– — ˜ ™ - İslam Ansiklopedisi

advertisement
ZEBÎDÎ, Ahmed b. Ahmed
hetü’l(Tu¼fetü’l)-a¼bâb. Þiir, nevâdir, nükte, hikâye, fevâid gibi türlere ait 100 civarýnda örneðin bulunduðu hacimli bir eserdir (Brockelmann, GAL, II, 243; Habeþî, s.
367). 7. el-MuÅtâr min me¹âlibi’l-envâr.
Çeþitli konulara dair kýrk hadisin derlendiði eserde müellif her hadisten sonra týpla ilgili bir hadise de yer vermiþ, bunlarý
âyet ve hadisler ýþýðýnda açýklamýþtýr. 8.
Dîvânü Ýbni’l-Mušrî. Sehâvî, Yemenli
þair ve dilci Ýbnü’l-Mukrî’nin þiirlerini Zebîdî’nin bir divan halinde derlediðini söylemekle birlikte eserin ona aidiyeti þüpheli görülmektedir (ªabašåtü’l-Åavâ½, neþredenin giriþi, s. 6). 9. el-Mu£cemü’l-la¹îf.
Müellifin kendilerinden semâ yoluyla ilim
tahsil ettiði hocalarýna dairdir.
BÝBLÝYOGRAFYA :
Ahmed b. Ahmed ez-Zebîdî, et-Tecrîdü’½-½arî¼
(nþr. Ýbrâhim Bereke – Ahmed Râtib Armuþ), Beyrut 1992, I, 18-20; a.mlf., ªabašåtü’l-Åavâ½, Beyrut 1406/1986, s. 35, ayrýca bk. Abdullah Muhammed el-Habeþî’nin giriþi, s. 5-7, ayrýca bk.
tür.yer.; Sehâvî, eŠ-™avßü’l-lâmi £, I, 214-215; Ýbnü’d-Deyba‘, Bu³yetü’l-müstefîd fî târîÅi Zebîd
(nþr. Abdullah Muhammed el-Habeþî), San‘a, ts.
(Merkezü’d-dirâsât ve’l-buhûsi’l-Yemenî), s. 33,
85, 181, 229-230; Temîmî, e¹-ªabašåtü’s-seniyye, I, 268-269; Keþfü’¾-¾unûn, I, 554; II, 1099,
1303, 1938; Serkîs, Mu£cem, I, 1113-1114; Brockelmann, GAL, II, 242-243; Suppl., II, 254; Hediyyetü’l-£ârifîn, I, 136; Tecrîd Tercemesi, Mukaddime, I, 2-3; Eymen Fuâd Seyyid, Me½âdiru
târîÅi’l-Yemen fi’l-£a½ri’l-Ýslâmî, Kahire 1974, s.
184; Ziriklî, el-A£lâm (Fethullah), I, 91; Abdullah
Muhammed el-Habeþî, Me½âdirü’l-fikri’l-Ýslâmî
fi’l-Yemen, Beyrut 1408/1988, s. 23-24, 51-52,
134, 367, 473; Sâlihiyye, el-Mu£cemü’þ-þâmil, III,
369; Abdullah Kasým el-Veþelî, £Ýlmü’l-¼adî¦ fi’lYemen ve’l-£inâyetü’l-Yemâniyye bi’l-Câmi £i’½½a¼î¼, San‘a 1419/1998, s. 45, 79, 124.
ÿHüseyin Hansu
–
—
ZEBÎDÎ, Muhammed Murtazâ
( ‫) אא‬
Ebü’l-Feyz Muhammed el-Murtazâ
b. Muhammed b. Muhammed
b. Abdirrezzâk ez-Zebîdî
el-Bilgrâmî el-Hüseynî
(ö. 1205/1791)
˜
Lugat, hadis, tasavvuf, tefsir, fýkýh,
tarih ve biyografi âlimi.
™
1145 (1732) yýlýnda Hindistan’ýn kuzeyinde Kannevc’e 5 fersah (yaklaþýk 25 km.)
uzaklýktaki Bilgram kasabasýnda doðdu.
Bilgram Seyyidleri diye anýlan atalarý Irak’ýn
Vâsýt þehrinden Hindistan’a gelmiþ olup
soylarýný, Hülâgû’nun Baðdat’ý istilâsýndan
(656/1258) sonra Hindistan’a göç eden Hz.
Ali neslinden Ebü’l-Ferrâh el-Vâsýtî’ye dayandýrýrlar. Zebîdî’nin Vâsýtî nisbesi bura-
168
dan gelir. Kendisi de verdiði icâzetnâmelerde þeceresini Hz. Ali’ye kadar sayar ve
nesebini Hz. Hüseyin’in torunu Zeyd b. Ali
Zeynelâbidîn’e ulaþtýrýr. Bu sebeple Hüseynî, Alevî, Zeydî nisbeleri ve seyyid, þerîf sýfatlarýyla da anýlýr. Abdülhay el-Kettânî onu tahsil ve þöhret açýsýndan Zebîdî, mezhep bakýmýndan Hanefî, akîde bakýmýndan Eþ‘arî, irtibaten Kadirî, sülûken
Nakþibendî olarak tanýtýr (Fihrisü’l-fehâris, I, 527). Evlâdý bulunmamakla birlikte hepsi övgü ve takdir ifade eden Ebü’lFeyz, Ebü’l-Vakt, Ebü’l-Cûd, Ebü’l-Eþbâl
künyeleriyle tanýnýr. Vefâiyye tarikatý þeyhi
Ebü’l-Envâr Ýbn Vefâ’ya baðlýlýðýndan dolayý Vefâî nisbesini de alan Zebîdî’ye Ebü’lFeyz künyesini 17 Þâban 1182’de (27 Aralýk 1768) bu þeyhi vermiþtir.
Zebîdî’nin hayatý Hindistan, Yemen (Zebîd) ve Mýsýr olmak üzere üç devreye ayrýlýr. On altý yaþýna kadar yaþadýðý Hindistan’da ilk bilgileri Bilgram’da aldý, daha
sonra tahsil için gittiði Sendîle, Hayrâbâd,
Ýlâhâbâd, Ekberâbâd, Dihli ve Sûret’te Sýfatullah el-Hayrâbâdî, Ahmed b. Ali esSendîlî, Muhammed Fâhir b. Yahyâ ezZâir el-Ýlâhâbâdî, Yâsîn el-Abbâsî, Þah Veliyyullah ed-Dihlevî, Nûreddin Muhammed
el-Kabûlî ve Hayreddin Muhammed Zâhid
es-Sûretî’den hadis tahsil etti (Sýddîk Hasan Han, III, 217-222). 1162’de (1749) Hanefî mezhebinin önemli merkezlerinden
olan Yemen’in Zebîd þehrine gitti. Burada
yaklaþýk beþ yýl kalarak birçok hocadan
ders aldý. Abdülhâlik b. Ebû Bekir el-Mizcâcî’den hadis ve diðer dinî ilimleri okudu, Fîrûzâbâdî’nin el-Æåmûsü’l-mu¼î¹’ini rivayet etti. Süleyman b. Yahyâ Ehdelî
ez-Zebîdî, Muhammed b. Abdülbâký elMizcâcî, Þemseddin b. Muhammed b. Alâeddin ez-Zebîdî, Abdullah b. Süleyman elCerhezî ez-Zebîdî gibi pek çok âlimden
faydalandý. Zebîd’de kaldýðý süre içinde her
yýl hac mevsiminde Hicaz’a gidip Mekke,
Medine ve Tâif ulemâsýyla görüþerek onlardan istifade etti. Mekke’de Abdullah
Muhammed es-Sindî, Ömer b. Ahmed esSekkaf el-Mekkî, Ýbnü’t-Tayyib eþ-Þarký elFâsî gibi âlimlerden yararlandý. Ýbnü’t-Tayyib el-Fâsî’den Medine’de el-Æåmûs’u okudu ve onun yazdýðý ݲâßetü’r-râmûs ¼âþiye £ale’l-Æåmûs adlý eseri kendisinden aldý. 1166’da (1753) Abdullah b. Ýbrâhim elMîrganî et-Tâifî’den fýkýh tahsil etmek amacýyla Tâif’e gitti. O sýrada Tâif’te bulunan
mutasavvýf Seyyid Abdurrahman b. Mustafa el-Ayderûs’tan ݼyâßü £ulûmi’d-dîn
ile Teftâzânî’nin MuÅta½arü’l-me£ânî’sini
okudu; ona baðlanarak kendisinden icâzet
aldý ve tarikat hýrkasýný onun elinden giy-
di. Ayderûs, Zebîdî’ye ilmî hayatýn daha
canlý olduðu Mýsýr’a gitmesini tavsiye etti. 9 Safer 1167’de (6 Aralýk 1753) hayatýnýn otuz sekiz yýlýný geçireceði Kahire’ye
gitti. Seyyid Ali b. Mûsâ (Ýbnü’n-Nakýb) elMakdisî, Sâlim b. Ahmed en-Nefrâvî, Ahmed b. Hasan el-Cevherî el-Ezherî, Ahmed
b. Muhammed ed-Derdîr, Muhammed b.
Sâlim el-Hifnî, Ali b. Ahmed el-Adevî, Abdullah b. Muhammed eþ-Þebrâvî, Ýbn Sûde et-Tâvüdî el-Fâsî, Abdülhay b. Hasan
el-Behnesî, Atýyye b. Atýyye el-Üchûrî, tarihçi Abdurrahman el-Cebertî’nin babasý
Hasan b. Ýbrâhim el-Cebertî gibi Mâlikî,
Þâfiî, Hanefî fakihleri ve hadis ulemâsýnýn
ders halkalarýna devam etti. Kýsa zamanda fazileti, ilmi, hýfzý ve rivayetiyle tanýnarak hocalarýndan icâzetler aldý. Mýsýr’da
birçok þehri dolaþýp ilim ve tasavvuf erbabýndan faydalandý. Kudüs, Yafa, Reþîd,
Remle, Dimyat, Senhûr, Mansûre, Demenhûr, Asyût, Cürcân ve Ferþût’a ilim tahsili
ve hadis semâý için seyahatler yaptý (a.g.e.,
III, 219). Bu seyahatlerinde hacimli bir cilt
teþkil edecek kadar notlar tuttu. Zebîdî elMu£cemü’l-ekber, el-Mu£cemü’½-½a³¢r
ve Elfiyyetü’s-sened adlý eserlerinde kendilerinden ders okuduðu ve icâzet aldýðý
300’ü aþkýn hocasýndan söz eder. Kettânî
de Zebîdî’nin hocalarýna geniþ yer ayýrmýþtýr (Fihrisü’l-fehâris, I, 531-536).
Mýsýr’da ilim, tasavvuf ve tarikat erbabý, yöneticiler ve halkla dostane iliþkiler kuran Zebîdî bu sayede kýsa zamanda tanýndý. Kahire’ye gittikten yedi yýl sonra telifine baþladýðý Tâcü’l-£arûs þöhretini daha
da arttýrdý. Yazýmý yedi yýl süren ilk cildi bitince düzenlediði ziyafette ulemâ ve talebeye eserini tanýttý, büyük ilgi gören bu
þerh için ulemâ takrizler yazdý. 2 Receb
1188’de (8 Eylül 1774) Tâcü’l-£arûs’u tamamlayýnca þöhreti iyice yayýldý. Ardýndan
Selef usulü hadis imlâsýný baþlattý. Pazartesi ve perþembe günleri Þeyhûniyye Camii’nde yapýlan imlâ meclisleri 400’e ulaþmýþtýr. Ýbn Hacer ve öðrencisi Þemseddin
es-Sehâvî ile sona eren, bir ara Süyûtî’nin
hadis ve lugat imlâ gayreti de ilgi görmediðinden sonuçsuz kalan bu usule göre
hadis mecliste bulunanlara imlâ edilirken
hadisin râvileri, hadisi tahric edenler ve
hadisin çeþitli tarikleri ezberden okunur,
imlâ meclislerine katýlan herkesin adý kaydedilirdi. Bir süre Ezher ulemâsýnýn devam edip icâzet aldýðý bu dersler zenginlerin evlerinde ziyafetler eþliðinde bütün
aile fertlerinin, akraba ve dostlarýn katýlýmýyla biraz daha sürdürüldü (Abdurrahman b. Hasan el-Cebertî, II, 106-107; Abdülhay el-Kettânî, I, 526, 530). Hanefî Ca-
ZEBÎDÎ, Muhammed Murtazâ
mii’nde þemâil dersleri veren Zebîdî’nin
halk kesimine de açýk tutulan bu umumi
dersleri ve imlâ meclisleri geniþ kitlelerce
sevilip sayýlmasýný saðladýðý gibi Mýsýr’dan
ve dýþ ülkelerden emîr, vali, halife ve melik gibi yüksek düzeyden devlet ricâli nezdinde saygýnlýðýnýn artmasýna vesile oldu.
Anadolu, Hicaz, Irak, Maðrib, Sudan, Cezayir ve diðer ülkelerden devlet ricâlinin
mektup ve hediyeleri yýllarca devam etti.
Mýsýr Valisi Ýzzet Mehmed Paþa’nýn 1191’de (1777) yüksek bir maaþ baðladýðý Zebîdî’den I. Abdülhamid de hadis icâzeti aldý. Zebîdî, 1194’te (1780) Ýstanbul’a davet
edildiyse de inzivaya çekilme arzusunun
baþladýðý yýllara rastladýðýndan bu davete
olumlu cevap vermedi. Özellikle Maðrib
halkýnýn derin bir saygý gösterdiði Zebîdî’yi hac sýrasýnda ziyaret etmeyen hacýlarýn haccýnýn tamamlanmadýðýna inanýlýrdý. Kendisinden ders ve icâzet alanlar arasýnda Ýbnü’l-Cevherî (Cevherî es-Sagýr), Abdurrahman b. Hasan el-Cebertî, Abdülkadir b. Muhammed el-Muaskerî, Ebû Re’s
el-Muaskerî, Ali b. Muhammed Saîd es-Süveydî, Muhammed b. Ýsmâil el-Kosantînî,
Ýbn Abdüsselâm ed-Der‘î, Ýbnü’l-Hâc esSülemî gibi tanýnmýþ âlimler mevcuttur.
Zebîdî þöhretinin zirvesinde iken bütün
iliþkilerini asgari düzeye indirdi, kendisine gönderilen mektuplara cevap vermedi, 1195’te (1781) derslerini ve imlâ meclislerini sona erdirdi, gelen hediyeleri geri çevirdi ve münzevi bir hayat yaþamaya
baþladý. Onun vefatýna kadar sürecek olan
inzivaya çekilmesinde bu tarihlerde þerhiyle uðraþtýðý ݼyâßü £ulûmi’d-dîn’de Gaz-
Muhammed Murtazâ ez-Zebîdî’nin kendi hattýyla bir icâzet
yazýsý (el-ƒa¹¹ü’l-£Arabî, Beytülhikme, 2000, s. 215)
zâlî’nin þöhretin, devlet adamlarýyla yakýn iliþkinin ve dünyaya meyletmenin âfet
olduðunu söylemesinin etkisi bulunabileceði gibi çok sevdiði eþi Zübeyde Haným’ýn on dört yýllýk evliliðin ardýndan
1196’da (1782) vefatýnýn da etkili olduðu
þüphesizdir. Yaþýnýn ilerlemesi ve saðlýk
sorunlarý da buna eklenebilir. Eþini Hz.
Ali’nin kýzý Seyyide Rukayye’nin yanýna defneden Zebîdî onun için duygu yüklü mersiyeler nazmetti, türbe yaptýrdý, yakýnýna
inþa ettirdiði küçük bir eve kayýnvâlidesini yerleþtirdi, kendisi de birçok gecesini
burada dua ve niyazla geçirdi (Abdurrahman b. Hasan el-Cebertî, VI, 152-154). Ardýndan bir evlilik daha yapan Zebîdî’nin çocuðu olmamýþtýr. Zebîdî, Þâban 1205 (Nisan 1791) tarihinde vebadan öldü ve eþi
Zübeyde Haným’ýn yanýna defnedildi. Osmanlý Sultaný III. Selim onun kütüphanesini 70.000 akçeye satýn alarak Mýsýr’da
talebelere vakfetmiþtir. Zebîdî’nin Arapça’dan baþka Türkçe ve Farsça da bildiði
kaydedilir (a.g.e., IV, 148).
Eserleri. Zebîdî’nin 140 dolayýndaki eserinin çoðu küçük hacimli kitaplar ve risâleler þeklindedir. Bunlarýn bir kýsmý didaktik manzumelerden teþekkül etmektedir.
Zebîdî didaktik manzumeler konusunda
üretken bir þairdir. Bunun yanýnda lirizmin egemen olduðu çok sayýda kaside yazmýþtýr. Duygu yüklü lirik þiirlerinin baþýnda Zübeyde Haným için yazdýðý mersiyelerle Ýmam Þâfiî için kaleme aldýðý ve alfabenin her harfini kafiye olarak kullandýðý
kýrk kasidesi gelir. Bunlarýn yanýnda Æa½îde fî med¼i’l-Æu¹b A¼med el-Bedevî,
I. Abdülhamid’e yazdýðý Æa½îde müt¼afe,
Ýsmâil b. Abdullah er-Ruaynî ile Vefâiyye
tarikatý þeyhi Ebü’l-Envâr Ýbn Vefâ için kaleme aldýðý iki methiye ve özellikle TaÅmîsü Æa½îdeti’l-Bürdeti’þ-þerîfe (li’l-Bû½îrî) zikredilir. Makame türünde yazdýðý
Ýs£âfü’l-eþrâf ile Ýsmâil b. Abdullah erRuaynî’ye methiye tarzýnda kaleme aldýðý makamesi de bulunmaktadýr (Fihrisü’l-KütübÅâneti’l-ƒidîviyye, IV, 214).
A) Lugat, Dil ve Edebiyat: 1. Tâcü’l-£arûs
min cevâhiri’l-Æåmûs. Zebîdî’nin þöhretini saðlayan en önemli eseridir. Fîrûzâbâdî’nin el-Æåmûsü’l-mu¼î¹’inin þerhi yanýnda ikmal, tashih ve tenkidi mahiyetindeki eser 120.000 maddelik hacmiyle zamanýmýza ulaþtýðý bilinen en büyük Arapça sözlüktür. Zebîdî kitabýn yazýmýna, elÆåmûs þârihlerinden hocasý Ýbnü’t-Tayyib
el-Fâsî’nin teþvikiyle Mýsýr’a gittikten yedi
yýl sonra 1174’te (1761) baþlamýþ, eserini
on dört yýl iki ayda tamamlamýþtýr (1188/
1774). Eserin giriþinde belirtildiði üzere
sözlük baþta Lisânü’l-£Arab olmak üzere
lugat, nahiv, sarf, emsâl, tarih, tabakat,
ensâb, edebiyat, Kur’an ilimleri, coðrafya,
hayvanat, nebatat, týp ve siyaset alanlarýnda 120 kaynaktan yapýlmýþ derleme ve
seçmelerle oluþturulmuþtur. el-Æåmûsü’lmu¼î¹ gibi köklerin son harfine göre alfabetik sýralanan eserin mukaddimesinde sözlük biliminin temel kavram ve konularý on baþlýk (maksad) altýnda ele alýnmýþtýr. Bu konular dillerin doðuþu nazariyesi, Arap dilinin zenginliði, kelime kalýplarý, mütevâtir-âhâd, fasih-efsah, muttarid-þâz, hakikat-mecaz, müþterek, muarreb-müvelled lugatlar, lugatçýlarýn âdâbý,
mertebeleri, Basriyyûn ve Kûfiyyûn dilcilerinin öncüleri, ilk lugat yazarý, Fîrûzâbâdî’nin biyografisi ve Zebîdî’nin Fîrûzâbâdî’ye ulaþan sened zincirine dairdir. Ayný zamanda bir genel ansiklopedi niteliði taþýyan eserde sözlük bilgilerinin dýþýnda müellifin kiþisel gözlemlerine dayanan Mýsýr
þehir, kasaba ve köy adlarý, yer adlarýna
iliþkin izahlar, hadis ve fýkýh âlimleri, ünlü
kiþiler ve özel isimlerle ilgili kýsa bilgiler,
bilimsel terimlere, zooloji, botanik ve týbba dair önemli açýklamalar, garîb, müvelled, dahîl, a‘cemî kelimeler, bilhassa Zemahþerî’nin Esâsü’l-belâ³a’sýna dayanan
mecazi mânalar, Ýbn Fâris’in Mu£cemü
mešåyîsi’l-lu³a’sýndan alýnan etimolojik
açýklamalar yer alýr. Tâcü’l-£arûs’un önce
ayn harfi sonuna kadar gelen ilk beþ cildi
(Kahire 1285-1287), ardýndan tamamý (I-X,
Kahire 1306-1308) basýlmýþ, bu baský esas
alýnarak Muhammed Kasým ve arkadaþlarýnýn tashihiyle yeni bir basýmý gerçekleþtirilmiþ (I-X, Bingazi 1386/1966), eseri ayrýca Seyyid Ali Cevdet (I-X, Kahire 18891900) ve Ali Þîrî (I-XX, Beyrut 1414/1994)
yayýmlamýþtýr. Abdüssettâr Ahmed Ferrâc,
Hüseyin Nassâr, Mustafa el-Hicâzî ve Abdüsselâm Hârûn gibi önemli dilcilerin yer
aldýðý kalabalýk bir heyetin gerçekleþtirdiði neþir ise otuz yedi yýlda tamamlanmýþtýr (I-XL, Küveyt 1965-2002). Hamed el-Câsir, Küveyt neþrinin eleþtirisine dair Na¾arât fî Kitâbi Tâci’l-£arûs (I-II, Riyad
1407/1987), Hâþim Tâhâ Þelâþ el-Edviye
ve’l-edvâß fî mu£cemi Tâci’l-£arûs (Baðdat 1408/1987), Mahmûd Mustafa ed-Dimyâtî Mu£cemü esmâßi’n-nebâtât (Kahire
1966) adýyla birer eser yazmýþlardýr (ayrýca bk. el-K…MÛSÜ’l-MUHÎT). 2. et-Tekmile ve’×-×eyl ve’½-½ýla li-mâ fâte ½â¼ibü’l-Æåmûs mine’l-lu³a. Zebîdî’nin, Radýyyüddin es-Sâganî’nin Cevherî’nin e½-Øý¼â¼’ý için kaleme aldýðý zeyilden esinlenerek yazdýðý eser, Tâcü’l-£arûs’ta el-Æå169
ZEBÎDÎ, Muhammed Murtazâ
mûs’a yapýlan ilâvelerin özetlenmesi ve
bazý konularýn eklenmesiyle meydana gelmiþtir Tekmilede bilhassa Mýsýr’la ilgili yer,
þahýs ve kabile adlarýyla diðer dillerden
Arapça’ya girmiþ kelimeler bulunmaktadýr
(nþr. Mustafa Hicâzî [I, II, V, VI. ciltler]; Dâhî Abdülbâký Muhammed [III, IV. ciltler],
Abdülvehhâb Avadullah [VII. cilt], Kahire
1406-1416/1986-1996). 3. el-Æavlü’l-mesmû£ fi’l-farš beyne’l-kû£ ve’l-kürsû£ (nþr.
Abdürraûf Zafer, ed-Dirâsâtü’l-Ýslâmiyye,
XXX/2 [Ýslamâbâd 1995], s. 134-148; nþr.
Ebû Mahfûz el-Kerîm el-Ma‘sûmî, Bu¼û¦
ve tenbîhât, s. 57-64; a.mlf., Mecelletü’lba£¦i’l-Ýslâmî, XXVII [Leknev 1404], s. 6169). 4. el-Æavlü’l-me¦bût (mebtût / ma²bû¹) fî ta¼š¢šý laf¾ý’t-tâbût (nþr. Dâhî
Abdülbâký Muhammed, ed-Der£iyye, II/67 [Rabat 1420/1999], s. 693-730). 5. etTa£rîf bi-²arûriyyi šavâ£idi £ilmi’½-½arf
(nþr. Guneym Ganim el-Yenbuâvî, Mekke
1418/1997). 6. ¥ikmetü’l-iþrâš ilâ küttâbi’l-âfâš (nþr. Abdüsselâm Muhammed
Hârûn, Nevâdirü’l-maŹû¹ât [Kahire 1373/
1954], s. 49-98; Kahire 1393/1973; nþr. M.
Talha Bilâl, Cidde 1411/1990). 7. Ýcâze li’sSul¹ân Ebi’l-Fet¼ £Abdil¼amîd ƒan ve
ša½îde müt¼afe ile’s-Sul¹ân Ebi’l-Fet¼
£Abdil¼amîd ƒan. Osmanlý Sultaný I. Abdülhamid’in talebi üzerine Zebîdî’nin kendisine verdiði hadis icâzetiyle sonuna eklediði methiyesidir. Ýcâzetin metni Muhammed Ýshak tarafýndan doktora tezi içinde
yayýmlanmýþtýr (India’s Contribution to the
Study of Hadith Literature, Dacca 1976, s.
261-270). 8. Tu¼fetü’l-šamâ£îl fî med¼i
Seyyidi (ÞeyÅi)’l-£Arab Ýsmâ£îl. Ebü’lMehâmid Mecdüddin Ýsmâil b. Abdullah
b. Hemmâm el-Hevvârî er-Ruaynî el-Himyerî hakkýnda yazýlan bir makame ve methiyedir (Hidîviyye Ktp., nr. 16725 [müellif
hattý]). 9. Ta¼š¢šu’l-vesâßil li-ma£rifeti’lmükâtebât ve’r-resâßil (Brockelmann,
GAL Suppl., II, 398).
B) Hadis: Be×lü’l-mechûd fî taÅrîci
¼adî¦i “þeyyebetnî Hûd” (Kahire 1312;
Beyrut 1405/1985; Tanta 1413/1993); el£Arûsü’l-mecliyye fî esânîdi’l-¼adî¦i’lmüselsel bi’l-evveliyye (nþr. Muhammed
b. Nâsýr el-Acemî, Beyrut 1425/2004); Laš¹ü’l-leßâli’l-mütenâ¦ire fi’l-e¼âdî¦i’lmütevâtire (nþr. M. Abdülkadir Atâ, Beyrut 1968, 1405/1985); Bül³atü’l-erîb fî
mu½¹ala¼i â¦âri’l-¼abîb (Kahire 1326;
nþr. Abdülfettâh Ebû Gudde, Kahire 1326;
Beyrut 1408; Ýbnü’l-Hanbelî’nin Æafvü’le¦er fî ½afvi £ulûmi’l-e¦er ’i ile birlikte); elMurabba’l-Kâbülî fî-men revâ £ani’þÞems el-Bâbilî (Îsâ b. Muhammed esSeâlibî’nin ¡ebetü Þemsiddîn el-Bâbilî ad-
170
lý eseriyle birlikte, nþr. Muhammed b. Nâsýr el-Acemî, Beyrut 1425/2004); øåyetü’libtihâc li-muštefî esânîdi (kitâbi) Müslim b. el-¥accâc (nþr. Ebû Kuteybe Nazar M. el-Fâryâbî, I-II, Riyad 1427/2006, Øa¼î¼-i Müslim ile birlikte); Ýncâzü va£di’ssâßil fî þer¼i ¼adî¦i Ümmi Zer£ mine’þþemâßil (Beyrut 2008, 2011); Senedü’l¼adî¦i’l-müselsel bi’l-evveliyye (el-¥adî¦ü’l-müselsel bi’l-mu½âfa¼a, el-¥adî¦ü’lmüselsel bi’l-müþâbeke, el-¥adî¦ü’l-müselsel bi’½-½ûfiyye) (Berlin Kraliyet Ktp.,
nr. 1618); Risâle fî e¼âdî¦ tete£allaš bifa²li yevmi’l-£âþûrâß (Hidîviyye Ktp., Mecmua, nr. 160, vr. 7-10); Æalensüvetü’t-tâc
fî ba£²i e¼âdî¦i ½â¼ibi’l-isrâß ve’l-mi£râc
(Berlin Kraliyet Ktp., nr. 293); el-Miršåtü’l-£aliyye bi-þer¼i’l-¼adî¦i’l-müselsel bi’l-evveliyye (Þer¼u ¼adî¦i’r-ra¼me)
(Türk Tarih Kurumu Ktp., Muhammed Tancî, £Ýšdü’l-cevheri’¦-¦emîn’in yer aldýðý mecmua içinde, vr. 151-184; Princeton Üniversitesi Ktp., nr. 3761); el-Emâli’þ-ÞeyÅûniyye (1189-1190 yýllarýnda Þeyhûniyye
Camii’nde icra edilen hadis imlâlarýný kapsayan iki ciltlik bir eserdir; Berlin Kraliyet
Ktp., nr. 10253; Mevâhibü rabbi’l-beriyye
bi’l-emâli’þ-ÞeyÅûniyye, Berlin Kraliyet
Ktp., nr. 1215); el-Müselselât fi’l-¼adî¦
(TSMK, Baðdat Köþkü, nr. 64).
C) Tasavvuf, Ahlâk: Ýt¼âfü’s-sâdeti’lmüttaš¢n bi-þer¼i esrâri ݼyâßi £ulûmi’ddîn (Zebîdî bu þerh üzerinde on bir yýl çalýþmýþ ve eseri 1201 yýlýnda tamamlamýþtýr; I-XIII, Fas 1302-1304; I-X, Kahire 1311);
£Ýšdü’l-cevheri’¦-¦emîn fî ¹urušý’l-ilbâs
ve’t-telš¢n (tarikatta zikrin þartlarý, âdâbý,
hýrka giydirme, biat ve telkinin keyfiyetine
dairdir; Türk Tarih Kurumu [Muhammed
Tancî, Mecmû£a, vr. 1-57] ve Medine Ârif
Hikmet [nr. 260/55] kütüphanelerinde yazma nüshasý bulunan eseri Âbid Yaþar Koçak al-Murta²å al-Zab¢d¢ ve £Ýšd al-Cavhar
al-¡am¢n’i adlý doktora tezinde tahkik edip
incelemiþtir; ÝÜ Ed. Fak., 1986); Tenbîhü’l-£ârifi’l-ba½îr £alâ esrâri’l-¥izbi’lkebîr (Ebü’l-Hasan eþ-Þâzelî’nin el-¥izbü’l-kebîr [¥izbü’l-bir] adlý eserinin þerhidir; Ebû Zeyd Abdurrahman b. Muhammed el-Fâsî’nin þerhiyle birlikte, Kahire
1333; nþr. Ahmed eþ-Þerkavî Ýkbâl, Merakeþ 1986; nþr. Bedr b. Abdullah el-Ýmrânî,
Beyrut 2003, 1432/2011); Müzîlü nišåbi’lÅafâß £an künâ sâdâtinâ Beni’l-Vefâß
(bir mukaddime, yirmi bölüm ve bir hâtimeden oluþur, Benî Vefâ’nýn mertebelerine dairdir; nþr. Ahmed Ferîd el-Mezîdî,
Dýmaþk 1428/2007); el-Mašå½ýdü (el-Mešå£idü)’l-£indiyye fi’l-meþâhidi’n-Našþbendiyye (Nakþibendiyye esaslarýna, usul
ve âdâbýna dair 150 beyitlik bir manzumedir; nþr. Ebû Mahfûz el-Kerîm el-Ma‘sûmî, Bu¼û¦ ve tenbîhât, s. 75-83; a.mlf., Mecelletü’l-Mecma£i’l-£ilmiyyi’l-Hindî, V/1-2
[Hindistan 1400/1980], s. 68-77); ed-Dürretü’l-murta²ýyye £ale’¹-¹arîšati(s-sâdeti)’n-Našþbendiyye (104 beyitlik bir manzumedir; nþr. Ebû Mahfûz el-Kerîm el-Ma‘sûmî, Mecelletü’l-Mecma£i’l-£ilmiyyi’l-Hindî, V/1-2 [Hindistan 1400/1980], s. 79-87;
Bu¼û¦ ve tenbîhât, s. 65-82); Kelimât
seniyye ve £ibârât fâßišåt marŠýyye
fi’l-ha²reti’n-nebeviyye (Kahire 1347);
en-Nefâßi¼u’l-miskiyye £ale’l-fevâßi¼i’l-Kîþkiyye (tasavvufî hayatý yaþama
âdâbý ve buna dair mev‘izalar hakkýnda
bir risâledir; TSMK, Hazine, nr. 1741/2, vr.
4-9; TTK, Muhammed Tancî, Mecmû£a, vr.
60-66); Ýt¼âfü (Ýs£âfü)’l-a½fiyâß bi-ref£i
selâsili’l-evliyâß (Hz. Peygamber’e ulaþan
tarikatlarýn silsileleri ve tarikat kollarý alfabetik sýraya göre yazýlmýþtýr; TTK, Muhammed Tancî, Mecmû£a, nr. 83-130); Bülû³u aš½a’l-ereb bi-þer¼i Delâßili’l-šureb (Seyyid Kutbüddin Mustafa el-Bekrî
salavatýnýn þerhi olup otuz varaklýk müellif hattý nüshasý Ezher Kütüphanesi’ndedir [Fihrisü Mektebeti’l-Ezheriyye, VI, 340]);
el-Mina¼u’l-£aliyye fi’¹-¹arîšati’n-Našþbendiyye (Nakþî sâlikinin kemale ermesi için izlemesi gereken yolu açýklayan bir
risâledir; ÝÜ Ktp., nr. 1597/3, vr. 12-15; ÝSAM
Ktp., nr. 14064, vr. 151-157); Esânîdü’¹-¹urušý’¦-¦elâ¦e (Ýlkaniyye, Çiþtiyye ve Nakþibendiyye tarikatlarýnýn silsilelerine dairdir [Brockelmann, GAL Suppl., II, 620]);
el-Mev£i¾atü’l-¼asene fî vedâ£i þehri
rama²ân el-mübârek (a.g.e., II, 398).
D) Tefsir, Fýkýh, Kelâm: £Uš†dü’l-cevâhiri’l-münîfe fî edilleti me×hebi’l-Ýmâm
Ebî ¥anîfe (Ebû Hanîfe’nin ictihadlarýnýn Kütüb-i Sitte ’de yer alan hadislerden
delillerinin fýkýh bablarýna göre ele alýndýðý bir eserdir; I-II, Ýskenderiye 1292; nþr.
Abdullah Hâþim el-Yemânî el-Medenî, Medine 1382/1962; nþr. Vehbî Süleyman Gâvecî el-Elbânî, I-II, Beyrut 1406/1985); Neþvetü’l-irtiyâ¼ fî (beyâni) ¼aš¢šati’l-meysir ve’l-šýdâ¼ (nþr. Carlo de Landberg
[Þeyh Ömer es-Süveydî], ªuraf £Arabiyye
içinde, Leiden 1303/1886, I, 40-55); Hediyyetü’l-iÅvân fî þecereti’d-düÅân (Ýt¼âfü’l-iÅvân fî ¼ükmi’d-düÅân [eserde tütünün mübahlýðý savunulmaktadýr]; nþr.
Hamed el-Câsir, Mecelletü’l-£Arab, I/2 [Riyad 1396/1976], s. 114-130; nþr. Ýbrâhim esSâmerrâî, el-Meþriš, LXXII/1 [Beyrut 1998],
s. 239-249); £Ýšdü’l-cümân fî beyâni
þu£abi’l-îmân (müellifin βâhu’l-medârik
adlý risâlesiyle birlikte, nþr. Servet Abdüs-
ZEBÛR
semî‘ Muhammed, “Risâletân li’z-Zebîdî”,
MMMA, LIII/2 [Kahire 1430/2009], s. 179212; nþr. Nizâm Muhammed Sâlih Ya‘kubî, Beyrut 1425/2004); Mine¼u’l-füyû²âti’l-vefiyye fîmâ fî sûreti’r-Ra¼mân min
esrâri’½-½ýfâti’l-ilâhiyye (TSMK, Hazine,
nr. 1741/1).
E) Tarih, Biyografi, Ensâb: Tervî¼u’lšulûb bi-×ikri mülûki(n min) Benî Eyyûb (nþr. Selâhaddin el-Müneccid, Dýmaþk
1388/1969; Beyrut 1983; nþr. Medîha eþÞerkavî, Kahire 1998); el-Mu£cemü’l-muÅta½ (Mu£cemü’l-meþâyiÅ, el-Mu£cemü’l-ekber, XII. asýrda yaþamýþ, içlerinde Zebîdî’nin bazý hocalarý ve öðrencilerinin de
yer aldýðý 600 kadar ricâlin biyografisini
kapsar; öðrencisi Abdurrahman el-Cebertî, Mýsýr tarihiyle ilgili £Acâßibü’l-â¦âr adlý eserinde XII. yüzyýl ricâlini hemen bütünüyle bu eserden aktarmýþtýr; nþr. Nizâm M. Sâlih Ya‘kubî – Muhammed b. Nâsýr el-Acemî, Beyrut 1427/2006; nþr. M. Adnân el-Bahît – Nevfân Recâ es-Sevâriye,
Riyad 1432/2010); el-Mu£cemü’½-½a³¢r
(müellifin çok sayýdaki hocasýnýn isim listesini içeren risâleye Kettânî Fihrisü’l-fehâris ’inde yer vermiþ [I, 402-406], ayrýca
bir önceki eserin sonunda yayýmlanmýþtýr); Elfiyyetü’s-sened (1420 beyitten meydana gelen, Zebîdî’ye icâzet veren hocalarýn hal tercümeleri hakkýndaki eser müellifi tarafýndan þerhedilmiþtir; nþr. Nizâm
M. Sâlih Ya‘kubî, Beyrut 1426/2005; nþr.
Muhammed b. Azzûz, Beyrut 1427/2006);
Ýstidrâkât £alâ Kitâbi’l-Müþecceri’lkeþþâf li-ta¼š¢šý u½ûli’s-sâdeti’l-eþrâf
(Muhammed b. Ahmed en-Necefî’nin seyyidler ve eþrafýn ensâbýna dair eserinin
zeylidir; adý geçen eserle birlikte, nþr. Ârif
Ahmed Abdülganî – Abdullah b. Hüseyin
es-Sâde, I-II, Dýmaþk 1422/2001); βâ¼u’lmedârik £an nesebi’l-£avâtiš (βâ¼u’lmedârik fi’l-if½â¼ £ani’l-£avâtiš) (Hz. Peygamber’in anne tarafýndan on ninesinin
nesebi ve biyografisiyle ilgilidir; nþr. Müsâid Sâlim el-Abd el-Câdir, Beyrut 1425/
2004; müellifin £Ýšdü’l-cümân adlý risâlesiyle birlikte, nþr. Servet Abdüssemî‘ Muhammed, “Risâletân li’z-Zebîdî”, MMMA,
LIII/2 [Kahire 1430/2009], s. 179-212); Ce×vetü’l-ištibâs fî nesebi Beni’l-£Abbâs
(eserde, Abbas b. Abdülmuttalib’in soyundan ve Mütevekkil-Alellah’a kadar gelen
Abbâsî halifelerinden söz edilmektedir; nþr.
Yahyâ Mahmûd b. Cüneyd, Beyrut 1426/
2005); Tu¼fetü’l-a¼bâb fi’l-künâ ve’lelšåb (nþr. Muhammed Fâtih Kaya, Beyrut 2009); er-Rav²ü’l-celî fî ensâbi âli
Bâ £Alevî (nþr. Ârif Abdülganî, Dýmaþk
1431/2010); Mu£cemü’l-£Allâme Øafiy-
yiddîn Mu¼ammed el-BuÅârî el-E¦erî
(nþr. Muhammed Mutî‘ el-Hâfýz, Dýmaþk
1420/1999); el-Ýnti½âr li-vâlideyi’n-nebiyyi’l-muÅtâr (¥adîšatü’½-½afâß fî vâlideyi’l-Mu½¹afâ) (Hz. Peygamber’in anne ve
babasýnýn nesepleriyle iman konusundaki durumlarý hakkýndadýr, ÝSAM Ktp., nr.
14064, s. 158-162); Nef¼atü’l-£anber fî
nesebi’þ-þeyÅ £Alî Ýskender (Princeton
Üniversitesi Ktp., nr. 1806, vr. 1-11); Sefînetü’n-necâti’l-mu¼teviyye £alâ biŠâ£atin müzcâtin mine’l-fevâßidi’l-müntešåt (X-XII. yüzyýllara ait ulemâ biyografilerine dair notlardan oluþur; Brockelmann,
GAL Suppl., II, 399); er-Rav²ü’l-mi£¹âr fî
nesebi(’s-sâdeti âli)’s-Seyyid Ca£fer e¹ªayyâr (Fihrisü Mektebeti Dâri’l-kütübi’lMý½riyye, V, 205); el-£Ýšdü’l-muna¾¾am fî
×ikri ümmehâti’n-nebiyyi’l-mükerrem
(Princeton Üniversitesi Ktp., nr. 4567 [müellif hattý]); el-Hediyye ve’t-tu¼fe bi-esmâßi ehli’½-½uffe (Süleymaniye Ktp., Âþir
Efendi, nr. 27/2, 415/8); Þer¼u’½-½adr fî
(þer¼i) esmâßi ehli Bedr (Süleymaniye
Ktp., Âþir Efendi, nr. 27/1). Kaynaklarda
bunlarýn dýþýnda Zebîdî’ye yukarýdaki konularla ilgili birçok eser nisbet edilmektedir (eserlerinin bir listesi ve yazma nüshalarý için bk. Ebû Mahfûz el-Kerîm Ma‘sûmî,
Bu¼û¦ ve tenbîhât, s. 276-293; a.mlf., V/12 [1400/1980], s. 42-59; Yýldýrým, VI [1988],
s. 39-50; Âbid Yaþar Koçak, s. 20-43).
BÝBLÝYOGRAFYA :
Zebîdî, Tâcü’l-£arûs (nþr. Abdüssettâr Ahmed
Ferrâc), Küveyt 1385/1965, neþredenin giriþi, I,
z-k; a.mlf., el-Mu£cemü’l-muÅta½ (nþr. Nizâm M.
Sâlih Ya‘kubî – Muhammed Nâsýr el-Acemî), Beyrut 1427/2006; a.mlf., Bül³atü’l-erîb fî mu½¹ala¼i â¦âri’l-¼abîb (nþr. Abdülfettâh Ebû Gudde),
Beyrut 1408, neþredenin giriþi, s. 148-184; Sýddîk Hasan Han, Ebcedü’l-£ulûm, Bopal 1296, III,
208, 217-222; Abdurrahman b. Hasan el-Cebertî, £Acâßibü’l-â¦âr, Kahire 1322/1905, II, 196200, 296-298; IV, 148; VI, 152-154; ayrýca bk.
tür.yer.; Ali Paþa Mübârek, el-ƒý¹a¹ü’t-tevfîšýyye,
Kahire 1970, s. 342-346; Ahlwardt, Verzeichnis,
I, 95; II, 73, 272; IX, 581-582; Baytâr, ¥ilyetü’lbeþer (nþr. M. Behcet el-Baytâr), Dýmaþk 1383/
1963, III, 1492, 1509-1550; Abdülhay el-Hasenî,
Nüzhetü’l-Åavâ¹ýr, VII, 471-477; Abdülhay el-Kettânî, Fihrisü’l-fehâris, I, 402-406, 526-543; ayrýca bk. Ýndeks; Fihrisü’l-KütübÅâneti’l-ƒidîviyye, Kahire 1308-1310, I, 225, 240; IV, 179, 214;
VII, 209; Serkîs, Mu£cem, II, 1726-1728; Brockelmann, GAL, II, 371; Suppl., II, 398-399, 620,
696; a.mlf., “Muhammad Murtada”, EI 2 (Ýng.),
VII, 445; βâ¼u’l-meknûn, I, 55, 130, 159, 284,
300, 325, 579; II, 362, 365, 577, 620, 682; Fihrisü Mektebeti Dâri’l-kütübi’l-Mý½riyye, Kahire
1342-61, II, 26; III, 47; V, 43, 150, 205, 343; Fihrisü’l-ƒizâneti’t-Teymûriyye, Kahire 1367/1948,
II, 24; Fihrisü Mektebeti’l-Ezheriyye, Kahire 1369/
1950, I, 298; VI, 340; Cemâleddin eþ-Þeyyâl, Mu¼âŠarât fi’l-¼arekâti’l-ý½lâ¼iyye, Kahire 1958,
II, 50, 53, 66-67, 75-77; J. A. Haywood, Arabic
Lexicography, Leiden 1960, s. 89-90; Abdüsselâm M. Hârûn, Nevâdirü’l-maŹû¹ât, Kahire
1960, II, 50-106; Hüseyin Nassâr, el-Mu£cemü’l£Arabî: Neþßetühû ve te¹avvüruh, Kahire 1968,
I, 639-679; R. Mach, Catologue of Arabic Manuscripts (Yahuda Section) in the Garrett Collection, Princeton University Library, PrincetonNew Jersey 1977, s. 10-11, 61, 70, 164, 184, 251,
386, 394, 407; Âbid Yaþar Koçak, al-Murta²å alZab¢d¢ ve £Ýšd al-Cavhar al-¡am¢n’i (doktora tezi, 1986), ÝÜ Ed. Fak., s. 1-44; a.mlf., “el-Murtedâ ez-Zebîdî: Tâcu’l-‘Arûs Müellifi”, Nüsha, II/6,
Ankara 2002, s. 101-114; Abdülvehhâb es-Sâbûnî, £Uyûnü’l-müßellefât (nþr. Mahmûd Fâhûrî),
Halep 1413/1992, I, 219-220; S. Reichmuth,
The World of Murtadå al-Zab¢d¢ (1732-91), Life,
Networks and Writings, Exeter 2009; a.mlf.,
“Murtada al-Zabýdý and His Role in 18 th Century Sufisme”, Le soufisme à l’époque ottoma-
ne XVI e-XVIII e siècle (ed. R. Chih – C. Mayeur-Jaouen), Caire 2010, s. 383-406; a.mlf., “Murtada az-Zabýdý (d. 1791) in Biographical and Autobiographical Accounts. Glimpses of Islamic
Scholarship in the 18 th Century”, WI, XXXIX/1
(1999), s. 64-102; a.mlf., “Notes on Murtada alZabýdý’s Mu‘jam as a Source for al-Jabartý’s History”, Jerusalem Studies in Arabic and Islam,
XXV, Jerusalem 2001, s. 374-383; Ebû Mahfûz
el-Kerîm Ma‘sûmî, Bu¼û¦ ve tenbîhât I, Beyrut
2001, s. 57-64, 65-94, 235-294; a.mlf., “el-.Allâme ez-Zebîdî: Hayâtüh ve âþâruh”, Mecelletü’l-Mecma£i’l-£ilmiyyi’l-Hindî, V/1-2, Aligarh
1400/1980, s. 1-88; Suat Yýldýrým, “Muhammed
Murtazâ ez-Zebîdî”, EAÜÝFD, VI (1986), s. 21-52;
Þevký el-Maarrî, “el-Murtaçâ ez-Zebîdî”, et-Türâ¦ü’l-£Arabî, XVI/62, Dýmaþk 1416/1996, s. 6680; Süleyman Akkuþ – Recep Önal, “Muhammed
Murtaza ez-Zebîdî ve Ýthâfü’s-Sâdeti’l-Müttakîn
bi Þerhi Esrârý Ýhyâi Ulûmi’d-Dîn Adlý Eserinin
Kelâm Ýlmi Açýsýndan Tahlili”, Usûl: Ýslâm Araþtýrmalarý, sy. 6, Adapazarý 2006, s. 115-144;
Mahmûd Ali Mekkî, “ez-Zebîdî”, Mevsû£atü’l-a£lâmi’l-fikri’l-Ýslâmî, Kahire 1425/2004, s. 401-404.
ÿÝsmail Durmuþ
–
—
ZEBÎHA
˜
(bk. KURBAN).
–
™
—
ZEBÛR
( )
˜
Kur’an’da
Hz. Dâvûd’a indirilen
kutsal kitaba verilen ad.
™
Müslüman âlimlere göre zebûr kelimesinin kökeni “yazmak” anlamýndaki zebr
masdarýdýr (Lisânü’l-£Arab, “zbr” md.; Tâcü’l-£arûs, “zbr” md.; Taberî, VII, 687; Fahreddin er-Râzî, XI, 109). Zebr “akýl, düþünce; yazý, taþa nakþetme” gibi mânalara gelmekte; zibr (çoðulu zübûr) ve zebûr ise
(çoðulu zübur) “yazýlý metin, kitap” anlamý
taþýmaktadýr (Lisânü’l-£Arab, “zbr” md.; Tâcü’l-£arûs, “zbr” md.). Zebûr ismi herhangi bir kitabý, genellikle de hikmetli sözlere
171
Download