M. Meclisi B : 29 Muhterem arkadaşlarım aleyhinde iki arka­ daş konuşmuştur, lehinde iki arkadaş konuş­ muştur. Hakkında, üzerinde iki arkadaş konul­ mamıştır. Eğer «hakkında ve üzerinde söz istiyen yok,» denirse ben hakkında, üzerinde mz istemeye talibim. Bunu da arz ederim ve bu önergenin oya konmaması lâzım/geldiğini ve (burnun da bir esasla teslbit edilmesini arz ve tek­ lif ederim. Hürmetlerimle. BAŞKAN — Sayın Ülker, lehinde. Sayın Sarıilbrahimoğlu arkadaşımızın beyan ettiği husu­ sun lehinde. Henüz bir önerge yok; fakat içtinabettiği hususlar meydanda. Sayın Sarıibrahimoğlu, lütfen önergemizi ha­ zırlayınız süratle. Sayın Müftüoğlu siz aley­ hinde istiyorsunuz değil mi? SADIK TEKÎN MÜFTÜOĞLU (Zongul­ dak) — Evet efendim. BAŞKAN — Buyurun Sayın Ülker. REŞİT ÜLKER (İstanbul) — Muhterem arkadaşlarım, Sayın Sarıibrahimoğlu arkadaşı­ mız hakikaten, Parlâmentomuzda zaman, za­ man şu şekilde, zaman, zaman da bu şekilde tatbik edilmiş olan bir duruma temas ettiler. Zaman, zaman 6 aded grup adına konuşan kıy­ metli arkadaşın konuşması kâfi görülmüş, içtü­ züğün 103 ncü maddesine göre kifayet oya ko­ nulmuştur, bu Mecliste. Zaman, zaman da 6 grup sözcüsünün konuşmasından sonra kifayet geldiği zaman Sayın Başkanlar «hayır kifayeti oya koyamayız, altı milletvekilinin de konuş­ ması lâzımgelir» demişler ve böyle tatbik etmiş­ lerdir. Tatbikat bu. Yani, Sayın Sanibraihi'möğlu arkadaşımızın söylediklerinden tek farklı nokta olarak, tatbikatın tamamen aleyhte te­ celli ettiği kanaainde değilim. Şu anda hafı­ zamda olan bir misali size arz edebilirim. Mese­ lâ; Sayın Nihat Erim tarafından, 1963 ün zan­ nederim Şubat ayında Kıbrıs konusunda veri­ len Genel Görüşme müzakeresinde altı grup sözcüsü konuştuktan sonra bir kifayet gelmiş­ tir. Bu sırada Riyasette bulunan Başkan bu ki­ fayeti oya koymıyaeağmı bildirmiş, altı millet­ vekilini konuşturmuştur. Tatbikat da bu şekil­ dedir. Şimdi bunun yanında yeni İçtüzük tek­ lifi; geçen devre verilen, bütün partilerden ar­ kadaşların katıldığı İçtüzük teklifinde de 346 ve 124 ncü maddelerde bu esas, yani biraz ev­ vel Sarıibrahimoğlu arikadaşıımın ileri sürdüğü 28 . 12 . 1965 0 : 2 ziaman, zaman Sayın Başkanlarımızın tatbik et­ tiği bu esas muhafaza edilmiştir. Şimdi hakika­ ten bizim Anayasamız gruplarda/ modern Ana­ yasalar gibi yer vermekle berabeı, grupun mil­ letvekilleri üzerinde mutlak hâkimiyetinden de kaçınan bir Anayasadır. Burada gruplar iste­ dikleri gifbi konuşacaklar, milletvekillerine sıra geldiği zaman milletvekilleri gruplarının şahsi­ yeti mâneviyesi dışında söz sahibi olamıyacaklar... Bu demokrasi kaidelerine açıkça aykırı bir tatbikattır. Bu tatbikattan hiç kimse fayda umarnaz ve hakikaten Sarıibrahimoğlu arkada­ şımın ifade ettiği gibi, zaman, zaman «bize ne lüzum var, gruplarımız idare etsinler» hissini Parlâmento üyeleri içlerinde duymaktadırlar. Bu sebeple Sayın Başkandıktan istirham ediyo­ rum, bendeniz takrire de ihtiyacolduğu kanaa­ tinde değilim. Müstomir, bir yöne yönelmiş tatibikat yoktur, her iki yönde de tatbikat vardır, ibu tatbikattan birini Sayın Başkan takrirsiz dahi tatbik edebilir ve böyle tatbik ettikleri takdirde zannediyorum ki, demokrasi kaideleri­ ne ve milletvekillerinin şahsiyetlerine de uy­ gun hareket etmiş olurlar. Saygılarımla. BAŞKAN — Şimdi Sayın Sarıibrahimoğlu tarafından iddia edilen ve önerge ile teyidedilen husus hakkında lehte iki arkadaşımız ko­ nuşmuştur. Aleyhte konuşmak istiyen iki arka­ daşa söz vereceğim. Ancak, bu arada Sayın Ül­ ker'e de hemen bir cevap vermek isterim. Bu meselenin geçen dönemde tatbikatı hususu Baş­ kanlık Divanınca tartışılmış ve Başkanlık Di­ vanı kararına raptedikniştir. Bu kararda; altı kişinin içine Grup adına konuşmak istiyen kimselerin dâhil edilmesi merkezindedir. Yeter­ lik önergesinin oylanafbilmesi için altı kişi ko­ nuşmuş ise, bunlar ayrı ayrı, grupları adına ko­ nuşmuş olsalar dahi yeterlik önergesi oylana­ bilecek hale gelmiştir ve tatbikat bütün Baş­ kanlık Divanınca bu şekilde yapılmıştır. Bu noktayı tavzih etmek istedim. Buyurun Sayın Müftüoğlu. İLHAMI ERTEM r:':." i itiyorum. (Edirne) — Aleyhinde, BAŞKAN — Aleyhinde, peki Sayın Ertem. Buyurun Sayın Müftüoğlu. SADIK TEKİN MÜFTÜOĞLU (Zonguldak) — Muhterem arkadaşlarım, önce Sayın Ülker'­ in biraz önce ifade ettiği bir noktaya değin- — 113