AÜ Gerontoloji Bölümü Doç. Dr. İsmail Tufan Akdeniz Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Gerontoloji Bölümü Kampus, 07058 Antalya/Türkiye Gerontoloji ve Etik Etikten söz etmek değil, uygulamak gerekir. Gerontolojinin perspektifinden, bunu başkalarına anlatmanın da çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Felsefe varken, bunun Gerontolojide ele alınması, belki ilk bakışta tuhaf gelebilir, ama etik her bilim dalında dikkate alınan başlıca konuların başında gelmektedir. Tıbbi etik veya sosyal araştırmacılık etiği, politik etik veya dini etik gibi birçok boyuta tartışılabilir. Felsefenin bu tartışmalara katkısı, etiğin genel kurallarını, teorilerini ortaya koymak, bir bakıma diğer bilim dallarına rehberlik etmektir. Her bilim dalı kendi alanındaki etiği yaratmalı ve uygulamalıdır! Gerontolojide etiğin önemi yaşlılara yönelik davranışlardan dolayı önemlidir. Yaşlılar çeşitli biçimlerde dışlanmakta, yalnızlaşmakta, damgalanmaktadırlar. Yaşlı kavramı bile dışlayıcı bir araç haline getirilebilmektedir. Birçok kimse kendisine yaşlı denilmesini istemiyor. Bugün yaşı olmak “şık” görülmüyor. Mesela Almanya’da resmi kurumlar yaşlı demez, genellikle “senyör” kavramını tercih ederler. Türkiye’de “emekli” terimi tercih edilir. Ama emeklilerin çoğu 45-50 yaşındadır, buna karşın yaşlılar arasında emeklilerin sayısı çok azdır. Bizce bu etik değildir: Emekli, sosyal güvenlik sisteminin bir terimidir. Sigortalı olarak çakışıp emekli olmaya yasal hak kazanmış, yani düzenli bir geliri olan kimsedir. Emekli kişi yaşlı da olabilir, ama hiç kimse yaşlandığı için emekli olmaz. Yaşlılara emekli demek, ama 10 yaşlıdan 9’nu gelirsiz bırakmak hiç etik değildir. Kültürlerin hepsi yaşlılığa değer verir. Fakat detaya inildiğinde orada da yaşlıları soyutlayan birçok düşüncenin ve davranışın yer aldığını görmek mümkündür. “Yaşı yetmiş işi bitmiş” böyle bir yaklaşımın sadece birçok örneğinden biridir. Dolayısıyla kültürel kavramlardan hareket edilerek, belki vicdani bir rahatlama sağlanabilir, toplum psikolojisi açısından bunun belki bir anlamı vardır. Fakat “yaşlılara saygıdan” söz eden kültürler, bunu toplum yaşamında da uygulayabiliyorlarsa, kültürlerini etiğin temeli olarak gösterebilir. Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü, kendi alanındaki anti-etik olguları incelemek ve bunların sebeplerini belirlemek istemektedir. Birinci Türkiye Gerontoloji Atlası (GeroAtlas) araştırmasında bunu yapmış ve ailede yaşlılara yönelik şiddet, ihmal ve suiistimal konuları ile ilgili ampirik verilere ulaşmıştır. Daha analizlerin başında yaşlılara yönelik bu davranışların Türkiye’de bir hayli yaygın olduğuna işaret etmektedir. Kesin bir rakam vermek zordur. Fakat araştırmanın örneklemi tesadüf prensibiyle seçildiği için bulguları toplum geneline yansıtmak bilimsel kurallar gereği mümkündür. Yanılma payı daima bulunan bu tür araştırmaların bilimsel kuralları çerçevesinde, Türkiye’de 250.000 – 300.000 civarında yaşlıya ailede şiddet, ihmal ve suiistimal uygulandığından hareket etmemiz gerekir. Şiddete maruz kalan yaşlıların çoğunu ağır hasta veya bakıma muhtaç yaşlıların meydana getirmesi, bir tesadüf değildir. Aksine başka ülkelerdeki ampirik bulgularla örtüşmektedir. Bunlar doğru yolda olduğumuzu, etik ve Gerontoloji arasında sıkı bağlantılar bulunduğunu göstermektedir.