Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 Arapça bir kelime olan, çevirme döndürme, değiştirme anlamlarına gelen kalp, tasavvufta ilahi hitabın mahalli ve muhatabı, marifet ve irfanın kaynağı, keşf ve ilham mahalli, anlamlarına gelir. Kalp, gerek madde ve gerekse mana olarak bütün organların, his ve duyguların merkezidir. Nasıl ki maddi kalp, kendine bağlı olan, bütün organların damarları ile her organa kan pompalayarak hayat veriyorsa, işlevini yapamadığında da bütün organlar bundan etkileniyorsa; rabbani, nurani ve ilahi bir cevher olan hakiki kalp de, ulvi ve süfli hilkate bürünen insanın hakikatini temsil ediyor. Haset, gazap, nefret gibi kötü duygular kalpte bulunduğu gibi, iman, Allah korkusu, hilm ve takva gibi birçok duygularda kalbe isnat edilmektedir. Oranın sağlıklı olması insanın huzur ve mutlu olması demektir, işlevini yapamaması, bozuk olması yani hastalıklı olması da huzursuzluklara ve nice sıkıntılara sebeptir. Peygamberimiz(s.a.v.) buyuruyor ki: “Kalp dört kısımdır. Biri etrafına ışık saçan kandiller gibi halis ve temiz olan kalptir ki buda müminlerin kalbidir ve (etrafına saçtığı) ışıkta nurdur. İkincisi de mühürlenmiş kalptir ki buda kâfirin kalbidir. Üçüncüsü, ters çevrilmiş kalptir ki buda münafığın kalbidir. Önce tanır, sonrada inkâr eder. 1 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 Dördüncüsü, iki tarafa meyilli olan, yani hem imanlı hem de nifaklı kalptir. İmanlı kalbi sebzeye benzetebiliriz. Çünkü her ikisini de temiz su (iman için amel) besler ve yaşatır. Nifaklı kalbi de çıbana benzetebiliriz çünkü her ikisinin de ürünü, irin ve sarı sudur. Günah neticesinde kararan kalp, iman ve nifaktan hangisi üstün gelirse kulun amellerinde söz sahibi olur.”(Ahmet B. Hambel) Ebu Hureyre, kalbi, ordusunun başındaki sultana benzeterek şöyle tasvir etmiştir: “Kalp sultandır ve onun orduları vardır. Sultan iyi olursa askerlerde iyi olur. Kulaklar bu sultanın habercileridir. Gözler bekçileridir. Dil sultanın tercümanıdır. Eller kanatlarıdır. Ayaklar postacılarıdır. Ciğer şefkat ve merhamet kaynağıdır. Dalak ve böbrekler (kendisine yönelen tehlikeleri pertraf eden) tuzaklarıdır. Akciğer (hayatın kaynağı) nefestir. Sultan iyi olursa askerlerde iyi olur, sultan kötü olursa askerleri de kötü olur”(Abdurrezzak, Müsannef) Evet, Kalp, beden ülkesinin sultanı olduğundan bütün azalar kalbin hizmetçisi ve kalbe musahhar olmuşlardır. Kalp, emri altındakileri tasarrufu altında bulundurur. Hiçbir aza oranın onayını ve olurunu almadan her hangi bir davranışta bulunamaz, bütün organların davranışları kalbe yüklenmektedir. Kalp her davranışın birinci dereceden sorumlu olduğu yerdir. İstisnai olarak, azalar kalbe 2 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 rağmen bazı davranışlarda buluna bilirlerse de bu, bir taklidi davranış olur. Taklitte de rahatlık, huzur ve samimiyet olmaz. Kalbe rağmen bir davranışın zuhur etmesi insanın, o eylem nedeniyle memnuniyetini göstermez, bu belki zoraki bir davranış olur. Kalpten bağımsız meydana çıkan davranışlar adeta bir ülkeyi yöneten hükümdara isyan anlamındadır. Kalp zalim, asi, münkir, münafıksa, Allah’ın emri ve kanunlarına göre hükmetmiyorsa azalar ile ona muhalefet etmek gereklidir. Zira bu onu istikamete sokma açısından değerlidir. Hem de günah işlenmemiş olunur. Gaye de zaten bozuk olan kalbi düzeltmektir. Ancak kalp, Allah’ın boyasıyla boyanmış, onun sevgi ve muhabbetiyle dolup taşmışsa, Allah’ın kanun ve emirlerini kalp ülkesinin anayasası kabul edip bütün karar ve hükümlerini ona göre veriyorsa, azaların oraya itaat etmesi şattır. Hem de bu daha kolaydır, rahatlığa ve huzura da vesiledir. Kalp, huzurlu olursa etbaıda huzurlu olur. Kalbin huzuru yakalaması da orayı, yaratılış gayesi doğrusunda kullanmakla mümkündür. Tatmini yakalayamayan bir kalp, sıkıntılı ve iradesizdir. Dolayısıyla da emri altındaki azalara doğru ve faydalı talimatlar vermesi beklenemez. Bütün bu hakikatlere rağmen hali hazırdaki durumumuz nedeniyle de Mevlana’nın ifadesiyle; ya olduğumuz gibi görünmek ya da göründüğümüz olmaktır asıl olan. Böyle bir doğruluk, şeffaflık hem genelde, başkalarını hem de özelde kendimizi aldatmamaktır. Kalp te olanı Allahtan başka kimse bilmez. Asıl olanda onun bilmesi değil midir ki. Peygamber efendimiz(s.a.v.) buyuruyor ki: “Dikkat edin insanın bedeninde bir et parçası vardır ki o iyi ve sağlam olursa bütün beden sağlam olur, o bozuk olursa bütün beden bozuk olur. Bilesiniz ki o kalptir” (Buhari, İman,39; Müslim, Müsekat,20) Kalpler Mücadele Alanıdır 3 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 Kalp, bu kadar önem arz eden bir yer olduğundan hayır ile şerrin, iman ile küfrün, sevgi ile nefretin, iyilik ile kötülüğün devamlı mücadele ettiği stratejik harp alanıdır. Nefis ve şeytan devamlı oraya hücum ederek kendi sıfatlarının hâkim olmasını ister. Kalpteki küçük bir ihmalkârlık kalbin düşmesine, şeytan ve nefsin esaretine girmesine neden olur. Buda imtihanı kayıp etmek ve mağlubiyet anlamına gelir. İlk teslim alınması gereken, asla teslim edilemeyecek yer kalptir. Her Müslümanın kalp, ihtisas alanı olmalı, onu iyi tanımalı, düşmanların nüfus edebileceği yerleri görmeli ve tedbirde kusur etmemeli. Disiplinli bir kalp eğitimi ve terbiyesi, kalbin korunmasının en önemli şartıdır. Ebu Hureyre’nin rivayet ettiği bir Hadis-i şerifte, kalp çok değişken bir varlık olduğu belirtilmektedir. Peygamberimiz(s.a.v.) buyuruyor ki; “Kalbe kalp denilmesinin sebebi, onun çok değişken olmasıdır. Kalbin misali çöldeki bir ağacın üzerinde asılı kalan kuş tüyünün misali gibidir. Rüzgar onu bir oraya bir buraya savurur.” (İbni Hambel) Başka bir hadis-i şerifinde, kalbin değişkenliğini, ateşin üzerinde kaynayan bir tencereye, benzetmiştir. Zaten kalp, değişken olduğundan, her an halden hale girdiğinden kalp halini almıştır. 4 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 Bu değişme özelliğinden dolayı, Allah’ın yardım ve inayeti olmadan kalbin, hidayet üzere olmayacağından, Peygamberimiz bile, günde yüz defa Allahtan mağfiret dilediğini, ifade etmiştir. Devamlı nefisle mücadele halinde olan insan, nasıl ki düşmanla cihat ederken Allah’tan yardım talebinde bulunuyorsa büyük cihatta da yani kalbini, nefsinin hile ve desiselerinden korumak için de kalpleri elinde bulunduran, istediği gibi evirip çeviren, hidayetle mükâfatlandıran, huzurla genişleten ya da delaletle cezalandıran, inkarla daraltan, günahla kirleten Allahtan, yardım talebinde bulunması gerekir. Peygamberimiz(s.a.v.) bu hususta şöyle dua ederdi: “Ey kalpleri değiştiren evirip çeviren Allah, kalbimi dinin ve itaatin üzerine sabit kıl” (Müslim, Tirmizi) Kalpler Yalan Söylemez Kalp yalan söylemez çünkü kalp ikiyüzlü davranmaz, orada gösteriş ve riya olmayacağından da yüce dinimiz niyetlerin hep kalp ile yapılmasını esas almıştır. Başta, Müslüman olmak için kelime-i şehadeti “kalp ile tasdik dil ile ikrar” şeklinde tarif ediyoruz. Asıl olan kalben tasdiktir. Allah, aklın devre dışı kalmasını, iradesiz bir yönelişi asla kabul etmiyor. Kalp ile onaylanmayan bir şeyin Allah katında hiçbir kıymeti yoktur. “Çünkü ameller niyetlere göredir.” Allah,Samimiyetle, sadece kendisi için ve rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder,(Nesai) insanın suretine, malına değil, kalbine ve amellerine bakar.”(Müslim) Azalarla edilen amellerde 5 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 her zaman riya tehlikesi vardır. Kalben olmayan amel, samimiyeti içerisinde barındırmayan ameldir. Bir insan kalben bir şeye niyet eder onu her hangi bir sebeple yerine getiremezse sırf niyetinden dolayı bile mükâfata nail olur. Kalpte olanlar Allah ile kul arasında adeta sırdır. “Kalplerde olanlar Allaha gizli değildir.”(Hud,55) Orada olanı Allahtan başka kimse bilmez. Ancak dışa yansıyan davranışların kalbin aynası olduğu gerçeği de bir kaidedir. Bugün kalpleriyle eylem ve davranışlarını ayrı düşünenler, bu ikisinin arasındaki kuvvetli bağı ve irtibatı anlamak istemeyenler, Allah ile kul arasında ki kulluğu sadece kalpte başlayıp kalpte biten bir eylem olarak hesap edenler. “Sen benim kalbime bak ben günah işliyorum ama benim kalbim temiz” safsatasını ileri sürerek kendilerini kandırıyorlar. Hâlbuki bal küpünden sızan sirke olmayacağı gibi, sirke küpünden sızanda bal olmaz, değil mi? Kalbi temiz olan insan Allah’ın emirlerini yerine getirir, nehiylerinden sakınır. Kalbi temiz olan insanın eli harama uzanmaz, gözü harama bakmaz, kimsenin hakkına hukukuna tecavüz etmez, kalp kırmaz, haram yemez… komşunun hakkına riayet eder ana babasına hizmet eder sıla-i rahime dikkat eder. Yardıma muhtaç olana yardım eder. Kendisi için istediğini başkaları içinde ister. Kalp Allah’ın Nazargah Alanıdır Kalp insanın Allah’la irtibata geçtiği yerdir. Oradan gerçek hakikatlere ulaşılır. Feyiz ve bereketlerin aktığı, nice güzelliklerin ulaşıldığı mekân kalp olduğundan adeta ilahi âleme açılan yegâne penceredir orası. Allah kalbi muhatap alıyor. Nefisin ıslahı ve terbiyesi, kalbi selime ulaşmak içindir. Bu da aklıselimin yardımıyla mümkündür. Aklıselim, özelliğini, güzelliğini ve işlevliğini kayıp etmemiş akıldır. Kalp nasıl ki son karar yeri, onay mercii olarak bedenin sultanıysa, akılda o sultanın veziridir. Kalbin doğru karar vermesinde vezirin(aklın), kirletilmemiş, aldatılmamış, doğruyu, yanlışı ayırt edebilecek, safiyette ve selamette olması bundan dolayı önemlidir. Hâkimler hâkimi, sultanlar sultanı olan, her şeyin kudretini elinde bulunduran Allah’ta insanı, sultan diye nitelendirdiğimiz kalbiyle muhatap alıyor, oraya bakıp, oraya nazar ediyor. 6 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 Kâbe, Allah’ın Resulünden izler taşır hatıralar barındırır. Kalp, Allahtan izler taşır onun ayetlerinden numuneler sunar, onun sevgisi ve muhabbetinden esintiler ulaştırır insana. Kabeye varmak için nasıl ki engelleri aşmak çölleri geçmek gerekiyorsa kalpte Allah ile vuslatı gerçekleştirmek, onunla itminana kavuşmak içinde şehvetin badirelerini, nefisin çöllerini, şeytanın tuzaklarını aşmak gerekir. Kalp Allah’ın nazargah alanı olduğundan, orası müminin hayatı için en öncelikli hedef olmalı. Oranın ıslahıyla mücadeleye başlamalıyız. İnsanların dış görünüşümüze nazarları karşısında nasıl ki kendimize çeki düzen veriyor isek, Allah’ın nazar ettiği yeri de günahlardan temizlemek ve arındırmak gerekir. Allah insanın kalbine nazar ettiğinde eğer o kalpte farklı şeyler görür, Kendi sevgisini ve muhabbetini görmezse, oradan çıkar gider; nurunu, idrakini feyzini bereketini nasip etmez o insana. Kalbin bakımını yapmalı, ihtiyaçlarını gidermeliyiz. Kalpleri yaratan ve elinde bulunduran Allah, oranın ihtiyacının ne olduğunu da bildirmiştir. O da, ibadet ve itaat, zikir ve fikir, Allah’ın sevgi ve muhabbetidir. Ancak o zaman kalbimizi doyurur, huzur ve saadeti yakalayabiliriz. Yoksa kalbimize soktuğumuz her şey bizi farklı mecralara, sıkıntılara sürükler. İnsanın merkezi, hayatın özü olan, Allah’ın sevgisiyle girmeyi kabul ettiği, feyziyle bereketiyle merhametiyle misafir olduğu kalbin geçici ve fani olanlarla mutmain olması mümkün olur mu? gözü ebetlerde olan, bir yönü Allah’ın kutsiyetine bakan, ilimle marifeti arzulayan, gayb alemin 7 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 keşfine talip olan kalbi, bu ihtiyaçları istikametinde donattığınız zaman orayı doyura bilir, mutlu olursunuz. Bunu başaran insanlarla ilgili Yüce Allah(c.c.) buyuruyor ki “Onlar, iman eden ve Allah’ı anmakla huzur bulan kimselerdir. İyi bilin ki Kalpler ancak Allah’ı anmakla mutmain olur.”(Ra’d,28) Kalp Gözü Açık Olmak İnsan bilmediğinin düşmanıdır, ancak bilmek ve anlamak içinde görmek, hissetmek gerek. Oda kalbin safiyetini korumasıyla yani kalp gözünün açık olmasıyla mümkündür. Baş gözüyle zahiri âlem seyreylerken kalp gözüyle hakiki âlem seyredilir. Kalp eşyanın ruhuyla ilgilenirken baş gözü zahiriyle ve kabuğuyla ilgilenir. Kalp gözü açık olanlar nice görünmeyen âlemlerde yolculuk yapar, nice ilim ve hikmetlere ulaşabilirler. “… Yalnız gözler kör olmaz, göğüslerde olan kalplerde kör olur” (Hac,46) buyuruyor Allah(c.c.). 8 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 Evet, görmek nedir ki sizce? İşin aslını göstermeyen gözümdür? Yoksa gerçek mahiyetiyle her şeyi önüne seren gözümdür? Nice görenler vardır ki takılıp kaldıklarından gördüklerine, sadece hakikati ondan ibaret sanırlar. Madde insanı olanlar, sadece gözlerinin gördüklerine inanmaya başlarlar, bunlar, bir adım öteden nasipsiz olduklarından yani kalp gözleri kör olduğundan gözlerin göremediği âlemin büyüklüğünden habersiz ve hakikatin aslından bağımsız bir hayatın insanı olurlar, o da insanın hayvani ve nefsani tarafını teşkil ettiğinden Rablerine kulluk yerine nefislerine ve şehvetlerine kul ve köle bir hayat sürerler. O hayatta kula kulluk bütün mahlûkata kölelik vardır. Ancak hiçbir zaman mutluluk ve huzur yoktur. Yüce Allah(c.c.) buyuruyor ki “Dünyada kalp gözü kör olanlar, Ahirette de kördür” (İsra 72) Dünyada kalp gözü kör olduğundan hakikatleri müşahede edemeyen, Allah’ın büyüklüğünü göremeyen onun verdiği nimetlerin şükrünü eda edemeyen insanlar ahirette de kör olarak haşredilecektir. Allah’ın verdiği ahiret nimetlerinin güzelliklerini göremeyecek ve onlardan faydalanamayacaktır. Kalbin Hastalanması Kalp ruhun sarayı, insanın aslıdır, insani özelliklerin toplandığı yerdir. Kalp bir yönüyle Allah’ın kutsiyetine ayine darlık yapan bir ayna gibidir. Kalpte Allah’ın celal ve cemal sıfatlarının hissedilişi, korku ve ümit arasında bir denge, kalbin Allah’ın merhametle nazar ettiği bir mekân halini almasına, insanın, Allah’ın kendisini her an görüp gözetmesi nedeniyle tedbirde asla kusur etmemesine vesile olur. Böyle bir kalp işlevini hakkıyla yapar. Nasıl ki kirli ve paslı bir ayna hakikatleri gerçek mahiyetiyle aksettirmediğinden göremeyen bir göz şeklini aldığından 9 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 insana faydası değil, belki zararı dokunuyorsa kalp aynası da günah kirleriyle özelliğini ve saf iliğini kayıp edince hakikatler, marifetler ve hikmetler o aynada aksetmez. Buda insanın Allah’a olan kulluğunu yerine getirememesi demektir. Gerek inançsızlık, gerek işlenen günahlar, insanı, şeytanın ve nefsinin oyuncağı haline getirir. Böyle bir teslimiyet insanın aklını kullanmasına, basiretinin bağlanmasına, ferasetinin körelmesine sebep olabilir Bir ayeti kerimede Yüce Allah(c.c.) şöyle buyuruyor: “Yeryüzünde dolaşmıyorlar ki orada olanları akledecek kalpleri, işitecek kulakları olsun. Ne var ki yalnız gözler kör olmaz, göğüslerde olan kalpler de körelir”(Hac,46) Kalbi hastalıklar, insana zararları ölçüsünde bir birlerinden farklılık arz etmesine rağmen, genelde şu şekilde sıralana bilir: Haset, kibir, bencillik, su-i zanda bulunmak, iftira atmak gıybet etmek, kul hakkına girmek, kin nefret tuzağına müptela olmak, sözde durmamak dünyaya karşı tül-i emel beslemek vb. gibi. Her hastalığın kendine göre teşhis ve tedavi yöntemleri farklıdır. Maddi kalp, hakiki kalple işlevsel açıdan büyük örnek teşkil etmektedir. Kalp bütün vücudun damarlarındaki mevcut kanı pompalar, bu sayede vücudun hayatını devam ettirir. Ancak damarlardaki, her hangi bir dış etken nedeniyle, kan bozulursa, katılaşırsa, pıhtılaşırsa, o kanın devrini sağlamaya muktedir olamadığından kalp, görevini yapamaz duruma gelir. Kanın 10 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 bozukluğu kalbi zorlar. Yani hem kalp sağlam hem de kanımızda dolaşan bizlere hayat veren kan, temiz ve hastalıksız olması lazım. Hakiki kalpte böyledir; en büyük düşmanımız şeytan, damarlarımızdaki kanımızda dolaşacak kadar yakın ve sinsidir. Uyuduğumuz zaman uyumayan, kendisinden gaflet ettiğimiz halde bizden gaflet etmeyen şeytan, günahlarla kalbimizi zorlar. Kalp, ne kadar temiz olursa olsun görevini yapamaz. Kalbimize hâkim hale getirdiğimiz Allah’ın sevgi ve muhabbetini damarlar vasıtasıyla bütün azalara pompalayarak huzur bulabilir ve mutlu olabiliriz. Hükemadan biri şöyle demiştir: “Kalp altı kapılı bir ev gibidir(sahibine) denir ki sakın bir kapılardan bir şey giripte senin ifsadına sebep olmasın. Kalp işte o evdir kapıları da gözler, dil, kulaklar, zihin,(basar), eller ve ayaklardır. Ne zaman bu kapılardan biri bilgisizce açılırsa, ev zayi olur.” Evet, bütün azalar kalbe açılan kapılardır. Oralardan giren ve çıkana dikkat etmeli. Cephede düşmanı, gözümüzü kırpmadan beklediğimiz gibi, belki, daha uyanık bir şekilde kalbimizi istila etmek isteyen düşmanlarımızı da gözetmemiz gerekir. Kalbe açılan kapılardan sızan her günah virüsü bir ok gibi kalbimize saplanır. Bir bomba misali tahribatlara sebep olur. Kalp direncindeki zayıflık nedeniyle de zamanla kalbi hastalıklar baş gösterir. Göz harama açıldı mı, zinayı çağrıştırıp kalpte şehvetin uyanmasına sebep olur. Dil haram olanı konuştu mu, yani peygamberimizin ifadesiyle dili doğru olmadı mı bir insanın, kalbide doğru olmaz, kalbi doğru olmayanın imanı da doğrulmaz. Kulaklardan sızan haram bir söz, o sözün istekle ve hevesle dinlenmesi, kalbe adeta akıtılan bir katran ve kurşun gibi zarar verir. Eller uzansa harama, ayaklar yürüse günaha o gidiş Allahtan uzaklaşmak, şeytana ve nefisin kucağına düşmek olur. Öyle bir zaman gelir ki kalp mücadelede yorgunluk yaşar. O yorgunluk kalbin bozulmasına, safiyetini kayıp etmesine sebep olur. Allah’ın nurunun kalpte sönmesine, hakikatlere açılan pencerelerin kapanmasına, hikmetlerin ve nurların girişlerin önüne surlar ve engellerin dikilmesine sebebiyet verir. Nihayet kalp, işlenen günahların ağırlığı altında ezildikçe sapma, hastalanma, katılık, perdelenme, körelme ve kilitlenme gibi çeşitli hastalıklara muhatap olur. Böyleleri için yüce Allah(c.c.) buyuruyor ki; 11 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 “Onların kalpleri var fakat onunla gerçeği anlamazlar.” (Araf, 179) Başka bir ayeti kerime de böyle bir körelme ve katılaşmanın neticesini Kur’an şöyle ifade etmektedir. “Yahut (inkârcıların küfür içindeki halleri) derin bir denizdeki karanlıklar gibidir. (Bir deniz ki) onu dalga üstüne dalga kaplıyor, üstünde de bulutlar var. Karanlıklar üstüne karanlıklar… İnsan elini çıkarsa nerdeyse onu bile göremeyecek”(Nur, 40) Peygamberimizde, temiz ve sağlıklı bir kalbin Müslümanın kalbi olacağını, adeta çevresini aydınlatan kandile benzeterek ifade ederken, kâfirin hastalıklı kalbini de simsiyah ve pis olarak nitelendirmiştir: “Müminin kalbi halis ve temizdir, onda parlayan kandil vardır. Kâfirin kalbi ise küfür ile karışık, simsiyah, pis ve tersi dönmüş haldedir” 12 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 Ebu Turap en Nahşi buyuruyor ki: Kararmış kalbin üç alameti vardır bunlar: Günahlardan ürperti duymamak, itaat ve ibadetlerden lezzet almamak, nasihatlerin tesir etmemesi. Peygamberimiz Müslümanın kalbinin nasıl olması gerektiğini yani temiz kalbi, başka bir ifadeyle kalbi selimi, bir hadis- i şerifte de, şöyle anlatır: Vabisa ibni, Ma’bed şöyle anlatıyor: “Rasulüllah’ın huzuruna varmıştım, bana şöyle buyurdu: İyiliğin ne olduğunu sormaya mı geldin? Bende: Evet, Ya Resülüllah dedim, buyurdular ki: “Kalbine danış, iyilik, sana uygun gelen ve yapılmasını kalbinin tasdik ettiği şeydir. Günah ise içini tırmalayan ve başkaları yap diye nice fetva verse bile içinde şüphe tereddüt uyandıran şeydir.”(Ahmet b. Hambel,Müsned) İnsan kalbini kontrol etmek istediği zaman, günahlar ve sevaplar karşısında ki hissiyatının 13 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 ibresinin nereyi gösterdiğine baksın! Günahlarına üzülüyor sevaplarına seviniyorsa kalpte hala canlılık var demektir, günahlarına üzülmüyor, sevaplarına sevinemiyorsa kalbi hastadır, bir an önce gereken teşhisi yaptırıp tedaviye koyulmalı. Peygamberimiz(s.a.v.) buyuruyor ki: “Bir insan bir günah işlediği vakit, kalbinde siyah bir nokta oluşur, bir leke oluşur. Tövbe ederse kalbi cilalanır, yani leke silinir yeniden parlar. Tövbe etmez günah işlemeye devam ederse, siyah lekeler kalbini tamamen karartır. “İşte bu: Allah Teâlâ’nın “asla öyle değil, fakat onların yapmış olduğu günahlar. Kalplerini iyice kaplamıştır” ayetinde anlatılan, kalbin kapanması ve günahla örtünmesidir.”( Tirmizi, İbni Mace, Ahmet b. Hambel) Ancak insan kendini günah işlemeye alıştırırsa onun tövbesinde ki samimiyeti sorgulanır duruma gelir, zira tövbenin aslı pişmanlıktır, pişmanlık ise ikinci bir defa günah işlemeyi engeller. İşin bir de şu tarafını görmek gerek; tövbeyle bir insan, günahlardan temizlense de, kalbi cilalanıp parlasa da yine de kalbin nurunda eksilme olur. Kalbin Tedavisi 14 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 Kalbi hastalık, cismani bir hastalık olmadığından, elle tutulup duyularla hissedilmediğinden tedavisi daha zordur. Belki uzun ve meşakkatli bir zaman gerektirir. Her kalbi hastalık farklı bir tedavi yöntemi gerektirse de ortak tedavi yöntemi bilinçli bir iman ve o imanın gereği ibadet, itaat, güzel ahlak ve zikirdir. Kalp yaratılışının icabı mutlaka hep meşguliyet içerisindedir. İlle de bir şeylerle meşgul ve tatmin olmak ister. Orayı gerçek manada tatmin edemeyecek, dünyalık, makam mevki, para pul, şan şöhret gibi şeylerle meşgul ederseniz hayal kırıklığına uğrar, ömrünüzü boşuna heba etmiş olursunuz. Çünkü böyle durumlarda kalp gaflette ve kasvettedir. Allahtan gayrı şeyler perdelemiştir orayı. Kalp nuru sönmüş kalp gözü körelmiş, günahlarla kirlenmiştir. Kalp dünyaya yüzünü dönerse Allahtan uzaklaşır, Allah’a dönerse dünyanın tehlikelerinden korunmuş olur. Allah’ı sevmek kalbin sağlıklı olmasıdır, ondan gayrıya bel bağlamak en ağır hastalık halidir. Bu hastalıktan kurtarmanın yolu, fani olan şeylerin sevgisini kalpten söküp atmaktır. Bir toprak içerisindeki zararlı maddeleri temizlemeden, taşını kayasını ayıklamadan, dikenini, çalısını çırtısını, yabancı otlarını söküp atmadan sonra ektiğin tohumun bakımını yapıp, gereken itinayı göstermeden nasıl ki mahsul elde edemiyoruz… Aynen bunun gibi, kalbimizde hikmet ve marifet elde etmek istiyorsak ta ilk önce oradan yabancı fikir ve düşünceleri, fani olanların sevgisini, günahların kararttığı kiri ve pası kasveti ve gafleti, fena işleri ve kötü niyetleri oradan temizlemeli. Oda, başlangıç olarak, samimi bir tövbeyle mümkündür. O tövbenin nasıl olması gerektiğini bir Allah dostu şöyle anlatır: “Tövbe kökünü istiğfar yaprağıyla karıştırmalı, gönül havanına koyarak güzelce hamur etmeli, pişmanlığın gücüyle, aşk ateşiyle bir miktar içine muhabbet balı katıp sonra sabah akşam bunu hamt ve sena kaşığıyla yudumlamalı. Artık günah illetinden hiçbir hastalık kalmaz.” 15 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 Sonra imanın nuruyla sevgi tohumunu atmalı, muhabbetle sürmeli, aşkla bakmalı, zikirle sulamalı. Buna, sabırla devam etmemeli. İşte o zaman Allah bize yolunu gösterecek, işimizi kolaylaştıracak; hikmet ve marifet meyvelerini toplayacağız. “Allah’ın kuldan, kulunda Allahtan razı olduğu kullara ilhak olacağız.” Peygamberimiz(s.a.v.) buyuruyor ki: “Paslanan her şeyin bir cilası vardır kalbin cilası “Estağfirullah” demektir”(Beyhâki) İmam Rabbani hazretleri diyor ki: “Kalbe gelen lekeleri temizlemek için, tövbe ve istiğfar ederek Allah’a sığınmalıdır.” Evet, özet olarak: kalp meşgul olduğu şeye karşı sevgi besler. “Allah, insanın içinde iki kap yaratmıştır”(Ahzap,4) o kaba neyi doldurmak istersen o şeye Allah müsaade eder. Ancak kendi sevgisinden başkasına razı değildir. Kalpte fani şeyleri görünce de o kalbi daraltarak, bunaltarak daha bu dünyada ceza verir. Kalbin İlacı 16 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 Kalp, zikrini yaptığı şeyin fikrini savunur, onun boyasına ve rengine bürünür, ilgi ve alaka duyduğundan gayrı, her şeyden uzaklaşır. Oturuşu kalkışı gezmesi tozması kısaca her şeyi o değer verdiği şey olur. Samimi bir tövbeden sonra, Kalbin en önemli ilacı zikirdir. Dil ile ya da doğrudan kalp ile yapılan zikir olduğu gibi Allah’ın emrettiği bütün ibadetleri yerine getirmek nehyettiklerinden kaçınmak da fili zikirlerdir. İnsan, Allah’ı zikrettiğinde kalbini Allah’a alıştırmış olur. Örnek olarak; namaz doğrudan günahlarınızın temizlenmesine vesile olur, günde beş defa gafletten uyanırsınız, beş defa tozlanan kalbinizi parlatırsınız. Zekâtla malınızı temizlendiğiniz gibi kalbinizdeki cimrilik hastalığınızda tedavi etmiş olursunuz. Oruçla adeta şahlanan nefsani istek ve arzularınıza gem vurur, nankörlük hastalığına set çeker, varlığın içerisindeki gafleti öldürür ve uyanıklığı diriltirsiniz. Hac ibadetiyle daha nice hikmetlerle birçok hastalığın tedavisi için kalbin kapılarına dayanırsınız. Burada sayamayacağımız kadar Salih amellerle yani fili zikirlerle kalbe ders verir orayı ıslah etmeye uğraşırsınız. Dil ile ya da kalp ile zikrettiğinizde, günahlarla kirlenen kalp nedeniyle, bu, ilk başlarda hep taklidi olur. Ancak ısrarla sabırla devam edilirse tahkike dönüşür; bilerek ve anlayarak yapılmaya başlar. Hani derler ya su damlacıkları taşın üzerinde iz bırakıyorsa bu o damlacıkların gücünden değil devamlılığındandır. İnsanda Allah’ı zikrettiğinde hemen neticesini beklememeli bu uzun ve meşakkatli ve sabır gerektiren bir tedavi sürecidir. Tedaviye ısrarla devam edilirse zamanla o zikir, kalbi kaplayan günah kir ve pas katmanlarını teker teker aşındırıp kalbin asli yetine dokunmaya başlar. Allah lafzı celalinin feyz ve bereketiyle iyileşen kalp, bundan sonrada nice hikmetlerin ve marifetin yeşertildiği yer haline gelir. Kalp gözü açılır. Allah’ın nuru parlar. İlham yağmaya başlar Allah onun gören gözü işiten kulağa konuşan dili, yürüyen ayağı olur. 17 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 Bir kutsi hadiste yüce Allah(c.c.) buyuruyor ki: “Hangi kulumun kalbinde benim zikrim galip olursa onun iradesini üzerime alırım. Onun arkadaşı ve yoldaşı olurum” Peygamberimiz(s.a.v.) buyuruyor ki: “Üç şey vardır kalbe kasvet verir. Yemeyi, uykuyu ve rahat olmayı sevmek.”(Deylemi) Her hastalığın virüsü ancak o virüsün anti virüsüyle tedavi edilir. Nefse düşkünlük nefsi beslemek adeta düşmanımızı semirtmek onun güçlü olmasını sağlamak demektir. Kalbin tedavisi, nefsani arzulardan orayı temizlemekle mümkündür. Hadiste belirtilen şeyler ise insanın nefsinin hoşuna giden şeylerdir. Riyazet( nefsin arzularını yapmamak) ve mücadele(nefsin istemediği şeyleri yapmak) en önemli tedavi yöntemidir bu süreçte. Böyle bir mücadelede sonuca ulaşacağımızı yüce Allah(c.c.) bizlere müjdeliyor, Buyuruyor ki: “Bizim için, bizim uğrumuzda, mücahade edenleri elbette kendi yollarımıza 18 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 kavuştururuz”(Ankebut,69) Peygamberimiz(s.a.v.) bir hadis-i şerifinde şöyle buyuruyor: “kalpler demirin paslandığı gibi paslanır.” Sahabeler: “O pası gideren şey nedir? Ey Allah’ın Resulü” diye sorduklarında. Kâinatın efendisi buyurdular ki: “O pası gideren ölümü hatırlamak ve kuran okumaktır”(Beyhaki) Kalbin en büyük hastalığı gaflettir çünkü gaflette olan bir insan daha nice günahlar işleye bilir. En büyük hastalık, hasta olduğunu dahi bilmemektir, gafil insan, işte bunlardandır. Ölümü düşünen insan, mutlaka bir gün öleceğini, Allah’ın, kendisinden her şeyin hesabını soracağını anlar, ona göre ibadetlerinde kusur etmemeye çalışır, Allah tarafından kendine emanet edilen şeyleri, onun istemediği yerlerde kullanarak hıyanet etmez. Ölümlü olduğumuzu düşünmek, fani 19 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 olan şeylerin kalpte yer etmesine mani olur, gelip geçici dünyalık şeylerin gönülden sevilmeye layık şeyler olmadığı anlaşılır. Fani yerine baki olan Allah’ın sevgisi ve muhabbetinin yerleşmesine vesiledir, ölümlü olduğumuzu düşünmek. Kuran, “Tabi bul kulüptür” (Bakara,97) O şifa kaynağı, ancak okumakla insana faydalı olabilir. Kuran okuyan insan, hem doğrudan zikir yapmış olur hem de kurtuluş reçetesini uygulayarak gerçek kurtuluşa ve şifaya kavuşur. Sadıklarla Beraber Olmak Birde gönül erleriyle gönül ehliyle olmak gerekir. Onlar gönülden gönülle nasıl girileceğini bildiklerinden kalplere faydalı olurlar. Gönül adamı olanlar, kendi gönüllerini ihya eden, başkalarını da ihya edebilecek ferasette, keramette olan insanlardır. Sadakatli bir insan olmak sadıklarla olmayı gerektirir. Yüce Allah(c.c.) buyuruyor ki: “Ey iman edenler, Allahtan korkun ve sadıklarla beraber olun”(Tevbe,119) Her an Allah’ı hatırlatan insanlarla beraber olanlar kolay kolay gaflete düşmezler. Kişi kimi severse onun gibi olmayı hedefine koyar, ahirette de onunla olur. Uyanık bir kalbin sahibi kendisiyle olanı da uyandırır. Bunlarda kâmil mürşitlerdir. Kamil mürşitler adeta kendilerini sevenlerin her an uyarıcısı ve koruyucusudur. Onlar kalp gözleri açık olduklarından işin hakikatiyle meşgul olur, tabi olanları da gerçeklerle meşgul ederler. Onların bakışları derindir, 20 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 adeta gözleri, kalplerinin gördüklerinin ağırlığını ve manasını taşır. Öyle bir bakışın boş olmadığını, Allah’ın izniyle kalplere faydalı olacağını İmam rabbani Hz. şöyle ifade ediyor: “Kamil mürşidin bir nazarı, kalpte bulunan hastalıkları giderir. Onun bir teveccühü, beğenilmeyen kötü huyları siler süpürür.” Mevlana Celaleddin Rumi de şöyle der: “Salih ve sadıklardan uzak kalp, dünyaya bağlanan ve nefsine ram olan kişi âleme sultan olsa da gerçekte ölüdür” Öyle değil mi ki? Nice sultanlar krallar unutulmuş ancak gönül sultanları asla unutulmamış. Dünya sultanlarını peşinde sürükleyen nice Allah’ın veli kulları vardır. Ölü olan kalplerini, tahtlarında değil, onların yanlarında dirilten nice sultanlar vardır. “Allah bizi, kalpleri uyanık, Allah’ı seven onun sevdiğini seven gönül gözü açık, gönül ehli insanlara ilhak eylesin.” diyor peygamberimizin şu duasıyla bitiriyorum: 21 / 22 Beden Ülkesinin Sultani Kalp Çarşamba, 06 Nisan 2016 17:53 “Ey kalpleri sabit kılan Allah, kalplerimizi dinin ve itaatin üzerine sabit kıl.” (ibni Mace) (Amin) 22 / 22