On5yirmi5.com "Bir batılı yaşaması için bin doğulu öldürüldü" Faruk Beşer, Yenişafak gazetesindeki köşe yazısında Mısır'daki olayları, Müslüman dünyasınını tutumunu ve Müslümanların nasıl gasp edildiğini yazdı... Yayın Tarihi : 16 Ağustos 2013 Cuma (oluşturma : 10/30/2017) Faruk Beşer'in yazısı şöyle; İslam, selam kökünden gelir. Selam; sulh, barış ve selamette olma demektir. Bu din sadece Müslümanların selameti için değil, bütün insanlığın selameti içindir. Müslümanların bu günkü hali bunu göstermese de tarih buna şahittir. Zulümden kaçan herkes İslam devletine ve Müslümanlara sığınmıştır. Allah Rasulü bütün âlemlere rahmet olarak gönderilmiştir. Şimdi işler tersine döndü. Uzun zamanlardır Müslümanlar ahlaken, ilmen ve maddeten kötü durumlara düştüler. Devletleri ve savletleri yıkıldı. Kur'an-ı Kerim ifadesiyle: 'Allah'a ve Rasulü'ne itaat etmeyince nizaa düştüler, güçlerini yitirdiler' (8/46). Kur'an-ı Kerim'e sarılmakla kurdukları dünyanın en büyük medeniyetleri çöktü. Uzun yıllar bu medeniyet ölü medeniyetlerden sayılıp morga kaldırıldı, üzerinde konuşulmaya bile değmez görüldü. 'Artık tek medeniyet vardır, ya bunu kabul edersiniz ya da kendinize başka bir yer ararsınız' dendi. (Bu söz, YÖK Başkanı iken üniversitemize gelip bin beş yüz hocayı toplayarak bize tehditkâr bir konuşma yapan Kemal Gürüz'ün o tarihi nutkunda yer almıştı). Batı, dünyanın mazlum halklarından gasp ettiği paralarla yeni bir bilim kurdu, teknoloji geliştirdi. Bununla zaten can çekişen dünyayı etkisi altına aldı. Bu bilim ve teknolojinin doğurduğu bir hayat tarzı gelişti ve adına modernlik dendi. Dünyayı daha geniş ölçülerle yiyebilmek için fen bilimleri yanında sosyoloji ve antropoloji gibi bilimler de geliştirdiler. Dünyanın zenginliğini kendi ülkelerine taşıdılar. Kendi halklarını adeta kuş sütüyle beslediler, besliyorlar. Kimseden korkuları olmadığı için özgürlüğü sonuna kadar yaşadılar, kendi halklarına yaşattılar. Bir batılının yaşaması için bin doğulunun ölmesini ya da öldürülmesini caiz gördüler. Batıya göç eden Müslümanlara ise önce bir şey söylemediler, güya onlar için de özgürlüğün bir hak olduğunu kabul eder gibi davrandılar. Ama Bosna'da gerçek yüzlerini gösterdiler. Almanya'da, İngiltere'de, Fransa'da, İsviçre'de Müslümanların sayısı çoğalmaya başlayınca başörtüsü gibi temel inanç özgürlüğünün gereği olan simgelere bile tahammül edemeyeceklerini ilan etmeye başladılar. Demokrasiyi modernliğin en büyük kazanımı olarak lanse ettiler. Ama çıkarlarına dokunan yerlerde buna müsaade etmediler. İşte Cezayir, işte Mısır, işte Suriye ve diğerleri… Bence Huntington doğru söylüyor, bundan sonra onun ifadesiyle, medeniyetler çatışacak. Zaten aslında başka türlü hiç olmadı. Eşyanın tabiatı budur ve bunun önüne geçmek mümkün değildir. Suriye kan ağlıyor, Mısır kan ağlıyor, İslam Dünyası kan ağlıyor. Bazı safdil Doğulular hala Batı Medeniyeti'nin bir parçası olup dünyalarını yaşayacaklarını sanıyorlar. Krallıklar da üç gün daha ayakta kalabilmek için Batılı ağabeylerine lojistik destek hazırlıyor. Allah'ın doğru söylediğini artık herkesin görmüş olması gerekir: 'Ne Yahudiler, ne de Hıristiyanlar, siz onların milletine geçmedikçe sizden memnun olmayacaklardır' (2/120). Herkes Müslüman olup olmamakta serbesttir, ama Batı'nın değerlerini yaşamayı ve onların kendilerinden memnun olmasını isteyenlerin onlara iltihak etmekten başka çareleri gözükmemektedir. Her zaman söylüyoruz, ötekiyle beraber yaşamamızın iki tek yolu vardır; ya adam gibi demokrasi ya da inanana da inanmayana da hakkını veren İslam adaleti. Biz bunu tarihte defalarca gösterdik. Batılıların ve bizdeki uzantılarının adam gibi demokrasiyi kabul etmeyecekleri yüzlerce örneğiyle ortada. Bizim çapulcularımızı destekleyenler de bu demokrasi münafıkları. Bu durumda Müslümanca yaşamak isteyenlerin önlerinde sadece iki seçenek kalıyor; ya dinlerinden, haysiyetlerinden ve şereflerinden, kısaca bütünüyle davalarından vazgeçip tam teslimiyetle onlardan olmak, ya da direnmeyi, meşru müdafaayı, gerekirse değerleri uğruna şehit olmayı göze alıp mücadeleyi sürdürmek. Ya şerefle ölmek, ya da zilletle yaşamak. Yani namusluların da en az namussuzlar kadar cesur olması. Yazının devamını okumak için tıklayınız... Yeni Şafak Bu dökümanı orjinal adreste göster "Bir batılı yaşaması için bin doğulu öldürüldü"