MEMUR-SEN ANKARA İL BAŞKANI MUSTAFA KIR: DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ MÜNASEBETİYLE YAPTIĞI YAZILI AÇIKLAMADA "10 ARALIK DÜNYA İNSAN HAKLARI GÜNÜ KUTLANAMAZ.HÜKÜMSÜZDÜR! DEDİ. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü Kutlanamaz.Hükümsüzdür! 1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından "Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi"nin kabul edildiği 10 Aralık günü Dünya İnsan Hakları günü olarak kutlanmaktadır. 1948 yılında tüm dünya devletleri tarafından ortak değerler olarak kabul edilen Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi ile insanlar arasında ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka bir görüş, doğuş, tabiiyet, servet ya da benzeri başka bir ayrım gözetilmeksizin yalnızca insan oluşlarından dolayı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olduğu, herkesin beyannamede ileri sürülen hak ve özgürlüklerden eşit bir şekilde istifade edeceği ilan edilmiştir. Ancak Emperyal devletlerin başka devletlere, bazı diktatör yöneticilerin kendi halklarına karşı giriştikleri acımasız saldırılarla meydana gelen insan hakları ihlallerine karşı Birleşmiş Milletlerin çifte standartlı yaklaşımları, BM Bünyesinde veto hakkına sahip ülkelerin yayılmacı politikaları ve zalimlere karşı korumacı tutumları Birleşmiş Milletler tarafından alınan "Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi kararlarını kadük hale getirmiştir. İnsan Hakları Gününü Kutlamak Caiz midir? Sadece son 10 yılda ABD 'nin Irak işgalinde Bir buçuk Milyon, Koalisyon güçlerince Libya'da 35 Bin, darbeciler tarafından Mısır'da 3 Bin, Zalim Esed tarafından Suriye'de 500 binden fazla insanın öldürüldüğü yine 7,5 Milyon insanın ülkesini terk ederek, mülteci konumuna düşürüldüğü, çoğunun kaçarken yollarda telef olduğu,denizlerde boğulduğu Doğu Türkistan'da,Filistin'de ve dünyanın bir çok yerinde İslam coğrafyasında zulüm ve işkencelerin hüküm sürdüğü, kadınların hunharca eşleri veya yakınları tarafından öldürüldüğü,işkence gördüğü kısaca Zalimlerin öldürme, mazlumların ölme haklarının olduğu bir dünya da İnsan hakları gününü kutlamak caiz midir? İnsan Hakları ile İnsandır. İnsan hakları ile insandır.İnsan olarak doğan herkes başta yaşama hakkı olmak üzere meşru yollardan mülk edinme, inanma ve inandığı gibi yaşama, düşüncesini özgürce ifade edebilme, ırz ve namusunu koruma, devlet imkânlarından adalet ölçüsünde yararlanabilme ve anlaşmalardan dolayı kendine dönen paya sahip olma gibi bireysel anlamda vazgeçilmez vazgeçilemez, devredilmez, devredilemez haklara sahiptir. Buna rağmen özellikle İslam coğrafyasında temel hak ve özgürlükler bağlamında can ve mal güvenliği, din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve ifade hürriyeti ile siyasi hakları alenen çiğnenmekte, kendi öz yurtlarında parya muamelesine tabi tutulmaktadır BM'lerin konumu, durumu, tavrı ve oluşumu yeniden gözden geçirilmelidir. Değerlerine sahip çıkamayan BM'lerin konumu sorgulanmalıdır. Dünya Milletlerinin güvenliğini sağlamakla mükellef olan Birleşmiş Milletler ise sahte demokrasi oyunları ile Siyonist İsrail devletinin güvenliği için oluşturulan BOP' un uygulanmasına bekçilik yapmaktadır.Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinin evrensel değerleri ayaklar altındadır. Değerlerine sahip çıkamayan BM'lerin durumu ve konumu sorgulanmalıdır. Bilindiği üzere Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi emperyalist güçlerin ihtirasları uğruna, sürgünlerin, soykırımların yaşandığı, kitlesel imha silahlarıyla her dil ve dinden milyonlarca masum insanın hayatına acımasızca kıyıldığı 2. Dünya Savaşında, yaşanan felaketlerin bir daha yaşanmaması için insanın insan oluşlarından dolayı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olmasını garanti almak için 10 Aralık 1948 günü Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi kabul edilmiş ve dünyada İnsan Hakları günü olarak kutlanmaya başlanmıştır. İnsan Hakları insan olmaktan doğan haklardır. İnsanın haklarına sahip çıkmak İnsan hakkı ihlallerine karşı durmak insan olmanın gereğidir. Çünkü İnsanın insana hükmetmesi, onu yok etmesi insan onuruna yakışmayan bir durumdur. Bu haklar vazgeçilmez vazgeçilemez devredilmez ve devredilemez haklardır. Ancak günümüzde demokrasi, İnsan hakları, temel hak ve hürriyetler ile ekonomik ve sosyal haklara sahip olma; yoksulluğun ve açlığın pençesinde kıvranan Afrikalı, iç savaşlar ve çatışmalar sebebiyle tepesine her gün bombalar yağdırılan evinden, barkından uzaklaştırılan ve mülteci konumuna düşürülen açlık ve ölümle boğuşan Suriyeli, Filistinli, Iraklı, Doğu Türkistanlı Arakan' lı binlerce, on binlerce, milyonlarca masum bebek, çocuk, savunmasız kadınlar ve insanlar için "Dünya İnsan Hakları günü" her hangi bir anlam taşımamaktadır. Kurtuluşu Zalimlerin İnsafa Gelmesinde Aramak İnsanlığın ayıbıdır. Çünkü Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Beyannamesine rağmen Halen insan haklarının en temel değerlerini hedef alan ırkçılık, ayrımcılık, nefret ve hoşgörüsüzlük günümüzde hem bölgesel hem de evrensel olarak insanlığı tehdit etmekte ve insanlığının ortak sorunu olmaya devam etmektedir. Sadece kendi hakkı veya çıkarı için, başkalarının en temel hak ve hukukunu yok sayabilen küresel ve emperyalist güçler karşısında darmadağınık bulunan İslam kardeşliğini güç birliğine dönüştüremeyen kurtuluşu zalimlerin insafa gelmesinde arayan sözde Müslümanların konumu ve durumu da insanlık için en büyük tehdidi oluşturmaktadır. Müslümanlar bu bakımdan imanlarını ve yaşantılarını sorgulamak zorundadır. Bu yüzdendir ki İslam coğrafyası açlığın, kıtlığın, yoluğun, yoksulluğun ve iç çatışmanın kardeş kavgasının değişmez alanı haline gelmiştir. Bu yüzdendir ki, İslam ülkeleri acıların ülkesine dönüşmüştür. Bu yüzdendir ki, Müslümanların kadınlarının kızlarının, çocuklarının ırzı ve namusu, can ve mal emniyeti düşmanlarının insafına terk edilmiştir. Savaşlar Yüzünden Müslüman Çocuklar misyonerlerin boy hedefi haline gelmiştir. İnancımıza, kültür değerlerimize ve medeniyet anlayışımıza göre her çocuk doğuştan itibaren başta yaşama hakkı olmak üzere, eğitim, sağlık beslenme, barınma, fiziksel ve psikolojik sömürüye karşı korunma, sosyal hizmetlere erişim gibi temel haklara sahiptir. Ne yazık ki, Müslümanların çocukları acımasızca yapılan savaşlar ve iç çatışmalar yüzünden İnsan kaçakçılarının, istek dışı evliliklerin, organ mafyasının, beyaz kadın ticaretinin, fuhuş sektörünün dilenci şebekelerinin, misyoner örgütlerin ve uyuşturucu tacirlerinin boy hedefi haline gelmiştir. Din, dil, ırk, renk, cinsiyet, etnik köken veya hangi siyasi düşünceden olursa olsun bütün insanların hürriyet ve haysiyetlerinin teminat altına alınmadığı, evrensel barışa ulaşılamadığı için böyle bir dünya da "Dünya İnsan Hakları Günü kutlanamaz. Mustafa KIR Memur-Sen Ankara İl Başkanı