DİNİMİZİN EMİRLERİ ve GENÇLİĞİMİZ Mustafa Karmış َ َِو َم ْن يَ ْبتَغ اْل ْس ََل ِم د۪ ينا ً فَلَ ْن ِ ْ غي َْر ٰ ْ يُ ْقبَ َل ِم ْن ُۚهُ َو ُه َو ِفي َاْل ِخ َرةِ ِمن َْالخَا ِس ۪رين Muhterem Müslümanlar! Çağımızın insanının bir inanç ve maneviyat bunalımı geçirdiği muhakkaktır. Maddi arzuların tatmininin ilk sırayı işgal etmesi ve bütün medeni vasıtaların bunu temine yönelmesi, insanın kendisini tanımasına, ruhi ve manevi ihtiyaçlarını hissetmesine büyük bir engel teşkil etmekte ve bunun neticesi olarak da bunalım gün geçtikçe artmaktadır. Maneviyatın olmadığı yerde, maddiyatın hiçbir kıymeti yoktur. Çünkü insan ancak maneviyat ile kaimdir. Çağımızda büyük bir ahlaki çöküşün mevcudiyeti güneş gibi aşikârdır. Bunun çaresi için kullanılacak tek ve yegâne deva ise, İslami şuur İslami ahlaktır. Mukaddes dinimizi, aziz vatanımızı ve bu aziz vatan toprakları üzerinde kurulacak sıcak aile yuvalarımızı, gelecekte manevi değerlerimizi koruyacak olan genç neslimizdir. Bakalım bugünkü gençliğe! Bu gençlik ne istiyor? Nereye doğru gidiyor? Kimler bu gençliği sürüyor? Öyle ya çobansız sürü olmaz. Bu gençlik habersiz mi yürüyor yoksa genç dimağların dinini, ahlakını, maneviyatını bir ağaç kurdu gibi kemiren, zavallı gençleri öz benliğinden, dininden, imanından, hulasa her türlü manevi duygulardan sıyırarak kuru bir ağaç haline getiren kimlerdir? Memleketin, milletin bin bir derdi dururken, bu soygun, yürüyüş, adam öldürme, boykot, işgal ve nümayişler... İşte bütün bunlar ahlakın çöküşünü, maneviyatın yok oluşunu gösteriyor. Bir insanda ahlaktan, dinden, imandan eser kalmayınca yapamayacağı rezalet kalmaz. İnsanlara, şuur ve hassasiyet inceliği ihdas eden İslam’dır. Ahiretteki ceza ve mükafat duygusu iste bu hassasiyeti sağlayan bir esastır. İslam, dünya ve ahirette insanları mesut etmek için gelmiştir, Manevi buhranın sona ermesini, suçların azalmasını, emriyetin, huzurun ve asayişin muhafazasını temine çalışan İslami şuura sahip olanlardır. İnsan imanı sayesinde iyi amel ve hareketlerde bulunur. Fertler kanundan kaçabildikleri takdirde her suçu vs mel'aneti işleyebilirler. Onların kalplerinde suç işlemeyi engelleyici bir emniyet mefhumu yoktur. Ama İSLAM, bu mefhumu; Allah korkusu, O'nun emirlerine her zaman itaat şartı ve engin şuur hassasiyeti sayesinde her müslümanın gönlünde yerleştirmiştir. Bunun içindir ki, İslamiyet yaşanmadığından bunalım devam etmekte, çağımız buhrandan kurulamamaktadır. Muhterem Müslümanlar! İLERLEME VE SEADET, BUHRANDAN KURTULUŞ, İSLAM AHLAKINA DÖRT ELLE SARILMADADIR KURTULUŞ NE AVRUPA AHLAKINDA NE YAHUDİ SİYONİZM'İN KİNİN DE VE NE DE KURANA ÇAĞDIŞI DİYENLERİN FİKRİNDE KURTULUŞ NE ŞUNDA VE NE DE BUNDA. KURTULUŞ YALNIZ İSLAM'DADIR. Demek ki, bütün insanları kardeş yapıp, nurlu ufuklardan esen saadet, emniyet ve refah, huzur ve asayiş rüzgarlarıyla dalgalanan alemşümul bir bayrak altında toplayacak, çağımızı buhrandan kurtaracak olan yegane kuvvet İslam'dır. Bunun içindir ki yegane kurtuluş yolu, insanları seadete ve barışa götürecek yegane yol İslam yoludur. İşte bunun için İslamiyet’i öğrenmeyi ve öğretmeyi, yaşamaya ve yaşatmayı kendimize vazife edinelim. Ağustos 1980