MÎ. Meclisi B : 25 hangi hakla, hangi vicdanla gelir de «Meclise meseleleri getirmiyor» diyebilirsiniz? Bunu iş­ çi kütlelerine söylediğiniz zaman buna inana­ cak, bu lâfı sizinle beraber kabullenecek kaç kişi bulabilirsiniz ve bundan ne fayda umarsı­ nız? Bunlarla siz, işçi kütleleri arasında kendi lehinizde ne gibi bir hava yaratacağınızı hayal edersiniz? Bunlar boş şeyler. (C. H. P. sırala­ rından alkışlar) Biz gensoruyla ne getirmişiz? İki tane mesele getirmişiz. Bir milyon üretici­ nin, bağ üreticisinin bir ıstırabını getirmişiniz. Biz de; köylü kütleleri de işçi kütleleri kadar dertlerine eğilinmesi gereken, benimsenmesi ge­ reken kütlelerdir. Dâvalarını müştereken savu­ nuyoruz. ötekinin bayraktarlığını yapmışız, sa­ vunuculuğunu yapmışız; bu yüzden demedik bı­ rakmamışsınız, «komünist» demişsiniz, hep be­ raber işçilerin haklarını savunduğumuz için. Daha da devam ediyoruz, bütün bu lâflara rağ­ men devam ediyoruz. Şimdi, gelmişiz köylü kütlesinin ıstırabını getirmişiz. Bir tanesi hayvancılık yapan köylü kütlelerinin ıstırabı, öbürü bağcılık yapan mil­ yonlarca köylü kütlesinin ıstırabı. Bunları bura­ ya getirdik diye, hangi hakla bizi kınıyabilirsiniz? Ne hakkınız var... HASAN TÜRKAY (İstanbul) — Ertelensin diyoruz. NECDET UĞUR (Devamla) — Efendim, gensoru, müessesesi üzerinde, sayın yöneticileri­ niz çok yakından bilirler, en az sizin kadar has­ sasız. Ama, bu hassasiyetimiz vatandaşlarımızın meselelerine bağlıdır. Bizce bu iki mesele, bura­ ya getirilecek kadar önemlidir, bir Hükümete sual soracak kadar önemlidir, hattâ güvensiz­ lik oyunun istenmesini gerektirecek ve güven­ sizlik oyu vermemizi gerektirecek kadar önem­ lidir. Tıpkı bir işçi meselesi gibi. Hepinizi saygılarımla selâmlarım. (O. H. P. sıralarından alkışlar) 5. — Kayseri Milletvekili Turhan Feyzioğlu'nv/n, usule ve Genel Kurul çalışmalarına dair gündem dışı demeci. TURHAN FEYZİOĞLU (Kayseri) — Sayın Başkanım, usul hakkında bir teklifte bulunaca­ ğım ; Meclisin çalışması için. Söz rica ediyorum. BAŞKAN — Buyurun Sayın Feyzioğlu. TURHAN FEYZİOĞLU (Kayseri) — De­ ğerli arkadaşlarım; bir talihsizlik zaman kay- 23 . 12 . 1970 O : İ bma, birçok celselerin başında olduğu gibi, bu­ gün de uğramış bulunuyoruz. Mâruzâtım, bun­ dan böyle Meclisin bu gibi verimsiz zaman kay­ bına imkân vermemek amacını, bir de Meclisin çalışma saatleriyle ilgili bir teklifte bulunmak suretiyle, ehemmiyetine herkesten fazla kaani olduğumuz kanunların biran evvel görüşülmesi­ ne imkân vermek hedefini gütmektedir. Adalet Partili sendikacı milletvekili arka­ daşımız Hasan Türkay, evvelâ bir sürçü lisan­ la şahsımı da söz konusu ederek, işçi dâvalariyle ilgili kongrelerde yaptığımız beyanlarla bu­ radaki tutumumuz arasında mukayese yapma­ ya kalkışacak oldular. Fakat hemen arkasın­ dan bir tavzihte bulunarak, «Sayın Feyzioğlu ve partisini bunun dışında tutuyorum. Kendi­ lerinin işçi dâvalarındaki samimiyitine inanı­ yorum. Bu mevzuların burada konuşulması hu­ susunda yardımcı olduklarını biliyorum.» tar­ zında bir açıklama yaptılar. Fakat "bu açıklama yeterli değil; çünkü meseleyi çözmüyor. Mesele­ yi çözmek lâzım. Feyzioğlu'nu itham etmişiniz, etmemişiniz... ttlham ettikten sonra bunun cevabı nasıl olsa verilir. 274 sayılı Kanun, 1275 sayılı Kanun için kim nasıl uğraştı. Güven Partisi nasıl uğraştı, hattâ ta başından itibaren işçi hakları ile iljglli uğraşılarda payımız, hissemiz nedir? Bütün bun­ lar burada konuşulur endişesi ile 'geri alındı. Bu tavzih ve geri alma meseleyi çözmüyor. Asıl meseleyi çözecek yol, Mecliste bu kanunların hakikaten görüşülmesini sağlamaktır. Bunun da çaresi, birtakım parti polemikleri ile elde edilmez. Yani bir gündem dışı konuşmayı ve­ sile ederek, bir parti hesabına veya bâzı kimse­ ler hesabına puan toplamak, bâzılarını itham' etmek suretiyle bu kanunlar görüşülüp buradan çıkmaz. - Bu kanunları bir an evvel görüşmenin bir yolu vardır. 'Geçen gün Sayın Başfbakanla ilgili ibir soruşturma önergesi için, -Meclis 16,-5 saat çalışabilmiştir. Ben, birazı yoklama ile, 1 saat 1,6 saati gündem dışı konuşmalarla sarf edilen, 3 te başhyan, 7 de biten oturumlarla netice alabileceğimiz inancında değilim. 3 te başlıyo­ ruz 4,5 da gündeme giremiyoruz, çoğu zaman ve çok erken dağılıyoruz. Geliniz, 'hakikaten büt­ çeden evvelki bir aylık zaman zarfında çıkma­ sını herkesten fazla istediğimiz esnaf ve sanat­ kârlarla ilgili kanunları çıkaralım. 410 —