Çapkınlık Bir Beyin Hastalığı mı?

advertisement
Psikoterapist CEM KECE
www.cemkece.com.tr
Çapkınlık Bir Beyin Hastalığı mı?
Yaşanan çevre, ahlaki ve kültürel faktörler, çevresel ve psikolojik fonksiyonlar hatta genler çapkınlık
için sebep gösterilebiliyor ama yakın ilişkilerde beyin fonksiyonları da büyük rol oynuyor ve
çapkınlığın bir beyin hastalığı olabileceğini söylüyor.
“Çapkınlık” tabiri, neredeyse altı bin yıl önce Bronz çağında yaşamış olan Uruk Kralı Gılgamış’a kadar
dayanıyor. Efsaneye göre evli bekâr, genç yaşlı demeden tüm kadınları ayartan Gılgamış, hiç kimseyi
kız oğlan kız bırakmıyormuş. Daha da önemlisi, Gılgamış çapkınlık yaparken, kendine hâkim
olamadığını hep dile getirirmiş ama nafile, bu tutumu o çağlarda bile herkesi canından bezdirirmiş…
Asırlar öncesinde kendini gösteren “çapkınlık dürtüsü”, anlaşıldığı üzere bir “doyumsuzluk” biçimi
olarak karşımıza çıkıyor. Sevilen ve arzulanan kişinin varlığının doygunluk sağlamasının aksine, kadın
ya da erkeğin ilgilendiği kişinin hemen arkasından, yeni arayışlara başlamasında “doyumsuzluk” yani
“çapkınlık” söz konusu olabiliyor. “Çapkınlık”, kişinin kendi benlik duygusunu yüceltmek için
kullandığı en önemli araçların başında geliyor. Dolayısıyla, çapkınların sorunu kendi benlik
duygularıyla ilgili olduğundan bir beyin hastalığı olarak algılanıyor.
“ÇAPKINLIK” BEYİN RESEPTÖRLERİ İLE İLGİLİ OLABİLİYOR…
Binlerce yıl önce yaşanmış hikâyelere ve günümüz çift ilişkilerine baktığımızda, kadın ya da erkek
tüm bireylerin evlilik kararlarının, tek eşliliği ya da aldatmayı seçmelerinin temelinde yatan sebebin
sosyal gelenekler olmadığı net bir şekilde görülebiliyor. Dolayısıyla, insanların karşı cins tercihleri ve
bu tercihlere olan bağlılıkları, karar verme merkezi olan beyin ve duyguları etkileyen hormonlarla
alakalı olabiliyor. Düşünme, yargılama, irade, istek, arzu gibi pek çok duygu ve dürtüleri tetikleyen,
dizginleyen ve davranış biçimlerini belirleyen beyin merkezleri var... Beynin bazı merkezlerinde yer
alan adrenalin, fenilatilamin, vazopressin, noradrenalin, serotonin, dopamin, oksitosin, östrojen,
progesteron, testesteron gibi çok özel hormonların içgüdüsel davranışları (annelik ve babalık gibi)
tetiklediği gibi ödül beklentisiyle yapılan keşifleri, bağımlılık yaratan sevk verici madde ya da cinsel
dürtüleri etkilediği biliniyor. Dolayısıyla salgılanan bazı hormonlar bağımlılık ve şiddetli istek
yaratırken, bazı beyin merkezleri baştan çıkarıcı olaylara karşı uyaran hormonların salgılanmasını
arttırabiliyor ve baştan çıkarıcı olaylara karşı daha kolay ve keskin bir şekilde odaklanılmasını
kolaylaştırabiliyor. Hatta bazı beyin bölgelerinin ve beyin reseptörlerinin normal bir şekilde
çalışmaması hem kadın hem de erkekte sadakatsizlik, aldatma ve çapkınlık faaliyetlerini arttırıyor.
Dolayısıyla dengesiz çalışan bir beyin bireyin kişisel hayatını etkileyeceği gibi, sosyal çevresini ve ikili
ilişkilerini de olumsuz yönde etkileyebiliyor.
ÇAPKINLIĞIN ÖNÜNE GEÇİLEBİLİR Mİ?
Aşkın ve seksin kimyasal yönünü incelendiğinde, insanları evlilik ve tek eşliliğe iten olayın sadece
sosyal gelenekler olmadığı görülüyor. Sadakatin ve tek eşliliğin temelinde, dışarıdan fark edilemeyen
kimyasal ve hormonsal bir karışımın rolü olabiliyor. Sonuçta kulağa ilginç gelse de düzenli aile
yaşamı ve seviyeli beraberlikler için, bazı hormon reseptörlerinin dengeli ve iyi çalışması gerekiyor.
Yani aldatmada bazen erkeklerin de kadınların da suçu olmayabiliyor, aldatma, beyinlerindeki
reseptörlerin kabahati olabiliyor. Bu nedenle yakın ilişkilerdeki aşkın, şehvetin, sadakatin, sevginin ve
cinsel dürtülerin yoğunluğunu belirleyen bazı hormonlar, partnerler arasındaki tutku, şefkat, empati,
sevgi, mutluluk ve bağlanma sağlayan en önemli moleküller olarak biliniyor. Bağımlılık ve şiddetli
istek yaratan hormonların beyinde ve vücutta artış göstermesinin önüne geçilebilmesi için cinsel
davranışlara doğru ve destekleyici yanıtlar verilmesi ve ödüllendirilmesi gerekiyor. Aksi takdirde,
çapkınlığı arttıran ve sadakati önleyen kimyasallar beyinde artmaya başlayabiliyor ve kişiyi yeni
fırsatlar aramaya teşvik edebiliyor. Diğer bir değişle, karşı cinsin cinsel dürtülerini reddetmek
aldatma, aldatılma, çapkınlık ve sadakatsizlik gibi davranış biçimlerini gerçekleştirmeye iten
hormonları aktive edeceğinden, kişinin dikkatinin değişmesine ve ikili ilişkilerdeki bağlarının
kopmasına neden olabiliyor. Unutulmamalıdır ki, davranışları yöneten insan beyni her şeye kolaylıkla
uyum sağlayabiliyor.
1/2
Psikoterapist CEM KECE
www.cemkece.com.tr
Yayınlanma tarihi: 02.04.2014
Makale adresi: http://www.cemkece.com.tr/m-capkinlik-bir-beyin-hastaligi-mi.html
Web : http://www.cemkece.com.tr
Facebook: http://facebook.com/drcemkece
Twitter: http://twitter.com/drcemkece
Google+: https://plus.google.com/114707731481596974039
Instagram: http://instagram.com/drcemkece
Youtube: http://youtube.com/user/cisedorgtr
RSS: http://feeds.feedburner.com/drcemkece
2/2
Powered by TCPDF (www.tcpdf.org)
Download