T.B.M.M. B : 62 10 . 1 . 1990 O:1 Değerli milletvekilleri, sigorta bir haktır. Sosyal güvenlik bir hak ve aynı zamanda bir gö­ revdir ve yasalarımız bu görevi ağırlıklı olarak, doğrudan doğruya devlete tevdi etmiştir. Sigor­ talılığın ve sosyal güvenliğin gelişimi, bizde de, devletin görevleri paralelinde gerçekleştirilmiş­ tir. Nasıl olmuştur? Hepimizin bildiği gibi, şehir nüfusu kitleleri olan devlet memurları birinci sırada sosyal güvenlik kapsamına alınmıştır; ikinci sırayı işçiler teşkil etmektedir; daha sonra esnaf-sanatkârlar ve bağımsız çalışanlara yer verilmiştir; son dilim olarak da, tarım sektörün­ de sigorta, sosyal güvenlik ele alınmış ve tarım işçileri, tarımda çalışanlar sosyal güvenlik kap­ samına alınmaya başlanmıştır. Bu suretle gelişen ve yaygınlaşan sosyal güvenlik durumu nedir? Bunun da belirlenmesi ' gerekir. Tabiatıyla, sosyal güvenlik kapsamında çalışanları yeterli düzeyde hak sahibi kılmak, bunlara en iyi şekilde hizmeti götürmek üzere, ülkemizde üç ana kuruluş faaliyet halindedir. Bunlar, Sosyal Sigortalar Kurumu, Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı ve Bağ - Kur'dur. Bu çerçeve içinde, sosyal güvenlik kapsamına alınmış olan iştirakçilerin durumu hakkında bir bilgi vermek, bir durum tespiti yapmak gereğini duymaktayım. Araştırma önergesinde, son on yıllık rakamlar esas alındığı için, ben de 1978 ve 1988 ra­ kamları üzerinde durarak, kısa bir bilgi sunmak ve rakamsal bir karşılaştırma yapmak gereğini duydum. 1978 yılında, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamına dahil sigortalı sayısı 2 mil­ yon 206 bin kişidir. Aylık ve gelir almakta olan emekli, dul ve yetimlerle ilgili rakam 480 bin­ dir. Sosyal sigorta haklarına sahip, eş, çocuk, ana-baba hesaba katıldığında, bu da 8 milyon 69 bin olmak üzere; toplam 10 milyon 755 kişidir. 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi iştirakçi sayısı 1 milyon 200 bindir. Aylık alan emekli, dul ve yetim sayısı 435 bin, sosyal güvenlik hakkına sahip, eş, çocuk, ana-baba sayısı1 da 3 milyon 952 bin olmak üzere, toplam 5 milyon 587 bin kişidir. 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununa tabi sigortalı sayısı 940 bin, aylık ve gelir alan emekli, dul ve yetim sayısı da 54 bin olmak üzere; bunların toplamı 994 bindir. Bu rakamlara, banka ve sigorta şirketleri sandıklarında sigorta kapsamında olanları da ilave ettiğimizde, toplam 17 milyon 556 bin kişi sigorta programları kapsamındaki nüfusu ifade etmektedir. Acaba, 10 yıl içindeki gelişim ne olmuştur?.. 1988 rakamlarına bir göz atarsak; 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa göre aktif sigortalı sayımız 3 milyon 140 bin kişidir. Aylık ve gelir alan emekli, dul ve yetim sayısı 1 milyon 377 bin kişidir. Sosyal Sigorta hakkına sahip eş, ço­ cuk, ana-baba sayısı 11 milyon 970 bin kişi olmak üzere, toplam 16 milyon 470 bindir. 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa göre, 1988 yılındaki iştirakçi sayısı 1 milyon 460 bindir. Aylık alan emekli, dul ve yetim sayısı 659 bin; sosyal güvenlik hak­ kına sahip eş, çocuk, ana, baba sayısı 5 milyon 401 bin olmak üzere toplam 7 milyon 520 bindir. 1479 sayılı Bağ-Kur Kanununa göre, 1988 yılı itibariyle sigortalı sayımız 1 milyon 974 bin­ dir. Aylık alan emekli, dul ve yetim sayısı 394 bin; sosyal güvenlik hakkına sahip eş, çocuk, ana, baba sayısı ise 6 milyon 575 bin olmak üzere toplam 8 milyon 943 bin kişidir. Bu rakamla­ ra, son olarak 38 ilde uygulanan çiftçilerle ilgili sosyal güvenlik durumu, banka ve sigorta şir­ ketleri ile sandıklardaki sigortalı durumunu ilave ettiğimizde, 1988 yılı sonu itibariyle sosyal güvenlik hakkına sahip nüfus sayısının 33 milyon 921 bine ulaştığı görülür. — 15 —