el-MÜZHÝR nuya dair sözlük risâleleri, fýkýh usulü kitaplarýnýn delillerin doðuþu nazariyeleri ve mânayla ilgili kýsýmlarý, tarih, tabakat, þiir ve ahbâr, ayrýca nahiv eserlerinden nakiller yapýlmýþtýr (geniþ bilgi için bk. Mustafa Muhammed eþ-Þek‘a, s. 167-209). Süyûtî bu tür eserlerden konuyla ilgili bilgileri toplamýþ, titiz bir ayýklamaya tâbi tutarak dikkatle eserine yerleþtirmiþtir. Onun gerekli bilgileri seçip yerleþtirmede gösterdiði üstün baþarý bu konudaki engin tecrübesini göstermektedir. Ayrýca bölümlerin baþ ve son kýsýmlarýnda ilâve, görüþ ve eleþtirilerine de rastlanmaktadýr (a.g.e., s. 208). Eserin orijinal yanlarýndan biri de çoðu zamanýmýza ulaþmamýþ, yalnýz Süyûtî’nin yaptýðý alýntýlarla tanýnan 173 kaynaktan nakillere yer verilmiþ olmasýdýr. Nakiller genellikle aynen alýnmakla birlikte özetlemeler de yapýlmýþ, fakat bunlarýn bir kýsmýnda maksat anlaþýlmaz hale gelmiþtir (el-Müzhir, neþredenlerin giriþi, s. b). Nasr el-Hûrînî’nin tashihiyle yayýmlanan eserin (Bulak 1282) daha sonra çok sayýda baskýsý ve ilmî neþri gerçekleþtirilmiþtir (Kahire 1883, 1325; nþr. E. Gilson, Beyrut, ts.; nþr. Muhammed Hasan Zenâtî, Kahire 1325/1907; nþr. M. Ahmed Câdelmevlâ Bek – Ali Muhammed el-Bicâvî – Muhammed Ebü’l-Fazl Ýbrâhim, Kahire 1364, 1382/ 1962, 1387/1967; I-II, Beyrut 1408/1987). BÝBLÝYOGRAFYA : Süyûtî, el-Müzhir (nþr. M. Ahmed Câdelmevlâ v.dðr.), Kahire, ts. (Dâru ihyâi’l-kütübi’l-Arabiyye), I-II; ayrýca bk. neþredenlerin giriþi, s. 6; a.mlf., elÝštirâ¼ fî £ilmi u½ûli’n-na¼v (nþr. Ahmet Subhi Furat), Ýstanbul 1395/1975, neþredenin giriþi, s. 44; Keþfü’¾-¾unûn, II, 1660; A. S. Fulton – A. G. Ellis, Supplementary Catalogue of Arabic Printed Books in the British Museum, London 1926, s. 82; Serkîs, Mu£cem, II, 1084; Brockelmann, GAL, II, 199; Suppl., II, 194; a.mlf., “es-Süyûtî”, DMÝ, XIII, 29; ed-Delîlü’l-bibliyûcrâfî li’l-šýyemi’¦¦ešåfiyyeti’l-£Arabiyye: Merâci £ li’d-dirâsâti’l£Arabiyye, Kahire 1965, s. 272-273; Abdurrahman Utbe, Ma£a’l-mektebeti’l-£Arabiyye, Halep 1398/1978, s. 322-323; Mustafa Muhammed eþÞek‘a, Celâlüddîn es-Süyû¹î: Mesîretühü’l-£ilmiyye ve mebâ¼i¦ühü’l-lu³aviyye, Kahire 1401/ 1981, s. 167-209; Tâhir Süleyman Hammûde, Celâlüddîn es-Süyû¹î £a½ruhû ve ¼ayâtühû ve â¦âruh, Beyrut 1410/1989, s. 222-310; Abdülâl Sâlim Mekrem, Celâlüddîn es-Süyû¹î ve e¦eruhû fi’d-dirâsâti’l-lu³aviyye, Beyrut 1409/1989, s. 313-484; Abdülhafîz Fergalî el-Karanî, el-¥âfý¾ Celâlüddîn es-Süyû¹î, Kahire 1990, s. 174-189; Þevký Dayf, “Tatbîku’s-Süyûtî li-mustalahi’l-hadiþ .ale’r-rivâyeti’l-lugaviyye”, el-Ýmâm Celâlüddîn es-Süyû¹î faš¢hen ve lu³aviyyen ve mu¼addi¦en ve müctehiden (nþr. M. Tevfîk Ebû Ali Sâlih Kaþmer), Beyrut 1422/2001, s. 159-164; Ramazan Abdüttevvâb, “Mesâdirü Celâliddîn es-Süyûtî fî kitâbihi’l-Müzhir fî .ulûmi’l-luga ve envâ.ihâ”, ed-Dâre, VIII/4, Mekke 1403/1983, s. 114-130. ÿSüleyman Tülücü 252 – — MÜZÝL ( ,א ) Muizzin mukabili olarak kullanýlan Allah’ýn isimlerinden biri ˜ (bk. MUÝZ). – ™ — MÜZZEMMÝL SÛRESÝ ( -)!א.(/ ) ˜ Kur’ân-ý Kerîm’in yetmiþ üçüncü sûresi. ™ Mekke döneminde nâzil olmuþtur. 10, 11 ve 20. âyetlerin Medine’de indirildiði rivayet edilmekte, bu husus muhtevalarýndan da anlaþýlmaktadýr. Adýný ilk âyetindeki “müzzemmil” (örtüsüne bürünen kimse) kelimesinden alýr. Yirmi âyet olup fâsýlasý 0 ، , ، אharfleridir. Nüzûl sebebi vahyin ilk geliþi münasebetiyle Hz. Peygamber’in içinde bulunduðu ruh hali olmalýdýr. Ayný dönemde nâzil olan Müddessir sûresiyle bu sûrenin nüzûl sebebi olarak kaydedilen olaylar arasýnda benzerlik bulunmaktadýr. Bir rivayete göre Hz. Peygamber’in, Kureyþ’in ileri gelenlerinden incitici sözler duyup evinde elbisesine bürünmesi, genel kabul gören bir diðer rivayete göre ise Hira maðarasýnda kendisine gelen ilk vahiyden dolayý duyduðu korku ve heyecan sebebiyle evine gidip örtüye bürünmesi üzerine nâzil olmuþtur. Bu iki sûrede kendisine peygamberlik görevinin verildiði ve bunun için hazýrlanmasýnýn gerektiði teblið edilmektedir (ayrýca bk. MÜDDESSÝR SÛRESÝ). Sûrenin muhtevasýný üç bölüm halinde ele almak mümkündür. Birinci bölüm, son peygamberin nübüvvet görevine hazýrlanmasýný saðlayacak ilkeleri ortaya koymaktadýr. Ýfasý zor bir mesaj gönderileceði ifade edilerek kendisinden önce þahsýný eðitmesi için gece ibadetine devam etmesi, Kur’an’ý düþüne düþüne okumasý istenmekte, ayrýca rabbinin adýný anarak O’na gönülden baðlanmasý emredilmektedir. Çünkü bütün dünyanýn gerçek sahibi Allah’týr; þu halde peygamber O’nun himayesine girmeli, dine davet sýrasýnda karþýlaþacaðý tepkileri sabýrla karþýlamalý ve kötü söz sahiplerinin meclisini nezaketle terketmelidir (âyet 1-10). Ýkinci bölümde, son ilâhî dinin peygamberine gelen ilk vahiyleri yalan sayan servet ve nüfuz sahibi þýmarýk kimseler konu edilerek onlarýn kýyametin kopmasýndan itibaren karþýlaþacaklarý azaba kýsaca deðinilmekte, bu arada Firavun ve taraf- Müzzemmil sûresinin ilk âyetleri tarlarýnýn elîm âkýbetleri anlatýlmakta ve bu söylenenlerin rablerine yol bulmak isteyenler için birer öðüt olduðu belirtilmektedir (âyet 11-19). Sûrenin üçüncü bölümü bir âyetten oluþmakta ve bunun önceki âyetlerden on yýl sonra nâzil olduðu rivayet edilmektedir (Ebü’l-Fidâ Ýbn Kesîr, VII, 146). Sûrenin ilk âyetlerinde ibadetin ve Kur’an okuyuþunun gece boyu, hiç olmazsa gecenin yarýsý süresince devam etmesi istenmiþ, özellikle Medine hayatýnda bunun ifasýnda güçlükler ortaya çýkýnca bu âyette elden geldiðince Kur’an okuyup ibadet edilmesi, namaz ve zekât farîzalarýnýn yerine getirilmesi, ödünç verme hayrýnýn yaygýnlaþtýrýlmasý ve Allah’tan af dilenmesi gerektiði belirtilmiþtir. Bazý tefsir kaynaklarýnda yer alan, “Allah Müzzemmil sûresini okuyan kimseden dünya ve âhiret zorluklarýný giderir” meâlindeki hadisin (meselâ bk. Zemahþerî, IV, 179; Beyzâvî, IV, 341) mevzû olduðu kabul edilmiþtir (Muhammed et-Trablusî, II, 724). BÝBLÝYOGRAFYA : Râgýb el-Ýsfahânî, el-Müfredât, “zml” md.; Zemahþerî, el-Keþþâf (Beyrut), IV, 179; Kurtubî, elCâmi £, XIX, 31-59; Beyzâvî, Envârü’t-tenzîl, Beyrut 1410/1990, IV, 341; Ebü’l-Fidâ Ýbn Kesîr, Tefsîrü’l-Æurßâni’l-£a¾îm, Beyrut 1385/1966, VII, 146; Þevkânî, Fet¼u’l-šadîr, V, 314-323; Muhammed et-Trablusî, el-Keþfü’l-ilâhî £an þedîdi’²-²a£f ve’lmev²û£ ve’l-vâhî (nþr. M. Mahmûd Ahmed Bekkâr), Mekke 1408, II, 724. ÿM. Kâmil Yaþaroðlu