T.C. EKONOMİ BAKANLIĞI TÜRKİYE’DEKİ KAYA GAZI POTANSİYELİ VE CARİ AÇIĞIMIZA MUHTEMEL ETKİLERİ Tezi Hazırlayan : Bekir Sıddık KIZMAZ Tez Danışmanı : Haydar KOÇAK Birim Amiri : Kadir BAL TEZ JÜRİSİ KABUL VE ONAY SAYFASI İsim-Soy İsim Bakanlığa Giriş Tarihi Birimi Tez Danışmanı Tez Teslim Tarihi Kelime Sayısı : Bekir Sıddık KIZMAZ : 06/7/2012 : İthalat Genel Müdürlüğü : Haydar KOÇAK : 16/12/2015 : 12.972 i SİMGELER VE KISALTMALAR Kısaltma Açıklama AB Avrupa Birliği ABD Amerika Birleşik Devletleri AGE Adı Geçen Eser EIA ABD Enerji Enformasyon İdaresi FED ABD Merkez Bankası GSYH Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla IMF Uluslararası Para Fonu KYG Kömür Yatağından Elde Edilen Gaz M3 Metreküp OPEC Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü TCMB Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası TEP Ton Eşdeğer Petrol ii TABLO VE ŞEKİLLER Şekil 1 Geçirgenlik Çizelgesi ....................................................................................... 4 Şekil 2 2011 Yılı Ülkelere Göre Çıkarılabilir Doğalgaz Rezervleri ............................ 5 Şekil 3 Dikey (A), Yatay (B) ve Yönlü yatay (C) sondaj .......................................... 10 Şekil 4 Yatay Sondajın Avantajları ........................................................................... 11 Şekil 5 Marcellus şeyl sahasından hidrolik çatlatma örneği ...................................... 13 Şekil 6 1983-2014 arası petrol fiyatındaki ani dalgalanmalar grafiği ........................ 16 Şekil 7 ABD enerji tüketiminin kaynaklara göre yüzdesel dağılımı.......................... 18 Şekil 8 ABD, AB ve Japonya’da son yıllarda doğalgaz fiyatlarının gelişimi ............ 20 Şekil 9 ABD, Rusya ve Arabistan doğalgaz ve petrol üretimi ................................... 22 Şekil 10 ABD Kaya gazı üretim ve ithalat Projeksiyonu ........................................... 24 Şekil 11 1990-2014 yılları arasında gerçekleşen ham petrol ve doğalgaz fiyatları .. 25 Şekil 12 Kasım 2014’ten itibaren ABD’nin petrol üretimindeki değişim ................ 27 Şekil 13 ABD’nin Aralık 2014-Aralık 2015 döneminde havzalara göre doğalgaz üretimi ........................................................................................................................ 27 Şekil 14 2012-2016 arasında OPEC ham petrolüne olan talep .................................. 28 Şekil 15 Türkiye’nin kaynaklara göre enerji tüketim miktarları ................................ 46 Şekil 16 Türkiye enerji tüketiminde kaynak payları ................................................. 47 Şekil 17 Mc Kelvey Diyagramı.................................................................................. 52 Şekil 18 Kaynak Üçgeni............................................................................................. 54 Şekil 19 Kaya Gazı Rezervlerinin Coğrafi Dağılımı ................................................. 56 Şekil 20 EIA/ARI’nın Türkiye kaya gazı kaynak değerlendirmesine ilişkin harita .. 58 Şekil 21 ABD kaya gazı havzaları için Henry Hub spot doğalgaz fiyatına göre başa baş noktaları ............................................................................................................... 61 Tablo 1 Konvansiyonel gaz, tight gaz, kömür kökenli gaz ve kaya gazı rezervuar parametreleri karşılaştırması ........................................................................................ 6 Tablo 2 ABD’de kaya gazı üretiminin genel doğalgaz üretimi içerisindeki payı ...... 19 Tablo 3 Kaya gazı üretimine ilişkin tarihsel gelişmeler............................................. 21 Tablo 4 Ödemeler Dengesi Tablosu Özeti ................................................................. 41 Tablo 5 Türkiye’nin 1980-2014 dış ticaret dengesi ve cari açığı............................... 44 iii Tablo 6 2002-2014 döneminde cari denge ve büyüme arasındaki ilişki .................... 45 Tablo 7 1990-2001 yılları arasında Türkiye’nin cari dengesi ve enerji ithalatı arasındaki ilişki .......................................................................................................... 49 Tablo 8 2002-2014 yılları arasında Türkiye’nin cari dengesi ve enerji ithalatı arasındaki ilişki .......................................................................................................... 50 Tablo 9 Teknik olarak çıkarılabilir kaya gazı rezervi ilk 10 ülke .............................. 57 Tablo 10 ABD’de yer alan en büyük on kaya gazı sahasında yıllık üretim ve rezerv azalış hızı.................................................................................................................... 62 Tablo 11 Türkiye’nin 2016-2030 dönemindeki tahmini doğalgaz tüketim miktarları .................................................................................................................................... 63 Tablo 12 2016-2030 döneminde doğalgazın çeşitli fiyatlarına göre kaya gazı üretiminin cari açığımız üzerine tahmini yıllık ortalama etkisi ................................. 65 iv İÇİNDEKİLER KAPAK TEZ JÜRİSİ KABUL VE ONAY SAYFASI SİMGELER VE KISALTMALAR .............................................................................. ii TABLO VE ŞEKİLLER ............................................................................................. iii ÖZET.......................................................................................................................... vii ABSTRACT .............................................................................................................. viii GİRİŞ ........................................................................................................................... 1 BİRİNCİ BÖLÜM ....................................................................................................... 3 KONVANSİYONEL OLMAYAN DOĞALGAZ KAYNAKLARI, SONDAJ TEKNİKLERİ VE ABD’DE KAYA GAZI DEVRİMİ ........................................... 3 1.1 Konvansiyonel Olmayan Doğalgaz Kaynakları ............................................ 3 1.1.1 Geçirgenliği Düşük Kayaçlardan Elde Edilen Gaz (Tight Gaz) ............ 5 1.1.2 Kömür Yatağından Elde Edilen Gaz (Coalbed Methane) ...................... 6 1.1.3 Kaya Gazı (Shale Gas) ........................................................................... 8 1.1.4 Konvansiyonel Olmayan Doğalgaz Sondaj Teknikleri .......................... 9 1.1.5 ABD’de Kaya Gazı Devrimi ................................................................ 14 İKİNCİ BÖLÜM ........................................................................................................ 31 ÖDEMELER BİLANÇOSU VE CARİ İŞLEMLER HESABI, TÜRKİYE’DE ENERJİ TÜKETİMİ VE ENERJİ İTHALATININ CARİ AÇIK İÇERİSİNDEKİ PAYI ....................................................................................................................... 31 2.1 Ödemeler Bilançosu Tanımı ........................................................................ 31 2.1.1 Ödemeler Bilançosu Ana Hesap Grupları ............................................ 33 2.1.2 Cari İşlemler Hesabı ............................................................................. 33 2.1.3 Sermaye ve Finans Hesapları ............................................................... 36 2.1.4 Rezerv varlıklar .................................................................................... 39 2.1.5 Net Hata ve Noksan ............................................................................. 39 2.2 Türkiye’de Enerji Tüketimi ve Enerji İthalatının Cari Açık İçerisindeki Payı 41 2.2.1 1980 Sonrası Cari Açığın Gelişimi ...................................................... 42 2.2.2 Türkiye’de Cari Açık, Enerji Tüketimi ve İthalatı ............................... 46 v ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ................................................................................................... 51 DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE KAYA GAZI REZERVLERİ ................... 51 3.1 Rezerv Kavramı ........................................................................................... 51 3.1.1 Mc Kelvey Diyagramı .......................................................................... 51 3.1.2 Kaynak Üçgeni ..................................................................................... 53 3.2 Dünya’da Kaya Gazı Rezervleri .................................................................. 55 3.3 Türkiye’deki Kaya Gazı Potansiyeli ........................................................... 57 3.3.1 Türkiye’de Kaya Gazı Üretimine İlişkin Gerçekleştirilmiş Olan Çalışmalar ........................................................................................................... 59 3.3.2 Kaya Gazı Kaynaklarına İlişkin Değerlendirmeler ve Kaya Gazının Cari Açığımız Üzerinde Oluşturması Muhtemel Etkiler .................................... 60 SONUÇ ........................................................................................................... 67 vi ÖZET Türkiye ekonomisinin 1980’li yılların başından uygulamaya başladığı liberal ekonomi politikaları dış ticaret hacmimizin hızla büyümesini mümkün kılarken sanayimizin ithalata bağımlı yapısı yüksek büyüme dönemlerinde cari açığımızın artması sonucunu doğurmuştur. Dış ticaretin daha sağlıklı bir yapıya kavuşturulmasına yönelik çalışmalarda enerji ithalatının payı dikkat çekmiş ve bu faturanın azaltılmasının cari denge açısından hayati bir öneme sahip olduğu genel olarak kabul görmüştür. Ülkemizin geleneksel enerji kaynaklarında yetersiz oluşu alternatif enerji kaynaklarının önemini daha da artırmıştır. ABD’de ortaya çıkan kaya gazı devrimi, enerji sorunu yaşayan ülkelerin dikkatini çekmiş ve bu devrimin bir benzerinin kendilerince de gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği sorusunu gündeme getirmiştir. Bu çalışmada kaya gazı üretiminde başarı sağlamış tek ülke olan ABD’de ortaya çıkan kaya gelişmeler irdelenecek ve Ülkemizde mevcut olduğu tahmin edilen kaynakların cari açığımız açısından etkileri ortaya konacaktır. Anahtar Kelimeler: Liberal Ekonomi Politikaları, İthalata Bağımlı Sanayi, Cari Açık, Geleneksel Enerji Kaynakları, Alternatif Enerji Kaynakları, Kaya Gazı Devrimi vii ABSTRACT Liberal economic policies that Turkey have been implementing since the beginning of 1980’s have caused a rapid increase in our external trade volume. However, since our industry is vastly dependent on imports, this liberalisation process resulted in high current account deficits in times of rapid growth. It is widely accepted that our energy imports represents a significant share in total import volume and it is vital to decrease this share for a healthy current account balance. The fact that Turkey does not have sufficient quantities of conventional energy resources increased the importance of alternative energy resources. Shale gas revolution that has emerged in the USA catched the attention of the countries with energy problems and raised the question of whether they can achieve an energy revolution likewise. In this study, USA which is the sole country that was able to achieve success in shale gas production is going to be examined. Finally estimated Turkish shale gas resources’ potential effects on our current account deficit is going to be discussed . Key Words: Liberal Economic Policies, Import Dependant Industry, Current Account Deficit, Conventional Energy Resources, Alternative Energy Resources, Shale Gas Revolution viii GİRİŞ Türkiye, 1980’li yılların başından itibaren liberal bir dış ticaret politikası benimsemiş, bu politika neticesinde dış ticaret hacmimiz hızla genişlemiştir. Diğer taraftan, Ülkemizin hammadde ve ara mamul noktasında dışa bağımlı olması hızlı büyüme dönemlerinde ithalatımızın ve dolayısıyla cari açığımızın artması sonucunu doğurmuştur. Büyümenin dış kaynaklara endekslendiği bu yapı, küresel piyasada sermaye kıtlığının yaşandığı ya da Türkiye’de ülke içi ekonomik sorunların görüldüğü dönemlerde Ülkemizin krizlerle karşı karşıya kalmasına sebebiyet vermiştir. Nitekim son dönemin en yüksek büyüme oranlarının yakalandığı 2010 ve 2011 yıllarında gayri safi yurtiçi hasılaya (GSYH) oranla sırasıyla %6,2 ve %9,7 cari açık verilmiş, ekonomimizin daraldığı 2001 senesinde cari fazla verilmiş ve 2009 senesinde ise bu açık %2 seviyesinde kalmıştır. Dış ticaret dengemizin aleyhimize oluşmasının sebeplerine inildiğinde enerji ithalatımız dikkati çekmektedir. Son yıllarda ithalatımız içerisinde enerjinin payı %20-25 dolaylarında gerçekleşmiştir. Enerji hariç tutulduğunda ise son 13 yıl ortalama cari dengemizin pozitif çıktığı görülmektedir. Her ne kadar son yıllarda yerli enerji üretimini artırmaya yönelik olarak hidroelektrik enerji, yerli kömür kullanan santraller ve rüzgâr enerjisi gibi alternatiflerle enerji açığımız giderilmeye çalışılmışsa da ekonomimizde 2000’li yıllarda görülen hızlı büyüme yeterli ilave enerji kapasitesinin iç kaynaklarla karşılamamasına sebebiyet vermiştir. Bunun sonucunda enerji tüketiminde yerli kaynakların payı 2000 yılında %32,6 iken 2013’de %28 seviyesine düşmüştür. Ülkemizde cari açık ekseninde enerji açısından bu sorunlar yaşanırken Kuzey Amerika’da kaya gazı devrimi diye adlandırılabilecek bir enerji dönüşümü yaşanmıştır. Dünyanın en büyük ekonomisi olan Amerika Birleşik Devletleri’nde 1 (ABD) 10 yıl öncesine kadar enerji ürünleri üretimi düşüş halindeyken kaya gazı sektöründe ortaya çıkan gelişmeler bu ülkenin doğalgazda kendine yeten bir ülke konumuna gelmesini sağlamıştır. ABD’de enerji fiyatlarının diğer gelişmiş ülkelere nazaran çok daha düşük seviyede gerçekleşmesine imkân veren bu devrim söz konusu ülkenin üretim maliyetlerini aşağı çekerek ABD’li üreticilerin rekabetçiliklerini olumlu anlamda etkilemiştir. Bu çalışmada temel olarak ABD’de kaya gazı üretimi işlenerek Ülkemizde de benzer gelişmelerin ortaya çıkması halinde ekonomimizin bu durumdan nasıl etkileneceğinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde konvansiyonel olmayan kaynaklar ele alınacak ve ABD’de kaya gazı devrimi, ABD enerji piyasasının geleceğine ilişkin projeksiyonlarda kaya gazının yeri irdelenecektir. Ayrıca petrol piyasasında ortaya çıkan gelişimlerin kaya gazı sektörü açısından anlamına değinilecektir. İkinci bölümde ödemeler bilançosu içerisinde cari açık kavramı izah edilecek ve Türkiye’de cari açığın gelişimi ve enerji tüketimi-cari açık ilişkisi ortaya konulacaktır. Son bölümde ülkemizin kaya gazı potansiyeline değinilmeden önce rezerv kavramı irdelenerek bu çalışmada ortaya konan rezerv miktarlarının ifade ettiği anlam izah edilecek ve Türkiye’deki kaya gazı potansiyeline ilişkin çalışmalarda ortaya konan miktarların Ülkemiz açısından oluşturması muhtemel etkiler işlenecektir. 2 BİRİNCİ BÖLÜM KONVANSİYONEL OLMAYAN DOĞALGAZ KAYNAKLARI, SONDAJ TEKNİKLERİ VE ABD’DE KAYA GAZI DEVRİMİ Bu bölümde konvansiyonel olmayan doğalgaz kaynakları ve bu kaynakları konvansiyonel kaynaklardan ayıran temel özellik olan sondaj tekniklerine değinilecektir. Daha sonra Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) kaya gazı devrimine yol açan etkenler izah edilecek, son kısımda ise 2014 yılının ikinci yarısı başlayan petrol fiyatındaki gerilemenin sebepleri ve ABD kaya gazı piyasasına muhtemel etkileri incelenecektir. 1.1 Konvansiyonel Olmayan Doğalgaz Kaynakları Konvansiyonel olmayan doğalgaz, üretiminde konvansiyonel doğalgazın üretim metotları haricinde bir takım metotlara da gerek duyulan kaynaklar için kullanılan genel bir tabirdir1 Konvansiyonel doğalgaz gibi konvansiyonel olmayan doğalgaz da metandan oluşmaktadır. İkisi arasındaki temel fark konvansiyonel olmayan doğalgazın jeolojik olarak daha karmaşık yapıda olan düşük geçirgenlikteki kumtaşında, gaz üretebilen şeyllerde ve kömür yataklarında bulunmasıdır2. konvansiyonel olup olmadığı kaynağın Bu tanıma göre kaynağın geçirgenliğine bakarak tespit edilebilmektedir. 1 EIA Glossary, https://www.eia.gov/tools/glossary/index.cfm?id=U Kuuskraa, V. A., (2004) “Unconventional Natural Gas Resources”, Advanced Resources International Inc ,syf. 259 2 3 Şekil 1 Geçirgenlik Çizelgesi3 Doğalgaz kaynaklarında geçirgenlik darsi ile ifade edilmektedir. Bir darsi, bir santipoiz viskozitedeki bir cmз sıvının, bir atmosfer basıncı altında bir saniyede bir santimetrelik alandaki geçişini ifade eden geçirgenlik birimi olarak tanımlanmaktadır. Yukarıda yer alan tanıma göre geçirgenliği 0,1 milidarsi’den (milidarsi, darsinin 1/1000’ini ifade etmektedir) küçük olan kaynaklar konvansiyonel olmayan doğalgaz kaynakları olarak isimlendirilmektedir. Diğer bir tanıma göre konvansiyonel olmayan gazlar, gazın çıkarılacağı kuyuda hidrolik çatlatma, yatay sondaj ya da çoklu yatay sondaj gibi teknikler kullanılmadan ekonomik olarak makul olacak şekilde üretim gerçekleştirilemeyen kaynakları ifade etmektedir4 3 Kuuskraa, V. A , a.g.e, s.231. Holditch, Stephen A. ve Chianelli, Russell R. (2008) “Mrs Bulletin”, Materials Research Society, sayı 33, syf. 319 4 4 Şekil 2 2011 Yılı ülkelere göre çıkarılabilir doğalgaz rezervleri (trilyon mз)5 1.1.1 Geçirgenliği Düşük Kayaçlardan Elde Edilen Gaz (Tight Gaz) Geçirgenliği düşük kayaçlardan elde edilen gaz, geçirgenliği hidrolik çatlatma metoduna ihtiyaç kılacak kadar düşük olan rezervuar kayalarından elde edilen doğalgazdır. Teknik olarak bu sınıfta yer alması için kayaçların 0,1 milidarsiden daha az geçirgenliğe sahip olmaları gerekmektedir6. Tablo-1’de görüldüğü gibi jeolojik olarak tight gaz rezervuarları konvansiyonel olmayan rezervuarlardan çok konvansiyonel rezervuarlara benzemektedir. Jeolojik özellikleri büyük ölçüde konvansiyonel kaynaklarla örtüştüğü için bu kaynaklar konvansiyonel kaynakların alt bir türü olarak da değerlendirilebilmektedir. 5 EIA Law, Ben E. ve Spencer, Charles W., (1992)"Gas in tight reservoirs-an emerging major source of energy", United States Geological Survey, Professional Paper, ABD 6 5 Tablo 1 Konvansiyonel gaz, tight gaz, kömür kökenli gaz ve kaya gazı rezervuar parametreleri karşılaştırması7 Mevcut Kömür kökenli metan rezervuarları Kömür katmanı hem kaynak hem de rezervuardır. Gerekli değil Şeyl katmanı hem kaynak hem de rezervuardır. Gerekli değil Mevcut Mevcut Gerekli değil Gerekli değil Zaman Faktörü Üretim için gereklidir Rezervuar Gözenekliliği Rezervuar Geçirgenliği Üretim %10'dan büyük Üretim için gereklidir %10'dan küçük Üretim için gerekli değildir %10'dan küçük Üretim için gerekli değildir %10'dan küçük 0,1 md'den küçük Hidrolik çatlatma ve asidizasyon 0,1 md'den küçük 0,1 md'den küçük Hidrolik çatlatma Petrol Sistemi ve Diğer Parametreler Kaynak Konvansiyonel Rezervuarlar (kumtaşı/karbonat) Mevcut Tight gaz kumtaşı rezervuarları Mevcut Tuzak Mevcut Mühür 100 md'den büyük Konvansiyonel metotlar Su tahliyesi ve hidrolik çatlatma Kaya gazı rezervuarları Tight gaz rezervlerinin yoğun olarak bulunduğu ülkeler ABD, Rusya, Avustralya, Venezuela, Nijerya ve İran’dır8. Fakat hali hazırda enerji üreticisi konumunda olan bu ülkelerde henüz ciddi miktarda tight gaz üretimi gerçekleştirilmemektedir. 1.1.2 Kömür Yatağından Elde Edilen Gaz (Coalbed Methane) Kömür yatağından elde edilen gaz (KYG) kömür madenlerinde ortaya çıkan hava ve metan karışımından meydana gelmektedir. Bu gazın madenlerde güvenlik riski oluşturmamasını temin etme amacıyla baca sistemiyle maden dışına aktarılması gerekmektedir. Metan gazı karbondioksitten 25 kat daha fazla sera gazı etkisine sahiptir9. Bu yüzden, bu gazın tutulması ve gazla çalışan mekanizmalarda kullanılması ekonomik yönden olduğu kadar çevre açısından da oldukça faydalıdır. Metan gazı madenlerdeki kömür çıkarma faaliyetleri sonucunda ortaya çıkmaktadır. Kömür çıkarma sürecinde kömür damarlarında hapsolmuş olan metan 7 Sahay, V.K. ve Van Dyke, S.K. (2010) "Tight Gas Sandstone: Is It Truly an Unconventional Reservoir?", Nexen Petroleum USA Inc. 8 EIA-2011 9 U.S. Environmental Protection Agency http://www3.epa.gov/climatechange/ghgemissions/gases/ch4.html , ziyaret tarihi: 10/05/2015 6 açığa çıkarak madendeki havayı tüketmekte ve çalışanlar açısından ölümcül sonuçlar doğurabilmektedir10. Bu gaz türü her ne kadar kömür madenciliğinin başlangıcından beri bilinse de, bu yolla ciddi miktarda gaz üretimi ancak 90’lı yılların başında başlayabilmiştir. Teknolojinin gelişmesi ve bu alandaki araştırmaların artması neticesinde KYG üretimi sadece ABD’de 45 milyar m3’ün üzerine çıkmıştır. ABD dışında Kanada, Avustralya, Hindistan ve Çin’de de gelişmeler gözlenmektedir. Her ne kadar bu gazın üretim metotları konvansiyonel gaza benzese de bazı önemli alanlarda farklılıklar vardır. En önemli fark sahadaki gazın miktarını tespit etme aşamasında ortaya çıkmaktadır. Kömür yataklarındaki doğalgaz kömür yüzeyine tutunmakta ve böylelikle konvansiyonel sığ yataklarda düşük basınçta mevcut olan gaza göre daha fazla miktarda gazın maden yatağında hapsolmasına imkan vermektedir. Kömüre tutunan gazı serbest bırakmak için rezervuardaki basıncın düşürülmesi gerekmektedir. KYG ile konvansiyonel gaz arasındaki bir diğer önemli fark, kömür yataklarının genelde suyla dolu olmasıdır. Bu suyun tahliyesi sonrasında KYG üretimine başlanabilmektedir. Dünya genelinde 70’in üzerinde ülkede kömür yatakları mevcuttur. 2012 yılında tüm dünyada yaklaşık 2,9 milyar tonluk bir kömür üretimi gerçekleştirilmiştir. Toplam rezervin ise 860 milyar ton dolayında olduğu tahmin edilmektedir11. ABD’deki üretim başarısının dünyanın diğer yerlerinde de tekrarlanması halinde ilerleyen yıllarda ciddi miktarda KYG üretimi yapılması beklenmektedir12. 10 Clarke Energy, http://www.clarke-energy.com/gas-type/coal-gas/working-mine-methane/, ziyaret tarihi 20/6/2015 11 BP Statistical Review of World Energy, 2014, syf. 30-32 12 Holditch, Stephen A. et al. (2007) “Working Document of the NPC Global Oil & Gas Study- Topic Paper #29- Unconventional Gas”, National Petroleum Council (NPC), syf. 14-16 7 1.1.3 Kaya Gazı (Shale Gas) İçerdiği yüksek miktarda organik madde sayesinde ıssal tepkimeye uğradığında doğalgaz ve petrol üretimine imkân veren şist tabakalarındaki tortulu kayaçlarda yer alan gazdır13. Şeyl formasyonları hem gazın oluşturduğu kaynak hem de gazın yer aldığı rezervuar niteliğindedir. Doğalgaz şist tabakalarında üç şekilde yer alır14: - Kaya gözeneklerinde bulunan serbest gaz, - Doğal çatlaklarda yer alan gaz, - Organik madde ve mineral yüzeylerine tutunmuş gaz. Kaya gazı potansiyeli sadece belirli özelliklere sahip kayalarda bulunmaktadır. Bu özellikler aşağıda maddeler halinde sıralanmıştır: - Kayalardaki Toplam Organik Karbon (TOC) miktarı %2’den büyük olmalıdır. - Kayalardaki organik madde gaz oluşturacak olgunluğa erişmiş olmalıdır. Vitrinit Yansıması (Ro) değeri % 1.1’in üzerinde olmalıdır. - Kayalar, olgunlaşmayı sağlayacak kadar yaşlı olmalı veya yeterince derine gömülmüş olmalıdır. - Kayalardaki kil oranı mümkün olduğunca düşük, kuvars ve kalsit gibi kırılganlığı arttıran minerallerin oranı ise olabildiğince yüksek olmalıdır. - Kaya içerisindeki stres dağılımı mümkün olduğunca çift yönlü olmalıdır. Bu yönlere dik olarak oluşturulacak yapay çatlaklar kanatlarda gelişmelidir. - Kayaç içerisinde gaz oluşumuna bağlı “normalden yüksek basınç (overpressure)” zonu bulunmalıdır. - Kaya gazı potansiyeli yukardaki özellikleri taşıyan kayaların yeterli kalınlığa ve yayılıma sahip olduğu bölgelerde, jeolojik bağlamda havzalarda, bulunabileceğinden, arama çalışmalarında öncelik havzalarda bu özellikleri taşıyan birimlerin araştırılması, özelliklerinin belirlenmesi, yayılımlarının 13 14 Kuuskraa, V. A., , a.g.e, syf. 259 NPC, a.g.e. 8 ortaya konması ve deneme sondajları için en uygun lokasyonların saptanmasını içeren jeolojik ve jeofizik çalışmalara verilmelidir. Bunların olumlu sonuçlanması durumunda üretim amaçlı sondaj ve suyla çatlatma ve ardından test üretimi aşamalarına geçilmelidir15. 1.1.4 Konvansiyonel Olmayan Doğalgaz Sondaj Teknikleri 1.1.4.1 Yatay Sondaj Modern yatay sondaj kavramının temeli 1891 yılında ABD patent enstitüsü tarafından John Smalley Campbell adına düzenlenen matkap uçlarında oynar şaftların kullanımına ilişkin patentle başlamıştır. Bu şaft her ne kadar diş hekimliği alanında kullanılmak üzere hazırlanmışsa da, patent kuyu delme faaliyetlerini de içerecek şekilde oluşturulmuştu. İlk yatay sondaj kuyusu 1929 yılında Teksas’ta faaliyete geçmiştir. Daha sonra 1957 yılında Çin’de ve ardından Sovyetler Birliği’nde de yatay sondaja ilişkin çalışmalar yapılmıştır. Ancak, 1980’lerin başında gelişmiş sondaj motorları ile diğer yardımcı ekipman ve teknolojiler ortaya çıkana kadar ticari anlamda bir yatay sondaj çalışması gerçekleştirilememiştir16. Yatay sondaj metodunda öncelikle sismik araştırmalar neticesinde tespit edilen doğalgaz rezervuarı seviyesine kadar inilir. Bu seviyeye kadar olan sondaj yolunu sağlamlaştırmak ve ayrıca sondaj esnasında kullanılacak bir takım kimyasalların içme suyu kaynaklarına karışmasını engellemek amacıyla sondaj yolu boyunca çelikle sağlamlaştırılmış duvarlar örülür. İşin buraya kadar olan bölümü geleneksel sondaj metotları kullanılarak gerçekleştirilir. Dikey sondaj kısmı bazı sondaj kuyularında 2.500-3.000 metre uzunluğunu bulmaktadır. Yalçın M. N., Kaya Gazı, http://www.dogalgaz.com.tr/yayin/219/kaya-gazi-shalegas_6551.html#.VlRTOnbhDcs, ziyaret tarihi 23/6/2015 16 EIA, 1993 “Drilling Sideways -- A Review of Horizontal Well Technology and Its Domestic Application”, syf. 7 15 9 Şekil 3 Dikey (A), Yatay (B) ve Yönlü yatay (C) sondaj17 Nihayet kaya gazının bulunduğu başlangıç noktası denilen (kickoff point) rezervuar seviyesine gelindiğinde aynı sondaj yolundan burgulu sondaja imkân veren bir motor aşağıya indirilir ve şekil 3-B’deki gibi dirsek şeklinde bir eğim verilerek rezervuar boyunca ilerlenir. Nihayet yeryüzüyle paralel olarak bütün rezervuarı kapsayacak kadar ilerlendikten sonra (bu uzunluk yaklaşık 1200-1500 metre kadar olabilmektedir) dikey bölümde olduğu gibi sondaj yolunun tahkim edilmesi amacıyla bu bölüme de çelik borular indirilir ve etrafında beton bir tabaka oluşturulur. Bu işlemden sonra artık hidrolik çatlatma kısmına geçilebilir 18. EIA, 1993, “Drilling Sideways -- A Review of Horizontal Well Technology and Its Domestic Application” 18 Yatay sondaj- https://www.youtube.com/watch?v=fBQCQ6HL2Yw ve https://www.bcogc.ca/horizontal-drilling-video ), ziyaret tarihi 28/6/2015 17 10 Şekil 4 (a) Yatay sondajla yerleşim yerlerinin altında kalan rezervuarlara erişim (b) Yatay sondajla daha geniş bir rezervuara erişim Dikey sondajla ulaşılamayan şehirlerin ya da engebeli arazilerin altındaki doğalgaz kaynaklarına yatay sondajla ulaşmak mümkündür. (Şekil 4 (a)). Yatay sondajın diğer bir avantajı tek bir sondaj noktasından girerek geniş bir alandan doğalgaz çekilebilmesidir. 2010 yılında Teksas Üniversitesi bir giriş noktasından 22 sondaj kuyusu açmayı başarmıştır. 25 yıllık bir süreçte bu sondaj alanından yaklaşık 3 milyar m3 doğalgaz temin edilmesi beklenmektedir. Bu metotla sondaj alanındaki karbon ayak izi büyük ölçüde azaltılmıştır (Şekil-4 (b))19. Yatay sondaj yöntemi aşağıdaki alanlarda kullanılmaktadır20: - Şeyl tabakaları gibi doğal olarak kırılımlı tabakalarda, - Geçirgenliği düşük kayaçlarda, - Kumtaşı tabakalarında ve resif kayalarda, - Kömür kökenli gaz tabakalarında, - Dikey sondaj yapılması halinde su kaynaklarına zarar verebilecek yer altı kaynaklarında, 19 20 İnce rezervlerde, http://geology.com/articles/horizontal-drilling/, ziyaret tarihi 29/6/2015 Azar, J. J. (2004) “Oil and Natural Gas Drilling”,Oklohoma, University of Tulsa Publishing, s.531 11 - Ekonomik ya da yasal olarak dikey sondaj yapılmasının mümkün olmadığı kaynaklarda yatay sondajlar kullanılmaktadır. 1.1.4.2 İlk Hidrolik Çatlatma deneysel hidrolik çatlatma uygulaması 1947 yılında Kansas’ta gerçekleştirilmiştir21. İlk ticari uygulamalar ise 1949 yılında Oklahoma ve Teksas’ta gerçekleştirilmiştir. İlk yıl 332 kuyuda bu uygulama denenmiş ve ortalama %75 üretim artışı sağlanmıştır. O günden bu yana 2 milyonun üzerinde hidrolik çatlatma işlemi tamamlanmıştır22. Hidrolik çatlatma, kapalı bir doğalgaz tabakasına güçlü hidrolik pompalarla tabaka içerisinde çatlaklar oluşturma amacıyla su pompalama işlemidir. Bu işlem esnasında tabakaya sıvıların geçişine imkân sağlayacak ve çatlakların açık kalmasını sağlayacak kum enjekte edilir23. Temel olarak hidrolik çatlatma işleminin iki fonksiyonu vardır: Kuyudan birim zamanda elde edilen gaz miktarını ve ekonomik yönden çıkarılabilir rezerv miktarını artırır. Montgomery, C. T. ve Smith M. B. (2010) “Hydraulic Fracturing: History of An Enduring Technology”, Journal of Petroleum Technology, S:12, syf.26-32 22 Geny,F. (2011) “Hydraulic Fracturing: Technology And Practices Addressing Hydraulic Fracturing And Completions”, syf.10, https://www.npc.org/Prudent_Development-Topic_Papers/229_Hydro_Frack_Technology_Paper.pdf, 23 Frantz, J. H. ve Schlumberger V. J. (2005) “When Your Gas Resource is Unconventional So is Our Solution- Shale Gas”, Schlumberger Marketing Communications 21 12 Şekil 5 Marcellus şeyl sahasından hidrolik çatlatma örneği (Grafik Al Granberg) Bölüm 1.1.4.1’de anlatıldığı şekilde şeyl tabakası boyunca açılan sondaj yolundan bu sefer çatlatma işlemini gerçekleştirmek üzere delme aleti (perforation gun) aşağıya indirilir. Patlayıcıyla yüklü bu alet ateşlenerek çelik borular ve etrafındaki beton katmanı delerek şeyl tabakasında çatlaklar oluşturur. Bu işlemden sonra delme aleti kuyudan çıkarılarak su, kum ve bazı kimyasallardan oluşan (klorür,poliakrilamid, etilen glikol, sodyum- potasyum karbonat, glutaraldehit, guar gum, sitrik asit ve izopropanol )bir karışım aynı yoldan basınçlı bir şekilde gönderilir. Patlayıcılarla açılan çatlaklar pompa işlemi ile daha da genişletilir. Karışım içerisinde bulunan kum, su basma işlemi bitirilip basınç serbest bırakıldığında çatlakların arasında kalır ve tekrar kapanmasını engeller. Sondaj yolu boyunca onlarca kez tekrarlanan bu işlem tamamlandığında önceden basılan su tekrar geri çekilir ve suyun ardından çatlaklarda serbest kalmış olan doğalgaz da kuyunun 13 ağzına doğru hareket eder. Bu işlem genel olarak 3-5 aylık bir sürede tamamlanır ve 20-40 yıl boyunca bu çatlaklardan gaz çıkarılmaya devam eder24. 1.1.5 ABD’de Kaya Gazı Devrimi 2000’li yılların başında ABD’de enerji üretiminin aşağı yönlü bir trend içine girdiği ve büyük enerji firmalarının giderek daha fazla yurtdışı yatırımlara yönelmeye başladıkları bir ortamda kaya gazı alanında yaşanan gelişmeler ABD enerji piyasasının yeniden yükselişe geçmesine sebep olmuştur. 2007-2012 arasında enerji sektöründe istihdam edilen kişi sayısı %40 oranında artarak bir milyonun üzerine çıkmıştır. Artan doğalgaz arzı ile düşen fiyatlar ABD tüketicilerinin Çinli ve Avrupalı tüketicilere kıyasla yılda 300 milyar Dolar tasarruf etmelerini sağlamıştır25. Bu dönemde kaya gazı üretimindeki artışın etkisiyle ABD enerji yelpazesi içerisinde doğalgazın payı %25’ler seviyesine yükselmiş ve daha da önemlisi ABD, doğalgaz tüketiminde dışa bağımlı olmaktan büyük oranda kurtulmuştur. Son 10 yılda yakalanan bu ivme ile ABD doğalgaz üretiminde lider konumuna gelmiştir. Bu bölümde kaya gazı devriminin gelişimi, ABD enerji piyasasında sebep olduğu değişimler ve geleceğe ilişkin projeksiyonlar incelenerek günümüzde petrol piyasasında yaşanan gelişmelerin ABD kaya gazı sektörü açısından etkileri irdelenecektir. 1.1.5.1 Kaya Gazı Devrimine Yol Açan Etmenler Günümüze kadar dünya emtia piyasasındaki fiyatların piyasa koşulları dışındaki mekanizmalarla düzenlenmesine yönelik pek çok teşebbüs olmuştur. İkinci Dünya Savaşı sonrası Birleşmiş Milletlerin desteğiyle gerçekleştirilen bazı anlaşmalar 24 http://www.marathonoil.com/Social_Responsibility/Environmental_Stewardship/Hydraulic_Fracturi ng/), ziyaret tarihi 29/6/2015 25 Foreign Affairs (Mayıs-Haziran 2014) “Why the Shale Revolution Could Have Happened Only in America” 14 çerçevesinde üretici ve tüketici ülkelerle adil olduğu düşünülen fiyatlar belirlenmiş ve böylece fiyatların uzun yıllar öngörülebilir olması temin edilmeye çalışılmıştır. Kahve, kakao, şeker, kalay ve doğal kauçuk gibi ürünlere ilişkin uluslararası anlaşmalar 20 nci yüzyılın ikinci yarısında yürürlükte kalmıştır26. Bu anlaşmaların hepsi, sonuncusu Doğu Asya Finansal Kriziyle beraber çöken doğal kauçuk anlaşması olmak üzere, zamanla yürürlükten kaldırılmışlardır. Özellikle kahve ve kalay fiyatlandırasına yönelik yapılmış olan anlaşmalar günümüzde petrol piyasasında ortaya çıkan gelişmelerle kayda değer benzerlikler taşımaktadır. 1954 yılında yürürlüğe konulan Uluslararası Kalay Anlaşması ile kalay fiyatları bir müddet belirli bir aralıkta tutulmuştur. Bu anlaşma 1985 yılında mecburen sona erdirilmesine rağmen iki adet uzun süreli etkisi olmuştur. Birincisi, Anlaşma kapsamında fiyatların öncekine göre daha yüksek olması daha önceden üretici konumda bulunmayan ülkelerin üretici konuma gelmelerine sebebiyet vermiştir. Bu ülkelerden Brezilya’nın dünya kalay üretimindeki payı 1960’larda %1’ler seviyesindeyken 1980’lere gelindiğinde %10’lara çıkmıştır. İkinci olarak, suni olarak yüksek tutulan fiyatlar ikame bir ürün olan alüminyumun daha yoğun kullanımına sebebiyet vermiştir. 1950’lerden 2000’li yıllara gelindiğinde alüminyum üretimi kalaya göre iki kat daha fazla artmıştır. 1962 yılında yürürlüğe konulan Uluslararası Kahve Anlaşması kapsamında dünya kahve üretiminin %90’ını oluşturan ülkeler zorunlu ihracat kotaları yoluyla fiyatları sabit tutma yoluna gitmişlerdir. Bunun sonucunda tıpkı Uluslararası Kalay Anlaşması’nda olduğu gibi daha önceden üretici olmayan bir ülke, Vietnam dünya piyasasına girmiştir. Anlaşma öncesi dünya üretimindeki payı %0,7 olan Vietnam Gilbert, C. L.. (1996) “International Commodity Agreements:An Obituary Notice”, Elsevier Ltd., syf. 1-19 26 15 2000’lerin başında bu oranı %20’lere çıkarmış ve Kolombiya’yı geçerek Brezilya’nın ardından en büyük ikinci üretici olmuştur27. Petrol piyasasında Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) tarafından yürütülmeye çalışılan fiyat politikası da önceki örneklerle benzer bazı sonuçların ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. OPEC tarafından uygulanan fiyat politikası hem 80’li yıllarda hem günümüzde konvansiyonel olmayan bazı kaynakların karlı bir şekilde üretilmelerine imkân vermiştir. Şekil 6 1983-2014 arası petrol fiyatındaki ani dalgalanmalar grafiği28 1970’li yıllara kadar mevcudiyeti bilinen ve teknolojik açıdan da çıkarılmasında bir sorun olmayan Kuzey Denizi ve Meksika Körfezi’nde yer alan petrol kaynakları ekonomik gerekçelerle çıkarılamamıştır (rezerv ve kaynaklarda ekonomik ve 27 28 Dünya Bankası, (Ocak 2015) “Commodity Market Outlook”, syf. 10-11 Dünya Bankası, a.g.e., syf. 8 16 ekonomik altı kavramları için Bölüm 3.1’e bakılabilir). 1973’te meydana gelen petrol krizi sonrası fiyatların yükselmesi sonucu bu kaynaklar işlenmeye başlamıştır. 1979 yılında petrol fiyatlarının zirve yapması sonucu fiyatları yüksek tutma amacıyla OPEC kademeli olarak üretimi düşürmeye başlamıştır. Ancak, 1979’la 1985 arasında üretimlerini günlük 30 milyon varil seviyesinden 16 milyon varil seviyesine kadar indirmelerine rağmen fiyatlar konvansiyonel olmayan kaynakların etkisiyle %20 oranında düşmüştür. Bunun üzerine OPEC’in 1985 yılında fiyat politikasını terk ederek üretimdeki payını artırma girişiminde bulunmasıyla fiyatlarda sert bir düşüş olmuştur (Şekil-6). Benzer şekilde kaya gazı ve kaya petrolünün işlenmesine yönelik teknoloji de yaklaşık 30 senedir mevcut bulunmasına rağmen 2005 yılındaki enerji fiyatlarında yaşanan şiddetli yükseliş öncesi bu kaynakların etkin bir şekilde kullanılması mümkün olmamıştır. 2007 sonrası ciddi şekilde artan kaya gazı ve kaya petrolü üretimi nihayet 2014 yılına gelindiğinde tekrar OPEC’in fiyat politikasını terk etme kararı almasıyla sonuçlanmıştır. Sonuç itibariyle; kahve, kalay ve kauçuk piyasasında olduğu gibi petrol piyasasındaki fiyatları düzenlemeye yönelik suni müdahale ABD’yi ciddi bir oyuncu olarak gün yüzüne çıkarmıştır29. 1.1.5.2 Kaya Gazı Devriminin ABD’deki Sonuçları ve Geleceğe İlişkin Projeksiyonlar ABD’nin toplam enerji tüketimi 2011 yılında 2.191 milyon ton eşdeğer petroldür (TEP)30. Bu tüketimin 1.784 milyon TEP’si (%81) iç kaynaklardan temin edilmektedir. 29 World Bank, a.g.e. Ton eşdeğer petrol: Enerji kaynaklarının tek birim ile ifade edilmesini sağlayan ve 10 milyon kCal karşılığı enerji birimidir. Örnek olarak 1 TEP 1,6 ton taş kömürü, 960 litre benzin ve 1200 m3 doğalgaza eşit sayılmaktadır. 30 17 Şekil 7 ABD enerji tüketiminin kaynaklara göre yüzdesel dağılımı31 Toplam enerji arzının %27’sini oluşturan doğalgaz içerisinde kaya gazının payı son yıllarda giderek artmaktadır. 2007 yılında kayda değer miktarda üretimi başlayan kaya gazı sayesinde ABD’de doğalgaz üretimi toplam tüketimin yaklaşık %95’ini karşılar hale gelmiştir. Kaya gazı üretimi hariç tutulduğunda ABD’de doğalgaz üretiminin inişe geçerek %85’ler seviyesinden %45’lere kadar düştüğü görülmektedir. Diğer bir ifadeyle, ABD’nin bugün doğalgazda kendine yeten bir ülke olmasındaki en büyük etken son 9 senedir artarak devam eden kaya gazı üretimidir. Toplam enerji tüketiminde ise kaya gazı yaklaşık olarak %13’lük bir pay teşkil etmektedir. Kaya gazı üretimi hariç tutulduğunda ABD de iç enerji üretiminin tüketimi karşılama oranı %81’den %68 seviyesine düşmektedir. 31 EIA, “Energy Review 2011” 18 Tablo 2 ABD’de kaya gazı üretiminin genel doğalgaz üretimi içerisindeki payı 32 Yıllar Doğalgaz Üretimi Doğalgaz Tüketimi Üretim/ Tüketim Kaya Gazı Üretimi Kaya Gazı Üretiminin Payı % - 2000 533 648 82% - 2001 545 618 88% - - 2002 526 640 82% - - 2003 531 619 86% - - 2004 516 622 83% - - 2005 501 612 82% - - 2006 514 603 85% - - 2007 535 642 83% 55 10% 2008 560 647 87% 80 14% 2009 573 636 90% 110 19% 2010 592 669 88% 162 27% 2011 636 680 94% 236 37% 2012 668 709 94% 293 44% 2013 676 727 93% 330 49% Doğalgaz üretiminde kaya gazı sayesinde yaşanan artış ABD piyasasında oluşan doğalgaz fiyatlarına doğrudan yansımış ve bu ülkenin gelişmiş ülkeler arasında en ucuz doğalgazı kullanan ülke konumuna gelmesini sağlamıştır. , Şekil 8’de görüldüğü gibi kaya gazı devriminden önce ABD, Avrupa Birliği (AB) ve Japonya’da doğalgaz fiyatları neredeyse aynı seviyelerdeyken 2012 yılında ABD doğalgazı Japonya’dan 5 kat, AB’den ise 3,5 kat daha ucuz hale gelmiştir. EIA, “US Natural Gas Gross Withdrawals and Production”, https://www.eia.gov/dnav/ng/ng_prod_sum_dcu_NUS_m.htm, ziyaret tarihi: 30/07/2015 32 19 Şekil 8 ABD, AB ve Japonya’da son yıllarda doğalgaz fiyatlarının gelişimi (milyon British Thermal Unit (BTU)33)34 Ucuzlayan enerji fiyatları son yıllarda enerji yoğun sektörlerde faaliyet gösteren Almanya’dan Siemens ve BASF, Avustralya’dan Voestalpine gibi firmaların ABD’de üretim yapma kararları vermesinde son derece etkili olmuştur. On sene önce ABD’li firmalar Çin gibi ucuz işgücüne sahip ülkelerde üretim yapmayı tercih ederken bugün ülkelerine geri dönme planları yapmaktadır. Çin’de üretim yapan 1 milyar Dolar ve üzeri büyüklükte ABD firmalarının %50’si kısmen ya da tamamen üretimlerini ABD’ye döndürmeyi düşündüklerini ifade etmişlerdir. Bu firmalardan British thermal unit: Bir libre (453,6 gr) suyun sıcaklığını 63° F'den (17.2222 °C) 64 °F'ye (17.7778 °C) çıkartmak için gerekli olan enerji miktarıdır. Bu tanım, sıcaklık değişimlerinin 1 atmosferlik basınç altında ölçümleri şartında geçerlidir. 34 Dünya Bankası, “Commodity Markets Outlook 2012” 33 20 Wal-Mart 50 milyar Dolarlık bir yatırımı ABD’ye yönlendirme planları yapmaktadır35. Bu örnekler kaya gazı yoluyla ortaya çıkan üretim patlamasının enerji üretiminin yanında imalat sanayiinde de çarpan etkisi oluşturduğunu ortaya koymaktadır. Tablo 3 Kaya gazı üretimine ilişkin tarihsel gelişmeler36 1821 Ticari anlamda ilk kaya gazı üretimi New York Fredonia'da gerçekleştirildi. 18601920'ler 1930'lar Doğalgaz kullanımı, Appalachian ve İllinois rezervuarlarında yer alan kaya gazıyla beraber, kuyulara yakın yerleşim bölgelerinde başladı. Kuzeydoğu'da yer alan şehirlere boru hatlarının döşenmesine imkan veren teknolojiler geliştirildi ve ilk yatay sondaj işlemi gerçekleştirildi. Petrol ve doğalgaz kuyularında ilk kez hidrolik çatlatma yöntemi kullanıldı. Deneysel olarak ilk çatlatma işlemi 1947 yılında Kansas Grant kasabasında gerçekleştirildi. Bu yöntemin ticari anlamdaki ilk kullanımı ise 1949 yılında Okla'da meydana geldi. Hidrolik çatlatma ticari açıdan yaygın kullanılan bir yöntem haline geldi 1955 yılına kadar 100.000'in üzerinde hidrolik çatlatma işlemi gerçekleştirildi. Yönlü yatay sondajda hayati öneme sahip kuyu içi motorları geliştirilmeye başlandı. ABD Enerji Bakanlığı kaya gazı ve konvansiyonel olmayan diğer gazlara ilişkin Ar-ge çalışmaları için destek vermeye başladı. Mitchell Enerji, ABD Enerji Bakanlığı ve Gaz Tetkik Enstitüsü (GRI) ile işbirliği içerisinde yatay sondaj tekniğini daha etkin kullanarak maliyetleri düşürmeyi başardı. Böylece Teksas'ta yer alan Barnett şeyl havzasında ekonomik anlamda üretim başlamış oldu. 2003-2004 yıllarında Barnett Şeyl havzasının önderliğinde ABD'de günde 57 milyon mз kaya gazı üretimi gerçekleştirildi. Pensilvanya'da yer alan Marcellus şeyl havzasında keşifler başladı. 2005-2010 yıllarında sadece Barnett şeyl havzasında günlük 141 miyon mз kaya gazı üretimi gerçekleştirildi. Diğer büyük şeyl havzalarında da önemli gelişmeler bu dönemde başladı. 1940'lar 1950'ler 1970'ler 19801990'lar 2000'ler Tablo 3 son 10 yılda hissedilen kaya gazı devriminin 100 yıla yakın bir süredir devam eden gelişmelerin sonucu olduğunu göstermektedir. Kaya gazı üretiminde yaşanan artış sonucu ABD’de doğalgaz üretimi ilk defa 2011 yılında Rusya’nın üretim miktarına ulaşmış ve bu yıldan sonra da aradaki fark 35 http://www.ibtimes.com/natural-gas-boom-attracting-manufacturing-us-overseas-take-advantagecheaper-fuel-1582512, ziyaret tarihi: 02/08/2015 36 ABD Enerji Bakanlığı ve Ulusal Enerji Teknolojileri Laboratuvarı, “Natural Gas From Shale Questions and Answers”, http://energy.gov/sites/prod/files/2013/04/f0/complete_brochure.pdf, ziyaret tarihi: 02/08/2015 21 açılmıştır. 2014 yılı itibariyle Rusya’da üretilen 520 milyar mз doğalgaza karşılık ABD 668 milyar mз doğalgaz üretmiştir37. Şekil 9 ABD, Rusya ve Arabistan doğalgaz ve petrol üretimi38 Kaya gazı üretiminde yaşanan gelişmelerin ABD’nin gelecekteki enerji üretim ve dış ticaret verilerinde de olumlu etki yapması beklenmektedir. ABD Enerji Enformasyon İdaresinin (EIA) raporunda39 dört senaryo çerçevesinde ABD’nin doğalgaz üretim ve dış ticaret verilerine ilişkin tahminler yayımlanmıştır. Bu senaryolar şu şekilde sıralanmaktadır: - Yüksek petrol ve doğalgaz rezervlerine ulaşılması: Rezervuarlarda yer alan doğalgaz miktarından maksimuma yakın seviyede yararlanılması, kaynağa daha yakın kuyu açılmasını temin edecek teknolojik gelişimin devam etmesi ve yeni rezerv keşiflerinin artarak devam etmesi varsayımlarından hareket edilmiştir. 37 BP Statistical Rewiev of World Energy 2015 EIA, (2015), http://www.eia.gov/todayinenergy/detail.cfm?id=20692, ziyaret tarihi: 05/08/2015 39 EIA (2014) “Annual Energy Outlook 2015 With Projections to 2040” 38 22 - Baz senaryo: Doğalgaz piyasasında geçmişte yaşanmış gelişmelere (teknoloji, yeni rezerv keşifleri) paralel gelişmelerin yaşanacağı tahminiyle oluşturulmuştur. - Yüksek petrol fiyatı ve düşük petrol fiyatı: Ampirik çalışmalar doğalgaz fiyatlarının %98 oranında petrol fiyatlarıyla paralel olduğunu ortaya koymuştur40. Dolayısıyla yüksek petrol fiyatı yüksek doğalgaz fiyatı anlamına gelmektedir. Yüksek doğalgaz fiyatı da kar marjının artmasını beraberinde getirdiği için daha fazla üretim yapılmasını temin etmektedir. Tersi durumda ise doğalgaz üretimi azalmaktadır. Baz senaryoya göre doğalgaz üretiminin 2013’te 676 milyar mз’ten 2040’ta yaklaşık 1 trilyon mз’e ulaşacağı tahmin edilmektedir.(Şekil 10 (a)). Son 9 yılda olduğu gibi bu üretim artışında kaya gazının büyük bir paya sahip olacağı ve yaklaşık 320 milyar m3’lük üretim artışının 230 milyar mз’ünün kaya gazındaki üretim artışından kaynaklanacağı beklenmektedir (Şekil 10 (c)). 40 Dünya Bankası, “Aralık 2014 Türkiye Odak Notu” 23 Şekil 10 (a) ABD Kaya gazı üretim Projeksiyonu(trilyon kübik feet) (b) ABD doğalgaz net ithalat projeksiyonu(trilyon kübik feet) (c) ABD Doğalgaz üretim projeksiyonu (trilyon kübik feet) Her dört senaryoda da ABD’nin 2017 yılında net doğalgaz ihracatçısı olacağı öngörülmekte ve bu konumunu uzun yıllar koruyacağı tahmin edilmektedir. En iyi senaryoya göre 2040 yılında ABD’nin net doğalgaz ihracatı yaklaşık 370 milyar mз, en kötü senaryoya göre ise 85 milyar mз olacaktır (Şekil 10 (b)). Genel enerji dış ticareti açısından incelendiğinde ise ABD’nin en kötü senaryonun dışındaki üç senaryoda en geç 2028 yılında net ihracatçı pozisyonuna geleceği tahmin edilmektedir. 24 Söz konusu tahminler 2014 yılındaki ham petrol fiyatlarında meydana gelen büyük düşüş öncesi yayımlanmıştır. Bu çerçevede, şu anda görünen tabloda tahminlerin orta vadede düşük petrol fiyatı senaryosuna yakın bir seviyede gerçekleşmesi beklenmektedir. 1.1.5.3 Petrol Piyasasındaki Değişimlerin ABD Kaya Gazı Sektörüne Etkileri 1990-2013 yılları arasında gerçekleşen doğalgaz ve ham petrol fiyatları incelendiğinde ikisi arasında %98’lik bir korelasyon olduğu tespit edilmiştir (Şekil11). Şekil 11 1990-2014 yılları arasında gerçekleşen ham petrol ve doğalgaz fiyatları41 Doğalgaz ve ham petrol fiyatları arasındaki bu güçlü ilişki özellikle konvansiyonel olmayan doğalgazın gelecek yıllardaki durumuna ilişkin tahminlerde bulunurken ham petrol fiyatlarını göz önünde bulundurmayı zorunlu kılmaktadır. 41 Dünya Bankası “Aralık 2014 Türkiye Odak Notu” 25 2014 Haziran’da 115 Dolar seviyesinde olan Brent petrol %60 oranında düşerek 2015’in ortalarında 43 Dolar seviyesine gelmiştir42. Ham petrol fiyatlarında görülen bu hızlı düşüş sonucunda ABD doğalgazının fiyatlandırılmasında temel alınan Henry Hub spot fiyatı 2014 Haziran ayında yaklaşık 4,5 Dolarken 2015 Haziran ayında %42 düşüşle 2,6 Dolar olmuştur43. Jeolog Marion King Hubbert’ın 1956 yılında petrol üretiminin bir müddet sonra zirve noktasına ulaşacağını ve bu noktadan sonra sürekli bir düşüş halinde olacağını öne sürmüştür (peak oil theory)44. Diğer taraftan, son yıllarda bazı uzmanlar enerji verimliliğine ilişkin çalışmalar, enerji tüketiminde doğalgazın payının artması, yenilenebilir enerji alanındaki gelişmeler ve karbon salınımını azaltmaya ilişkin çalışmalarla birlikte petrol üretiminden önce tüketiminin zirve noktayı göreceğini iddia etmeye başlamışlardır45. Bu gelişmelerle birlikte bölüm 1.1.5.1.’de de ifade edildiği gibi yüksek petrol fiyatlarının da etkisiyle ABD’nin kaya gazı ve kaya petrolü üretiminde ciddi bir konuma gelmesi ham petrol üreten ülkeler üzerindeki baskıyı daha da artırmıştır. 2014’ün ortasında petrol fiyatlarında yaşanan düşüş OPEC’in üretim miktarlarını düzenleyerek fiyatları dengede tutacağı beklentisini ortaya çıkarmış fakat 2014 Kasım’da ve 2015 Haziran’da yapılan OPEC toplantılarından üretimi azaltmama kararı çıkmıştır46. Bu kararlarla OPEC 1985-1986 yılında yaptığı gibi fiyat dengeleyici üretici (swing producer)47 konumunu terk ederek ilerleyen yıllarda pazar payını korumaya odaklanacağının sinyalini vermiştir48. 42 http://www.investing.com/commodities/brent-oil-historical-data, ziyaret tarihi: 08/07/2015 EIA, Henry Hub Natural Gas Spot Price, https://www.eia.gov/dnav/ng/hist/rngwhhdm.htm, ziyaret tarihi: 08/07/2015 44 http://oilprice.com/Energy/Crude-Oil/What-Is-Peak-Oil-Theory-A-Thorough-Look-At-ThisHeavily-Debated-Topic.html), ziyaret tarihi 21/09/2015 45 http://www.bloomberg.com/bw/articles/2013-05-01/peak-oil-is-back-but-this-time-its-a-peak-indemand, ziyaret tarihi 21/09/2015 46 http://www.nytimes.com/2014/11/28/business/international/opec-leaves-oil-production-quotasunchanged-and-prices-fall-further.html), ziyaret tarihi 21/09/2015 47 Fiyat Dengeleyici Üretici (Swing Producer): Herhangi bir malın global seviyede arzını kontrol altında tutabilen kartel ya da oligopol tarzı yapılanmalardır. Fiyat dengeleyici üretici fazla kapasiteye 43 26 Şekil 12 Kasım 2014’ten itibaren ABD’nin petrol üretimindeki değişim (bin varil/gün)49 Şekil 13 ABD’nin Aralık 2014-Aralık 2015 döneminde havzalara göre doğalgaz üretimi (milyon feet küp) OPEC’in bu tutumu kaya gazı ve petrolü üretiminde ilk etkilerini göstermeye başlamış ve Temmuz 2014-Haziran 2015 arasında ABD’deki şeyllerde petrol ve sahip olduğu için çok az bir maliyete katlanarak malın arzını azaltıp artırma böylece de fiyatını belirleyebilme imkânına sahiptir. Suudi Arabistan petrolde, Rusya ise potaslı gübrelerde fiyat dengeleyici üretici konumundadır. 48 http://www.reuters.com/article/2015/10/21/commodities-summit-opecidUSL8N12K3EV20151021#yXd1XV5TRH5IIaUz.97, ziyaret tarihi 21/09/2015 49 EIA 27 doğalgaz sondaj kulelerinin sayısı 1417’den 564’e düşmüştür50. Diğer taraftan, üretim miktarlarında henüz çok büyük düşüşler yaşanmamış ve Kasım 2014’teki OPEC toplantısından sonra ABD ham petrol üretimi bir miktar daha artmaya devam ederek Ekim 2015 itibariyle Kasım 2014’teki seviyesine yaklaşmıştır (Şekil 12). Doğalgaz üretiminde ise EIA Kasım 2015 üretim raporuna göre halen bir düşüş yaşanmamıştır (Şekil 14). Şekil 14 2012-2016 arasında OPEC ham petrolüne olan tahmini talep (milyon varil/ gün) Tüm bu gelişmeler OPEC ülkelerinin Pazar payını bir miktar artırmış (Şekil 14), fakat buna karşılık üye 12 ülkeden 10’u (Suudi Arabistan dâhil) bu süreçte büyük bütçe açıklarıyla karşı karşıya kalmışlardır. Suudi Arabistan’ın bütçe açığının 2015 yılında tahmini olarak 136 milyar Dolar olması beklenmektedir. Uluslararası Para Fonu (IMF) ham petrol fiyatlarının 2015 yılında 51,62 Dolar ve 2020 yılında ise 50,36 Dolar olarak gerçekleşeceğini tahmin etmektedir. Ham petrol 50 http://www.naturalgasintel.com/topics/395-drilling-rig-count-in-unconventional-basins, tarihi, 22/09/2015 ziyaret 28 fiyatlarının bu seviyelerde gerçekleşmesi halinde Suudi Arabistan’ın 2020 yılına kadar her sene 100 milyar Doların üzerinde bütçe açığı vereceği öngörülmektedir51. IMF’nin hesaplarına göre OPEC ülkelerinin yıllık bütçe harcamalarını karşılayabilmeleri için gerekli olan ham petrol fiyatı Kuveyt için 47 Dolar ve Katar için 59 Dolar ile 2015 yılı ortasında oluşan fiyatlarını tolere edebilecek seviyede iken geriye kalan ülkeler için 71 ile 215 Dolar arasında değişmektedir. OPEC ülkelerinin karşı karşıya oldukları bu ciddi bütçe açıkları düşük fiyatlı petrol politikasının kendileri açısından sürdürülebilir olmadığını göstermektedir52. Bir yanda düşen petrol fiyatlarının ABD kaya gazı ve petrolü üreticileri üzerinde oluşturduğu baskı diğer yanda petrol fiyatlarını düşük tutma amacıyla üretimi yüksek tutan OPEC ülkelerinin karşılaştıkları yüksek bütçe açıkları ilk önce kimin mücadeleyi bırakacağı sorusunu gündeme getirmiştir. Bu noktada ABD kaya gazı havzalarında yapılan üretimin doğalgaz fiyatlarının hangi noktasında karsız hale geldiği hususu önem kazanmaktadır. ABD kaya gazı havzalarının büyük bir bölümünde üretim için gerekli olan başa baş noktası 3 Doların üstündedir. Diğer bir ifadeyle, şu anki doğalgaz piyasa fiyatları (Haziran 2015 itibariyle 2,6 Dolar/milyon btu) göz önünde bulundurulduğunda bu havzalarda karlı bir üretim yapılamamaktadır53. Bu durumda ya önümüzdeki aylarda çok ciddi üretim düşüşleri yaşanacağı ya da son bir yılda üreticilerin bir takım önlemlerle üretim maliyetlerini daha aşağı çekmiş oldukları tahmin edilmektedir54. Öte yandan, ABD’nin OPEC ile beraber fiyat dengeleyici ikinci bir oyuncu olarak doğalgaz piyasasında yerini almaya başladığı da ileri sürülmektedir. OPEC fiyat düzenleyici üretici olarak 1985-86 dönemi ve 2014 sonunda yaptığı gibi günlük 2-2,5 51 IMF (Ekim 2015) “World Economic Outlook” 52 IMF, http://www.oilandgas360.com/opec-breakeven-costs-by-country/, ziyaret tarihi: 25/09/2015 https://www.caseyresearch.com/articles/does-long-term-natural-gas-downturn-signal-investorsshould-exit), ziyaret tarihi 25/09/2015 54 http://oilpro.com/post/12132/us-shale-boom-could-end-next-month, ziyaret tarihi 25/09/2015 53 29 milyon varili bulan yedek kapasitesini zaman zaman artırmak ya da azaltmak suretiyle piyasa fiyatlarına müdahale etmiştir. ABD’nin fiyat düzenleyici rolü bu kadar keskin olmamakla beraber, önümüzdeki yıllarda ham petrolün 70 Dolar/varil ve üzeri fiyatlara çıktığı dönemlerde üretimini artırarak fiyatların daha da yukarı çıkmasını zorlaştıracak bir “tampon üretici” konumuna geldiği düşünülmektedir. Bu çerçeveden bakıldığında OPEC’in konvansiyonel olmayan enerji kaynaklarındaki üretim artışını frenlemek ve hatta bu üretimi aşağı çekmek üzere yaptığı üretim atağı kaya gazına ilişkin gelişmeleri tamamen durdurma amacını gerçekleştirmekten uzaktır. ABD’nin şeyl kaynakları sayesinde kazandığı tampon üretici vasfı, düşük fiyatlı enerji döneminin başlangıcı olarak görülmektedir55. 55 http://www.investopedia.com/articles/investing/052015/us-shale-becoming-global-swingproducer.asp, ziyaret tarihi 25/09/2015 30 İKİNCİ BÖLÜM ÖDEMELER BİLANÇOSU VE CARİ İŞLEMLER HESABI, TÜRKİYE’DE ENERJİ TÜKETİMİ VE ENERJİ İTHALATININ CARİ AÇIK İÇERİSİNDEKİ PAYI Ödemeler dengesi bir ülkenin kendisi dışındaki dünya ile ekonomik ilişkilerini izleyen bilançodur. Bu bilanço, ülkenin mal, hizmet ve sermaye akımları gibi işlemler aracılığıyla sağladığı gelirin dışarıya yapılan ödemelere eşit olup olmadığını ortaya koymaktadır ve o ülkenin ödeme gücündeki iyileşme ya da bozulmaları yansıtmaktadır. Bu nedenle ödemeler dengesi o ülkenin uluslararası alandaki ekonomik ve mali itibarının bir göstergesi olarak görülür. Bu bölümde ödemeler bilançosunun tanımı ve ana hesap grupları, ardından Türkiye’nin enerji tüketimi ve cari açık ilişkisi incelenecektir. 2.1 Ödemeler Bilançosu Tanımı Ödemeler bilançosu, bir ekonomide yerleşik kişilerin (Hükümet, bankalar, diğer sektörler) diğer ekonomilerde yerleşik kişiler ile bir dönem içinde yapmış oldukları ekonomik işlemlerin sistematik kayıtlarını içeren istatistikî bir rapordur. Ödemeler dengesi istatistikleri aylık, üçer aylık, yıllık gibi belli bir dönem aralığında yurtdışında yerleşik kişilerle gerçekleştirilen ekonomik akımları ölçmektedir. Bu istatistikler yayımlanırken kullanılan hesap birimi, ekonominin kendi para birimi veya uluslararası piyasalarda geçerliliği olan başka bir para birimi olmaktadır. Para birimi seçiminde diğer para birimlerine göre istikrarlı olmasına dikkat edilir56. IMF tarafından önerilen tanıma göre, ödemeler bilançosu; ülkedeki yerleşikler ile dünyanın diğer geri kalan ülkeleri arasında belli bir dönem içerisinde yapılan ekonomik ilişkilerin yer aldığı sistematik kayıttır. TCMB (21 Ocak 2014) “Ödemeler Dengesi İstatistiklerine İlişkin Yöntemsel Açıklama”, syf. 4, ,www.tcmb.gov.tr 56 31 Yukarıdaki anlatımlardan da anlaşıldığı üzere ödemeler bilançosu tanımındaki ekonomik işlem ve yerleşiklik kavramını önem arz etmektedir. Ekonomik işlem; mal, hizmet ve gelirle ilgili işlemler, finansal varlık ve yükümlülüklerle ilgili işlemleri yani bir ekonomide yerleşik kişilerden diğer ekonomide yerleşik kişilere karşılıksız olarak reel ya da finansal kaynakların sağladığı transferleri kapsar57. Bir ülkede yerleşik olmaktan kastedilen ise normal olarak ekonomik faaliyetini o ülkede yürüten kişiler, firmalar ve kamu kuruluşlarıdır. Vatandaşlık ile aynı şey değildir. Yerleşiklikte önemli olan adres ve işlerini yürüttükleri yerdir. Bir ülkede çalışan işçiler başka ülke vatandaşı olsalar da çalıştıkları ülkede yerleşik sayılırlar. Turistler bulundukları ülkede yerleşik sayılmazlar ve yaptıkları harcamalar dış ekonomik işlem sayılarak ödemeler bilançosuna kaydedilir. Buna karşın yerleşiklik kavramının da istisnaları bulunmaktadır. Bir ülkede görevli yabancı ülke mensupları, yabancı diplomatlar(elçilik ve konsolosluk görevlileri, yabancı temsilciler), askeri ateşeler vb. oturdukları ülkenin değil, mensubu oldukları ülkenin yerleşmişi olarak değerlendirilir. Bir ülkedeki uluslararası çalışan kişiler de görev yaptıkları ülkede yabancı sayılırlar. Tüzel kişiliği bulunan şirketler faaliyette bulunduğu ülkede yerleşik sayılırlar. Şirket merkezi dışındaki şubeler yabancı da olsalar içinde bunduğu ülkede yerleşik kabul edilir. Bu bakımdan şirket şubeleri, ödemeler bilançosunda yerli şirketlerle aynı işlemle tabi tutulur. Ancak şirket şubelerinin iç piyasa satışları ve hammadde alımları dış ticaret olarak değerlendirilmez. Ana ülkelerine transfer ettikleri karlar veya yurt dışına yaptıkları satışlar ödemeler bilançosuna kaydedilir. Bu sebeple bunlara yapılan satışlar ihracat olarak sayılır. Türkiye’deki yerleşik yabancı firmaların yurtiçi satışları Türkiye’nin dış ticaretine girmez58. 57 TCMB, a.g.e. Seyidoğlu, H. (2007) “Uluslararası İktisat”, Güzem Yayınları, geliştirilmiş 16. baskı, İstanbul, , syf.312. 58 32 2.1.1 Ödemeler Bilançosu Ana Hesap Grupları Ödemeler bilançosunun kolayca anlaşılabilmesi ve yorumlanabilmesi için bir ülkenin diğer ülkelerle yaptığı borçlu ve alacaklı işlemleri ortak özelliklerine dayandırılarak belirli hesap gruplarına kaydedilir. Ödemeler bilançosunun hesap grupları dörde ayrılır. Ödemeler Bilançosu: Cari işlemler hesabı + Sermaye hesabı + Resmi rezerv hesabı + Net hata ve noksan Türkiye’de ödemeler dengesi (bilançosu) tablosunu, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) derleyip kamuoyuna açıklar. T.C. Merkez Bankası’nın sorumluluğu altındadır. Ödemeler bilançosu bir yıllık için tutulur. Banka aylık olarak kamuoyuna yayımlamaktadır. Ödemeler bilançosunun ana hesap gruplarını Merkez Bankasının yayımladığı Ödemeler Dengesi İstatistiklerine İlişkin Yöntemsel Açıklama kitapçığından almanın daha doğru olduğu düşünüldüğünden bu kısımda genelde bu kitapçığa atıf yapılacaktır. 2.1.2 Cari İşlemler Hesabı Ödemeler bilançosu içinde en fazla önem verilen bölümdür. Ülkenin ihraç ve ithal ettiği mallar ve hizmetler bu hesaba kaydedilir. Önemli kalemler aşağıdaki gibidir: 59 - Mal ve Hizmetler, - Gelirler, - Cari Transferler (Karşılıksız Transferler)59 TCMB, a.g.e. , syf. 6 33 2.1.2.1 Mal ve Hizmetler 2.1.2.1.1 Mallar Mallar; genel mal ticareti, işlem gören mallar, onarım gören mallar, taşıtlar için limanlarda sağlanan mallar ve parasal olmayan altını (ticari altın) kapsar. Dış ticaret akımları “Özel Ticaret” veya “Genel Ticaret” sistemleri çerçevesinde belirlenmekte ve ülkelere göre değişim gösterebilmektedir. Özel ticaret sistemi gümrüklerden giriş çıkış yapan malları kapsamakta bu nedenle, ülke sınırları içinde yer alan serbest bölgelere sınır dışından gelen ve giden mallar sistem dışında bırakılmaktadır. Genel ticaret sistemi ise milli sınırlardan giren ya da çıkan tüm malları dikkate almaktadır60. Mal ihracatı ülkeye döviz kazandıran başlıca işlemlerdir. Kayıt tekniği açısından alacaklı bir işlem olarak aktife kaydedilir. Bunun tersine, mal ithalatı borçlu işlem olarak pasife kaydedilir. Kısaca döviz girişi sağlayan işlemler (+) alacak (aktif) tarafına, döviz çıkışına sebebiyet veren işlemler ise (-) borç (Pasif) tarafına kaydedilir. Toplam mal ithalatı ile toplam mal ihracatı arasındaki farka dış ticaret bilançosu adı verilir. Bu kavram ödemeler bilançosu ile karıştırılmamalıdır. Dış ticaret dengesi(bilançosu) yalnızca dar anlamda mal ithalat ve ihracatını kapsar61. Ticaret dengesinin pozitif olması, ülkenin dış âleme sattığı malların değerinin dış âlemden satın aldığı malların değerinden veya kısaca ihracatın ithalattan büyük olduğu anlamına gelir62. 2.1.2.1.2 Hizmetler Hizmet ihraç ve ithaline ilişkin gelir ve giderlerin kaydedildiği ana hesaptır. Kapsamını, taşımacılık (navlun dâhil), turizm gelir ve giderleri, haberleşme hizmetleri, inşaat hizmetleri, sigorta hizmetleri, finansal hizmetler, bilgisayar ve bilgi 60 TCMB, a.g.e., syf. 7 Seyidoğlu, a.g.e., syf. 317 62 Ünsal, E. M. (2007) “Makro İktisat” , İmaj Yayınevi , geliştirilmiş 7. Baskı, Ankara, syf.73 61 34 hizmetleri, patent ve lisans komisyonları, ticari ve ticaret bağlantılı diğer hizmetler, finansal kiralama hizmetleri, çeşitli teknik hizmetler, kişisel, kültürel ve eğlence hizmetleri ile resmi hizmetler oluşturur63. Bir İtalyan’ın Türkiye’de tatil veya üniversite tahsili yapması, bir malın İtalya’ya Türk gemileriyle taşınması cari hesapta(+) işaretle gösterilir. Buna karşılık bir Türkün İtalya’da tatil veya üniversite tahsili yapması, bir malın Türkiye’ye İtalyan gemileriyle taşınması cari hesapta(-) işaretle gösterilir64. 2.1.2.2 Gelirler Çalışanların ücretleri ile doğrudan yatırım, portföy yatırımları ve diğer yatırımlara ilişkin gelirler ve ödenen tutarları içermektedir. Bu kalem doğrudan yatırımlar ile ilgili olarak hisse gelirleri, kar payları, sermayeye katılan kazançlar ile şirketler arası diğer yatırımlardan doğan gelir ve giderleri içermektedir. Portföy yatırımları da hisse senetlerinden elde edilen gelirler (kar payları), tahvil ve benzeri borç enstrümanları ile ilgili gelir ve giderleri (faiz) kapsamaktadır. Diğer yatırımlarda ise diğer finansal varlık ve yükümlülüklerle ile ilgili gelir ve giderler (faiz) kaydedilmektedir65. Uluslararası dolaysız yatırımlar ve port folyo yatırımların kendisi aşağıda göreceğimiz sermaye hesabının kapsamına girmektedir. Oysa bu yatırımların gelirleri(kar, faiz veya temettülerin transferi) sermaye faktörünün hizmetlerinden yararlanmanın bedeli sayılarak cari işlemlere kaydedilir66. 2.1.2.3 Cari Transferler Ekonomiye mal, hizmet ya da para girişi gerçekleştiği halde, bu girişler karşılığında kaynak transferi yapılmayan transferleri içermektedir. Genel Hükümet 63 TCMB, a.g.e., syf. 7 Ünsal, a.g.e., syf.73 65 Ödemeler Dengesi İstatistiklerine İlişkin Yöntemsel Açıklama, syf. 7 66 Seyidoğlu, a.g.e., syf.318 64 35 (hibe, vb.), Diğer Sektörler (işçi havaleleri ve diğer transferler) şeklinde yapılmaktadır67. 2.1.3 Sermaye ve Finans Hesapları Bu kalem Sermaye Hesapları ve Finans Hesapları olarak iki gruba ayrılmaktadır. Ödemeler dengesinde her işlem eşit değerde 2 ayrı kaleme çift kayıt muhasebe sistemine uygun olarak kayıt edilir, (+) işaretle gösterilen kayıt alacak kaydı, (–) işaretle gösterilen kayıt ise borç kaydıdır. Çift kayıt muhasebe sistemine göre her ekonomik işlemin bir alacak bir de borç kaydı tutulmaktadır. Alacak kayıtları; cari işlemlerde reel kaynak (mal ve hizmet) ihracını, sermaye işlemlerinde yükümlülük artışını veya varlık azalışını gösterir. Borç kayıtları ise cari işlemlerden mal ve hizmet ithalini sermaye işlemlerinde yükümlülük azalışını veya varlık artışını gösterir. 2.1.3.1 Sermaye Hesabı Sermaye transferleri (borcun bağışlanması, göçmen transferleri gibi) üretilmeyen, finansal olmayan varlıklar (kara parçası gibi maddi varlıklar ile imtiyaz, telif, ticari marka ve kira, lisans gibi transfer edilebilir sözleşmeler gibi maddi olmayan varlıklar) olarak sınıflandırılmaktadır68. 2.1.3.2 Finans Hesapları Ödemeler dengesinin diğer önemli bir bölümü de finansman (sermaye) hareketleridir. Özel ve kamu kuruluşları tarafından yapılan kısa ve uzun vadeli uluslararası sermaye akımları bu hesapta incelenmektedir. Uluslararası ekonomik işlemlerin bir bölümünü sermaye ithal ve ihracı oluşturmaktadır. Sermaye hareketleri 67 68 Ödemeler Dengesi İstatistiklerine İlişkin Yöntemsel Açıklama, s 7 Ödemeler Dengesi İstatistiklerine İlişkin Yöntemsel Açıklama, syf. 8 36 temel olarak, bir ülkenin dış mali varlıkları ve yükümlülüklerindeki değişmeler ve bu değişmelerin karşılıklı kayıtlarını içermektedir69. Finans işlemleri bir ülkede yerleşik kişi ve kuruluşların başka ülkelerde yaptıkları harici yatırımla (üretim tesisi, bina, arazi vs.) sınır ötesine aktardıkları mali fonlardan (yabancı, tahvil, hisse senedi, hazine bonosu, alım satım, yabancı bankalarda açtırılan mevduat hesaplarını) oluşur. Ülkenin dış dünyada yaptığı sermaye ve finans işlemleri ödemeler bilançosunun Finans hesabına kaydedilir70. Finans Hesapları sermaye şekline göre; Doğrudan Yatırımlar, Portföy Yatırımları, Finansal Türevler, Diğer Yatırımlar, olarak ayrılmaktadır. 2.1.3.2.1 Doğrudan yatırımlar Doğrudan yatırım; yatırımcının yerleşik olduğu ekonomi dışındaki bir ekonomide yaptığı uzun vadeli yatırımı gösterir. Burada yatırımcının kuruluşun sermayesinde %10 ve üzeri paya sahip olması veya yönetiminde söz sahibi olması esastır. Doğrudan yatırım kalemi, yabancı sermaye yatırımının yapıldığı ülke ve yabancı sermayeyi getiren ülke ayrımında, Sermaye, Kârın Sermayeye Katılımı, Diğer Sermaye olarak sınıflandırılmaktadır71. 2.1.3.2.2 Portföy yatırımları Kısaca menkul değerlere yapılan yatırımlar olarak tanımlanan portföy yatırımları, genellikle devlet ya da özel kuruluşların bono ve tahvilleri ile hisse senedi ve diğer para piyasası araçlarını içermektedir. Ödemeler Dengesi İstatistiklerine İlişkin Yöntemsel Açıklama, syf. 8 Seyidoğlu, a.g.e., syf. 320 71 Ödemeler Dengesi İstatistiklerine İlişkin Yöntemsel Açıklama, s.9 69 70 37 Doğrudan yatırım ile portföy yatırımları arasında bazı önemli farklılıklar vardır: En önemli fark, yabancı ülkede yapılan yatırımın yönetimi ve denetimi konusudur. Doğrudan yatırım durumunda, şirket yönetimi ve denetiminde etkili olunmaktadır. Portföy yatırımlarında ise yerleşik şirket üzerinde yönetim hakkı veya denetim söz konusu değildir; bu yolla yerleşik şirket uluslararası piyasalardan kaynak sağlamış olmaktadır. İkinci önemli fark, doğrudan yatırımlarda yatırımcının yatırım sermayesinin yanı sıra üretim teknolojisi ve işletmecilik bilgisini de beraberinde getirebilmesidir. Portföy yatırımlarında yabancı yatırımcının sermaye dışında başka katkısı bulunmamaktadır72. 2.1.3.2.3 Finansal Türevler Finansal türevler, bir dayanak varlığın değerine bağlı, ancak bu dayanak varlıktan bağımsız olarak alım-satımı yapılan finansal araçlardır. Türev işlemler, ileri bir tarihte yapılacak alım-satımın şartlarını bugünden belirleyen ve tarafları hukuki olarak bağlayan sözleşmeler ile gerçekleştirilir. Bu sözleşmeler ödemeler dengesi metodolojisine göre vadeli ve opsiyon tipi sözleşmeler olmak üzere iki temel grupta toplanır. 2.1.3.2.4 Diğer Yatırımlar Doğrudan yatırım, portföy yatırımları, finansal türevler ve rezerv dışında kalan diğer tüm sermaye hareketleri bu bölümde yer almaktadır. Portföy yatırımlarında olduğu gibi, Varlık ve Yükümlülük ayrımında, türlerine ve sektörüne göre alt ayrımlar bulunmaktadır. Bunlar; ticari krediler (vadeli mal alımı veya satımı şeklindeki krediler), krediler (nakit krediler), döviz mevcutları ve mevduat hesapları diğer varlık ve yükümlülükleri kapsamaktadır73. 72 73 Ödemeler Dengesi İstatistiklerine İlişkin Yöntemsel Açıklama, s.9 TCMB, s.9 38 2.1.4 Rezerv varlıklar Rezerv varlıklar; parasal altın rezervleri, özel çekme hakkı (SDR), fon nezdindeki rezerv pozisyonu, döviz rezervleri, diğer alacak hakları başlıklarında sınıflandırılmaktadır. - Parasal Altın Rezervleri: Ülkenin parasal yetkilisinin elinde tuttuğu parasal altın rezervleridir. - Özel Çekme Hakkı (SDR): IMF tarafından yaratılan ve üye ülkelerin kotaları çerçevesinde üye ülkelere rezerv sağlamak amacıyla tahsis edilen bir uluslararası rezerv şeklidir. - IMF Nezdindeki Rezerv Pozisyonu: Üye ülkelerin IMF'deki rezerv pozisyonları, üye ülkelerin kredi dilimlerinden satın alışlarının toplamı olup, üye ülkeye her an ödenebilen tutarlardır. IMF’den satın alınan tutarlar, döviz rezervlerinde artış, rezerv pozisyonunda azalışı göstermektedir. - Döviz Rezervleri: Parasal otoritenin elinde tuttuğu ödemelerde hemen kullanılabilecek yabancı paralar, menkul kıymetler ile yurtdışında geçerli çek, poliçe, senet ve benzeri ödeme araçlarından oluşmaktadır74. 2.1.5 Net Hata ve Noksan Ödemeler dengesinin her işlemin iki ayrı işaretle (alacak ve borç kaydı) kaydedildiği bir muhasebe sistemi olması nedeniyle; ödemeler dengesi konusu her işlem mahiyeti itibarıyla ilgili kaleme kaydedilirken, karşı kaydının da bir başka kalemde yer alması esastır. Başka bir deyişle, her işlemin eşit değerde alacak ve borç kayıtlarıyla kaydedilmesi, böylece “Cari İşlemler Hesabı’nın her zaman “Sermaye ve Finans Hesapları” kalemine mutlak değer olarak eşit olması gerekmektedir. Ancak, verilerin değişik kaynaklardan elde edilmesi, değerleme, ölçme ve kayıt zamanı 74 TCMB, s.10 39 farklılıkları yaratmakta; sonuç itibarıyla oluşan farklar Net Hata ve Noksan (NHN) kalemine “kalıntı” şeklinde yansımaktadır75. Dış ticarete ilişkin mal hareketlerinin gümrük kayıtlarından elde edilmesine karşın, ödemelerin banka kayıtlarından alınması, işlemlerin karşılıklı kayıtlarının aynı değerle kaydedilmesini zorlaştırmaktadır. Gümrük kayıtlarında fatura değerine göre 100 birim olarak görülen ihracat mal bedelinin, ihracatçının yurtiçinde yerleşik bankadaki hesabına 70 birim olarak yatırması, kalan 30 birim tutarındaki kısmının ise yurtdışındaki bir banka nezdindeki hesabında kalması halinde, bankalar sisteminden alınan veriler içinde görülmeyen 30 birimlik tutar NHN kalemine yansımaktadır. Turizm gelir ve giderlerinin izlenebilmesi için yürütülen anket çalışmaları sonucunda hesaplanan 100 birimlik turizm gelir veya gideri, bankaların döviz varlıklarına 100 birimlik artış veya azalış olarak yansımamışsa, aradaki fark NHN kalemine yansımaktadır76. 75 76 TCMB, s.11 TCMB, s.11 40 Tablo 4 Ödemeler Dengesi Tablosu Özeti CARİ İŞLEMLER HESABI İhracat f.o.b. İthalat f.o.b. Hizmetler Dengesi: Gelir Hizmetler Dengesi: Gider Mal ve Hizmet Dengesi Gelir Dengesi: Gelir Gelir Dengesi: Gider Mal, Hizmet ve Gelir Dengesi Cari Transferler Cari işlemler Hesabı Dengesi SERMAYE HESABI ve FİNANS HESABI Yurtdışında Doğrudan Yatırım Yurtiçinde Doğrudan Yatırım Portföy Hesabı-Varlıklar Portföy Hesabı-Yükümlülükler Diğer Yatırımlar-Varlıklar Diğer Yatırımlar-Yükümlülükler Cari,Sermaye ve Finansal Hesaplar REZERV VARLIKLAR Resmi Rezervler Uluslararası Para Fonu Kredileri Ödemeler Dengesi Finansmanı NET HATA VE NOKSAN 2.2 Türkiye’de Enerji Tüketimi ve Enerji İthalatının Cari Açık İçerisindeki Payı Bölüm 1.2’de değindiğimiz cari işlemler hesabından hareketle cari denge bulunabilmektedir. Bir denklem halinde ifade etmek gerekirse: Cari denge = (Mal ihracatı gelirleri + satılan hizmetlerden sağlanan gelirler + diğer gelirler) – (mal ithalatı giderleri + satın alınan hizmetlere ödenen giderleri + diğer giderler) +/- cari transferler Bu denklemde ortaya konan denge açık veriyorsa yani eksi işaret taşıyorsa cari açık, bu denge fazla veriyor yani artı işaret taşıyorsa cari fazla söz konusudur77. 77 http://www.mahfiegilmez.com/p/ekonomi-sozlugu.html), ziyaret tarihi 20/5/2015 41 Diğer bir ifadeyle; cari işlemler dengesini oluşturan kalemlerden yurtiçine döviz girişi sağlayan kalemlerin tutarının yurtdışına döviz çıkışı sağlayan kalemlerin tutarından daha az gerçekleştiği durumda cari açık gerçekleşir. Bunun tersi durumda, yani cari işlemler dengesinde yurtiçine döviz girişi yurtdışına döviz çıkışından daha fazla tutarda gerçekleştiği takdirde cari işlemler fazlası verilir78. Tezimizin konusunu teşkil eden enerji kaynaklı cari açık kısaca denklemin eksi parantezi içerisinde yer alan ithalat giderleri yolu ile ortaya çıkmaktadır. Bu bölümde Türkiye’de son 30 yılda cari açık ve enerjinin cari açık içerisindeki payına değinilecektir. 2.2.1 1980 Sonrası Cari Açığın Gelişimi 1980’den itibaren Türkiye ekonomisinde dışa açılmaya yönelik adımlar atılmaya başlanmıştır. 24 Ocak 1980 ekonomik kararları ile ithal ikameci politikalar terk edilmiş79, bunun yerine ihracata dayalı sanayileşmeye yönelik adımlar atılmıştır80. Özetle 24 Ocak Kararları 81: - İthalatın serbestleştirilmesi, - TL’nin aşırı değerlenmesine son veren gerçekçi ve esnek kur uygulamasına geçilmesi, - İhracatın ve yabancı sermayenin teşviki, ihracata finansman ve sigorta konularında kurumsal destek sağlanması, - Sübvansiyonların kademeli olarak azaltılarak, uygulanan fiyat kontrollerinin kaldırılması, - Faiz oranlarının serbestleştirilmesi (1 Temmuz 1980 tarihinde faiz oranları tamamen serbest bırakılmıştır), Akbaş, Y. E (2012) Ekonomik Büyüme, Cari Açık ve Kısa Vadeli Sermaye Akımları Arasındaki Karşılıklı İlişkinin İncelenmesi: Oecd Ülkeleri Üzerine Bir Araştırma, İnonu University International Journal of Social Sciences, sayı 1, no. 2, syf. 59-74 79 Karluk, S. R. (2005) “Cumhuriyet’in İlanından Günümüze Türkiye Ekonomisi’nde Yapısal Dönüşüm”, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş, gözden Geçirilmiş 10. baskı, İstanbul, syf. 497 80 Bilgin, C. ve Şahbaz, A.; “Türkiye’de Büyüme ve İhracat Arasındaki Nedensellik İlişkileri”, Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı 8, no. 1, 2009, syf. 177-198 81 Uludağ, İ. ve Arıcan, E; “Türkiye Ekonomisi Teori, Politika, Uygulama”, Der Yayınları, İstanbul, 2003, syf. 47-48 78 42 - TL’nin %48 oranında devalüe edilerek dolar karşısındaki değerinin 47 TL’den 70 TL’ye düşürülmesidir. Devalüasyon neticesinde ihracatın teşviki dolayısıyla da döviz kazancının artırılması hedeflenmiştir. İthalatın serbestleşmesine yönelik politikalar ise 1981 yılındaki ithalat programıyla başlamıştır. Ortalama gümrük vergisi oranları ilk etapta %76,3 seviyelerindeyken 1984 yılında yapılan değişikliklerle bu oran %48,9’a düşürülmüştür. İthalatın serbestleştirilmesi çalışmaları kapsamında sayıları 1800’ü bulan ithalat kotaları 459’a düşürülmüş bunun yerine dünya ekonomisine daha uyumlu olan tarife dışı engeller yürürlüğe konmaya başlanmıştır. Daha sonraki düzenlemelerle ithali yasak olan malların sayısı düşürülmüş ve nihayet uyuşturucu ve silah dışındaki malların ithalatı serbestleştirilmiştir82. Tüm bu uygulamalar sonucunda 80’li yıllardan itibaren dış ticaret hacminde hızlı bir büyüme kaydedilmiş fakat ihracatımız kronik olarak ithalata bağımlı olduğu için dış ticaret açığımız ve cari açığımız hızla artmıştır. İhracatımızın ithalata bağımlı oluşu ekonomik büyümenin yüksek olduğu yıllarda cari açığımızın arttığı, düşük olduğu yıllarda ise azaldığı bir yapı meydana getirmiştir. Tablo 5’ten son 15 senede cari açığımızın düşük olduğu dönemlere bakıldığında 2001 krizinin yaşandığı yıl 3,4 milyar Dolar cari fazla verildiği, küresel krizin etkilerinin Ülkemizde görülmeye başlandığı 2009 yılında ise cari açığın 42 milyar Dolar’dan 13,4 milyar Dolara düştüğü görülmektedir. 82 Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi (6:2) (2011), syf. 83-84 43 Tablo 5 Türkiye’nin 1980-2014 dış ticaret dengesi ve cari açık (milyon ABD Doları)83 Yıllar İhracat İthalat Dış ticaret dengesi Cari Denge 1980 2.910 7.909 -4.999 -3.408 1981 4.703 8.933 -4.230 -1.936 1982 5.746 8.843 -3.097 -952 1983 5.728 9.235 -3.507 -1.923 1984 7.134 10.757 -3.623 -1.439 1985 7.958 11.343 -3.385 -1.013 1986 7.457 11.105 -3.648 -1.465 1987 10.190 14.158 -3.968 -806 1988 11.662 14.335 -2.673 1.596 1989 11.625 15.792 -4.167 938 1990 12.959 22.302 -9.343 -2.625 1991 13.593 21.047 -7.454 250 1992 14.715 22.871 -8.156 -974 1993 15.345 29.428 -14.083 -6.433 1994 18.106 23.270 -5.164 2.631 1995 21.637 35.709 -14.072 -2.339 1996 23.224 43.627 -20.402 -2.437 1997 26.261 48.559 -22.298 -2.638 1998 26.974 45.921 -18.947 1.984 1999 26.587 40.671 -14.084 -1.360 2000 27.775 54.503 -26.728 -9.821 2001 31.334 41.399 -10.065 3.392 2002 36.059 51.554 -15.495 -1.524 2003 47.253 69.340 -22.087 -8.036 2004 63.167 97.540 -34.373 -15.601 2005 73.476 116.774 -43.298 -22.088 2006 85.535 139.576 -54.041 -32.051 2007 107.272 170.063 -62.791 -38.311 2008 132.027 201.964 -69.936 -41.959 2009 102.143 140.928 -38.786 -13.370 2010 113.883 185.544 -71.661 -45.447 2011 134.907 240.842 -105.935 -75.051 2012 152.462 236.545 -84.083 -48.495 2013 151.803 251.661 -99.859 -65.035 2014 157.610 242.177 -84.567 -46.525 83 TÜİK Dış Ticaret verileri ve TCMB 44 Son yıllarda bir yandan aşırı değerli TL, bir yandan da yüksek düzeyde büyüme nedeniyle, büyük ölçüde ara malları ve yatırım mallrından oluşan ithalattaki artış, ihracat artışından çok daha fazla olmuştur. Hızla düşen faizler nedeniyle tüketici kredilerinin artışı da iç talep patlamasıyla tüketim bazlı büyümeye neden olmuştur. Türkiye’nin ithalatı büyük oranda yatırım ve üretimle ilgili ara malı ve hammaddelerden oluştuğu için büyümedeki artış ithalat artışına ve dolayısıyla da cari açığın da sıçramasına neden olmuştur. Aynı zamanda bu dönemde yüksek oranda ihracat artışları olmuştur, fakat ihracatın ithalata bağımlı olmasından dolayı ithalat artışları yüksek, hatta ihracattan da fazla olduğundan mal dengesi bu dönemde devamlı negatif olmuştur. Tablo 6 2002-2014 döneminde cari denge ve büyüme arasındaki ilişki (değerler milyon Dolar cinsindendir)84 Yıllar 84 2002 -626 232.530 6,2 Cari Açık/GSYH (%) -0,3 2003 -7.554 303.008 5,3 -2,5 2004 -14.198 392.156 9,4 -3,6 2005 -21.449 482.986 8,4 -4,4 2006 -31.836 530.917 6,9 -6 2007 -37.781 647.140 4,7 -5,8 2008 -40.438 730.325 0,7 -5,5 2009 -12.168 614.570 -4,8 -2 2010 -45.447 731.144 9,2 -6,2 2011 -75.092 774.775 8,8 -9,7 2012 -48.504 788.299 2,1 -6,2 2013 -64.940 821.798 4,2 -7,9 2014 -45.836 800.107 2,9 -5,7 Cari Denge GSYH Büyüme (%) TÜİK Dış Ticaret verileri 45 2.2.2 Türkiye’de Cari Açık, Enerji Tüketimi ve İthalatı 2.2.2.1 Türkiye’de Enerji Tüketimi Ülkemizin 2013 yılı enerji tüketim miktarı 80.5 milyon TEP’dir. Kaynaklar bazında incelendiğinde toplam tüketimin %52’sini doğalgaz, %26’sını elektrik ve %14’ünü motorin tüketimi oluşturmaktadır85. Şekil 15 Türkiye’nin kaynaklara göre enerji tüketim miktarları (bin TEP)86 Enerji tüketimimiz ithal ve yerli kaynak açısından incelendiğinde yerli enerji üretiminin son yıllarda hızlı büyüyen ekonomimizin ihtiyacını karşılayacak şekilde artırılamadığı görülmektedir. 85 86 Enerji Bakanlığı, Türkiye 2013 Yıllık Enerji İstatistikleri Raporu Enerji Bakanlığı, a.g.e. 46 Şekil 15 Türkiye enerji tüketiminde kaynak payları87 2000 senesinde Ülkemiz toplam enerji ihtiyacının %32,6’sı yerli kaynaklardan karşılanırken bu oran 2013 senesinde %28 seviyesine gerilemiştir. Bu dönemde ithal doğalgazın enerji tüketimi içerisindeki payı %16,7’den %30,1’e çıkmış ve petrolü geçerek birinci sıraya yerleşmiştir. Diğer bir ifadeyle, enerji tüketimindeki artışın büyük bir kısmı doğalgaz ithalatıyla karşılanmıştır. Yerli doğalgaz üretimi ise her iki dönemde de marjinal seviyede kalmıştır. 2014 yılında doğalgaz ithalatımız 49,3 milyar mз, üretimimiz ise 479 milyon mз olarak gerçekleşmiştir. Toplam doğalgaz tüketimimiz ise 48,7 milyar mз olarak gerçekleşmiştir88. Tüm bu veriler değerlendirildiğinde enerji tüketimimizin ithalata ciddi oranda bağımlı olduğu ve bu ithalat içerisinde de doğalgazın en büyük kalem olarak öne çıktığı görülmektedir. 87 Tamzok, N., http://enerjigunlugu.net/enerjide-yerli-kaynak-sorunu-1_11123.html, ziyaret tarihi: 07/06/2015 88 EPDK, 2014 Yılı Doğalgaz Piyasası Sektör Raporu 47 2.2.2.2 Cari Açık ve Enerji İthalatı Arasındaki İlişki Ülkemizde 1990-2014 arasında görülen cari açık-enerji ithalatı tablosu incelendiğinde ekonomik büyümenin getirdiği cari açık görülmektedir. 1990-2001 döneminde cari açığın düşük olduğu, enerji ithalatının pek çok yılda mutlak cari dengeden daha fazla olduğu görülmektedir (Tablo-7). Bu dönemde enerji ithalat değerlerinin düşük olmasının sebepleri: - Ekonomik büyümenin yavaş olması: Bu dönemde Türkiye ortalama olarak %3,6 oranında büyüme kaydederken 2002-2014 arasında yaklaşık %5 oranında büyüme sağlanmıştır89. - Enerji tüketiminde yerli üretimin payının son yıllara nazaran daha yüksek olması: Bölüm 2.2.2.1’de de ifade edildiği gibi 2000 senesinde Ülkemiz toplam enerji ihtiyacının %32,6’sı yerli kaynaklardan karşılanırken bu oran 2013 senesinde %28 seviyesine gerilemiştir. - Ham petrol ve doğalgaz fiyatlarının dünya piyasasında düşük seyretmesi: Bölüm 1.1.5.1’de de değinildiği gibi 1986 yılından sonra OPEC’in arz içerisindeki payını muhafaza etmek amacıyla ham petrol üretimini artırması bu dönemde ham petrolün ve buna bağlı olarak da doğalgazın piyasa fiyatının düşük seyretmesine yol açmıştır. 89 TÜİK 48 Tablo 7 1990-2001 yılları arasında Türkiye’nin cari dengesi ve enerji ithalatı arasındaki ilişki90 Yıllar İthalat Cari Denge -2.625 Enerji İth./ Toplam İth. (%) 21% Enerji İthalatı Hariç Cari Denge 1.997 1990 22.302 Enerji İthalatı 4.622 1991 21.047 3.757 250 18% 4.007 1992 22.871 3.760 -974 16% 2.786 1993 29.428 3.965 -6.433 13% -2.468 1994 23.270 3.818 2.631 16% 6.449 1995 35.709 4.619 -2.339 13% 2.280 1996 43.627 5.917 -2.437 14% 3.480 1997 48.559 6.068 -2.638 12% 3.430 1998 45.921 4.509 1.984 10% 6.493 1999 40.671 5.377 -1.360 13% 4.017 2000 54.503 9.541 -9.821 18% -280 2001 41.399 8.339 3.392 20% 11.731 Son 13 yıla bakıldığında ise yüksek büyüme oranlarının enerji ve enerji dışı ithalatımızı artırdığı, bunun sonucunda da yüksek cari açık verildiği görülmektedir. Son 13 yılda toplam 452,9 milyar Dolarlık cari açık söz konusudur. Diğer bir ifadeyle, bu dönemde yurtdışına 452,9 milyar Dolar tutarında döviz çıkışı olmuştur. Diğer taraftan, aynı tablo enerji ihtiyacının iç kaynaklardan temin edildiği varsayımıyla incelendiğinde aynı dönemde 8,1 milyar Dolarlık bir cari fazla verilebileceği görülmektedir. 90 TÜİK fasıl bazında ithalat verileri ve TCMB 49 Tablo 8 2002-2014 yılları arasında Türkiye’nin cari dengesi ve enerji ithalatı arasındaki ilişki Yıllar İthalat -1.524 Enerji İth./ Toplam İth. (%) 18% Enerji İthalatı Hariç Cari Denge 7.680 2002 51.554 Enerji İthalatı 9.204 Cari Denge 2003 69.340 11.575 -8.036 17% 3.539 2004 97.540 14.407 -15.601 15% -1.194 2005 116.774 21.256 -22.088 18% -832 2006 139.576 28.859 -32.051 21% -3.192 2007 170.063 33.883 -38.311 20% -4.428 2008 201.964 48.281 -41.959 24% 6.322 2009 140.928 29.905 -13.370 21% 16.535 2010 185.544 38.497 -45.447 21% -6.950 2011 240.842 54.118 -75.082 22% -20.964 2012 236.545 60.117 -48.497 25% 11.620 2013 251.661 55.917 -65.065 22% -9.148 2014 242.177 54.906 -45.836 23% 9.070 Tüm bu veriler incelendiğinde cari açığımızın enerji ithalatımızla yakından ilişkili olduğu, bu itibarla da enerjide bağımsızlığı sağlamaya yönelik atılacak her adımın (yenilenebilir enerji, nükleer enerji, konvansiyonel olmayan enerji kaynakları vs.) hayati öneme sahip olduğu anlaşılmaktadır. İlerleyen bölümlerde Ülkemizde mevcut olduğu tahmin edilen kaya gazı rezervlerinin cari açık sorununun çözümünde ne denli etkili olabileceği üzerinde değerlendirmelerde bulunulacaktır. 50 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM DÜNYA’DA VE TÜRKİYE’DE KAYA GAZI REZERVLERİ 3.1 Rezerv Kavramı 3.1.1 Mc Kelvey Diyagramı Mc Kelvey Diyagramı kaynak ve rezerv kavramları arasındaki farkı ortaya koyma amacıyla oluşturulmuş bir diyagramdır. Yer altında bulunan hidrokarbonlar kaynak sınıfına da rezerv sınıfına da girebilmektedir. Bu yüzden, her iki kavramın ne anlama geldiğini bilmek erişilebilir ve kullanılabilir kaynakları anlama açısından önem arz etmektedir. Mc Kelvey diyagramı kaynak ve rezervleri iki parametreye göre değerlendirmektedir. Bu parametrelerin ilki bir maden yatağının mevcut olup olmadığını ortaya koyan jeolojik güvenirlik derecesidir. Eğer bir maden yatağı keşfedilmiş ve bu madene erişim sağlanmışsa jeolojik güvenirlik en yüksek seviyede demektir. Diğer taraftan, madene ilişkin tespit çalışmaları halen devam etmekte ise kesinlik derecesi düşüktür. İkinci parametre, maden yatağının işlenmesinin ekonomik olup olmadığını ön planda tutmaktadır. Çıkarım maliyeti madenin piyasa fiyatından düşükse maden yatağı ekonomik altı, düşükse ekonomik seviyededir. Bu parametre teknolojik gelişmeler, malın dünya piyasasındaki değeri ve bu mala ilişkin rekabet seviyesine göre değişmektedir. Ayrıca malın uzak mesafelere taşınması gerekiyorsa maliyet artışı dolayısıyla ekonomik altı seviyeye geçiş söz konusudur. 51 EKONOMİK EKONOMİK ALTI ARTAN EKONOMİK FİZİBİLİTE → TANIMLANMIŞ KAYNAKLAR İSPATLANMIŞ ÇIKARSANAN REZERVLER ÇIKARSANAN REZERVLER KEŞFEDİLMEMİŞ VARSAYIMA DAYALI SPEKÜLATİF ? KEŞFEDİLMİŞ ÇIKARSANAN FAKAT FAKAT EKONOMİK EKONOMİK OLMAYAN OLMAYAN REZERVLER REZERVLER ARTAN JEOLOJİK GÜVENİLİRLİK ← Şekil 17 Mc Kelvey Diyagramı91 Mc Kelvey diyagramının bütünü, mevcut olan maden kaynaklarının tamamını kapsamaktadır. Dolayısıyla var olan madenlerin tamamı kaynak olarak isimlendirilirken rezervler bunlar içerisinde küçük bir yer teşkil etmektedir. Diyagramın sağ tarafına gidildikçe rezervin mevcut olma kesinliği, yukarıdan aşağıya gidildikçe ise madeni çıkarmanın karlılığı azalmaktadır. Diyagramın sol üstünde yer alan rezerv kutusu mevcut olduğu kesinleşmiş ve ekonomik açıdan çıkarılabilir olan madenleri temsil etmektedir. Sol altta yer alan kutucuk keşfedilmiş fakat mevcut ekonomik şartlarda çıkarılması karlı olmayan madenleri göstermektedir. Bu madenler koşullara bağlı madenler olarak da isimlendirilirler. Şartların değişmesiyle rezervler içerisine girmeleri mümkündür. McKelvey, V. E. (1972) “Mineral Resource Estimates and Public Policy” American Scientist, sayı 60, no.1, syf. 32-40 91 52 Diyagramın sağ tarafı ise varsayımlara dayalı kaynakları temsil etmektedir. Bu kaynakların mevcudiyeti kesin olarak bilinmemekle beraber keşfedilmeleri halinde sol tarafta yer alan kutulardan herhangi birine girme ihtimalleri vardır92. Kaynakların Mc Kelvey diyagramı içerisinde yer alan kutular içerisindeki konumu zamanla değişebilmektedir. Koşullara bağlı bir kaynak teknolojideki gelişmelerle rezerv statüsünde yer alabilirken benzer şekilde hali hazırda rezerv olarak sınıflandırılan bir kaynak, ürünün fiyatının düşmesi ve kullanımını kısıtlayan bazı önlemlerin yürürlüğe konması (AB’de mevcut olan karbon salınımını düzenleyen uygulamalar gibi) durumlarında koşullara bağlı kaynak sınıfına düşebilmektedir. Mc Kelvey diyagramının Türkiye’deki kaya gazı potansiyeli açısından önemi bu geçişkenlikte yatmaktadır. İlerleyen kısımlarda da görüleceği üzere Türkiye’nin kaya gazı potansiyeli araştırmaları çok kısıtlı bir coğrafyada gerçekleştirilmiştir. Kaynaklara ilişkin saha çalışmalarının artmasıyla çıkarsanan ve varsayıma dayalı kaynakların da bir kısmı rezerv tanımına girebilecektir. Benzer şekilde doğalgazın fiyatındaki düşüşler rezerv miktarının azalmasına sebebiyet verecektir. Bu çalışmada ele alınan Türkiye’de mevcut teknik olarak çıkarılabilir rezervler Mc Kelvey diyagramının en solunda yer alan ispatlanmış ekonomik ve ekonomik altı rezervleri ifade etmektedir. 3.1.2 Kaynak Üçgeni 1970’lerde J. A. Masters tarafından oluşturulan kaynak üçgeni her çeşit doğal kaynağın doğada bulunma sıklığı ve çıkarılma zorluğunun temel çerçevesini ortaya koyan bir kavramdır93. Boyle, G., Everett, B.; Peake, S.; Ramage, J. 2012 “Energy Systems and Sustainability: Power for a Sustainable Future”, Oxford, 2. baskı 93 J.A. Masters, (1979) AAPG Bulletin, sayı 63, no. 2, syf. 152 92 53 Şekil 18 Kaynak Üçgeni94 Bu konsepte göre altın, gümüş, demir, petrol, doğalgaz gibi kaynaklar miktarsal olarak az ve bulundukları zaman çıkarılmaları kolaydır. Bu tarz kaynaklarda işin zor olan kısmı kaynağın tespitidir. Konvansiyonel enerji kaynakları da bu kategoriye girmektedir. Kaynak üçgeninde aşağıya inildikçe rezervuarların kalite olarak daha düşük hale gelir. Bu rezervuarların geçirgenliği düşüktür. Ancak bu düşük kaliteli kaynaklar miktar olarak yüksek kaliteli kaynaklara göre oldukça fazladır. Diğer doğal kaynaklarda olduğu gibi düşük kaliteli petrol ve doğalgazın çıkarılmaları yüksek teknolojiye sahip olunması ve piyasa fiyatının müsait olması koşuluyla çıkarılabilmektedir. Bu rezervuarlarda yer alan kaynakların miktarı kaynak üçgeninde üst katmanda yer alan yüksek kaliteli kaynakların miktarlarından hareketle tahmin edilebilmektedir 95. Holditch, S. A. ve Chianelli R. R. (Nisan 2008)“Factors That Will Influence Oil and Gas Supply and Demand in the 21st Century”, MRS Bulletin, syf. 319 95 Holditch ve Chianelli a.g.e. 94 54 Kaynak üçgeni kavramından hareketle, her ne kadar keşif çalışmaları henüz çok kapsamlı olmasa da son yıllarda gelişmeye başlayan konvansiyonel olmayan doğalgaz kaynaklarında ilerleyen yıllarda konvansiyonel kaynaklara nazaran daha geniş rezervlerin keşfedileceği çıkarımı yapılabilmektedir. Bu çerçevede, Mc Kelvey Diyagramının sağ tarafında yer alan varsayıma dayalı ve spekülatif kaynakların üzerinde durulması da önem arz etmektedir. 3.2 Dünya’da Kaya Gazı Rezervleri Konvansiyonel olmayan doğalgaz rezervlerine ilişkin ilk ciddi veriler Hans Holger Rogner’in 1997 yılında yayımlanan çalışmasında yer almaktadır96. Bu raporda yer altında yer alan toplam kaya gazı miktarı 615 trilyon mз olarak gösterilmiştir. 2001 yılında Nakicenovic ve Riahi tarafından yapılan çalışmada ise toplam konvansiyonel olmayan doğalgaz miktarı 940 trilyon mз olarak tespit edilmiştir97. 2011 yılında EIA tarafından yayımlanan raporda98 ilk kez ülkeler bazında rezerv miktarlarına yer verilmiştir. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 32 ülkeden 48 şeyl sahasında 69 şeyl formasyonuna ilişkin verilerin yayımlandığı bu raporda tüm dünyada teknik olarak üretilebilir kaya gazı miktarı yaklaşık 188 trilyon mз olarak tespit edilmiştir. Raporun 2013 senesinde güncellenen ve bu çalışmada temel alınacak olan versiyonu 41 ülkeden 95 şeyl sahasında 137 şeyl formasyonunu kapsamaktadır. Güncel raporda teknik olarak üretilebilir kaya gazı miktarının 206 trilyon mз olduğu ifade edilmiştir. Rogner,H. H. (1997) “An Assessment of World Hydrocarbon Resources”, Annual Review of Energy Environment, sayı 22, , syf. 217-262 97 Nakicenovic; N. ve Riahi, K. (2001) An Assessment of Technological Change Across Selected Energy Scenarios, World Energy Council, Londra, , s.507-724 98 EIA (2011) “World Shale Gas Resources: An Initial Assessment of 14 Regions Outside the United States” 96 55 Şekil 19 Kaya Gazı Rezervlerinin Coğrafi Dağılımı99 Söz konusu raporda tespit edilen kaynak miktarları teknik olarak çıkarılabilir kaynak miktarını göstermektedir. Teknik olarak çıkarılabilir kaynaklar, Bölüm 3.1’de yer verdiğimiz Mc Kelvey diyagramında yer alan ekonomik rezervler ve keşfedilmiş fakat ekonomik olmayan rezervler kutucuklarının ikisini de kapsamaktadır. Diğer bir ifadeyle, raporda piyasa koşullarından bağımsız olarak çıkarılması mümkün kaynak miktarı ortaya konulduğu için bu miktarların bir kısmının şu anki piyasa koşullarında karlı olarak çıkarılamayacağının göz önünde bulundurulması gerekmektedir. EIA (2013) “Technically Recoverable Shale Oil and Shale Gas Resources: An Assessment of 137 Shale Formations in 41 Countries Outside the United States” 99 56 Tablo 9 Teknik olarak çıkarılabilir kaya gazı rezervi ilk 10 ülke100 Sıra Ülke Kaya Gazı Miktarı (Milyar m³) Pay(%) 1 Çin 31,6 15,3% 2 Arjantin 22,7 11,0% 3 Cezayir 20,0 9,7% 4 ABD 18,8 9,1% 5 Kanada 16,2 7,9% 6 Meksika 15,4 7,5% 7 Avustralya 12,4 6,0% 8 Güney Afrika 11,0 5,3% 9 Rusya 8,1 3,9% Brezilya 6,9 3,4% 206,6 100% 10 Dünya Kaya gazı kaynağı açısından en büyük on ülkeye bakıldığında bu ülkelerin büyük kısmının konvansiyonel doğalgaz rezervi açısından zengin olmayan ülkeler oldukları görülmektedir (Tablo 9). EIA’nın raporunda ortaya konan kaya gazı rezervi, yaklaşık 441 trilyon m3’lük geleneksel doğalgaz rezervlerinin %47’sine tekabül etmektedir101 3.3 Türkiye’deki Kaya Gazı Potansiyeli Türkiye’deki kaya gazı rezervlerine ilişkin ilk çalışma EIA tarafından 2011 yılında yayımlanmıştır102. Bu çalışmada Türkiye’nin teknik olarak çıkarılabilir kaya gazı rezervi 425 milyar m3 olarak tespit edilmiştir. Çıkarsanan kaya gazı rezervi miktarı ise 1,8 trilyon m3 olarak kaydedilmiştir. EIA’nın 2013 yılında yayımladığı güncellenen çalışmada ilk raporda olduğu gibi Türkiye’den hali hazırda TPAO tarafından doğalgaz üretimi devam eden Güneydoğu Anadolu Havzası ve Trakya havzası olmak üzere iki bölge değerlendirilmeye tabi 100 EIA, 2013, a.g.e., syf.10 EIA,2013, a.g.e. 102 EIA, 2011, a.g.e. 101 57 tutulmuştur (Şekil 20). Raporda buna ilaveten Tuz Gölü ve Sivas havzalarında da kaya gazı kaynaklarının bulunabileceği ifade edilmiş, diğer taraftan rezervuara ilişkin yeterli bilgi mevcut olmadığı için kaya gazı kaynak miktarlarına ilişkin net verilere şu an için ulaşılamadığı belirtilmiştir. Şekil 20 EIA/ARI’nın Türkiye kaya gazı kaynak değerlendirmesine ilişkin harita103 Rapor kapsamında incelenen Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer alan Dadaş havzasında 480 milyar m3, Trakya bölgesinde yer alan Hamitabat havzasında ise yaklaşık 170 milyar m3 olmak üzere toplam teknik olarak çıkarılabilir kaya gazı rezervi 650 milyar m3 olarak tespit edilmiştir. Türkiye’de yer alan çıkarsanan kaya gazı miktarının 4,6 trilyon m3 olduğu ortaya konmuştur. Her iki rapor arasında sadece iki yıl olmasına ve incelenen bölgeler aynı olmasına rağmen gerek teknik olarak çıkarılabilir gerek çıkarsanan kaya gazı miktarlarında çok ciddi farklar ortaya çıkmıştır. Bu husus, daha geniş bir alanı kapsayan detaylı 103 EIA, 2013, a.g.e., syf. XXVI-1 58 çalışmalar neticesinde rezerv miktarının çok daha yukarılara çıkabileceğine ilişkin umutları artırmaktadır. Miktar olarak ortaya konan verilerin somut bir anlam ifade etmesi açısından yıllık tüketim miktarlarıyla tespit edilen rezerv miktarlarının karşılaştırılması önem arz etmektedir. Türkiye’nin 2014 yılı toplam doğalgaz tüketimi 48,7 milyar m3 olarak gerçekleşmiştir104. Teknik olarak çıkarılabilir rezerv miktarı bu tüketimi 13 sene, çıkarsanan rezerv miktarı ise 94 sene boyunca karşılayabilmektedir. Türkiye’nin 2014 yılı itibariyle mevcut üretilebilir doğalgaz rezervinin 5 milyar m3 (37 günlük doğalgaz tüketimimiz) olduğu göz önünde bulundurulduğunda tespit edilen bu rezervlerin Ülkemiz açısından kayda değer bir önem taşıdığı ortaya çıkmaktadır105. 3.3.1 Türkiye’de Kaya Gazı Üretimine İlişkin Gerçekleştirilmiş Olan Çalışmalar Türkiye’de bulunan kaya gazı rezervlerine ilişkin olarak Shell, 2011 yılının Kasım ayında, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde (Dadaş havzası) karada petrol & gaz erkenevre araştırma ve değerlendirme faaliyetleri yürütmek üzere Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) ile ortak işletme anlaşması imzalamıştır TPAO ile birlikte Shell Upstream Turkey, Güneydoğu Anadolu bölgesinde Diyarbakır ve Batman’ın kuzeyindeki sıvı bakımından zengin şeyl kaynağını hedef alan erken-evre arama çalışmaları yürütmüştür. Bu çalışmalar kapsamında Konacık-1 ve Akçay-1 adlı kuyularda sondaj, uyarılma ve test çalışmalarını gerçekleştirilmiştir. Shell’in bu keşif kuyuları programını yürütmedeki amacı, yer altı kaya oluşumlarının jeolojik özellikleri ile ilgili daha fazla bilgi sahibi olmaktır. 104 105 EPDK, “2014 Yılı Doğalgaz Piyasası Sektör Raporu” Türkiye Petrolleri (Mayıs 2015) “Ham Petrol ve Doğalgaz Sektör Raporu”, syf.40 59 Firma tarafından yapılan açıklamada kuyulardan olumlu sonuçlar alınsa dahi, yer altındaki kaya formasyonlarında ticari açıdan üretilebilir miktarda petrol ve doğalgaz varlığı olup olmadığının belirlenmesi için yapılacak yeni arama çalışmalarının yıllar sürebileceği ifade edilmiştir106. Diğer taraftan, Shell firması aldığı genel bir kararla Türkiye, Ukrayna ve Arjantin gibi ülkelerdeki kaya gazı yatırımlarını azaltma veya durdurma kararı almıştır107. Bu kapsamda edinilen bilgiye göre Shell firması Türkiye’deki kaya gazı arama çalışmalarını durdurma noktasındadır. Shell firmasının Türkiye’de yaptığı çalışmalar hali hazırda veri gizliliği nedeniyle yayımlanmadığından çalışmalarda edinilen sonuçlarla ilgili net bir bilgiye ulaşılamamıştır108. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının açıklamasına göre Shell haricinde Exxon Mobil firması da söz konusu bölgelerde çalışma yapmak üzere TPAO ile görüşmelerde bulunmuştur109. 3.3.2 Kaya Gazı Kaynaklarına İlişkin Değerlendirmeler ve Kaya Gazının Cari Açığımız Üzerinde Oluşturması Muhtemel Etkiler Bölüm 1.1.5.3’te de ifade edildiği gibi doğalgaz fiyatlarıyla petrol fiyatları arasında %98 oranında bir ilişki vardır. Bu ilişki doğalgaza ilişkin tahminlerde bulunurken petrol fiyatlarını da göz önünde bulundurmayı zorunlu kılmaktadır. ABD Henry Hub doğalgaz piyasasında Haziran 2015 itibariyle fiyatlar 2,6 Dolar/milyon BTU seviyesindedir110. WTI ham petrol fiyatı ise Aralık 2014- Haziran 2015 periyodunda 60-65 Dolar seviyesinde gerçekleşmiştir111. Şekil 21’de görüldüğü gibi 106 http://www.shell.com.tr/aboutshell/shell-businesses/e-and-p.html http://www.wsj.com/articles/oil-giants-break-their-picks-trying-to-crack-non-u-s-shales1426735258). 108 Türkiye Petrol Jeologları Derneği yönetim kurulu üyesi Cem Karataş ile yapılan 20/11/2015 tarihli görüşme 109 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Petrol İşleri Genel Müdürü Selami İncedalcı, http://www.hurriyet.com.tr/exxon-turkiye-de-kaya-gazi-arayacak-26669832 110 https://www.caseyresearch.com/articles/does-long-term-natural-gas-downturn-signal-investorsshould-exit, 111 https://ycharts.com/indicators/crude_oil_spot_price 107 60 ABD kaya gazı havzalarının karlı üretim yapabildikleri başa baş noktaları genelde 3 Dolar ve üzerinde yer almaktadır. Ham petrol fiyatlarında yaşanan değişimlerin doğalgaz fiyatlarına yaklaşık 3-6 aylık gecikmelerle yansımakta olduğu da hesaba katıldığında112, 60-65 Dolar seviyesinde gerçekleşen ham petrol fiyatının doğalgaz fiyatlarını kaya gazı üretimi için gerekli olan makul seviyelerde tutmaya yetmediği görülmektedir. Şekil 21 ABD kaya gazı havzaları için Henry Hub spot doğalgaz fiyatına göre başa baş noktaları (mmbtu/$)113 EIA’nın raporunda ABD harici ülkelerde şeyl rezerv tahminleri yapılırken ABD’deki şeyl havzalarından hareketle çıkarımda bulunulduğu ifade edilmiştir114. Yeraltı kaynaklarının maliyet hesaplamaları ancak üretim aşamasında tam olarak Avrupa Parlamentosu İç Politikalar Genel Müdürlüğü (Şubat 2014) “The Impact of The Oil Price In EU Energy Prices”, syf. 17 113 https://www.caseyresearch.com/articles/does-long-term-natural-gas-downturn-signal-investorsshould-exit 114 EIA (2013) a.g.e., syf. 16 112 61 anlaşılabilmektedir115. Dolayısıyla Türkiye’deki muhtemel üretim sahalarının tam olarak hangi piyasa koşullarında ekonomik üretim gerçekleştirebileceği ancak daha önceden bu konuda faaliyet gösteren firmanın çalışma sonuçlarını kamuoyuyla paylaşması neticesinde ortaya çıkabilecektir. Bu itibarla, ABD’deki örneklerde görüldüğü gibi ham petrol fiyatlarının 70 Dolar ve üzeri seviyelerde gerçekleşmesi halinde kaya gazının ekonomik olarak üretilebildiğinden hareketle fiyatların bu seviyenin üstünde oluşması halinde Türkiye’de de ekonomik olarak üretim yapılabileceği varsayımından hareket edilecektir. Diğer taraftan, günümüzde dünya ekonomisinde yaşanan durgunluk ve OPEC’in üretim stratejisi göz önüne alındığında ortalama ham petrol fiyatının 2020’den önce 70 Dolar eşiğini geçemeyeceğini öngören çalışmalar mevcuttur116. Tablo 10 ABD’de yer alan en büyük on kaya gazı sahasında yıllık üretim ve rezerv azalış hızı117 Kaya Gazı Sahası Üretim (Milyon m³/gün) Kuyu Sayısı Haynesville 198,0 2.802 İlk Yıl Üretimi/Toplam Rezerv (%) 68 Sabit Üretim İçin Gerekli Yıllık İlave Kuyu Sayısı 774 Barnett 165,7 14.871 61 1.507 Marcellus 140,5 3.848 47 561 Fayetteville 79,6 3.873 58 707 Eagle Ford 60,6 3.129 59 945 Woodford 32,0 1.827 58 222 Granite Wash 26,9 3.090 78 239 Bakken 17,0 4.598 56 699 Niobrara 13,6 10.811 56 1.111 Bossier 7,1 278 63 21 GENEL 741,1 49.127 60 6.786 Türkiye Petrol Jeologları Derneği yönetim kurulu üyesi Cem Karataş ile yapılan 20/11/2015 tarihli görüşme 116 Worldbank Commodity Market Outlook, Ocak 2015 117 https://grandemotte.wordpress.com/oil-and-gas-5-production-decline-rates/ 115 62 Kaya gazı yatırımlarına ilişkin bir diğer önemli husus geleneksel doğalgaz sahalarının aksine bu sahalarda ilk yıl üretiminin toplam saha rezervine oranının (decline rate) çok yüksek olmasıdır. Diğer bir ifadeyle, şeyl sahalarından yapılan üretimin sabit tutulabilmesi için her sene çok sayıda kaya gazı kuyusu açılması gerekmektedir. Tablo 10’da yer alan ABD’nin en büyük kaya gazı sahalarında üretimi sabit tutmak için gerekli olan ilave kuyu sayısının toplam kuyu sayısının yaklaşık %14’ü kadar olduğu görülmektedir. Bu çerçevede, kaya gazı üretimine ilişkin planlamalar yapılırken ani arz düşüşleri yaşanmamasını temin edebilmek için ilave kuyu yatırımları da hesaba katılmalıdır. Tablo 11 Türkiye’nin 2016-2030 dönemindeki tahmini doğalgaz tüketim miktarları Yıl 2016 2017 2018 2019 2020 2021 2022 2023 2024 2025 2026 2027 2028 2029 2030 Toplam Tahmini Tüketim (Milyar m³) 51,6 53,0 54,6 56,2 57,8 59,4 61,2 62,9 64,8 66,6 68,5 70,5 72,6 74,7 76,8 951,2 Türkiye’nin doğalgaz tüketiminin 2030 yılında doğrusal modellemeye göre 76,8 milyar m3’e (Tablo 11) çıkacağı öngörülmektedir118. Yıllık %2,9 oranında bir tüketim artışı öngörülen doğrusal modelleme bazlı hesaplamaya göre 2016-2030 yılları arasında toplam doğalgaz tüketimimizin 951 milyar m3 olacağı tahmin edilmektedir. Bu doğrultuda her sene oluşması beklenen ilave tüketim miktarları Melikoğlu, M. (2013) “Renewable and Sustainable Energy Reviews”, sayı 22, C baskısı, syf.393400 118 63 toplamının 15 yıllık periyotta yaklaşık 175 milyar m3 olacağı öngörülmektedir. Bu miktar teknik olarak çıkarılabilir kaya gazı rezervimizin %29’una tekabül etmektedir. Bu ilave talebin kaya gazı kaynakları ile karşılanması halinde Türkiye’nin doğalgazda dışa bağımlılığının 2030 yılına gelindiğinde %98,8’den119 %63’ler seviyesine inmesi beklenmektedir. Aynı dönemde 650 milyar m3’lük teknik olarak çıkarılabilir kaya gazı rezervimizin tamamının işlenmesi halinde ise doğalgazda dışa bağımlılığımızın ortalama olarak %31 olarak gerçekleşeceği görülmektedir. Kamuoyu ile paylaşılan son doğalgaz ithalat değerleri 2012 yılına aittir. Bu yılda doğalgaz ithalatı toplam 23 milyar Doları bulmuştur120. Aynı yıl doğalgaz ithalatımız miktar bazında ise 45,9 milyar m3 olarak gerçekleşmiştir121. Bu verilerden hareketle 2012 yılında m3 başına doğalgaz ithalat birim fiyatımızın yaklaşık 500 Dolar olarak gerçekleştiği görülmektedir. 2012 yılında Brent petrolün fiyatı 111 Dolar seviyesinde gerçekleşmiştir. Bölüm 1.1.5.3’te de ifade edildiği gibi doğalgaz fiyatının ham petrol fiyatını %98’lik bir korelasyonla izlediğinden hareketle doğalgaz ithalat değerinin önümüzdeki yıllar için ham petrol fiyatlarıyla paralel olarak en az %50 daha düşük yani 250 Dolar seviyesinde gerçekleşebileceği öngörülmektedir. Üst limit olarak ise 500 Dolar seviyesinin görülebileceği düşünülmektedir. Kaya gazı kaynaklarının işlenmesine yönelik olarak Shell firmasıyla yapılan anlaşmada çıkarılacak gazın %30’unun firmaya kalacağı; ekipman, işçi ve diğer giderlerin de firma tarafından karşılanacağı öngörülmüştür122. Gelecekteki üretim anlaşmalarının bu çerçevede oluşturulması halinde üretilmesi muhtemel kaya gazının %70’i Türkiye’ye kalacaktır. Türkiye Petrolleri, a.g.e., syf. 38 http://www.haberturk.com/ekonomi/enerji/haber/818255-23-milyar-dolari-gazlamislar 121 EPDK, 2014 Yılı Doğalgaz Piyasası Sektör Raporu 122 Cem Karataş 119 120 64 Tablo 12 2016-2030 döneminde doğalgazın çeşitli fiyatlarına göre kaya gazı üretiminin cari açığımız üzerine tahmini yıllık ortalama etkisi (milyar Dolar) Doğalgaz Fiyatı ($/1000m³) İlave Tüketimin Kaya Gazından Karşılandığı Senaryo 250 2,0 Teknik Olarak Çıkarılabilir Rezervlerin Tamamının Üretildiği Senaryo 7,6 300 2,5 9,1 350 2,9 10,6 400 3,3 12,1 450 3,7 13,7 500 4,1 15,2 Bu çerçevede, Tablo 12’de de görüldüğü gibi kaya gazı kaynaklı doğalgaz üretimimizin sadece her sene oluşan ilave tüketim ihtiyacını karşılayacak oranda arttığı ilk senaryoya göre cari açığımızda sabit fiyatlarla yıllık ortalama olarak 2 milyar Dolar ile 4,1 milyar Dolar arasında, mevcut teknik olarak çıkarılabilir kaya gazı rezervimizin tamamının çıkarıldığı ikinci senaryoya göre ise 7,6 milyar Dolar ile 15,2 milyar Dolar arasında bir düşüşe sebep olabileceği görülmektedir. Söz konusu değerler 800 milyar Dolarlık 2014 yılı GSYH’mizin123 en az %0,25’ine en çok %1,9’una tekabül etmektedir. Doğalgaz üretimimizin ithalat talebimizi İran, Katar gibi ortalamanın üstünde fiyatlarla doğalgaz ve lng ithal ettiğimiz ülkeler aleyhine azaltması halinde söz konusu değerler daha da yukarılarda gerçekleşecektir. Bununla birlikte, doğalgazın m³ fiyatının hangi seviyelerinde Türkiye’deki kaya gazı üretiminin karlı olabileceği netlik kazanmamıştır. ABD’deki değerler dikkate alındığında 300-350 Dolar seviyesinin altında üretimin karlı olmayacağı ya da çok az rezervuarda karlı olabileceği beklenmektedir. Önümüzdeki yıllarda yapılacak daha kapsamlı arama ve sondaj çalışmalarından sonra bu husus netlik kazanacaktır. Diğer taraftan, doğalgaz fiyatları ham petrol gibi genel gösterge fiyatlarla belirlenmemekte, ülkelerin doğalgaz tedarikçisi ülkelerle yaptıkları pazarlıklar alım fiyatlarına çok ciddi ektilerde bulunabilmektedir. Kamuoyuyla paylaşılan geçmiş doğalgaz verilerinde doğalgaz ithalat fiyatlarımızın ülkeler arasında %30’a varan 123 TÜİK 65 seviyelerde farklılık arz ettiği görülmektedir124. Bu itibarla, cari açığımızın azaltılmasında Ülkemizde üretilmesi muhtemel doğalgaz miktarı kadar yurtdışı alımlarda pazarlık mekanizmasının etkin işletilmesi de önem arz etmektedir. 124 http://enerjienstitusu.com/2013/03/31/turkiye-hangi-ulkeden-kac-liraya-dogalgaz-aliyor/ 66 SONUÇ Türkiye’de başlaması muhtemel kaya gazı üretiminin ekonomimiz üzerindeki etkileri hem cari açık noktasında hem de enerji bağımlılığı noktasında değerlendirilmelidir. Son 35 yılda Türkiye’nin dış ticaretinde ortaya çıkan gelişmeler incelendiğinde liberalleşmenin de etkisiyle dış ticaret hacmimizin genişlediği, öte yandan Türkiye’deki düşük tasarruf oranı ile beraber hammadde ve ara malı bağımlılığımızdan dolayı yüksek büyüme ve ihracat rakamlarını yakaladığımız dönemlerde cari dengemizde ciddi açıklar verildiği görülmektedir. Nitekim %8,8’lik rekor denebilecek bir büyüme oranına ulaştığımız 2011 senesinde cari açığımızın GSYH’ye oranı %9,7 olarak gerçekleşmiştir ABD merkez bankası (FED), 2007 yılında ortaya çıkan mortgage kriziyle duraklayan ekonomisini destekleme amacıyla 2007’den 2008’in ortalarına kadar faizleri kademeli olarak sıfıra yakın seviyelere düşürmüş ve bu politikanın piyasada beklenen canlanmayı sağlayamaması üzerine çok sık kullanılmayan parasal genişleme politikasını devreye sokmuştur125. Parasal genişleme 2014’ün ortalarına kadar sürmüştür126. Bu uygulama sonucunda ABD’de bollaşan sermaye daha karlı yatırımlara yönelmiş ve bu dönemde gelişen ekonomilere trilyonlarca dolarlık sermaye akışı meydana gelmiştir. Küresel piyasada artış gösteren sermayenin bir kısmı Türkiye’ye yönelmiş ve bunun sonucunda Türkiye dış kaynak desteğiyle artan yatırımlar sayesinde yüksek büyüme oranları yakalamış; ancak GSYH’ye oranla 2010’da %6,2, 2011’de %9,7, 2012’de %6,2 ve 2013’de %7,9 oranında cari açık vermiştir127. 125 https://research.stlouisfed.org/pageoneeconomics/uploads/newsletter/2011/201104_ClassroomEdition.pdf 126 http://www.cnbc.com/2014/10/29/fed-completes-the-taper.html 127 TCMB 67 2014’ün ortasında FED’in parasal genişlemeyi sona erdirmesiyle piyasa beklentileri bir sonraki aşama olarak faiz oranlarının yükseltileceği yönünde şekillenmiştir. Parasal genişlemenin sonlandırılması ile 2014 Haziran’da 2,1 TL seviyesinde olan ABD Doları 2015 Eylül itibariyle 3 TL’ye kadar yükselmiştir128. FED’in faiz artırımı ile Doların TL karşısında bir miktar daha değer kazanacağı öngörülmektedir. FED tarafından gerçekleştirilecek faiz artışı Türkiye’deki yabancı sermayenin tekrar geldiği yere dönmesini sağlayacak ve bu da kaçınılmaz olarak TCMB’nin faizleri artırmasıyla sonlanacaktır129. Faiz oranlarının artması ile cari açık sonucu yurtdışından tedarik edilen sermayeye yaptığımız faiz ödemelerinin payı daha da artacaktır. Bu gelişmelerin Türkiye açısından işaret ettiği en önemli sonuç yüksek büyüme oranlarına ulaşabilmemizin cari açık vermemize bağlı olduğu ekonomik yapının sürdürülemez olduğudur. Yalnızca küresel piyasada sermayenin bol olduğu yıllarda büyüme oranlarını yukarı taşıyabilen Türkiye diğer gelişen ekonomilerden pozitif olarak ayrışamamaktadır. Burada not edilmesi gereken bir husus Dolar karşısında zayıflayan para birimlerine sahip olan ülkelerin doğalgaz fiyat dalgalanmalarından daha fazla etkilendiğidir130. Türkiyenin cari açığı 2014’ün ilk 10 ayında 33,8 milyar Dolar iken 2015’in aynı döneminde yaklaşık %25 düşüşle 25,4 milyar Dolar olarak gerçekleşmiştir131. Diğer taraftan, TL bazında incelendiğinde bu düşüşün sınırlı kaldığı, 2014 yılı ilk 10 aydaki 73,5 milyar TL açığa karşılık 2015 yılı aynı dönemde %9,6’lık bir düşüşle 66,4 milyar TL cari açık verildiği görülmektedir. Önümüzdeki yıllarda FED’in uygulamaya koyacağı politikalar çerçevesinde daha değerli bir 128 http://www.sondovizkurlari.com/doviz-grafikleri.html http://www.mahfiegilmez.com/2015/08/fed-faiz-artrm-ve-tcmb.html 130 Avrupa Parlamentosu İç Politikalar Genel Müdürlüğü (Şubat 2014) “The Impact of The Oil Price In EU Energy Prices”, syf. 149 131 TCMB (Ekim 2015) “Ödemeler Dengesi İstatistikleri” 129 68 Dolarla karşı karşıya kalmamız halinde Dolar cinsinden cari açığımız nominal olarak azalıyor gibi gözükse de zayıf TL bu azalışı oldukça sınırlandıracaktır. Bu itibarla, önümüzdeki yıllarda cari açığın azaltılmasına yönelik çalışmalar daha da önem kazanacaktır. Bu çerçevede önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin büyüme oranlarında dış sermayeye olan bağımlılığını yani cari açığını azaltması gerekmektedir. Cari açığın azaltılması noktasında ithalatımızın en büyük kalemini oluşturan enerji ithalatına yönelik çalışmaların önemli kazanımlara sebep olacağı görülmektedir. 2014 senesinde toplam ithalatın %22,6’sını oluşturan enerji ithalatımız hariç tutulduğunda 45,8 milyar Dolarlık cari açığın 9 milyar Dolarlık cari fazlaya dönüştüğü görülmektedir (bkz. Bölüm 2.2.2.2.). Bu çerçevede, Ülkemizde tespit edilip üretimine başlanacak her türlü enerji kaynağının hayati öneme sahip olduğu anlaşılmaktadır. IEA’nın 2013 yılında yayımladığı rapora göre Türkiye’de teknik olarak çıkarılabilir kaya gazı rezervi 650 milyar m³, çıkarsanan rezerv miktarı ise 4,6 milyar m³’tür. Teknik olarak çıkarılabilir rezerv miktarı Türkiye’nin tüketimini 13 sene boyunca, çıkarsanan rezerv miktarı ise 94 sene boyunca karşılayabilmektedir (bkz. Bölüm 3.3.). Teknik olarak çıkarılabilir kaya gazı rezervlerimizin tamamının 2016-2030 döneminde karlı olarak üretilebilmesi durumunda cari açığımızda yıllık ortalama 7,6 milyar Dolar ile 15,2 milyar Dolarlık bir düşüş sağlanabilmektedir. Bu rakamlar 2014 yılı GSYH’mizin sırasıyla %0,9-%1,9’una tekabül etmektedir. Diğer taraftan, tahmini rezervlerin karlı bir şekilde üretimi ham petrol fiyatıyla doğrudan ilişkilidir. Dünya piyasasında kısmen global ekonomik hareketliliğin yavaşlaması ve kısmen de OPEC’in konvansiyonel olmayan enerji kaynaklarının üretimini engelleme amacıyla fiyatları bilinçli olarak baskılamaya çalışması ham petrol fiyatlarını son yılların en düşük seviyelerine çekmiştir. Bu çerçevede, önümüzdeki yıllarda dünya ekonomisinin büyüme hızıyla birlikte söz konusu örgüt 69 tarafından ham petrol üretimine ilişkin atılacak adımlar kaya gazının kaderini belirlemede önemli bir rol oynayacaktır (bkz. Bölüm 1.1.5.3.). Enerji bağımlılığı açısından bakıldığında doğalgaz tüketimimizde Rusya Federasyonu’nun payı dikkat çekmektedir. Son yıllarda artan doğalgaz tüketimimiz ülke içi üretim çok düşük olduğu için bu alanda ithalatı ciddi şekilde artırmış, doğalgazın uzun mesafelere taşınması son derece maliyetli olduğu için de bu ithalatın büyük oranda yakın ülkelerden yapılması sonucunu doğurmuştur. Son yıllarda Rusya Federasyonu’nun doğalgaz ithalatımız içerisindeki payı %50 seviyesinin üzerine çıkmıştır132. 2016-2030 yılları arasında teknik olarak çıkarılabilir kaya gazı rezervlerimizin tamamının üretilmesi halinde Rusya’nın ithalatımız içerisindeki payı değişmese dahi bu ülkeye bağımlılığımız ortalama olarak %15 seviyesine kadar gerileyecektir. Doğalgaz tüketiminde dışa bağımlılığını azaltmış olan ülkelerin dış tedariklerde pazarlık imkânlarını daha da artırdığı görülmektedir133. Bu çerçeveden bakıldığında dış talebin azaltılmasının yanında ithal edilen doğalgazın da daha uygun fiyatlarla tedarik edilebileceği görülmektedir. Günümüzde biyoyakıtlar, hidroelektik, rüzgar ve güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji türlerine bir yönelim olmakla birlikte 2035 yılına gelindiğinde dahi global enerji tüketiminde fosil yakıtların payının %81 seviyesinde olacağı tahmin edilmektedir134. Bu çerçevede, kısa vadede enerji piyasasındaki gelişmeler ne olursa olsun orta ve uzun vadede fosil yakıtlara yatırım yapmanın ülkelerin enerji tedariği imkanları açısından hayati öneme sahip olduğu anlaşılmaktadır. Türkiye’nin dünyanın en büyük ekonomileri arasına girme yarışında enerji tüketimini artırırken iç kaynaklardan da sonuna kadar yararlanması gerekmektedir. İlerleyen yıllarda Ülkemizin kaya gazı kaynaklarının ekonomik bir üretime imkân verdiğinin tespit edilmesi halinde bu kaynak enerji arzımızın daha dengeli bir yapıya kavuşmasında ve cari dengemizin sağlıklı bir doğrultuda ilerlemesinde etkin rol oynayabilecektir. 132 http://www.hurriyet.com.tr/petrolu-iraktan-gazi-rusyadan-aliyoruz-26901565 Avrupa Parlamentosu İç Politikalar Genel Müdürlüğü (Şubat 2014) “The Impact of The Oil Price In EU Energy Prices”, syf. 149 134 BP (2014) “Energy Outlook 2035”, syf. 17 133 70 KAYNAKÇA AKBAŞ, Y. E (2012) “Ekonomik Büyüme, Cari Açık ve Kısa Vadeli Sermaye Akımları Arasındaki Karşılıklı İlişkinin İncelenmesi: Oecd Ülkeleri Üzerine Bir Araştırma”, İnonu University International Journal of Social Sciences, sayı 1, no. 2 Avrupa Parlamentosu İç Politikalar Genel Müdürlüğü (Şubat 2014) “The Impact of The Oil Price In EU Energy Prices” AZAR, J. J. (2004) “Oil and Natural Gas Drilling”,Oklohoma, University of Tulsa Publishing BİLGİN, C. ve Şahbaz, A.; “Türkiye’de Büyüme ve İhracat Arasındaki Nedensellik İlişkileri”, Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, sayı 8, no. 1, 2009 BOYLE, G., Everett, B.; Peake, S.; Ramage, J. 2012 “Energy Systems and Sustainability: Power for a Sustainable Future”, Oxford, 2. baskı BP Statistical Review of World Energy (2014) BP Statistical Rewiev of World Energy (2015) BP (2014) “Energy Outlook 2035” Dünya Bankası (Ocak 2015) “Commodity Market Outlook” Dünya Bankası, “Aralık 2014 Türkiye Odak Notu” Dünya Bankası (2012) “Commodity Markets Outlook” EIA (2011) “World Shale Gas Resources: An Initial Assessment of 14 Regions Outside the United States” EIA (2013) “Technically Recoverable Shale Oil and Shale Gas Resources: An Assessment of 137 Shale Formations in 41 Countries Outside the United States” EIA (2014) “Annual Energy Outlook 2015 With Projections to 2040” EIA, “Energy Review 2011” EIA (1993) “Drilling Sideways -- A Review of Horizontal Well Technology and Its Domestic Application” Enerji Bakanlığı, “Türkiye 2013 Yıllık Enerji İstatistikleri Raporu” EPDK, “2014 Yılı Doğalgaz Piyasası Sektör Raporu” Foreign Affairs (Mayıs-Haziran 2014) “Why the Shale Revolution Could Have Happened Only in America” 71 FRANTZ, J. H. ve Schlumberger V. J. (2005) “When Your Gas Resource is Unconventional So is Our Solution- Shale Gas”, Schlumberger Marketing Communications GENY,F. (2011) “Hydraulic Fracturing: Technology And Practices Addressing Hydraulic Fracturing And Completions”, NPC North American Resource Development Study GILBERT, C. L.. (1996) “International Commodity Agreements:An Obituary Notice”, Elsevier Ltd. Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi (6:2) (2011) HOLDITC, S. A. ve Chianelli R. R. (Nisan 2008) “Factors That Will Influence Oil and Gas Supply and Demand in the 21st Century”, MRS Bulletin HOLDITC, S. A. et al. (2007) “Working Document of the NPC Global Oil & Gas Study- Topic Paper #29- Unconventional Gas”, National Petroleum Council (NPC) HOLDITC, S. A ve CHIANELLI, R. R. (2008) “Mrs Bulletin”, Materials Research Society, sayı 33 IMF (Ekim 2015) “World Economic Outlook” KARATAŞ, C., Türkiye Petrol Jeologları Derneği yönetim kurulu üyesi KARLUK, S. R. (2005) “Cumhuriyet’in İlanından Günümüze Türkiye Ekonomisi’nde Yapısal Dönüşüm”, Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş, gözden Geçirilmiş 10. baskı, İstanbul KUUSKRAA, V. A., (2004) “Unconventional Natural Gas Resources”, Advanced Resources International Inc LAW, B. E. ve SPENCER, C. W., (1992)"Gas in tight reservoirs-an emerging major source of energy", United States Geological Survey, Professional Paper, ABD MASTERS , J. A., (1979) AAPG Bulletin, sayı 63, no. 2 MC KELVEY, V. E. (1972) “Mineral Resource Estimates and Public Policy” American Scientist, sayı 60, no.1 MELİKOĞLU, M. (2013) “Renewable and Sustainable Energy Reviews”, sayı 22, C baskısı MONTGOMERY, C. T. ve SMITH M. B. (2010) “Hydraulic Fracturing: History of An Enduring Technology”, Journal of Petroleum Technology, S:12 NAKICENOVIC; N. ve RIAHI, K. (2001) “An Assessment of Technological Change Across Selected Energy Scenarios”, World Energy Council, Londra 72 ROGNER,H. H. (1997) “An Assessment of World Hydrocarbon Resources”, Annual Review of Energy Environment, sayı 22 SAHAY, V.K. ve VAN DYKE, S.K. (2010) "Tight Gas Sandstone: Is It Truly an Unconventional Reservoir?", Nexen Petroleum USA Inc. SEYİDOĞLU, H. (2007) “Uluslararası İktisat”, Güzem Yayınları, geliştirilmiş 16. baskı, İstanbul TCMB (21 Ocak 2014) “Ödemeler Dengesi İstatistiklerine İlişkin Yöntemsel Açıklama” TCMB (Ekim 2015) “Ödemeler Dengesi İstatistikleri” TÜİK Dış Ticaret verileri Türkiye Petrolleri (Mayıs 2015) “Ham Petrol ve Doğalgaz Sektör Raporu” ULUDAĞ, İ. ve ARICAN, E; “Türkiye Ekonomisi Teori, Politika, Uygulama”, Der Yayınları, İstanbul, 2003 ÜNSAL, E. M. (2007) “Makro İktisat” , İmaj Yayınevi , geliştirilmiş 7. Baskı, Ankara WEB KAYNAKLARI ABD Enerji Bakanlığı ve Ulusal Enerji Teknolojileri Laboratuvarı, “Natural Gas From Shale Questions and Answers”, http://energy.gov/sites/prod/files/2013/04/f0/complete_brochure.pdf, ziyaret tarihi: 02/08/2015 Clarke Energy, http://www.clarke-energy.com/gas-type/coal-gas/working-minemethane/, ziyaret tarihi 20/6/2015 EĞİLMEZ, M., Ekonomi Sözlüğü, http://www.mahfiegilmez.com/p/ekonomisozlugu.html), ziyaret tarihi 20/5/2015 EĞİLMEZ, M., FED Faiz Artırımı ve TCMB, http://www.mahfiegilmez.com/2015/08/fed-faiz-artrm-ve-tcmb.html EIA Glossary, https://www.eia.gov/tools/glossary/index.cfm?id=U EIA, (2015), http://www.eia.gov/todayinenergy/detail.cfm?id=20692, ziyaret tarihi:05/08/2015 73 EIA, “US Natural Gas Gross Withdrawals and Production”, https://www.eia.gov/dnav/ng/ng_prod_sum_dcu_NUS_m.htm, ziyaret tarihi: 30/07/2015 EIA, Henry Hub Natural Gas Spot Price, https://www.eia.gov/dnav/ng/hist/rngwhhdm.htm, ziyaret tarihi: 08/07/2015 Enerji Enstitüsü, Türkiye Hangi Ülkeden Kaç Liraya Doğalgaz Alıyor, http://enerjienstitusu.com/2013/03/31/turkiye-hangi-ulkeden-kac-liraya-dogalgazaliyor/ http://geology.com/articles/horizontal-drilling/, Directional and Horizontal Drilling in Oil and Gas Wells, ziyaret tarihi 29/6/2015 http://oilprice.com/Energy/Crude-Oil/What-Is-Peak-Oil-Theory-A-Thorough-LookAt-This-Heavily-Debated-Topic.html, ziyaret tarihi: 21/09/2015 http://oilpro.com/post/12132/us-shale-boom-could-end-next-month, ziyaret tarihi 25/7/2015 http://www.bloomberg.com/bw/articles/2013-05-01/peak-oil-is-back-but-this-timeits-a-peak-in-demand, ziyaret tarihi 21/09/2015 http://www.cnbc.com/2014/10/29/fed-completes-the-taper.html http://www.haberturk.com/ekonomi/enerji/haber/818255-23-milyar-dolarigazlamislar http://www.hurriyet.com.tr/petrolu-iraktan-gazi-rusyadan-aliyoruz-26901565 http://www.ibtimes.com/natural-gas-boom-attracting-manufacturing-us-overseastake-advantage-cheaper-fuel-1582512, ziyaret tarihi: 02/08/2015 http://www.investing.com/commodities/brent-oil-historical-data, ziyaret tarihi: 08/07/2015 http://www.investopedia.com/articles/investing/052015/us-shale-becoming-globalswing-producer.asp, ziyaret tarihi 25/09/2015 http://www.marathonoil.com/Social_Responsibility/Environmental_Stewardship/Hy draulic_Fracturing/), ziyaret tarihi 29/6/2015 http://www.naturalgasintel.com/topics/395-drilling-rig-count-in-unconventionalbasins, ziyaret tarihi, 22/09/2015 http://www.nytimes.com/2014/11/28/business/international/opec-leaves-oilproduction-quotas-unchanged-and-prices-fall-further.html), ziyaret tarihi 21/09/2015 74 http://www.reuters.com/article/2015/10/21/commodities-summit-opecidUSL8N12K3EV20151021#yXd1XV5TRH5IIaUz.97, ziyaret tarihi 21/09/2015 http://www.shell.com.tr/aboutshell/shell-businesses/e-and-p.html http://www.sondovizkurlari.com/doviz-grafikleri.html http://www.wsj.com/articles/oil-giants-break-their-picks-trying-to-crack-non-u-sshales-1426735258). https://grandemotte.wordpress.com/oil-and-gas-5-production-decline-rates/ https://research.stlouisfed.org/pageoneeconomics/uploads/newsletter/2011/201104_ClassroomEdition.pdf https://www.caseyresearch.com/articles/does-long-term-natural-gas-downturnsignal-investors-should-exit), ziyaret tarihi 25/09/2015 https://ycharts.com/indicators/crude_oil_spot_price IMF, http://www.oilandgas360.com/opec-breakeven-costs-by-country/, ziyaret tarihi: 25/09/2015 İncedalcı, S., Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Petrol İşleri Genel Müdürü , http://www.hurriyet.com.tr/exxon-turkiye-de-kaya-gazi-arayacak-26669832 Tamzok, N., http://enerjigunlugu.net/enerjide-yerli-kaynak-sorunu-1_11123.html, ziyaret tarihi: 07/06/2015 U.S. Environmental Protection Agency, http://www3.epa.gov/climatechange/ghgemissions/gases/ch4.html, ziyaret tarihi 10/05/2015 Yalçın M. N., Kaya Gazı, http://www.dogalgaz.com.tr/yayin/219/kaya-gazi-shalegas_6551.html#.VlRTOnbhDcs, ziyaret tarihi 23/6/2015 Yatay sondaj, https://www.youtube.com/watch?v=fBQCQ6HL2Yw ve https://www.bcogc.ca/horizontal-drilling-video ), ziyaret tarihi 28/6/2015 75