t : 16Q 16 . 2 . 1338 REŞAT BEY (Saruhan) — Malûmu âliniz Müdafaai Milliye Vekâleti için sene başında bir bütçe yapıldı. Bunların ihtiyacı ne ise tespit edildi. Bu tahsisatla mubayaa edilmek üzere bütçeye para ko­ nuldu. Eğer bu tekâlifi milliye emirleri tatbik edil­ memiş olsa idi, bütçede de sarfiyat icra, bütçeden nakden sarfiyat icra ; ülmek suretiyle bunların iş­ tirası icap edecekti. T aenaleyh müdafaai miHiyenin sarfiyatı hakıkiyesini bizim tayin edebilmemiz için, bunun bedellerini bilmemiz lâzımdır. Mecmu mesarif neye baliğ oluyor? Yalnız alınan çamaşır böy­ le koyun gibi yeknasak eşya değil, ki kıymet taktir edesiniz. Bunların kimisi eski, kimisi yeni, kimisi kir­ li. Vasati ne kıymet kabul edeceksiniz? Bir fiyatı resmi muayyen olsa eski ve yeni_ vasati bir fiyatla kıymetlendirilebilir. İSMET BEY (Çorum) — Tedeyyün edilen kısmı soruyorlar. HASAN BEY (Devamla) — Tedeyyün edilen kısım mazbataya merbut olması lâzım gelen kısım­ dır. Onların dahi bendenizce müdafaai milliye büt­ çesinden mahbusu lâzım gelir. Fakat bunları kıy­ metlendirmekteki müskilâtı arz etmek istiyorum. Ev başına alman bir çamaşır kimisi eski, kimisi yeni bir çamaşırdır. (Millet eski vermedi sadası.) Vasati bir kıymedle kuruşlandırmak ve yekûnunu da yine müdafaai milliye bütçesinden mahsup etmek doğru bir yoldur. Bunu kabul ediyorum. REŞAT BEY (Saruhan) — Hasan Beyefendi; malumu âliniz, bu çamaşır ehemmiyetli bir yekûn teşkil ediyor. HASAN BEY (Devamla) — Bütün haneler ba­ şına alınmamıştır; Köylerden alınmamıştır. Şehirlere hasredilmiştir. (Köylerden de alınmıştır sesleri.) Efen­ dim; evvelce alınıyordu. Sonraki tedbirlerle -hali vak­ ti yerinde olmayan zürra ailelerine bu çamaşır mesele­ sini teşmil etmeyiniz denmişti. Memleketin zaten her tarafından alınmış değildir. HAKKI HAMİ BEY (Sinop) — Bu emir ne va­ kit tamim edilmiştir? Zürradan alınmasın diye bu emir ne vakit verilmiştir? Köylüden alınmıştır. Emir verildikten sonra almanlar geri verilmiş midir? HASAN BEY (Devamla) — Vereceğini zannet­ miyorum. Binaenaleyh anbara giren miktar ne ise... HAKKI HAMİ BEY (Sinop) — Biz hakikati is­ tiyoruz. HASAN BEY (Devamla) — Anbara giren ne ise odur. Benim hafızam erkam mahfazası değildir. An­ bara giren ne ise onları vasati bir kıymetle müdafaai C : 4 milliye bütçesinden mahsup etmek lâzım gelir. Hesaben ve usulen. Teberruatın hesabı vasatisini de he­ sap ederiz. Vasati kıymet üzerindeki miktarı da teberruat kısmına irat kaydederiz. Yapacağım mesele budur. (Gürültüler.) EMİR PAŞA (Sivas) — Ciheti askeriyeden al­ dığınız filik yünü dahil midir? O sizde mevcut mu­ dur, değil midir? onu isterim. V / HASAN BEY (Devamla) — Onu da arz ede­ yim. Mevaddı iptidaiye olarak alman bir kısım eş­ ya daha vardır, tekâlifi milliye suretiyle. Ankara'dan vesaireden alman yapağımız ve tiftik takriben Ankara' da 300 bin kilo kadar müdafaai milliye anbarlarında teraküm etti. İhtimal ki hatırlarsınız, bir Aralık mü­ dafaai milliye mübadele esasına göre bunu zahireye ve lâzım olan ihtiyaca göre, yani bunu buğdaya vesair kuru sebzeye tahvil etmek üzere mübayaat komis­ yonu vasıtasiyle gazetelerde bir ilan yapmıştı. İş sa­ hiplerinden bazıları da bunlara talip çıkmışlardı. Bil­ mem kilosu tiftiğin 46 kuruş itibar edilecek, buna mukabil vereceği kuru sebzenin, zahirenin bedeli de yedi kuruş, altı kuruş, ne ise hatırımda kalmamıştır. Erkamı şu esas dairesinde, bedeline takarrüp eden esaslar dairesinde; fakat para verilmeyecek, mukabi­ linde tiftik verilmek üzere mübayaat komisyonunun bir ilânını gördüm. Sonra bendeniz ciheti askeriyeye müracaat ettim. Dedim ki; siz ihtiyacatt askeriye için zahire mubayaa etmeye salâhiyettarsınız. Ele geçen rnal ne olursa olsun, hatta eşyayı askeriye olsun, bunlar devletin malıdır. Devletin malını idare etmek ve satmak sizin salâhiyetiniz dahilinde değildir. Bfnaenaleyh mubayaa komisyonunun yaptığı doğru de­ ğildir. Bunu geri bırakın dedim. Bunu geri bıraktık ve bunu peyderpey ellerine teslim ediyorum. Henüz bitmedi. Fakat, müteferrik olarak bazı kazalarda ka­ lıyor. Maksadım bunların bir kısmını sahile indirmek­ tir ve kısmı âzamini indirmekteyim. Fakat mütefer­ rik olarak bazı kazalarda kalan, meselâ şu kazada var 100 kile, 50 kile. Getirtmenin imkânı yok. Uzak mahaller ve miktarı da az. Toplu kısımlarını maksa­ dım sahillere indirmek ve indiriyorum. Bunların nak­ liye mesarifi için bütçemde yeri yoktu. Gayri mel­ huz kısmından tasarruf ettiğim mevcut paramla bun­ ların sahile inmesi için iktiza eden mesarifi nakliye­ nin sarfiyatını oradan temin ve heyeti vekileden ka­ rar aldım. Tabii gayri melhuzdan bir sarfiyattı. Oradan temin ediyorum. İnebolu'da epeyce tiftiğim terakküm etti. O kadarda müteferrik suretle diğer mahallerde yapağım vardır. Bunları da ciheti askeriyeden tesel- — 818 —