M. Meclisi B : 6İ 27 . 2 . 1971 O : 1 dengeli kalkınacaktır, hürriyet

advertisement
M. Meclisi
B : 6İ
dengeli kalkınacaktır, hürriyet 'içinde kalkına­
caktır, hızlı kalkınacaktır.» Dengeli kalkına­
caktır, bu denge sektörler arasında olacaktır,
bu denge bölgeler arasında olacaktır. Denge
/bozulduğu takdirde hızlı kalkınma lolmıyacak,
hürriyetçi kalkınma olmayacaktır.
Demek ki, birinci ve ikinci plânın esas ananoktası dengeli kalkınmadır. Birinci ve ikinci
plân tatbikatına baktığımızda tarım sektörü
Igerilemişitir, sanayi sektörü gerilemiştir, bu­
nun yanında ulaştırma sektörü ve inşaat sek­
törü plân hedeflerimi aşmıştır.
Şimdi, Sayın Gürsan'a soruyorum; Hürri­
yetçi bir düzende, bir iktidarın telinde plân
hedeflerini aşan, plân hedeflerini tecavüz eden
isektbrleri törpülemek, bunları plân hedeflerine
itmek için vergiden başka hangi güç vardır?
Biz, kendilerinin bize atfettikleri gibi, ide­
olojik sosyalizmi benimsemiş olsaydık «zor al­
ıma» ya da «zor kullanma» yollarından birini
seçerdik. Fakat biz, hürriyetçi demokratik ni­
zamı seçtiğimiz içlin plân hedeflerini aşan, te­
cavüz eden sektörleri plân hedeflerine itebil­
mek için «vergileme» yoluna iltifat etmişizdir,
bu yolda da ısrar etmekteyiz.
Şimdi Finansman Kanunu ile getirdiğimiz
vergileri ve bu vergilerin ekstra fiskal tesirle­
rini, yine Sayın Gürsan'm iltifat ettiği sıraya
göre, izah edeceğim. Yalnız müsaade buyurur­
larsa bütçenin tümü üzerinde yaptığı görüşme­
de otomotiv sanayi durmuştur, inşaat sektörü
durmuştur.» tarzındaki tarizlerini cevaplamak­
la başlıyacağım.
Bu beyan bizi memnun etti. Şöyle memnun
etti: Biz, plân bereflerini tecavüz etmiş olan
bu iki sektörü bir ölçüde durdurmak istemiştik
ve bildiğiniz gibi Taşıt Alım Vergisini bu mak­
satla getirmiş ve yine inşaat Ruhsat Vergisini
bu maksatla getirmiştik.
Finansman kanunundan önce 'otomotiv sana­
yiindeki durum şuydu: Bildiğiniz gibi, Tür­
kiye'deki otomotiv sanayii bir montaj sanayiidir
ve büyük ölçüde yabancı sermayeye dayalı bir
sanayidir. 1963, 1964 lerde başlıyan bu sanayi,
yüzde 40 hammadde kullanırken 1968, 1969 da
ancak yerli hammadde kullanma olanağını yüz­
de 60 a çıkarabilmiştir.
Yine, bu sanayide 'iki türlü mal imal edil­
mektedir: Birisi, lüks tüketim malı olan, daya­
27 . 2 . 1971
O : 1
naklı tüektim malları nevinden bulunan binek
otomobilleri, ikincisi de, taşıt sektöründe, ulaş­
tırma sektöründe kullanılan otobüs, kamyon ve
kamyonetlerdir.
Finansman Kanunundan önce bu sanayide
geniş ölçüde 'stok fazlası bulunmakta idi ve
yine Finansman Kanunundan önce bu sektörde
kapasite fazlası bulunmakta idi. Bir yandan,
ithalât imkânsızlıkları dolayısiyle az binek oto­
mobili yapılması mümkün iken Türkiye'de ta­
lep artmıştı ve bu talep artması sonucunda fi­
yatlar alabildiğine yükselmiş, Sanayi Bakanlı­
ğının teabiit etmiş olduğu fiyatın 10 000 - 12 000
lira üzerinde binek otomobilleri fiyat bulmaya
başlamıştı. Bu sanayiciler dolaylı yollardan
aradaki bu farkı almakta, toplum aleyhine hak^ ı olmadıkları kazancı elde etmekte idiler ve
bu kazançlar, yabancı sermayeye dâhil olduğu
için, dışarıya döviz olarak transfer edilmekte
idi.
Yine kamyon Ve diğer küçük kamyonetler
sanayiinde, otomotiv sanayimin diğer bir ko­
lunda Türkiyelde talep kamçılanmıştı. Her yıl
dörtbin civarında olan ihtiyaç, bu sanayi sek­
töründe iş gören müteşebbisler tarafından dokuzbine çıkarılmıştı. Peşin satış fiyatı düşürül­
mek suretiyle bu sanayi dalı kazançlı hale ge­
tirilmiş, piyasanın »ihtiyacından fazla kamyon
satışı başlamıştı. Bu yüzden Türkiye ide, bil­
hassa şoför esnafı arasında, büyük huzursuzluk­
lar başlamıştı.
Sayın Gürsan hatırlarlar; sanki Türkiye al)tmışyedi ayrı ekonomik bölgeye bölünmüş gibi,
Çorum'un kamyoncuları Konya'nın kamyoncu­
larına yük vermiyor, Konya'nın kamyoncuları
Eskişehir'in kamyoncularına yük vermiyor, âde­
ta birbirleriyle çatışıyorlardı. Bu, nereden geli­
yordu? Bu, kapasite fazlasından geliyordu, işte
bu kapasite fazlasını, stok fazlasını ortadan
kaldırmak, plân hedefini tecavüz etmiş olan
bu sanayi dalını plân hedefine itebilmek için
Taşıt Alım Vergisi getirildi ve buradan elde
edilen vergi muayyen kişilerin kârı olarak,
döviz olarak dışarıya transfer edileceğine,
Türk toplumunun hizmetine sunuldu. Buna
«sosyalistlik, sosyalizm» denmez, «sosyal ada­
letçilik» denir, Sayın Gürsan. (A. P. sıraların­
dan «Bravo sesleri).
ikinci tenkide mâruz kaldığımız ikinci ver­
gi dalı, inşaat Vergisi idi.
— 936 —
Download