YAKIN MİMARLIK DERGİSİ – Ekim 2017 Cilt:1 Sayı:1 JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–October 2017 Volume:1 Issue:1 Doğal ve Yapay Işığın Mekansal İmaj Yaratımına Etkileri Öğrt. Görv. Elif ATAMAZ DAUT Yakın Doğu Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi, Grafik Bölümü elif.atamaz@neu.edu.tr Yrd. Doç.Dr. Erdoğan ERGÜN Yakın Doğu Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi erdogan.ergun@neu.edu.tr Özet Günümüz mimarisinde “mekânsal imaj” yeni gelişmekte olan bir kavramdır ve büyük kentlerin karmaşasında önemli bir sorunu çözmeye çalışmaktadır; kalabalıklar içinde kaybolmak.Mekanlarda yaratılacak güçlü imajlar; mekanların daha kolay algılanmasına, kavranmasına ve benzerlerinden ayırt edilmesine yardımcı olur. Dolayısıyla, bulunduğu yeri daha iyi tanıyan ve benimseyen kullanıcı, mekana karşı pozitif duygular besleyecek ve bu da mekandaki davranışlarını olumlu etkileyecektir. Işık, mimarlık tarihi boyunca önemli bir tasarım unsuru olmuştur. Teknolojideki ilerlemeler sayesinde doğal ışığın yanı sıra yapay ışık kullanılarak mekanda arzu edilen imajlar, çok güçlü ve etkili ifadelerle yaratılabilmektedir. Bu makalede mekânsal imaj kavramının önemi üzerinden, ışığın mekânsal imaja ve dolayısıyla kullanıcılara katkıları örneklerle araştırılmıştır. Doğal ve yapay ışığın ayrı ayrı mekana etkileri, mekana kazandırdıkları incelenmiştir. Araştırma sonunda,mekanın işlevine ve kimliğine uygun aydınlatmanın mekandaki anlam ve ifadeyi nasıl güçlendirdiği, dolayısıyla kullanıcı davranışlarına nasıl etki edebildiği anlaşılmıştır. Anahtar kelimeler: Mekansal İmaj, Aydınlatma, Işık, Aydınlatma Tasarımı, Mekan Tasarımı Influences of Natural and Artificial Light on Spatial Image Creation Abstract In today's architecture "spatial image" is a newly developing concept and tries to solve a major problem in the complexity of big cities; being lost in crowds. Powerful images that will be created in the spaces will help the users to perceive and understand the environment easily and distinguish from similar ones. Therefore, user who conceives her environment will have more positive feelings towards the place and this will affect her behaviors positively. Light has been an important design element throughout the history of architecture. With technological progress, the desired images with the strong and effective expressions can be created by using artificial light as well as natural one. In this article, focusing on the concept of spatial image, the benefits of light for the spatial image and consequently for the users were researched through samples. The effects of natural and artificial lights towards to space were 42 YAKIN MİMARLIK DERGİSİ – Ekim 2017 Cilt:1 Sayı:1 JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–October 2017 Volume:1 Issue:1 analyzed respectively. At the end of the study, it was comprehended that how lighting design amplify the meaning and expression of space convenient to its function and identity and thus how attribute the user behaviors. Keywords: Spatial Image, Lighting, Lighting Design, Architectural Design Giriş Mekanlar algılayabildiğimiz, deneyimleyebildiğimiz ve gereksinimlerimizi karşılayabildiğimiz tanımlı alanlardır. Güç’e göre (2010: 17) mekan insanın algılayabildiği kadarıdır ve insan mekanı algıları ile sınırlar. Algılama, duyumsal girdilerin zihinde anlam kazanmasıdır. Lang (1977: 863) algılama sürecini duyulara dayalı “duyumsal süreç” ve bilgiye dayalı “zihinsel süreç” diye ikiye ayırmıştır. Duyumsal süreç, girdilerin zihinde işlendiği biyolojik bir olgudur ve her insan için hemen hemen aynıdır. Algılananların anlam kazanması ise zihinsel süreçtir ve her kişide farklı gelişebilmektedir. Her insanın geçmiş deneyimleri, fiziksel ve psikolojik gereksinimleri, kültürel ve sosyal özellikleri gibi değişkenler zihinlerde oluşan anlamın da değişmesine neden olur. Mekana girdiğimiz andan itibaren; sabit (mimari öğeler), yarı sabit (mobilyalar) ve hareketli (kullanıcılar) çok fazla uyaran ile karşılaşırız. Bu uyaranların gönderdiği sinyallerden “dikkatimizi çekebilenler” öncelikle algılanır. Algılananların zihinlerde yorumlanıp resmedilmesine kısaca “mekânsal imaj” denir. Rapoport (1977: 21) mekansal imajı deneyimlere dayalı çevrenin algılanması diye açıklarken, Baud-Bovy ve Lawson, amacın, ön yargıların, hayal gücünün ve duyuların etkisiyle çevrenin algılanması sonucu zihinde oluşturulan şema şeklinde tanımlamışlardır (Güç, 2010: 23). Bunlara göre, mekandaki pek çok sabit ve hareketli görsel unsurdan dikkati çeken veya amaca uygun olanlar seçilerek algılanır ve zihinde yorumlanır, anlam kazanır.Algılama yukarıda da belirtildiği gibi kişiden kişiye değişebildiğinden, mekânsal imaj da herkes için aynı olmayabilir. Tasarımcılar için önemli olan; kullanıcıların çoğunluğu için geçerli olabilecek izlenimleri sağlayabilmektir. Baker (1986: 80), mekansal imajı etkileyen faktörleri “atmosferik unsurlar” diye nitelendirmiş ve bunları ortam faktörleri (sıcaklık, gürültü, koku, müzik ve aydınlatma), tasarım faktörleri (mimari biçim, renk, malzemeler, iç düzen, doku ve mekanın yerleşim planı) ve sosyal faktörler (ziyaretçiler ve kalıcı kullanıcılar) olmak üzere üç temel başlıkta toplamıştır. Görülmektedir ki, mimari plandan kullanılan malzemeye, renk, biçim, detaylara kadar mekandaki tüm ögeler; mekansal imajın oluşma sürecinde etkin rol oynamakta ve bu yolla kullanıcı ile iletişim kurmaktadırlar. Kevin Lynch (1960: 6)’in ifade ettiği gibi; mekansal imajlar gözlemci ve mekan arasında iki yönlü bir sürecin sonucudur. Böylelikle, çevre kişiye görsel çeşitlilik sunarken, kişi kendi amaçları doğrultusunda ve adaptasyon becerisine göre gördüklerini seçebilir, organize edebilir, anlam çıkarabilir ve bu anlamlar açık, seçik ve güçlü olduklarında mekan daha kolay algılanabilir. Çevremizi, yüzde seksenden daha fazla oranda görme duyumuzla algılarız (Porteous, 1996: 31). Buradan da anlaşılacağı üzere insanın en önemli algısı görsel algıdır. Görsel algının gerçekleşebilmesi için ışık şarttır. Işığın varlığında, 43 YAKIN MİMARLIK DERGİSİ – Ekim 2017 Cilt:1 Sayı:1 JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–October 2017 Volume:1 Issue:1 içinde bulunduğumuz mekân, fiziksel özelliklerinin yanı sıra, psikolojik özellikleriyle de “anlam” kazanır. Mekanı oluşturan renk, malzeme, biçim gibi tüm görsel özellikler ışıkla var olur. Bunun yanı sıra ışık kendisi tek başına bir tasarım unsurudur. İster doğal olsun, ister yapay, mekanlarda yaratılmak istenen atmosfer, ancak iyi ve etkili bir aydınlatma ile mümkün olabilir. Işığın kaynağı, miktarı, yönü, rengi gibi ışığa bağlı özelliklerin yanı sıra, yansıdığı objenin veya yüzeyin rengi, dokusu, yansıtma katsayısı gibi nitelikleri algıyı etkilemekte ve yönlendirmektedir. Işığın olduğu yerde, gölge de vardır ve ışık, gölge ile birlikte tasarlanır. Işıkgölge kontrastı arttıkça mekandaki etki değişir. Gözlerimiz görüş alanı içinde kontrastın yüksek olduğu noktalara odaklanır. Aşırı kontrastlar gözleri yorar, bulandırır. Kontrast renkleri bir araya getiren çalışmaların sürekli olması durumunda ise çalışmayı izleyen saatlerde ve hatta günlerde göz adalelerinde çekilmeler hissedilir (Fitoz, 2002: 45). Görüş alanı içerisinde ışığın parlaklık düzeyi fazla olduğunda veya gereken düzeyde kurulamadığında “kamaşma” meydana gelir. Bu istenmeyen bir durumdur çünkü gözün algılamasını olumsuz etkiler. Detaylar yeterince ayırt edilemez. Görme bozukluklarının yanı sıra fizyolojik rahatsızlık da verir. Mekan içerisindeki uyarım/uygunluk boyutunun kullanıcı sağlığı açısından ele alınması gerekir. Mekansal imajı oluşturan öğelerin yoğunluk, çeşitlilik, karmaşıklık ve gizlilik değerleri kullanıcının uyarımını doğrudan etkiler. Yüksek ses, parlak ışık, alışık olunmayan veya keskin koku ve parlak renkler uyarımı harekete geçirir. Bu değerlerin yüksek ve abartılı oluşu uyarım seviyesini arttırır, bu da yüksek algıdan ve karmaşadan dolayı bedenin yorulmasına, konsantrasyon eksikliği ve dikkat dağınıklığına yol açar. Uyarımın olmaması ise sıkıntıya, his yoksunluğuna neden olur. Her iki durumda da mekana ilişkin araştırma ve keşfetmeye yönelik istekler kaybolacaktır. Bu nedenle mekanlarda çeşitlilik, farklılık ve merak uyandıracak estetik faktörler mutlaka tasarlanmalıdır fakat doğru uyarım/uygunluk dengesi içinde düşünülmelidir. Işık miktarı ile yapılan bir araştırmada Flynn ve ekibi (Fitoz, 2002: 22), aydınlık düzeyini artırıp azaltmanın, aydınlatma şeklini değiştirmenin aynı mekanın farklı algılanmasına neden olduğunu ortaya koymuşlardır. Mekan değişmemesine karşın farklı aydınlatılmış mekanlar izleyiciler üzerinde farklı mekanlar hissini uyandırmıştır. Aynı ekibin bir başka çalışmasında ise aynı sistemde aydınlatılmış benzer mekanların aynı mekan hissini uyandırdığı görülmüştür. Tek bir değişken bile mekansal imajıve mekandaki algıyı büyük ölçüde etkilemektedir. Doğal Işık Mimarlık, mekan yaratma sanatıdır ve ışıkla birlikte var olup gelişmiştir. Işık olmadan kütlelerin hareketlerini, malzemelerin rengini ve dokusunu algılayamayız. Le Corbusier’e göre (Fitoz, 2002:51) “mimarlık, ışıkta bir araya getirilmiş kütlelerin ustaca, doğru ve muhteşem oyunudur. Gözlerimiz biçimleri ışıkta görmek için yapılmıştır. Işık ve gölge bu biçimleri açıklar”. Bu nedenle her mimar, ışığı nasıl kullanması gerektiğini iyi bilmek zorundadır ve mekanı tasarlarken mümkün olduğunca günışığından yararlanmalıdır. Louis Kahn, 44 YAKIN MİMARLIK DERGİSİ – Ekim 2017 Cilt:1 Sayı:1 JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–October 2017 Volume:1 Issue:1 doğal ışık almayan hiçbir mekânın mimari mekân olarak kabul edilemeyeceğini söylemiştir (Ergün, 2012: 3). Enerji tasarrufunun yanı sıra insan gözü için en sağlıklı ışık kaynağı doğal ışıktır. Günümüzde doğal aydınlatmanın tüm özelliklerini bünyesinde tutan, ona eşdeğer bir aydınlatma elemanı henüz bulunmamaktadır. Günışığı yapı içine çeşitli yollarla alınır. Genelde yandan ve üstten olarak ikiye ayrılır. Mekandaki eylemlere ve yaratmak istenen atmosfere göre ışığın yönü, büyüklüğü ve mekan içindeki yeri tasarlanır. Tepeden gelen ışık diğer yönlerden alınan ışığa göre daha avantajlı olabilir çünkü gün boyu ışık yönü ve açısı çok değişmediği için, mekandaki ışık kalitesi aynı kalır. Özellikle yüksek tavandan süzülerek gelen ışık homojen dağıldığı ve kamaşma yapmadığı için, kütüphanelerde, galerilerde ve sanat atölyelerinde tercih edilir. Yan pencerelerden gelen ışık günboyumekanda değişkenlik gösterecektir. Aynı mekanın sabah aldığı ışık kalitesi ile günbatımındaki ışık aynı değerlerde olmayacaktır. Bu da kullanıcıların mekanı günün değişik saatlerinde farklı algılayabileceğini gösterir. Bu tip doğal aydınlatmada binanın araziye yerleşim yönü, etrafındaki yapıların yüksekliği, ağaçlandırma ve boşluk gibi özellikler, yeterli ışık sağlanması için, daha tasarım aşamasında dikkate alınmalıdır. Günışığının mekan içine dolaysız alınması keskin gölgelere neden olacaktır. Işık dalgalarının üzerine düştüğü yüzeydeki renk, doku ve biçim gibi nitelikler çok fazla ortaya çıkacak, gölgede kalan alanlar algılanmayacaktır. Saydam yerine yarı saydam cam kullanarak veya saçak, panjur gibi güneş koruyucuları kullanarak ışığın içeri dolaylı girmesi sağlanabilir. Böylelikle daha homojen yaygın aydınlatma elde edilir. Bu tür aydınlatılmış mekanlar çok daha rahatlatıcı, sakinleştirici etkiye sahiptir. Duvarlarda yatay yönde pencere ile düşey yönde pencerelerin vereceği etki de değişir. Düşeyde ve yatayda farklı aydınlık düzeyleri sağlayarak ilgi çekici mekanlar yaratılabilir. Doğal ışık insan sağlığı için de önemli bir unsurdur. Sadece fizyolojik değil, psikolojik bir ihtiyaçtır ve özellikle sağlık mekanlarında gün ışığından yararlanılmalıdır. Pek çok çalışmanın ortak sonuçlarından biri; pencere büyüklüğü ile bağlantılı iç mekana alınan gün ışığı miktarı ve pencereden görülen manzaranın hastaların duygusal memnuniyetini arttırdığı yönündedir. Poliklinik bekleme hollerinin kullanım sürecinde değerlendirilmesine yönelik olarak yapılan bir çalışmada İbni Sina Hastanesi Polikliniği’nde beklerken gün ışığı olmasının gerekliliği %74 oranı ile belirlenmiştir (Başkaya, Yıldırım, Muslu 2005: 57). Dış dünyayı gösterir tepe aydınlatmaları da pencere kadar önem taşır ve hastalar tarafından tercih edilen bir durumdur. Mimarlık tarihinde ışığın en etkili kullanıldığı yapılardan biri şüphesiz Pantheon’dur (Şekil 1).Tepe ışığının en etkili örneğidir. Antik Roma döneminde bir pagan yapısı olarak gökbilim çalışmalarını yürütmek için yaptırılmış, daha sonra kiliseye dönüştürülmüştür. Pantheon’da kubbenin tepesindeki 9 metre çapında açıklıktan giren ışığın maddeyle etkileşimi ve bu etkileşim sonucunda mekanda yaratılan atmosfer pek çok mimara ve sanatçıya esin kaynağı olmuştur. 45 YAKIN MİMARLIK DERGİSİ – Ekim 2017 Cilt:1 Sayı:1 JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–October 2017 Volume:1 Issue:1 Şekil 1: Pantheon kubbe ışığı http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Internal_Pantheon_Light.JPG Işıkla tasarım denildiğinde akla ilk gelen mimarlardan biri, Finli mimar AlvarAalto’dur. Onun tasarladığı kütüphanelerde kullandığı aydınlatma “ışık kuyusu” olarak adlandırdığı tepe ışıklıklarıdır (Şekil 2). Kullandığı biçimsel dil zenginleştikçe onları aydınlatmada kullandığı yöntemler de yeni biçimler almıştır. Aalto için ışığı, tepe ışıklıklarından dikey olarak almak yeterli değildir; ışınlar çeşitli prizma benzeri yüzeylerden yansıtılarak süzülmelidir. Onun yapılarında mekanlar kendine özgü aydınlatmaları ile benzerlerinden ayrılmış ve öne çıkmıştır. Şekil 2: AlvarAalto, Viipuri Kütüphanesi aydınlatma pencereleri http://www.alvaraalto.fi/viipuri/completed.htm, http://ffden2.phys.uaf.edu/211_fall2013.web.dir/Katrina_Howe/benefits.html 46 YAKIN MİMARLIK DERGİSİ – Ekim 2017 Cilt:1 Sayı:1 JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–October 2017 Volume:1 Issue:1 Eserlerinde modern mimarinin izleri görülen Mimar Sinan’ın (Şekil 3), cami tasarımlarında düşey pencerelerden gelen ışığın mekanda ustalıkla kullanıldığı görülür. Mekanlara giren ışık, ruhani bir atmosfer kazandırmış, mekansal imajı doğrudan etkilemiştir. Şekil 3: Mimar Sinan’ın Mihrimah Sultan Cami http://www.istanbuldakicamiler.com/en/mihrimah-sultan-mosque-edirnekapi-photo-gallery Modernizmin kurucularından Le Corbusier, mekandaki doğal yaygın ışığın kullanımına büyük önem vermiş bir usta mimardır. Villalarında bant pencereler, köşe pencereleri, geniş cam yüzeyleri ve ışık avluları kullanarak doğayı ve ışığı iç mekanlara taşımıştır. Villa Savoye (1929-31) mimarın günışığı konusunda ustalığını sergileyen yapılarından en bilinenidir (Şekil 4). Yapı adeta ışık içinde yüzmektedir (Özdeniz, 2013:3). Şekil 4: Villa Savoye’nin iç mekan görüntüsü. http://techethe.com/uploads/design-ideas/villa-savoye-interior/inside-le-courbusier-svilla-savoye.jpg Modern mimarlığın bir başyapıtı olarak bilinen Ronchamp Şapeli (1950-55), ışığın varlığını mekânda yorumlayan bir yapı olarak ortaya çıkar. Yapı içinde işlevine ve dini felsefeye uygun olarak loş bir mekân oluşturulmuştur (Şekil 5). 47 YAKIN MİMARLIK DERGİSİ – Ekim 2017 Cilt:1 Sayı:1 JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–October 2017 Volume:1 Issue:1 Yapıya kuzey ve güney cephelerindeki kapılardan girilir. Güney cephesindeki küçük derin pencerelerden giren ışık mekânın loşluğuna kontrastoluşuturur. Le Corbusier bu yapısında diğer yapılarında olduğu gibi ışık kepçelerini kullanmıştır. Kule iç yüzeylerinden yansıyarak gelen ışık, mekânda bir başka kontrast oluşturur. Yapının bir diğer özelliği ışık aracılığıyla yapı strüktürünün gözler önüne serilmesidir. Bütün düşey yüzeyler ve çatı kabuğu günışığı ile aydınlatılmıştır (Özdeniz, 2013:4). Şekil 5. Roncham Şapeli. https://www.flickr.com/photos/43355952@N06/galleries/72157622716062999 Ronchamp Şapeli ile yaratılan ışık ve anlam bütünlüğü, şiirsellik, TadaoAndo’nunOsaka’daki Işık Kilisesi’nde (1987-9) yeni bir anlam bulur (Şekil 6). Bu yapıyı mimari açıdan önemli kılan, yalın geometrik çözümlemenin ustalığından başka, ışığın iç mekanda yarattığı olağanüstü etkidir (Çevik, 1999:80). Karanlık yüzeydeki dar açıklıktan sızan ışık loş olan iç mekanla büyük bir zıtlık yaratmaktadır. İnsanla ışığın ilişkisini bozabilecek hiçbir ayrıntı tasarıma sokulmamıştır. Şekil 6: TadaoAndo, Işık Kilisesi. http://www.greytheblog.com/2010/05/church-of-light.htm 48 YAKIN MİMARLIK DERGİSİ – Ekim 2017 Cilt:1 Sayı:1 JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–October 2017 Volume:1 Issue:1 Dünya çapında önemli bir aydınlatma danışmanı ve eğitmeni olan Howard Brandstone’a göre (2012) aydınlatma tasarımı ilk etapta bir sanattır. Çünkü; güzel şeyler yaratırken sanat yetisini kullanma ve hayal etme gücü gerektirir. Işık tek başına mekana anlam kazandırabilir. Tokyo’daki Modern Sanatlar Müzesi’ndeki Gökkuşağı Kilisesi uygulaması buna güzel bir örnektir. 500 adet kristal camdan yapılmış yüksek pencereden kırılarak içeri giren ışık demetleri yalın mimaride renk paletleri oluşturmakta ve ruhani bir atmosfer yaratmaktadır (Şekil 7). Şekil 7: Gökkuşağı Kilisesi iç mekan görüntüleri https://architizer.com/blog/rainbow-church/ Tüm bu örneklerden de anlaşılacağı gibi, mekana anlam katan doğrudan doğal ışığın kendi yalın halidir. Diğer tüm mimari unsurlar geri plana alınarak mekansal imaj ışığın gücü ile yapılandırılmış ve bu haliyle benzer tüm mekanlardan ayrılmışlardır. Bu mekanlardaki anlam gücü kullanıcıların iç dünyasını da etkilemiştir. Yapay Işık Tarih boyunca insanlar, günışığına alternatif aydınlatma teknikleri aramışlardır. Çünkü ışığın olmadığı yerde hareket azalmakta, iş verimi düşmekte, güvenlik tehdidi artmakta, kısaca hayat durmaktadır. Büyüyen ve gelişen kentlerimizde sadece günışığının olmadığı saatlerde değil, gün boyu yapay ışığa ihtiyaç vardır. Sinemalarda, hastanelerde, metrolarda, kısacası yaşamın devam ettiği tüm mekanlarda hayatın akışı için ışık önemli bir unsurdur. Gereği gibi aydınlatılmış ortamlar görsel performansı, insanlar arası ilişkileri destekler ve olumlu duyguların oluşmasına katkıda bulunurken, yetersiz aydınlatma konforsuzluğu, yanılgıları, verimsizliği ve mutsuzluğu getirir. Işığın mekana kazandırdığı anlamlar, teknoloji ve bilimin ilerlemesi ile birlikte daha da zenginleşmiştir. 1996’da Lyon Kongre Sarayında aydınlatma uzmanlarının verdikleri bildirilerin özeti şu sözlerle açıklanabilir (Fitoz, 2002: 32); “Işığa, mimari kavramın ve tasarımın bir elemanı statüsü verilmelidir. Aydınlatma, mimari boyutları belirtmeli, teknik bir tesisat gibi olmamalıdır. Aydınlatma belirleyici, vurgulayıcı, sınırlayıcı ve seçici yönleri ile çok güçlü bir ifade aracıdır”. Bu sözlerden de anlaşılacağı gibi; ışık mekanda istenen imajı yaratmak ve kullanıcı davranışlarını yönlendirmek için çok önemli bir tasarım unsurudur.Sadece ışığın dokunuşu ile bambaşka atmosferler yaratılabilmekte, 49 YAKIN MİMARLIK DERGİSİ – Ekim 2017 Cilt:1 Sayı:1 JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–October 2017 Volume:1 Issue:1 fiziksel gereksinimlerin ötesinde psikolojik faydalar da sağlamaktadır. Mekana kazandırdıkları aşağıda örneklerle irdelenmiştir. Yukarıda bahsedildiği gibi doğal ışık insan sağlığı için önemlidir. Fakat günümüz yapılarında tüm odaların yeterli gün ışığı alması bazen zor olabilir. Böyle durumlarda gerçek günışığına yakın ileri teknoloji aydınlatma ile iyi sonuçlar alındığı görülmüştür.Berlin’deki CharitéCampus-Virchow-Kliniği’nde gerçekleştirilen üç yıllık araştırmanın sonucunda, güneş ışığına yakın aydınlatma ile iyileşme sürecinin önemli ölçüde kısaltılabildiği öne sürülmüştür (Ritter 2014: 52). Kliniğin araştırma amaçlı seçili odalarında tavanda günün saatlerine duyarlı doğala çok yakın yapay ışık kullanılmış, hastalar üzerindeki olumlu etkileri diğer odalardaki hastalar ile karşılaştırılarak değerlendirilmiştir. Sonuçlar; seçili doğala yakın aydınlatma kullanılan odalardaki hastaların daha hızlı iyileştiği yönündedir. (Şekil 8). Şekil 8: Berlin’deki CharitéCampus-Virchow-Kliniği’nde araştırma öncesi ve sonrası yatak odasından görüntüler. https://issuu.com/pldturkiye/docs/sayi-52 Sağlık mekanlarında mekansal imajın tedaviyi hızlandırdığı pek çok araştırma ile doğrulanmıştır. Omachonu (2010: 13) hasta ve mekan arasında samimi ve sıcak bir etkileşimin önemini vurgularken Ulrich (1984: 420) mekandaki manzara, çiçeklendirme gibi estetik unsurların hastaların stresini azalttığını yaptığı araştırmalarla ortaya koymuştur. Işık da mekandaki estetiği arttıran önemli bir bileşendir. Hatta sanatsal formlarda aydınlatma aparatları ile sanat eseri gibi mekana anlam katabilir. Hırvatistan’ın Zagreb Kenti’ndeki Novamed Polikliniği Tıp Tesisi için alışılmışın dışında bir aydınlatma kullanılmıştır. Geleneksel hastanelerde tavanlardan aşırı yoğunlukta, doğal olmayan ışık yansır ve bu da steril, soğuk bir ortam yaratır. Güvenlik ve hijyen standartları açısından uygun bir çözüm olabilir ancak; insani boyutta konu ele alındığında hastaların olumsuz psikolojileri çok düşünülmez. Bu projede hedeflenen; hastaların kendisini iyi hissedeceği ve hatta nerede ve ne sebeble orada olduğunu unutabileceği mekanlar oluşturmaktır (Skira, Lindner, Burnett 2012: 40). Aydınlatma elemanlarının özel tasarımı üzerinde yoğunlaşılmış ve böylelikle hem istenilen ışık elde edilmiş hem de ilgi çekici atmosferler yaratılmıştır. Bu ışıkların özelliği, nöronların sade organik biçimleri baz alınarak 50 YAKIN MİMARLIK DERGİSİ – Ekim 2017 Cilt:1 Sayı:1 JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–October 2017 Volume:1 Issue:1 tasarlanmış olması ve farklı renklere dönüşerek mekandaki sıcaklık etkisini değiştirebilmesidir (Şekil 9). Şekil 9: Novamed Polikliniği Tıp Tesisi Aydınlatmaları https://issuu.com/pldturkiye/docs/sayi-40 Günümüz dünyasında, Baudrillard’ın ifadesiyle (2000: 24), maddi ihtiyaçlar ikincilleşmiş, ürünün kimlik değeri neredeyse kullanım değerinin önüne geçmiştir. Mekan da bu görsel kimliğin pazarlanmasında bir aracıdır. Sadece restoran, otel, alışveriş merkezleri gibi ticari yapılar için değil, hastane, okul, metro, havaalanı gibi zorunlu ve kamuya açık mekanlarda dahi ticari kazanım öne çıkmaya başlamıştır. Kent ölçeğinden bir oda ölçeğine kadar halkın kullanımına açık her mekan, çekim merkezi olmak, kullanıcı talebini arttırmak ve daha verimli hizmet sunabilmek için özel olarak tasarlanır. En temel amaç, ekonomiyi canlı tutmak ve kazanımı arttırabilmektir. Bugünün mekanlarını yaratmada ve bu mekanların pazarlanmasında, ışık ve teknoloji başa baş giden iki önemli unsurdur. Işık ve teknolojiyi birlikte kullanarak yapılabilecekler, günden güne aklın sınırlarını zorlamakta ve tasarımda yepyeni ufuklar açmaktadır. Işık kendisi öylesine güçlü bir tasarım aracıdır ki büyük bir kent meydanını veya bir yapıyı kentin çekim merkezi haline getirebilir. Kore Cumhuriyeti’nin Cheonankentindeki AVM GalleriaCentercity binasının iki katmanlı cephelerine LED projektörleri görünmeyecek şekilde entegre edilmiştir. Böylelikle bazen hızlı bazen yavaşça bina cephesinden akan renkli ışık sekansları izleyenleri adeta büyülemektedir. Sadece ışık değil, bilgisayar tarafından kontrol edilen animasyonlar da cephelere yansıtılmaktadır (Şekil 10). UNStudio mimarları projeyi “AVM’yi yaşayan bir mekan olarak tasarlamak için hem içerden hem dışardan ziyaretçileri çekecek, o alanda oyalanmaya davet edecek ve tekrar gelmelerini teşvik edecek eşsiz bir tasarım gücüne ihtiyaç vardı” diye açıklamışlardır (Ritter 2012: 40). Projenin iç mekanlarına da ışık oyunları hakimdir. Tavanlara gömülü çizgisel ışık demetleri uzaktan bakıldığında galeri boşluğundan optik illüzyon yaratmakta, bu da mekanlara ilgiyi canlı tutmaktadır (Şekil 11). 51 YAKIN MİMARLIK DERGİSİ – Ekim 2017 Cilt:1 Sayı:1 JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–October 2017 Volume:1 Issue:1 Şekil 10: Cheonan AVM GalleriaCentercity Binası Sayı 40., s. 38-43. https://issuu.com/pldturkiye/docs/sayi-40 Şekil 11: Cheonan AVM Galleria Centercity İç Mekan Görüntüsü Sayı 40., s. 38-43. https://issuu.com/pldturkiye/docs/sayi-40 Işığın yanı sıra gölgeyi de kullanarak, mekandaöncelikli ve ağırlıklı algılanması istenen ögeler kolayca ve kontrollü biçimde sergilenebilmektedir. Çok kuvvetli ışık kontrastların tercih edildiği mekanlar sinema, tiyatro, galeriler, müzeler ve enstelasyon gibi sanatsal mekanlardır.Bu özellik, son yıllarda mağaza ve restoran gibi ticari mekanlarda da sıkça kullanılmaya başlanmıştır. Eskiden eşit dağılımlı, homojen ve yüksek aydınlıklı mekanlar tercih edilirken, şimdilerde aydınlık ve karanlık alanların bir arada ve çeşitlilik içinde kullanımı öne çıkmaya başlamıştır. Böyle bir aydınlatma, çoğu kişi tarafından eşit bir aydınlık ortama göre daha iyi olarak kabul edilmektedir (Veder, 2011: 54). Aydınlık ve karanlığın bir amaç doğrultusunda başarılı tasarımına en iyi örneklerden biri Dolce&Gabbana markasının Tokyo’daki mağazasıdır. Mekanlar, ürünlerin sergilendiği bir sahneymiş gibi tasarlanmıştır. Yoğun ışık altında sergilenen ürünler, zemindeki ve duvarlardaki karanlık alanların içinde göze çarpmakta ve teatral bir etki bırakmaktadır (Şekil 12). 52 YAKIN MİMARLIK DERGİSİ – Ekim 2017 Cilt:1 Sayı:1 JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–October 2017 Volume:1 Issue:1 Şekil 12: Dolce&Gabbana Markasının Tokyo’daki Mağazası https://issuu.com/pldturkiye/docs/sayi-63 Banyo tasarımında dünya markası Roca Şirketi, Barselona yakınlarında, hem ürünlerini sergileyebileceği hem de sosyal ve kültürel etkinlikler düzenleyebileceği bir yapıyı hizmete sunmuştur. Yapının özelliği; binanın dışından akan su izlenimidir. Su hareketlerini oluşturan özel bir yazılımla birlikte kullanılan ileri teknoloji aydınlatma sayesinde markanın içeriği olan su ögesi gelen ziyaretçilere net biçimde yansıtılabilmektedir (Şekil 13). Şekil 13: Roca Şirketinin Kurum Binası https://issuu.com/pldturkiye/docs/sayi-37 Aydınlık ve karanlığın en etkili kullanıldığı mekanlardan biri de müzelerdir. Teknolojinin ilerlemesi ile birlikte müzecilik de değişmiş, yeni boyutlar kazanmıştır. Projeksiyon, ışık ve ses efektleri ile mekanlar, sergilenen ögelerin zamanını, iklimini, yaşama koşullarını v.s. adeta ziyaretçilerine yaşatmaktadır. Mekandaki en önemli unsur ışıktır. Müzeye girdiğiniz andan itibaren ışık size kılavuzluk eder. Eserin özelliklerine bağlı olarak izleyenlerin bakışlarının kontrol edilebilmesi için ışık vazgeçilmez bir ögedir (Arifoğlu, 2009: 57). Aydınlık ve karanlığın birlikteliği, neyi nasıl ve hangi sıra ile algılayacağınızı yönlendirir. Gaziantep’teki Zeugma Müzesi buna örnek gösterilebilir. Ultraviyola ışınları içermediği ve çeşitli renklerde tasarlanabildiği için LED ışıkları tercih edilmiş, böylelikle mozaiklere zarar vermeden her ortam için en uygun aydınlatma sağlanmıştır (Şekil 14). 53 YAKIN MİMARLIK DERGİSİ – Ekim 2017 Cilt:1 Sayı:1 JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–October 2017 Volume:1 Issue:1 Şekil 14: Gaziantep’teki Zeugma Müzesi https://issuu.com/pldturkiye/docs/sayi-36/56 Tarihi kentleri birer açıkhava müzesi gibi düşünürsek, antik yapılar da sergilemeye değer kent eserleri gibi görülebilir. Geçmişin tanıklığını eden ve bizlere zamanda yolculuk yaptıran bu yapılar da müzede olduğu gibi hem korumaya alınmalı, hem de özel aydınlatma ile insanların dikkatlerini toplamalı ve bu sayede tarihi değerlere farkındalık yaratılmalıdır. Bu tarihi yapıların modern yapılar arasında gündüzleri kolayca ayırt edilen farklılığını ve estetiğini, geceye de taşımak için cephe aydınlatması önemlidir. Mimari kimliğini ve tarihin izlerini öne çıkaracak unsurlar ışık ile vurgulanırken, dokuya zarar verecek uygulamalardan kaçınılmalıdır. Bir kent mekanının ziyaretçilerine gece ve gündüz verdiği etki farklıdır (Şekil 15).Kentlerin aydınlatma tasarımı hem eski yapıların sergilenmesi için hem de kalabalıkları içine çekmek ve gece hayatını canlı tutmak için önemlidir. Bu sayede kentler dışarıya daha etkili tanıtılacak veturizme açılacaktır. Görüntü 15. The Plaza Mayor, Salamanca, İspanya. http://love2fly.iberia.com/2014/10/salamanca-spain-attractions/2015 54 YAKIN MİMARLIK DERGİSİ – Ekim 2017 Cilt:1 Sayı:1 JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–October 2017 Volume:1 Issue:1 Sonuç Mimarlık ışıkla birlikte var olur, anlam kazanır ve mekanların daha iyi yorumlanıp anlaşılmasını sağlar. Işıkla tasarlanan mekansal imajlar, kullanıcı davranışlarını etkiler. Kullanıcıların sadece fizyolojik değil, psikolojik ihtiyaçlarınada estetik çözümler karşılık verir. Doğru bir aydınlatma, kullanıcının yön bulmasına da yardımcı olur. Mekan içerisinde vurgu yapılmak istenen unsurlar ışık sayesinde öne çıkarılıp, görünmesi istenmeyen bölgeler karanlıkta bırakılarak görsel kontrol imkanı verir. Verilmek istenen bir mesaj varsa iyi bir ışıklandırma ile daha etkili ifade kazanır. Mekanı cazip hale getirerek çekim gücü oluşturur. Böylelikle mekanın ekonomik potansiyeline katkıda bulunur. Doğal ışık ekonomiktir ve insan sağlığı için önemlidir. Fakat doğal ışığın yetmediği yerlerde ve günün karanlık saatlerinde yapay ışık hayatın devamlılığı için şarttır. Yapay ışığın doğal ışığa göre avantajları; kontrol edilebilir oluşu, teknik özellikleri sayesinde farklı etkilerin yaratılabilmesi ve kullanım kolaylığıdır. Doğru ve yerinde aydınlatma projesi ile binanın enerji tasarrufu önemli ölçüde sağlanabilir. Mekanda önemli bir tasarım bileşeni olan ışık, teknolojinin gelişimi ile birlikte başlı başına bir tasarım alanı haline gelmiştir. Işığın tasarımı, sanat, teknoloji ve bilimin ortak paydası denilebilir.Karmaşık yapı komplekslerinin hem kendi içinde hem de kente kazandırdığı görüntüleri ile aydınlatma tasarımı tek başına mimari ekibin yapabileceğinden çok daha fazlasıdır. Sadece mekandaki eyleme göre değil, verilmek istenen imaja uygun aydınlatma için teknik bilgilerle donatılmış uzmanlara ihtiyaç vardır.Henüz yeni bir alandır ve yetişmiş eleman sayısı da az denilebilir. Fakat gittikçe büyüyen kentlerde, kullanıcılara yardımcı mekansal imajların tasarlanmasına daha fazla ihtiyaç olacağından, bunun önemli bir parçası kabul edilen aydınlatma tasarımı da günden güne öne çıkacak ve değer kazanacaktır. Kaynakça Aalto, Alvar. (2004). Architecture to Read, Okumak için Mimarlık, TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yayını. Akyıldız, Aslı. (2013). Mekan Tasarımında Anlam Üretme Sürecinin Göstergebilim ve Dilbilim Bağlamında İrdelenmesi, aisv2007.zxq.net/2GUN/4ANFI_B/4ASLI_%20AKYILDIZ.pdf Arifoğlu, Nergis (2009). Tarafsız Olan Karanlık, Professional Lighting Design, Türkiye, 25, pp. 56-57. https://issuu.com/pldturkiye/docs/sayi-25 Baker, Julie (1986). The Role of the Environment in Marketing Services: The Consumer Perspective, in John A. Czepeil, Carlole A. Congrarn and James Shanahan (eds.), The Service Challenge: Integrating for Competitive Advantage, Chicago, IL: American Marketing Association, pp. 79-84. Başkaya, A., Yıldırım, K., Muslu, S. M. (2005). Poliklinik Bekleme Alanlarında Fonksiyonel ve Algı-Davranışsal Kalite: Ankara, İbni Sina Hastanesi Polikliniği, Gazi Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fak. Dergisi, 20, 1, s. 53-68. Baudrillard, J. (2000). Tüketim Toplumu, Ayrıntı yayınları, çev.: Hazal 55 YAKIN MİMARLIK DERGİSİ – Ekim 2017 Cilt:1 Sayı:1 JOURNAL OF NEAR ARCHITECTURE–October 2017 Volume:1 Issue:1 Deliceçaylı, Ferda Keskin. Brandstone, H. (2012). Aydınlatma Tasarımı Bir Sanattır, https://www.voltimum.com.tr/haberler/aydinlatma-tasarimi-bir-sanattir. Çevik A. (1999). Peter Eisenman-Tadao Ando, Batı ve Doğu Kültürlerinde İnsan-Mekan-Doğa İlişkileri, Mimarlar Odası İzmir Şubesi Yayınları, İzmir. Ergün, E. (2012). Grafik Tasarımın İç Mekan Yüzeylerinde Kullanımı, Yayınlanmamış Sanatta Yeterlilik Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Grafik Anasanat Dalı, Ankara. Fitoz, İ. (2002). Mekan Tasarımında Belirleyici Bir Etken Olarak Yapay Işık İçin Aydınlatma Tasarımı Modeli, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Mimar Sinan Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Endüstri Ürünleri Tasarımı, İstanbul. Güç, B. (2013). Kompleks Bir Yapıda Mekanın Algısal Kaliteye Etkisi: SDÜ Hastanesi Örneği, SDU International Technologic Science, 5, 2, pp. 145155. Lang, P. J. (1977). Imagery in therapy: An information processing analysis of fear, Behavior Therapy, 8, pp. 862–886. Lynch, K. (1960). The Image of the City, The MIT Press. Omachonu, V. K. , Einspruch, Norman G. (2010). Innovation in Healthcare Delivery Systems: A Conceptual Framework, The Public Sector Innovation Journal, 15, 1. Özdeniz, M. (2013). Günışığı Çalgıcısı Üç Mimar, Doğu Akdeniz Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi, internet yayınları. http://www.emo.org.tr/ekler/7ed94744426295f_ek.pdf. Porteous, J. D. (1996). Environmental Aesthetics: Ideas, Politics and Planning, Routledge, Publishing Company, London. Rapaport A. (1974). Conflict in Man-Made Environment, Penguin Books, USA. Ritter, J. (2011). Sudan Rüyalar, Professional Lighting Design, Türkiye, 37, pp. 36-39. https://issuu.com/pldturkiye/docs/sayi-37 Ritter, J. (2012). İlüzyonun Ötesinde, Professional Lighting Design, Türkiye, 40, pp. 38-43. https://issuu.com/pldturkiye/docs/sayi-40 Ritter, J. (2014). Reçete İle Işık Kalitesi, Professional Lighting Design, Türkiye, 52, pp. 52-55. https://issuu.com/pldturkiye/docs/sayi-52. Skira, D., Lindner S., & Burnett, D. (2012). Organik, Professional Lighting Design, Türkiye, 40., s. 38-43. https://issuu.com/pldturkiye/docs/sayi-40 Ulrich, R. S. (1984). View through a window may influence recovery from surgery, Science, 27. Veder, R. (2011). İyi Satış İçin İyi Işık, Professional Lighting Design, Türkiye, 36, s. 54-55. Verderber, S. & Reuman, D. (1987). Windows, Views, and Health Status in Hospital Therapeutic Environments, Journal of Architectural and Planning Research, 4, 2, pp. 120-133. 56