Bugün; ilkokul mezunu vatandaşımızdan yüksek öğrenim yapan öğrencimize, memurumuzdan amirimize, işçimizden işverenimize varıncaya kadar, toplumun bütün kademelerinde -Türkçe sevdalıları ve bu konuda hassasiyet gösterenler hariç- dilimizin imlâsı ve telâffuzu hesaba katılmamakta ve tam anlamıyla bir Türkçe konuşulup yazılmamaktadır. Şüphesiz, herkes; yazısında ve konuşmasında, kelime ve cümlelerinin ses, ahenk ve anlam bakımından kusursuz olmasını arzu eder. Ama, bunu istisnaların dışında birçoğumuz beceremeyiz. İyi bir cümle; dilbilgisi, açıklık, duruluk, sadelik, tabiîlik, mantık ve bilgi yönlerinden doğru olan cümledir. İyi bir cümlenin niteliklerini taşımayan cümlelerde anlatım bozukluğu vardır. Bu bölümde; bir daha tekrarlanmaması, üzerine yenilerinin eklenmemesi ümit ve arzusuyla, Türk dilinin imlâsı ve telâffuzuyla ilgili olarak yapılan yanlışlar ve anlatım bozuklukları ile güzel yazmak, güzel konuşmak için nelerin yapılması ve yapılmaması gerektiği üzerinde duracağız. CÜMLE BOZUKLUKLARI Doğrudan doğruya cümlenin yapısını bozan anlatım bozukluklarına, cümle bozuklukları denir. Cümle bozukluklarına yol açan asıl sebep, cümleyi meydana getiren unsurların söz dizimi kaidelerine aykırı olarak kullanılmasıdır. Cümle bozuklukları, başlıca dört şekilde ortaya çıkar: 1-) Eksiklik : Cümlede herhangi bir unsurun eksik olmasıdır. “Teyzem bana ne sarıldı, ne de öptü.” (Teyzem bana ne sarıldı, ne de beni öptü. ) Bu cümlede beni sözü unutulmuştur. “Şimdi artık kimi sevdiğimi, saygı duyduğumu bilmiyorum.” ( Şimdi artık kimi sevdiğimi, kime saygı duyduğumu bilmiyorum. ) Bu cümlede, kime sözü unutulmuştur. 2-) Fazlalık : Cümlede bazı eklerin, kelime veya kelime gruplarının lüzumsuz olarak kullanılmasıdır. “Öğrenciler arasındaki mevcut ikilik büyüyor.” (Öğrenciler arasındaki ikilik büyüyor.) “Haksız yere uğradığı iftiraya kurban gitti.” ( İftiraya kurban gitti. ) 3-) Sıra yanlışlığı : Bir cümlede önce gelmesi gereken unsurların sonra, sonra gelmesi gereken unsurların da önce bulunmasıdır. Buna takdim tehir yanlışı denir. “Yüzme, en iyi denizde öğrenilir.” ( En iyi yüzme denizde öğrenilir. ) “Yapılan oylamada önerge 235’e karşı 17 oyla reddedilmiştir.” (Yapılan oylamada önerge 17’ye karşı 235 oyla reddedilmiştir. ) 4-) Uyumsuzluk: Cümledeki unsurların birbirleriyle uyum hâlinde olmamaları demektir. Bilhassa, fiil ile cümlenin veya kelime gruplarının diğer unsurları arasında uyumsuzluklara sık sık rastlanmaktadır. “Devlet memurlarının hayat şartlarının artırılması gerekir.” ( Devlet memurlarının hayat şartlarının düzeltilmesi gerekir. ) “Şurası da muhakkak ki, öğrencilerin isteklerini de göz önünde tutmak gerekir sanıyorum.” (Şurası da muhakkak ki, öğrencilerin isteklerini de göz önünde tutmak gerekir. ) ANLATIM BOZUKLUKLARI A) Ses ve Ahenk Kusurları : İşitme ile ilgili olan, kulağa hoş gelmeyen, kulağı tırmalayan kusurlardır. 1-) Tenafür : Bir kelime veya kelime grubundaki seslerin telâffuz bakımından birbiriyle uyuşmaması, kulağa hoş gelmeyen bir izlenim uyandırmasıdır. Böyle durumlarda dil, bazen kendi kendine tedbir alarak tenafürü önler. Meselâ “ufak, küçük, büyük” gibi kelimeler, küçültme ekleri alınca; “ufacık, küçücük, büyücek” şekillerine girer. “azcık” yerine “azıcık” , “bircik” yerine “biricik” denmesi de , dilin tenafüre karşı kendi kendine uyguladığı bir tedbirdir. Söyleyiş güzelliğini bozan kelimelere, mütenafir kelimeler denir. Mütenafir kelime, kelime grubu ve cümle örnekleri: koşullaştırılmışlık, bilinçlilik, batılılaşmışlık, biçimselleştirilebilirlik, basınç ölçer, bu biçim işleyiş içinde..., çok şaşacaktır... Çocuklar arasında söylenen ve aynı zamanda diksiyon eğitiminde de kullanılan yanıltmacalar, tenafürün en aşırı örnekleridir: Üç tas has hoşaf... Bir dalda bir kartal dal tartar, kartal kalkar dal sarkar. Şu köşe yaz köşesi, bu köşe kış köşesi, ortada su şişesi. 2-) Zincirlenme : Kelime grubunda veya cümlede aynı eklerin zincirleme olarak birbirine bağlanması demektir. “Selçuk Üniversitesinin Fen - Edebiyat Fakültesinin Doğu Dilleri ve Edebiyatları Bölümünün Fars Dili ve Edebiyatı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi...” “Kapıyı açıp, ayakkabılarını çıkarıp, salona yürüyüp koltuğa oturdu.” 3-) Tekrar Sıklığı : Bir cümlede aynı sözü lüzumsuz yere sıkça tekrarlamak demektir. “Televizyon programları içerisinde, Türkçe’yi doğru kullanmayı öğütleyen ve dil yanışlarından bahseden programlara çok az rastlanmaktadır.” B) Anlam Kusurları : Bir cümlenin anlaşılmasını zorlaştıran kusurlardır. Bu kusurların başlıcaları şunlardır : 1-) Anlamca Birbirine Yakın Kelimeleri Bir Arada Kullanmak : “Eldeki malûmatları, ipuçlarını bir araya getirdiğimizde; gayet faydalı, faydalı olduğu kadar da yararlı bilgiler elde ettik.” “Bab-ı Âli’nin yüksek kapısından firar edip kaçarken, yek süvari bir atlıya tesadüfen rast geldi.” Ayrıca, eş anlamlı veya anlamca birbirine yakın kelimeleri, deyimlerde ve atasözlerinde birbirlerinin yerine kullanmak da doğru değildir: Kara mürekkep ( siyah mürekkep ), Siyah talih ( kara talih ), Tanrı aşkına ( Allah aşkına ), Tanrı’ya ısmarladık ( Allah’a ısmarladık ), Yüreksiz ( kalpsiz ), Başsız ( kafasız ), Beyaz akçe siyah gün içindir. ( Ak akçe kara gün içindir.), Zaman nakittir. ( Vakit paradır. ), Sakla samanı gelir vakti. ( Sakla samanı gelir zamanı. )... 2-) Kullanıştan Düşmüş Kelime ve Tamlamaları Kullanmak: Yazıklı ( günahkâr ), sağaltman ( doktor ), bark ( apartman ), gözgü ( ayna ), selce ( istiridye ), zaviye tan-mütekabile tan-ı dahile tan ( iç ters açılar ) v.b. Dilimizin, telâffuzunu değiştirdiği bazı kelimeleri aslî şekilleriyle kullanmak da doğru değildir. Müşkil ( müşkül ), mümkin ( mümkün ), terceme ( tercüme ), kitab ( kitap ), club ( kulüp ), cart ( kart ), auto ( oto ), laser ( lâzer ) v.b. 3-) Bir kelimenin Türkçe’si varken, yabancı dillerden alınan karşılığını kullanmak: Generation ( kuşak ), moncher ( azizim ), fair - play ( dostluk ) hello ( merhaba ), showroom ( teşhir salonu ), shopping center ( alış veriş merkezi ), gross market ( büyük alış veriş merkezi ), consensus ( uzlaşma ) , mösyö ( bay ) , hat - tick ( bir maçta üç gol atmak ), discount market ( indirim marketi ), final four ( çeyrek final ) v.b. 4-) Yabancı Kelimelerle Türkçe Kelimeleri Birleştirmek ve Türkçe Kelimelere Yabancı Ekler Yabancı Kelimelere de Türkçe Ekler Getirmek: Makro düzey, mikro düzey, makro dilbilim, gayri pratik, gayri sosyal, en asgarî, en azamî, güzergâh üzerinde, hakem triosu ( hakem üçlüsü ), drive etmek ( sürmek ) v.b. Derskolik, çaykolik, dokunmatik, ayriyeten, direkman, kardeşane... 5-) İş Yerlerine, Televizyon Kanallarına, Radyo İstasyonlarına ve Ürünlere; Yarı Türkçe Yarı Yabancı Veya Tamamen Yabancı Adlar Vermek ve Bu Adların Kısaltmalarını Batı Aksanıyla Söylemek: Millenium Flowers, Blue Radio, MMC ( Mega Music Channel ), Bilgi Bilişim Center, Show, İnter Star, Cine 5, Number One FM, Mega Market, Pasta Bank, Ali’s Hause, Narin Shoes, Lâle Socks v.b. Türkçe kelime gruplarının, dilimizde çok sık kullanılarak bizden bir unsur hâline gelen yabancı ifadelerin ve özellikle Türk yayın kurumu isimlerinin, mutlaka dilimizin kısaltma kurallarına göre okunması gerekir. Lâtin asıllı Türk alfabesinde, ünsüzler “e” ünlüsüyle seslendirilir. Özellikle “h” ünsüzünde çok farklı söyleyişler dikkat çekmektedir. “h” ünsüzü için kullanılan; ha, aş, haş, eyç.. gibi şekiller asla doğru değildir. Bir konfeksiyoncu, imal ettiği ürünlerin üzerini, tamamen yabancı ve çoğu da anlamsız, uydurma kelimelerle ve garip garip resimlerle dolduruyor, bu ürünleri de herkes kapış kapış alıyor. Nedense, alış verişlerde isimleri yabancı olan iş yerleri tercih ediliyor. Eğer, o ürünlerin üzerindeki yazılar Türkçe olsa, kimse dönüp bakmayacak, çünkü yazılanların çoğu anlamsız ve uydurma!.. Eğer, o iş yerlerinin ismi Türkçe olsa, müşteri sayısında azalma oluyor. Bir malın markası ve üzerindeki yazılar, anlamı bilinmeyen kelimelerden ibaretse, daha çok alıcı buluyor. Maalesef arz talep meselesi !... 1996 - 1997 YILI ÖSS SORULARI 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Sorunlara, onun daha nesnel bir tavırla yaklaşacağını ve çözüm getireceğini umuyordum. B) Son günlerde tanık olduğum bazı olaylar, onunla ilgili görüşlerimin değişmesine yol açtı. C) Amaçlarına ulaşabilmek için her türlü engeli aşmaya çalışan bu gençlere imreniyorum. D) Araştırmamı istediğim yönde sürdürebilmem için öncelikle, yararlanacağım kaynakları saptamalıyım. E) Bu soru ben ve benim gibi sınava girmiş olan bir çok kişinin kafasını karıştırdı. Doğru cevap : E şıkkı 2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Dürüst biri olduğundan dün de bugün de kuşkuya düşmüyorum. B) Hukukçu olmadığımdan, işin bu yönünü sizinle tartışamam. C) Bu konuda bir araştırma yapılmasını, hazırlanacak raporun ilgili kuruluşlara gönderilmesini istedim. D) Ben, öyle olduğunu düşünüyor, öyle olduğuna inanıyorum. E) Anımsanacağı gibi, bir yıldan beri bu konuda yazılar yazıyor, ilgilileri uyarıyorum. Doğru cevap : A şıkkı 3. Muğla yöresindeki çıkan yangınlardan geriye, çırılçıplak ve simsiyah dağlar, tepeler kaldı. Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır? A) Çoğul ekinin gereksiz kullanılmasından B) İlgi ekinin gereksiz kullanılmasından C) Bağlacın yanlış yerde kullanılmasından D) Yüklemin şimdiki zaman yerine geçmiş zamanda kullanılmasından E) Özne ile yüklem arasında uyumsuzluk bulunmasından Doğru cevap : B şıkkı 4. Öğrenciyi, düşünmeye ve yaratıcı olmaya yönelten ve herhangi bir konu üzerinde eleştiri yapmasını sağlayan bir anlayış, eğitim sistemimize henüz yerleşmedi. Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır? A) Dolaylı tümlecin cümlenin başında kullanılmamasından B) Öznenin birden fazla sözcükten oluşmasından C) Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından D) Tamlayan eksikliğinden E) Gereksiz yere zarf tümleci kullanılmasından Doğru cevap : D şıkkı 1997 - 1998 YILI ÖSS SORULARI 1. Türkçe’de bir cümlenin öznesi, birinci ve üçüncü tekil kişiden oluşuyorsa, yüklemi birinci çoğul kişi olur. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bu kurala kaynaklanan bir anlatım bozukluğu vardır? uymamaktan A) O akşam ben kendi odama, Fatma da kendi odasına çekilmişti. B) Teyzemlerin yeni evlerine taşınmasından sonra siz bu eve yerleştiniz. C) Havalar böyle giderse bir süre daha kahvaltımızı balkonda yapabileceğiz. D) Ben de bir tabak alıp sofraya oturayım. E) Babasıyla annesi, bu evi üç yılda zar zor yaptırabildiler. Doğru cevap : A şıkkı 2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) O yıllarda hepimiz tiyatro tutkunuyduk ve çalışmaya susamıştık. B) Film, bir ailenin sıradan olaylar karşısındaki şaşırtıcı tutumunu ustalıkla yansıtıyor. C) Festivalin bu bölümünde, müziğin farklı türlerinde adını duyurmuş sanatçılar sahneye çıkacak. D) Sanatçının bu karikatürleri, başta Berlin ve Paris olmak üzere Avrupa’nın çeşitli kentlerinde sergilenecek. E) Bu kameralar, rahatça kullanabildiği ve taşınmasının kolay olması nedeniyle tercih ediliyor. Doğru cevap : E şıkkı 3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Yetkililer, bu konuda uluslararası işbirliği yapılmasına karar verdiler. B) Siyasi, askeri ve ekonomi alanlarında görüştüler. C) Üye olan ülkelere toplantı konusunda bilgi verilmesini gerekli gördüler. D) Toplantıda, herkesin tartışmalara katılması gerektiğini söylediler. E) Gelecek toplantıda ele alınacak konuyu belirlediler. Doğru cevap : B şıkkı 4. Yanlış bir şey yapsam da kızmaz; ama inanılmayacak kadar anlayışlıdır. Bu cümledeki anlatım kaynaklanmaktadır? bozukluğu aşağıdakilerin A) Yüklemin geniş zamanlı olmasından B) Cümleciklerin ortak özneli olmasından C) Yanlış ilgeç kullanılmasından D) Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından E) “bile” yerine “da” bağlacı kullanılmasından Doğru cevap : D şıkkı hangisinden 1998 - 1999 YILI ÖSS SORULARI 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Çalışma yaşamınızda bu tür güçlüklerle sık sık karşılaşacaksınız. B) Bizim için önemli olan, görevinizi en iyi biçimde yerine getirmenizdir. C) Bir sorunla karşılaştığınızda bizlerden yardım isteyebilirsiniz. D) Bu, sizlere verebileceğimiz en önemli ödül ve en önemli hedeftir. E) Bu işte de başarılı olacağınızdan hiç kuşkumuz yoktur. Doğru cevap : D şıkkı 2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Hava kirliliğine karşı çeşitli önlemler alınabilir. B) Çevre sorunlarıyla ilgili toplantılar yapılmalıdır. C) Bu gaz, havada yoğun oranda bulunur. D) Akarsularımız sanayi atıklarıyla kirleniyor. E) Gençler, doğanın korunması konusunda bilinçleniyor. Doğru cevap : C şıkkı 3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Makinenizi, arkadaki kapatmanız gerekmektedir. açma-kapama düğmesine basarak B) Daha fazla bilgi edinmek için yetkili satıcınıza başvurabilirsiniz. C) Bilgisayarınızın bozuk olup olmadığını öğrenebilmek için onu bir teknisyene göstermelisiniz. D) Bu bölümde, bilgisayarınızı kullanacağınız açıklanmaktadır. nasıl kuracağınız ve nasıl E) Bu kılavuzda sizi belli türdeki bilgilere uyarmak için bazı özel işaretler kullanılmıştır. Doğru cevap : E şıkkı 4. Gürültüden uzak, doğal güzelliklerle dolu parkın bir ( I ) köşesinde, yaşlı bir ( II ) hanım masanın üstüne koyduğu romanını bir ( III ) karış uzaktan okumaya çalışıyor; bir ( IV ) şişman, spor giyimli bir ( V ) adam da dalgın dalgın uzaklara bakıyordu. Bu cümledeki anlatım bozukluğunu gidermek için altı çizili sözcüklerden hangisi atılmalıdır? A) I. B) II. Doğru cevap : D şıkkı C) III. D) IV. E)V. 5. Oraya gidersen, etnografya ya da Kurtuluş Savaşı müzelerini gezmelisin. Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır? A) Yanlış bağlaç kullanılmasından B) Koşul cümlesi olmasından C) Nesnenin yanlış yerde bulunmasından D) Yüklemin gereklilik kipinde olmasından E) Ad tamlamasının gereksiz kullanılmasından Doğru cevap : A şıkkı 1999 - 2000 YILI ÖSS SORULARI 1. Fiyatlar çok pahalı olduğu için satışlar çok durgun. Bu cümledeki anlatım bozukluğunu gidermek için aşağıdaki değişikliklerden hangisi yapılmalıdır? A) “çok” sözcükleri atılmalı B) “durgun” yerine “az” sözcüğü getirilmeli C) “olduğu için” yerine “olduğundan” sözcüğü getirilmeli D) “ satışlar” yerine “alışveriş” sözcüğü getirilmeli E) “pahalı” yerine “yüksek” sözcüğü getirilmeli Doğru cevap : E şıkkı 2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Bu konuda nasıl bir çalışma yapılması gerektiği, uzmanlarca tartışılacak. B) Olaydan büyük cezalandırılmasını istedi. bir üzüntü duyduğunu, suçluların C) Yeni binaların ne zaman hizmete açılacağını, basın aracılığıyla duyuracaklarını belirtti. D) Sorunlara sağduyuyla yaklaşmanın, kolaylaştıracağı sonucuna varıldı. onların çözümünü E) Bölgede, kış mevsiminin uzun sürmesi nedeniyle alınması gerekli önlemler yetkililere bildirildi. Doğru cevap : B şıkkı 3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Ozan, 1940 yıllarında yeni şiirimizin başta gelen adlarından biriydi. B) O, 1946 yılında düzenlenen bir yarışmada birinci olmuştu. C) Aradan yıllar geçmesine karşın şiir anlayışında bir değişiklik olmadı. D) Onun ilgi çekici yanlarından biri de konuları abartarak anlatmasıdır. E) Toplumsal ve bireysel olaylara, yan tutmadan bakar. Doğru cevap : A şıkkı 4. Yaptıklarını kendi ağzıyla itiraf etti. Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır? A) Yüklemin III. tekil kişili olmasından B) Nesnenin çoğul eki almasından C) Gereksiz söz kullanılmasından D) Yüklemin di’li geçmiş zamanlı olmasından E) Nesnenin yanlış yerde kullanılmasından Doğru cevap : C şıkkı 5. O kurumda eğitim görmüş herkes, saygılı, hoşgörülü ve esnek olmak gibi çok önemli erdemler kazanmışlardır. Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır? A) Gereksiz yere sıfat kullanılmasından B) Gereksiz yere bağlaç kullanılmasından C) Yükleme ek-fiil getirilmesinden D)Öznenin sözcük öbeği olmasından E) Özne - yüklem uyuşmazlığından Doğru cevap : E şıkkı 2000 - 2001 YILI ÖSS SORULARI 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Uzun süre ayakta kalabilmesi için bu yapı, neme dayanıklı cam, kireç ve tuğla tozundan oluşan harçla yapılmıştır. B) Bir kamu kuruluşuna ait sevimli konukevinin önünde fotoğraf çektirdikten sonra oradan ayrıldık. C) Oraya gitmeye karar verirseniz, bu gezi için en az iki gün ayırmanız gerekir. D) Her sabah erkenden kalkarak açık havada yürüyüş yapmanın kalp sağlığını olumlu yönde etkilediği öğrendik. E) Adaylar yirmi beş yaşından büyük olmalı ve sağlık kontrolünden geçmiş olması gerektiğini söyledi. Doğru cevap : E şıkkı 2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) İlk karşılaşmamızda bana bu kadar yakınlık göstermesine çok şaşırmıştım. B) Bu kadar yetenekli bir çocuğu, sanata yönlendirmekle çok iyi bir iş yaptığını düşünüyorum. C) Geçirdiğim rahatsızlığı, büyük bir başarıyla ameliyat ederek sağlığıma kavuşturdu. D) Bu aşamada, olayları doğal akışına bırakmanın doğru olacağı kanısındaydı. E) Aralarındaki sorunların görüş farklılıklarından kaynaklandığını biliyordu. Doğru cevap : C şıkkı 3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Takımlardan biri, ötekinin bitmek bilmeyen karşılıklı saldırılarına daha fazla dayanamadı. B) Maçlarda, taraftarların çıkardığı olaylar spora gölge düşürüyor. C) Sağlıklı kalabilmenin temel koşullarından biri de spor yapmaktır. D) Son yıllarda kimi takımlar, Avrupa takımlarıyla yaptıkları maçlarda yüzümüzü ağartıyor. E) Ancak düzenli olarak yapılan spor yararlı olur. Doğru cevap : A şıkkı 4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Bu anlaşmazlıkların giderilmesi için zamana gerek var. B) Bu konunun, öncelikle ve ayrıntılı bir biçimde ele alınması gerekiyor. C) Üyeler, onunla ilgili görüşlerini daha sonra açıklayacaklarını belirttiler. D) Mimar ya da mimarlıkla ilgileniyorsanız bu kitabı okuyun. E) Herkesin yaşamında birtakım sorunlar olduğunu hepimiz biliriz. Doğru cevap : D şıkkı 2001 - 2002 YILI ÖSS SORULARI 1. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Sanayide gelişmiş ülkelerde, bu tür sorunlar hızla çözülüyor. B) Düzenlenen toplantı ve törenlerde bütün öğrenciler görev alıyor. C) Bu konuda yapılan açıklamaların anlaşılmayacak bir yanı bulunmuyor. D) Kurumda çalışanların başarısının, bu koşullara bağlı olduğu düşünülüyor. E) Teknoloji ne kadar artarsa da el emeğinin önemi azalmıyor. Doğru cevap : E şıkkı 2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Buluştukları zaman sanattan, edebiyattan konuşuyor, kimi sanatçıları eleştiriyorlardı. B) Ortada, karamsar olmayı gerektirecek bir durum yoktu. C) Bu kitapları okumak, çocuğun ufkunu genişletiyor, ona farklı dünyaların kapılarını açıyordu. D) Bu kendi resimleri için açtığı ilk kişisel sergisi olacağı için çok heyecanlıydı. E) Çok yorgun olduğu için o akşam erkenden yatmak istedi. Doğru cevap : D şıkkı 3. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Burada tiyatro salonundan internet kafeye kadar birçok etkinlik bulunuyor. B) Kentteki yaşam, hareketleniyor. öğretim kurumlarının sayısı arttıkça C) Öğrencilerin sporla ilgili gereksinimlerinin karşılanması için girişimlerde bulunuluyor. D) Kütüphaneden yararlanacak öğrencilerin önce kütüphaneye üye olmaları gerekiyor. E) Bilimsel araştırma yapacaklara her türlü olanak sağlanıyor. Doğru cevap : A şıkkı 4. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır? A) Gazetelerde bu tür haberlere hemen her gün rastlanıyor. B) Yazar, yaşadıklarını etkili bir biçimde anlatmakta başarılı olamıyor. C) Yemeğini erken yemesi gerektiği halde, hasta bu yasağa uymuyor. D) Bu alandaki çalışmaların hala yeterli bir düzeye ulaşamadığı söyleniyor. E) Trafikle ilgili sorunların çözümü için, geniş kapsamlı bir toplantı düzenleniyor. Doğru cevap : C şıkkı 5. Hiç kimse ona gerçeği anlatmamış; onu yalan yanlış sözlerle oyalamıştı. Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerden hangisiyle giderilebilir? A) “gerçeği” terine “doğruyu” sözcüğü getirilerek B) “anlatmamış”tan sonra “herkes” sözcüğü getirilerek C) “anlatmamış” yerine “söylememiş” sözcüğü getirilerek D) “onu” sözcüğü atılarak E) “oyalamıştı” yerine “kandırmıştı” sözcüğü getirilerek Doğru cevap : B şıkkı “..meslektaşlarımız dâhi olsa..” Etv, Günün Yorumu, 23.06.1999, 21:25 Bu cümlede dahi şeklinde kullanılması gereken, ‘bile’ anlamına gelen kelimenin, dâhi şeklinde kullanılmasıyla cümleden ‘uzman ya da üstün zekalı’ anlamı çıkmaktadır. “Çünkü sana yaptıkları için nasıl teşekkür edeceğimi bulamadım.” SHOW, Dizi: Cesur ve Güzel, 02.07.1955, 17:29 Bu cümlede de ‘bilemedim’ kelimesi yerine ‘bulamadım’ kelimesi kullanılarak bir dil yanlışlığı yapılmıştır. “Öğrenciler uzun bir tatile çıkacak olmanın sevincini...” Kanal A, Haber, 25.06.1999, 18:30 Burada okulların kapatılması ve dolayısıyla ‘tatile girmek’ söz konusudur. ‘Tatile çıkmak’ başka anlamdadır. “Hem yurt içinde hem yurt dışında dış gelişmeleri sizlere vermeye devam ediyoruz.” Kanal 7, Dünyadan Yansımalar, 03.07.1999, 19:57 Yurt içinde dış gelişme olamayacağı için, ifadede bir mantıksızlık vardır. Ayrıca içinde ve dışında kelimelerinin de içinden, dışından şeklinde olması gerekir. “Evet ilk görüntüleri sayın Abdullah Akalp’ten dinliyoruz.” OLAY, Padok, 15.05.1999, 12:13 Bu cümlede “görüntü dinlemek” şeklinde bir ifade karşımıza çıkmıştır. Hâlbuki görüntü ya “seyredilir” ya da “izlenir”. Cümlede yanlış bir fiil kullanıldığı için anlam uyumsuzluğu ortaya çıkmıştır. “Ayşe arkadaşımızın söylediği soruya cevap vereyim.” SHOW, Güne Merhaba, 07.05.1999, 08:15 Yapı bakımından doğru bir cümledir. Ancak burada “soru söylemek” şeklinde ifade edilen kavram, cümledeki cevap vermek kavramı ile uyumlu değildir. “Soru söylemek” yerine “soru sormak” ifadesi, cümleye uygun düşmektedir. Cümleyi şöyle düzeltebiliriz: “Ayşe arkadaşımızın sorduğu soruya cevap vereyim.” veya “Ayşe arkadaşımızın sorusuna cevap vereyim.”. “Tebrik edeyim sizi galiba.” ATV, Ayşe Özgün, 04.10.1999, 10:31 Bu cümlede fiilin kipi istek bildirmektedir. Böyle bir fiille, “ihtimal” ifadesi taşıyan galiba kelimesi kullanılamaz. “Beşiktaş’la Fenerbahçe arasındaki derbi maçına Beşiktaş 1-0 önde başladı.” SHOW, Haberler, 20.04.2003, 20:05 Bilindiği üzere tüm karşılaşmalar 0-0 başlar. Bu cümlede Beşiktaş’ın maçın başlarında bir gol bulduğu anlatılmak istenirken bir anlatım bozukluğu yapılmıştır. “Kapalı spor salonu ful dolu.” NUMBER 1, Geveze Show, 11.05.1999, 22:11 Cümlede anlatılmak istenen salonun hıncahınç dolu olduğudur. Fakat bu cümlede biri Türkçe diğeri İngilizce olmak üzere aynı anlama gelen iki ayrı kelime kullanılmıştır. “Bursa Özel Nilüfer Lisesi’nden Gökhan Mumcu en yüksek puanları alarak birinci geldi.” KENT, Haber, 12.07.1999, 09:15 ‘Birinci geldi’ yerine ‘birinci oldu’ söz grubu kullanılmalıydı. ATV’nin ünlü dizisi “Böyle mi Olacaktı?”dan ilginç konuşmalar : - Hastalığı neymiş? - Nevroz bozukluğu. - Nasıl tedavi etmeyi düşünüyorsun? - Bir kamyondan kumu kürek kürek boşaltmak gibi hastalığı azar azar yok edeceğim. Bu konuşmanın; biri genç, güzel ve deneyimsiz, öteki deneyimli ve “hoca” konumundaki iki doktor arasında geçtiğine inanmak güç; ama öyle! Taze doktor, hastaya “nevroz bozukluğu” tanısı koymuş. Hocası: “Bak kızım; ‘nevroz’ dediğin zaten hastalıktır. ‘Nevroz bozukluğu’ diye bir şey olmaz. Olursa bu, iyileşme belirtisi bile sayılabilir.” demiyor; nasıl tedavi edeceğini soruyor! Aynı bölümün bir yerinde de kendisini tanıtırken “Ben Öğretmen Rifat’ın kızıydım.” diyor. “O zamanlar” yani. Sonra doktor olmuş; artık Öğretmen Rifat’ın kızı değil! “Riziko” adlı yarışma programında -belki hatırlayanlarınız vardır‘günün fırsatı’ diye bir puan yükseltme olanağı vardı. Fakat bunların sonuncusu ‘günün son fırsatı’ olarak değil de ‘son günün fırsatı’ olarak söylenirdi. Riziko’nun sunucusu Serhat Hacıpaşalıoğlu’nun, İstanbul âdeti olduğunu sandığımız bir de konuşması var yarışmacılarla : “Evet Ragıp, siz?” Bu da irkiltici; çünkü adıyla seslenecek kadar yakın olduklarımıza genellikle “siz” demeyiz. MEDYANIN KİRLETTİĞİ TÜRKÇE Temel Karamollaoğlu bir konunun çok konuşulduğunu bildirmek için, “Bugüne kadar defaatlerce tekrar edilen...” diyor. Aynı kişi, aynı konuşmada meclis başkanına şöyle sesleniyor : “Sayın başkan, burada bir cümle sarf edilirken elbette bu bir cümleyle olmaz.” İlk ‘cümle’ deyişinde ne demek istediğini Allah bilir. Başka bir siyasi, Tansu Çiller, “Af konusundaki çalışmalarımızı sürdürdüğümüzü ve başlattığımızı...” diye giriyor söze. Şimdi Demirel’in adının geçtiği bir habere bakalım: “Anıtkabir’de sergilenen fotoğrafları ilk kez Cumhurbaşkanı Demirel gezdi.” Fotoğrafları gezmese de sergiyi gezse olmaz mıydı? Şimdi de felaket haberleri: “Hızı saatte 120 km’yi bulan fırtına, İskenderun’da başta elektrik direkleri olmak üzere pek çok ağacın devrilmesine yol açtı.” Elektrik direkleri neden ağaçlara dahil? “Merkez üssü Adana’da meydana gelen deprem 6,3 şiddetinde..” Şiddet mi büyüklük mü? ‘Merkez üssü Adana’da meydana gelen’ ne demek? Merkez üssü Adana’ysa başka nerede meydana gelecek? “Bunlar gecenin haberleri. Gecede ne varsa Gece Hattı’nda var. Çünkü bildiğiniz gibi Gece Hattı habere doymuyor.” Bu cümle ne anlama geliyor? Gece Hattı dedikleri bir çeşit “haber canavarı” olmalı. Bir de fantezi müziğimizden bir şarkı sözüne göz atalım: Senin için ağladım yalan mı, yalan mı? Diz çöküp de yalvardım yalan mı, yalan mı? Gençliğimi harcadım yalan mı, yalan mı? Yalanmış meğer! Bütün söylediklerini yapmış mı bu kişi, yapmış. Onun için ağlamış, diz çöküp yalvarmış, gençliğini harcamış. “Yalan mı?” diye sorması, “Ağlamadım mı, yalvarmadım mı, harcamadım mı?” anlamında bir onaylatma isteği. Peki “yalanmış meğer” ne oluyor öyleyse? Ortada yalan olan bir şeyler olabilir; ama bu, kesinlikle kişinin yaptığına bu kadar emin olduğu davranışlar olamaz. “Buradaki ‘yalan’ farklı anlamda.” diyorsanız; bir başka parçaya kulak verin: “Şarkılar yazmışım onun uğruna / Ben böyle birini tanımıyorum.” Buradaki “tanımıyorum” da mı farklı anlamda? Ama zaten biz bu farkın peşindeyiz. Bunlar da günlük hayatta kalıplaşmış anlatım bozuklukları: - Yangın yanıyor! - Ölü ölmüş! - Ayak topuğu! - ÖSS Sınavı! - Fidan ektik! - Tohum diktik! bir çoğumuzun kullandığı,