Danışma Meclisi B : 86 nuna gerek görüldüğünü izah etmeden önce, benden evvel konuşan sayın arkadaşlarımın çok geniş izaha­ tına rağmen, izninizle, konu hakkında bazı aydınlatı­ cı bilgiler vermek istiyorum. Fındık, çok iyi bildiğiniz üzere, ülkemiz dışsatısımlarmda yıllardan beri en ön sıralarda yer alan bir üründür. Dış ödeme açığımızın karşılanmasında dai­ ma önemli bir yeri olmuştur. Son yıllarda fındık dış­ satımlarından elde edilen döviz girişleri rakam olarak şu şekilde ifade edilebilir: 20 . 4 . 1983 O : 1 rak, fındık satış bedelleri de yüz kiloluk iç fındık için, 1980 yılı Mart ayındaki 500 dolarlık düzeyinden, (r> tarihte, 1980 yılı Mart ayında 500 dolanmış) 1982 yı­ lında 183 ila 203 dolarlık düzeye inmiştir; yani 50C dolardan 200 dolara inmiştir. 1977 yılında 251 milyon dolar, 1978 yılında 331 milyon dolar, 1979'da 353 milyon, 1980'de 389 mil­ yon, (burada bir pik yapmış) sonra, 1981 yılında 301 milyon dolar, 1982 yılında 241 milyon dolar. Fındık, ülkemizde doğu ve son yıllarda Batı Ka­ radeniz bölgelerinde üretilmektedir; arkadaşlarımız illeri de saydılar. Fındık tarımı, tarım işletmelerinin % 99,99'u (1970 genel tarım sayımı neticelerine göre arz ediyorum) küçük işletme şeklindedir. Bu nedenle, fındık taban fiyatlarının tespiti, dışsatımlardaki deği­ şiklikler, satış bedellerinin ödenmesindeki gecikmeler, gelir seviyesi düşük ve yıllık gelirinin hemen tama­ mını fındıktan temin eden geniş bir üretici kitlesini çok önemli ölçüde etkilemektedir. Bu bakımdan da, fındık konusu hassas bir konudur. Bugün için dünya fındık tüketimi üretim düzeyi nin altında kalmaktadır. Filhakika, son tespitlere gö­ re 1981 yılında dünya fındık tüketimi 360 bin ton (ka­ buklu fındık olarak) iken, aynı yıl fındık üretimi 542 bin ton olmuştur. Bu üretim içinde ülkemizin payı 402 bin ton ile yaklaşık % 74 düzeyindedir. Fındık, hemen hemen tamamen çikolata sanayiin­ de kullanılmaktadır. Bu durumu ile de, bir tüketim maddesi niteliğindedir. Bu bakımdan, tüketici ülke­ lerde kişi başına düşen millî gelir yükseldikçe fındı­ ğın daha çok tüketilmesi imkân ve ihtimali artacak­ tır. Son yıllarda petrol fiyatlarında vaki olan anor­ mal yükselmeler sonucu, başlıca tüketici ülkeler olan gelişmiş Batı ülkelerinde ortaya çıkan ağır ekonomik bunalım, fındık ihracatını olumsuz yönde etkilemiş­ tir. Biraz evvel vermiş olduğum rakamlar da, zaten bunu teyit eder niteliktedir. Bu etki, bir yandan ihraç edilen fındık miktarındaki önemli azalma ile birlikte, fındığın birim satış bedellerinde büyük ölçüde bir düş­ me şeklinde kendini göstermiştir. Nitekim, son beş yıl içinde, ülkemiz fındık dışsatışları; iç fındık olarak 1978'deki 161 570 tonluk düzeyinden hızlı bir düşüş­ le, 1981'de 98 850 tona gerilemiş, 1982 yılında 117 bin ton olarak gerçekleşmiştir. Bu düşüşe paralel ola­ I Bu rakamlar, kısa zamanda çok büyük bir düşüş göstermektedir. Sadece Amerikan Dolarının diğer ülkelerin paraları karşısında değer kazanmasıyla bu durumun izahı kabil değildir. Bu sonuçta hiç şüphe­ siz; fındık tüketicisi ülkelerdeki ekonomik bunalım, fındık yerine ikame edilebilen badem fiyatlarındaki gerileme, Amerikan Dolarının diğer ülkelerin para­ larına nazaran değer kazanması, fındık tüketicisi ül­ kelerin elinde bulunan fındık ve badem stoklarında­ ki fazlalık gibi nedenlerin yanında, dış pazarlardaki fındık piyasasına hâkim firmaların, ülkemizin içinde bulunduğu ağır ekonomik şartları iyi değerlendirerek, fiyatları düşük düzeyde tutmalarının; yani sunî fiyat oluşturmalarının. Fındık taban fiyatlarının tespitinde genel talep ve ikame maddelerinin fiyatları ile iç enflasyon ve üretim düzeyi gibi objektif ekonomik veriler yerine, dış pazarlarda yukarıda şartlarda ve sunî olarak oluş­ turulan ihraç fiyatlarının esas tutulmasının; Dışsatımlarda kredi ve diğer destekleme önlemle­ ri ile formalitelerle, Ticaret Bakanlığının bütün iyi niyetine ve gayretine rağmen uygun ortamın bir türlü tesis edilmemiş olmasının... Bu noktada bir açıklama yapmak istiyorum. Aslın­ da fındık, bir ihracat maddesi olması nedeniyle, ihraoatçılar kredi bakımından desteklenmektedir. Ancak, bu nevi kredilerde bazı ön şartlar vardır. Bu ön şart­ lar, taahhüt edilen dövizin muayyen bir süre içerisin­ de yurda getirilmesi şeklinde tecelli etmektedir. Şim­ di Ticaret Bakanlığı şunu yapıyor: Diyor ki, «Fın­ dık ihraç taban fiyatı 220 dolardır; 100 kilo içfindik 220 dolardan daha aşağıya ihraç edilemez.» Buna rağ­ men ihracatçı tüccar (ve yalnız o olsa, o da değil, hiç ilgisi olmayan birtakım ihracatçılar) sırf bir ölçü­ de kredi alabilmek için bu ihracat kredilerinden ya­ rarlanmak üzere müracaat ediyorlar ve bankalardan gerekli krediyi alıyorlar; 6 ay içinde gerekli dövizi yurda sokacağım diye. Fakat dışarıdaki fiyatlar (Bi­ raz evvel arz ettim) bütün 1982 yılı içinde asgarî 183 ila, 1982 yılı sonunda 203 dolar arasında 20 do­ larlık bir farkla mütamediyen oynamış, 220 dolara hiç çıkmamış. O zaman bir kısım tüccar zarurî ola­ rak, dışa satamadığı için, 220 dolar seviyesinde bir fiyat bulamadığından dolayı, elindeki malı samimî 552 —