M. Meclisi B : 18 4 .12 .1964 son zamanın bütçe tatbikatında tasarrufları kontrol edecek en güzel bir vasıta olarak Türkiye'­ de tatbik edilmektedir. Bunu zannediyorum Ha­ lil özmen Bey de bütçe müzakereleri sırasında burada bulunması dolayısiyle bilmektedirler. Ve yine o tarihten itibaren zaman zaman cari mas­ raflarda yüzde 10 tedbirler alınmakta, yüzde 10 tasarufa gidilmesi için bu konuda lüzumlu tasar­ rufa âzami derecede riayet gösterilmektedir. De­ mek ki, 1964 yılı cari masraflarında muayyen ta­ rihten itibaren yüzde 10 tasarruf yapılmıştır. Şu açık ifadem zannederim ki, burada konuşmuş olan muhterem arkadaşımı tatmin etmiş olacak­ tır. Sayın Bilgin'in temas ettiği noktaya da arzı cevabetmek isterim. Hakikatte 1964 yılı Bütçesin­ de 159 milyon liralık bir iç istikraz yapılması ön­ görülmüştür. Fakat iç istikraza Hükümetler lü­ zum gördüğü anda, Bütçe kanunlarında hüküm olmasa dahi gitmek durumunda olabilirler. Yani mutlaka 1963 yılı Bütçesinde 159 milyon liralık bir iç istikraz yapılması öngörüldüğü için, o sevi­ yede kalınması gibi bir netice mevzuubahsolmaz. İhtiyaç bunun üstünde tahakkuk ettiği zaman; şüphesiz iç istikraz zaruri olur. Ben burada bil­ diğiniz hâdisat içindo fazla tafsilâta gitmek iste­ memiştim. Yalnız hemen şunu ifade edeyim ki, ek ödeneklerin menşei Türkiye'nin içinde bu­ lunduğu ekonomik dışı olayların neticesidir. Bunu Sayın Ahmet Bilgin Bey de Ibenim gibi 'bilmektedirler. Kıbrıs konusunda alınmış olan 've evvelden 'tahmini mümkün olmıyan sarfi­ yat kararı ve aynı «amanda muhterem arka­ daşlarımızın getirdiği ek masraf kanunları, ek •'ödenekle!' 400 milyon liralık ibir ek ödenek alınmasını zorunlu kılmıştır. Şüphesiz Ibunun daha evvelden tahminine imkân 'bulunamaz­ dı. Yine ifade edeyim; tekrar tekrar ifade ettim; bütçe kaunları bir taraftan masraf­ lara, bir taraftan gelirlere, tahminlere daya­ nır. Grelirler ta'hmin edilirken çıkartılacak vergi kanunlarında zamanında konjonktürün seyri içinde 'çıkarılacağı 've oradan muayyen bir (hâsılanın temin edileceği umidedilir. Tafsilâtiyle ifade ettiğim gibi, bu ümit tamamen tahakkuk etmediği içindir ki, cari gelirler­ de (bir 800 milyon liralık noksanlık hâsıl ol­ muştur. Şu 'halde 'bir taraftan 'biraz evvel arz ettiğim gibi bu noksanlığı cari masraflardan tasarruf yapmak suretiyle temin edeceksiniz. O: 1 Bir taraftan da Bütçe Kanununda derpiş edilen istikametler içinde iç istikraz yoliyle kapatacaksınız. Bu igayet normal bir Hazine muamelesinden ibarettir. Zannedersem bunun üstünde 'bir fikir sellbine imkân yoktur. Bu vesile ile Sayın Sadrettin Tosbi'nin mü­ talâalarına da değinmek isterim. Gerçekten Türkiye'de dış ticaret açığı vardır. Dış Ticaret açığı Türkiye'de günümüzün, za­ manımızın meselesi değildir. Müzminleşmiş bir hâdisedir. Kalkman ekonomi­ lerde devletler yatırım yapmak mecburiye­ tindedirler. Yatırım yapmak demek, daha fazla yatırım malzemesi ithal etmek demektir. Daha fazla yatırım, daha fazla ithalâtı de­ vamlı surette tahrik eder. Bu gayet tabiî 'bir neticedir. Ya yatırım yapmaktan sarfınazar edeceksiniz, kalkınmanızı tevekkül zihniyeti içinde tesadüflere terk edeceksiniz. Veyahut bu tevekkül zihniyetinden ayrılacaksınız, plânlı ve programlı yatırım kalkınmasını öngörecek, süratli bir kalkınma sistemi içine gireceksiniz. O zaman igayet tabiî fazla itha­ lât yapma zorunluğu karşısında kalacaksınız. Nitekim Ibizim Beş Yıllık Plânımızda Türki­ ye'de dış ticaretin nasıl 'bir seyir takilbedeceğini göstermiştir, ithalâtın fazlalaşacağmı dikkate almış, ihracatın seyrini göz önünde 'bu­ lundurmuş ve netice itibariyle muhtelif sene­ lerde ithalât ile ihracat arasındaki farkın bir açıkla ve bu açığın da diğer istikametlerden temin edilecek yardımlarla kapatılacağını ön­ görmüş ^bulunmaktadır. Şu halde bugün içinde 'bulunulan hâdise, dış ticaret açığı; plânın dı­ şında değil, plânın içindedir. O plân ki, Yük­ sek Heyetinizce karara bağlanmış ve sizin tarafınızdan kabul edilmiş hüviyet içinde he­ pimiz için makbul olan plândır. Şu halde bugün içinde bulunulan dış ticaret açığı siya­ seti normal olarak kabul edilmesi lâzımgelen bir neticedir. Muhterem arkadaş hırım, şunu da Ibu vesile ile ifade etmek isterim : Türkiye dünya yüzün­ dü tek dış ticaret açığı veren memleket de­ ğildir. Kalkman bütün ekonomilerde, biraz evvel ifade ettiğim -gibi dış ticaret açığı veril­ in ektedir. Hattâ daha ileri memleketler dahi dış ticaret açığı vermektedirler. Ama bâzı mah- — 686 —