Toplum Bilimlerde Araştırma Yöntemleri ve Nicel Araştırmalar KISIM-1 BİLİM YÖNTEMİ Genel anlamda bilim yöntemi,bir araştırmada gerçeğe ulaşmak için izlenen yol veya süreci ifade eder.Önceki asırlarda tüm araştırmalara ve düzenli bilgiler bütününe bilim adı veriliyordu.Örneğin matematik,teoloji ve mantık bilim kapsamına giriyordu. Varlığı öne sürülen,fakat kendiliğinden açık bulunmayan önermeler,ancak tartışmasız doğru kabul edilen,daha geniş kapsamlı başka önermelerden elde edilebilir.Bu tür bir akıl yürütme modeli ile bilgiye ulaşılması matematiğin temelini oluşturur.Buna ‘ TÜMDEN GELİM’ yöntemi denir. BİLİMSEL ARAŞTIRMA Bu anlayışın sonucu olarak,bilimsel faaliyet asırlarca,çıkartılan önermelerin mantıki düşünceye uygunluğunu göstermeye veya onları mantık yönünden kanıtlamaya yönelik sistematik bir çaba olarak düşünülmüştür. Modern anlamda bilim kavramı ilk kez XIX.asır ortalarında İngiltere’ de ortaya çıkmıştır.Bu anlamda bilim olay ve olgulara dayanır.Evrende olup biten ya da var olan her şey bir olgudur. Bugünkü anlamda,bilimsel faaliyetin amacı incelenen alandaki olay ve olguları tanımlamak,bunlar arasında nedensellik ilişkilerini keşfetmek ve bu ilişkileri genelleştirip teoriler içinde toplamaktır. Teoriler aynı zamanda insana öngörü olanağı sağlar.Böylece insanoğlu,gerekli koşulları hazırlayarak olayların olmasını,olmamasını veya değişik biçimlerde ortaya çıkmasını sağlayabilir.Diğer yandan bu,insanoğlunun doğayı denetim altına alması anlamına gelir. Bilim yönteminin,bilimsel düşünce ve bilimsel araştırma olmak üzere iki yönü vardır.Diğer bir deyişle,bilim hem akla,hem de olayların araştırılmasına dayanır. Düşünce anlamında bilim yöntemi,bireyin mantık kurallarına göre yaptığı akıl yürütme ve göstereceği tutarlı davranış biçimleriyle ilgilidir. Olaylara dayanma,tarafsızlık,dogmatizmi reddetme,eleştiriye açık olma ve yanılma olasılığının kabulü,bilimsel düşünce yönteminin bazı temel özellikleridir. Bilimsel araştırma yöntemi ise sorunu belirleme,gözlem,hipotez kurma,hipotezi test etme,teoriye ve genel kanunlara ulaşma gibi çeşitli aşamalardan oluşmaktadır. Araştırma,bilimsel düşünce yönteminin ışığı altında olay ve olgulara dönük olarak yürütülmesi gereken sistematik bir faaliyet biçiminde tanımlanır. I)BİLİMLERİN SINIFLANDIRILMASI Bilimler önce pozitif bilimler ve normatif bilimler olmak üzere iki gruba ayrılır.Bilim sözcüğünden genellikle anlaşılan pozitif bilimlerdir.Pozitif bilimlerde,olaylar ve olgular arasındaki ilişkilerin keşfedilmesi bunların tekrar olay ve olgulara dönülerek kanıtlanması ve genel modeller ya da teoriler içinde toplanması esastır. Oysa normatif bilimler,toplumsal değer yargılarıyla ilgilidir;güzel-çirkin,iyi-kötü gibi sübjektif ifadeler normatif bilimlerin esasını oluşturur. Bilimlerin sınıflandırılması konusunda görüş birliği olduğu söylenemez. Çeşitli yaklaşımlara göre bazı araştırma dalların, örneğin matematik gibi alanların bilim olmadığına, bilim dallarına yöntemsel açıdan destek olan bir araç olduğuna yönelik tartışmalar literatürde bulunmaktadır. Doğa bilimlerin tersine toplumsal bilimler,yaşadığı toplum içinde insanın davranışlarını inceleyerek genel teorilere ulaşmaya çalışırlar.Toplum halinde yaşayan insanın davranışları çeşitli yönlerden ele alınabilir.İşte bu nedenle de sosyoloji,ekonomi,siyaset bilimi vb. toplumsal bilim dalları oluşmuştur. Doğa bilimleri ve toplumsal bilimler:O halde gerçek anlamda yenilik yaratıcı ve bilimsel yöntemin uygulandığı bilimler pozitif bilimlerdir.Bu bilimlerde genel olarak doğa bilimleri ve toplumsal bilimler olmaz üzere ikiye ayrılabilir.Doğa bilimleri cansız varlıkları ve canlıları konu alışlarına göre,fiziki bilimlerden ve biyolojik bilimlerden oluşmaktadır. A)POZİTİF BİLİMLER Pozitif Bilimlerin özellikleri: 1)BİLİM OLGUSALDIR: Buna bilimin nesnelliği de denir.Bilim var olan olay ve olgularla ilgilenir. Bilimin konusuna giren şeyler yalnız düşüncede var olan değil,onun dışında da maddi bir varlığı bulunan olaylar veya olgulardır. Bunlardan bir kısmını duyu organlarımızla algılayabilir,bir kısmı da ancak çok duyarlı aletlerle belirlenebilir veya ölçülebilir. 2)İÇ VE DIŞ TUTARLILIK:Pozitif bilimlerin temel bir özelliği de mantık kurallarına dayanarak kendi içlerinde tutarlılık göstermeleridir. Buna iç tutarlılık denir. Fakat pozitif bilimlerin ayrıca dış tutarlılığa da sahip olmaları gerekir. Bu ise bilimsel önermelerin olgular tarafından doğrulanması,başka bir deyişle yanlışlıkların kanıtlanamaması demektir. Yanlışlığı kanıtlanan önerme bilimsel önerme olmaktan çıkar. 3)ELEŞTİRİ: Bilimin önemli bir özelliği de eleştiriye açık olmasıdır. Eleştiri,bilime kendi kendine yenileme ve geliştirme olanağı sağlar. Bilim yöntemi dogmatizme karşıdır.Dogmatizmde yanılmaz ve sarsılmaz olarak kabul edilen tek bir doğru bulunduğu görüşü egemendir. Oysa bilimin ortaya koyduğu bulgular değişmez ya da mutlak nitelikte değildir.Bugün için yanlışlığı kanıtlanamayan bir teori veya hipotez yarın yapılacak yeni araştırmalarla reddedilebilir. Böylece eski teori terk edilir ve onun yerine daha geliştirilmiş olan yeni teoriler geçer. 4)GENELLİK: Bilimin geneli arayıcıdır,bireysel olaylardan ilişkileri açıklamaya yönelik genel modellere ulaşılmaya çalışılır. Tek tek ya da birbirinden kopukmuş gibi gözüken olaylar veya durumlar arasında ilişki kurulması amaçlanır. Benzer ilişkilerin,belirli bir teori içinde bütünleştirilerek genel kanunlara ulaşılması temel ilkedir. 5)ÖNGÖRÜ:Bilim yöntemi yardımıyla,gözlenen durumlara dayanarak gözlenmeyen durumlar hakkında tahminler yapılabilir. Böylece insanoğlu,olaylara neden olan etkenleri değiştirerek ya da yeniden düzenleyerek doğayı denetim altına alma olanağına kavuşur. 6)TOPLUMSAL GEREKLER:Bilim öğrenme arzusundan veya toplumsal ihtiyaçlardan doğar. Toplum ilerledikçe sorunlar çoğalmakta ve bu da bilimsel bilgi hazinesinin sınırlarını genişletici yönde zorlamalar doğurmaktadır. Çoğu ülkede,hükümetler ve özel kesim kuruluşları araştırma ve geliştirme faaliyetlerine büyük harcamalar yapmaktadırlar. Gelişmiş ülkelerde ekonomik amaçlarla arge faaliyetlerine yapılan harcamaların milli gelir içindeki payları oldukça önemli düzeylerdedir. B)TOPLUMSAL BİLİMLERDE GELİŞME: Toplumsal bilimler de doğa bilimleri gibi pozitif bilimdirler.Bunlar da gözlem ve hipotezler yardımıyla insan davranışlarını açıklama ve bu ilişkilere dayalı teoriler kurarak genel kanunlara ulaşma amacı güderler. Bugünkü durumda toplumsal bilimlerin genel bir özelliği doğa bilimlerine göre daha sınırlı bir ilerleme göstermiş olmalarıdır.bazı bilim felsefecileri bunu,toplumsal bilimlerin geçmişinin göreceli olarak kısa olmasına bağlarlar. Gerçekten de XVII. Asrın başlarından itibaren önce fiziki bilimlerde hızlı ilerlemeler olmuş,bu da insan yaşamındaki sürekli devrimlerin temelini oluşturmuştur. Sosyal bilimlerin başlangıcı ise ancak XVIII.asrın ikinci yarısına kadar inmektedir. Bu da Batı Avrupa toplumlarında sanayileşmenin yarattığı sosyal değişmeye bağlanmaktadır.Bazı düşünürlere göre de,sosyal bilimlerin göreceli açıdan yeni oluşları,bu bilimlerin gelişmesi üzerinde bir ölçüde etkide bulunmuş olabilir.Fakat asıl neden bu bilim dallarının konularından kaynaklanmaktadır.Toplum bilimleri toplum içinde yaşayan insanların davranışlarını,doğa bilimleri ise canlı veya cansız varlıkların incelenmesini konu almışlardır. Toplumsal bilimlerde olguları ölçme olanakları sınırlıdır.Sosyal değişme,gelenek,görenek,kurumsal yapı vs. gibi faktörleri matematikle ölçmek olanakları çoğu kez oldukça sınırlıdır.Doğa bilimlerinde matematiksel tekniklerin yoğun şekilde kullanılması ise bu bilimlerin gelişmesi üzerinde önemli derecede hızlandırıcı etki yapmıştır.Doğa bilimleri ile toplumsal bilimler arasında temelde bir nitelik değil ancak bir nicelik farkı vardır. Toplumsal bilimlerde,pozitif bilimlerin kapsamına girer ve bilimsel araştırma yöntemini kullanırlar.Ancak toplumsal bilimlerde geliştirilen teorilerin açıklama gücü diğerlerine göre daha sınırlı olmaktadır. C)MATEMATİK VE BİLİM:Matematiksel tekniklerin kullanılabilmesi ölçme olanaklarına bağlıdır.En basit tanımı ile ölçme gözlem yoluyla elde edilen verilerin nicel olarak ifade edilmesidir.Verileri ölçebiliyor ve sayısal olarak ifade edebiliyorsak onları bilimsel olarak değerlendirme de önemli bir kolaylık elde etmiş oluruz.Ölçülemeyen ve sayısal olarak ifade edilemeyen verilerle kesin değerlendirme değil ancak tanıtma yapılabilir. Matematiğin bilimsel gelişmeye olan katkıları şöyle belirtilebilir: A)Matematik biçimsel bir ifade dilidir.Uygulandığı alana açıklık ve kesinlik kazandırır.Matematik sayesinde Çok karmaşık görünen bazı sorunlar basitleştirilebilir ve bunlara yalın çözümler getirilebilir. B)Matematik yaklaşım,verilen önermelerden mantık yoluyla kesin biçimde daha başka önermelerin çıkartılmasını sağlar.Matematik düşünce tümden gelim yöntemine dayanır;Çünkü verilen önermelerden mantık yoluyla yeni önermelerin çıkartılması söz konusudur.Bununla birlikte başlangıç önermeleri gözlemlerden elde edilen sayısal verilere dayandığı sürece matematik yöntem tümden gelim ve tüme varım yöntemlerini bir arada kullanmış olmaktadır.Bu iki yöntemin matematiğin kesinliği içinde bir arada kullanılması evreni daha iyi tanımamıza yardımcı olur.Doğa bilimlerinin konusu ölçmeye,dolayısıyla matematik teknikleri yoğun biçimde kullanmış ve daha hızlı bir gelişme göstermişlerdir. II)BİLİMSEL DÜŞÜNCE YÖNTEMİ Bilimsel düşünce yöntemleri genel olarak ikiye ayrılmıştır:Tümden gelim ve Tüme varım yöntemleri. 1)TÜMDENGELİM:Kökeni Aristo’ya kadar uzanan bir düşünce yöntemidir.Mantık ve matematik alanındaki temel düşünce sistemini oluşturur.Burada genelden özele,bütünden parçaya doğru bir geçiş vardır.Tümdengelim bir anlamda matematiksel kanıtlama yöntemidir.Bu yöntemde doğruluğu kanıtlamaya gerek duyulmayacak kadar açık önermelerden hareket edilir. Tümden gelim yöntemi,eski yunan ve roma döneminden XVII. Asra.yani Rönesans’a kadar süregelen rasyonalizm akımı içinde gerçeğe ulaşmanın tek yolu olarak benimsenmişti.Ortaçağın temel düşünce sistemi budur ve bunun başlıca temsilcilerinden biri Descartes’tir.Bu sistemde deney ve gözlemin yeri yoktur.Yeni sonuçlar ancak elde var olan bilgilerden üretilir. Oysa bilimin gelişebilmesi bilim adamlarının bilinenlerin ötesine geçmesini ve yaratıcı olmalarını gerektirir.Tümden gelim bugün de gerçeğe ulaşma da kullanılan bir yöntemdir.Ancak bugün tek yöntem olarak değil,diğer yöntemlerle bir arada ele alınır. Bilimsel yöntem,yaratıcı düşüncenin sistematik biçimde olay ve olgulara uygulanmasıdır.Araştırma sayesinde bilim gelişmekte,gelişen bilim sonucunda da araştırma yöntem,araç ve teknikleri ilerlemektedir. 2)TÜMEVARIM:Bu yöntemde tek tek olgulardan hareket edilerek temel önermelerin elde edilmesi söz konusudur.Tümden gelimin tersine parçadan bütüne,özelden genele doğru geçilmektedir.Tümevarımda bilimsel bilginin temeli olarak gözlem ve deney kabul edilir.Tümevarım yönteminin kurucusu Francis Bacon’ dır.(1561-1626). Tümevarım yönteminde gözlem ve deneyin bilgi edinme ve Gerçeği keşfetmenin temel yolu olarak kabul edilmesi ile,Ortaçağın temel düşünce akımı olan rasyonalizm sona ermiş oluyordu.Ancak bunlar da gerçeğe ulaşmanın tek yolu olarak tümevarımı benimsemişlerdi.Hatta,bu konuda insan duyu ve algısına dayanmayan tüm bilgileri reddedecek kadar da ileri gitmişlerdi. Modern bilim yönteminde ise,gerçeğe ulaşmada tümevarım önemli bir yere sahip olmakla birlikte,tek başına da yeterli değildir.Çünkü bilimsel genellemelere deney veya gözlemle olduğu kadar,akıl yürütme ve yaratıcı düşünce sonucunda da ulaşılabilmektedir.Bilimsel sonuçlara hangi yöntemlerle ulaşılmasından çok,keşfedilen ilişkilerin olaylar tarafından desteklenmesi büyük önem taşımaktadır. 3)HİPOTEZLİ TÜMDENGELİM:Tümdengelim yönteminde genel nitelikteki öncüllerden çıkartılan önermeler çoğunlukla sınanabilme özelliğine sahip değildir.Bu ise,öncüllerin doğruluğu konusunda belirsizlik bulunması demektir.İşte,hipotezci tümdengelim yöntemi bu belirsizliği gidermek üzere geliştirilmiştir.Burada genel ifadelerden hareketle,sınırlandırıcı bir takım koşullar konulmakta ve olgu veya olaylara yönelik daha dar kapsamlı önermeler elde edilmektedir.Bu dar kapsamlı ve somut önermelerin test edilmesi ile de genel ifadelerin doğruluğu kanıtlanmaya çalışılır. Örneğin,’ Harcama artışı enflasyonu hızlandırır’ biçimindeki genel bir ifadeyi ele alalım.Buradan test edilmek üzere dar kapsamlı ve somut yeni önermeler elde etmek üzere harcamalarla ilgili şu gibi sınırlandırmalar konulabilir:Kamu harcamalarında,özel kesim harcamalarında,tüketim ve yatırım harcamalarındaki artışlar vs. Böylece,harcama artışlarının enflasyonist etki doğurup doğurmadığı çeşitli kısıtlayıcı koşullar altında test edilebilir ve başlangıçtaki genel önerinin geçerliliği kanıtlanmaya çalışılır. Kısaca,tümdengelim sürecini oluşturan evrensel ifadenin sınanmasına yönelik yönteme,hipotezli tümdengelim adı verilmektedir.Bu yöntemde tümdengelimci bir yaklaşımdan hareket edilmekle birlikte aynı zamanda somut olaylara dönülerek önermelerin hangi koşullar altında doğru olduğu sınanmaya çalışılmaktadır. Bilimsel araştırmada olası yöntemlerden(tümevarım,tümdengelim ve hipotezli tümdengelim)birisi veya birkaçı aynı anda kullanılabilir.Daha önemli olan nokta bu bilgilerin kanıtlanabilmiş olmalarıdır. 4)HİPOTEZ:Hipotez araştırılan sorunla ilgili olarak öne sürülen,doğruluğu veya yanlışlığı henüz test edilmemiş fakat doğru çıkacağına önceden güven duyulan bir önerme,ifade veya çözümlemedir.Bu önerme araştırmanın ilerdeki aşamalarında yeniden olaylara dönülerek test edilecek eğer gerçekler tarafından doğrulanıyorsa bilimsellik kazanacak,tersi durumunda ise değiştirilecek veya tamamen terk edilecektir. Hipotez yerine araştırmanın tezi veya tez cümlesi ifadeleri de kullanılabilir.Denebilir ki hipotez araştırmayı sonuca götüren çok önemli bir yol göstericidir.Hipotezsiz bir çalışma dağınık ve düzensiz olur. Bilimsel araştırma faaliyetlerine çoğunlukla olayların gözlemlenmesiyle başlanır.Bazen ise olayların gözlemlenmesinden değil,sırf akıl yürütme veya yaratıcı düşünce ile ya da mevcut bir teorideki,genel önerinin yorumlanmasıyla da kurulabilirler. Yani hipotezin kurulması tümevarım veya tümdengelim yöntemine dayanabilir.Hipotezler ister gözlem yoluyla isterse de akıl yürütme yoluyla kurulsunlar,sonunda mutlaka olaylara dönülerek test edilmelidirler. İyi bir hipotez,basit ve açık bir önerme niteliğinde olmalıdır.Basitlik,olgular arasındaki ilişkinin her zaman kolayca görülebilmesi demek değildir.Tersine,önermenin o derece yalın ve sağlam bir ilişki temeline dayanması anlamına gelir.Genellikle araştırmacı,konuya ne derece hakim olursa hipotezi de o ölçüde basit olur. 5)HİPOTEZ TESTİ:Hipotez testi,tümden gelim yöntemine dayanan bir işlem durumundadır.Çünkü genel bir öneri veri olarak alındıktan sonra tek tek olaylara inilmekte ve önerinin ne ölçüde desteklendiği belirlenmeye çalışılmaktadır.Olaylar tarafından desteklenen hipotezler bilimsel bilgi niteliği kazanırlar.Fakat bu gibi bilgilerin bilimin amacı doğrultusunda gelişebilmesi için bunların daha genel ve soyut modeller içinde toplanmaları gerekir. Bu ise,model veya teori kurma faaliyetini oluşturur. 6)SOYUTLAMA,TEORİ VE KANUN:Soyutlaştırma olmadan bilim yapılmış sayılmaz.Hipotezin test edilmesi,somut ya da olgulara bağlı bir işlemdir.Bilim adamları olgular tarafından desteklenen hipotezden elde ettikleri ilişkileri bir teori içinde bütünleştirmeye çalışırlar. Teorinin kurulması soyut,yani kavramlaştırmaya dönük bir faaliyettir.Teori olaylar arasındaki ilişkileri içeren bütünleştirilmiş tanımlar,varsayımlar ve genel önermeler bütünüdür.Bir teoriden aynı zamanda test edilmeye elverişli daha dar kapsamlı yeni önermeler çıkartılabilir. Gerçek olgular teoriyi desteklemiş olsa başka deyişle teorinin geçersizliği kanıtlanamamış olsa da bugün için geçerli olan teori bir yönüyle hala bir önerme niteliği taşır. Çünkü teoride söz konusu olan ilişkiler tüm koşullar altında değişmeyen,kesin kanıtlanmış gerçekler durumunda değildir. Bugün geçersizliği kanıtlanamayan bir teori,yarın ortaya çıkacak bilgi,belge ve teknolojik ilerlemeler sonucunda çürütülebilir.Böylece eski teori atılır ve onun yerine açıklama gücü daha yüksek yeni teori geçirilir.O bakımdan mevcut teori ve bilimsel bilgilere daima eleştirisel bir gözle bakılması bilimde temel bir ilke durumundadır. Özellikle toplumsal bilimler alanında bütün yer ve zaman koşulları altında geçerli,değişmez yasalara ulaşmak çok daha güçtür.Bu özellik,toplumsal bilimlerin konusunun insan davranışları ve toplumsal kurumlarla ilgili olmasının bir sonucudur.Toplum bilimlerinde yasa olarak kabul edilen ilişkilere daha çok,belirli koşullar altında belirli ilişkilerin ortaya çıkma olasılığının yüksek olması biçiminde yorumlamak gerekir. Bilim Nedir? Bilim; doğru düşünme, doğruyu ve bilgiyi araştırma, bilimsel metotları kullanarak sistematik bilgi edinme ve bilgiyi düzenleme süreci, evreni anlama ve tanımlama gayretleri olarak ifade edilebilir. Bilimsel Bilgi ve Özellikleri • 1.Bilim olgusaldır: Doğrudan veya dolaylı olarak gözlenebilecek veya sınanabilecek vakaları inceler. • 2.Bilim objektiftir: Bilimsel bilgiler nesnel verilere dayandırılmıştır. Elde edilen verilerden ulaşılan sonuçlar kişiden kişiye veya toplumdan topluma değişmemelidir. • 3.Bilimsel bilgiler güvenilirdir Bir bilgiye bilimsel yollarla ulaşılmış ise, bu bilgi güvenilirdir. • 4.Bilim genelleyicidir: Bir vaka veya durumda doğru olarak bulunmuş bilgiler, diğer vakalar içinde aynı derecede doğrudur. • 5.Bilim mantıksaldır: Bilimsel bilgiler mantık kuralları ile örtüşmelidir. Bilimsel Bilgi Nedir Yeni olgusal buluşlar yeni teorilere yol açtığı gibi, yeni teorilerde yeni gözlem ve deneylere kapı açarak yeni buluşların koşullarını hazırlarlar. Bu yolla, bilim insanlığın ortaya çıkışından başlayıp binlerce yıldır süren bilimsel bilgi üretme sürecinde, kendi niteliğini, geleneklerini ve standartlarını oluşturmuştur. Bu süreçte çağdaş bilimin dört önemli niteliği ortaya çıkmıştır. Bunlar; 1.Çeşitlilik: Bilimsel çalışmalar bireylerin veya toplumların tekelinde olmayıp tüm insanlığa açıktır. 2.Süreklilik: Bilimsel bilgi üretme süreci insanlığın var oluşundan bu yana hiçbir zaman durmadan devam etmektedir. 3.Yenilik: Her gün yeni bilimsel bilgiler ve yeni bilim alanları ortaya çıkmaktadır. 4.Ayıklama: Yanlış olduğu ispatlanan bilgiler ayıklanıp yerine yeni bilgiler konulur. Bilimsel Bilgi Türleri Olgular: Birçok defa doğrulanmış ve üzerinde fikir birliğine varılmış olan deneysel gözlem olarak tanımlanabilir. Olgular tektir, tartışılmaz, basit gözlemlerin bir ürünüdür ve yaşadığımız dünyadan elde edilen verilerdir. Volkanik patlamalar, güneş tutulması ve gece-gündüz olgulara örnek olarak verilebilir. Hipotez • Deneysel olarak test edilebilmesi gereken bazı olgularla ilgili olarak ileri sürülen açıklamalar olarak tanımlanabilir. • Bilimsel bir hipotez esasen doğru veya yanlış olarak ispatlanmaz; bunun yerine eldeki verilerle tutarsız olduğuna karar verilirse reddedilir veya değiştirilir; reddedilmezse “geçici olarak doğru” kabul edilir. • Bu ikinci durumda yeni delillerin veya yapılacak denemelerin ışığında hatalı olduğu bulunana kadar işleyen bir hipotez olarak kabul edilir. • Birçok deney yapılmasına rağmen hâlâ direnen ve “yanlış” olduğu bulunamayan hipotezler, sonuç verici olduğundan dolayı “olgular” olarak kabul edilirler. Teori • Birçok olgunun kapsamlı ve birleştirilmiş açıklaması ve doğanın neye benzediği ve nasıl işlediğiyle ilgili hususlarla ilgili ilave hipotezler ile denenebilir türden tahminler üretebilmeye ilişkin açıklamalar olarak tanımlanabilir. • Bilimsel teoriler, doğal olaylarla ilgili ortaya çıkan bir sürü farklı noktayı açıklamak ve anlamak için bilinen en iyi çabaları temsil eder. • Bu bilgi türüne izafiyet teorisi, hücre teorisi ve biyolojik evrim teorisi örnek olarak verilebilir. Hipotezler ve Teoriler: Teoriler bilgi olarak, hipotezlere oranla daha önemli deneysel desteğe sahiptirler. Bu bakımdan doğruluğu henüz test edilmemiş bilgilere ve önerilere hipotez denir. Eğer bir kuram deneylerle destekleniyorsa, bilinen tüm olgularla uygunsa ve daha uygun bir rakibi yoksa, teori olarak adlandırılır. Yasa • Teorilerin destekleyici delillerin olması durumunda yasa olacağı yönünde yaygın bir kavram vardır. • Hâlbuki yasalar ve teoriler iki farklı bilgi türünü temsil eder. Yasa; gözlenen doğa olayları hakkında yapılan genellemelerdir. Teoriler ise daha çok bu genellemelerin açıklamalarıdır. Bilimin Nitelikleri • • • • • • • • • • • • Bilim mutlak hakikate götürmez; Herkese açık ve yoklanabilirdir Kültürün içinde belli bir yer tutar. İzafidir(görecelidir). Akla ve deneye dayanır. Olmuşu veya olanı tasvir etme, ilişkileri açıklama ve bunlardan yararlanma imkanı verir. Bilimsel bilgi güvenilirdir; ancak değişmez değildir. Elde ettiği bilgiler sistemlidir. Varsayımlara dayanır. Bilimsel bilgi denetlenebilir. Tarafsızdır. Bilim gelişigüzel veri toplamaz. •Bireyler tabiattaki olayları anlamada ve problemleri çözmede üç genel kavramdan etkilenirler. Bunlar; •Deneyim, •Muhakeme •Araştırma dır Deneyimler, Bir konuyu açıklamada veya bir problemi çözmede bireyin veya toplumun ilgili konu hakkında kazanmış oldukları tecrübelerdir. Muhakeme tümevarım, tümdengelim, tümdengelim-tümevarım yöntemlerini kullanarak bir problemi çözme veya doğruyu arama olarak tanımlanabilir. Araştırmacıların ve araştırma sürecine katılan bireylerin her birinin kendine özgü deneyimi ve muhakeme etme tarzı olması nedeniyle, bilimsel bilgileri elde etme sürecinde veya bilimsel olayları yorumlamada sadece bu iki kavramdan faydalanmak yeterli değildir. Bunların yanında, ‘araştırma’ kavramı üzerinde de detaylı olarak durulması gerekmektedir. Araştırma İle Deneyim Arasındaki Farklar Tecrübe rastlantısal olarak karşılaşılan olaylardan kazanılırken, araştırma da veriler sistemli ve kontrollü elde edilip yorumlanır. Tecrübe sübjektiftir. Araştırma deneyseldir. Bununla birlikte, deneysel çalışmalarda bile araştırmacılar verilerinin geçerliliğini sağlamak için diğer araştırmacıların tecrübelerinden faydalanırlar. Tecrübe yolu ile kazanılan bilgilerin değişiminde tutuculuk mevcuttur. (kişiler tecrübeleri ile edindikleri bilgilerin doğruluğunun eleştirilmesini kabullenmekte zorluk gösterirler) araştırma yolu ile kazanılan bilgiler gelişime ve değişime açık bir tarzda algılanır (araştırma sonucu elde edilen bilgilerin kritik edilmesi bilgilerin güçlenmesi ve gelişmesi için araç olarak algılanır). Araştırma ile tecrübe arasındaki en belirgin fark ise tecrübenin çok kişisel yoruma açık ve sübjektif olmasıdır. ARAŞTIRMA TÜRLERİ VE VERİLER Araştırmalar amaçları yönünden: temel ve uygulamalı araştırmalar olarak ikiye ayrılır. Yöntemleri açısından: deneysel, tanıtıcı (durum belirleyici), istatistiksel ve alan araştırmaları şeklinde ayrılabilirler. ARAŞTIRMA TÜRLERİ VE VERİLER Araştırmacı çalışmaya başlarken konusuna, olayın niteliklerine,veri türlerine, değişkenlerin denetlenebilme özelliklerine dikkat etmelidir. Ayrıca birincil ve ikincil kaynakların varlığına, araştırmaya duyulan ilgi gibi koşullara uygun bir araştırma yöntemi seçecektir. ARAŞTIRMA TÜRLERİ VE VERİLER Yöntem bir araştırmanın omurgasıdır. Araştırma konusu üzerinde karar verilirken, uygulanacak yöntemin belirlenmesi ve açıklanması gerekir. Araştırma sürecinde izlenecek yol, veri toplama ve yazım süreçlerinde yönteme bağlı kalınarak tutarlılık yaratılmalıdır ARAŞTIRMA TÜRLERİ VE VERİLER 1. 2. 3. Araştırma Türleri: Temel ve Uygulamalı Araştırmalar Doğal Çevre Araştırmaları ve Laboratuar Araştırmaları Nedensellik Yönünden Farklılaşan Araştırmalar (a. Deneysel, b. Tanıtıcı, c.Alan, d. Amaçları yönünden, destekleyici ve keşfedici araştırmalar). Temel ve Uygulamalı Araştırmalar Temel araştırmalar olaylar arasındaki ilişkileri keşfetmek ve teori geliştirmek amacı taşırlar. Uygulamalı araştırmalar, günlük pratik sorunlara çözüm aramak, çelişkili görüşlerin bulunduğu bir konuda doğruları savunmak, kamuoyunu aydınlatmak, ekonomik, sosyal ve siyasal konularda tahminlerde bulunmak vb. birçok yönde amaçlara hizmet eder. Temel ve Uygulamalı Araştırmalar Temel ve uygulamalı araştırmalar arasındaki fark uygulanan yöntemden kaynaklanmaz. Her ikisi de deney ve tanıtma gibi yöntemleri kullanır ve anket, görüşme, gözlem gibi yollarla veri toplar. Farklılık bu araştırmaların amaçlarında saklıdır. DOĞAL ÇEVRE VE LABORATUAR ARAŞTIRMALARI Lab. Araştırması, yapay olarak oluşturulan bir çevrede veya ortamda, denetimli koşullar altında; neden-sonuç ilişkilerinin keşfedilmesine yönelik bir çalışmadır. Sonucu etkileyen dolaysız faktörler, araştırma sürecindeki çeşitli ayarlamalarla tespit edilmeye çalışılır. İç geçerlilik yüksektir. Ortaya çıkan sonuçların deney konusu değişkenlerden kaynaklanmış olduğu anlaşılır. DOĞAL ÇEVRE VE LABORATUAR ARAŞTIRMALARI Lab. Arş. doğal bilim alanları için daha uygundur. İnsan davranışları üzerinde uygulama ya da insanı laboratuar ortamında deney konusu yaparak inceleme olanakları etik değerler doğrultusunda oldukça sınırlıdır. Üretimle ilgili verimlilik çalışmaları bir bakıma önceden belirlenmiş koşullar altında bu tip bir çalışma olanağı sunabilir. DOĞAL ÇEVRE VE LABORATUAR ARAŞTIRMALARI Sosyal Bilimler alanındaki laboratuar araştırmaları: Etki Çalışmaları: etki ölçümü, sonuçta değişen ne? Yargı Çalışmaları: düşünce, görüş değerleme Gözlem Çalışmaları: ortamdaki değişkenlerin gözlemi ya da sabit ortamın yarattığı etki tespiti. Şeklinde gruplanabilir. NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA a. b. c. DENEYSEL ARAŞTIRMALAR TANITICI ARAŞTIRMALAR ALAN ARAŞTIRMALARI NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: Deneysel Araştırma Deney yönteminde araştırmacı ortamını kendisi belirler.Değişkenleri ve etkenleri denetleyebilir. Genellikle laboratuar ortamındaki araştırmalarda bu yöntem kullanılır. Neden-sonuçta iç tutarlılık vardır. Ancak denekler doğal davranmayabilirler. Deneklerin ne derecede ana kütleyi temsil ettikleri tartışmalıdır. Sürekli yenilendikleri için farklı değişkenlerle birbirlerini çürütebilirler. NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma Değişkenlerin ele alınmadığı, veya sağlık ve güvenlik gibi nedenlerle deney yönteminin uygulanamadığı durumlarda kullanılırlar. Tanıtıcı veya durum belirleyici araştırmalarda (survey) amaç belirli bir ana kütlenin ilgi duyulan niteliklerini belirlemektir. Ülke nüfusunun kaçı okur-yazar, köy ve kent yerleşimlerinin dağılımı yada ithalatın, tüketim, ara mal ve yatırım malları arasındaki dağılımının ne olduğu gibi araştırmalar örnek verilebilir. NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma Tanıcı araştırmaların iç geçerliliği deneysel araştırmalardaki kadar yüksek değildir. Neden-sonuç ilişkisini kurmak zordur. Araştırmada ilgilenilen özelliklerin hedef kütle içindeki yerinin belirlenmesi veya belli bir toplumsal olayın diğer bazı niteliklerinin tanıtılması amacına yöneliktir. NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma İktisatçıların , tüketici gelirlerinin hangi mal ve hizmet gruplarında ne oranda harcadıklarını tespit etmeye yönelik hanehalkı anketleri uygulamaları, Pazar araştırmaları, Siyasi partilere yönelik eğilimlerin araştırılması, Televizyon programlarının niteliklerine göre izlenme oranlarının araştırılması bu kapsama girer NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma Tanıtıcı araştırmalarda asıl amaç: anket, görüşme, gözlem ve örnekleme gibi araçlarla ana kitlenin ilgilenilen özelliklerinin ortaya konulmasına çalışılır. Amaçlanan özelliklerin doğru olarak ölçülmesi ve gerçek niteliklerin belirlenmesi esas olmalıdır. Monografi ve tarihsel araştırmalar tanıtıcı araştırmalar içerisinde ele alınır. NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma: 1) Monografi türü araştırmalar Monografiler bir olay, olgu, kurum veya kuruluşu olduğu gibi tanıtmaya yarayan çalışmalardır. Toplumsal bilimlerde yaygın biçimde kullanılırlar. Sınai, ticari, mali işletmeler, köy, kent, parti, sendika, aile bütçesi, nüfus yapısı gibi toplumsal kurum, olgu veya kuruluşlar monografi yöntemine göre incelemeye en elverişli varlıklardan bazılarıdır. NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma: 1) Monografi türü araştırmalar Mevcut durumun tanıtımına dayandıklarından, olaylar arasındaki ilişkileri dolaysız biçimde açıklama amacı taşımazlar. Ana kütleyi temsil edici nitelikteki kurumların incelenmesi, genel ilkelere ulaşmaya olanak tanıyabilir. Somut olaylardan genel ilkelere doğru bir ilişki zinciri kurulamaya çalışılır. Fransız sosyologu Le Play tarafından tümden gelim yaklaşımının karşıtı olarak geliştirilmiştir. NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma: 1) Monografi türü araştırmalar Temelde iki tür monografi araştırması bulunur. 1. Örnek Olay Monografileri (vak’a metodu): Temsil niteliğine sahip tek bir kişi, kurum veya olayın ele alınarak ayrıntılı biçimde tanıtılmasına yöneliktir. Elde edinilen bilgilerin, benzer durumlar için de geçerli olacağı varsayımından hareket edilmektedir. NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma: 1) Monografi türü araştırmalar Temelde iki tür monografi araştırması bulunur. 2. Değişim Monografileri: Mevcut durumun tanıtılması yanında, olayların zaman içinde gösterdiği değişimleri de izleme amacını taşır. Örn: Köy monografisinde köyün belirli dönemdeki sosyo- ekonomik yapısının tanıtılmasından sonra zamanla bu yapının nasıl değiştiği geliştiğinin tespitine çalışılması gibi. Toplumsal olaylarda değişimi incelemenin iki ana yaklaşımı vardır. Zaman derinliği (time series) ve zaman kesiti (cross section). NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma: 1) Monografi türü araştırmalar Zaman Derinliği: Ele alınan olayın zaman boyutu içinde incelenmesidir. Geçmiş dönemlerden günümüze doğru köy veya kentteki değişimleri konu alan araştırmalar buna örnektir. Zaman Kesiti: İncelenen olayın farklı toplumlar üzerinde, fakat aynı zaman dilimi içerisinde ele alınmasıdır. Zamanla, köydeki sosyo-ekonomik değişmeleri önceden tahmin edebilmek için, ülkenin çeşitli yörelerindeki köyler karşılaştırılabilir. Bu yaklaşımın altında çeşitli olguların ve kurumların zamanla hep aynı değişim aşamalarından geçtikleri kurgusu bulunur. NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma: 2) Tarihsel araştırmalar Toplumsal olayların geçmişteki durumunu incelemeye dönük araştırmalardır. Çalışma; yazılı belgeler, veya kalıntı bulgular üzerinden yürütülür. Araştırmacı: konusuyla ilgili olarak bulabildiği her çeşit istatistiksel veri, bilgi ve belge gibi yazılı kaynaklarla, eşya, alet gibi kalıntıları toplayarak değerlendirir. Bir tür doğal ortam araştırmasıdır. NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma: 2) Tarihsel araştırmalar Geçmişe ait, resmi kaynaklar, raporlar, yasal belgeler, kurum kayıt ve yayınları,i arşivler, kişisel hatıralar, mektuplar, biyografiler gibi birçok kaynak gözden geçirilir. Kurum yayınları, yöneticilere ait abartılı övgü dolu kayıtlar vb. çok çeşit bilgi çapraz biçimde ve diğer kaynaklar gözetilerek sorgulanmalıdır. Tarihsel araştırma yapacak kişiler eleştirel bakış ve tavrından ödün vermemesi gerekir. Geçmişte yaşanılan olayların incelenmesi gelecek açısından ne derece önem taşır ? NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma: 3) İstatistiksel araştırmalar Gerek fiziki bilimler, gerekse toplumsal bilimlerin belirli dallarında, istatistiksel yöntemler yaygın olarak kullanılır. İktisat, işletme, sosyoloji ve psikoloji gibi dallarda istatistiksel yöntemlerden faydalanılır. İstatistik yöntemi, genellikle rakamsal verilerin planlı şekilde toplanması, gruplandırılması, işlenmesi, yorumlanması ve tahmini konusundaki tekniklerle ilgilenir. NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: Tanıtıcı Araştırma: 3) İstatistiksel araştırmalar Rakamsal gözlemlerin ortaya koyduğu sonucun ne olduğunu tanıtır. Olaylar arasında ilişki aranıyorsa böyle bir ilişkinin var olup olmadığını gösterir. Toplanan verileri gruplandırmak ve sistematik biçimde sunmak olanağını sağlar. İlişkilerin keşfedilmesinden sonra bulunan ilişkilere dayanarak geleceğe dönük tahminler yapılır. Bütünün tamamını incelemeden, ondan alınan parçalarla ana kütle hakkında bilgi edinme olanağıyla, istatistiksel tahmin yürütülebilir. NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: ALAN ARAŞTIRMALARI Alan araştırmaları (field research): incelenen topluluk ya da olguların gerçek gelişimlerine katılarak yapılan araştırmalardır. Burada insanları laboratuara almak yerine, araştırıcının adeta onların dünyasına girmesi söz konusudur. Gerek deney, gerekse tanıtım biçimdeki çalışmalarda araştırmayı yapan ile incelenen kişi arasında daima bir mesafe vardır. Standart yöntemler ve sorular uygulanılır. NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: ALAN ARAŞTIRMALARI Ancak Alan Araştırmalarında, incelenen kişilerin doğal ortamına girilir. Onların konuşma ve davranışlarına katılınır. Bu şekilde duygu, düşünce, görüş ve tepkileri ölçülür. Alan araştırmalarının en önemli farkı: incelenen davranış ve olayların tüm yönlerinin belirlenebilmesidir. Deneklerle yapılan görüşme veya gözlemler bir zamanla sınırlı değildir. NEDENSELLİK YÖNÜNDEN SINIFLANDIRMA: ALAN ARAŞTIRMALARI Görüşme ve gözlemler alan notları biçiminde kayda geçirilmelidir. (yada ses ve görüntü kayıtları almak gerekebilir.) Alan araştırmacıları, insanların belirli kurum, topluluk veya koşullar içinde nasıl davrandıklarını inceler. Varılan sonuçların incelemeyi yaptıkları yerin dışında da geçerli olduğunu gösterebilmelidirler. Bu tartışılır. Genelleştirme yapamadıkları için bilimsel değerleri her zaman tartışmalıdır. AMAÇLAR YÖNÜNDEN AYRIM: Destekleyici araştırmalar Araştırmacı önce amacını belirlemelidir. Seçilecek konu da amaca uygun olmalıdır., Destekleyici araştırmalar , bilgilerin yorumuna dayanır. Yazar kendi fikrini savunur, okuyucuya ikna etmeye çalışır. Bilgilerin yorumuna dayalı olan araştırmalar bilimsel makalelerde, yasal açıklamalarda, ekonomik raporlarda, politika analizlerinde vb. yaygın olarak kullanılır AMAÇLAR YÖNÜNDEN AYRIM: Keşfedici Araştırmalar İlişki bulmaya, durum belirlemeye, okuyucuya bilgi vermeye yönelik araştırmalardır. Tanımlara, istatistiksel verilere ya da ölçüm gözlem, mülakat, anket deney gibi tekniklere dayanarak belirli konularda bilgi üretmeyi amaçlarlar. Nesnel araştırmalardır. Yalnızca ikincil kaynaklardan alınan alıntılardan var olmazlar. Araştırmacının araştırma sorusunu kendisinin belirlemesi ve toplayacağı verilerle onu cevaplamaı esastır. VERİ TOPLAMA TEKNİKLERİ 1. 2. 3. 4. 5. Görüşme Anket Örnekleme (Rassal, yargısal) Gözlem Belgesel kaynak derlemesi BİLİMSEL YÖNTEM Bilimsel Düşünme Yöntemi (Akla dayanır) Olaylara Dayanma Tarafsızlık Dogmatizmi Reddetme Eleştiriye açık olma Yanılma olasılığını kabul etme Bilimsel Yöntem Bilimsel Araştırma Yöntemi (Araştırmaya dayanır) Sorunu belirleme Gözlem Hipotez kurma Hipotezi test etme Teori ve genel kanunlara ulaşma Araştırma Bilim İlişkisi • Araştırma: • Bir gerçeği ortaya çıkarmak, bir problemi çözümlemek ve mevcut verileri artırmak için bilimsel yöntem ve tekniklerden yararlanarak yapılan düzenli çalışmaya araştırma denir. Geçerli Soru Yöntem ve Teknikler Geçerli Cevap Araştırma; İnsanda varolan merak, ihtiyaç ve rahatsızlık veren duruma karşı olan ilgiden ortaya çıkar. Araştırma; Bilimsel yöntemin kullanılması sonucunda bilimsel bilgi üretmeye yarayan bir çalışma olduğu için bilimin vazgeçilmez aracıdır. Bilimsel bilgi araştırma ile üretilebilir. O halde denilebilir ki, bilim araştırmanın hem sonucudur, hem de sebebidir. Bilimsel Araştırma Süreci Bilimsel bir araştırma süreci en genel anlamda yedi basamaktan oluşur. Bunlar; 1. Literatür taraması 2. Araştırma probleminin belirlenmesi 3. Kaynakların okunması ve özetlenmesi 4. Araştırma ve analiz yöntemlerinin belirlenmesi 5. Veri toplama ve analiz 6. Bulguların Yorumlanması 7. Araştırma Raporunun Hazırlanması. Araştırma Yöntemlerinin Kökenleri Araştırma Yöntemlerinin Kökenleri Pozitivizm(Objektivizm) Relativizm(Subjektivizm) Quantitative (Nicelikle Belirlenen) Qulitative(Nitelikle Belirlenen) Deneysel Çalışmalar Etnografik Çalışmalar Anket Çalışmaları Mülakat Gözlem Örnek Olay ve Öğretmenin Araştırmacı Olduğu Model Eğitim Araştırmalarında Kullanılan Yöntemler Betimleme (Survey) Yöntemi 1. 2. 3. 4. 5. Örnek Olay Araştırmaları Aksiyon Araştırmaları Etnografik Araştırmalar Gelişimci Araştırmalar Fenomenografik Araştırmalar Deneysel Yöntem Tarihsel Yöntem Örneklem ve Örneklem Seçimi Betimleme (Survey) Yöntemi Betimlemeli çalışmalar genelde verilen bir durumu aydınlatmak, standartlar doğrultusunda değerlendirmeler yapmak ve olaylar arasında olası ilişkileri ortaya çıkarmak için yürütülürler. Bu tür araştırmalarda asıl amaç incelenen durumu etraflıca tanımlamak ve açıklamaktır. Betimleme yöntemine dayandırılan araştırmalarda; mevcut durum nedir? Neredeyiz? Ne yapmak istiyoruz? Nereye, hangi yöne ve nasıl gitmeliyiz?, gibi soruların araştırılılığına dikkat çekmektedir. Betimlemeli yöntemde inceleme sürecinde doğal şartları bozmadan veya inceleme yapılan ortamda her hangi bir değişiklik yapmadan araştırmaların yürütülebilmesi nedeniyle, bu yöntem bir çok araştırmacı tarafından tercih edilmektedir. Deneysel Yöntem Deneysel Yöntem Bir araştırmada, değişkenleri (nicel olarak ölçülebilen ve farklı değerler alabilen özellikler) ölçebilmek ve bu değişkenler arasındaki sebep-sonuç ilişkilerini ortaya çıkarmak için genelde deneysel yöntem kullanılır. Deneysel çalışmalarda çoğu kez yapay bir durum oluşturulur. Bir çok araştırmacı deneysel çalışmalarda değişkenler arasında sebep-sonuç ilişkilerini saptamaya ve bulguları etkileyen etkenleri belirlemeye çalışır. Genel olarak, eğer bir araştırmacının amacı, araştırdığı konuyu ‘neden’ sorusu ile ve sebep-sonuç ilişkisi ile irdelemek istiyorsa, onun için en uygun araştırma yöntemi deneysel yöntemdir. Bununla birlikte, planlama aşaması kolay, fakat yürütülmesi zor olan bir yöntemdir. Deneysel çalışmanın bir kolay tarafı da onun ölçülebilir durumlar ile ilgilenmesidir. Deneysel çalışmalar daha çok Tıp Fakültelerinde yapılan çalışmalarda kullanılır. Örneğin, bir ilacın etkisi araştırılmak istensin. İlacın etkisini ortaya koyabilmek için bazı faktörlerin belirlenip, ölçümlerinin yapılması gerekmektedir. Burada faktör olarak ilacın kan basıncına etkisi alınabilir. İlacı kullanan hastalarla kullanmayan hastaların kan basınçları karşılaştırılır. Deneysel çalışmanın planlanması genelde bu ilaç etkisinin araştırılmasındaki yönteme benzer şekilde yapılmaktadır. Bu yaklaşımda genelde kontrol grubu ve deney grubu olmak üzere eşdeğer gruplar seçilir. Ön-test ve son-testlerle kullanılan herhangi bir yaklaşımın deney grubu üzerindeki etkililiği araştırılır. Deney sürecinde, deney grubuna özel davranımlar yapılır, bununla birlikte kontrol grubuna ise herhangi bir özel davranım yapılmaz. Deneysel uygulamanın sonunda örneklem üzerinde herhangi bir değişim olup olmadığına bakılır. Deneysel Yöntemin Çeşitleri 1. Tam deneysel yöntem: Gerçek deneysel araştırmalarda çoğu kez yapay bir araştırma ortamı oluşturulur. Burada bir veya daha fazla deney grubuna karşılık bir veya daha fazla kontrol grubu seçilir. Bu grupların seçilmesinde önemli olan kişilerin bu gruplara rasgele dağıtılmasıdır. Rasgele dağılım seçiminden dolayı ortaya çıkacak olumsuzlukları ortadan kaldırmak için bu yöntem etkili bir yaklaşımdır. Çalışmada deney grubuna müdahale edilirken, kontrol grubuna müdahale yapılmaz. Uygulama sonunda iki gruptan elde edilen veriler değerlendirilir. Fakat burada dikkat edilmesi gereken bir nokta ise rasgele seçimin uygulanabilmesi için yeterli büyüklükteki örneklemin olmasının gerekliliğidir. Çünkü örneklemin karakteristik özelliklerinin veya bağımsız değişkenlerin deney ve kontrol gruplarına eşit etkide bulunma olasılığına sahip olmalıdır. Denenmek istenen değişken sayısı ve düzeyine göre uygulanan deneysel yöntem: Bu yöntem tek ya da çok değişkenli olabilir. Tek değişkenli yöntemde bir anda denenmek istenen bir bağımsız değişken olurken (deney ve konrtol gruplarında yalnızca değişik yöntemler; A ve B yöntemi), çok değişkenli yöntemlerde, birden çok değişkenin (yöntem, gelir, tüketim eğilimi vs. gibi) etkileri araştırılmak istenir. 2. Yarı-deneysel (quasi-experimental design) yöntem: Bazı durumlarda kişilerin gruplara rasgele dağıtılması imkansız olabilir veya istenmeyebilir. Bu durumlarda alternatif olarak yarı deneysel yöntem kullanılır. Bu yöntem; kişilerin deney ve kontrol gruplarına gönderilmesinde rasgele dağılımın kullanılmadığı bir deney yaklaşımını içeren tasarımdır. Bilimsel değer bakımından gerçek deneysel yöntemden hemen sonra gelir. Yarı deneysel yöntem, farklı şekillerde uygulanabilir. Eşitlenmemiş gruplara yalnızca son test uygulanması, Tek bir gruba ön test uygulanması, Son test uygulanması, Eşitlenmemiş gruplara ön test ve son test uygulanması şeklinde yapılabilir. Bu yöntemlerden ilk ikisinin kullanılması fazla önerilmemektedir. Bu bakımdan iki yöntem birleştirilerek yeni bir yöntem olan eşitlenmemiş kontrol gruplu yöntem kullanılır hale gelmiştir. Burada bir veya daha fazla kontrol ve deney grubu seçilir. Grupların oluşturulmasında rasgele dağılım kullanılmaz, rasgele atama yoluyla grup oluşturulması için çaba harcanmaz. Örneklem Sayısını Belirlenmesi ve Seçimi Örneklem Sayısını Belirlenmesi ve Seçimi Bir çok araştırmacı araştırmasının amaç ve yöntemini belirledikten sonra, araştırmayı kaç kişi üzerinde yürütmeliyim ki araştırmam kabul görsün veya daha bilimsel olsun? sorusunu sormaktadır. Bu soru bir çok durumda araştırmacılar arasında tartışma konusu olmakta ve araştırmacıların bilimsel bilgiye bakış acıları ile değişim gösterebilmektedir. Eğitim araştırmalarında örneklem seçiminde en çok yapılan hataların başında araştırmacının yakın çevresinde hangisi mümkün ise ve kolaysa çalışmasını on göre yönlendirmesidir. Burada örneklem hatası diye bir kavram sürekli gündeme gelmektedir. Örneklem hatası demek genellemesi düşünülen evrenin sahip olduğu özelliklerle, seçilen örneklemin sahip olduğu özellikler arasındaki farklılığın fazla olmasıdır. Yani temsili güçünün oldukca az olmasıdır. İlgili Literatürde örneklemin seçiminde iki yol önerilmektedir (Cohen ve Manion,1989). Bunlar; 1. Olasılıklı örneklem (genelde geniş örneklemli, temsili ve genellenebilirliği olası olan araştırmalar için ) 2. Olasılıklı olmayan örneklem (dar kapsamlı, genellenbilirliği ve temsili güçü oldukça az araştırmalar için) seçimidir. Olasılıklı Örneklem Seçimi Beş farklı türde olasılıklı örneklem seçimi yapılabilmektedir. Bunlar; 1. Basit Rastgele Örneklem Seçimi: Bu tür seçimde araştırılan grubun her bir elemanının seçilme şansı eşittir. Üzerinde araştırılması düşünülen örneklem bir listeden rastgele olarak seçilir. Burada önemli olan listedeki bireylerin tamamı benzer özelliklere sahip olması ve tamamının listeye dahil edilmesidir. 2. Sistemli Örneklem Seçimi: Bu tür seçimde örneklem belirlenen grubun içinde seçilmektedir. Seçim sürecinde belirli bir sisteme bağlı olarak hareket edilmesi gerekir. Örneğin yüz kişilik bir populasyon içerisinde on kişiyi seçerken her on kişi içerisinde ikinciyi seçmek bu tür örneklem seçimine girmektedir. 3. Amaçlı Örneklem Seçimi: Bu tür seçimde araştırılan gruplar benzer özelliklere sahip olması koşulu ile homojen olarak gruplara bölünür. Örneğin grubu A kız ve B erkek olarak iki alt gruba ayırmak ve seçilen erkek ve kızların tüm grubu temsil edebilecek bir özelliğe sahip olmasına dikkat etmek. 4. Kümelere Ayırma Yoluyla Örneklem Seçimi: Örneklem çok büyük ve geniş bir alana yayılmış ise bu durumda basit rastgele örneklem seçimini kullanmak oldukça güçtür. Kümelere ayırma yolu ile rastgele olarak evrenin içinden okullar seçilir ve seçilen okullardaki tüm öğrenciler örneklemi oluşturur. 5. Basamak Yöntemiyle Örneklem Seçimi: Kümelere ayırma yönteminin genişletilmiş bir şeklidir. Örneklem içerisinden örneklem seçmek demektir. Örneğim rastgele seçilmiş okullar arsından tekrar okul seçmek ve bu okullardaki sınıflar içerisinden rastgele sınıflar seçmektir. VERİ TOPLAMA YÖNTEMLERİ Mülakat Metodu Gözlem Metodu Anket Metodu Kaynak Derlemesi Meta Analiz Metodu Mülakat Metodu Mülakat, insanların bir konu hakkında neyi ve neden düşündüklerini anlamak için onlarla sözlü iletişime girmektir. Mülakat daha çok, önceden belirlenmiş ve ciddi bir amaç için yapılan soru sorma ve yanıtlama tarzına dayalı karşılıklı etkileşimli bir eğitim süreci olarak tanımlanmaktadır. Mülakatın asıl amacı, iletişim kurulan bireyin araştırılan konu hakkında duygu, düşünce ve inançlarının neler olduğunu ortaya çıkarmaktır. Mülakat Metodunun Türleri Balcı (1997) mülakat türlerini; 1. Katılanların sayısına göre; bireysel ve grupça olmak üzere ikiye ayrılır. Bireysel mülakatlarda araştırmacı ve örneklem dışında o ortamda kimse bulunmaz. Temel amaç, kişiye özel bilgilerin elde edilmesidir. Grupça mülakat; belirli bir amaç doğrultusunda bir araya gelmiş bireylere araştırmacı tarafından sorular sorulması ve grup elemanlarının bir biriyle etkileşimleri sonucu sorulan sorulara cevap vermeleridir. 2. Mülakat yapılmak istenen kişiye göre; bunlar; önderlerle mülakatlar, uzmanlarla mülakatlar ve halk ile mülakatlar olmak üzere üç grupta toplanmaktadır. 3. Uygulama kurallarının katılığına göre; yapılandırılmış mülakatlar, yarı yapılandırılmış mülakatlar ve yapılandırılmamış mülakatlar olmak üzere üçe ayrılmaktadır. 1. Yapılandırılmış Mülakat Ne tür soruların ne şekilde sorulup, hangi verilerin toplanacağını en ayrıntılı biçimde saptayan ve bu amaç için yapılmış olan bir mülakat planını süreç içerisinde her hangi bir değişime uğratmadan aynen uygulamaktır. Yapılandırılmış mülakatta sorulacak sorular ve cevapları önceden belirlenir ve mülakatı yürüten birey tarafından mülakata katılan bireylere tek tek okunur ve alınan cevaplar kağıda işlenir. 2. Yarı Yapılandırılmış Mülakat Bu metotta araştırmacı mülakat sorularını mülakata başlamadan önce hazırlar. Fakat bireyler ve koşullara bakarak mülakat süresince bir çok hususta esnek olabilir. Örneğin, önceden hazırlamış olduğu soruları yeniden düzenleyebilir veya sorular hakkında geniş tartışmalara izin verebilir. Kısaca, yarı yapılandırılmış mülakatta soruların sırasını değiştirebilme ve soruları daha ayrıntılı olarak açıklayabilme olanağı vardır. Yarı yapılandırılmış mülakat türünde mülakatçı iletişime konu ile ilgisi olan bir soru ile başlayabilir. Araştırmacının asıl görevi tartışmada sorulan soruların dışına çıkıldığında mülakata katılan bireyleri gerektiğinde yönlendirip, tartışma konusu üzerinde odaklanmalarını sağlamaktır. 3. Yapılandırılmamış Mülakat Açık uçlu soruların sorulduğu, tartışma ve keşfe yönelik bir mülakat türüdür. Mülakatçı pasif, örneklem ise ise aktiftir. Mülakatların Kullanım Amaçları Mülakat metodu genel olarak üç amaç için kullanılır. Bunlar; 1. Çalışmanın hedefleri ile ilgili olan temel bilgileri bir araya getirmek için insanların iç dünyasına girmeyi ve böylelikle insanların ne bildiklerini (bilgi ve haberdarlık), neyi sevip sevmediklerini (tavır ve inanç) ortaya koymak, 2. Verilen hipotezleri test etmek, yeni hipotezler önermek ve çalışmadaki değişkenler ile bu değişkenler arasındaki ilişkileri ortaya koymada açıklayıcı araç olarak kullanmak, 3. Diğer metotların güvenirliğini ölçmede veya test etmede mülakattan alınan verileri diğer metotlardan alınan verilerle karşılaştırmak. Etkili Mülakatçıların Özellikleri Etkili bir mülakatçının en az üç özelliğe sahip olması gerekir. Bunlar; Güvenirlilik, meraklılık ve tabiiliktir. Güvenilir Olmak: Mülakat yapan ile mülakatı yapılan birey arasında samimi bir ilişkinin kurulmasıdır. Bu süreçte üzerinde durulması gereken konu yapılan işin her iki taraf için önemli olduğunun kavranmasıdır. Meraklı Olmak: Bir araştırmacının, araştırılan olaylar hakkında bireylerin algı ve görüşlerinin neler olduğunu bilmeyi arzulamasıdır. Meraklılığın çalışmanın verimini artırmada büyük etkisi vardır. Tabii Olmak: Burada mülakatı yapan kişinin kendi düşünceleri önemli değildir. Önemli olan mülakata katılan bireyin ne düşündüğünün açıkça ortaya konulmasıdır. Yani, mülakatı yürüten birey gerçekleri olduğu gibi aktarmalıdır. Mülakatların Kaydı Mülakat verileri üç şekilde kayıt edilebilir. Bunlar; 1)Teyp ile kayıt yapmak, 2)Mülakat boyunca önemli noktaları not tutmak, 3)Mülakat bittikten sonra hatırlanan en önemli noktaları yazmak. Birinci durumda, Bir çok araştırmacı, mülakatın orijinalliğini ve gidişatını bozmaması için mülakat boyunca genellikle teyp kullanırlar. İkinci durumda, mülakatı yürüten bireyin not tutma sürecinde bir çok önemli konuyu kaçırma riski vardır. Üçüncü durum, genelde çok az kullanılan ve önerilmeyen bir yaklaşımdır. Üçüncü tür yaklaşımda genelde mülakatçı söylenenleri değil de, kendi istediklerini yazmakta ve daha çok kendi ön yargılarını ortaya koymaktadır. Mülakatların Analizi Mülakattan elde edilen verileri analiz etmek için öncelikle bireylerin fikir birliğine vardığı veya varmadığı noktalar tespit edilmelidir. Bu ortak ve farklı noktalar kategoriler haline dönüştürülmeli ve bu kategoriler frekanslanmalıdır. Ayrıca, mülakattan direkt cümleler alınarak bireyin ifadelerini olduğu gibi yansıtmanın da çok yararlı olacağına inanılır. Araştırma konusu ile direkt ilişkisi olan veriler parantez içerisine alınıp olduğu gibi okuyucuya aktarılmalıdır. Bu yolla, okuyucu direk olarak verilerle karşı karşıya gelir ve verilerin ne anlama geldiğini kendi yorumları ile ortaya koyabilmelerine imkan sağlanır. Mülakat Metodunun Zorlukları ve Avantajları Bir araştırmacının mülakat çalışmalarını etkili bir şekilde yürütebilmesi için geniş zamana ihtiyacı vardır. Çünkü, bir saatlik bir mülakat yapmak için en azından birkaç saat bu mülakatı gerçekleştirmeye yönelik planlar ve organizasyonların yapılması gerekmektedir. Diğer bir husus da bir saatlik bir mülakat verilerinin analizinin yapılabilmesi için de en azından bir günlük çalışmanın gerekmesidir. Araştırmacı bir çok durumda bireyin söylediklerini değil de, söylediklerinden anladıklarını not ettiği bilinmektedir. Birey mülakat sürecinde kayıtlı veya her hangi bir dokümandan faydalanma imkanı olmadığından dolayı, burada ve şimdi mantığının geçerli olduğu mülakat yöntemi bireyi bir çok olanaktan yoksun bırakmaktadır. Soru standardının olmayışı, gizliliğin ortadan kalkması ve mülakat yapılacak birey bulma gibi zorluklar da mülakat metodunun negatif noktalarıdır. Bununla birlikte derinlemesine bilgi elde etme, istenilen bilginin eksiksiz olarak elde edilmesi sözel olmayan davranışlar ve anlık tepkilerinde anlam taşıdığı durumları kayıt etme ve gözlemleme olanağına sahip olunması, elde edilen cevapların yüksek olma olasılığı ve gerekirse sorulan soruların sayılarını veya sırasını değiştirme olanağının olması gibi hususlarından dolayı diğer metotlara oranla büyük avantajlar taşımaktadır. Gözlem Metodu (Observation) Mülakat metoduyla insanların ne düşündüğünü ve niçin öyle düşündüğünü araştırma imkanı vardır. Fakat, bu metotla gerçekte olayların nasıl vuku bulduğu hususunda fazla bilgi edinilemez. Araştırılan birey veya bireyler eğer araştırılan konu hakkında sözlü olarak bilgi vermek istemiyorlarsa ve böyle durumlarda bilgi toplamak için en iyi seçenek gözlem metodudur. Öte yandan araştırılan durumu direkt olarak gözlemek verilerin güvenirliğini arttırıcı bir faktördür. Gözlem türleri iki grupta incelenmektedir (Bailey, 1982). Alan çalışması (yapılandırılmamış veya yapılandırılmış) Laboratuar çalışmaları (yapılandırılmamış veya yapılandırılmış) Yapılandırılmamış alan çalışmasında, gözlemler doğal ortamlarda yapılır ve bir çok durumda araştırmacının ortama katıldığı katılımcı gözlemlerle veriler elde edilir. Yapılandırılmış alan çalışmasında amaç doğal ortamlardan elde edilen verilerin test edilmesini sağlamaktır. Araştırmacı bu süreçte yapılandırılmış gözlem çizelgeleri kullanmaktadır. Yapılandırılmamış laboratuar çalışmalarında, gözlemler yapay veya laboratuar gibi bir ortamda gerçekleştirilir. Bu yapay ortamda denekler doğal hallerine bırakılır ve araştırmacı gözlemlerinde her hangi bir standartlaşmış gözlem formu kullanmadan bu denekleri gözler. Yapılandırılmış laboratuar gözleminde kontrollü laboratuar ortamları düzenlenir. Araştırmacı bu ortamlarda önceden hazırlanmış sistematik gözlem çizelgesi kullanır. Bir araştırmacının gözleme başlamadan ne gözleyeceğine karar vermesi gerekmektedir. Gözlemlerinin amacını belirledikten sonra, verileri toplarken hangi çeşit gözlem metodunu kullanacağına karar vermeli ve bu gözlem metodunun amacıyla uygunluğunu araştırmalıdır.