VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLER VE SAĞLIĞININ KORUNMASI BESİNLER VE DENGELİ BESLENME BESİNLERİN GEREKLİLİĞİ Bütün canlılar; *Canlılığını sürdürmek, *Büyüyüp gelişmek, *Yaşamsal etkinliklerini(solunum,dolaşım,boşaltım...) gerçekleştirmek ve *Üreyerek neslini sürdürmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. ÖRNEK: <Koşan köpek, <Çimlenmekte olan tohum, < Uçan güvercin, <Yüzen balık, <Fotosentez yapan bitki, <Çiçek açan gelincik, <Yavrularını emziren köpek ve <İç organları çalışan insanlar enerji harcar. Canlılar yaşamak için gerekli olan enerjiyi besin maddelerinden sağlarlar. Uyarı Vücudumuz uyurken de enerji harcar; çünkü organlarımız çalışmaya devam eder. Örneğin; *Kalbimiz kasılır gevşer. *Soluk alıp veririz. BESİN MADDELERİ VE GÖREVLERİ Tüm canlılar gibi insanların de büyüyüp gelişmesi,sağlıklı bir yaşam sürmesi beslenmeye bağlıdır. Ancak yiyeceklerimizi tadına ve görüntüsüne göre seçmek yerine vücudumuza yararına göre seçmeliyiz. Çünkü tadı ne olursa olsun besinlerin içerdikleri besin öğeleri birbirinden farklıdır. Canlıların yaşamsal etkinliklerini sürdürmesini sağlayan,canlılara enerji veren yiyecek ve içeceklere “besin” denir. Besinler protein, karbonhidrat,yağ,vitamin,mineral,su gibi besin maddeleri içerir. ENERJİ VEREN BESİN MADDELERİ •KARBONHİDRATLAR: Vücudun başlıca enerji kaynağıdır. Günlük enerji ihtiyacının çoğu karbonhidratlardan sağlanır. • Büyük moleküllü besin içeriği olduğu için sindirilmeden doğrudan kana veya hücrelere giremezler. •Fazla miktarda alına karbonhidratlı besinler yağa dönüşür.Buda şişmanlığa yol açar. • YAĞLAR : Başlıca enerji deposudur. • En çok enerji veren besin içeriğidir. • Vitaminlerin bir bölümünün vücuda alınmasını sağlar. • Deri altında depolanan yağlar vücut ısısının korurlar. • (Vücudumuzun düzenli çalışmasında etkili olan bazı hormonların üretiminde görevlidir). • (İhtiyacından fazla alınan besin içerikleri vücutta yağa dönüşerek depolandığından vücut sağlığı için zararlıdır). • (Yetişkin insan vücudunun ortalama %18’ yağdır). YAPICI VE ONARICI BESİN MADDELERİ • PROTEİNLER : Hücrelerin (ve vücudun) temel yapısını oluştururlar. • Gerektiğinde (uzun açlık dönemlerinde) vücutta enerji kaynağı olarak da kullanılırlar. • Büyük moleküllü besin içeriği olduğu için sindirilmeden doğrudan kana veya hücrelere giremezler. • (Vücudun savunma sistemlerini ve vücut çalışmasını düzenleyen enzimler ve bazı hormonların yapısına katılırlar). • (Yetişkin insan vücudunun ortalama %16’sı proteinden oluşmuştur. Proteinler, hücrelerin sürekliliği, büyüme ve gelişme için öncelikli olarak kullanılan besin içeriğidir). DÜZENLEYİCİ BESİN MADDELERİ • MİNERALLER :Düzenleyici ve direnç arttırıcı olarak görev yaparlar. • (Kanın ve sitoplazmanın dengede tutulmasını sağlar). • (Demir minerali vücutta besin öğelerinden enerji oluşması için zorunlu olan oksijenin taşınmasında gereklidir). • (Vücudun çalışmasını düzenleyen enzimlerin bileşiminde yer alan mineraller vardır.) • (Bazıları savunma sisteminde kullanılır). • (Yetişkin insan vücudunun ortalama %6’sı minerallerden oluşmuştur.) • Su :Düzenleyici ve direnç arttırıcı olarak görev yaparlar. • Besinlerin sindirimini kolaylaştırır. • (Kanda buluna su, besin öğelerinin dokulara taşınmasını sağlar). • Besinlerin hücrelerde kullanılması sonucu oluşan besin atıkların atılmasını kolaylaştırır. • (Vücut ısısının düzenlenmesi için gereklidir). • (Yetişkin insan vücudunun ortalama %60’ı sudur. Bebeklerin vücudunda su oram yetişkinlerinkinden daha fazladır). •Vitaminler :Düzenleyici ve direnç arttırıcı olarak görev yaparlar. • (B grubu vitaminleri, besinlerle alınan karbonhidrat, yağ ve proteinden enerji üretilmesi ve yeni hücrelerin oluşması ile ilgili düzenlenmesine yardımcı olur). • (D vitamini, kalsiyum ve fosfor gibi minerallerin kemik ve dişlerde yerleşmesine yardımcı olur). • (A, C, E vitaminleri, vücut hücrelerinin onarılmasını sağlar, zarar görmesini önler ve zararlı maddelerin etkilerinin azaltılmasında yardımcıdır). • (Vücudumuzda oldukça az miktarlarda vitamin bulunmasına karşın vücudumuzdaki etkinlikleri oldukça fazladır). SİNDİRİM SİSTEMİ ÖNEMLİ KAVRAMLAR •Sindirim •Ağız •Yutak •Yemek borusu •Mide •Dişler •İnce bağırsak •Kalın bağırsak •Sindirim kanalı •Sindirime yardımcı organlar Pınar iştahla sandviçinden kocaman bir parça ısırdı.Öyle anlaşılıyor ki Pınar’ın en sevdiği yiyecek sandviç.Peki,sizin en sevdiğiniz yiyecek hangisi?Acaba niçin yemek yeriz?Sadece acıktığımız için mi? Bir yiyecek yenildikten sonra vücudumuzda ne gibi değişikliğe uğrar?Peki,vücudumuz yiyecekleri kullanılabilecek hale nasıl getirir? Sindirim sistemimizi oluşturan organların neler olduğunu biliyor musunuz?Sindirim sistemi ile ilgili bildiğimiz sağlık sorunlarına örnekler verelim.Sindirim sistemimizin sağlığını korumamız için neler yapmamız gerektiğini söyleyebilir misiniz? BİSKÜVİCİK • Merhaba benim adım bisküvicik aslında bisküviydi. Takı o sabaha kadar o sabah beni biz kız çocuğu ağzına attı bir demlik çayı da üzerime içti. Ben bir yandan sıcak çayla uğraşıp bir yandan da takır takır çalışan dişlerle mücadele ediyordum ama nafile sıcak cay beni yumuşattı ve dişler ise bir güzel parçaladı daha sonra ise tükürük bir güzel ıslattı ben bunlar ile uğraşırken birden bir kapak açıldı ben yutağa ve oradan yemek borusuna geçtim Allah o kapağı açandan razı olsun diye düşünürken bir den başka bir kabakçık açıldı. Ama ben bu kapağı açan için pek de güzel şeyler düşünmedim her neyse bu kapaktan geçerek mideye düştüm. mide beni öz suyuyla bir güzel parçalayıp bulamaç haline getirdi sonra inçe bağırsağa gittim orada sindirimimi tamamladım. Faydalı kısmım villüslara oradan ise kana geçti. Kalan parçalarım ise kalın bağırsağa gönderip dışarıya yolladılar İşte küçük bisküviciğin hikayesi bu... Yeryüzünde bulunan bütün canlılar yaşamlarını sürdürebilmek için beslenme, solunum, dolaşım, boşaltım, büyüme, gelişme, hareket edebilme, üreme gibi yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirirler. Canlılar bu yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirebilmek için enerjiye ihtiyaç duyarlar. İhtiyaç duyulan bu enerji, enerji verici besinlerden sağlanır. Canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için dışarıdan aldıkları maddelere besin, bu maddelerin vücuda alınmasına da ‘’beslenme’’ denir. Dışarıdan alınan besinlerden enerjinin üretilebilmesi için bu besinlerin hücre içine girmesi gerekir. Dışarıdan alınan bazı besinler parçalanmadan, bazı besinler ise parçalanarak hücre içerisine girebilirler. Dışarıdan alınan besinler hücrelere kan yoluyla taşınırlar. Vücuda alınan büyük moleküllü besin maddelerinin (içeriklerinin) kana ya da hücrelere girebilecek yani hücre zarından geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılmasına ‘’sindirim’’ denir. Sindirim olayını gerçekleştiren sisteme (ağızda başlayıp anüste sona eren sisteme) ‘’sindirim sistemi’’ denir. Sindirim olayının gerçekleşmesinin nedeni, dışarıdan alınan besin maddelerinin vücuda yararlı hale gelmesinin sağlanmasıdır. Sindirim sistemini; sindirim organları, sindirime yardımcı organlar ve sindirim sistemi bezleri oluşturur. Sindirim sistemi organları sırayla; ağız, yutak, yemek borusu, mide, (on iki parmak bağırsağı), ince bağırsak, kalın bağırsak ve anüstür. Bu organlar sindirim borusunu oluşturur. Sindirime yardımcı organlar; karaciğer ve pankreastır. Bu organlar sindirim borusuna (on iki parmak bağırsağına) bağlıdır. Sindirim sistemi bezleri; tükürük bezleri, mide bezleri ve ince bağırsak bezleridir. SORUM VAR!!! DİKKAT 1) Bir yiyecek yenildikten sonra vücutta ne gibi değişikliklere uğrar? 2) Vücut besin içeriklerini kullanabileceği hale nasıl getirir? (Besinlerin vücudumuza yararlı hale gelebilmeleri için değişime uğramaları gerekir.) 3) Niçin yemek yenir? Sindirim nedir? Besin maddelerinin içeriklerine göre karbonhidrat, yağ, protein, vitamin, su ve mineraller olarak gruplandırıldığını biliyoruz. Besin içerikleri büyük moleküllerdir. Büyük moleküllü besin içeriklerinin hücrelerimizin kullanabileceği kadar küçük moleküllere parçalanması gerekir. Yediğimiz besinler hücrelerimize geçebilecek duruma sindirim işlemi sonucunda gelir. Sindirim büyük moleküllü besin içeriklerinin hücrelerimizin kullanabileceği kadar küçük moleküllere dönüştürülmesidir. Öyleyse vücudumuzda sindirim nasıl gerçekleşir? Besinlerin hücrelerimiz tarafından kullanılabilecek kadar küçük parçalar bölerek kana geçişini sağlamak sindirim sisteminin görevidir. Sindirim çiğnemeyle başlar. Besinlerin çiğneme ve kas hareketleriyle küçük parçalara ayrılması ‘’mekanik sindirim’’dir. Besinlerin enzim adı verilen bazı salgılar yardımıyla parçalanmasına ise ‘’kimyasal sindirim’’denir. Sindirim: Büyük moleküllü besin maddelerinin, sindirim sistemi organlarında parçalanarak, kana geçebilecek hale gelmesine sindirim denir. Büyük moleküllü besin maddeleri: Karbonhidratlar ------------------>Glikoz Proteinler ------------------>Amino asit Yağlar ------------------>Yağ asidi+ gliserol (gliserin) Şeklindeki küçük moleküller haline gelerek kana geçerler. Sindirim faaliyetleri iki çeşittir: Mekanik sindirim ve Kimyasal sindirim 1) Mekanik Sindirim: Besinlerin sindirim enzimleri kullanılmadan, yalnızca fiziksel olarak – dil, diş, mide, bağırsak hareketleri sayesinde- parçalanıp, küçük parçacıklar haline getirilmesidir. Yani besinlerin kesilmesi, parçalanması, mide ve bağırsaklarda salgılanan sular sayesinde boza kıvamına getirilmesidir. 2) Kimyasal Sindirim: Parçalanmış ve sulandırılmış besinlerin enzimler yardımıyla ( tükürük, mide ve bağırsak öz suları, pankreas ve karaciğer salgılarıyla) kimyasal değişime uğrayıp, yapı taşlarına parçalanmasına denir. Kimyasal sindirimde mutlaka enzim ve su kullanılır. SALGILANAN YER SİNDİRDİĞİ SİNDİRİM SIVISI BESİNLER Tükürük bezleri Tükürük Karbonhidratlar Mide Mide öz suyu Proteinler Karaciğer Öd(Safra) Yağlar Pankreas Pankreas öz suyu Karbonhidratlar,Yağlar,Proteinler İnce bağırsak Bağırsak öz suyu Karbonhidratlar,Proteinler Önemli NOT: *Kimyasal sindirimde enzimlerin besin içerikleri küçük moleküllere parçalanmaktadır. Besin içeriklerinin her biri sindirim sırasında küçük moleküllere parçalanır. *Beslenme: Hücrelerin canlılığını koruması ,yeni bileşikler sentezlemesi enerji kaynağı olarak kullanması için dışardan karbonhidrat , yağ , vitamin su ve minerallerin alınması olayıdır. *Bir hücreliler , süngerler vb. basit yapılı hücrelerin içindeki besinler kofullarında sindirilir. *Yutma:besinlerin ağızdan mideye ulaşması olayıdır. Yutma sırasında soluk borusuna besin kaçmasını önlemek için anlık olarak solunum durur. SİNDİRİM SİSTEMİMİZİ OLUŞTURAN YAPI VE ORGANLAR Ağız: Besinlerin mekanik sindirimi çiğneme ile gerçekleşir. Karbonhidratların kimyasal sindirimi ise tükürük içerisinde bulunan enzimler sayesinde başlar. Yanaklar, dudaklar, küçük dil ve damak tarafından çevrilmiş boşluktur. Ağızda dişler, dil ve tükürük bezleri bulunur. a)Dişler: Dişler besinleri parçalayıp öğüterek mekanik sindirimi başlatır. Yetişkin bir insanda 32 tane diş bulunur. Bir dişe dıştan bakıldığında taç, boyun, kök olmak üzere üç kısım vardır. Taç: Dişin dıştan görünen, beyaz kısmıdır. Mine ve dentin tabakaları buradadır. Boyun: Taç ile kök arasındaki, diş etlerinin sarıldığı kısımdır. Kök: Dişin çene kemiğine yerleştiği kısımdır. Not: Dentin (fildişi ) tabakasının içinde diş özü bulunur ve canlıdır. Mine tabakası, sıcak, soğuk ve sert şeylerden çatlar. Bu çatlağa yerleşen mikroplar dişin çürümesine yol açar. Çürük, diş özüne ulaşırsa ağrı yapar. b) Dil: Ağızda lokmayı çeviren ve dişlere sevk eden kısımdır. Çizgili kastan yapılmış olup, üzerinde tat alma hücreleri vardır. Dil, aynı zamanda konuşma organımızdır. c) Tükürük Bezleri: Tükürük bezleri yüz kasları arasına yerleşmiş, üzün salkımı şeklindeki bezeler olup, tükürük salgılar. Tükürük, çoğu sudan ibaret olan bir sıvıdır. İçerisinde mukus, amilaz (pityalin) enzimi ve madensel tuzlar bulunur. Tükürük bezleri üç tanedir: ‘’1- Kulak altı 2Dil altı 3- Çene altı.’’ Kulak altı bezlerinin iltihaplanması kabakulak hastalığıdır. Yutak: Besinlerin ağızdan yemek borusuna iletilmesini sağlar.Yutakta sindirim olmaz. Yemek Borusu: Besinleri yapısında bulunan kaslar yardımıyla mideye iletir.Yemek borusunda sindirim gerçekleşmez. Mide: Besinlerin mekanik sindirimi, midenin kasılıp gevşeme hareketi ile devam eder. Kimyasal sindirim ise mide öz suyu içinde bulunan mide asidi ve enzimler tarafından gerçekleştirilir. Böylece, besinler parçalanarak küçük moleküller hâline getirilmiş olur. Proteinlerin sindirimi midede başlar. Mide, karın boşluğunun sol tarafında, diyaframın altında yer alan, çaydanlık biçiminde bir torbadır. Mide, üst taraftan mide ağzı ve alt taraftan mide kapısı ile on iki parmak bağırsağına bağlanır. Midenin yapısı üç tabakadır: en dışta zar, ortada kas, en içte ise mukoza tabakaları bulunur. Midenin en içindeki mukoza tabakasında bulunan mukoza hücreleri, şekil değiştirerek mide bezlerini oluşturur. Mide bezleri önemlidir, çünkü mide öz suyu salgılarlar. *Mukus sayesinde ve mide kaslarının hareketi sayesinde mideye gelen besinler yumuşar. Bu da midede gerçekleşen mekanik sindirimdir. *Proteinlerin kimyasal sindirimi ilk olarak midede gerçekleşir. Midede sindirim besinlerin çeşidine göre 1- 4 saat sürer. İnce Bağırsak: Yağların kimyasal sindirimi burada başlar. İnce bağırsağa gelen pankreas öz suyu ile yağların, karbonhidratların ve proteinlerin sindirimi tamamlanır. Besinler ince bağırsakta en küçük moleküllerine kadar parçalanır. Bu moleküllerin ince bağırsaktan kan damarlarına geçmesi olayına ‘’emilim’’adı verilir. İnce bağırsak,sindirim sistemimizin en uzun bölümüdür. İnce bağırsak 7- 8 m. uzunluğunda, 2–3 cm genişliğinde olup, mide kapısından sonra gelen kısımdır. Onikiparmak bağırsağı: İnce bağırsağın mide ile birleşen ilk kısmına ‘’onikiparmak bağırsağı’’ denir. Kıvrımlı bir yapıya sahiptir. İnce bağırsağın en önemli kısmıdır. Buraya karaciğerin safra salgısı ve pankreasın sindirim enzimleri boşaltılır. *Onikiparmak bağırsağında karbonhidrat, protein ve yağların sindirimi gerçekleşir. Yağların sindirimi, karaciğerden gelen safra salgısının etkisiyle ilk kez burada başlar. (Safra bir enzim değildir.) Onikiparmak bağırsağından sonra gelen ince bağırsağın diğer kısımları kıvrımlar yaparak uzanır. İnce bağırsağın iç yüzeyinde salgı bezleri ile villus denilen ve sayıları 5 milyonu bulan tümürler vardır. Salgı bezleri, karbonhidrat, protein ve yağların sindirimini sona erdirecek enzimler üretir. Kimyasal sindirim ince bağırsakta son bulur. Villuslar sayesinde ise emilim yüzeyi artmış olur ve sindirilmiş besinlerin emilimi kolaylaşır. İnce Bağırsağının Görevi: Ağızda kısmen sindirilmiş karbonhidratlar ile midede kısmen sindirilmiş proteinlerin ve sindirimi henüz başlamamış olan yağların sindirimini gerçekleştirmek ve tamamlamaktır. Diğer görevi ise, villuslar sayesinde sindirilen besinlerin emilmesini ve böylece kana karışmasını sağlamaktır. Böylece şimdiye kadar anlattığım süreçte: Proteinler----->amino asitlere Karbonhidratlar----->glikoza Yağlar----->yağ asidi ve gliserin (gliserol)e dönüştürülmüş olur. Su,mineraller ve vitaminler sindirime uğramazlar!!! Kalın Bağırsak: Besinler içerisinde kalan su, kalın bağırsak tarafından emilir. Atık maddeler ise sindirim sisteminin son bölümü olan anüse gönderilir. Kalın Bağırsak ince bağırsaktan anüse kadar yaklaşık 6 cm çapında, 1,5 m uzunluğunda bir borudur. NOT Kalın bağırsaklarda bulunan bazı bakteriler çeşitli vitaminler üreterek beslenmeye katkıda bulunurlar. NOT Besin maddelerinin sindirimi tamamlandıktan sonra dolaşım sistemine aktarılmasına‘’emilim’’ denir... !!!! Kalın bağırsakta kimyasal ya da mekanik sindirim yapılmaz !!!! Yalnızca ince bağırsakta sindirilemeyen atıklar buraya taşınır. Gelen atıklara karışan su ve mineraller gibi yararlı maddeler emilerek kana verilir. Arta kalan maddeler, kalınbağırsağın son kısmı olan rektuma gelir ve anüsten dışarı atılır. Sindirim sisteminin her yerinde bulunan çürükçül bakteriler en çok kalın bağırsakta bulunur. Dışkının rengi ve kokusu bu bakterilerden kaynaklanır. Ayrıca kalın bağırsakta yaşayan yararlı bakteriler B ve K vitamini sentezler. Anüs: Besin maddelerinin vücudumuz tarafından kullanılamayan bölümü anüs yoluyla atık madde olarak vücuttan uzaklaştırılır. SORUM VAR!!! Emilme nedir??? SİNDİRİME YARDIMCI ORGANLAR Karaciğer: Safra adı verilen bir salgı üretir. Safra salgısı bir kanal yoluyla, yağların kimyasal sindirimini gerçekleştirmek üzere ince bağırsağa gönderilir. Karaciğer Vücudun en büyük organı olup ( yaklaşık 2 kg kadar), karın boşluğunda ve sağ üst kısmında yer alır. Safra salgısı yavaş yavaş suyunu kaybederse safra taşları oluşur. Safra geri emilerek kana karışır ve kan yoluyla dokulara taşınır. Böylece,sarılık hastalığı oluşur. Karaciğerin görevleri: Karaciğerin 400 ‘e yakın görevi vardır. Bunlardan bazıları şöyledir: 1- Yağların sindirimini hızlandıran ve rektumda zararlı bakterilerin üremesini engelleyen safra sıvısı üretmek. 2- A, D, E, K , B 12 vitaminlerini depolamak, A vitamini üretmek. 3- Enerji kaynağımız olan glikozu, karaciğerde glikojen şeklinde depolayıp, insülin hormonu denetiminde kana vermek. 4- Bazı zararlı maddeleri zararsız hale getirmek. 5- Kanın pıhtılaşmasında görev alan proteinleri üretmek. 6- Protein, yağ ve karbonhidrat metabolizmasını düzenlemek. Proteinlerin karbonhidrat ve yağa dönüşmesini sağlamak. 7- Lenf yapımında görevlidir. 8- Proteinlerin parçalanması sonucu açığa çıkan amonyağı, daha az zehirli olan üre haline dönüştürmek. 9- Yaşlı alyuvarların parçalanması ile açığa çıkan demiri depolamak. Ve alyuvar hücresi üretmek. Pankreas: Pankreas öz suyunu salgılar. Pankreas öz suyu proteinlerin, karbonhidratların ve yağların kimyasal sindirimini gerçekleştiren enzimler içerir. Midenin sol alt kısmında yer alır. Uzunca bir yaprağı andırır. Ortasında boydan boya uzanan bir kanal vardır. Pankreas hem hormon, hem de enzim salgılayan karma bir bezdir. Pankreas aynı zamanda insülin ve glukagon hormonlarını salgılar ve doğrudan kana verir. İnsülin kandaki şeker oranını azaltıcı etki yapar. Glukagon ise kandaki şeker oranını artırıcı etki yapar. İnsülin hormonunun çeşitli sebeplerle yeterince salgılanamaması şeker hastalığına yol açar. Çünkü böyle bir durumda kandaki şeker miktarı yükselir. Önemli NOT: Ağızda Mekanik Sindirim: Ağza alınan besinlerin tükürük sıvısıyla ıslatılıp, dişler yardımıyla parçalanması olayıdır. Ağızda Kimyasal Sindirim: Ağza alınan nişastalı besinlere, tükürük sıvısı içindeki pityalin enzimi etki ederek, nişastayı bir çeşit şekere (glikoza ) çevirir. Nişastalı besinlerin ağzımızda tatlanmasının sebebi budur. Yani karbonhidratların sindirimi ağızda başlar. *Sindirim sadece midede gerçekleşmez. Besinlerin ağız ve midede mekanik, ağız, mide ve ince bağırsaklarda ise kimyasal sindirimi gerçekleşir. *Karaciğer yalnızca sindirimde görev almaz. Karaciğerin vücuttaki diğer görevleri ise; Zehirli maddelerin zehirsiz hale getirilmesi , A vitamini sentezlenmesi , kanın pıhtılaşmasını önleyici madde üretimi , yaşlı alyuvar hücreleri parçalama ve fazla karbonhidrat ve proteinleri yağa dönüştürmektir. *Enzim:Besinlerin sindirilmesine yardımcı olan maddelerdir.Enzimler özeldir.Yani her besin maddesinin sindirilmesinde farklı enzimler kullanılır. ENZİMLERİN SİNDİRİMDEKİ GÖREVİ: Enzimler, sindirim olayının gerçekleşmesini sağlayan salgılardır. Enzimler, enerji vermesi için kullanılan büyük moleküllü besin içeriklerinin kimyasal sindirim sonucu kana ya da hücrelere girebilecek kadar küçük moleküller haline dönüşmesini sağlar. Besin içeriklerinin kimyasal sindirimlerinin başladığı ve bittiği yerler farklıdır. BESİN İÇERİKLERİNİN KİMYASAL SİNDİRİMİNİN BAŞLADIĞI VE BİTTİĞİ YERLER: DİKKAT: Besinlerin kimyasal sindirimlerinin başladığı ve bittiği yerler farklıdır. Besinlerin kimyasal sindirimi ve sindirim sonucu oluşan ürünler farklıdır. Sindirim sistemi bezlerinin ürettiği salgıların görevleri farklıdır. Yukarıdaki şekilde Enzimler, büyük moleküllü karbonhidrat , protein ve yağları (besin içeriklerini ) küçük moleküllere dönüştürür.Tespihi tanelerine veya tarağı tırnaklarına ayırmak gibi bir olaydır. Üstteki şemada sindirim sistemimizde besin içeriklerinin kimyasal sindirim sırasında geçirdikleri değişim görülmektedir.(örnek olarak tespih gibi giren karbonhidratın tanelerine parçalanışını sindirim organlarına göre gözleyebilirsiniz...) Önemli NOT: *Besin içeriklerinden karbonhidrat, yağ ve proteinlerin sindirime uğrar ve ince bağırsaktan emilerek kana geçer*Su, vitamin ve minerallerin sindirime uğramadan kalın bağırsaktan emilir ve kana karışırlar. Yukarıdaki şemada sindirime uğrayan besinlerin bağırsaklardan kana, kandan da vücut hücrelerine geçişi görülmektedir... Önemli NOT: Besinlerin Taşınması:İnce bağırsağın yüzeyindeki villüsler içindeki kılcal kan damarları ile Protein ve karbonhidratların yapı taşları, lenf kılcalları ile yağların yapı taşları taşınır... SİNDİRİM SİSTEMİ KAVRAM HARİTASI SİNDİRİM SİSTEMİMİZİN SAĞLIĞINI KORUMAK Doğru Beslenmeyi Öğrenmek: Dengeli ve yeterli beslenmemiz gerektiğini uzmanlardan ve büyüklerimizden sıkça duyarız. Dengeli ve yeterli beslenmek niçin bu kadar önemlidir? Vücudumuzun günlük enerji gereksinimini karşılamak, büyümemiz ve gelişmemizin sağlıklı olabilmesi için dengeli ve yeterli beslenmemiz gerekir. Yemek yemek temel ihtiyaçlarımızdandır. Ancak vücudumuz besinlerin ihtiyacımızdan fazla olan kısmını harcayamaz ve bunları yağa dönüştürerek depolar. Depolanan yağlar ise zamanla şişmanlığa sebep olur. Besin ve beslenme önceden olduğu gibi bugünde insanların önde gelen doğru çözüm bekleyen sorunlarından birisidir. Sağlık ve beslenme konuları tüm güncelliği ile gündemdedir. Çünkü dünya nüfusu bilinçsizce hızla artmaktadır. Dünya nüfusunda yaklaşık iki milyon insanın dengesiz beslenme ile karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz. O halde dünya nüfusunun 1/3’ü beslenemiyor demektir. Hâlbuki bir milletin kalkınması ve ekonomik gelişmesinde üstün yetenekli insan gücüne sahip olmasının önemi çok büyüktür. Bunun ilk ve önemli koşullarından biriside dengeli ve yeterli beslenmedir.Ülkemizde bu konuda yani açlık sorunu ile ilgili belirgin bir problem bulunmamaktadır. Ancak kötü ve yanlış bir beslenmenin varlığından her zaman söz edebiliriz. Türk toplumunun bu güne dek açlık çekmediği yada çok kötü beslenmediği FAD (Gıda ve Tarım Organizasyonu ) kaynaklarında açıkça belirtilmektedir. Beslenme ne çok yemek yemek ne de diyet uygulamak anlamına gelir. Beslenme konusunun içine, vücudun gelişmesi ve büyümesi yaşam fonksiyonları göstermesi için gerekli olan tüm maddelerin çeşitleri, miktarları ve vücuttaki görevleri, özellikleri ve her birinin sağladığı besinsel elementlerle, besinlerin üretiminden vücut da kullanımlarına dek geçirdiği işlemler girmektedir. Toplumda beslenme sorunlarının nedenleri, besin üretimi, dağılımı, teknolojide yetersizlikler, düzensizlikler, satın alma gücünün yetersiz olması, kültürel etmenler, eğitim yetersizliği, aile kalabalığı ve çevre koşullarının sağlık koşullarına uygun olmayışındandır. Vücudumuz yaşamı sürdürebilmesi için tükettiği enerjiyi sağlayan enerjiyi sağlayan besinleri almalıdır. Bunların başında karbonhidratlar gelir. Nişastalı yiyecekler, şekerli besinler bir anlamda karbonhidrat depolarıdır. Bunların dışında vücut da yanarak enerji sağlayan diğer önemli besin ise yağlardır. Aslında yağlar karbonhidratlara göre daha çok enerji yani kalori sağlar, ancak organizma öncelikle karbonhidratları yakar. Bu bakımdan şekerli maddelerle alınan yağların önemli bölümü yanmayarak vücut da birikme yaptığından şişmanlama görülür. İnsanların tüm işlevlerini sürdürebilmeleri için her gün uygun ve yeterli miktarda besinleri almak zorundadırlar. Bu noktada ve beslenme sonrası tüketilen besinlerin temel madde içerikleri önem kazanmaktadır. Çünkü besinlerin tamamı değil daha çok ana öğeleri bulunduran kısımları yararlı olmaktadır. Dengeli ve yeterli beslenme besin içerikleri olan protein, karbonhidrat, yağ, vitamin, mineral ve suyun, ihtiyacımızı karşılayacak oranda ve birlikte alınmasıdır. Stres ile dengesiz ve yetersiz beslenme sindirim sistemi sağlığını olumsuz etkileyen faktörlerdendir. Lifli besinleri tüketmek ve dengeli ve yeterli beslenmek ise sindirim sisteminin sağlığını olumlu etkiler. ALKOL VE SİGARADAN UZAK DURMAK Alkol, midenin iç yüzeyini örten tabakayı tahriş ederek gastrite ve kusmaya yol açabilir. Midenin üst bölümüyle yemek borusunun alt bölümünde küçük yırtıklara sebep olabilir. Alkolün uzun süre kullanılması özellikle B vitaminlerinin ve diğer besinlerin emilimini engelleyebilir. Ayrıca yüksek miktarda tüketilen alkol, karaciğer için önemli bir tehdit oluşturur. Sigara içme alışkanlığı da benzer sorunlara yol açar. Sindirim sistemimiz yediğimiz besinlerin sindirilmesini ve bu besinlerin ince bağırsak tarafından emilerek kanımıza geçmesini sağlar. Sindirim sonucu oluşan küçük moleküller dolaşım sistemimiz aracılığıyla hücrelerimize kadar taşınır. Vücudumuz besin içeriklerini enerji üretmek, yapım ve onarımını gerçekleştirmek ve faaliyetlerini düzenlemek için kullanır. Vücudumuz bu önemli görevlerini gerçekleştirmek için ihtiyaç duyduğu besin içeriklerini besin gruplarından sağlar. SİNDİRİM SİSTEMİMİZİN SAĞLIĞI Sindirim sistemimizin sağlığını korumak için; Yenilen besinler çok sıcak ya da soğuk olmamalı. Aşırı acı, baharatlı, ekşi, yağlı yemekler yenmemeli. Yıkanmamış, temizlenmemiş, bayat ve çürük gıdalar yenmemeli. Alkol sigara ve uyuşturucu kullanılmamalıdır. Yemek sırasında ve yemekten sonra gerektiğinden fazla su içilmemelidir. Yiyecekler iyice çiğnenmeli. Yemekten sindirim sistemini yoracak kadar çok yemek yemeden kalkılmalıdır. Lifli besinler (kabak) yenilmeli ve dengeli beslenilmelidir. Yeterli, düzenli ve dengeli beslenilmeli. Stresten kaçınılmalıdır. Bağırsakların çalışması için spor yapılmalıdır. Yemekten sonra vücut dinlenmelidir (1 saat). Dişler temiz tutulmalı ve fırçalanmalı. Yemeklerden önce ve sonra eller yıkanmalı. Rahatsızlıklarda doktora gidilmeli. Yağlı yiyeceklerden sakınmalıyız. Çeşitli besinler yemeliyiz. Kızarmış yiyecekler sağlığa zararlı olduğundan haşlayarak tüketmeliyiz. Aşırı yemek sindirimi zorlaştırır.Bu yüzden aşırı yemek yememeliyiz. Mide ve ayaklarımızı üşütmekten sakınmalıyız. Her gün kısa yürüyüşler yapmalıyız. İyi pişirilmeden ya da çiğ olarak yenen etler bağırsak parazitlerinin vücuda girmesine neden olabilir.Bu yüzden etleri çiğ olarak tüketmemeliyiz. Az kaynatılan ya da çiğ olarak tüketilen süt ve süt ürünleri de vücutta bir takım hastalıklara{burusella gibi...} yol açabilir. Yemekten sonra bir saat kadar istirahat etmeliyiz. Yemeğe çiğ salata veya taze meyve ile başlamalıyız. Kafeinli ve asitli içeceklerden uzak durmalıyız. SİNDİRİM SİSTEMİNDE GÖRÜLEN RAHATSIZLIKLAR Sindirim sisteminde; kolera, dizanteri, ülser, tifo, ishal, siroz, sarılık (Hepatit B) gibi hastalıklar görülür. Bu hastalıklardan bir kısmı bağırsak solucanı, kancalı kurt, şerit (tenya) ve kıl kurdu sayesinde ortaya çıkar. Bunların dışında gastrit, gaz şişkinliği, hıçkırık, kabızlık, karın ağrısı, kusma, mide yanması, reflü, safra kesesi şikâyetleri de sindirim sisteminde görülen rahatsızlıklardır. • Kolera : Kolera bakterisinin neden olduğu bağırsak enfeksiyonu ve şiddetli ishal ile ortaya çıkan bir hastalıktır. Kolera genellikle, dışkı bulaşmış kirli su ya da bu sularla yıkanmış gıdalar aracılığı ile yayılır. Ağızdan sıvı tedavisi ile hastalık tedavi edilebilir. • Dizanteri : İnsanlarda kanlı ishal, şiddetli karın ağrısı, gerekmediği halde dışkılama isteği duyma, bağırsak yaraları, (hayvanda makattan kan ya da kanlı dışkı gelmesi) gibi belirtiler gösteren hastalıktır. Sığır ve domuz vebası, şarbon, geviş getirenlerde bağırsak zehirlenmeleri sonucunda dizanteri oluşur. Ayrıca maden ya da bitki zehirlenmelerinin birçoğu da dizanteri belirtisi yaratır. • Ülser : Mide mukozasının alkol, sigara ve asitli içecekler nedeniyle zedelenmesiyle oluşur. • Siroz : Alkol ve sigara sayesinde karaciğer hücrelerinin kendini yenileyememesi sonucu oluşur. • Tifo : Kirli içme suları ve pis yiyeceklerden bulaşan bulaşıcı bir hastalıktır. Genelde salgın şeklinde görülür. Tifo; kalbi, beyni, böbrekleri, akciğerleri, karaciğeri, göz ve kulak sinirlerini etkiler. Hastalık bakteriler nedeniyle oluşur. (Bu bakteri vücuda girdikten 7–15 gün sonra hastalık ortaya çıkar. Mikrop, tifolu hastaların dışkılarında veya idrarlarında, kanlarında, tükürüklerinde veya vücutlarında görülen deri döküntülerinde bulunur. Hastanın hastalık süresince bol su içmelidir). (Tifo aşısı: Kesin koruyucu değildir. Ölü tifo aşısı % 51-67 oranında koruyuculuk sağlar. • İshal : Dışkının sık olarak sulu veya yumuşak çıkması durumudur. Dünyada ishal beş yaşından küçükler arasında ölümün ikinci büyük nedenidir.(Her yıl ortalama 1,5 milyon bebek bu yolla ölür.) İshal, kalın bağırsağın yeterince sıvı emmemesinden meydana gelir. En sık görülen nedeni enfeksiyon veya bakteri içeren atık maddelerdir. (Bir kişi birkaç günde, en fazla bir haftada iyileşir. Buna karşın hastalıklı veya kötü beslenen kişilerde ishal ciddi su kaybına yol açabilir ve tedavi olmadığı takdirde hayati tehlike oluşturabilir). (İshal ayrıca daha ciddi hastalıkların bir belirtisi olabilir, örneğin dizanteri, kolera hastalığı gibi kronik bir duruma işaret edebilir.) • Sarılık : Kandaki vücuda renk veren maddelerin değerinin değişmesi sonucu deri ve mukozaların sarı renk alması durumudur. Hepatite yol açan A,B,C,D,E virüsleridir. Bunun dışında atık maddeler ve radyasyon sonucu da oluşabilir. • Gastrit : Alkol, tütün, kimyasal maddeler ile bakteriler ve virüslerden dolayı oluşan hastalıktır. Başlıca belirtileri arasında yemeklerden sonra midede rahatsızlık duygusu, bulantı, kusma, ekşime, iştah yitimi, mide ağrıları sayılabilir. • Hıçkırık : Diyafram kasının birden kasılması sonucunda ses tellerinin arasındaki açıklığın istem dışı kapanması ile gerçekleşen ani soluk alımı ve bu sırada bir ses dışarı çıkmasıdır. Nedenleri çeşitlidir. Basit hıçkırıklar; çoğunlukla mide gazı, sıcak ve baharatlı yemekler, sinir bozukluğundan kaynaklanır. 3 saatten fazla süren hıçkırıklarda, doktora başvurmak gerekir. • Kabızlık : Kabızlık, bağırsak hareketlerinin normale göre azalması durumudur. Bağırsak fonksiyonu, kişiden kişiye farklılık gösterir. • Reflü : Mide asidinin mideden yemek borusuna kaçması hastalığıdır. Stres,gazlı içecekler, çay ve kahve türü içecekler reflüyü arttırır. Reflü hastalarında sürekli ağızdan gaz çıkarma, yemek borusunda yanma, göğüste yanma ve ağrı hissi görülür, kalp şikayeti oluşur. SİNDİRİM SİSTEMİ ÖZETİ GÖRSELLER 1.Besin maddeleri içeriklerine göre kaça ayrılır? Besin maddeleri içeriklerine göre karbonhidrat,yağ,protein,vitamin,su ve mineraller olarak gruplandırılır. 2.Sindirim nedir? Büyük moleküllü besin içeriklerinin hücrelerimizin kullanabileceği kadar küçük moleküllere dönüştürülmesidir. 4.Sindirim hangi olayla başlar? Sindirim çiğnemeyle başlar. 5.Mekanik sindirim nedir? Besinlerin,çiğneme ve kas hareketleriyle küçük parçalara ayrılmasına mekanik sindirim denir. 6.Kimyasal sindirim nedir? Besinlerin enzim adı verilen bazı salgılar yardımıyla parçalanmasına kimyasal sindirim denir. 7.Sindirim sistemimizi oluşturan yapı ve organlar nelerdir? Ağız,yutak,yemek borusu,mide,ince bağırsak,kalın bağırsak ve anüstür. 8.Sindirime yardımcı organlar nelerdir? Karaciğer ve pankreastır. 9.Ağızın sindirimdeki görevi nedir? Besinlerin mekanik sindirimi ağızda çiğnemeyle başlar. Yine karbonhidratların kimyasal sindirimi ağızdaki tükürük içindeki enzimler sayesinde başlar. 10.Yutak hakkında bilgi verin. Yutak besinlerin ağızdan yemek borusuna iletilmesini sağlar. 11.Yemek borusu hakkında bilgi verin. Besinleri yapısında bulunan kaslar yardımıyla mideye iletir. 12.Midenin yapısı ve görevi hakkında bilgi verin. Besinlerin mekanik sindirimi midenin kasılıp gevşeme hareketi ile devam eder. kimyasal sindirim ise mide öz suyu içinde bulunan mide asidi ve enzimler tarafından gerçekleştirilir. Böylece besinler parçalanarak küçük moleküller haline getirilmiş olur. Proteinlerin sindirimi midede başlar. 13.Yağların sindirimi nerede başlar? İnce bağırsakta. 14.İnce bağırsağa hangi organlardan hangi maddeler gönderilir? Safra ve pankreas özsuyu. 15.Yağların,proteinlerin ve karbonhidratların sindirimi nerede tamamlanır? İnce bağırsakta 16.İnce bağırsaktaki emilim olayı hakkında bilgi verin. En küçük yapı birimlerine kadar parçalanmış moleküllerin ince bağırsaktan kan damarlarına geçmesine emilim denir. 17.Sindirim sistemini en uzun bölümü neresidir? İnce bağırsaktır. 18.Besinler içerisinde kalan su ve mineraller nerede emilir? Kalın bağırsakta. 19.Atık maddeler sindirimin sisteminin son bölümü olan nereye gönderilir? Anüse gönderilir. 20.Besin maddelerinin vücudumuz tarafından kullanılmayan,bölümü nereden vücuttan uzaklaştırılır? Anüsten uzaklaştırılır. 21.Sindirime yardımcı olan organlar nelerdir? Karaciğer ve pankreastır. 22.Karaciğerin salgıladığı sıvıya ne ad verilir? Safra denir. 23.Safra sıvısının görevi nedir? Safra sıvısı büyük yağ damlalarını küçük parçalara ayırarak yağların mekanik sindirimini sağlar. 24.Pankreas hangi maddeyi salgılar? Pankreas özsuyunu salgılar. 25.Pankreas özsuyunun görevi nedir? Pankreas özsuyu;proteinlerin,karbonhidratların ve yağların kimyasal sindirimini gerçekleştiren enzimler içerir. 26.Besin içeriklerinin hücreye kadar izlediği yol nasıldır? Besin içerikleri ince ve kalın bağırsaktan emilim ile kana geçer. Besin içerikleri kan içerisinde hücrelere taşınır. Besin içerikleri kandan vücuttaki çeşitli hücrelere geçer. 27.Vücudumuzu sıcak tutmak,darbelerden korumak ve enerji sağlamak için gerekli olan madde nedir? Yağlardır. 28.Dengeli ve yeterli beslenme nedir? Besin içerikleri olan protein,karbonhidrat,yağ,vitamin,mineral ve suyun ihtiyacımızı karşılayacak oranda birlikte alınmasıdır. 29.Sindirim sitemini hangi faktörler olumsuz yönde etkiler? Stres,dengesiz ve yetersiz beslenme. 30.Sindirim sistemimizin sağlığını korumak için neler dikkat etmeliyiz.? Çok sıcak ve çok soğuk şeyler yiyip içmemeliyiz. *Lokmaları iyice çiğnemeli ve yavaş yemeliyiz. *Sindirim sistemimizi yoracak kadar çok yemeden kalkmalıyız. *Kafeinli ve asitli içeceklerden uzak durmalıyız. V.b BOŞALTIM SİSTEMİ Canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için dışarıdan aldıkları besin içerikleri, vücutta enerji üretimi için, yapım ve onarım için ve düzenleyici olarak kullanılır. Besin içeriklerinin hücrelerde yaşamsal faaliyetlerde kullanılması (besin maddelerinin hücrelerde parçalanması) sonucu oluşan su, madensel tuzlar, karbondioksit gazı, amonyak, üre, ürik asit gibi zararlı ve atık maddelerin vücut dışına atılmasına “boşaltım” denir. Boşaltım olayını gerçekleştiren sisteme “boşaltım sistemi” denir. Boşaltım olayında, hücrelerde oluşan zararlı atık maddeler, vücuda dışarıdan alınarak kana karışan zararlı maddeler ve vücudun ihtiyacından fazla alınan yararlı maddeler dışarıya atılır. İnsanlarda boşaltım sistemini oluşturan organlar; böbrekler, idrar borusu,(üreter), idrar torbası (kesesi) ve üretradır. İnsanlarda deri, akciğerler ve kalın bağırsakta boşaltım yapan diğer organlardır. Ayrıca karaciğer de boşaltıma yardımcı organdır. İnsanlarda boşaltım sistemi, solunum ve dolaşım sistemleri ile birlikte çalışır. Boşaltım Sistemimiz Vücudumuzdan Atıkları Uzaklaştırır Canlılar hayatsal faaliyetlerini yürütebilmek için dışarıdan besin alırlar. Bu besinleri enerji verici, yapıcı onarıcı ve düzenleyici olarak kullanırlar. Besin içeriklerinin hayatsal faaliyetlerde kullanılmasından sonra kalan su, madensel tuzlar, amonyak, üre ve ürik asit gibi zararlı maddelerin vücut dışına atılmasına boşaltım denir.Boşaltım olayını gerçekleştiren sisteme de boşaltım sistemi adı verilir. Boşaltım sistemi sayesinde sindirim sonucu hücrelerde oluşan artık maddeler, dışarıdan vücuda girmiş olan zararlı maddeler ve yararlı olmasına rağmen hücrelere fazla gelen maddeler vücut dışına atılır. Vücudumuz için gerekli besin içerikleri, enerji üretimi için, yapım-onarım için ve düzenleyici olarak kullanılır. Bu sırada vücudumuza zararlı olan ve vücudumuzdan uzaklaştırılması gereken bazı atık maddeler de oluşur. Oluşan atık maddeler vücudumuzdan boşaltımda görevli yapı ve organlar tarafından uzaklaştırılır. SORUM VAR!!! 1-Vücut, besin içeriklerini ne için kullanır? (Enerji üretimi, yapım, onarım ve düzenleyici olarak kullanır). 2-Besin içerikleri vücutta kullanıldıktan sonra ne olur? (Atık maddeler oluşur). ATIK MADDELERİ VÜCUDUMUZDAN UZAKLAŞTIRAN ORGANLAR Böbrekler, akciğerler, karaciğer, deri ve kalın bağırsak atık maddeleri vücudumuzdan uzaklaştıran organlardır. Bu organlar atık maddeleri idrar, solunum, terleme ve dışkı yoluyla atar.Eğer bu atık maddeler vücudumuzdan uzaklaştırılmadıkları takdirde zehirleyici olabilir. Bunun sonucu olarak vücudumuz görevlerini yerine getiremez. Aşağıdaki şemayı inceleyelim... Deri Vücudumuzdan suyun ve tuzun fazlasını terleme yoluyla dışarı atar.Aynı zamanda bu sayede vücut sıcaklığı da korunmuş olur. Akciğerler Kan içindeki karbon dioksiti ve suyu soluk verme esnasında vücut dışına atar. Karaciğer Proteinlerin sindirilmesi sonucunda oluşan zehirli bir maddeyi, daha az zararlı olan üreye dönüştürür. Kalın bağırsak Su, safra ve besin atıklarının dışkı şeklinde vücuttan atılmasını sağlar. Böbrekler Kan içindeki zararlı atıkları ve üreyi süzerek idrar şeklinde vücuttan uzaklaştırır. BOŞALTIM SİSTEMİMİZİ OLUŞTURAN YAPI VE ORGANLAR Besin içeriklerinin hücrelerimiz tarafından kullanılması sonucunda atık maddeler oluşur. Oluşan bu atık maddeler hücrelerimizden kanımıza geçer. Atık maddelerle kirlenmiş kanın vücudumuza zarar vermemesi için bir an önce temizlenmesi gerekir. Bu atık maddeler vücudumuzdan boşaltım yoluyla uzaklaştırılır. Tıpkı fabrikaların zehirli atıkları temizleyerek uzaklaştıran arıtma tesisleri gibi vücudumuzdan atık maddeleri uzaklaştıran ve boşaltım sistemi adı verilen bir sistem vardır. Boşaltım sistemimiz; böbrekler, üreter, idrar kesesi ve üretra’dan oluşur. Böbrekler boşaltım sistemimizin önemli organlarından biridir. BÖBREKLER : Böbrekler, vücutta yaşamsal faaliyetler sonucu oluşan su, üre, ürik asit ve madensel tuzlardan oluşan atık maddelerin kandan süzülerek idrar şeklinde vücut dışına atılmasını sağlar. Yani insanlarda boşaltım olayını gerçekleştiren organ böbreklerdir. Böbrekler karın boşluğunun arkasında ve bel hizasında, bel omurlarının (omurganın) iki yanında biri sağda biri solda olmak üzere iki tane olan ve kuru fasulyeye benzeyen (10 cm uzunluğundaki) koyu kırmızı renkli organlardır. Böbreklerin çukur olan orta kısımları birbirine dönüktür. (Böbrekler, eller bele konduğunda, belin arkasında başparmakların geldiği yerlerde bulunur). Böbreklerin üst kısımlarında hormon salgılayan böbrek üstü bezleri bulunur. Böbreklerin etrafında kalın yağ tabakası bulunur. Bu yağ tabakası böbrekleri dış etkilere karşı korur. Böbreğin en dışında yer alan saydam, ince ve dayanıklı olan yapıya da “böbrek zarı” denir. Böbreklerin birbirine bakan kısımları çukur olup, bu kısımlara “göbek” denir. Böbreklerin çukur olan orta kısımlarına böbrek atardamarı, böbrek toplardamarı ve idrar borusu bağlıdır. (Aorttan ayrılarak, süzülecek kanı böbreğe getiren böbrek atardamarı göbeğe girer; böbrekten kan götüren böbrek toplardamarı ve idrar kanalı göbekten çıkar). Böbrekler, kabuk bölgesi, öz bölgesi ve havuzcuk olmak üzere üç kısımdan oluşur. 1- Kabuk Bölgesi (Korteks) : Böbrek zarının hemen altında yer alan, toplu iğne başı görünümündeki kırmız renkli taneciklerden oluşan kısımdır. 2- Öz Bölgesi : Kabuk bölgesindeki nefronlar tarafından kandan süzülen su, üre, ürik asit ve madensel tuzlar gibi zararlı ve atık maddelerin yani süzüntünün yani idrarın havuzcuğa taşındığı yerdir. 3- Havuzcuk Bölgesi : Böbreğin ortasında bulunan ve kandan süzülen su, üre, ürik asit ve madensel tuzlardan oluşan idrarın böbreklerde toplandığı yerdir. Böbreklerimiz,vücudumuzun çeşitli faaliyetleri sonucunda oluşan atık maddeleri kanımızdan süzerek uzaklaştırır. Kanımızda atık maddelerin yanı sıra karbonhidratlar,yağların ve proteinlerin sindirilmesi sonucunda oluşan küçük moleküller ile vitamin ve su gibi yararlı maddelerde bulunur.Öyleyse,böbreklerimizin kanımızı süzerken kanımızı içindeki yararlı maddeleri koruyup atık maddeleri uzaklaştırması gerekir.Peki,böbrekler bunu nasıl gerçekleştirir? Her bir böbrekte,yaklaşık bir milyon nefron bulunur.Nefronlar boşaltım maddelerini kandan süzer ve idrarı oluşturur.Böylece kanımız zararlı atıklar ve üreden temizlenmiş olur. PEKİ,BÖBREKLERİMİZİN İDRARI NASIL OLUŞTURDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ??? 1.Kan,böbrek atardamarları yoluyla böbreklere gelir.Kandaki zararlı maddelerle birlikte yararlı maddeler de nefronlarda süzülür. 2.Süzülme sırasında kan içindeki yararlı maddeler nefronlarda geri emilir ve yeniden kana geçer. 3.Süzülerek temizlenen bu kan,böbrek toplardamarı ile böbreklerden çıkar. 4.Süzülmeden sonra kalan tuzun ve suyun fazlası ile üre,idrarı oluşturur. 5.Oluşan idrar,üreter ile idrar kesesine taşınır ve burada toplanır. 6.İdrar,üretra ile vücuttan dışarı atılır. ÜRETER (İdrar Borusu-Kanalı): Böbreğin havuzcuk kısmına bağlı olan ve havuzcukta toplanan idrarı, idrar torbasına (kesesine) taşıyan 22 – 25 cm uzunluğundaki borudur. İDRAR TORBASI (Kesesi) : Üreter (idrar borusu) ile böbreklerden gelen idrarın vücutta toplandığı yerdir. İdrar torbası kuvvetli kaslardan yapılmıştır ve gerektiğinde genişleyerek idrarı bir süre depolar. İdrar torbasında depolanan idrar, buraya bağlı olan idrar yolundan (üretra’dan) ile vücut dışına atılır. BOŞALTIMIN AMACI NEDİR? 1-)Vücut için zararlı olan atık maddeleri vücuttan uzaklaştırmak 2-)Vücut iç dengesinin sağlanması 3-)Vücut sıvılarının içeriğinin düzenlenmesi Boşaltım S.O. Boşaltıma Y.O. Böbrekler Deri Üreter Karaciğer İdrar T. Akciğer Üretra Kalın B. FARKI ANLADIK MI??? ATIK MADDELER VÜCUDUMUZDAN NASIL UZAKLAŞTIRILIR? İdrar Su Atık Maddeler Kalın Bağırsak Böbrekler + + + Deri + Akciğerler + Karaciğerle r Karbondioksit Tuz + + Besin Üre Artıkları + BOŞALTIM SİSTEMİ KAVRAM HARİTASI BOŞALTIM SİSTEMİNİN SAĞLIĞI VE KORUNMASI 1- Yeterli miktarda sıvı alınmalıdır. (Böbreklerin rahat çalışması için bol sıvıya ihtiyacı vardır. Alınan sıvı miktarı sıcak ve kuru havalarda arttırılmalıdır. Günlük en az 2 litre su alınmalıdır.) 2- İdrar uzun süre tutulmamalıdır. (Böbrek taşları oluşabilir). 3- Böbrekler ve idrar yolları soğuktan korunmalıdır. (Böbrek sağlığı için). 4- Aşırı acı ve baharatlı yiyecekler yenilmemelidir. 5- Düzenli banyo yapılmalıdır. (Derideki gözeneklerin açılması için). 6- İçilen su ve yenilen besinler temiz olmalıdır. 7- Böbrek iltihabı rahatsızlıklarında tedavi yarıda kesilmemeli ve ilaçlar zamanında alınmalıdır. 8- Diş çürükleri ve boğaz iltihabı hemen tedavi ettirilmelidir. (Çürük veya iltihaba yol açan mikroorganizmalar, kalıcı böbrek rahatsızlıklarına yol açabilir.) 9- Kişisel temizliğe dikkat edilmelidir. 10-Böbrek taşı sorunu olanlar madensel tuz içeren yiyecekler konusunda dikkatli olmalı ve bol sıvı almalıdır. 11-Ağrılı işeme ve iltihaplı akıntı görülmesi durumunda hemen sağlık kuruluşlarına başvurulmalıdır. 12-Diş çürükleri en kısa sürede tedavi edilmeli,boğaz iltihaplanmasında doktorun verdiği tedavi yolları yarıda kesilmemelidir.Bu hastalıkların tedavisinin ihmali,kalıcı böbrek rahatsızlıklarına yol açabilir. 13-Alkolden uzak durmalıyız. BOŞALTIM SİSTEMİNDE GÖRÜLEN HASTALIKLAR Boşaltım sisteminde; böbrek iltihabı, böbrek taşı, böbrek yetmezliği, idrar torbası ve idrar yolu iltihabı, nefrit, üremi, albümin, sistit, şeker hastalığı ve yüksek tansiyona bağlı olan böbrek rahatsızlıkları görülür. Böbrek İltihapları :Böbreğin öz bölgesinde veya havuzcuğunda görülür. İdrar tutamama, bel ağrısı, halsizlik, üşüme, ateşlenme gibi belirtileri vardır. Böbrek Taşları :İdrardaki madensel tuzların (kalsiyum tuzları, D vitamini ve azotlu bileşiklerin), idrar kanalcıklarında veya havuzcukta veya idrar borusunda birikmesi ile oluşur. Erkeklerde daha fazla ortaya çıkar. Sancı ve idrarda kan görülmesi gibi belirtileri vardır. (Taş oluşumunun önlenmesi için günde yeterince su içilmeli, süt ve süt ürünlerinin aşırı tüketiminden uzak durulmalıdır.) Böbrek taşlarının tedavi yöntemlerinden biri taş kırmadır. Bunun için yüksek enerjili ses dalgaları kullanılır ve ses dalgaları cilde ve böbreklere zarar vermeden taşları kırabilir. Kırılan taşlar idrarla dışarı atılır. Büyük ve kırılamayan taşlar ise ameliyatla alınabilir. Böbrek Yetmezliği :Böbreklerin tamamen veya kısmen (%80) görevini yerine getirememesi hastalığıdır. Bu hastalığı taşıyan insanların kanındaki su, üre, ürik asit ve madensel tuzları temizlenmesi için DİYALİZ makinesine bağlanması veya böbrek naklini yapılması gerekir. Diyaliz makinesi, idrarla atılamayan su, üre, ürik asit ve madensel tuzların kandan süzülerek kanın temizlenmesini sağlar. Bu yöntem, kalıcı tedavi sağlamaz. Kalıcı tedavi için böbrek naklinin yapılması gerekir. Organ nakli, canlı bir kişinin bir böbreğini (sağlıklı bir kişi tek böbrekle de yaşayabilir ) ya da yeni ölmüş ama organları hala canlı birinin böbreğini alarak yapılabilir. Nefrit :Nefronların iltihaplanması hastalığıdır. Yüz, göz ve ayak bileklerinde şişme gibi belirtileri vardır. Bulaşıcı hastalıklar sonucu oluşur. Üremi :Böbrek yetmezliği sonucu idrarla atılması gereken zararlı ve atık maddelerin atılamayıp kanda (vücutta) birikmesi sonucu ortaya çıkan hastalıktır. Albümin :Nefronların görevini yapamaması sonucu, proteinli maddelerin idrara geçmesidir. Sistit:Üreme organları veya kan yoluyla gelen mikropların, idrar yollarında oluşturduğu yanmadır BOŞALTIM SİSTEMİ ÖZETİ Vücudumuzda, bir dakika içerisinde, sayamayacağımız kadar çok olay gerçekleşir.Bir saat veya bir gün içerisinde gerçekleşen olay sayısını ise tahmin etmek çok zordur. Duyuları algılamak, düşünmek, yürümek, konuşmak gibi birçok olay aynı anda gerçekleşir. Ancak bu kadar çok ve karmaşık olan bu olaylar birbirinden bağımsız ve kontrolsüz değildir. Bütün bu olaylar sistemlerimiz tarafından gerçekleştirilir. Vücudumuzdaki sistemlerin düzenli, birbiriyle uyumlu ve sorunsuz olarak çalışmasını, denetleyici ve düzenleyici sistemimiz sağlar. Denetleyici ve düzenleyici sistemimiz, sinir sistemi ve iç salgı bezlerinden oluşur. SİNİR SİSTEMİMİZ Konuşmak, acıkmak, yürümek, dengede durmak, yazmak, ağlamak gibi birçok işi gün boyunca gerçekleştiririz. Vücudumuzda bu işlerin gerçekleştiren sinir sistemidir. Sinir sistemimiz, vücudumuzu ağ gibi saran milyarlarca sinirden meydana gelir. Vücudumuzu saran bu sinirleri, binlerce sinir hücresi (nöron) oluşturur. Sinir sistemimiz merkezi ve çevresel sinir sistemi olmak üzere iki bölüme ayrılır. 1.MERKEZİ SİNİR SİSTEMİ Vücudumuzun yönetimini ve denetimini merkezî sinir sistemi sağlar. Merkezî sinir sistemi beyin, beyincik, omurilik ve omurilik soğanından oluşur. Beyin, beyincik ve omurilik soğanı kafatasımızın; omurilik ise omurgamızın içinde yer alır. Sizce, bunun sebebi ne olabilir? Merkezî Sinir Sistemimizi Oluşturan Organlar ve Görevleri Beyin: Beynimizin vücudumuzdaki hangi olayların gerçekleşmesini sağladığını biliyor musunuz? Merkezî sinir sistemimizin en gelişmiş organı olan beynimiz, milyarlarca sinir hücresinden meydana gelir. Vücudumuzun öğrenme, hafıza ve yönetim merkezi beynimizdir. Beyin; • Duyu organlarımızdan gelen bilgileri değerlendirir. • Konuşmalarımızın ve istemli hareketlerimizin gerçekleşmesini sağlar. • Acıkma, susama, uyku ve uyanıklık gibi yaşam olaylarımızı düzenler. • Kan basıncımızı ve vücut sıcaklığımızı ayarlar. • Merkezî sinir sistemimizdeki diğer organların yardımıyla organlarımızın ve sistemlerimizin çalışmasını düzenler. BEYİNCİK: Bisikletimizi sürebilmemiz için dengede durmamız gerekir. Peki vücudumuz dengesini nasıl sağlar? Vücudumuzun hareket ve denge merkezi beyinciktir. Beynimizin arkasında ve alt tarafında yer alır. Vücudumuzun dengesi bozulduğunda duyu organlarımızdan veya vücudumuzun diğer kısımlarından gelen bilgileri alarak dengemizi sağlar. Beyincik vücudumuzun dengesini ayarlamak için; • Kol ve bacaklarımızdaki kasların birbiriyle uyumlu çalışmaları düzenleyerek hareketlerimizin dengeli olmasını sağlar. OMURİLİK SOĞANI: Beynimizin vücudumuzdaki diğer organlarla nasıl ilişki kurduğunu biliyor musunuz? Omurilik soğanı soğana benzer bir şekle sahip olduğundan böyle isimlendirilmiştir. Beyin ile omurilik arasında yer alır. Böylece beyin ve diğer vücut organları arasındaki bağlantıyı sağlar. Omurilik soğanı, isteğimiz dışında çalışan iç organlarımızın kontrol merkezidir. Omurilik soğanı; • Solunum, dolaşım, boşaltım ve sindirim sistemlerimizin çalışmalarını düzenler. • Nefes alma, yutma, öksürme, çiğneme, hapşırma ve kusma gibi olayları kontrol eder. OMURİLİK:Omuriliğin merkezi sinir sistemindeki görevini tahmin edebilir misiniz? Omurilik soğanından başlayıp kuyruk sokumuna kadar uzanan omurilik omurgamız içerisinde yer alan bir sinir kordonudur. Organlardan beyne ve beyinden diğer organlara gelen sinirler omurilikten geçer.Omurilik, vücudumuzun refleks yönetim merkezidir. Omurilik; • Beyinle diğer organların arasındaki bilgi iletimini sağlar. • Refleks davranışlarımızı gerçekleştirir. 2.ÇEVRESEL SİNİR SİSTEMİ Merkezî sinir sistemi dışında yer alan milyonlarca sinir, çevresel sinir sistemini oluşturur. Çevresel sinir sistemi, merkezî sinir sistemi ile organlar arasındaki iletişimi sağlar. Sinir Sisteminde Mesaj iletimi Nasıl Gerçekleşir? Sinirler beyin ve omurilikten çıkarak deri, gözler, kaslar, dişler ve kemiklerin içi dâhil olmak üzere vücudumuzun her yerine dağılır. Sinirleri, telefon kablolarına benzetebiliriz. Telefon kabloları gibi sinirler de bilgi taşıyarak vücudumuzda iletişimi sağlar. Sinirler, vücudumuzdan ve çevreden aldıkları bilgileri elektrik mesajları şeklinde, beynimize iletir. Beynimiz gelen bilgiyi değerlendirerek bir cevap oluşturur. Beyin oluşturduğu cevabı gerekli yapı ve organlara yine sinirler aracılığıyla iletir.Sinirlerin bilgi taşıma özelliği sayesinde, çevremizde ve vücudumuzda meydana gelen değişimler hakkında hızlı bir şekilde bilgi ediniriz. Böylece vücudumuzun farklı kısımları düzenli ve birbiriyle uyum içinde çalışır. ÖNEMLİ NOT: • Vücudumuzda bulunan bütün sinirlerin sinir sistemimizi oluşur. • Sinir sistemimizin merkezî sinir sistemi ve çevresel sinir sistemi olarak iki bölümden oluşmuştur. • Merkezî sinir sistemini oluşturan organların sinirlerden oluşmuştur.Merkezî sinir sisteminin vücudumuzda gerçekleşen olaylardan kasların kontrolü, öğrenme,nefes alma, kalbin atışı vb. kontrol eder. • Merkezî sinir sistemi dışında yer alan milyonlarca sinir çevresel sinir sistemini oluşturmuştur. Çevresel sinir sisteminin,merkezî sinir sistemi ile organlar arasındaki iletişimi sağlar. SİNİRLER MESAJLARI BEYNİMİZE NASIL TAŞIR? Vücudumuzun içinde veya çevremizde meydana gelen ve vücudumuzda belirli bir tepkiye sebep olan fiziksel, kimyasal veya biyolojik etkilere (ses, ışık, koku, tat, basınç gibi) uyarı denir. Uyarılar, duyu organlarımızda bulunan özel hücrelerle alınır. Alınan uyarı sinirler ile merkezî sinir sistemine taşınır. Uyarılar sinir hücrelerimizde değişikliğe yol açar. Bir uyarının sinir hücresinde oluşturduğu değişikliğe uyartı mesajı adı verilir. Uyartı mesajını merkezî sinir sistemine; merkezî sinir sisteminde bu mesaj için oluşan cevabı kaslara, organlara ve salgı bezlerine sinirler iletir. Uyartı mesajı beynimizdeki ilgili bölümde değerlendirilir ve uyarıya karşı bir cevap oluşur. Beynimizde oluşan bu cevap yine sinirler aracılığıyla ilgili organ ya da yapılara iletilerek uyarıya tepki verilir. Vücudumuzun içinde veya çevremizde meydana gelen uyarılar vücudumuzda her zaman bu şekilde tepki oluşturmaz. Yemek yerken yutkunuruz. Göz kapaklarımız gün boyu defalarca açılıp kapanır. Elimizi sivri bir cisme değdirdiğimizde hemen geri çekeriz. Bunlar gibi birçok olay, düşünmemize bile gerek kalmadan gerçekleşir. Hatta isteğimiz dışında yaptığımız bazı hareketler bizi tehlikelere karşı korur. Vücut sıcaklığımız biraz yükselince terlemeye başlarız. Loş bir ortama girdiğimizde göz bebeklerimiz hemen büyürken ışığa bakınca aniden küçülür. Gözümüze doğru gelen bir cisim karşısında gözlerimizi farkında olmadan kapatırız. Bu hareketler isteğimiz dışında gerçekleşir. REFLEKS NEDİR? Yeni doğan bebeğin emme hareketi, yanan parmağın hızla geri çekilmesi, yüksek sesten ürkmek, öksürmek, hapşırmak, yutkunmak gibi hareketleri düşünmeden gerçekleştirdiğimizi fark ettiniz mi? Göz bebeğimizin ışıkta büyüyüp karanlıkta küçülmesi de düşünmeden gerçekleştirdiğimiz hareketlerdendir. Bu hareketleri niçin düşünmeden yapıyor olabiliriz? Peki bunlar vücudumuzda nereden kontrol ediliyor olabilir? Vücudumuzun dışarıdan gelen ışık, ses gibi bir uyarıya ani ve hızlı bir hareketle tepki göstermesine refleks denir. Refleksler, sürekli ve hızlı bir biçimde gerçekleşir ve bu sayede vücudumuzun kendini savunmasını sağlar. Refleks hareketlerimiz omurilik tarafından gerçekleştirilmesine rağmen beynimiz tarafından kontrol edilir. Araba ve bisiklet sürmek, örgü örmek, dans etmek, yüzmek, limon görünce ağzımızın sulanması gibi hareketler de reflekstir. Bu hareketleri ise tekrarlayarak öğreniriz. Bunları bir kez öğrendikten sonra bir daha unutmaz ve düşünmeden gerçekleştiririz. Bir arkadaşınız sessizce gelip farkında olmadığınız bir anda yanınızda hızla ellerini çırparsa gözlerinizi kırparsınız. Bunun aksi mümkün değildir çünkü bu şekilde göz kırpmak bir refleks hareketidir. Refleks sizin kontrol edemediğiniz ani bir harekettir. Bu kadar ani olmasının sebebi refleks anında uyarıların beyne kadar gitmeyip, gerekli cevabı omurilikten almalarıdır. Bu, Allah'ın bizim için yarattığı çok büyük bir nimettir çünkü böylece birçok tehlikeden korunmuş oluruz. Örneğin elimizi sıcak bir bardağa değdirdiğimizde reflekslerimiz sayesinde hızla geri çekebiliriz. Refleks, Allah'ın vücudun korunması için yarattığı bir güvenlik mekanizmasıdır. Allah'ın ilhamıyla sinir uyarıları vücudunuzda saniyede yaklaşık 9 kilometre gibi bir hızla ilerler ve birçok tehlikeden korunmuş oluruz. Önemli NOT: • Yutkunmak, yanan parmağın geri çekilmesi göz kapaklarının açılıp kapanması gibi düşünmemize bile gerek kalmadan hatta isteğimiz dışında yaptığımız bazı hareketlerin Refleks’dir. • Elimizi yanan bir muma yaklaştırdığımızda derimizdeki acı hissini alan sinirler bunu omuriliğe iletir, omurilik de hemen kaslarımızı kasılarak elimizi çekmemizi sağlar. İÇ SALGI BEZLERİMİZ SALGI BEZLERİ Vücudumuzda iki çeşit salgı bezi vardır. 1. Dış salgı bezleri : Salgılarını kendilerine ait salgı kanallarına boşaltırlar. Örnek :Pankreas,karaciğer ve safra kesesi, tükürük bezleri,ter bezleri,süt bezleri... 2. İç salgı bezleri : Salgılarını(hormon) doğrudan kana verirler. Kan yoluyla tüm hücrelere taşınır . Örnek : Pankreas,hipofiz,tiroit bezi, adrenal bez,eşey bezleri... HİPOFİZ BEZİ - Büyümeyi,gelişmeyi ve cinsel hormonların oluşmasını sağlar. - Büyüme döneminde az salgılanırsa cücelik,çok salgılanırsa devlik oluşur. - Erkeklerde sperm,kadınlarda yumurta oluşumunda etkilidir. - Vücudun su dengesini ve kan basıncını ayarlar.kemik oluşumunu sağlar. TİROİT BEZİ - Hücrelerde oksijen kullanımını düzenler. -Büyüme sırasında kemikleşme sürecini hızlandırır. - Vücuda yetersiz iyot alınırsa,çok çalışır,büyür ve tiroit hastalığı oluşur. -Paratiroit bezleri kandaki kalsiyum ve fosfat dengesini düzenler. BÖBREK ÜSTÜ BEZİ(=ADRENAL BEZ) - Adrenalin salgısı; - Korktuğumuzda ve heyecanlandığımızda çok salgılanır. - Kalp atışlarını hızlandırır,kan basıncını artırır. - Göz bebeğinin büyütüp küçülmesini sağlar - Diğer salgılarıyla vücut sıvısında mineral dengesini düzenler. PANKREAS - Hem sindirim enzimi hem de hormon salgılar.(Karma bezdir) - Kanda şeker az olursa GLUKOGEN salgılayarak şeker dengesini sağlar. - Kanda şeker çok olursa İNSULİN salgılayarak şeker dengesini sağlar. YUMURTALIK - Salgıladığı hormonlarla dişi bireyin fiziksel özelliklerinin ortaya çıkmasını sağlar. - Ergenlik döneminden itibaren yumurta hücresinin üretilmesini sağlar. TESTİS - Salgıladığı hormonlarla erkeğe ait fiziksel özelliklerin ortaya çıkmasını sağlar. - Ergenlik döneminden itibaren sperm üretilmesini sağlar. Vücudumuzun doku ve organları arasındaki işleyişi denetlemek ve düzenlemek sadece sinir sistemimizin görevi değildir. Organ ve sistemlerimizin çalışmasının denetlenmesi ve düzenlemesi genellikle sinir sistemimiz ile iç salgı bezlerimizin birlikte çalışması sonucunda gerçekleşir. İç salgı bezlerimiz, denetleme ve düzenleme görevlerini hormon adı verilen özel salgıları üreterek yerine getirir. iç salgı bezlerinin ürettiği hormonlar görevini düzenleyecekleri organlara, kan yoluyla, taşınır. iç salgı bezlerimiz, denetleyici ve düzenleyici görevlerini yavaş, uzun sürede ve sürekli gerçekleştirirken sinir sistemimiz, çok hızlı ve kısa süreli bir şekilde çalışır. Her bir hormon, farklı organlar tarafından üretilir ve farklı etkilere sahiptir. Şimdi,bazı iç salgı bezlerimiz ile bunların salgıladıkları hormonlar ve bu hormonların görevlerinin belirtildiği bir tablo inceleyelim: ÖNEMLİ NOTLAR * Hormon: Vücudun belli bölgelerinden salgılanıp başka bölgelerindeki hücreler üzerine etki eden kan yolu ile taşınan bileşiklerdir. * Sinir sistemi canlılar içinde sadece hayvanlarda bulunur. * Pavlov : Zil sesi ile bir köpeğe eş zamanlı yemek Koşullu ( Şartlı )Refleks kazandıran bilim adamı • İç salgı bezlerinin görevlerini hormon adı verilen özel salgılar üreterek yerine getirir. Hipofiz ve diğer iç salgı bezlerinin hormonları kan damarlarına verirler. • Menenjit, kuduz ve çocuk felci mikrobik sinir sistemi hastalıklarıdır. Sinir sistemimizi bu hastalıklardan korumak için aşılar kullanılmaktadır. Sinir hücreleri kendilerini yenileyemedikleri için darbe ve çarpmalar sonucunda sinir sisteminde kalıcı sorunlar ortaya çıkabilir. İç salgı bezlerimiz birbirinden bağımsız çalışmaz. Herhangi bir salgı bezinde meydana gelen aksaklık vücudumuzda pek çok yapıyı olumsuz etkiler. Örneğin; hipofiz bezinin fazla hormon salgılaması devlik, az hormon salgılaması ise cücelik, tiroit bezinin salgıladığı tiroksin hormonunun az salgılanması veya iyot eksikliği guatr, pankreasın insülin hormonu salgılayamaması ise şeker hastalığına sebep olur. SİNİR SİSTEMİ KAVRAM HARİTASI DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMİMİZİN SAĞLIĞININ KORUNMASI Denetleyici ve düzenleyici sistemimiz,farklı görev ve yapıdaki organların ve sistemlerin uyum içinde çalışmasını sağlar.Bunun için sinir sistemi ve iç salgı bezlerimiz birbiriyle etkileşim içerisindedir.Bu sistemimizin sağlığını korumak için dengeli ve düzenli beslenmeliyiz.Denetleyici ve düzenleyici sistemimizi olumsuz etkileyecek alkol,sigara ve uyuşturucu gibi zararlı maddelerden uzak durmalıyız.Sinir sistemimize zarar verebilecek ağır sporlardan,ani hareketlerden,çarpma ve darbelerden kaçınmalıyız. SİNİR SİSTEMİNDE GÖRÜLEN HASTALIKLAR 1- Felç : Beyindeki kan akışının azalması sonucu sinirlerin ve kasların çalışmasının engellenmesi, hareket sinirlerinin zedelenmesidir. 2- Sara : Beyindeki sinir hücrelerinin ani ve geçici olarak görev yapamaması sonucu geçici bilinç kaybıyla nöbetlerin ortaya çıkmasıdır. 3- Parkinson : Beyindeki uyarırlı alan sinir hücrelerinin görevini yapamaması sonucu ellerin birinin istem dışı hareket etmesi ve bilinç kaybının ortaya çıkmasıdır. 4- Menenjit : Beyin veya omuriliği örten zarların (uzun süren grip ve nezle sonucu) bakteri, virüs ya da mantar bulaşması sonucu iltihaplanmasıdır. Ölüme yol açabilir. 5- Kuduz : Kuduz hastalığı hayvanlardan insanlara geçen ve merkezi sinir sistemini etkileyen virüslere bağlı bir hastalıktır. Hastalığa etken olan virüs insanlara genellikle hayvanın ısırması sonucu gelişir. Kuduz virüsü merkezi sinir sistemine vardığında hızla yayılarak hastalığı oluşturur. Eğer iyi tedavi edilmezse kısa süre sonra ölüme neden olabilir. İlk 2 – 10 gün boğaz ağrısı, halsizlik, sinirlilik, depresyon, ateş ya da kusma, kesin belirtiler ise ısırma yerinde kaşınma, ağrı ya da karıncalanma hissedilmesi şeklinde ortaya çıkar. Daha sonraki dönemlerde hastaların %80’inde saldırganlık, %20’inde kasılmalar, garip davranışlar, ense sertliği, boğaz ağrısı, ses kısıklığı (hidrofobi denilen) su korkusu görülür. 6- Çocuk Felci : Omurilikteki kasların kasılmasını başlatan sinir hücrelerine zarar veren bir virüsün yol açtığı bulaşıcı hastalıktır. Çocuk felcinde, 40°C’yi bulan yüksek ateş, şiddetli baş ağrıları, bulantılar ve sırt ağrıları görülür. Virüs, hastaların çıkardığı dışkı yoluyla yayılır. Ağız yolundan verilen aşı ile tedavi edilebilir. DENETLEYİCİ VE DÜZENLEYİCİ SİSTEMİN ÖZETİ 1.Denetleyici ve düzenleyici sistemlerimizin görevi nedir? Vücudumuzdaki sistemlerin düzenli,uyumlu ve sorunsuz olarak çalışmasını sağlar. (denetleyici ve düzenleyici sistem=sinir sistemi+iç salgı bezleri) 2.Sinir siteminin görevi nedir? Sinir sistemimiz vücudumuzdan ve çevreden aldığı bilgileri değerlendirir. Bunlara uygun cevaplar oluşturur. Böylece vücudumuzun uyumlu bir şekilde çalışmasını sağlar. 3.Sinir sistemi kaç bölümden oluşur? İki bölümden oluşur. Merkezi sinir sistemi ve çevresel sinir sistemi olmak üzere. 4.Merkezi sinir sisteminin elemanları nelerdir? Beyin,beyincik,omurilik soğanı ve omuriliktir. 5.Vücudumuzun öğrenme,hafıza ve yönetim merkezi neresidir? beyin. 6.Duyu organlarından gelen bilgileri kim değerlendirir? Beyin. 7.Konuşma ve istemli hareketlerimizin gerçekleşmesini kim sağlar? Beyin. 8.Acıkma,susama,uyku ve uyanıklık olaylarını kim düzenler? Beyin. 9.Kan basıncımızı ve vücut sıcaklığımızı kim ayarlar? Beyin. 10.Organlarımızın ve sistemlerimizin çalışmasını kim düzenler? Beyin. 11.Vücudumuzun hareket ve denge merkezi neresidir? Beyincik. 12.Kol ve bacaklardaki kasların birbiriyle uyumlu çalışmasını düzenleyerek hareketlerimizin dengeli olmasını kim sağlar? Beyincik. 13.Beyin ve diğer vücut organları arasındaki bağlantıyı kim sağlar? Omurilik soğanı. 14.İsteğimiz dışında çalışan iç organlarımızı kim kontrol eder? Omurilik soğanı. 15.Solunum,dolaşım,boşaltım ve sindirim sistemlerimizin çalışmasını kim düzenler? Omurilik soğanı. 16.Nefes alma,yutma,öksürme,çiğneme,hapşırma ve kusma olaylarını kim kontrol eder? Omurilik soğanı. 17.Beyinle diğer organlar arasındaki bilgi iletimini kim sağlar? Omurilik. 18.Reflesk davranışlarımızı kim gerçekleştirir? Omurilik. 19.Sinir sistemimizi oluşturan hücreler hakkında bilgi verin. Sinir sistemimiz vücudumuzu ağ gibi saran milyarlarca sinirden meydana gelir. Bu sinileri binlerce sinir hücresi oluşturur. 20.Çevresel sinir sistemini neler oluşturur? Merkezi sinir sistemi dışında yer alan milyonlarca sinir,çevresel sinir sistemini oluşturur. 21.Çevresel sinir sisteminin görevi nedir? Çevresel sinir sistemi,merkezi sinir sistemiyle organlar arasındaki iletişimi sağlar. 22.Sinirlerin vücutta dağılımı nasıldır? Sinirler,beyin ve omurilikten çıkarak deri,gözler,kaslar ve kemiklerin içi dahil olmak üzere vücudumuzun her yerine dağılır. 23.Uyarı nedir? Ses,ışık,basınç gibi vücudumuzun içinde veya çevremizde meydana gelen ve vücudumuzda bir tepkiye sebep olan etkilere yarı denir. Uyarılar duyularımızda bulunan özel hücrelerle alınır. 24.Uyartı mesajı nedir? Uyarı,sinirler ile merkezi sinir sistemine uyartı mesajı şeklinde taşınır. 25.Beyinde cevap nasıl oluşur? Uyartı mesajı beynimizdeki ilgili bölümde değerlendirilir ve uyarıya karşı cevap oluşur. 26.Tepki nasıl oluşur? Beynimizde oluşan cevap yine sinirler aracılığıyla ilgili organ ya da yapılara iletilerek uyarıya tepki verilir. 27.Tepki verilene kadar geçen aşamalar sırasıyla nelerdir? uyarı→uyartı mesajı→cevap→tepki 28.Refleks nedir? Vücudumuzun dışarıdan gelen ışık,ses gibi bir uyarıya hızlı bir hareketle tepki göstermesine refleks denir. 29.Reflekslere örnek verin. Araba ve bisiklet sürmek,örgü örmek,dans etmek,yüzmek,limon görünce ağzımızın sulanması gibi hareketler birer reflekstir. 30.İç salgı bezlerimiz,denetleme ve düzenleme görevlerini hangi özel sıvıyla yerine getirir? Hormon. 31.İç salgı bezlerinin ürettiği hormonlar görevini düzenleyecekleri organlara ne ile taşınır? Kan yoluyla. 32.İç salgı bezleri nelerdir? Hipofiz,tiroit,böbreküstü,pankreas ve eşeysel bezlerdir. 33.Hipofiz bezi hangi hormonu salgılar? Büyüme hormonunu salgılar. 34.Tiroit bezi hangi hormonu salgılar? Tiroksin hormonu. 35.Böbreküstü bezi hangi hormonu salgılar? Adrenalin hormonu. 36.Pankreas hangi hormonları salgılar? İnsülin ve glukagon. 37.Eşeysel bezler hangi hormonları salgılar? Eşeysel hormonları salgılar. 38.Büyüme hormonun görevi nedir? *iç salgı bezlerinin çalışmasını denetler ve düzenler. *büyümeyi sağlar. *iç salgı bezleri ile sinir sistemi arasındaki uyumu sağlar. 39.Tiroksin hormonunun görevi nedir? Büyümeyi,gelişmeyi ve vücudumuzdaki diğer olayları kimyasal olayları düzenler. 40.Adrenalin hormonunun görevi nedir? Korku,coşku,heyecan ve öfke anlarında metabolizmayı hızlandırır. 41.İnsülin hormonunun görevi nedir? Kan şekerini düşürür. 42.Glukagon hormonunun görevi nedir? kan şekerini artırır. 43.Eşeysel hormonların görevleri nelerdir? Ergenlik döneminde dişi ve erkeğe özgü özelliklerin oluşmasını sağlar. Dişi üreme hücresi olan yumurtanın erkek üreme hücresi olan spermin oluşmasını sağlar. GÖRSELLER ÖĞRENCİNİN; ADI/SOYADI:DİLAY AYDIN SINIFI/NO’SU:7/E-758 OKULU:DAVUTKADI E.E.İ.O. DERS:FEN VE TEKNOLOJİ KONU:VÜCUDUMUZDAKİ SİSTEMLERİN SAĞLIĞININ KORUNMASI ÖĞRETMENİN; ADI/SOYADI:AHMET DÜNDAR