Danışma Meclisi B : 135 Sendikal faaliyet olarak işçi sendikalarında yöne­ tim kurullarında vazife alan arkadaşlarımız vardır, bunların iş akitleri zaten askıya alınmaktadır. Tekrar seçilmemesi halinde, yeniden işyerine gelir, işe başlar. Niçin buraya gelindiği zaman yanlış bilgi veriliyor?... Ben işçiyim, çalışıyorum, sendikam gelmiş genel ku­ rulunu yapmış; genel kuruldan yönetim kuruluna, onur kuruluna üyeler seçilecek, uygun görmüşler beni seç­ mişler. Götürürüm oradan genel kurulun kararım iş­ verene veririm, derim ki; «Efendim beni başkan seç­ tiler, yönetim kuruluna seçtiler...» Bu yönetim kurulu­ nun vazifesi devamlı bir vazifedir, iş aktim askıya alı­ nır. Ben artık o bölgede şubemle ilgili diğer üst ku­ ruluşlarda isem orayla ilgili faaliyeti yaparım, işyerime de zaman zaman görevimin icabı gelirim, orada da arkadaşlarımla temas kurarım. Bu konu, bununla ilgili değildir. Bu konu, işyerle­ rinde çalışan arkadaşlarımızın her an, her dakika, her saniye ihtiyacına cevap verebilecek, 6-8, 4-8 arasında değişen, toplu sözleşmelerle belirlenmiş, kanunla ta­ vanı belirlenmiş olan (çalıştırılan işçi sayısına göre) arkadaşlarımızla ilgilidir. Nasıl yaparlar?... Derler ki, ararsınız işçi temsilcisi yok. Neredesiniz?... tşçi temsil­ cisi gitmiştir şehire. «Efendim sendikal faaliyette bu­ lunuyordum, onun için gidiyorum.» Toplu sözleşmede bunların hangi hallerde sendikal faaliyette bulunabile­ ceğini, sendikal faaliyetin neler olacağını, hangi saat­ lerde orada kendilerine ayrılmış olan işyerlerinde sen­ dikal faaliyette bulunabileceği tespit edilmiştir; mesele budur. İşyerinden uzaklaşmaz, işyerinde normal çalışması­ na devam eder; toplu sözleşme haftada bir gün, hafta­ da iki gün veya günün belirli saatlerinde işçi temsilci­ lerine, fabrikadaki, diğer işyerlerindeki temsilcilerine işini bırakmak, sendikal faaliyette bulunmak yetkisini vermiştir. İşte mesele budur. Sizi işçi temsilcisi yap­ tılar diye, bütün işinizi gücünüzü bırakın, başka iş yapmayın... Bu demek değildir. Bunu mu istiyoruz?... İşyerinde ikinci bir yönetim kurulu mu istiyoruz?... Böyle bir şey mümkün olmaz. Konuyu lütfen, bilen arkadaşlarımız bilmeyen ar­ kadaşlarımıza buradan doğrusunu anlatsın. Sendikal faaliyetin işletme içerisinde yasaklanmasıdır, belirli şartlarda yasaklanmasıdır, işin askıya alınmamasıdır. Arz ederim. (Alkışlar) BAŞKAN — Teşekkür ederim Sayın Gürel. önergenin aleyhinde Sayın Gelendost, buyurun efendim. 25 . 8 . 1982 O:1 HALİL GELENDOST — Sayın Başkan, deeğrli arkadaşlarım; Bu fıkranın tedvin edilme sebebinin, sendikal faa­ liyetlerin mesai saatlerinde görülmemesi, çalışmadan ücret alınmaması esasını getirdiği kanısındayım. Bu hizmet munzam bir görevdir, bir hocanın başka bir okulda görev almasına benzer. Eğer hoca, ek görevi ifa, edemeyecekse bu görevi de almaz. Bu fıkra, sendikacıların profesyonel olmalarını ön­ lemek ve yozlaşan sendikacılığı önlemek için getiril­ miş olsa gerekir. Düzenleme yerindedir. Takdir Yüce Kurulundur, arz ederim. (Alkışlar) BAŞKAN — Teşekkür ederim Sayın Gelendost. Komisyonun görüşünü rica ediyorum. ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞENER ÂKYOL — Sayın Başkanım, saygıdeğer arkadaşlarım; Bu önergeye katılmıyoruz. İddia edildiği gibi bu, sendikacılığı öldüren bir tedbir değildir. Arkadaşları­ mız anlattılar; profesyonel sendikacılık dediğimiz, ya­ ni sendikanın merkezinde, yönetim kurulunda görev alanlar işyerinden ayrılırlar, seçilemeyince de gelir işe başlarlar... Bunda bir arızamız yok. Bu fıkra bunu da hedeflemiyor. Sorun şudur : Sorumlu sendikacılarımız bunu da­ ha iyi takdir edeceklerdir; işyerinde tam ücret alıp, hiç çalışmamaya varan sendika temsilcilerinin yarat­ tığı durumu kesinlikle önlemek içindir. Sakıncalarını sayıyorum : 1. İşyerinde çalışmayan birkaç kişi, çalışanların yükünü ağır şekilde artırır. Bu moral bozucu bir şey­ dir, her şeyden önce. 2. Modern teknoloji, «Bir işçi çalışacaksa çalışsın, çalışmayacaksa işyerinde bulunmasın.» der. Hatta, modern teknoloji veya teknolojinin daha üst düzeye erişmesi için işçinin işyerindeki ayrılmalarının, onun iş yapma kabiliyetine tesir edeceği de söylenir. Bir sakıncası daha var; bunu da yaşadık. Değerli ve sorumlu sendikacşılar bu noktayı da teslim edecek­ lerdir; kendilerini tenzih ediyorum, hatta müsaade ederlerse, tebcil ediyorum, onlar bunu yapmadılar; ama bine yakın sendika vardı, bu temsilciler bindiril­ miş kıtalar olarak hizmet gördüler. Buna, işte bir set çekmek, ciddî bir engel koymak lazımdır. Bunun için, bu fıkrayı takdir ve tensiplerinize arz ediyoruz ve ne bu fıkranın çıkarılması yolundaki önergeye, ne de Sayın Beşir Hamitoğulları'nın, «yarım gün çalışsınlar.» yolundaki önergesine katılmıyoruz. Hepinizi saygıyla selamlarım. BAŞKAN — Teşekkür ederim efendim. — 551 —