T.B.M.M. B : 39 tedir. Konu ile ilgili bilimsel ve teknik problemler, ekonomik bakımdan da tek başına bir ülkenin çözemeyeceği kadar bü­ yük olduğundan ve hava ile suda bulunan kirleticiler, millî sınırların da ötesine taşınabildiğinden ve bu tehlikelerin tek bir ül­ ke tarafından ortadan kaldırılabilmesi im­ kânsız olduğundan, uluslararası işbirliği gerekecektir. Bugün Türkiye çağa uyum, çağı ya­ kalama mücadelesi verirken, çevre konu­ sunda yetkili ve ilgili bakanlık ve kuruluş­ larla sistemli bir işbirliği ve koordinasyo­ nu sağlayabilecek, çevre meselelerini ül­ ke çapında ele alıp, bu meselelere sahip çı­ kacak, denetim yapabilecek ve ekonomi ile uyumlu millî bir politika belirleyebilecek sistem ve yapıya kavuşturulmalıdır. 2000'li yıllarda motorlu taşıtlar sayısı yönünden refah düzeyimizin yükselmesi­ ne paralel artış göstereceği açıktır. Ancak, akaryakıt fiyatlarındaki yükselmeler, bu sayının artışına frenleyici bir etki yapaca­ ğı söylenebilir. Bu arada dizel yakıtlarına olan talep hızla artacaktır. Küçük tonajlı taşıtların dizel yakıtlarına yönelmeleri ha­ linde, hava kirliliği yönünden sakıncaları da beraberinde getirecektir. Nitekim son günlerdeki gözlemlerimiz odur ki, dizel motorlu küçük taşıtların sayısındaki artış, trafik düzenine menfî etki yaptığı gibi, tra­ fikten kaynaklanan hava kalitesinin düş­ mesine de neden olacaktır. BAŞKAN — Sayın Bahçeci, 5 daki­ kanız kalmıştır, hatırlatırım. ZEKERİYA BAHÇECİ (Devamla) — Avrupa Ortak Topluluğuna girmek için müracaat eden ülkemizde de, kurşunsuz benzin üretimine hız verilmeli, otomobil emisyon standartları sıkıştırılmalıdır. Çevre üzerindeki baskıların gittikçe artacağı gözlenmektedir. Gelecekte insan­ larımızın mutluluğu için yarının veya yarınlardaki yerimizin değişmez bir kader 11 . 12 . 1988 O : 2 olduğu değil de, bu kaderin bugün yapa­ cağımız tercihlerle, kararlarla ve tutaca­ ğımız yollarla belirleneceğini kabul eder­ sek, bu ölçüleri doğru kullanmamızın ge­ reği ortaya çıkar. Çünkü, yannlar bugün­ lerden başlamıştır. Bizim için henüz şanslı olduğumuz bir zamanda aşağıda ana baş­ lıklar halinde verilen tedbirler alınmaya başlanmalıdır. Çevre koruma bir kültür meselesidir. Halkın çevre konusunda şuurlandırılma eğitim çalışmalarına önem verilmelidir. Büyük tesisler kurulurken, çevresel etki değerlendirme raporları düzenlenmelidir. Sınırlar ötesi kirlenmelerin yaygınlaş­ tığı günümüzde, uluslararası işbirliğine, sözleşmelerle hazırlıklı olunmalıdır. Dün­ yada hiçbir şey sınırsız değildir. Tabiî kay­ naklar dikkatli bir şekilde kullanılmalı, az atıklı teknolojiler tercih edilmeli, ürünle­ rin entegre kullanımı sağlanmalı ve mal­ zemelerin ömürleri uzatıcı tedbirler alın­ malıdır. Hava, su ve toprak kalitesini iyileşti­ rici projeler geliştirilip, rasyonel kullanı­ mı sağlanmalıdır. Ormanların tahribi önlenmeli ve or­ man yetiştirilmesine hız verilmelidir, Genetik kaynaklar geliştirilmeli ve korunmalıdır. Atıkların ve toksik kimyasal madde­ lerin yönetimi ve teknolojilerinin gelişti­ rilmesi sağlanmalıdır. Kirlilik ölçüm ağı geliştirilip yaygın­ laştırılmalıdır. Oysa ki, ANAP İktidarı ve belediye­ leri bunun tam tersini yapmaktadır. Sayın milletvekilleri, yaklaşık 25 gün önce devletin TRT'sinde, saat 20.00 ha­ berlerinde, öncelikle İstanbul halkına ve bütün Türkiye'ye saygısızlık edercesine, İstanbul Belediyesinin bir açıklaması du­ yurulmuştur. Açıklamada şöyle deniliyor­ du : "İstanbul'da musluklardan akan pas­ lı suların insan sağlığına zararlı olmadığı