ANTİBİYOTİK DİRENCİ,KUŞ GRİBİ,KIŞ HASTALIKLARI,EL AYAK

advertisement
ANTİBİYOTİK DİRENCİ
Antibiyotik direnci bir bakterinin antimikrobiyal
ilacın öldürme veya üremeyi durdurucu etkisine karşı
koyabilme yeteneğidir. Bakteriler antibiyotiklere doğal
dirençli olabilirler ya da kazanılmış direnç
gelişebilir.
Bakterilerin antibiyotiklere direnç geliştirme
mekanizmaları
Hedef Değişikliği
Bu mekanizma ile ilacın bağlandığı reseptör veya bağlanma
bölgesinde değişiklikler sonucu direnç gelişmektedir.Hedef
değişikliği , beta laktamlar ( Penisilin bağlayan proteinler
(PBP) de değişiklik sonucu ilaca afinite azalması S. aureus,
S. pneumoniae, N. meningitidis, E. faecium da penisilin
direnci görülebilir.), kinolon, glikopeptid, makrolid,
tetrasiklin ve rifampisine direnç gelişmesinde önemlidir.
Enzimatik inaktivasyon
Başta beta laktam ilaçları inaktive eden beta laktamazlar pek
çok gram pozitif ve gram negatif bakterilerde direnç
gelişiminde önemli rol oynar. Aminoglikozidleri inaktive eden
asetilaz, adenilaz ve fosforilaz enzimleri, kloramfenikolü
inaktive eden asetil transferaz ve eritromisini inaktive eden
esteraz enzimleri de enzimatik dirençte önemli rol oynar.
Bakteriyel membran değişiklikleri
İç ve dış membran permeabilitesindeki değişikliklere bağlı
olarak ya ilacın hücre içine alımındaki azalmadan ya da ilacın
hızla dışarı atılmasını sağlayan aktif pompa sistemlerinden
kaynaklanan dirençtir.Gram negatif bakterilerin dış
membranlarındaki porin kanallarındaki değişiklikler özellikle
P. aeruginosa nın beta laktam ilaçlara direnç kazanmasında
önemli bir mekanizmadır. Dış zar geçirgenliğinin azalması
kinolon ve aminoglikozid direncinde de önemlidir.İç membran ya
da
sitoplazmik
membran
geçirgenliğinin
azalması
aminoglikozidlere
direç
gelişmesinde
önemli
bir
mekanizmadır.Aktif pompa sisteminden kaynaklanan direnç
tetrasiklinler, kinolonlar,makrolidler, kloramfenikol ve beta
laktamlara dirençte etkilidir ve pek çok bakteride bulunur.
Antibiyotiklerin uygunsuz ve gelişigüzel kullanımı ile gerek
toplum kökenli gerekse de hastane kökenli enfeksiyonların
tedavisinde önemli sorunlar yaşanmaktadır.
Gelişigüzel antibiyotik kullanımının sakıncaları:
• Direnç gelişimi
• Toksik ve allerjik etkiler
• Hastalık tanısının maskelenmesi
• Yüksek maliyet
• Sonuç alınmada gecikme. Hekime ve ilaca güvensizlik
• Süper enfeksiyon ( Dirençli bakterilere bağlı yeni
enfeksiyon gelişimi)
Antibiyotik tedavisinde başarısızlık.
Bu sonuca ulaşmak için hastada klinik düzelme görülmemesi veya
hastanın klinik olarak kötüleşmesi gerekir. Bu durumda
aşağıdaki durumlar düşünülmelidir.
• Hastalık tanısı doğru değildir. ( Hastanın bakteriyel
enfeksiyonu yoktur, ya da enfeksiyon dışında bir hastalığı
vardır.)
• Mikroorganizma doğru tanımlanmamıştır.
• Polimikrobiyal ( aerob- anaerob) enfeksiyon vardır.
• Bakteri tedavi sırasında direnç geliştirmiştir.
• Süper enfeksiyon gelişmiştir.
• Antibiyotik enfeksiyon yerine ulaşamamaktadır.
• Yetersiz doz, yetersiz süre veya uygun olmayan veriliş
yolu kullanılmıştır.
Antibiyotik kombinasyonları
Birden fazla antibiyotiğin birlikte kullanılmasıdır.
Antibiyotik kombinasyonları; aditif ( İlaçların etkisi tek
başına kullanıldıklarında elde edilen etkilerinin toplamı
kadardır.), sinerjik (İlaçların toplam etki üzerinde bir
antibakteriyel etkinlik göstermesidir) antagonistik( İlaçların
toplamlarından daha düşük bir etkinlik göstermesidir) etki ile
sonuçlanabilir.İdeali sinerjik etki sağlamak ve antagonistik
etkiden kaçınmaktır. İmmün sistemi normal konakta birçok
enfeksiyon tek bir antibiyotikle tedavi edilebilir.
Antibiyotik kombinasyonları ancak gerekli olduğu durumlarda
yapılmalıdır. Bu durumlar aşağıda belirtilmiştir.
• Sinerjik etki sağlamak
Klinik olarak sinerjik etkisi kanıtlanmış kombinasyonlar
kullanılmalıdır. Beta laktam ve aminoglikozid
kombinasyonları, beta laktam ve beta laktamaz inhibitörü
kombinasyonları, trimetoprim ve sulfametoksazol
kombinasyonları sinerjik kombinasyonlardır.
• Ciddi enfeksiyonların başlangıç tedavisi olarak daha
geniş bir spektrum elde etmek
• Direnç gelişimini önlemek
Tüberküloz ilaçları direnç gelişimini önlemek ve
sinerjik etkileri nedeni ile kombine
kullanılır.
• İlaçları daha düşük dozda kombine ederek toksisiteyi
azaltmak
Cryptococcus neoformans menenjitinde amfoterisin B ve 5flusitozinin düşük dozlarda
kombinasyonu klinik olarak etkinliği kanıtlanmış bir
uygulamadır.
• Polimikrobiyal enfeksiyonların tedavisi
Aspirasyon pnömonisi, akciğer ve beyin apseleri,
abdominal enfeksiyonlar ve diyabetik ayak enfeksiyonları
aerob ve anaerob bakterilerin etken olduğu
enfeksiyonlardır. Tek bir antibiyotikle bu spektrum
kavranamazsa aerob-anaerob etkili iki ilaç kombine
edilir.
Antibiyotik kombinasyonları yaparken antagonistik etkiden
kaçınılmalıdır.Penisilin
tetrasiklin
kombinasyonu
antagonistiktir. Eritromisin, kloramfenikol, linkomisin ve
klindamisin kendi aralarında antagonistiktir. Penisilin ve
kloramfenikol kombinasyonu invitro antagonistik iken
invivo,örneğin menenjit tedavisinde yüksek dozlarda bu etki
görülmez.
KUŞ GRİBİ
Kuş Gribi; Avian İnfluenza; H5N1virüsü; Tavuk
vebası;
Dr. Aydoğan Lermi
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji
Uzmanı
Grip virüsü nedir ?
Kuş gribi insanlarda da hastalık yapabilen grip virüsüdür.
Genellikle kuşlardaki grip insanlara bulaşmaz ancak nadiren
insanlara bulaşacak kadar tehlikeli olabiliyor. Grip
hastalığının etkeni İnfluenza virüsüdür. İnfluenza virüsünün
üç çeşidi vardır (İnfluenza A, B ve C ). Grip hastalığı sadece
insanoğluna özgü bir hastalık değildir, insanlar dışında
domuzlar, inekler, köpekler, kuşlar, atlar, denizde yaşayan
memeli hayvanlar da da aynı virüse bağlı grip hastalığı
görülür.
İnfluenza C virüsü hafif gribal şikayetlere sebep olurken
influenza A ve B virüsleri grip salgınlarına neden olurlar.
Kuş gribinin normal gripten farkı ne?
İnfluenza
A
virüsü
dünya
çapında
grip
salgınlarına
ve
milyonlarca insanın ölmesine neden olan virüstür. İnfluenza A
virüsü üzerinde taşıdığı Hemaglütinin ( H ) ve Nöraminidaz ( N
) proteinlerine göre tellendirilir. İnfluenza A nın bilinen 15
H ve 9 N tipinden hepsi kuşlarda hastalık yaparken sadece H 1,
H2 ve H3 tipi insanda hastalık yapar, diğerlerinin insanda
hastalık ve salgın yaptığı görülmemişti.
İnsan bağışıklık sistemi grip virüsünü H ve N proteinlerini
tanır ise virüse karşı savaşır ve virüsü yok eder H ve N
proteinlerini tanımıyorsa virüsü yenmek için geçen hazırlık
süresinde virüs insana çok hızlı ve çok ağır zararlar
verebilir.
Grip virüsü genetik yapısı ve özellikleri sayesinde H ve N
proteinlerinde her yıl küçük değişiklikler yaparak insan
bağışıklık sistemini atlatır ve grip salgınlarına neden olur.
İnfluenza A virüsü her 25 – 30 yılda bir H ve N proteinlerinde
çok büyük değişiklikler yaparak hiç tanınmaz hale gelir ve tüm
dünyayı etkileyen ( pandemi ) grip salgınlarına yol açar. 20.
Yüzyılda 1918, 1957, 1968 ve 1977 yıllarında bu şekilde 4
salgın olmuş 1918 grip salgınında yaklaşık 50 milyon kişi
hayatını kaybetmiştir.
Kuş gribi neden tehlikelidir?
Özet: İnfluenza virüsü kendisini değiştirebilen ve insanlar
dahil birçok canlıda salgınlar şeklinde hastalık yaparak
hayatını devam ettiren bir virüstür. Bu virüs milyonlarca
yılda evrim geçirerek gelebileceği en iyi şekle gelmiştir.
Hayat tecrübesi insanoğlundan çok daha fazladır. Sağlıklı
insanlarda çok ölümcül olmasa da kalp akciğer böbrek
hastalıkları vb şikayetleri olanlarda hızla ölümcül seyreder.
Normal insan grip virüsleri 10 000 de 1 –3 ölümcüldür buna
rağmen dünya çapındaki salgınlarda milyonlarca kişiyi
öldürebilir. İşte bu yüzden yani insanoğlu için oluşturduğu
tehlike yüzünden dünya sağlık örgütü bu virüsü takibe aldı
birinci dünya savaşından sonra yaşanan salgın ve toplu ölümler
savaştan kat kat zararlıydı. Dünyanın yedi ülkesinde ana
laboratuarlar ve tün dünyaya yayılmış toplam 120 laboratuvar
ile tüm şüpheli hastalardan elde edilen örnekler incelenmeye
başlandı ve virüsün nasıl değiştiği tehlikeli değişimler
içinde olup olmadığı, bir salgın hazırlığı yapıp yapmadığı
takip edilmeye başlandı. Bu takibin en önemli sonucu dolaşımda
olan virüslerin tespiti ve bunlara karşı aşı üretilebilmesi
olmuştur.
Dünya sağlık örgütü her hafta influenza vakalarının
incelenmesi ve virüs hareketlerini bildiren bir rapor yayınlar
Avian influenza A H5 N1 ise ( eğer bulaşabilirse ) insanlarda
% 58 ölümcül seyrediyor ve sağlıklı hastalıklı ayrımı yapmadan
ciddi ve ölümcül komplikasyonlara neden olabiliyor.
Kuş gribi virüsü nedir ?
İnfluenza A virüslerinin bilinen 15 çeşidinin hepsi kuşlarda
grip yapar fakat bunlardan özellikle iki tanesi H5 ve H7
tipleri kuşlar arasında çok hızlı yayılır ve çok ölümcül
seyreder bunlara yüksek düzeyde patojen Kuş gribi virüsü (
HPAI ) denir ve kümes hayvanları gibi evcil kuşlara bulaşırsa
% 100 ölümcül seyreder. Diğer influenza virüsleri de kuşlarda
hastalık yapar fakat çok ölümcül seyretmez ör: influenza A H9,
H 11 vb.
Kuş gribi ilk kez 1800 lü yılların sonunda İtalya’da tespit
edildi ( yani insan oğlu tarafından anlaşıldı ) fakat hep
arada bir tür barajı olmuştu.
Yaban kuşları grip virüslerine daha dirençlidir, ölüm oranı
daha azdır.
İnfluenza A H5 N1 virüsü genellikle kuşlarda hastalık yapan
bir virüstür ve kuşlarda grip yapan 15 influenza virüsün den
sadece biridir.
Genellikle kuş gribi virüsleri insanlarda hastalık yapmazlardı
yani arada bir tür barajı vardı. 1997 de Hong Kong da kuş
gribi salgını sırasında hasta olan 3 kişide aynı virüs ortaya
çıkınca ( bunlardan 2 si öldü) bu İnfluenza A: H5 N1 in
niyetinin iyi olmadığı tür barajını kırarak insanoğlu için çok
tehlikeli bir salgına hazırlandığı anlaşıldı. Bir hafta içinde
Hong Kong’daki tüm kanatlı kümes hayvanları itlaf edildi ve
insanlar bir oh çekip kurtulduk dediler ?
O tarihten sonra H5N1 dışında kuş gribi vakaları tatbikî oldu
fakat influenza A H5 N1 ile değil.
Tam kurtulduk derken 2002 sonlarında tam 6 ülkede birden
İnfluenza A H5 N1 tekrar ortaya çıktı. Tüm karantina
önlemlerine ve itlaflara rağmen önü alınamadı.
Kuş gribi nasıl yayılır?
Göçmen kuşlar özellikle balıkçıllar ve yeşilbaşlı ördekler hem
virüsü çok uzaklara taşıyabilir ve dışkılarıyla bulaştırır hem
de sadece çok hafif ve kısa süreli bir hastalık geçirirler. Bu
kuşlar gribe daha dayanıklıdırlar ve virüsün doğada canlı
kalmasını sağlarlar. Virüs kuş dışkısıyla etrafa ( suya ve
toprağa ) yayılır. Dışkıyla bulaşan gübre, toz, toprak, alet,
edevat, traktör, donanım, yem, yemlik, giysi, kafes, ayakkabı
vb. aracılığıyla bir çiftlikten diğerine, göçmen kuşlar
aracılığıyla da şehirler, ülkeler hatta kıtalar arası
yayılması mümkün olmaktadır.
Virüs yaban kuşlarının dışkılarıyla kümes hayvanlarına
bulaşır. Kuş dışkısının 1 gramında 1 milyon kuşu hasta edecek
kadar virüs bulunur. İnfluenza A virüsü düşük sıcaklıkta uzun
süre canlı kalır. Virüs gübrede soğukta 3 ay, suda 22 derecede
4 gün ve 0 derecede 30 günden fazla canlı kalır.
Kuş gribinin etkileri ne?
Kümes hayvanları ( tavuk, hindi, ördek, kaz vb. ) influenza A
H5 N1 virüsüne karşı son derece hassastır. Virüsün kümes
hayvanları gibi evcil kuşlara yayılması son derece tehlikeli
sonuçlar doğurur. İnfluenza A H5N1 gribi kümes hayvanları
arasında %100 ölümcül seyreder. Kuşlar genellikle hastalığın
başladığı gün içinde hızla ölmeye başlarlar.
İnfluenza A H5 N1 virüsü özellikle gelişmekte olan ülkelerde
kümes hayvancılığı endüstrisi ve çiftlik sahipleri üzerinde
son derece yıkıcı etkiye sahiptir. Virüs çok hızlı yayılır ve
kontrol atına alınması çok güç olabilir.
İnsanda kuş gribi nasıl hastalık yapıyor?
Kuş gribi virüsü genellikle insanları doğrudan hasta edemez ve
insandan insana bulaşamaz. İnsanlardaki vakalar sınırlı
sayıdadır ve kuş gribi salgınları sırasına hasta kuşlar ile
çok yakın temas sonucu ortaya çıkmışlardır. İnsanlarda kuş
gribi tipik grip bulgularıyla seyretmekte ( ateş, boğaz
ağrısı, baş ağrısı, öksürük vb. ), bununla beraber zatürre,
organ yetmezlikleri, göz enfeksiyonu, pıhtılaşma bozuklukları
daha sık görülmektedir. İnsanlarda kuş gribi normal gribe
oranla çok daha ölümcül seyretmektedir. Bugüne kadar tespit
edilen 100 civarında vaka vardır ve bunların %73 ü ölümle
sonuçlanmıştır. Vaka sayısının bu kadar az olması virüsün
henüz insandan insana bulaşma kabiliyetinin olmamasındandır.
İnfluenza virüsleri genetik olarak hızla değişebilen
virüslerdir ve kuş gribi virüsü H5 N1 bir şekilde bu özelliği
kazanabilir.
2003 aralık ayından itibaren güney Kore’den başlayarak doğu
Asya ülkeleri, Asya ülkeleri Ortadoğu, Rusya ve Avrupa da
salgınlar şeklinde hızla yayılan kuş gribi şu ana dek hiç
rastlanmamış bir durumdur.
Hem çok hızlı yayılabilen hem de insanlarda % 73 ölüm oranıyla
hastalık yapabilen bir virüsün insandan insana geçme özelliği
kazanması tüm dünyada yüz milyonlarca insanın ölmesine neden
olacağı açıktır. İşte tüm dünya da sağlık örgütlerini alarma
geçiren tehlikede budur.
Bir virüsün salgın yapabilmesi için neler lazım:
a- bu virüsün iyi bir deposu olması lazım: göçmen kuşlar hem
çok büyük hem de çok yaygın bir depo görevi görüyor bu depoyu
temizlemek de neredeyse mümkün değil
b- Bu virüsün çok iyi bir yayılma ağı olması lazım: göçmen
kuşlarda hasta oluyor fakat onlarda hastalık %100 ölümcül
değil sağ kalanlarda uzun süre dışkılarıyla virüsü
bulaştırıyor. Ayrıca ülkeler, kıtalar arası hızlı bir taşıma
ağı oluşturuyorlar.
c- Kolay bulaşabilmesi lazım: kuşlar ve kanatlılar arsında
hızla yayılabiliyor. Doğada uzun süre canlı kalabiliyor.
Virüs insandan insana nasıl bulaşıyor? Virüs üzerinde
proteinler var. Bu proteinler virüsün genleri tarafından
kodlanıyor. Herhangi bir şekilde ağız- burun- göz mukozasına
bulaşan virüs mukoza hücre yüzeyine bu proteinle yapışıp hücre
içine giriyor ve çoğalmaya başlıyor.
İnsan grip virüsleri bu şekilde bulaşıyor. İnsan grip
virüsünde yüzey proteini var kuş gribi virüsünde yok. Eğer
virüsün yüzey proteini yoksa hücre içine girmesi zordur. Çok
fazla virüs yoğun şekilde alınırsa (hasta kuşlarla yoğun temas
vb) mukoza hücresi virüsü içine alır ve hastalık başlar. Eğer
kuş gribi virüsü insan gribi virüsünden bu proteinin genini
alırsa (ki virüsler arasında gen alışverişi çok sık ve çok
kolay olur) işte o zaman insandan insana hızla yayılabilecek
çok ölümcül bir virüsle karşı karşıya kalırız. İşte tüm
dünyanın korktuğu ve önlem almaya çalıştığı şeyde budur.
Kuş gribinden Korunma ve kontrol
Kuş gribinin yayılmasını durdurmak ve hastalığı kontrol altına
almak için hastalıklı ve teması olan kuşların hızla imhası ve
uygun
şekilde
ortadan
kaldırılması,
çiftliklerin
dezenfeksiyonu ve karantinaya alınması gerekir. Maalesef
bildiğimiz klasik karantina önlemleri ve hasta kuşların itlafı
dışında alınabilecek daha etkili bir önlem hâlihazırda yoktur.
Virüs 56 C de 3 saatte, 60 C de 30 dakikada ölür. Yaygın
olarak kullanılan dezenfektanlar virüsü öldürmeye yeterlidir.
İnsanların virüsle temasını azaltacak tüm karantina önlemleri
sıkı şekilde uygulanmalı, canlı kümes hayvanlarının nakli
kısıtlanmalıdır. Kümes hayvancılığı, et ve paketleme
işlemlerinde hijyenik kurallara uyulmalı, çiğ ete dokunduktan
sonra eller yıkanmalı, kümes hayvanlarının et ve yumurtası en
az 70 derece ve üzerinde pişirilmelidir. Tüm mikrobik
hastalıklarda olduğu gibi kuş gribi içinde kişisel temizlik,
el yıkama ve hijyenik kurallara uymak hastalığın bulaşmasını
engellemek için önemlidir.
Şu anda kullanımda olan grip aşıları insan gribi virüslerinden
hazırlanmıştır ve kuş gribine karşı koruyucu değildir. Yinede
kuş gribiyle karşılaşma ihtimali yüksek olan kişilere ( kümes
hayvancılığı, et üretimi, paketleme, sağlık çalışanları, kuş
gribi görülen bölge halkı, vb) grip aşısı yaptırmaları
önerilmektedir. Dünya Sağlık Örgütü Global İnfluenza
Surveillance Network Laboratuvarlarıyla birlikte aşı
çalışmalarına başlamıştır. Hastalık laboratuvar yöntemleriyle
teşhis edilebilmektedir. Anti viral olarak kullanımda olan
ilaçlar virüsün üremesini ve hastalığı durdurabilmektedir.
Ayrıca bir önlem olarak kuş gribi vakalarının görüldüğü bölge
halkına bu ilaç verilerek hastalık kapılması da engellenmeye
çalışılmaktadır.
Sonuç olarak kuş gribi insan sağlığı için önemli bir tehdit
olarak varlığını devam ettirmektedir.
KIŞ HASTALIKLARI
Çocuklarda sık görülen kış hastalıkları
Kış hastalıkları denilince bu mevsimle ilgili olarak ortaya
çıkan iklimsel, fiziksel, sosyal ve yaşamsal değişikliklerin
tetiklediği hastalıklar aklımıza gelir. Kışın ortaya çıkan
yada sıklığı artan hastalıkların başında enfeksiyon
hastalıkları ve bulaşıcı hastalıklar gelir. Kış aylarında
havaların soğuması, hava kirliliğinin artması, toplu ve
kalabalık ortamlarda geçirilen sürelerin uzaması, havanın
kuruması bulaşıcı hastalıkların bu dönemde sık görülmesine
neden olur.
Kışın
çocuklarda
vücut
direncinin
kırılmasına ve sık enfeksiyona yol açan
faktörler nelerdir?
•
Özellikle
havanın
soğuk
yani
kuru
olması
burun
ve
mukozaların kurumasına ve enfeksiyonlara daha uygun hale
gelmesine yol açar, ayrıca radyatörler nedeniyle evlerin kuru
olması bu durumu dahada arttırır,
• Okulların açılması ve kalabalık ortamlar mikropların daha
kolay ve hızla yayılmaları için uygun zemin sağlar,
• Ayrıca hareketsizliğin artması, daha az güneş görme kış
aylarında enfeksiyona zemin hazırlayan faktörlerdir.
Çocuğunuzu kış hastalıklarından korumanın
6 yolu
Bebekler 6 aydan itibaren anneden gelen koruyucu etkiyi
kaybeder ve mikrobik hastalıklara açık hale gelirler. Birçok
aile çocuklarının sürekli hasta olduğundan şikayet eder ancak
süt çocuğu döneminden itibaren okul çağına dek okul öncesi
çocukların yılda 6 – 8 soğuk algınlığı – nezle atağı geçirmesi
normaldir. Evde okula giden bir çocuk var ise bu sayı daha da
artar. Okulla birlikte soğuk algınlığı nezle salgınları olur,
okula çocuklarında yılda 8 – 10 atak normaldir, yaş
ilerledikçe bu sayı giderek azalır ve erişkin yaşta yılda 2-4
soğuk algınlığı atağı normal kabul edilir.
Peki çocuklarımızı nasıl koruyacağız?
1- Korunmanın en temel noktası önemli hastalıklara karşı
aşılı olmaktır.
2- Ayrıca devlet aşıları dışında çocukların
a. Zatürre ( pnemokok )
b. Grip ( influenza )
c. Menenjit ( meningokok )
d. Sinüzit ve otit’e ( Hemophilus ) karşıda aşılanması
önerilir.
3- Çocuklara küçük yaşta kişisel hijyen, el yıkama ve
bakımın öğretilmesi bulaşıcı hastalıklardan korunmada çok
etkilidir. Hapşırma, öksürme ve mendil kullanımının küçük
yaşta öğrenilmesi hastalıklardan korunmada en temel
adımlardır.
4- Bol sıvı tüketilmesi ve dengeli beslenme de immün
sistemimizi güçlü tutar, spor yapmak immün sistemi
güçlendiren en önemli faktörlerden biridir,
5- Hasta çocukların okula gönderilmemesi hem diğer
öğrencileri korumak hem
hızlanası için gereklidir.
de
istirahat
ve
iyileşmenin
6- Sınıfların her teneffüste havalandırılması gereklidir,
özellikle yakın temas ile oyunlar oynayan küçük çocuklarda
hastalıkların bulaşı daha sık ve kolay olur, ağıza sürülen
cisimlerin paylaşılması engellenmeli ortak alanlar sıkça
temizlenmelidir.
Kış aylarında en çok görülen hastalıklar
nelerdir?
En sık görülen soğuk algınlığı ve solunum yollarının viral
hastalıklarıdır. Soğuk algınlığı süt çocukluğu çağından
başlamak üzere okul çağına kadar artarak devam eder. Soğuk
algınlığı dışında diğer üst solunum yolu hastalıkarı yani
tonsillit ( bademcik enfeksiyonu), nezle, krup, larenjit, orta
kulak iltihabı, bronşit ve pnemoni en sık görülen kış
hastalıklarıdır.
Bunlar içerisinde sadece soğuk algınlığımnın 300 den fazla
viral etkeni vardır ve tek başına en çok doktor ziyaretine
sebep olan hastalıktır.
Soğuk algınlığı:
Solunum yollarının viral bulaşıcı hastalığıdır. Hastalık ateş,
öksürük, burun akıntısı, halsizlik ile seyreder. Salgınlar
halinde seyreder. Orta kulak iltihabına, sinüzite, bronşite ve
zatürreye yol açabilir.
Nezle:
Burun mukozasının bulaşıcı viral hastalığıdır. Birçok virüs
tarafından meydana gelebilir. Hastada burun akıntısı ( ilk
başta şeffaf daha sonra iltihaplı), hapşırık, hafif öksürük,
ateş, burun tıkanıklığı olur. Genellikle 3 günde iyileşir.
Grip:
İnfluenza virüsü ile meydana gelen , solunum yolu ile bulaşan
ancak tüm vüccudu etkileyen sistemik bir hastalıktır. Şiddetli
kas eklem ağrıları, yüksek ateş, başağrısı olur. Ateş mutlaka
yüksektir. Ağır bir hastalıktır ve çiddi komplikasyonlara yol
açabilir. Hamileler, diyabet hastaları, kemoterapi alanlar
gibi immün sistemi bozuk hastaların mutlaka aşı ile korunması
gerekir.
Beta enfeksiyonu:
Bademcik, tonsillit, boğaz enfeksiyonu da denir. Beta
mikrobunun bademciklere yerleşmesi sonucu ortaya çıkan
enfeksiyondur. Süt çocukluğu döneminden itibaren sık görülür.
Kışın okulların açılması ile birlikte sıklığı artar. Zamanında
tedavi edilmez ise ciddi yan etkilere yol açabilir. Romatizmal
ateş, kalp kapak hastalıkları, ağır böbrek hastalıkları ile
sonuçlanabilir bu nedenle ateşi ve boğaz ağrısı olan her çocuk
beta açısından her seferinde ve mutlaka test edilmelidir. Beta
değil ise boşuna antibiyotik kullanmamak gerekir.
Zatürre (pnömoni):
Akciğerin iltihaplanmasıdır. Riskli hastalar için tehlikeli
bir hastalıktır. Grip gibi sistemik enfeksiyonun bir parçası
olarak yada mikropların direk akciğere yerleşmesi sonucu
ortaya çıkabilir. Akciğerin iltihaplanması nefes almayı
zorlaştırır. Genellikle gripal şikayetleri basit solunum
yolları hastalıklarını takiben başlayan yüksek ateş, öksürük,
kanlı – paslı balgam ile karakterizedir. Diyabet hastaları,
KOAH hastaları, kronik kalp ve böbrek hastaları, yaşlılar ve
bebekler için zatürre ölüm riski yüksek bir hastalıktır. Bu
nedenle riskli hastaların zatürre ye karşı korunmaları, grip
aşısı, zatürre aşısı olmaları önerilir.
Bronşit:
Akciğerin bronş adı verilen dallarının bulaşıcı mikrobik
hastalığıdır. Çocukluk çağında bronşitlerin çoğu viral
sebeplere bağlıdır. Kronik iltihabına kronik bronşit denir,
alerji yada sigara gibi maddelere bağlı olabilir. Viral üst
solunum yolu enfeksiyonları sırasında hastalığın akciğere
ilerlemesi ile bronşit tablosu gelişir. Hastada öksürük,
hırıltılı solunum ve balgam çıkarma başlar.
Orta kulak iltihabı (otit):
Genellikle gripal hastalıkları takiben ortaya çıkan bir
komplikasyondur. Östaki borusunun tıkanması sonucu orta
kulakta ödem şişme ve iltihap oluşur. Genetik olarak meyil
olduğu kabul edilir. Soğuk algınlığı yada gribal şikayetlerin
2- 4. Günlerinde ortaya çıkan kulak ağrısı, huzursuzluk, ateş
ile karakterizedir. Hastanın tekrar değerlendirlmesi gerekirse
antibiyotik başlanması gerekir.
Konjonktivit:
Gözü kaplayan zarların iltihabıdır. Göz kızarık hal alır,
çapaklanır, batma ve yanma olur. Genellikle virüsler ile
meydana gelir.
Döküntülü hastalıklar:
Kış aylarında artış gösteren hastalıkların en önemlileri
olanları bulaşıcı sistemik hastalıklardır. Bu hastalıklarda
kalabalık ortamlarda daha kolay yayılarak salgınlara yol
açarlar bu nedenle kızamık kızamıkçık, kabakulak, suçiçeği
gibi hastalıklar kış aylarında artış gösterir.
Kızamık:
Solunum yolu ile bulaşan viral sistemik bir hastalıktır. Aşı
ile korunulur. Ateş, burun akıntısı, halsizlik, konjonktivit,
kuru öksürük ile başlar daha sonra boyundan başlayarak tüm
vücuda yayılan döküntü olur.
Kızamıkçık:
Solunum ile bulaşan viral sistemik bir hastalıktır. Hafif
ateş, kırgınlık vardır boyun lenf bezleri şişer, yüz ve
boyundan başlayan pembe lekeler tarzındadır daha sonra tüm
vücuda yayılır. Hamileler için çok tehlikelidir. Aşı ile
korunulur.
Suçiçeği:
Solunum yoluyla bulaşan sistemik viral bir hastalıktır. Ateş
halsizlik, kaşıntılı ve içi su dolu kabarcıklar ile
karakterizedir. Kabarcıklar saçlı deri ve avuç içinde de
görülür. Döküntüler kaşınıp iltihaplanabilir. Hamileler için
tehlikelidir. Aşı ile korunulur.
Beşinci hastalık:
Solunum yoluyla bulaşan sistemik viral hastalıktır. Yüz göğüs
ve kollarda kızarıklık ve yüksek ateş ile seyreder. Genellikle
kısa sürede iyileşir ancak hamilelerde, immün sistemi
zayıflamış kişilerde, kansız kişilerde ve kan hastalığı
olanlarda ağır seyreder komplikasyonlara yol açar.
Kış hastalıkları en çok kimlerde görülür:
Kış aylarında görülen hastalıklar en sık :
• Okul – yuva çocuklarında,
• Kalabalık ortamlarda yaşayanlarda,
• Okula giden çocuğu olan ailelerde ve okula giden çocukları
olan ailelerin okula gitmeyen çocuklarında,
• Kışla, yuva ve toplu taşım araçları gibi kalabalık
ortamlarda bulunanlarda,
• Kalabalık ailelerde,
• Alerji, akciğer hastalığı, kalp hastalığı, kronik
hastalıkları olan , diyabetik hastaların olduğu aileler
özellikle risk altındadır.
Kış hastalıklarından korunma:
Kış hastalıklarının en önemli ortak özelliklerinden birisi
solunum yolu ile bulaşmaları dır. Bu nedenle evleri, okullarda
sınıfların sıklıkla havalandırılması, el teması olan kapı
tokmakları, sıralar ve trabzanların sıklıkla temizlenmesi,
küçük yaşta hijyen eğitiminin verilmesi, el yıkama
alışkanlığının kazandırılması, çocukluk aşılarının tam ve
zamanında yapılması gerekir.
EL AYAK AĞIZ HASTALIĞI
Hand, Foot, and Mouth Disease; Vesicular Stomatitis With
Exanthem;
El ayak ağız hastalığı nedir?
Bebek ve çocukluk çağında sık görülen bulaşıcı viral
hastalıktır. Hastalık ateş, ağız ve ağız etrafında, ellerde,
ayaklarda döküntü ve soyulmalar ile karakterizedir. Genellikle
yaz ve bahar aylarında görülür, komplikasyonsuz iyileşir.
El ayak ağız hastalığı nasıl bulaşır?
Virüs direk temas yada hasta çocuğun salya, dışkı, idrar gibi
çıkartıları ile direk temas sonucu bulaşır. Genellikle küçük
çocuk ve bebeklerde görülür.
Hastalık bulaşmasını arttıran etkenler
nelerdir?
Hasta çocuklar ile aynı ortamı paylaşmak,
10 yaşın altında olmak,
Kalabalık ortamlarda bulunmak hastalık kapma şansını
arttırır.
El ayak ağız hastalığının belirtileri
nelerdir?
Hastalık hafif gribal şikayetler ile seyreder, en sık
Hafif ateş,
İştah kaybı,
Huzursuzluk,
Boğaz ağrısı,
Yemek yerken ağızda acıma, yutamama,
Ağız etrafına ve içinde ağrılı döküntüler,
Avuç içi ve ayak tabanında ağrısız kaşıntısız döküntüler
ve soyulmalar görülür.
Hastalık nadiren ağır seyreder:
3 günden uzun süren ateş ( 37,5 C üstünde ateş),
Kusma,
Letarji,
Kan şekerinde artma olması durumunda hastane bakımı
gerekir.
El ayak
edilir?
ağız
hastalığı
nasıl
teşhis
Hastalık genellikle döküntüler ortaya çıktıktan sonra muayene
ile teşhis edilir. Boğaz sürüntüsü ve dışkı örneğinden
enterovirüs tayini ancak imkan olan durumlarda ve teşhisten
şüphe edildiğinde istenebilir.
El ayak ağız hastalığının tedavisi:
Hastalığın spesifik bir tedavisi yoktur. Tedavi ateş düşürücü
ve ağrı kesiciler ile çocuğu rahatlatmak, sıvı ve kalori
takviyesi yapmaktır.
El ayak ağız hastalığından korunma:
Hastalıktan korunmak için özellikle küçük çocuk oyun alanları
ve kalabalık ortamlarda kontamine olmuş alanların ( sık
dokunulan alanlar) basit sabun ve çamaşır suyu ile
temizlenmesi, küçük çocukların ağızlarına soktukları
oyuncakların paylaşılmaması, yoğun ilgi gören ve salya
bulaşabilecek yüzey ve oyuncakların silinerek temizlenmesi,
Daha büyük çocuklarda el yıkama alışkanlığının edinilmesi,
ellerin göze ve ağıza sürülmesinin engellenmesi, Hasta olan
çocuklar ile temasın engellenmesi hastalığın bulaşmasını
azaltır.
Yüzey temizliğinde bir kova suya katılan yarım bardak çamaşır
suyu yeterlidir.
El ayak ağız hastalığı döküntüler çıkmadan önceki 3 gün ve
döküntüler solup ateş düştükten sonraki 5 gün boyunca
bulaşıcıdır.
Referanslar:
Centers for Disease Control and Prevention
http://www.cdc.gov
National Institute of Allergy and Infectious Diseases
http://www.niaid.nih.gov
Canadian Pediatric Society
http://www.cps.ca
Public Health Agency of Canada
http://www.phac-aspc.gc.ca
Dr. Lermi
Dr. Aydoğan LERMİ
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik
Mikrobiyoloji
0532 386 94 78
HİV TESTİ
ELİSA ve Western blot HİV testleri;
Human immunodeficiency virus yani HİV virüsü kan yoluyla
bulaşarak immün sistemin çalışmasını bozar ve AİDS ( Adult
İmmune Deficiency Senrome ) denen hastalığa neden olur. HİV
testi kanda virüs olup olmadığını gösteren test dir. ELİSA
yöntemi ile yuapılan bu testin Western Blot yöntemi ile
sağlamasının yapılması gerekir. HİV testi kanda yapılır, yurt
dışında yanak mukozasından yapılan HİV testleri de mevcuttur.
HİV testi ne için yapılır?
Test HİV virüsü kapıp kapmadığınızı tespit amacıyla yapılır,
özellikle şüpheli cinsel temas, yüksek risk gurubu içinde olan
insanlar, immün sistem hastalığ bulguları varsa, hamilelik
taraması sırasında, evlilik öncesi testler içinde, beklenmesik
enfeksiyon hastalıkları varlığında HİV testi istenir.
ELİSA pozitifliği ne anlama gelir?
ELİSA pozitifliği HİV pozitif anlamına gelmez. Bunun için
testin doğrulanması gerekir. ELİSA testi birçok durumda yanlış
pozitif sonuç verebilir. Pozitif ELİSA sonucu mutlaka Western
Blot testi ile doğrulanmalıdır.
ELİSA negatifliği ne anlama gelir?
ELİSA negatif demek HİV negatif demek değildir. HİV virüsü
bulaştıktan sonra antikorların ortaya çıkması bir zaman alır
buna pencere dönemi ( Windows periyod ) denir. Bu dönem
süresince hastada HİV virüsü vardır ancak antikor
gelişmediğinden test negatif çıkar. Şüpheli temastan sonra 1.
3. Ve 6. Ayın sonunda yapılan testler negatif ise bulaş
olmadığı kabul edilir. Testler negatif ancak hastada akut HİV
enfeksiyonu olduğundan şüpheleniliyor ise HİV viral load testi
istenir.
Referanslar:
Dewar R, Goldstein D, Maldarelli F. Diagnosis of human
immunodeficiency virus infection. In: Mandell GL, Bennett GE,
Dolin R, eds. Principles and Practice of Infectious Diseases.
7th ed. Philadelphia, Pa: Elsevier Churchill Livingstone;
2009:chap 119.
Sax PE, Walker BD. Immunopathogenesis of human
immunodeficiency infection. In: Goldman L, Ausiello D, eds.
Cecil Medicine. 23rd ed. Philadelphia, PA: Saunders Elsevier;
2007:chap 408.
HEPATİT C
Non A Non B Hepatit;
Hepatit C viral bulaşıcı karaciğer iltihabıdır. Hepatit C
virüsü ile meydana gelir, aşısı yoktur. Hepatit C virüsü
bulaşırsa büyük oranda kronikleşir. Kronik Hepatit C karaciğer
yetmezliği, siroz ve karaciğer kanserine yol açabilir. Kronik
hepatit C hastalığının ilaçla tedavisi bazen başarılı
olabilmektedir. Son dönem kronik hepatit C hastalığında
karaciğer nakli de düşünülmelidir.
Hepatit C virüsü nasıl bulaşır?
Hastalık Hepatit C virüsü taşıyan kişilerden temas yoluyla
bulaşır. En çok bulaşma yolu:
Cinsel temas,
Kirli aletler ile yapılan manikür, pedikür, dövme,
akupunktur, piercing ve vücut deldirme gibi girişimler,
Kirli aletler ile yapılan diş müdahalesi, cerrahi
girişim, endoskopi,
Diş fırçası, tırnak makası, tıraş bıçağı gibi aletlerin
paylaşılması,
Uzun süre diyaliz aletine bağlanmak,
Hepatit C hastası ile uzun süre temas halinde olmak,
aynı evi paylaşmak,
1992 yılından önce kan transfüzyonu yapılmış olması
En sık görülen Hepatit C bulaşma yollarıdır.
Hepatit C doğum sırasında hasta anneden bebeğine bulaşabilir.
Hepatit C virüsü havadan solunum yoluyla, öpüşmeyle ve anne
sütünden bulaşmaz.
Kimler Hepatit C hastalığı için risk altındadır?
Özellikle 1992 yılından önce kan transfüzyonu ve kan
ürünü almış olan kişiler,
Uzun süre diyaliz makinesine bağlı olan kişiler,
Dövme, vücut deldirme, body piercing yaptıran kişiler,
Şüpheli cinsel temasta bulunan kişiler Hepatit C
hastalığı için risk altındadır.
Hepatit C hastalığı ne şikayetlere yol açar?
Hepatit C virüsü karaciğerde yerleşir ve karaciğerde iltihap
yapar. Hastaların büyük çoğunluğunda hiçbir şikayet olmaz
ancak % 20 hastada şikayetler ortaya çıkar. Hepatit C
hastalığı büyük oranda kronikleşir ve karaciğere tamamen
yerleşir. İleride karaciğer yetmezliği, siroz ve karaciğer
kanserine yol açar.
Hastalarda en sık görülen şikayetler şunlardır:
Halsizlik, yorgunluk,
Çabuk yorulma,
Sarılık, ciltte ve göz aklarında sararma,
İştah kaybı,
İdrarda koyulaşma,
Dışkı renginde açılma,
Karın ağrısı,
Kas eklem ağrıları,
Kaşıntı,
Ürtiker şeklinde döküntü,
Sigaradan tiksinti,
Bulantı, kusma,
En sık görülen şikayetlerdir. Hastalık kronikleşirse ilave
olarak güçsüzlük, kas gücünde düşme, aşırı yorgunluk,
iştahsızlık görülür. Kronikleşir ise ilk önce karaciğer
yetmezliği ortaya çıkar, hastalık siroz ve karaciğer kanseri
ile sonuçlanabilir.
Hepatit C teşhisi nasıl konur?
Hastanın şikayetleri ve muayene bulguları teşhise yardımcı
olur, kesin teşhis laboratuar incelemeleri ile konur. Hepatit
C şüphesinde aşağıdaki testlerin yapılması gerekir:
Anti HCV,
Karaciğer fonksiyon testleri.
SGOT (ALT),
SGPT (AST),
GGT (Gama Glutamil Transferaz ),
ALP (Alkali Fosfataz),
LDH (Laktat Dehidrogenaz ),
Total bilirübin,
Direk bilürübin,
Total protein,
Albümin,
Koagülasyon testleri istenir,
Karaciğer ultrasonografisi yapılır.
Eğer Anti HCV pozitif bulunursa:
Hepatit C virüs PNA PCR istenir PCR yüksek bulunur ise
HCV tip tayini ve
Karaciğer biyopsisi yapılır.
Kronik hepait C hastalarına tedavi programlaması için
karaciğer biyopsisi yapılmalıdır. Karaciğer biyopsisi ince bir
iğne ile yapılır.
Hepatit C tedavisi:
Akut Hepatit C tedavi edilirse kronikleşme şansı çok azalır.
Ancak akut Hepatit C hastalarının ancak % 20 sinde şikayet
olduğundan ve büyük kısmında hiçbir şikayet olmadığından
yakalanmaları zordur. Kronik Hepatit C hastalığı ataklar
halinde seyreder. Hastalık zaman zaman alevlenir. Kronik
Hepatit C hastaları alevlenmeler döneminde tedavi edilirler
ise karaciğer yetmezliği, siroz ve karaciğer kanseri gelişimi
durdurulabilir. Hepatit C tedavisinde interferon ve ribavirin
kullanılır. Tedavi başarısız olur ise karaciğer nakli
düşünülmelidir.
Hepatit C den nasıl korunurum?
Hepatit C den korunmak için Hepatit C virüsünün nasıl
bulaştığı bilinmelidir.
Enjektör, tıraş bıçağı, iğneli küpe, diş fırçası,
tırnak makası gibi kişisel hijyenik eşyalar
paylaşılmamalıdır.
Şüpheli cinsel temastan kaçınılmalı, prezervatif
kullanılmalıdır,
Kirli ve temizliği şüpheli yerlerde cerrahi girişim,
endoskopi, diş müdahalesi yapılmamalı,
Kirli ve temizliği şüpheli yerlerde dövme, vücut
deldirme,
body
piercing,
kulak
deldirme
yaptırılmamalıdır,
Hepatit C li hastaların çıkartıları ile temas
edilmemelidir.
Hepatit C hastalarının dikkat etmesi gereken
kurallar nelerdir?
Hepatit C hastası iseniz hastalık bulaştırmamak için
herhangi bir girişim öncesi doktorunuzu, diş hekiminizi
ve hemşirenizi uyarınız,
Karaciğere dokunacak ilaçlardan, bilmediğiniz
ilaçlardan uzak durunuz,
Alkol ve sigara içmeyiniz,
Hepatit A ve hepatit B aşınızı olunuz,
Doku, organ ve kan bağışında bulunmayınız,
İyi geleceği söylenen yapma ilaçlar, bitki ilaçları vb.
kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışınız,
Hepatit C nin aşısı yoktur. Hepatit C den korunmanın en etkili
yolu bilgi sahibi olmaktır.
Referanslar:
1. American Liver Foundation
http://www.liverfoundation.org/
2. Hepatitis Foundation International
http://www.hepfi.org/
3. Canadian Institute for Health Information
http://www.cihi.ca/cihiweb
4. Canadian Liver Foundation
http://www.liver.ca/
5. Berkow R. The Merck Manual of Medical Information . New
York, NY: Pocket; 2000.
6. Centers for Disease Control and Prevention. Sexually
Transmitted Diseases Treatment Guidelines, 2010. MMWR
2010;59(No. RR-12):1-110.
7. Hepatitis C. Centers for Disease Control and Prevention
website. Available at: http://www.cdc.gov/hepatitis/HCV.htm .
Updated March 2009. Accessed July 1, 2009.
8. Hepatitis C. EBSCO DynaMed website. Available at:
http://www.ebscohost.com/dynamed/. September 29, 2011.
Accessed October 20, 2011.
9. What are the risks of a blood transfusion. National Heart
Lung and Blood Institute website. Available at:
http://www.nhlbi.nih.gov/health/dci/Diseases/bt/bt_risk.html .
Accessed August 24, 2011.
10. Sexual transmission of hepatitis C virus among HIVinfected men who ahve sex with men—New York City, 2005-2010.
MMWR Morb Mortal Wkly Rep . 2011 Jul 22;60:945-50.
11. What I need to know about hepatitis C. National Digestive
Diseases Information Clearinghouse website. Available at:
http://digestive.niddk.nih.gov/ddiseases/pubs/hepc_ez/
.
Published April 2009. Accessed July 1, 2009
TİFO
Tifo; Paratifo; Enterik Ateş;
Tifo ve paratifo hastalığı Salmonella bakterisi ile meydana
gelen sistemik enfeksiyon hastalıklarıdır. Tifoya Salmonella
typhi paratifoya ise Salmonella paratyphi neden olur.
Tifo az gelişmiş ülkelerde alt yapı kanalizasyon
sistemlerinin, temiz içme sularının olmadığı ülkelerde,
sanitasyon temizlik ve hijyen koşullarına uyulmayan yerlerde
salgınlar şeklinde görülür.
Tifo tedavi edilmez ise ölüme neden olabilir. Hastalık gıdalar
ve sular ile ağızdan bulaşır:
Kanalizasyon suları ile kirlenmiş içme ve kullanma
suları,
Pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleri,
Tifo hastası yada tifo taşıyan kişilerin hazırladığı
gıda ve içecekler,
Uygun şeklide saklanmamış gıdalar,
Temizlik, sanitasyon ve hijyen koşullarına uyulmaması
tifo bulaşmasına yol açar.
Bakteri
gıdalar
ve
sular
ile
ağızdan
girdikten
sonra
barsaklarda yerleşerek çoğalmaya başlar daha sonra kan yoluyla
diğer organlara giderek tüm vücutta sistemik enfeksiyona neden
olur.
Kirli suları kullanmak,
İyi bir kanalizasyon ve içme – kullanma suyu sisteminin
olmaması,
Çiğ gıda yemek,
Kirli sular ile yıkanmış meyve, sebze ve salata yemek,
Kirli sulardan yapılmış buzları kullanmak,
Sanitasyon şartlarının kötü olduğu yerlerde yaşamak
veya buralara seyahate gitmek tifo hastalığı kapma
şansını arttırır.
Tifo belirtileri nelerdir?
Hastalık mikrop vücuda girdikten 6 ila30 gün içinde başlar. En
sık görülen şikayetler:
Hastalık aşırı yorgunluk, halsizlik, baş ağrısı ve ateş
ile başlar,
Ateş ilk 3 -4 gün içinde giderek artar,
Ateş, ateş özellikle sabahları normal öğleden sonra
yükselmeye başlayan ve akşamları 39 dereceyi bulan
ateşler şeklinde görülür,
Üşüme, titreme,
Şiddetli baş ağrısı,
Kabızlık yada ishal,
Kramp tarzında karın ağrıları,
Halsizlik, bitkinlik hali,
İştahsızlık,
Vücutta pembe döküntü ( özellikle gövdede ),
Baş dönmesi,
Kas ağrıları,
Ense ve boyunda lenf bezlerinin şişmesi,
Karaciğer ve dalağın büyümesi en
şikayetlerdir.
sık
görülen
Tifo teşhisi nasıl konur?
Hastanın şikayetleri ve muayene bulguları teşhise yardımcı
olur. Tifo teşhisi laboratuvar testleri ile konur.
Kan sayımı ( Hemogram),
CRP,
Sedimantasyon,
Tam idrar tahlili,
Gruber Widal serolojik testi,
Kan kültürü,
Dışkı kültürü testler ile konur.
Tifo tedavisi :
Tifo tedavisinde antibiyotikler kullanılır. Tifo tedavi
edilmeden önce oldukça bulaştırıcıdır. Hastaların bir kısmında
şikayetler geçse de hasta taşıyıcı olur ve hastalığı
bulaştırmaya devam eder. Tifo taşıyıcı hastalar hiçbir
şikayetleri olmadan hastalığı dışkı ve idrarları ile yayarlar.
Hastalığın tek kaynağı insandır. Tifo doğada başka canlıda
bulunmaz. Taşıyıcılar antibiyotik ile tedavi edilmelidirler.
Safra kesesinde taş olan taşıyıcılarda ise antibiyotik
yetersiz kalır ise ameliyat ile safra kesesinin alınması
gerekir.
Tedavi edilmeyen hastalarda tifo barsak delinmesi ve ölüme
neden olur.
Tifo dan korunma:
Tifodan korunmanın en önemli yolu iyi bir alt yapı ve
kanalizasyon sistemidir. Tifo alt yapısı olmayan kanalizasyon
sistemi olmayan veya iyi çalışmayan bölgelerde görülür. İçme
ve kullanma suyunun kanalizasyon sitemi ile bulaştığı yerlerde
salgınlar yapar. Böyle bölgelerde tifodan korunmanın iki yolu
vardır:
1- Aşılanma: tifo aşısı tifonun yoğun olduğu bölgelere
seyahat edenler için önerilmektedir. Aşı çok koruyucu
değildir ve aşı olmaya rağmen gıdalara dikkat etmek
gerekir.
2- Gıdalara karşı dikkatli olmak: tifonun görüldüğü
bölgelerde aşağıdaki önlemlere dikkat etmek hastalığın
bulaşmasını önleyebilir:
Sadece şişe suyu ve şişedeki içecekleri tüketmek,
Kaynamamış suları kullanmamak,
Buz kullanmamak,
Çiğ gıda yememek,
Gıdaların iyi piştiğinden emin olmak,
Pastörize edilmemiş süt ve süt ürünleri
kullanmak,
Çiğ sebze ve meyve tüketmemek, meyveleri mutlaka
soyarak yemek, çiğ debze ve salata yememek,
Çiğ deniz ürünleri yememek tifodan korunmayı
sağlayabilir.
Referanslar:
1- Centers for Disease Control and Prevention (CDC)
http://www.cdc.gov/
2- World Health Organization (WHO)
http://www.who.int/
3- Public Health Agency of Canada
http://www.phac-aspc.gc.ca/
4- Bhan MK, Bahl R, Bhatnagar S. Typhoid and paratyphoid
fever. Lancet . 2005 Aug 27-Sep 2;366(9487):749-62.
5- Centers for Disease Control and Prevention website.
Available
at:
http://www.cdc.gov/ncidod/dbmd/diseaseinfo/typhoidfever_g.htm#
Getting%20vaccinated . Accessed November 18, 2009
BETA MİKROBU
Beta; Beta Mikrobu; Beta Hastalığı;A Gurubu Beta
Hemolitik Streptokok Enfeksiyonu; GABHS;
Beta enfeksiyonu basit bir soğuk algınlığı gibi başlar fakat
kalıcı kalp hastalıklarının, böbrek yetmezliklerinin ve eklem
hastalıklarının en önemli sebebidir. Beta enfeksiyonu
laboratuvar testleriyle kolayca teşhis edilebilir. A gurubu
Beta Hemolitik Streptokok (halk arasındaki adıyla Beta mikrobu
) doğada yaygın olarak bulunan bir mikroptur. Beta enfeksiyonu
basit bir boğaz enfeksiyonu gibi başlasa da kalp, beyin,
böbrekler ve eklemler de kalıcı hasarlar yapan çok ciddi
sonuçlar doğurabilir.
Beta mikrobu nasıl bulaşır?
Beta mikrobu kişiden kişiye bulaşır. Bulaşma genellikle
çocuklar arasında oyunlar sırasında temas ile, öpüşme ile yada
gıdalar aracılığıyla olur. Kreş, yuva, okul gibi kalabalık
ortamlar bulaşmayı kolaylaştırır.
Beta mikrobu hangi hastalıklara neden olur ?
A Gurubu Beta Hemolitik Streptokoklar
Boğaz enfeksiyonlarına ( Farenjit )
Romatizmal ateş ( kalp kapakları, böbrek yetmezliği,
eklem hasarı ve beyin tutulumuyla seyreden sistemik
hastalık )
Kızıl hastalığına ( farenjit ile beraber döküntü )
Yara ve cilt enfeksiyonlarına ( Sellülit, Lenfanjit,
Piyodermi )
İnvaziv Beta enfeksiyonuna ( Kas ve derin dokulara
kadar ilerleyen şiddetli enfeksiyon, bakteriyemi, toksik
şok ) neden olur.
Beta enfeksiyonu ve taşıyıcılığı nasıl tespit
edilir?
Beta mikrobu insanların boğazında hastalık yapmadan uzun süre
bulunabilir. Bu kişiler taşıyıcıdır. Taşıyıcılık ve beta
anjini boğaz kültürü ve hızlı beta testiyle tespit edilebilir.
Beta enfeksiyonu aile içinde ya da okullarda kişiden kişiye
atlayabilir, çocuklarda sık ve tekrarlayan anjin ve farenjite
neden olabilir. Bu nedenle hastalık şikayeti olmasa bile aile
bireylerinin veya okul mevcudunun beta taşıyıcılığı yönünden
taranması gerekebilir.
METABOLİK PANEL
Basic metabolic panel; SMAC7; Sequential multichannel analysis with computer-7; SMA7; Metabolic
panel 7; CHEM-7
Metabolik Panel: Amerika ve Avrupa ülkelerinde sık kullanılan
ana metabolik parametrelerin bakıldığı test panelidir.
Ülkemizde bu isimde çok kullanılmaz. Metabolizma hakkında kısa
ve öz bilgi verir. Kandan bakılır.
Metabolik panel hangi bilgileri verir?
Üre ( yada BUN), kreatinin, CO2, kan şekeri, ve elektrolitler
bakılır. Panel böbrek fonksiyonları, kan asit / baz dengesi,
kan şekeri, elektrolitler hakkında bilgi verir.
Metabolik panel için normal değerler:
BUN: 7 to 20 mg/dL
CO2 (carbon dioxide): 20 to 29 mmol/L
Kreatinin: 0.8 to 1.4 mg/dL
Glukoz : 64 to 128 mg/dL
Serum klor: 101 to 111 mmol/L
Serum potasyum: 3.7 to 5.2 mEq/L
Serum sodyum: 136 to 144 mEq/
Download