ATOLTEVA® 50 mg Tablet FORMÜLÜ Her tablet 50 mg atenolol içerir. FARMAKOLOJİK ÖZELLİKLER Farmakodinamik özellikler Atenolol, kendine özgü sempatomimetik ya da membran stabilizasyon özelliklerine sahip olmayan bir beta-1-selektif adrenoreseptör blokeridir. ATOLTEVA® 50 mg Tablet’in alınmasından kısa bir süre sonra klinik etkiye ulaşılır ve bu etki en az 24 saat devam eder. Bu nedenle, ATOLTEVA® 50 mg Tablet günde yalnızca bir kez alınabilir ve tedavi kolaylaşır. Atenolol oldukça hidrofilik özellikte bir maddedir, kan-beyin bariyerini çok sınırlı ölçüde geçer. Bu nedenle merkezi sinir sisteminde yan etki görülme sıklığı azdır. Atenolol esas olarak kalbin beta reseptörlerini etkilemektedir, bu nedenle selekif olmayan beta reseptör blokeri ajanların tersine, selektif olmayan beta blokerlerini tolere edemeyen kronik obstrüktif akciğer hastalığına sahip kişilerde kullanılabilir, ancak akciğer fonksiyonları dikkatle takip edilmelidir. Doz arttıkça beta-1 selektif özellik azalır. Beta blokerlerinin olumsuz inotropik ve kronotropik etkileri vardır ve katekolaminlerin etkisini inhibe ederler, sonuçta kalp atışı ve kan basıncı azalır. Farmakokinetik özellikler Absorpsiyon Oral biyoyararlanım yaklaşık %50-60’tır. Yemek ile birlikte alınırsa biyoyararlanım %20 oranında azalmaktadır. Tekrarlanan oral dozlardan 2 ila 4 saat sonra doruk plazma derişimlerine ulaşılmaktadır. Doz ile plazma derişimi arasında doğrusal bir bağlantı vardır. Bireyler arası EAA (eğri altı alan) ve Cmax (maksimum derişim) değişimi genelde %30-40 oranındadır. Dağılım Dağılma hacmi 50-75 litredir. Proteine bağlanma oranı %5’ten azdır. Biyotransformasyon Atenolol , karaciğerde çok az miktarda metabolize olmaktadır. 1 Eliminasyon Alınan atenolol dozunun %50’si feçesle, %40’ı idrarla, değişmemiş halde dışarı atılır. Klirensi yaklaşık 6 litre/saat ve yarılanma ömrü yaklaşık 5-9 saattir. Yaşlılarda klirensi daha yavaştır, eliminasyon yarı ömrü ise daha uzundur. Klirensi böbrek fonksiyonu ile bağıntılıdır, bu nedenle böbrek fonksiyonu bozuk hastalarda eliminasyonu daha yavaştır. Karaciğer fonksiyon bozuklukları, atenololün farmakokinetik özelliklerini etkilememektedir. ENDİKASYONLARI Hipertansiyon. Kronik stabil angina pektoris. Akut miyokard infarktüsünden sonra ikincil önleme. KONTRENDİKASYONLARI Kardiyojenik şok. Kontrol altına alınamayan kordis yetmezliği. Hasta sinus sendromu (sinoatriyal blok dahil). İkinci veya üçüncü derece kalp bloku. Tedavi edilmemiş feokromositoma. Metabolik asidoz. Bradikardi (< 45-50 kalp atışı/dakika). Hipotansiyon. Pulmoner ödem Hamilelik Atenolol’e veya yardımcı maddelerden herhangi birine karşı aşırı duyarlılık. Şiddetli periferal kan dolaşımı bozuklukları. Floktafenin. Şiddetli astım ve solunum yolları konstriksiyonları gibi şiddetli kronik obstrüktif akciğer hastalıkları. 2 UYARILAR/ÖNLEMLER İskemik kalp hastalıkları İskemik kalp hastalığı olan hastalarda tedaviye aniden son verilmemelidir. Doz 1-2 hafta içerisinde dereceli olarak azaltılmalı ve angina pektorisin şiddetlenmesini önlemek için gerekiyorsa aynı zamanda başka bir tedaviye başlanmalıdır. Hipertansiyon ve aritmi de meydana gelebilir. Miyokard infarktüsü ve ani ölüm riski mevcuttur. Atenolol, tedavi edilmemiş kalp yetmezliği bulunan hastalarda kullanılmamalıdır. Önce söz konusu hastalık tedavi edilmelidir. Ameliyat Ameliyata hazırlık olarak beta blokajı durdurulmak isteniyorsa, tedaviye en az 24 saat ara verilmelidir. Beta blokajının devamı indüksiyon ve intübasyonda aritmi riskini azaltır, fakat aynı zamanda hipotansiyon riskini arttırabilir. Tedaviye devam edilmesi durumunda, belirli bazı anestetiklerin kullanımında dikkatli olunmalıdır. Hastaları vagal reaksiyonlara karşı korumak icin intravenöz yoldan atropin uygulanabilir. Periferal kan dolaşımı bozuklukları Periferal kan dolaşımı bozuklukları (Raynaud sendromu, intermitant klodikasyon) bulunan hastalara atenolol uygulanırken çok dikkatli olunmalıdır, çünkü söz konusu bozukluklar şiddetlenebilir. Şiddetli periferal kan dolaşımı bozuklukları kontrendikasyondur (bkz. kontrendikasyonları). Kalp atışı Atenolol bradikardiye yol açabilir. Eğer hasta hareketsizken kalp atışı dakikada 50-55’in altına inerse ve hastada bradikardi ile bağıntılı belirtiler meydana gelirse doz azaltılmalıdır. Solunum yolları Kronik obstrüktif akciğer hastalarında, solunum yolları obstrüksiyonu şiddetlenebilir. Atenolol, söz konusu hastalara çok dikkatli olunması koşuluyla uygulanmalıdır. Kalp bloku 3 İletim süresi üzerindeki olumsuz etkisine bağlı olarak, birinci derece kalp bloku olan hastalara çok dikkatli olunması koşuluyla uygulanmalıdır. Böbrek fonksiyon bozukluğu Böbrek fonksiyon bozukluğu bulunan hastalarda doz, azalan glomerüler filtrasyon hızına göre ayarlanmalıdır (bkz. Kullanım Şekli ve Dozu). Yaşlı hastalar Yaşlı hastaların tedavisinde dikkatli olunmalıdır (bkz. Kullanım Şekli ve Dozu). Prinzmetal angina pektoris Atenolol, sınırsız, alfa reseptör kontrollü koroner vazokonstriksiyona bağlı olarak Prinzmetal angina pektorisli hastalarda anjinal atakların sayılarında ve sürelerinde artışa sebep olabilmektedir. Bu hastalara atenolol verilirken çok dikkatli olunmalıdır. Psoriyazis Atenolol, tıbbi öyküsünde psoriyazis bulunan hastalara ancak çok iyi bir değerlendirme yapıldıktan sonra verilmelidir. Alerjenler Atenolol alerjenlere karşı duyarlılığı ve anafilaksi benzeri reaksiyonların şiddetini arttırabilir. Epinefrinin etkinliğini ise azaltabilir. Hipoglisemi Beta blokerleri, özellikle taşikardi olmak üzere hipoglisemi belirtilerini maskeleyebilir. Atenololün, insüline bağlı hipoglisemi üzerinde arttırıcı bir etkisi bulunmamaktadır; kan şekeri düzeyinin normal değerlere dönüşünü etkilememektedir. Diyabet Kan şekeri düzeyi izlenerek tedavi başlatılmalıdır. Tirotoksikoz Beta blokajı, tirotoksikozun kardiyovasküler belirtilerini maskeleyebilir. 4 Tedavi edilen feokromositoma Tedavi edilen feokromositoma hastalarında atenolol kullanılırken kan basıncı izlenmelidir. Verapamil veya diltiazemle birlikte kullanılmamalıdır. Miyastenya graviste dikkatli olunmalıdır. Gebelik ve Laktasyonda kullanım Gebelikte kullanım kategorisi D’dir. Beta blokerleri plasentadaki kan akışını azaltabilir, bu durum ise fötusun rahim içerisinde ölümüne, gelişmemiş veya erken doğuma sebep olabilir. Ayrıca fötusta ve yeni doğan bebekte yan etkiler (özellikle de hipoglisemi ve bradikardi) oluşabilir. Yeni doğan bebekte, doğum sonrası dönemde kardiyak ve pulmoner komplikasyonların oluşma riski artar. Bu nedenle yeni doğan bebek dikkatle gözlenmelidir. Atenolol, plasentadan geçmektedir. Eğer hamilelik sırasında düzenli olarak kullanılırsa hekim bilgilendirilmelidir. Laktasyonda kullanım: Anne sütündeki derişimi, kandaki derişiminin üç katıdır. Emzirme döneminde çocukta sadece düşük düzeyde atenolol bulunmaktadır. Ancak, uzun vadede çocukta beta blokajı özelliğinin gelişebileceği göz ardı edilmemelidir. Mümkünse atenolol alınması ile emzirme arasında en az 6 saatlik bir süre olmalıdır. Bu sürede, alternatif olarak bebek biberonla beslenebilir. Hamilelikte veya emzirme döneminde atenolol kullanımının faydaları, olası risk ile karşılaştırılmalıdır. Atenolol hamilelikte hipertansiyonu tedavi etmek için verilmiş ve yakın takip altında başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Fötusta kusurlara yol açtığına dair herhangi bir belirti bulunmamaktadır, ancak atenololün genelde hamileliğin 20. haftasına kadar alınmadığı unutulmamalıdır. Doğumda veya emzirme dönemi boyunca zararlı etkilerine rastlanmamıştır. Yine de, fötus üzerinde zararlı etkisi olabileceği unutulmamalıdır. Araç ve Makine Kullanımına Etkisi Atenololün araç kullanma üzerindeki etkisi araştırılmamıştır. Araç veya makine kullanırken, atenololün zaman zaman baş dönmesi veya halsizliğe sebep olabileceği dikkate alınmalıdır. 5 YAN ETKİLER Aşağıda belirtilen yan etkiler meydana gelebilmektedir: Kardiyovasküler: Bradikardi, AV iletiminin yavaşlaması veya mevcut AV blokunun şiddetlenmesi, hipotansiyon (bazen senkop ile bağıntılı), kordis yetmezliğinin şiddetlenmesi, soğuk ve siyanotik uzuvlar, Raynaud hastalığı belirtileri, uzuvlarda uyuşma, mevcut intermitant klodikasyonun şiddetlenmesi. Merkezi sinir sistemi: Yorgunluk, baş ağrısı, bulanık görme, görme bozuklukları, halüsinasyon, psikoz, konfüzyon, impotans, baş dönmesi, uyku bozuklukları, depresyon, kabus görme, endişe. Gastrointestinal kanal: Gastrointestinal şikayetler, mide bulantısı, kusma, diyare, ağız kuruması, kabızlık. Solunum yolları: Tıbbi öyküsünde bronşiyal astım veya astımla ilgili belirtiler bulunan hastalarda bronkospazm. Cilt: Cilt bozuklukları, özellikle deri döküntüsü. Saç dökülmesi, psoriyazis benzeri cilt reaksiyonları, psoriyazis şiddetlenmesi, purpura. Diğer: Göz kuruması, trombositopeni, lökopeni, terleme. Beta blokerleri, tirototoksikoz veya hipoglisemi belirtilerini maskeleyebilir. Antinükleer antikorlarda artış bildirilmiştir. Bu durumun klinik önemi bilinmemektedir. BEKLENMEYEN BİR ETKİ GÖRÜLDÜĞÜNDE DOKTORUNUZA BAŞVURUNUZ. İLAÇ ETKİLEŞMELERİ VE DİĞER ETKİLEŞİMLER Kontrendike olan kombinasyonlar: –Floktafenin: Beta blokerleri, floktafeninden kaynaklanan hipotansiyona veya şoka bağlı olarak kompansatuvar kardiyovasküler reaksiyonları inhibe edebilirler. Uyarı gerektiren kombinasyonlar: 6 –Kalsiyum antagonistleri: verapamil ve (daha az bir düzeyde) diltiazemin kontraktilite ve atriyoventriküler iletim üzerinde olumsuz etkileri vardır. –Dijitalis glikozitleri: Atenolol ile kombinasyonları atriyoventriküler iletim süresini uzatabilmektedir. –Monoamin oksidaz inhibitörleri (MAO-B inhibitörleri hariç) –Klonidin: Beta blokerleri rebound hipertansiyon riskini arttırmaktadır. –Sultropid: Atenolol, torsades de pointes gibi ventriküler aritmilerin artan riskleri sebebiyle, sultropidlerle birlikte kullanılmamalıdır. Kullanım tedbirleri: –Sınıf I antiaritmiklerin (örneğin disopiramid, kinidin) ve amiodaronun, atriyoventriküler iletim süresi üzerinde arttırıcı etkileri olabilir ve olumsuz inotropik etki gösterebilirler. –İnsülin ve oral antidiyabetikler, kan şekerini düşürme etkisini şiddetlendirebilirler (özellikle selektif olmayan beta blokerlerin). Beta reseptör blokajı, hipoglisemi belirtilerinin (örneğin taşikardi) görülmesini engelleyebilir. –Anestezikler: Refleks taşikardi riski azalır ve hipotansiyon riski artar. Beta reseptör blokajına devam edilmesi, indüksiyon ve intübasyon sırasında aritmi riskini azaltabilir. Anesteziyolog, hastanın beta bloker ile tedavi edildiği konusunda bilgilendirilmelidir. Siklopropan, trikloroetilen gibi kalp kasına baskı uygulayan anesteziklerden kaçınılmalıdır. –Baklofen: Artmış bir antihipertansif etkiye sebep olur. –İyotlu kontrast ortamlar: Atenolol, iyotlu kontrast ortamlar nedeniyle oluşan hipotansiyon veya şokun yol açtığı kompansatuvar kardiyovasküler reaksiyonları inhibe edebilir. –Amiodaron: Özellikle sinoatriyel veya atriyoventriküler düğüm fonksiyonu yetersiz olan hastalarda, atenolol ile birlikte kullanımı iletim üzerinde ek inhibe edici etkilere ve ek olumsuz inotropik etkilere sebep olabilir. Dikkate alınması gereken hususlar: –Kalsiyum antagonistleri: Nifedipin gibi dihidropiridin türevleri hipotansiyon riskini arttırabilir. Latent kalp belirtileri bulunan hastalarda atenolol tedavisi kordis yetmezliğine yol açabilir. –Prostaglandin sentetaz inhibitörleri (örneğin NSAID’ler), atenololün hipotansif etkisini azaltabilir. –Sempatomimetikler (örneğin adrenalin), atenololün etkisini ortadan kaldırabilirler. 7 –Trisiklik antidepresanlar, barbituratlar, fenotiazinler ve diğer hipotansif ilaçlar ile aynı zamanda alınması hipotansif etkiyi şiddetlendirebilir. –Ampisilin: Atenololün biyoyararlanımını azaltabilir. Özellikle yüksek dozlarda ampisilin ile birlikte kullanıldığında, atenolole verilen cevaptaki değişikliklere karşı dikkatli olunmalıdır. -Dong quai, efedra, yohimbe, ginseng ve sarımsak ile birlikte kullanılmamalıdır. -Aluminyum tuzları, kolestiramin, kolestipol, rifampin, salisilatlar, sulfinpirazon ve atenolol etkisini azaltabilir. KULLANIM ŞEKLİ VE DOZU Doz her hasta için bireysel olarak saptanmalıdır. Dekompansasyonun veya bronşiyal belirtilerin zamanında fark edilebilmesi için, mümkün olan en düşük dozla başlanması tavsiye edilir; bu konu özellikle yaşlı hastalar için önemlidir. Daha sonra, hastayı yakından izleyerek veya klinik etkileri dikkate alarak, yavaş bir şekilde (örnek olarak haftada bir) ayarlamalar yapılabilir. Tablet başına 25 mg atenolol içeren, ATOLTEVA® 25 mg tablet kullanarak doz ayarlaması yapmak ve tedaviyi başlatmak mümkündür. Hipertansiyon: Başlangıç olarak 25 mg’lık doz tavsiye edilmektedir. Hipertansiyonda normal idame doz günde bir tablettir (50-100 mg). Maksimum etkiye 1-2 hafta sonra erişilir. Kan basıncında daha fazla bir düşüş sağlanmak isteniyorsa, atenolol başka bir hipertansif ajanla (diüretik gibi) kombine edilebilir. Angina Pektoris: Hareketsiz durumda kalp atışının dakikada 55-60 olmasını sağlamak için, klinik etkiye bağlı olarak günde 50-100 mg alınmalıdır. Dozu 100 mg’ın üzerine çıkarmak, antianjinal etkiyi genellikle arttırmamaktadır. İstenirse, 100 mg’lık doz günde iki tane 50 mg’lık doz olarak alınabilir. Aritmiler: Ritim bozukluklarının atenolol ile intravenöz yoldan (eğer endike ise) kontrol altına alınmasından sonra, günlük 50-100 mg’lık idame doz uygulanır. 8 Akut miyokard infarktüsünden sonra ikincil önleme: Müdahalenin sona ermesinden 10 dakika sonra intravenöz yoldan 50 mg uygulanmalı, 12 saat sonra bir 50 mg daha uygulanmalıdır. İdame doz günlük 1-2 doz şeklinde 100 mg’dır. Bu doz 6 gün boyunca veya hastaneden taburcu oluncaya kadar uygulanır. Çocuklar: Atenololün çocuklarda kullanımına ilişkin deneyim bulunmamaktadır. Bu sebeple, atenolol çocuklarda kullanılmamalıdır. Yaşlılar: Yaşlı hastalarda tedaviye düşük dozla başlanmalıdır. Doz, klinik etkiye bağlı olarak ayarlanmalıdır. Böbrek fonksiyonu bozuklukları: Glomerüler filtrasyon hızı (ml/dakika/1,73 m²’lik vücut yüzeyi) > 35 15 – 35 < 15 Tavsiye edilen atenolol dozu (mg/gün) Doz ayarlaması gerekmez 25–50 (veya 50–100 / 2 gün) 25 – 50 / 2 gün Hemodiyaliz durumunda, her diyalizden sonra günde 50 mg alınmalıdır. Ani kan basıncı düşmesine sebep olabileceğinden, uygulama hastanede gerçekleştirilmelidir. Karaciğer fonksiyonu bozuklukları: Doz ayarlaması gerekmemektedir. DOZ AŞIMI Doz aşımı belirtileri bradikardi, hipotansiyon, bronkospazmlar ve akut kalp yetmezliğidir. Aşırı doz alınmasından sonra veya aşırı duyarlılık durumunda hasta dikkatle gözlenmeli ve yoğun bakım ünitesinde tedavi edilmelidir. Gastrointestinal kanalda bulunan atenololün emilimi gastrik lavaj yoluyla , aktif karbon verilerek ve bir laksatif ile önlenebilir. Suni solunum yapmak gerekebilir. Bradikardi veya kapsamlı vagal reaksiyonlar, atropin veya metilatropin verilerek tedavi edilmelidir. Hipotansiyon ve şok, plazma/plazma-yenileyici ajanlar verilerek ve gerekirse 9 katekolaminler ile tedavi edilmelidir. Beta reseptör bloklajı etkisi, başlangıç dozu yaklaşık 5 mikrogram/dakika olacak şekilde izoprenalin hidroklorürün veya başlangıç dozu yaklaşık 2.5 mikrogram/dakika olacak şekilde dobutaminin yavaşça intravenöz yoldan verilmesi ile ortadan kaldırılabilir. İstenilen etki elde edilinceye kadar devam edilmelidir. Tedaviye dirençli olunması durumunda izoprenalin ile dopamin birlikte verilebilir. Bu kombinasyon da istenilen etkiyi oluşturmaz ise 8-10 mg glukagon intravenöz yoldan verilebilir. Gerekirse enjeksiyon bir saat içinde tekrarlanmalı ve bunu takiben intravenöz glukagon infüzyonu (gerekli ise 1-3 mg/saat hızla) yapılmalıdır. Kalsiyum iyonları verilebilir ya da kalp pili kullanılabilir. Atenolol’un hidrofilik özellikte olması, proteine bağlanmasının sınırlı olması ve dağılma hacminin az olmasından ötürü hemodiyaliz ve olasılıkla hemoperfüzyon yapılması göz önünde bulundurulabilir. SAKLAMA KOŞULLARI Kapalı ambalajında ve 25 ˚C’nin altındaki oda sıcaklığında saklayınız. TİCARİ TAKDİM ŞEKLİ VE AMBALAJ MUHTEVASI 30 tablet içeren PVC/Alüminyum blister ambalajlarda. PİYASADA MEVCUT DİĞER FARMASÖTİK DOZAJ ŞEKİLLERİ ATOLTEVA® 100 mg Tablet: 30 tablet içeren PVC/Alüminyum blister ambalajlarda. RUHSAT SAHİBİ MED-İLAÇ San. ve Tic. A.Ş Bankalar Cad. Bozkurt Han No: 19/ 4 34420 Karaköy/ İstanbul Tel.: 0212-393 14 00 Fax :0212-249 61 68 RUHSAT TARİH VE NO: 21.05.2007 ve 122/61 ÜRETİM YERİ Teva Pharmaceutical Industries Ltd. Adına, Teva Pharmaceutical Works Co. Ltd., Macaristan - Reçete ile satılır. - Prospektüs onay tarihi: Mayıs 2007 10