Duygu Asova Sahte Bilgilerin Kör Işığında Yanmak mısır şurubudur. Yine denetlenmeden kullanılan tarım ilaçlarının artışı ile böbrek tümörleri ve meme kanserlerinin sayısında paralel artışlar tespit edilmiş. Sigaranın zararlarını ezbere biliyoruz artık! Ancak mide ve bağırsak kanserinin artışına neden olan özellikle seçim zamanlarında oy uğruna bedava dağıtılan tonlarca kömürde ayrı bir tartışma konusu... Ve neden hala tedavisi mümkün olmayan bazı kanser tiplerinin %70’i ölümle sonuçlanıyor? ©National Cancer Institute Son zamanlarda gerek medya da gerekse çevremden duyduğum kanser haberleri ve kanserden yaşamını yitirenler kalbimde derin bir keder, aklımda birçok soru işareti bıraktı. İstatistikler; 5 yıl önce 118 bin olan kanser hasta sayısının bugün yüzde yüzün üstünde artış göstererek 250 bin’i bulduğunu ve her yılda 150 bin yeni kanser vakası teşhis edildiğini gösteriyor. Hatta tahminlere göre 2030’lu yıllarda teşhis edilen kanser sayısının 400 binlere çıkacağı düşünülüyor. Neden bu kadar arttı? İzlediğim haberlerden ya da marketten aldığım ürünün içeriğini okuduğum zaman çok net anlıyorum. Salamın, sucuğun içine kırmızı rengi için atılan tuğla tozundan, zeytinin siyah rengi için kullanılan tekstil boyaları bu sorunun en net cevabı sanırım. Şarküteriden çikolataya, meyveden sebzeye, içeceklerden bebek mamasına kadar tarım bakanlığının denetsiz ve sınırsız serbest bıraktığı raflarda bulunan yaklaşık 1600 çeşit GDO’lu ürün. Ve bunlar yetmezmiş gibi çok geniş bir yelpazede tüm gıda zincirine giren GDO’lu mısırın eksik olan bir de şurubu. Sağlıklı hücrelere oranla kanser hücreleri 5 kat daha fazla şeker kullanması nedeniyle, mısır şurubu bu hücrelerin hızla çoğalmasına neden oluyor. Son zamanlarda pankreas kanserindeki artışın en büyük nedeni http://www.mgkmedya.com Yaşam mücadelesi vererek mucize bekleyen binlerce kanser hastasına “kanserin çaresi bulundu” denilerek haberi verilen kök hücre tedavisinin umut ışığı olduğu bir gerçek. Üstelik sadece kanser değil, birçok genetik ve metabolik hastalık, alzheimer, parkinson, akdeniz anemisi gibi hastalıklar içinde umut ışığı. Vücudumuzda bütün doku ve organları oluşturan ana hücrelere kök hücre deniliyor. Kalp krizi geçirende kalbe, karaciğer harabiyeti olanda karaciğere giderek gerekli tamiratı yapan hücrelerdir. Kanda, kemik iliğinde ve göbek kordonunda bulunur. Kandaki kök hücre sayısı yetersizdir, vericiden alınarak yapılan kemik iliği naklinde dokuların uygun olma şansı milyonda bir, uygun olması durumunda nakledilen vücudun organı kabul etmeme riski de fazladır. En kolay ve sağlıklı çözüm kişinin kendi kök hücrelerinden alınarak yapılan nakildir. Doku uyumu sorunu yok, doğum sonrası bebeklerin göbek kordonundan alınan kan sıvı azot içerisinde dondurularak saklanıyor. Amaç ilerde kök hücre tedavisi gerektirecek durumlarda kişinin kendine ait bebeklik çağı kök hücreleriyle tedavi edilmesidir. İşte sorun burada başlıyor! Kök hücre tedavisi kanser ve birçok hastalık için umut ışığı ise neden hala yeni doğan bebeklerden alınan kordon kanının dondurularak saklanması bu kadar Cumartesi, Ekim 29, 2011 - Sayfa 1 / 2 Duygu Asova Sahte Bilgilerin Kör Işığında Yanmak maliyetli ve neden Türkiye’de sadece 2 adet kordon kanı bankası var? Ve neden Özel kordon kanı bankaları yerine devlet kordon kanı bankası kurmuyor? Türkiye’de organizasyon yok, denetim yok, araştırma yok, üretim yok. Tüketim derseniz fazlaca var. En başta da insanlar birbirlerinin beynini yiyerek tüketiyor. Bunları konuşan, tartışan, çözüm arayan yok! Sağlık bakanlığı kafasına göre hergün yeni bir yasa koyuyor yada çıkarıyor. Düzelecek diye umut ettiğim sağlık sektörü gün geçtikçe daha kötüye gidiyor. Tarım bakanlığı denetlemiyor, Milli eğitim bakanlığı ezberle yapılan eğitimi destekliyor. Ne bilime, ne bilim adamına değer veriliyor. Herşey vatan için.. Peki ya vatandaş? 1999 depreminden sonra toplanan 20 milyar doların hesabı neden verilmiyor. 1 milyon nüfüslu Van depreminde yaşanan çadır sıkıntısından sonra, Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesinin toplam nüfusuna sahip olan 13 milyon nüfuslu İstanbul’un Marmara depreminde yaşayacak olan sıkıntıları düşünemiyorum bile. Depremzedeler için toplanan milyonlar cebe mi gidiyor, Van’a mı orası meçhul… Bu gidişle Türkiye gelişmekde olan ülke statüsünde kalmaya devam edecek ne yazık ki. http://www.mgkmedya.com Cumartesi, Ekim 29, 2011 - Sayfa 2 / 2