Sistemler - gumusgozefen

advertisement
Sistemler
1:Sindirim Sistemi
2:Boşaltım Sistemi
3:Sinir Sistemi
Slaydı Tıklayarak İlerletin Lütfen
Sindirim Sistemi
• Sindirim sistemi mekanik (fiziksel) ve kimyasal sindirim
olarak ikiye ayrılır. Mekanik (fiziksel) sindirim cinsel
molekülleri küçük moleküllere ayırmaktır. Kimyasal sindirim
ise besinleri en küçük yapı taşına kadar ayırmaktır. Sindirim
sistemi, sindirim borusu (sindirim kanalı) ile sindirim
bezlerini içeren, çok hücreli hayvanlarda yiyeceğin vücuda
alınımı, sindirilmesi, gerekli besin ve enerjinin absorbe
edilmesi ve atık maddelerin vücuttan atılması ile ilgilenen
organ sistemidir.
• Sindirim sistemi ve sindirim borusu hayvandan hayvana
belirli oranda değişiklik gösterir. Örneğin bazı hayvanlar çok
odalı midelere sahiptirler.
Sindirim Sistemi(Devamı)
• Çoğu Antik Çağ ve Orta Çağ anatomistleri mide, bağırsaklar
gibi sindirim sistemi organları hakkında kabaca doğru
fikirlere sahipti. Yine de bu yanlış ve hatta bir bakıma
absürt fikirler ortaya atılmadı anlamına gelmez. Örneğin
Rönesans'ın önemli bilgin ve sanatçısı Leonardo da Vinci
sindirim sisteminin solunum sistemine yardım ettiği fikrine
sahipti. Sıkışan bağırsakların, içlerinde üretilen sıvılaşmış
havayla, diyaframı yukarı doğru ittiğine ve böylece
diyaframın akciğerlere basınç uyguladığına inanmaktaydı.
Sindirim sisteminin ve sindirim sistemi organlarının insan için
önemi eski çağlardan beri bilinmektedir.
Sindirim Organları
•
•
•
•
Yemek borusu [değiştir]
Farklı bölümlere ayrılır ve her bölümde sindirimin farklı bir evresi
gerçekleşir. İnsanlarda sindirim kanalının ana kısımları şunlardır: ağız, dil,
yutak, yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak, rektum ve anüs.
Sindirim kanalı dışındaki, sindirim işlemine ve sindirim kanalındaki organların
çalışmasına yardımcı olan organlar arasında pankreas ve karaciğer de
bulunur. Bunlar sindirime yardımcı olacak salgılar salgılarlar. Örneğin,
karaciğer tarafından salgılanan ve safra kesesinde depolanan safra lipitlerin
sindirimi için önemli bir salgıdır.
Sindirim kanalının duvarındaki belli temel yapılar her kısımda aynı kalır;
sindirim kanalındaki boşluğu saran epitel doku gibi. Doku gıdanın geçişini
kolaylaştıracak veya onun sindirimine yardımcı olacak çeşitli maddeler
salgılar. Bazı bölgelerde belirli enzimlerle birlikte mukus salgılarken bazı
bölgelerde sadece mukus salgılanır.
Sindirim kanalının ana kısımları aşağıda tanımlanmıştır:
Kanalları
•
•
•
•
•
Üst sindirim kanalı [değiştir]
Ağız, ağız boşluğu; tükürük bezleri, mukoza, dişler ve dili kapsar. Gıda ve
suyun vücuda alınmasına yarayan bir açıklıktır. Bir üst ve alt dudak ile
kapatılmıştır. karbonhidratların kimyasal sindirimi ağızda başlar.
Yutak, (farinks veya farenks) ağız ve burnun hemen arkasındaki boyun
bölümüdür. Gıdanın ağızdan yemek borusuna geçmesini sağlar. Sindirim
sisteminin yanı sıra solunum sisteminde de yer alan bir organdır.
Yemek borusu (özofagus veya gullet) ve kardiya; yemek borusu gıdanın
mideye geçmesini sağlayan kassal (müsküler) bir borudur. Bu geçiş
peristaltizm yardımıyla olur. Kardiya ise yemek borusu ile midenin birleştiği
noktadaki açıklıktır (ağız).
Mide ki antrum, pilor ve pilorik sfinkteri de kapsar. Mide yemek borusu ile
ince bağırsağın ilk kısmı olan duodenum arasında bulunur. Yüksek oranda
asidik bir çevreye sahip mide (pH yaklaşık 1,5-2) peptidaz sindirim
emzimlerini içerir.
Kanallar
•
•
•
•
•
Alt sindirim kanalı [değiştir]
Kalın bağırsak, sindirim kanalının mide ile anüs arasında bulunan
kısmıdır. Kalın bağırsakta besinler içerisinde kalan su ve mineraller
emilir.
İnce bağırsak, mide ile kalın bağırsak arasındadır. 5 yaşın üstündeki
insanlarda genellikle 5-6 m uzunluğundadır. Üç kısmı vardır. İnce
bağısakta ayrıca sindirim yüzeyini genişleten villuslar (tümür) da
vardır. Bu villüslerin sayesinde emilim gerçekleşir. Bu villuslar
girinti ve çıkıntılardan oluşmuştur.
duodenum veya onikiparmak bağırsağı, ince bağırsağın ilk ve en kısa
kısmıdır. Mideyi jejunuma bağlayan bir tüptür. pH seviyesi yaklaşık
9'dur.
jejunum, ince bağırsağın orta kısmıdır, duodenum ile ileum arasında
bulunur. Yetişkin insanlarda boyu 2-8 metre arasında değişir. pH
seviyesi yaklaşık 7-8 aralığındadır.
Kanallar
•
•
•
•
•
•
•
•
ile um, ince bağırsağın son kısmı. İnsanlarda yaklaşık 4 metre uzuluğundadır.
İleoçekal valv ile çekumdan ayrılır. pH seviyesi genellikle 7-8 arasındadır.
kalın bağırsak, üç kısmı vardır:
çekum veya kör bağırsak, kalın bağırsağın ilk kısmıdır. Apandis çekumun bir
uzantısıdır.
kolon, kalın bağırsak için kullanılan bir terimdir. Çekumdan rektuma kadar ki
kısım için kullanılır. Kendi içinde dört kısma ayrılır, çıkan kolon, transvers
kolon, inen kolon ve sigmoid kolon.
rektum, kalın bağırsağın son kısmıdır.
Ayrıca kalın bağırsak sindirime katılmaz. Çünkü sindirim ince bağırsaktan
besinlerin kana geçmesi ile sona erer. Besinler kan yoluyla vücuda taşınır. anus, rektumun dış açıklığıdır. Kapanması sfinkter kaslarca kontrol edilir.
Dışkılar anüsten geçerek vücuttan atılırlar.
İlgili Organlar
• İlgili organlar [değiştir]
• Sindirim sistemi ve sindirim borusu ile ilgili başka
organlar da vardır.
• Karaciğer sindirimde rol oynayan safrayı üretir.
• Pankreas ise bikarbonat ve tripsin, kemotripsin,
lipaz ve panktreatik amilaz gibi çeşitli enzimler
içeren bir sıvıyı ince bağırsağa salgılar.
• Böylece bu bezler sindirimde yer almış olurlar.
Sindirim Ve Çıkartım
•
Sindirim ve çıkartım [değiştir]
•
Ağızda, yiyecek dişler ve dil tarafından mekanik olarak parçalanırken, tükürük
tarafından kimyasal olarak da bir ölçüde parçalanır. Daha sonra peristaltizm ile yemek
borusundan (özofagus) mideye geçer. Burada parçalama işlemi devam eder. Büyük
yiyecek parçaları (bolus) daha küçük parçalara ayrılır yani büyük oranda mekaniktir.
Bununla beraber, küçük miktarda kimyasal işlem de meydana gelir; özellikle proteinler
midedeki enzimlerin yardımıyla kimyasal olarak parçalanmaya başlar. Gıda daha sonra
ince bağırsağa girer ki burada enzimler ve bakteri yardımıyla parçalama işlemi
meydana gelir ve yararlı partiküller kana emilir. Kalan partiküller ise kalın bağırsaktan
geçer ve sonunda dışkı biçiminde vücuttan atılır.
Sindirim hem hormonlar hem de otonom sinir sistemi tarafından düzenlenir:
Sindirim sistemininin görevlerini kontrol eden temel hormonlar mide ve ince bağırsak
mukozasındaki hücreler tarafından salgılanır. Bu hormonlar, örneğin sekretin, gastrin
ve kolesistokinin, kana sindirim borusu tarafından bırakılırlar ve sindirim sıvılarını
uyarıp organ hareketlerine neden olurlar.
Otonomik sinir sisteminin iki kolu da sindirim işlemini etkiler; parasempatik sinirler
salgıları ve peristaltizmi uyarırken, sempatik sinirlerin etkisi daha baskılayıcıdır.
•
•
•
–
Konu hakkında detaylı bilgi için Sindirim maddesine bakınız.
Sindirim Ve Çıkartım
• Sindirim borusu aynı zamanda bağışıklık sisteminin bir
bölümüdür (Coico et al 2003). Midenin düşük pH (1-4 arası)
seviyesi, mideye giriş yapan birçok mikroorganizma için
ölümcüldür. Benzer bir şekilde, mukus (IgA antikorları
içerir) bu mikroorganizmaların çoğunu nötralize eder.
Sindirim borusundaki diğer farktörler de bağışıklığa
yardımcı olurlar; safra ve tükürükteki enzimler dahil. Sağlığa
yardımcı bağırsak bakterileri de potansiyel olarak zararlı
olabilecek sindirim borusundaki bakterilerin aşırı çoğalmasını
önlemeye yardımcı olur.Bakterilerin yüzüne ölebiliriz. İnce
bağırsağın görevi:Midedeki yemeklerin kalın bağırsaktan ince
bağırsağa geçip ordan da boşaltılmasıdır.
Hastalıkları
•
•
•
•
•
•
•
•
•
Hastalıkları [değiştir]
Tıbbın sindirim sistemi fonksiyonları ve bozukluklarını konu edinen dalı
gastorenterolojidir. Sindirim sistemi ile ilgili en sık yapılan şikayetlerden bazıları
bulantı ve kusma, dispepsi, ishal ve kabızlıktır. Ülser ve reflü özellikle son dönemlerde
adını fazlaca duyurmuş hastalıklardandır. En sık rastlanan sindirim sistemi hastalıkları
şunlardır;
Ülser (onikiparmak bağırsağı ve yaralar)
Gastrit (mide iç dokusu iltihabı)
Siroz (Hepatit B ve Hepatit C gibi sarılık virüsleri ve uzun süreli yoğun alkol alımı
sonucunda gelişen, ilk aşamalarında tedavi edilmezse, kanama ve koma sonucu ölüme yol
açan hastalık)
Spastik kolon (çok yaygın görülen sancılı kramplar, ishal ve kabızlık şeklinde seyreden
bir kalın bağırsak hastalığı)
Safra kesesi taşları ve iltihapları (yemek borusu, mide, bağırsak, karaciğer, pankreas
ve safra kesesi kanserleri)
Kanamalar (onikiparmak bağırsağı ülseri, mide ülseri ve erozyonları, yemek borusu,
mide ve kalın bağırsak kanserleri ve yemek borusu varislerinin neden olduğu kanamalar)
Hemoroitler (basur, mayasıl)
Resimleri
•
Resimleri
•
Resimleri
•
Boşaltım Sistemi
•
•
•
•
Canlıların yedikleri besinleri ürik asit veya posa olarak atmasıdır. Aslında
proteinler parçalanınca amonyağa dönüşür ama sonradan zararsız olan üre
ve ürik asit haline dönüştürülür.
Boşaltım sistemi vücutta homeostazın sağlanmasında çok önemli bir yere
sahiptir.
Böbrekler, üreterler ve idrar torbasından oluşan boşaltım sistemi,
metabolizma sırasında ortaya çıkan atık maddelerin atılımından sorumludur.
Vücut fonksiyonlarının devamı için hücrelerden atık maddelerin atılması
gerekir. Katı ve sıvı atıklar, kan içinde erimiş olarak taşınırlar ve böbreğe
ulaştırılarak filtre edilirler (süzülürler). Bu atıklar üreterler yoluyla idrar
torbasına geçerek, belli aralıklarla idrar kesesinde idrar olarak depolanıp,
periyodik olarak vücuttan atılırlar.
Böbreklere böbrek atardamarı yoluyla gelen kan nefron larda
süzülür.Kandaki yararlı maddeler süzülme sırasında emilir ve tekrar kana
geçer.Süzülerek temizlene kan böbrek atardamarı ile böbreklerden
çıkar.Kalan tuzun ve suyun fazlası ile üre idrarı oluşturur.Böbrekler
metabolizma sırasında ortaya çıkar.Atık maddelerin atılımından sorumludur.
Organları
• İdrar Kesesi []
• Mesane yoğun kas liflerinden oluşmuş,
idrarın depolandığı, genişleme özelliğine
sahip torba şeklinde yapıdır. Mesane
dolduğunda mesane duvarını oluşturan kas
lifleri gerilerek idrara çıkma hissi
uyandırır ve duvarındaki kasların kasılması
ile mesane boşalır. Kadınlarda pelvis
boşluğunun tabanında, erkeklerde
rektumun önünde ve prostatın üzerindedir.
Üretra Ve İdrar
Özellikleri
• Üretra []
• İdrarın mesaneden alınarak, vücut dışına atıldığı son
kanaldır. Kadınlarda 3-4 cm, erkeklerde yaklaşık 50 cm
uzunluğundadır.
• İdrarın özellikleri [d]
• İdrar, metabolizma sonucu üretilen artık maddelerin
taşındığı %100 oranında sudan oluşan sarı renkli bir sıvıdır.
Normal bir insan günde 1200-1700 ml kadar idrar çıkarır. Bu
miktar bazı durumlara bağlı olarak değişir. İçilen su miktarı,
beslenme tarzı, kullanılan ilaçlar, ortamın sıcaklığı, kan
basıncına bağlı olarak idrar miktarı ve niteliği değişir.
Resimleri
•
Resimleri
•
Böbrekler
• Böbrekler, omurgalılarda bulunan fasulye biçiminde boşaltım
organlarıdır. 10 cm boyuna kadar olabilen böbrekler,
boşaltım sisteminin bir bölümünü oluştururlar. Bu organlar,
başta üre olmak üzere atıkları kandan süzer ve onları su ile
birlikte idrar olarak boşaltırlar. Böbrekleri ve böbreklere
etki eden hastalıkları inceleyen tıbbi dal nefrolojidir.[1]
Nefroloji, adını Yunanca "böbrek" anlamına gelen nephros
sözcüğünden alır. Böbrek(ler) ile ilgili anlamında kullanılan
renal sözcüğü ise Latince renalis sözcüğünden gelir.[2]
Böbreklerin içindeki süzme birimlerine nefron denir. Her
böbrekte yaklaşık 1 milyon nefron bulunur.[3
Böbrekler
• Genel [değiştir]
• Böbrekten ayrılan idrar borusu (üreter) takip edilerek
böbreğin içine ilerledikçe huni biçiminde bir boşluk olarak
genişler; buna havuzcuk (pelvis) denilmektedir.[11]
Havuzcuktan da küçülerek ayrılan bölgelere büyük çanak
(majör kaliks), bunlardan ayrılan daha da küçük bölgelere
küçük çanak (minör kaliks) denmektedir.[12] İnsan
böbreğinde yaklaşık 12 adet küçük çanak bulunmaktadır.[13]
Böbrek, kesildiğinde, kabuk (korteks) ve öz (medulla)
bölgelerinden oluştuğu görülür. Öz bölgede uçları papilla
olarak bilinen piramitler bulunmakta, ve bunların herbiri bir
çanağa bağlıdır. Kabuk bölgesi dokusu her iki ardışık
piramitler arasına sokulur, ve bunlara Bertin sütunları
denilmektedir.[14]
Böbrek Hastalıkları
•
Genel Bilgiler
Böbrek karnın arka bölgesinde bulunan 100-150 gram ağırlığında bir organdır.
Normal kişilerde sağ ve solda olmak üzere iki adet böbrek bulunur. Toplumda yaklaşık
1000 kişinin bir tanesinde tek böbrek vardır. Tek böbrekli olmanın önemli bir
sakıncası yoktur.
Akut böbrek yetmezliğinin nedenleri
Çok sayıda neden vardır;
1. Ağır kanama, kusma, ishal, yanık sonucu kan basıncında düşme
2. Gebelik: Kanamalar, gebelik zehirlenmesi, sağlıksız koşullarda yapılan düşükler
3. Kalp yetmezliği
4. Böbrek hastalıkları: Nefrit, böbrek damarının tıkanması
5. İdrar yollarında tıkanıklık: Kanser, prostat büyümesi, taşa bağlı tıkanma
6. Ameliyatlardan, özellikle büyük ameliyatlardan sonra
7. İlaçlar: İlaçlara bağlı akut böbrek yetmezliği sık karşılaşılan bir sorundur, bu
nedenle ilaçlar kesinlikle doktor denetiminde kullanılmalıdır.
8. Depreme bağlı kas zedelenmeleri
Böbreğin İşlevi
• Böbreklerin işlevi
Böbreğin başlıca işlevleri vücut su, tuz, kalsiyum
dengesinin sağlanması, idrar aracılığı ile zararlı
maddelerin ve ilaçların vücuttan atılması ve
hormon, şeker metabolizmasına olan katkılarıdır.
Böbrek yetmezliğinde böbreğin bu işlevlerinde
bozulma olur. Böbrek yetmezliği ani (akut) veya
sinsi (kronik) seyirli olmak üzere iki şekilde
gelişebilir.
Böbrek Hastalıkları
• Kronik böbrek yetmezliğinin nedenleri
Türk Nefroloji Derneğinin verilerine göre;
1. Nefrit: Böbrek iltihabıdır.
2. Şeker hastalığı
3. Hipertansiyon
4. Taş, tıkanma, tümör gibi idrar yolu
hastalıkları
5. Böbrek kistleri
6. Diğer nedenler
Böbrek Hastalıkları
•
•
•
Belirti ve bulgular
Gece idrara kalkma, halsizlik, nefes darlığı, çarpıntı, idrar miktarında azalma, hipertansiyon, el,
ayaklar ve göz etrafında şişmedir. Böbrek yetmezliğinin erken dönemlerinde belirtiler çok silik
olabilir, tek belirti sık gece idrara kalkma olabilir. Gece idrara kalkma akşam çok sıvı (çay, su,
karpuz...) alanlarda veya prostat hastalığı olanlarda da görülebilir. Gece idrara kalkan bir hastada
başka bir neden yoksa bunun nedeni böbrek yetmezliği olabilir. Bu nedenle sık sık gece idrara
kalkanların mutlaka böbrek yetmezliği yönünden araştırılmaları gereklidir. Bu amaçla kan ve idrar
incelemeleri yapılmalıdır.
Tanı
Böbrek yetmezliğinin tanısı kanda üre veya kreatinin isimli maddelerin ölçülmesi ile mümkündür.
İdrar incelemesi, radyolojik yöntemler, kanın biyokimyasal incelemesi ve diğer laboratuar
incelemeleri böbrek yetmezliğinin nedenini anlamaya yöneliktir.
Tedavi
Akut ve kronik böbrek yetmezliklerinde tedavi farklıdır. Böbrek yetmezliği tedavisi hastanın
özelliğine ve böbrek yetmezliğine yol açan hastalığa göre değişir. Tedavi kesinlikle bir doktor
denetiminde olmalıdır. Tedavide en önemli nokta eğer var ise kan basıncı düşüklüğü veya yüksekliğinin
kontrol altına alınmasıdır. Beslenme, sıvı ve tuz dengesinin sağlanması ve ilaçlar diğer tedavi
yöntemleridir.
Akut böbrek yetmezliği olan hastaların böbrekleri iyi ve yeterli tedavi ile genellikle düzelir. Böbrek
yetmezliği ilerler ve kalıcı hale gelirse başka tedavi yöntemleri gerekir:
1. Diyaliz
2. Böbrek nakli
Böbrek Taşı
•
•
•
•
Böbrek taşları nedir ?
Böbrek taşı böbreklerin içinde çeşitli maddelerin kristalizasyonu
(taşlaşması) sonucu oluşan maddelerdir. Taşların çoğunluğu kalsiyum oksalat
taşları olmakla beraber, bazıları kalsiyum fosfat, ürik asit ve başka
maddelerdir. Bu taşlar böbrekte kalabilir, büyüyebilir veya böbreklerden
hareket ederek böbrekler ile idrar kesesini birleştiren idrar yollarına
ilerleyebilir.
Böbrek taşları kimlerde olur ?
Böbrek taşları erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha sık rastlanır. Sıcak
mevsimlerde daha sık oluştuğu bildirilmektedir( vücutta su kaybı daha fazla
olur). Özellikle diyetin bazı taşların oluşumuna zemin hazırladığı kabul
edilmektedir. Böbreklerden süzülen su miktarı ile yakın ilgisi olan böbrek
taşları, özellikle vücudu taş oluşumuna yatkın olan kişilerde su kaybı
meydana gelmesiyle idrar yoğunlupu artar ve kristalleşme kolaylaşmaktadır.
Bunun yanında bol sıvı alan kişilerde de taş oluşumu nadirdir. Diyet,
metabolizma değişiklikleri ve bazı hastalıklar da taşların oluşumunda rol
oynayan faktörlerdir.
Böbrek Taşı
(Vb. Şikayetler )
•
•
•
•
•
•
Böbrek taşı ile beraber olan şikayetler
Böbrek taşları dayanılmaz ağrılara neden olabileceği gibi, hiçbir
belirti vermeyebilir. İdrar yollarına düşen taşlar ise şiddetli ağrı
yapabilir. Ağrı genelde gelip geçici özelliktedir ve taşın olduğu
tarafta belin alt kısmı ve yan tarafında ağrı olur. Bazen de karına
doğru yayılan bir ağrı olabilir.
Böbrek ve idrar yolları taşlarında tanı yöntemleri
Böbrek taşını teşhis etmek için muayene yapılır ve yeri ile boyutunu
belirlemek amacıyla böbrek rontgeni (IVP) ve ultrasonografi yapılır.
Böbrek ve idrar yolları taşlarında tedavi seçenekleri
Birçok taş kendiliğinden düşebilir ve bu yüzden küçük boyuttaki
taşların düşmesine şans tanınabilir. Yapılan tetkiklerde düşmeyecek
bir taş olduğu kanaatine varılırsa tedavi için şu yöntemler
uygulanabilir.
Böbrek Taşı
•
•
•
•
•
Taş Kırma (ESWL): Bu yöntemde şok dalgaları verilerek taş kırılır ve idrar
yollarına zarar vermeden kırıntılar haline dönüşür ve idrar ile atılır
Üreteroskopi: Bu işlemde kamera kullanılarak idrar yollarına direkt gözle
görülerek taşlar ya kırılır veya kırılmadan dışarı çıkarılır.
Perkütan Taş Kırma: Sırttan bir delikten kamera ile böbreğe girilir ve gözle
görülerek böbrek içindeki büyük taşların kırılmasında kullanılan yöntemdir.
Açık Cerrahi Girişim: Burada taş olan böbrek tarafı açılır ve taş çıkarılır.
Günümüzde gelişen teknoloji ile açık cerrahi yapılan böbrek taşları vakaları
azalmıştır.
Böbrek taşlarının tekrar oluşumunu engelleme
En önemli tedbir bol su içilmesidir. Su kristalleşmeyi engelleyerek taş
oluşumunu engellemektedir. Ayrıca taşın kimyasal yapısına göre kan ve idrar
testleri yapıldıktan sonra diyette de bazı ayarlamalar yapılabilir.
Böbrek Resimleri
•
Böbrek Resimleri
•
Sinir Sistemi
• Sinir sistemi ikiye ayrılır çevresel sinir sistemi merkezi sinir
sitemi (veya sinir ağı), canlıların içsel ve dışsal çevresini
algılamasına yol açan, bilgi elde eden ve elde edilen bilgiyi
işleyen, vücut içerisinde hücreler ağı sayesinde sinyallerin
farklı bölgelere iletimini sağlayan, organların, kasların
aktivitelerini düzenleyen bir organ sistemidir.
• Beyine sahip sistemi düşünce ve duygu üretmez veya
iletmez. Süngerler dışında tüm çok hücreleri hayvanlarda
bulunur. Beyin insan vücudunun en önemli organlarındandır.
Sinir sisteminde bulunan hastalıklar; menenjit, şizofreni,
Alzheimer hastalığı, kortikal görme bozukluğu, Parkinson,
epilepsi (sara) bunlar sinir sisteminde bulunan bazı hastalık
çeşitleridir.
Beyin
• Beyin
• İnsan beyni
• Hayvan anatomisinde beyin, veya ensefalon (yunanca),
merkezi sinir sisteminin yönetim merkezidir. Birçok
hayvanda beyin, kafanın içinde, birincil duyu organlarının ve
ağzın yakınında yerleşmiştir. Tüm omurgalılarda beyin olduğu
gibi, omurgasızlarda da merkezileşmiş bir beyin veya
birbirinden bağımsız ganglionlar topluluğu vardır. Beyin,
şaşırtıcı derecede karmaşık ve komplike olabilir. Örneğin
insan beyni 100 milyar'dan fazla nöron içerir ve bu
nöronların her biri, kendi gibi 10.000 tanesiyle bağ yapar.[1]
Omurilik
•
•
Omurilik (Medulla Spinalis) omurga denilen kemik bir yapının içinde
boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan ve ortasında yine boydan
boya bir kanal içeren merkezî sinir sisteminin bir parçasıdır. İlk
lumbar omurun alt kenarına kadar devam eder; buradan itibaren
sinirler atkuyruğu şeklinde yayılır. Yaklaşık olarak kadınlarda 43
cm, erkeklerde ise 45 cm uzunluğunda ve 35-40 gram ağırlığındadır.
Ayrıca omurilik omurilik soğanından gelen refleksleri kontrol eder
omurilik tam olarak beyinde başlar. Bu yüzden ense köküne
vurulmamalıdır. Omurilik direkt beyinden çıkan emirleri
gerçekleştirir. Ayrıca omurilik basit refleksler merkezidir.
Omurilik denen yapı dışta ak madde ve içte H şeklinde bir boz
maddeden oluşur. Ak madde miyelinli sinirlerden;boz madde ise
sinir hücrelerinin gövde kısımlarından ve miyelinsiz sinirlerden
oluşur. Omuriliğin dorsal boynuzu duyusal sinirleri alır,ventral
boynuzu ise motorik sinirleri alır.
Omurilik
•
Omurilik vücutta istemsiz davranışları ve refleksleri kontrol eder. Vücuttan
beyine gelen sinirler omurilikte çapraz yaparak gelir. Bu sayede vücudun sol
tarafını beynin sağ lobu, vücudun sağ tarafını ise beynin sol lobu kontrol
eder. Omurilikte sinir dokunun en ilkel diziliş şekli korunmuştur.33 omurdan
meydana gelmiş olan omuriliğin üzeri beyin gibi üç katlı zarla
çevrilidir.Bunların arasında da omuriliği sarsıntı ve darbelerden koruyan
Beyin-Omur ilk sıvısı(BOS) bulunur. Omuriliğin sağından ve solundan düzenli
sıralanmış 31 çift duyu ve motor siniri çıkar.Omurilik, iç kısımda gri
maddeden yani perikaryonlardan yani sinir hücre gövdelerinden, dış kısımda
ise sinir liflerinden yani aksonlardan yani ak maddelerden meydana
gelmiştir.Boz madde ak madde içerisinde kelebeğe benzer bir yapıya
sahiptir.Ak maddenin beyaz görünmesinin nedeni aksonun içerdiği miyelin
kılıfdandır.Boz maddenin sağ ve sol yanlarında yan, ön ve arka boynuzcuk
olarak isimlendirilen üç kısım bulunur.Bu boynuzcukların görevleri şunlardır;
a)Yan boynuzcuk,otonom sinir sisteminin merkezlerini içerir. b)Ön
boynuzcuk(Ventral kök),motor nöronları içerir. c)Arka boynuzcuk(Dorsal
kök),Duyu nöronlarını içerir.
Sistemleri(2’ye Ayrılır)
• Merkezî sinir sistemi
•
• Merkezî sinir sistemini gösteren bir şekil. 1. Beyin, 2.
Merkezi sinir sistemi (beyin ve omurilik), 3. Omurilik.
• Merkezî sinir sistemi sinir sisteminin en büyük bölümünü
teşkil eder. Çevresel sinir sistemi ile birlikte davranış
kontrolünde temel bir göreve sahiptir.
• îç[[]]== Merkezî sinir sistemi bölümleri ==
• 1. bölümdeki beyindir.Beyin arkasında küçük yapı
beyinciktir.Beyincik'in önünde bulunan omurilik onun
aşağısında devam eden ise omurilik soğanıdır.
Sistemleri
•
•
Çevresel sinir sistemi, merkezi sinir sistemi ile organlar
arasındaki iletişimi sağlayan sistem.
Sinirleri telefon kablolarına benzetebiliriz. Sinirler vücudumuzdan
aldıları mesajları beyne taşır. Vücudun içinde veya çevrede
meydana gelen ve vücutta belirli bir tepkiye sebep olan fiziksel,
kimyasal veya biyolojik etkilere uyarı denir. Uyarılar duyularımızda
bulunan özel hücrelerle alınır. Alınan uyarı sinirlerle merkezi sinir
sistemine taşınır. Uyarılar sinir hücrelerinde kimyasal veya
elektriksel değişikliğe yol açar. Bu değişikliğe uyartı mesajı denir.
Uyartı mesajı merkezi sinir sistemine iletilir. Mesaj için oluşan
cevap kaslara, organlara ve salgı bezlerine sinirler ile iletilir.
Uyartı mesajı beyinde değerlendirilir ve uyarıya karşı bir cevap
oluşur. Oluşan cevap yine sinirlerle organ veya yapılara iletilerek
uyarıya tepki verir.
Bitiş
• İzlediğiniz için teşekkürler.
• Hazırlayan:Zeki ÇAKMAK
Sınıfı:7-A
Okulu:Hürriyet İ.Ö.O
Yer:Çumra/Konya
• Konu:Fen Ve Teknoloji Vücudumuzda ki
sistemler
Download