne dokunulamaz,

Rızası olmadan bilimsel ve
tıbbi deneylere tabi tutulamaz.

Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 24.
maddesi:

Tıbbi müdahalelerde hastanın
rızasının olması gerekir.

Hasta küçük veya mahcur ise
velisinden veya vasisinden izin alınmalıdır.

Hastanın
velisinin
veya
vasisinin olmadığı ya da hastanın ifade
gücünün olmadığı hallerde bu şart aranmaz.

Hastanın rızasının alınamadığı
hayati tehlikesinin bulunduğu veya bilincinin
kapalı olduğu durumlarda rızaya bağlı
olmaksızın müdahale edilebilir.
Rızanın kanunen geçerli olabilmesi için tıbbi
işlemleri içeriği ve sonuçları anlatılmalıdır.
Hasta aydınlatılırken, kişinin eğitim düzeyini
de göz önünde bulundurulmalıdır. Önceden
hazırlanmış standart formların kullanılması
uygun değildir.
Aydınlatmanın ortadan kalktığı durumlar:
Hastanın aydınlatılmayı istememesi, hastanın
yapılacak işlemler hakkında yeterli bilgisinin
olması, kan, idrar alma ve ultrasonografi gibi
rutin işlemlerde aydınlatmaya yoktur.
Sır Saklama Yükümlülüğü: Hekim, mesleği
gereği öğrendiği hastaya ait sırları saklamak
zorundadır. Hastanın ölümünden sonra dahi bu
sırlar açıklanamaz.

Sır saklama yükümlülüğünün ortadan
kalktığı durumlar:

Hastanın rızası

Adli olgu bildirimi ve
bulaşıcı hastalık bildirimi

Konsültasyon
gibi
hastanın yararına olabilecek durumlarda,
hastanın izni alınarak

Hasta
tarafından
hekimin aleyhine açılan davalarda, hekim
kendini savunması durumlarında sır saklama
yükümlülüğü ortadan kalkmaktadır.
Özen Yükümlülüğü: Hekim, elde olunan
imkanlar dahilinde tıbbin güncel yaklaşımlarını
dikkate alarak elinden geleni yapmakla
yükümlüdür.
Sadakat Yükümlülüğü: Hekimin, hastanın
menfaatlerini kendi menfaatlerinden üstün
tutmasıdır. Hekim hastanın sağlığını korumak
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
Kayıt Tutma ve Arşivleme Yükümlülüğü:
Hekimin, hastaları ile ilgili bilgilerin
kayıtlarını muntazam olarak tutması ve tüm
belge ve kayıtları saklamasıdır.
Tedaviyi Sürdürme Yükümlülüğü: Hasta
istediği sürece, hekim tedaviyi yürütmek
zorundadır. Ancak hekim mesleki açıdan hasta
için kendisini yeterli görmediği durumlarda,
hastayı ayrıntılı olarak bilgilendirmeli ve
hastayı başka bir hekime yönlendirmelidir.
Hekimin
Acil
Hastaya
Müdahale
Zorunluluğu: Tıbbi Deontoloji Nizamnamesi
ve Hekimlik Meslek Etiği Kurallarının ilgili
maddelerine göre; hekimler, görevi ve
uzmanlık alanı ne olursa olsun, acil
durumlarda hastaya ilk yardımda bulunmalıdır.
Hekimin Adli Olgu Bildirme Yükümlülüğü:
TCK’ye göre görevini yaptığı sırada bir suçun
işlendiği yönünde bir belirti ile karşılaşmasına
rağmen,
durumu
yetkili
makamlara
bildirmeyen veya bu hususta gecikme gösteren
sağlık mesleği mensubu, bir yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır. Ayrıca kamu adına
soruşturma ve kovuşturmayı gerektiren bir
suçun işlendiğini göreviyle bağlantılı olarak
öğrenip de yetkili makamlara bildirimde
bulunmayı ihmal eden veya bu hususta
gecikme gösteren kamu görevlisinin ise, altı
aydan iki yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. Adli olgu ile karşılaşan hekim,
kolluk
kuvvetlerine
veya
Cumhuriyet
Savcılıklarına adli olgu bildirimi yapmalıdır.
4
ADLİ TIP
Adlî vakalarda, kişinin hayatını ve sağlığını
koruma amacıyla, Cumhuriyet savcısı veya
hâkim kararı olmaksızın muayene ve tedavi
amaçlı müdahaleler yapılabilir. Ancak, adli
vakanın tıbbi muayene ve müdahaleler,
esnasında delillerinin kaybolmaması için özen
gösterilmelidir.
Adli olgular: Doğal olmayan sebeplere
meydana gelen tüm zararları kapsamaktadır.

Ateşli silah yaralanmaları

Patlayıcı madde yaralanmaları,

Kesici-delici-ezici alet
yaralanmaları,

Künt yaralanmalar,

Cinsel saldırılar,

Çocuk istismarları,

Zehirlenmeler,

Yanıklar

Elektrik ve yıldırım
çarpmaları,

Asfiksi,

İntihar girişimleri,

İşkence, eziyet,

Cinayet, intihar, kaza veya
şüpheli ölümler.
Hekimin
Adli
Rapor
Hazırlama
Sorumluluğu: Adli olgu ile karşılaşan hekim
adli rapor düzenlemelidir. Hekimlik yapmaya
hak kazanmış her hekim adli rapor
düzenleyebilir. Adli rapor; kişinin tıbbi
durumunu tespit ederek adli makamlarca
sorulan soruları yanıtlayan, hekimin kanaatini
bildiren raporlardır. Ülkemizde adli muayene
yapma, adli rapor düzenleme ve adli otopsi
yapma yetkisi hekimlerindir. .
Hekimlerin Bilirkişilik (Adli Tabiplik)
Sorumluluğu: İlgili kanun maddelerinde;
sağlık ocağı hekimleri kendi bölgelerinde adli
tabiplik görevini sürdürür. Mahkemeler,
bilirkişi olarak hekimlere başvurabilir.
Hekimler de tıbbı ilgilendiren konularda
bilirkişilik yaparlar. Hekim bilirkişi olarak
görevlendirildiğinde, bu çağrıya uymak
zorundadır. Geçerli bir bahanesi olmadan
mahkemece
yapılan
davete
uymayan,
belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır
olmayan, veya mahkemeye gelip de görüş
bildirmeyen hekimler ile ilgili, tanıklığa ilişkin
disiplin hükümleri uygulanır.
Ölü Defin İzni ve Şüpheli Ölüm İhbar
Yükümlülüğü:
Umumi Hıfzıssıhha Kanunu:
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.

Defin ruhsatı (ölüm belgesi)
alınmadıkça ve ibraz edilmedikçe hiçbir
cenazenin defnedilemez,

Defin
ruhsatını
belediye
tabipleri bulunan yerlerde belediye tabipleri,
bulunmayan yerlerde hükümet tabipleri (sağlık
ocağı
hekimleri)
tarafından
mevtanın
muayenesinden sonra verilebilir.

Ölümüne sebep olan hastalık
esnasında tedavi eden tabibin verdiği defin
ruhsatı, resmi hekimler tarafından tasdik
edildiği takdirde geçerlidir.

Hekim bulunmayan bölgelerde
defin ruhsatı, sağlık memurları veya bu iş için
yetiştirilmiş memurlarca verilebilir. Eğer
bunlar da bulunmuyorsa, defin ruhsatını
jandarma karakol komutanları ya da köy
muhtarları verebilir.
Adli ölüm: Kaza, cinayet, intihar veya şüpheli
ölümlerde; ölüm belgesi düzenlemeden adli
makamlara şüpheli ölüm ihbarı yapılmalıdır.
Bu tür olgularda ölüm belgesi, ölü muayenesi
ve otopsi işlemleri tamamlandıktan sonra
verilir. Adlî tabiplik hizmetleri dahilinde
hekimler, Cumhuriyet Savcılarınca ölü
kimliğini belirlemek ve adlî muayene yapmak,
otopsi yapmak, yeni doğanın cesedinin adlî
muayenesini
veya
otopsisini
yapmak,
zehirlenme şüphesi üzerine inceleme yapmak
üzere görevlendirilebilir.
Hekimlerin
Gerçeğe
Aykırı
Rapor
Düzenleme ile İlgili Sorumlulukları: TCK’ye
göre “Gerçeğe aykırı belge düzenleyen tabip,
diş tabibi, eczacı, ebe, hemşire veya diğer
sağlık mesleği mensubu, üç aydan bir yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmü
bulunmaktadır.
Hekimlerin Genital (Cinsel) Muayenedeki
Sorumlulukları: TCK’ye göre yetkili hakim
ve savcı kararı olmaksızın, kişiyi genital
muayeneye gönderen veya bu muayeneyi
yapan fail hakkında üç aydan bir yıla kadar
hapis
cezasına
hükmolunur.
Bulaşıcı
hastalıklar dolayısıyla kamu sağlığını korumak
amacıyla kanun ve tüzüklerde öngörülen
hükümlere uygun olarak yapılan muayeneler
açısından yukarıdaki hükmün uygulanmaz.
CMK’da kadının muayenesi, istemi halinde ve
olanaklar elverdiğinde bir kadın hekim
tarafından yapılır. Adli genital muayene için
öncelikle hakim ya da savcı kararı olmalıdır.
Adli bir olgu hakim ya da savcı kararı olmadan
hekime başvurduysa, hekim adli makamlara
5
ADLİ TIP
bildirmelidir. Adli genital muayenede kişinin
aydınlatılmış onamı alınmalıdır. Kişiye
muayene hakkında bilgi verilmelidir. Muayene
edilecek kişi 15 yaşından küçükse velisinin ya
da yasal temsilcisinin, 15 yaşını doldurmuş
ancak 18 yaşını doldurmamışsa kişinin
kendisinin ve yasal temsilcisinin, 18 yaşını
doldurmuşsa
kişinin
kendisinin
rızası
alınmalıdır. Eğer adli olgu genital muayeneyi
kabul etmediği takdirde, uğrayacağı zararlar
hakkında bilgi vermeli, buna rağmen
muayeneyi etmiyorsa, kişiden muayene olmak
istemediğine dair mümkünse kendi el yazısı
imzalı bir belge alınmalı ve adli makamlara
bildirmelidir.
Organ ve Doku Alınması: Organ ve Doku
Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli
Hakkında Kanun’unda belirtildiği üzere,
ölüden organ veya doku alınabilmesi için;
kişinin sağlığında vücudunun tamamını veya
organ ve dokularını, tedavi, teşhis ve bilimsel
amaçlar için bıraktığını resmi veya yazılı bir
vasiyetle belirtmiş olması, veya bu konudaki
isteğini iki tanık huzurunda açıklamış olması,
eğer bu durumlar mevcut değil ise, sırasıyla
ölüm anında yanında bulunan eşi, reşit
çocukları, ana veya babası veya kardeşlerinden
birisinin, bunlar yoksa yanında bulunan
herhangi bir yakınının rızası bulunması
gerekmektedir. Ancak aksine bir vasiyet
bildirilmedikçe, kornea gibi ceset üzerinde bir
değişiklik yapmayan dokular alınabilir. Ölen
kişi sağlığında organ veya doku alınmasına
karşı olduğunu bildirmişse organ ve doku
alınamaz.
Yeterli bilgilendirme yapılmalı,
Rıza yazılı olmalı,
Herhangi bir menfaat ilişkisi bulunmamalıdır.
Çocuk Düşürtme ve Kısırlaştırma: Çocuk
düşürtme işleminde kadının rızası olmazsa
olmazdır. On haftalık gebeliklere kadar rızaya
dayalı çocuk düşürtme işlemine kanunlar izin
vermektedir. Ancak aksi durumlarda, bu işlemi
yapan ve yaptıranlar hakkında hapis cezası
uygulanır. Kadın eğer mağduru olduğu bir suç
sonucu gebe kaldıysa, kendi rızası ve gebelik
süresi 20 haftayı aşmamak şartıyla uzman
hekimler tarafından gebelik sona erdirilebilir.
Kısırlaştırma işleminde de kadın veya erkeğin
rızası olmalıdır. Rızası olmadan bir kişiyi
kısırlaştıranlar,
hapis
cezası
ile
cezalandırılırlar.
Ve
yine
yaşamla
bağdaşmayan sakatlık olması durumunda veya
gebelik durumu annesinin yaşamını tehdit
ediyorsa gebelik doktor raporu ile hafta
sınırlaması olmadan sonlandırılabilir.
İnsan Üzerinde Deney: TCK’ye göre; insan
üzerinde bilimsel bir deney yapan kişi, bir
yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır.
İnsan üzerinde bilimsel deney yapabilmek
için;
Yetkili kurul ve makamlardan izin alınmış
olmalı,
Deneyin öncelikle yeterli sayıda hayvan
üzerinde yapılmış olmalı, Bilimsel veriler ile
açıklanmak kaydıyla insan üzerinde de
yapılmasını gerekli olmalı,
İnsan sağlığı üzerinde öngörülebilir zararlı bir
etki bırakmamalı,
İnsan onuruyla bağdaşmayacak ölçüde acı
verici yöntemler uygulanmalı,
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
6
ADLİ TIP
TRAVMA SONRASI ADLİ MUAYENE VE ADLİ RAPORLAR
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Adli Tıp Ana Bilim Dalı
Adli Rapor Düzenlenirken uyulması gerek
hususlar: Raporu düzenlendiği kurumun adı
raporda bulunmalıdır. Raporun ne zaman
düzenlendiği bildirilmelidir. Adli muayeneye
için başvuran veya gönderilen kişinin kimlik
kontrolü yapılarak kaydı yapılmalı, adı-soyadı,
Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası,
cinsiyeti, gibi bilgiler kaydedilmelidir. Artık
çoğu sağlık kuruluşunda otomasyon sistemine
bağlı olarak kayıt yapıldığı için bilgilerin
doğruluğu açısından kontrol edilmelidir.
Kimliksiz olarak başvuran kişilerde fiziksel
özellikleri, dış görünümü, ayırt edici bulguları
kaydedilmelidir. Kolluk güçleri eşliğinde
getirilmişse eşlik eden kolluğun bilgileri
yazılmalıdır. Kişinin anlattığı şekliyle olay gün
ve saati yazılmalıdır. Kişinin ne zaman
muayene edildiği bildirilmelidir. Kişinin
anlattığı şekliyle anamnez alınmalıdır. Fizik
muayene bulguları bilimsel tanımlara uygun
şekilde ve herkesçe anlaşılacak şekilde kayıt
altına alınmalıdır. Fizik muayene bulgularını
tanımlanırken yaralanmalarının vücuttaki yeri,
boyutu, şekli ve yaranın özellikleri ayrıntılı
olarak tarif edilmelidir. Yaralanma vücut
diyagramında
gösterilmelidir.
Yapılan
konsültasyonlar ve laboratuar incelemelerinin
sonuçları kaydedilir. Raporun sonuç kısmı
sorulan
soruları
cevaplayacak
şekilde
olmalıdır. Adli raporları eldeki muayene
bulguları ve labaratuar sonuçları dahilinde
kişinin durumunu tespit eden kanaat bildiren
raporlardır. Raporun düzenleyen hekimin adı,
soyadı, sicil numarası, görevi, imzası
bulunmalıdır. Adli raporlar resmi posta ile
gönderilmeli veya elden teslim edileceği
durumlarda teslim alacak görevli memurun
kimlik bilgileri ve imzası kayıt altına
alındıktan sonra verilmelidir.
Adli Rapor düzenlenirken cevaplanması
gereken sorular ile ilgili kanun maddeleri:
Bu sorulara cevap verirken Türk Ceza
Kanunu’nda Tanımlanan Yaralama Suçlarının
Adli
Tıp
Açısından
Değerlendirilmesi
Rehberinden
faydalanılmalıdır.
Düzenli
aralıklarla güncellenen rehber ile farklı
değerlendirmelerin önüne geçilebilmektedir.
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
Rehberde yukarıdaki sorulan sorularla ilgili
ayrıntılı açıklamalar bulunmaktadır.
Basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek
ölçüde hafif yaralanma: Genellikle yüzeysel
yumuşak doku travmaları tespit edildiği
durumlarda basit bir tıbbi müdahale ile
giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğuna
şeklinde rapor edilir.
Kemik kırık veya eklem çıkıkları, kas-sinirtendon
yaralanmaları
veya
damar
yaralanmaları ve iç organ yaralanmaları tespit
edilmesi durumunda yaralanmanın kişi
üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile
giderilebilecek ölçüde hafif olmadığı şeklinde
rapor edilir.
Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma neden
olan yaralanma: İç organ yaralanmaları, karıngöğüs boşluğuna nafiz yaralanmalar, ana
damar yaralanmaları, kafa içi travmatik
değişim veya omurilik hasarı gibi durumların
tespitinde yaşamını tehlikeye sokan bir duruma
neden olduğu şeklinde rapor edilir. Kişinin
tedavi edilip iyileşmesi sonucu etkilemez.
Duyularından veya organlarından birinin
işlevinin sürekli zayıflaması/yitirilmesi: Duyu
veya organlarda işlev zayıflaması veya
yitimine karar verilebilmesi için sonucun
sürekli olması, iyileşmenin tamamlanması
olması veya iyileşme imkanı bulunmaması
gerekmektedir. Yaralanmaya organda veya
ekstremite fonksiyonlardaki anatomik ve/veya
fonksiyonel kayıp oranı % 10-50 arasında ise
“işlevin sürekli zayıflaması”, % 50’nin
üzerinde ise “işlevin yitirilmesi” olarak
değerlendirilmelidir.
Yüzünde
sabit
ize–yüzünün
sürekli
değişikliğine neden olma: Yüz sınırları
içerisinde meydana gelen yaralanmasının
iyileşme aşaması tamamlandıktan sonra
değerlendirilmelidir. Mümkünse güneş ışığı
altında veya iyi aydınlatılmış bir ortamda,
yaklaşık 1-2 metre mesafeden ilk bakışta
herkesçe fark edilebilir durumda ise “yüzde
sabit iz” olduğuna kanaat edilir. Yüz bölgesi
içinde meydana gelen yaralanma nedeniyle
oluşan iz, yüzün doğal şeklini bozmuş ve
tedavi ile düzeltilemeyecek durumda ise yüzde
sürekli değişikliğinden bahsedilir. Ağır yüz
travmaları, yüz bölgesinin deformasyona yol
7
ADLİ TIP
açan yanıcı yaralanmalar gibi bu kapsamda
değerlendirilebilir.
Konuşmada
sürekli
zorluk/konuşma
yeteneğinin kaybı: Konuşma fonksiyonunu
etkileyen yaralanmalar meydana geldiği zaman
değerlendirilir. Kafa içi travmatik hasarlar
veya konuşma ile ilgili organların (ses telleri,
dil ve benzeri) hasarı sonucu oluşabilir.
Yaralanma sonucu konuşma bozukluğunun
kalıcı olması durumunda veya tedavi ile
düzelme imkanı bulunmaması durumunda
konuşmada sürekli zorluğa veya konuşma
yeteneğinin kaybına neden olduğu rapor
edilebilir.
Gebe bir kadında, çocuğunun vaktinden önce
doğmasına/çocuğun düşmesine neden olma:
İlgili branş hekimlerinden görüş alınarak
travma ile illiyet bağının kurulması
gerekmektedir.
Kişinin iyileşmesi olanağı bulunmayan bir
hastalığa/bitkisel hayata girmesine neden olma:
Travma sonrası tedavi düzelme imkanı
olmayan hemipleji, parapleji gibi durumlarda
veya ilaçla kontrol altına alınamayan epilepsi,
bitkisel yaşam gibi durumlar tespit edildiği
durumlarda değerlendirilebilir.
Çocuk yapma yeteneğinin kaybolması:
Üremeye organlarının travmatik hasarın tedavi
ile düzelme imkanı bulunmadığı durumunda
değerlendirilebilir.
Yaralamanın vücutta kemik kırığına veya
çıkığına neden olması: Travma sonrası kişide
herhangi bir kırık ya da çıkık oluşmuşsa
yaralanmanın vücudunda kemik kırığına ve
çıkığına neden olduğu rapor edilir. Ayrıca
oluşan kırık veya çıkığının ağırlık dereceleri
içerecek şekilde rapor düzenlenmelidir. Türk
Ceza Kanunu’nda Tanımlanan Yaralama
Suçlarının
Adli
Tıp
Açısından
Değerlendirilmesi
Rehberinde
ağırlık
dereceleri ve çoklu kırık veya çıkıklarda
hesaplamanın nasıl yapılacağı ayrıntılı olarak
açıklanmaktadır.
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
8
ADLİ TIP
YARALAR
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Adli Tıp Ana Bilim Dalı
Yara: Herhangi bir etkenin (fiziksel, kimyasal,
biyolojik)vücutta oluşturduğu her türlü
hasardır. Yaranın anatomik lokalizasyonu
tanımlandıktan sonra yaranın özellikleri
tanımladır. Yaranın boyu, genişliği, dudakları
(yaranın kenar özellikleri), açısı (geniş veya
dar), kuyruğu (iki ucundaki yüzeyel sıyrıklar)
ve derinliği ölçülerek kayıt altına alınmalıdır.
Künt Travmatik Yaralar: Künt cisimlerle
meydana
gelen
yaralanmalardır.
Künt
travmatik yaralanmalar genellikle aşağıdaki
şekilde meydana gelir.

Darp

Künt cisim travmaları (Sopa, odun, taş
ve benzeri)

Yüksekten düşme

Trafik kazaları ve benzeri
Künt travmatik yaralalar sonrası oluşabilecek
patolojiler:

Sıyrık (abrazyon)

Ekimoz (morluk)

Yırtık (laserasyon)

Hematom

Doku ezilmesi

İskelet sistemindeki kırıklar

İç organ, damar ve sinir lezyonları
Sıyrık (abrazyon): Cildin sürtünmesi sonucu
epidermis ve dermis tabakasını etkileyen
yaralardır. Kişi canlı iken gerçekleşmiş
sıyrıklarda seröz eksüdasyon ve krut (yara
kabuğu) görülür. Krut ölümden sonra meydana
gelen yaralanmalarda görülmez. Ölümden
sonra oluşan sıyrıklarda yara bölgesi sıvı
kaybına bağlı kurur koyu kahverengi
görünümde, etraf dokua göre sertleşmiş
kıvamda parşömen plağı meydana gelir.
Ekimoz (çürük, bere): Travmanın etkisi ile
yırtılan küçük damarlardan sızan kanın doku
arasına yayılması sonucu meydana gelir.
Travmanın
canlı
iken
gerçekleştiğinin
göstergesidir. Ekimozun iyileşme aşamasında
renk değişimi meydana gelir. Yaralanmanın
gerçekleşme zamanı ile fikir verir ancak kesin
bir bilgi vermez.
Göç eden ekimoz: Zaman ve yerçekiminin
etkisi ile oluşan ekimozun doku boşluklarına
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
dağılımı sonucu oluşur. Genellikle kafa
travmalarında orbital bölgeye, kalça ve uyluk
travmalarında arka diz çukuruna, karın
travmalarında karın alt kısımlara dağılım
görülür.
Şekilli ekimoz: Genllikle ekimozun şekline
bakılarak travma uygulanan cisim hakkında
bilgi elde edilemez. Ancak sopa, cop, boru gibi
cisimlerin vücuda sert bir şekilde teması ile
birbirine paralel ortası soluk kenarları renkli
tren rayı şeklinde ekimozlar meydana gelebilir.
Bu bilginin kayıt altına alınması adli tahkikat
açısından önemlidir. Eylemin kanunen silah
sayılabilecek bir cisimle meydana geldiğinin
bir bulgusuolabilir.
Laserasyon (Yırtık): Künt yaralanmalarda
dokularda ezilme meydana gelir ve dokunun
dayanma
sınırı
aşıldığında
yırtılmalar
gözlenebilir. Bu tür yaralanmaların dudakları
düzensiz ve parçalı görünümde olur. Yara
etrafında ekimoz bulunur. Yaranın içerisinde
doku köprüleri bulunur. En sık kafa, skapula,
tibia cilt hemen altında düzgün yüzeyli kemik
dokunun bulundupu bölgelerde meydana gelir.
Yara etrafında ekimoz olması, yara
dudaklarının düzensiz olması, yara içinde
kopmamış doku lifleri bulunması kesici alet
yarasından
ayırt
edilmesini
sağlayan
özelliklerdir.
Kesici-Ezici Alet Yaraları: Balta, satır, keser
gibi keskin bir yüzü olan ve aynı zamanda
ağırlığı iş görülen aletlerle meydana gelen
yaralanmalardır. Aletin keskin kenarı ile cilt ve
cilt altı dokuları keser ve ağırlıkları ile dokuları
ezerler. Yara incelendiğinde kesici ve ezici alet
yaralarına ait özellikler birlikte görülür. Yara
dudakları
düzgündür
ve
genellikle
ekimozludur. Travma uygulanan bölgede
kemik dokuda hasara, vücutta ampütasyona
neden olabilir.
Kesici Alet Yaraları: Keskin kenarları cilt ve
dokuları kesen aletler ile meydana gelen
yaralanmalardır. Herhangi bir cismin keskin
kenarı, bıçağın kensin kenarı, ustura, jilet,
falçata gibi aletler ile meydana gelir. Kesici
alet meydana gelen yarlanmalarda yara
dudakları
düzgündür.
Yaranın
boyu
9
ADLİ TIP
derinliğinden fazladır. Yara kuyruğu olabilir.
Keisici alet yaralanmalarında oluşan yaranın
her iki ucundaki açılar dardır.
•
Tereddüt kesileri: İntihar amaçlı
kesilerdir. Genellikle el bilekleri ve boyunda
görülür. Çok sayıda birbirine paralel veya üst
üste gelmiş yüzeyel kesilerdir.
•
Savunma
Yaraları:
Kurbanın
kendisini savunma amacı ile yaptığı hareketler
sonucunda her iki el, el bileği ve ön kolda
ventral, dorsal yada her iki yüzde oluşan
yaralardır.
Kesici-Delici
Alet
Yaraları:
Aletin
namlusunun sivri ucu ile dokuları delerken
aynı zamanda aletin keskin kenarı veya
kenarları ile dokuları kesen aletlerle meydana
gelen yaralarıdır. Genellikle bıçaklar ile
meydana
gelen
yaralanmalardır.
Yara
dudakları düzgündür. Aletin namlusunun her
iki kenarıda keskin ise oluşan yara ucundaki
her açıda dar olarak görülür. Aletin
namlusunun bir kenarı keskin diğer diğer tarafı
künt ise yara ucunun bir açısı dar, diğer açısı
geniş ve oval bir şekilde görülür. Derinliği
boylarına göre daha fazla yaralanmalar
gözlendiği durumlarda kesici delici alet
yaralanması olduğu düşünülür. Yaranın
derinliğinden aletin namlusunun tahmin etmek
yanıltısı olabilir çünkü karın gibi esnek
bölgelerde oluşan yaranın derinliği aletin
namlu boyundan daha fazla olabileceği gibi
olay esnasında aletin namlusunun vücutta ne
kadar ilerletildiği bilinemez.
Ateşli silahla ilgili temel bilgiler:
Set: Namlunun içerisindeki sarmal uzanan
çıkıntılardır,
Yiv: Setlerin arasında kalan girintiler,
Çap ve kalibre: İki set arasındaki mesafedir,
Mermi çekirdeği: Patlamadan sonra namluyu
terk eden parçadır.
Kovan: Tabanında kapsül olan, mermi
çekirdeği ve barutun yerleştirildiği bölümdür.
Kapsül: Kovanın tabanında çarpan iğnenin
etkisiyle barutun ateşlenmesini sağlar.
Barut: Yanarak patlamaya neden olan mermi
çekirdeğinin ateşlenmesini sağlayan madde.
Delici Alet Yaraları: Sivri ucu olan aletlerin
cilt cilt altında ilerletilmesi meydana gelen
yaralanmalardır. Çivi, şiş, iğne, tornavida gibi
aletlerin yaptığı yaralardır. Cilt üzerinde
görülen yara yapısı ile aletin şekli ile kesin bir
bilgi elde edilemez. Yaranın derinliği, yaranın
boyundan fazladır. Göğüs, batın boşluğuna
girerek iç organ yaralanmalarına ve iç
kanamalara neden olabilir.
Ateşli
silah
yaralanmalarının
temel
özellikleri: Mermi çekirdeğinin vücuda temas
ettiği yerde açılan deliğe giriş deliği denir.
Mermi çekirdeğinin vücutta izlediği yola traje
adı verilir. Mermi çekirdeğinin vücudu terk
ederken ciltte meydana getirdiği yaraya çıkış
deliği adı verilir.
Mermi çekirdeğin vücuda girdiği yerde cilt
tabakasını sıyırması ile giriş deliği etrafında
oluşan kahverengi sert kıvamdaki parşömen
plağı halkasına vurma halkası denir. Canlıda
parşömenleşme oluşmayacağından vurma
halkası gözle görülmez. Namlunun içerisindeki
kir, pas ve yağ artıkları mermi çekirdeği
üzerine bulaşarak cildi geçerken üzerindeki
kiri ve pası giriş deliğinin ağzında bırakması
ile oluşan halka şeklindeki lekeye silinti
halkası adı verilir. Aynı silahla yapılan ilk
birkaç atışta görülür.
Atış Mesafesi: Bir ateşli silahla ateş edildiği
esnada, namlu ucu ile hedef arasındaki
mesafeye “atış mesafesi” adı verilmektedir.
Atış mesafesi tayinini namlunun ucundan
mermi ile birlikte çıkan alev, duman,
yanmamış barut artıklarından yardım alarak
yapabiliriz.
1. Bitişik Atış
Tam Bitişik Atış (0 Cm)
Bitişiğe Yakın Atış (0-2 Cm)
2. Yakın Atış (2- 45 Cm)
3. Uzak Atış (45 Cm Sonrası)
Ateşli Silah Yaralanmaları: Barutun yanması
ile oluşan basınçlı gazın etkisiyle önündeki sert
cisimleri belirli mesafelere götürerek aletlerin
meydana getirdiği yaralardır.
Silah tipleri:
1- Uzun namlulu silahlar (namlusu yivli-setli
olanlar, namlusu yivsiz-setsiz olanlar)
2- Kısa namlulu silahlar (toplu tabancalar, yarı
otomatik tabancalar, tam otomatik tabancalar)
Tam bitişik atış: Silahın namlusunun cildi tam
ve sıkı temas ettirilmesi meydana gelen
atışlardır. Namlu cilde tam temas ettiğin oluşan
gazın basıncı namlunun ağzından çıkan atış
artıkları cilt altına nüfuz eder. Cilt altında
yanık, is, barut artıkları gözlenir. Gaz basıncı
oluşan boşlukta görülen cilt altı yanık, is baruta
Hoffmann Maden Çukuru adı verilir. Tam
bitişik atışlarda cilt üzerinde atış artıkları
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
10
ADLİ TIP
görülmez. Namlunun cilde sıkı şekilde
bastırılması ve oluşan gazın geri tepmesi ile
giriş deliği etrafında cilt üzerinde namlunun izi
görülebilir. Giriş deliği etrafında görülen bu
namlı izine
“Stampa (Damga) İzi”
denilmektedir.
Bitişiğe yakın atış: Yaklaşık birkaç cm’den
meydana gelen atışlardır. Namlı cilde tam
etmediğinden stampa izi görülmez. Giriş deliği
etrafında yanık, is duman ve barut artıkları
gözlenir.
Yakın atış: Kısa namlulu silahlarda yaklaşık
30-45 cm ve uzun namlulu silahlarda 75-100
cm içerisinde yapılan atışlardır. Yakın atışlarda
atış artıkları cildin üzerinde görülür. Silahın
gücüne göre değişmekle birlikte yaklaşık 1015 cm içerisinden yapılan atışlarda cilt
üzerinde yanık, is, barut kakmaları, vurma
halkası görülür. Yaklaşık 15-20 cm arasından
yapılan atışlarda is, barut kakmaları, vurma
halkası görülür. Yaklaşık 20-45 cm arası
yapılan atışlarda barut kakmaları (tatuaj),
vurma halkası görülebilir. Uzun namlulu
silahlarda 75-100 cm arasından yapılan
atışlarda barut kakmaları ve vurma halkası
görülebilir. Yakın atışlarda Hoffman Maden
Çukuru ve Stampa İzi görülmez.
Uzak Atış: Atış artıklarının cilde ulaşamadığı
mesafeden yapılan atışlardır. Sadece vurma
halkası görülür. İlk bir atış ile meydana
gelmişse silinti şeridi görülebilir. Kısa namlulu
silahlar için atış artıklarının görülmediği 30-45
cm, uzun namlulu silahlarda ise 75-100 cm
dışından yapılan atışlar uzak atışlarıdır. Yanık,
is, tatuaj görülmez.
Atış mesafesi tayininde dikkat edilecek
hususlar: Atış mesafesi tayinini otopsi
esnasında atış ancak elbisesiz bölgeye yapılmış
ise yapabiliriz (yukarıda sayılan cilt-cilt altı
bulgularına göre). Eğer atış elbiseli bölgeye
yapılmış ise, elbiselerin mutlaka atış artıkları
yönünden
incelenmesi
gerekmektedir.
Üzerinde giriş veya çıkış deliği bulunan
elbiselerin önce güneş görmeyen yerlerde
kurutulması (kan ve dokuların çürümemesi
için) ve sonra özel kağıt torbalar içerisinde
incelemeye gönderilmesi gerekmektedir. Üzeri
kanlı elbiseler kesinlikle plastik poşetler
içerisine kurutulmadan konulmamalıdır.
Radyolojik olarak traje tayini: Ateşli mermi
çekirdeği yaralanması sonucu kemik dokuda
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
kırık meydana gelmişse parçalanmış kırık
kemik parçalarının dağılımı atışın yönü
hakkında fikir verebilir. Radyolojik röntgen,
tomografi,
skopi
gibi
görüntüleme
yöntemlerinden faydalanılabilir. Bilgisayarlı
tomografi
kullanılarak
yumuşak
doku
hasarlarını
gösteren
kanama
bulguları
incelenerek traje hakkında fikir sahibi
olunabilir.
Ateşli silah mermi çekirdeği kemik iliak veya
skapula gibi yassı yüzeyi olan kemiklere
kırarak geçerse kemiğin üzerindeki deliğin cilt
yüzeyine bakan ağzı küçük ve kenarları
düzgündür. Kemik dokunun iç organlara bakan
iç yüzeyinde ise düzensiz krater benzeri bir
görünüm oluşur. Bu görünüme bakılarak giriş
deliği ayrımı yapılabilir. Eğer mermi kafatası
gibi bölgelerde yoluna devam ederek karşı
taraf kafatası kemiğinden çıkarsa bu sefer
kafatası kemiğinin iç laminasında ağzı küçük
kenarları düzgün bir delik ve cilde bakan
kemiğin dış laminasında krater tarzında bir
görünüm meydana gelir.
Av Tüfeği yaralanmaları:
Fişeğinin unsurları:

Saçma taneleri: Yuvarlak metal
parçalardır.

Tapa: Barutun ile saçma taneleri
arasında plastik parçadır.

Kapak: Saçma tanelerinin karton
parçadır.
Av tüfeği yaralanmalarında mesafe açısında ek
bulgular: Saçma taneleri, yaklaşık 1 metreye
mesafeye kadar dağılmadan birlikte hareket
eder. 1 metre içerisinden yapılan bir atış
yapılırsa; saçma tanelerinin hepsinin birlikte
girmesi ile yuvarlak bir giriş lezyonu meydana
gelmektedir. Cilt üzerinde oluşan bu lezyona
“saçma
taneleri
toplu
giriş
deliği”
denilmektedir. Fişek tapası ise yaklaşık olarak
5 metre mesafeye gidebilir vücuda çarparak
ekimoz oluşturabilir. Saçma taneleri 1
metreden uzak mesafelerde dağılmaya başlar.
Bu dağılma sonucu önce toplu giriş deliği ve
uydu giriş delikleri daha uzak mesafeler ise
ayrı ayrı girerek saçma tanesi giriş delikleri
meydana getirir. Av tüfekleri yapılan bitişik
atışta cilt altında vücut içerisinde saçma
tanelerine ve tapaya rastlanır.
11
ADLİ TIP
ÖLÜM
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Adli Tıp Ana Bilim Dalı
Ölüm dolaşım, solunum ve sinir sistemi
fonksiyonlarının geriye dönüşümsüz olarak
sonlanmasıdır. İki çeşit ölümden bahsedebiliriz
Somatik Ölüm (Klinik Ölüm): Solunum, Kalp
ve
Dolaşım,
Merkezi
Sinir
Sistemi
fonksiyonlarının kalıcı olarak sona ermesidir.
“Hukuki ölüm olarak kabul edilir”
Hücresel Ölüm (Biyolojik Ölüm): Organ ve
dokuların canlılık durumunu yitirmesidir.
Solunum, dolaşım fonksiyonlarının geriye
dönüşümsüz olarak yitirildiği klinik ölümden
sonra bile organ ve dokuların dayanma
süresine göre farklılık göstermekle birlikte
canlılıkları bir süre daha devam eder. Klinik
ölüm ile hücresel ölüm arasındaki süre süre
organ nakline imkan sağlar.
Ölümün
erken
tanısında
kullanılacak
yöntemler: Solunum hareketleri (inspeksiyon)
olup olmadığına bakılır. Oskültasyon ile kalp
ve akciğer sesleri dinlenir. Nabız muayene
edilerek kontrol edilir. Refleks muayeneleri ile
refleks olup olmadığına bakılır. EKG (altın
standart) çekilerek kalp ritmi olup olmadığına
bakılır.
Ölüm sonrası erken Değişimler
Kasların Gevşemesi: Ölüm sonrası kaslar
gevşer ve tonusunu kaybeder. Yüzde anlamsız
bir ifade görülebilir. Ekstremiteler kaldırılıp
bırakıldığında
cansız bir
cisim gibi
yerçekimine uyar. Göz kapakları kapatılırsa
kendi kendine açılmaz, açılırsa kapanmaz.
Sfinkter kas gevşemesi nedeniyle idrar ve gaita
çıkışı görülebilir.
Gözlerde Değişiklikler: Kornea ve ışık
reflekleri kaybolur. Göz küresinde yumuşama
ve kornea bulanıklaşması görülür. Ölüm
sonrası pupillalar genellikle dilate olur. Ölü
katılığı ile birlikte pupillalarda küçülme
görülür.
Sıvı Kaybı: Ölümden sonra buharlaşma ile su
kaybı olur ve derinin gözenekli-kalın olduğu
yerlerde (erkeklerde skrotumda, kadınlarda
vulva vajen bölgesinde bebeklerde ağır
çevresinde) parşömen plağı meydana gelir.
Göz kapakları açık kaldığında sıvı kaybına
bağlı kahverengi lekeler gözükür.
Vücut Sıvılarındaki Değişiklikler: Genellikle
hücrelerin ölümü ve zarlarının bozulması ile
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
difuzyona bağlı olarak hücre içi ve hücre dışı
elektrolitler eşitlenme eğilimi gösterir.
Antemortem postmortem trombüs farkları
Antemortem
Postmortem trombüs
trombüs:
Kanın
şekilli Fibrinden oluşur
elemanları oluşturur
Kırmızı renklidir
Parlak, sarı-beyaz
renklidir
Damar duvarı ile Kalp
ve
damar
ilişkilidir.
boşluklarında
bulunur.
Serttir
Elastik kıvamdadır
-Otoliz: Hücre içi enzimler serbestleşerek
hücre yıkımına neden olur.
Ölüm sonrası Geç Değişimler
-Ölü Soğuması: Vücut ısısı çevre ısısı ile aynı
düzeye gelinceye kadar soğur. Vücut yüzeyi,
içinden daha hızlı soğur ve ölümden bir kaç
saat sonra vücut dokunmakla soğuk olabilir.
Ölüde ısı rektal veya oral yoldan ölçülür.
Burun ostiumlarından veya karaciğer altından
insizyon yapmak suretiyle de ölçüm
yapılabilir. Deriden ölçüm yapılmaz. Vücut
ısısının 20C'nin altına düşmesi ölümün kesin
belirtisidir.
-Ölü Katılığı: Ölümden sonra anoksi
nedeniyle ATP’nin azalması sonucu ölü
katılığı oluşur. Ölümden sonra 3-5 saatte
görülmeye, 10-15 saatte en yüksek düzeyine
ulaşır ve çürümenin başlamasıyla sonlanır.
Tamamen katılaşan cesette zorlanarak eklem
bükülürse bir daha katılaşma olmaz. Ölü
katılığı Çocuk, yaşlı, yorgun, kaşektik kişilerde
erken başlar, hafif ve kısa sürer, erişkinler, kas
yapısı kuvvetli olanlar, ani ölenlerde geç
başlar, şiddetli ve uzun sürer.
Ölü
katılığı,
kesin
olarak
ölümün
gerçekleştiğini gösterir. Ayrıca ölüm zamanı /
ölüm nedeni hakkında bilgi verir.
Ölü katılığını andıran durumlar:
a) Isıya Bağlı Sertlik: Isının 50-55C olduğu
durumlarda
kas
proteinleri
denatüre
olacağından vücutta ölü katılığına benzer
12
ADLİ TIP
sertlik oluşur. Yananlarda veya sıcak suda
haşlananlarda kaslar fleksör pozisyonda kalır.
Ceset ringte oynayan boksör görünümündedir.
b) Donmaya Bağlı Sertlik: Donarak ölenlerde
donma katılığı ile ölü katılığı karışabilir. Ölü
katılığında yalnızca kaslar kasılı olduğu halde
donma katılığında deride de katılaşma vardır.
Donmuş ceset bir süre oda sıcaklığında
bekletilirse donma katılığı kaybolur ve zayıf
bir ölü katılığı oluşur.
c) Ölü Sıkışması (Ölü Spazmı, Spazm
Kadeverik): Çok erken gelişmiş bir ölü
katılığıdır. ATP'nin aniden tükenmesiyle
oluşur. Ölüm sırasında fiziksel ve ruhsal stres
altında bulunanlarda bir kısım kas gruplarında
veya vücut kaslarının tümünde kasılma
olabilir. Ceset ölümden önceki pozisyonunda
kalabildiği için kişinin ölmeden önceki
pozisyonunu belirler. Genel katılıkta 10-15
saat aynı durumunu korur.
-Ölü Lekeleri: Ölümden sonra kalbin çekici
gücünden kurtulan kan, yerçekimine bağlı
olarak vücudun alt bölümünde toplanarak
pıhtılaşır ve ölü morluğunu oluşturur.
Genellikle mavi-mor renklidir. Ölü morluğu,
ölümden sonra 3.-5. saatte görünebilir hale
gelir, 20-24. saatte tamamlanır. Ölü morluğu
sırtüstü yatan ölüde yere temas etmeyen, baskı
görmeyen, ense, kulak arkası, boynun yan
tarafı, interskapular alan, gluteal yan bölge ve
alt ekstremite yan tarafında olur.
Ölümden sonraki ilk 10 saat içinde ölü ters
çevrilirse önceki alt yüzeydeki ölü morluğu
kaybolur, çevrilmiş yüzeyde ise alta gelen
bölgede yeniden ölü morluğu oluşmaya başlar.
Ölümden 10-15 saat sonra ölü ters çevrilecek
olursa iki tarafta da ölü morluğu oluşur.
Ölümden 18-20 saat sonra ceset ters çevrilecek
olursa
ölü
lekeleri
sabitleştiği
için
görünüşlerinde bir değişme ve yeni yönde de
leke oluşumu görülmemektedir. Ölü morluğu,
ölü
çürümesindeki
renk
değişikliğinin
başlangıcında sona erer.
Anemiklerde, iç-dış kanamayla ve ani
ölenlerde ölü morluğu soluk ve çok azdır.
Karbonmonoksit
(CO)
ve
siyanür
zehirlenmelerinde, suda boğulmalarda veya
donarak ölenlerde açık kırmızı-gül pembe
renginde ve çabuk gelişir. CO zehirlenmesinde
ölü morluğu yaygın olarak vücudun ön ve arka
bölgesinde açık kırmızıdır. CO2, potasyum
klorat, klorür ve anilin zehirlenmesinde ölü
morluğu koyu renktedir. Kolerada da siyahımsı
veya kahverengidir.
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
Ölü
morluğu,
kesin
olarak
ölümün
gerçekleştiğini gösterir. Ayrıca ölüm zamanı /
ölüm nedeni / ölünün çevrilip-çevrilmediği /
üzerinden birşey alınıp-alınmadığı hakkında
bilgi verir.
-Çürüme: Organik yapı taşlarının çürüme ile
bakteriler tarafından parçalanması ile organik
bileşiklerin
temel
basit
elemanlarına
ayrışmasıdır. Çürümede esas etkili olan
bakteriler sporlu anaerobik olanlardır. Bunlar
solunum sisteminde ve bağırsak lümeninde
saprofit olarak bulunur. Postmortem dönemde
çoğalarak dokulara geçerler. Bu sırada
dışarıdan sinekler ve böcekler de çürümeye
etki ederler.
Çürümenin başlaması ve devamlılığını
etkileyen başlıca faktörler
Hava sıcaklığı: Bakterilerin üremesi 37Cde en
yüksek seviyededir. 0C'de ise bakteri üremesi
durmaktadır. Dolayısıyla yaz mevsiminde
çürüme çok daha hızlı gerçekleşir. Kuru hava
çürümeyi geciktirir, nemli hava hızlandırır.
Rüzgarlı, serin ve açıktaki cesetlerde çürüme
yavaştır.
Dokunun
hidratasyonu:
Bakterilerin
üreyebilmesi için su gerekir. Dokularda ödem
arttıkça
kokuşma
hızlanacaktır.
Kalp
yetmezliğinde, yeni doğanlarda vücutta su
miktarı fazla olduğundan çürümenin hızlı
oluşması beklenir. Dehidrate olmuş cesetlerde
veya çok kan kaybedenlerde kokuşma yavaş
oluşacaktır.

Septisemi gibi enfeksiyona bağlı
ölümlerde çürüme hızlıdır.

Suda çürüme açık havaya oranla daha
yavaştır.

Gömülmüş cesetlerde çürüme hava ve
suya göre daha yavaştır.

Tabut içine gömülmüş cesetlerde
çürüme daha yavaş olur.
Çürümenin Evreleri
1. Evre: Çürümenin başlangıcında ölü katılığı
kaybolmaya başlar. Çürümenin ilk belirtisi
çekum bölgesinde yeşilimsi renk oluşumuyla
kendini gösterir. Bu renklenme daha sonra
batın yüzeyine, göğse, yüze ve ekstremitelere
yayılır. Ancak suda boğulmalarda ve ölü
doğmuş cesetlerde çürüme baştan ve ağız
çevresinden başlar, yüze, boyna, göğüs ve
karna yayılır. Çürümenin ilerlemesiyle çürüme
gazları ortaya çıkar. Ceset şişer, gazların
etkisiyle yüzeyel damarlar belirginleşir ve
13
ADLİ TIP
"çürüme haritası" oluşur. Çürüme gazlarının
etkisiyle damarların içindeki sıvılar hareket
eder, buna "ölü dolaşımı" denir. Batındaki
gazların artması diyafragmayı yukarı kaldırır,
akciğerleri sıkıştırır ve ölünün ağzından,
burnundan kanlı köpük gelir, buna da "ölü
solunumu" denir. Asfiktik ölümlerde özellikle
suda boğulmalarda, çürüme baştan başlar. Yüz
şişer, renk esmerleşir, dil dışarı çıkar. Bu
görünüme "zenci başı görünümü" denir. Deri
üzerinde çürüme bülleri oluşur, deri esmerleşir,
parşömenleşir. Kıllar, saçlar, hatta tırnaklar
deriden ayrılır, el ve ayakta deri soyulur.
Öncelikle göz, beyin, mide, bağırsaklar,
karaciğer ve dalak kokuşmaya başlar. Kalp,
akciğer, böbrek, mesane ve uterus çürümeye
oldukça dirençli organlardır. Çürümenin ilk
dönemi, batındaki çürüme gazlarının etkisiyle
oldukça gerginleşen batının patlamasıyla son
bulur.
2. Evre: Kimliğini tanımak zordur. İç organlar
az çok tanınır. Beyin erimiş; kalp, karaciğer
esmerleşip küçülmüştür. Cesetteki lezyonların
tanınması güçtür. Cinsiyet belirlenebilir.
3. Evre: İç organlarda şekil ve karakter
kaybolmuştur, yapışkan, siyah, şekilsiz
haldedirler. Cinsiyet zor da olsa tanınabilir.
4. Evre: Tüm yumuşak dokular erimiştir.
Kemik, kıllar ve tırnaklar tanınabilir.
Kemiklerin bozulması ise birkaç yıldan
başlamakta ve bazı kemikler çok uzun süre
dayanabilmektedir.
Bazı özel durumlarda çürüme oluşmaz veya bir
evrede kalır.
Cesedin Donması: Ceset 0 C'nin altında kalırsa
çürüme başlamaz. Donmuş ceset sıcak ortama
alınırsa çürüme hızlı bir şekilde olur.
Cesedin Sabunlaşması: Çürümenin özel bir
şeklidir. Yağ dokuları kirli sarı beyaz veya
ortamın niteliğine göre sabunumsu bir yapıya
dönüşmektedir. Sabunlaşma görülebilmesi
için; çürüme başlamış olmalı, nemli, ıslak bir
ortam olmalı, cesedin yağ oranı yüksek
olmalıdır. Sabunlaşma çoğunlukla derialtı yağ
dokusunda lokal olarak gerçekleşmektedir.
Sabunlaşma olayı aylar içine oluşan ve yıllarca
bozulmadan kalan bir prosestir. Böylece
postmortem olarak uzun yıllar geçse bile
kimlik tespiti mümkün olabilmektedir.
Ilıman iklimlerde özellikle su ortamında kalan
cesetlerde
sabunlaşma
birkaç
haftada
oluşabilmektedir.
Ceset zayıf olmalı, Rüzgarlı ve kuru hava
olmalıdır. Cesedin kimliği ve lezyonu
tanınabilir. Mumyalaşmanın doğal yollarla
gelişmesi birkaç hafta ile birkaç yıl arasında
değişir. Mumyalaşma gerçekleştikten sonra
uzun yıllar kalabilir.
Salamurlaşma: Amniyon kesesi içindeki fetüs
ölümlerinde (ölü doğmuş bebeklerde) görülür.
Fetüsün ölmesinden sonra vajinal yol veya
seksiyo ile tahliye olmaz ve en az birkaç gün
bu kese içinde kalırsa gelişir. Haşlanmış deri
benzeri bir görünüm oluşur. Tüm doku
yumuşamıştır. Salamurlaşma bebeğin ölü
doğduğunun kesin belirtisidir.
Cesedin mumyalaşması: Dokuların içerdiği
suyu kaybetmesiyle oluşur. Görülme şartları:
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
14
ADLİ TIP
ASFİKSİ
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Adli Tıp Ana Bilim Dalı
Asfikside
oksijenin
kan
dolaşımına
geçememesi söz konusudur. Asfiksi oluşma
şekilleri:
A) Havası
bozulmuş
yerlerde
soluma:
Ortamdaki oksijen miktarının azaldığı ve diğer
gazların miktarının artması ile oksijen oranının
azaldığı durumda gözlenir. Kapalı yerde
kalma, yangın ortamında bulunma, kuyu gibi
ortamlarda bulunma durumlarında gözlenir.
B) Havanın solunum yollarına girişinin
mekanik olarak engellenmesi: Solunum
yollarının Ağız ve burun kapanması, yabancı
cisim aspirasyonu, ası, boğma, gibi
mekanizmalarla
solunum
yollarının
engellendiği durumlarda görülür.
C) Göğüs ve karnın solunum hareketlerini
engelleyecek şekilde sıkıştırılması: Cisim
altında kalmalarda, çığ altında kalmalarda,
karın-göğüs basısı ve diri gömülmede görülür.
D) Solunum harekelerinin felci: Elektrik
çarpması, zehirlenmeler, uyuşturucu madde
alımlarında görülebilir.
Asfikside ölüm süresi yaklaşık 5-8 dakikadır.
Genellikle asfiksi ölümlerinde yüz bölgesi,
şişmiş ve koyu mor renktedir. Vücutta
özellikle yüzde boyun bölgesinde peteşiyal
kanamalar görülür. Solunum yollarında kanlı
ve köpüklü bir sıvı bulunur. Otopside
akciğerler yoğun ve ödemlidir. Peteşial
kanamalar, Siyanoz, Konjesyon, Ödem
asfiksinin dış muayenede görülen bulgularıdır
ancak asfiksi için nonspesifiktir.
Etyolojik sınıflandırma

1) Ası

2) Boğma

A. Elle boğma

B. Bağla boğma

C. Boyun
kilidi
(Boyun
kıskacı)

D. Otoerotik
(Seksüel)
Asfiksiler

3) Tıkama- Tıkanma

A. Ağız ve burun kapanması

B. Ağız ve solunum yollarının
yabancı cisim ile tıkanması

C. Karın-göğüs basısı

D. Diri gömülme

E. Havasız yerde kapalı kalma
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.

F. Pozisyonel
(postüral)
asfiksiler

G. Boğucu gazlarla tıkanma

4) Kimyasal asfiksiler

A. Karbonmonoksit
zehirlenmesi

B. Siyanür zehirlenmesi

C. Hidrojen
sülfür
zehirlenmesi

5) Suda boğulma
ASI: Sabit bir yere ip veya ip işlevi görevi
görecek bir nesne bağlanıp diğer ucu boyuna
dolanmak suretiyle damarı, sinir ve solunum
yollarının genellikle yerçekimi etkisiyle
kapanması sonucu gerçekleşen ölüme ası
denir. Asıda sıklıkla orjin intihardır.
Asıda ölüm mekanizmaları:
1.
Havayolunun kapanması,
2.
Boyun damarlarının baskıya maruz
kalarak dolaşımın engellenmesi;
3.
Nörojenik
mekanizma
(Vagal
inhibisyon):
4.
Medulla spinalis veya beyin sapı
yaralanmaları
Ası vakalarında terimler:
Ası Vasıtası: Boyun bölgesine bası uygulayan
ip, kordon, kayış ve benzeri cisimler.
Ası Noktası: Ası ipinin tutunduğu yer.
Düğüm (ilmek): Boyna geçirilen ipin
sabitlendiği düğüm.
Ası Telemi: Ası vasıtasının boyun cildinde
oluşturduğu izdir. Ası telemi kişinin asılı
vaziyette kaldığını gösterir, eylemin kişi canlı
iken mi yoksa öldükten sonra mı
gerçekleştiğini ayrımını sağlamaz. Ası telemin
şekli ve görünümü, ası eyleminin süresinden
kullanılan materyalin şeklinde, genişliğinden
sertliğinden etkilenir. Ası eyleminde telem
genellikle düğüme doğru yükselici ve
yüzeyelleşici vasıftadır. Kement gibi kayıcı
ilmek ile ası eylemi gerçekleştiğinde telem
boynu çepeçevre saracak şekilde ve derinliği
her yerde aynı olacak şekildedir. Ası vasıtası
ile boyun arasına parmaklar gibi bir cisim
girdiğinde telem boşluklu olabilir. Telem
15
ADLİ TIP
parşömenleşme ile oluşan bir lezyon olduğu
çürümeye kadar dirençlidir.
Ası Şekilleri:
1- Cesedin durumuna göre;
Tam ası; Ayakların veya vücudun yere temas
etmediği asılardır.
Yarım ası; Ayaklarının veya vücudun yere
temas ettiği yapılan asılardır.
2- Ası ipinin durumuna göre;
Tipik ası; düğümün ensede olduğu ası şeklidir.
Atipik ası; Düğümün ense dışında boynunun
herhangi bir yerinde olduğu ası şeklidir.
3- Yüzünün rengine göre;
Beyaz ası: Yüzün rengi soluk-beyaz.
Mor ası: Yüzün rengi koyu mor renkte.
Genellikle tipik asıda; boyundaki damarların
iki taraflı olarak tamamen kapanmasından
dolayı yüzün rengi soluk renkte görülür, atipik
asıda ise iki taraflı olarak tamamen
kapanmadığı için arteriyel dolaşım sürerken,
venöz staza bağlı olarak yüz koyu mor renk
almaktadır.
Asıda keşif: Tam asılarda olay yerinde bulunan
kişinin üstüne çıktığı varsayılan eşyalar
incelenmelidir. Cesedin boyu, düğüm ile ası
noktası arasındaki mesafe, taban ayak
parmakları arasındaki mesafe ölçülmelidir.
Asıda konvülsiyonlara bağlı yakında bulunan
cisimlere çarpmalara bağlı el ve ayaklarında
yüzeysel yumuşak doku yaralanmaları
meydana gelebilir. Olay yerinde, elbiselerinde
"intihar notu" olup olmadığına dikkat
edilmelidir. Olay yerinde veya ölü muayene
otopsi sırasında düğümün bozulmamasına özen
gösterilmelidir çünkü düğüm adli tahkikat
açısından önem taşıyabilir. Cesedin asılı
vaziyette belli bir süre beklediği durumlarda,
eldiven çorap tarzında ölü lekeleri görülebilir.
Ancak cesedin ölümden sonraki yakın zaman
içerisinde indirildiği durumlarda eldiven çorap
tarzı ölü lekeleri görülmeyebilir.
Asının Ölümden Önce mi Sonra mı Olduğunun
(Ölü Ası-Canlı Ası) Ayırımı: Telemin
kenarında ası vasıtasının sıyırmasına veya ası
vasıtasının
boyna
birden
fazla
kez
dolandığında
boyun
cildinin
sıkıştığı
durumlarda hiperemik abrazyonlar görülmesi
kesin olmamakla birlikte canlı asıyı
düşündürürler. Otopside cilt altı yumuşak
dokularda, boyun kaslarındai boyun kaslarının
kemiğe yapışma yerlerinde ekimoz görülmesi
canlı asının en önemli bulgusudur. Hyoid
kemik ve tiroid kıkırdağında ekimozlu kırık
görülmesi de asının canlı iken olduğunu
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
gösterir. Ekimozsuz hyoid kemik veya troid
kıkırdak kırığı ölü asılarda görülebileceği
bilinmelidir. Hyoid kemik kırığı yaş ilerledikçe
kalsifikasyona bağlı olarak daha çok gözlenir.
BOĞMA: Boyun bölgesine kuvvet ile
uygulanmasıyla
solunum
yollarının
kapatılması
veya
boyun
damarlarında
dolaşımın kapatılmasına boğma denir. Sıklıkla
orjin cinayettir.
Bağla boğma: Herhangi bir bağ ya da ip
kullanılarak
boğma
eyleminin
gerçekleştirilmesidir. Oluşan ize bağla boğma
telemi denir.
Bağla boğma telemi: Bağla boğmada telem izi
boynun etrafını saracak şekildedir. Bağla
boğma teleminin genellik derinliği her yerde
aynıdır. Bağ ile boyun arasında el parmak,
gömlek yakası gibi herhangi bir cisim girerse
kesintiye uğrayabilir. Kişilerin kendilerini
kurtarma çabasına bağlı telemin etrafında
hiperemi, sıyrık ve ekimozlara sık rastlanır.
Bağla boğma eylemi sırasında kişinin direnci
kırmaya yönelik künt travmatik eylemler
sonucu oluşması muhtemel dış ve iç muayene
bulguları görülebilir.
Elle Boğma: Boynun bir veya iki elle
bastırılarak solunum yollarının veya dolaşımın
engellenmesidir. Orjin genellikle "cinayet"tir.
Boyun bölgesinde tırnakların sıyırmasına bağlı
yarım ay tarzı lezyonlar, veya parmakların
bastırılmasına bağlı ekimozlar görülebilir. Elle
boğma eylemi sırasında kişinin direnci
kırmaya yönelik künt travmatik eylemler
sonucu oluşması muhtemel dış ve iç muayene
bulguları görülebilir.
Boyun Kilidi: Düz bir tahta, jop, ön kol gibi
nesne ile boyun bölgesine baskı uygulaması
ölüm gerçekleşebilir. Güvenlik güçleri
uygulamaları sırasında meydana gelebilir.
Otopside boyun cilt ve cilt altı dokularda
travmatik bulgulara rastlanabilir.
Otoerotik asfiksi: Genellikle orjin kazadır.
Hipoksinin seksüel uyarımı arttığı düşüldüğü
için kazaen ölümlere sebep olur. Herhangi bir
asfiksi çeşidine ölüm ile birlikte olay yerinde
cinsel objelerin tespiti ve adli tahkikatın
birlikte değerlendirilmesi gereklidir.
TIKAMA TIKANMA: Genellikle solunum
yollarının dış etkenler ile engellendiği veya dış
etkenlerle karın ve göğün solunumu
engelleyecek şekilde sıkışması sonucu
meydana gelen asfiksi çeşitlerini içerir.
16
ADLİ TIP
Ağız burun kapanması: Herhangi bir cisimle
ağız burun bölgesinin solunum yollarının
kapanmasıdır. Ağız ve burun çevresinde elle
bastırmaya bağlı olarak tırnaklar ile oluşmuş
sıyrıklar ve parmaklara uyan ekimozlar
görülebilir. Ağız içinde dukaların diş ile el
arasında sıkışmasına ekimoz, sıyrık ve doku
yırtılması görülebilir. Bebeklerin ağız burun
bölgesinin kapanmasına neden olacak cisimler
kazaen ölümlerde görülebilir. Yeni doğanlarda
bebek öldürme yöntemi olarak uygulanabilir.
Solunum yollarının yabancı cisim ile
tıkanması: Çeşitli yabancı cisimlerin solunum
yollarına kaçarak tıkaması veya refleks olarak
ölüm meydana gelebilir. Küçük çocuklarda
yabancı cisimlerin solunum yollarının tıkaması
sonucu ölüme neden olabileceği gibi
erişkinlerde gıda aspirasyonları sonucu ölüme
neden olabilir. Ölümden sonra otopside
yabancı
cismin
solunum
yollarında
gösterilmesi
tanı
koydurucudur.
Yeni
doğanlarda bebek öldürme yöntemi olarak
uygulanabilir.
Karın göğüs basısı: Karnın ve göğüs bölgesinin
bası altında kalmasıyla solunum hareketlerinin
engellenmesi sonucunda ölüm meydana gelir.
Göğüs ve karın bölgesinin solunum
hareketlerini engelleyecek şekilde ağır bir
cismin baskı altında kalması sonucu meydana
gelir. Yeni doğanlarda bebek öldürme yöntemi
olarak uygulanılabilir. Erişkinlerde en sık
orijin kazadır. Ölüm şekline göre vücutta
travmatik bulgulara rastlanabilir.
Diri gömülme: Herhangi bir canlının çığ
düşmesi, toprak kayması gibi durumlarda
yığınlar altında kalmasına bağlı ağız burun
tıkanması ve karın-göğüs basısı etkisi sonucu
asfiksi maruz kalmasıdır. Otopside canlının
yığınlar altında solunum çabasına bağlı altında
kaldığı yığının solunum yollarında yabancı
cisimlerin gösterilmesi ölüm sebebi tespit
edilebilir. Yeni doğan bebekler hem
öldürülmek hem de gizlenmek amacı ile diri
diri gömülebilir. En sık orjin kazadır. Maden
kazaları, izdiham, heyelan, çığ altında kalma
gibi durumlar örnek gösterilebilir.
Pozisyonel asfiksi: Genellikle bilincini
kaybetmiş kişilerde boynun hiperfleksiyonuna
bağlı ve baş aşağı gibi solunma uygun olmayan
pozisyonlarda uzun süre kalma sonucunda
meydana gelir. Kaza soncu meydana
gelebileceği, işkence eziyet yöntemi olarak da
uygulanabilir. Olay yeri incelemesi ve adli
tahkikat olayın aydınlatılmasında önemlidir.
Boğucu Gazların Solunması İle Tıkanma:
Bulunulan ortamdaki oksijen oranının azaldığı
durumlarda görülür. Ortamdaki oksijen oranı
oksijenin tükenmesine bağlı azabilir veya
oksijen tükenmese bile diğer gazların
artmasına bağlı oksijen oranının azalmasına
bağlı meydana gelebilir. Kapalı yerde kalma
sonucu meydana gelebilir. Otopside spesifik
bir bulgu görülmez. Ölü lekeleri koyu mor
renktedir. Post-mortem kapalı kan gazları
ölçümü yararsızdır.
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
17
KİMYASAL ASFİKSİ: CO (karbonmonsit),
CN
(siyanür),
H2S
(hidrojensülfür)
zehirlenmeleri en sık karşılan kimyasal asfiksi
çeşitleridir. Genellikle oksijenin kana geçişi
engellenmektedir.
Karbonmonksit zehirlenmesi: Karbonmonsitin
hemeglobine olan afinitesi oksijenden daha
yüksektir. Bu yüzde ortam havasında
karmonsit bulunan durumda hemoglabine
bağlanarak oskijenin bağlanmasına engel olur
ve asfiksiye yol açar. Karbonmonsit
solunmasına baş ağrısı, baş dönmesi,
kulaklarda çınlama gibi klinik bulgular
gözlenmekedir. Myoglobinede bağlandığı kas
güçsüzlüğüne neden olur. Kişi zehirlendiğini
farkete bile ortamı erkedecek kas gücünü
kendisinde bulamayabilir. Olay yerinde ölmüş
ve tedavi görmemiş kişilerde ölü lekeleri
kırmızı
renktedir.
Karbonmonsit
zehrilenmesinin sebepleri:
Kaza: Karbonmonoksit ölümleri genellikle
kazadır. Kömür sobası yakılan yerlerde
görülebilir. Maden kazalarında meydana
gelebilir.
İntihar: Egzos gazını araba içine verme veya
kapalı ortamda soluma ile intihar yöntemi
olarak denebilir.
Cinayet: Çok nadirdir.
Kesin tanı kanda karbonmonoksit düzeyinin
ölçümüdür. Adli uygulamalarda kanda
%20’nin üzeri CO düzeyi yaşamsal tehlike
kriteridir. Kanda %60 üzeri CO düzeyi ölüm
nedenidir. Ayrıca kanda karbonmonoksit tespit
edilmesi kişinin canlı iken ortamda
bulunduğunu ve solunum yaptığını gösterir
Siyanür zehirlenmesi: Katı, sıvı veya gaz halde
bulunabilir. Sitokrom oksidaz ve karbonik
anhidraz enzm işlevlerini engelleyerek hücreler
tarafından oksijenin kullanılmasını engeller.
Endüstride ve maden aramalarında kullanıldığı
için sıklıkla orijin kazadır. Ulaşabilen kişiler
tarafında katı formu yutularak intihar yöntemi
olarak kullanılabilir. Ölü lekeleri kırmızı
ADLİ TIP
renkte görülebilir. Olguların iç organlarında
acıbadem kokusu duyulabilir. Cinayet nedirdir
çünki vücut sıvılarında tespiti mümkündür.
Yangınlarda ürünlerin yanmasıyla HCN
oluşabilir ve kanda siyanür tespit edilmesi
şahsın yangın ortamında canlı bulunduğunun
göstergesidir.
Hidrojen sülfür zehirlenmesi: normal hadan
daha yüksek yoğunlukta olması sebebiyle
lağımlarda, mahzenlerde, mağaralarda, kuyu,
sarnıç gibi yerlerde bulunur. Ortamda çürük
yumurta kokusu alınır. Ölüm sıklıkla kaza
orijinlidir. Cesette ölü lekeleri ve kan daha
koyu renklidir. Sistemik toksikolojik ve
histopatolojik incelemeler için doku örnekleri
ve kan alınmalıdır. Kuyuda ölen bir kişinin
önlem alınmadan kurtarılması sırasında çoklu
ölümlere neden olabilir.
SUDA BOĞULMA: Solunum yollarının
suyun içerisinde kalmasıyla suyun aspire
edilmesi sonucu meydana gelen ölüme suda
boğulma denir. Sudan çıkarılan bir cesette
ölüm suya girmeden önce bir travma bağlı,
suya girmeden önce doğal nedenlerle, su
içerisinde doğal nedenlerle, su içerisinde
travmaya maruz kalarak, soğuk suya
girildiğinde, sempatik inhibisyon veya
parasempatik stimulasyon ile, hipotermi bağlı
veya su içerisinde sıvı aspire edilerek gerçek
boğulma şeklinde meydana gelebilir.
Suda boğulma olgularında görülen bulgular:
Su yutarak asfiksi sonucu ölenlerin ağız ve
burunlarında köpüklenme görülür. Ağız burun
çevresinde görülen bu köpüklenmeye mantar
köpüğü denilir. Suda boğulmanın dış muayene
bulgudur. Çamaşırcı Eli-Ayağı Görünümü:
Cildin kalın olduğu el iç yüzlerinin ve ayak
tabanlarının suyu emerek şişmesine ve
buruşmasına çamaşırcı eli-ayağı görünümü
denilir. Suyun içinde kalmaya bağlı görülür.
Ölüde meydana gelir. Kaz Derisi Görünümü:
Sudan çıkarılan cesetlerde sıklıkla görülmekle
birlikte, karadaki farklı ölüm olgularında da
bulunabilmektedir. Ciltteki kıl folüküllerinin
kasılmasına bağlı olarak cildin pürüzlü
görünümde olmasıdır.
Suda boğulmanın sebepleri: En sık orjin
kazadır. Özellikle yaz mevsiminde daha sık
gözlenir. İntihar yöntemi olarak suya atlama
şeklinde sık gözlenir. Nadir görülür.
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
18
ADLİ TIP
KEŞİF VE OTOPSİ İLE İLGİLİ YASAL MEVZUAT
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Adli Tıp Ana Bilim Dalı
Umumi Hıfzı sıhha Kanunun göre; defin
ruhsatı olmadan ölü defnedilemez. Defin
ruhsatını verme görevi tabibindir. Kişiyi tedavi
eden hekim defin ruhsatı verebilir. Defin
ruhsatının hekmin bağlı bulunduğu kurum
tarafından onaylanması gerekir. Ölüyü
muayene eden hekim, ölüm sebebini
belirleyemezse ve/veya şüpheli bulursa
durumu kolluk kuvvetlerine ve Cumhuriyet
Savcılığına bildirir ve adli ölü muayene ve
otopsi süreci başlar. CMK’ye göre adli ölü
muayenesi, Cumhuriyet savcısının huzurunda
ve bir hekim görevlendirilerek yapılır. Ölünün
adlî muayenesinde amaç, ölüm zamanı, ölüm
nedenini belirlemek ve delilleri toplamaktır.
Hekim ölüm sebebine karar veremezse otopsi
yapılmasını önerebilir, buna ait karar
cumhuriyet savcısınındır.
Patolojik otopsilerde amaç:

Ölüm sebebini belirlemek,

Klinik teşhis ve semptomların birbirine
uygunluğunu araştırmak,

Tedavinin ne kadar etkin olduğunu
görebilmek,

Hastalığın
genel
gidişini
değerlendirebilmek,

Öğrencilerin ve hekimlerin eğitimleri
ve akademik araştırmalar

Epidemiolojik
amaçlarla
doğru
verilerin toplanması

Kongenital durumların ve bulaşıcı
hastalıkların saptanması ve bu konularda en
yakın akrabalarına bilgi aktarımı amaçları ile
yapılır.
Otopsi için, ailenin izninin alınması gerekir.
Genellikle ölü doğum ve yeni doğan
ölümlerinde sık görülen bir durumdur. Patoloji
uzmanı tarafından yapılır. Gerekli hallerde
tedavi edici hekimden bilgi alınabilir. Onam
gerektirir.
Yakınların
erişkin
ölenin
tedavisinde tıbbi uygulama hatası şüphesi ile
otopsi isterse savcılık üzerinden bir şikayet ile
otopsi süreci başlatılmalıdır. Bu durumda Adli
otopsi olur.
Umumi Hıfzıssıhha kanununa göre bulaşıcı ya
da salgın hastalığı bulunduğu şüphesi bulunan
bir kişi üzerinde gereği gösterildiği takdirde
ilgili hekim tarafından otopsi uygulanabilir.
Otopsi işleminin yapılabilmesi; bulaşıcı/salgın
hastalık şartına, ilgili hekimin isteğine ve
gereğinin gösterilmesine bağlamıştır.
Adli otopsinin amaçları:

Ölüm nedeninin belirlenmesi,

Ölüm zamanının belirlenmesi,

Delil özelliği taşıyan materyalin
bulunması, teşhisi ve saklanması

Ölenin kimliğinin saptanması amacıyla
yapılır.
Otopsi kararının verilmesinde son karar Hakim
veya Cumhuriyet Savcısı’na aittir. Ailenin
izninin alınması gerekli değildir.
Cinayet, intihar gibi durumlarda kesinlikle
otopsi yapılmalıdır. Kaza, şüpheli ölüm veya
doğal görünümlü ölümlerde ölüm sebebi
hakkında kesin kanaat oluşmadığında otopsi
istenmelidir. CMK’nun otopsiyi düzenleyen
maddesine
göre
“Otopsi,
Cumhuriyet
savcısının huzurunda biri adlî tıp, diğeri
patoloji uzmanı veya diğer dallardan birisinin
mensubu veya biri pratisyen iki hekim
tarafından yapılır. Müdafi veya vekil
tarafından getirilen hekim de otopside hazır
bulunabilir. Zorunluluk bulunduğunda otopsi
işlemi bir hekim tarafından da yapılabilir; bu
durum otopsi raporunda açıkça belirtilir”.
Otopside baş, göğüs ve karın boşluklarının
açılması gerekir. Kişiyi tedavi eden hekimin
otopsiyi yapamaz, ancak adli ölü muayenesi ve
otopsi sırasında bilgisine başvurmak üzere
hazırda bulundurulabilir. Adli muayenesi ve
otopsi sırasında işlem yapılırken görüntülerin
kayda alınması gereklir. Görüntü alma işlemi
Cumhuriyet Savcılık tarafından görevlendirilen
fotoğrafçı bilirkişilerce veya olay yeri
inceleme ekipleri tarafından yapılır. CMK’ya
göre “Yeni doğanın cesedi üzerinde adlî
muayene veya otopside, doğum sırasında veya
doğumdan sonra yaşam bulgularının varlığı ve
olağan süresinde doğup doğmadığı ve
biyolojik olarak yaşamını rahim dışında
sürdürebilecek kadar olgunlaşmış olup
olmadığı veya yaşama yeteneği bulunup
bulunmadığı saptanır”. CMK’da Zehirlenme
şüphesi olan hâllerde organlardan parça
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
19
ADLİ TIP
alınırken, görünen şekli ile organın tahribatı
tanımlanması ölüde veya başka yerlerde
bulunmuş şüpheli maddeler, görevlendirilen
uzman tarafından incelenerek tahlil edilmesi
istenmektedir. Engelleyici sebepler olmadıkça
ölü muayenesinden veya otopsiden önce
ölünün kimliği her suretle ve özellikle
kendisini tanıyanlara gösterilerek belirlenir ve
elde edilmiş bir şüpheli veya sanık varsa, teşhis
edilmek üzere ölü ona da gösterilebilir.
Keşif: Olay yeri incelemesi de denilmektedir.
Adli olaın aydınlatılması için olayın
gerçekleştiği yerde yapılan işlemleri kapsar.
Bu işlemler sırasında hekimin görüşüne
başvurulabilir. CMK’ya göre Keşif, hâkim
veya mahkeme veya naip hâkim ya da istinabe
olunan hâkim veya mahkeme ile gecikmesinde
sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı
tarafından yapılır. Keşif tutanağına, var olan
durum ile olayın özel niteliğine göre varlığı
umulup da elde edilemeyen delillerin yokluğu
da yazılır.
Ateşli silahlarda keşif sırasında dikkat edilecek
hususlar:

Olay yerinde silah olup olmadığı,

Silah varsa kişiye olan uzaklığı ve
pozisyonu,

Vücuttaki yaralanmaların yeri,

Cesedin pozisyonu,

Tahmini ölüm zamanı ile ilgili
bulgular

Elbiseler üzerinde hasar veya atış
artıkları olup olmadığı,

Olay yerinde kan, vücut sıvısı, doku
parçaları, barut izi bulunup bulunmadığı
araştırılmalıdır.
Kesici-delici,
delici,
kesici-ezici
alet
yaralanmalarında keşif sırasında dikkat
edilecek hususlar:

Olay yerinde boğuşma izlerinin olup
olmadığı

Olay yerinde alet varsa aletin cesede
olan uzaklığı,

Vücudun pozisyonu

Giysilerde hasar olup olmadığı

Olay yerindeki kan, vücut sıvıları ve
doku parçalarının dağılımı araştırılmalıdır.
Trafik kazalarında keşif sırasında dikkat
edilecek hususlar:

Araç içinde kurbanların çarptığı
noktalarda insana ait kan, doku parçaları, saç
gibi kanıtların aranması

Araç dışı trafik kazalarında arabaya
bulaşmış kan, doku parçalarının tespiti

Ölen kişinin üzerinde araba boyasına
ait lekeler ve cam kırıkları

Ölümün ne zaman ve nerede
gerçekleştiği

Kazanın iş kazası niteliğinde olup
olmadığı,

Kaç kişinin yaralandığı ya da öldüğü,

Alkol ya da başka bir toksik madde
veya ilaç araştırılması araştırılmalıdır.
Yangında keşif sırasında dikkat edilecek
hususlar:

Bulunan cesedin konumu,

Cesetteki yanık bulguları

Yangın
ortamında
canlılık
ile
bulguların olup olmadığı araştırılmalıdır.
Patlama olaylarında keşif sırasında dikkat
edilecek hususlar:

Doku parçalarının toplanması

Patlama merkezine olan uzaklığının
belirlenmesi

Kimlik tespitini sağlayacak bulgular
araştırılmalıdır.
Asfiksi olaylarında keşif sırasında dikkat
edilecek hususlar:

Bağla boğma veya asıda düğümün
şekli, cesedin boyu, boynunda bulunan ipin
uzunluğu, ası noktasının ve ayakların yerden
yüksekliği, kişinin üzerine çıktığı bir eşyanın
olup olmadığı

Suda boğulmada mantar köpüğü, kaz
derisi görünümü, çürüme
bulguları olup
olmadığı

Karbonmonoksit
zehirlenmelerinde,
cesedin durumu, karbonmonoksit kaynağı olup
olmadığı araştırılmalıdır.
Zehirlenmelerde keşif sırasında dikkat edilecek
hususlar:

Olay yerinde ilaç şişesi-kutusu, boş
bardak olup olmadığı, ayrıca uyuşturucu
madde alımına bağlı zehirlenmelerde enjektör,
kaşık, ısıtmada kullanılan kibrit ve çakmak
gibi eşyaların bulunup bulunmadığı

Cesedin ağız ve burun delikleri
çevresinde kusmuk varsa tanımlanmalı ve
örnek alınmalıdır.

Tiner ya da yapıştırıcı madde
zehirlenmelerinde, bu maddelerin ortamda
olup olmadığı,

Olay yerinde zehirlenme ile ilgili
olabilecek etkenlerin araştırılmalıdır.
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
20
ADLİ TIP
ÇOCUK İSTİSMARI
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Adli Tıp Ana Bilim Dalı
18 yaşını tamamlamış her birey uluslararası
sözleşmeler ve kanunlarımız kapsamında
çocuk sayılmaktadır. Çocuk istismarı 0-18 yaş
aralığındaki çocuğun; sağlığını, fiziksel ve
psiko-sosyal gelişimini olumsuz etkileyen
kendisine bakmakla yükümlü kişi veya kişiler
tarafından zarar verici kaza dışı ve önlenebilir
bir davranışa maruz kalmasıdır.
Çocuk istismarı 4 grupta değerlendirilir:

Fiziksel istismar

Cinsel istismar

Duygusal istismar

İhmal
Fiziksel İstismar: Çocuğun kaza dışı meydana
gelen her türlü yaralanmasıdır. En sık
karılaşılan ve tespiti en kolay olan istismar
tipidir.
Sıklıkla karşılaşılan bulgular:

Ekimoz, abrazyon, laserasyon gibi
yumuşak doku hasarları

Isı, kimyasal veya haşlama tipi yanık
bulguları

Eski ve yeni kemik kırıkları,

Eklem hasarları,

Kontüzyon, laserasyon gibi iç organ
hasarları görülebilir.
Hangi durumlarda fiziksel istismardan
şüphelenilmelidir:

Farklı
iyileşme
dönemindeki
ekimozlar görülmesi

Yeni, iyileşme sürecinde ve eski
kırıkların bulunması

Küçük yaş grubunda sigara yanıkları
bulunması,

Seviye veren yanıklar istismarı
düşündürmelidir.
Çocukların kaza ile meydana gelen
yaralanmaları genellikle vücudunun ön
tarafında ve çıkıntılı bölgelerinde görülür.
Kaza ile düşmelerde en çok diz, dirsek, diz altı,
el gibi bölgeler etkilenir. Kaza ile oluşan sıvı
yanıkları; vücudun üst bölgelerinde ve
düzensiz şekilde olmaktadır.
büyük olmasından dolayı kollarından veya
gövdelerinden tutulup sarsılması sonucu ölüm
ve sakatlanma görülmesine Sarsılmış bebek
sendromu denilir. Anamnez çok önemlidir.
Cinsel istismar: Psikososyal gelişimini
tamamlamamış olan çocuğun bir yetişkin
tarafından cinsel amaçlar için kullanılmasıdır.
Dokunmadan, cinsel penetrasyona kadar her
şekilde görülebilir. Aynı yaş grubu çocuklar
arasındaki şiddet içermeyen cinsel davranışlar
istismar olarak kabul edilmez. Erkek ve kız
mağdurların arasında oran olarak büyük fark
bulunmamaktadır.
İstismarcılar
genelde
çocuğun tanıdığı birisidir. Çocukların istismar
konusunda
hikaye
uydurduğu
düşünülmemelidir. Olay genellikle çocuğun
çevresinde ve bildiği mekanlarda gerçekleşir.
Anamnez alırken dikkat edilecek hususlar:

Anamnez alırken açık uçlu sorular
sorulmalıdır.

Yönlendirici sorulardan, cevapları
evet-hayır tarzı olan sorulardan kaçınılmalıdır.

Anamnez alırken sabırlı olunmalıdır.

Çocukla birebir görüşülebilecek ve
kendisini ifade edebilecek bir ortam
sağlanmalıdır.
Sarsılmış bebek sendromu: Bebeklerin boyun
kaslarının zayıf ve kaflarının vücuduna oranla
Anal ve genital muayene: Mahremiyete özen
gösterilmelidir. Mahkeme kararı olması
gerekmektedir. Acil durumlarda savcılığın
talimatı olmalıdır. Kişilerin talebi üzerine
genital muayeneler yapılmamalı ancak durum
hakkında
kolluk
kuvvetlerine
bildirim
yapılmalıdır. Çok küçük çocuklarda gerekirse
aile bireyinin muayene bulunması sağlanabilir.
Cinsel istismar muayene bulguları: Normal
görünen genital organlar olabilir ve hiçbir
bulgu
görülmeyebilir.
Hiçbir
bulgu
görülmemesi
eylemin
gerçekleşmediği
anlamına gelmemektedir.
Nonspesifik bulgular: Kızarık, vajinal akıntı,
küçük fissürler ve laserasyonlar. Bu bulgular
bölgenin yetersiz hijyeninden veya nonspesifik
enfeksiyondan
kaynaklanabileceği
cinsel
istismardan da kaynaklanmış olabilir.
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
21
ADLİ TIP
İstismar düşündüren bulgular: Isırma ve emme
izleri,
hymenin,
vajen,
anal
derin
laserasyonları, çocuğun tutarlı anlatımı, küçük
yaş grubunda cinsel yolla bulaşan hastalıkların
tespit edilmesi.
Tanımlayıcı bulgular; sperm tespit edilmesi.
Kesin bulgu: Çocuk gebeliği
Muayene sırasında dikkat edilecek hususlar:
Temiz bir kağıt üzerinde soyunması sağlanarak
yabancı kıllar toplanmalıdır. Giysiler alınarak
kurutulduktan sonra zarf ile teslim edilmelidir.
Sperm ve seminal sıvı analizleri için sürüntü
örneği alınmalıdır. Gebelik tahlili ve
gerekiyorsa obsterik USG yapılmalıdır. Cinsel
yolla bulaşan hastalıklar açısından tarama
yapılmalıdır.
Duygusal İstismar: Çocuğa bakmakla
yükümlü
bireylerin
çocuğun
duygusal
beklentilerine uygun olmayan davranışlarını
kapsamaktadır. Aşağılama, hakaret etme,
yalnız bırakma, tehdit etme, sık eleştirme,
değer vermeme, küçük düşürme, alay etme,
yaşının üstünde sorumluluk bekleme, aşırı
baskı kurma, ilgili göstermeme, aşırı ilgi
gösterme ve benzeri davranışlar duygusal
istismara neden olan sebepler arasında
sayılabilir. Duygusal istismar genellikle diğer
istismar tiplerine eşlik etmektedir. En sık olan
istismar çeşidi olmasına rağmen tespiti en zor
olandır.
İhmal: Çocuğun temel ihtiyaçlarını (beslenme,
sağlık, barınma, giyim, korunma ve gözetim
gibi) bakmakla yükümlü olan kişiler tarafından
karşılanmamasıdır.
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
22
ADLİ TIP
CİNSEL SALDIRI OLGULARINA YAKLAŞIM
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Adli Tıp Ana Bilim Dalı
Cinsel saldırı olgularında muayenenin tek bir
merkezde en kısa sürede tamamlanması
hedeflenmelidir.
Cumhuriyet
Savcılığı
tarafından, saldırıya uğradığı iddia edilen
kişinin muayenesini yazılı olarak istemelidir
ancak acil durumlarda sözlü talimatla muayene
yapılabilir ve talimatın yazılı hale getirilmesi
talep edilmelidir. Gelen kayıt altına alınmalıdır
Muayeneye başlamadan önce kişinin kimlik
bilgileri tespit edilmelidir. Muayenenin saati,
günü ve tarihi, incelemede hazır bulunanların
isimleri ve saldırı ile muayene saati arasındaki
süre mutlaka kayıt edilmelidir. Cinsel saldırı
mağdurunun doğrudan bir sağlık kurumuna
başvurulması durumunda, adli makamlara
gerekli ihbar yükümlülüğü gerçekleşmelidir.
Hastanede hastane polisine veya jandarmasına,
bulunmaması halinde emniyet birimlerine veya
savcılığa bildirilmelidir. Kişiye, yapılacak
işlemler hakkında bilgi verilmeli ve rızası
alınmalıdır. Bu rızanın yazılı olarak alınması
ve saklanması gereklidir. Çocuk veya genç kız
mağdurların muayenesi esnasında; mağdurun
annesi veya bayan yakını engelleyici bir sebep
olmadığı durumlarda muayene odasında
bulunabilir. Anamnez alınmasında, lezyonların
tanımlanmasında, delilerin toplanmasında,
raporun
usululüne
uygun
şekilde
düzenlenmesinde kolaylık sağlaması açısından
standart formlar hazırda bulundurulmalı ve
kullanılmalıdır. Muayene iyi aydınlatılmış,
gerekli muayene ekipmanları eksiksiz bir yerde
yapılmalıdır. Steril transport çubuğu, FTA
kartı veya steril gazlı bez, enjektör, kan ve
idrar numunesi toplamak için gerekli
materyaller, elbiseler için zarf ve benzeri
hazırda bulundurulmalıdır. Muayene için
sedye,
jinekolojik
muayene
masası
bulunmalıdır. Kısa bir genel tıbbi hikayenin
alınmalıdır. Kişinin medeni durumu, tıbbi
özgeçmişi, jinekolojik öyküsü, mensturel
öyküsü sorulabilir. Saldırı zamanı, elbiselerin
değiştirilip değiştirilmediği, kişinin yıkanıp
yıkanmadığı, ellerini yıkayıp yıkamadığı, darp
öyküsü
olduğu,
eylemin
ne
şekilde
gerçekleştiği, ejakülasyon veya sıvı teması
olup olmadığı sorulmalıdır. Kişinin elbiselerini
çıkarması
sırasında
yabancı
kıllarının
toplanabilmesi için geniş bir kağıt üzerinde
soyunması önerilir. Muayenenin tüm vücudu
inceleyecek şekilde olmalı ve mahremiyete
özen gösterilmelidir. Elbiseleri incelemeye
gönderilecek ise kağıt zarflara konulmalıdır.
Vücudun diğer bölgelerindeki lezyonlar
incelenmelidir. Gerekirse sürüntü örnekleri
alınmalıdır. Çocukların muayenesi gerekirse
annesinin kucağında yapılabilir. Ciddi genital
bölge yaralanmalarında muayene bulgularının
kaydedildiği bir rapor ile birlikte konu ile ilgili
en yakın merkeze sevk edilmelidir.
Genel vücut muayenesi: Vücutta kişinin
direncinin kırmaya yönelik eylemlere bağlı her
çeşit travmatik bulgulara rastlanabilir. Vücutta
ısırıklar ve emme ile uyumlu bulgular olabilir.
Dudaklarda ve dudak iç yüzlerde bastırılmaya
bağlı
abrazyonlar,
ekimozlar
veya
laserasyonlar görülebilir. Oral penetrasyon
tariflenmesi durumunda ağızdan sürüntü örneği
veya ağız çalkantı suyu alınabilir. Öyküde
tariflenmesi durumunda tırnak altı kazıma
materyalleri toplanabilir ve tırnaklar kesilerek
incelenmek üzere gönderilebilir. Uyluk iç
yüzlerde
bacakların
zorla
açılmasına
çalışılmasına bağlı ekimozlar veya sıyrıklar
görülebilir.
Vajinal muayene: Muayenenin jinekolojik
muayene masasında mı, hasta sedyesinde mi
ve kişinin muayene sırasındaki durumu
belirtilmelidir.
Erişkinlerde
genellikle
jinekolojik muayene masasında litotomi
pozisyonunda muayene yapılmaktadır. Dış
genital organlarda laserasyon, ekimoz, sıyrıklar
olabilir. Himen yapısı ve şekli kişiden kişiye
farklılık
gösterdiğinden
himenin
tanımlanmalıdır. Himenin açıklığının 3 cm ve
üzerinde olduğu ve himende herhangi bir
travmatik muayene bulgusu tanımlamadığı
durumlarda himenin duhule müsahit olduğu
(yırtılma
olmaksızın
penetrasyon
gerçekleşmesine
uygun
himen
yapısı)
belirtilebilir. Tekrarlayan cinsel ilişkiler ve
vajinal doğum sonucunda himen silinmiş
şekilde görülebilir. Himendeki lezyonlar saat
kadranı
şeklinde
belirtilerek
rapora
yazılmalıdır. Himenin cinsel ilişki sırasında
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
23
ADLİ TIP
çoğunlukla orta hatta posterior bölgeden
yırtılmaktadır. Bir laserasyon yarası olan bu
yırtık erken dönemde kırmızı ve kanamalı
olabilir. Lezyonun vagina duvarına kadar inip
inmediği belirtilmelidir. Himen yırtıklarının
tam olarak ne zaman gerçekleştiğinin tespit
etmek mümkün olmadığından ”yeni ve eski”
yırtık (Himendeki yırtıklar yaklaşık 7-10 gün
içinde iyileşmektedir) olarak yorumlanması
uygundur. Sürüntü çubuğu ile dış genital
bölgelerden, himen açıklığından geçilerek
vajen duvarlarından örnek alınmalıdır. Vajinal
doğum yapmamış kişiler spekulum ile
muayene edilmemelidir.
Anal muayene: Anal bölgenin muayenesi diz
dirsek pozisyonunda gerçekleştirilmelidir.
Anal bölge etrafından, perine bölgesinden ve
anüs içerisinden örnek alınmalıdır. Rektal tuşe
ile anal sfinkter tonusu değerlendirilebilir
ancak anal derin laserasyonlar olması
durumunda rektal tuşe çok ağrılı olabilir.
Zorlamalı fiili livata sonrası anüs çevresinde
ekimoz, abrazyonlar, mukoza yırtıkları
görülebilir. Kayganlaştırıcı kullanılma öyküsü
olan durumlarda herhangi bir trvmatik
muayene bulgusuna rastlanmayabilir. Özellikle
geç başvurularda zorla bir anal ilişki olsa daha
herhangi bir lezyon görülmeyebileceği akılda
bulundurulmalıdır. Kronik anal anal bölgede
mukozalarda düzleşme, normal kıvrımlarda
silinme, mukozalarda kalınlaşma, fissürler,
eski veya yeni laserasyonlar, anal bölgenin
huni şeklinde daha derin yerleşimli olması,
anal sifinkterde gevşeme ve cinsel ilişki ile
geçen hastalıklar görülebilir.
Labratuar incelemeleri için alınacak örnekler:
Gerekli görüldüğü takdirde:

Erken Dönem Başvurularda

Elbiseler alınmalıdır.

Vücuttaki şüpheli lekelerden
serum fizyolojik ile ıslatılarak sürüntü
alınabilir.

Anal ve genital bölgeden
sürüntü alınabilir.

Ağız içi sürüntü örneği ve
tükürük örneği alınabilir.

DNA
numunelerinde
karşılaştırma yapılabilmesi için kan örnekleri
gereklidir.

Tırnaklar alınabilir.

Yabancı kıllar alınabilir.

Geç dönem başvurularda

Cinsel
yolla
bulaşan
hastalıklar için örnekler alınabilir.

Gebelik testi istenebilir.

Obstetrik USG istenebilir.
Örneklerin teslim edilmesi ve teslim alınması
işlemleri her zaman kayıt edilmeli ve işlemi
yapan tarafından adı soyadı yazılarak
imzalanmalıdır.
Fotoğrafla yapılan kayıtlar ileride delil olarak
kullanılabileceğinden hekimin yada yardımcı
sağlık personelinin hekimin yönlendirmesi ve
kişilerin
onamı
alınmak
koşulu
ile
fotoğraflama yapılabilir.
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
24
ADLİ TIP
ADLİ TIBBİ NUMUNELER
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Adli Tıp Ana Bilim Dalı
Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında adli
merciler tarafından adli olgulardan biyolojik
numune alınması istenebilir. Çoğu zaman bu
biyolojik numunelerin alınması için 24 saat
açık olan acil servislere başvurulmaktadır.
Alkol: Alkol analizi için kan numunesi talep
edilmesi halinde 2 adet EDTA’lı tüpe kan
alınmalıdır. Kan alınacak bölge alkol
içermeyen dezenfektanlar ile temizlenmeli ve
kurulanmalıdır.
Kan
alınacak
tüplerin
kapakları kesinlikle açılmamalıdır.
Uyuşturucu-uyutucu-uyarıcı
madde
ve
toksikolojik madde numuneleri: Uyuşturucuuyutucu-uyarıcı madde ve toksikolojik madde
analizleri için kan numunesi talep edilmesi
halinde 3 adet EDTA’lı tüpe kan alınmalıdır.
Uyuşturucu-uyutucu-uyarıcı
madde
ve
toksikolojik madde analizleri için idrar
numunesi alınması talep edilmesi halinde kuru
bir tüpe veya steril idrar bardağına en az 10
ml olacak şekilde idrar numunesi alınmalıdır.
Transfer
aşamasında
alınan
idrar
numunelerinin dökülmemesi için ağzı sıkıca
kapatılmalıdır. “İdrar Numunelerinde Yasadışı
ve Kötüye Kullanılan İlaç ve Madde Analizi
Yapan Tıbbi Laboratuvarlar ile Madde
Bağımlılığı Teşhis ve Tedavi Merkezlerindeki
Tıbbi Laboratuvarların İşleyiş Esasları”
yönetmeliği kapsamında idrar numunelerinin
alımı bu iş için uygun olan merkezlerde
yapılmaya çalışılmalıdır. Çünkü bu yönetmelik
kapsamında idrar numuneleri bu iş özel olarak
ayrılmış ve gerekli güvenlik tedbirleri alınmış
bir alanda, eğitimli gözetim görevlisi
kapsamında
yapılmaktadır.
Uyuşturucuuyutucu-uyarıcı madde ve toksikolojik madde
analizleri için saç numunesi talep edilmesi
durumunda saç uzunluğu en az 1-1,5 cm olan
kişilerden
yaklaşık
kurşun
kalem
kalınlığında saçlar dip kısımlarından
kesilerek köksüz olarak alınmalı ve alınan
numuneler kâğıt zarf veya ağzı kapalı kuru
plastik tüplere (örneğin steril idrar kabı ve
içinde herhangi bir kimyasal madde ihtiva
etmeyen numune tüpleri gibi) konulmalıdır.
Eğer yeterli miktarda saç numunesi
alınamıyorsa hiç saç alınmamalı ve tutanak
tutulmalıdır. Saçlar kesinlikle kökünden
sökülerek alınmamalıdır. Resmi yazılarda kıl
numunesi şeklinde bir ibare olsa bile yukarıda
belirtilen hususlar dikkate alınarak saç
numunesi alınmalıdır. Sakal, bıyık ve vücudun
diğer bölgelerinde bulunan kılların alınması
yoluna gidilmemelidir ve konu hakkında adli
mercilere bilgi verilerek tutanak tutulmalıdır.
Uyuşturucu-uyutucu-uyarıcı
madde
ve
toksikolojik madde analizleri için tırnak
numunesi talep edilmesi halinde tırnaklar
dibine yakın kısımlarından steril tırnak makası
ile en az 3-4 tırnak olacak şekilde alınmalı ve
ağzı kapalı kuru plastik tüplere konulmalıdır.
Tırnak kesilme işlemi sırasında tırnak
numunelerinin kaybolmaması ve ağzı kapalı
kuru
plastik
tüplere
uygun
şekilde
aktarılabilmesi için temiz beyaz renkli
kağıtların
üzerinde
alınması
önerilir.
Uyuşturucu-uyutucu-uyarıcı
madde
ve
toksikolojik madde analizleri için tükürük
numunesi talep edilmesi halinde en az 1 ml
tükürük örneği, içerisinde herhangi bir
koruyucu madde içermeyen özel tükürük
örneği toplama kabına veya steril kaplara
alınmalıdır. Örneğin kurumasını engellemek
için kabın ağzı hemen sıkıca kapatılmalıdır.
DNA için adli numune alımı: DNA analizleri
için numune alınması talep edilmesi halinde en
az 5 ml olacak şekilde EDTA’lı tüplere kan
örnekleri alınmalı ve soğuk zincir koşullarına
uyulacak şekilde gönderilmelidir. Soğuk zincir
koşulu sağlanamadığı durumda ise steril gazlı
beze 8-10 damla kan damlatılarak oda
ısısında, güneş ışınlarından uzak, tozsuz, temiz
bir ortamda doğal seyriyle kurutulduktan sonra
zarf içerisine gönderilmelidir. DNA analizleri
için tırnak altı materyal talep edilmesi halinde
ise tırnak altı temiz steril sivri bir alet ile
kazınır ve kağıt üzerine toplanan parçacıkları
içeren kağıt katlanarak temiz bir zarf ile
gönderilir ya da steril bir tırnak makası ile
tırnak kesilerek toplanmalı ve steril bir kap
içinde gönderilmelidir. DNA analizleri için acil
servise getirilen kişilerden kan numunesi
alınması yeterlidir. Kıl numunesi talep
edilmesi halinde bu talep karşılanmamalı ve
konu
hakkında
adli
merciler
bilgilendirilmelidir. DNA için kıl numunesi
kişiye ait olmayan yabancı kılların toplanması
şeklindedir. Bu genellikle olay yerinde kıl
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
25
ADLİ TIP
toplanması veya kişinin üzerinde bulunan
yabancı kılların toplanması şeklindedir.
Sürüntü gönderilecek ise; Vagen ve anüs için;
2 adet sürüntünün (vagen için arka forniksten
alınacak) eküvyon ile alınarak ayrı ayrı steril
tüpler içine konulması, ağızlarının iyice
kapatılması ve her tüpün üzerinde gerekli
bilgileri
içeren
etiketin
bulunması
gerekmektedir.
Meme üzeri için; 2 adet eküvyon çubuk
öncelikle distile su ile nemlendirilerek vücut ya
da meme (özellikle areola) üzerindeki şüpheli
yerlere sürülerek steril bir tüp içine yada
karton kutu içine konup gönderilir.
Fethi Kabir: Fethi kabir yapılacaksa;
çürümemiş yumuşak dokulardan (örneğin,
psoas kası, femoralis kası) bir parça (yaklaşık
3x3x3cm ebadında) gönderilmesi, bunun
yanında 3-4 adet azı dişi, 2x2 cm2 ebadında
kemik parçaları (örneğin, femur, tibia,
sternum) kemiklerinin her hangi bir koruyucu
madde içerisine konulmadan ayrı ayrı steril
kaplara konularak analize gönderilinceye kadar
buzdolabında (+4 C de) muhafaza edilerek,
etiketlenip usulüne uygun olacak şekilde
mühürlü koli halinde soğuk taşıma zinciri
sağlanarak (plastik buz paketi içeren termos
içinde) en kısa zamanda Kuruma gönderilmesi
gerekmektedir.
Embriyo, fetus gönderilmesi halinde; bunların
herhangi
bir
koruyucu
madde
içine
konulmadan bir bütün halinde, en kısa
zamanda, kurye ile birlikte soğuk taşıma
zincirine uyularak (plastik buz paketi içeren
termos içinde) biyoloji ihtisas dairesine
gönderilmesi gerekmektedir.
Ateşli silah yaralanmalarının ilk başvurduğu
yer
acil
servislerdir.
Ateşli
silah
yaralanmalarında kişinin olay anında üzerinde
bulunan elbiselerdeki atış artıkları incelenerek
atış mesafesi tayini yapılabilmektedir. Ayrıca
elbiseler üzerinde kan ve benzeri lekeler
üzerinden
DNA
analizleri
de
yapılabilmektedir. Bu sebeplerden elbiselerin
delil niteliği göz önünde bulundurularak acil
servislerde delilleri koruyacak şekilde tedavi
işleminin
gerçekleştirilmesine
dikkat
edilmelidir. Giysiler mümkünse kesilmeden
çıkarılmalıdır.
Kesilmeden
çıkarılması
mümkün değilse, elbise; üzerindeki ateşli silah
yaralanmasına
bağlı
olan
deliklerden
geçmeyecek şekilde kesilerek çıkarılmalıdır.
Giysiler çıkarıldıktan sonra temiz bir yerde
kurutulmalıdır. Kuruması gerçekleştikten sonra
kağıt zarflara konularak kolluk kuvvetlerine
teslim edilmelidir. Giysiler kesinlikle ıslak bir
şekilde
plastik
poşetler
içerisine
konulmamalıdır. Çünkü ağzı kapalı plastik
poşet içerisinde bulunan nemli elbiseler hızlı
bir şekilde çürüyerek delillerin kaybolmasına
neden
olabilir.
Kesici-delici
alet
yaralanmalarında
da
ateşli
silah
yaralanmalarına benzer şekilde elbiseler
korunmalıdır.
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
26
ADLİ TIP
ADLİ PSİKİYATRİ
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Adli Tıp Ana Bilim Dalı
Psikiyatrik durumların hukuku ilgilendiren
konularını incelemektedir. Adli psikiyatrik
uygulamalarda cezai ehliyet, çocuk suçluluğu,
ruh bakımından kendisini savunma ve benzeri
sıklıkla karşılaşılmaktadır.
TCK 31/1: Fiili işlediği sırada oniki yaşını
doldurmamış
olan
çocukların
ceza
sorumluluğu yoktur. Bu kişiler hakkında, ceza
kovuşturması yapılamaz; ancak, çocuklara
özgü güvenlik tedbirleri uygulanabilir.
Ülkemizde 12 yaş altı çocukların herhangi bir
suç işlemesi durumunda cezai yaptırım
uygulanmamaktadır.
TCK 31/2: Fiili işlediği sırada on iki yaşını
doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış
olanların işlediği fiilin hukuki anlam ve
sonuçlarını
algılayamaması
veya
davranışlarını
yönlendirme
yeteneğinin
yeterince gelişmemiş olması halinde ceza
sorumluluğu yoktur. TCK 31/2 kapsamındaki
çocukların fiilin hukuki anlam sonuçlarını
algılama veya davranışlarını yönlendirme
yeteneğinin gelişip gelişmediği hususu adli tıp
uzmanları veya çocuk psikiyatri uzmanları
tarafından değerlendirilmektedir. Bu madde ile
çocukluğa özgü davranışları ile suç işlenmesi
halinde cezai sorumluluğu bulunmamaktadır.
TCK 31/3: Fiili işlediği sırada onbeş yaşını
doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış
olan kişiler hakkında suç, ağırlaştırılmış
müebbet hapis cezasını gerektirdiği takdirde
ondört yıldan yirmi yıla; müebbet hapis
cezasını gerektirdiği takdirde dokuz yıldan
oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Diğer cezaların yarısı indirilir ve bu hâlde her
fiil için verilecek hapis cezası sekiz yıldan fazla
olamaz. Bu maddede ise herhangi bir akıl
hastalığı veya zayıflığı şüphesi yoksa cezai
sorumluluğu çocuk yaş grubunda olduğu için
cezasında indirime gidilmektedir. Akıl
hastalığı veya zayıflığı şüphesi bulunması
durumunda ise psikiyatrik durumunun
değerlendirilerek cezai sorumluğunun bulunup
bulunmadığının araştırılması gerekmektedir.
TCK 32/1: Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği
fiilin
hukukî
anlam
ve
sonuçlarını
algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak
davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli
derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez.
Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine
hükmolunur.
Kişinin işlediği suç ile akıl hastalığı illiyet
bağının kurulması durumunda aşağıdaki
durumlarda genellikle cezai sorumluluk
ortadan kalkmaktadır:
Şizofreni,
Şizoaffektif bozukluk,
Kısa psikotik bozukluk,
Bipolar affektif bozukluğun manik dönem
Psikotik bulguların eşlik ettiği depresif
dönemi,
Demans,
Delirium
Organik beyin sendromu, Major depresyon,
Sanrısal bozukluk
Ağır ve orta derecede zeka gerilikleri
TCK 32/2: Birinci fıkrada yazılı derecede
olmamakla birlikte işlediği fiille ilgili olarak
davranışlarını yönlendirme yeteneği azalmış
olan kişiye, ağırlaştırılmış müebbet hapis
cezası yerine yirmi beş yıl, müebbet hapis
cezası yerine yirmi yıl hapis cezası verilir.
Diğer hâllerde verilecek ceza, altıda birden
fazla olmamak üzere indirilebilir. Mahkûm
olunan ceza, süresi aynı olmak koşuluyla,
kısmen veya tamamen, akıl hastalarına özgü
güvenlik tedbiri olarak da uygulanabilir. Bu
maddede kişinin akıl hastalığı ve zayıflığı
cezai sorumluluğunu tamamen ortadan
kaldırmamakta ancak suç işlemesinde etkisi
bulunduğu kabul etmektedir. Genellikle
aşağıdaki durumlar TCK 32/2 kapsamında
değerlendirilmektedir.
Hafif derecede zeka geriliği,
Demansiyel sendromun başlangıç dönemi,
Organik kişilik bozukluğu,
Dürtü kontrol bozuklukları
TCK 33: Bu Kanunun, fiili işlediği sırada oniki
yaşını doldurmamış olan çocuklara ilişkin
hükümleri, onbeş yaşını doldurmamış olan
sağır ve dilsizler hakkında; oniki yaşını
doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış
olanlara ilişkin hükümleri, onbeş yaşını
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
27
ADLİ TIP
doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış
olan sağır ve dilsizler hakkında; onbeş yaşını
doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış
olanlara ilişkin hükümleri, onsekiz yaşını
doldurmuş
olup
da
yirmibir
yaşını
doldurmamış olan sağır ve dilsizler hakkında
da uygulanır. Burada ise sağır ve dilsizlerin
psikososyal gelişimleri geri kaldığından dolayı
cezai sorumluğunda yaş gurubu ileri atılarak
uygulanmaktadır.
TCK 34/1: Geçici bir nedenle ya da irade dışı
alınan alkol veya uyuşturucu madde etkisiyle,
işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını
algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak
davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli
derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Bu
maddede ise iddia düzeyinde adli tahkikat ile
tespiti gerekmektedir.
TCK 34/2: İradî olarak alınan alkol veya
uyuşturucu madde etkisinde suç işleyen kişi
hakkında birinci fıkra hükmü uygulanmaz. Bu
maddede kişi alkol veya uyuşturucu maddeyi
bilinç olarak aldığı durumlarda daha sonra
bilinç bulanıklığı altında suç işlemiş olsa dahi
herhangi bir ceza sorumluluğu ortadan
kalkmamaktadır.
TCK 103/a: On beş yaşını tamamlamamış veya
tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukuki
anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği
gelişmemiş
olan
çocuklara
karşı
gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış
durumunda failin cezası arttırılacaktır. Bu
maddede 15 tamamlamış çocuklara karşı
yapılan her türlü cinsel davranışta çocuğun akıl
zayıflığı ve hastalığı olmasına bakılmasına
gerek yoktur. 15 yaşını tamamlaması
durumunda mağduru olduğu fiilin hukuki
anlam ve sonuçlarını algılayamayacak
durumda olmasının psikiyatrik muayene ile
tespiti halinde failin cezası arttırılacaktır.
Beden ve Ruh bakımından savunma: Fiziksel
engellilik hali bulunanlarda ve anatomik
eksikliği olanlarda, ileri düzeyde görme
bozukluğu veya sağır dilsizlikte kişinin maruz
kaldığı olaylarda olayın gerçekleşme şekli ile
birlikte değerlendirilerek beden bakımından
kendini savunamayacağı kararı verilebilir. Akıl
hastalığı veya zayıflığı şüphesi bulunması
halinde ruh bakımından kendisini savunup
savunama durumu için psikiyatri/çocuk
psikiyatrisi
ile
birlikte
değerlendirme
yapılmalıdır. Madde etkisi altında olduğunun
klinik, laboratuar bulguları ile birlikte adli
tahkikat ile tespit edilmesi halinde kişilerin
beden ve ruh bakımından kendisini savunup
savunamayacağı hususu değerlendirilebilir.
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
28
ADLİ TIP
ADLİ TOKSİKOLOJİ
Dr. Öğr. Üyesi Burak GÜMÜŞ
Hitit Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Dahili Tıp Bilimleri Bölümü, Adli Tıp Ana Bilim Dalı
Canlı organizmaya girdiğinde dokulara hasar
veren maddeler zehir olarak tanımlanmaktadır.
Zehirler organik veya inorganik maddelerden
meydana geliş olabilir, mineral, hayvansal,
bitkisel veya sentezlenmiş maddelerden
meydana gelebilir. Zehrin etkisi yapısına,
uygulama yoluna, temas süresine, temas
tekrarına, kişisel duyarlılığa bağlı olabilir.
İlaçlar, tarım ilaçları ve böcek öldürücüler, ev
içi kimyasallar, zehirli gazlar, bitkiler, besinler,
zehirli hayvan ısırmaları ve sokmaları, sentetik
maddeler, bazı mineraller zehir özelliği
gösterebilir. Zehirlenmeler adli olgulardır ve
bildirilmeleri yasal zorunludur. Zehirlenme ile
ve zehirlenme şüphesi ölüm meydana geldiği
CMK kapsamında otopsi yapılması gereklidir.
Zehirlenmelerde yalnızca otopsi ile ölüm
nedeninin tespit edilemeyebilir çünkü bu
maddeler nadiren korozif veya tahriş edici
özelliğe sahiptir. Ölüm nedeninin tespiti öykü
ve olayla ilgili koşulların incelenmesinin yanı
sıra vücut sıvıları ve dokuların toksikolojik
analizine dayanır. Zehirlenme ile meydana
gelen ölümlerin dış muayenesinde belirgin bir
bulguya rastlanmayabilir. Damar içi ilaç
kullanımında ciltte iğne izi ve yara izleri,
zehirli hayvan ısırmalarında veya böcek
sokmalarında
yara
izleri
görülebilir.
Zehirlenme olgularında zehrin vücutta tespit
edilmesi gereklidir. Zehrin vücutta tespit
edebilmek için genellikle vücut sıvıları ve
doku örneklerinin alınması gerekmektedir.
incebarsaklarda emilir, %90’ı karaciğerde
alkol dehidrogenaz enzimi aracılığı su ve
karbondioksite kadar yıkılır. Geri kalanının
büyük çoğunluğu solunum ve idrar yolu ile
değişmeden atılır. Alkolmetre cihazları ile
solunum havasındaki alkol miktarı promil
cinsinden tespit edilebilir. Alkolmeteye itiraz
edildiği durumlarda kanda alkol düzeyinin
ölçümü yapılmalıdır. Etil alkol saatte 15-20
mg/dl yıkılır. Bu bilgi geriye dönük alkol
miktarını saptamada yardımcıdır. Adli tıp
uygulamasında,
klinik
bulguların
da
desteklemesi şartıyla, 200 mg/100 ml
üstündeki kan alkol düzeyinin “yaşamsal
tehlike” oluşturduğu kabul edilmektedir.
Ölümü açıklayacak başka bir sebep
bulunmadığı takdirde 400 mg/dl alkol ölüm
sebebi olabilir. Daha düşük oranlarda
kusmuğun aspirasyonuna bağlı olarak ölüme
neden olabilir. Trafik kazalarında alkolün
araştırılması önemlidir. Kamyo, otobüs şöforü
gibi ticari araç sürücüleri için alkolün yasal
sınırı 0’dır. Herhangi bir sürücü için ise 50
mg/dl yasal sınırdır.
Etil alkol: Adli süreçlerde en çok karşımıza
çıkan maddedir. Renksiz, yanıcı ve uçucu bir
bileşiktir. Kaynama noktası 78,5°C’dir.
Yoğunluğu 0,7893 g/ml’dir. Fermantasyon ve
distilasyon yolu üretilebilir. Alkolün emilimi
alınan alkolün miktarından ve alım süresinden,
içecekteki alkol oranından, alkolle birlikte
tüketilen yiyeceklerden, kişiye ait faktörlerden
etkilenir. Alkolün % 20’si midede, % 80’i
Metil alkol: Basit yapıda bir alkoldür. Sıklıkla
kaza nadiren intihar orijin ölümlü sebep olur.
Yıkıma uğramadan toksik değildir. Metil alkol,
formaldehite, formik asitte CO2+H2O’ya
kadar yıkılır. Metil alkolün toksik etkisi formik
asitten kaynaklanır. Metil alkol alımını takiben
toksik bulguların görülmediği yaklaşık 12-24
saatlik tipik bir belirtisiz dönem vardır. Adli tıp
uygulamasında;
klinik
bulguların
da
desteklemesi şartıyla, kan metil alkol
düzeyinin 30mg/100ml üzerinde veya görme
fonksiyonlarına ait problemlerin olması
halinde ‘yaşamsal tehlike’ oluşturduğu kabul
edilmektedir. 80-100 mg/100 ml kan değeri
sınır ölümcül düzey kabul edilir. Fizik
muayenede; solunum depresyonu, görmede
bulanıklık, parıldama, fotofobi, görme alanı
bozuklukları
ya
da
‘kar
fırtınası’
görüntüsünden ışık algılanmasının tamamen
kaybına kadar çeşitli görme bozuklukları
saptanabilir. Kişi şuuru kapalı şekilde
getirilmiş olabilir. Anamnez önemlidir.
Otospide spesifik bir bulgusu olmayıp ölüm
sebebi vücut sıvılarında metil alkolün tespiti ile
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
29
ALKOL ZEHİRLENMELERİ: Alkoller,
kimyasal olarak diğer üç bağı dolu olan bir
karbon atomuna bir hidroksil (OH) bağlanması
ile oluşan bileşiklerdir. Alkol kriminal olaylar
nedeniyle adli olgularda en çok saptanan toksik
maddedir.
ADLİ TIP
mümkündür. Özellikle tedavi görmüş ve belli
bir süre ölmüş kişilerde sağlık kuruluşuna ilk
başvurduğunda ki kan ve vücut sıvılarında
analiz edilmesi önemlidir.
UYUŞTURUCU–UYUTUCU-UYARICI
MADDELER: Bilinci ve algılamayı bozan
bağımlılık yapan maddelerdir. Keyif alma,
sakinleşme, uyuşma, uyarılma gibi çeşitli
sebeplerle kullanılabilir. kısa veya uzun
dönemde zararlı etkileri görülür.
Yoksunluk sendromu: Belirtiler maddeyi
alması gereken zamandan biraz önce başlar.
Lakrimasyon, rinore, terleme, irritabilite,
uykusuzluk, Anoreksi, lakrimasyon, yoğun
terleme, bulantı,kusma, ağrı, diare, solunum
sayısı ve kan basıncında artma, flashing,
hipereksitabilitesi gibi belirtilerle kendisini
gösterir. 7-8 gün sonra kendiliğinden iyileşme
görülür. Orjinde kaza, cinayet, intihar orjinli
ölümlü görülebilir. Otopside herhangi bir
spersifik bulgu görülmeyebilir. Vücutta iğne
izleri, keloid, abse, otopside akciğer ödemi
benzeri
bulgular
görülebilir.
Ölüm
mekanizması solunum depresyonu, gıda
aspirasyonu anaflaktik reaksiyonlar, geç
komplikasyonlar
gibi
mekanizmalarla
meydana gelebilir.
Haşhaş: denetimi tabi olarak ekilebilen ticari
üründür. Bitki kurumadan kapsülü çizilince süt
gibi beyaz, yapışkan bir sıvı çıkar ve havanın
etkisi ile kahverengiye dönüşür. Afyon sakız
olarak çiğnenerek kullanılabilir. Yutularak ve
sigara içilerekte etki gösterir. Afyondan
morfin, kodein, tebain, papaverin gibi
maddelerin yapımında kullanılır. Fazla
alınması ölüme neden olabilir.
Morfin: Subkutan veya intravenöz aınabilir.
Bağımlılık yapıcı etkisi vardır. Çok etkili bir
opiat ağrı kesicidir. Ölüme neden olabilir,
bağımlılar tolerans geliştirebilir. Morfin safra,
feçes ve fetüse geçer.
Eroin: Morfin asetillenmesiyle üretilir.
Morfinden daha yüksek bağımlılık yapma
ihtimali vardır. Morfinden daha etkilidir.
Ölüme neden olabilir. Bağımlılar tolerans
geliştirebilir ve etkisini görmek için çok
yüksek dozlara çıkabilir. Damar yolu ile
alınabilir. Aynı enjektörün kullanılması ile
bağımlılar arasında bulaşıcı hastalık görülme
riskini arttırır.
Kodein: Genellikle oral alınır. SC ve İV olarak
da kullananlar vardır. Öksürük şurupları ve
ağrı kesicilerde bulunabildiğinden bağımlılar
kodein içeren ilaçların fazlaca tüketebilir.
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
Ölüme neden olabilir. Bağımlılar tolerans
geliştirebilir ve etkisini görmek için çok
yüksek dozlara çıkabilir. Çocuklarda 40 mg.
toksik etki gösterebilir.
Kokain: Sigara, enjeksiyon, mukoza veya ağız
yoluyla kullanılabilir. Yüksek dozlarda kalp
yetmezliği, beyin kanamalarına ve ölüm neden
olabilir. Kokain vücuttan hızlı bir şekilde
metabolize olarak idrarla vücuttan atıldığı için
kanda tespiti zordur. Yaklaşık olarak 48 saate
kadar idrarda tespit edilebilir. Letal doz kişiye
ve alım şekline göre değişkenlik gösterir.
Amfetamin: Stimulan etki yapar. Yüksek ateş
ve hipertansiyon sonucu intrakranial kanama
ve aritmilere neden olabilir. Hipertermiye bağlı
gelişen ‘Stroke Sendromu’ ölümle neden
olabilir. Amfetamin ve yıkım ürünleri yaklaşık
olarak idrarda 2-3 güne kadar tespit
edilebilmektedir.
Esrar: Kenevir ve kendir adı verilen elde edilir.
Etken maddesi Tetrahidro kanabinoldür
(THC). Sıklıkla sigara şeklinde kullanılır.
İdrarda 2 güne kadar tespit edilebilir. THC yağ
dokusunda birikmektedir. Ölümcül dozu
yoktur.
LSD: Yarı sentetik bir maddedir. Etkisi 4-10
saat kadar sürer. Psikotik bulgulara ve
halüsinasyonlara neden olabilir. Cinayet işleme
ve intihara eğilim riskini arttırır.
KAYNAKLAR
1. Adli Tıp. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Yayınları. 1999.
2. Adli Otopsi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Yayınları. 1999.
3. Adli Tıp Ders Kitabı. Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi yayınları. 2011.
4. Adli Tıp Özel Sayısı. Klinik Gelişim
Dergisi. 2009.
5. Celalbayar Üniversitesi Adli Tıp Ders
Notları. Celal Bayar Üniversitesi. 2005.
6. Adli Tıp Kurumu. Erişim adresi:
www.atk.gov.tr. Erişim Tarihi: 01.10.222.
7. Adli Tıp Kurumu Kanunu. Resmi Gazete.
Kanun Numarası: 2659. Kabul Tarihi:
14/4/1982
8. Çocuk İzlem Merkezi. Genelge. Resmi
Gazete. Sayı. 28431. Tarih: 2012.
9. Adli tabiplik hizmetlerinin yürütülmesinde
uyulacak esaslar. Sayı: 2005/143. Tarih:
2005.
10. Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma
Yönetmeliği. Resmi Gazete. Erişim
Adresi:
30
ADLİ TIP
https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/200
5/06/20050601-10.htm. Erişim Tarihi:
01.10.2022
11. Türk
Tabipler
Birliği
Disiplin
Yönetmeliği. Resmi Gazete. Erişim
Adresi:
https://www.mevzuat.gov.tr/File/Generate
Pdf?mevzuatNo=5500&mevzuatTur=Kuru
mVeKurulusYonetmeligi&mevzuatTertip=
5. Erişim Tarihi: 01.10.2022
12. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası. Kanun
no: 2709: Kabul Tarihi: 1982.
13. Biyoloji
Ve
Tıbbın
Uygulanması
Bakımından İnsan Hakları Ve İnsan
Haysiyetinin Korunması Sözleşmesi: İnsan
Hakları Ve Biyotıp Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun. Resmi Gazete: Kanun no: 5013.
Kabul Tarihi: 03.12.2003
14. Organ Ve Doku Alınması, Saklanması,
Aşılanması Ve Nakli Hakkında Kanun.
Resmi Gazete: Kanun no: 2238: Kabul
Tarihi: 1979.
15. Hasta Hakları Yönetmeliği. Resmi Gazete.
Sayı: 30657. Tarih: 2019
16. Türk Ceza Kanunu. Resmi Gazete: Kanun
no: 5237. Kabul Tarihi: 2004.
17. Ceza Muhakemesi Kanunu. Kanun no:
5271. Kabul Tarihi: 2004.
18. Umumi Hıfzısıhha Kanunu. Kanun no:
1593. Kabul Tarihi: 1930.
19. Türk Ceza Kanunu’nda Tanımlanan
Yaralama Suçlarının Adli Tıp Açısından
Değerlendirilmesi Rehberi. Adli Tıp
Uzmanları Derneği, Adli Tıp Kurumu
Başkanlığı, Adli Tıp Derneği. Erişim
Adresi:
https://www.atk.gov.tr/tckyaralama24-0619.pdf. Erişim Tarihi: 01.10.2022.
20. Organ Ve Doku Nakli Hizmetleri
Yönetmeliği.
Erişim
Adresi:
https://www.mevzuat.gov.tr/File/Generate
Pdf?mevzuatNo=15860&mevzuatTur=Kur
umVeKurulusYonetmeligi&mevzuatTertip
=5. Erişim Tarihi: 01.10.2022.
21. Çocuk Haklarına Dair Sözleşme. UNİCEF.
Birlemiş Milletler. 1989.
22. Winek, Charles L., et al. "Drug and
chemical blood-level data 2001." Forensic
science international 122.2-3 (2001): 107123.
©Telif Hakkı 2022 Hitit Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne aittir.
31
Download