SERXWEBÛN 92 ihtiyac› olan Kürtlerin sanatç›s› bir Michael Jackson olma yoluna girer. Bu yola girmifl bir sözde sanatç›n›n özlemleri art›k farkl›d›r. O art›k toplumun vicdan› de¤il, egemenlikçi sistemin politik kullan›m arac›d›r. Art›k o sadece kendisi için vard›r. Eserleri ve onu sunum biçimleri sadece kendini yaflatmak içindir. Giderek bütün ahlaki de¤er yarg›lar›n› bir kenara b›rak›r, kendini izleyenlerin niçin izledi¤ini görmez. Bunu kliplerine yans›t›r, sundu¤u piyasal›k eserlerin sözlerine, renklerine ve imgelerine yans›t›r. Sanat› seks ve sporla birlikte yorumlay›p tuhaf bir sunum gerçeklefltirir. O sunumla kimin ne kadar kazand›¤› ya da kaybetti¤i kendisi için önemli de¤ildir. “Ne kadar para kazan›yorum, ne kadar lüks yaflayaca¤›m?” kayg›s› ön plandad›r. Yani modernitenin bir üyesi karfl›m›zda sahne alm›flt›r. Ondan sonra da alk›fllananlar yuhalan›r, arananlar unutulur ve buna da bir anlam verilmez. Her toplumsal eylem ayn› zamanda bir toplumsallaflma eylemidir Burada önemli olan, birey olarak bir sanatç›n›n tek bafl›na bir anlam ifade edemeyece¤ini görmesidir. Kendisini sanatç› yapan toplumsall›¤›n ve onun tarihsel yarat›m›n›n ortaya ç›kard›¤› sonuçlar›n kendisine ve eserlerine nas›l yans›d›¤›n›n fark›na varmas› gerekir, ya da bunun yerine modernitenin temel çarp›tma ve soysuzlaflt›rma rolüne bilinçli olarak soyunmas› gerekecektir. Tercih burada aç›kt›r ve her ikisi de bilinçli bir tercihin sonucu olarak ortaya ç›kmal›d›r. Bu bilincin hangi çerçevede oluflmas› gerekti¤ini Önder Apo’dan yapt›¤›m›z afla¤›daki al›nt› mükemmel ortaya koymaktad›r: “Toplum-birey iliflkisine soyut bakmamak önemlidir. Bireyler tarih içinde flekillenmifl, belli bir dili ve oturmufl gelenekleri olan sayd›¤›m›z tüm toplumsal alanlardaki kurulu yap›lara kat›l›rlar. Diledikleri gibi de¤il, toplumun çok önceden ve özenle haz›rlanm›fl kurumlar›na ve onlar›n geleneklerine göre kat›l›m gösterirler. Bireyin toplumsallaflmas› muazzam bir e¤itici çabay› gerektirir. Bir anlamda toplumun tüm geçmifli olan kültürü özümsendikten sonra birey toplumun üyesi, mensubu haline gelir. Toplumsallaflma sürekli çabayla gerçeklefltirilir. Her toplumsal eylem ayn› zamanda bir toplumsallaflma eylemidir. Dolay›s›yla bireyler diledikleri gibi de¤il, toplumlar›n›n istedi¤i gibi infla edilmekten kurtulamazlar. fiüphesiz özellikle s›n›fl› ve hiyerarflik toplumlar bask› ve sömürüye aç›k toplumlar olduklar› için, bireyin direnme ve özgürlük talebi hep var olacakt›r.” Burada önemli olan, bireyin nas›l flekillendi¤inin bilincine vararak, kendisini toplum üstü olarak ele almamas›d›r. Kald› ki, kendini toplum üstü görme, kendisini sanatç› diye tan›mlayan kesimler ya da kiflilerin belirgin bir hastal›¤› olmaktad›r. Kayna¤› bireycilik olan bu hastal›k, sanatç›larda daha derin yaflanmaktad›r. Ad›na sanatç› kaprisi de denilen bu hastal›k, kendini çok farkl› gibi göstermenin tüm yol ve yöntemlerini devreye koymaktan sak›nmaz. Öyle ki, bu farkl›l›k kifliyi en üst düzeyde ayk›r›l›¤a kadar götürür. Bu sunum, en üst düzeyde her türlü bireyci gözü karal›¤a yol açarken, ayn› zamanda bir insan›n ne kadar küçülebilece¤inin de her türden göstergelerini sunar. Elbette bu genel bir modernite hastal›¤› olmaktad›r. Unutulmas›n ki, toplumun bu denli hücrelerine kadar parçaland›¤› günümüzde bireyler tek bafl›na irade olamayacaklar› gibi, hiçbir fleyden ba¤›ms›z bir geliflme de gösteremezler. Kimse kendisini “Ben iradeyim, benim eme¤im, bana ait” diye aldatmamal›d›r. Günümüzün iki temel iradesi vard›r. Kiflilikler, yetenekler ve de¤erler kayna¤›n› ancak ya ad›na devletçi egemenlikçi dedi¤imiz toplumdan ya da neolitik devrime dayanan demokratik komünal toplum de¤erlerinden al›r. Bunun d›fl›nda hiçbir kiflinin tek bafl›na ba¤›ms›z iradesinden bahsedilemez. Olsa olsa bu kocaman bir aldatmaca olur. Bu aldatmacay› yaflayan kifliler ya da kesimler zaten bir aldatma ve çarp›tma üzerine kurulmufl olan modernitenin de¤irmenine su tafl›maktan öteye gidemezler. Kas›m 2008 Sanatç› yeniyi yaratman›n ustas›d›r K›sacas› sanat toplumsal oldu¤u kadar bir tercih iflidir; kendisini yaratan de¤erlerle sonuna kadar bütünleflme yoludur. Örne¤in mücadelemizin yaratt›¤› son derece de¤erli sanatç›lar vard›r. fiehit Sefkan, Mizgin, Serhat, Halil Uysal, Delila, Sarya ve daha niceleri... Bunlar›n sanata yaklafl›mlar› sanat› ayn› zamanda bir mücadele alan› ve militanl›k sahas› olarak gördüklerini de gösteriyor. E¤er sanat imgelerle de olsa yaflam›n yeniden yarat›m sahas› ise, o zaman sanatç› da bu yeniden yarat›ma bir militan gibi kat›l›r. Çünkü o yaratman›n bir ustas›d›r. Yeniyi yarat›r. Bu da eskiye ve köhnemifl olana karfl› her alanda mücadele etmeyi gerektirir. Marks, filozoflar›n sadece dünyay› yorumlamakla yetindiklerini, ancak gerekli olan›n dünyay› de¤ifltirmek oldu¤unu söylemiflti. Burada felsefeye ve onunla u¤raflanlara yeni bir görev yüklüyordu. Bu yeni görev, en az felsefe kadar toplumsal yaflamda rolü olan sanat ve sanatç› için de gerekli olmaktad›r. Yani “Ben yorumlar›m, baflkalar› da yaps›n; ben söylerim, baflkalar› da de¤ifltirsin, ona göre yaflas›n” demek ikiyüzlülük olmaktad›r. Bu bak›fl aç›s› Mizgin’lere, Delila’lara, Sefkan ya da Halil Uysal’lara sayg›s›zl›k yapmakt›r. Çünkü onlar “Benim yaflam›m, benim yetene¤im, benim yorumum, benim eserim” demeden, içinden kana kana su içtikleri halklar ›rma¤›n›n içindeki bir damla olarak, o ›rma¤a sonsuza kadar kat›ld›klar›n›n örnek duruflunu sergilediler. Onlar›n an›s› asl›nda bizler için nas›l sanatç› olunmas› gerekti¤ini de göstermektedir. Aksi bir durufl içinde olan sanatç›lar bir sanatç›dan çok, içi masalar› etraf›nda e¤lenenler için birer çerez olmaktan öteye gidemezler. Onun için bu çerezleflme durumunu aflmak, bir sanatç› için onur meselesi olmal›d›r. Elbette konumuz sadece sanat ve sanatç› de¤ildir. Ama kapitalist moderniteye karfl› olabilmenin militanca duruflunun ve topluma bu ruhu kazand›rman›n esas yollar›ndan biri olan sanat› ve sanatç›y› da ne kadar önemsedi¤imizi an›msatmak aç›s›ndan bunlar› dile getirdik. Tarihsizlefltirilmifl bir toplu-