M. Meclisi B : 6İ dengeli kalkınacaktır, hürriyet 'içinde kalkına­ caktır, hızlı kalkınacaktır.» Dengeli kalkına­ caktır, bu denge sektörler arasında olacaktır, bu denge bölgeler arasında olacaktır. Denge /bozulduğu takdirde hızlı kalkınma lolmıyacak, hürriyetçi kalkınma olmayacaktır. Demek ki, birinci ve ikinci plânın esas ananoktası dengeli kalkınmadır. Birinci ve ikinci plân tatbikatına baktığımızda tarım sektörü Igerilemişitir, sanayi sektörü gerilemiştir, bu­ nun yanında ulaştırma sektörü ve inşaat sek­ törü plân hedeflerimi aşmıştır. Şimdi, Sayın Gürsan'a soruyorum; Hürri­ yetçi bir düzende, bir iktidarın telinde plân hedeflerini aşan, plân hedeflerini tecavüz eden isektbrleri törpülemek, bunları plân hedeflerine itmek için vergiden başka hangi güç vardır? Biz, kendilerinin bize atfettikleri gibi, ide­ olojik sosyalizmi benimsemiş olsaydık «zor al­ ıma» ya da «zor kullanma» yollarından birini seçerdik. Fakat biz, hürriyetçi demokratik ni­ zamı seçtiğimiz içlin plân hedeflerini aşan, te­ cavüz eden sektörleri plân hedeflerine itebil­ mek için «vergileme» yoluna iltifat etmişizdir, bu yolda da ısrar etmekteyiz. Şimdi Finansman Kanunu ile getirdiğimiz vergileri ve bu vergilerin ekstra fiskal tesirle­ rini, yine Sayın Gürsan'm iltifat ettiği sıraya göre, izah edeceğim. Yalnız müsaade buyurur­ larsa bütçenin tümü üzerinde yaptığı görüşme­ de otomotiv sanayi durmuştur, inşaat sektörü durmuştur.» tarzındaki tarizlerini cevaplamak­ la başlıyacağım. Bu beyan bizi memnun etti. Şöyle memnun etti: Biz, plân bereflerini tecavüz etmiş olan bu iki sektörü bir ölçüde durdurmak istemiştik ve bildiğiniz gibi Taşıt Alım Vergisini bu mak­ satla getirmiş ve yine inşaat Ruhsat Vergisini bu maksatla getirmiştik. Finansman kanunundan önce 'otomotiv sana­ yiindeki durum şuydu: Bildiğiniz gibi, Tür­ kiye'deki otomotiv sanayii bir montaj sanayiidir ve büyük ölçüde yabancı sermayeye dayalı bir sanayidir. 1963, 1964 lerde başlıyan bu sanayi, yüzde 40 hammadde kullanırken 1968, 1969 da ancak yerli hammadde kullanma olanağını yüz­ de 60 a çıkarabilmiştir. Yine, bu sanayide 'iki türlü mal imal edil­ mektedir: Birisi, lüks tüketim malı olan, daya­ 27 . 2 . 1971 O : 1 naklı tüektim malları nevinden bulunan binek otomobilleri, ikincisi de, taşıt sektöründe, ulaş­ tırma sektöründe kullanılan otobüs, kamyon ve kamyonetlerdir. Finansman Kanunundan önce bu sanayide geniş ölçüde 'stok fazlası bulunmakta idi ve yine Finansman Kanunundan önce bu sektörde kapasite fazlası bulunmakta idi. Bir yandan, ithalât imkânsızlıkları dolayısiyle az binek oto­ mobili yapılması mümkün iken Türkiye'de ta­ lep artmıştı ve bu talep artması sonucunda fi­ yatlar alabildiğine yükselmiş, Sanayi Bakanlı­ ğının teabiit etmiş olduğu fiyatın 10 000 - 12 000 lira üzerinde binek otomobilleri fiyat bulmaya başlamıştı. Bu sanayiciler dolaylı yollardan aradaki bu farkı almakta, toplum aleyhine hak^ ı olmadıkları kazancı elde etmekte idiler ve bu kazançlar, yabancı sermayeye dâhil olduğu için, dışarıya döviz olarak transfer edilmekte idi. Yine kamyon Ve diğer küçük kamyonetler sanayiinde, otomotiv sanayimin diğer bir ko­ lunda Türkiyelde talep kamçılanmıştı. Her yıl dörtbin civarında olan ihtiyaç, bu sanayi sek­ töründe iş gören müteşebbisler tarafından dokuzbine çıkarılmıştı. Peşin satış fiyatı düşürül­ mek suretiyle bu sanayi dalı kazançlı hale ge­ tirilmiş, piyasanın »ihtiyacından fazla kamyon satışı başlamıştı. Bu yüzden Türkiye ide, bil­ hassa şoför esnafı arasında, büyük huzursuzluk­ lar başlamıştı. Sayın Gürsan hatırlarlar; sanki Türkiye al)tmışyedi ayrı ekonomik bölgeye bölünmüş gibi, Çorum'un kamyoncuları Konya'nın kamyoncu­ larına yük vermiyor, Konya'nın kamyoncuları Eskişehir'in kamyoncularına yük vermiyor, âde­ ta birbirleriyle çatışıyorlardı. Bu, nereden geli­ yordu? Bu, kapasite fazlasından geliyordu, işte bu kapasite fazlasını, stok fazlasını ortadan kaldırmak, plân hedefini tecavüz etmiş olan bu sanayi dalını plân hedefine itebilmek için Taşıt Alım Vergisi getirildi ve buradan elde edilen vergi muayyen kişilerin kârı olarak, döviz olarak dışarıya transfer edileceğine, Türk toplumunun hizmetine sunuldu. Buna «sosyalistlik, sosyalizm» denmez, «sosyal ada­ letçilik» denir, Sayın Gürsan. (A. P. sıraların­ dan «Bravo sesleri). ikinci tenkide mâruz kaldığımız ikinci ver­ gi dalı, inşaat Vergisi idi. — 936 —