YEREL YÖNETİMLERDE GÖREV YAPAN ÇEVRE UZMANLARININ ÇEVRECİ TUTUM VE DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ Hazel Feyza KATKAT YÜKSEK LİSANS TEZİ ÇEVRE BİLİMLERİ GAZİ ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ HAZİRAN 2012 ANKARA Hazel Feyza KATKAT tarafından hazırlanan “YEREL YÖNETİMLERDE GÖREV YAPAN ÇEVRE UZMANLARININ ÇEVRECİ TUTUM VE DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ” adlı bu tezin Yüksek Lisans Tezi olarak uygun olduğunu onaylarım. Yrd. Doç. Dr. Gamze Yücel IŞILDAR ………………………… Tez Danışmanı, Çevre Bilimleri Anabilim Dalı Bu çalışma, jürimiz tarafından oy birliğiyle Çevre Bilimleri Anabilim Dalında Yüksek Lisans Tezi olarak kabul edilmiştir. Doç. Dr. Tahir ATICI …………………………. Biyoloji Eğitimi Anabilim Dalı, G.Ü. Yrd. Doç. Dr. Gamze Yücel IŞILDAR ………………………… Çevre Bilimleri Anabilim Dalı, G.Ü. Doç. Dr. Beril SALMAN AKIN ………………………… Çevre Bilimleri Anabilim Dalı, G.Ü. Tarih: 07 / 06 / 2012 Bu tez ile G.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu Yüksek Lisans derecesini onamıştır. Prof. Dr. Bilal TOKLU Fen Bilimleri Enstitü Müdürü …………………………... TEZ BİLDİRİMİ Tez içindeki bütün bilgilerin etik davranış ve akademik kurallar çerçevesinde elde edilerek sunulduğunu, ayrıca tez yazım kurallarına uygun olarak hazırlanan bu çalışmada bana ait olmayan her türlü ifade ve bilginin kaynağına eksiksiz atıf yapıldığını bildiririm. Hazel Feyza KATKAT iv YEREL YÖNETİMLERDE GÖREV YAPAN ÇEVRE UZMANLARININ ÇEVRECİ TUTUM VE DAVRANIŞLARININ İNCELENMESİ (Yüksek Lisans Tezi) Hazel Feyza KATKAT GAZİ ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ Haziran 2012 ÖZET Günümüzde, çevre sorunlarının yıkıcı etkileri ile karşı karşıya kaldığımız bir gerçektir. Artık doğa taşıma kapasitesini doldurmak üzeredir ve şimdiye kadar alınan önlemlerle çevre sorunlarının önüne geçilemediği, sorunların ivmelenerek arttığı ortadadır. Bugüne kadar uygulanan “tek bir dünya, tek bir doğa” sloganı ile başlayan uluslar arası toplantılar ve üretilen politikaların, sınır aşan çevre sorunlarının çözümü için gerekliliği tartışılmaz. Ancak bir bütün olarak hareket etmemizi gerektiren merkeziyetçi çözümlerin yanı sıra, sorunların kaynağında yer alanların, yani yerelin kararlılık, sorumluluk ve yetkilerinin de devreye girme zamanıdır. Fakat tam da burada, yerel yönetimlerin çevre sorunlarının önlenmesi hususundaki yeterliliğinin tartışılması gerekmektedir. Bu amaca yönelik olarak, bu çalışmada, Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyeleri’nde çalışan personelin, Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları, Çevre Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları, Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri ve “Çevresel Tutumları” olmak üzere, çevre ile ilgili meselelere yaklaşımları dört farklı boyutta incelenmiştir. Boyut analizlerinin sonucunda çevre ile ilgili birimlerde çalışanlar ve diğer birimlerde çalışanlar arasındaki farkın ortaya konması hedeflenmiştir. Bu ölçümler dışında belediye v çalışanlarına ilişkin yaş, eğitim düzeyi, cinsiyet gibi demografik parametrelerin etkisi de irdelenmiştir. Çalışmanın sonuçlarına göre; belediye çalışanlarının çevre sorunları hakkında bilgi sahibi oldukları ve çevre kirliliğinin önlenmesi için yaşam tarzlarını, tüketim alışkanlıklarını değiştirmeye hazır oldukları gözlemlenmiştir. Yine yapılan çalışma neticesinde çevre ile ilgili birimlerde çalışan personel ile çevre dışı birimlerde çalışan personel arasında, her dört ölçek içinde anlamlı bir fark bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Çevre bilincinin eğitim düzeyiyle orantılı olduğu ve kadınların erkeklere oranla daha çevreci davrandıkları tespit edilmiştir. Bilim Kodu : 903.1.027 Anahtar Kelimeler : Çevre Bilgisi, Çevreci Taahhüt, Çevresel Tutum, Yerel Yönetimler ve Çevre, Çevre Sistemleri ve Modelleme, Sayfa Adedi : 88 Tez Yöneticisi : Yrd. Doç. Dr. Gamze Yücel IŞILDAR vi INVESTIGATION OF ENVIRONMENTAL ATTITUDES AND BEHAVIORS OF ENVIRONMENTAL EXPERTS IN LOCAL GOVERMENTS (M.Sc. Thesis) Hazel Feyza KATKAT GAZİ UNIVERSTY INSTITUTE OF SCIENCE AND TECHNOLOGY June 2012 ABSTRACT Nowadays, destructive impacts of environmental problems are heavily felt in the world inspite of global policies. Therefore, in addition to global efforts; responsibilities, authorization and competence of local authorities becoming more and more important. As it is known, by the laws numbered 5216 and 5393, authorisation and responsibilities of local authorities are increased on environmental issues. However competencies and effectiveness of local authorities technically and financially should be investigated. Along this line, it is aimed to measure “awareness on environmental problems”, “environmental commitments towards behavioral changes”,“environmental attitudes”and “awareness of environmental problems in Turkey” of local authority’s staff. Questionnaires were given both staff working for environmental related departments and other non-technical departments to see the difference among them. It is found out that, there is no statistically significant difference between municipality staff working for environmental departments and other departments. As the results are examined one by one based on questions (not vii based on all questions as a scale), it is questioned that; ‘environmental protection or economic development has the first priority for the staff’. As expected, people working for environmental departments of municipalities are mostly give priority to environmental protection as opposed to people working in non-technical departments. However, in general most of the municipalities staff (% 91) are agree on we have to protect environment for ourselves and for future generations. In general, mean scores for “environmental attitudes” are towards environmental protection. Science Code : 903.1.027 Key Words : Environmental Knowledge, Environmental Commitment, Environmental Attitudes, Local Authrities and Environment. Page Number : 88 Advisor : Assist. Prof. Dr. Gamze Yücel IŞILDAR viii TEŞEKKÜR Çalışmalarım boyunca değerli yardım ve katkılarıyla beni yönlendiren Hocam Yrd. Doç. Dr. Gamze Yücel IŞILDAR’ a, yardımlarını esirgemeyen iş arkadaşlarıma ve bu süreçte manevi destekleriyle beni yalnız bırakmayan çok kıymetli aileme teşekkürü bir borç bilirim. ix İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET ......................................................................................................................... iv ABSTRACT................................................................................................................ vi TEŞEKKÜR ............................................................................................................. viii İÇİNDEKİLER .......................................................................................................... ix ÇİZELGELERİN LİSTESİ ........................................................................................ xi SİMGELER VE KISALTMALAR .......................................................................... xiii 1. GİRİŞ ...................................................................................................................... 1 2. GENEL BİLGİLER ................................................................................................ 6 2.1. Tanımlar ........................................................................................................... 6 2.2. Çevre Sorunlarının Ortaya Çıkış Nedenleri ..................................................... 7 2.3. Çevre Kirliliğinin Sınıflandırılması ................................................................. 9 2.3.1. Çevrenin özelliklerine göre çevre kirliliği çeşitleri ................................ 9 2.3.2. Çevre unsurlarına göre çevre kirliliği çeşitleri ..................................... 10 2.3.3. Kaynaklarına göre çevre kirliliği çeşitleri ............................................ 19 2.4. Kentleşmeden Kaynaklanan Çevre Sorunları ................................................ 20 2.5. Türkiye’de Kentleşmeden Kaynaklanan Çevre Sorunları .............................. 22 2.5.1. Kentleşme sorunları ............................................................................. 22 2.5.2. Kentleşmenin çevre üzerindeki etkileri ................................................ 24 2.6. Yerel Yönetimler ............................................................................................ 28 2.6.1. İl özel idareleri ..................................................................................... 29 2.6.2. Belediyeler ........................................................................................... 30 x Sayfa 2.7. Çevre Sorunları Ve Yerel Yönetimler ............................................................ 35 2.7.1. Belediyelerin çevre konusundaki görev, yetki ve sorumlulukları ........ 36 2.7.2. Belediyenin yetkileri ve imtiyazları ..................................................... 37 2.7.3. 10. 07. 2004 Tarih ve 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu . 38 2.7.4. Yerel yönetimlerin karşılaştıkları darboğazlar ..................................... 45 2.8. Literatür .......................................................................................................... 48 3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ............................................................................. 50 3.1. Araştırmanın Kapsamı ve Sınırlılıkları .......................................................... 50 3.2. Araştırmanın Örnek Yapısı ............................................................................ 50 3.3. Veri Toplama Aracı ........................................................................................ 51 3.4. Kullanılan Ölçekler ........................................................................................ 52 3.5. Veri Çözümleme Yöntemi ............................................................................. 53 4. VERİLERİN ANALİZİ VE TARTIŞMA ............................................................. 55 4.1. Demografik Verilerin Analizi ........................................................................ 55 4.2. Bulgular ve Yorumlar .................................................................................... 63 5. SONUÇ ................................................................................................................. 82 KAYNAKLAR ......................................................................................................... 85 EKLER...................................................................................................................... 88 EK -1 Anket Örneği .................................................................................................. 89 ÖZGEÇMİŞ .............................................................................................................. 96 xi ÇİZELGELERİN LİSTESİ Çizelge Sayfa Çizelge 3.1. İlçe Nüfus ve Merkeze Uzaklıkları ....................................................... 50 Çizelge 4.1. Katılımcıların yaşa göre dağılımları ..................................................... 55 Çizelge 4.2. Katılımcıların yaşa göre anova testi sonuçları ...................................... 55 Çizelge 4.3. Katılımcıların eğitim durumu ............................................................... 56 Çizelge 4.4. Katılımcıların eğitim durumuna göre anova sonuçları ......................... 56 Çizelge 4.5. Katılımcıların gelir durumu .................................................................. 57 Çizelge 4.6. Katılımcıların gelir durumuna göre anova sonuçları ............................ 57 Çizelge 4.7. Katılımcıların görev süreleri ................................................................. 58 Çizelge 4.8. Katılımcıların görev sürelerine göre anova sonuçları ........................... 58 Çizelge 4.9. Katılımcıların cinsiyet bilgileri ............................................................. 59 Çizelge 4.10. Katılımcıların cinsiyet bilgilerine göre t-test sonuçları ...................... 60 Çizelge 4.11. Katılımcıların Mesleki (Teknik-İdari) Dağılımı ................................. 61 Çizelge 4.12. Katılımcıların mesleki (Teknik-İdari) dağılımı göre t-test sonuçları .. 61 Çizelge 4.13. Katılımcıların dernek üyelikleri .......................................................... 62 Çizelge 4.14. Katılımcıların dernek üyeliklerine göre t-test sonuçları ..................... 62 Çizelge 4.15. Belediye çalışanlarının çevre problemleri hakkında farkındalıkları (yüzde olarak) ..................................................................................... 63 Çizelge 4.16. Belediye çalışanlarının çevre problemleri hakkında farkındalıkları’ nın çalışılan birime göre t-testi sonuçları ........................................... 64 Çizelge 4.17. Belediye çalışanlarının çevre problemlerinin çözümü için yaşam tarzını değiştirmeye yatkınlıkları (yüzde olarak) ................................ 68 xii Çizelge Sayfa Çizelge 4.18. Belediye çalışanlarının çevre problemlerinin çözümü için yaşam tarzını değiştirmeye yatkınlıklarının çalışılan birime göre t-testi sonuçları .............................................................................................. 69 Çizelge 4.19. Belediye çalışanlarının çevreci tutumları (yüzde olarak) ................... 72 Çizelge 4.20. Belediye çalışanlarının çevreci tutumlarının çalışılan birime göre t-test sonuçları ..................................................................................... 73 Çizelge 4.21. Belediye çalışanlarının Türkiye’deki çevre sorunları hakkında farkındalıkları (yüzde olarak) .............................................................. 79 Çizelge 4.22. Belediye çalışanlarının Türkiye’deki çevre sorunları hakkında farkındalıklarının çalışılan birime göre t-test sonuçları ...................... 80 xiii SİMGELER VE KISALTMALAR Bu çalışmada kullanılmış bazı kısaltmalar açıklamaları ile birlikte aşağıda sunulmuştur. Kısaltmalar Açıklama DIE Devlet İstatistik Enstitüsü DPT Devlet Planlama Teşkilatı IULA Uluslararası Yerel Yönetimler Birliği LPG Sıvılaştırılmış Petrol Gazı TÇSV Türkiye Çevre Sorunları Vakfı TODAİE Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü 1 1. GİRİŞ Çevre sorunlarının artık kapımıza iyice dayandığı günümüzden yaklaşık 40 yıl önce, Nobel ödüllü Avusturyalı ünlü davranış bilimci Konrad Lorenz; insanoğlunun bu yıkıcı davranış kalıpları ile yaşamaya devam ettiği takdirde doğayı ve doğal değerleri yok edeceğini, ekolojik krizin kapıda olduğunu belirterek “bu yıkıcılığın ekonomik sonuçları duyumsanmaya başlayınca insanoğlu yaptığı yanlışın farkına varacak, fakat o zaman iş işten geçmiş olacak” diye insanlığı uyarmıştır [Keleş, 2010]. Ünlü davranış bilimcinin yıllar önce öngördüğü yıkıcı çevre sorunları günümüzde ekonominin ötesinde “ölümcül” etkilere ulaşmıştır. Dünyanın bir tarafı kuraklıklar sonucu, açlıkla, salgın hastalıklarla mücadele ederken diğer tarafta seller ve fırtınalar, doğal sistemlerin çökmekte olduğunu gözler önüne sermektedir. Artık doğayı sınırsız bir kaynak olarak görmek, hiç tükenmeyecekmiş gibi kullanmak ve umursamadan kirletmek konusunda varılacak son noktaya ulaşılmıştır. Doğa taşıma kapasitesini doldurmak üzeredir ve dünden farklı olarak bugün çevre sorunları, yerel, bölgesel ve uluslararası anlamlar kazanmıştır. Tüm bu sebeplerden ötürü, bu kaçınılmaz gerçeği kabul ederek; daha farklı, uygulamaya ve sorunların ortaya çıkış nedenlerini ortadan kaldırmaya yönelik çözümler üretmek zorunluluğundayız. Çevre sorunlarına yönelik olarak küresel ölçekli ve bütünsel olarak hareket etmemizi gerektiren çözümlerin yanı sıra, küresel politikaları temel alan daha küçük ölçekte yerel çözümlerin de gerekliliği unutulmamalıdır. Küçük ölçekte başlayacak olan fakat ilerleyen süreçte büyük etkiler yaratacak olan bu çözümlerin sunulması için sorunların kaynağında yer alanların, yani yerelin kararlılık, sorumluluk ve yetkilerinin de devreye girme zamanıdır. Çevre sorunlarını gerçekten çözebilmek için, oluştukları kaynakta çözüm üretmek şüphesiz en gerçekçi yoldur. Nitekim Kütahya’daki siyanür havuzunda meydana gelen çökmenin etkileri en fazla bu sorunu birebir yaşayanlar ve yaşayacak olanlar tarafından hissedilecektir. Dolayısıyla sorunu birebir yaşayanların ürettikleri çözümler daha gerçekçi ve uygulanabilir olacaktır. Merkezde üretilen kararlar ve çözüm önerileri sadece Kütahya özelinde, Simav özelinde kalmayacak siyanür atıklarının genel etkilerine yönelik olacak ve genel bir çerçeve çizecektir. Çevre 2 sorunlarının çözümünde yerel özellikler birebir dikkate alınmadıkça ve yerel yöneticiler ile halk çözümün etkin aktörleri haline gelmedikçe, en uygun, en pahalı çözümler bulunmuş olsa bile uygulamada sıkıntılar yaşanacaktır. Yerel halkın çevreye ilgisinin artması çevre bilincinin ve duyarlılığının oluşturulması ilk aşamadır. Çevre sorunlarının çözümü öncelikle halkın ilgisinin sürekli kılınmasına ve çevreyle ilgili çalışmalara halkın katılımının sağlanmasına bağlıdır [Ceritli, a.g.k]. ‘Kaynak’ ta çözüm üretmek ifadesini kullanırken kelimenin iki anlamını birden tartışmak faydalı olacaktır. Yani hem sorunun ortaya çıktığı mecrada, kaynağında, yerel (lokasyon olarak) anlamda çözüm aranmalı hem de sorunun nelerden, hangi sebeplerden kaynaklandığı, orijini tespit edilmelidir. Küreselleşme ile birlikte son yıllarda bölgesel, ya da yerel kalkınmaya ve ekonomik coğrafyaya ilişkin olarak dünya ekonomisinde önemli gelişmeler olmaktadır. Bu gelişmelerin başını ekonomi alanında artan yerelleşme eylemleri çekmektedir. Bu süreçte ülkelerde öteden beri var olan yönetim ve planlama anlayışları ve yapıları köklü bir şekilde etkilenmekte, devletlerin ekonomideki rolü sorgulanmaya devam ede gelirken, değişen piyasa koşullarına uyum ihtiyacı kamu yönetiminde “yerel”i öne çıkaran önemli ölçüde bir değişimin gereğini de ortaya koymaktadır [Talu, 2003]. Çevre sorunlarına çözüm noktasında yönetsel araçlara başvurma ihtiyacı iki temel noktadan kaynaklanmaktadır. Birincisi, çevresel kirlilik ve kalite bozulmaları kıt kaynakların varlıklarını devam ettirmelerini tehlikeye sokan en önemli faaliyetler yerel düzeydedir. Kontrol mekanizması da yerel ölçüde daha başarılıdır. İkincisi, çevre koruma amacıyla yapılan çalışmalara önemli düzeyde katılım yerel niteliklidir. Dolayısıyla çevre sisteminin kurulmasında yerel yönetimlerin işlevi son derecede önemli olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. 3 Bilindiği üzere, 1993 yılından buyana çeşitli yasalarla Büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyelerine çevre yönetimi ile ilgili sorumluluklar verilmiştir. Özellikle 2004 yılından itibaren, gerek 5216 sayılı yasa ve gerekse 5393 sayılı yasalarla Büyükşehir belediyesi ve belediyelerin çevre ile ilgi yetkileri de arttırılmıştır. Bu durum, yerel yönetimlerin yeni becerilerinin, kurumlarının ve çalışma şekillerinin geliştirilmesini ve gözden geçirilmesini gerektirmiştir. Bu anlamda Belediyelere yeni kanun ve yönetmeliklerle çevrenin korunmasına ve çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik olarak çok farklı alanlarda yetki ve sorumluluk verilmiştir. Ancak yukarıda da bahsedildiği gibi belediyelerin çevre ile ilgili bu yetki ve sorumluluklarını etkin olarak yerine getirebilmeleri için teknik ve finansal yeterliliklerinin sorgulanması gerekir. Buradan da yola çıkarak bu çalışmada, yerel yönetimlerde çalışan personelin çevre ile ilgili bilgi, davranış ve tutum anlamında yeterlilikleri incelenmek istenmiştir. Yapılan literatür taramalarında, yerel yönetimlerde görev alan personelin çevre ile ilgili bilgi düzeyleri, yaklaşımları, çevre için yapmayı taahhüt ettikleri davranışlarını doğrudan ölçen bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu nedenle bu çalışmanın bir ilk olacağı düşünülmektedir. Bu çalışmanın sonuçları belediyede çalışan personelin, çevre ile ilgili meselelerdeki teknik donanımları ve yaklaşımları açısından mevcut durumu Ankara ili özelinde ortaya koyacak ve böylelikle bir fikir yürütmemiz konusunda ışık tutacaktır. Elbette, belediyelerin çevre konusunda yeterliliklerine ilişkin kesin bir sonuca varılmasa da, yol gösterici, fikir verici sonuçlar elde edilmesi hedeflenmektedir. Bu amaç doğrultusunda, yerel yönetimlerden belediyelerin örnek alınması sonucu; Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyeleri’nde çalışan personelin “Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi), “Çevre Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt), Türkiye’de ki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri ve Genel Olarak Çevreci Tutumlarının Ölçülmesi ve çevre ile ilgili birimlerde çalışanlar ve diğer birimlerde çalışanlar arasındaki farkın ortaya konması olarak hedeflenmiştir. Ayrıca çalışma 4 kapsamında belediye çalışanlarına ilişkin yaş, eğitim düzeyi, cinsiyet gibi demografik parametrelerin etkisi de irdelenmiştir. Böylelikle, tezin başından beri savunduğumuz, yerel yönetimlerin çevre sorunlarının çözümünde etkinliğinin ve yetkilerinin artırılması hususunda karşımıza bir problem olarak çıkan “belediyelerdeki yetişmiş ve nitelikli eleman eksikliği” hususu Ankara ili örneği üzerinden irdelenmiş olacaktır. Konuya açıklık getirmek amacı ile çevre sorunlarının ortaya çıkış nedenleri, çevre kirliliğinin sınıflandırılması (çevre unsurlarına ve kaynaklarına göre çevre kirliliği) ve özellikle kentleşmeden kaynaklanan çevre sorunlarının doğal ortamlar üzerindeki etkilerine detaylı olarak Bölüm 2’de değinilmiştir. Yine bu bölümde, çevre sorunlarının çözümünde yetkileri 2004 yılından itibaren arttırılan yerel yönetimlerin (il özel idareleri, büyükşehir ve ilçe belediyeleri, köyler) genel idari yapıları ve görev ve sorumlulukları hakkında bilgi verilmiştir. Bölüm 2.7.’de çevre sorunları ve yerel yönetimler detaylı bir şekilde irdelenmiştir. Büyükşehir, İlçe belediyelerinin görev, yetki ve sorumluluklarına ve kısıtlılıklarına değinilmiştir. Hem yerel yönetimlerin çevre ile ilgili görev ve yetkileri, sorumluluklarına ilişkin çalışmalar hem de daha özellikli olarak, yerel yönetimlerde çalışan personelin çevre ile ilgili bilgi, tutum, taahhütler ve davranışlarına ilişkin şimdiye kadar dünyada ve ülkemizde yapılan çalışmalar hakkında bilgiler, Bölüm 2.8.’de verilmiştir. Bölüm 3, araştırmanın yöntemini kapsamaktadır. Araştırmanın kapsamı, sınırlılıkları, örnek yapısı, veri toplama aracı ve kullanılan ölçekler anlatılmıştır. Hedefler belirlenmiştir. Veri çözümleme yöntemi anlatılmıştır. Bölüm 4’de verilerin demografik analizleri ve bulguları vardır. Bu analiz ve bulgular çizelgeler yardımıyla anlatılmıştır. 5 Bölüm 5’de tüm bu çalışmalar değerlendirilmiş ve Türkiye’deki yerel yönetimlerin, belediyelerin çevre ile ilgili birimlerinde görev yapan personelin niteliksel olarak, çevre sorunlarının önlenmesinde etkili olup olamayacağı hakkında bir sonuca varılmıştır. 6 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Tanımlar Çevre, dünya üzerinde yaşamını sürdüren canlıların, hayatları boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır [Çevre, 2010]. Diğer bir ifadeyle; insan faaliyetleri ve canlı varlıklar üzerinde hemen ya da süre içinde dolaylı ya da dolaysız bir şekilde bulunabilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve toplumsal etkenlerin belirli bir zamandaki toplamıdır [Hamamcı ve Keleş, 1998]. Çevre sorunları ise; insanların sonradan oluşturduğu çevrenin doğal çevreye etkileri ile yapay çevrede var olan olumsuzluklar ve her iki çevrede de görülen sorunlardır [Görmez, 2003]. Çevre kirliliği de doğanın temel fiziksel unsurları olan hava, su ve toprak üzerinde olumsuz etkilerin oluşması ile ortaya çıkan ve canlı öğelerin hayati aktivitelerini olumsuz yönde etkileyen, cansız çevre öğeleri üzerinde yapısal zararlar meydana getiren ve niteliklerini bozan yabancı maddelerin hava, su ve toprağa yoğun bir şekilde karışması olayıdır [Çevre, 2010]. Günümüzde, yedi milyara ulaşan dünya nüfusu ve bu insanların doğadan temel ihtiyaçlarını karşılamanın ötesinde faydalanma isteği, 21.yüzyılın ilk on yıllık diliminde insanlığı şimdiye kadar eşi görülmemiş düzeyde çevre sorunu ile karşı karşıya getirmiştir. Önlem alınmadan kurulan sanayi tesislerinin sayısının her geçen gün artması, tarımsal faaliyetler ve plansız kentleşmenin sonucunda, ölümcül etkileri binlerce yıl sürebilecek özellikteki her türlü atık doğaya bırakılmaktadır. İnsanların tutum ve davranışları ile yaşam biçimleri doğal çevreyi önemli ölçüde etkilemiş değiştirmiş ve bozmuştur. Dahası bu süreç ve doğadaki olumsuz değişim hız kesmeden devam etmektedir. Bu değişim neticesinde sera gazlarının artışı, ozon tabakasının incelmesi, toprakların kirlenmesi, türlerin yok oluşu, atmosferin, nehirlerin ve denizlerin kirlenmesi, asit yağmurları, katı atıklar, toksik atıklar, nükleer ve radyoaktif kirlenme, çölleşme, içilebilir su kaynaklarının azalması, 7 gürültü ve en sonunda küresel iklim değişikliği birer çevre sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. 2.2. Çevre Sorunlarının Ortaya Çıkış Nedenleri Çevre, insanı etkileyen ve ondan etkilenen her şey olarak tanımlanırsa, çevre sorunlarının kökleri tarihin ilk çağlarına kadar uzanır. Ancak ekosistemlerin ciddi anlamda bozulması ve canlılar için tehlikeli olmaya başlaması sanayi devriminden sonraya rastlar. Çünkü gerçek anlamda, insanın doğaya hâkimiyeti sanayi devrimiyle birlikte başlamıştır. Sanayileşme ve kentleşme, çevre sorunlarının asıl kaynağıdır ve bugünkü anlamıyla çevre sorunlarını ortaya çıkışı sanayileşme ile başlamıştır. Sanayi devrimi doğaya egemen olma anlayışını beraberinde getirmiştir. Sanayileşme başta fabrika atıkları olmak üzere, ormanların ve diğer doğal kaynakların yok olması, bitki örtüsünün tahrip olması, canlı nesillerin tükenmesi, hava kirlenmesi, su kirlenmesi ve gürültü gibi pek çok konuda çevre kirlenmesine sebep olmaktadır. Sanayileşme, sayılan kirlenmelerle kalmamakta ve dolaylı olarak da pek çok probleme kaynaklık etmektedir [Arslan ve Ökmen 2006]. İnsan, var olduğu günden itibaren çevresi ile sürekli etkileşim içinde olmuş, bu etkileşim çerçevesinde çevresine hükmetmek, onu kendi arzu ve ihtiyaçları doğrultusunda değiştirmek istemiştir. Ancak bunu yaparken çevresinde bozulmalara yol açmış, onu aşırı kullanıp ekolojik dengeyi bozmuştur. Bu da çevre sorunları denilen çok kapsamlı ve karmaşık bir dizi problemin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Sebebi ve sorumlusu kim olursa olsun, çevre sorunları bütün insanlığı etkilemektedir. Çevre sorunları bugün, gelişmişi-azgelişmişi, doğulusu-batılısı, güneylisi-kuzeylisi ve sosyalisti-kapitalisti ile bütün dünyayı tehdit eder nitelik kazanmıştır. Son yıllarda iyice anlaşılan bu gerçek, sorunun ortak çareler ve çözüm çabalarının yoğunlaştığı bir alanda çözülmesi gerekliliğini ortaya koymaktadır. Çevre sorunları, katlanarak artma niteliğiyle ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi-idari pek çok parametreyle de yakından ilgilidir. Bu nedenle; ortak geleceğimiz için uluslararası ve global bazda 8 nelerin yapılabileceği, hangi ortak proje ve işbirliği çabalarının sergilenebileceği konusu giderek daha bir önemli hâle gelmektedir [Ökmen, 2003)]. Aşırı nüfus artışı, hızlı ve dengesiz kentleşme, sanayileşme ve aşırı tüketim gibi olgular, ekonomik nedenlerle birleşerek çevre sorunlarının boyutlarını daha da genişletmiştir. Bu noktada bazı doğal kaynakların bedavalık dolayısıyla aşırı kullanılması, ekonomik faaliyetler sonucu ortaya çıkan negatif dışsallıklar, tekel sahiplerinin kirlilik doğuran üretim miktarlarındaki avantajlı durumu gibi birtakım nedenler, bugün çevre sorunlarını yerel, bölgesel ve global bir dizi tartışmanın odağı hâline getirmiş bulunmaktadır. Kirlilik kaynaklarına baktığımızda; sanayileşme, tarım, turizm gibi temel faktörlerin yanı sıra çarpık kentleşmenin de kirliliğe katkısı dikkat çekmektedir. Zira kentleşmeden kaynaklanan sorunları incelediğimizde çevrenin bütün bileşenlerinin (hava, su, toprak, vb.) doğrudan etkilenmesi ve sorunların çeşitliliği bizleri daha dikkatli olmamız konusunda uyarmaktadır. Kentleşme, toplumun ekonomik ve toplumsal gelişmesine katkıda bulunan olumlu etmenleri kentlerde toplamakla birlikte, hava ve su kirlenmesi, gürültü, sanayi ve yapım etkinlikleri için toprağın aşırı derecede kullanılması gibi çevre üzerindeki olumsuz sonuçları da arttırmaktadır. Konutlardan ve sanayiden kaynaklanan atıksular ve katı atıklar, kentlerin temizliği, ulaşım, kentsel yaşamın kalitesinin genel olarak bozulması kentlerde nüfus artışının doğrudan etkileri olarak ortaya çıkmaktadır [Keleş, 2010]. Üstelik ülkemizde 19602000 yılları arasında kentsel nüfusun 6,9 milyondan 51,5 milyona çıkarak 7 kat arttığı ve genel nüfus içindeki oranının, aynı dönemde % 25,1 den % 73,0 e yükseldiği unutulmamalıdır [Keleş, 2010]. Belli başlı kentsel çevre sorunları; hava kirliliği, su kirliliği, toprak kirliliği, gürültü kirliliği, katı atık sorunu ve sağlıksız kentleşmedir. Kentleşmeden kaynaklanan çevre sorunlarına ilişkin detaylı bilgi Bölüm 2.4’de verilmiştir. Yukarıda bahsedilen çevre sorunları yerel, bölgesel ve küresel boyutta yaşanmakla birlikte, bu sorunların çözümü daha çok küresel olarak üretilen politikalar ve alınan 9 kararların; sorunların kaynağında yer alanların yani yerelin sorumluluk ve kararlılık göstermesi ile mümkündür. Bu nedenle yerel yönetimlere özellikle de belediyelere çevre sorunları hakkında birçok görev düşmektedir. Çevre sorunlarının tipik özelliği olan “yerellik olgusu” ve “ortak olma” olgusundan da hareket edilerek, sorunların ortaya çıktığı yerlerde kontrol altına alınması, yayılmasının önlenmesi ve yerelde çözümlenmesi çevre sorunlarının çözümünde başarılı olmanın temelini oluşturmaktadır [Armağan, 1996]. O halde çevre sorunları öncelikle yerel yönetimlerin sorumluluğu altındadır. Çünkü yerel yönetimler “halkın ortak ve yerel ihtiyaçlarını gideren” kamu kuruluşları olarak tanımlanırlar. Tanımda yer alan iki temel ölçüt halkın ortak ihtiyaçlarının olması ve bu ihtiyaçların yerel olmasıdır. Çevre sorunları bu iki ölçüte de uymaktadır. Bu sonuç çevre sorunlarının öncelikle yerel yönetimlerin sorunu olduğunu göstermektedir [Yaşamış, 1995]. 2.3. Çevre Kirliliğinin Sınıflandırılması 2.3.1. Çevrenin özelliklerine göre çevre kirliliği çeşitleri Çevrenin temel unsurlarından olan doğa, kendine has fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklere sahiptir. Bu özellikler dikkate alındığında çevre kirliliği aşağıdaki temel bölümlere ayrılarak incelenebilir. Fiziksel Kirlenme Çevreyi meydana getiren toprak, su ve havanın fiziksel özelliklerinin tamamının veya bir kısmının insan, hayvan ve bitki sağlığını tehdit edecek biçimde bozulması ve değişmesi olayıdır. Örneğin; atmosfer havasının çeşitli toz ve dumanlarla veya fabrika bacasından çıkan gazlarla kirlenerek doğal rengini kaybetmesi fiziksel değişmesinin göstergesidir. Yine çeşitli fabrika atıklarının akarsu ve göllere boşaltılması, doğal erozyon ile toprakların göl ve denizlere taşınması, suların açık 10 kahverenginden, kırmızı siyaha kadar değişen renk alması fiziksel kirlenmeye örnektir [www.biyolojisitesi.net erişim:12.12.11]. Kimyasal Kirlenme Doğal çevreyi oluşturan toprak, su ve havanın kimyasal özelliklerinin canlıların hayati faaliyetlerini ve aktivitelerini olumsuz yönde etkileyecek biçimde bozulmasıdır. Fabrika katı ve sıvı atıklarının verimli tarım arazilerine, akarsu göl ve nehirlere boşaltılması söz konusu tarım topraklarının, akarsu ve göllerin zararlı metallerle kirlenerek kimyasal kirlenmeye maruz kalması kimyasal kirlenme örneği olarak gösterilebilir [www.biyolojisitesi.net erişim:12.12.11]. Biyolojik Kirlenme Doğal ortamı oluşturan toprak, hava ve suyun çeşitli mikroorganizmalarla kirlenmesi ve dolayısıyla mikrobiyolojik yapının bozulması mikrobiyal kirlenmeyi, aynı ortamların mikroorganizmalarla kirlenmesi ise biyolojik kirlenmeyi tanımlar. Örneğin, tarım alanlarının kanalizasyon suyu ile sulanması veya kanalizasyon sularının akarsu, göl ve denizlere boşaltılması ile kanalizasyon suyunda bulunan hastalık yapıcı patojenler, toprağa, suya ve atmosfere geçerek bu ortamların mikrobiyolojik kirlenmesine yol açar. Aynı şekilde, tarım arazilerinin ani olarak çekirge ve yabani kus gibi canlıların baskınlarına uğraması da bu ortamların mikrobiyolojik olarak kirliliğini gösterir [Topbas ve ark., 1998,]. 2.3.2. Çevre unsurlarına göre çevre kirliliği çeşitleri Hava Kirliliği Ekonomik faaliyetlerin artması, belli bölgelerde yoğunlaşması ve nüfus artışının bu bölgelere kayması daha çok enerji kullanımını gerektirmektedir. Artan enerji ihtiyacı ve yüksek oranda yakıt tüketimi hava kirliliğine yol açmaktadır [İsbir ve Açma, 2002]. 11 Solunum düzeyindeki 1m3 havanın içerdiği kirlilik miktarına hava kirlilik düzeyi denilmektedir. Hava kirliliğinin nedenlerini kentleşme ve sanayileşme olmak üzere iki başlık altında toparlayabiliriz. Kirlilik kaynakları olarak ise; dumanlı yakıtlar, motorlu araçların egzozlarından çıkan gazlar ve sanayi tesislerinin havaya bıraktıkları gaz atıklarını gösterebiliriz. Hava kirliliğinin, başta insan sağlığı olmak üzere görüş mesafesi, materyaller, bitkiler ve hayvan sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olduğu kadar sanatsal ve mimari yapılar üzerinde de tahrip edici ve bozucu etkisi vardır. Hava kirliliğinin bir çeşidi olan duman, katı yakıtlar ve akaryakıt gibi karbonlu maddelerin tam yanmamasından meydana gelir ve görüş uzaklığını azaltır. Hava kirliliğinin bitkiler üzerindeki etkisi ise öldürücü ve büyümelerini engelleyici özelliktedir. Tüm bu nedenlere bakıldığında hava kirliliğinin hem canlıların sağlığı açısından, hem de ekonomik yönden zarar verici olduğu görülmektedir. Hava kirliliğinin insan sağlığı üzerindeki etkileri, atmosferde yüksek miktardaki zararlı maddelerin solunması sonucu ortaya çıkar. İnsanların sağlıklı ve rahat yaşayabilmesi için teneffüs edilen havanın mutlaka temiz olması gerekir. Solunum yolu ile alınan hava içerisindeki parçacıklar ve duman, teneffüs esnasında yutulur ve akciğerlere kadar ulaşır [www.cevreonline.com erişim:12.12.11]. Havanın doğal yapısını bozan ve kirleten maddelerin başka bir deyişle kirli havanın solunması, özellikle akciğer dokularını tahrip edici ve öldürücü olabilmektedir. Toprak Kirliliği Toprağın fiziksel, kimyasal, biyolojik ve jeolojik yapısının bozulması sonucunda toprak kirliliği oluşur. Toprak kirliliğinin baslıca nedenleri: - Hava kirliliğinden kaynaklanan kirlenme (asit yağmurları etkilidir), - Su kirliliğinden kaynaklanan toprak kirlenmesi (kentsel ve sanayi atık sularının arıtılmadan salman suların toprak sulamada kullanılması), 12 - İlaçlar ve yapay gübrelerin toprağı kirletmesi, - Katı atıkların toprağı kirletmesidir. Türkiye, toprak rezervi kalmamış 19 ülke arasında bulunmaktadır. Tarımsal işlemeye uygun ve az verimliliğe sahip 1 ve 2. sınıf topraklarımız, toprak varlığımızın ancak %15’ini oluşturmaktadır [Haktanır, 1997]. Ülkemizde yaşanan başlıca toprak sorunları toprağın yapısında kaynaklanıyorsa; erozyon, yaşlılık-çoraklık, taşlık-kayalık olarak, toprağın kullanılmasından kaynaklanıyorsa; hızlandırılmış erozyon (insan müdahaleleriyle oluşan erozyon) olarak karşımıza çıkar. Su Kirliliği Yeryüzündeki sular, güneşin sağladığı enerji ile sürekli bir döngü içinde bulunur. İnsanlar, ihtiyaçları için, suyu bu döngüden alır ve kullandıktan sonra tekrar aynı döngüye iade ederler. Bu süreç sırasında suya karışan maddeler, suyun fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini değiştirerek suyun kirlenmesine neden olurlar. Su kirliliği, su kaynağının fiziksel, kimyasal, bakteriyolojik, radyoaktif ve ekolojik özelliklerinin olumsuz yönde değişmesi şeklinde olur www.gazi.edu.tr/ web/alperal [/cevre2.htm]. Su kaynakları üzerinde direkt, dolaylı ve istenmeyen etkilere sahip birçok insan faaliyeti mevcuttur; - Kentleşme, sanayileşme, vs. için kontrolsüz alan kullanımı, - Arıtılmamış suların veya doğru şekilde arıtılmamış atıkların kontrolsüz deşarjı ve depolama tesislerinde oluşan sızıntı suyu, - Kontrolsüz ve fazla miktarda pestisit ve gübre kullanımı, - Nehir akış desenindeki değişiklik (hidromorfolojik değişiklikler) ve sediman taşınması üzerine etkisi (barajlar, göletler, vs.), 13 - Tehlikeli madde ile kirlenme (ağır metaller, yağ ve mikrobiyolojik toksinler de dâhil), - Petrol yayılması, - Madencilik. Yerleşim yerlerinin atıklarının neden olduğu kirlilik sonucunda su kirlenmesi hızlanarak insan sağlığını olumsuz etkilemekte ve doğal hayata müdahale edilmektedir. Büyükşehirlere içme ve kullanma suyu temin edilen kıta içi yüzeysel su kaynakları havzalarındaki denetim faaliyetlerinden 2560 sayılı Kanun çerçevesinde Büyükşehir Belediyeleri sorumludur. İçme ve kullanma suyu rezervuarları ve benzeri su kaynaklarının korunmasından, Büyükşehir Belediyelerine içme ve kullanma suyu temin edilen havzalarda Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlükleri sorumludur. Katı Atık Kirliliği Son yıllarda katı atıklardan kaynaklanan problemler ülkemizin en önemli çevre sorunlarındandır. Nüfus artışına paralel olarak katı atık miktarları da artmakta, özellikle büyük kentlerimizde tüketim alışkanlıklarının değişimine paralel olarak atık kompozisyonu da hızla değişmektedir. İnsanların sosyal ve ekonomik faaliyetleri sonucunda işe yaramaz hale gelen ve akıcı olabilecek kadar sıvı içermeyen her türlü madde ve malzemeyi katı atık olarak sayabiliriz [Gaziantep Ticaret Odası, Yayın No: 2000/4]. Katı Atık Kontrolü Yönetmeliğine göre ise; katı atık üreticisi tarafından atılmak istenen ve toplumun huzuru ile özellikle çevrenin korunması bakımından, düzenli bir şekilde bertaraf edilmesi gereken katı maddeleri ve arıtma çamurudur. Diğer bir ifade ile atık; meydana getirenin üretim, dönüşüm ya da tüketim amaçlarıyla artık ihtiyacının kalmadığı ve bu sebeple attığı ya da atması gerektiği maddelerdir. TÜİK 2004 yılı verilerine göre ülkemizde belediyelerce toplanmakta olan yıllık atık miktarı 34 14 milyon ton olup, kişi başına ortalama 1,34 kg atık üretilmektedir. Gelişmiş ülkelerle karşılaştırdığımızda bu rakam çok yüksek olmasa da (Avrupa Birliği ülkelerinde her vatandaş yılda ortalama 3,8 ton katı atık üretiyor.) [www.ekolojimagazin.com/s=magazin&id=126]. Katı atıkların, entegre yönetim sistemleri kapsamında bertaraf edilmemesi insan sağlığı açısından risk teşkil etmektedir. Katı atıklar; - Toplum sağlığını etkilemektedir, - Gaz çıkısına bağlı olarak yangın, patlama ve toprak kaymalarına neden olmaktadır. - Yer altı, içme ve kullanma sularının kirletmektedir, - Görüntü ve hava kirliliği oluşturmaktadır, - Taşıyıcı haşere üreme riski, - İnsan sağlığı üzerinde kısa ve uzun vadedeki olumsuz etkisi olmaktadır, - Heyelan riski gibi olumsuzluklara neden olmaktadır. Katı Atıkların Kontrolü Yönetmeliği 14.3.1991 tarih ve 20814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış, sonraki yıllarda da çeşitli değişiklikler yapılmıştır. Yönetmeliğe göre; - Katı atıkların, üretici veya taşıyanları tarafından denizlere, göllere ve benzeri alıcı ortamlara, caddelere, ormanlara ve çevrenin olumsuz yönde etkilenmesine sebep olacak yerlere dökülmesi yasaktır. - Çöpü üretenler, çöp biriktirme kaplarını, çevrenin sağlığını bozmayacak şekilde kapalı olarak muhafaza etmek ve çöp toplama işlemi sırasında yol üstünde hazır bulundurmak zorundadır. - Evsel katı atık ve evsel nitelikli endüstriyel katı atık üreten kişi ve kuruluşlar, katı atıklarını belediyelerin ve mahallin en büyük mülki amirinin istediği şekilde konut, işyeri gibi üretildikleri yerlerde hazır etmekle yükümlüdürler. 15 Ülkemizde katı atıkların toplanması, taşınması ve geri kazanılması ile çevre ve insan sağlığına olumsuz etki yapmadan nihai bertarafına ilişkin yükümlülük, yetki ve sorumluluklar 5393 Sayılı Belediye Kanunu’nun 14 ve 15’inci maddeleri ile 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7’inci maddesi ile belediyeler ve büyükşehir belediyelerine verilmiştir. Gürültü Kirliliği Gürültü, insanlar üzerinde olumsuz etki yaratan, istenmeyen ve dinleyene bir anlam ifade etmeyen hoşa gitmeyen ses olarak tanımlanabilir. Tanımdan anlaşılacağı üzere; bir sesin gürültü niteliği taşıması için mutlaka yüksek düzeyde olması gerekmemektedir. IULA’nın çevre terimleri sözlüğünde gürültü kirliliği; insanların üzerinde olumsuz fizyolojik ve psikolojik etkiler yaratan, arzu edilmeyen sesler olarak tanımlanmaktadır. Bu kirlilik; yorgunluk ve sinirlilik, dikkat dağınıklığı, kulak çınlaması ve sağırlık, uyku düzeninin bozulması gibi insan sağlığını etkileyecek sorunlara neden olur. Olaya çevresel açıdan baktığımızda gürültü, hayvan topluluklarının ürkmesi ve göç edip yerleşim alanlarının değiştirmelerine yol açmaktadır [DIE, Türkiye Çevre istatistikleri, Devlet istatistik Enstitüsü Matbaası, Ankara, 2005]. Gürültü; - Motorlu araçların neden olduğu gürültü, - Motosikletlerin neden olduğu gürültü, - İnşaat, makine ve donanımlarının neden olduğu gürültü, - Uçakların neden olduğu gürültü, - Çeşitli makinelerin neden olduğu gürültü, - Ev aletleri ve çim biçme makinelerinin neden olduğu gürültü olarak sınıflanabilir. Ülkemizdeki gürültü kirliliği değerlendirildiğinde; özellikle büyük kentlerimizdeki gürültü yoğunluklarının oldukça yüksek seviyelerde olduğu gözlenmektedir. 16 09.08.1983 tarih ve 2872 sayılı Çevre Kanununun 14. maddesine dayanılarak T.C. Çevre ve Orman Bakanlığınca hazırlanan ve 04.06.2010 tarihinde 27601 sayı ile Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetim Yönetmeliği ile 27.04.2011 tarih ve 27917 sayı ile mevcut Çevresel gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliğinde Değişiklik yapılmasına dair yönetmeliği kapsamında yetki devri yapılan gerekli denetimleri yapmaktır. a) Yetki devri yapılan belediyeler, belediye sınırları ve mücavir alan içinde gürültü kaynaklarını programlı, programsız veya şikâyetlere istinaden gerektiğinde diğer mevzuat kapsamında yetkili kılınan kurum ve kuruluşlar ile işbirliği ve koordinasyon içinde, bu Yönetmelikte belirlenen esaslara uyulup uyulmadığını denetlemek, gerektiğinde gürültü kaynakları için akustik rapor veya çevresel gürültü seviyesi değerlendirme raporu hazırlattırmak, bu raporları incelemek ve değerlendirmek, bu Yönetmeliğin ihlalinin tespiti halinde idari yaptırım uygulamakla, b) Yetki devri yapılmış belediyeler; belediye sınırları ve mücavir alan içinde yapılan denetim sonuçlarını il çevre ve orman müdürlüklerine göndermekle, c) Belediye sınırları ve mücavir alan içinde ilgili belediye; yapıların mimari projelerinde ve yapı ruhsatlarında 28 inci maddede belirtilen şartların aranmasıyla, ç) Nazım İmar Planları ve Uygulama İmar Planlarının hazırlanması aşamasında 27 nci maddede öngörülen gürültüye maruz kalma kategorilerini dikkate almakla, d) Stratejik Gürültü Haritaları ve Eylem Planları ile ilgili olarak; 1) Belediye sınırları ve mücavir alan içinde gürültü haritası hazırlanacak yerleşim alanlarını Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı ile koordinasyon ve işbirliği içinde belirlemekle, 2) Belediye sınırları ve mücavir alan içindeki yerleşim alanlarının, gürültü haritalarının hazırlanmasında gerekli olan, gürültü kaynakları dışındaki tüm 17 verileri toplamak ve belirleyeceği esaslar çerçevesinde gürültü haritası hazırlamakla sorumlu kurum ve kuruluşların kullanımına açmakla, 3) Belediye sınırları ve mücavir alan içinde gürültü haritası hazırlanacak yerleşim alanlarında yer alan; karayolu, tramvay ile yerüstünden geçen metro yolları trafiği, limanlar ve Çevre Kanununca Alınması Gereken İzin ve Lisanslar Hakkında Yönetmeliğin Ek-1 ve Ek-2’sindeki işletme/tesisler veya atölyeimalathane-eğlence yerleri gibi gürültü kaynaklarının bulunduğu alanlar için ayrı ayrı gürültü haritalarının hazırlanmasıyla, 4) Belediye sınırları ve mücavir alan içindeki gürültü haritası hazırlanan yerleşim alanlarında mevcut veya ileriye yönelik projelendirme veya başka bir yatırımı gerçekleştirme konusunda çalışması olabilecek ilgili tüm kurum ve kuruluşların görüşlerini almakla, 5) Belediye sınırları ve mücavir alan içindeki gürültü haritası hazırlanan yerleşim alanında 8 inci maddede yetkili kılınan kurum veya kuruluş tarafından hazırlanan gürültü haritalarını da göz önünde bulundurularak; karayolları, demiryolları, tramvay ile yerüstünden geçen metro yolları, havaalanları, limanlar ve Çevre Kanununca Alınması Gereken İzin ve Lisanslar Hakkında Yönetmeliğin Ek-1 ve Ek-2’sindeki işletme/tesisler veya eğlence yerleri, imalathane gibi gürültü kaynaklarının bulunduğu alanları kapsayan eylem planlarını hazırlamakla, 6) Belediye sınırları ve mücavir alan içindeki yerleşim alanı için hazırlanan eylem planlarını kamuoyu görüşüne açmakla, 7) Belediye sınırları ve mücavir alan içindeki yerleşim alanı için hazırlanan gürültü haritalarının ve eylem planlarının nihai hali hakkında kamuoyuna bilgi vermekle ve Bakanlığa göndermekle, 8) Büyükşehir belediye başkanlıkları, büyükşehir belediye sınırları ve mücavir alan içinde belirlenen yerleşim alanı veya alanlarında yer alan; karayolu, tramvay ile yerüstünden geçen metro yolları trafiği, limanlar ve Çevre Kanununca Alınması Gereken İzin ve Lisanslar Hakkında Yönetmeliğin Ek-1 ve Ek-2’sinde yer alan işletme/tesisler veya atölye-imalathane- eğlence yerleri gibi gürültü kaynaklarının 18 bulunduğu alanlar için ayrı ayrı gürültü haritalarını ilgili belediyelerle koordinasyon ve işbirliği içinde hazırlamakla ilgili hususlarda gerekli tedbirleri almakla yükümlüdür. Deniz ve kıyı kirliliği Su kirliliğinin bir parçası da deniz kirliliğidir. Denizlerin dezavantajı, kara, nehir, göl, atmosfer gibi ortamlara atılan hemen hemen her tür kirleticinin bir şekilde denizlerde sonlanmasıdır. Malzeme üretim ve kullanımı ile enerji üretimi sonucu denizlere binlerce madde girmektedir. Bunların bir kısmı içlerinde klorür bulunduran pestisidler ve yapay radyoaktif maddeler gibi insan yapımı olup denizlere tamamen yabancı maddelerdir. Diğer kısmı ise, denizlerde doğal olarak bulunmakla birlikte kurşun örneğinde olduğu gibi girdi fazlalığı sebebiyle doğal dengeleri bozacak nitelikteki maddelerdir. Denizlere bırakılan maddelerin dolaylı ve dolaysız etkileri, insan dahil, canlıların ölümü ile sonuçlanabilmektedir. Deniz içinde bulunan canlı cansız birçok öğeden oluşan eko sistemde üretici, tüketici, çürütücü, canlıların faaliyetleri çevrenin fiziksel ve kimyasal özelliklerinden etkilenirler. Bunlar çevredeki değişimlere uyacak önlemler alırlar. Bu çerçevede çok büyük ve köklü değişme ve bozulmaların önlenmesi için, doğa kendi kendine bir dizi savunma mekanizması geliştirmiştir. Denizlerde bu savunma ve kendini yenileme, temizleme mekanizması çok güçlüdür. Fakat doğal dengenin insan eliyle bozulduğu savunma mekanizmasının yetersiz ve güçsüz kaldığı bölgelerde deniz ve kıyı kirliliği karşımıza çıkmaktadır [http://www.gazi.edu.tr/web/alperal/cevre7.htm]. Türkiye’de kıyılar 8300 kilometreden fazladır. Bunun 6480 kilometresini Anadolu kıyıları, 786 kilometresini Trakya kıyıları, 1067 kilometresini Adalar’ a ait kıyılar oluşturmaktadır. Ülkemizde çevre ile ilgili kurallara uyulmaması, kıyılarımızda ve körfezlerimizde önemli zararlara yol açmıştır. Kıyı kirliliğine neden olan başlıca faaliyetleri belirtmek gerekirse şunları sayabiliriz: 19 - Kıyı bölgelerinde nüfus artışının yarattığı plansız kentleşme, - Turizmin hızlı gelişmesi sonucu doğal ve tarihsel alanların korunamaması, - Kıyılarda yer alan faaliyetlerin teknik altyapı ve sosyal altyapı yetersizlikleri, - Kentleşmenin etkin bir biçimde kontrol altına alınamaması, - Çevreyi korumak amacıyla yeterli kentsel hizmet ve altyapı sağlanamaması, - Kumsal boyunca dolgu yapılarak konut ve turistik tesislerin inşa edilmesiyle deniz sularının kirlenmesi ve ekolojik bütünlüğün bozulması [Akben ve Sungur, 1993]. 2.3.3. Kaynaklarına göre çevre kirliliği çeşitleri Çevre kirliliğine yol açan temel kirletici nedenler ve yol açtıkları olumsuz etkiler kaynaklarına göre aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir: Kentsel kaynaklı çevre kirliliği Kentsel kaynaklı atıklar günlük yasam aktiviteleri sırasından ortaya çıkan atıklardır. Bu atıkların bertaraf edilmesi endüstriyel atıklara oranla daha kolaydır. Başlıca kentsel kaynaklı çevre sorunları: Sıvı atık sorunu, katı atık sorunu, yakıt sorunu, motorlu taşıt sorunu, gürültü sorunu, arazi kullanımı üzerindeki olumsuz etkiler, kötü yaşantı koşullarından kaynaklanmaktadır [Topbaş, 1998]. Bu çalışmanın konusu ile doğrudan doğruya ilintili olduğundan Türkiye’de kentsel kaynaklı çevre kirliliği detaylı bir şekilde Bölüm 2.5 de irdelenmiştir. Endüstriyel kaynaklı çevre kirliliği Nitelik ve nicelik yönünden değişiklikler göstermelerine rağmen, endüstriyel atıkların kontrol edilebilme olanakları daha fazladır. Bazı endüstriyel atıklar doğrudan, o endüstriye ait atık temizleme sistemlerinde temizlenirken bazıları ise doğrudan kentin kanalizasyon şebekesine verilebilir. Ancak kentin pis su toplama 20 sistemine bağlanacak endüstriyel atıkların, atık temizleme sisteminde sorun yaratmayacak nitelik ve nicelikte olması gereklidir. Örneğin atık temizleme sisteminde biyolojik temizleme işlemi uygulanıyorsa, bazı zehirli atıkların sistemdeki bütün biyolojik işlemlere zarar verebileceği unutulmamalıdır. Tarımsal kaynaklı çevre kirliliği Günümüzde tarımsal faaliyetlerde kullanılan kimyasal gübreler, zararlı ot ve böcek ilaçları kirlenme kaynağı olarak gittikçe artan bir önem kazanmaktadırlar. Hayvan gübreleri de uzun sure toprakta bırakıldığında içlerinde bulunan maddelerin çoğu yağışlarla topraktan ayrılarak su kaynaklarına ulaşır. Kirleticiler tarım alanlarından iki yolla su kaynaklarına ulaşır. Bunlardan biri drenaj sistemleri diğeri de yağmur suları ile taşınma ve erozyondur. Bugün tarımsal kirleticilerin kontrolüne yönelik, erozyonu önleme ve toprak korunması çalışmalarının dışında da çalışmalar yapılmaktadır. Buna rağmen tarımsal kirleticilerin tamamen kontrol altına alınmasına olanak bulunmadığından, bunların büyük bir kısmı akarsulara ve göllere ulaşmaktadır. Yukarıda sayılan kirlilik kaynaklarından kentleşme, yerel yönetimlerin doğrudan ilgi alanlarına girdiğinden daha detaylı bölüm 2.4.’te incelenmiştir. 2.4. Kentleşmeden Kaynaklanan Çevre Sorunları Birey ve toplum yaşantısını etkileyen dış koşulların tümüne birden kentsel çevre denir. Kentleşme ise sanayileşme ve ekonomik gelişmeye bağlı olarak kent sayısının artması ve bugünkü kentlerin büyümesi sonucunu doğuran, toplum yapısında, artan oranda örgütlenme, işbölümü ve uzmanlaşma yaratan, insan davranış ve ilişkilerinde kentlere özgü değişikliklere yol açan bir nüfus birikim sürecidir [Ertan a.g.e.]. Kentleşme adından da anlaşılacağı üzere başlamış ve devam eden bir süreci ifade eder. Bu açıklamalar ışığında kentleşmeyi aynı zamanda kent sayısının ve kent nüfusunun artması olarak tanımlayabiliriz. Kentsel nüfus, doğumlarla ölümler arasındaki farkın doğumlar lehine olmasından ve aynı zamanda köylerden ve 21 kasabalardan gelenlerle, yani göçlerle artar. Kentleşmenin bu manadaki tanımı, demografik yani nüfus artışıyla ilgilidir. Oysa kentleşme yalnız bir nüfus hareketi olarak görülürse eksik kavranmış olur. Çünkü kentleşme bir toplumun ekonomik ve doğal yapısındaki değişmelerden de kaynaklanabilir. Bu nedenle kentleşmeyi tanımlarken, nüfus hareketinin kaynağını oluşturan ekonomik ve toplumsal değişmelere de yer vermek gerekir [Keleş, 1984]. Kentleşmeyi irdelerken, kentte yaşayan insanların biyolojik gereksinimleri ekosistem içindeki ilişkilerini de incelemekte fayda vardır. Kent yaşamında topluma güven, psikolojik rahatlık, mutluluk ve dengeli bir ekolojik ortamın yaratılması, insanların hijyenik yaşamının ekolojik sistem içinde de devamlılığını sağlamaktadır. Ancak yaşam standartları yüksek seviyelere ulaşmış ülkelerde kentleşme, teknolojik ve endüstriyel gelişmelerin oluşturduğu yasam koşullarının arkasındaki sorunlar, çevre üzerindeki olumsuz etkileri arttırmıştır. Kentleşmenin çevre üzerindeki etkilerini, dengesiz yoğunluk dağılımları, nüfus yığılmaları, düzensiz yerleşmeler, gecekondu, altyapı eksikliği, atmosferik kirlilikler, ulaşım yollarından kaynaklanan hava kirliliği, gürültü, yeşil alan azlığı, aktif ve pasif yeşil alanların dengesizliği, şehir hijyeninin zayıflaması, halk ve toplum sağlığında sıkışık yasamdan kaynaklanan bozulmalar dolayısıyla salgın hastalıklarda artmalar olarak sıralayabiliriz. Normal şartlarda bir insan, günde 12–15 metrekare hava tüketmekte, böbrekler 1 dakikada 1 lt. Kan süzmekte, 1 kg. mide suyu, 1 kg. tükürük üretmekte ve insan dakikada ortalama 20 defa nefes 80 yılda ortalama 970.000.000. kez almaktadır. Kentsel çevre sorunlarının artması, insanın bedeninde süregelen bu doğal dengeyi etkilemekte ve bozmaktadır. Toplumların kent dokusu içindeki yaşamlarının, hijyenik sınırlar içinde sürdürülmesi ve yapay olguların daha dikkatli ve sağlıklı olması gerekmektedir. Günümüzde arazilerin kullanıma açılması ile toplum bölgenin doğal kaynaklarını, ekolojik dengesini ve tüm canlı yaşamını zaman zaman tehlikeli boyutların içine itmiştir. Yoğun ve sıkışık yasam alanları olan bölgelerde ve kent çevrelerinde insan–çevre 22 arasındaki ekolojik dengesizliklerin varlığı her fırsatta göze çarpmaktadır. Özellikle de hava ve su kirlilikleri bugün toplumun yaşamını ciddi şekilde tehdit eden parametrelerin ön sıralarını almaktadır. 2.5. Türkiye’de Kentleşmeden Kaynaklanan Çevre Sorunları Toplum yapısındaki ve ekonomideki değişmelerle yakından ilgili bulunan kentleşme, ülkemizde özellikle ikinci dünya savaşından sonra hız kazanmıştır. Kentleşme ülkemizde bir yandan kentlerin sayısını arttırırken, bir yandan da, kentlerin nüfus ve alanca büyümesine ve bu süreç içinde de, içyapılarında, örgütlenmelerinde önemli değişikliklere yol açmaktadır. Çağımızda yaşanan hızlı kentleşme süreci, yerel yönetimlerden beklentileri ciddi anlamda artmıştır. Nitekim günümüz kentlerinde ortaya çıkan; altyapı yetersizliği, kent arazilerinin talan edilmesi ve çarpık kentleşme, yeşil alanların yok edilmesi, küresel boyutta yaşanan çevre kirliliği, konut yetersizliği ve gecekondulaşma gibi birçok sorunun çözümü giderek güçleşmektedir. Bütün bu gelişmeler yerel yönetimlerin sosyal sorumluluklarını genişletmektedir. Günümüz kentlerinde, ranta konu olmuş kent arazilerinin toplum zararına kullanımının önlenmesi, bir anlamda sağlıklı bir kentin oluşturulması, yerel yönetimlerin sorumluluk alanlarının temelini oluşturmaktadır. Nitekim kent arazilerinin mülkiyete konu olması ve dolayısıyla ortak kullanıma imkan verecek şekilde düzenleyen imar planlarının oluşturulması ve titizlikle uygulanması, beklenen sorumluluğun yerine getirilmesinde ayrı bir öneme sahiptir. 2.5.1. Kentleşme sorunları Kalabalıklaşma Maliyeti: Hızlı kentleşme birçok sorunu da beraberinde getirmiştir. Kentlerdeki yoğun nüfusun sebep olduğu kalabalıklaşma maliyeti 1 ihmal edilemez 1 Kentsel gelişmenin maliyeti olarak da adlandırabileceğimiz kalabalıklaşma maliyeti, kentsel gelişmenin hesaplanamayan maliyeti ve kentsel gelişmenin hesaplanabilen maliyeti olmak üzere ikiye ayrılabilir. Hesaplanamayan maliyetlere örnek olarak stres nedeni ile ortaya çıkan verimlilik kaybı 23 bir seviyededir. Örneğin kent içi ulaşımda milyonlarca insanın sürekli olarak yer değiştirmesi hem trafik sıkışıklığı nedeni ile zaman kaybına, hem de akaryakıt israfına yol açmaktadır. Ayrıca yaşanan stres verimliliğin düşmesine ve dolayısıyla üretim azalışına neden olmaktadır. Aslında bu sorun, günümüzde çok yoğun bir şekilde sonuçlarını yaşadığımız küresel ısınma probleminin en önemli sebeplerinden biridir. Özellikle ulaşımla ilişkilendirildiğinde, fosil yakıtla çalışan taşıtların, karbon etkisinin yoğunluğu dikkate alındığında önemi daha iyi anlaşılacaktır. Kira ve arsa fiyatlarındaki artış: Kentleşmenin kalabalıklaşma maliyetlerinden biriside kira fiyatlarındaki aşırı artıştır. Yoğun nüfusun sebep olduğu konut krizi kira fiyatlarını arttırmanın yanında, arsa spekülasyonuna da sebebiyet vermektedir. Arsa spekülatörlerinin haksız kazançları yeterince vergilendirilememekte, sonuçta gelir dağılımı da olumsuz yönde etkilenmektedir. Çalışmamızla ilgili doğrudan bir etkisi olmadığından üzerinde fazla durulmamıştır. Maliyetlerin artışı: Kentlerin ölçüsüz ve aşırı bir şekilde büyümesinin bir diğer olumsuz etkisi de artan maliyetler nedeniyle ekonomik ve mali açıdan ek yük getirmesidir. Şöyle ki; belirli bir büyüklüğü aşan mahalli idarelerdeki iletişim güçlükleri, yoğun bürokrasi ve politik baskılar sonucu artan personel sayısı verimliliği düşürürken, maliyetlerin giderek artmasına neden olmaktadır. gösterilebilir. Hesaplanabilen maliyetler de kendi arasında kentsel gelişmenin özel maliyeti ve kamusal maliyeti olarak ikiye ayrılır. Özel maliyetler kentte yaşayanlar için ortaya çıkan ve kişisel bütçelerine ek yük getiren harcamalardır. Örneğin ulaşım ücretlerindeki artış. Kamusal maliyet ise, kamunun kentle ilgili yapmakla yükümlü olduğu harcamaları arttıran unsurlardır. Örneğin, artan altyapı hizmeti talebinin belediye bütçelerine getirdiği ek yük. 24 2.5.2. Kentleşmenin çevre üzerindeki etkileri Kentleşmenin çevre üzerindeki tahribatı genellikle üç şekilde meydana gelmektedir. [Michael Pidwimiy, Urbanization, Humans and the Environment, http://www.geog.ouc.bc.ca/conted/onlinecourses/geog 210/conlents/210~10~10~2htm] Bunlar; Doğal yaşam alanlarının yerleşim alanlarına dönüşmesi Plansız yapılan bir kentleşme hareketi sonunda verimli tarım arazileri yerleşim alanlarına dönüştürülmekte, zaten kıt olan tarım arazilerinin israfına yol açılmaktadır. Hayvanlara ait yaşam alanları da insanların istilasına uğramış, sonuç da bazı hayvan türleri yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Aşırı doğal kaynak çıkarımı ve tüketimi Büyüyen şehirler genellikle yerel alanlardan sağlanandan daha fazla kaynağa gereksinim duyarlar. Bu yüzden şehirler sadece kendi sahalarından değil, kendilerinden çok uzakta bulunan doğal kaynakları da çıkarıp tüketmektedirler. Bugünkü hızla tüketilmeleri durumunda Alüminyum rezervlerinin 31 yıl, kömür rezervlerinin 111 yıl, bakır rezervlerinin 21 yıl, civa rezervlerinin 11 yıl ve petrol rezervlerinin 20 yıl sonra tükeneceği tahmin edilmektedir. Atıkların dünya tabakaları üzerindeki etkisi Gerçekten kentleşme en çok atmosfer, litosfer ve hidrosfer üzerinde olumsuz etkilere yol açmaktadır. Bunların neler olduğu aşağıda sıralanmıştır [Gow and Pidwimy, 2000 ]. 25 İklim üzerindeki etkileri: Kentleşme sonucu ortaya çıkan yapılanma aşırı ısınmaya neden olmaktadır. Örneğin yollar, binalar, kaldırımlar gün boyu depoladıkları enerjiyi geceleyin serbest bırakarak iklimin aşırı ısınmasına neden olmaktadır. Yine aşırı yapılanma rüzgarların esişini olumsuz yönde etkileyerek bitki örtüsüne zarar vermektedir. İklimin aşırı ısınmasına neden olan bir diğer etkende sera etkisidir. Atmosferdeki artan karbondioksit miktarı bir seradaki cama benzer şekilde güneş ışınlarının içeriye girmesine engel olmazken, tekrar atmosfere dönmesine engel olarak dünya ısısının artmasına yol açmaktadır. Yapılan bazı hesaplamalara göre 2020 yıllarında dünyanın ortalama ısısının 1-2 derece artması halinde ortaya çıkacak buzul erimeleri sonucu karaların %20’si sular altında kalacaktır. Hava kirliliği: Hava kirliliği kentlerin temel sorunlarından birisidir. Yapılan araştırmalara göre dünya da 1.1 milyardan daha fazla insan oldukça kötü havaya sahip şehirlerde yaşamaktadır. Şehirlerdeki hava kirliliğinin ana nedenleri endüstriyel gazlar, araçlar ve enerji üretiminin neden olduğu kirlenmedir [Gow and Pidwimy, 2000]. Hava kirliliği hava ortamındaki kirletici unsurların havanın kendini temizleme kapasitesini aşması sonucu meydana gelmektedir. Bu açıdan hava kirliliği toz, duman, koku, su buharı gibi kirletici unsurların insan ve diğer canlılar ile eşyalara zarar verecek miktarlara yükselmesi olarak tanımlanabilir. Ülkemizde sanayiden kaynaklanan hava kirliliğinin nedenlerini ise aşağıdaki gibi gruplandırabiliriz: a- Gazların ve tozların filtre edilmeden atmosfere bırakılması, b- Sanayi için yer seçilirken topoğrafik, meteorolojik özelliklerin dikkate alınmaması, 26 c- Temiz teknoloji yerine kirletici teknoloji kullanılması, d- Kullanılan yakıtlarda kirletici oranının yüksek olması. Hava kirliliği özellikle solunum rahatsızlığı çeken insanlar üzerinde daha kötü sonuçlar doğurabilmektedir. Günümüzde büyük şehirlerde yaşayan on binlerce insan hava kirliliği sonucu hayatını kaybetmektedir. Su kaynakları üzerindeki etkiler Kentleşme sonucunda ortaya çıkan en önemli problemlerden biri de su kaynaklarında meydana gelen kirlenme ve azalmadır. Özellikle büyük kentlerde yaşanan aşırı su tüketimi su kaynaklarını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Günümüz dünyasında yaklaşık 1 milyar insanın temiz ve sağlıklı suya ulaşamadığı tahmin edilmektedir [Meier and Rauch, 2000]. Sağlıklı suyun giderek azalması beraberinde ürkütücü sonuçlar getirmiştir. Örneğin günümüzde yaklaşık 900 milyon çocuk ishal hastalığına yakalanmakta ve 3 milyon çocuk da bu hastalık sonucu hayatını kaybetmektedir. Kentlerde yaşanan çarpık yapılanma suyun hidrolojik döngüsünü de bozmaktadır. Suyun kirlenmesine neden olan en büyük etken ise lağım sularıdır2. Topraklar ve kır araziler Günümüzde dünyadaki toplam arazinin yaklaşık %1’ini kentler kaplamaktadır [Gow, Pidwimy, a.g.e., s.3; Pidwimy, a.g.e., ]. Kentsel genişlemenin bugünkü hızıyla devam etmesi dünya üzerindeki yaşanabilir yerlerin azalmasına neden olacaktır. Kentleşmenin özellikle sahil şeridini mekân olarak seçmesi, bazı canlı türlerine yaşam alanı oluşturan bu yerlerin insanlar tarafından istilâ edilmesine yol açmıştır 2 Burada su ile ilgili bazı bilgileri vermekte yarar görmekteyiz. Şöyle ki: Dünya genelinde sağlıklı suya erişen nüfusun toplam nüfusa oranı %82’dir. Bu oran Sanayileşmiş ülkelerde %99, Gelişmekte olan ülkelerde %66, Afrika’da %38, Asya ve Pasifikte %63, Latin Amerika, Karaibler ile Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da %77’dir. Ülkemizde ise bu oran %90’dır. Diğer taraftan kişi başına günlük ortalama kentsel su tüketim standardı 150 litre olarak kabul edilmektedir. Dünya genelinde bölgelere göre kişi başına su tüketim miktarları sanayileşmiş ülkelerde 266 litre iken Afrika’da 67, Asya’da 143, Arap ülkelerinde 158, Latin Amerika’da 184 litre olarak gerçekleşmektedir. Türkiye'de ise kişi başına günlük su tüketimi ortalama 111 litredir. Bu oran İstanbul için 125 Ankara için 141 lt/gün/kişi olarak hesaplanmaktadır (http://yerelnet.org.tr). 27 (Dünyada yaklaşık 1 milyar insan sahil şeritlerinde yaşamaktadır). Bunun en büyük etkisi ise bitki ve hayvanlara ait habitatlarda görülmektedir. Bitki ve hayvanların doğal yaşam alanlarını kaybetmeleri zamanla bazı türlerin yok olmasına neden olmaktadır. Kentleşme toprak üzerinde de olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Kentsel yapılanmalar toprak yüzeyinin çimento, asfalt ve binalarla kaplanmasına yol açmaktadır. Tarımsal arazileri tehdit eden bir diğer etmen iklim değişikliği sonucu ortaya çıkan çölleşmedir. Dünyada yıllık olarak 6 milyon hektar arazinin çölleştiği tahmin edilmektedir. Yine yapılan hesaplamalar gelecekte Afrika'nın beşte birinin, Asya'nın üçte ikisinin ve Latin Amerika'nın da beşte birinin çölleşeceğini göstermektedir [ Simision and Weizsäcker, 1993]. Mevcut kentleşme politikaları ve buna dayalı olarak gelişen kentler, merkezi devletin, sanayi kapitalizminin, kitle üretimi ve dağıtımının kontrolü noktasında zorunlu hale gelmiş yerleşmelerdir. Bu süreç devam ettiği sürece kentleşme de çevre sorunlarının temel sebeplerinden biri olmaya devam edecektir. Daha önce de bahsettiğimiz gibi daha çok çevre sorunları yerel nedenlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Yerel verileri yönetim sürecine dâhil etmediğimiz sürece çevre sorunlarının çözülmesi de mümkün olmayacaktır. Çevre yönetimi konusunda bugün Türkiye’de yerel değerlerin yönetim sürecine dâhil edilmediği bir gerçektir. Yerel özellikler ile bütünleşmeyen bir çevre yönetim sürecinin uygulanabilirliği ve başarısı tartışılmalıdır [Keles, 1995]. Çünkü yerel yönetimler “halkın ortak ve yerel gereksinimlerini gideren” kamu kuruluşları olduklarından, öncelikle “yerel” düzeyde ortaya çıkan çevre sorunlarının çözümünde etkili ve sorumludurlar [ T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, a.g.e.]. Çevre sorunlarının küresel ölçekte artan önemine koşut olarak meydana gelen gelişmeler de yerel yönetimleri çevre alanında en önemli aktörlerden birisi durumuna getirmiştir. 28 1992’de Rio’da düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nın ana çıktılarından birisi olan Gündem 21, yerel yönetimlere, sivil toplum örgütleri ve diğer ortaklarla birlikte çevre koruma ve geliştirmede, planlama, karar alma ve uygulama alanlarında daha etkin işlevler yüklemiştir [Sümer, 2009]. Bu nedenle yerel yönetimlerin detaylı olarak incelenmesinde fayda görülmektedir. 2.6. Yerel Yönetimler Anayasa’nın 127. Maddesine göre, yerel yönetimler; il, belediye veya köy halkının yerel müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kanunla kurulan ve karar organları seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileridir. Evrensel tanımıyla yerel yönetimler, belirli bir coğrafi alanda (köy, kent vb.) yaşayan topluluk üyelerinin bir arada bulunmaları nedeniyle, bunların en çok ihtiyaç duydukları ortak hizmetleri sağlamak amacıyla kurulan ve bu hizmetleri sağlamak için örgütlenebilen, karar organları (yerel toplulukça seçilebilen), bazı durumlarda da yürütme organları yasalarla belirlenmiş görev ve yetkilere, özel gelir, bütçe ve personele sahip, merkezi yönetimle ilişkilerinde özerk olarak hareket edebilen kamu tüzel kişileri olarak belirtilmektedir [TODAİE,1991]. Kamusal hizmetlerin yürütülmesinde giderek önem kazanan temel ilke, bu hizmetlerin ölçek ekonomisi ve etkin kaynak kullanımı amacıyla halka en yakın yönetim birimlerince yerine getirilmesidir. Bu nedenledir ki, günümüzde bütün dünyada merkezi yönetimle birlikte yerinden yönetim sistemi de devlet yönetiminin vazgeçilmez bir unsurunu oluşturmaktadır [Berk, 2003]. Türkiye’de yerel yönetim sistemi il özel idaresi, belediye ve köy olmak üzere üç kademelidir. Ancak bu üç kademe arasında tüzel olarak herhangi bir hiyerarşik ilişki bulunmadığı gibi eşgüdüm amaçlı ilişki de bulunmamaktadır. Üç yerel yönetim türü arasında ağırlık önceleri il özel idarelerindeyken, özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında denge belediyelerden yana dönmeye başlamıştır. Kırdan kente kitlesel göçlerin sonucunda ortaya çıkan toplumdaki yapısal dönüşümler köy muhtarlığının 29 önemini azaltarak belediyeleri öne çıkarırken il özel idarelerinin yetki ve görevleri büyük ölçüde merkezi yönetimce üstlenilmiştir. Belediye sistemine 1984 yılında büyükşehir belediyesi modeli eklenmiştir [DPT, 2000a]. Türkiye’de hali hazırda 81 il özel idaresi, 2949 belediye, 34406 köy bulunmaktadır. Bu yönetimlerden 2949 belediyenin 16’sını büyükşehir belediyesi oluşturmakta ve büyükşehir belediyeleri kapsamı içerisinde 143 ilçe belediyesi görev yapmaktadır. Geriye kalan belediyelerin 65’i il belediyesi, 749’u ilçe belediyesi (Büyükşehir belediyesi sınırları dışında kalan ilçeler) ve 1977’si ise belde belediyesidir [Mahalli idareler, 2011]. 2.6.1. İl özel idareleri İl Özel İdareleri, Türkiye’de her ilde o ilin sorunlarını çözmek için kurulan, başında hükümet tarafından atanan valinin bulunduğu, ancak karar organı olan il genel meclisi, il ve ilçelerden seçilen üyelerden oluşan ilin yerel yönetim birimleridir. İl özel idareleri, kanunla kendisine verilen görevleri ve bunlar arasında çevrenin korunmasına yönelik işlemleri de yürütmektedir [Çelik, 1996]. 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu’nun 6. maddesinin (a) fıkrasında yer alan “Sağlık, tarım, sanayi ve ticaret; ilin çevre düzeni plânı, bayındırlık ve iskân, toprağın korunması, erozyonun önlenmesi, sosyal hizmet ve yardımlar, yoksullara mikro kredi verilmesi, çocuk yuvaları ve yetiştirme yurtları; ilk ve orta öğretim kurumlarının arsa temini, binalarının yapım, bakım ve onarımı ile diğer ihtiyaçlarının karşılanmasına ilişkin hizmetleri il sınırları içinde,” (b) fıkrasında yer alan “İmar, yol, su, kanalizasyon, katı atık, çevre, acil yardım ve kurtarma, kültür, turizm, gençlik ve spor; orman köylerinin desteklenmesi, ağaçlandırma, park ve bahçe tesisine ilişkin hizmetleri belediye sınırları dışında,” yapmakla görevli ve yetkilidir [http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5302.html erişim: 22.02.2012]. Bu hükümler ile çevreyi ilgilendiren konularda görevleri tanımlanmıştır. Çevre düzeniyle ilgili aynı madde de yer alan “İl çevre düzeni planı Valinin koordinasyonunda, Büyükşehirlerde Büyükşehir Belediyeleri, diğer illerde İl Belediyesi ve İl Özel İdaresi ile birlikte yapılır. İl çevre düzeni planı Belediye 30 Meclisi ile İl Genel Meclisi tarafından onaylanır” hükmüyle bu konuda belediyelerle eşgüdüm zorunluluğu ortaya konulmuştur [Özgür ve Parlak, 2006]. İl Özel İdareleri kendi bütçelerini kullanarak yıl içinde gerçekleştirmeyi planladıkları yatırımları yaparlar. Bu amaçların gerçekleştirilebilmesi için İl Çevre Vakıfları illerdeki çevresel değerlerin belirlenmesi, tanıtılması ve korunması için çalışmalar yapmak, çevre eğitim ve çevre bilincinin yerleşmesi için tanıtıcı faaliyetler yapmak, çevre eğitimini teşvik etmek, öğrencilerde çevre değerlerini koruyucu değer yargılarının geliştirilmesine katkıda bulunmak, çevre konularında kongre, panel ve seminerler düzenlemek ve düzenlemelere katılmak, çevre ile ilgili dokümantasyon temin etmek ve yayın faaliyetinde bulunmak, çevre sorunlarının çözümüne, özel sektörün, üniversitelerin, ilgili diğer kişi ve kuruluşların aktif katılımlarını sağlamaya çalışmak, çevreyi koruyucu ve çevre kirliliğini önleyici araştırmalar yapmak ve yaptırmak, hayvan ve bitki nesillerinin ıslah ve korunması için yapılacak çalışmalara katkıda bulunmak, çevreyi koruyucu ve çevre kirliliğini önleyici her türlü projeyi yapmak ve yaptırmak, desteklemek ve bununla ilgili proje yarışmaları düzenlemek, arıtma tesisleri yapacak gerçek ve tüzel kişilere imkânlar ölçüsünde destek sağlamak ve gerektiğinde bu tesisleri yapmak ve amacın gerçekleştirilebilmesi için gereken her tür tedbirleri almakla görevli ve yetkili kılınmıştır [Özgür ve Kösecik 2005]. 2.6.2. Belediyeler Belediyeler, “belli bir coğrafyada yaşayan bireylerin, birlikte yaşama nedeni ile kendilerini ilgilendiren konularda hizmet üretmek amacıyla kurulan ve karar organları mahalli toplulukça seçilen, kanunlarla belirlenmiş görevlere, yetkilere, gelirlere ve personele sahip kendine özgü örgütsel yapısı olan ve merkezi idare ile olan iliksileri yönetsel özerklik çerçevesinde düzenlenen kamu tüzel kişileridir” seklinde tanımlanabilir [Aytaç, 2005]. 5393 sayılı Kanuna bağlı olan belediyelerde Belediye Meclisi, belediye encümeni ve belediye başkanı olmak üzere üç ayrı yasal organı bulunmaktadır Belediye meclisi, belediyenin genel karar organıdır. Belde halkı tarafından nispi temsil sistemine göre seçilen üyelerden oluşur. Belediye meclisi stratejik plan ile yatırım ve çalışma 31 programlarını, belediye faaliyetlerini ve personelini performans ölçütlerini görüşür ve karara bağlar; bütçe ve kesin hesabı kabul eder, imar planlarını görüşür ve onaylar, il cevre düzeni planını kabul eder. Belediye meclisi kendisine verilen bu görevleri yerine getirirken ihtisas komisyonlarından da yararlanabilmektedir. Belediye encümeni belediyenin ikinci müzakere, karar ve aynı zamanda danışma organı niteliğindedir. Belediye başkanı, belediye yönetiminin başı ve belediye tüzel kişiliğinin temsilcisidir. Seçmenlerce çoğunluk esasına göre tek dereceli olarak beş yıl için seçilir. Belediye başkanının belediye örgütünün en üst amiri olarak belediye örgütünü sevk ve idare etmek, belediyenin hak ve menfaatlerini korumak, belediyeyi stratejik plana uygun olarak yönetmek, belediye yönetiminin kurumsal stratejilerini oluşturmak, bu stratejilere uygun olarak bütçeyi, belediye faaliyetlerinin ve personelin performans ölçütlerini hazırlamak ve uygulamak, izlemek ve değerlendirmek, bunlarla ilgili raporları meclise sunmak gibi görevleri vardır. 5393 sayılı Kanunla; Büyükşehir Belediyesi; En az üç ilçe belediyesini kapsayan, bu belediyeler arasında koordinasyonu sağlayan, kanunlarla verilen görev ve sorumlulukları yerine getiren, yetkileri kullanan, idarî ve malî özerkliğe sahip ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişilileridir. İlçe Belediyesi; Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde kalan İlçe Belediyesi ve Büyükşehir İlçe Belediyeleriyle aynı yetki, imtiyaz ve sorumluluklara sahip belediye olarak tanımlanmıştır [www.migm.gov.tr/Belediyeler.aspx erişim:27.02.2012]. Büyükşehir belediyeleri İngilizce karşılığı metropol olan kavram dilimizde “Büyükşehir” ve “Anakent” terimleriyle ifade edilmektedir. En az üç ilçe veya ilk kademe belediyesini kapsayan, bu belediyeler arasında koordinasyonu sağlayan; kanunlarla verilen görev ve sorumlulukları yerine getiren, yetkileri kullanan; idarî ve malî özerkliğe sahip ve karar organı seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzel kişileridir [www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5216.html erişim:13.02.2012]. 32 5216 Büyükşehir Belediye Kanunun 4.maddesinde belediye sınırları içindeki ve bu sınırlara en fazla 10.000 metre uzaklıktaki yerleşim birimlerinin son nüfus sayımına göre toplam nüfusu 750.000'den fazla olan il belediyeleri, fizikî yerleşim durumları ve ekonomik gelişmişlik düzeyleri de dikkate alınarak, kanunla Büyükşehir Belediyesine dönüştürülebilir ibaresi yer almaktadır. Büyükşehir belediyelerinin sınırları, adını aldıkları büyükşehirlerin belediye sınırlarıdır. İlçe belediyelerinin sınırları, bu ilçelerin, büyükşehir belediyesi içinde kalan kısımlarının sınırlarıdır. [5216 Büyükşehir Belediye Kanunu Madde:5]. [http://www.migm.gov.tr/Dokumanlar/5216_sayili_buyuksehir_bel_kanunu.doc] 5216 sayılı kanunla Büyükşehir Belediyelerinin görev, yetki ve sorumlulukları yeniden düzenlenmiştir. Kanunla, 3030 sayılı kanunda sayılan yetki ve görevlere ilave olarak; - Nazım imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren iki yıl içinde uygulama imar planı ve parselasyon planlarını yapmayan ilçe ve ilk kademe belediyelerinin yerine bu planları yapmak veya yaptırmak, - Kanunlarla büyükşehir belediyesine verilen görev ve hizmetlerle ilgili her türlü imar uygulamasını yapmak ve ruhsatlandırmak, - Coğrafi ve kent bilgi sistemini kurmak, - Sağlık, eğitim ve kültür hizmetleri için binalar yapmak ve bu hizmetlerle ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının binalarını onarmak ve malzeme desteği sağlamak, - Kültür ve tabiat varlıklarını korumak, bakım ve onarımını yapmak, onarımı mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden yapmak, - Özel hal ve mezbaha açılmasına izin vermek, 33 - Merkezi ısıtma sistemleri kurmak gibi yeni görev ve yetkiler de büyükşehir belediyelerine verilmiştir. İlçe Belediyeleri Büyükşehir belediye sınırları içinde kalan ilçelerde kurulan belediyelere İlçe Belediyesi denmektedir. Nüfusu 5.000 ve üzerinde olan yerleşim birimlerinde belediye kurulabilir. İl ve ilçe merkezlerinde belediye kurulması zorunludur. İçme ve kullanma suyu havzaları ile sit ve diğer koruma alanlarında ve meskûn sahası kurulu bir belediyenin sınırlarına 5.000 metreden daha yakın olan yerleşim yerlerinde belediye kurulamaz. Köylerin veya muhtelif köy kısımlarının birleşerek belediye kurabilmeleri için meskûn sahalarının, merkez kabul edilecek yerleşim yerinin meskûn sahasına azami 5.000 metre mesafede bulunması ve nüfusları toplamının 5.000 ve üzerinde olması gerekir. Bir veya birden fazla köyün köy ihtiyar meclisinin kararı veya seçmenlerinin en az yarısından bir fazlasının mahallin en büyük mülkî idare amirine yazılı başvurusu ya da valinin kendiliğinden buna gerek görmesi durumunda, valinin bildirimi üzerine, mahallî seçim kurulları, on beş gün içinde köyde veya köy kısımlarında kayıtlı seçmenlerin oylarını alır ve sonucu bir tutanakla valiliğe bildirir. İşlem dosyası valinin görüşüyle birlikte İçişleri Bakanlığına gönderilir. Danıştay’ın görüşü alınarak müşterek kararname ile o yerde belediye kurulur. Yeni iskân nedeniyle oluşturulan ve nüfusu 5.000 ve üzerinde olan herhangi bir yerleşim yerinde, İçişleri Bakanlığının önerisi üzerine müşterek kararnameyle belediye kurulabilir [5393 sayılı belediye kanunu madde:4]. [http://www.migm.gov.tr/Dokumanlar/5393_sayili_belediye_kanunu.doc] İlçe belediyeleri kanunda belirtilen büyük şehir belediyelerine verilen görevlerin dışında kalan yürürlükteki mevzuata göre belediyelere verilen bütün görevleri yürütmekle görevlidir. İlçe belediyeleri, büyük şehir belediyelerine verilen yeşil alan, 34 park bahçe yapma, sosyal ve kültürel hizmetleri yerine getrime, spor, dinlenme, eğlence ve benzeri yerleri yapmak, yaptırmak, isletmek veya islettirmek gibi görevleri de isterlerse yapabilirler. Köyler Köylerin yönetimine ilişkin temel düzenleme 1924 tarihli Köy Kanunudur. Bu Kanunda köy; cami, mektep, otlak, yaylak, baltalık gibi orta malları bulunan ve toplu veya dağınık evlerde oturan insanların bağ ve bahçe ve tarlalarıyla birlikte teşkil ettikleri, nüfusu iki binden az olan yerleşim birimi olarak tanımlanmıştır. Köy yönetimi, köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere karar organları seçmenler tarafından oluşturulan bir mahalli idare birimidir. 2011 yılı itibariyle ülkemizde köy sayısı 34.396 dır [http://www.migm.gov.tr/Koyler.aspx]. Türkiye’deki mevcut mevzuata göre çevre yönetiminin büyük bir bölümü mahalli idarelere ve özellikle belediyelere verilen görev ve sorumluluklar kapsamındadır. Türkiye’deki yerel yönetimler arasında sağladıkları hizmetler ve toplam harcama içindeki payları itibariyle en önemli yerel yönetim birimleri belediyelerdir. Belediyelerin çevre ile ilgili hizmetlerinin başında imar, su ve kanalizasyon gibi kentsel alt yapı hizmetleri ile çevre koruma ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık hizmetleri, ağaçlandırma, park ve yeşil alanların yapımı ve bakımı, imar ve iskan isleri ile kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri gelmektedir. 5215 Sayılı Belediye Kanunu’nun, belediyelerin yetkilerini ve imtiyazlarını belirleyen 15. maddesinde içme, kullanma ve endüstri suyu sağlamak, atık su ve yağmur suyunun uzaklaştırılmasını ve bunlar için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek; katı atıkların toplanması, taşınması, ayrıştırılması, geri kazanımı, ortadan kaldırılması ve depolanması ile ilgili bütün hizmetleri yapmak ve yaptırmak, ayrıca hafriyat toprağı ve moloz döküm alanlarını, sıvılaştırılmış petrol gazı depolama sahalarını, inşaat malzemeleri, odun, kömür ve hurda depolama alanları ve satış yerlerini belirlemek, bu alan ve yerler ile taşımalarda çevre kirliliği oluşmaması için gereken tedbirleri almak belediyelerin yetkileri arasında sayılmıştır. 35 2.7. Çevre Sorunları Ve Yerel Yönetimler Çevre sorunları, insanın yaşamla ilgili etkinliklerinden kaynaklanmaktadır. Yerel yönetimlerin görev ve sorumlulukları, daha da önemlisi temel varlık nedenleri, insan yaşamı ve insan yaşamının kalitesinin iyileştirilmesiyle ilgilidir. Bu yüzden yerel yönetimler dışarıda bırakılarak çevrenin korunması ve geliştirilmesi olanaklı değildir. Çevre sorunlarının başlıca nedeni olan insan etkinliklerinin büyük bir çoğunluğu, belediyelerin yetki sınırları içinde, ya belediyelerin izni ve denetimi altında ya da doğrudan doğruya belediyelerce gerçekleştirilmektedir. O halde çevre sorunları öncelikle yerel yönetimlerin sorumluluğu altındadır. Çünkü yerel yönetimler “halkın ortak ve yerel ihtiyaçlarını gideren” kamu kuruluşları olarak tanımlanırlar. Tanımda yer alan iki temel ölçüt halkın ortak ihtiyaçlarının olması ve bu ihtiyaçların yerel olmasıdır. Çevre sorunları bu iki ölçüte de uymaktadır. Bu sonuç çevre sorunlarının öncelikle yerel yönetimlerin sorunu olduğunu göstermektedir [Yasamış, 1995]. Çevre sorunlarının çözümünde öncelikle halkın ilgisinin sürekli kılınması ve çevreyle ilgili çalışmalara halkın katılımının sağlanması görevi de belediyelere düşmektedir. Yerel yönetimlerin çevre değerlerinin korunması ve geliştirilmesi konusundaki görev ve yetkilerini; belediyeler, köyler ve il özel yönetimleri altında toplamak mümkündür 2004 yılından itibaren yerel yönetimlerin tüm hizmet alanlarında geniş ve kapsamlı değişiklikler getiren ‘yeni kent yasaları’ ile yerel yönetimlerin yetki ve sorumlulukları artırılmıştır. Özellikle gerek 5216 sayılı yasa ve gerekse 5393 sayılı yasalarla Büyükşehir belediyesi ve belediyelere çevre alanında daha önceki yasalardan daha geniş yetki ve sorumluluklar vermiştir. Bu çerçevede bu çalışmada, yerel yönetimler ve çevre problemleri ilişkisi, belediyeler üzerinden ele alınarak incelenmiştir. 36 2.7.1. Belediyelerin çevre konusundaki görev, yetki ve sorumlulukları Tezin 2.3. Bölümünde çevre kirliliğinin sınıflandırılmasından bahsederken ilgili konuya ait yönetmeliklerde (Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği, Çevresel Gürültünün Değerlendirilmesi ve Yönetimi Yönetmeliği, v.b.) belediyelere düşen sorumluluklardan da bahsedilmiştir. Bu nedenle bu bölümde Belediyelere (Büyükşehir Belediyeleri, Belediyeleri, Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde kalan İlçe Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde kalan İl Belediyeleri (Büyükşehir statüsü olmayan), İlçe Belediyeleri) kendi kanun ve yönetmelikleri ile “çevre” konularında verilen görev, yetki ve sorumluluklar tartışılacaktır. 03.07.2005 tarih 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 3.bölümünün 14.maddesinde BELEDİYENİN GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUKLARI kapsamında, çevre ile ilgili konulardaki görevleri aşağıdaki gibidir: Belediye, mahallî müşterek nitelikte olmak şartıyla; - İmar, su ve kanalizasyon, - ulaşım gibi kentsel alt yapı, - coğrafî ve kent bilgi sistemleri, - çevre ve çevre sağlığı, - temizlik ve katı atık; - zabıta, itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans, - şehir içi trafik, - defin ve mezarlıklar, - ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar, - konut, - kültür ve sanat, - turizm ve tanıtım, - gençlik ve spor, - sosyal hizmet ve yardım, - nikâh, meslek ve beceri kazandırma, 37 - ekonomi ve ticaretin geliştirilmesi hizmetlerini yapar veya yaptırır. - Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 50.000'i geçen belediyeler, kadınlar ve çocuklar için koruma evleri açar. 2.7.2. Belediyenin yetkileri ve imtiyazları Belediyenin yetkileri ve imtiyazları 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15.maddesin de aşağıdaki gibi verilmiştir. a) Belde sakinlerinin mahallî müşterek nitelikteki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunmak. b) Kanunların belediyeye verdiği yetki çerçevesinde yönetmelik çıkarmak, belediye yasakları koymak ve uygulamak, kanunlarda belirtilen cezaları vermek. c) Gerçek ve tüzel kişilerin faaliyetleri ile ilgili olarak kanunlarda belirtilen izin veya ruhsatı vermek. e) Müktesep haklar saklı kalmak üzere; içme, kullanma ve endüstri suyu sağlamak; atık su ve yağmur suyunun uzaklaştırılmasını sağlamak; bunlar için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek; kaynak sularını işletmek veya işlettirmek. g) Katı atıkların toplanması, taşınması, ayrıştırılması, geri kazanımı, ortadan kaldırılması ve depolanması ile ilgili bütün hizmetleri yapmak ve yaptırmak. h) Mahallî müşterek nitelikteki hizmetlerin yerine getirilmesi amacıyla, belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde taşınmaz almak, kamulaştırmak, satmak, kiralamak veya kiraya vermek, trampa etmek, tahsis etmek, bunlar üzerinde sınırlı aynî hak tesis etmek. l) Gayrisıhhî müesseseler ile umuma açık istirahat ve eğlence yerlerini ruhsatlandırmak ve denetlemek. o) Gayrisıhhî işyerlerini, eğlence yerlerini, halk sağlığına ve çevreye etkisi olan diğer işyerlerini kentin belirli yerlerinde toplamak; hafriyat toprağı ve moloz döküm alanlarını; sıvılaştırılmış petrol gazı (LPG) depolama sahalarını; inşaat malzemeleri, odun, kömür ve hurda depolama alanları ve satış yerlerini 38 belirlemek; bu alan ve yerler ile taşımalarda çevre kirliliği oluşmaması için gereken tedbirleri almak. p) Kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlarını belirlemek; durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek; kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek. (l) bendinde belirtilen gayrisıhhî müesseselerden birinci sınıf olanların ruhsatlandırılması ve denetlenmesi, Büyükşehir ve il merkez belediyeleri dışındaki yerlerde il özel idaresi tarafından yapılır. 2.7.3. 10. 07. 2004 Tarih ve 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu Büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görev ve sorumlulukları 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanununun 7. maddesine göre Büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları şunlardır: a) İlçe belediyelerinin görüşlerini alarak Büyükşehir belediyesinin stratejik plânını, yıllık hedeflerini, yatırım programlarını ve bunlara uygun olarak bütçesini hazırlamak. b) Çevre düzeni plânına uygun olmak kaydıyla, Büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde 1/5.000 ile 1/25.000 arasındaki her ölçekte nazım imar plânını yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak. Büyükşehir içindeki belediyelerin nazım plâna uygun olarak hazırlayacakları uygulama imar plânlarını, bu plânlarda yapılacak değişiklikleri, parselasyon plânlarını ve imar ıslah plânlarını aynen veya değiştirerek onaylamak ve uygulanmasını denetlemek. Nazım imar plânının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde uygulama imar plânlarını ve parselasyon plânlarını yapmayan ilçe belediyelerinin uygulama imar plânlarını ve parselasyon plânlarını yapmak veya yaptırmak. 39 c) Kanunlarla Büyükşehir belediyesine verilmiş görev ve hizmetlerin gerektirdiği proje, yapım, bakım ve onarım işleriyle ilgili her ölçekteki imar plânlarını, parselasyon plânlarını ve her türlü imar uygulamasını yapmak ve ruhsatlandırmak, 20.7.1966 tarihli ve 775 sayılı Gecekondu Kanununda belediyelere verilen yetkileri kullanmak. d) Büyükşehir belediyesi tarafından yapılan veya işletilen alanlardaki işyerlerine Büyükşehir belediyesinin sorumluluğunda bulunan alanlarda işletilecek yerlere ruhsat vermek ve denetlemek. e) Belediye Kanununun 68 ve 72 nci maddelerindeki yetkileri kullanmak. f) Büyükşehir ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak. Ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini plânlamak ve koordinasyonu sağlamak; kara, deniz, su ve demiryolu üzerinde işletilen her türlü servis ve toplu taşıma araçları ile taksi sayılarını, bilet ücret ve tarifelerini, zaman ve güzergâhlarını belirlemek. Durak yerleri ile karayolu, yol, cadde, sokak, meydan ve benzeri yerler üzerinde araç park yerlerini tespit etmek ve işletmek, işlettirmek veya kiraya vermek; kanunların belediyelere verdiği trafik düzenlemesinin gerektirdiği bütün işleri yürütmek. h) Coğrafî ve kent bilgi sistemlerini kurmak. i) Sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak; ağaçlandırma yapmak; hafriyat toprağı, moloz, kum ve çakıl depolama alanlarını, odun ve kömür satış ve depolama sahalarını belirlemek. Bunların taşınmasında çevre kirliliğine meydan vermeyecek tedbirler almak; büyükşehir katı atık yönetim plânını yapmak, yaptırmak; katı atıkların kaynakta toplanması ve aktarma istasyonuna kadar taşınması hariç katı atıkların ve hafriyatın yeniden değerlendirilmesi, depolanması ve bertaraf edilmesine ilişkin hizmetleri yerine getirmek. Bu amaçla tesisler kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek; sanayi ve tıbbî atıklara ilişkin hizmetleri yürütmek, bunun için gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya 40 işlettirmek; deniz araçlarının atıklarını toplamak, toplatmak, arıtmak ve bununla ilgili gerekli düzenlemeleri yapmak. l) Yolcu ve yük terminalleri, kapalı ve açık otoparklar yapmak, yaptırmak, işletmek, işlettirmek veya ruhsat vermek. m) Büyükşehir’in bütünlüğüne hizmet eden sosyal donatılar, bölge parkları, hayvanat bahçeleri, hayvan barınakları, kütüphane, müze, spor, dinlence, eğlence ve benzeri yerleri yapmak, yaptırmak, işletmek veya işlettirmek. Gerektiğinde amatör spor kulüplerine malzeme vermek ve gerekli desteği sağlamak, amatör takımlar arasında spor müsabakaları düzenlemek, yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda üstün başarı gösteren veya derece alan sporculara belediye meclis kararıyla ödül vermek. o) Kültür ve tabiat varlıkları ile tarihî dokunun ve kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin korunmasını sağlamak, bu amaçla bakım ve onarımını yapmak, korunması mümkün olmayanları aslına uygun olarak yeniden inşa etmek. p) Büyükşehir içindeki toplu taşıma hizmetlerini yürütmek ve bu amaçla gerekli tesisleri kurmak, kurdurmak, işletmek veya işlettirmek, Büyükşehir sınırları içindeki kara ve denizde taksi ve servis araçları dâhil toplu taşıma araçlarına ruhsat vermek. r) Su ve kanalizasyon hizmetlerini yürütmek, bunun için gerekli baraj ve diğer tesisleri kurmak, kurdurmak ve işletmek; derelerin ıslahını yapmak; kaynak suyu veya arıtma sonunda üretilen suları pazarlamak. t) Her çeşit toptancı hallerini ve mezbahaları yapmak, yaptırmak, işletmek veya işlettirmek, imar plânında gösterilen yerlerde yapılacak olan özel hal ve mezbahaları ruhsatlandırmak ve denetlemek. u) İl düzeyinde yapılan plânlara uygun olarak, doğal afetlerle ilgili plânlamaları ve diğer hazırlıkları Büyükşehir ölçeğinde yapmak; gerektiğinde diğer afet bölgelerine araç, gereç ve malzeme desteği vermek; itfaiye ve acil yardım 41 hizmetlerini yürütmek. Patlayıcı ve yanıcı madde üretim ve depolama yerlerini tespit etmek, konut, işyeri, eğlence yeri, fabrika ve sanayi kuruluşları ile kamu kuruluşlarını yangına ve diğer afetlere karşı alınacak önlemler yönünden denetlemek, bu konuda mevzuatın gerektirdiği izin ve ruhsatları vermek. z) Afet riski taşıyan veya can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturan binaları insandan tahliye etmek ve yıkmak. Büyükşehir belediyeleri birinci fıkranın (c) bendinde belirtilen yetkilerini, imar plânlarına uygun olarak kullanmak ve ilgili belediyeye bildirmek zorundadır. Büyükşehir belediyeleri bu görevlerden uygun gördüklerini belediye meclisi kararı ile ilçe ve ilk kademe belediyelerine devredebilir, birlikte yapabilirler. İlçe belediyelerinin görev ve yetkileri a) Kanunlarla münhasıran Büyükşehir belediyesine verilen görevler ile birinci fıkrada sayılanlar dışında kalan görevleri yapmak ve yetkileri kullanmak. b) Büyükşehir katı atık yönetim plânına uygun olarak, katı atıkları toplamak ve aktarma istasyonuna taşımak. c) Sıhhî işyerlerini, 2 nci ve 3 üncü sınıf gayrisıhhî müesseseleri, umuma açık istirahat ve eğlence yerlerini ruhsatlandırmak ve denetlemek. d) Birinci fıkrada belirtilen hizmetlerden; otopark, spor, dinlenme ve eğlence yerleri ile parkları yapmak. Yaşlılar, özürlüler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik sosyal ve kültürel hizmetler sunmak; mesleki eğitim ve beceri kursları açmak; sağlık, eğitim, kültür tesis ve binalarının yapım, bakım ve onarımı ile kültür ve tabiat varlıkları ve tarihî dokuyu korumak; kent tarihi bakımından önem taşıyan mekânların ve işlevlerinin geliştirilmesine ilişkin hizmetler yapmak. Alt yapı hizmetleri 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanununun 8. maddesine göre Büyükşehir içindeki alt yapı hizmetlerinin koordinasyon içinde yürütülmesi amacıyla Büyükşehir belediye başkanı ya da görevlendirdiği kişinin başkanlığında, yönetmelikle 42 belirlenecek kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşların temsilcilerinin katılacağı alt yapı koordinasyon merkezi kurulur. Büyükşehir ve ilçe belediye başkanları kendi belediyesini ilgilendiren konuların görüşülmesinde koordinasyon merkezlerine üye olarak katılırlar. Alt yapı koordinasyon merkezi toplantılarına ayrıca gündemdeki konularla ilgili kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının (oda üst kuruluşu bulunan yerlerde üst kuruluşun) temsilcileri de davet edilerek görüşleri alınır. Alt yapı koordinasyon merkezi, kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlar tarafından Büyükşehir içinde yapılacak alt yapı yatırımları için kalkınma plânı ve yıllık programlara uygun olarak yapılacak taslak programları birleştirerek kesin program hâline getirir. Bu amaçla, kamu kurum ve kuruluşları ile özel kuruluşlar alt yapı koordinasyon merkezinin isteyeceği coğrafî bilgi sistemleri dâhil her türlü bilgi ve belgeyi vermek zorundadırlar. Kesin programlarda birden fazla kamu kurum ve kuruluşu tarafından aynı anda yapılması gerekenler ortak programa alınır. Ortak programa alınan alt yapı hizmetleri için belediye ve diğer bütün kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerine konulan ödenekler, alt yapı koordinasyon merkezi bünyesinde oluşturulacak alt yapı yatırım hesabına aktarılır. Ortak programa alınan hizmetler için kamu kurum ve kuruluş bütçelerinde yeterli ödeneğin bulunmadığının bildirilmesi durumunda, Büyükşehir belediyesi veya ilgisine göre bağlı kuruluş bütçelerinden bu hizmetler için kaynak ayrılabilir. Kamu kurum ve kuruluşları alt yapı ortak yatırım hizmetleri için harcanan miktarda ödeneği, yeniden değerleme oranını da dikkate alarak ertesi yıl bütçesinde ayırır. Ayrılan bu ödenek belediye veya ilgili bağlı kuruluşunun hesabına aktarılır. Bu bedel ödenmeden ilgili kamu kurum veya kuruluşu, Büyükşehir belediyesi sınırlarında yeni bir yatırım yapamaz. Ortak programa alınmayan yatırımlar için bakanlıklar, ilgili belediye ve diğer kamu kurum ve kuruluşları alt yapı koordinasyon merkezi tarafından belirlenen programa göre harcamalarını kendi bütçelerinden yaparlar. 43 Koordinasyon merkezleri tarafından alınan ortak yatırım ve toplu taşımayla ilgili kararlar, belediye ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgililer için bağlayıcıdır. Alt yapı koordinasyon merkezinin çalışma esas ve usulleri ile bu kurullara katılacak kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. İçişleri Bakanlığı, çıkarılacak bu yönetmeliğin, alt yapı yatırım hesabının kullanılması ve ödenek tahsisi ve aktarmasına ilişkin kısımları hakkında, Maliye Bakanlığı ve Devlet Plânlama Teşkilâtı Müsteşarlığının görüşünü alır. Ulaşım hizmetleri 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanununun 9. maddesine göre Büyükşehir içindeki kara, deniz, su, göl ve demiryolu üzerinde her türlü taşımacılık hizmetlerinin koordinasyon içinde yürütülmesi amacıyla, Büyükşehir Belediye Başkanı ya da görevlendirdiği kişinin başkanlığında, yönetmelikle belirlenecek kamu kurum ve kuruluş temsilcilerinin katılacağı ulaşım koordinasyon merkezi kurulur. Büyükşehir ve ilçe belediye başkanları kendi belediyesini ilgilendiren konuların görüşülmesinde koordinasyon merkezlerine üye olarak katılırlar. Ulaşım koordinasyon merkezi toplantılarına ayrıca gündemdeki konularla ilgili kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının (oda üst kuruluşu bulunan yerlerde üst kuruluşun) temsilcileri de davet edilerek görüşleri alınır. Bu Kanun ile Büyükşehir Belediyesine verilen trafik hizmetlerini plânlama, koordinasyon ve güzergâh belirlemesi ile taksi, dolmuş ve servis araçlarının durak ve araç park yerleri ile sayısının tespitine ilişkin yetkiler ile Büyükşehir sınırları dâhilinde il trafik komisyonunun yetkileri ulaşım koordinasyon merkezi tarafından kullanılır. Ulaşım koordinasyon merkezi kararları, Büyükşehir Belediye Başkanının onayı ile yürürlüğe girer. 44 Ulaşım koordinasyon merkezi tarafından toplu taşıma ile ilgili alınan kararlar, belediyeler ve bütün kamu kurum ve kuruluşlarıyla ilgililer için bağlayıcıdır. Koordinasyon merkezinin çalışma esas ve usulleri ile bu kurullara katılacak kamu kurum ve kuruluş temsilcileri, İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. Büyükşehir belediyelerine bu Kanun ile verilen görev ve yetkilerin uygulanmasında, 13.10.1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun bu Kanuna aykırı hükümleri uygulanmaz. Büyükşehir belediyesinin imar denetim yetkisi 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanununun 11. maddesine göre Büyükşehir belediyesi ve ilçe belediyelerinin imar uygulamalarını denetlemeye yetkilidir. Denetim yetkisi, konu ile ilgili her türlü bilgi ve belgeyi istemeyi, incelemeyi ve gerektiğinde bunların örneklerini almayı içerir. Bu amaçla istenecek her türlü bilgi ve belgeler en geç on beş gün içinde verilir. İmar uygulamalarının denetiminde kamu kurum ve kuruluşlarından, üniversiteler ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından yararlanılabilir. Denetim sonucunda belirlenen eksiklik ve aykırılıkların giderilmesi için ilgili belediyeye üç ayı geçmemek üzere süre verilir. Bu süre içinde eksiklik ve aykırılıklar giderilmediği takdirde, Büyükşehir belediyesi eksiklik ve aykırılıkları gidermeye yetkilidir. Büyükşehir belediyesi tarafından belirlenen ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapılar, gerekli işlem yapılmak üzere ilgili belediyeye bildirilir. Belirlenen imara aykırı uygulama, ilgili belediye tarafından üç ay içinde giderilmediği takdirde, Büyükşehir belediyesi 3.5.1985 tarihli ve 3194 sayılı İmar Kanununun 32 ve 42 nci maddelerinde belirtilen yetkilerini kullanma hakkını haizdir. Ancak 3194 sayılı Kanunun 42 nci madde kapsamındaki konulardan dolayı iki kez ceza verilemez. 45 Özetle; Belediye Yasası 14. Maddede yerel nitelikte olmak koşulu ile imar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel altyapı, çevre ve çevre sağlığı, temizlik ve katı atık, ağaçlandırma, park ve yeşil alanlar oluşturulması belediyelerin görevler arasında yer almıştır. Benzer şekilde 15. Maddede katı atıkların yönetimi, sağlığa aykırı kuruluşlarla halka açık dinlenme ve eğlence yerlerine izin belgesi vermek ve denetlemek belediyelerin yetkisine verilmiştir. 5216 sayılı yasa ile (7. Madde) sürdürülebilir kalkınma sınırları içersinde çevrenin, tarım alanlarının ve su havzalarının korunmalarını sağlamak, tarihi, kültürel ve doğa varlıklarını korumak anakent belediyelerinin sorumlulukları altındadır [Keleş, 2009]. Ancak, önemli olan belediyelerin, yerel nitelikteki kent ve çevre değerlerini koruma konusunda, Avrupa Kentli Hakları Şartı’nın kendilerine tanıdığı sorumlulukları gereğince yerine getirecek ölçüde güç ve bilinç kazanmalarıdır. 2.7.4. Yerel yönetimlerin karşılaştıkları darboğazlar Günümüzde çevre sorunlarının karmaşıklaşması karşısında mahalli idarelere büyük görevler düşmektedir. Yerel yönetimler; mevcut ve potansiyel çevre problemlerinin farkında olarak, yürürlükteki çevre politikalarını, çevre yönetim sistemlerini kendi süzgeçlerinden geçirip, hizmet ettikleri kentin sosyal, kültürel ve çevresel özelliklerine uygun, uygulanabilir politikalar üretmelidirler [Keleş, 2009]. Çevre sorunlarının önlenmesi ve çevre kalitesinin iyileştirilmesi sorumlulukları bulunan yerel yönetimlerde kimi özelliklerin bulunması gerekir. Yerel yönetimler, öncelikle “demokratik”, “özerk”, ve “saydam” bir yapıya sahip olmalıdır. Bu yüzden yerel yönetimler, hizmet ettikleri yerin sosyal ve çevresel özelliklerine uygun bir çevre politikası geliştirmeli ve yaşama geçirmelidirler. Nitekim toplumun ve çevrenin yerel özelliklerini dikkate alarak geliştirdikleri çevre politikasını, merkezi yönetimin olumsuz karışması olmaksızın yaşama geçirebilmek için tamamen bağımsız olmaları gerekmektedir. Yerel yönetimlerin çevre ile ilgili başlıca sorunları aşağıdaki gibi özetlenebilir: 46 1- Yasal düzenlemelerden kaynaklanan sorunlar 2- Yerel kuruluşların örgütleniş ve isleyişleri 3- Yetkilerin yeterli olmasına karşın mali olanakların yetersizliği 4- Çevre konusunda iş birliği, eş güdüm ve denetim yetersizlikleri 5- Sağlık ve çevre konularında yetişmiş eleman eksikliği 6- Merkezi yönetim, yerel yönetimler ve üniversiteler arasındaki iş birliğinin belirli ve yeterli düzeye çıkarılamaması 7- Halkta çevreye duyarlılığın yetersizliği 8- Yatırım planlarının stratejik olmaktan çok sağlık kontrolleri ile ilgili olması. v.b. Ülkemizde yerel yönetimlerin çevre sorunlarını çözmede karşılaştığı en önemli problem, yukarıda da bahsedildiği üzere, merkeze bağlı olmanın ötesinde (kararlar ve politikaların merkezde üretilmesi); sorunları çözmekten sorumlu olan görevlilerin sayılarının yetersiz ya da niteliklerinin eksik olmasıdır. Büyük kentlerden birçoğunda teknik alanlarda yetişmiş personel bulunmamaktadır. İl ve ilçe özeklerinin belediye başkanları bir yana bırakılırsa belediyecilerin çoğu sadece ilkokul mezunudur [Keleş,2009]. Bu kapsamda, bu araştırma da Ankara’daki bazı ilçe belediyeleri ve Büyükşehir Belediyesi için eğitim düzeylerine ilişkin bu rakamlar da tartışılarak, çevre sorunları hakkındaki bilgi düzeyleri ve davranış biçimleri, çevre ile ilgili birimlerde çalışanlar ve diğer birimlerde çalışanlar arasındaki farklılık bazında incelenecektir. Yerel yönetimlerin yapmak zorunda olduğu işlerin büyük kısmı vatandaşların yol, su, konut, çevre, eğlenme, dinlenme, temizlik vb. hizmetlerden oluşmaktadır. Bunlar arasında çevre daha kapsayıcı ve diğer hizmetleri de etkileyen bir konumdadır. Tarihi, doğal ve yapay çevrenin korunması yerel yönetimlerin en önemli görevleri arasındadır. Bu görevleri yapması için yerel yönetimlerin iyi bir plana sahip olması ve koordinasyonu gereği gibi yapabilmesi gerekmektedir. Bunun için amaç ve hedeflerini iyi belirlemesi ve elindeki kaynakları iyi tanıması gerekmektedir. Seçtiği hedeflere ulaşmak için yeterli kaynakları yoksa önce kaynak bulma yoluna giderek, öz kaynakların dışındaki olanakları değerlendirmek zorundadırlar. Beşeri kaynaklar açısından da durum aynıdır. Amaç ve hedeflere ulaşmak için mevcut personelin iyi 47 niteliklere sahip olması, hizmet içi eğitim –öğretim gibi yollara başvurularak veya nitelikli yeni personel alınması ile az sayıda personelle çok sayıda işi yapmak, bir başka deyişle etkili ve verimli çalışmak durumundadırlar. Ülkemizde 1960-2000 yılları arasındaki 47 yıllık sürede kentsel nüfus, 6.9 milyondan 51.5 milyona çıkarak 7 kat artmıştır. Kentsel nüfusun genel nüfus içindeki oranı ise, aynı dönemde % 25.1 den % 73 e yükselmiştir [Keleş, 2010]. Kentsel gelişmenin olumsuz sonuçlarına bakıldığında birçoğunun çevre sorunları ile doğrudan ya da dolaylı olarak ilintili olduğunu anlaşıldığından söz konusu rakamların çevre açısından önemi bir kere daha değerlendirilmelidir. Fakat maalesef, ülkemiz çevre politikaları, gelişmiş ülkelerde görülen uygulamaların tersine, yetkilerin merkezi yönetimde toplanmasına yöneliktir. Yerel yönetimler alanında yapılan reformlara karşın özellikle çevre politikaları açısından yetki ve görevlerin merkezi yönetimde toplandığı ya da bu yetki ve görevlerin yerel yönetimlere aktarılmadığı gözlenmektedir [Görmez, 2003]. Yalnız burada merkeziyetçiliği suçlarken, objektif olarak, yerel yönetimlerin çevre sorunlarını çözmedeki etkinlik ve yeterliliğinin de irdelenmesi yerinde olacaktır. Yapılan tüm bu saptamalardan hareketle, bu çalışmada, bugün dünyanın birçok ülkesinde yerel yönetimlerin en etkin ve yaygın olanı, belediyelerin, çevre sorunlarının çözümündeki yeterliliği; personelin çevre sorunları hakkındaki farkındalıkları (bilgi düzeyleri) ve bu sorunların çözümü için davranış değişikliğine hazır olup olmadıkları üzerinden tartışılacaktır. Çünkü bir tutum, genellikle, bireyi tutum nesnesine karşı davranışlarda bulunmaya eğilimli kılar. Bir nesneye yönelik olumlu tutumu olan birey, bu nesneye karşı olumlu davranmaya, ona yaklaşmaya, yakınlık göstermeye, onu desteklemeye, yardım etmeye eğilimli olacaktır. Bir nesneye yönelik tutumu olumsuz olan birey ise, bu nesneye ilgisiz kalma veya ondan uzaklaşma, eleştirme, hatta ona zarar verme eğilimi gösterecektir [Aydın, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Yayınları No: 1027.332.]. Dolayısıyla, çevre problemleri hakkında yeterli bilgi sahibi olmayan ve olumsuz tutuma sahip bireylerin çevre sorunlarına duyarsız olacağı bir gerçektir. Bu amaçla, bu çalışmada Ankara Büyükşehir Belediyesi ile il sınırları içerisindeki bazı ilçe belediyelerinde çalışan 48 personelin çevre problemleri hakkındaki farkındalıkları ve çevresel davranışları ölçülmüştür. Bu ölçümlerde, belediyelerin çevre ile ilgili birimlerinde çalışan personel ile ilgili birimlerde çalışmayan personel arasındaki bilgi ve davranış farkı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ayrıca yapılan çalışma ile Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ilçe belediyeleri çalışanlarının çevre konularındaki bilgi düzeyleri ve davranışları arasında anlamlı bir fark olup olmadığının ortaya konması amaçlanmaktadır. 2.8. Literatür Ülkemizde ve dünyada “çevresel davranış” ve “çevre bilgisi”nin ölçülmesi anlamında çok sayıda çalışma yapılmıştır. (Alp, 2005; Bradley,Waliczek & Zajicek, 1999; Çetin, 2002; Jemigan & Wiersch, 1978; Kara & Chan, 1996; Kuhlemeier, Bergh & Lagerweij, N. 1999; Leeming & Porter, 1997; Maki, A.E.Khalick, & Boujaoude, 2003;Özmen, Çetinkaya ve Nehir, 2005; Pooley & O'Connor, 2000; Roth & Perez, 1989. )Ancak, bu çalışmaların hemen hepsi değişik sınıflardaki öğrencilerin ve farklı branşlardaki öğretmenlerin bilgi düzeylerini ve davranışlarını ölçmeye yöneliktir. Uygulamada görev yapan akademisyen, bürokrat ve danışmanlara ilişkin ölçümler Karakoç (2005) tarafından yapılmış ve özellikle çevre bilgisi ile çevreci davranış arasındaki ilişki incelenmiştir. Ancak beklenilenin tersine, çevre bilgisi ile davranış arasında negatif bir korelasyon tespit edilmiştir. Akademisyenler en çok bilgiye sahip olan grupken; çevreci davranış ile bilgi arasında negatif bir korelasyon bulunmuştur. Wong and Chan (1996) yaptıkları bir çalışmada, Çinde çevre korumacılık alanında çalışan bürokratların çevreci yaklaşımlarını ölçmüşler ve Karakoç ile benzer şekilde, ekonomi-çevre korumacılık ve insan-doğa ilişkisini sorguladıklarında şaşırtıcı cevaplar almışlardır. Ancak bürokratlar bilimsel çalışmalarla çevre problemlerinin üstesinden gelinebileceğini savunmuşlardır. 49 Evison ve Read (2001) yaptıkları çalışmada yerel yönetimlerde çalışan personelin, halkın geri kazanım alışkanlıklarını artırmak için düzenledikleri bilinçlendirme kampanyasının etkilerini araştırmışlardır. İngiltere’de 3 belediye kapsamında yapılan çalışmada oldukça olumlu sonuçlar alınmış, geri kazanım politikaları, vergiler tekrar gözden geçirilerek, değiştirilmiştir. Türkiye’de Kırsal Çevre Etiği Konusunda Mülki İdare Amirlerinin Görüşleri adlı çalışmasında Mahmutoğlu (2010) mezun oldukları fakülte, mülki idare amirlerinin yaş, eğitim durumu, kıdem ve yönetim görevlerine göre çevre etiği yaklaşımlarını incelemiştir. Yaş kıstasının çevre etiği boyutunda etkileyici olgulardan biri olduğu söylenebilir, en yüksek ortalama 55-65 yaşları arasında bulunmuştur. En yüksek düzeyde algı ortalaması vali ve merkez valisi olarak görev yapan yöneticilerin görüşlerinde, en düşük algı ortalaması vali yardımcısı olarak görev yapan yöneticilerde görülmüştür. Yöneticilerine kıdemlerine göre ortalama algılama düzeyleri acısından birbirlerine yakın veya aynı değerlerde görüş ve algılama bildirdiği gözlenmiştir. Yöneticiler arasında en yüksek ortalamanın diğer fakülte mezunu olanlarda olması, klasik yönetici programlarına sahip okulların dışında yer alan fakültelerin (İşletme Mühendisliği, Ekonomi ve İktisat Fakülteleri v.b) çevre etiği algılamaları boyutunda belirleyici etkenlerden olduğu ifade edilebilmektedir. 50 3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ 3.1. Araştırmanın Kapsamı ve Sınırlılıkları a. Araştırma Ankara Büyükşehir Belediyesi ile 6 ilçe belediyesi çalışanlarının görüşleri ile sınırlıdır. b. Araştırmanın sonuçları bu araştırmanın problemi ve hipotezlerine ilişkin bilgi verebilecek niteliktedir. c. Araştırma bulguları anketin uygulandığı zaman dilimi ile sınırlı olup, başka zamana genellenemez. d. Araştırmada bilgi toplama araçları olarak kullanılan anketler, araştırma probleminin çözümü ve hipotezlerinin test edilmesini sağlayabilecek ve bunu ölçebilecek nitelikte olup belediye personelinin görüşlerini yansıtmaktadır. e. Anketlere verilen yanıtların doğru ve içtenlikle olduğu kabul edilmiştir. 3.2. Araştırmanın Örnek Yapısı Araştırma, zaman ve maliyet kısıtları göz önünde bulundurularak, Ankara il sınırları içinde bulunan il merkezi ve ilçe belediyeleri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın yapıldığı ilçe belediyeleri; Çankaya, Yenimahalle, Etimesgut, Sincan, Altındağ ve Bala’dır. Bu ilçeler (Bala hariç-kontrol grubu) merkeze yakınlıkları ve nüfus yoğunlukları göz önüne alınarak seçilmiştir. Çizelge 3.1. İlçe Nüfus ve Merkeze Uzaklıkları Belediye Çankaya Yenimahalle Etimesgut Sincan Altındağ Bala www.yerelnet.org.tr, (2009) Nüfusu (2009 yılı sayımı itibarıyla) 794 288 625 826 345 267 445 330 367 340 23 822 Ankara İl merkezine Uzaklık (yaklaşık rakamlar) 9 km 5 km 20 km 27 km 1 km 35 km 51 Araştırmaya Ankara Büyükşehir Belediyesi (N= 27) ve ilçe belediyelerinden (N=117) toplam 144 belediye çalışanı katılmıştır. Araştırmanın evreni Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) ile çalışma kapsamındaki altı ilçe belediyesinde kadrolu olarak, memur statüsünde çalışan personeldir. ABB’ de, 2011 yılı Bütçe Performans Programı’na göre, 2921 adet memurun görev yaptığı, bunların 414 tanesinin çevre ile ilgili birimde çalıştığı görülmüştür. İlçe belediyelerinde (altı belediye) 2010 yılı faaliyet raporlarına göre, 2421 kadrolu memurun çalıştığı ve bunların 642 tanesinin çevre ile ilgili birimde çalıştığı tespit edilmiştir. Çevre ile ilgili birimlerde çalışanların en azından % 10 una, çevre dışı birimlerin ise en az % 5 ine basit tesadüfî örneklem yöntemi ile ulaşılması hedeflenmiş ve buna göre ABB’ne toplam 165 (45+125) adet anket; ilçe belediyelere ise, 200 (100+100) anket dağıtılmıştır. Katılımcılara araştırma hakkında bilgi verilerek, anketi doldurmaları için 2 ay süre tanınmıştır. Bu sürenin sonunda, anketlerin ABB’den geri dönüş oranı oldukça düşük olmuş; çevre ile ilgili birimlerde dağıtılan anketlerin % 40’ı ve çevre dışı birimlerde dağıtılan anketlerin ise sadece % 7’si geri dönmüştür. İlçe belediyelerde ise, çevre ile ilgili birimlerde çalışanlara dağıtılan anketlerin % 66’ sı, diğer birimlerde ise %51’i cevaplandırılmıştır. Bu çalışmanın bulguları; kesin sonuçlar vermese de, çalışmanın zihniyet analizi yapmak ve mevcut eğilimleri ölçmek açısından faydalı olacağı düşünülmektedir. 3.3. Veri Toplama Aracı Alan araştırmasına dayalı bu çalışmada veriler, anket yöntemi kullanılarak elde edilmiştir. 52 3.4. Kullanılan Ölçekler Araştırmada ölçek olarak, Tuncer ve arkadaşları tarafından 2005 yılında; orijinali Herrera (1992) tarafından geliştirilen ve Worsley ve Skrzypiec (1998) in yaptığı çalışmalara dayanarak ülkemiz koşullarına adapte edilen “Çevresel Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. 45 soru ve dört boyutu olan bu ölçeğin, bu çalışma kapsamında konu ile ilgisi dolayısı ile sadece Çevre Problemleri Hakkında Farkındalık (12 soru, Cronbach's α=0.58) ,Çevre Problemlerinin Çözümü için Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlık (13 soru, Cronbach's α=0.77), Türkiye’de ki çevre sorunları hakkındaki bilgileri (6 soru, Cronbach α=0.55) ve genel olarak çevreci tutum (14 soru, Cronbach α=0.65) boyutları kullanılmıştır. Ankette her bir boyutta sorulan sorularla ölçülmek istenen hedefler şunlardır: Boyut 1: Çevre Problemleri Hakkında Farkındalık Hedefi: Belediye çalışanlarının özellikle de çevre ile ilgili birimlerde çalışanların çevre sorunları hakkındaki bilinç düzeylerinin ölçülmesi. Çevre problemlerinin çözülmediği takdirde gelecekte yaratacağı olumsuz etkiler hakkında ne kadar bilgi sahibi olduklarının ölçülmesi. Boyut 2: Çevre Problemlerinin Çözümü için Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlık Hedefi: Belediye çalışanlarının sadece bilgi sahibi mi olduğu yoksa bu bilgiyi davranışa dönüştürüp dönüştüremediğinin ölçülmesi. Maddi yük getirse dahi çevreyi korumaya yönelik fedakârlık yapmaya hazır olup olmadıklarının ölçülmesi. 53 Boyut 3: Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri Hedefi: Türkiye’deki çevre kirliliğinin sorun olarak kabul edilmesi ve çözüm bulunması. Türkiye’nin fiziki ve coğrafi konumunun iyi bilinmesi, çevresel tutumlarının ve davranışların doğal kaynakların tüketimine yönelik davranılıp davranılmadığının ölçülmesi. Boyut 4: Genel Olarak Çevreci Tutum Hedefi: İnsan merkezli yaklaşımlardan mı yoksa çevre merkezli yaklaşımlardan mı yana olduklarının ölçülmesi. 3.5. Veri Çözümleme Yöntemi Toplanan bilgiler derlenerek bilgisayar ortamında veri tabanına yüklenmiştir. Yüklenen bu veriler üzerinde istatistik testler SPSS 11,0 programı kullanılarak yapılmış ve böylelikle veriler çözümlenmiştir. Ölçek; likert tipinde olup, (1)Kesinlikle Katılmıyorum (2)Katılmıyorum (3)Kararsızım (4)Katılıyorum (5)Kesinlikle Katılıyorum (6)Bilmiyorum olarak derecelendirilerek sıralanmıştır. Değerlendirmede puan olarak; (1)Kesinlikle Katılmıyorum 1,00-1,83 (2)Katılmıyorum 1,84-2,67 (3)Kararsızım 2,68-3,51 54 (4)Katılıyorum 3,52-4,34 (5)Kesinlikle Katılıyorum 4,35-5,18 (6)Bilmiyorum 5,18-6,00 şeklinde yapılmıştır. Bu verilerin analizi için frekans, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapmalar, t testi, Anova testi ve çapraz tablolar kullanılmıştır. Bu araştırmada bağımsız değişken olarak çevre ile ilgili birimde çalışıp çalışmama, bağımlı değişkenler olarak da Çevre Problemleri Hakkında Farkındalık, Çevre Problemlerinin Çözümü için Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlık, Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri ve Genel Olarak Çevreci Tutum Boyutları ile bu boyutları belirlemek için sorulan 45 tane sorunun tek tek (frekans) değerleri irdelenmiştir. Anket örneği Ek-1’de verilmiştir. 55 4. VERİLERİN ANALİZİ VE TARTIŞMA 4.1. Demografik Verilerin Analizi Aşağıdaki çizelgelerde (Çizelge 4.1. – Çizelge 4.14.) ankete katılan belediye çalışanlarının sosyo-demografik özellikleri ve bu özelliklere göre “Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi - 1.Boyut), “Çevre Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt 2.Boyut), “Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri” (3.Boyut) ve genel olarak “Çevreci Tutum”larının (4.Boyut) değişimi incelenmiştir. Çizelge 4.1. Katılımcıların yaşa göre dağılımları YAŞ 20-30 yaş arası N % 31 36,9 19 31,7 50 34,7 Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Toplam 30-40 yaş arası 40-50 yaş arası 50-60 yaş arası N 25 19 44 N 24 19 43 N 4 3 7 % 29,8 31,7 30,6 % 28,6 31,7 29,9 % 4,8 5,0 4,9 Çizelge 4.2. Katılımcıların yaşa göre anova testi sonuçları 1. Boyut 2. Boyut 3. Boyut 4. Boyut Yaş 20-30 yaş 30-40 yaş 40-50 yaş 50-60 yaş Yaş 20-30 yaş 30-40 yaş 40-50 yaş 50-60 yaş Yaş 20-30 yaş 30-40 yaş 40-50 yaş 50-60 yaş Yaş 20-30 yaş 30-40 yaş 40-50 yaş 50-60 yaş Toplam N 50 44 43 7 N 50 44 43 7 N 50 44 43 7 N 50 44 43 7 144 X 36,7800 36,8636 37,2093 34,2857 X 50,8600 50,4091 49,7674 47,4286 X 46,2000 45,6591 45,7674 43,8571 X 18,2800 18,3864 19,0232 17,7143 18,5069 F Sig.(p) 0,602 0,615 F Sig.(p) 1,216 0,306 F Sig.(p) 0,342 0,795 F Sig.(p) 0,756 0,522 56 Çizelge 4.1.’den de görüleceği üzere, özellikle çevre dışı birimlerde çalışanlarda, 5060 yaş arası hariç homojen bir dağılım söz konusudur. Çizelge 4.2. ile katılımcıların “Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi - 1.Boyut), “Çevre Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt - 2.Boyut), “Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri”nin (3.Boyut) ve genel olarak “Çevreci Tutum”larının (4.Boyut) değişimi incelenmiştir. Bu boyutların yaş gruplarına göre değişimi ANOVA testi ile incelendiğinde; istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır (p>0,05). Dolayısıyla çalışmada kullanılan değişkenler üzerinde “yaş”ın etkili bir faktör olmadığı, değişkenlerin yaşa göre değişiklik göstermediği anlaşılmıştır. Çizelge 4.3. Katılımcıların eğitim durumu Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Toplam İlkokul N % 1 1.2 1 Ortaokul N % 2 2,4 9 15,0 11 7,6 EĞİTİM DURUMU Lise Üniversite N % N % 14 16,7 55 65,5 13 21,7 36 60,0 27 18,8 91 63,2 Y.Lisans N % 11 13,1 2 3,3 13 9,0 Doktora N % 1 1,2 1 Çizelge 4.4. Katılımcıların eğitim durumuna göre anova sonuçları 1.Boyut 2.Boyut 3.Boyut Eğitim İlkokul Mezunu Ortaokul Mezunu Lise Mezunu Lisans Mezunu Y.Lisans Mezunu Doktora Eğitim İlkokul Mezunu Ortaokul Mezunu Lise Mezunu Lisans Mezunu Y.Lisans Mezunu Doktora Eğitim İlkokul Mezunu Ortaokul Mezunu Lise Mezunu Lisans Mezunu Y.Lisans Mezunu Doktora N 1 11 27 91 13 1 N 1 11 27 91 13 1 N 1 11 27 91 13 1 X 36,0000 37,8182 36,0741 36,8681 37,0769 38,0000 X 46,0000 49,3636 48,5556 50,5495 51,8462 59,0000 X 40,0000 49,0909 44,3704 46,0220 44,7692 46,0000 F Sig.(p) 0,200 0,962 F Sig.(p) 1,952 0,090 F Sig.(p) 1,350 0,247 57 Çizelge 4.4.(Devam) Katılımcıların eğitim durumuna göre anova sonuçları 4.Boyut Eğitim İlkokul Mezunu Ortaokul Mezunu Lise Mezunu Lisans Mezunu Y.Lisans Mezunu Doktora N 1 11 27 91 13 1 X 22,0000 20,1818 18,0741 18,3626 18,9231 16,0000 F Sig.(p) 1,416 0,222 Çizelge 4.3. incelendiğinde; çevre ile ilgili birimlerde çalışan personelin eğitim seviyesinin daha yüksek olduğu dikkati çekmektedir. Bunların % 79.80’ninin ise üniversite ve lisansüstü eğitim mezunu olduğu görülmektedir. Çizelge 4.4.’te de katılımcıların “Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi 1.Boyut), “Çevre Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt - 2. Boyut), “Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri”nin (3.Boyut) ve genel olarak “Çevreci Tutum”larının (4. Boyut) eğitim durumlarına göre, anova testi ile 4 boyutlu olarak ölçülmesi hedeflenmiş olup; beklenilenin aksine anlamlı bir farklılık gözlenmemiştir. Anova testi sonuçlarına göre p>0,05 tir. Çizelge 4.5. Katılımcıların gelir durumu GELİR DURUMU Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Toplam 500-1000 TL arası N % 12 14,3 10 16,7 22 15,3 1000-2000 TL arası N % 49 58,3 41 68,3 90 62,5 2000-5000 TL arası N % 23 27,4 9 15,0 32 22,2 Çizelge 4.6. Katılımcıların gelir durumuna göre anova sonuçları 1.Boyut 2.Boyut Gelir Düzeyi 500-1000 TL 1000-2000 TL 2000-5000 TL Gelir Düzeyi 500-1000 TL 1000-2000 TL 2000-5000 TL N 22 90 32 N 22 90 32 X 37,8436 36,2889 37,5625 X 50,1818 49,9000 51,1875 F Sig.(p) 1,184 0,309 F Sig.(p) 0,832 0,437 58 Çizelge 4.6.(Devam) Katılımcıların gelir durumuna göre anova sonuçları 3.Boyut 4.Boyut Gelir Düzeyi 500-1000 TL 1000-2000 TL 2000-5000 TL Gelir Düzeyi 500-1000 TL 1000-2000 TL 2000-5000 TL N 22 90 32 N 22 90 32 X 45,2273 45,9000 45,8750 X 18,7727 18,4333 18,5313 F Sig.(p) 0,121 0,887 F Sig.(p) 0,121 0,886 Gelir durumu incelendiğinde çevre ile ilgili birimlerde çalışan personelin gelirlerinin daha yüksek olduğunu görmekteyiz. Ancak bu sadece çalışılan birime bağlı olmayıp çevre ile ilgili birimlerde çalışan personelin eğitim seviyesinin yüksek olmasıyla paralel bir artış göstermektedir. Gelir düzeyinin de katılımcıların “Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi - 1.Boyut), “Çevre Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt 2.Boyut), “Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri”nin (3.Boyut) ve genel olarak “Çevreci Tutum”larının (4.Boyut) Anova testi sonuçlarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Oysa bilgi düzeyinin değil ama biraz da maddi imkânlar gerektiren çevresel taahhütlerin gelir düzeyi ileanlamlı bir farklılık göstermesi beklenmekteydi. Çizelge 4.7. Katılımcıların görev süreleri GÖREV SÜRESİ 0-5 yıl 5-10 yıl 10-15 yıl 15-20 yıl 20 yıl üzeri N Çevre ile ilgili birim 53 13 4 9 5 Çevre dışı birim 27 11 6 12 4 Toplam 80 24 10 21 9 Çizelge 4.8. Katılımcıların görev sürelerine göre anova sonuçları 1.Boyut Görev Süresi 0-5 yıl 5-10 yıl 10-15 yıl 15-20 yıl 20 yıl üzeri N 80 24 10 21 9 X 36,7750 38,3333 36,5000 36,2857 34,6667 F Sig.(p) 0,914 0,458 59 Çizelge 4.8. (Devam)Katılımcıların görev sürelerine göre anova sonuçları 2.Boyut 3.Boyut 4.Boyut Görev Süresi 0-5 yıl 5-10 yıl 10-15 yıl 15-20 yıl 20 yıl üzeri Görev Süresi 0-5 yıl 5-10 yıl 10-15 yıl 15-20 yıl 20 yıl üzeri Görev Süresi 0-5 yıl 5-10 yıl 10-15 yıl 15-20 yıl 20 yıl üzeri N 80 24 10 21 9 N 80 24 10 21 9 N 80 24 10 21 9 X 50,8750 49,5000 47,1000 49,8571 50,7778 X 45,7750 47,5833 44,0000 45,2381 44,4444 X 18,3125 18,9583 18,3810 17,5556 18,0532 F Sig.(p) 2,097 0,084 F Sig.(p) 1,016 0,401 F Sig.(p) 1,253 0,291 Çevre ile ilgili birimlerde çalışanların çoğunlukla yeni göreve başladıkları (0-5 yıl), çok tecrübeli olmadıkları dikkati çekmektedir. Bunu, çevre sorunlarının tahrip edici etkileriyle yüz yüze geldikçe ve uluslar arası taahhütlerin de etkisiyle konuya verilen önemin artmaya başlaması ile açıklamak mümkündür. Bu sonuç, bu alandaki istihdamın da son yıllarda arttığının bir göstergesi olabilir. Görev süresinin; katılımcıların “Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi 1.Boyut), “Çevre Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt - 2.Boyut), “Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri”nin (3.Boyut) ve genel olarak “Çevreci Tutum”larının (4.Boyut) Anova testi sonuçlarına göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği tespit edilmiştir. Çizelge 4.9. Katılımcıların cinsiyet bilgileri CİNSİYET Kadın Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Toplam N 30 28 58 Erkek % 35,7 47,4 40,6 N 54 32 86 % 64,3 52,6 59,4 60 Çizelge 4.10. Katılımcıların cinsiyet bilgilerine göre t-test sonuçları 1.Boyut 2.Boyut 3.Boyut 4.Boyut Cinsiyet N X Kadın 58 37,2934 Erkek 86 36,4884 Cinsiyet N X Kadın 58 53,7586 Erkek 86 51,8605 Cinsiyet N X Kadın 58 46,5862 Erkek 86 45,2558 Cinsiyet N X Kadın 58 18,1897 Erkek 86 18,7209 F Sig.(p) 0,279 0,376 F Sig.(p) 0,596 0,033* F Sig.(p) 0,637 0,180 F Sig.(p) 0,010 0,282 Cinsiyetlere bakıldığında, çevre ile ilgili birimlerde çalışan personelin % 64.3’ünün erkek olduğu görülse de oransal olarak cinsiyetlerin homojen dağılımından söz edilebilir. Buna göre; cinsiyetin, katılımcıların “Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi - 1.Boyut), “Çevre Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt - 2. Boyut), “Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri”nin (3.Boyut) ve genel olarak “Çevreci Tutum”larının (4.Boyut) t-test sonuçlarına göre anlamlı bir farklılık (p=0,033<0,05) gösterdiği tespit edilmiştir. Kadınların (X=53,7586), erkeklere göre (X=51,8605) çevre problemlerinin çözümü için yaşam tarzını değiştirmeye daha yatkın oldukları gözlenmiştir. Benzer sonuçlar Ercan KAYA ve arkadaşlarının 2009 yılında lise öğrencilerinin çevresel tutumlarını ölçmeye yönelik yaptıkları çalışmada da karşılaşılmıştır. Kız öğrencilerim çevresel tutumları, erkek öğrencilere göre daha yüksek bulunmuştur. Yine benzer bir sonuçta Hayrunnisa MALKOÇ tarafından 2011 yılında yapılan “sınıf öğretmeni adaylarının çevre sorunlarına yönelik tutumlarının ve bilişsel farkındalık becerilerinin incelenmesi” adlı tezde ortaya konulmuştur. Bu tezin sonucuna göre kadın sınıf öğretmeni adaylarının, erkek sınıf öğretmeni adaylarına göre çevre sorunlarına yönelik daha fazla bilişsel farkındalığa sahip olduğu ve çevre sorunlarının çözümüne yönelik neler yapabileceğinin farkında olup bunları uygulama konusunda daha istekli oldukları sonucuna varılmıştır. 61 Çizelge 4.11. Katılımcıların Mesleki (Teknik-İdari) Dağılımı MESLEK Teknik N 58 29 87 Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Toplam İdari N 26 31 57 Çizelge 4.12. Katılımcıların mesleki (Teknik-İdari) Dağılımı Göre T-Test Sonuçları 1.Boyut 2.Boyut 3.Boyut 4.Boyut Meslek N X Teknik Personel 87 37,1839 İdari Personel 57 36,2456 Meslek N X Teknik Personel 87 50,6782 İdari Personel 57 49,5439 Meslek N X Teknik Personel 87 45,8851 İdari Personel 57 45,6491 Meslek N X Teknik Personel 87 18,4828 İdari Personel 57 18,5439 F Sig.(p) 0,549 0,303 F Sig.(p) 0,903 0,171 F Sig.(p) 0,053 0,813 F Sig.(p) 0,753 0,902 Belediyelerde çalışan personel, teknik ve idari olmaları boyutunda incelendiğinde, beklenildiği üzere çevre ile ilgili birimlerde çalışanların, büyük çoğunluğunun teknik olduğu görülmektedir. Ayrıca t-testi analizleri sonucunda; katılımcıların “Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi - 1.Boyut), “Çevre Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt - 2. Boyut), “Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri”nin (3.Boyut) ve genel olarak “Çevreci Tutum”larının (4.Boyut) meslek grubuna göre anlamlı bir farklılık göstermediği bulunmuştur (Tüm boyutlar için p>0,05). 62 Çizelge 4.13. Katılımcıların dernek üyelikleri Üye N 17 5 22 Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Toplam DERNEK ÜYELİĞİ Üye değil % N % 20,2 67 79,8 8,3 55 91,7 15,3 122 84,7 Çizelge 4.14. Katılımcıların dernek üyeliklerine göre t-test sonuçları 1.Boyut 2.Boyut 3.Boyut 4.Boyut Dernek Üyeliği N X Üye 22 35,2273 Üye Değil 122 37,0984 Dernek Üyeliği N X Üye 22 54,5909 Üye Değil 122 52,2275 Dernek Üyeliği N X Üye 22 44,2727 Üye Değil 122 45,8934 Dernek Üyeliği N X Üye 22 18,8636 Üye Değil 122 18,6230 F Sig.(p) 2,213 0,130 F Sig.(p) 0,003 0,049* F Sig.(p) 5,228 0,245 F Sig.(p) 0,311 0.259 Çizelge 4.13. incelendiğinde belediyelerde çalışan personelin %84,7’sinin çevre ile alakalı herhangi bir derneğe üyeliğinin bulunmadığı ama; çevre ile ilgili birimde çalışanların %20,2’sinin dernek üyeliklerinin olduğu görülmektedir. Buradan da çevre ile ilgili birimlerde çalışanların bu tür üyeliklere katılımlarda daha gönüllü oldukları anlaşılmaktadır. Ayrıca t-testi analizleri sonucunda; katılımcıların “Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi - 1.Boyut), “Türkiye’deki Çevre Sorunları Hakkındaki Bilgileri”nin (3.Boyut) ve genel olarak “Çevreci Tutum”larının (4.Boyut) meslek grubuna göre anlamlı bir farklılık göstermediği ancak; “Çevre Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın (2.boyut) (p=0,049<0,05 ) anlamlı bir farklılık gösterdiği tespit edilmiştir. Herhangi bir derneğe üye olanların (X=54,5909) üye olmayanlara nazaran (X=52,2275) çevre problemlerinin çözümü için yaşam tarzını değiştirmeye daha yatkın oldukları görülmüştür. 4.2. Bulgular ve Yorumlar Çizelge 4.15. Belediye çalışanlarının çevre problemleri hakkında farkındalıkları (yüzde olarak) Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Bilmiyorum TOP Ç. Ç.D. TOP Ç. Ç.D. TOPÇ Ç. Ç.D. TOP. Ç. Ç.D. TOP Ç. Ç.D. TOP Ç. Ç.D. 43.8 45.2 41.7 36.8 35.7 38.3 2.1 2.4 1.7 9.0 11.9 5.0 6.3 3.6 10.0 2.1 1.2 3.3 35.7 35.7 40.0 41.0 39.3 43.3 9.7 10.7 8.3 8.3 8.3 8.3 2.1 3.6 0.0 1.4 2.4 0.0 42.4 42.9 41.7 36.1 35.7 36.7 4.9 4.8 5.0 9.7 10.7 8.3 4.9 3.6 6.7 2.1 2.4 1.7 11.8 8.3 16.7 6.3 6.0 6.7 6.9 3.6 11.7 38.2 41.7 33.3 32.6 36.9 26.7 3.5 3.6 3.3 2.1 2.4 1.7 5.6 6.0 5.0 2.1 1.2 3.3 48.6 47.6 50.0 38.9 39.3 38.3 2.1 2.4 1.7 5.6 6.0 5.0 13.9 13.1 15.0 11.8 7.1 18.3 32.6 38.1 25.0 23.6 23.8 23.3 12.5 11.9 13.3 3.5 2.4 5.0 4.9 7.1 1.7 5.6 2.4 10.0 36.8 32.1 43.3 47.9 54.8 38.3 1.4 1.2 1.7 Çevre kirliliğinin nüfus artışı ile hiçbir ilgisi yoktur. 36.1 40.5 30.0 38.9 39.3 38.3 6.3 6.0 6.7 12.5 8.3 18.3 3.5 4.8 1.7 2.8 1.2 5.0 Denizlerin içinde yüzülemeyecek kadar kirli hale gelmesi doğal bir olaydır. 44.4 47.6 40.0 25.0 27.4 21.7 6.9 4.8 10.0 13.2 11.9 15.0 7.6 6.0 10.0 2.1 2.4 1.7 Güneş, rüzgar ve su gibi doğal enerji kaynakları hiçbir zaman tükenmeyecektir, bu yüzden dünyada enerji sıkıntısı söz konusu olmayacaktır. 43.1 48.8 35.0 28.5 25.0 33.3 11.1 10.7 11.7 7.6 6.0 10.0 4.9 4.8 5.0 4.9 4.8 5.0 Nükleer atıkları depolamak çok tehlikelidir. 3.5 3.6 3.3 9.7 11.9 6.7 12.5 8.3 18.3 28.5 28.6 28.3 26.4 31.0 20.0 15.3 14.3 16.7 Doğal kaynaklarımızı kendi neslimiz yararına kullanmalıyız. 4.2 4.8 3.3 9.7 10.7 8.3 2.8 3.6 1.7 47.2 48.8 45.0 31.9 27.4 38.3 3.5 3.6 3.3 Dünyada çevre kirliliği tehlikeli düzeyde değildir. Çevre kirliliği geçici bir problemdir. İnsanlar adaptasyona yatkındır, bu nedenle kirlenmiş bir çevrede yaşamaları problem olmaz. Nükleer bir kazanın çevreyi kirletme olasılığı gitgide artmaktadır. Su ve elektrik kullanırken tasarruflu davranmak, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı açısından önemlidir. Arabalardan kaynaklanan eksoz gazları iklim değişikliklerine yol açmaktadır. Erozyon ve çölleşme bir çevre sorunudur. 63 Çizelge 4.16. Belediye çalışanlarının çevre problemleri hakkında farkındalıkları’nın çalışılan birime göre t-testi sonuçları Birim Dünyada çevre kirliliği tehlikeli düzeyde değildir. Çevre kirliliği geçici bir problemdir. İnsanlar adaptasyona yatkındır, bu nedenle kirlenmiş bir çevrede yaşamaları problem olmaz. Nükleer bir kazanın çevreyi kirletme olasılığı gitgide artmaktadır. Su ve elektrik kullanırken tasarruflu davranmak, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı açısından önemlidir. Arabalardan kaynaklanan eksoz gazları iklim değişikliklerine yol açmaktadır. Erozyon ve çölleşme bir çevre sorunudur. Çevre kirliliğinin nüfus artışı ile hiçbir ilgisi yoktur. Denizlerin içinde yüzülemeyecek kadar kirli hale gelmesi doğal bir olaydır. Doğal kaynaklarımızı kendi neslimiz yararına kullanmalıyız. Nükleer atıkları depolamak çok tehlikelidir. Güneş, rüzgar ve su gibi doğal enerji kaynakları hiçbir zaman tükenmeyecektir, bu yüzden dünyada enerji sıkıntısı söz konusu olmayacaktır. Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim N Aritmetik Ortalama Standart sapma 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 1.964 2.133 2.119 1.850 2.036 2.066 4.036 3.517 4.191 4.233 3.964 3.867 4.333 4.133 2.011 2.383 2.083 2.333 3.905 4.167 4.071 3.850 2.071 2.317 1.216 1.443 1.226 0.899 1.275 1.300 1.246 1.534 1.058 0.899 1.366 1.420 1.010 1.033 1.197 1.391 1.390 1.503 1.228 1.076 1.471 1.645 1.429 1.432 F 1.299 2.896 0.027 8.326 0.401 1.173 0.140 4.348 2.302 0.331 0.668 0.113 Sig. (p)* 0.448 0.445 0.151 0.152 0.887 0.887 0.027* 0.026* 0.799 0.800 0.678 0.678 0.248 0,247 0.089 0.085 0.306 0.306 0.187 0.185 0.398 0.397 0.312 0.312 64 65 Belediye çalışanlarının Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları’nı ölçmeye yönelik sorulara verdikleri cevaplar (%) yüzde olarak Çizelge 4.15.’de, aritmetik ortalama ve farkın anlamlılığına ilişkin veriler ise Çizelge 4.16.’da verilmektedir. Bu boyutta (1.boyut) “Çevre ile ilgili birimlerde çalışanlar” ve “çevre dışı birimlerde çalışanlar” arasındaki fark beraber irdelenmiştir: Çizelge 4.15.’i incelediğimizde, öncelikle belediye çalışanlarının genelinin, çevre ile ilgili ya da değil, birim bazında bir ayrım olmaksızın dünyada çevre kirliliğinin tehlikeli bir boyuta ulaştığını, bunun geçici bir problem olmadığını yaklaşık %80 çoğunlukla kabul ettiklerini görüyoruz. Benzer şekilde, insanların böylesine kirletilmiş bir ortamda yaşamlarını sürdürmelerinin de zor olduğunu %80’i kabul ediyor. Tablolarda dikkat çekici diğer bir nokta da, çalışılan birim bazında incelendiğinde; çevre ile ilgili birimlerde çalışanlar ve çevre dışı birimlerde çalışanlar arasında birçok soruya verilen cevaplarda anlamlı bir farklılık bulunmamasıdır. Nitekim; kesinlikle katılıyorum ve katılmıyorum cevaplarına bakıldığında, çevre ile ilgili birimlerde çalışan personelin daha fazla katılım gerçekleştirmesini beklediğimiz sorularda her iki birimde çalışanların da yaklaşık %80 oranlarında katılıyorum şeklinde cevap vermiş oldukları gözlenmektedir. Günümüzde artık etkilerini birebir yaşadığımız, tanık olduğumuz ve tüm dünya olarak önlem alınmadığı takdirde bu etkilerin çok daha yıkıcı sonuçları ile karşı karşıya kalacağımız “küresel ısınma” hakkındaki farkındalıkları ölçmeye yönelik soruları değerlendirdiğimizde; tüm çalışanların %71.6’sı (Kesinlikle katılmıyorum + katılmıyorum) güneş, rüzgar, su gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının tükenmeyeceği ve bu nedenle dünyada enerji sıkıntısı yaşanmayacağı görüşüne katılmadıklarını belirtmişlerdir. Sorunun ilk kısmını irdelediğimizde; evet, yenilenebilir enerji kaynakları tükenmeyecektir, bu doğrudur, ancak günümüzde mevcut politika ve teknolojilerle bu kaynakların yeterince verimli kullanımı ve enerji ihtiyacının tümünü karşılaması mümkün görünmemektedir. Her coğrafyada bu tür yenilenebilir kaynaklar mevcut olmayabilir, çok pahalı teknoloji ve yatırımlar gerektirebilir, depolamada sıkıntılar yaratabilir (güneş enerjisi, vb). Dolayısıyla bunu sorunun ikinci kısmı ile 66 ilişkilendirdiğimizde, belediye çalışanlarının çoğunluğunun belirttiği gibi, dünyada enerji sorunu en azından bugünün şartları ile yaşanacaktır denmektedir. Bu soruda çevre ile ilgili birimlerde çalışanlar (% 48,8 kesinlikle katılmıyorum) ve çalışmayanlar arasında (%35,0 kesinlikle katılmıyorum) yüzde olarak bir farklılık görülse de istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık bulunamamıştır (p=1,014, p>0,05). Bununla bağlantılı olarak; Çizelge 4.16.’da nükleer enerji ile ilgili sorulan sorularda çalışılan birimlerdeki yaklaşım farklılığı istatistiksel olarak ortaya konmaya çalışılmıştır (p=0,027<0,05). Yani, çevre ile ilgili birimlerde çalışanların nükleer santraller ile ilgili daha çok bilgiye sahip olduklarını t-test sonuçlarından görmekteyiz. Çevre ile ilgili birimlerde çalışan X=4,036 iken çevre dışı birimlerde çalışan ortalama değerleri X=3,517 çıkmıştır. Çevre ile ilgili birimlerde çalışanların %78,6’sı nükleer santrallerde meydana gelebilecek kazaların çevreyi kirletme olasılığının giderek arttığını kabul ederken, çevre ile ilgili birimlerde çalışmayanların %60’ı ‘Katılıyorum + Kesinlikle katılıyorum’ şeklinde cevap vermişlerdir. %23,7’si ise bu görüşe katılmamışlardır. Nükleer enerjinin depolanmasının yaratacağı riskler ile ilgili diğer bir soruya verilen cevaplar ise özellikle çevre ile ilgili birimlerde çalışmayanların %35’inin bu konuda kararsız olduğunu veya bilmediğini göstermektedir. Çevre ile ilgili birimlerde çalışanların ise ancak %60’ı bu risklerin varlığını kabul etmektedir. Diğer çevre sorunlarının varlığının ortaya konmaya çalışıldığı erozyon, su kirliliği vb. sorunların kabulüne ilişkin sorulara verilen cevaplara baktığımızda bu konudaki bilincin fazla olmadığını söylemek mümkündür. Ankete katılanların eksoz gazlarından kaynaklanan hava kirliliğinin iklim değişikliği üzerindeki olumsuz etkilerinin farkında oldukları görülmekle birlikte, özellikle çevre ile ilgili birimlerde çalışmayanların %20’sinin konu karşısındaki kararsızlığı dikkat çekmektedir. Çevre ile ilgili birimlerde çalışanların yaklaşık %62’si taşıtlardan kaynaklanan kirliliğin iklim değişikliğine yol açtığını kabul etmektedir. Tüm bu verilere bakarak çalışmaya katılanların özellikle de çevre ile ilgili birimlerde görev yapmayanların çevre sorunlarının varlığından haberdar olduklarını ancak nedenleri hakkında çok detaylı bilgiye sahip olmadıklarını ya da net olmadıklarını söylemek mümkündür. 67 Bu bulgu “doğal kaynaklarımızı kendi neslimiz yararına kullanmalıyız” cümlesine verilen cevaplarla da desteklenmektedir. Çevre ile ilgili birimlerde çalışanların %76,2’si, çalışmayanların ise %83,3’ü doğal kaynakların kendi neslimiz yararına kullanılmasına katılmışlardır. Maalesef bunlar çok yüksek oranlardır. Nitekim; sürdürülebilirliğin en önemli ilkelerinden biri doğal kaynakların kullanımında gelecek nesillerin de düşünülerek hareket edilmesidir. Burada “sürdürülebilirlik” konusunda bir bilgi eksikliğinin varlığından söz etmek yerinde olacaktır. Çevre kirliliğinin nüfus artışı ile ilişkilendirildiği soruda -beklenildiği üzere- çevre ile ilgili birimlerde çalışanlar büyük bir çoğunlukla %79,8 çalışmayanlar ise %68,3 gibi azımsanamayacak bir oranda bunu kabul etmişlerdi. Çizelge 4.17. Belediye çalışanlarının çevre problemlerinin çözümü için yaşam tarzını değiştirmeye yatkınlıkları (yüzde olarak) Kesinlikle Katılmıyorum İnsanoğlu yaşamını sürdürebilmek için doğa ile uyum içinde yaşamak zorundadır. İş yerlerinde çevre temizliği ile ilgili zaman zaman faaliyetler düzenlenmeli ve çalışanlar katılmalıdır. Bir ürün alırken ambalajının geri dönüşümlü olmasına dikkat ederim. Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Bilmiyorum TOP Ç. Ç.D. TOP Ç. Ç.D. TOPÇ Ç. Ç.D. TOP. Ç. Ç.D. TOP Ç. Ç.D. TOP Ç. Ç.D. 1.4 1.2 1.7 1.4 1.2 1.7 2.8 2.4 3.3 36.1 34.5 38.3 56.9 59.5 53.3 1.4 1.2 1.7 1.4 0.0 3.3 3.5 6.0 0.0 6.9 4.8 10.0 51.4 54.8 46.7 35.4 33.3 38.3 1.4 1.2 1.7 3.5 3.6 3.3 2.8 0.0 4.8 0.7 1.2 0.0 43.1 44.0 41.7 50.7 50.0 51.7 0.7 1.7 0.0 Çevre kirliliğinin önlenmesinde bireylerin sorumlulukları çok önemlidir. 4.9 3.6 6.7 1.4 2.4 0.0 2.1 2.4 1.7 27.8 27.4 28.3 62.5 64.3 60.0 1.4 0.0 3.3 Çevreye zarar veren birini çekinmeden uyarmak vatandaşlık görevidir. Yaşam tarzımızda değişiklik yapmayı doğal kaynakların yok olmaması için kabul edebiliriz. Alışveriş merkezlerinde uzun zaman geçirmek, tüketimi ve doğal kaynak kullanımını olumsuz yönde etkileyen bir yaşam tarzıdır. Doğayı korumak adına daha fazla vergi ödeyebilirim. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, toprak kalitesi ve tarım topraklarının kaybı hiçbir bitkinin yetiştirilemeyeceği duruma gelecektir. Herkesin çevre kirliliğine etkisi vardır, ancak bu etki tüketim alışkanlıklarına göre değişir. Çevre kirliliğini önlemek devletin sorumluluğudur. Toplum, doğa korumacı davranışları desteklemelidir. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, ozon tabakasındaki deliğin büyümesi devam edecektir. 1.4 1.2 1.7 3.5 3.6 3.3 0.7 1.2 0.0 43.1 44.0 41.7 50.7 50.0 51.7 0.7 1.7 0.0 4.2 3.6 5.0 11.8 11.9 11.7 7.6 6.0 10.0 50.7 50.0 51.7 22.9 23.8 21.7 2.1 3.6 0.0 0.7 1.2 0.0 4.2 3.6 5.0 14.6 14.3 15.0 25.7 26.2 25.0 34.7 36.9 31.7 13.2 11.9 15.0 14.6 15.5 13.3 10.4 10.7 10.0 14.6 14.3 15.0 41.7 44.0 38.3 14.6 13.1 16.7 4.2 2.4 6.7 2.8 3.6 1.7 10.4 9.5 11.7 9.7 8.3 11.7 40.3 39.3 41.7 30.6 33.3 26.7 6.3 6.0 6.7 1.4 1.2 1.7 7.6 8.3 6.7 6.3 8.3 3.3 58.3 54.8 63.3 23.6 23.8 23.3 2.1 2.4 12.5 0.7 3.5 9.5 0.0 4.8 16.7 1.7 1.7 22.2 4.9 5.6 27.4 4.8 7.1 15.0 5.0 3.3 9.7 2.8 2.1 4.8 2.4 1.2 16.7 3.3 3.3 25.0 40.3 50.7 25.0 35.7 48.8 25.0 46.7 53.3 25.7 50.7 34.7 27.4 56.0 35.7 23.3 43.3 33.3 4.2 0.7 2.1 4.8 1.2 2.4 1.7 3.3 0.0 1.7 68 Çizelge 4.18. Belediye çalışanlarının çevre problemlerinin çözümü için yaşam tarzını değiştirmeye yatkınlıklarının çalışılan birime göre t-testi sonuçları İnsanoğlu yaşamını sürdürebilmek için doğa ile uyum içinde yaşamak zorundadır. İş yerlerinde çevre temizliği ile ilgili zaman zaman faaliyetler düzenlenmeli ve çalışanlar katılmalıdır. Toplum, doğa korumacı davranışları desteklemelidir. Bir ürün alırken ambalajının geri dönüşümlü olmasına dikkat ederim. Çevre kirliliğinin önlenmesinde bireylerin sorumlulukları çok önemlidir. Çevreye zarar veren birini çekinmeden uyarmak vatandaşlık görevidir.. Yaşam tarzımızda değişiklik yapmayı doğal kaynakların yok olmaması için kabul ederim. Alışveriş merkezlerinde uzun zaman geçirmek, tüketimi ve doğal kaynak kullanımını olumsuz yönde etkileyen bir yaşam tarzıdır. Herkesin çevre kirliliğine etkisi vardır, ancak bu etki tüketim alışkanlıklarına göre değişir. Doğayı korumak adına daha fazla vergi ödeyebilirim. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, toprak kalitesi ve tarım topraklarının kaybı hiçbir bitkinin yetiştirilemeyeceği duruma gelecektir. Çevre kirliliğini önlemek devletin sorumluluğudur. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, ozon tabakasındaki incelme artmaya devam edecektir. Birim N Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 Aritmetik Ortalama 4.536 4.450 4.190 4.217 4.464 4.250 4.262 4.467 4.464 4.450 4.381 4.433 3.857 3.733 3.536 3.617 3.952 4.050 3.357 3.550 4.071 4.000 3.441 3.333 4.107 4.083 Standart sapma 0.735 0.811 0.799 0.904 0.783 0.876 0.970 0.853 0.937 1.080 0.790 0.831 1.194 1.087 1.227 1.290 1.029 0.872 1.341 1.419 1.170 1.135 1.539 1.492 1.087 1.124 F Sig. (p)* 0.423 0.638 0.026 0.407 0.413 0.049 0.014 0.328 1.194 0.064 0.130 0.567 0.138 0.510 0.511 0.858 0.858 0.126 0.125 0.104 0.104 0.933 0.933 0.702 0.701 0.525 0.525 0.703 0.703 0.551 0.550 0.408 0.407 0.715 0.712 0.677 0.677 0.899 0.898 69 70 Çizelge 4.17. ve Çizelge 4.18.’de ilk soruda görüleceği üzere; belediye çalışanlarının oldukça büyük bir çoğunluğu (Katılıyorum + kesinlikle katılıyorum %93,0), çalışılan birim farkı olmaksızın “insanoğlunun yaşamını sürdürebilmek için doğa ile uyum içinde yaşamak zorunda olduğunu” kabul etmektedir. Bu kabul edişin neticesinde, doğal kaynakların korunması için yaşam tarzlarında değişiklik yapmaya hazır olup olmadıkları irdelendiğinde, çalışanların %50,7’si buna hazır olduğunu, %22,9’u ise kesinlikle katıldığını beyan etmişlerdir. Yani belediye çalışanları, çevre kirliliğinin önlenmesi için yaşam tarzlarını, tüketim alışkanlıklarını değiştirmeye hazır görünmektedirler. Çünkü katılımcıların %81,9’u insanların çevre kirliliğine etkisinin tüketim alışkanlıklarına göre değiştiğinin farkındadırlar. Genelden özele, tek tek alışkanlıklar üzerinden bu değişim sorgulandığında; %90’ın üzerinde bir çoğunluğu bir ürün alırken ambalajının geri dönüşümlü olmasına dikkat ettiğini, çalışılan birim farkı olmaksızın beyan ederken; çevre dostu ürünleri almak konusunda aynı hassasiyetin gösterilmediği (%70) görülmemektedir ki; bu sonucu çevre dostu ürünlerin daha pahalı satılmasına bağlamak mümkündür. Ayrıca çevre ile ilgi birimlerde çalışanlar ve çalışmayanlar arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmamakla birlikte, yüzde (%) olarak farklılık bu görüşe katılmayanlarda dikkati çekmektedir. Yine yaşam tarzında, doğayı korumak adına maddiyata dayalı bir fedakarlığa hazır olup olmadıklarını ölçmeye yönelik olarak sorulan “daha fazla vergi ödeyebilirim” görüşüne katılanların yüzdesi ancak %50’lerde kalmıştır. İlginç olan ise cevaplar bazında çalışılan birimin farklılık göstermemesidir. Katılımcılardan çevre ile ilgili birimlerde çalışanlar çoğunlukta olmak üzere toplamda (kesinlikle katılıyorum+katılıyorum) %86,8’lik bir oranla iş yerlerinde çevre temizliği ile ilgili zaman zaman faaliyetler düzenlenmeli ve çalışanlar katılmalıdır cevabını vermişlerdir. Benzer şekilde çevre birimlerinde çalışanların %94’ü çevreye zarar veren birini çekinmeden uyarırım derken bu rakam diğer birimlerde %93,4 olup, farklılık göstermemektedir. Bu yüksek yüzdeler belediye çalışanlarının bireysel olarak çevre kirliliğini önlemeye katkıda bulunmaya ve kirletenlerle mücadele etmeye hazır olduklarını göstermektedir. Ancak çevreye yapılacak katkı maddi anlamda bir fedakarlık gerektirdiğinde bireylerin doğrudan kendilerinin yapacağı, maddiyata dayalı 71 olmayan değişimlere daha çok hazır oldukları gözlenmektedir ki bu oldukça düşündürücüdür. Çevre sorunlarının önlenmesinde bireylerin ve devletin sorumluluğu sorgulandığında; %90,3 gibi bir çoğunluk çevre sorunlarının önlenmesinde bireylerin sorumluluğunun olduğuna katılırken; katılımcıların ancak %50,7’si söz konusu durum üzerinde devletin de sorumluluğun bulunduğunu kabul etmişlerdir. Birçok hizmetin devletten beklendiği bir toplum olan ülkemizde çevre ile ilgili önlemlerin daha çok bireylerin sorumluluğunda olduğunun düşünülmesi oldukça ilginçtir. Çevre ile ilgili birimlerde çalışanların %36,9’u çevre sorunlarının önlenmesinin devletin sorumluluğunda olduğuna katılmadıklarını beyan etmişlerdir ki; bu beklenilenden farklı bir cevaptır. “Herkesin çevre kirliliğine etkisi vardır ve bu tüketim alışkanlıklarına göre değişir” sorusunda ilginç bir şekilde çevre dışı birimlerde çalışanların daha yüksek oranda katıldıkları görülmüştür (%63,3). Yine bunu destekler biçimde çevre dışı birimlerde katılım yüzdesi fazla olmakta birlikte tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, ozon tabakasındaki incelme artmaya devam edecektir cevabı verilmiştir. Çizelge 4.19. Belediye çalışanlarının çevreci tutumları (yüzde olarak) Kesinlikle Katılmıyorum Endüstrileşmiş toplumlar insanlara yüksek yaşam standardı sunar. Çevrenin korunması ekonomik büyümeden daha önemlidir. Önümüzdeki birkaç yıl içinde çevre sorunları sona erecektir. Teknolojinin yararları, zararlarından daha fazladır Dünyadaki yetkililer, nüfus artışını azaltacak önlemler alacak ve nüfus artışı gelecekte problem olmayacaktır. Doğal kaynaklarımızı gelecek nesiller için korumalıyız. İnsanlık çevreyi sömürmektedir. Tüketim alışkanlıklarımızın doğal kaynakların tükenmesi ile ilgisi yoktur. Çevre sorunları her zaman vardır ve çözülmektedir, bu nedenle gelecekle ilgili kaygı duymaya gerek yoktur Bilim ve teknoloji, her hangi bir çevre sorununu kontrol edebilecek hızla gelişmektedir. Çevre sorunlarının çözülmesi, yaşama alışkanlıklarımızda önemli değişiklikler yapmamızı gerektirir Herhangi bir aktiviteyi değerlendirirken, her şeyden önce çevreye etkisini göze almalıyız Dinozorlar doğal nedenler yüzünden yok oldu ama, deniz kaplumbağalarının sayılarının azalmasının nedeni insanlardır. Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, kaynakların sürekli kullanımı demektir. Katılmıyorum Kararsızım Kesinlikle Katılıyorum Katılıyorum Bilmiyorum TOP Ç. Ç.D. TOP Ç. Ç.D. TOP b Ç. Ç.D. TOP. Ç. Ç.D. TOP Ç. Ç.D. TOP Ç. Ç.D. 11.8 11.9 11.7 21.5 16.7 28.3 19.4 21.4 16.7 36.8 38.1 35.0 7.6 8.3 6.7 2.1 2.4 10.4 47.2 7.6 4.8 48.8 6.0 18.3 45.0 10.0 11.8 36.8 20.8 11.9 34.5 21.4 11.7 40.0 20.0 9.0 4.9 28.5 5.0 7.1 31.0 11.9 1.7 25.0 44.4 3.5 33.3 47.6 2.4 31.0 40.0 5.0 36.7 22.2 2.1 7.6 22.6 1.2 8.3 21.7 3.3 6.7 0.7 5.6 2.1 0.0 6.0 2.4 15.3 19.0 10.0 38.9 42.9 33.3 12.5 9.5 16.7 14.6 10.7 20.0 4.2 3.6 5.0 13.9 13.1 15.0 6.9 3.5 8.3 2.4 5.0 5.0 1.4 2.8 0.0 4.8 3.3 0.0 0.0 4.9 0.0 4.8 0.0 5.0 25.7 44.4 19.0 44.0 35.0 45.0 66.0 42.4 72.6 41.7 56.7 43.3 0.0 0.7 0.0 0.0 30.6 33.3 26.7 43.1 42.9 43.3 11.8 10.7 13.3 8.3 8.3 8.3 4.2 3.6 5.0 2.1 1.2 40.3 42.9 36.7 42.4 36.9 50.0 6.3 8.3 3.3 7.6 8.3 6.7 1.4 1.2 1.7 1.4 2.4 0.0 9.0 10.7 6.7 30.6 28.6 33.3 22.9 23.8 21.7 22.9 22.6 23.3 6.9 3.6 11.7 6.3 9.5 1.7 5.6 4.8 6.7 20.1 19.0 21.7 11.8 11.9 11.7 41.0 39.3 43.3 18.1 20.2 15.0 3.5 4.8 1.7 3.5 2.4 5.0 5.6 3.6 8.3 9.0 9.5 8.3 52.8 50.0 56.7 25.7 28.6 21.7 3.5 6.0 0.0 3.5 2.4 5.0 6.9 6.0 8.3 15.3 16.7 13.3 37.5 40.5 33.3 16.7 15.5 18.3 19.4 17.9 21.7 10.4 9.5 11.7 18.8 19.0 18.3 6.9 4.8 10.0 44.4 42.9 46.7 11.3 14.3 6.7 8.3 9.5 1.7 1.7 5.0 1.7 0.0 1.7 3.3 6.7 72 Çizelge 4.20. Belediye çalışanlarının çevreci tutumlarının çalışılan birime göre t-test sonuçları N Aritmetik Ortalama Standart sapma Çevre ile ilgili birim 84 3.179 1.291 Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim 60 3.017 1.242 84 3.677 1.163 Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim 60 3.350 1.527 84 1.905 1.314 Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim 60 1.967 1.340 84 3.214 1.131 Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim 60 3.150 1.176 84 2.726 1.638 Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim 60 3.217 1.574 84 4.476 1.124 Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim 60 4.350 1.022 84 4.107 1.120 Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim 60 4.267 0.971 84 2.095 1.136 Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim 60 2.317 1.282 84 1.952 1.161 Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim 60 1.817 0.930 84 3.048 1.439 Çevre dışı birim 60 3.000 1.276 Birim Endüstrileşmiş toplumlar insanlara yüksek yaşam standardı sunar. Çevrenin korunması ekonomik büyümeden daha önemlidir. Önümüzdeki birkaç yıl içinde çevre sorunları sona erecektir. Teknolojinin yararları, zararlarından daha fazladır. Dünyadaki yetkililer, nüfus artışını azaltacak önlemler alacak ve nüfus artışı gelecekte problem olmayacaktır. Doğal kaynaklarımızı gelecek nesiller için korumalıyız. İnsanlık çevreyi sömürmektedir. Tüketim alışkanlıklarımızın doğal kaynakların tükenmesi ile ilgisi yoktur. Çevre sorunları her zaman vardır ve çözülmektedir, bu nedenle gelecekle ilgili kaygı duymaya gerek yoktur. Bilim ve teknoloji, her hangi bir çevre sorununu kontrol edebilecek hızla gelişmektedir. F 0.010 11.464 0.006 0.189 0.015 0.034 0.151 1.474 1.007 1.515 Sig. (p)* 0.452 0.452 0.001* 0.001* 0.783 0.785 0.741 0.742 0.074 0.075 0.492 0.493 0.375 0.375 0.277 0.277 0.794 0.793 0.455 0.455 73 Çizelge 4.20. (Devam) Belediye çalışanlarının çevreci tutumlarının çalışılan birime göre t-test sonuçları Birim Çevre sorunlarının çözülmesi, yaşama alışkanlıklarımızda önemli değişiklikler yapmamızı gerektirir. Herhangi bir aktiviteyi değerlendirirken, her şeyden önce çevreye etkisini göze almalıyız. Dinozorlar doğal nedenler yüzünden yok oldu ama, deniz kaplumbağalarının sayılarının azalmasının nedeni insanlardır. Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, kaynakların sürekli kullanımı demektir. Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim N Aritmetik Ortalama Standart sapma 84 60 84 60 84 60 84 60 3.655 3.433 4.167 3.817 4.107 4.167 4.047 4.387 1.265 1.226 0.980 1.033 1.298 1.404 1.305 1.548 F 0.004 0.048 1.007 1.054 Sig. (p)* 0.296 0.296 0.041* 0.040 * 0.794 0.794 0.587 0.588 74 75 Çizelge 4.19. ve Çizelge 4.20.’de verilen yüzde tabloları ve t-test tablo sonuçlarına bakılarak, çevre ile ilgili birimlerde ve çevre dışı birimlerde çalışan belediye personelinin çevreci tutumları incelenmek istenmiştir. Burada beklenilen sonuç birimler arasında çevreci tutum farklılığın bulunuyor olmasıdır. Günümüzde modernleşmenin hayatımızı pek çok açıdan kolaylaştırdığı ve çeşitli faydalar sağladığı hepimiz tarafından kabul edilen bir gerçektir. Buna rağmen; modern hayatın beraberinde getirdiği endüstrileşme, bizleri doğal yaşamdan giderek daha fazla uzaklaştırmaktadır. Endüstrileşmiş toplumların insanlara yüksek yaşam standardı sunduğu düşüncesine çevre ile ilgili birimde çalışanlar çoğunlukta olmak üzere toplamda %44,4 (kesinlikle katılıyorum + katılıyorum) katıldığını belirtmiştir. %33,3’lük bir kısım ise doğal yaşamı endüstrileşmiş topluma tercih ettiklerini dile getirmişlerdir. Bu sonuçlardan da anlaşıldığı gibi, teknoloji doğal yaşama tercih edilmiştir. “Çevrenin korunması mı, ekonomik büyüme mi daha önemlidir?” diye sorulduğunda birimler arasında istatistiksel farklılıklar gözlenmiştir ( p=0,001< 0,05). Çevre dışı birimlerde çalışanların %30’u ekonomik büyümenin daha önemli olduğunu savunurken, çevre ile ilgili birimlerde bu oran %16,7’lerde kalmıştır. Neticede; çevrenin korunması ve ekonomik büyüme arasında önem sıralaması yapılması istendiğinde çevre ile ilgili birimlerde çalışan personel ile çalışmayan personelin çevreci tutumlarının farklı olduğu gözlenmiştir. Çevre ile ilgili birimlerde görev yapanların daha çevre-merkezli görüşlerden yana olduğunu söylemek mümkündür. Geçmişten günümüze kadar insanlar kendilerine daha iyi yaşama alanları sağlamak için çevreye çeşitli zararlar vermişlerdir. Nüfusun artmasıyla beraber ihtiyaçların artması, buna bağlı olarak çarpık ve bilinçsiz kentleşme ve bunlara ekleyebileceğimiz birçok nedenle beraber zaman içinde çevre sorunları da büyümüştür. Bunların yanı sıra insanoğlu var olduğu andan itibaren içinde bulunduğu yaşama alanı ile karşılıklı etkileşime geçmiştir. Doğaya sürekli hükmetmiş ve zarar vermiştir. Katılımcıların da bu kanıda oldukları verdikleri cevaplardan anlaşılmaktadır. Belediye çalışanlarının 76 %84’ü önümüzdeki birkaç yıl içinde çevre sorunlarının sona ermeyeceğine ve yine %82,7’si çevre sorunlarının insan yaşamının olduğu her alanda olduğuna ve gelecekte de çözülebilme ihtimalinin olmadığına inanmaktadır. Çünkü insanoğlu doğadan aldığının yerine ona sadece zarar vermiş sonuçta doğal dengeyi ve canlı yaşamını yok edecek bir duruma düşürmüştür. Son çeyrek yüzyılda Türkiye’de yaşanan çevre sorunlarının kaynağında kentleşme süreci ve göç olgusu önemli bir yer tutmaktadır. 1990 ile 2000 yılları arasında kentsel nüfus artış hızı binde 32,6 olmuştur [Türkiye İstatistiksel Kurumu–2001]. Nüfus artışıyla çevre sorunlarının artışı orantılıdır. Katılımcılar da gelecekte nüfus atışının önüne geçilmesinin ve çevre sorunlarının azalmasının mümkün olmadığı görüşündedirler. Teknolojik alandaki gelişmeler, insan hayatını kolaylaştırmış ve kendine yaşam alanlarının büyük kısmında yer edinmiştir. Telefonlar, bilgisayarlar, televizyonlar ve evde kullandığımız diğer araç ve gereçler gibi hayatımızın tümünü kaplayan teknolojinin faydalarının yanı sıra fiziksel ve ruhsal zararları ile çevreye verdiği birçok zarar ise göz ardı edilemeyecek düzeylerdedir. Belediye çalışanlarının %40,9’u teknolojinin yararlarının zararlarından daha fazla olduğuna inanmaktadırlar. %30,6 kişi ise bu soruda çekimser kalmıştır (kararsızım+bilmiyorum). Yalnız çalışanların, “bilim ve teknoloji, her hangi bir çevre sorununu kontrol edebilecek hızla gelişmektedir” sorusuna verdikleri cevaplarla da (katılmayanlar yaklaşık %20; katılanlar %30 ve kararsızlar ve bilmiyorum %30) teknoloji konularında bir sıkıntı olduğu ortaya çıkmaktadır. Teknolojinin aslında istenirse çevreyi korumak adına yönlendirilebileceği, ancak bugünkü mevcut kullanımı ile de çevre sorunlarına yol açtığı gerçeği, henüz belediye çalışanlarının kafalarında net bir şekilde oturmadığı anlaşılmaktadır. Aslında teknolojinin hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğu gerçeğinden hareketle, çevre-teknoloji ilişkisi ve insanların bu alandaki algılamaları detaylı bir araştırma konusu olarak karşımızda durmaktadır. Bugün her alanda büyük ölçüde ilerleme kaydedilmesine rağmen, dünya üzerinde insan faaliyetleri arttıkça çevre kalitesinin düştüğü görülmektedir. Özellikle 17. yüzyıldan sonra bilim ve teknolojideki gelişmeler insanın doğaya egemen olması 77 sevdasına hizmet etmekten başka bir işe yaramamıştır. Bir başka deyişle tarihsel süreç hep doğanın aleyhine işlemiştir [Yağanak, 2002]. Son dönemlerde her ne kadar bilim ve teknoloji alanında gelişmeler gösterilmiş olsa da bu yargı değişmemiştir. Fakat aynı zamanda ekonomik faaliyetin ve teknik ilerlemenin, çevredeki bozulmaları düzeltici ve çevreyi koruyucu katkısının da farkına varılmıştır [Schaefer, 1991]. Çevrenin korunması için azgelişmişliğin ortadan kaldırılması gerekmekte iken, gelişme sürecinin kendisi de çevre sorunlarına yol açmaktadır. Ankete katılan belediye çalışanlarının %91,7’si doğal kaynaklarımızı gelecek nesiller için korumamız gerektiğine inanmaktadır. Ama yine aynı ankete katılan kişilerin %86,8’i insanlığın çevreyi sömürmekte olduğunu düşünmektedir. Bu istatistiksel veriler aklımıza şöyle bir soru getirmektedir: Doğal kaynaklarımızın gelecek nesiller için korumamız gerektiğine inanıyoruz da peki neden çevreyi sömürüyoruz? Böyle bir sonuç bize teorikte kabul edilen doğruların, uygulamada yapılmadığını gösteriyor. Tüketim alışkanlıklarımızın doğal kaynakların tükenmesi ile doğrudan bir ilişkisi olduğu gerçeği belediye çalışanları tarafından birimlerde büyük farklılık olmaksızın çoğunluğa yakın bir oranla kabul edilmiştir. Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımına ilişkin yaklaşımlarını ölçmeyi hedefleyen sorular incelendiğinde; yine birimler arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. Bu nedenle yorumlar genel yaklaşımlar üzerinden yapılacaktır. Çalışanların %87,5’u (Katılıyorum + Kesinlikle katılıyorum) su ve elektrik kullanırken tasarruflu davranmanın doğal kaynakların tasarruflu kullanımı açısından önemli olduğunu kabul etmektedir. Fakat soru biraz değiştirilerek “doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, kaynakların sürekli kullanımı demektir” şeklinde sorulduğunda katılımcıların ancak %55,7’si bu cümleye katıldıklarını; %29,2’si ise katılmadıklarını belirtmişlerdir. Diğer sorularda, çevre ile ilgili birimlerde çalışsınlar ya da çalışmasınlar katılımcılar, çevre problemleri hakkında bilgi sahibi olduklarını ortaya koyarken, burada aksi bir durum oluşmuş ve “sürdürülebilirlik” kavramı doğal kaynakların sürekli kullanımı ile karıştırılmıştır. Soruya cevap verenlerin %8,3’ü bilmiyorum derken, %6,9’ı kararsızlığını ifade 78 etmiştir. Buradan çalışmaya katılanların aslında söz konusu kavrama aslında çok da hakim olmadıklarını söylemek mümkündür. Çizelge 4.21. Belediye çalışanlarının Türkiye’deki çevre sorunları hakkında farkındalıkları (yüzde olarak) Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Bilmiyorum TOP Ç. Ç.D. TOP Ç. Ç.D. TOP. Ç. Ç.D. TOP. Ç. Ç.D. TOP Ç. Ç.D. TOP Ç. Ç.D. 49.3 53.6 43.3 36.8 35.7 38.3 2.1 1.2 3.3 5.6 6.0 5.0 4.9 2.4 8.3 0.7 0.0 1.7 Türkiye’nin endüstrileşmeye gereksinimi vardır. Bu durumda endüstrileşmenin neden olduğu çevre kirliliği göz ardı edilebilir. 31.3 35.7 25.0 41.0 34.5 50.0 7.6 11.9 1.7 11.1 10.7 11.7 4.9 3.6 6.7 2.8 2.4 3.3 Ülkemizde nesli tükenmekte olan birçok hayvan ve bitki türü bulunmaktadır. 1.4 2.4 0.0 6.3 7.1 5.0 4.2 2.4 6.7 46.5 42.9 51.7 36.8 39.3 33.3 4.9 6.0 3.3 Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerde nüfus arttıkça çevre sorunları da artmaktadır. 1.4 0.0 3.3 6.3 8.3 3.3 3.5 3.6 3.3 41.7 38.1 46.7 43.8 46.4 40.0 2.8 2.4 3.3 Türkiye doğal kaynak açısından zengin bir ülkedir. Bu yüzden doğal kaynakların tükenmesi söz konusu değildir. 45.8 46.4 45.0 37.5 38.1 36.7 4.9 6.0 3.3 7.6 6.0 10.0 3.5 2.4 5.0 0.7 1.2 0.0 Türkiye’deki çevre sorunlarının çözümü ile çevre bilincinin yaygınlaştırılması yakından ilgilidir. 1.4 1.2 1.7 5.6 7.1 3.3 8.3 6.0 11.7 49.3 51.2 46.7 29.2 28.6 30.0 4.9 6.0 3.3 Türkiye’de çevre kirliliği sorunu yoktur. 79 Çizelge 4.22. Belediye çalışanlarının Türkiye’deki çevre sorunları hakkında farkındalıklarının çalışılan birime göre t-test sonuçları Türkiye’de çevre kirliliği sorunu yoktur. Türkiye’nin endüstrileşmeye gereksinimi vardır. Bu durumda endüstrileşmenin neden olduğu çevre kirliliği göz ardı edilebilir. Ülkemizde nesli tükenmekte olan birçok hayvan ve bitki türü bulunmaktadır. Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerde nüfus arttıkça çevre sorunları da artmaktadır. Türkiye doğal kaynak açısından zengin bir ülkedir bu yüzden doğal kaynakların tükenmesi söz konusu değildir. Türkiye’deki çevre sorunlarının çözümü ile çevre bilincinin yaygınlaştırılması yakından ilgilidir. Birim N Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim Çevre ile ilgili birim Çevre dışı birim 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 84 60 Aritmetik Ortalama 1.643 2.017 2.155 2.300 4.274 4.233 4.262 4.266 1.833 1.933 4.166 4.000 Standart sapma 0.965 1.308 1.285 1.369 1.045 0.831 1.031 0.971 1.073 1.162 0.979 1.179 F 1.596 0.092 1.885 0.333 0.263 0.085 Sig. (p)* 0.050 * 0.050 * 0.516 0516 0.804 0.802 0.978 0.977 0.595 0.595 0.357 0.356 80 81 Çizelge 4.21. ve 4.22.’de verilen yüzde tabloları ve t-test tablo sonuçlarına bakılarak, çevre ile ilgili birimlerde çalışan ve çevre dışı birimlerde çalışan belediye personelinin Türkiye’deki çevre sorunları hakkındaki bilgileri incelenmek istenmiştir. Türkiye’de çevre kirliliği diye bir sorunun olduğunu ve bunun gün geçtikçe arttığını %86,1’lik çoğunluk kabul etmiştir. Türkiye henüz kalkınma sürecinde olan bir ülkedir. Bu yüzden endüstrileşmeye de gereksinimi vardır. Peki bu gereksinim endüstrileşmenin neden olduğu çevre kirliliğini göz ardı etmemizi gerektirir mi? Bu soruya çevre ile ilgili birimde çalışan personelin %70,2’si, çevre dışında çalışan personelin ise %75’i göz ardı edilemez diye cevap vermiştir. Bu soruda beklenen çevre ile ilgili birimde çalışan personelin daha yüksek oranla katılım göstermesiydi. Buna rağmen büyük farkla (%11,9) çevre ile ilgili birimde çalışan personel çevre dışı birimde görev alan personele göre daha kararsız kalmıştır (%1,7). Özellikle iş, okul, sağlık gibi nedenlerle köylerden kentlere göç artmıştır ve Ankara, İstanbul, İzmir gibi büyük şehirlerin nüfusu hızla artmıştır. Daha öncede belirttiğimiz gibi nüfus artışıyla insanların doğayı tahrip etme gücü de arttığı için çevre sorunları ve kirliliği de artmaktadır. Katılımcılar da toplamda %85,5 ile bu fikre katılmışlardır. Yalnız bu soruda yine bizi şaşırtan çevre dışında çalışan kişilerin bu kanıya daha yüksek oranla katılmış olmalarıdır. Türkiye petrol, madenler gibi doğal kaynaklar açısından çok zengin bir ülke değildir. Bu nedenle kaynakların çokluğundan ziyade kullanım şekli, kaynağın sürdürülebilirliği ve yönetimi daha çok önem arz etmektedir. Türkiye aslında bilindiğinin tersine su fakiri bir ülkedir. Ve bilinçli kullanılmazsa bir gün bitecektir. Bu yüzden doğal kaynaklarımız ister yeteri kadar çok olsun, ister kısıtlı olsun bilinçsiz kullanım sonucu tükenecektir. Belediye çalışanları da %91.4’le bu kanıya kesinlikle katılıyorum cevabını vermişlerdir. Bazı şeylerin kurallar ve yasaklarla yaptırım gücü arttırılabilir. Ama yanlış bir şeyin önüne geçilmek isteniyorsa o toplum eğitilmeli ve bilinçlendirilmelidir. Belediye çalışanlarının %78.5’i de Türkiye’de çevre sorunlarının çözümü ile çevre bilincinin yaygınlaştırılmasının yakından ilgili olduğunu düşünmektedir. 82 5. SONUÇ Çevre sorunları son yılların en çok tartışılan konularından ve belki de günümüze kadar insanlığın karşılaştığı en büyük sorunlardan birisidir. Özellikle son otuz-kırk yılda boyutları giderek büyüyen ve bütün insanlığı tehdit eder hale gelen sorunun çözümüne yönelik çabalar sarf edilse de istenilen sonuca ulaşıldığı söylenemez. Geçtiğimiz yıllarda sorunun çözümü konusunda uluslar arası düzeyde bazı somut adımlar atılmış ve ülkeler bazında ciddi girişimlerde bulunulmuştur ama bunlar sağlıklı bir çevrede yaşamak ve bu çevreyi gelecek kuşaklara devretmek için yeterli değildir [Ökmen, 2003]. Küresel düşünmek, yerel davranmak anlayışı ile gerçekleştirilecek iş bölümüne, ulusal ve uluslar arası çevre politikaları arasında bütünlük sağlanmasına gereksinim vardır [Kaplan, 1999]. Yerel, bölgesel ve küresel yaklaşımların ve çözüm önerilerinin işbirliği çerçevesinde ortak paydalar oluşturması gereken alanlardan birisi de bu anlamda çevre sorunlarıdır. Bu noktada önem kazanan diğer bir konu ise, burada ortaya çıkan çevre sorunlarının yerel, bölgesel ve uluslar arası niteliklerinin iyi analiz edilerek, hem nedenler hem de sonuçlar bağlamında analitik bir yaklaşımın ortaya konabilmesidir. Büyükşehir belediyeleri ve ilçe belediyeleri ülkemizde en sorunlu alan olan çevre sağlığı alanında son yasal değişikliklerle ana sorumlu kurumlar haline gelmişlerdir. İşte bu düşünceden yola çıkarak yerel yönetimlerin en önemli parçası olan belediyelerde görev yapan personelin “çevre” ile ilgili bilgi, davranış, farkındalık ve tutumları ölçülmüştür. Frekans, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapmalar, t-testi, anova testi ve çapraz tabloların sonuçları sosyo-demografik parametrelerde göz önüne alınarak tek tek incelenmiştir. Bu sonuçlara göre; yerel yönetimlerde, “çevre ile ilgili” ve “çevre ile ilgili olmayan” bölümlerde çalışan personelin “Çevre Problemleri Hakkında Farkındalıkları”nın (Çevre Bilgisi), “Çevre Problemlerinin Çözümü İçin Yaşam Tarzını Değiştirmeye Yatkınlıkları”nın (Çevresel Taahhüt), Türkiye’deki çevre sorunları hakkındaki bilgilerinin ve genel olarak çevreci tutumlarının, her iki değişkenin de, yaş gruplarına, gelir düzeyine ve görev süresine 83 göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği saptanmıştır. Ancak, çevre ile ilgili birimlerde çalışanların çoğunlukla yeni göreve başladıkları (0-5 yıl), çok tecrübeli olmadıkları dikkati çekmektedir. Eğitim düzeyi ve cinsiyet parametreleri farklılık göstermekte; eğitim düzeyi arttıkça, çevre bilgisi de artmaktadır. Cinsiyetin çevre bilgisi üzerindeki etkisi incelendiğinde ise; kadınların çevresel taahhüt konusunda daha çevre dostu davrandığı görülmüştür. Katılımcıların çevreyle ilgili herhangi bir derneğe üye olmaları, onların çevreci tutumlarındaki değişime etki etmiştir. Lakin bu derneklere üye sayısı da oldukça azdır. Katılımcılar, teknik ve idari personel olarak sınıflandırılıp incelendiğinde; çevre ile ilgili birimlerde çok daha fazla teknik eleman çalışmasına rağmen “çevre bilgisi” ve “çevresel taahhüt” anlamında diğer birimlerle aralarında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunamamıştır. Katılımcıların çevre problemleri hakkında farkındalıkları irdelendiğinde; %80 gibi bir çoğunluğun çevre problemlerinin tehlikeli bir boyuta ulaştığını ve bunun geçici bir problem olmadığını düşündüklerini görüyoruz. Benzer şekilde çok büyük bir çoğunluğu (%93,0), çalışılan birim farkı olmaksızın “insanoğlunun yaşamını sürdürebilmek için doğa ile uyum içinde yaşamak zorunda olduğunu” kabul etmekte ve çevre kirliliğinin önlenmesi için yaşam tarzlarını, tüketim alışkanlıklarını değiştirmeye hazır olduklarını beyan etmektedirler. Çünkü tüketim alışkanlıklarının çevre sorunları üzerindeki olumsuz etkilerinin farkındadırlar. Nükleer enerji konusunda katılımcılar nükleer santrallerde meydana gelebilecek kazaların çevreyi kirletme olasılığının giderek arttığını kabul ederken, çevre ile ilgili birimlerde çalışmayanların, nükleer enerjinin depolanmasının yaratacağı riskler konusunda kararsız olduğunu veya konu ile ilgili yeterli bilgiye sahip olmadıklarını söylemek mümkündür. Aslında iklim değişikliğine ilişkin sorulara verilen cevaplara dayanarak çalışmaya katılanların özellikle de çevre ile ilgili birimlerde görev yapmayanların çevre sorunlarının varlığından haberdar olduklarını ancak nedenleri hakkında çok detaylı bilgiye sahip olmadıklarını ya da net olmadıklarını söylemek 84 mümkündür. Benzer şekilde “sürdürülebilir kalkınma” kavramının da net bir şekilde anlaşılmadığı çelişen cevaplardan anlaşılmaktadır. Yaşam tarzında değişiklik yapma konusunda, herhangi maddi bir fedakârlık gerektirmeyen hususlara (ürün ambalajının geri dönüşümlü olması vb.) katılım fazla iken; maddiyata dayalı bir fedakârlığa hazır olup olmadıklarını ölçmeye yönelik olarak sorularda (ekstra vergi vb.) katılım oranı düşmektedir. “Çevrenin korunması mı yoksa ekonomik büyüme mi daha önemlidir?” sorusunda katılımcılar arasında anlamlı farklılıklar gözlenmiş, kesin bir yargıya varılamamıştır. Araştırmanın sonuçlarına bakarak, belediye çalışanlarının çevre ile ilgili bölümlerde çalışan ve diğer birimlerde çalışan personelin çevre meseleleri hakkında bilgi sahibi olduklarını söylemek mümkündür. Ancak bilgiyi davranışa dökme konusunda net bir tutum sergilenmediği görülmektedir. Örneğin teknolojinin çevreye verdiği zararlar kabul edilmiş, ama teknolojin yoğun bir biçimde hayatımıza girmesi engellenememiştir. Doğal kaynakların kısıtlı olduğu ve bilinçsiz kullanımla bir gün bitebileceğinin bilinmesine rağmen, insanların doğayı tahrip etmelerinin önüne geçilememiştir. Belediyeler bazında incelediğimiz zaman da görüyoruz ki; yeni kanun ve yönetmeliklerle çevrenin korunmasına ve çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik olarak çok farklı alanlarda belediyelere yetki ve sorumluluk verilmiştir. Ancak belediyelerin çevre ile ilgili bu yetki ve sorumluluklarını etkin olarak yerine getirebilmeleri için teknik ve finansal yeterliliklere sahip olmaları gerekir. 85 KAYNAKLAR Armağan, R., “Yerel yönetimlerde çevre hizmetlerini sunma yöntemleri ve karşılaştırmalı analizi”, Yüksek Lisans Tezi, Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Manisa, (1996). Abken F. ve Sungur N., “Çevre ve İnsan”, Gün Yayıncılık, Ankara, (1993). Aydın, O., “Davranış bilimlerine giriş”, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Yayınları, 1027: 332. Berk, A., “Yerel hizmet sunumu ve belediye iktisadi teşebbüsleri”, Sayıştay Dergisi, 49: (2003). Aytaç, F., “Gerekçeli-Açıklamalı Belediye ve Büyükşehir Belediyesi Kanunu”, Seçkin Yayınevi, Ankara, (2005). Cevat, G. ve arkadaşları, “Mahalli idareler ve çevre el kitabı, çevre projesi yönetimi” Araştırma ve Proje Grubu Çalışması, TODAİE, Ankara, (1991). Çubuk, B., ve Karacaoğlu, C., “Üniversite Öğrencilerinin Çevre Duyarlılıklarının İncelenmesi”, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, (2003). Devlet İstatistik Enstitüsü, “Türkiye Çevre İstatistikleri”, Devlet istatistik Enstitüsü Matbaası, Ankara, (2005). Devlet Planlama Teşkilatı, “Yerleşme-Şehirleşme, Özel İhtisas Komisyonu Raporu”, DPT Yayınları, Ankara, (2007). Devlet Planlama Teşkilatı, “Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı Yerel Yönetimler Özel İhale Komisyonları”, DPT Yayınları, Ankara, (2000). Demirekin H., “Isparta ilinde çevre sorunlarına duyarlılık analizi”, Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Isparta, (2001). Evison, T., ve Read, A.D., “Local Authority Recycling And Waste Awareness Publicity/Promotion” Resources, Conservation and Recycling, 32 (3-4): 275291(2001). Gaziantep Ticaret Odası, “Çevre dostu üretimin geliştirilmesi, 5. geleneksel üniversiteler arası bilim ve araştırma yarışması 2000/4”, Gaziantep Ticaret Odası, Gaziantep, (2000). Görmez, K. ve Ökmen, M., “Yerel Yönetimlerin Güncel Sorunları”, Beta Yayınları, Ankara, (2009). 86 Görmez, K., “Çevre Sorunları ve Türkiye”, Gazi Kitabevi, Ankara, (2003). Görmez, K., “Küreselleşme ve Yerelleşme”, Odak Yayınevi, Ankara, (2005). Görmez, K., “Yerel Demokrasi ve Türkiye”, Vadi Yayınevi, Ankara, (1997). Haktanır, K., “Doğal Kaynak Olarak Toprak, İnsan Çevre Toplum”, editör: Ruşen Keleş, İmge Kitapevi Yayınları, Ankara, (1997). Hamamcı, C. ve Keleş, R., “Çevrebilim”, İmge Yayınevi, Ankara, (1993). İleri, R., “Çevre Eğitimi ve Katılımının Sağlanması”, Ekoloji Çevre Dergisi, 7(28): 3-9 (1998). İşbir ve Açma, “Kentleşme ve Çevre Sorunları 14”, Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Ders Kitapları Yayınları, Eskişehir, (2002). Joseph R. ve Des, J., “Çevre Etiği,Çevre Felsefesine Giriş” , çeviri editörü: Ruşen Keleş, İmge Kitabevi, Ankara, (2006). Karakoç, G., “Dünyada ve Türkiye’de çevre etiği yaklaşımları”, Doktora Tezi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Ankara, (2005). Karasar, N., “Bilimsel Araştırma Yöntemi”, Nobel Yayın Dağıtımı, Ankara, (2008). Keleş, R., “Kentleşme Politikası”, İmge Yayınevi, Ankara, (2010). Keleş, R. ve arkadaşları, “Çevre Politikası”, İmge Yayınevi, Ankara, (2009). Keleş, R., “Hizmette Halka Yakınlık (Subsidiarity) İlkesi ve Yerel Yönetimler”, Ankara Çağdaş Yerel Yönetimler Dergisi, (1995). Keleş, R., “Yerinden Yönetim Sorunumuz”, Türkiye Günlüğü, 26: (1994). Mahmutoğlu, A., “Kırsal alanda çevre sorunlarına etik yaklaşım”, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, (2009). Malkoç, H., “Sınıf öğretmeni adaylarının çevre sorunlarına yönelik tutumlarının ve bilişsel farkındalık becerilerinin incelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü İlköğretim Ana Bilim Dalı Sınıf Öğretmenliği Bilim Dalı, Ankara, (2011). Mutlu, A., “Toplumsal ekoloji ve sürdürülebilir gelişme üzerine bir inceleme”, Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara, (2005). Ökmen, M., “Kent, Çevre ve Globalleşme”, Alfa Yayınları, Ankara, (2003). 87 Schaefer, R., “Çevre Yönetimi Ve Teknoloji”, Ankara TÇSV yayını, (1991). Soysal, A., “Belediyeler ve Çevre Sağlığı”, Memleket-Mevzuat Dergisi, 2 (19): (2007). Sümer, Ç. G., “Türkiye’de Yerel Yönetimler Yazınında Çevre: Lisansüstü Tezler Üzerinden Bibliyografik Bir İnceleme” C.Ü. İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 10 (2): (2009). Topbaş, M., ve arkadaşları, “Çevre Kirliliği”, T.C. Çevre Bakanlığı Yayınları, Ankara, (1998). Tuna, M., “Türkiye’de Çevrecilik”, Nobel Yayınevi, Ankara, (2006). Tuncer, G. ve arkadaşları, “Environmental Attitudes of Young People in Turkey: Effects of School Type and Gender”, Environmental Education Research, 11 (2): 215-233 (2005). Wong, K. ve Chan, H.S., “The Environmental Awareness Of Environmental Protection Bureaucrats In The People's Republic Of China”, The Environmentalist, 16 (3):213-219 (1996). Worsley, A. ve Skrzypiec, G., “Environmental Attitudes Of Senior Secondary School Students in South Australia”, Global Environmental Change, 8 (3): 209-225 (1998). Yaşamış, D., “Çevre Yönetiminin Temel Araçları”, İmge Yayınevi,, Ankara, (1995). Yağanak E., “İnsan doğa ilişkisinin etik açıdan incelenmesi”, Yüksek Lisans Tezi, Mersin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Mersin, (2002). Zengin, E., “Yerel Yönetimler ve Çevre”, Journal of Qafqaz University, 26: (2009). İnternet : T.C.İçişleri Bakanlığı mahalli İdareler Genel Müdürlüğü, “Belediyeler” http:// www.migm.gov.tr/Belediyeler.aspx İnternet : T.C.İçişleri Bakanlığı mahalli İdareler Genel Müdürlüğü, “Dökümanlar” http://www.migm.gov.tr/Dokumanlar/5216_sayili_buyuksehir_bel_kanunu.doc İnternet : T.C.İçişleri Bakanlığı mahalli İdareler Genel Müdürlüğü, “Köyler” http://www.migm.gov.tr/Koyler.aspx İnternet : Türkiye büyük Millet Meclisi Kanun. “Kanunlar” http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5302.html 88 EKLER 89 EK -1 Anket Örneği Bu anket sizin çevre sorunları ile ilgili düşünce ve davranış biçimlerinizi ölçmek amacı ile hazırlanmıştır. Bu sorulara vereceğiniz yanıtlar, araştırma amacıyla kullanılacak ve gizli tutulacaktır. Sizlerin görüşleri bizler için çok önemlidir. Yardımlarınız için teşekkür ederiz. Gazi Üniversitesi Yüksek Lisans Öğrencisi Hazel Feyza KATKAT 1. Bölüm: Kişisel Bilgiler 1.Çalıştığınız Belediyenin Adı: _______________________________________ 2. Çalıştığınız Birim : _______________________________________ 3.Mesleğiniz: ______________________________________ 4. Kaç yıldır belediyede görev yapmaktasınız? : 0-5 yıl 5-10 yıl 15-20 yıl 10-15 yıl 20 yıl ve üzeri 5.Daha önce çalıştığınız iş yeriniz ve göreviniz: ______________________________________ 6. Cinsiyetiniz: K E 7. Doğum tarihiniz (yıl): ______________ 8.Eğitim durumunuz: İlkokul Ortaokul Lisans Doktora Lise Üniversite Yüksek 90 EK -1 (Devam) Anket Örneği 9. Gelir Düzeyiniz : 500-1000 TL 1000-2000 TL 2000-5000 TL 5000 TL ve üzeri 10. Oturduğunuz semt? : _______________________________________ 11.Daha önce ya da halen üye olduğunuz bir Çevreci Örgüt/Kurum var mı? Evet Hayır Aşağıda çevre sorunlarına yönelik düşünceler göreceksiniz. Belirtilen ifadelere ne derecede katıldığınızı ya da katılmadığınızı ilgili seçeneği işaretleyerek belirtiniz. 1= Kesinlikle Katılmıyorum 2= Katılmıyorum 3= K 4= Katılıyorum 5=Kesinlikle Katılıyorum 6 = Bilmiyorum EK -1 (Devam) Anket Örneği Kesinlikle Katılmıyorum Katılmıyorum Kararsızım Katılıyorum Kesinlikle Katılıyorum Bilmiyorum 2. Bölüm : Anket 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 3. Çevre kirliliği geçici bir problemdir. 1 2 3 4 5 6 4. Türkiye’de çevre kirliliği sorunu yoktur. 1 2 3 4 5 6 5. Endüstrileşmiş toplumlar insanlara yüksek yaşam standardı sunar. 1 2 3 4 5 6 6. İnsanlar adaptasyona yatkındır, bu nedenle kirlenmiş bir çevrede yaşamaları problem olmaz. 1 2 3 4 5 6 7. Çevre sorunlarının çözülmesi, yaşama alışkanlıklarımızda önemli değişiklikler yapmamızı gerektirir. 1 2 3 4 5 6 1. Dünyada çevre kirliliği tehlikeli düzeyde değildir. 2. İnsanoğlu yaşamını sürdürebilmek için doğa ile uyum içinde yaşamak zorundadır. 91 EK -1 (Devam) Anket Örneği 8. Çevrenin korunması ekonomik büyümeden daha önemlidir. 1 2 3 4 5 6 9. Doğayı korumak adına daha fazla vergi ödeyebilirim. 1 2 3 4 5 6 10.Toplum doğa korumacı davranışları desteklemelidir.. 1 2 3 4 5 6 11. Teknolojini yararları, zararlarından daha fazladır. 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 16. Bilim ve teknoloji, herhangi bir çevre sorununu kontrol edebilecek hızla 1 gelişmektedir. 1 17. Arabalardan kaynaklanan eksoz gazları iklim değişikliklerine yol açmaktadır. 2 3 4 5 6 2 3 4 5 6 18. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, toprak kalitesi ve tarım 1 topraklarının kaybı hiçbir bitkinin yetiştirilemeyeceği duruma gelecektir. 2 3 4 5 6 12. Nükleer bir kazanın çevreyi kirletme olasılığı gitgide artmaktadır. 13. Dünyadaki yetkililer, nüfus artışını azaltacak önlemler alacak ve nüfus artışı gelecekte problem olmayacaktır. 14. Doğal kaynaklarımızı gelecek nesiller için korumalıyız. 15. Çevre sorunları her zaman vardır ve çözülmektedir, bu nedenle gelecekle ilgili kaygı duymaya gerek yoktur. 92 EK -1 (Devam) Anket Örneği 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 Bilmiyorum 5 Kesinlikle Katılıyorum 4 Katılıyorum 3 Kararsızım 2 Katılmıyorum 1 Kesinlikle Katılmıyorum 19. Türkiye’nin endüstrileşmeye gereksinimi vardır, bu durumda endüstrileşmenin neden olduğu çevre kirliliği göz ardı edilebilir. 20. Su ve elektrik kullanırken tasarruflu davranmak, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı açısından önemlidir. 21. Bir ürün alırken ambalajının geri dönüşümlü olmasına dikkat edilmelidir. 22. Ülkemizde nesli tükenmekte olan birçok bitki ve hayvan türü bulunmaktadır. 23. Çevre kirliliğinin önlenmesinde bireylerin sorumlulukları çok önemlidir. 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 24. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmezsek, ozon tabakasındaki deliğin büyümesi devam edecektir. 25. Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerde nüfus arttıkça, çevre sorunları da artmaktadır. 26. Erozyon ve çölleşme bir çevre sorunudur. 93 EK -1 (Devam) Anket Örneği 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 34. Dinozorlar doğal nedenler yüzünden yok oldu ama, deniz kaplumbağalarının sayılarının 1 azalmasının nedeni insanlardır. 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 27. İnsanlık çevreyi sömürmektedir. 28. Türkiye’de doğal kaynak açısından zengin bir ülkedir, bu yüzden doğal kaynakların tükenmesi söz konusu değildir. 29. Yaşam tarzımızda değişiklik yapmayı doğal kaynakların yok olmaması için kabul edebiliriz. 30. Alışveriş merkezlerinde uzun zaman geçirmek, tüketimi ve doğal kaynak kullanımını olumsuz yönde etkileyen bir yaşam tarzıdır. 31. Doğal kaynaklarımızı kendi neslimiz yararına kullanmalıyız. 32. Çevre kirliliğinin nüfus artışı ile hiçbir ilgisi yoktur. 33. Denizlerin içinde yüzülemeyecek kadar kirli hale gelmesi doğal bir olaydır. 35. Güneş, rüzgar ve su gibi doğal enerji kaynakları hiçbir zaman tükenmeyecektir, bu yüzden dünyada enerji sıkıntısı söz konusu olmayacaktır. 36. Herhangi bir aktiviteyi değerlendirirken, herşeyden önce çevreye etkisini göze almalıyız. 37. Önümüzdeki birkaç yıl içinde çevre sorunları sona erecektir. 94 EK -1 (Devam) Anket Örneği 38. Tüketim alışkanlıklarımızın doğal kaynakların tükenmesi ile ilgisi yoktur. 39. Türkiye’deki çevre sorunlarının çözümü ile çevre bilincinin yaygınlaştırılması yakından ilgilidir. 40. Doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı, kaynakların sürekli kullanımı demektir. 41. Herkesin çevre kirliliğine etkisi vardır, ancak bu etki tüketim alışkanlıklarına göre değişir. 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 1 2 3 4 5 6 43. Çevre kirliliğini önlemek devletin sorumluluğudur. 1 2 3 4 5 6 44. Çevreye zarar veren birini çekinmeden uyarmak vatandaşlık görevidir. 1 2 3 4 5 6 45. İş yerinizde çevre temizliğiyle ilgili zaman zaman bir faaliyet düzenlenmeli ve çalışanlar katılmalıdır. 1 2 3 4 5 6 42. Nükleer atıkları depolamak çok tehlikelidir. 95 96 ÖZGEÇMİŞ Kişisel Bilgiler Soyadı, adı : KATKAT, Hazel Feyza Uyruğu : T.C. Doğum Tarihi ve Yeri : 01.01.1984 Erzurum Medeni Hali : Bekar Telefon : 0 (312) 244 10 00 -1406 E-mail : hazelfeyza@hotmail.com Eğitim Derece Eğitim Birimi Mezuniyet Tarihi Lisans Atatürk Üniversitesi/Mühendislik Bölümü 2008 Lise Atatürk Süper Lise 2002 İş Deneyimi Yer Görev Etimesgut Belediyesi Mühendis Yıl 2009-Devam ediyor Yabancı Dil İngilizce Hobiler Fotoğrafçılık