M. Meclisi B : 67 her çeşit sindirme tedbirinden yararlanılmıştır; yararlanılmaktadır. Sıkıyönetim tedbirleri; ge­ reksiz grev ertelemeleri ve haksız grev yasakla­ maları ile pekleştirilmiş; Personel Kanunu, gibi araçlardan yararlanılarak işçi hak ve özgürlük­ leri zedelenmiştir. Bu arada işçi ve memur ayı­ rımı bir türlü vuzuha kavuşmamıştır. Çalışma Bakanlığı, «Yasalardaki boşlukları doldurma» sloganı ile arızasız kabul edilebilecek bir seyir takibeden toplu sözleşme düzenini için­ den çıkılmaz hale sokmuştur. O kadar ki, Batı demokrasilerinde, işçi hak ve hürriyetlerine teca­ vüz teşkil edebilir endişesi içinde kamu müdaha­ lesinin asla düşünülemeyeceği hususlarda, Çalış­ ma Bakanlığı sürdürdüğü müdahalelerle, bu hak­ ların gerçekte var olup, olmadığını tartışılır bir hale getirmiştir. Sindirme ve kontrol altına alma politikasının kamufle edil elb ilmesi için hiçbir slogan ihmal edilmemiştir. Sendikacılık hareketinin demokrasi iklimi içinde gelişebilmesinin vazgeçilmez şartı olan sendikalar arası rekaibet ve hizmet yarışı, kamuoyuna ekonomiyi ciddî şekilde zedeleyen bir gelişme olarak intikal ettirilmeye çalışmış ve sözde bunu önlemek için, yasaların idareye, Ça­ lışma Bakanlığına vermediği yetkiler, var kabul edilerek, kullanılmaya çalışılmıştır. Bu gayri­ ni eşru tutum, «Çalışma hayatının tanzimi» slo­ ganı ile gizlenilmeye uğraşılmıştır. Bu; sınır, hu­ dut tanımayan bir müdahale mahiyetindedir. Düne kadar, bağımsız yargının faaliyet alanı içinde kalan ve ancak idarenin müdahalesinden müsta­ kil yönüyle güven uyandıran çeşitli fonksiyonlar dahi, Bakanlıkça resen devralınmıştır. Bu; söz­ de yeni düzenlemenin içinden, idarî yargı organ­ ları dahi çıkamamaktadırlar. Toplu pazarlık dü­ zeninin temelini teşkil eden yetki kazanma diğer bir deyişle, toplu iş sözleşmesi yapacak yetkili sendikanın tayini konusu Bakanlıkça partizan bir tutumla sürdürülmektedir. Bu yapılırken ya­ salarda mevcut olmayan salâhiyetler kullanılma­ ya çalışılmaktadır. İdarî yargı organları bunun ibu şekilde yapılmaınaısı gerektiğini belirttiği halde Çalışma Bakanlığı bu tutumunda İsrar et­ mektedir. Baikanlığm, işçi hak ve hürriyetleri aleyhinde İsrarla yaratmaya çalıştığı ve büyük ölçüde ya­ rattığı bu dengesizlikten kazananlar olduğu da dikkatten uzak tutulmamalıdır. Kamu müdaha— 12 24 . 2 . 1973 O : 1 lesiyle yaratılan dengesizlikten elde edilebilecek kazancın, her zaman, uzun vadeli olmadığı ger­ çeği dikkatle düşünülmelidir. Çalışma başarı­ nın teessüsü, bir diğer slogandır. Çalışma hayatında, işçi - işveren münasebet­ lerinde devamlılık arz eden bir barış ortamına ulaşılabilmesi, istenmeyecek hedef midir? Ama bunun kurulabilmesi, çalışanlarla çalıştıranlar arasındaki münasebetlerin yurt çıkarlarına uy­ gun şekilde ahenkleştirilmesi, her şeyden önce, kamu müdahalesiyle dengesizlik yaratılma/masını gerektirir. Dengenin temelinde, dengesizlik yara­ tacak müdahalelerden kaçınmak, kadar hukukî is­ tikrarın idamesi de yatar. Çalışma Bakanlığı ne müdahaleden kaçınmak zorunluluğunu yerine ge­ tirmiş, ne de hukukî istikrarın muhafazasına 'dikkat etmiştir. Gelecek için plânlananlar ise daha da düşün­ dürücüdür: Bakanlık, sendikalar arası, kanun dışı yarışmaya son verileceğinden söz etmekte­ dir. Bakanlık, «Bu amaçla, çok sayıda işçi kuru­ luşu yerine, az sayıda, güçlü işçi kuruluşu mey­ dana getirilecektir..» demektedir. Bakanlık, Tür­ kiye'nin endüstri yapısına uygun toplu sözleşme tipini saptayacağını, işçilerin seçim yapmak hak­ kını kısıtlayarak, birden çok sendikaya girmele­ rini önleyeceğini öne sürmektedir. Bakanlık, gre­ vi de, lokavtı da disipline edeceğinden, buna karşılık, uzlaştırma- arabuluculuk - tahkim müessel erini ayrı ayrı ve birbirini bütünleyen sis­ temler halinde mevzuata yerleştireceğinden bah­ setmektedir. Pek masum görünen bu önerilerin gerisinde yatan zihniyeti, son derece dikkatli bir şekilde teşhis etmek şarttır. Söz konusu önerile­ rin tümü, en azından takdim edildiği şekliyle, çağımızda evrensel geçerlilik kazanmış temel iş­ çi hak ve hürriyetlerine gölge düşürecek nitelik­ tedir. BAŞKAN — Sayın Türkây, 20 dakikalık sü­ reniz doldu, ilâve müddetinizi kullanıyorsunuz. HASAN TÜRKAY (Devamla) — Evet Sa­ yın, Başkan, bitiriyorum efendim. Değerli milletvekilleri, bütün bu hedefler, işçi hak ve özgürlüklerinin çok sayıda bir teh­ dit ve tehlike altında bulunduğunun işaretidir. Çalışma Bakanlığı, bu önerileri ile, bir yan­ dan yarattığı istikrarsızlığı yasal dayanağa, meş­ ruiyet temeline oturtmayı hedef alırken, diğer