Sistemler 1:Sindirim Sistemi 2:Boşaltım Sistemi 3:Sinir Sistemi Slaydı Tıklayarak İlerletin Lütfen Sindirim Sistemi • Sindirim sistemi mekanik (fiziksel) ve kimyasal sindirim olarak ikiye ayrılır. Mekanik (fiziksel) sindirim cinsel molekülleri küçük moleküllere ayırmaktır. Kimyasal sindirim ise besinleri en küçük yapı taşına kadar ayırmaktır. Sindirim sistemi, sindirim borusu (sindirim kanalı) ile sindirim bezlerini içeren, çok hücreli hayvanlarda yiyeceğin vücuda alınımı, sindirilmesi, gerekli besin ve enerjinin absorbe edilmesi ve atık maddelerin vücuttan atılması ile ilgilenen organ sistemidir. • Sindirim sistemi ve sindirim borusu hayvandan hayvana belirli oranda değişiklik gösterir. Örneğin bazı hayvanlar çok odalı midelere sahiptirler. Sindirim Sistemi(Devamı) • Çoğu Antik Çağ ve Orta Çağ anatomistleri mide, bağırsaklar gibi sindirim sistemi organları hakkında kabaca doğru fikirlere sahipti. Yine de bu yanlış ve hatta bir bakıma absürt fikirler ortaya atılmadı anlamına gelmez. Örneğin Rönesans'ın önemli bilgin ve sanatçısı Leonardo da Vinci sindirim sisteminin solunum sistemine yardım ettiği fikrine sahipti. Sıkışan bağırsakların, içlerinde üretilen sıvılaşmış havayla, diyaframı yukarı doğru ittiğine ve böylece diyaframın akciğerlere basınç uyguladığına inanmaktaydı. Sindirim sisteminin ve sindirim sistemi organlarının insan için önemi eski çağlardan beri bilinmektedir. Sindirim Organları • • • • Yemek borusu [değiştir] Farklı bölümlere ayrılır ve her bölümde sindirimin farklı bir evresi gerçekleşir. İnsanlarda sindirim kanalının ana kısımları şunlardır: ağız, dil, yutak, yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak, rektum ve anüs. Sindirim kanalı dışındaki, sindirim işlemine ve sindirim kanalındaki organların çalışmasına yardımcı olan organlar arasında pankreas ve karaciğer de bulunur. Bunlar sindirime yardımcı olacak salgılar salgılarlar. Örneğin, karaciğer tarafından salgılanan ve safra kesesinde depolanan safra lipitlerin sindirimi için önemli bir salgıdır. Sindirim kanalının duvarındaki belli temel yapılar her kısımda aynı kalır; sindirim kanalındaki boşluğu saran epitel doku gibi. Doku gıdanın geçişini kolaylaştıracak veya onun sindirimine yardımcı olacak çeşitli maddeler salgılar. Bazı bölgelerde belirli enzimlerle birlikte mukus salgılarken bazı bölgelerde sadece mukus salgılanır. Sindirim kanalının ana kısımları aşağıda tanımlanmıştır: Kanalları • • • • • Üst sindirim kanalı [değiştir] Ağız, ağız boşluğu; tükürük bezleri, mukoza, dişler ve dili kapsar. Gıda ve suyun vücuda alınmasına yarayan bir açıklıktır. Bir üst ve alt dudak ile kapatılmıştır. karbonhidratların kimyasal sindirimi ağızda başlar. Yutak, (farinks veya farenks) ağız ve burnun hemen arkasındaki boyun bölümüdür. Gıdanın ağızdan yemek borusuna geçmesini sağlar. Sindirim sisteminin yanı sıra solunum sisteminde de yer alan bir organdır. Yemek borusu (özofagus veya gullet) ve kardiya; yemek borusu gıdanın mideye geçmesini sağlayan kassal (müsküler) bir borudur. Bu geçiş peristaltizm yardımıyla olur. Kardiya ise yemek borusu ile midenin birleştiği noktadaki açıklıktır (ağız). Mide ki antrum, pilor ve pilorik sfinkteri de kapsar. Mide yemek borusu ile ince bağırsağın ilk kısmı olan duodenum arasında bulunur. Yüksek oranda asidik bir çevreye sahip mide (pH yaklaşık 1,5-2) peptidaz sindirim emzimlerini içerir. Kanallar • • • • • Alt sindirim kanalı [değiştir] Kalın bağırsak, sindirim kanalının mide ile anüs arasında bulunan kısmıdır. Kalın bağırsakta besinler içerisinde kalan su ve mineraller emilir. İnce bağırsak, mide ile kalın bağırsak arasındadır. 5 yaşın üstündeki insanlarda genellikle 5-6 m uzunluğundadır. Üç kısmı vardır. İnce bağısakta ayrıca sindirim yüzeyini genişleten villuslar (tümür) da vardır. Bu villüslerin sayesinde emilim gerçekleşir. Bu villuslar girinti ve çıkıntılardan oluşmuştur. duodenum veya onikiparmak bağırsağı, ince bağırsağın ilk ve en kısa kısmıdır. Mideyi jejunuma bağlayan bir tüptür. pH seviyesi yaklaşık 9'dur. jejunum, ince bağırsağın orta kısmıdır, duodenum ile ileum arasında bulunur. Yetişkin insanlarda boyu 2-8 metre arasında değişir. pH seviyesi yaklaşık 7-8 aralığındadır. Kanallar • • • • • • • • ile um, ince bağırsağın son kısmı. İnsanlarda yaklaşık 4 metre uzuluğundadır. İleoçekal valv ile çekumdan ayrılır. pH seviyesi genellikle 7-8 arasındadır. kalın bağırsak, üç kısmı vardır: çekum veya kör bağırsak, kalın bağırsağın ilk kısmıdır. Apandis çekumun bir uzantısıdır. kolon, kalın bağırsak için kullanılan bir terimdir. Çekumdan rektuma kadar ki kısım için kullanılır. Kendi içinde dört kısma ayrılır, çıkan kolon, transvers kolon, inen kolon ve sigmoid kolon. rektum, kalın bağırsağın son kısmıdır. Ayrıca kalın bağırsak sindirime katılmaz. Çünkü sindirim ince bağırsaktan besinlerin kana geçmesi ile sona erer. Besinler kan yoluyla vücuda taşınır. anus, rektumun dış açıklığıdır. Kapanması sfinkter kaslarca kontrol edilir. Dışkılar anüsten geçerek vücuttan atılırlar. İlgili Organlar • İlgili organlar [değiştir] • Sindirim sistemi ve sindirim borusu ile ilgili başka organlar da vardır. • Karaciğer sindirimde rol oynayan safrayı üretir. • Pankreas ise bikarbonat ve tripsin, kemotripsin, lipaz ve panktreatik amilaz gibi çeşitli enzimler içeren bir sıvıyı ince bağırsağa salgılar. • Böylece bu bezler sindirimde yer almış olurlar. Sindirim Ve Çıkartım • Sindirim ve çıkartım [değiştir] • Ağızda, yiyecek dişler ve dil tarafından mekanik olarak parçalanırken, tükürük tarafından kimyasal olarak da bir ölçüde parçalanır. Daha sonra peristaltizm ile yemek borusundan (özofagus) mideye geçer. Burada parçalama işlemi devam eder. Büyük yiyecek parçaları (bolus) daha küçük parçalara ayrılır yani büyük oranda mekaniktir. Bununla beraber, küçük miktarda kimyasal işlem de meydana gelir; özellikle proteinler midedeki enzimlerin yardımıyla kimyasal olarak parçalanmaya başlar. Gıda daha sonra ince bağırsağa girer ki burada enzimler ve bakteri yardımıyla parçalama işlemi meydana gelir ve yararlı partiküller kana emilir. Kalan partiküller ise kalın bağırsaktan geçer ve sonunda dışkı biçiminde vücuttan atılır. Sindirim hem hormonlar hem de otonom sinir sistemi tarafından düzenlenir: Sindirim sistemininin görevlerini kontrol eden temel hormonlar mide ve ince bağırsak mukozasındaki hücreler tarafından salgılanır. Bu hormonlar, örneğin sekretin, gastrin ve kolesistokinin, kana sindirim borusu tarafından bırakılırlar ve sindirim sıvılarını uyarıp organ hareketlerine neden olurlar. Otonomik sinir sisteminin iki kolu da sindirim işlemini etkiler; parasempatik sinirler salgıları ve peristaltizmi uyarırken, sempatik sinirlerin etkisi daha baskılayıcıdır. • • • – Konu hakkında detaylı bilgi için Sindirim maddesine bakınız. Sindirim Ve Çıkartım • Sindirim borusu aynı zamanda bağışıklık sisteminin bir bölümüdür (Coico et al 2003). Midenin düşük pH (1-4 arası) seviyesi, mideye giriş yapan birçok mikroorganizma için ölümcüldür. Benzer bir şekilde, mukus (IgA antikorları içerir) bu mikroorganizmaların çoğunu nötralize eder. Sindirim borusundaki diğer farktörler de bağışıklığa yardımcı olurlar; safra ve tükürükteki enzimler dahil. Sağlığa yardımcı bağırsak bakterileri de potansiyel olarak zararlı olabilecek sindirim borusundaki bakterilerin aşırı çoğalmasını önlemeye yardımcı olur.Bakterilerin yüzüne ölebiliriz. İnce bağırsağın görevi:Midedeki yemeklerin kalın bağırsaktan ince bağırsağa geçip ordan da boşaltılmasıdır. Hastalıkları • • • • • • • • • Hastalıkları [değiştir] Tıbbın sindirim sistemi fonksiyonları ve bozukluklarını konu edinen dalı gastorenterolojidir. Sindirim sistemi ile ilgili en sık yapılan şikayetlerden bazıları bulantı ve kusma, dispepsi, ishal ve kabızlıktır. Ülser ve reflü özellikle son dönemlerde adını fazlaca duyurmuş hastalıklardandır. En sık rastlanan sindirim sistemi hastalıkları şunlardır; Ülser (onikiparmak bağırsağı ve yaralar) Gastrit (mide iç dokusu iltihabı) Siroz (Hepatit B ve Hepatit C gibi sarılık virüsleri ve uzun süreli yoğun alkol alımı sonucunda gelişen, ilk aşamalarında tedavi edilmezse, kanama ve koma sonucu ölüme yol açan hastalık) Spastik kolon (çok yaygın görülen sancılı kramplar, ishal ve kabızlık şeklinde seyreden bir kalın bağırsak hastalığı) Safra kesesi taşları ve iltihapları (yemek borusu, mide, bağırsak, karaciğer, pankreas ve safra kesesi kanserleri) Kanamalar (onikiparmak bağırsağı ülseri, mide ülseri ve erozyonları, yemek borusu, mide ve kalın bağırsak kanserleri ve yemek borusu varislerinin neden olduğu kanamalar) Hemoroitler (basur, mayasıl) Resimleri • Resimleri • Resimleri • Boşaltım Sistemi • • • • Canlıların yedikleri besinleri ürik asit veya posa olarak atmasıdır. Aslında proteinler parçalanınca amonyağa dönüşür ama sonradan zararsız olan üre ve ürik asit haline dönüştürülür. Boşaltım sistemi vücutta homeostazın sağlanmasında çok önemli bir yere sahiptir. Böbrekler, üreterler ve idrar torbasından oluşan boşaltım sistemi, metabolizma sırasında ortaya çıkan atık maddelerin atılımından sorumludur. Vücut fonksiyonlarının devamı için hücrelerden atık maddelerin atılması gerekir. Katı ve sıvı atıklar, kan içinde erimiş olarak taşınırlar ve böbreğe ulaştırılarak filtre edilirler (süzülürler). Bu atıklar üreterler yoluyla idrar torbasına geçerek, belli aralıklarla idrar kesesinde idrar olarak depolanıp, periyodik olarak vücuttan atılırlar. Böbreklere böbrek atardamarı yoluyla gelen kan nefron larda süzülür.Kandaki yararlı maddeler süzülme sırasında emilir ve tekrar kana geçer.Süzülerek temizlene kan böbrek atardamarı ile böbreklerden çıkar.Kalan tuzun ve suyun fazlası ile üre idrarı oluşturur.Böbrekler metabolizma sırasında ortaya çıkar.Atık maddelerin atılımından sorumludur. Organları • İdrar Kesesi [] • Mesane yoğun kas liflerinden oluşmuş, idrarın depolandığı, genişleme özelliğine sahip torba şeklinde yapıdır. Mesane dolduğunda mesane duvarını oluşturan kas lifleri gerilerek idrara çıkma hissi uyandırır ve duvarındaki kasların kasılması ile mesane boşalır. Kadınlarda pelvis boşluğunun tabanında, erkeklerde rektumun önünde ve prostatın üzerindedir. Üretra Ve İdrar Özellikleri • Üretra [] • İdrarın mesaneden alınarak, vücut dışına atıldığı son kanaldır. Kadınlarda 3-4 cm, erkeklerde yaklaşık 50 cm uzunluğundadır. • İdrarın özellikleri [d] • İdrar, metabolizma sonucu üretilen artık maddelerin taşındığı %100 oranında sudan oluşan sarı renkli bir sıvıdır. Normal bir insan günde 1200-1700 ml kadar idrar çıkarır. Bu miktar bazı durumlara bağlı olarak değişir. İçilen su miktarı, beslenme tarzı, kullanılan ilaçlar, ortamın sıcaklığı, kan basıncına bağlı olarak idrar miktarı ve niteliği değişir. Resimleri • Resimleri • Böbrekler • Böbrekler, omurgalılarda bulunan fasulye biçiminde boşaltım organlarıdır. 10 cm boyuna kadar olabilen böbrekler, boşaltım sisteminin bir bölümünü oluştururlar. Bu organlar, başta üre olmak üzere atıkları kandan süzer ve onları su ile birlikte idrar olarak boşaltırlar. Böbrekleri ve böbreklere etki eden hastalıkları inceleyen tıbbi dal nefrolojidir.[1] Nefroloji, adını Yunanca "böbrek" anlamına gelen nephros sözcüğünden alır. Böbrek(ler) ile ilgili anlamında kullanılan renal sözcüğü ise Latince renalis sözcüğünden gelir.[2] Böbreklerin içindeki süzme birimlerine nefron denir. Her böbrekte yaklaşık 1 milyon nefron bulunur.[3 Böbrekler • Genel [değiştir] • Böbrekten ayrılan idrar borusu (üreter) takip edilerek böbreğin içine ilerledikçe huni biçiminde bir boşluk olarak genişler; buna havuzcuk (pelvis) denilmektedir.[11] Havuzcuktan da küçülerek ayrılan bölgelere büyük çanak (majör kaliks), bunlardan ayrılan daha da küçük bölgelere küçük çanak (minör kaliks) denmektedir.[12] İnsan böbreğinde yaklaşık 12 adet küçük çanak bulunmaktadır.[13] Böbrek, kesildiğinde, kabuk (korteks) ve öz (medulla) bölgelerinden oluştuğu görülür. Öz bölgede uçları papilla olarak bilinen piramitler bulunmakta, ve bunların herbiri bir çanağa bağlıdır. Kabuk bölgesi dokusu her iki ardışık piramitler arasına sokulur, ve bunlara Bertin sütunları denilmektedir.[14] Böbrek Hastalıkları • Genel Bilgiler Böbrek karnın arka bölgesinde bulunan 100-150 gram ağırlığında bir organdır. Normal kişilerde sağ ve solda olmak üzere iki adet böbrek bulunur. Toplumda yaklaşık 1000 kişinin bir tanesinde tek böbrek vardır. Tek böbrekli olmanın önemli bir sakıncası yoktur. Akut böbrek yetmezliğinin nedenleri Çok sayıda neden vardır; 1. Ağır kanama, kusma, ishal, yanık sonucu kan basıncında düşme 2. Gebelik: Kanamalar, gebelik zehirlenmesi, sağlıksız koşullarda yapılan düşükler 3. Kalp yetmezliği 4. Böbrek hastalıkları: Nefrit, böbrek damarının tıkanması 5. İdrar yollarında tıkanıklık: Kanser, prostat büyümesi, taşa bağlı tıkanma 6. Ameliyatlardan, özellikle büyük ameliyatlardan sonra 7. İlaçlar: İlaçlara bağlı akut böbrek yetmezliği sık karşılaşılan bir sorundur, bu nedenle ilaçlar kesinlikle doktor denetiminde kullanılmalıdır. 8. Depreme bağlı kas zedelenmeleri Böbreğin İşlevi • Böbreklerin işlevi Böbreğin başlıca işlevleri vücut su, tuz, kalsiyum dengesinin sağlanması, idrar aracılığı ile zararlı maddelerin ve ilaçların vücuttan atılması ve hormon, şeker metabolizmasına olan katkılarıdır. Böbrek yetmezliğinde böbreğin bu işlevlerinde bozulma olur. Böbrek yetmezliği ani (akut) veya sinsi (kronik) seyirli olmak üzere iki şekilde gelişebilir. Böbrek Hastalıkları • Kronik böbrek yetmezliğinin nedenleri Türk Nefroloji Derneğinin verilerine göre; 1. Nefrit: Böbrek iltihabıdır. 2. Şeker hastalığı 3. Hipertansiyon 4. Taş, tıkanma, tümör gibi idrar yolu hastalıkları 5. Böbrek kistleri 6. Diğer nedenler Böbrek Hastalıkları • • • Belirti ve bulgular Gece idrara kalkma, halsizlik, nefes darlığı, çarpıntı, idrar miktarında azalma, hipertansiyon, el, ayaklar ve göz etrafında şişmedir. Böbrek yetmezliğinin erken dönemlerinde belirtiler çok silik olabilir, tek belirti sık gece idrara kalkma olabilir. Gece idrara kalkma akşam çok sıvı (çay, su, karpuz...) alanlarda veya prostat hastalığı olanlarda da görülebilir. Gece idrara kalkan bir hastada başka bir neden yoksa bunun nedeni böbrek yetmezliği olabilir. Bu nedenle sık sık gece idrara kalkanların mutlaka böbrek yetmezliği yönünden araştırılmaları gereklidir. Bu amaçla kan ve idrar incelemeleri yapılmalıdır. Tanı Böbrek yetmezliğinin tanısı kanda üre veya kreatinin isimli maddelerin ölçülmesi ile mümkündür. İdrar incelemesi, radyolojik yöntemler, kanın biyokimyasal incelemesi ve diğer laboratuar incelemeleri böbrek yetmezliğinin nedenini anlamaya yöneliktir. Tedavi Akut ve kronik böbrek yetmezliklerinde tedavi farklıdır. Böbrek yetmezliği tedavisi hastanın özelliğine ve böbrek yetmezliğine yol açan hastalığa göre değişir. Tedavi kesinlikle bir doktor denetiminde olmalıdır. Tedavide en önemli nokta eğer var ise kan basıncı düşüklüğü veya yüksekliğinin kontrol altına alınmasıdır. Beslenme, sıvı ve tuz dengesinin sağlanması ve ilaçlar diğer tedavi yöntemleridir. Akut böbrek yetmezliği olan hastaların böbrekleri iyi ve yeterli tedavi ile genellikle düzelir. Böbrek yetmezliği ilerler ve kalıcı hale gelirse başka tedavi yöntemleri gerekir: 1. Diyaliz 2. Böbrek nakli Böbrek Taşı • • • • Böbrek taşları nedir ? Böbrek taşı böbreklerin içinde çeşitli maddelerin kristalizasyonu (taşlaşması) sonucu oluşan maddelerdir. Taşların çoğunluğu kalsiyum oksalat taşları olmakla beraber, bazıları kalsiyum fosfat, ürik asit ve başka maddelerdir. Bu taşlar böbrekte kalabilir, büyüyebilir veya böbreklerden hareket ederek böbrekler ile idrar kesesini birleştiren idrar yollarına ilerleyebilir. Böbrek taşları kimlerde olur ? Böbrek taşları erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha sık rastlanır. Sıcak mevsimlerde daha sık oluştuğu bildirilmektedir( vücutta su kaybı daha fazla olur). Özellikle diyetin bazı taşların oluşumuna zemin hazırladığı kabul edilmektedir. Böbreklerden süzülen su miktarı ile yakın ilgisi olan böbrek taşları, özellikle vücudu taş oluşumuna yatkın olan kişilerde su kaybı meydana gelmesiyle idrar yoğunlupu artar ve kristalleşme kolaylaşmaktadır. Bunun yanında bol sıvı alan kişilerde de taş oluşumu nadirdir. Diyet, metabolizma değişiklikleri ve bazı hastalıklar da taşların oluşumunda rol oynayan faktörlerdir. Böbrek Taşı (Vb. Şikayetler ) • • • • • • Böbrek taşı ile beraber olan şikayetler Böbrek taşları dayanılmaz ağrılara neden olabileceği gibi, hiçbir belirti vermeyebilir. İdrar yollarına düşen taşlar ise şiddetli ağrı yapabilir. Ağrı genelde gelip geçici özelliktedir ve taşın olduğu tarafta belin alt kısmı ve yan tarafında ağrı olur. Bazen de karına doğru yayılan bir ağrı olabilir. Böbrek ve idrar yolları taşlarında tanı yöntemleri Böbrek taşını teşhis etmek için muayene yapılır ve yeri ile boyutunu belirlemek amacıyla böbrek rontgeni (IVP) ve ultrasonografi yapılır. Böbrek ve idrar yolları taşlarında tedavi seçenekleri Birçok taş kendiliğinden düşebilir ve bu yüzden küçük boyuttaki taşların düşmesine şans tanınabilir. Yapılan tetkiklerde düşmeyecek bir taş olduğu kanaatine varılırsa tedavi için şu yöntemler uygulanabilir. Böbrek Taşı • • • • • Taş Kırma (ESWL): Bu yöntemde şok dalgaları verilerek taş kırılır ve idrar yollarına zarar vermeden kırıntılar haline dönüşür ve idrar ile atılır Üreteroskopi: Bu işlemde kamera kullanılarak idrar yollarına direkt gözle görülerek taşlar ya kırılır veya kırılmadan dışarı çıkarılır. Perkütan Taş Kırma: Sırttan bir delikten kamera ile böbreğe girilir ve gözle görülerek böbrek içindeki büyük taşların kırılmasında kullanılan yöntemdir. Açık Cerrahi Girişim: Burada taş olan böbrek tarafı açılır ve taş çıkarılır. Günümüzde gelişen teknoloji ile açık cerrahi yapılan böbrek taşları vakaları azalmıştır. Böbrek taşlarının tekrar oluşumunu engelleme En önemli tedbir bol su içilmesidir. Su kristalleşmeyi engelleyerek taş oluşumunu engellemektedir. Ayrıca taşın kimyasal yapısına göre kan ve idrar testleri yapıldıktan sonra diyette de bazı ayarlamalar yapılabilir. Böbrek Resimleri • Böbrek Resimleri • Sinir Sistemi • Sinir sistemi ikiye ayrılır çevresel sinir sistemi merkezi sinir sitemi (veya sinir ağı), canlıların içsel ve dışsal çevresini algılamasına yol açan, bilgi elde eden ve elde edilen bilgiyi işleyen, vücut içerisinde hücreler ağı sayesinde sinyallerin farklı bölgelere iletimini sağlayan, organların, kasların aktivitelerini düzenleyen bir organ sistemidir. • Beyine sahip sistemi düşünce ve duygu üretmez veya iletmez. Süngerler dışında tüm çok hücreleri hayvanlarda bulunur. Beyin insan vücudunun en önemli organlarındandır. Sinir sisteminde bulunan hastalıklar; menenjit, şizofreni, Alzheimer hastalığı, kortikal görme bozukluğu, Parkinson, epilepsi (sara) bunlar sinir sisteminde bulunan bazı hastalık çeşitleridir. Beyin • Beyin • İnsan beyni • Hayvan anatomisinde beyin, veya ensefalon (yunanca), merkezi sinir sisteminin yönetim merkezidir. Birçok hayvanda beyin, kafanın içinde, birincil duyu organlarının ve ağzın yakınında yerleşmiştir. Tüm omurgalılarda beyin olduğu gibi, omurgasızlarda da merkezileşmiş bir beyin veya birbirinden bağımsız ganglionlar topluluğu vardır. Beyin, şaşırtıcı derecede karmaşık ve komplike olabilir. Örneğin insan beyni 100 milyar'dan fazla nöron içerir ve bu nöronların her biri, kendi gibi 10.000 tanesiyle bağ yapar.[1] Omurilik • • Omurilik (Medulla Spinalis) omurga denilen kemik bir yapının içinde boyundan kuyruk sokumuna kadar uzanan ve ortasında yine boydan boya bir kanal içeren merkezî sinir sisteminin bir parçasıdır. İlk lumbar omurun alt kenarına kadar devam eder; buradan itibaren sinirler atkuyruğu şeklinde yayılır. Yaklaşık olarak kadınlarda 43 cm, erkeklerde ise 45 cm uzunluğunda ve 35-40 gram ağırlığındadır. Ayrıca omurilik omurilik soğanından gelen refleksleri kontrol eder omurilik tam olarak beyinde başlar. Bu yüzden ense köküne vurulmamalıdır. Omurilik direkt beyinden çıkan emirleri gerçekleştirir. Ayrıca omurilik basit refleksler merkezidir. Omurilik denen yapı dışta ak madde ve içte H şeklinde bir boz maddeden oluşur. Ak madde miyelinli sinirlerden;boz madde ise sinir hücrelerinin gövde kısımlarından ve miyelinsiz sinirlerden oluşur. Omuriliğin dorsal boynuzu duyusal sinirleri alır,ventral boynuzu ise motorik sinirleri alır. Omurilik • Omurilik vücutta istemsiz davranışları ve refleksleri kontrol eder. Vücuttan beyine gelen sinirler omurilikte çapraz yaparak gelir. Bu sayede vücudun sol tarafını beynin sağ lobu, vücudun sağ tarafını ise beynin sol lobu kontrol eder. Omurilikte sinir dokunun en ilkel diziliş şekli korunmuştur.33 omurdan meydana gelmiş olan omuriliğin üzeri beyin gibi üç katlı zarla çevrilidir.Bunların arasında da omuriliği sarsıntı ve darbelerden koruyan Beyin-Omur ilk sıvısı(BOS) bulunur. Omuriliğin sağından ve solundan düzenli sıralanmış 31 çift duyu ve motor siniri çıkar.Omurilik, iç kısımda gri maddeden yani perikaryonlardan yani sinir hücre gövdelerinden, dış kısımda ise sinir liflerinden yani aksonlardan yani ak maddelerden meydana gelmiştir.Boz madde ak madde içerisinde kelebeğe benzer bir yapıya sahiptir.Ak maddenin beyaz görünmesinin nedeni aksonun içerdiği miyelin kılıfdandır.Boz maddenin sağ ve sol yanlarında yan, ön ve arka boynuzcuk olarak isimlendirilen üç kısım bulunur.Bu boynuzcukların görevleri şunlardır; a)Yan boynuzcuk,otonom sinir sisteminin merkezlerini içerir. b)Ön boynuzcuk(Ventral kök),motor nöronları içerir. c)Arka boynuzcuk(Dorsal kök),Duyu nöronlarını içerir. Sistemleri(2’ye Ayrılır) • Merkezî sinir sistemi • • Merkezî sinir sistemini gösteren bir şekil. 1. Beyin, 2. Merkezi sinir sistemi (beyin ve omurilik), 3. Omurilik. • Merkezî sinir sistemi sinir sisteminin en büyük bölümünü teşkil eder. Çevresel sinir sistemi ile birlikte davranış kontrolünde temel bir göreve sahiptir. • îç[[]]== Merkezî sinir sistemi bölümleri == • 1. bölümdeki beyindir.Beyin arkasında küçük yapı beyinciktir.Beyincik'in önünde bulunan omurilik onun aşağısında devam eden ise omurilik soğanıdır. Sistemleri • • Çevresel sinir sistemi, merkezi sinir sistemi ile organlar arasındaki iletişimi sağlayan sistem. Sinirleri telefon kablolarına benzetebiliriz. Sinirler vücudumuzdan aldıları mesajları beyne taşır. Vücudun içinde veya çevrede meydana gelen ve vücutta belirli bir tepkiye sebep olan fiziksel, kimyasal veya biyolojik etkilere uyarı denir. Uyarılar duyularımızda bulunan özel hücrelerle alınır. Alınan uyarı sinirlerle merkezi sinir sistemine taşınır. Uyarılar sinir hücrelerinde kimyasal veya elektriksel değişikliğe yol açar. Bu değişikliğe uyartı mesajı denir. Uyartı mesajı merkezi sinir sistemine iletilir. Mesaj için oluşan cevap kaslara, organlara ve salgı bezlerine sinirler ile iletilir. Uyartı mesajı beyinde değerlendirilir ve uyarıya karşı bir cevap oluşur. Oluşan cevap yine sinirlerle organ veya yapılara iletilerek uyarıya tepki verir. Bitiş • İzlediğiniz için teşekkürler. • Hazırlayan:Zeki ÇAKMAK Sınıfı:7-A Okulu:Hürriyet İ.Ö.O Yer:Çumra/Konya • Konu:Fen Ve Teknoloji Vücudumuzda ki sistemler