ALTINDAĞ REHBERLİK ARAŞTIRMA MERKEZİ 2017 Doğuştan gelen yaşamın ilk yıllarında ortaya çıkan genetik alt yapıya sahip olan yaşam boyu devam eden karmaşık bir gelişimsel bozukluktur. Sosyal beceriler; yetişkinlerin davranışlarını gözleyerek, onları model alarak ve taklit ederek öğrenilen becerilerdir. Bütün çocuklar konuşabilme potansiyeliyle dünyaya gelseler bile bunun gerçekleşebilmesi için çevrelerindeki insanlarla sosyal bir ilişki içerisinde olmaları gerekir. Günlük sosyal yaşamda ilişkiler diğer kişilerin amaçları, duyguları vb. zihinsel durumlarını anlama becerisine dayanmaktadır. . Kendi ismine tepkide bulunmada güçlük Birincil derecedeki aile bireylerine bağlılıkta sınırlılık. Kısa süreli göz kontağı kurma ya da hiç kurmama Başkalarıyla oyun oynamama veya arkadaşlık kuramama Paylaşma ve sıra alma becerisini gösterememe Başkalarıyla oyun oynamama 3. video hazırlanacak Başkalarının duygu ve düşünceleri, jest mimik gibi yüz ifadeleri, vücut dilleri gibi sözel olmayan iletişim biçimlerini anlamlandırmada sınırlılık. Etkileşimi başlatma, sürdürme ve sonlandırma becerilerinde yetersizlik. Selamlaşma ya da vedalaşma becerilerini göstermek için kullanılan motor becerileri taklit etmede sınırlılık. Ortak dikkat başlatma ve ortak dikkate yanıt vermede sınırlılık. Sınırlı sembolik oyunlar oynamada güçlük Yalnızca özel ilgilere dayalı ilişkiler geliştirme OSB olan bireylerde iletişim becerileri, sözel olmayan iletişim becerilerinden etkili iletişim kurmaya kadar farklılık göstermektedir. Gecikmiş konuşma ya da hiç konuşmama Zamirlerin özellikle ‘ben’ zamirinin doğru ve yerinde kullanımında sınırlılık İşaretler, mimikler gibi alternatif iletişim becerilerini kullanmada sınırlılık Soyut ifade ve mecazları anlamada güçlük yaşanması Göz kontağı kurmadan farklı açılara bakma ya da karşısındakinin yüzüne boş ve anlamsız bakma. Etkileşime geçtiği kişiyle arasındaki mesafeyi uygun şekilde ayarlayamama Ses kullanımında ve akıcı konuşmada; konuşmanın tınısı, vurgusu, hız ve ritminde farklılıklar. Monoton ses tonu, ses kullanımında sıra dışılık Ekolali (Sözcük ve cümlelerin tekrarlanması) Alıcı dil, anlama ve ifade edici dil (konuşma) düzeyleri arasında fark olması Kendiliğinden sohbet başlatmada sınırlılık Geçişmiş konuşma 4. video Göz Kontağı Kurmada Güçlük Takıntılı ve Sıradışı Davranış Örüntüleri OSB olan bireylerin, davranış özelliği açisindan günlük yaşam rutinlerinde normal gelişimden ayırt edici bazı temel davranış farklılıklarına sahip olduğu görülmektedir. Aynı belirtileri ve davranışları gösterme durumu bireye göre değişiklik gösterir. Hafif ve şiddetli olarak görülme durumu değişir. Bir belirti bir çocukta hafif olabilirken, diğerinde tüm davranışlarını ve becerilerini şiddetli olabilir. . İlgi Nesne takıntıları Sıradışı konulara aşırı ilgi duymak Yabancılara, kalabalığa ve yeni durumlara karşı sosyal korkular kaygılar ve saldırgan davranışlar. duyduğu konular hakkındaki ayrıntıları hatırlamak .Belli düzen ve rutinlere ilişkin ısrarcılık Görsel, dokunsal ya da işitsel uyaranlara aşırı hassasiyet göstermek Olağandışı beden hareketleri Kendine ve başkalarına zarar verici davranışlar Uyku ve yemek problmleri Olağan Dışı Beden Hareketleri Yapılan araştırmalar, beyin gelişiminin yaşamın ilk beş yılında çok hızlı gerçekleştiğini göstermektedir.Bu gelişimsel özellik çocukların öğrenme yeteneğini doğrudan etkilemektedir. Çocuk gelişimi uzmanları, çocuklarda okul öncesi eğitimin yani 3-5 yaş dönemi eğitiminin okul başarısına olumlu etkilerini kanıtlamışlardır. Çocuklar için önemle vurgulanan 3-5 yaş dönemi eğitimi; beyin yapısında belirtilen farklılıkları olan ve bundan dolayı özel eğitime ihtiyaç gösteren otistik özellikleri olan çocuklar için daha da önemlidir. Otizm, yaşam boyu süren bir bozukluktur ve bu nedenle tam olarak iyileşme durumu bugünkü bilgilere göre mümkün değildir. Ancak; Bireyin toplumla kaynaşması, Aile ve sosyal yaşama uyum sağlaması, Okulda kaynaştırma programına katılması, Bağımsız yaşam becerilerini geliştirmesi gibi olumlu gelişmelerden söz edilebilir. Otistik özellikleri olan çocuklar ve bireylerdeki gelişmeler değerlendirildiğinde, otizmin tanımında yer alan, “sosyal ilişkilerde güçlük”, “iletişimde zorluk”, “sınırlı ilgi, yineleyici ve rutin davranış” alanlarının her birinde eşit düzeyde olumlu gelişmeler gözlenmeyebilir. Birey bir alanda çok hızlı gelişme gösterirken, bir diğer alanda ilerleme göstermeyebilir ya da zaman içerisinde, herhangi bir alandaki gelişme duraklayıp, bir diğer alandaki gelişme hız kazanabilir. Otizm tanısı, çocuklukta görülen gelişim bozukluklarını değerlendirme konusunda uzmanlaşmış, deneyimli profesyoneller tarafından konur. Tanıyı koyabilen profesyonellerin hangi meslek grubundan olduğu ülkelere göre değişiklik göstermektedir. Ülkemizde otizm tanısı çocuk psikiyatristleri tarafından konulmaktadır. Çocuğu doğumundan beri çok yakından bilen kişilerden (anne-baba-akraba-bakıcı) alınan detaylı gelişim öyküsünü alır. Otizm için geliştirilmiş yapılandırılmış görüşme teknikleri kullanarak anne ve baba ile görüşme yapar. Yapılandırılmış gözlem teknikleri doğrultusunda değerlendirmeler yapar. Çocuğa uygulanan geçerliği, güvenirliği yüksek, ülkemize uyarlanmış ölçeklerin sonuçlarını göz önüne alır. Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB)'nun değerlendirilmesinde pek çok tanısal araç kullanılmaktadır. Tanı, ayrıntılı gelişim öyküsü, davranışın doğrudan gözlenmesi ve otizm için geliştirilmiş özgül psikometriölçümlerle konulabilir. OSB şüphesi olan bireylerin tanı aşamasında öncelikle TIBBİ VE NÖROLOJİK bir değerlendirmeden geçmeleri önemlidir. OSB tanısı konulmadan önce, gelişimsel bozukluklar ile ilgili diğer nedenlerin saf dışı edilmesi gerekmektedir. Örneğin OSB’nın belirtisi olabilecek sosyal iletişime girmeme, seslenildiğinde cevap vermeme gibi belirtiler bazen işitme kaybının da belirtisi olabilir. Ya da çocukta görülen gelişimsel gecikmenin veya dil konuşma becerilerinin kaybının sebebi epileptik nöbetler olabilir. Bununla birlikte yine bazı belirtiler sadece zihinsel yetersizliğin, tiroid hormonlarındaki bir dengesizliğin veya metabolik bir bozukluğun sonucu olabilir. Bunların dışında çocuğun yeterli ve uygun sosyal uyaranlar içeren bir ortamda bulunup bulunmadığında değerlendirmesi tanının güvenirliği açısından oldukça önemlidir. Tanı süreci ile birlikte ya da sonrasında OSB olan çocuğun özel gereksilerinin belirlenmesi amacıyla ayrıntılı değerlendirmelerin yapılması gerekmektedir. SOSYAL DİL, KONUŞMA, DEĞERLENDİRME SÜRECİNDE İLETİŞİM BİLİŞSEL Değerlendirme sürecinde OSB olan çocuğun eğitimiyle ilgili ne gibi düzenlemeler yapılacağının belirlenmesi gerekir. Bireysel eğitim planının hazırlanabilmesi için eğitsel değerlendirme yapılmalıdır. Uzmanlar, OSB olan bir bireyin tıbbi değerlendirilmesini yaparken bireyin; sosyal ve iletişimsel gelişimi hakkında bilgi toplamak için geliştirilen çeşitli tarama araçlarından faydalanırlar. Tarama araçları, gözlemcinin çocuğun üzerinde yaptığı gözlemleri temel alır GÜNÜMÜZDE YAYGIN OLARAK KULLANILAN TARAMA ARAÇLARI NELERDİR? OSB şüphesi olan çocuğu belirlemek için sistematik olarak yürütülmesi gereken iki tür tarama modelinden bahsedilmektedir. Bu evreler 1. Düzey Tarama Modeli ve 2. Düzey Tarama Modeli olarak tanımlanmaktadır I. DÜZEY TARAMA MODELİ Bebek ve çocukların gelişimsel olarak her hangi bir gecikme ya da gerilik gösterip göstermemelerine dikkate alınmadan çeşitli standart değerlendirme araçların ile değerlendirilmesidir. Denver Gelişimsel Tarama Testi II (DENVER II) Ankara Gelişimsel Tarama Envanteri (AGTE) Gazi Erken Gelişim Değerlendirme Aracı (GECDA) DENVER II bireysel olarak çocuk ile uzmanın karşılıklı etkileşimde olması şartıyla uygulanan, çocuğun çeşitli gelişim alanlarındaki performansına dayalı bir test olmakla birlikte 1 ay ile 6 yaş arasındaki çocuklardaki gelişimsel riskleri belirlemeyi amaçlamaktadır Test tıp doktorları tarafından uygulanabildiği gibi uygulama sertifikasyonuna sahip çocuk gelişimi alanında çalışan çeşitli uzmanlar tarafından uygulanabilir. Testte çocukların; büyük-küçük motor becerilerine, uyumsal davranış, kişisel – sosyal ve dil becerileri değerlendirilmektedir. Ankara Gelişim Tarama Envanteri (AGTE) Bireysel olarak uygulanan bu test, çocuğun anne ve babasına sorulan soruların bulunması nedeniyle genellikle çocuk, ebeveyn ve uzmanın birlikte olduğu ortamlarda uygulanmaktadır. Test 0-6 yaş arasında olan çocuklara uygulanır ve testte çocukların dil gelişimi, zihinsel gelişimi, büyük-küçük kas gelişimi, sosyal gelişimi ve öz-bakım becerileri değerlendirilir. Test 15 gün, 72 ay arası çocuklara bireysel olarak uygulanan, çocukların gelişimsel özelliklerini değerlendirmeyi ve özel gereksinimli çocukları daha iyi değerlendirmeler için yönlendirmeyi amaçlamaktadır. Testte çocukların ; psikomotor, bilişsel, sosyal-duygusal gelişim alanları değerlendirilmektedir. Ülkemizde yaygın olarak kullanılan II. Düzey tarama modeli araçları 1- Erken Çocukluk Dönemi Otizm Tarama Ölçeği( CHAT) 2- Değiştirilmiş Erken Çocukluk Dönemi Otizm Tarama Ölçeği ( M_CHAT) dır Bu test 18-36 ay arasındaki çocukları, ebeveyn ve uzman görüşü alınarak değerlendirilen bir tarama aracıdır . Testin 18. ayında olan çocuklara uygulanması bu yaşlarda OSB riskinin görülmeye başlama oranının yüksek olmasından kaynaklandığı söylenebilir, ayrıca test yapıldıktan 1 ay sonra yeniden tekrarlanarak çocuğun OSB olma riski rutin olarak değerlendirilmelidir. A ve B bölümü bulunmaktadır. CHAT in A bölümü çocuk gelişim alanlarına yönelik, ebeveynler için 9 adet evet hayır sorusu içermektedir. 1) 2) 3) 4) 5) B bölümü ise 5 maddeden oluşur. Bu beş madde, Çocuğun göz teması, İşareti takip edebilme yeteneği (bakışları izleme) Taklit(taklit oyunu), Bir nokta üretme (uzmanlar tarafından ön bildirici işaret olarak anılır) Bloktan kule yapma yeteneklerine bakılır. M-CHAT 16-30 ay arası çocukların ebeveynlerinden, öğretmenlerinden alınan bilgilerden yola çıkarak bu çocuklarda OSB olma riskini belirleyen bir tarama aracıdır. 23 sorudan oluşur. 9 tanesi CHAT’ten olmak üzere ilave 14 soru daha içermektedir. Özel eğitim ve OSB açısından düşünüldüğünde I. ve II. Düzey tarama evresinde gelişimsel olarak risk görülen çocuklara; alanda çalışan psikiyatrisi, nörolog veya çocuk doktorları tarafından tıbbı değerlendirmenin yapılması tanılama olarak ifade edilmektedir. Tanılama sürecinde uzmanlar günümüzde en son DSM-5 ve ICD-10 güncellenen halleriyle kriterlerini, ayrıca tarama ölçekleri ve kontrol listeleri gibi çeşitli değerlendirme araçları kullanılarak çocuklara OSB tanısı koymaktadırlar. DSM –IV DSM-IV-TR Yaygın Gelişim Bozukluk Otistik bozukluk Asperger sendromu Rett sendromu Çocukluk dezintegratif Bozukluğu Başka türlü adlandırılmayan Yaygın gelişimsel bozukluk DSM -5 Otizm Spektrum Bozukluğu Otizm Spektrum Bozukluğu Sosyal (Pragmatik) İletişim Bozukluğu DSM – IV’ de beş farklı başlık altında toplanan ; 1-Otistik bozukluk, 2-Asperger bozukluğu, 3-Başka türlü adlandırılmayan yaygın gelişimsel bozukluk, 4- Rett bozukluğu, 5- Çocukluk dezintagratif bozukluğu), DMS- 5 Otizm Spektrum Bozukluğu başlığı altında OSB’nın toplumsal iletişim ve toplumsal etkileşimde görülen OSB belirtileri ile sınırlı tekrarlayıcı davranışları olmak üzere tanı ölçütleri iki farklı başlık altında toplanmıştır. uygun yasal ve eğitimsel kararlar almak eğitsel müdahale programlarını planlmak daha sonra da müdahalelerin etkililiğini ölçümlemek amacıyla kapsamlı Eğitimsel Değerlendirmelerden geçirilmektedir OTİZM SPEKTRUM BOZUKLUĞUNA SAHİBİ ÇOCUKLARIN EĞİTİM DEĞERLENDİRMESİ Değerlendirme; OSB olan çocukların akademik, davranışsal ya da fiziksel özelliklerini değerlendirmek ve bu özelliklere uygun yasal ve eğitsel kararlar alabilmek için yapılan veri toplama sürecidir. AKADEMİK, Davranışsal FİZİKSEL DEĞERLENDİRME Eğitsel değerlendirmenin amacı;gelişimsel değerlendirmelerden faydalanarak bireyin eğitsel olarak yani akademik performansı açısından hangi aşamada olduğunu tespit etmek ve bireysel eğitim planını (BEP) bireyin yeterliliklerine ve ihtiyaçlarına göre düzenlemektir. OSB olan bireylerin performansı birbirlerinden farklılaşır. Örneğin, kiminin akıldan dört rakamlı sayıları toplama, çarpma gibi özel yetenekleri olabilir. Bazı çocukların ise sınırlı ve özel ilgi alanları bulunabilir. Eğitsel değerlendirmede bu ilgi alanlarının ya da özel yeteneklerinin açığa çıkması önemlidir. OSB olan bireylerin bu özel ilgi alanları ve yetenekleri zayıf yanlarını desteklemede kullanılabilir Eğitsel değerlendirme ve tanılama süreci sonucunda en az sınırlandırılmış eğitim ortamına ve özel eğitim hizmetine karar verilir. Bireyin eğitsel değerlendirme ve tanılaması Rehberlik ve Araştırma Merkezinde oluşturulan Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu tarafından; nesnel, standart testler ve bireyin özelliklerine uygun ölçme araçlarıyla yapılır. Tanılamada; bireyin özürlü sağlık kurulu raporu, zihinsel, fiziksel, ruhsal, sosyal gelişim özellikleri, akademik disiplin alanlarındaki yeterlilikleri, eğitim performansı, ihtiyacı, eğitim hizmetlerinden yararlanma süresi ve bireysel gelişim raporu dikkate alınır. Bireyin, velisinin/vasisinin ya da resmi okul/kurum yönetiminin yazılı başvurusu, Örgün eğitim okullarına/kurumlarına kayıtlı olup devam eden öğrenciler için eğitsel değerlendirme istek formu Birey için uygun eğitim ortamlarına yönlendirme amaçlı müracaatlarda gerektiğinde sağlık raporu Destek eğitim amaçlı müracaatlarda engelli sağlık kurulu raporu Özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde destek eğitim alan bireylerin rapor yenilenmelerinde ilgili kurumca hazırlanacak dönem sonu bireysel performans değerlendirme formu FARKINA VARMA EN AZ SINIRLANDIRILMIŞ EĞİTİM ORTAMI NA YERLEŞTİRME BİREYSELLEŞTİRİLMİŞ EĞİTİM PROGRAMI GELİŞTİRME BİRİMİ DOKTORA BAŞVURMA TIBBİ REHABİLİTASYON ÖZEL EĞİTİM HİZMETLERİ KURULU (ÖEHK) ÖZEL EĞİTİM DEĞERLENDİRME KURULU REHBERLİK ARAŞTIRMA MERKEZİ (RAM) Dilkonuşma,gelişim güçlüğü ile zihinsel ya da etkilerini en az seviyeye indirmek, temel öz bakım becerilerini ve fiziksel, duyusal, sosyal, duygusal yeteneklerini en üst seviyeye çıkarmak ve bağımsız yaşam becerilerini davranış problemleri olan özel eğitim gerektiren bireylerin engellilik hâlini ortadan kaldırmak topluma uyumlarını sağlamak, geliştirmek amacıyla yapılan çalışmaları ifade etmektedir. Rehberlik Araştırma Merkezlerinde yapılacak değerlendirmede uygun görülmesi durumunda, özel gereksinimli bireyler; devam ettikleri örgün eğitim kurumları dışında destek eğitim alabilmeleri için Özel Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezlerine yönlendirilirler. Milli Eğitim Bakanlığına bağlı örgün eğitim kurumlarının dışında OSB olan bireylerin özel eğitim desteğinin devam edebileceği Özel Özel Eğitim Okulları ve Rehabilitasyon Merkezleri bulunmaktadır. Bu merkezlerde; özel eğitim öğretmenleri tarafından öğrencinin performansına uygun eğitim verilmektedir. Bu kurumlar tamamen destek eğitim bünyesinde yer alan kurumlardır. OSB olan bireyler tıbbi olarak tanı aldıktan sonra eğitsel değerlendirme ve tanılama süreci başlamaktadır. Bu sürecin amacı, OSB tanısı almış özel gereksinimli bireyin mümkün olduğunca akranları ile aynı ortamda olmasını sağlayacak, en uygun ortam (en az kısıtlayıcı ortam) ve hizmetleri belirlemektir. Bu süreçte birey Rehberlik ve Araştırma Merkezi Tarafından ayrıntılı bir şekilde değerlendirilir, bireyin ve ebeveynlerin ihtiyaçları belirlenir. Ardından, Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Hizmetleri Kurulu, öğrenciyi uygun eğitim ortamına yerleştirir. Öğrenci, örgün eğitim okullarına (normal gelişim gösteren akranlarının devam ettiği sınıflar, özel eğitim sınıfları) Özel Eğitim Uygulama Merkezine (Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi), İş Eğitim Merkezine, Erken Çocukluk Eğitim Merkezine ve veya Rehabilitasyon merkezilerine yerleştirilebilir. Her yıl RAM tarafından öğrencinin gelişimi takip edilerek, devam etmekte olduğu eğitim ortamında değişiklik yapılmasının gerekli olup olmadığına karar verilir. Okul çağına gelen OSB olan bireylerin, gereksinimlerine cevap verecek ve potansiyellerini en üst seviyede ortaya çıkaracak, en az kısıtlayıcı eğitim ortamlarına yerleştirilmeleri gerekmektedir. Özel eğitim hizmetleri yönetmeliğine göre; özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin; eğitsel değerlendirme, tanılama, yönlendirme ve en az kısıtlayıcı ortamın önerilmesi Rehberlik Araştırma Merkezleri tarafından yapılmaktadır. 573 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede yerleştirmenin esasları bireyin yaşına göre ele alınmıştır. Buna göre erken çocukluk döneminde özel eğitim hizmetleri, aile desteklenerek evde veya kurumlarda verilir. Tanılanmış çocuklar için okul öncesi eğitimin zorunlu olduğu ve bu eğitimin özel eğitim okullarında ya da okul öncesi eğitim kurumlarına verileceği belirtilmiştir. Öğrenci kaynaştırma eğitimini alırken destek eğitim hizmetlerinden yaralanabilir. Ayrıca Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliğine göre süreğen hastalığı bulunan ve hastanede yatarak tedavi görmeleri gereken OSB olan ya da özel eğitime ihtiyacı olan bireyler için hastanelerde mevcudu 10 öğrenciyi geçmeyecek hastane sınıfları açılır. Eğitim herkesin temel vatandaşlık hakkıdır ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ile güvence altına alınmıştır. Anayasanın 42. Maddesine göre “kimse eğitim ve öğretim hakkından mahrum bırakılamaz”. Bu nedenle ‘eğitimde eşitlik’ ilkesi gereğince OSB olan bireyler de diğer akranları gibi eğitimde eşit oranda ve şartlarda hak sahibidir. bireysel farklılıkları ne olursa olsun her birey için sosyal, kültürel, eğitimsel, yaşamsal aktivite fırsatlardan tüm toplum üyelerinin eşit düzeyde yararlanmasını öngören bir üst kavram olup, içerik olarak çok boyutlu ele alınması gerekmektedir. Herkes için kabul görme, saygı ve hoşgörü, Toplum içinde bir bütünlük, fırsat eşitliği, işbirliği, Farklılıkların daha fazla tanınması, farklılıkları anlamaya çalışma ve farklılıklara uyum sağlama, toleransın artması, Tüm alanlarda olanaklara kolayca ulaşılabilirlik, eğitime ve topluma daha fazla katılım, Herkes için rahat, güvenli sosyal çevreler, Tam katılımı kolaylaştırıcı, her şeyi kapsayıcı düzenlemeler, Öğretim programları ve materyallerinin oluşturulması/ uyarlanması, Eğitim ortamlarının düzenlenmesi, Her çocuğun bireysel özelliklerini ve ihtiyaçlarını dikkate alan eğitim–öğretim hizmetlerinin planlaması, Uygun eğitim ortamlarında eğitim olanaklarına erişimde toplumun tüm bireyleri ile eşit erişim fırsatları sunulması gibi, Okula devam eden öğrencilerin bazı alanlarda öğrenmede güçlükler yaşamaları sık rastlanan bir durumdur. Bu öğrenciler özel gereksinimli ise, bu sıklık daha da artabilmektedir. Söz konusu durumun en temel sebeplerinden birinin öğrencinin bireysel ihtiyaçlarını temel almayan öğretim yöntemlerinin uygulanması olduğu söylenebilir Öğrenciden, eğitim performansı ve eğitsel ihtiyaçları ne olursa olsun standart bir öğretim yöntemi ile bireysel ihtiyaçlara göre herhangi bir esnekliği olmayan bir öğretim programına uyum sağlaması beklendiğinde malesef sonuç beklenenin çok altında kalmaktadır. Öğrencinin eğitim performansı ve bireysel ihtiyaçlarına dayalı farklılaştırılmış /çeşitlendirilmiş bir öğretimde bütün öğrencilerin öğrenme süreçlerine katılımı çok daha yüksek bir olasılıktır. Özel gereksinimli bireylerin, ayrıştırılmış ortamlar yerine; bütünleştirilmiş eğitim ortamlarında eğitim ve öğretimlerine devam etmeleri, toplumun daha geniş kesimleriyle kaynaşmalarını kolaylaştırmakta, toplumun bu bireylere yönelik olumsuz tutumlarının değişmesini sağlamakta, dolayısıyla daha fazla sosyal bütünleşme imkânını da beraberinde getirmektedir. okul uygulamalarının özel gereksinimi olan öğrencilerin de örgün eğitime devam edebilmelerini sağlayacak şekilde değiştirilmesini ifade etmektedir. Bütünleştirme ile okulu, öğrencilerin tüm eğitim ihtiyaçlarına cevap verebilen bir kurum haline dönüştürmek hedeflenmektedir. öğrencimizi özel gereksiniminden doyalı ayrıştırmak yerine, yapacağımız düzenleme ve uyarlamalarla toplumla bütünleşmesini sağlamaktır. Bu amaç ülkemizde kaynaştırma uygulamalarıyla gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin akranları ile birlikte eğitim ve öğretimlerini bütün kademelerde (resmî ve özel okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında) sürdürme esasına dayanan destek eğitim hizmetlerinin sağlandığı özel eğitim uygulamasıdır. özel eğitim gereksinimi olan bireylerin yetersizliği olmayan akranlarıyla birlikte yaygın eğitim kurumlarında eğitimlerini sürdürmeleri esasına dayanır. Türkiye’deki sistemde, öğrencilerin eğitsel tanılama sonuçları “ağır, orta ve hafif düzeyde engelli” şeklinde sınıflandırılmaktadır. Engel seviyesi hafif olarak tanılanmış olan öğrencilerin okula devam edebilmeleri, okuldaki eğitsel uygulamalarda yalnızca çok küçük değişiklikler gerektirdiğinden bu öğrenciler kaynaştırma eğitimine alınabilmektedir. Kaynaştırma yoluyla eğitim uygulamaları yapılan okul ve kurumlarda öğrencinin yetersizliğine uygun; psikolojik sosyal fiziksel, Ortam düzenlemeleri yapılır. Bu okul ve kurumlarda öğrenciye verilen eğitim hizmetlerinin etkin bir biçimde yürütülebilmesi amacıyla; özel araç-gereçler, eğitim materyalleri, öğretim yöntemleri ve öğrenci başarısını değerlendirme yöntemleri kullanılır; ayrıca, destek eğitim odası açılır. Kaynaştırma için başta sosyal beceriler ve öz bakım becerileri olmak üzere çocuğun çeşitli alanlardaki becerilerinin gelişmiş olması gerekir. Aksi takdirde, bu çocukların, bu becerileri kazanıncaya kadar, benzer özelliklerdeki OSB olan çocukların devam ettiği ayrı özel eğitim okullarında ya da özel eğitim sınıflarında eğitim görmeleri gerekir. Belli bir süre ayrı bir özel eğitim ortamında eğitim gören öğrenciler, gerekli becerileri kazanmaları durumunda, ilerleyen yıllardaki eğitimlerini kaynaştırma ortamlarında sürdürebilirler Kendine güvenir. Cesareti artar. Sorumluluk alma bilinci değişir. Sosyal uyum ve akademik başarısı artar. Olumsuz tutum ve davranışları azalırken olumlu tutum ve davranışları artar. Etkin sosyal iletişim, etkin katılım, işbirliği ve toplumsal yaşam ve uyum becerileri kazanırlar. Topluma kabulü artar. Farklı özellikleri olan bireyleri tanıma olanakları artar. Ortak yaşam alanlarında birlikte yaşamayı öğrenirler. Bireysel farklılıkları doğal karşılar ve saygı gösterir. Kendilerinde geliştirmeleri gereken alanları görerekdavranışlarını yönetebilmeyi öğrenirler. Eşitlik kavramından ziyade adalet kavramına uygun olarak yaşamayı öğrenirler. Liderlik, model olma ve sorumluluk duygusu gelişir. Şartsız kabul, sabır, hoşgörü, bireysel özelliklere saygı davranışları gelişir. BEP hazırlama ve uygulamada daha başarılı olurlar. Eğitimde ekonomiklik ve fırsat eşitliği sağlanır. Kaynaştırma öğrencisi ile yapılan çalışmalar sayesinde öğretim becerileri gelişecek ve deneyimleri artacaktır. Destek eğitim odası; okul ve kurumlarda, kaynaştırma yoluyla eğitim uygulamaları kapsamında yetersizliği olmayan akranlarıyla birlikte aynı sınıfta eğitimlerine devam eden özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilere sunulan eğitim hizmetlerinden en üst düzeyde yararlanmaları amacıyla özel araç-gereç ile eğitim materyalleri sağlayarak oluşturulmuş eğitim ortamıdır. Destek eğitim odasında eğitim alacak öğrenciler ile destek eğitim alacağı dersler, BEP Geliştirme Biriminin önerileri doğrultusunda Rehberlik ve Danışma Hizmetleri Yürütme Komisyonunca eğitim öğretim yılı başında belirlenir. Ancak; ihtiyaç halinde söz konusu planlama eğitim öğretim yılı içerisinde revize edilebilir. Özel eğitim ihtiyacı olan her öğrencinin ihtiyacı doğrultusunda bu eğitimden yararlanması sağlanır. Destek eğitim odasında verilen destek eğitim hizmetleri okulun veya kurumun ders saatleri içinde yapılır. Destek eğitim odasında öncelikli olarak öğrencinin kayıtlı olduğu sınıfta o ders saatinde okutulan derse ilişkin eğitim verilir. Öğrencinin destek eğitim odasında alacağı haftalık ders saati, haftalık toplam ders saatinin %40’ını aşmayacak şekilde planlanır. Haftalık 30 ders saati öğrenim gören bir öğrenci için söz konusu planlama en fazla 12 ders saati (30x40/100 = 12) olacak şekilde uygulanır. Özel eğitim ihtiyacı olan öğrencilerin takip ettikleri programlar temel alınarak eğitim performansı ve ihtiyaçları doğrultusunda BEP hazırlanır. Bireyselleştirilmiş eğitim programlarında; öğrenci için gerekli destek eğitim hizmetlerinin türü, süresi, sıklığı, kimler tarafından nerede ve nasıl sağlanacağına ilişkin bilgiler yer almalıdır. Destek eğitim odasında; program farklılaştırma ve bireyselleştirmeye yönelik zenginleştirme ve genişletme uygulamaları yapılır. Öğretimin farklılaştırılmasına yönelik ölçme ve değerlendirme araçları kullanılarak bireyselleştirilmiş eğitim programı doğrultusunda değerlendirme yapılır. BEP geliştirme biriminde özel eğitim ihtiyacı olan öğrencinin eğitim sürecinde görev alan tüm öğretmenler yer alır ve öğrencinin genel başarı değerlendirmesinde sınıfta yapılan değerlendirmenin yanı sıra destek eğitim odasında yapılan değerlendirme sonuçları da dikkate alınır. Okul ve kurumlarda, durumları ayrı bir sınıfta eğitim görmeyi gerektiren özel eğitim ihtiyaçları olan öğrenciler için yetersizlik türü, eğitim performansları ve özellikleri göz önünde bulundurularak, özel araç gereçler ile eğitim materyalleri sağlanarak oluşturulmuş sınıflardır. Özel eğitim sınıfları, resmi ve özel okulların bünyesinde özel eğitim gerektiren öğrenciler için açılan sınıflardır. Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocuklar için açılan özel eğitim sınıflarında sınıf mevcudu en fazla 4 öğrencidir. takip ettikleri özel eğitim programını uygulayan özel eğitim okul veya kurumlarındaki programı tamamlayan öğrencilere verilen belge verilir. Özel eğitim sınıfını tamamlayan öğrencilere devam ettiği ilköğretim programını takip ediyorsa ilköğretim diploması verilir. Devam ettiği ilköğretim programından farklı eğitim programı uygulayan özel eğitim sınıfına devam eden öğrencilere Özel Eğitim Uygulama Merkezi diploması verilir. Sosyal ve özbakım becerilerini kazanamamış OSB olan öğrenciler kaynaştırma yoluyla eğitimden yeterince yararlanamayabilir. Bu nedenle Milli Eğitim Bakanlığınca her tür ve kademede örgün ve yaygın özel eğitim okulları ve kurumları açılır. Bu okulların ilk 4 yılı ilkokul (1.- 4. sınıflar), ikinci dört yılı ortaokul (5.-8. sınıflar) olarak adlandırılır. Bu bireyler için açılan okul ve kurumlarda eğitimöğretim hizmetlerinin yürütülmesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır: Bu merkezlerde öğrencilerin; özbakım ve günlük yaşam becerileri ile işlevsel akademik becerilerini geliştirmek ve topluma uyumlarını sağlamak amacıyla Bakanlıkça hazırlanmış özel eğitim programı uygulanır. Bu program temel alınarak BEP hazırlanır. Bu bireylerin başarılarının değerlendirilmesinde BEP’lerinde yer alan amaç ve davranışlar dikkate alınır. tuvalet eğitimini kazanamamış, yoğun davranış problemleri gösteren ve grup eğitimine uyum sağlayamayan öğrencilerin grup eğitimine hazırlanması amacıyla bire bir eğitim uygulaması yapılır. Bu kapsamdaki öğrenciler grup katılmazlar. eğitimine Bu merkezlerde 1.-4. ve 5.-8. sınıflarda dersler sınıf öğretmenleri tarafından okutulur. Ancak özel yetenek gerektiren dersler ile din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin alan öğretmenleri tarafından okutulması esastır. Alan öğretmeni tarafından okutulan derslere sınıf öğretmeni de katılır. Özel eğitime ihtiyacı olan öğrencinin kaydı özel eğitim sınıfındadır. Özel eğitim sınıfı öğrencisi başarılı olabileceği derlerde ve sosyal etkinliklerde yetersizliği olmayan akranları ile birlikte normal sınıfta eğitim alabilmektedir. Bu okul ve kurumlarda, uygulanacak eğitim programı temel alınarak iki tür özel eğitim sınıfı oluşturulur. “Zorunlu öğrenim çağındaki bireylerden ilköğretim kurumları programlarını veya ortaöğretim kurumları programlarını takip edebilecek durumda olan bireyler için açılan özel eğitim sınıflarında, eğitim ve öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde aşağıdaki hususlar dikkate alınır” a)Özel eğitim sınıflarında aynı tür yetersizliği olan öğrenciler eğitim görür. …. ç) “Zihinsel yetersizliği veya otizmi olan öğrenciler için açılan 1-4 ve 5-8 inci sınıflarda birleştirilmiş sınıf uygulaması yapılır. 1-4 ve 5-8 inci sınıflarda dersler sınıf öğretmenleri tarafından okutulur. Ancak, özel yetenek gerektiren dersler ile din kültürü ve ahlak bilgisi ve yabancı dil derslerinin alan öğretmenleri tarafından okutulması esastır. Alan öğretmeni tarafından okutulan derslere sınıf öğretmeni de katılır.” …… f) Özel eğitim sınıflarının mevcudu en fazla; okul öncesi eğitimde ve ilköğretimde 10, ortaöğretim ve yaygın eğitimde 15 öğrenciden oluşur. Ancak, otistik çocuklar için her tür ve kademede açılan özel eğitim sınıflarında ise sınıf mevcudu en fazla 4 öğrencidir. g) Özel eğitim sınıfını tamamlayan öğrencilere kayıtlı bulunduğu okulu veya kurumu tamamlayan yetersizliği olmayan diğer öğrencilere verilen belge verilir. ğ) Bu sınıflar ders, dinlenme, yemek ve diğer etkinlik saatleri bakımından okulda/kurumda uygulanan programa uyarlar. h) Sınıfların okul/kurum içindeki yeri, öğrencilerin yetersizlik türü dikkate alınarak belirlenir. j) Özel eğitime ihtiyacı olan bireyler için ortaöğretim ve yaygın eğitim kurumları bünyesinde özel eğitim sınıfları açılabilir. Bu sınıflarda; okul veya kurumun eğitim programı, okulun fizikî şartları ve personel durumu, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin yetersizliği ve gelişim özellikleri ile bireysel yeterlilikleri dikkate alınarak gerekli düzenlemeler yapılır şeklinde açıklamalar yapılır. MADDE 27 – (1) “Zorunlu öğrenim çağındaki bireylerden ilköğretim veya ortaöğretim kurumları programlarını takip edemeyecek durumda olan bireyler için açılan özel eğitim sınıflarında eğitim-öğretim hizmetlerinin yürütülmesinde, aynı yetersizliği olan bireyler için açılan özel eğitim okul ve kurumlarının mevzuat hükümlerinin yanı sıra aşağıdaki hususlar da dikkate alınır:” a) Özel eğitim sınıflarında, aynı tür yetersizliği olan öğrenciler eğitim görür. b) Bu sınıflarda eğitim alan öğrenciler, yetersizlik türüne göre hazırlanan özel eğitim programını takip ederler. Öğrencilerin BEP’leri hazırlanırken takip ettikleri bu eğitim programı temel alınır. c) Açılan özel eğitim sınıflarında birleştirilmiş sınıf uygulaması yapılır. …. f) Özel eğitim sınıfını tamamlayan öğrencilere, takip ettikleri özel eğitim programını uygulayan özel eğitim okul veya kurumlarındaki programı tamamlayan öğrencilere verilen belge verilir. g) Bu sınıflarda ders, dinlenme, yemek ve diğer etkinlik saatlerinde okul veya kurumda uygulanan programa uyulur. h) Okul ve kurumlarda özel eğitim sınıfına devam eden öğrencilerin, yetersizliği olmayan akranları ile bazı ders ve sosyal etkinlikleri bir arada yapmalarını sağlamaya yönelik düzenlemeler yapılır. Özel Eğitim Uygulama Merkezi: Bireysel farklılıkları nedeniyle kaynaştırma eğitiminden yararlanamayacak durumdaki 3-15 yaş grubundaki OSB olan çocukların kendilerine yetecek derecede bağımsız yaşam becerilerini geliştirmek amacıyla açılan merkezdir. (Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi Yönergesi 2004) Türk Millî Eğitiminin Genel Amaçlarına ve Temel İlkelerine uygun olarak merkez: okul, aile, Rehberlik ve Araştırma Merkezinin iş birliği sonucunda OSB olan çocukların özelliklerinden kaynaklanan yetersizliklerini en aza indirmek ve tüm gelişim alanlarındaki potansiyelini en üst düzeye çıkararak yaşadığı toplumun bağımsız ve üretken bir üyesi olması yönünde çaba gösterilmesine katkı sağlar. Bu merkezlerde öğrencilerin özbakım ve günlük yaşam becerileri ile işlevsel akademik becerilerini geliştirmek ve topluma uyumlarını sağlamak amacıyla Bakanlıkça hazırlanmış özel eğitim programı uygulanır. Bu merkezlerde; tuvalet eğitimini kazanamamış, yoğun davranış problemleri gösteren ve grup eğitimine uyum sağlayamayan öğrencilerin grup eğitimine hazırlanması amacıyla bire bir eğitim uygulaması yapılır. Bu kapsamdaki öğrenciler grup eğitimine katılmazlar. Merkeze ve/veya kaynaştırma eğitimine devam eden her OSB olan çocuk için bireyselleştirilmiş eğitim plânının geliştirilmesini bu uygulamanın başarıya ulaşması için destek hizmetlerin verilmesini sağlar. Merkezlerdeki eğitimi ve/veya kaynaştırma eğitimini desteklemek amacıyla aile eğitimi programlarının hazırlanmasını ve uygulanmasını sağlar. Madde 5- Otistik çocukların eğitim-öğretim faaliyetleri aşağıdaki genel ilkelere uygun olarak düzenlenir ve yürütülür: a) Eğitime her çocuğun performansı belirlenerek başlanır. b) Otistik çocukların eğitiminde bireyselleştirilmiş ve erken eğitim esastır. c) Otistik çocuğu grup/kaynaştırma eğitimine hazırlamak ya da devam eden grup/kaynaştırma eğitimini desteklemek amacıyla gerektiğinde birebir eğitim verilir. d) Performans özellikleri açısından birbiriyle uyuşan 2-4 otistik çocuk ile grup eğitimi yapılır. e) Sosyal ve akademik beceriler yönünden gelişmiş çocuklar, performanslarına uygun kaynaştırma programlarından yararlandırılır. f) Kaynaştırma eğitimi uygulaması sürecinde kaynaştırma eğitimi alan otistik çocuğa, diğer öğrencilere, sınıf öğretmenine, branş öğretmenine ve/veya ailelere özel eğitim desteği sağlanır. ) Otistik çocuklarda gözlemlenen problem davranışlar, eğitimin bir parçası olarak nitelendirilir, problem davranışın ortadan kaldırılması için uygun yöntem ve teknikler kullanılır. g h) Eğitim-öğretim sırasında ilerleme kaydeden otistik çocukların performanslarına uygun olarak belirlenen hedeflere göre eğitim-öğretime devam edilir. ı) Eğitim-öğretimde; ortam, materyal, plân ve yöntemler otistik çocuğu merkez alır. k) Otistik çocukların eğitim-öğretim sürecinde bireysel özelliklerine uygun öğrenme/öğretme strateji, yöntem ve tekniklerden yararlanılmasına özen gösterilir. l) Kaynaştırma eğitiminin yapıldığı okulun personeli ile ailelerin ve toplumun özel eğitim konusunda bilgilendirilmeleri için gerekli tedbirler alınır. m) Otistik çocuklara resim, işaret ve benzeri yollarla iletişim becerileri kazandırılır. Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi; İlköğretimlerini tamamlayan, genel ve mesleki ortaöğretim programlarına devam edemeyecek durumda olan ve 23 yaşından gün almamış̧ özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin temel yaşam becerilerini geliştirmek, topluma uyumlarını sağlamak, iş ve mesleğe yönelik bilgi ve beceriler kazandırmak amacıyla açılan kurumlardır. Özel eğitim mesleki eğitim merkezlerinde (okullarında) akademik bilgi ve becerilerin yanında iş eğitimi uygulamalarının da yer aldığı eğitim programı uygulanır. Bu program temel alınarak BEP hazırlanır ve bireylerin başarılarının değerlendirilmesinde BEP'lerinde yer alan amaç ve davranışlar dikkate alınır. Merkezlerde (okullarda) dersler görme, işitme ve zihinsel engelliler sınıf öğretmenleri tarafından okutulur. Ancak, özel yetenek gerektiren dersler ve meslek dersleri ile dinkültürü ve ahlak bilgisi dersinin alan öğretmenleri tarafından okutulması esastır. Alan öğretmeni tarafından okutulan derslere sınıf öğretmeni de katılır. Programın süresi dört yıldır. Programın birinci sınıfında bireylere akademik bilgi ve beceriler ile uygulamalı iş eğitimi yoluyla atölyelerde gerekli olan temel bilgi ve beceriler kazandırılır. İkinci, üçüncü ve dördüncü sınıflarda ise akademik bilgi ve becerilerin kazandırıldığı meslek dersleri, çevrenin sosyal, kültürel, ekonomik özellikleri ve şartları ile istihdam imkânları dikkate alınarak belirlenir. İş yerine yerleştirilen bireyler kültür ve meslek derslerini haftada bir gün okulda, uygulamalı beceri eğitimini ise dört gün iş yerlerinde eğitim görürler. İş yerine yerleştirilemeyen bireyler ise okulda eğitimlerine devam ederler. İş yerine yerleştirilen bireyler, 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununun çırak öğrencilere verdiği haklardan yararlanırlar. Programı tamamlayan bireylere Özel Eğitim Mesleki Eğitim Merkezi (Okulu) Öğrenim Belgesi verilir. Bu belge yükseköğretime devam etme hakkı sağlamaz, ancak bireylerin herhangi bir işte istihdam edilmesi durumunda ortaöğretim kurumlarından mezun olanlara tanınan özlük haklarından yararlanmalarını sağlar. İş Uygulama Merkezi; Genel ve mesleki ortaöğretim eğitim programlarından yararlanamayacak durumda ve 23 yaşından gün almamış olan özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin; temel yaşam becerilerini geliştirmek, topluma uyumlarını sağlamak ve iş ve mesleğe yönelik beceriler kazandırmak amacıyla resmî ve özel, özel eğitim iş uygulama merkezleri (okulları) açılır. . Özel eğitim iş uygulama merkezlerinde (okullarında) akademik bilgi ve becerilerin yanında iş eğitimi uygulamalarının da yer aldığı eğitim programı uygulanır. Bu program temel alınarak BEP hazırlanır ve bireylerin başarılarının değerlendirilmesinde BEP'lerinde yer alan amaç ve davranışlar dikkate alınır Bu merkezlerde (okullarda); tuvalet eğitimini kazanamamış, yoğun davranış problemleri gösteren ve grup eğitimine uyum sağlayamayan öğrencilerin grup eğitimine hazırlanması amacıyla bire bir eğitim uygulaması yapılır. Bire bir eğitim uygulaması kapsamındaki öğrenciler grup eğitimine katılmazlar. Merkezlerde (okullarda) dersler görme, işitme ve zihinsel engelliler sınıf öğretmenleri tarafından okutulur. Ancak özel yetenek gerektiren dersler ve meslek dersleri ile din kültürü ve ahlak bilgisi dersinin alan öğretmenleri tarafından okutulması esastır. Alan öğretmeni tarafından okutulan derslere sınıf öğretmeni de katılır. Programın süresi dört yıldır. İş ve uygulama dersleri, çevrenin sosyal, kültürel, ekonomik özellikleri ve şartları ile istihdam imkânları dikkate alınarak açılır. Özel eğitim iş uygulama merkezlerini (okullarını) tamamlayan bireylere Özel Eğitim İş Uygulama Merkezi (Okulu) Öğrenim Belgesi verilir. Ancak, bu belge mesleki eğitim merkezlerince verilen belgeye denk değildir. Özel eğitim iş uygulama merkezlerini (okullarını) tamamlayan bireyler diğer yaygın eğitim programlarına, işe ve mesleğe yönlendirilirler.” Evde eğitim, sağlık problemi nedeniyle örgün eğitim kurumlarından doğrudan yararlanamayacak durumda olduğunu sağlık raporu ile belgelendiren okul öncesi, ilkokul, orta-okul ve lise çağındaki özel eğitim ihtiyacı olan öğrenciler için evde sunulan eğitim hizmetidir. En az dört ay süreyle örgün eğitim kurumundan doğrudan yararlanamayacak durumda olduğunu sağlık raporu ile belgelendiren özel eğitim ihtiyacı olan öğrenciler bu hizmetten yararlanabilir. Evde eğitim hizmetinden yararlanılabilmesi için bireyin velisi tarafından öğrencinin kayıtlı olduğu okulun bulunduğu bölgeye hizmet veren rehberlik ve araştırma merkezine (RAM) gerekli belgelerle müracaat edilmesi gerekmektedir. a) b) a) Bireyin en az dört ay süreyle örgün eğitim kurumundan doğrudan yararlanmasının mümkün olmadığı ya da yararlanması hâlinde olumsuz sonuçlar doğuracağını belirten sağlık raporu, Veli başvuru dilekçesi, Öğrenci belgesi ile müracaat yapılması gerekmektedir. RAM’ın bünyesinde oluşturulan özel eğitim değerlendirme kurulunca yapılan eğitsel değerlendirme ve tanılama sonucuna göre il/ilçe özel eğitim hizmetleri kurulunca alınan karar doğrultusunda öğrencilere evde eğitim hizmeti sunulmaktadır. İl/ilçe özel eğitim hizmetleri kurulu; RAM tarafından düzenlenen ‘Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu Raporu’, ‘Ev Ortamı Durum Tespit ve Değerlendirme Formu’ ,‘Veli Sözleşmesi’ ile sağlık raporunu esas alarak öğrencinin evde eğitim hizmetinden yararlanmasına karar vermektedir. a. İl/ilçe özel eğitim hizmetleri kurulu tarafından evde eğitim hizmetine ilişkin alınan karar ilgili rehberlik ve araştırma merkezine, okula ve veliye yazılı olarak bildirilir, b. Evde eğitim hizmetine ilişkin planlama, bireyin ihtiyacı ve eğitim ortamına ilişkin şartlar dikkate alınarak ve haftalık ders saati sayısı 10 (on) saatten az olmamak üzere il/ilçe özel eğitim hizmetleri kurulca yapılır. c. Evde eğitim kararı alınan öğrenciler için takip edecekleri/takip ettikleri eğitim programı esas alınarak belirlenen dersler için kaç ders saati eğitim verileceğine karar verilir, d. İl/ilçe özel eğitim hizmetleri kurulu tarafından yapılan planlama doğrultusunda il/ilçe milli eğitim müdürlüğünce evde eğitim hizmeti sunmak üzere öğretmen görevlendirilir. Bir programdan diğerine geçişte çocuğun sonraki programa uyumunu ve uygun yerleştirmeyi sağlamak için planlanan ve kullanılan stratejiler ve yöntemler bütünüdür. Türkiyede bütün çocuklar ilköğretimden ortaöğretime geçerken ve meslek liselerinin ilk yılında, eğitim alanındaki ve mesleki alandaki gelecekleri konusunda temel önem taşıyan bir karar aşamasıyla karşı karşıya kalmaktadır. Geçiş süreçleri hem aile hem de çocukları için her zaman kaygı kaynağı olabilen kritik süreçlerdir. Çünkü ortam değişikliği ve yeni ortamlara uyum sağlama sürecinde birey ister istemez kendini baskı altında hisseder. Bu dönemlerde öğrencinin ve ailenin kaygılarını azaltıcı destek sunulması en önemli hedeftir. Öğrenciyi yaşama hazırlamak amacı ile öğrencinin geleceğine (eğitim-öğretim, sosyal hayat) yönelik çeşitli önemli kararların alınması ve doğru yönlendirmelerin yapılması gerekmektedir. Bu sürecin işlevsel hale gelmesi iyi planlanan ve yönetilen bir geçiş sürecini gerektirmektedir. Geçiş planı okul yaşantısının pek çok döneminde yapılabilir. Dikey bir düzlemde gerçekleşen geçişler olduğu gibi öğrencinin hayatında yatay düzlemde gerçekleşen geçişler de söz konusudur. Lise-Mesleki Yaşam/Üniversite/bağımsız yaşam Ortaokul - Lise İlkokul - Ortaokul Okul Öncesi - İlkokul Aile - Okul Öncesi Sınıftan başka bir sınıfa geçiş Okuldan başka bir okula geçiş 1) 2) 3) 4) 5) 6) Geçiş süreçleri öğrenci odaklı olmalıdır. Çocuğun görüşleri dikkate alınmalıdır. Destek ve öğretme stratejileri belirlenmelidir. Öğrenciye ve ailesine gereken rehberlik hizmetleri verilmelidir. Çocukların ilgi, beceri ve yeterlilikleri tespit edilmelidir. Çatışmaların önlenmesi için rehberlik hizmetleri sağlanmalıdır. 7) Atölye altyapıları özel eğitime ihtiyacı olan öğrencilerin ihtiyaçlarına uygun olmalıdır. 8) Kişisel bilgiler gizli tutulmalıdır. 9) BEP Birimi faaliyetleri kapsamında geçiş sürecine sürekli destek sağlanmalıdır. 10) Mesleki yönlendirme sürecine katılan tüm bireylerin iş tanımları açıkça tespit edilmelidir. 11) Meslek okullarına mesleki yönlendirme ziyaretleri düzenlenmelidir. 12) Farklı mesleklerle ilgili istihdam olanaklarına ilişkin öğrencilere ve ailelerine bilgi verilmelidir. 13) Çocuğun yönlendirildiği okulun fiziksel koşullarının engelli çocuklar için uygun olup olmadığı control edilmelidir. Çocuklarının gelişiminin (zihinsel, duygusal, fiziksel, sosyal) düzenli gözlem ve takibini yapmalıdırlar. İlgili kişi ve kurumlarla iletişim halinde olmalıdırlar. Çocuklarıyla ilgili özel bilgi ve belgeleri içeren bir dosya oluşturmalı ve bunu gerektiği hallerde geçiş planı hazırlama ve izleme ekibi ile paylaşmalıdırlar. Çocuklarının devam edeceği kurumları ziyaret etmeli ve kurumun yeterlilikleri hakkında bilgi sahibi olmalıdırlar. Gerektiğinde bu bilgileri geçiş planı hazırlama ekibi ile paylaşmalıdırlar. Bireyselleştirilmiş eğitim programı, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin gelişim özellikleri, eğitim performansları ve ihtiyaçları doğrultusunda hedeflenen amaçlara yönelik hazırlanan ve bu bireylere verilecek destek eğitim hizmetlerini de içeren özel eğitim programıdır. Özel eğitim gereksinimi olan öğrencilerimiz, öğrenme ve davranış özellikleri bakımından farklılıklar gösterebilirler. Bu öğrencilerimizin eğitim ve öğretim sürecinden etkili ve verimli biçimde yararlanabilmesi, öğretim sürecinin onların bireysel özelliklerine göre düzenlenmesini gerektirir. Bu düzenlemelerin gerçekleştirilmesinde öğrencinin ihtiyacına ve performansına göre hazırlanan Bireyselleştirilmiş Eğitim Programları (BEP) kullanılır. öğrencinin takip ettiği eğitim programı/programları temel alınarak belirlenen kısa dönemli amaçlarını, Eğitim planında yer alan yıllık amaçlar ve Öğrencinin alacağı destek eğitim hizmetinin türü, süresi, sıklığı ve bu hizmetin kimler tarafından nasıl sağlanacağı, Öğretim ve değerlendirmede kullanılacak yöntem ve teknik, araç-gereç ve eğitim materyallerini, Eğitim ortamına ilişkin düzenlemeleri, Davranış ̧ problemlerini önlemeye ya da azaltmaya yönelik tedbirler ile uygulanacak yöntem ve teknikleri, Öğrencinin kiisel bilgilerini içerir. Bireyselleştirilmiş eğitim programı, Özel Eğitim Değerlendirme Kurulu ve BEP geliştirme biriminin iş birliğiyle hazırlanır. BEP, bir öğrencinin şu anda hangi noktada olduğuna, hangi alanlarda gelişmesi gerektiğine ve bu gelişimi gerçekleştirebilmesi için gerekli olacak desteğe işaret eden bireysel bir eğitim programıdır. öğrencinin kişisel, sosyal, işlevsel ve akademik becerilerde kullanılacak yöntem ve tekniklerin eğitim ihtiyaçlarını karşılamak üzere performans düzeyini temel alarak uzun ve kısa dönemli amaçların öğrenci için yapılması uygun görülen uyarlama ve alacağı destek hizmetlerin öğrenci için yapılması uygun görülen uyarlama ve düzenlemelerin belirlendiği öğrencinin devam ettiği programdan en üst düzeyde yararlanmasını sağlayan bir programdır. Özel eğitim gerektiren bireyler için bireyselleştirilmiş eğitim planı geliştirilmesi ve eğitim programlarının bireyselleştirilerek uygulanması esastır. Bireyselleştirilmiş eğitim planındaki amaçlardan bazıları öncelikli gereksinime ait amaçlar olabilir. Bu önceliğin belirlenmesinde uzmanların değerlendirmesi, ailenin beklentileri öğrencinin performansı dikkate alınır. Öncelikli olarak; öğrenci için işlevsel olan ve sık kullanılan beceriler çeşitli ortamlarda gerçekleştirilen beceriler kendine güvenini artmasını sağlayabilecek beceriler gözleyerek öğrenebileceği beceriler ön koşul özelliği olan beceriler tercih edilmelidir. Eğitimde fırsat eşitliği sağlar. Öğrencinin sorumluluk duygusunu geliştirir. Öğrencinin özgüvenini geliştirir. Aileye sorumluluk verir. Öğrenciyi bağımsız bir yaşama hazırlar. Aile ile okul personeli arasında iletişim aracı görevi görür. Öğrencinin ihtiyaçları ve bu ihtiyaçların karşılanmasında nelerin yapılabileceği konusunda aile ve çocuğun eğitiminden sorumlu eğitimcilere eşit söz hakkı sağlar. Aile ile okul arasındaki görüş farklılıklarının çözümlenmesine katkı sağlar. Ailenin yalnız olmadığını hissetmesine yardımcı olur. Öğretmenin hedeflenen amaçlar doğrultusunda öğrencinin gösterdiği ilerlemeyi belirlemesinde bir uygulama ve değerlendirme aracı olarak işlev görür. Öğretmen için bir plan ve kılavuz görevi görür. Araç gereçler öğrenci ihtiyacına göre çeşitlendirilmeli Öğretim yöntem ve tekniklerini çeşitlendirilmeli Eğitimde destek teknoloji kullanımına önem vermeli, İletişim seçeneklerini çeşitlendirilmeli Öğrenme ortamlarında uyarlama ve/veya düzenlemeler yapmalı, Anlatım biçimlerimizi çeşitlendirilmeli Uygulama seçeneklerini arttırmalı Soru sorma biçimlerimizi çeşitlendirilmeli Kendisini değerlendirme ve yansıtma becerilerini desteklemeyi göz önünde bulundurmamız yararlı olacaktır İşbirliği ve ortak çalışma içinde olmalı Kendimizin ve öğrencimizin bilgi edinme kaynaklarını çeşitlendirilmeli İzleme ve değerlendirme biçimlerini çeşitlendirilmeli Kendisini tanıması için fırsatlar sunmayı Özelliklerine ve ihtiyaçlarına uygun amaçlar belirlemeli Sorun çözme ve strateji geliştirme becerilerini desteklemeyi Edinim; bireyin daha önce sahip olmadığı bir kavramı ve beceriyi belli doğrulukta gerçekleştirebilmesidir. Akıcılık; edindiği kavram ve beceriyi hızlı, kolay ve istenildiği gibi yapabilmesidir (bir beceriyi akranlarına en yakın sürede gerçekleştirebilme aşamasıdır). Kalıcılık; Edinilen kavram ve becerinin öğretim bittikten belli bir süre sonra da istenilen ölçütte gerçekleştirilebilmesidir (beceriyi çalışma sonlandırıldıktan iki ay sonar da gerçekleştirebilmesidir). Genelleme; Edinmiş olduğu kavram ve beceriyi, farklı ortamlarda, farklı kişilerin yanında, farklı yönergelerle ve farklı materyallerle, gerçekleştirmesidir. Sonuç olarak genelleme; davranışın gerektiği yerde ve zamanda yapılmasıdır. Çocuğumuza kazandırmış olduğumuz yeni bilgi, edinim aşamasındadır. Bu bilginin günlük yaşamda kullanılabilmesi için diğer aşamaların da kazandırılması gerekmektedir. Edinim; diş fırçalama becerisini ilk defa öğrenme Akıcılık; dişlerini on dakikada fırçalayan bir çocuğun akranlara en yakın sürede (ör: üç dakikada) dişlerini fırçalaması, Kalıcılık; diş fırçalama becerisinin öğretiminden iki ay sonra evde üç dakikada dişini fırçalaması Genelleme; öğrenci evde annesi yönerge verdiğinde banyodaki lavaboda, evde kullandığı diş fırçasıyla üç dakikada dişini fırçalaması OSB olan çocukların eğitimlerinin sürekli olması zorunluluğu dikkate alındığında ailelere eğitim ve destek hizmetleri sağlamak, ev ortamında bu eğitimi devam ettirmek, OSB olan çocukların ilerlemesi bakımından büyük yararlar sağlayacaktır. OSB olan çocukların eğitimde amaçların gerçekleşmesi, ailenin eğitime aktif katılımıyla mümkün olmaktadır. Otizm Spekturum Bozukluğu olan çocuklara etkili bir eğitim verilmelidir. Bu eğitim özel bir donanım gerektirmektedir. Eğitim olabildiğince erken yaşta başlatılıp yoğun bir şekilde sistemli olarak disiplinler arası nitelikte planlanıp yürütülmelidir. Eğitim; çocuk ve ebeveynlerin ihtiyaçlarına odaklanmış bir şekilde, en gelişmiş nitelikle donatılmış ve ailenin tüm olanaklarının erişilebilirliğini göz önüne alınarak planlamış olmalıdır. Dikkat süresinin ve göz kontağının sınırlı olması Taklit becerilerinde zayıflık, yeni becerileri diğerlerini gözlemleyerek öğrenmede sınırlılık, Yalnızca özel ilgilere dayalı ilişkiler geliştirmek: Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocuklar belli kişilerle yalnızca belli ilgilere dayalı olarak örneğin; kendisinin ilgisini çeken konularla ilgili olarak etkileşimde bulunuyor ve diğer konulara ilgi göstermiyor olabilir, Grup içinde etkileşimde bulunmada sınırlılık, Başkalarının varlığına ya da yapmış olduğu davranışlara karşı tepki vermemek (göz kontağı kurmamak, seslenen kişiye bakmamak, jest ve mimikleriyle dinlediğini belli etmemek), Bireyselleştirilmiş Eğitim Programının (BEP) öğrencinin eğitsel performansına uygun olarak hazırlanması ya da hiç hazırlanmaması. Eğitim öğretim ortamlarında gerekli düzenlemenin öğrencinin bireysel özelliklerine göre uyarlanmaması. Okullarda BEP Geliştirme Biriminin oluşturulmaması. BEP Geliştirme Birimi üyelerinin BEP geliştirme sürecine aktif katılımının sağlanmaması. Tek kelimelik yönerge 5. video Yönerge 6. video Çocuğun konuşulanları anlayabilmesi için dikkatini toplayabilmesi gerekmektedir. İlgisini çekebilecek kısa süreli çalışmalarla, göz kontağı kurularak aşamalı olarak dikkat süresi uzatılmalıdır. Dikkat süresini uzatma çalışmaları, her alanda, çocuğun ilgi ve yetenekleri doğrultusunda belirlenen konularda, süresi giderek uzatılarak yapılmalıdır. Öğrencinin bireysel özellikleri göz önüne alınarak; performansının belirlenmesi, ihtiyacı doğrultusunda gerçekleştiriceği amaçların seçilip, uygun eğitim ortamında, gerekli materyal desteğiyle, uzman kişiler tarafından programların hazırlanması ve uygulanması gerekmektedir. Çocuğun ihtiyaçları dikkate alınarak çeşitli çevresel düzenlemeler yapılmalıdır. Örneğin dikkatini odaklamakta güçlük çeken öğrenci için sınıf ortamı, dikkati dağıtacak gereksiz uyarıcılardan arındırılmalıdır. Pek çok OSB olan çocuk görsel uyaranları daha kolay algılayabildikleri ve dolayısıyla daha kolay öğrenebildikleri için, görsel uyaranlarla öğrenme ortamına yer verilebilir. Gerçekleşen öğretim videosu 7. 8. video tost yapma Yemek yemeyi ekle 9.video Yemek yeme 10. video OSB tanılı bireylere günlük rutinler, rutinler arası geçişler ve yeni rutinler net ve mümkün olduğunca görsel çizelgelerle, etkinlik çizelgeleriyle anlatılmalıdır. Her bir beceri küçük parçalara bölünmelidir. Her bir parça teker teker öğretimeli ve sık tekrar yapılmlıdır. Öğretilen becerinin kalıcılık ve genellenme çalışmlarına önem verilmelidir. Çocukların var olan problem davranışları azaltılmadığında ya da ortadan kaldırmadığında eğitimden olumlu sonuçlar alınamamaktadır. Bu yüzden uygun bir davranış değiştirme planı uygulanmalıdır. Uygun olmayan davranışların çoğu, ortamda gerekli düzneleme ve planlama yapılmadığı için ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle öğretmenler; öncelikli olarak sınıfta kurallar belirlemeli, sınıfın günlük rutinini belirlemeli ve bu rutinler öğrencilere öğretilmeli, geçişler dikkate alınarak etkinlik geçiş planları hazırlamalıdırlar. Taklit becerilerinin kazanımını sağlamak için öğretilecek becerinin analiz edilmesi ve uygun öğretim yöntemiyle kazandırılmalısı gerekmektedir. Günlük yaşamla ilgili bazı becerilerin kazandırılabilmesi için gerçek ortamlara gereksinim vardır. Bu becerilerin gerçek olmayan ortamlarda gerçek olmayan araçlarla kazandırılması mümkün değildir. Örneğin: Tuvalet eğitimi tuvalette, yemek yeme ile ilgili becerilerin öğretilmesi mutfakta, el ve yüz yıkama becerileri ve diş fırçalama becerilerinin öğretilmesi de lavaboda olmalıdır. Klozet çocuğun rahatlıkla oturabileceği yükseklikte, tuvalet kağıdı çocuğun ulaşabileceği yerde olmalıdır. Mutfaktaki masa ve sandalye çocuğa uygun olmalıdır. Lavabo çocuğun boy seviyesine göre ayarlanmalıdır. Eğer çocuğun seviyesinde değilse önüne bir basamak konularak çocuğun seviyesine getirilmelidir. Ayrıca, lavabonun önünde ya da yanında diş fırçasını ve macununu bırakabileceği raflar olmalıdır. Öğretim sürecinde uygun ipuçlarının kullanılması ve ipuçlarının öğretim ilerledikçe silikleştirilmesi gerekmektedir. Çocuğun mümkün oldukça bağımsız yaşamaları için ipuçlarına bağımlılığın azalması oldukça önemlidir. Çocukların öğretim sürecinde uygun pekiştireçlerin seçimi ve pekiştireçleri belirli bir pekiştirme tarifesi doğrultusunda sunulması ve pekiştireç bağımlılığın önüne geçilmesi için pekiştireçlerin zaman içinde silikleştirilmesi gerekmektedir. Çocuğun destekleneceği alanlar öncelikle sosyal iletişimi arttırmaya yönelik olmalıdır. Bunun yanı sıra öğrenmesini ve etkinliklere katılımını sınırlandıran davranışlara da odaklanılmalıdır. Çocuk için oluşturan programların yetişkinler ile (öğretmenler ya da ebeveynler) etkileşimini attıracak öğeleri de içermelidir. Bu sayade yapılandırılmış öğretim oturumlarının yanı sıra, diğer zamanlarda da öğrencileri sosyal- bilişsel gelişimlerini destekleyecek etkinlikler oluşturulabilecektir. Benzer biçimde, uygulamalar, öğrencinin akranları ile olan etkileşimlerini arttırmaya yönelik amaçlar da içermelidir. Akranlar birbirlerinin gelişimlerine önemli katkılar sağlayabilmektedirler. Aileye çocuğun eğitimiyle ilgili alınacak kararlarda danışılmalı, eğitimle ilişkili gerekli bilgiler verilmeli, eğitimleri izlemesi ve ev ödevleriyle eğitimin evde de sürmesi sağlanmalıdır Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) olan bireyler iletişim becerilerindeki eksiklikleri ve sosyal gelişimlerindeki yetersizlikleri nedeniyle problem davranış gösterme açısından risk grubunda yer alırlar. OSB olan çocukların birçoğunda farklı problem davranışlar görülür.Bu bireylerin göstermiş oldukları problem davranışlar bu bireylerin yaşantılarında ciddi sıkıntılara neden olur ayrıca, öğrenme becerilerine ket vurur. Problem davranışlar; yoğunluk, sıklık ve süre bakımından yaşadığı çevrenin normlarına uymayan, bireyin kendisinin ya da diğer bireylerin öğrenmesine engel olan, sosyal ilişkileri ve etkileşimini olumsuz biçimde etkileyen ve bireyin kendisine ya da başkalarına zarar veren davranışlardır. Problem davranışların nedenini belirlemek ve nasıl geliştiğini bilmek, problem davranışlar ortaya çıkmadan önlem alınmasını sağlamak ve problem davranışların kalıcı olmasını önlemek açısından çok önemlidir. Problem davranış, objektif olarak gözlenebilir ve ölçülebilir şekilde tanımlanmalıdır. Çünkü davranışın gözlenebilir şekilde tanımlanması, davranışı gözlemlemeyi kolaylaştıracaktır. 1. Davranış çocuğa ya da çevresindekilere zarar veriyor mu? 2. Davranış çocuğun ya da diğerlerinin öğrenmesini olumsuz etkiliyor mu? 3. Davranış başka problemlerin ya da duygusal tepkilerin ortaya çıkmasına neden oluyor mu? 4. Davranış çocuğun sosyal çevreden uzaklaşmasına yol açıyor mu? 5. Davranış; yoğunluk, sıklık ve süre bakımından yaşadığı çevrenin normlarına uygun mu? Soruların çoğuna “evet” yanıtı verilen problem davranış, öncelikli olarak üzerinde çalışılacak davranış olmalıdır. Bir problem davranış için soruların yanıtlarının çoğu “hayır” ise bu davranış daha sonra ele alınabilir. Ancak, problem davranış çocuğa ve çevresine zarar veriyorsa, bu davranış her zaman, her koşulda, öncelikle üzerinde çalışılacak davranış olmalıdır. Problem davranış, objektif olarak gözlenebilir ve ölçülebilir şekilde tanımlanmalıdır. Çünkü davranışın gözlenebilir şekilde tanımlanması, davranışı gözlemlemeyi kolaylaştıracaktır. Olumsuz Örnek “Kerem çok hareketli, hiç yerinde durmuyor.” Olumlu Örnek “Kerem 30 dakikalık yemek saatinde ortalama 10 kez ayağa kalkar, odanın içinde gezer, dolap ve çekmeceleri açar kapatır, 1-2 saniye masaya oturur ve tekrar aynı davranışları yapar. “ 1. 2. 3. 4. Dikkat çekmek, Hoşlandığı bir etkinliği yapmak, Verilen zor görevden kaçmak, Duyusal uyaran elde etmek, olabilir. Davranışın ardından hoşa giden uyaran vermek ya da ortamdaki hoşa gitmeyen uyaranı kaldırmak suretiyle uygun davranışları arttırarak problem davranışları azaltmayı amaçlayan uygulamalardır. Pekiştirme Sembol Pekiştirme İzlerlik Sözleşmesi 1. Pekiştirme, uygun davranıştan sonra çocuğa hoşa giden nesne, yiyecek, etkinlik ya da övgü gibi bir uyaran vererek bu davranışı ileride tekrarlamasını sağlamaktır. Bu süreçte kullanılan nesneye pekiştireç denir. Yiyecek içecek pekiştireçleri: Çikolata, meyve suyu, kek gibi yiyecekler vb Nesne pekiştireçleri: Kalem, oyuncak araba, çıkartma vb. Etkinlik Pekiştireci: Öykü dinlemek, resim yapmak, bilgisayarda oyun oynamak vb. Sosyal Pekiştireçler: Sarılma, başını okşama ya da aferin deme gibi güzel söz ya da hareketler. 2. Sembol Pekiştireçler: Tek başına anlamı olmayan; ancak biriktirilerek başka bir şeyle değiştirildiğinde değer kazanan nesnelerdir. Örneğin; Gülen yüz, yıldız vb. Sembol pekiştirme olumlu davranıştan sonra bireye marka yıldız gibi tek başına bir anlamı olmayan nesneler verilmesi ve sonra bireyin bu nesneleri başka nesnelere dönüştürmesidir. Örneğin; Parmak kaldırarak konuşma davranışı için bireye, bu davranışı her sergilediğinde belirlenen sayıda gülen yüz simgeleri verilir ve günün sonunda topladığı gülen yüz simgelerini dönüştürerek bilgisayar oyunu oynamasına izin verilir 3. İzlerlik Sözleşmesi: İzlerlik sözleşmesi ya da davranış sözleşmesi çocuğun olumlu davranışı sergilemesine bağlı olarak pekiştireç elde edeceğini belgeleyen yazılı ya da resimli sözleşmedir. İzlerlik sözleşmesi kullanılırken; bireyin bildiği ama sıklıkla gerçekleştirmediği bir davranış ve kullanılacak pekiştireç belirlenmeli, bireyin anlayabileceği biçimde kolay ve anlaşılır bir sözleşme hazırlanmalı, sözleşme çocuk ve yetişkin tarafından imzalanmalı ya da onaylanmalı ve tutarlı biçimde uygulanmalıdır. Bireye yeni davranışlar kazandırarak ya da olumlu davranışları pekiştirerek problem davranışları önlenmeye çalışılsa da zaman zaman problem davranışlar ortaya çıkabilir. Bu durumda problem davranışları azaltmak için farklı teknikler uygulanabilir. Ayrımlı Pekiştirme Yeniden Yönlendirme Ceza Tepkinin Bedeli Mola Aşırı Düzeltme Sönme Ayrımlı Pekiştirme; azaltılmak ya da ortadan kaldırılmak istenen davranış görmezden gelinirken artırılmak istenen davranışın pekiştirilmesidir. Örneğin; Ağlayarak oyuncak isteyen çocuğa hiçbir tepki verilmez; ancak uygun şekilde istediğinde oyuncak verilir. Yeniden Yönlendirme; problem davranış sergilendiği anda problem davranışın durdurulması ve bireyin problem davranışla uyuşmayan olumlu bir davranışa yeniden yönlendirilmesidir. Örneğin; etkinlik yapmakta olduğu kağıdı yırtmak üzere olan çocuğun eli tutulur ve eline boya kalemi verilerek etkinliğe devam etmesi sağlanır. Yeniden yönlendirme kullanılırken; birey sürekli gözlenerek problem davranış yakalanmaya çalışılır, problem davranış görüldüğü anda birey durdurulur, sessiz ve hızlı bir şekilde, devam etmekte olan davranışa ya da yeni bir davranışa yönlendirilir. Birey, istendik olan yeni davranışı sergilediğinde pekiştirilir Ceza; istenmeyen davranışın gerçekleşmesinin hemen ardından, hoşa gitmeyen itici uyaran sunmak ya da ortamdaki hoşa giden uyaranı çekmek suretiyle problem davranışları azaltmayı amaçlayan caydırıcı uygulamalardır. Ceza ilkesinin iki türü vardır. Birinci Tür Ceza; İtici uyaranın davranışı izlemesine bağlı olarak davranışın ileride oluşumunun zayıflamasıdır. İtici uyaranlar; yüksek ses, aşırı sıcak, soğuk, beden üzerinde aşırı güç uygulama ve benzeri uyaranlardır. Örneğin; odasını toplamayan çocuğa annesinin bağırması. Bu aşamada ortamda itici bir uyaranın bulunması önceliklidir. Her birey için itici uyaranın ne olduğu değişmektedir. Örneğin; bir çocuk için saçının okşanması pekiştireç görevi görürken, bir başkası için itici uyaran özelliği taşıyabilir. İkinci Tür Ceza; Davranışı devam etmesine neden olan olaylara (pekiştireçlere) son verilmesine bağlı olarak davranışın ileride oluşumunun zayıflamasıdır. Örneğin; ödevini yapmayan bir öğrencinin oyuncaklarıyla oynamasının yasaklanması. Tepkinin Bedeli; bedel ödeme olarak da adlandırılan tepkinin bedeli, bireyin daha önce gerçekleştirmiş olduğu olumlu davranışlar için elde ettiği pekiştireçlerin problem davranış sergilendikten sonra geri alınmasıdır Örneğin; her yemekten sonra çizgi film izleyen çocuğun, problem davranış sergilediğinde çizgi film izlemesinin engellenmesidir. Mola; bireyin problem davranış göstermesinin hemen ardından pekiştireçlerden ya da pekiştireç özelliği gösteren ortamlardan fiziksel olarak uzaklaştırılması ve bu yolla problem davranışların azaltılmasıdır. Molada belli bir süre bireyin olumlu pekiştirme kazanma olasılığı ortadan kaldırılır ve olumlu pekiştirece ulaşması engellenir. Örneğin; oyun oynarken kardeşine vurarak elinden oyuncağı alan çocuğun, oyun ortamından uzaklaştırılarak odasına gönderilmesidir. İki farklı biçimde mola uygulaması yapılabilir. Birincisi, çocuğun etkinlik ortamından uzaklaştırılmasını gerektirmez, ikincisi ise çocuğun etkinlik ortamından uzaklaştırılmasını gerektirir. Molayı kullanırken bireyin uzaklaştırıldığı etkinliğin ya da ortamın birey için pekiştirici nitelikte olduğundan, ortamının ise pekiştireci olmadığından emin olunmalı ve mola ortamının mola birey için tehlike oluşturacak bir ortam olmamasına dikkat edilmelidir. Mola süresinin birkaç dakikadan (1-5 dakika) daha uzun olmamasına özen gösterilmelidir. Mola süresince bireyle etkileşim kurulmamalı ve mola süresinde tamamlandığında birey etkinlik ortamına geri getirilmelidir Aşırı Düzeltme; Problem davranış sonucu çevrede oluşan olumsuz etkilerin, problem davranış gösteren bireye düzelttirilmesi ve bireyin davranışla doğrudan ilgili olan ve yoğun çaba gerektiren davranışlar göstermesinin sağlanmasıdır. Örneğin; yere tüküren çocuğa tüm zeminin sildirilmesi onarıcı aşırı düzeltme. Kapıyı çarpan çocuğa ise kapının defalarca uygun şekilde kapattırılması olumlu alıştırmalarla aşırı düzeltmedir. Aşırı düzeltme kullanılırken; çocuğun problem davranışının tespiti, davranışla doğrudan ilişkili olan aşırı düzeltme türüne karar verilir ve bireyin problem davranışı sergilemesinin hemen ardından aşırı düzeltme uygulanır. Sönme; uygun olmayan davranışa neden olan pekiştirecin geri çekilerek davranışın sürmesinin engellemesidir.Davranışların işlevsel analizi yapıldığında pekçok uygun olmayan davranışın ilgi elde etmek için gerçekleştirildiği görülmektedir. Sönme tekniği uygulanırken uygulamanın başlarında, uygun olmayan davranışta artma ve çeşitlenme olmaktadır. Bu sürece sönme patlaması denir. Uygulayıcı kişi bu durumu sürecin bir parçası olarak değerlendirmeli ve sönme tekniğini sistematik olarak uygulamaya devam etmelidir. Örneğin; birey küfrettiğinde etrafındakiler ona gülüyorsa ve birey kendisine gülündüğünde daha sık küfrediyorsa bu durumda sönme kullanılarak, birey küfrettiğinde hiçbir tepki verilmez, uygun konuştuğunda ise pekiştirilir. Güvenlik önlemleri alma, Koruyucu donanım kullanma, Uyaranlarda düzenleme yapma, Çevresel zenginleştirme yapma, Yönergelerde uyarlamalar yapma, Seçenek sunma, Geçişleri kolaylaştırma, Müfredatta uyarlamalar yapma, Beklentileri değiştirme, Koşula bağlı olmayan pekiştirme, Rutinler oluşturma, Görsel destekler kullanma Problem davranışları azaltmak üzere bireye problem davranışın yerine geçecek olumlu davranışın ya da davranışların öğretilmesini içeren uygulamalardır. İşlevsel İletişimin Öğretimi Sosyal Beceri Öğretimi Kendini Yönetme Öğretimi OSB olan bireylerin göstermiş olduğu problem davranışların birçoğu bireylerin iletişim becerilerindeki sınırlılıklar nedeniyle oluşmaktadır. Ortaya çıkan bu davranışlar, OSB olan bireylerin etkileşim ve iletişimde bulunma becerilerini olumsuz yönde etkilemektedir. İşlevsel iletişimin öğretimi olumlu iletişim davranışlarının arttırılması yoluyla problem davranışların azaltıldığı bir uygulamadır. İşlevsel iletişim öğretiminin amacı, problem davranış sergileyen bireye problem davranış yerine geçecek ve pekiştireç elde etmeyi sağlayacak alternatif ve uygun iletişim davranışları öğretmektir Problem davranışların azaltılmasında işlevsel iletişim öğretiminin etkili olabilmesi için öncelikle; problem davranışın işlevi tespit edilmeli, daha sonra problem davranış sergileyen bireye bu işlevin yerine geçecek olan iletişim davranışı (becerisi) kazandırılmalıdır. Öğretilecek iletişim davranışları arasında; etkinliğe ara vermek için mola istemek, zor etkinlik için yardım istemek ya da istediği nesneyi elde etmek için rica etmek yer alabilir. Sosyal Beceri Öğretimi Sosyal beceri, bireylerin başkalarıyla işlevsel olarak etkileşim kurmalarını ve başkaları tarafından sergilenen kabul edilmeyen sosyal davranışlardan kaçınmayı sağlayan, sosyal olarak kabul edilebilir öğrenilmiş davranışlardır. OSB olan bireylerin sosyal yeterlilikleri azaldıkça problem davranışları artmakta, sosyal yeterlilikleri arttıkça problem davranış azaltılmaktadır. Kendini yönetme, bireyin tespit edilen davranışları gerçekleştirip gerçekleştirmediğine karar vererek kendi davranışlarını kaydetmesi ve bu kayıtlara göre bir yargıya varıp kendini pekiştirmesidir. Kendini yönetmede; kayıt tutulacak davranış belirlenir, kullanılacak kayıt tekniğine karar verilir, seçilen kayıt tekniğine ve bireyin özelliklerine göre kayıt formu hazırlanır, bireye kayıt formunu nasıl kullanacağı öğretilir, bireyin kayıt tutması sağlanır ve kayıtlara göre birey pekiştirilir. Dil Eğitimi İnsanın bilişsel ve sosyal gelişiminin temelini iletişim becerileri oluşturur. Dil normal gelişim gösteren çocuklarda olduğu gibi OSB li çocuklarda da erken çocukluk dönemlerinden itibaren gelişmeye başlayan bir alandır. OSB olan bireylerde dil edinimi, hem gelişimsel süreci hem de kullanım biçimi aşamalarında sorun yaşanan alanlardan biridir. Dil yapılarının anlaşılması alıcı dil becerileri üretilmesi ise ifade edici dil becerileri OSB olan bireylerde alıcı dil becerilerinde sınırlılıklar olmaktadır. Örneğin; tek kelimelik ve iki kelimelik yönergeleri yerine getirmede (bardağı ver, kalemi tut) kelimelerin veya cümlelerin anlaşılmasında (karnım çok acıktı) güçlükler ortaya çıkabilir. OSB olan bireylerin ifade edici dil becerilerinde de daha yoğun sınırlılıklar gözlenmektedir. İfade edici dil becerilerinde; sesler, kelimeler ve cümlelerin konuşma şeklinde üretilmesinde gecikme ve sıra dışı üretim özellikleri gözlenebilir. OSB olan bireylerde dilin alanlarında sıradışılık gözlemlenebilir. Şahıs zamirlerinin hatalı kullanımı veya ismini kullanması (kendinden bahsederken ‘Fatma çok zayıflamış’ gibi), özne ve fiilin hatalı olarak dizilişi, soyut kavramların anlaşılması ve üretilmesinde güçlükler ortaya çıkabilir. Karşılıklı diyolog biçiminde bir oyun konusunda sohbet başlatma ve başlatılan sohbetin sürdürülmesinde güçlükler gözlenebilir. OSB olan bireylerde dil sorunları ile ilişkili olarak bilinmesi gereken bir nokta ise tüm bu alanlarda gözlenen sınırlıklıkların boyutunun; yaş, genel gelişim ve OSB den etkilenme düzeyi her bireyde farklılık göstermektedir. Sözel olmayan sosyal iletişim becerileri erken çocukluk döneminden itibaren çocuk ile etkileşim ortağı arasındaki karşılıklı etkileşimi başlatmasını ve sürdürmesini sağlayan OSB olan bireylerdeki temel yetersizlik alanlarındandır. ortak dikkat taklit oyun becerileri sözel olmayan sosyal iletişim becerilerinin gelişimine hizmet etmektedir. Ortak Dikkat; çocuk ile karşısındaki kişinin etkileşime girdiği bir nesne veya olay üzerinde eş zamanlı olarak odaklanmaları olarak tanımlanmaktadır. adı söylendiğinde bakma, göz kontağı kurma, etkileşim ortağının bakışını izleme-bakışını değiştirme, nesneyi işaret etme, nesneyi gösterme becerileri gelmektedir. Sözel olmayan sosyal iletişim becerilerinden biri olan taklit becerileri, ortak dikkat gibi erken çocukluk döneminde gelişmeye başlayan becerileridendir. Taklit becerilerindeki sınırlılıkların ortadan kaldırılması ya da en aza ildirilmesi OSB olan bireylerin ebeveyn, kardeş, akran veya eğitimci gibi çevresinde bulunan yakın kişilerle olan etkileşimi başlatmaları ve sürdürmelerini sağlamasına yardımcı olmaktadır. motor hareketler • ellerini yukarı kaldırma nesneli oyun eylemleri jest sesler • arabayı ileri geri itme, • işaret etme • hayvan sesleri Taklit etme becerisini çalışmaya, taklit edilmesi kolay ve gerektiğinde fiziksel yardım kullanarak yaptırılabilecek (elini kaldırma, başını çevirme gibi) hareketlerle başlanmalıdır. Oyun becerileri cocukların günlük rutinlerinde, sosyal ve duyuşsal gelişimlerinde önemli rol oynayan becerileridir. Çevrenin keşfedilmesi ve yeni becerilerin öğrenilmesinde önemli rol oynayan bir beceridir Oyun becerileri, OSB olan çocuklara öncelikle öğretilmesi gereken beceriler arasındadır. Diğer yandan, OSB olan çocuklar, sistematik öğretim sunulduğunda çoğu temel beceriyi öğrenebildikleri gibi, temel oyun becerilerini de öğrenebilmektedirler Oyun becerilerinin öğrenilebilmesi için taklit becerileri önemli bir yere sahiptir. Taklit becerileri eliştikçe çocukların oynadığı oyunlar da daha karmaşık hale gelmekte ve çeşitlenmektedir. Bu nedenle oyun becerileri üzerinde çalışmadan önce; nesnelerle yapılan taklit becerileri çalışılmalı ve çocuk taklit becerilerinde belli bir düzeye geldikten sonra oyun becerilerinin öğretimine geçilmelidir. Oyun becerileri öğretilirken aşağıdaki dört temel noktaya dikkat etmeniz özellikle önerilir Mümkün olduğunca çok sayıda nesneyle oyun fırsatı yaratılmalıdır. Bunun için, çocuğu oyun oynmaya teşvik edici ve ilgisini çeken araçlar ve etkinlikler sağlanmalıdır. Bir oyun rutini geliştirilmelidir. Bu rutinin içinde oyuncaklarla oynama, sıra almayı içere oyunlar oynama ve bir ana tema oluşturma yer almalıdır. Oyunlarda çeşitlilik yaratılmalıdır. Çocuğa oyun oynamanın yeni yolları öğretilmeli, bunun için ipucu verilmelidir. Öncelikle yeni yollar kulllanarak oyun oynaması için model olunmalıdır. Dolayısıyla, çocuğa taklit etme ve alıştırma yapma fırsatı sağlanacaktır. Çocuğun ilgisi kaybolmaya başladığında, (materyalleri) oyuncakları uzaklaştırılıp etkinlik bırakılmalı ve yeni oyunlara geçiş yapılmalıdır. Çocuklara yeni beceri öğretimi yaparken sıralanan maddelere dikkat ederek ilk zamanlar yoğun şekilde model olma ve işaret ipucu sunma, zamanla ipuçlarını silikleştirme ve en sonunda mutlaka ipuçlarını tümüyle silikleştirme işlemlerine yer verilmelidir İpucu sunma ve silikleştirme kadar pekiştirmenin öğretimde etkili olduğu unutulmamalıdır. Oyun becerilerinin öğretirken ayrıca, doktorculuk, öğretmencilik gibi senaryolu oyunların içine işlevsel taklit, alıcı dil ve ifade edici dil becerilerine ilişkin öğretim yapılabilir. Örneğin; doktorculuk oyununun içine çok çeşitli taklit becerileri yerleştirilebilir. Böylece, çocuk oyun içinde keyifli zaman geçirerek, hem oyun etkinlikleri içerisinde yer alan beceri basamaklarını hem de bu basamaklara yerleştirilmiş olan eşleme ve taklit gibi çeşitli becerileri öğrenebilir. Çocukların iletişim çabaları ve girişimleri zaman zaman, çevrelerindeki kişiler tarafından çeşitli şekillerde engellenir. Bu engellemeler, çoğu kez farkında olunmadan yapılır. Ebeveyn ve öğretmenlerin bu engellemelerden kaçınma yönünde çaba gösterebilmeleri için, öncelikle, bu engellemeleri tanımaları gerekir. Her şeyi ortamda hazır bulundurarark, çocuğun bir şeyler istemesine fırsat vermemek. Örneğin, sofrayı her zaman eksiksiz hazırlamak, Tv de her zaman çocuğun en çok sevdiği program açmak vb. Çocuğu iyi tanımamak nedeniyle düşük beklentilere sahip olmak; dolayısıyla, çocuğa bir sonraki basamağı öğretmeye çalışmamak. Örneğin, birkaç sözcüğü bir araya getirebilecek düzeydeki çocuktan tek sözcüklü ifadeler beklemek. Aşırı liderlik üstlenerek çocuğun iletişim becerileri başlatmasına fırsat vermeksizin bütün durumlarda iletişimi başlatmak. Oyun ortamlarında, sosyal ortamlarda ya da eğitim ortamlarında çocuklarla etkileşimde bulunurken belli ilkelere dikkat ederek, iletişim fırsatlarını en iyi şekilde değerlendirebiliriz. Uzmanlar, bu amaçla şu ilkelere dikkat edilmesini önermektedir. İletişime zemin hazırlayacak ve heves yaratacak ortamlar seçmeye ya da oluşturmaya çalışın. Tercih edilen kişiler, oyuncaklar, araç gereçler ve etkinlikler ortamın güdüleyiciliğini arttıran öğelerdir. Ayrıca çocuğun, farklı nesne ya da etkinlik seçenekleri arasından seçim yapmasını sağlayın. Kendi seçtiği durumlarda bulunmak çocuğun iletişimde bulunma isteğini arttırır. 10 . Video konuşmmama yusuf Herhangi bir durumda bireyin öncelikle ne isteyebileceğini kestirin ve bireyin bu nesneye ulaşmasını bir süreliğine engelleyin. Birey bu nesne ile ilgili bir iletişimsel girişimde bulunduğunda, nesneye ulaşmasını imkan tanıyın. Örneğin, sofraya çorba kasesini koyup kaşığı koymamayı deneyin ve bireyin kaşıkla ilgili herhangi bir iletişim girişimini başlatmasını bekleyin. Kaşığı, birey iletişim girişiminde bulunduktan (seslerle, jestlerle ya da sözcüklerle) sonra verin. Gereksiz Sorular Sormaktan Kaçınmak: Çok soru sormak, sanıldığı gibi, dil gelişimine katkıda bulunmaz. Çocuğun Yaptıklarıyla ilgili Yorumlarda Bulunmak: Çocuğun neler yaptığını gözleyerek, bu gözlemlerle ilgili yorumlarda bulunun. Diğer bir deyişle çocuğun içsel konuşmalarını tahmin ederek, bunları söylemeye çalışın. Örneğin, Galiba bebeğimizin karnı açıkmış (Çocuk bebeğe yemek yedirmeye çalışıyorken) Iğn ığn, düt düt (Çocuk arabasıyla oynuyor) Biraz gezinsek mi acaba? Hadi biraz dolaşalım. (Çocuk parkta gezinmeye başladı) Beklemek ve İşaret Vermek: Çocukla sohbet ederken, sıra ona geldiğinde, kendisinden karşılık beklediğinizi belirtin. Abartılı Jest Mimik ve Ses Tonu Kullanmak: Konuşurken ses tonu değişimleri, yüz ifadeleri ve vicut hareketleri de kullanın. Bunun iki yararı olabilir. 1. Çocuğun sizing söylediklerinizi anlama olasılığını arttırmak. 2. Çocuğun ilgisini çekmek. Model Olmak: Çocuğun yanlışlarını düzeltmek yerine ona model olmaya çalışın. Örneğin, .‘Tağs’ . Hayır, tavşan. Söyle bakalım; Tav-şan. Yukarıdaki örnekte, çocuğun yanlışı düzeltilmekte; bu nedenle de, karşılıklı konuşma kesintiye uğramaktadır. Alternatif olarak, şu şekilde model olmayı deneyebilirsiniz: . ‘Tağs’ . Evet, tavşan. Kısa ve Anlaşılır Konuşmak: Konumanızı çocuğun dil gelişimi düzeyine uygun şekilde basitleştirin. Örneğin, çocuk tek sözcük düzeyindeyse siz de birkaç sözcüklük cümleler kurmaya çalışın. Ayrıca biraz yavaş ve bir cümleden diğerine geçerken kısa bir ara vererek konuşmaya özen gösterin. Sohbete Katılmayı Ödüllendirmek: Çocuğun sözel olan ya da olmayan tüm iletişim girişimlerini mutlaka ödüllendirin. Olası ödüller; gülümsemek, başını okşamak, çok haklısın demek vb. Göz Kontağı Kurmak: Çocukla iletişimde bulunurken göz kontağı kurmaya çalışın. Ancak bu konuda çok ısrarcı olup da çocuğu tedirgin etmekten de kaçının. Anlık göz kontaklarını bile Kabul edip iletişimi sürdürerek çocuğu ödüllendirin. Etkileşimi Eğlenceli Hale Getirmek: Çocukla etkileşirken rahat, mutlu ve neşeli olun. Ayrıca, çocuğun ilgisini çeken sözcüklere yer vermeye özen gösterin. Eğer çocuk seslerle ya da jestlerle bir şeyler iletmek amacıyla girişimde bulunmuyorsa; çalışmaya, kurmalı ya da itmeli oyuncaklarla başlayın. Sıra alarak oynanan oyunlar, dil ve iletşim gelişimine katkıda bulunur. Örneğin; . Sıra ile arabayı birbirinize itebilirsiniz. . Sıra ile tavşancığı kurabilirsniz. . Sıra ile birbirinize top atabilirsiniz. Hangi oyuncakla başlayacağınıza, çocuğun ilgilerini gözleyerek karar verin. Eğer çocuk hiçbir şeyle ilgilenmiyorsa, topla başlayın ve şu şekilde oynayın: Çocukla aranızda kısa bir mesafe bırakarak yere karşılıklı oturun. Bir-iki-üüçç diye sayarak topu çocuğa yavaşca yuvarlayın. Bu çalışmaya her gün yer verin. Her bir çalışmadaki denemelerin sayısını yavaş yavaş arttırın. Çocuk kendiliğinden topu yuvarlar hale geldiğinde, aranızdaki mesafeyide yavaş yavaş arttırın. Günlük yaşam becerileri; kişisel bakım, güvenlik, yiyecek hazırlama, alışveriş yapma gibi bireylerin günlük yaşamlarını bağımsız olara sürdürmelerini sağlamaya yönelik becerileridir. Günlük yaşam becerileri; kişisel, ev ve toplumsal becerileri içermektedir. Erken çocukluk döneminden itibaren günlük yaşam becerileri gelişmeye başlamaktadır. OSB olan bireyler günlük yaşam becerilerini sergilemede sınırlılıklar göstermektedir. OSB olan bireylerde gözlenen günlük yaşam becerileri sınırlılıklarının temelinde, sosyal ve iletişimsel becerilerindeki güçlükler olduğu belirtilmektedir. Öz bakım ve günlük yaşam becerileri, bireyin başkalarına bağımlı olmadan, gereksinimlerini karşılaması için gerekli olan becerileri içerir. Bu becerilerin kazanılmasında yetersizliği olmayan çocuklar belli bir hazır bulunuşluluk düzeyine sahiptir. Onların öz bakım ve günlük yaşam becerilerini kazanmaları için; çevredeki kişileri gözleyip taklit etmeleri, küçük yardımlar almaları ve sözel ipuçları yeterli olabilir. Yetersizlikten etkilenmiş çocukların, kendiliğinden çevreden bilgi edinebilme ve bilgiyi genelleyebilme süreçlerinde güçlükleri vardır. Becerileri kazanmalarında daha fazla yönlendirilmeye, desteklenmeye, sürekli ve sistemli bir eğitime gereksinim duyarlar. Bu nedenle beceri kazandırma süreci; uzun süreli eğitim, sık tekrar, sözel ipuçları, model olma ve fiziksel yardımda bulunma gibi öğretim süreçlerinin kullanılmasını gerektirmektedir. Öz bakım ve günlük yaşam becerilerini kazanma; eğitime başlama zamanına, çocuğun motor, dil, zihin ve duygu gelişimine bağlıdır. Bu becerilerin kazandırılabilmesi için çocuğun önceden gerçekleştirmesi gereken ön koşul beceriler vardır. Bunlar; Büyük ve küçük kasların kullanımını gerektiren beceriler, El göz koordinasyonu, hareketleri taklit etme, Görsel dikkat ve basit yönergeleri anlama gibi becerilerdir. Bu becerileri gerçekleştiren çocukların öz bakım ve günlük yaşam becerilerini öğrenmeleri daha kolay olabilmektedir. Varsa çocuğun başka yetersizlikleri (fiziksel, görsel vb.) ve problem davranışları da dikkate alınmalı, buna göre plânlama yapılmalıdır. Programda Öz Bakım başlığı altında; giyinme, kişisel bakım ve tuvalet becerilerine ait amaç ve davranışlar da yer almaktadır. Beslenme becerileri ile ilgili amaç ve davranışlar Beslenme Bilgisi dersi içinde yer almıştır. Günlük yaşamı devam ettirebilmek için gerekli olan becerilerin öğretiminde; çocuğun gelişim özellikleri ve bireysel yeterlilikleri ile öğretilecek becerinin özelliğine uygun bir öğretim yöntemi seçilmesine dikkat edilmelidir. Okul ortamındaki bazı sınırlılıklar günlük yaşamı devam ettirebilmek için gerekli olan becerilerin başka ortamlara transferini ve kalıcılığının sağlanmasını güçleştirebilmektedir. Ailelerin çocuklarıyla geçirdikleri zaman diliminin daha uzun, öğrenmenin doğal ortamda daha kolay ve kalıcı olması nedeniyle çocukların okulda öğrendikleri bilgi ve becerilerin pekiştirilmesi ve süreklilik kazanması için aileyle iş birliğine gidilmeli ve aile eğitim programları geliştirilerek uygulanmalıdır. Öz bakım becerilerinin öğretiminde; ileri zincirleme, tüm beceri tersine zincirleme yöntemleri Bu yöntemlerin ortak yönü; öğretimde yardım türlerinin kullanılması, yardım düzeyinin yavaş yavaş azaltılması sonunda çocuğun davranışı bağımsız olarak yapabilmesi ve öğrendiklerini farklı ortamlarda uygulayabilmesidir. Diğer becerilerin öğretiminde olduğu gibi, giyinme becerileri ile ilgili çalışmalar yapılırken de kolaydan zora doğru bir yol izlenmelidir. Örneğin; soyunma becerileri, giyinme becerilerinden önce öğretilmelidir. Giyinme becerilerinin kazandırılmasında materyallerin düzenlenmesi de önemlidir. Öğretime geniş, rahat giysilerle ve çocuğun kolaylıkla kontrol edebileceği büyüklükte materyallerle başlanmalı, başarı sağlandıkça materyallerin ölçüleri küçültülmelidir. Fermuarın daha kolay çekilmesi için ucuna bir halka bağlanması, boru tipi çorapların, lastikli etek ve pantolonların, örgü giysilerin kullanılması vb. giyinme ve soyunma becerilerinin öğrenilmesini kolaylaştıracaktır. Giyinme becerilerinin öğretimi yapılırken her bir beceri ayrı ayrı çalışılmalıdır. Örneğin, pantolon, ayakkabı, gömlek, ceket giyme ve çıkarma becerileri; düğme ilikleme, fermuar kapatma, çıt çıt kapatma, ayakkabı bağını bağlama gibi becerilerden ayrı olarak ele alınmalıdır. Temel giyinme ve soyunma becerileri öğretildikten sonra; önü arkadan, tersi düzden, kirli çamaşırları temiz olanlardan, sağlam giysiyi yırtık giysiden, ütülü giysiyi buruşuk giysiden ayırma, aynada kıyafetini düzeltme, farklı işlere, mevsimlere ve hava durumuna göre giyinme vb. öz bakım becerileri de öğretilebilir. Kişisel bakım becerilerinin öğretimiyle çocuklar, kendi bakımlarını, temizliklerini bağımsız olarak gerçekleştirmeyi öğrenirken, izlemeleri gereken sıra ile bunu ne zaman yapmaları gerektiği konusunda karar vermeyi de öğrenirler. Kişisel bakım becerilerinin öğretiminde; kullanılan lâvaboların çocukların boyuna uygun olması, aynanın çocukların kullanabileceği konumda bulunması, çocuğun gereksinim duyduğu anda kullanabilmesi için mendilini koyacağı cepli kıyafetler giydirilmesi, sabun, diş fırçası, tarak, havlu gibi malzemelerin çocukların kolayca ulaşabilecekleri yerlere konması düzenlemeler bu becerilerin öğrenilmesini kolaylaştıracaktır. Kişisel bakım becerilerinin öğretiminde kullanılan özel bakım ve temizlik malzemelerinin mutlaka çocuklara ait olması sağlanmalıdır. Çocuğun tuvalete kendi kendine gidebilmesi, temel giyinme ve soyunma becerilerini öğrenmesi için gerekli el becerilerine sahip olması, yüz ifadesiyle, duruşuyla ve sözel olarak tuvalet gereksinimini ifade etmesi, ıslak ve kirli olmaktan hoşnutsuzluk duyması, en azından 5 dakika oturur durumda kalabilmesi, tuvalet becerisiyle ilgili basit emirleri anlaması, tuvalet becerisinin öğretimini büyük ölçüde kolaylaştırır. Çocuğun giydiği giysilerin basit ve kolayca çıkarıp giyebileceği türden olmasına, tuvaletin çocuk için kullanışlı ve çocuk vücuduna uygun ölçülerde olmasına dikkat edilmelidir. (uygun ölçülerde değilse uyarlamalar yapılmalıdır tabure vb). Bunların dışında; sifon zincirinin uzunluğu, tuvalet kâğıdının yeri vb.leri çocuğun bireysel özelliklerine göre ayarlanmalıdır. Programda; günlük yaşam becerileri başlığı altında; çeşitli ev araç gereçlerinin kullanımı, ev temizliği ve düzeni, giysilerin bakımı, mutfak becerileri gibi temel becerilerin kazandırılmasına özen gösterilmiştir. Günlük yaşamı devam ettirebilmek için gerekli olan becerilerin öğretiminde önem taşımaktadır. Bunun için okul ortam düzenlemesi bünyesinde uygulama büyük evinin oluşturulması ve çocukların aktif olarak bu ortamdan yararlanmaları sağlanmalıdır. Çalışma yerinin öğretilecek beceriye uygun seçilmesi öğrenmeyi kolaylaştıracaktır. Çalışmaların tamamen doğal ortamlarda yapılmasına dikkat edilmelidir. Örneğin; oturma odasıyla ilgili beceriler oturma odasında, yatak odasıyla ilgili beceriler yatak odasında, mutfakla ilgili beceriler mutfakta çalışılmalıdır. Böylece çocukların doğal ortamda öğrendikleri beceriyi genellemesi kolaylaşır. Öğretime başlamadan önce, öğretilecek beceriyle ilgili araçların önceden belirlenip çalışma sırasında hazır bulundurulması ve araçların tam ve sağlam olması gerekir. Ayrıca kullanılacak araçların çocuğun bireysel gelişim özelliklerine uygun olmasına dikkat edilmelidir. Günlük yaşam becerileri edinimindeki gecikmenin OSB olan bireylerin sosyal etkileşim, bağımsız yaşam ve mesleki becerilerinin gelişimleri üzerinde olumsuz etkileri olabilmektedir. Örneğin; günlük yaşam becerilerinden güvenlik becerileri, kendini tehlikeli ve zararlı durumlardan koruma becerileridir. Yaralanma, kaybolma, cinsel istismara maruz kalma, kaçırılma gibi durumlarla baş etme açısından oldukça kritik becerilerdir. OSB olan bireylerin ise güvenlik becerilerinde yeterlilik konusunda güçlükleri vardır. Bu becerilerden birisi olan beden güvenliğini koruma becerilerine sahip olma sınırlılığı, başkalarının uygun olmayan dokunmalarına karşı uygun tepkiyi gösterememelerine, bu nedenle istenmeyen olaylara maruz kalma riski ile karşılaşmalarına yol açabilmektedir. Bireyler, sosyalleşme süreci içerisinde kültürü öğrenir ve toplumun bir üyesi haline gelirler. Bu süreç doğumla başlar ailenin, çevre ve toplum konusunda verdiği bilgilerle sürer. Birey kendini ve başkalarını gözleyerek, değişik yer, zaman ve durumlarda nasıl davranması gerektiğini ve yaşam becerileri dediğimiz becerileri sosyalleşme süreci içerisinde öğrenir. Bir diğer deyişle toplum içerisinde yaşamını devam ettirebilmesi için bazı becerileri gösterebilmesi yani sosyal yeterliliğinin olması gerekir. Sosyal beceriler, bireyin kendisi dışındaki bireylerle karşılıklı ve sağlıklı ilişkiler kurabilmesi için gerekli olan becerilerdir. Sosyal becerilerin, çocukların içinde yaşadıkları sınıf, okul ve topluma uyum sağlamaları için en temel beceriler olduğu, bunun yanı sıra pek çok davranış problemini önlediği ve ilköğretimde başarı için en önemli becerilerden olduğu da belirtilmektedir . Ancak özel gereksinimli bireyler, yetersizliklerinin tür ve düzeyine bağlı olarak yetişkinleri, akranlarını, kardeşlerini gözlemleyerek sosyal becerileri kazanma veya bazı becerileri uygun biçimde gerçekleştirme konusunda problem yaşayabilmektedir. Diğer yandan, yaşıtlarıyla iletişim kurduklarında onların yaptıklarıyla ilgilenmeme, hoşlandıklarını paylaşmama, sosyal mesafeyi ayarlayamama, uygun göz teması kuramama, yüz ifadelerini, jestleri ve vücut duruşunu ayarlayamama gibi özellikleri de yaşıtlarıyla olan ilişkilerinde başarısızlık göstermelerine neden olmaktadır. Bu nedenle, kaynaştırma sürecinde eğitimin her kademesinde sosyal oyun, grup iletişimi ve birlikte çalışma gibi sosyal beceriler problem olarak değerlendirilmektedir. Farklı disiplinler ve eğitim konusunda farklı teorik yaklaşımlara sahip olan uzmanlar “Otizm Spekturum Bozukluğu” grubunda yer alan çocukların yaşadıkları güçlüklerin merkezinde sosyal beceri yetersizliğinin olduğu ve bu nedenle eğitimde ilk hedefin bu alan olması gerektiği konusunda ortak görüşe sahiptirler. Bu gruptaki bireylerle yapılan sosyal beceri çalışmalarında öncelikle; selamlaşma, teşekkür etme, rica etme, özür dileme, iltifat etme, iltifatı kabul etme, paylaşma, soru sorma, etkileşim başlatma ve davet etme gibi beceriler yer almaktadır. Bu sosyal beceriler dört ana grupta toplanabilir; İletişim becerileri: kendini tanıtma, yeni biriyle tanışmak için uygun sorular sorabilme, sohbeti başlatma, bir sohbete katılma, sohbet konusundan sapmama, uygun pozisyonda dinleme, konuşmayı çok uzatmama, konuyu uygun şekilde değiştirme, ses tonunu yüz ifadesini ve beden duruşunu konuşma konusuna göre uygun kullanma gibi becerileri içermektedir Sosyal Etkileşim Becerileri (arkadaşlık): uygun şekilde dokunma, telefon etme, telefona cevap verme, arkadaşına yardım etme, yardım isteme, birlikte zaman geçirme, ilişkinin türüne uygun mesafede durma, başkalarının düşüncelerine saygılı olma, kural değişikliklerinden rahatsız olmama gibi becerilerdir Oyuna katılma, Oyuncak paylaşma, Kurallı oyunları oynayabilme, Oyunda sıra olma, Kazanma ve Yenilmeyle baş edebilme gibi becerilerdir. Duygularının farkında olma, üzgün birini teselli etme, öfkesini kontrol etme ve uygun yoldan ifade etme, eleştiriyi kabul etme, alay edilmeyle başa çıkma, mutluğunu paylaşma, hata yapmayla başa çıkma, yeni şeyler deneme konusunda fırsatlardan kaçınmama gibi becerilerden oluşmaktadır. Sosyal beceri öğretiminde; doğrudan öğretim, model olma, video model, sosyal öyküler, akran aracılı uygulamalar, temel tepki öğretimi ve fırsat öğretimi gibi öğretim uygulamaları kullanılmaktadır. Bu öğretim uygulamalarının büyük bir kısmı OSB olan bireyler için bilimsel dayanaklı uygulamalardır. Sosyal beceri çalışmalarında, özellikle çocukların dil becerilerinin hangi öğretme yöntemini seçeceğimize karar vermek için önemli olduğu, çocuğun dikkat düzeyinin ise öğretimin birebir mi, grupla mı yapılmasının uygun olduğuna karar vermede dil düzeyi kadar önemli olduğu vurgulanmaktadır. Beceriler bire bir veya grup olarak sınıfta öğretilmeye çalışılmakta ya da bazı beceriler evde anne-babayla oyun zamanlarında da öğretilebilmektedir RESİM Görsel sanatlar, otistik bireylerin duygusal dünyasına hitap ederek onların yetenek, düşünce ve yaratıcı gücünü ifade etmesine yardımcı olur. Görsel sanatlar dersi planlamasının; OSB olan bireylerin özelliklerine göre, yaşantıları ile paralel olarak, yetenek ve yaratıcılıklarını geliştirecek nitelikte olması çok önemlidir. Öğretmen etkinlikleri planlarken; kolaydan zora, basitten karmaşığa, somuttan soyuta doğru bir yol izlemelidir. OSB olan bireyin yapabildiklerinden yola çıkarak sınırlılık yaşadıkları alanlarına doğru ilerlenmelidir. Bazı çalışmalar bireysel, bazı çalışmalar grupla yapılacak şekilde planlanabilir. Grup çalışmasında birlikte yapılan bir resim veya kolaj gibi çalışmalarda her öğrenci kendi becerisi ölçüsünde katkıda bulunur. Bu çalışmalar işbirliği yapma, birlikte çalışma, materyal paylaşma ve akran etkileşimi için de önemli fırsatlar sağladığı için mutlaka planlanmalıdır. Görsel sanatlar dersinde; okulun, çevrenin ve öğrencinin yeterliliğine göre uygun sanat dalları seçilerek dersler işlenmelidir. Her çocuk için uygun sanat alanları belirlenmelidir. Bazı OSB olan bireylerin resme karşı özel bir yeteneği olduğu ve uluslararası üne sahip otizmli ressamlar olduğu unutulmamalıdır. Özel yetenekleri olan çocuklar gözden kaçırılmamalı, özel bir çalışma ile yeteneğini geliştirme ortamı sağlanmalıdır. OSB olan çocuğun rastgele çizgiler ve karalama ile başlayan gelişim süreci, planlı bir şekilde yönlendirildiğinde, yeterli imkânların sağlanması ve malzemeyi kullanmaya cesaretlendirilmesiyle daha üst kazanımlara doğru ilerleme gösterecektir. Bu ilerlemenin ön koşullarından biri de; el-göz koordinasyonu ve ince motor becerilerinin geliştirilmesidir. Dolayısıyla bu derste yapılacak çalışmalarda; el, bilek, parmak ve göz koordinasyonunun kuvvetlendirilerek geliştirilmesine yardımcı olacak etkinlikler öncelikli olmalıdır. 12. video resim Çizim çalışmalarında sözel yönergelerle resim çizemeyen otizmli bireyler için birebir model olarak her figür tek tek çizdirilebilir. Çizmesini istediğimiz resmin tamamını çizip bireyin modele bakarak çizmesini sağlayabiliriz. Model alarak da çizemeyen öğrenci varsa fiziksel yardımda bulunarak ya da şablon üzerinden çizmesi sağlanabilir. Figürleri çizemeyen otizmli birey için önce basit geometrik şekiller kullanarak bu figürlerin çizimi öğretilir. Örneğin; yüz resmi çizmesi istendiğinde önce daire çizdirme çalışmalarının yapılması bağımsız olarak daire çizebilen öğrenciyle sırasıyla göz, ağız, burun, kulak ve saç ayrıntılarına tek tek çalışılması ve kendi stilinde bu figürleri çizebilmelerinin sağlanması faydalı olacaktır. Her şekil için önce otizmli bireyin hangi basamakta çizebildiği belirlenir. Çalışmaya o basamaktan başlanır. Bu konuda etkinlik çizelgelerinin kullanımı öğretim sürecinde yarar sağlayacaktır. OSB olan çocuklar bu derste; el işi, kil ve resim gibi çalışmalar yaparak duygusal açıdan rahatlamakta, hoş vakit geçirmekte ve değişik beceriler kazanmaktadır. Sanat terapisinde, bireyin hem sanat hem de psikoterapide uzmanlaşan bir terapist eşliğinde resim, seramik, heykel vs. sanat çalışmalarına katılarak duygu ve düşüncelerini dışa vurması; böylece, belli sorunlarından kurtulması amaçlanmaktadır Sanat terapisninin, otizm spektrum bozukluğuna ilişkin iyileştirici etkilerini irdeleyen bazı vaka çalışmaları vardır ancak; bu alanda yapılmış herhangi bir deneysel araştırma bulunmamaktadır. Dolayısıyla, otizm spektrum bozukluğuna ilişkin sanat terapisi bilimsel dayanağı olmayan bir uygulamadır. MÜZİK Müzik, özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin eğitiminde kullanılan, tüm gelişim alanlarını destekleyen en etkili ve önemli disiplinlerden biridir. Müzik çalışmaları diğer derslerde öğrendiği becerilerin pekiştirilmesi ve genellenmesi açısından da önemli bir işlev görür. Öğrenciler, sayıları ve pek çok kavramı müzik derslerinde tekrarlayarak pekiştirir ve bunların günlük yaşamda kullanımı artar. Ritim aletleri ve diğer enstrümanlar el-göz koordinasyonu, ince motor becerilerinin ve dikkat gelişimin katkıda bulunur. Birlikte şarkı söylemek, dans etmek çocuğun sosyalleşmesine, kendine güveninin artmasına sosyo-duygusal gelişimine olumlu katkıda bulunur. Müzik eğitiminde kullanılan birçok yöntem vardır. Bu yöntemlerden bazıları; renkleme, grafikleme, resimlendirme, taklitleme ve Orff yöntemidir Özellikle Orff yöntemi bu öğrencilerin müzik eğitiminde oldukça etkilidir. Orff yöntemi müziksel temel oluşturmaya ilişkin davranışları, duyulan müzikleri ve alınan müziksel etkileri ritmik bedensel devinimlerle ifade etme yoludur. Böylece çocuk çeşitli devinimsel hareketlerle ritim duygusunu geliştirir. Ritim tutma çocukların yaşantısında çok önemlidir. Çünkü çocuk müziği sessizce oturup dinlemek yerine hareket etmek ister. Ritim ve müzikli hareketler çocuğun kendi yeteneklerini ve bu yeteneklerinin sınırlarını keşfetmesine yardımcı olur. Çocuğun bağımsız davranışlar kazanmasına ve grup etkinlikleri oluşturmasına olanak sağlar. Yürüme, koşma ve sıçrama doğal ritimlerdir. Taklit edilen ritimler ise çocuğun hayal gücünü kullanarak yaptığı hareketlerdir. Çocuk vücudunun çeşitli kısımlarını kullanarak da ritim tutabilir (el çırpma, ayağını yere vurma vb). Davul 13. video Orff yönteminde öncelikle kendi bedeninden yola çıkılır. Hızlı, yavaş, yüksek, alçak sesler kavramlarla ilişkilendirilerek, bedensel ritmik hareketlerle öğretilebilir. Hızlı bir tempo için atın koşması, yavaş bir tempo için kaplumbağanın yürüyüşü, yüksek bir ses için gök gürültüsü, alçak bir ses için fısıltı kullanılabilir. Müzik eğitiminde ritim çalışmalarının yanı sıra, ses ve nefes çalışmalarına, doğadaki sesleri ve müziği dinleme, şarkı söyleme, söylediği şarkıyı dramatize etme, çalgı seslendirme gibi etkinliklere yer verilmelidir. Nefes çalışmalarında dikkat edilmesi gereken öğrencilerin bireysel fiziksel özellikleri ve sağlık durumlarının bu çalışmalara elverişli olup olmamasıdır. Müzik eğitiminde bireysel farklılıklara yer verilmeli ve her bireyin yeteneği sayesinde gelişimine uygun imkânlar sağlanmalıdır. OSB olan bireylerin önemli özelliklerinden biri işitsel duyarlılıktır. Bazı otizmli bireyler işitsel yönden aşırı duyarlı olabilir. Sese aşırı duyarlı bir birey bizim için normal tonda olan konuşma sesimize, normal tonda herhangi bir sese, bazı çalgı seslerine vb. tepki gösterebilir, kulağını tıkayabilir veya çığlık atarak rahatsızlığını yansıtabilir. Bazı OSB olan bireyler ise işitsel yönden az duyarlı olabilir. Böyle bireyler için normal düzeyde uyarım yeterli olmaz, daha fazlasına gereksinim duyarlar. Sese az duyarlı otizmli birey, çok yüksek sesli TV veya müzik dinler, yüksek sesli uyaranlardan hoşlanır. Bu nedenle öğrencilerin gözlemlenip, işitsel uyaranlara karşı verdikleri tepkilerin belirlenerek dersin yönlendirilmesi gerekmektedir. Yetenekli öğrenciye, yetenekleri doğrultusunda çalgı çalma, şarkı söyleme, vb. becerilerde farklı eğitim verilmesi sağlanmalıdır. Bazı OSB olan bireyler müzik konusunda özel bir yeteneğe Sahip olabilir. Doğadaki seslerin ve diğer tüm seslerin notalarını Söyleyebilir (abselut kulak). Bu özellikleri olan çocukların eğitimlerinde müzik önemli bir yere sahip olabilir. Bir enstrümanı çalma gibi becerilerde bu özellikleri dikkate alınarak eğitim planlanmalıdır. Çalgı eğitimi, bireysel farklılıklar, öğrenme becerileri, fiziksel özellikler ve ortam dikkate alınarak, öğretmen tarafından seçilecek çalgılarla yapılır. 14. video dans MÜZİK TERAPİSİ Müzik terapisi, sertifikalı müzik terapistleriyle birlikte müzik yapma ve şarkı söyleme etkinlikleri aracılığıyla, bireyin çeşitli duygusal sorunlarının üstesinden gelmesini hedefleyen bir terapidir. 16. video Spor, insanın salt bedenini değil, bütünlüğünü eğitmek için gerekli bir araç ve etkinliktir. Diğer bir ifade ile sporun; eylem yetkisi, kendine güveni sağlama, sorumluluk alma, yaratıcı olma, performans, oyun, macera, sağlık ve zindelik ile toplumsal becerileri geliştirme amacıyla yapıldığı söylenebilir. OSB olan çocuklar beden gelişimleri yönünden diğer çocuklardan bir farklılık göstermezken, motor becerileri yönünden denge, iki el, el-göz, el-kol, el-ayak koordinasyonu gibi koordinasyon becerilerinde belirgin farklılıklar gösterebilirler. Basket videosu 15. Herhangi bir spor etkinliğine başlamadan önce; iş birliğine gidilerek öğrencilerin genel bir sağlık kontrolünden geçirilmesi sağlanmalı, ailelerle yapmalarının sakıncalı olup olmadığı tespit edilmeli ve spor öğrencilerin fiziksel yapısı ile spora uygunlukları bir fizyoterapist tarafından saptanmalıdır. Bunların sonucunda; öğrencilerin beden gücü, yapısı, ilgi gereksinimlerine uygun olarak performansları belirlenmeli, spor etkinliklerinin plânlaması buna göre yapılmalıdır. Spor etkinliklerinde temel amaç; her çocuğun aynı düzeyde yetiştirilmesi değil her bireyin kendi yeteneklerine göre gelişiminin sağlanması olmalıdır Programda yer alan amaçlar; öğrencilerin yaşlarına, gelişim özelliklerine ve gereksinimlerine göre gerekirse daha alt basamaklara ayrılmalı ve gerektiğinde yeni amaç ve davranışlar oluşturulmalıdır. Kurallar, yazılı veya resim gibi görsel yardımcılarla duvara asılmalı, öğrencilerin basamakları takip etmesi kolaylaştırılmalıdır TEŞEKKÜRLER…