Tartışılan konular: 29 Ekim Cumhuriyet resepsiyonuna milletvekillerinin başörtülü eşlerinin de yıllar sonra davet edilmesi, zaten gündemden düşmeyen “başörtüsü/türban yasağı” konusunu zirveye taşıdı. TkMM toplantılarında da tek genel gündem olarak “başörtüsü ve kamusal alan” konusu görüşüldü. Ortak payda raporunun yazımı aşamasında dikkate aldığımız özel bir durumu paylaşmak istiyoruz. Zira kasım ayı TkMM toplantılarında, bu yasağın muhatabı kadınların ve de başörtülü kadınların katılımı son derece düşük rakamlarda kaldı. Hal böyle olunca, en çok da kadınların sosyal, toplumsal ve de siyasal durumunu etkileyen bir tartışma, daha çok erkekler tarafından tartışılmış oldu. Ortak payda raporunu incelerken daha iyi anlaşılacağı üzere, tartışmalar daha çok, sorunun tanımına ve genel siyaset tartışmalarına paralellikle ele alınmış görünüyor. TkMM tutanakları okunduğunda, özellikle başörtüsü, türban, laiklik ve kamusal alan gibi tartışmanın anahtar kavramlarında bir netlik olmadığı hemen göze çarpıyor. Kasım ayında, yerel konu olarak ise: Batman “Asbestli su borularının durumu”, Bitlis “Bitlis’te eğitim”, Hakkari “Kadın ölümleri”, Iğdır “Hava kirliliği”, İstanbul “Depreme ne kadar hazırız?”, Kocaeli “Kandıra gıda ihtisas OSB”, Muş “Üniversitenin sorunları ve tıp fakültesinin açılması”, Ordu “Turizm potansiyelinin etkin kullanımı”, Sakarya “Sakarya Üniversitesi” başlıklarında tartışmalar yürüttüler. 3 Ortak Paydalar: * Başörtüsü/türban dinsel bir tercihtir. * Kamusal alan net olarak tarif edilmelidir. * Laiklik yeniden tarif edilmelidir. Hazırlayan Yakup Kadri Karabacak Türkiye küçük Millet Meclisleri Koordinatörü 18.11.2010 “Raporda yer alan görüşler TkMM katılımcılarına aittir.” 4 Başörtüsü mü Türban mı? Katılımcıların bir kısmı, başörtüsü ve türban arasında ayırıma giderken, geri kalanlar, örtünme şekline özel bir anlam yüklemiyor. Bu ayrımı yapan katılımcıların, “başörtüsü” sözcüğünü daha çok geleneksel örtünmeyi ifade etmek için kullandıklarını söyleyebiliriz. Bu örtünme ile kastedilenin, alın üstü ile boyun ve çene arasında atılan gevşek bağın olduğu anlaşılıyor. “Türban” dendiğinde ise, saçı hiçbir şekilde göstermeyen, çene ucuna kadar sıkıca örtünme şekli kastediliyor. Başörtüsü ve türban ayrımı yapan katılımcılar, başörtüsünün dinsel ve geleneksel bir anlamı olduğunu, türbanın ise dinsel ve siyasal bir anlamı olduğunu ısrarla belirtiyorlar. Bu ayrımın tanımının ortak payda raporunun ilerleyen başlıklarında dikkate alındığını, “Başörtüsü ve türban” ifadelerinin bu çerçevede kullanıldığını belirtelim. 5 Kamusal Alan: Genel konu başlığımızın ikinci kelimesine ilişkin, siyasetin yaşadığı kafa karışıklığının kamuoyuna, dolayısı ile katılımcılarımıza da yansıdığını hemen belirtmeliyiz. Kamusal alandan anlaşılanın daha çok, “Devlet denetiminde toplumun ortak üretim, paylaşım ve tüketim eylemlerini gerçekleştirdiği alanlar” olduğu görülüyor. Ancak Bitlisli bir katılımcımız “Caminin de bu alanlar arasında olduğunu” hatırlatarak tanımın ve kavramdan anlaşılanın muğlâklığına işaret ediyor. Kocaeli’nden bir katılımcımız da, kabul gören tanımla, kMM toplantılarının dahi “kamusal alan” olarak kabul edilebileceğini ifade ederek tanım yetersizliğine dikkat çekiyor. Kamusal alana ilişkin toplantılarda ifade edilen bir başka tanım da, “özel alanın (ev, aile) dışındaki her yer” olduğu. Kamusal alan üzerine konuşan tüm katılımcılar, neticede bu tanımlar arasındaki uçurumlara, yetersizliklere mutlaka değindiler. Sorunun çözülebilmesi için aynı dilde konuşulması yani “Kamusal alan”ın, net ve ortak bir tarifinin yapılması gereğinde tam bir görüş birliği var. Devlet ve Birey İkileminde Laiklik Kamusal alan gibi, laikliğin Türkiye nezdinde tanımında yaşanan tartışmalar kMM toplantılarına da yansımış durumda. Türkiye’de laikliğin doğru olarak uygulandığını iddia eden bir katılımcı yok. 6 Çok sayıda katılımcı, başörtüsü/türban ekseninde yaşanan mağduriyetlerin eşdeğerlerinin daha da öncesinden başladığını, Türkiye’de Aleviler ve başka dinsel gruplardan insanlara da yaşatıldığına dile getirdi. Bu görüşteki katılımcılar, çoğunlukla, laikliğin tanımı yeniden yapılırken bu gerçeğin dikkate alınması zorunluluğunun altını çiziyorlar. Konuşmacılardan, devletin tüm dini inançlara eşit mesafede olması gerektiğini vurgulayanlar, laikliğin devlete ait bir nitelik olması gerektiğini, bireylere dayatılamayacağını belirtiyorlar. Laikliğin bireye dayatılmasının ise, onu dini inançlarından ve bunun gereklerinden vazgeçmeye zorlamak anlamına geleceğini söylüyorlar. Katılımcılardan, laikliğe özel bir tanım yapan çıkmadığı gibi, konu üzerine fikir belirtenler, devletin tüm dini inançlara eşit mesafede durmasında noktasında hemfikir. Başörtüsü/Türban Yasağına Tamam mı Devam mı? Bu konuda belli başlı dört görüşten söz edebiliriz: 1- Başörtüsü/türban yasağı tamamıyla kaldırılmalıdır. 2- Başörtüsü/türban yasağının devamında hizmet alan hizmet veren ayrımının etkinleştirilmesi gerekir. 3- Yasak kamusal alanın tamamında devam etmelidir(Verili durum) 4- Başörtüsüne ilişkin bir yasak zaten söz konusu değildir. Siyasi bir anlamı olan türbana ilişkin kısıtlamalar ise devam etmelidir. TkMM toplantıları anket niteliği taşımadığı için bu görüşlerin hangi ağırlıkta olduğuna dair net bir veri ortaya koyamıyoruz. Ancak ilk iki görüşün daha yaygın olduğu söylenebilir. 7 Öne Çıkan Diğer Başlıklar • Başörtüsü/türban, tartışmaları hepi seçimler öncesinde gündeme getirilmektedir. Bu bilinçli tercih ile sorun, siyasete malzeme yapılmaktadır. • Başörtüsü/türban hakkında yapılan düzenlemelerde inisiyatifinin idari ya da mülki amire bırakması, başka bir çifte standardı doğurmakta, kimi yerde yasak gevşetilirken kimi yerde sıkılaşmaktadır. • Başörtüsü/türban yasağı ile yasaklanan, dinsel inançtan daha fazla kadın kimliğidir. Başörtülü kadınla aynı inanca sahip erkek, tüm kamusal alanı kullanma hakkına sahip iken, “kadın” yasaklı durumdadır. • Başörtüsü sorunu halkın sorunu değildir. Bu sorun suni olarak var edilmektedir. • Başörtüsü yasağı kadar zorunlu din dersleri de inanç özgürlüğü önünde engeldir. Müslümanlar da bu durumu görmeli ve bütünlüklü bir özgürlük anlayışı geliştirilmelidir. • Başörtülü/türbanlı kadının kamusal alandan dışlanması, onu sosyal ve ekonomik yaşamdan da dışlamakta, eve hapsetmektedir. • Başörtüsü yasağının sonlanması ancak özgürlüklerin kısıtlandığı diğer konuları da kapsayan bir adımla mümkün olacaktır. 8