Question Kur`an`da geçen Ummi tabirinden hareketle bazıları

advertisement
Question
Kur’an’da geçen Ummi tabirinden hareketle bazıları Peygamber’in (s.a.a) okumak ve yazmak
bilmediğini iddia etmişlerdir. Acaba bu konu doğru mu? Bütün varlık aleminin sırlarını
okuyabilen ve rumuzlarına vâkıf olan bir peygamberin okuma yazma bilmeyişi nasıl
mümkündür?
Answer:
Ummi okuma ve yazmayı birisinden öğrenmeyen kimseye denir. İslam Peygamberine de
ummi denilmesi onun kimseden ders almadığı ve okuma ve yazmayı kimseden öğrenmediği
içindir. Bu konu tarihi veriler açısından kesindir ve bu İslam Peygamber’ine bir üstünlük ve
övgü sayılır ve aynı zamanda onun peygamberliğine ve icazına bir delildir.
Çünkü bir beceri olarak okuma ve yazmanın insan için önemi diğer insanların fikirlerinden ve
eserlerinden yararlanmak ve kendi bilgisini zenginleştirmektir. Buna göre gelmiş geçmiş her
kesin bilgisine sahip olan bir kimsenin artık okumak ve yazamaya bir ihtiyacı olmaz. Buna göre
Peygamber’in (s.a.a) vasıfları içinde ummi vasfı onun peygamberliğinin bir delil ve ispat
sayılır. Çünkü o bu vasfıyla birlikte geçmiş ve gelecek herkesin bilgilerinden haberdardı;
göğün ve yerin gaybına vakıftı ve insanları doğru yola hidayet ediyordu.
Ayrıntılı Cevap:
Bu soru iki bölümden oluşmaktadır:
1- Ummi kavramının anlamı nedir?
2- Eğer ummi okuma yazmayı bilmemek anlamında ise bütün evrenin sırlarından haberdar
olan bir Peygamber’e nasıl yakıştırılabilir?
Birinci bölüme yanıt olarak şunu söylemek gerekir ki: Ummi okuma yazmayı birinden
öğrenmeyen kimseye denir.[1] İslam Peygamberi’ne de ummi denilmesi onun okuma yazmayı
kimseden ders almadığı içindir.[2] Peygamber’in (s.a.a) ummi olduğu konusu tarihi açıdan
kesin olan bir gerçektir. Çünkü tarih açıkça Peygamber’in (s.a.a) ister Peygamberlikle
görevlendirilmeden ve ister peygamberlikle görevlendirildikten sonra hiçbir kimseden okuma
yazmayı öğrenmediğini kanıtlamaktadır. Zira bir yandan o dönemde Hicaz halkının büyük bir
çoğunluğu okuma ve yazma bilmiyor zaten öğrenim işi onlar arasında önemli bir konuma
sahip değildi. Bu yüzden sadece belli bir grup okuma ve yazma biliyordu ve bunların sayısı 17
kişiyi aşmıyordu. Buna göre eğer İslam Peygamberi o toplumda birsinden okuma ve yazmayı
öğrenmiş olsaydı bu herkes tarafından bilinir ve halk arasında yayılırdı.[3]
Üstelik Peygamber’e düşmanlık besleyen ve ona karşı her türlü ithamdan geri durmayan
kimseler böyle bir şey olsaydı elbette ondan haberdar olur ve Peygamber (s.a.a) okuma
yazma bildiği için bu öğretileri başkalarından edindiğini ve öğretilerinin vahye dayanmadığını
ileri sürürlerdi.[4]
Tarihte şunu kanıtlıyor ki Peygamber (s.a.a) Medine’de bile ne bir yazı okumuş ne de kendi
eliyle bir şey yazmıştır. Hudeybiye anlaşmasında bile Peygamber (s.a.a) anlaşmayı kendisi
yazmamıştır.[5]
Kur’an-i Kerim, ummi kavramından başka diğer ifadelerden de yararlanmaktadır. Örneğin
“Bundan önce sen ne bir kitap okumuş, ne de elinle onu yazmışsın. Öyle olsaydı, batıla
uyanlar şüpheye kapılırlardı.[6]” “Ne kitap nedir ne de iman bilirdin.”[7]
Ama bütün evrenin sırlarından haberdar olan bir peygamberin nasıl okuma yazma bilmeyebilir
sorusuna gelince, bu sorunun cevabında şöyle diyebiliriz: Konumuzla ilgili ayetlerde ummi
vasfı Peygamber (s.a.a) ile diğerlerinin ortak vasfı olarak zikredilmesine rağmen[8]
Peygamber’in (s.a.a) ummi oluşuyla ümmetin ummi oluşu arasında fark vardır. Ummi
kavramının her yerde aynı anlamı ifade etmediği kesindir. Çünkü bu vasıf Yahudiler ve Müşrik
Araplar hakkında kınama vesilesi olarak kullanılmıştır. “Onların içinde okuma yazması
olmayanlar da var ki, Kitap'tan (Tevrat'tan) (başkalarının kendilerine anlattıkları)
kuruntulardan başka hiçbir şey bilmezler. Onlar, sadece zan içindedirler.”[9] Yine şöyle
buyuruyor: “Eğer seninle tartışırlarsa de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendimi Allah'a
teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlere ve okuma yazma bilmeyenlere (ümmîlere,
müşriklere), "Siz de (O'na) boyun eğip teslim oldunuz mu?" de.”[10] [11]
Ama Peygamber (s.a.a) hakkında bu vasıf övgüyü ifade eder ve onun peygamberliğine bir
delil ve ispattır. Buna örnek olarak mütekebbir vasfını zikredebiliriz. Mütekebbir vasfı Yüce
Allah için övgü mahiyetinde kullanılır ama aynı vasıf diğerleri için yerme ve kınama sayılır.[12]
Bir beceri olarak okuma ve yazmanın insan için önemi diğer insanların fikirlerinden ve
bırakmış oldukları eserlerinden yararlanmak ve kendi bilgisini zenginleştirmektir. Buna göre
gelmiş geçmiş her kesin bilgisine sahip olan bir kimsenin artık okumak ve yazamaya bir
ihtiyacı olmaz.
Bu yüzden bazı müfessirler şöyle demişlerdir: Peygamber’in (s.a.a) vasıfları arasında ummi
vasfı onun peygamberliğinin delili ve ispatı sayılır. O bu vasfıyla geçmiş ve gelecek bütün
ilimlere sahipti ve göklerin ve yerin gaybını insana bildirir ve onları hak yola davet ederdi.[13]
Aynı zamanda peygamberin ummi oluşu ve onun ummiler içinde mebus kılınışı Allah’ın sonsuz
gücüne dikkatleri çekmek içindir. Yüce Allah okuma yazma bilmeyen halk içinden ders
okumamış, mektebe gitmemiş birini Allah’ın ayetlerini onlara okumak, batıl inançlardan onları
uzak tutmak ve kendilerine kitap, ilim ve hikmet öğretmek ve onları kötülüklerden arındırmak
için göndermiştir.[14]
Buna gِre birçok ilimleri içinde bulunduran Kur’an’ı okuma yazma bilmeyen biri tarafından
getirilmesi ilahi mucizelerden sayılır[15]Refrence:
[1] Dehhuda, Lugatneme
[2] Farhang İstilahat İrfani
[3] Belazuri, Fetu’l-Buldan s.459
[4] Bkz. Şehit Mutahhari, Mecmu-i Asar, c. 3. s. 205- 206
[5] Şehit Mutahhari, Mecmu-i Asar, c. 3. s. 219
[6] Ankebut 48
[7] Şura 52
[8] Kur’an’da bu vasıf “Ummyun” şeklinde Bakara suresinin 78. ayetinde ve “Ummiyin” larak
Al-I İmran suresinin 20 ve 75 ve Cuma suresinin 2 ayetlerinde geçmiştir.
[9] Bakara: 78
[10] Al-i İmran: 20
[11] Şehit Mutahhari, Mecmu-i Asar, c. 3. s. 228
[12] Tefsir-I Kebir c. 5 s. 310
[13] Keşfu’l-Esrar c. 1 s. 244
[14] Tefsir-i Nevin s. 7.
[15] Tefsir-I Kebir c. 5 s. 380
-----------------------------Kaynak:www. islamquest.net
Sunulan cevaplar zorunlu olarak Ehl-i Beyt (a.s) Kurultayı’nın görüşünü yansıtmamaktadır
Download