007-dolasim-biyofizigi-pdf

advertisement
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
Prof. Dr. Selmin TOPLAN
348
Selmin TOPLAN
İÇİNDEKİLER
1. Dolaşımın Sisteminin Fonksiyonu
2. Hemodinamiğin Temel Prensipleri
2.1. Kan Akımında Fizik Kurallar
2.2. Dolaşımda Kinetik Enerji
3. Kalp Siklusu
3.1. Kalbin Yaptığı İş, Kalbin Gücü
3.2. Dolaşımda Hidrostatik Faktör
3.3. Kan Basıncının Ölçülmesi
3.4. Kan Debisinin Ölçüm Yöntemleri
3.5. Kan Akımının Ölçülmesi
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
Prof. Dr. Selmin TOPLAN
1. DOLAŞIM SiSTEMiNiN FONKSiYONU
Dolaşım sisteminin fonksiyonu hücresel yaşam için uygun bir çevreyi
sağlamaktır. Oksijen ve karbondioksit taşınması, besin ve hormonların
transportu ve işe yaramayan atıkların atılması ısı ve kütle transferi, organ
gereksinimlerine göre kanın yeniden dağıtılması, yabancı maddelere karşı
defans yapan hücrelerin taşınmasında önemli rol oynar.
Dolaşım sistemi 3 komponentten oluşur.
1-Kan
2-Kalp
3-Damarlar
- Kan kompleks bir sıvı olup madde transportu için ortam hazırlar. Tüm
kan hacminin %40-45’i kan hücrelerinden oluşmuştur. Kan hücreleri plazma
içinde süspande durumdadır. Eritrositler O2 transportu yapan hücreler, lökositler
yabancı maddelere karşı savunma yapan hücreler, trombositler ise hemostasisi
koruyan kan hücreleridir. Kan hacminin fraksiyonu olan hematokrit (% Hct)
önemli bir klinik parametredir. Hct=hücre hacmi/total kan hacmi’dir.
Plazma elektrolit ve proteinlerin oluşturduğu kompleks bir çözeltidir.
Albümin, fibrinojen ve globulin gibi farklı yapıdaki proteinler, pıhtılaşma ya da
immün/defans reaksiyonlarına katılırlar.
- Kalp devamlı akımı sağlayan çift yönlü bir pompa gibidir. Kalp, kimyasal
enerjiyi kasılma mekanik enerjisine çevirir ve sonunda bu enerjiyi kana
350
Selmin TOPLAN
hidrodinamik ve hidrostatik enerji biçiminde naklederek dolaşımı sağlar.
Hidrodinamik enerji, hareketli sıvıların kinetik enerjisidir. Hidrostatik enerji,
sıvının bulunduğu durumdan ötürü sahip olduğu bir potansiyel enerjidir. Kalp
kana kinetik enerji sağlayarak hareket ettirir.
- Damarlar seri ve paralel bağlı elektrik devrelerine benzerler. Sistemik
dolaşımdaki damarların relatif boyutları ve yapıları birbirinden farklıdır (Tablo 1).
Tablo 1: Damarların relatif boyutları
Çap
Damar kalınlığı
Damar kalınlığı
lümen yarıçapı
Aorta
2 cm
2 mm
1/5
Büyük arterler
4 mm
1 mm
1/2
Arteriyoller
50 m
20 m
>1
Kapillerler
8 m
1 m
1/4
Venüller
40 m
2 m
1/10
Büyük venler
1.5mm
5 m
1/5
3cm
1.5 mm
1/10
Damarlar
Vena cava
Damar
elementleri;
kasılması,
spesifik
damar
fonksiyonuna
bağlıdır.
Temel
a- Endotel hücreler: Bütün dolaşım sistemince uzanır, değiş tokuş için bir
bariyer oluşturur. Damar düz kasının fonksiyonuna katılır ve vazoaktif ajanları
üretir.
b- Damar düz kası: Kontraktil elementtir. Damar çapının değişmesini
sağlar.
c- Elastin lifler: Elastisite ve enerji korunmasını sağlarlar.
d- Kollajen lifler: Gerilmeye karşı direnç ve güç sağlarlar.
Aorta ve büyük arterler enerji korunumu ve kan dağıtımını sağlarlar.
Küçük arterler ve arterioller kan akışını ve prekapiller direnci kontrol ederler.
Güçlü kas tabakası ile birkaç kat genişleyebilme özelliği sayesinde dokuların kan
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
351
gereksinimini sağlarlar. Kapillerler, çözünmüş madde ve su değiş tokuşunun,
difüzyon ve ultrafiltrasyonun olduğu yerlerdir. Venüller ve venler kapasitans
damarlardır. Kalbe dönecek kanın biriktirilmesi ve kapasitansı sağlarlar.
Arteriyovenöz (AV) anestomozlar, arterlerden venlere direkt geçişte rol alırlar.
Lenfatikler lenf toplanması, filtrasyon ve büyük lenflere lenf götürürler.
2 ayrı dolaşım sistemi vardır. Sistemik dolaşım, yüksek basınç ve yüksek
direnç ile tanımlanır. Pulmoner dolaşım düşük basınç ve düşük dirençlidir.
Kalp dört odacıktan oluşmuştur.
Sağ atrium & ventrikül
Sol atrium & ventrikül
1-Atriumlar ince duvarlı olup, dolaşımdan dönen kanı alır ve ventriküllere
aktarırlar.
2-Ventriküller daha kalın duvarlıdır. Kanı dolaşıma pompalarlar.
Ventrikülden dakikada pompalanan kan miktarı kardiak output (kalp çıktısı) ~5
litre/dakikadır. Dolaşımın belirli bir noktasından belirli bir zaman içinde geçen
kan miktarıdır. Kalp debisi olarak da ifade edilir.
Kardiak output (CO) her vurumda fırlatılan kan hacmine (SV) ve
dakikadaki kalp vurumuna (HR) bağlıdır.
CO = SV x HR
SV = Hacim / vurum
HR = Vurum /dakika
CO = Hacim /dakika
Sağ ve sol kalp her dakikada eşit miktarda kanı dolaşım sistemine
pompalar. CO Sağ kalp = CO Sol kalp
Tablo 2’de görüldüğü gibi vücuttaki bütün organların kan akımı organ ve
dokuların gereksinimlerine ve aktivitelerine bağlı olarak düzenlenmektedir.
Oksijen gereksinimi ve kanın paylaşılması arasında sıkı bir ilişki söz konusu
değildir. Oksijen gereksinimi en fazla olan beyin hücreleridir. Kan akımı kısa bir
süre kesildiğinde geri dönüşümsüz olaylar ortaya çıkar Oysa iskelet kaslarına
uzun süre kan akımı kesilse bile büyük bir hasar gözlenmez. İskelet kaslarının
352
Selmin TOPLAN
dinlenim durumunda aktiviteleri çok düşük olduğu için kan akımı da düşüktür.
Ağır egzersizlerde metabolik aktivite arttığı için kan akımı da artar.
Tablo 2: İstirahatte çeşitli organ ve dokulardaki kan dağılımı
Organ
ml/dak.
Beyin
650 (%13)
Kalp
215 ( %4)
İskelet kasları
1030 (%20)
Deri
430 (%9)
Böbrek
950 (%20)
Abdominal organlar
1200 (%24)
Diğer
525 (%10)
TOPLAM
5000 (%100)
Tablo 3: Pulmoner ve sistemik dolaşımda kan dağılımı.
Pulmoner
Hacim(ml)
Sistemik
Hacim
(ml)
Pulmoner arterler
400
Aorta
100
Pulmoner kapillerler
60
Sistemik arterler
450
Venüller
140
Sistemik kapillerler
300
Pulmoner venler
700
Venüller
200
Sistemik venler
2050
Toplam pulmoner sistem
1300
Toplam sistemik damarlar
3100
Kalp
250 ml
Sayılamayan
550 ml
Dolaşımdaki kanın en büyük bölümü sistemik damarlarda bulunmaktadır.
Bunun %63'ü venlerde, %15'i arterlerde, %10 kapiler ve arteriollerdedir.
Pulmoner ve sistemik dolaşımda kan dağılımı tablo 3’de görülmektedir.
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
353
2- HEMODİNAMİĞİN TEMEL PRENSİPLERİ
Hemodinamik kan akımı ile ilgili fiziksel faktörler olarak tanımlanır. Bunlar
herhangi bir sıvının akışı ile ilgili aynı fiziksel faktörlerdir ve temel fizik
kanunlarına dayanırlar.
2.1. KAN AKIMINDA FİZİK KURALLAR:
OHM KANUNU'nun analoğu
Kan akımı damar sisteminin 2 bölgesi arasında bir basınç farkı olduğu
zaman ortaya çıkar. Basınç farkı akımı sürdüren güçtür. Hareket eden sıvı ile
damar duvarı arasında sürtünme oluşur. Damarlar sıvı hareketine direnç
gösterirler. Basınç gradyanı (∆ P), akıma karşı gelen direnci yenmek için bir güç
sağlar. Ohm kanununun analogu olarak;
Q
P
yazılabilir
R
Q= Kan akımı(ml/dak.)
∆ P=Perfüzyon basıncı ya da effektif basınç gradyanı (mmHg)
R=Direnç(mmHg.dak./ ml)
2
2
Basınç SI birimi Newton/m (veya Paskal), CGS sisteminde dyn/cm 'dir.
Pratikte sıvıların hidrostatik basıncını belirtmek için mmHg kullanılmaktadır.
Bu bağıntı Ohm kanununa benzer. V=I/R; I=V/R olur. Bu bağıntıda voltaj
düşmesi dirence bölünür. I (iletkenlik) elektronların akışını gösterir.
Şekil1: Kan damarında akım
354
Selmin TOPLAN
AKIŞKAN MİKTARI =DEBİ:
Bir organa giden kan akımını ifade eder.
Q = v.A = v..r²
v =birim zamandaki mesafe(akımın hızı) (cm/s),
A=sirküler yüzey alanı (.r²)(cm²)
r = damar yarıçapı (cm)
3
Q=kan akımı(cm /s)
Kan akımı ve hızı aynı şey değildir.
Hız; kanın akışı esnasındaki süratidir, akarken geçen miktar değildir.
Akım; ortalama hızın damarın kesit alanı ile çarpımına eşittir (Debi)
2 tip akım söz konusudur. Laminer akım ve türbülan akım
a- Laminer akım: Normal kan akımının büyük çoğunluğunu oluşturur. Bu
akımda kanın bütün tabakaları lineer doğrultuda komşu tabakası ile paralel yön
takip ederek farklı hızlarda akar. Böyle hareketli bir akışkan içinde akım hızı
damar duvarında 0 iken damarın merkezine doğru hızlanır. Damar merkezinde
hız maksimuma ulaşır. Bu tür akıma laminer ya da düzgün akım denir. Hız profili
paraboliktir (Şekil 2).
Kanın ortalama lineer hızı
 P.r 2
v
8..l
8 geometrik sabittir. CGS sisteminde = viskozite, l= damar uzunluğu (cm)
r =damar yarıçapı (cm)
2
∆P = basınç farkı (dyn/cm )
 = hız (cm/s)
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
355
Şekil 2: Laminer akımda hız profili
b -Türbülan akım (girdaplı akım): Düzensiz akımdır. Kan, akım hızının
çok arttığı damarın dar bir bölgesinden geçerken ya da damarların kollara
ayrıldığı, keskin dirsek bölgelerinden geçerken düzgün akımdan sapmalar
oluşur. Kan girdaplı akım denilen bir akışla akar. Bu akımda damar boyunca
akışın yanı sıra halka şeklinde enine dalgalanmalar da gözlenir. Bu tür akımda
damardaki sürtünme kuvvetleri çok arttığı için kan akımına karşı daha büyük bir
dirençle karşılaşılır. Bir damardaki akım hızı yüksekse, sıvı viskozitesi düşükse,
sıvı dansitesi (yoğunluğu) büyükse ya da damar duvarı düzensiz ise akım
türbülan akıma dönüşür (Şekil 3).
Şekil 3: Sabit akımda yani sisteme giren ve çıkan sıvı hacmi eşit olduğunda ortalama
hız tüpün yarıçapının karesi ile ters orantılı olarak artar.
Laminar akımda, akım hızı merkeze olan uzaklığa bağlıdır. Akım hızı belli
bir limit değere ulaşırsa sıvıda yerel girdaplar oluşur. Bu durumda akımı
oluşturan kuvvetin yaptığı işin büyük bir kısmı sıvı içindeki sürtünmelere karşı
harcanır. Poiseuille yasasına göre sabit uzaklıkta ve sabit yarıçaplı bir boruda
356
Selmin TOPLAN
akan sıvı basıncın lineer bir fonksiyonudur. Eğer yapılan işin sabit bir miktarı
girdap sürtünmesine harcanırsa akım ve basınç arasında lineer bir ilişki ortaya
çıkar. Ancak eğim farklıdır. Laminer akımın girdaplı akıma dönüştüğü noktada
eylemsizlik kuvvetlerinin, vizkozluk kuvvetlerine oranı sabittir. Bu sabite
Reynolds sayısı (Re) denir.
Re = Eylemsizlik kuvveti = d v² /r = d v r
Viskozluk kuvveti
 v/r²

v=ortalama hız
r=damar yarıçapı
d=yoğunluk
=viskozluk katsayısı
v ortalama hız olarak alındığında Re >1000 için, v maksimum hız(vmax)
olarak alındığında Re >2000 için girdaplar oluşur.
Reynolds sayısı laminer akımın kesildiği ve türbülan akımın gerçekleştiği
durumu gösteren kritik bir sayıdır. Bir kan damarından ya da bir kalp kapağından
geçerken kanın akım hızı arttığında turbülan akımdaki artış kademeli değildir.
Laminer akım kritik bir Reynolds sayısına ulaşıncaya kadar devam eder ve bu
noktada türbülans gelişir. İdeal koşullarda (uzun, düzgün ve engelsiz
damarlarda) kritik Reynolds sayısı relatif olarak yüksektir. Dallanmış damarlarda
ya da aterosklerotik plakların olduğu daralmış damar içinde türbülan akım ortaya
çıkar. Kan akımını sürdürebilmek için daha fazla enerji gereklidir. Çünkü
sürtünmeden dolayı enerji kayıpları artar ve ısı oluşur.
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
357
Şekil 4: Basınç-Akım üzerine türbülan akımın etkisi.(Reprinted from Circulatory
Physiology-the essentials 2nd ed. by J.J.Smith & J.P. Kampine, Lippincott, Williams &
Wilkins. (1984))
Laminer akışta, akım ve perfüzyon basıncı arasında lineer bir bağıntı
vardır. Bu bağıntı türbülan akışa yol açan şartlarda gözlenmez. Şekil 4'de
görüldüğü gibi perfüzyon basıncında türbülan akım, kan akımında bir azalmaya
neden olur. Alternatif olarakta türbülan akım perfüzyon basıncını arttırır. Bir
arteriyal stenozda damar çapı %50 daralmışsa ortalama akım hızı 4 kat artar
(Şekil 4). Net etki Re sayısında 2 kat artıştır.Türbülansın ortaya çıkması için Re
kritik değere yaklaşır.Re sayısı artana kadar hızın artışı kanın kinetik enerjisini
arttırır ve potansiyel enerjide azalmaya neden olur. (Bernoulli etkisi). Sonuçta
flutter etkisi ortaya çıkar. Yani damar titreme biçiminde ritmik olarak açılıp
kapanır. Basınç artışı kinetik enerjinin basınca dönüşmesi ile gerçekleşir.
Damarda türbülan akım esnasında steteskopla ses dalgaları (murmur)
duyulur. Yüksek kalp çıktısı, aortik kapaklar anatomik olarak normal olsa bile
türbülans nedeniyle fizyolojik murmura neden olabilir. Bazen hamilelerde de kalp
çıktısı artar. Anemi gelişebilir ve viskozite azalır. Her 2 faktör Reynolds sayısını
ve türbülan olasılığını artırır. Türbülans enerji kaybının artmasına ve Poiseuille
eşitliğinde tahmin edildiğinden daha yüksek basınç düşmesine neden olur. Örn:
Stenozlu bir arterde kan akış hızı 2 kat artmışsa stenoza karşı basınç düşmesi
3- 4 kat artabilir.
358
Selmin TOPLAN
AKIMIN SÜREKLİLİĞİ KANUNU:
Bir akışkanın aktığı bir boru içinde birim zamanda aldığı yola akış hızı
denir.Birimi hız birimi ile ifade edilir (m/s; cm/s….). Bir boru içindeki sıvının
hacimsel akış hızı (debi) ise sıvının hacmi olarak tanımlanır. Birim zamanda
belirli bir mesafeyi alan sıvının hızını v, borunun kesit alanını A ile
gösterdiğimizde dV / dt=Av yazılabilir.
Bu hacimsel akış hızının ünitesini cm³ /s olarak verir. Kan sıkıştırılamaz
olduğu için hacim damarda herhangi bir bozulma olmadıkça korunur. Hacimsel
akış hızı damarın her yerinde sabit kalır. Çünkü akış sirkülerdir. Bunun anlamı
geniş bir damardan geçen kanın hızının damar daraldığı zaman daha da
artacağıdır. Dolaşım sisteminin farklı bölümlerinde kesit alanı ve hız arasındaki
bu bağıntı süreklilik eşitliği olarak ifade edilir.
dV / dt= A aorta v aorta =Akapiller v kapiller =………
A aorta = aort’un kesit alanı
Akapiller = tüm kapillerlerin toplam kesit alanlarıdır.
Süreklilik eşitliğine göre kesit alanı ve hız arasında ters bağıntı vardır.
Kan, kapillerlerde, büyük arter ve venlere nazaran daha yavaş akar.
Eğer damarlar seri bağlı gibi yan yana dizilmiş iseler toplam akım, her bir
damardaki akımın toplamına eşit olur.
Q Toplam = Q1 +Q2 +…..=v 1A1 + v2A2 … = Q giren = Q
çıkan
Bir damar 2 kola ayrıldığı zaman ayrılan parçaların toplam kesit alanları
ana damarınkinden fazla olacaktır. İdeal insan aortasının toplam kesit alanı ~
2
2
2.5 cm , kapillerlerin ise 2500-3000 cm dir. Her 2 damardaki toplam hacimsel
akım aynıdır (5000ml/dak.). Herbir kapillerdeki bireysel akış ise çok küçüktür
(~0.00005 ml/dak.). Tablo 4’de dolaşım sistemindeki kan damarlarının kesit
alanları verilmektedir.
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
359
Tablo 4: Dolaşım sistemindeki kan damarlarının toplam kesit alanları
cm
2
Aorta
2.5
Küçük arterler
20
Arterioller
40
Kapillerler
2600
Venüller
250
Küçük venler
80
Vena kava
8
Kan akımının hızı kesit alanına bağlıdır. Akımın hızı alan büyüdüğü
zaman düşük, alan küçüldüğü zaman büyük olacaktır. Aynı kural damarlardaki
kan akımına uygulanır (Şekil 5).
Şekil 5: Hız ve akım arasındaki ilişki
BERNOULLİ EŞİTLİĞİ
Bernoulli prensibine göre viskoz ve sürtünmesiz sıvılar (ideal sıvı) için
basınç 2 kaynaktan doğmaktadır.
360
Selmin TOPLAN
1-Sıvı sütunu üzerine yerçekimi etkisinden dolayı oluşan basınç(sıvının
ağırlığı)
2-Sıvının hızındaki değişiklikler ile ilgili basınç(atalet güçleri).
İlki hidrostatik basınçtır.
İkinci durumda hızı arttıran basınç; hızlandırıcı basınç ve hızdaki
azalmadan kaynaklanan basınç; yavaşlatıcı basınçtır. Kinetik basıncı ifade eder.
Lateral basınç
Yerçekiminden kaynaklanan potansiyel enerji
P
+
Yerçekimsel
d .g .h
Hızlandırıcı/yavaşlatıcı
Kinetik basınç
d.g.h
+
2
d.v
= sabit
2
Eşitlikteki 3 komponentin toplamı, viskoz olmayan akış sistemlerinde sabit
kalır.
P=Sıvının hızlandırıcı/yavaşlatıcı basıncıdır. Eğer sıvının hareketinden
dolayı hızda bir değişiklik varsa gözlenir. Kinetik ya da dinamik basınç denir.
Eğer verilen bir referans noktasından yükselme varsa yerçekiminden
dolayı olan basınçtır.
d = sıvının yoğunluğu
2
g = yerçekimi ivmesi (9.8m/s )
h = referans düzeyden sıvının yüksekliği
v = sıvının ortalama hızı (v= Q/A)
Bernoulli eşitliğinde 3 terim birbirine dönüşebilir. Sıvının hızlanması,
2
lateral basıncı (P), d v /2 ye dönüştürür. Böylece P düşer. Bernoulli prensibi
sıvının hızının artmasıyla o bölgedeki basıncın düşmesini ifade eder.
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
361
2
Tersine olarak hızdaki azalma d.v 'yi , lateral basınca çevirir (Şekil 6).
2
Şekil 6: Kan akımının sabit olduğu bir damarda lateral ve dinamik basınç arasındaki
ilişki (Badeer H S.Advences in Physiology Education: Hemodynamics for Medical
Students, 2001)
Bernouille eşitliği sabit (pulsativ olmayan) laminer akış koşullarında
uygulanır. Bu eşitliğin en önemli kusuru sıvıların viskozitelerini dikkate
almamasıdır. Daha sonra bu durum Fransız fizikçi Poiseuılle ve Alman fizikçi
Hagen tarafından çalışılmıştır.
Bernoulli eşitliği sıvılarda enerji dönüşümünü ifade eder. Bu eşitlikte iç
sürtünmesiz akışta, enerjinin dönüşümü ilkesinin bir sonucu olarak her bir terim
birim hacim başına toplam mekanik enerjinin sabit kalacağını gösterir. Akım
hızının arttığı bölgelerde sıvının basıncının azaldığını damarın daralması ile
akım hızı artarken basınç enerjisinin kinetik enerjiye dönüştüğünü ifade eder
(Şekil 7, 8).
362
Selmin TOPLAN
1
1
P1 + dv12 + dgh1 = P2 + dv 22 + dgh2
2
2
Şekil 7: Hareketli bir akışkan içinde Bernoulli etkisi
Şekil 8: Debi (Q), yarıçap , uzunluk ve viskoziteleri eşit olan 3 damarda basınç farkları
parelel damarların sayısı ile tersine olarak değişir. (H. S. Badeer and D. H. Petzel. Am J
Nephrol 15: 95, 1).
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
363
POISEUILLE KANUNU
Kan akımına direnci 3 faktör belirler.
1-Damar yarıçapı (ya da çap) (r)
2-Damarın uzunluğu (L)
3-Kanın viskozitesi ()
P1
P2
Şekil 9: Silindirik bir damarda kan akımını etkileyen faktörler
Damar direnci (R), damarın uzunluğu(L) ve kanın viskozitesi(η) ile doğru,
4
damar yarıçapının dördüncü kuvveti (r ) ile ters orantılıdır.
R
8 L
 r4
Bu nedenle yarıçapları aynı olan fakat uzunluğu diğerinin 2 katı olan
damarda, akıma karşı dirençte 2 katı fazla olur. Yine aynı şekilde kanın
viskozitesi 2 kat artar. Tersine olarak yarıçap arttıkça direnç azalır. Yarıçaptaki
değişiklikler yarıçapın 4. kuvveti ile orantılı olarak direnci değiştirir. Örn:
Yarıçapta 2 katı artış direnci 16 kat azaltır. Damar uzunluğu invivo koşullarda
değişmez ve genellikle sabit olarak düşünülür. Kan viskozitesi de normalde çok
fazla değişmez. Ancak hematokrit, sıcaklık ve kayma hızlarına bağlı olarak
değişebilir. Kan akımı, basınç ve direnç arasındaki Q 
P
R
bağıntısına göre;
364
Selmin TOPLAN

P 1 P2   r 4
Q
8 L
Bu eşitlik Poiseuille eşitliği olarak ifade edilir.
Poiseuille eşitliği, Fransız fizikçi Poiseuille tarafından ilk defa
tanımlanmıştır ve akımın, perfüzyon basıncı, yarıçap, damar uzunluğu ve
viskoziteye bağlı olarak nasıl değişeceği gösterir. Vücudumuzdaki kan akımı bu
bağıntıya kantitatif olarak uymaz. Çünkü bu bağıntı laminer akım koşullarında
Newtoniyen sıvılarda (örn: su) uzun, düz tüpler için kabul edilmiştir. Oysa kan
Newtoniyen olmayan bir sıvıdır. Bununla beraber eşitlik direnç ve akım üzerinde
damar yarıçapının öneminin ne kadar fazla olduğunu göstermektedir. Fizyolojik
ve patolojik olayları anlamada önemi çok büyüktür. Örn: Damar yarıçapı yarıya
indiği zaman kan akımı (debi) 16 katı azalmaktadır. Tüm sıvıların viskoziteleri
vardır ve laminer akımda sıvı tabakaları birbirleri üzerinden kayarak akarlar.
Damar çeperlerine yakın tabakada akım daha yavaştır. Viskoz bir akışkan olan
kan bir damar içinden akarken damarın uçları arasında basınçlar farklı olduğu
için bu sıvı basıncı kayma kuvvetini oluşturur ve ters yönde bir sıvı basıncı
oluşur. Eğer sıvının sürtünme kuvveti olmasaydı, her iki yöndeki basınçlar
arasındaki fark hızlandırıcı bir kuvvet oluşturacaktı.
Poiseuille eşitliğine göre sabit uzunlukta ve sabit yarıçaplı bir borudan
akan sıvı miktarı basıncın lineer bir fonksiyonudur. Laminer akış için viskoz
sıvıların direncini de tanımlar.
Damar Yarıçapının 4. Kuvvet Yasası
Kan akım hızı Poiseuılle Yasasına göre damar yarıçapının 4. kuvveti ile
orantılıdır. Sistemik dolaşımda direncin ~ 2/3'ü küçük arteriyollerdedir.
Arteriyollerin iç çapları 4- 25 m arasındadır. Fakat damar yapıları iç çaplarının
4-5 katı kadar genişlemesine olanak sağlar. Damar çapında 4 kat artış kan
akımının 256 kat artmasını sağlar. Böylece dokulara kan akımının arttırılması
veya azaltılmasında damar çaplarındaki küçük değişiklerin önemi büyüktür
(Şekil 10).
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
365
Şekil 10: Kan akımı üzerine damar çapının etkisi(Guyton A C.Textbook of Medical
Physiology, 1986 ).
AKIŞA KARŞI VİSKOZ DİRENÇ
Tüm vücut ya da organların damar anatomisi, hem seri hemde paralel
damar komponentlerinden oluşmuştur. Kan kalbi aortadan terk eder ve aortadan
büyük arterlerle başlıca organlara dağıtılır. Bu dağıtıcı arterler (örn: karotid,
bronşial, böbrek arterleri gibi) her biri diğeri ile paralel bağlıdır. Çoğu organların
damar ağları diğer organlar ile paralel bağlıdır. Örn: baş, omuzlar,
gastrointestinal sistem, böbrekler ve bacaklar paralel damar ağları ile
bağlanmışlardır. Gastrointestinal ve hepatik dolaşımlar kısmen seri bağlıdırlar.
366
Selmin TOPLAN
Şekilde seri ve paralel bağlı elementlerden oluşmuş bir damar sistemi
görülmektedir.
A Büyük bir arteri, a arteriyolleri, c kapillerleri, v venüllleri ve V büyük bir
veni göstermektedir. Seri bağlı olan segmentlerin her biri içinde paralel bağlı
segmentler olabilir. Her damar segmenti bir Rx direncine sahiptir ve paralel bağlı
damarların (özellikle kapillerler) her birinin yarıçapı ve uzunluğu ile tayin edilir
Parelel bağlı damarda toplam direnç:
Paralel bağlı damarlarda toplam direnç, her bir damarın kendine ait
dirençten daha az olur.
Seri bağlı damarlarda toplam direnç
RT = RA + Ra + Rc + Rv +RV
RA = 1, Ra = 70, Rc = 20, Rv = 8, RV = 1
alınırsa
RT = 1 + 70 +20 +8 + 1 = 100 olur.
Eğer RA 4 kat artarsa RT 104 olur. Ra 4 kat artış gösterirse (280) RT 310
olur. Toplam direnç %210 katı artar. Bu model büyük bir arterden bir organa
kanın dağıtılmasında küçük arter ve arteriyollerin en büyük direnci
oluşturduklarını göstermektedir. Poiseuille eşitliğine göre akışa karşı direnç
yarıçapın 4. kuvveti ile ters orantılıdır. Çapta %50 azalma direnci 16 kat arttırır
(%1500 artış). Fakat toplam direnç sadece %16 kadar artar. Çünkü büyük
arterin direnci normalde toplam direncin %1i kadardır.
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
367
2.2. DOLAŞIMDA KİNETİK ENERJİ
Bernoulli denkleminde gördüğümüz gibi kinetik enerji ve basınç enerjisi
birbirine dönüşebilir. Dolaşım sisteminde kan damarları dereceli olarak daralır
veya genişlerler. Hastalık durumlarında örn: stenozlu damarda kanın daha dar
lümenden geçerken daha hızlı akışı konstriksiyona (daralma) karşı basınç
gradyanını azaltır. Kritik bir stenoza ulaşınca blok etrafında artan türbülan akış
hızında keskin bir azalma gözlenir. Daralmaya karşı basınç gradyanı azalırken
damarlar akışı yeterli seviyede tutmak için blokajın yanındaki damarı dilate
ederler (genişletirler). Bu kompanse edici mekanizma sınırlıdır.
Örn: Bir arterde damar çapının azalması, kesit alanının azalmasına neden
olur. Buna karşılık kanın akım hızı artar ve kinetik enerjide hızın karesi ile artar.
Sonuçta bu damarda basınç düşer. Kinetik enerjinin artması ve damar içi
basıncının azalması ile birlikte damar tamamen kapanabilir. Fakat akım durunca
basınç tekrar artış gösterir ve damardan kan akımı gerçekleşir. Damar ritmik
biçimde açılıp kapanır. Basınç artışı kinetik enerjinin basınca dönüşümü ile
gerçekleşir. Bu harekete Flutter denir.
Tersine, damar kesitinin artması bir baloncuk oluşturur (anevrizma).
Anevrizmada kesit alanında akış hızı azalır. Kinetik enerji basınca
dönüşür. Damar içi basınç artar (Şekil 11).
Anevrizmada basınç artışı
Aneurizmada basınç artışı
368
Selmin TOPLAN
Şekil 11: Anevrizmada basınç artışı (L Sherwood. Human Physiology: From Cells to
Systems, 4th Edition. Wadsworth Publishing, 2000).
Damarların gerilebilirliği ve vasküler kompliyans
Dolaşım fonksiyonunda arterlerin esnek yapısı kalbin kanı pulsativ olarak
pompalamasına uyum sağlamalarına olanak tanır. Örn: Arteriyollerde basınç
arttığı zaman bu basınç artışı arteriyollerin dilate olmasına dirençlerinin
azalmasına yol açar.
Vasküler gerilebilirlik =
Hacim artışı
Basınç artışı x orijinal hacim
Basınçtaki her bir mm Hg artışa karşılık gelen hacim artışı bu formülle
hesaplanır. Örn: 1mm Hg basınç artışı önceden 10 ml'lik kan hacmine sahip bir
damarda 1 ml'lik bir hacim artışına neden oluyorsa vasküler gerilebilirliğin 1mm
Hg artışı için %10 olduğunu gösterir. Arterlerin duvarları venlerinkine göre daha
kalındır. Bu nedenle venler arterlerden 8 kat fazla gerilebilirler. Yani venler
arterlere nazaran belli bir basınç artışında 8 kat daha fazla kan biriktirebilirler.
Vasküler kompliyans (C) =
Hacim artışı (ΔV)
Basınç artışı (ΔP)
Birim basınç değişmesine karşılık depo edilebilen kan miktarı kompliyans
yada kapasitans olarak ifade edilir. Bir venin bir artere nazaran kompliyansı 24
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
369
kat daha fazladır. Çünkü venin hacmi arterden 3 kat fazladır ve gerilebilme
yeteneğide 8 kat fazladır(8 x 3 = 24).Bu nedenle venler dolaşımda gerektiğinde
kullanılmak üzere kan depolanmasını sağlarlar. Venlerde hafif bir basınç artışı
ile 0.5-1 litre kan depolanabilir. Çok gerilebilen küçük hacimdeki bir damarın
kompliyansı, çok geniş fakat az gerilebilen bir damardan daha fazla olabilir.
LAPLACE YASASI
Laplace yasası kan damarlarının çeperlerine ve kalbin ventriküllerine
gerimi ifade eder. Gerilebilir içi, boş bir cismin germe basıncı (P), denge halinde
duvardaki gerimin (T), cismin 2 temel eğriliğinin yarıçaplarına (r1 ve r2) bölümüne
eşittir.
1 1
P  T   
 r1 r2 
P gerçekte duvarın 2 tarafı arasındaki basınç farkı olan transmüral
basınçtır. Transmüral basınç r yarıçaplı bir borunun içi ve dışı arasındaki basınç
2
farkı (P=Piç-Pdış) olarak ifade edilir. T= dyn/cm, r1 ve r2=cm, P= dyn/cm olur.
Küre için r1 = r2 olduğuna göre;
P
2T
r
olur.
Kan damarı gibi silindirik yapılarda yarıçaplardan biri sonsuzdur. Böylece
P=
T
r
olur.
Kan damarının yarıçapı ne kadar küçükse germe basıncını dengelemek
için gerekli olan duvar gerimi o kadar azdır. Geniş damarların daha büyük
gerilme basınçları olduğu için yapıları daha dayanıklıdır. Aynı şekilde kalp
hipertrofiye uğradığında aynı transmüral basıncı yaratabilmesi için daha büyük
gerilmeler oluşturur (Şekil 12).
370
Selmin TOPLAN
r
Şekil 12: Silindirik ve küresel damarda gerim (duvar gerilimi)
3. KALP SİKLUSU
Bir kalp atımının başlangıcından bir sonraki kalp atımına kadar geçen
sürede gerçekleşen olaylara kalp siklusu denir.
Kalp bir pompa gibi çalışmaktadır. Sağ ve solda bulunan 2 adet pompanın
çalışmasında sağda triküspid, solda ise mitral kapak rol oynar. Kalp siklusu
esnasında başlıca 2 evre meydana gelir.
 Sistol  Kalp kasının kasılması
 Diastol  Kalp kasının gevşemesidir.
Dolaşım sisteminde kan akımı daima yüksek basınçlı alandan düşük
basınçlı alana doğru gerçekleşir. Kalbin kasılması, basıncı oluşturur.
Sistolde elektriksel ve mekanik değişiklikler meydana gelir. Kan basıncı
ve hacmi değişir. Diastol ise sistolden daha uzun sürer.
Kalp siklusu sırasında gerçekleşen olaylar:
Kalp siklusunun aktif kısmı olan sistolde ventriküler hacim değişmeden
kalır. (izovolumetrik faz). Ventrikül basıncı sürekli yükselerek yaklaşık 80
mmHg’ya kadar çıkar. Fırlatma peryodunda kan ventriküllerden aorta ve
pulmoner artere pompalanır. Fırlatma fazından önce kapakların hepsi kapalıdır.
Ventrikül basıncı aort ve pulmoner arterin basıncını aştığı zaman ilgili semilüner
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
371
kapaklar açılır ve kan artere gönderilir. Bu anda ventrikül basıncı bir maksimum
değere ulaşmıştır (120 mmHg). Daha sonra kademeli olarak azalır. Fırlatma
peryodu sonunda ventrikül basıncı hızla azalır. Kalp siklusunun ikinci kısmı olan
diastol başlar.İlk fazı hızlı gerçekleşen izovolumetrik gevşemedir. Tüm kapaklar
kapalıdır. Ventrikül içi basınç atriumdaki basınçtan düşük olduğu zaman atrioventriküler kapaklar açılır ve kan atriuma dolar. Ventrikül gevşer ve diastolun
sonuna doğru ventrikülün dolması için atrium aktif şekilde kasılır. (ventrikül
dolma fazı)
Ventrikülün dolmasından sonra ventrikül içi basınç artar ve diastolik
dolma basıncının sonuna ulaşılır. Sol ventrikülün basınç- hacim diagramı şekil
13’de görülmektedir. Basınç – hacim diyagramı kullanarak kalbin yaptığı iş
hesaplanabilir. Eğri altında kalan alan hesaplanarak kalp işi ölçülmüş olur.
Şekil 13: Basınç-hacim diyagramı (L Sherwood. Human Physiology: From Cells to
Systems, 4th Edition. Wadsworth Publishing, 2000).
Şekilde 1- 2 diastolde dolma fazını göstermektedir.
1’de mitral kapak açıktır.
2’de mitral kapak kapanır.
2- 3 izovolumetrik kasılma fazını göstermektedir (sistol).
3- 4 fırlatma fazı (sistol)
3’de aort kapağı açılır. Aorta’ ya kan fırlatılır.
4- 1 izovolumetrik gevşeme fazını göstermektedir (diastol).
4’de aort kapağı kapanır.
Bu diagram ile vurum hacmi hesaplanabilir.
372
Selmin TOPLAN
Vurum hacmi= EDV- ESV
EDV= diastol sonu hacim. Bu durumda ventriküle daha fazla kan giremez.
ESV= sistol sonu hacim. Ventriküler fırlatma peryodunun sonu olduğu için
bu noktada ventriküller daha az kan içerirler (~ 65 ml).
3.1. KALBİN YAPTIĞI İŞ, KALBİN GÜCÜ
Vurum İşi:
Kalbin her bir kalp vurumu sırasında arterlere kan pompalarken işe
dönüştürdüğü enerjinin miktarıdır. Kalp, kanı arterlerde bulunan yüksek basınca
karşı göndermek ve kana hız kazandırmak için bir iş yapar.
Dakika İşi:
Bir dakikada işe dönüştürülen enerjinin toplam miktarıdır.
Dakika İşi = Vurum İşi X Dakika Atım Sayısı’dır
Hacim İşi:
Sol ventrikülün her bir kalp vurumu sırasında kanın basıncını yükseltmek
için yaptığı iştir.
Hacim işi = Vurum hacmi X Ortalama Sistolik ve Diastolik basınç farkı
2
Basınç dny/cm ile ifade edildiğinde, yapılan iş erg cinsindedir
Sağ ventrikülün hacim işi, sol ventrikülün yaptığı işin 1/6’sı kadardır
Vurum Hacmi (Atım hacmi):
Her sistol sırasında ventrikül tarafından arterlere fırlatılan kan miktarına
denir. Her bir ventrikülün vurum hacmi ~65-70 ml’dir. Egzersizle artış gösterir.
Dakika Hacmi (Kardiak Out Put):
Bir ventrikülden dakikada atılan kan miktarını belirtir. Kalp debisi de denir.
Ventriküle diastolde gelen kan miktarına, kalbin kasılma kuvvetine, vurum
sayısına bağlıdır.
Kalp Debisi = Vurum hacmi x Vurum sayısı
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
373
Vurum sayısı 70, vurum hacmi 70 ml olan kalp için debi: 70x70= 4900
ml/dk olur
Kalbin birim hacim başına kana sağladığı enerji sol ventrikül sistolü
sürecinde değişen akış parametreleri (hız, basınç ve yükseklik) kullanılarak,
2
2
∆W/∆V=(P2-P1) +d g(h2-h1)+1/2 d(v2 -v1 )
=EBasınç+EPotansiyel+EKinetik
formülü ile hesaplanabilir.
Her 2 ventrikül tarafından yapılan mekanik iş ~1.2 j/atım'dır.
Ortalama güç olarak 1.5 Watt’a eşittir.
3. 2. DOLAŞIMDA HİDROSTATİK FAKTÖR
Hidrostatik basınç şekil 14'da gösterildiği gibi damarların içinde bulunan
kanın ağırlığı nedeniyle ortaya çıkar. Kişi ayakta iken sağ atrium basıncı
ortalama olarak 0 mm Hg düzeyindedir. Ayağın dorsal veninde ise ortalama
basınç 90 mm Hg’dır. Bu basınç ayaktan sağ atriuma kadar olan kan kolonunun
ağırlığından dolayıdır. Vücudun diğer bölgelerinde basınç bu düzeyle orantılı
olarak değişir.
Ayaktaki pozisyonda yerçekimi basıncı kalbin aşağısında ve yukarısındaki
kan damarlarının çaplarını değiştirir. Buna göre kalbin üstündeki damarlar
büzülmeye ve aşağısındaki damarlar ise gerilmeye yatkındır. Yerçekimi basıncı
kalbin üstünde düşer, aşağısında artar. Düşey durumda boyun venleri, boynun
374
Selmin TOPLAN
dışındaki atmosfer basıncının etkisiyle büzüşmüş durumdadır. Bu durum
venlerin uzunluğu boyunca basıncın sıfır olarak kalmasına yol açar.
Damar içindeki sürücü kuvvetin kaynağı olan kalp referans noktası olarak
alınırsa, damarın içindeki kanın hidrostatik basıncı referans noktası altında
kalan bölümlerdeki basınca eklenerek, üzerinde kalan bölümlerde ise çıkarılarak
mutlak basınç değerleri hesaplanabilir. Ayakta duran bir insanda yerçekiminin
etkisiyle ayaktaki mutlak basınç kalp seviyesinden 90 mmHg daha yüksek,
kafanın en yüksek bölümünde (örneğin sagital sinüste) ise 10 mmHg daha
düşük olabilir. Hidrostatik basınç venler gibi arter ve kapiller damarlardaki
basınçları da etkiler. Örn: Ayakta duran bir kişide kalp düzeyinde arterial basınç
100 mm Hg iken ayaklardaki arterial basınç 190 mm Hg kadar olur. Yatar
pozisyonda ise ayaklar, baş ve kalp aynı yatay düzlem içinde bulundukları için
basınçlar aynıdır.
P baş = P ayak= P referans= 100 mm Hg'dır.
Şekil 14: Dolaşımda hidrostatik faktör
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
375
3.3. KAN BASINCININ ÖLÇÜLMESİ
Bir kalp atımı sırasında kan basıncı diastolik basınç ve sistolik basınç
olmak üzere 2 değer arasında değişir. Diastolik basınç kalbin sağ atriumuna
sistemik dolaşımdan, sol atriuma ise pulmoner dolaşımdan kan girerken
arterlerde duyulan basınçtır. Sistolik basınç sol ventrikül kasılıp kan aorta yoluyla
sistemik dolaşıma pompalandığında arterial basıncın maksimum değerine
ulaştığı basınçtır. Bu basınçlar yaşa, kişiye, cinsiyete ve kişilerin psikolojik
durumlarına bağlı olarak değişiklikler gösterir. Genç erişkin bir insanda sistolik
basınç yaklaşık 120mm Hg, diastolik basınç 70mm Hg arasında değişir. Arterial
basınç genellikle 120/70 şeklinde ifade edilir. Sistolik ve diastolik basınçlar
arasındaki fark olan nabız basıncı ortalama 50 mmHg kadardır. Ortalama
basınç ise tüm kalp siklusundaki basınçların ortalamasıdır.
Basınç ölçmek için kullanılan aletlere manometre denilmektedir.
Manometreler basıncı bir sıvının hidrostatik basıncı ile karşılaştırarak ölçerler.
İnsanda ve hayvanlarda kan basıncı deneysel veya klinik araştırmalar için direkt
ya da indirekt olarak ölçülür. Direkt ölçümde bir arter içine bir kanül sokulur ve
kanülün serbest ucu bir basınç transdüserine (çevireç) bağlanır. Basınç
transdüserleri basınç değişiklerini elektrik potansiyeli şekline çeviren aygıtlardır.
Potansiyel değişiklikler bir yazdırıcıda grafiksel olarak gösterilebilir. Genellikle
rutin ölçümlerde indirekt yöntem kullanılır. Bu yöntemde sadece arterial basınç
ölçülebilir ve arterin derinde olmaması gerekir.
OSKÜLTATUVAR YÖNTEM (SFİGMOMANOMETRE)
Rutin ölçümlerde koldaki arteria brachialis’e sfigmomanometrenin
manşonu bağlanır. Manşon altına ve kolun ön yüzeyine bir steteskop yerleştirilir.
Amacı bazı durumlarda arterdeki kan akımı sırasında oluşan sesleri duymaktır.
Normal koşullarda kan akımı laminer olduğu için ses duyulmaz. Fakat arter
kapanırken veya açılırken bu bölgeden Karatkoff sesleri denilen kesikli sesler
duyulur. Manşon basıncı manometre ile izlenir. Manşon kan akımını bloke
etmek için pompalanır. Basınç sistolik basınçtan daha yüksek bir değere
çıkarılır. Bu esnada bilekten nabız alınamaz. Arterdeki kan akımı durduktan
sonra manşon basıncı yavaş yavaş azaltılır ve manşon basıncı kişinin sistolik
basıncına eşit olduğu zaman kalp manşon altındaki kanı zorlayabilir. Arter
kısmen açılır ve arterden bir ses duyulur (Karatkoff sesleri).Bu anda
manometrenin gösterdiği basınç arterin sistolik basıncıdır. Manşon basıncı daha
376
Selmin TOPLAN
düşürüldüğünde kan akımı serbest olur ve ses kaybolur. Seslerin kaybolduğu
anda manometrenin gösterdiği basınç diastolik basınçtır.
Şekil 15: Oskültasyon yöntemi ile kan basıncının ölçümü
PALPASYON YÖNTEMİ
Bilekte radial arterde nabız saptanır. Manşon nabız alınmayıncaya kadar
şişirilir. Daha sonra manşon basıncı nabız hissedilinceye kadar yavaşca
düşürülür. Bu nokta sistolik basıncı verir. Palpasyon yöntemi sadece sistolik
basıncı belirler. Diastolik basınca geçişte herhangi bir hissedilebilecek değişiklik
oluşmaz. Hipotansiyon hastaları için uygun değildir.
OSİLOMETRİK KAN BASINCI ÖLÇÜMÜ
Sfigmomanometrik yönteme benzer. Direkt basıncın ölçülmesi yerine
basınçtaki dalgalanmalar ölçülebilir. Kan damarının titreşmesi manşon
basıncında ufak değişmeler oluşturur. Basınç dalgalanmalarının ortaya çıktığı
basınç seviyesi sistolik basınçla uyumlu iken dalgalanmaların ulaştığı genliğin en
yüksek seviyesi ortalama arterial basınca (MAP) denk gelir. MAP kan basıncının
zamana göre ortalamasıdır.
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
MAP  Pd 
377
Ps  Pd 
3
Ps= Sistolik basınç
Pd= Diastolik basınç
(Ps ― Pd )= Puls basıncı (nabız)
Kalp siklusunun 2/3'ü diastolde geçirilir. Normal MAP değeri 70-100
mmHg’dır.
3.4. KALP DEBİSİNİN ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ
Deney hayvanlarında bir arter içine yerleştirilen akım ölçen aletlerle
(flowmeter) direkt olarak ölçülebilir.
İnsanda Fick metodu ve boya veya izotop dilüsyon yöntemi ile tayin edilir.
Fick Metodu:
Bir dakika içinde tüketilen O2 miktarı tespit edilir. Arteriyel ve venöz kan
arasındaki O2 farkı bulunduktan sonra kalbin dakika hacmi her ml kanın
akciğerlerden geçerken aldığı O2 miktarından aşağıdaki formüle göre
hesaplanır:
Sol kalp debisi = O2tüketimi(ml/dk) x100
Arteriyel O2– Venöz O2
Boya dilüsyon metodu:
Bilinen miktarda evans mavisi (Hamilton metodu) kol venasına enjekte
edilir. Bir süre bekledikten sonra arterden alınan kan örneğinde dolaşım
sistemine dağılmış boyanın konsantrasyonu tayin edilir.
Radyoizotop metodu:
P, Cr ve Fe radyoizotopları kullanılarak kan hacmi tayin edililr.
378
Selmin TOPLAN
3.5. KAN AKIMININ ÖLÇÜLMESİ
Elektromanyetik akım ölçer (flowmeter)
Kan akımını damarı açmadan ölçebilen aletlerden biridir. Kan damarı bir
mıknatısın 2 kutbu arasına (manyetik bobin) yerleştirilir. Bobinler enerjilendiği
zaman sıvı etrafında akım etkisi ile manyetik alan oluşur. 2 iletken elektrot sıvı
akışına ve manyetik alana dik olarak yerleştirilmiştir. Damar içersindeki kanın
hız değişimi, manyetik alanda etki yaparak değişimi elektrotlara iletir,
elektrotlarda ölçü aletine sinyal gönderir. Ölçü aletinin almış olduğu sinyalle
göstermiş olduğu değişim akış hızının değişimi ile lineerlik gösterir. Yani 2
elektrot arasındaki potansiyel farkı iyonların ve dolayısıyla kanın akış hızı ile
orantılıdır.
Şekil 16: Elektromanyetik akım ölçer
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
379
Ultrasonik akış ölçümü
Damarın 2 yüzüne ultrases alıcı ve verici çevireçleri (piezoelektrik
kristaller) yerleştirilir. Bu çevireçlerin birinden diğerine gönderilen ultrasesin bir
yönde gidiş süresi ve hızı ile ters yönde gidiş süresi ve hızı belirlendiğinde,
aradaki fark damarda kanın akış hızı ile orantılı bulunmaktadır. Verici ile alıcı
arasındaki değişim süresi akış hızıyla lineer bir değişim göstermektedir. Bu
değişim göstergede akış hızı olarak kalibre edilir (Şekil 17).
Şekil 17: Ultrasonik akış ölçer şeması
Doppler Ultrases hız ölçeri
Ultrasonik dalgalar insan işitme bölgesinin üstünde (>20KHz) olan akustik
(ses) dalgalarıdır. Ultrasonik dalgalar bir kristalden damara gönderilir. Kan
hücrelerinden yansıyan dalgalar bir başka kristal tarafından algılanır. Yansıyan
dalgaların frekansı Doppler etkisiyle ikinci kristale doğru olan akımın hızıyla
orantılı şekilde yüksek olur (Şekil 18).
380
Selmin TOPLAN
Şekil 18: Doppler
Pletismografi
Organ ve doku hacimlerini ölçme işlemlerine genel olarak pletismografi
denilmektedir. Pletismografi atardamarın dalga şeklindeki basıncına benzer bir
dalga üretir.
Elektriksel empedans pletismografisi
Kol, bacak gibi organın 2 tarafına halka biçimli elektrotlar geçirilir.100 KHz
gibi frekansta sabit şiddette zayıf akım uygulanır. Kalp atımlarına bağlı olarak
elektrotlar arasındaki kan hacminin değişmesi elektriksel empedans ve voltaj
genliğinde değişmelere neden olur. Bu değişmeler osiloskop ile tespit edilir.
Fotopletismografi
Fotopletismograf aynı zamanda psödopletismograf (sözde pletismograf)
diyede bilinir. Bir fotosel ve bir ışık kaynağından meydana gelir. Detektör olarak
bir foto direnç kullanılır ve sabit bir akım kaynağı ile uyarılır. Işık yoğunluğundaki
değişim foto direncin direncinde de orantılı değişimler meydana getirir. Foto
dirence verilen akım sabit olduğundan direnç değişimi çıkış uçlarında değişken
bir gerilim oluşturur.
Örn: Parmak ucuna veya kulak memesine küçük bir ampulün verdiği ışık
gönderilir. Dokudan veya kemikten yansıyan ışınlar bir fotosel üzerine düşürülür.
Kalp atımlarına bağlı olarak parmaktaki ya da kulak memesindeki atardamar
darbeleri kan hacminin değişmesini sağlayarak kanın optik yoğunluğunun
değişmesine neden olur. Dolayısıyla atardamar darbesi kanın içinden geçen
ışığın yoğunluğunu değiştirir. Kan hacmi değişimi bilgisi taşıyan potansiyel
değişimler osiloskopta gözlenir.
DOLAŞIM BİYOFİZİĞİ
381
Şekil 19: Fotopletismografi
Şekil 19’da görüldüğü gibi bu ölçüm yöntemi ile bacağın hareketleri
bilgisayarda simülasyon edilerek kirli kanın akışı hakkında bilgi edinilir. Bu işlem
için bacağın üstüne Optik-Prob bağlanarak veriler bilgisayara aktarılır.
Venöz tıkama pletismografisi
Ön kol su sızdırmaz bir odacığa (pletismograf) yerleştirilir. Ön kol içerdiği
kan ve doku sıvısındaki değişimleri yansıtacak şekilde suyu hareket ettirir. Bu
hareket bir hacim kaydedici vastasiyla yazdırılır. Ön kolun venöz dönüşü
engellenirse hacmindeki artış hızı arterial kan akımıyla orantılı olur.
KAYNAKLAR
Huxley V. Biophysics of the circulation. Retrieved. April 13, 2007 from http:
//web. missouri. edu/~huxley V
Badeer H S. Advances in Physiology Education. Hemodynamics for medical
students. 25: 44- 52, 2001.
Klabunde R E. Cardiovascular Physiology Concepts. Chapter 1 Cardiovascular
System. Lippincott Williams & Wilkins, 2005.
382
Selmin TOPLAN
Guyton & Hall. Textbook of Medical Physiology. The McGraw Hill Companies,
Inc, 2006.
Bauer R. D, Buse R and Wetterer E.Biomechanics of the Cardiovascular
System. Biophysics. Ed. Hoppe W, Lohmann W, Markl H, Ziegler H.
Springer Verlag, 1983.
Pehlivan F. Biyofizik. Hacettepe Taş Kitapçılık, 1997.
House D. S. Hemodynamics. In: Human Physiology: From Cells to Systems. Ed
by Sherwood L.4 th edition, chapter 9, 2001. from http: /facstaff.elon.edu.
Rodriguez. J, Thompson K, and Stewart M: Fluid Mechanics of the Circulatory
System. 2005.
Download