Bölüm 4: Yarıiletkenler ve P

advertisement
YARIİLETKENLER ve
P-N EKLEMLERİ
TEMEL KAVRAMLAR
Atom:
elektron
elektron
yörüngesi
K
L
M
çekirdek
elektron
elektron
Çekirdek
Atomun basit gösterimi
Çekirdek normalde neutron ve protonlardan oluşur
Elektronlar çekirdek etrafında ayrık kabuklar şeklinde K, L, M, N, vb. gibi
isimler verilen orbitler oluştururlar.
Atom, proton sayısı = elektron sayısı olduğu için elektriksel olarak nötrdür.
En dıştaki kabuk VALANS (DEĞERLİK) kabuk olarak isimlendirilir.
Bu kabuktaki elektronlar da valans elektronları olarak isimlendirilir.
N
TEMEL KAVRAMLAR
Elektrik Yükü
Atomu oluşturan elektron ve protonlar, elektrik yükünü meydana getirirler. Normalde
elektron yükü ile proton yükü ters yönde etki gösterirler. Dolayısıyla elektronlara Negatif
yüklü denirken protonlara da pozitif yüklü denir. Atom çekirdeğinde bulunan nötronlar ise
herhangi bir yük taşımazlar. Yani Nötrdürler.
İyonlar
Normal bir atomun elektron yörüngesindeki elektron sayısı kadar çekirdeğinde proton
bulunur. Böylece pozitif yükler (protonlar) ile negatif yükler (elektronlar) birbirlerini dengeler
ve atom elektriksel olarak nötrlenir.
Bir atomun herhangi bir yolla fazladan bir elektron aldığını varsayalım. Bu durumda atom
artık nötral değildir. Çünkü fazlalık bir negatif yükü vardır ve negatif yüklü diğer kütleler gibi
davranır. Benzer şekilde, normal bir atom, bir elektron kaybederse, pozitif yüklü hale gelir.
Çünkü bu durumda çekirdeğinde pozitif yüklü fazladan bir protona sahiptir.
Kaybedilmiş ya da kazanılmış elektronlar nedeniyle yüklü hale gelmiş (nötr durumu
bozulmuş) bir atoma iyon adı verilir. Eğer bir atom, elektron kaybetmişse pozitif iyon,
kazanmışsa negatif iyon olur.
TEMEL KAVRAMLAR
Yük Transferi
Bir atom elektron kazanıp ya da kaybedince yüklü hale gelir. Benzer durum
cisimler için de sözkonusudur. Yünlü kumaşa sürtüldüğünde fazladan elektron
alarak negatif yüklü hale gelen kalem buna bir örnektir. Yüklü kalem bir kağıt
parçasına yaklaştırıldığında bunu çeker. Bunun nedeni statik elektriktir. Yük
akışı olmamadan meydana gelen bu çekme olayı elektrostatik çekim olarak
isimlendirilir.
Keskin kış günlerinde bir halı üzerinde yürürken, araba koltuğunda otururken,
v.b. gibi durumlarda insan vücudu da bu statik elektrikle yüklenir ve herhangi
bir şeye dokununcaya kadar da vücutta yüklü kalır. Bir şeye dokunduğumuzda
ise vücuttan bu dokunulan nesneye akar ve vücut bu yükten boşalmış olur. Bu
statik yük vücuttan deşarj cismine akarken artık statik (durgun) değildir. Bu
durum da dinamik elektrik özelliğine sahiptir. Çünkü yük hareket halindedir.
Yükün vücuttan dışarı boşalması, bir şok etkisiyle hissedilir.
Unutulmamalıdır ki yük, kalemin bir kumaşa sürtülmesiyle
oluşmaz. Sadece bir cisimden diğerine transfer edilir.
TEMEL KAVRAMLAR
Coulomb
Elektrik yükleri miktar bakımından çok küçüktürler ve işlem
yapmakta zorluk çıkarırlar. Bu nedenle Coulomb bir birim olarak
kullanılıp bu zorluk ortadan kaldırılır.
1 Coulomb (C) = 6,24  1018 elektron
Elektrik yükü sembolü: Q, birimi: C
Örnek
Eğer bir gövde 26,1  1012 elektron kaybederse ne kadarlık bir yük
kazanır. Mikro Coulomb türünden bulunuz.
Çözüm:
Gövde elektron kaybettiği için pozitif yüklenir.
Q  26,1  10
 4,2 C
12
elektron
10 6  C

C
elektron
1C
6,24  10 18
1- İletkenler
Bir maddenin iletkenliğini belirleyen en önemli faktör, atomlarının son
yörüngesindeki elektron sayısıdır. Bu son yörüngeye "Valans Yörünge“, üzerinde
bulunan elektronlara da "Valans Elektron" denildiğini daha önce söylemiştik.
Valans elektronlar atom çekirdeğine zayıf olarak bağlıdır. Valans elektrona
uygulanan enerji ile elektron atomu terk eder. Valans elektronun serbest hale
geçmesi, o maddenin iletkenlik kazanması demektir.
Valans elektronlara enerji veren etkenler:
 Elektriksel etki
 Isı etkisi
 Işık etkisi
 Elektronlar kanalıyla yapılan bombardıman etkisi
 Manyetik etki
Valans yörüngesindeki elektron sayısı 4 'den büyük olan maddeler
yalıtkan, 4’den küçük olan maddeler de iletkendir. Örneğin bakır
atomunun son yörüngesinde sadece bir elektron bulunmaktadır. Bu da
bakırın iletken olduğunu belirler. Bakırın iki ucuna bir elektrik enerjisi
uygulandığında bakırdaki valans elektronlar güç kaynağının pozitif
kutbuna doğru hareket eder. Bakır elektrik iletiminde yaygın olarak
kullanılmaktadır. Sebebi ise maliyetinin düşük olması ve iyi bir iletken
olmasıdır.
En iyi iletken ise özdirencinin daha düşük olması nedeniyle
gümüştür (gümüşün öz direnci: 1.6 µΩ.cm). İletkenlik sıralamasında;
gümüşten sonra bakır, sonra altın gelir. Bakır ve altının
özdirençleri ise sırasıyla; 1.7 ve 2.2 μΩ.cm’dir. Gümüş ve altın,
maliyetinin
yüksek
olması
nedeniyle
elektrik
iletiminde
kullanılmamaktadır.
2-Yalıtkanlar:
Yalıtkan maddelerin atomlarının valans yörüngelerinde 8 elektron bulunur. Bu
tür yörüngeler doymuş yörünge sınıfına girdiği için elektron alıp verme gibi bir
istekleri yoktur. Bu sebeple de elektriği iletmezler. Yalıtkan maddeler iletken
maddelerin yalıtımında kullanılır. Yalıtkan maddelere örnek olarak tahta, cam
ve plastiği örnek verebiliriz.
3-Yarıiletkenler:
Yarıiletken, iletkenliği yalıtkan ve metal arasında olan ve yine iletkenliği
sıcaklık veya katkılama ile değiştirilebilen kristal veya amorf yapıdaki
katılardır.
Yarıiletkenlerin valans yörüngelerinde 4 elektron bulunmaktadır. Bu yüzden
yarıiletkenler iletkenlerle yalıtkanlar arasında yer almaktadır. Elektronik
elemanlarda en yaygın olarak kullanılan yarıiletkenler Germanyum ve
Silisyumdur. Tüm yarıiletkenler son yörüngelerindeki atom sayısını 8'e çıkarma
çabasındadırlar. Bu nedenle saf bir germanyum maddesinde komşu atomlar
son yörüngelerindeki elektronları kovalent bağ ile birleştirerek ortak kullanırlar.
Ametal, ısıyı ve elektrik akımını hiç iletmeyen. Oda sıcaklığında katı, sıvı ve gaz halde
bulunan ametaller vardır. Örneğin Oksijen, Azot, Helyum, Klor gibi elementler saf halde iken oda
sıcaklığında gaz halinde bulunur. Brom sıvı bir ametaldir. Karbon, Fosfor, Kükürt, İyot ise oda
sıcaklığında katı halde bulunur.
Kovalent Bağ Oluşumu
Aşağıdaki şekilde kovalent bağ gösterilmektedir. Silisyum özellik olarak
germanyumla hemen hemen aynı olmakla birlikte yarıiletken elektronik
devre elemanlarında daha çok silisyum kullanılır. Silisyumun ana
hammaddesi kum olduğundan maliyeti ucuzdur.
Şekil 1.1 Yarıiletkenlerde kovalent bağ oluşumunun gösterimi
Metal, yalıtkan ve yarıiletkenlerin iletkenlik ve serbest elektron sayıları
oda sıcaklığında aşağıdaki tabloda karşılaştırılmaktadır:
Katı
İletkenlik
(oda sıcaklığı)
Serbest elektron
(taşıyıcı) sayısı
İletken (metal)
106 (.cm)-1
1022 1/cm3
Yalıtkan
10-12 (.cm)-1
<108 1/cm3
Yarıiletken (Si) 10-6 – 103 (.cm)-1
108-1019 1/cm3
Valans elektronları serbest hale geçirecek enerji seviyeleri madde
yapısına göre şöyle değişmektedir:
 İletkenler için düşük seviyeli bir enerji yeterlidir (yasak enerji aralığı
çok düşük olduğundan)  Eg  0
 Yarıiletkenlerde nispeten fazla enerji gereklidir (yasak enerji aralığı
ikisinin ortasında)  0 < Eg < 3 eV
 Yalıtkanlar için çok büyük enerji verilmelidir (yasak enerji aralığı çok
büyük olduğundan)  Eg ≥ 3 eV
Bu durum Şekil 1.2’de gösterilmektedir.
Şekil 1.2. İletkenlik derecesine göre değişen bant enerjileri: (a) İletken,
(b) Yarıiletken, (c) Yalıtkan (Not: Enerji Boşluğu = Yasak enerji aralığı)
 İçinde yabancı madde bulunmayan düzgün bir kristal yapıya sahip olan
yarıiletken saf yarıiletken (intrinsic semiconductor) olarak
adlandırılır. Düşük sıcaklıklarda taşıyıcı yük olmadığından
yarıiletkenden akım iletilemez ve yalıtkan gibi davranır. Sıcaklık
arttığında bağ oluşturan elektronların enerjisi artar ve bağların birinden
bir elektron kopar.
 Elektron bağdan ayrılınca elektronun ayrıldığı bölgede yük dengesi
bozulur ve elektronun ayrıldığı bağ +q yüküne sahip olur. +q yükü
olarak görülen eksik elektronlu bağ delik-boşluk-oyuk (hole) adını
alır. Kristal içindeki bu (+) ve (-) yüklerin çoğalması ile kristal daha iyi
iletken hale gelir.
 Yarıiletken kristal, bir elektrik alanı içine konursa delikler ve e’ler
birbirlerinin tersi yönde hareket eder. Boşluk, komşu bağdan gelen
elektron tarafından doldurulur; daha doğrusu delik, elektronun geldiği
bağa geçer. Aslında hareket eden elektron olmasına rağmen delik
hareket ediyor gibi görünmektedir. Yarıiletken içerisinde +q yüklü
boşluklar ile –q yüklü elektronlar hareket edebilmekte,
iletkenlerden farklı olarak iki tip taşıyıcı yük bulunmaktadır.
Saf yarıiletkende bağlardan kopan her bir elektrona karşılık boşluk
oluşmaktadır. Birim hacimde bulunan elektron sayısı n ve boşluk sayısı p ile
gösterildiğinde saf yarıiletken için:
n = p = ni
Burada ni saf yarıiletkenin taşıyıcı yoğunluğudur.
Yariletkenlerin direnci, sıcaklığa bağlı olarak üstel bir fonksiyon şeklinde
azalır. Öte yandan metallerde ise sıcaklık arttıkça direnç de artar. Bundan
dolayı yarıiletkenler NTC tipi termistör yapımında kullanılır.
3.1 Katkılanmış yarıiletken (extrinsic semiconductor):
Yarıiletkenin elektriksel ve optiksel özellikleri çok küçük bir katkılama
(doping) ile oldukça değiştirilebilir. Bu maddeler katkılandırılarak Pozitif
veya Negatif maddeler elde edilir. Pozitif (+) maddelere "P-tipi", Negatif
(-) maddelere de "N-tipi" yarıiletken denir.
3.1.1. N-tipi yarıiletken:
Arsenik elementinin valans yörüngesinde 5 adet elektron bulunur.
Silisyum arsenik ile katkılandırıldığında, arsenik ile silisyum atomlarının
kurdukları kovalent bağdan arsenik atomunun 1 elektronu açıkta kalır
(Şekil 1.3).
Örnek olarak yarıiletkene 106 da 1 oranında 5 valans elektronlu yabancı
atom (bu atomlara verici-donör atom denir) katılsın. Yarıiletkende cm3
başına 1022 mertebesinde atom olduğundan buna göre cm3 de 1016
mertebesinde yabancı atom ve bu atomlara karşılık serbest elektron
açığa çıkacaktır. Yapıdaki elektron sayısı oldukça artttığından
"Negatiflik" özelliği kazandırır ve malzeme n-tipi yarıiletken olarak
adlandırılır. Birim hacimde bulunan veren atom sayısı ND ile gösterilsin.
Bir elektron kaybeden katkı atomu +q yüküne sahip olacaktır. Elektron
yoğunluğu n ve boşluk yoğunluğu da p olduğuna göre birim hacimde n tane –q
yükü ve p+ND tane de +q yükü olacaktır. Yük dengesi olduğundan;
n=p+ND
Yapıda n>>p olduğundan elektron sayısı yaklaşık olarak veren atom sayısına
eşit olacaktır:
n  ND
Şekil 1.3 N-tipi yarıiletkenin gösterimi
3.1.2 P-tipi Yarıiletken:
Bor, Al, Ga ve In elemetlerinin valans yörüngesinde 3 adet elektron
bulunmaktadır. Silisyum maddesine bor maddesi enjekte edildiğinde atomların
kurduğu kovalent bağlarda bir elektronluk eksiklik kalır (Şekil 1.4) ve bu eksikliğe
yukarıda da belirtildiği gibi "Delik-Oyuk-boşluk" adı verilir. Yani katkı atomunun
3 elektronu bağ oluştururken dördüncü elektron, komşu bağlardan birinden
sağlanan elektronla tamamlanır.
Bu işlem sırasında katkı atomu bir elektron kazandığından –q yüküne sahip
olmuştur. Yabancı atom bağ sayısını dörde çıkarırken yarıiletkenin atomlarından
birinden bir elektron eksilmiştir ve kopan bağda bir boşluk meydana gelmiştir. Bu
elektron eksikliği, yapıya "Pozitiflik" özelliği kazandırır yani pozitif yüklü taşıyıcı
boşluk sayısı, negatif yüklü taşıyıcı (elektron) sayısından daha fazladır. N-tipi
yarıiletkendeki durumun tersi olarak;
p=n+NA (NA: Katkı atomlarının birim hacimdeki sayısı)
Her bir katkı atomuna karşılık bir boşluk oluştuğundan, boşluk sayısı elektron
sayısından çok daha fazladır ve bu nedenle;
p  NA
P tipi maddeye bir gerilim kaynağı bağlandığında kaynağın negatif
kutbundaki elektronlar P tipi maddeki boşlukları doldurarak kaynağın pozitif
kutbuna doğru ilerlerler. Elektronlar pozitif kutba doğru ilerlerken
boşluklar da elektronların ters yönünde hareket etmiş olurlar. Bu
kaynağın pozitif kutbundan negatif kutbuna doğru bir boşluk hareketi sağlar.
Şekil 1.4. P-tipi yarıiletkenin gösterimi
3.1.3. Azınlık ve Çoğunluk Taşıyıcılar :
 Yukarıda da bahsedildiği gibi P tipi yarıiletkende bulunan boşluk sayısı,
elektron sayısından fazladır. Aynı şekilde N tipi maddede de elektron
sayısı boşluk sayısından fazladır. İşte bu fazla olan boşluk ve
elektronlara "Çoğunluk Taşıyıcılar", az olan boşluk ve elektronlara da
"Azınlık Taşıyıcılar" denir. Yani P-tipi yarıiletkende çoğunluk taşıyıcılar
boşluklar ve azınlık taşıyıcılar ise elektronlardır. N-tipi malzemede
bunun tersidir.
 Azınlık taşıyıcılar, yarıiletken elektronik devre elemanlarında sızıntı
akımına neden olur. İçerisinde çok sayıda yarıiletken devre elemanı
bulunduran entegrelerde fazladan gereksiz akım çekimine yol açar ve
bu da elemanın ısınmasına hatta zarar görmesine neden olur.
3.1.4 Difüzyon akımı
.
 Yarıiletkenlerde iletkenlerde olmayan bir iletim biçimine rastlanır. Bu,
difüzyon akımıdır. Yarıiletken içerisinde herhangi bir bölgede taşıyıcı
yoğunluğu, dış etki nedeniyle veya farklı taşıyıcı yoğunluklu bölgelerin
bir araya gelmesi ile artabilir. Bu durumda yoğunluğu fazla olan
bölgeden az olan bölgeye doğru taşıyıcı yük akışı meydana gelir ve
yük akışı nedeniyle de akım oluşur. Bu akıma difüzyon akımı denir.
Yoğunluk değişimi olmadığı durumda difüzyon meydana
gelmediğinden difüzyon akımı da oluşamayacaktır.
 Yarıiletken içerisinde taşıyıcı yükler, difüzyon nedeniyle hareket
ederken zıt yüklü taşıyıcı ile karşılaştığında bağ oluşturarak yok
olacaktır. Taşıyıcı yük, difüzyon sırasında, yok oluncaya kadar
yarıiletken içerisinde bir yol kat eder. Kat edilen yolun ortalama değeri
difüzyon yolu adını alır. Difüzyon yolu, yarıiletken cinsine, katkı
yoğunluğuna ve sıcaklığa bağlı bir büyüklüktür.
.
• Difüzyon olayına, aynı kristal içerisinde p ve n tipi yarıiletken
malzemelerin oluşturulması halinde de rastlanır. Böyle bir
durumda iki bölge arasında taşıyıcı yük yoğunlukları farklıdır. Bu
fark nedeniyle yoğunluğu az olan böIgeye doğru, difüzyon
nedeniyle yük geçişi olacaktır.
• Difüzyon olayı ve akımı, iletkenlerde rastlanmayan bir
durumdur. İletkenlerde valans elektronların tamamına yakını
serbesttir ve iletken içerisinde taşıyıcı yük yoğunluğu sabit
olacak biçimde dağılmıştır. Bu yüzden taşıyıcı yoğunluğu
herhangi bir etki ile değişmez ve iletken içerisinde difüzyon olayı
oluşmaz.
3.1.5 Katkı Maddelerine sıcaklığın etkisi
•
N ve P tipi malzemelerde sıcaklıkla birlikte azınlık taşıyıcılarında da artış
olur. Çoğunluk taşıyıcıların sayısı sıcaklıkla değişmez. Örnek olarak n-tipi
bir malzemede farklı sıcaklıklarda oluşan elektron ve boşluklar Tablo 1’de
gösterilmiştir.
•
Mutlak sıfırda (-273 oC) elektron boşluk çifti oluşturacak bir enerji yoktur.
Aynı zamanda katkı atomlarının elektronlarını iletim bandına geçirecek
seviyede bir enerji de yoktur. Oda sıcaklığında (25 oC) azınlık
taşıyıcılarının sayısı, katkı maddesinden kaynaklanan serbest elektron
sayısına göre düşüktür. Sıcaklık 250 oC olduğunda ise boşluk sayısı
elektron sayısına yaklaşık olarak eşittir ve madde saf bir yarıiletken gibi
davranır.
Tablo 1. Sıcaklığa bağlı olarak elektron ve boşluk oluşumu.
4- P-N eklemi
 p ve n tipi yarıiletken bölgeler aynı kristal içerisinde
oluşturulduğunda iki bölge arasında bir arakesit yüzey oluşur. Bu
arakesit yüzey, p-n jonksiyonu (eklemi) adını alır. p-n jonksiyonu,
yarıiletken elemanların (diyot ve transistor gibi) elde edilmesinde
kullanılmaktadır. Bir p-n ekleminin şematiği Şekil 1.5’de
verilmektedir.
 Jonksiyonun iki tarafında farklı taşıyıcı yoğunluklarına sahip
yarıiletken bölgeler bulunmaktadır. n-tipi bölgede çoğunluk taşıyıcı
yük elektron ve azınlık taşıyıcı yük boşluktur. p-tipi yarıiletken
bölgede çoğunluk taşıyıcı boşluk, azınlık taşıyıcı ise elektrondur.
 Ayrıca yarıiletken bölgeler içerisinde akım iletimine katılamayan
yükler bulunmaktadır. Bu yükler n-tipi bölgede +q yüküne sahip
verici (donor) atomlar, p-tipi bölgede -q yüklü alıcı (acceptor)
atomlardır.
.
VB: İç potansiyel
Şekil 1.5. p-n ekleminin gösterimi
p-n ekleminin ve deplesyon bölgesinin oluşumunun diğer bir gösterimi Şekil
1.6’da veriliyor.
(a)
(b)
Şekil 1.6. (a) p-n ekleminin ve (b) deplesyon bölgesinin gösterimi
P ve n tipi malzemelerin bir araya getirilmesinden (kontaktan) sonra, elektron
ve boşluklar yüksek konsantrasyonlu bölgeden düşük konsantrasyonlu
bölgeye doğru difüzyonla geçiş yaparlar.
 P-tarafına geçen elektronlar burada boşluklarla birleşirler (bağ
oluştururlar) ve yok olurlar (böylece p-tarafındaki bazı sınır negatif
yükleri boşluklar tarafından nötralize edilemezler); n tarafına geçen
boşluklar da elektronlarla birleşerek yok olurlar (böylece n-tarafındaki
bazı sınır pozitif yükleri serbest elektronlar tarafından nötralize
edilemezler). Böylece eklem civarında depletion layer (deplesyonboşaltılmış-fakirleşmiş bölge) meydana gelir.
 Bu deplesyon bölgesi n tarafı pozitif (sebebi yukarıda altı çizili ifade), p
tarafı negatif olacak şekilde sabit yükler içerir ve bir elektrik alanı
meydana getirir. Bu alan, daha fazla taşıyıcının eklemi aşmasına
mani olur ve deplesyon bölgesinde bir iç potansiyel (VB) veya
temas gerilimi oluşturur.
 Temas geriliminin değeri yarıiletken bölgelerin katkı yoğunluklarına,
sıcaklığa ve yarıiletkenin cinsine bağlıdır. p-n eklemi Si yarıiletken
kullanılarak yapılmış ise bu gerilimin değeri normal sıcaklıklarda 0.6-0.7
V kadardır (Germanyum için bu değer 0.3 V civarındadır).
. Bu elektriksel alanın yönü, diğer deyişle iç potansiyel (VB) çoğunluk
taşıyıcıların karşı bölgeye geçişini engelleyecek, azınlık taşıyıların ise
geçişini kolaylaştıracak yöndedir. Ancak yarıiletken bölgelerin boşluk ve
elektron yoğunlukları arasında çok büyük fark vardır. Çoğunluk
taşıyıcılar, elektriksel alanın engeline rağmen difuzyonla karşı bölgeye
az sayıda da olsa geçmeyi başarırlar.
 Azınlık taşıyıcılar alan etkisi ile çoğunluk taşıyıcılar da difuzyonla karşı
bölgeye geçmektedir. Jonksiyona dışardan gerilim uygulanmadığında
bir denge söz konusudur ve akan akım sıfırdır. Yani jonksiyondan alan
etkisi ile geçen azınlık taşıyıcıların sayısı kadar difüzyonla çoğunluk
taşıyıcı geçmektedir. Bu durum jonksiyonda oluşan dengeye karşılık
gelmektedir.
4.1.1 İletim yönünde kutuplama
Şekil 1.7
V
I
 p-n eklemine Şekil 1.7’de görüldüğü gibi p tarafı pozitif olacak şekilde bir
V gerilimi uygulansın. N tarafına uygulanan negatif gerilim n’deki
elektronları iterken, p tarafına uygulanan pozitif gerilim ise p’deki
boşlukları ekleme doğru itecektir. Böylece, uygulanan V geriliminin yönü
temas geriliminin (VB) yönüne terstir ve p-n ekleminde oluşan gerilim, VBV olacaktır.
 Bu da eklemin iç potansiyelinin azalması anlamına geldiğinden çoğunluk
taşıyıcıların difüzyonu kolaylaşacak ve difüzyon akımı artacaktır. Bu
sırada eklemden azınlık taşıyıcıların geçişi de devam etmektedir, fakat
azınlık taşıyıcıların sayısı çok az olduğundan oluşturacakları iletim akımı
çoğunluk taşıyıcıların oluşturduğu difüzyon akımı yanında çok küçük kalır.
Uygulanan gerilim arttıkça (iç potansiyeli aştıkça) Şekil 1.7’de oklarla
gösterildiği gibi her iki tipin akım taşıyıcıları eklemi geçerek diğer uca
doğru hareket ederler. Sonuç olarak elektronların oluşturduğu akım
için de elektron akış yönünün tersi alındığı zaman p-n ekleminde
p’den n’ye doğru I akımı akar
( I = In + Ip)
I akımı (difüzyon akımı) p-n eklemine uygulanan V gerilimi
büyüdükçe artmakta, hatta amperler seviyesine çıkabilmektedir. p-n
eklemine bu biçimde gerilim uygulamaya p-n eklemini iletim yönünde
(forward-biased) kutuplama denir.
4.1.2 Tıkama yönünde kutuplama
Şekil 1.8
V
 N tarafı pozitif, p tarafı da negatif olacak şekilde kutuplandığı zaman (Şekil
1.8), n’deki elektronlar pozitif uca doğru çekilirken, p’deki boşluklar da
negatif uca doğru çekileceklerdir. Bu nedenle uygulanan gerilimin yönü
eklem temas gerilimi ile aynı yönde olacak ve temas gerilimi büyüyecektir.
 Yani geçiş bölgesinde Şekil 1.8’de görüldüğü gibi genişleme meydana
gelecektir. Bu da, çoğunluk taşıyıcıların difüzyonla geçişini engellemeye,
azınlık taşıyıların geçişini ise kolaylaştırmaya devam edecektir. Bu nedenle
difüzyon akımı azınlık taşıyıcıların sağladığı akım yanında yok denecek kadar
küçüktür.
 Azınlık taşıyıcıların oluşturduğu akım elektriksel alan etkisi ile meydana
geldiğinden iletim akımı (I) niteliğindedir. Azınlık taşıyıcıların sayısı az
olduğundan gerilim artırılsa bile akım küçük bir değerde (A-nA) sabit
kalır ve bu akım p-n ekleminin doyma akımı (Io) olarak adlandırılır.
Azınlık taşıyıcılar elektron bağlarının ısıl nedenlerle çözülmesi ile
oluşmaktadır ve bu nedenle Io’ın değeri sıcaklıkla değişecektir.
 Değişim, her 10oC’lik sıcaklık artımı için Io’ın yaklaşık olarak iki katına
çıkması biçimindedir. Si kullanılarak gerçekleştirilmiş bir p-n ekleminde
doyma akımı 1 pikoamper (pA) mertebesindedir. Akımın çok küçük
değerler alacak şekilde (n tipi pozitif) p-n eklemine gerilim
uygulanmasına tıkama yönünde (reverse-biased) kutuplama denir.
BÖLÜM II
YARIİLETKEN DİYOTLAR (P-N EKLEMLİ DİYOTLAR)
1. Diyot denklemi:
p-n eklemini oluşturan n ve p tipi yarıiletken bölgelere elektrotlar
bağlanarak oluşturulan iki elektrotlu yarıiletken yapıya diyot denir. Diyot
devre elemanın sembolü Şekil 2.1’de gösterilmiştir. Şekilde anot p-tipi ve
katot ise n-tipi yarıiletken bölgeye bağlanmıştır. Diyot iletim yönünde
kutuplandığı zaman anot katoda göre pozitif olacaktır. Tıkama durumunda
ise tersi olacaktır. İletim yönünde akan akım, gerilimle birlikte eklemin
kesitine de bağlıdır. P-n eklemi (diyot) bu özelliği ile akımı tek yönde (iletim
yönünde) ileten bir yapıdır. Ters yönde ise açık devre olan bir elemandır.
Anot
Şekil 2.1. Diyotun sembolü
Diyot (p-n eklemi) yukarıda da açıklandığı gibi iletim ya da tıkama yönünde
kutuplanabilir. Diyottan akan akım büyük değerlere çıkmadığı zaman diyota
uygulanan gerilimle (V) akım (I) arasında aşağıdaki bağıntı vardır ve bu
bağıntı diyot denklemi olarak adlandırılır.
I  I o (eV /VT  1)
Burada Io diyotun doyma akımı, VT ısıl gerilim olarak adlandırılır. Isıl gerilim
sıcaklığa bağlı olan bir büyüklüktür ve şu eşitlikle verilir:
VT 
kT
q
Bu bağıntıda T, Kelvin cinsinden sıcaklık olup k değeri, 1.38x10-23 J/K olan
Boltzman sabitidir. q ise elektron yüküdür (1.6x10-19 C). Diyot denklemi
iletim ve tıkama yönünde kutuplama için geçerlidir. Tıkama yönünde
gerilim uygulanınca V gerilimi negatif olacaktır. VT<<|V| olduğundan üstel
terim 1’e göre çok küçük olur ve tıkama yönü akımı yaklaşık Io olacaktır yani
diyot denklemi I=Io olacaktır.
İletim yönünde ise V/VT oranı 1’den çok büyük olduğundan bu durumda
iletim yönü akımı yaklaşık I  I o (eV / V ) olacaktır.
T
2. Diyotun gerilim-akım eğrisi
Diyotun iletim veya tıkama durumundaki tepkesini gösteren gerilim ve akım
eğrisi -diyot denkleminden faydalanarak- Şekil 2.2’de gösteriliyor. İletim
yönünde Vγ eşik gerilimine (daha önce bahsedilen p-n eklemindeki temas
gerilimi) kadar akım akmadığı görülmektedir, işte bu akım eşik akımı
(threshold current) olarak adlandırılır.
Şekil 2.2
Gerilim,
Vγ
değerine
ulaştığında (Si diyot için bu
değer
0.4-0.5
V
civarındadır) diyot akımı
algılabilir değerleri almaya
başlar ve diyot denklemine
uygun olarak üstel bir
şekilde artar. Diyotun uçları
arasındaki gerilim akım çok
büyük değerlere çıkmadığı
zaman
büyük
ölçüde
değişmeyecektir.
Diyot
gerilimi, belirtilen akım
değerlerinde p-n ekleminde
olduğu gibi 0.6-0.7 V
arasında bir değer alacaktır.
Diyottan büyük akımlar aktığında eklemle elektrotlar arası yarıiletken bölgelerin
dirençlerindeki gerilim düşümü nedeniyle anot-katot arası gerilim 1 V veya biraz daha
büyük olabilir. Yarıiletken bölgelerdeki gerilim düşümü, ekleme düşen gerilim değerini
diyota uygulanan gerilimden daha düşük değerli kılacaktır. Bu nedenle deneysel akım
değeri, teorik değerden küçük olmaktadır.
Tıkama yönünde diyot denkleminin I=Io’a dönüştüğünü söylemiştik. Bu durum Şekil
2.2’de tıkama yönünde gösteriliyor. Şekilde gösterilen belverme gerilimini şu şekilde
izah edebiliriz: Diyotu tıkama yönünde kutupladığımızda anot negatif, katot ise pozitif
olacak şekilde bir V gerilimi uygulanacaktır (tıkama yönünde kutuplanmış p-n eklemi).
Tıkama yönünde V geriliminin değeri artırılırsa eklemde oluşan elektriksel alanın şiddeti
de büyüyecektir. Geçiş bölgesi genişliği 1 m mertebesindedir. Bu nedenle V gerilimi
çok büyük değerleri almadığı zaman bile elektriksel alan şiddeti büyük değerlere
çıkabilecektir (E=V/d).
Sonuçta artan elektrik alanı geçiş bölgesi içinde taşıyıcıların hızını artıracak ve hızları
artan bu taşıyıcılar kinetik enerjilerini bağ oluşturan elektronlara aktaracaktır. Katkı
atom yoğunluğuna bağlı olarak çarpma ve kuvvet uygulanması sonucu kovalent
bağların kopması olayı meydana gelir. Bağlardan ayrılan elektronlar hızlanarak başla
valans bandlarına çarparlar ve elektron koparırlar. Böylece geçiş bölgesi içinde
zincirleme olarak taşıyıcı yük sayısı artar. Bu olaya çığ veya zener olayı denir ve diyot (pn eklemi) tıkama yönünde kutuplanmasına karşın akım, çok büyük değerlere çıkabilir
(gerilim çok az değiştiği halde). Akımın çok yüksek değerlere çıkmasına diyotun
belvermesi (breakdown) ve bu gerilim değerine de belverme gerilimi (VBR) denir.
2.1 Diyotun Delinmesi
Ters akımın artmasıyla oluşan belverme olayına diyodun delinmesi de
denilmektedir ve bu andaki gerilime de delinme gerilimi denir. Yukarıda da
izah edildiği gibi sayısı artan elektronlar, atomlara çarparak valans bandındaki
elektronları serbest hale geçirir ve böylece yapıda çok sayıda serbest elektron
oluşur. Böyle bir durumda P - N ayrımı kalmaz ve diyot iletken bir madde
haline dönüşür. Aşırı elektron hareketinden dolayı diyot ısınarak yanar.
Şekil 2.3
Şekil 2.3’de gösterildiği gibi,
silisyum diyodun delinme
gerilimi, germanyum diyoda
göre daha büyüktür. Diğer
taraftan kaçak akım ise
daha küçüktür.
Sonuç olarak, diyot doğru polarmada küçük dirençli bir devre elemanı, ters polarmada
ise büyük dirençli bir devre elemanı niteliği gösterir ve akımın tek yönde akmasını
sağlamaktadır. Doğru yön akımı ve ters yön gerilimi, sınır değerlerin üzerine çıkarsa
diyot yanar.
Diyotlar arasında bir kıyaslama yapabilmek için Tablo 2.1’de bazı diyotların karakteristik
değerleri verilmiştir:
DİYOT
KARAKTERİSTİKLERİ
Ters yöndeki dayanma gerilimi
Aktif yüzeydeki akım
yoğunluğu
Maksimum doğru yön akımı
Gerilim düşümü
Maksimum dayanma sıcaklığı
Ters yön akımının doğru yön
akımına oranı
Birimi
V
DİYOT CİNSİ
Selenyum Germanyum
Silisyum
40 - 60
500 - 800
1500 - 4000
A / cm2
0.89 - 0.9
100 - 300
100 - 300
A
V
°C
400
0.6 - 1
80°C
200
0.6
65°C
1000
1.2
140°C
IR / ID
0.1 - 0.03
0.0002
0.00001
Tablo 2.1. Farklı türdeki diyotlar için karakteristik değerler


ÖDEV: Bir diyot 25 oC sıcaklık için I D 20 e35 VD  1 nA eşitliği ile modellenmektedir.
a) Bu diyota seri 25 Ω’luk (I = 0 : 1 : 30 mA alınız) ve
b) Paralel 25 Ω’luk direnç bağlanması durumunda (V = 0 : 0.1 : 0.5 Volt alınız)
Her iki devrenin ayrı ayrı V-I değişimini MATLAB’de çiziniz ve diyotların ne tür olduğunu
belirtiniz (Si veya Ge).
Not: I akımı ana koldan akan akım ve ve V gerilimi ana kol gerilimidir.
3. Diyotun değişken işaret eşdeğeri
Diyot, düşük frekanslarda kullanıldığında elektrotlararası kapasitelerin değeri
çok küçük olduğundan bu kapasite değeri ihmal edilebilir. Değişken işaretlerde
diyot için eşdeğer devre bulunurken ideal diyot tanımından yararlanılır. İdeal
diyot, Şekil 2.4’de gösterildiği gibi iletim yönünde gerilim uygulanması halinde
kısa devre, tıkama yönünde kutuplandığında ise açık devre olarak davranan iki
uçlu bir elemandır.
Şekil 2.4. İdeal diyotun akım-gerilim eğrisi
İdeal diyotun iletim yönü direnci sıfır, tıkama yönü direnci ise sonsuzdur. Böyle
bir elemanın pratikte bulunması mümkün değildir. Diyot devrede
kullanıldığında uçları arasında oluşan gerilim, diğer gerilimler yanında çok
küçük kalıyorsa çözümü basitleştirmek için diyot yerine ideal diyot
kullanılabilir.
Diyota uygulanan gerilim, sabit bir gerilim ile bunun üzerinde küçük genlikli değişken
bir bileşenden oluşması durumunda akım-gerilim eğrisini küçük değişimler için
doğrusal kabul etmek mümkündür. Diyota iletim yönünde VD gerilimi uygulandığında ID
akımı akar. VD’nin ID’ye oranı, diyotun doğru akım direncidir ve aşağıdaki bağıntı ile
hesaplanır:
RDC 
VD
ID
Şekil 2.5’de, VQ ve IQ değerlerinin belirlediği nokta Q ile gösterilmiştir. Q noktası, gerilim
ve akımın sabit olduğu noktaya karşılık geldiğinden bu noktaya çalışma (sükunet)
noktası denir. Doğru akım direnci, Q noktasını O noktasına birleştiren doğrunun
eğiminin tersine eşittir.
I
ΔI
IQ
Q
ΔV
V
Q noktası civarında V kadar küçük bir gerilim
değişimi olduğu zaman akım, IQ civarında I
kadar değişecektir. dI/dV türev değeri, Q
noktasındaki teğetin eğimidir ve iletkenlik
boyutundadır. Eğimin tersine karşılık gelen ve
direnç boyutunda olan büyüklüğe diyotun
değişken işaret direnci (rd) denir ve şu şekilde
hesaplanır:
VQ
g
Şekil 2.5. Doğru akım ve değişken
işaret direnci
I
1
I

 o eV / VT
rd V VT
Üstel terim 1’den çok büyük olduğundan;
IQ
1
V
g

 rd  T
rd VT
IQ
VT daha önce de belirtildiği gibi ısıl gerilimdir ve değeri normal sıcaklıklarda 25 mV
civarındadır. Diyota sabit bir gerilim ve bu gerilime göre değeri çok düşük değişken
bir gerilim uygulanırsa, değişken akım yaklaşık olarak;
v vIQ
i 
rd
VT
IQ akımı, diyota uygulanan doğru gerilime karşılık gelen akım değeridir. Pratikte diyotun
değişken işaret direnci, yarıiletken bölgelerin direnci nedeniyle r  VT ile bulunan
d
IQ
değerden biraz büyük olur.
İdeal olmayan bir diyotun eşdeğer devresi, ideal diyot ve gerilim kaynağına seri olarak
Rs direnci bağlandığında elde edilen devredir (Şekil 2.6). Devredeki Rs direnci,
yarıiletken bölgelerin dirençleri ile eklemin değişken işaret direncinin (rd) toplamına
eşittir.
Şekil 2.6. Diyotun değişken işaret eşdeğeri
4. Diyotun yüksek frekans eşdeğeri
Alçak frekanslarda çok düşük olan eklem ve difüzyon kapasiteleri frekansın
yükselmesi halinde artacak ve böylece alçak frekanslar için geçerli olan
eşdeğer devre geçerliliğini yitirecektir. Diyotun iletim ve tıkama yönü
kapasiteleri, üzerinden akan akımın frekansı yükseldikçe ihmal edilemeyecek
düzeyde olur. Diyot tıkama yönünde kutuplandığında büyük direnç gösterir ve
frekans yükseldiğinde akım eklem kapasitesi üzerinden akar.
Diyot iletim yönünde kutuplandığında ise küçük direnç göstermesine rağmen
frekans yükseldiğinde difüzyon kapasitesi etkili olacaktır. Diyotun yüksek
frekans eşdeğer devresi Şekil 2.7’de verilmiştir.
Burada,
C
Difüzyon + Eklem kapasitesi (diyot iletim yönünde kutuplandığı zaman)
Eklem kapasitesi (diyot tıkama yönünde kutuplandığı zaman)
Rs
Diyotun bağlantı uçlarından ekleme kadar olan kısmın direnci
rd
p-n ekleminin değişken işaret direnci
5. Diyot Çeşitleri
p-n ekleminin bazı özelliklerinden yararlanılarak özel diyotlar imal
edilmektedir. Bu diyot çeşitleri şunlardır:
5.1 Doğrultucu diyotlar:
p-n ekleminin sadece tek yönlü akım iletitiminden yararlanılarak yapılan diyotlara
doğrultucu diyotlar denilmektedir. Genellikle düşük frekanslardaki (50-60 Hz) şehir
şebeke işaretlerini doğrultmak için kullanılırlar. Bu konu daha detaylı olarak “Diyotlu
Devreler” konu başlığı altında anlatılacaktır.
5.2 Zener Diyotlar:
p-n eklemi tıkama yönünde kutuplandığında belverme bölgesinde akım büyük ölçüde
değişmesine rağmen gerilim çok az değişiyordu. p-n ekleminin bu özelliğinden
yararlanmak üzere imal edilen diyotlara zener diyot denir.
Download