ADANA KENT SORUNLARI SEMPOZYUMU / 27 – 2008 BU BİR TMMOB YAYINIDIR TMMOB, bu makaledeki ifadelerden, fikirlerden, toplantıda çıkan sonuçlardan ve basım hatalarından sorumlu değildir. TÜRKİYE’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM ve RANT Arş. Gör. Menaf TURAN Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Anabilim Dalı 321 322 TÜRKİYE’DE KENTSEL DÖNÜŞÜM ve RANT Tarihsel geçmişi 1990’lı yılların ortalarına kadar götürülebilecek ve ilk kez Ankara’da Dikmen Vadisi ve Portakal Çiçeği Vadisi projeleriyle gündeme gelen kentsel dönüşüm konusu 2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Yasası ile birlikte belediyelere verilen önemli bir yetki haline getirilmiştir. O tarihten bu yana ülkenin neredeyse bütün kentlerinde kentsel dönüşüm alanları ilan edilmiş, projeler hayata geçirilmiştir. Belediyelere verilen bu yetki ile üç amacın gerçekleştirilmesi öngörülmüştür. İlki gecekondu alanları olarak da ifade edebileceğimiz alanların dönüştürülmesi. Uygulamada en çok bu amacın gerçekleştirilmesine dönük projeler gündeme gelmiştir. Ankara’da protokol yolu olarak da bilinen alan için özel yasa çıkarılmıştır. İkincisi yıpranan tarihi ve kültürel varlıkların korunması amacıyla kentsel dönüşüm yapılmasıdır. Buna ilişkin uygulamalara da rastlanmaktadır. Örneğin Ulus Tarihi Kent Merkezinin Yenilenmesi Projesi. Sadece bu konuyu düzenleyen bir yasa da çıkarılmıştır. Üçüncüsü de hiç gündeme gelmeyen afet bölgelerinin de kentsel dönüşüm alanı olarak ilan edilmesi ve projelendirilmesidir. Yukarıda belirtilen yollardan, özellikle gecekondu alanları ile ilgili projelerin hayata geçirilmesi kentsel dönüşüm olgusunun kentsel toprak rantı ile birlikte ele alınmasını gerektirir. Türkiye’deki gecekondu alanlarının gittikçe kentlerin en rantı en yüksek alanlarında kalmasından dolayı talep edilmesi bu sürecin en açık göstergesidir. Konum rantı yüksek olan bu alanlar kentsel dönüşüm projeleri ve sabit sermaye yatırımlarıyla diğer rant biçimlerinin oluşmasına da yol açmaktadır. Öte yandan kentsel dönüşüm projeleri daha önce üzerinde hiç yapı yapılmamış, imar planında gösterilmemiş olan alanların da yerleşmeye açılması için kullanılan bir araç haline gelmiştir. Böylece planda belirtilen sınırlamalara aşılarak bu alanlar konut ve ticaret merkezlerine dönüştürülebilmektedir. Türkiye’nin küresel kapitalizme eklemlendiği bu süreçte kentsel toprakların metalaşması ve yüksek rant alanları haline gelmesiyle süreci yöneten aktörler de farklılaşmaktadır. Geçmişte müteahhit, yapsatçı, gecekonducu ve belediye bu sürecin aktörleri iken bunlar yeni dönemde yerlerini küresel mali kuruluşlar, büyük inşaat firmaları, gayrimenkul yatırım ortaklıkları, Toplu Konut İdaresi ve belediyelere bırakmışlardır. 323 324