T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PROTETİK DİŞ TEDAVİSİ ANA BİLİM DALI MAKSİLLER ANTERİOR BÖLGEYE UYGULANAN DEĞİŞİK ZİRKONYUM İMPLANT DESTEKLİ PROTEZLERDE ABUTMENT, İMPLANT VE İMPLANT ÇEVRE DOKUDA OLUŞAN STRES DAĞILIMLARININ ÜÇ BOYUTLU SONLU ELEMANLAR STRES ANALİZİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ DOKTORA TEZİ Dt. Merve BANKOĞLU GÜNGÖR Tez Danışmanı Prof. Dr. Handan YILMAZ ANKARA Ocak 2014 T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SAĞLIK BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ PROTETİK DİŞ TEDAVİSİ ANA BİLİM DALI MAKSİLLER ANTERİOR BÖLGEYE UYGULANAN DEĞİŞİK ZİRKONYUM İMPLANT DESTEKLİ PROTEZLERDE ABUTMENT, İMPLANT VE İMPLANT ÇEVRE DOKUDA OLUŞAN STRES DAĞILIMLARININ ÜÇ BOYUTLU SONLU ELEMANLAR STRES ANALİZİ İLE DEĞERLENDİRİLMESİ DOKTORA TEZİ Dt. Merve BANKOĞLU GÜNGÖR Tez Danışmanı Prof. Dr. Handan YILMAZ Bu tez Gazi Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından 03/2011-33 proje numarası ile desteklenmiştir. ANKARA 02.01.2014 I İÇİNDEKİLER Sayfa No: Kabul ve Onay I İÇİNDEKİLER II ŞEKİLLER DİZİNİ GRAFİKLER VE TABLOLAR DİZİNİ SEMBOLLER VE KISALTMALAR DİZİNİ VII X XIII 1. GİRİŞ 1 2. GENEL BİLGİLER 2 2.1. İmplantın Tanımı ve Tarihi 2 2.2. İmplantların Sınıflandırılması 4 2.2.1. Metal ve Metal Alaşımı İmplantlar 4 2.2.1.1 Titanyum İmplantlar 4 2.2.1.2. Titanyum İmplantların Avantajları ve Dezavantajları 5 2.2.2.Seramik İmplantlar 6 2.2.2.1. Zirkonya İmplantlar 6 2.2.2.2. Zirkonya İmplantların Özellikleri 6 2.2.2.3. Zirkonya İmplantların Endikasyonları ve Kontrendikasyonları 7 2.2.2.4. Zirkonya İmplant Sistemleri 8 2.2.2.4.1. Tek Parça Zirkonya İmplantlar 9 2.2.2.4.2. İki Parça Zirkonya İmplantlar 10 2.3. İmplant Abutmentları 11 2.3.1. Seramik Abutmentlar 12 2.3.1.1. Zirkonya abutmentlar 13 2.4. İmplant Üstü Protezler ve İmplant Üstü Protez Sınıflaması 14 2.4.1. İmplant Üstü Sabit Protezler 14 2.4.1.1. İmplant Üstü Tam Seramik Protezler 15 2.5. Osseoentegrasyon ve İmplant Başarı Kriterleri 16 2.6. İmplant Biyomekaniği 17 2.6.1. Kemik Tipi ve Özellikleri 20 II 2.6.1.1. Kortikal Kemik 21 2.6.1.2. Trabeküler Kemik 22 2.6.1.3. Kemik Kalitesi Sınıflaması 22 2.7. Stres Analizi Yöntemleri 23 2.7.1. Stres Analizlerinde Kullanılan Teknik Terimler 24 2.7.2. Stres Analizi Yöntemlerinin Sınıflandırılması 27 2.8.2.1. Gerinim Ölçer İle Stres Analizi Yöntemi 27 2.7.2.2. Fotoelastik Stres Analizi Yöntemi 28 2.7.2.3. Holografik İnterferometreyle Stres Analizi Yöntemi 28 2.7.2.4. Kırılgan Vernikle Kaplama Stres Analizi Yöntemi 28 2.7.2.5. Termografik Stres Analizi Yöntemi 29 2.7.2.6. Radyotelemetriyle Stres Analizi Yöntemi 29 2.7.2.7.Sonlu Elemanlar Stres Analizi Yöntemi 29 2.7.2.7.1.Sonlu Elemanlar Stres Analizi Yönteminin Avantajları 30 2.7.2.7.2. Sonlu Elemanlar Stres Analizi Yönteminin Dezavantajları 31 2.7.2.7.3.Sonlu Elemanlar Stres Analizi Yönteminde Temel Kavramlar 32 2.7.2.7.3.1. Düğüm 32 2.7.2.7.3.2. Eleman 32 2.7.2.7.3.3. Ağ Yapısının Oluşturulması 33 2.7.2.7.3.4. Sınır Koşulları 33 2.7.2.7.3.5. Geometri ve Katı Modelleme 33 2.7.2.7.3.6. Sonuçların Değerlendirilmesi 34 2.8. Konu İle İlgili Çalışmalar 34 3. GEREÇ VE YÖNTEM 40 3.1. Çalışma Modellerinin Oluşturulması 40 3.1.1. Kullanılacak Maksilla Kesitinin Hazırlanması 41 3.1.2. İmplant ve Abutmentların Modellenmesi 42 3.1.3. Köprü Tasarımlarının Hazırlanması 43 3.2. Çalışma Modelleri 45 3.2.1. Modellerin Katı Cisme Dönüştürülmesi 48 3.2.2. Modellerdeki Yapıların Materyal Özelliklerinin Tanımlanması 48 III 3.2.3. Kemik İmplant Bağlantı Durumu 49 3.2.4. Sınır Koşulları 49 3.2.5. Yükleme Koşulları 50 3.3. Stres Değerlerinin Hesaplanması ve Sonuçların Değerlendirilmesi 52 4. BULGULAR 54 4.1. Yüklemelere Göre Oluşan Çekme, Basma ve Von Mises Stresleri Bulgularının Değerlendirilmesi 55 4.1.1. Horizontal Yüklemede Oluşan Çekme, Basma ve Von Mises Stresleri Bulgularının Değerlendirilmesi 55 4.1.1.1. Horizontal Yüklemede Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 58 4.1.1.1.1. Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 58 4.1.1.1.2. Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 60 4.1.1.1.3. Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 62 4.1.1.1.4. Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 64 4.1.1.1.5. Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 66 4.1.1.2. Horizontal Yüklemede Oluşan Basma Stresleri Bulguları 68 4.1.1.2.1. Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları 68 4.1.1.2.2. Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları 70 4.1.1.2.3. Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları 71 4.1.1.2.4. Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları 73 4.1.1.2.5. Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Basma Stresleri Bulguları 76 4.1.1.3. Horizontal Yüklemede Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 78 IV 4.1.1.3.1. Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 78 4.1.1.3.2. Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 80 4.1.1.3.3. Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 82 4.1.1.3.4. Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 84 4.1.1.3.5. Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 85 4.1.2. Oblik Yüklemede Oluşan Çekme, Basma ve Von Mises Stresleri Bulgularının Değerlendirilmesi 87 4.1.2.1. Oblik Yüklemede Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 89 4.1.2.1.1. Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 90 4.1.2.1.2. Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 92 4.1.2.1.3. Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 94 4.1.2.1.4. Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 96 4.1.2.1.5. Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 98 4.1.2.2. Oblik Yüklemede Oluşan Basma Stresleri Bulguları 100 4.1.2.2.1. Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları 100 4.1.2.2.2. Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları 102 4.1.2.2.3. Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları 104 4.1.2.2.4. Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları 106 4.1.2.2.5. Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Basma Stresleri Bulguları 108 V 4.1.2.3. Oblik Yüklemede Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 110 4.1.2.3.1. Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 110 4.1.2.3.2. Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 112 4.1.2.3.3. Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 114 4.1.2.3.4. Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 116 4.1.2.3.5. Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 118 5. TARTIŞMA 120 6. SONUÇ 140 7. ÖZET 141 8. SUMMARY 142 9. KAYNAKLAR 143 10. EKLER 158 10.1. Teşekkür 158 11. ÖZGEÇMİŞ 159 VI ŞEKİLLER DİZİNİ Sayfa no: Şekil 1: Kortikal Ve Trabeküler Kemiğin Modeldeki Görünümü 42 Şekil 2: İmplant Modellerinin Görünümü 43 Şekil 3: Protez Tasarımlarının Bukkalden ve Distalden Görünümü 44 Şekil 4: Kullanılan Tetrahedral Elemanın Tipi 44 Şekil 5: Titan-IPS ve Lava Modelinin Parçalara Ayrılmış Görüntüleri 46 Şekil 6: Zirkon-IPS ve Lava Modelinin Parçalara Ayrılmış Görüntüleri 47 Şekil 7: Sınır Koşulları 50 Şekil 8: Horizontal Yüklerin Uygulama Yönü 51 Şekil 9: Oblik Yüklerin Uygulama Yönü 51 Şekil 10: Sabit Skalanın ve Skala Aralığının Gösterimi 55 Şekil 11: Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Çekme Streslerinin Değerlendirilmesi 59 Şekil 12: Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 61 Şekil 13: Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 63 Şekil 14: Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 65 Şekil 15: Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 67 Şekil 16: Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 69 Şekil 17: Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 71 Şekil 18: Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 73 Şekil 19: Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 75 VII Şekil 20: Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 77 Şekil 21: Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 79 Şekil 22: Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 81 Şekil 23: Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 83 Şekil 24: Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 85 Şekil 25: Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 87 Şekil 26: Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 91 Şekil 27: Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 93 Şekil 28: Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 95 Şekil 29: Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 97 Şekil 30: Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 99 Şekil 31: Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 101 Şekil 32: Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 103 Şekil 33: Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 105 Şekil 34: Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 107 VIII Şekil 35: Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 109 Şekil 36: Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 111 Şekil 37: Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 113 Şekil 38: Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 115 Şekil 39: Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 117 Şekil 40: Oblik yüklemede Veneerlerde Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 119 IX GRAFİKLER VE TABLOLAR DİZİNİ Sayfa no: Grafik 1: Horizontal Yüklemede Bulgularının Değerlendirilmesi Bütün Yapılarda Oluşan Stres 56 Grafik 2: Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 58 Grafik 3: Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 60 Grafik 4: Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 62 Grafik 5: Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 64 Grafik 6: Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 66 Grafik 7: Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları 68 Grafik 8: Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları 70 Grafik 9: Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları 72 Grafik 10: Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları 74 Grafik 11: Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Basma Stresleri Bulguları 76 Grafik 12: Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 78 Grafik 13: Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 80 Grafik 14: Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 82 X Grafik 15: Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 84 Grafik 16: Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 86 Grafik 17: Oblik Yüklemede Bütün Yapılarda Oluşan Stres Bulgularının Değerlendirilmesi 88 Grafik 18: Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 90 Grafik 19: Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 92 Grafik 20: Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 94 Grafik 21: Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 96 Grafik 22: Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 98 Grafik 23: Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları 100 Grafik 24: Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları 102 Grafik 25: Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları 104 Grafik 26: Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları 106 Grafik 27: Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Basma Stresleri Bulguları 108 Grafik 28: Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 110 Grafik 29: Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 112 XI Grafik 30: Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 114 Grafik 31: Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 116 Grafik 32: Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 118 Tablo 1: Araştırmada Kullanılan Setler 41 Tablo 2: Modellere Ait Düğüm ve Eleman Sayıları 48 Tablo 3: Modellerde Kullanılan Materyaller ve Mekanik Özellikleri 49 Tablo 4: Horizontal Yüklemede Oluşan Çekme, Basma ve Von Mises Stresleri Bulgularının Değerlendirilmesi Tablo 5: Oblik Yüklemede Oluşan Çekme, Basma Stresleri Bulgularının Değerlendirilmesi 57 ve Von Mises 88 XII SEMBOLLER VE KISALTMALAR CAD-CAM: Computer Aided Design-Computer Aided Manufacturing N: Newton GPa: Gigapaskal MPa: Megapaskal %: Yüzde g/ cm3: Gram/ santimetreküp mm: Milimetre v: Poisson Oranı 0 C: Santigrat XIII 1. GİRİŞ Gelişen teknolojiyle birlikte, dental implantlar diş hekimliğinde sıklıkla başvurulan bir tedavi yöntemi olmuştur. İmplant tedavisinde, titanyum yüksek başarı oranlarıyla kullanılmaktadır. Ancak titanyum implantlar, estetiğin önem kazandığı bölgelerde ince peri-implant dokusundan yansımakta ve estetik sakınca oluşturmaktadır. Ayrıca metal allerjisi bulunan hastalarda kullanımları uygun değildir. CAD-CAM teknolojisiyle birlikte, diş hekimliğinin bir çok alanında kullanılmaya başlayan zirkonyumun, titanyum implantların dezavantajlarına alternatif bir implant materyali olarak kullanımı gündeme gelmiştir. İlk olarak tek parça olarak üretilmeye başlayan zirkonya implantlar, son yıllarda iki parça olarak üretilmeye başlanmıştır. İmplant tedavisinde başarının sürdürülebilmesi için, öncelikle implantların sağlıklı bir şekilde ağızda kalması gerekmektedir. İmplantların ağızda sağlıklı ve uzun süreli kalması için ise en uygun biyomekanik koşullar sağlanmalıdır. Kortikal ve trabeküler kemikte oluşan ve kemik rezorpsiyonuna neden olan stresler, implant materyallerinden, implant tasarımından, üst yapı materyallerinden, üst yapı materyallerinin tasarımından ve yükleme koşullarından etkilenmektedir. İn vivo çalışmalarla tespit edilmesi mümkün olmayan bu stres değerlerinin ve dağılımlarının analizi sıklıkla sonlu elemanlar stres analizi yöntemiyle yapılmaktadır. Bu tez çalışmasında, maksiller anterior bölgeye yerleştirilen aynı implant sistemine ait, iki parçalı titanyum ve zirkonya implantlar üzerine yerleştirilen lityum disilikat ve zirkonya destekli protezlerde; implant, abutment, implant çevresindeki kortikal kemik ve trabeküler kemik, alt yapı ve veneerlerde oluşan en yüksek çekme, basma ve Von Mises stresleri miktarlarının ve dağılımlarının incelenmesi ve karşılaştırılması amaçlanmıştır. 1 2. GENEL BİLGİLER 2.1. İmplantın Tanımı ve Tarihi Dental implant, sabit veya hareketli protezler için mukoza ve/veya periost altına yerleştirilen kemik içinden veya üzerinden proteze destek ve retansiyon sağlamak için kullanılan protetik, alloplastik materyal veya materyallerdir1. Tarih boyunca çekilmiş dişler, fil dişi, kurumuş kemik, altın, altın teller ve gümüş alaşımları implant materyali olarak kullanılmıştır2,3. Modern anlamda dental implantların tarihine bakıldığında, geçen yüzyılın sonları ve bu yüzyılın başlarına kadar olan gelişmelerin, çoğunlukla transplantasyon ve reimplantasyon şeklinde olduğu görülmektedir. Fakat transplantasyon ve reimplantasyon işlemlerinin başarısız olması, implantasyon yaklaşımını gündeme getirmiştir. Strock3, ilk defa 1938 yılında içi dolu vida tarzında implantı ve 1940 yılında ise endodontik implantı geliştirmiştir. Yine 1938 yılında Dahl3, implantları kemik içine değil, kemik üzerine yerleştirmek koşulu ile ilk subperiosteal implantı uygulamıştır. 1947’ de, içi boş vida şeklinde implantlar, 1953’ te ise kemik içi implantın vertikal yönde boyunun uzatılması ve vidalarla sabitleştirilmesi düşüncesiyle transosseoz implantlar geliştirilmiştir2,3. 1961 yılında Tramonte ’nin geliştirdiği içi dolu vida şeklindeki implantlar bugünkü implantların temelini oluşturmaktadır. 1968 yılında ise, Linkow tarafından geliştirilen blade implantlar kullanıma sunulmuştur2,3. Branemark ve arkadaşları,4 osseoentegrasyon kavramını tanımlayarak, osseoentegre implantlar üzerinde, uzun dönemli yapılan ilk klinik çalışmayı 70’ li yılların sonlarına doğru yayınlamışlardır4. Osseoentegrasyon kavramıyla birlikte, titanyum implantların, birinci jenerasyonu olan makineyle işlenmiş düz yüzeyli implantlar, daha sonra 2 ise ikinci jenerasyon olan implantlar geliştirilmiş ve yüzey özellikleri üzerine çalışılmaya başlanmıştır5,6. Günümüze kadar sürekli geliştirilen titanyum implantlar, implant destekli protezlerde sıklıkla kullanılmaktadır6. 1960’ lı yılların sonlarında estetiğin geliştirilmesi amacıyla, titanyum implantlara alternatif olarak seramik implantlar üretilmeye başlanmıştır. Üretilen ilk seramik implantlar Al 2 O 3 esaslıdır7. Ağız içerisinde kullanılan ilk seramik implantlar, Sandhaus tarafından üretilen kristalin vida implantlardır. Sonraki yıllarda Sandhaus, “Cerasand” implantları piyasaya sürmüştür8. 70’ li yılların sonlarına doğru anterior bölge uygulamaları için “Tübingen İmplant”(Frialit 1)9, Tübingen implantın üretiminden yaklaşık 10 yıl sonra “bionit implant sistemi” ve 80’ li yılların ortalarına doğru ise “ceramic anchor implantlar” geliştirilmiştir10,11. Polikristalin alüminyum oksit implantların yanında, tek kristal yapıda olan ve “safir implantlar” olarak bilinen implantlar da implant materyali olarak kullanılmıştır12. Bu implantların mekanik özelliklerinin arttırılması amacıyla geniş boyutta üretilmeleri kullanım endikasyonlarını sınırlı kılmıştır. Fakat yüzey özellikleri gerekli yumuşak ve sert doku iyileşmesini sağlamıştır13. Alüminyum oksit ya da alümina esaslı implantlar osseoentegrasyon göstermişler fakat uzun dönem yüklemelerdeki yetersiz mekanik özellikleri nedeniyle piyasadan kaldırılmışlardır. 21. yüzyılın başlarından itibaren, estetik özelliklerinin yanı sıra, yüksek dayanıma sahip zirkonya, dental implant materyali olarak kullanılmaya başlanmıştır7. Teknolojik gelişmeler, bir çok firmanın biyomateryalleri ve yüzey işlemlerini kullanarak implant üretmesini sağlamıştır. Bugün farklı materyallerden üretilen, farklı boyutta, farklı yüzey özelliğine sahip ve farklı tasarımda 2000’ in üzerinde implant markası bulunmaktadır6. 3 2.2. İmplantların Sınıflandırılması Çene kemiğine yerleştirilen implantları yerleştirme metotlarına göre endodontik, submukozal, subperiosteal ve endosseal implantlar olarak sınıflayabiliriz14. 1. Endodontik implant: Kök kanalı boyunca ilerleyen, foramen apikaleyi geçerek kemiğe vidalanan implant çeşididir. 2. Submukozal implant: Özellikle maksillada uygulanan ve total protezlere tutuculuk sağlamak amacıyla küçük düğme şeklinde müköz membran altına yerleştirilen implant türüdür. 3. Subperiosteal implant: Aşırı kemik rezorpsiyonu gösteren vakalarda kullanılmaktadırlar. Alveol kemiğine uyum sağlayacak iskelet yapıların, bazal kemiğe uygun olarak yerleştirildiği implant türüdür. 4. Endosseal implant: İmplantın tamamının kemik içine yerleştirilerek tüm implant boyunca fiksasyonun sağlandığı implant türüdür. Blade implantlar ve silindirik implantlar olarak 2’ ye ayrılır. Blade implantlar; distal serbest sonlu olgularda distal implant olarak veya uzun köprülerde dişler arası bölgelerde ayak olarak kullanılmaktadır. Günümüzde sıklıkla kullanılan silindirik implantlar ise, içi dolu vida tarzındadır14. Kullanılan implant materyallerine göre ise implantlar; metal veya metal alaşımı ve seramik implantlar olarak 2’ ye ayrılabilir. Metal ve metal alaşımı implantlar; Ti ve Ti-Al 6 -V 4 , seramik implantlar ise alüminyum oksit esaslı ve zirkonya implantlardır6,7,14. 2.2.1. Metal ve Metal Alaşımı İmplantlar 2.2.1.1 Titanyum İmplantlar Günümüzde, titanyum ve titanyum alaşımları, kısmi ve tam dişsiz hastaların tedavisinde implant materyali olarak sıklıkla 4 kullanılmaktadır5,6,15. Titanyumun implant materyali olarak kullanımını sağlayan en önemli özelliği; yüzeyinde meydana gelen oksit tabakasının fizyolojik sıvılarla, proteinlerle, sert ve yumuşak dokularla direkt bağlantı kurmasıdır16. Amerikan Test ve Malzemeler Derneği17 demir ve oksijen içeriğine göre titanyumu 5 sınıfa ayırmaktadır. Tip 1, 2, 3 ve 4 saf titanyum, tip 5 ise % 6 alüminyum ve % 4 vanadyum içeren titanyum alaşımıdır (Ti- Al 6 - V 4 ). Tip 1 saflık derecesi en fazla olan sınıftır ve dayanımı düşüktür. Tip 4 saf titanyum en yüksek dayanıma sahip sınıftır17. Tip 5, içeriğindeki % 4’ lük vanadyum nedeniyle saf titanyuma göre hem korosiv, hem de toksiktir ve daha fazla iyon salınımına neden olmaktadır17,18. Ayrıca titanyum alaşımlarının saf titanyuma göre az kemik teması oluşturduğu belirlenmiştir. Genellikle diş hekimliğinde Tip 2, Tip 4 ve Tip 5 titanyum implantlar kullanılmaktadır17,18. 2.2.1.2. Titanyum İmplantların Avantajları ve Dezavantajları Titanyum implantlar biyoyumlulukları, üstün mekanik özellikleri ve uzun dönemdeki başarılı sonuçlarıyla diş hekimliğinde altın standart oluşturmaktadır. Titanyum implantların değerlendirildiği 10 yıllık çalışmalarda; başarı oranlarının % 86 ve % 95 arasında değiştiği bildirilmektedir19-21. Korozyona dirençli olmasına rağmen, bazı çalışmalarda titanyum implantların etrafındaki dokuda ve rejyonel lenf nodlarında artmış titanyum konsantrasyonunun olduğu belirtilmiştir22. Ancak bu bulgular henüz klinik olarak açık değildir. Ayrıca titanyumun tükrük ile temasında galvanik etkilerinin olduğu bildirilmiştir22,23. Estetik gereksinimlerin yüksek olduğu vakalarda titanyum implantlar dişetinden yansır ve grimsi renkleri 5 nedeniyle estetik görünümü olumsuz olarak etkilerler24-26. Ayrıca dişeti çekilmeleri ve peri-implant lezyonların varlığında implantın boyun kısmı görünür hale gelebilmektedir23,24. Bazı vakalarda titanyum implantların estetik sakınca oluşturması, diş rengine benzer renkte olan seramiklerin implant ve abutment materyali olarak kullanımını gündeme getirmiştir. 2.2.2.Seramik İmplantlar 2.2.2.1. Zirkonya İmplantlar Zirkonyum, doğada zirkonya (ZrO 2 = zirkonyum dioksit = baddeleyit = zirkonya) ve zirkon (ZrSiO 4 ) mineralleri olarak bulunmaktadır. Oda sıcaklığında monoklinik fazda olan saf zirkonya, 11700 C ve 23700 C arasında tetragonal faza geçerek daha yoğun bir yapı göstermektedir. Daha yüksek sıcaklıklarda ise kübik faza geçmektedir. Zirkonyayı oda sıcaklığında tetragonal fazda tutmak için içerisine stabilize edici oksitler (CaO, MgO, CeO 2 ve Y 2 O 3 ) ilave edilmektedir. Zirkonya yüzeyinde dış streslerin neden olduğu çatlağın ilerlerken seramik grenlerinde meydana getirdiği stres, çatlak etrafındaki tetragonal taneciklerin monoklinik faza dönüşmesine sebep olmaktadır. Bu faz değişimiyle beraber zirkonyada % 3-5’ lik hacim artışı meydana gelmektedir27,28. Zirkonyanın diğer seramiklerde bulunmayan bu özelliği, yüksek dayanıklılığı ve kırılma dayanımını sağlamakta28 ve implant materyali olarak kullanımına olanak vermektedir. 2.2.2.2. Zirkonya İmplantların Özellikleri Zirkonyanın implant materyali olarak kullanılmasını sağlayan özellikleri aşağıda belirtilmiştir13,23-29. 1. Biyoinert, rezorbe olmayan metal oksittir. 2. Korozyona ve aşınmaya dirençlidir. 6 3. Paslanmaz çeliğe benzer elastik modülü vardır. 4. Yüksek bükülme direnci (900-1.200 MPa), Vickers sertliği (1.200), Weibull modülü (10-12) ve kırılma direncine sahiptir. 5. Yüksek radyopasite ve düşük ısısal iletkenliğe sahiptir. 6. Makineyle işlenebilir. 7. Biyouyumludur. 8. Titanyumla karşılaştırıldığında daha düşük plak birikimi eğilimine sahiptir. 9. Doğal diş benzeri rengiyle üstün estetik özelliklere sahiptir. Biyouyumluluk, materyalin veya materyale ait ürünlerin lokal veya sistemik olarak dokularda herhangi bir reaksiyona neden olmaması olarak tanımlanmaktadır29. Yapılan çalışmalarda zirkonyanın biyouyumlu bir materyal olduğu ve vücutta titanyumdan daha az reaksiyona neden olduğu gösterilmiştir30,31. İmplant ve çevresindeki kemikte bulunan temas, klinik başarının bir ölçütüdür. Yapılan in vivo çalışmalarda, zirkonyanın biyouyumlu bir materyal olduğu ve iyi bir kemik teması sağlayarak kemik apozisyonu sağladığı belirtilmektedir32-35. Zirkonya implantların, biyouyumluluğu ve osseoentegrasyonu üzerine çok sayıda değerlendiren az çalışma sayıda bulunurken çalışma biyomekanik mevcuttur36-40. özelliklerini Ayrıca, zirkonya implantlarda yapılan abutment aşındırma işlemlerinin materyalin kırılma direncini olumsuz olarak etkileyebileceği belirtilmektedir36. 2.2.2.3. Zirkonya İmplantların Endikasyonları ve Kontrendikasyonları Zirkonya implantlar ağız sağlığı ve genel sağlığı yerinde olan hastalarda, metal alerjisi olan hastalarda, tek veya çok üniteli 7 restorasyonlarda ve estetik beklentilerin yüksek olduğu hastalarda kullanılabilmektedirler35. Ancak çok üniteli veya tüm çene restorasyonların, tek parça halinde yapılmaması önerilmektedir35. Zirkonya implantların uygulanabilmesi engelleyecek için öncelikle sistemik bir hastanın implant yerleştirilmesini kontrendikasyonunun bulunmaması gerekmektedir. Bunun dışında sigara içen hastalarda, bruksizm gibi parafonksiyonel alışkanlığı olan hastalarda, aktif periodontitis hastalarında ve kemik kaybının bulunduğu hastalarda zirkonya implantların kullanılmaması önerilmektedir35. Zirkonya implant destekli restorasyonlar ile başarılı estetik sonuçlar elde etmek; doğru hasta seçimine ve implantların doğru planlanmasına bağlıdır16,33,35. 2.2.2.4. Zirkonya İmplant Sistemleri Zirkonya implantlar son yıllarda üretilmeye başlanmıştır. Zirkonya implantlar çeşitli çaplarda, boyutta ve geometrik tasarımda üretilebilmektedirler. Zirkonya implantların yüzeyleri makineyle işlenmiş, mekanik olarak aşındırılmış, biyoaktif seramikle kaplanmış, asitlenmiş veya kumlanmış olarak hazırlanabilmektedir13,24,35. Zirkonya implantlar tek parça veya çift parça olarak üretilmektedirler24,35,36,39. Ayrıca immediat olarak yerleştirilen, tam olarak doku altına gömülmeyen kök analoğu zirkonya implantlar kişiye özel üretilerek seçili vakalarda kullanılabilirler41. Tek parça sistemlerde implant ve abutment bir bütün halindedir ve tek aşamalı cerrahi işlemle yerleştirilir. Çift parça sistemlerde abutment ve implant ayrı ayrıdır ve abutment osseointerasyonun tamamlanmasından sonra ikinci bir cerrahi işlemle yerleştirilir42. 8 2.2.2.4.1. Tek Parça Zirkonya İmplantlar Tek parça zirkonya implantlar diş çekimi sonrasında immediat olarak veya eksik diş bölgesine uygulanabilirler43. Tek parça zirkonya implantlar, minimal cerrahi yaklaşımla flep kaldırmadan yerleştirilirler. Bu özellikleriyle yumuşak dokunun korunmasını sağlarlar26. Özellikle anterior bölgede istenilen estetik görünümü sağlamak için en doğru anatomik pozisyonda yerleştirilmeleri gerekir33. En doğru implant bölgesinin ve açısının belirlenmesi için cerrahi stent mutlaka yapılmalıdır43. İyileşme başlıklarının yerleştirilmesini kapsayan cerrahi işlemler elimine edilmiş olur, bu sayede yumuşak dokunun iyileşmesi için beklenecek süre ortadan kaldırılarak tedavi süresi kısalır44. Ayrıca tek parça zirkonya implantların yerleştirilmesi için yeterli kemik miktarının olması ve kemikte defekt olmaması gerekir. Tek parça zirkonya implantların, kemik augmentasyonu veya rejenerasyonu işlemleriyle kullanılabileceğine dair veri bulunmadığından implantın yerleştirilmesi sırasında çok iyi primer stabilite sağlanmalıdır33,42. Kemik miktarının yetersiz olduğu hastalarda öncelikle kemiğe ait rejeneratif işlemlerinin yapılması ve sonrasında tek parça implantların uygulanması gerekmektedir35. Tek parça zirkonya implantların dişeti sınırı ağız içi aşındırma işlemleri ile yeniden düzenlenebilir33. Ancak aşındırma işlemlerinin Y-TZP seramiklerin monoklinik faz transformasyonunu etkilediği ve oluşabilecek mikro çatlakların mekanik özellikleri olumsuz yönde etkileyebileceği belirtilmiştir26,33,36. Tek parça implantların kullanımıyla, implant vida komplikasyonları önlenmiş olur. Ancak implantta kırık meydana geldiğinde implantı onarma ihtimali yoktur ve implantın çıkartılması gerekir26. Tek parça implantların avantajlarından birisi de implantın yerleştirildiği seansta 9 immediat olarak geçici bir kronla restore edilebilmesidir26. İmmediat olarak yapılan geçici restorasyonlar oklüzyondan düşürülmelidir35. İmplantın hareket etme riskini ortadan kaldırmak için geçici restorasyonlar 3 ay boyunca çıkarılmamalıdır. İyileşme çiğnememesi, koruyucu implantlarla periyodu stent boyunca kullanılması hastanın ve geçici restorasyonların implantlara gelecek yükü engelleyecek şekilde yapılması önerilmektedir35. Özellikle estetik beklentinin yüksek olduğu hastalarda operasyon sonrasında geçici restorasyonun yapılabilmesi hastayı olumlu olarak etkilemektedir. Tek parça zirkonya implantların daimi restorasyonunun yapımına, klinik ve radyografik inceleme yapılarak osseoentegrasyonun tamamlanmasını takiben geçilmelidir. Osseoentegrasyonun sağlanmasından sonra geçici restorasyonlar çıkarılır ve ölçü abutment üzerinden alınır43. 2.2.2.4.2. İki Parça Zirkonya İmplantlar İki parça zirkonya implantların cerrahisi geleneksel olarak kullanılan titanyum implantların cerrahi prosedürüne benzemektedir. İki parçalı zirkonya implantlar uygun implant stabilitesinin elde edilemediği durumlarda tercih edilebilirler. Kemik greftleme işlemleriyle birlikte kullanılabilirler33,45. Kemik-implant arayüzü kemiğin remodelasyonu için önemlidir. İmplantın yerleştirilmesi sonrasında kemik-implant ara yüzüne uygulanacak olan kuvvetler ve implantta oluşabilecek hareketler remodelasyonu ve osseoentegrasyonu etkileyebilmektedir44. İyileşme sürecinde olan kemiğe uygulanacak olan kuvvetler, iki parça implantların kullanımıyla ortadan kaldırılabilmektedir45. İki aşamalı prosedürlerde, implant osseoentegrasyon süresince kemik içinde olduğundan, oral mikrobiyal çevreden ayrılır ve enfekte olma olasılığı azalır42. 10 Yapılan çalışmalarda doku içerisinde iyileşen implantlarda oluşan kemik-implant birleşmesinin daha fazla olduğu belirlenmiştir46. Osseoentegrasyon süresince doku içerisinde gömülü olarak kalan implantın, osseoentegrasyon sağlandıktan sonra üzeri açılarak protezin yapımına geçilir47. İmplantın üzeri açılarak, iyileşme başlığı takılabilmekte veya doğrudan abutment bağlantısı sağlanabilmektedir. Bu durum seçilen implant sistemine göre değişmektedir. Abutment bağlantısı, abutmentın implanta doğrudan simantasyonu şeklinde olmaktadır. Genellikle yapıştırıcı siman olarak rezin simanlar tercih edilmekte ancak yapıştırıcı siman seçiminde implant firmasının önerilerine uyulması gerekmektedir. Taşan siman artıkları çok iyi temizlenmeli ve peri-implant dokusunun iyileşmesini takiben daimi restorasyon için ölçü alınmalıdır47. 2.3. İmplant Abutmentları Abutment, implant üst yapısına retansiyon sağlayan, implant sistemine ait bir parçadır1. Abutment materyali olarak genellikle; titanyum ve titanyum alaşımları ve seramik abutmentlar kullanılabilmektedir15. Titanyum ve titanyum alaşımı metal abutmentları, uzun yıllardır biyouyumlulukları ve yüksek başarı oranlarıyla implant destekli protezlerde sıklıkla kullanılmaktadır. Fakat gri renkleri peri-implant dokusunda renk değişikliğine yol açabilmekte veya periimplant dokusunun çekilmesine bağlı olarak abutmentlar görünür hale gelebilmektedir. Abutmentın görünür hale gelmesi, özellikle estetiğin ön planda olduğu vakalarda sorun yaratabilmektedir15,48. abutmentlarda bir Estetiğin çok geliştirilmesi değişiklik amacıyla, yapılmasına rağmen, titanyum metalik abutmentlarla ilgili estetik problemler devam etmektedir48. 11 2.3.1. Seramik Abutmentlar Son yıllarda, seramik implant abutmentlar estetik ve biyolojik özelliklerinden dolayı, metal abutmentlara alternatif oluşturmakta ve sıklıkla kullanılmaktadır49. Seramik abutmentların kullanımı, doğal yumuşak doku renginin elde edilmesinde büyük avantaj sağlar49. Estetik avantajlarının yanı sıra, seramik abutmentların bir kısım dezavantajları da vardır. Seramik abutmentlar, metal abutmentlara göre daha kırılgandır ve gerilme kuvvetlerine karşı daha dayanıksızdırlar50. Yüksek dayanıma sahip seramik abutmentların üretilmesiyle seramik abutmentların, mekanik dezavantajları ortadan kaldırılmaya çalışılmıştır49,50. Seramik abutmentlar, fabrikasyon veya kişiselleştirilebilen formlarda, dental laboratuvarda teknisyen tarafından veya bilgisayar destekli tasarım ve üretim yöntemiyle, yüksek saflıkta sinterize alümina veya zirkonya esaslı olarak üretilmektedirler15,48. Seramik abutmentlar, dişetinin ince ve şeffaf olduğu, yüksek gülme çizgisi gösteren, estetik gereksinimlerin ön planda olduğu vakalarda kullanılabilmektedirler. Seramik yanında; çok iyi polisajlanabilme biyouyumluluk, korozyon Servikal bölgede abutmentlar, direnci abutmentın ve estetik özelliklerinin özelliklerinden dolayı yüksek düşük plak birikimine sahiptirler. konturu dişetine uygun olarak şekillendirilebilmektedir51. Aşırı overbite, bruksizm veya yabancı cisim ısırma alışkanlığı olanlarda, abutmentın 30 dereceden fazla açılandırılması gereken durumlarda kullanımları uygun değildir. Seramik abutmentların posterior 12 bölgede köprü ayağı olarak kullanımı ise önerilmemektedir. Metalik abutmentlarda meydana gelen kırıklar genellikle abutment vidasında görülmekteyken, seramik abutmentlarda abutmentın kendisinde oluşmaktadır. Bu nedenle seramik abutmentlarda meydana gelen kırıkların tamiri mümkün değildir. Seramik abutmentların diğer bir dezavantajı da titanyum abutmentlardan daha pahalı olmalarıdır15,48,51. 2.3.1.1. Zirkonya abutmentlar CAD-CAM sistemlerindeki gelişmelerle birlikte, alümina abutmentlar gibi estetik fakat daha dayanıklı bir materyal olan zirkonya, abutment materyali olarak kullanılmaya başlamıştır. Zirkonyanın bükülme ve kırılma dayanımı alüminayla karşılaştırıldığında iki kat daha fazladır15,48. Zirkonya abutmentlar yapılarına göre, tamamı zirkonya abutmentlar ve implant-abutment arayüzünde ilave metalik yapı içeren zirkonya abutmentlar olarak 2’ ye ayrılabilirler15. Aynı zamanda zirkonya abutmentlar, firmalar tarafından değişik çapta, uzunlukta ve açıda, standart olarak üretilebilmektedir. veya CAD-CAM Bilgisayar tekniğiyle destekli tasarım kişiye ve özel üretim olarak tekniğinin kullanılması; kişiye özel tasarım yapılmasını, laboratuvar işlemlerinin azaltılmasını ve homojen materyal hacminin elde edilmesini sağlamaktadır15,48. Zirkonya abutmentların mekanik dayanımı, ağız içi aşındırma işlemlerinden etkilenmektedir. Aynı zamanda aşındırma işlemleri vakit alıcıdır ve aşındırma materyalin iç yapısında değişikliklere neden olabilir. Aşındırma işlemleri su soğutması altında elmas frezlerle yapılmalı15 ve abutmentın aksiyel kalınlığının en az 0.5 mm olmasına dikkat edilmelidir52. 13 Zirkonya su ve sulu çözeltilerde, “düşük ısıda bozunma” olarak bilinen zamana bağlı yaşlanmaya uğrar. Bu durum tetragonal fazdan monoklinik faza geçişle karakterizedir. Düşük ısıda bozunma, porselenle veneerlenmemiş alt yapılarda ve ağız ortamına açılan zirkonya implant abutmentlarında görülebilmektedir53. 2.4. İmplant Üstü Protezler ve İmplant Üstü Protez Sınıflaması İmplant gereksinimlerini tedavisinin karşılayarak, kişisel amacı; isteklerini hastanın tatmin anatomik edecek en öngörülebilir ve ekonomik tedaviyi sunmaktadır. Misch implant üstü protezler için 5 farklı protetik tedavi seçeneği sunmuştur54. Bu seçenekler; SP1: Sadece kuronu restore eden doğal diş gibi görünen sabit protezler, SP2: Kuronu ve kökün bir kısmını restore eden, kuronun konturlarının oklüzal yarıda normal olduğu ancak gingival yarıda uzatılmış ya da aşırı konturlanmış olan sabit protezler, SP3: Eksik kuronu, dişeti rengini ve dişsiz bölgenin bir kısmını restore eden sabit protezler (hibrit protezler), SP4: Sadece implant destekli implant üstü hareketli protezler, SP5: İmplant ve yumuşak doku destekli hareketli protezler olarak belirtilmiştir54. 2.4.1. İmplant Üstü Sabit Protezler SP1 grubundaki protezler, sert ve yumuşak doku kaybının en az seviyede olduğu, restorasyonun son halinin büyüklük olarak dişin doğal konturunu yerine koyan geleneksel protezlere benzemektedirler. Üst çene ön bölgede en çok istenen restorasyon şeklidir. SP2 protezler; dişin anatomik kuronuyla beraber kökün bir kısmını restore eden protezlerdir. 14 Bu restorasyonların, dişin mine-sement sınırıyla karşılaştırıldığında kemik seviyesi daha apikaldedir. Periodontal kemik kaybı ve dişeti çekilmesi olan dişlerle benzerlik göstermektedirler. SP2 protezlerde, implantlar hijyeni sağlamak ve kuvvetlerin yönünü tehlikeye atmamak açısından en doğru pozisyonda yerleştirilmelidir. SP3 protezler ise; kuron ile birlikte bir miktar yumuşak dokuyu da restore eden protezlerdir. SP3 protezler; metal alt yapı, yapay dişler ve akrilikten oluşan restorasyonlar ve porselen-metal restorasyonlardır. Restorasyon tipini etkileyen birincil faktör arklar arası mesafedir. Kemik ve oklüzal düzlem arasındaki mesafe 15 mm’ den daha az ise metal-porselen bir restorasyon tavsiye edilir, mesafe daha fazlaysa hibrit bir restorasyon hazırlanır54. 2.4.1.1. İmplant Üstü Tam Seramik Protezler Sabit restorasyonlarda daha üstün bir estetik görünümün elde edilmesi için tam seramik restorasyonların kullanımına ihtiyaç vardır. Seramik abutmentlar ile birlikte kullanılan tam seramik restorasyonların, metal abutmentlar ile birlikte kullanılan metal destekli üst yapılardan daha üstün estetik özelliğe sahip olduğu bilinmektedir51. Tam seramik restorasyonlardaki gelişmeler, güçlendirici olarak alüminyum oksiti seramik yapısına McLean’ın ilave etmesiyle başlamıştır55. Sonrasında camın kontrollü kristalizasyonunun sağlandığı teknik (Dicor) geliştirilmiştir. Aynı yıllarda yeni bir ısıya dayanıklı day yöntemi olan % 70 alümina (Al 2 O 3 ) içeren sistem (Hi–Ceram) üretilmiştir. 1989’ da, slip casting yöntemi ile elde edilen alümina alt yapının cam infiltrasyonu ile güçlendirildigi sistem (In–Ceram) kullanıma sunulmuştur. 1990’ ların başında, basınç ile sekillendirilen cam seramikler (IPS Empress) geliştirilmiştir. Bu döneme kadar kullanılan materyaller ile tam seramik kron restorasyonları yapılabilmiştir. 1990’ ların sonunda 15 geliştirilen, yüksek kırılma dayanıklılığına sahip, basınç ile şekillendirilebilen cam seramik (IPS Empress 2) sistemi ile ikinci premolar dişlere kadar köprü protezlerinin yapımı mümkün olmuştur. Sonrasında çok yüksek oranda alümina kristalleri içeren yoğun sinterize (Procera AllCeram) alt yapı seramiği üretilmiştir55,56. Günümüzde IPS Empress 2 sisteminin yerini daha yüksek mekanik özelliklere sahip olduğu belirtilen IPS e.max Press sistemi almıştır57,58. Diş hekimliğinde materyallerdeki gelişmeler sonucu zirkonyum, tam seramik restorasyonların güçlendirilmesi amacıyla seramik yapısına katılan son materyallerden biridir. Cam infiltre alüminaya % 35 oranında parsiyel stabilize zirkonya ilave edilmesiyle (In-Ceram Zirconia) sertliği ve dayanıklılığı yüksek bir alt yapı seramiği elde edilmiştir. Tam seramik restorasyonlar için alt yapı materyali arayışında gelinen nokta, itriyum tetragonal zirkonya polikristal (Y-TZP) esaslı seramiklerdir. Diş hekimliğinde, CAD-CAM teknolojisinin gelişmesiyle, zirkonya esaslı seramiklerin alt yapı materyali olarak kullanımı artış göstermiştir56,57. Bugün bir çok firmaya ait zirkonya esaslı seramik sistemleri bulunmaktadır. 2.5. Osseoentegrasyon ve İmplant Başarı Kriterleri Kemik-implant temasının sağlanması ve devamlılığının sürdürülmesi, araya fibröz doku girmeksizin doğrudan implant yüzeyine kemik apozisyonu ile oluşur. Bu süreç osseoentegrasyon olarak adlandırılır54. İmplantlar, bireylerin normal çiğneme fonksiyonu sırasında oluşan streslere karşı koyabilmeli ve stresleri kemik dokuya fizyolojik 16 sınırlar dahilinde iletebilmelidirler. Uygun yön ve şiddette iletilen kuvvetler, fizyolojik uyarı yaparak osseoentegrasyonun devamlılığını sağlayacaktır. İmplant uygulamasının en uygun şekilde gerçekleşmesi implantların özellikleri, implant-doku bağlantı mekanizması, kemik dokusunun özelliği, cerrahi disiplin ve iyileşme süresince implantların yüklenmemesi gibi faktörlere bağlıdır14. İmplanttaki başarı kriterleri bir çok araştırmacı tarafından belirlenmiştir54. Günümüzde Albrektsson ve arkadaşlarının,59 yaptığı implant başarı sınıflaması sıklıkla kullanılmaktadır. Bu sınıflamaya göre implant başarı kriterleri aşağıda belirtilmiştir. 1. Klinik olarak test edildiğinde implantta mobilite olmamalıdır. 2. Radyografta, implant etrafında radyolüsent bir görüntü olmamalıdır. 3. Dikey kemik kaybı implant uygulamasından 1 yıl sonra, yıllık olarak 0.2 mm’ den fazla olmamalıdır. 4. Baş ağrısı, ağrı, iltihap, nöropati, parastezi ve mandibular kanal hasarı gibi belirgin semptomlar olmamalıdır. 5. İmplantın yerleştirilmesinden sonra, ilk 5 yıllık izleme süreci sonunda ağızda kalma oranı % 85, ilk 10 yılın sonunda % 80’ nin üzerinde olmalıdır59. 2.6. İmplant Biyomekaniği Biyomekanik; canlı sistemlerde yapı ve fonksiyonun ilişkisini araştırmak için mühendislik biliminin gereç ve yöntemlerinin kullanılması olarak tanımlanır. İmplant tedavisinin başarısı, var olan kemiğin, implant üst yapıları ile yükleme koşullarının, fizyolojik sınırlarda tutulmasıyla korunması, implantlar ve destekledikleri protezlerin bu yüklere direnç göstermesi ve biyomekanik şartlar altında bütünlüğünün devamına bağlıdır54. 17 İmplant ve doğal diş arasında, yapısal olarak ve iletilen kuvvetlere karşı davranış yönünden farklılıklar vardır. Doğal dişlerde dişe gelen kuvvet periodontal ligamente iletilerek, lamina durada çekme kuvvetlerine dönüşür. Doğal dişte periodontal ligament şok (ani kuvvet) emici ve dağıtıcı olarak görev görür. Dişin etrafında bulunan ligament lifleri, oklüzal kuvvetleri destekleyici kemiğe kadar ileterek dağıtır, dişe uygulanan kuvvetlere bağlı olmaksızın, yük dağıtılmış olur. İmplantlar ile kemik arasında, periodontal dokulardan farklı olarak sıkı bir bağlantı vardır. İmplantların çevresinde periodontal ligament bulunmaz bu nedenle kuvvet, doğrudan çevreleyen kemiğe iletilir. İmplantlarda, şokun etki süresi kısadır. Ancak, biyomekanik açıdan normal oklüzal kuvvetlerden büyüktür. Bu nedenle, oklüzyon durumunda implantlarda meydana gelen kuvvet değerleri normal oklüzal kuvvetlerden çok daha fazladır. İdeal şok emilimini sağlamak için, maksiller ve mandibular dişler arasında eş zamanlı temasların sağlanması ve yüklerin tüm implantlara eşit dağıtılması gerekmektedir. Osseoentegrasyon tamamlandıktan sonra implantların başarısı, sıklıkla hastanın oral hijyeni veya biyomekanik faktörlerden etkilenmektedir54,60. İmplantlarda meydana gelen başarısızlıklar; abutment bağlantısı öncesi (erken dönem) veya oklüzal yükleme sonrası (geç dönem) başarısızlıklar olarak tanımlanabilir. Erken başarısızlıklar genellikle implant yüzeyi ve çevreleyen doku arasında “fibröz skar dokusu formasyonu’’ na bağlı olarak ilk iyileşme fazında görülür61. Geç dönemde meydana gelen implant başarısızlıkları, protez kullanımından sonra gözlenir ve genellikle biyomekanik komplikasyonlarla ilgilidir60. İmplant destekli protezlere sahip hastalar; doğal diş destekli veya doğal dişli hastalara benzer çiğneme kası fonksiyonuna sahiptir62 ve kemiğin mekanik yüklere olan biyolojik cevabı, implantın ömrünü etkilemektedir63. 18 İmplantın boyun bölgesinin tasarımı önemlidir. Oklüzal yükler boyun bölgesi boyunca kortikal kemiğe iletilmektedir. Ayrıca implant yüzeyinin pürüzlülüğü kemik-implant birleşimini etkileyerek, arayüzdeki gerilim ve gerinme miktarını kontrol eder60. İmplantların sayısı, uzunluğu, çapı ve pozisyonları kuvvet iletimini ve implantların etrafındaki kuvvet dağılımını etkilemektedir. Bükülme kuvvetleri altında implantların sayısının, uzunluğunun ve çapının artması biyomekanik davranışı geliştirmektedir54,60. İmplantlara uygulanan kuvvetler, implantın dental arktaki pozisyonuna bağlıdır. Posterior bölgelere yerleştirilen implantlar, daha yüksek kuvvetlere maruz kalırlar ve daha yüksek risk altındadırlar. Simante restorasyonların aksine vidalı restorasyonlarda eksen dışı yükler oluşabilmekte ve eksen dışı yükler bükülme momentlerini arttırmaktadırlar54,60. Fonksiyonel yüklerin implant-protez bütünlüğüne iletilmesi sonucu oluşan gerilim ve gerinimler, implantların çevresinde bulunan kemiğin yeniden şekillenme sürecini etkiler60. Kemik baskı kuvvetlerine karşı güçlü, gerilme kuvvetlerine karşı % 30 daha zayıf ve makaslama kuvvetlerine karşı % 65 oranında daha zayıftır54. İmplantın yüklenmesi sırasında, yükler hiçbir zaman sadece implantın uzun ekseni boyunca dağılmaz. Oklüzal yükler çeşitli doğrultularda dağılır ve bir kısmı kemikte bükülme momenti oluşturur60. Biyolojik çalışmalar implantlardaki aşırı yüklemenin implant kaybına yol açacağını bildirmiştir. Aşırı yüklemede 2000-3000 mikro gerinimin üzerindeki gerinimler kemikte deformitelere neden olur64. 4000 mikro gerinimin üzerinde patolojik yükleme oluşur, gerilim ve gerinim dağılımları kemiğin toleransını aşar ve kemik-implant 19 birleşiminde mikro çatlaklar oluşur60. Bunun dışında sürekli uygulanan düşük miktardaki yükler, yorgunluk kırıklarına neden olabilmektedir65. İmplantlar tarafından, implant çevresindeki kemiğe iletilen kuvvetler implant başarısında rol oynamaktadır66. Stres kaynaklı implant komplikasyonları; implantın kaybı, erken kemik kaybı, vida gevşemesi, implant kırığı ve protez kırığı olarak sıralanabilir54. Klinik olarak fonksiyonel yüklemede, oklüzal kuvvetler öncelikle proteze dağılır sonrasında implant tarafından kemiğe iletilir. Kemiğe iletilen yükü bir çok faktör etkilemektedir. Bunlar yükün doğrultusu, miktarı ve tipi, protetik materyal, implant dizaynı, protezi destekleyen implantların sayısı, kemik-implant arayüzünün mekaniği, kemiğin tipi ve özellikleridir60. 2.6.1. Kemik Tipi ve Özellikleri Ağız boşluğu içerisinde implantlar, maksiller veya mandibular kemiğe yerleştirilirler. Mandibuler kemik, maksiller kemiğe göre daha kompakt yapıdadır. Maksillanın karmaşık yapısı, maksiller kemiğin biyomekanik özelliklerinin anlaşılmasını zorlaştırmaktadır54. Maksilla, tabanı mediale bakan ve nasal fossa ile ayrılan içi boş, bir çift kemiktir. Septumu ortada olup aşağıda ve her iki yanda oral kavite ile sınırlanmıştır67,68. Anterior maksilla ve posterior maksillanın yapısal özellikleri birbirinden farklıdır. İmplantların ağızda kalma süreleri yerleştirildikleri bölge ile ilişkilidir. Anterior maksilla yeterli dayanıma sahip yoğun trabeküler kemik etrafında ince kortikal kemik tabakasından oluşurken, posterior maksilla düşük yoğunlukta trabeküler kemik etrafında, ince kortikal kemikten oluşur54. Posterior maksillada kemik yoğunluğunun az oluşu, bu bölgeye yerleştirilen implantlardaki başarısızlık oranını arttırmaktadır54. Maksiller anterior bölgeye yerleştirilen implantlar ise, 20 mandibular anterior bölgeye yerleştirilen implantlardan daha yüksek başarısızlık riskine sahiptir69. Bunun nedenleri; maksiller anterior dişlere uygulanan kuvvetlerin implantların uzun eksenine belirli bir açıyla uygulanması70 ve maksiller anterior dişlerin mandibulanın protrusiv ve lateral hareketleri sırasında rehberlik görevi görmesidir71,72. İmplantları çevreleyen kemik yaşa, foksiyonel duruma ve hastanın sistemik durumuna bağlı olarak; örgü şeklinde, ince tabakalı, demet şeklinde veya bileşik kemikten oluşabilmektedir60. İmplant yerleştirildiğinde, implantı çevreleyen kemik tarafından ilk olarak, çok az yük taşıma kapasitesine sahip kallus köprüleri kurulur. Ortalama 6 hafta içerisinde örgü şeklindeki kemik implant yüzeyine ulaşır. İmplant cerrahisini takiben 3-6 ay içerisinde, örgü şeklindeki kemik henüz tam olarak lameller kemiğe dönüşmemiştir54,60. Makineyle işlenmiş yüzeye sahip bir implantın yerleşimini takiben 1 ay içerisinde kemik-implant arayüzünde fibröz doku oluşmaktadır. Ortalama kemik-implant kontaktı 3 ay sonra % 50, 6 ay sonra % 65 ve 1 yıl sonunda ise % 85’ e ulaşır73. Kemik, kortikal ve trabeküler olmak üzere iki ana kalsifiye tabakadan oluşmaktadır. 2.6.1.1. Kortikal Kemik Kortikal kemik, kemik yapısının dış düzeyini oluşturur. Trabeküler kemiğe göre daha yoğun olan kortikal kemiğin yoğunluğu 21 % 1.7- 2.0 g/cm3 arasında değişmektedir74,75. Lamel kemik formunda kollajen fibril tabakalarından oluşan kortikal kemik, mekanik desteği sağlamaktadır68. 2.6.1.2. Trabeküler Kemik Trabeküler kemik, kortikal kemiğin iç kısmında bulunur ve “kansellöz kemik” olarakta adlandırılır. kemiğin Trabeküler yoğunluğu % 0.23-1.0 g/cm3 arasında değişmektedir74,75. Kortikal kemiğin sıkı fibrillerine oranla, trabeküler kemik daha gevşek bal peteği görünümündedir. Metabolik fonksiyonları kontrol etmektedir68. Dental implantlar ile kemik arasında elastik modül farkı bulunmaktadır. Farklı elastik modüle sahip iki materyalin, arada herhangi bir materyal olmadan birleştirilmesi sonucunda, birine yük uygulandığında, streslerin iki materyalin temas ettiği noktada artış göstereceği bildirilmektedir54. Sonlu elemanlar stres analizi çalışmalarında, sentrik yüklemede kortikal kemikteki en yüksek stres yoğunluğu; implant ve kemiğin birleşim bölgesinde, trabeküler kemikte ise en yüksek stres yoğunluğunun implant apeksinin çevresinde görüldüğü belirlenmiştir. Fizyolojik sınırlar aşıldığında, krette bulunan stresler kemikte mikro kırılmalara veya patolojik yükleme alanında zorlama ve bölgedeki kan akımını engelleyerek rezorbsiyona neden olmaktadır54,66. 2.6.1.3. Kemik Kalitesi Sınıflaması İmplant tedavisinin başarısını etkileyen en önemli faktörlerden birisi, implantı çevreleyen kemiğin kalitesidir. Kemik kalitesinin veya kemik yoğunluğunun artması kemik-implant arayüzünün mekanik 22 özelliklerini geliştirir, implantlar daha az mikro hareket gösterir, primer stabilite daha güçlüdür ve azalmış stres dağılımı görülmektedir60. 1985 yılında Lekholm ve Zarb’ ın76 yaptığı sınıflamada kemik, kalitesine göre 4’ e ayrılmıştır. Tip 1: Homojen kompakt kemikten oluşur. Tip 2: Yoğun trabeküler kemik etrafında kalın kortikal kemik tabakasından oluşur. Tip 3: Yeterli dayanıma sahip yoğun trabeküler kemik etrafında ince kortikal kemik tabakasından oluşur. Tip 4: Düşük yoğunlukta trabeküler kemik etrafında, ince kortikal kemikten oluşur54. Tip 2 ve Tip 3 kemik tipi; Tip 1 ve Tip 4’ e göre daha sıklıkla bulunur. Genellikle mandibulada Tip 2 kemik; maksillada ise Tip 3 kemik vardır. Kemik kalitesinin en yüksek olduğu anterior mandibuladır, onu posterior mandibula, anterior maksilla ve posterior maksilla izler54,76. 2.7. Stres Analizi Yöntemleri Bir cisme uygulanan kuvvetlerin yoğunlaştığı bölgelerin tespit edilmesini ve cismin uygulanan kuvvetler karşısındaki davranışının belirlenmesini sağlayan yöntemlere “stres analizi yöntemleri” denir77. Ağız içerisinde oluşan çiğneme kuvvetleri, implant veya dişler aracılığla kemiğe ve kemik çevresindeki dokulara iletilmektedir. Ortaya çıkan streslerin dağılımının ve miktarının saptanması, kullanılacak malzemenin şekil ve yapısının belirlenmesi, biyomekanik açıdan en uygun protetik planlamanın yapılabilmesi için önemlidir77. 23 Protezlerin farklı anatomik ve fizyolojik özellikteki dokular üzerine yerleştirilmesi nedeniyle, çiğneme kuvvetlerinin etkisinin deneysel olarak gösterilmesi gerekmektedir78. 2.7.1. Stres Analizlerinde Kullanılan Teknik Terimler Kuvvet: Bir cismin hareketini başlatan, değiştiren veya durduran etki olarak tanımlanmaktadır. Kuvvetin cisim üzerindeki etkisi hareket ettirme veya şekil değişikliği olabilir. Cisim basma kuvveti altındaysa, kuvvet cismi deforme etmekte veya şeklini değiştirmektedir. Cisim basma kuvveti altında değilse, uygulanan kuvvet cismin hareketine neden olmaktadır. Kuvvetin; uygulama noktası, miktarı ve uygulama yönü olmak üzere üç özelliği vardır. Kuvvetin birimi Newton (N)’ dur79. Gerilme (Stres): Cisme uygulanan kuvvet, cisimde uygulanan kuvvetin tersi yönünde bir tepki oluşmasına neden olmakta ve meydana gelen gerilme, birim alan başına düşen kuvvetin miktarı olarak tanımlanmaktadır. Birimi Paskal’dır (Pa = N/m2). Gerilme = Kuvvet / Alan olarak ifade edilir. Sıklıkla, birim olarak Megapaskal kullanılır77,79,80. Bir cisme dışarıdan herhangi bir açıda ve doğrultuda kuvvet uygulandığında yapının içinde iç gerilmeler oluşur. Bu gerilmeler çekme gerilmesi, basma gerilmesi ve makaslama gerilmesi olarak 3’e ayrılmaktadır. Tüm cisimlerde bu üç gerilmenin bileşkesi bulunur54,77,79. Çekme Gerilmesi : Bir cismin moleküllerini birbirinden ayırmaya zorlayan aynı düzlemde, fakat ters yönde iki kuvvetin uygulanması sonucunda meydana gelen gerilmedir. 24 Basma Gerilmesi: Bir cismin moleküllerini birbirine yaklaştırmaya zorlayan aynı düzlemde, fakat ters yönde iki kuvvetin uygulanması sonucu meydana gelen gerilmedir. Makaslama Gerilmesi: Bir cisme farklı düzlemlerde fakat ters yönde uygulanan kuvvetler sonucunda, moleküllerin cismin yüzeyine paralel, ters yönde kayması sonucunda oluşan gerilmedir. Gerinim (Strain): Boyutta meydana gelen değişiminin orijinal boyuta oranı olarak tanımlanmaktadır. Gerinim (ε) = Deformasyon/ Orijinal Uzunluk’ tur. Gerinim “%” olarak ifade edilir. Bütün cisimler, uygulanan kuvvetler altında şekil değişimine yani elastik veya plastik deformasyona uğramaktadır. Gerilim ve gerinim birbirinden tamamen farklı nicelikler olmasına rağmen, bir cisim üzerinde kuvvet karşısında gerilim oluştuğunda gerinimde oluşmaktadır. Gerilim, büyüklüğü ve yönü olan bir kuvvet iken; gerinim bir kuvvet değil sadece büyüklüktür77,79,80. İmplantın yüklenmesi sırasında oluşan ve fizyolojik sınırlardaki yükler karşısında kemik kendi yapısını değiştirme yeteneğine sahiptir. Trabeküler kemikte meydana gelen 100 mikro gerinimdeki düşük yükler kemik rezorpsiyonuna neden olabilir. Fizyolojik yükler ise (100-3000 mikro gerinim) kemiğin remodelasyonunu sağlar. 3000 mikro gerinimin üzerindeki fizyolojik yükler, kemik yapısında yıkıcı etkiye sahip olarak “fibrotik remodelasyon” sürecini başlatır60,64,81. Elastik Modül: Gerilimin gerinime oranıdır. Birimi GPa’ dır. Yüksek elastik modüle sahip bir cisim, aynı kuvvetler altında, düşük elastik modüle sahip bir cisimden daha az deformasyona uğrar77,79,80. 25 Poisson Oranı: Elastik sınırlar içerisinde lateral gerilmenin aksiyel gerilmeye oranı Poisson Oranı (v) olarak tanımlanır. Çekme yüklemesinde Poisson oranı, elastik deformasyon esnasındaki uzamanın çapraz kesit azalmasıyla orantılı olduğunu gösterir. Çapraz kesitte azalma materyal kırılıncaya kadar devam eder77,79. Poisson Oranı = Endeki Birim Boyut Değişimi / Boydaki Birim Boyut Değişimi Lineer Elastik Cisim: Gerilme ve gerinimin orantı sınırına kadar doğru orantılı olduğu, sonrasında non lineer özellik gösterdiği cisimlerdir79. İzotrop Cisim: Bütün doğrultularda aynı elastik özellikleri gösteren, elastik özellkleri iki malzeme sabitiyle (elastik modül ve poisson oranı) ifade edilen cisimlere verilen isimdir66,74. Homojen Cisim: Cisim içerisinde, noktadan noktaya elastik özelliklerin değişmediğinin kabul edilmesidir79. Asal Gerilme (Principle Stres): Üç boyutlu bir elemanda, en büyük stres değerleri, bütün makaslama stres bileşenlerinin sıfır olduğu durumda oluşmakta ve oluşan basma ve çekme streslerine “asal gerilme” denilmektedir. Asal gerilme; maksimum, ara ve minimum asal gerilme olarak üçe ayrılır. “σ 1 ” en büyük pozitif değeri, “σ 3 ” en küçük değeri ,“σ 2 ” ise ara değeri göstermektedir. Bu değerler; “σ 1 > σ2 > σ 3 ” şeklinde sıralanmaktadır. σ 1 en yüksek çekme streslerini , σ 3 ise en yüksek basma streslerini temsil etmektedir67. 26 Von Mises Gerilmesi (Von Mises Stres): Von Mises gerilmesi; çekilebilir malzemeler için, şekil değiştirmenin başlangıcı olarak tanımlanır. Bir yapının belli bir bölümündeki iç enerji, belli bir sınır değerini (Yield noktası) aşarsa, yapı bu noktada şekil değiştirir. Von Mises gerilmesi, üç asal gerilme değeri kullanılarak aşağıdaki formülle hesaplanmaktadır67. σ = [ ( (σ 1 - σ 2 )2 + (σ 2 - σ 3 )2 + (σ 3 - σ 1 )2 ) / 2 ] ½ 2.7.2. Stres Analizi Yöntemlerinin Sınıflandırılması Stres analiz yöntemleri 7’ ye ayrılmaktadır. Bu yöntemler aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir77,78. 1. Gerilim ölçer ile stres analizi yöntemi 2. Fotoelastik stres analizi yöntemi 3. Holografik interferometreyle stres analizi yöntemi 4. Kırılgan vernikle kaplama stres analizi yöntemi 5. Termografik stres analizi yöntemi 6. Radyotelemetriyle stres analizi yöntemi 7. Sonlu elemanlar stres analizi yöntemi 2.8.2.1. Gerinim Ölçer İle Stres Analizi Yöntemi Gerinim ölçme cihazları, yük altındaki yapılarda oluşan şekil değişikliklerinin saptanmasında kullanılan aygıtlardır. In vivo ya da in vitro şartlarda, statik ve dinamik yüklemeler altında gerinim ile ilgili sonuçlar elde edilmesini sağlar. Bu metotta incelenecek bölgelere gerinime duyarlı uçlar yerleştirildikten sonra proteze kuvvet uygulanır78. 27 2.7.2.2. Fotoelastik Stres Analizi Yöntemi Fotoelastik kuvvet analizi yöntemiyle, destek dişlere, restorasyonlara, kemiğe ve implantlara iletilen kuvvetlerin miktarı ve fotoelastik lokalizasyonu, gözlenebilmektedir. modelde Yüklenmiş kuvvet modelden alınan çizgilerinin ayrımı kesitler polariskop cihazında incelendiğinde kuvvete maruz kalan bölgelerde izokromatik çizgiler denilen, kuvvetin lokalizasyonu ve yoğunluğu hakkında bilgi veren çizgiler görülür. Çizgilerin sayısı ne kadar fazla ise, gerilim büyüklüğü de o kadar yüksektir. Çizgiler ne kadar birbirine yakınsa gerilim o kadar büyüktür. Bu yöntemle elde edilen bilgilerle, muhtemel zayıf noktalar, kırılma bölgeleri ve kuvvet etkisiyle oluşabilecek biyolojik değişiklik bölgeleri tespit edilebilmektedir82. 2.7.2.3. Holografik İnterferometreyle Stres Analizi Yöntemi Holografik interferometri, lazer ışını kullanarak bir cismin üç boyutlu görüntüsünün holografik film üzerinde kaydedilmesini sağlayan optik bir tekniktir. Bu yöntem, yüzey deformasyonlarını nanometre boyutunda algılayıp görünür ışın saçaklarına dönüştürebilen bir metottur. Test modeli üzerinde tahribat yapmayan, objenin çoğunlukla gerçek boyutlarında incelenebildiği, yüzey deformasyonlarının nanometre boyutunda kaydedilebildiği çok hassas bir kuvvet analizi yöntemidir78. 2.7.2.4. Kırılgan Vernikle Kaplama Stres Analizi Yöntemi Bu yöntemle analizi yapılacak olan modelin üzerine özel bir vernik sürülüp fırınlandıktan sonra yüklenmesi sağlanır. Kuvvetlerin yoğun olduğu bölgelerdeki çatlaklar, kuvvet hatlarının doğrultusunu göstermektedir78. 28 2.7.2.5. Termografik Stres Analizi Yöntemi Bu yöntemin esas aldığı prensibe göre; homojen, izotropik bir materyal yüklendiğinde ısıda oluşan periodik değişiklikler materyalin ilgili noktalarındaki asal streslerin teşhisi ile doğrudan orantılıdır78. 2.7.2.6. Radyotelemetriyle Stres Analizi Yöntemi Bu metot birleşik bir donanım ve yazılım yardımıyla elde edilen verilerin, herhangi bir materyale bağlantısı olmadan transferi üzerine kurulu bir yöntemdir. Yöntemde bir güç kaynağı, radyasyon iletici, bir alıcı, örneğe yapıştırılmış gerilim ölçerler, gerilim ölçer yükselticisi, anten ve bir veri kaydedici mevcuttur. Gerilim ölçerde oluşan direnç farklılıkları voltaj düşmelerine sebebiyet vermekte ve bu da radyotelemetrenin frekansını etkilemektedir78. 2.7.2.7.Sonlu Elemanlar Stres Analizi Yöntemi Sonlu elemanlar stres analizi yöntemi, belirli bir geometriye sahip yapılarda meydana gelen stresleri analiz eden sayısal bir çözüm yöntemidir. Canlı dokular ve organların kuvvetler karşısında nasıl bir davranış sergilediğini tespit etmek, gerilme analizi yapmak çok güç, maliyeti yüksek, riskli ve bazen de imkansızdır. Bu nedenle stres analiz çalışmalarının canlı malzemeye ait model üzerinde yapılması zorunlu hale gelmiştir77,83. Dijital anatomik modellere görüntüleme tekniklerindeki gelişmelerle birlikte, yakın modellemeler yapılabilmektedir. Bilgisayarlı tomografi ve manyatik rezonans görüntülerinden elde edilen veriler, doğrudan iki veya üç boyutlu bilgiye dönüştürülebilmektedir66. 29 Sonlu elemanlar analizi, yapısal mühendislik problemlerinin çözümünde yıllardan beri sayısal çözümleme amacıyla kullanılmaktadır. Bu yöntem ilk defa 1960’ ların başlarında havacılık ve uzay endüstrisindeki yapısal problemlerin çözümü için geliştirilmiş ve o zamandan beri statik analiz, akışkanlar mekaniği, ısı iletimi ve elektromanyetik analiz gibi birçok alanda ve diş hekimliğinde faydalı ve başarılı bir şekilde kullanılmaktadır77,84,85. Diş hekimliğinde kullanılan materyallerin mekanik dayanıklılıklarının arttırılması ve dental yapılarda oluşan gerilmelerin belirlenmesi amacıyla, bu yapıların stres analizlerinin yapılması son yıllarda oldukça önem kazanmıştır. Sonlu elemanlar stres analizi çalışmaları, materyal özelliklerinin kuvvet altındaki davranışlarının incelenmesinde öncül analizleri oluşturmaktadır83. 1976 yılında Weinstein86 ilk kez sonlu elemanlar stres analizi yöntemini implant dişhekimliğinde kullanmıştır. Sonrasında diş hekimliğinde kullanımı hızlıca artmıştır. Günümüzde, diş hekimliğinde sonlu elemanlar analizi dental materyaller (diş ve katmanları, amalgam, kompozit rezinler ve simanlar, metaller ve seramik sistemleri, post ve kanal dolgusu malzemeleri), oral ve maksillofasiyal yapıların mekaniği ve cerrahisi (maksilla ve mandibula kırıkları , fiksasyonu ve osteteotomileri, temporomandibular eklem mekaniği, periodonsiyum, implant materyalleri), ortodontik tedavi ve apareyler, dental restorasyonlar ve osseoentegrasyon gibi bir çok alanda kullanılmaktadır77,87. 2.7.2.7.1. Sonlu Elemanlar Stres Analizi Yönteminin Avantajları 1.Karmaşık geometriye sahip katı cisimler modellenebilir. 2. Gerçeğe yakın modeller yazılımlar aracılığıyla oluşturulabilir. 3. İstenilen sayıda malzeme ile farklı modeller oluşturulabilir. 30 4.Gerilme dağılımları ve yer değiştirmeleri hassas bir şekilde elde edilebilir. 5.Uygulanan kuvvetlerin, malzeme özelliklerinin ve geometrinin kolayca değiştirilmesi sayesinde analizin kolayca ve tekrarlanabilir olarak yapılması mümkündür77. 2.7.2.7.2. Sonlu Elemanlar Stres Analizi Yönteminin Dezavantajları 1. Lineer elastik bir stres analiz yöntemidir. Gerçekte canlı ve cansız yapılar, yük altında belli bir sınıra kadar elastik, daha sonra plastik deformasyon gösterirler. Diş hekimliğinde uyguladığımız kuvvet miktarları, ancak elastik deformasyon oluşturacak sınırlar içerisindedir66. 2. Diş hekimliği alanında yapılan çalışmalarda kullanılan yapılar, homojen ve izotropik yapılar olarak kabul edilir. İzotropik yapıların özellikleri bütün doğrultularda aynıdır ve hiçbir materyal % 100 homojen ve izotropik değildir66,74. 3. Modellemede çözüm sürecini gerçekleştirebilmek için, belirli varsayımlar yapılması gerekmektedir. Ancak kemik-implant temasının % 100 olduğu varsayılmaktadır. Ancak histomorfometrik veriler hiçbir zaman kemikimplant temasının % 100 olmadığını belirtmektedir13,32,34. Kemik-implant teması; implant yüzey pürüzlülüğü ve kaplama tekniği başta olmak üzere bir çok faktörden etkilenmektedir74. 4. Kemik ve implantlar karmaşık yapılardır ve doğru bir şekilde üç boyutlu modele aktarılmaları zordur. Üç boyutlu modellemelerde, iki boyutlu modellemelere göre gerçeğe daha yakın sonuçlar elde edilebilmektedir83. 5. Hesaplanan değerler kesin olarak alınmamalı, yükleme altında, yapıların gerilme altındaki stres dağılımları değerlendirilmelidir. 31 2.7.2.7.3.Sonlu Elemanlar Stres Analizi Yönteminde Temel Kavramlar Sonlu elemanlar yönteminin daha iyi anlaşılabilmesi ve uygulanabilmesi için bazı temel kavramların bilinmesi gereklidir. Bir sonlu elemanlar modeli, iki boyutlu veya üç boyutlu olarak oluşturulabilir. Üç boyutlu olarak modelleme, dental yapılara ve dokulara ait daha kesin sonuçlar verdiğinden daha sıklıkla kullanılmaktadırlar60,66,67,77. 2.7.2.7.3.1. Düğüm Sonlu elemanlar yönteminde modeller, sonlu sayıda “eleman” olarak adlandırılan basit geometrik şekillere bölünür. Bu elemanlar belli noktalardan birbiriyle bağlanmakta ve bu noktolara düğüm adı verilmektedir. Düğüm noktalarının belirli noktalardan hareketsiz bir biçimde sabitlenmesi gerekmektedir67,77. 2.7.2.7.3.2. Eleman Sonlu elemanlar yönteminde modeller, eleman olarak adlandırılan basit geometrik şekillere bölünür. Bu elemanlar düğümler ile birbirine bağlanmaktadır77. Model ne kadar çok sayıda elemana bölünürse gerçeğe daha yakın sonuçlar elde edilmektedir66. Sonlu elemanlar yönteminde elemanlar, geometrilerine göre; üçgen, paralelkenar ve dörtgen olarak, boyutlarına göre; tek boyutlu, iki boyutlu, üç boyutlu ve izoparametrik elemanlar olarak sınıflandırılmaktadır66. Eleman ve düğüm sayısının en az 30.000-200.000 arasında ve eleman boyutununda 150-300 µm olması gerektiği bildirilmiştir. 300 µm ‘den daha büyük eleman boyutunun kullanımı aldatıcı sonuçların elde edilmesine neden olabilmektedir88-90. 32 2.7.2.7.3.3. Ağ Yapısının Oluşturulması Düğüm noktaları ve elemanların koordinatları, ağ oluşturma işlemiyle oluşturulur. Ağ oluşturulması programlar tarafından otomatik olarak yapılabildiği gibi bilgisayar kullanıcısı da ağ üretebilmektedir. Bilgisayar kullanıcısı aracılığıyla girilen bilgiye karşılık uygun değer otomatik olarak düğümleri ve elemanları sıralamakta ve numaralandırılmalarını sağlamaktadır. Modelin en iyi şekilde elde edilmesi küçük parçalara bölünmesiyle olmaktadır66,77. Ağ oluşturmada modeller, sonlu sayıda elemanlara bölünür. Ağ oluşturma işleminden sonra, cismin hangi bölgeden sabitlendiğini ve kuvvetin nereden uygulandığını gösteren sınır şartları belirlenir. Eleman sayısı arttırılarak, eleman tipi değiştirilerek, ağ üretim yöntemi değiştirilerek, yeniden ağ oluşturulabilmektedir66,77. 2.7.2.7.3.4. Sınır Koşulları Modelin hangi bölgeden sabitlendiğini ve kuvvetin modelin hangi bölgesinden uygulandığını gösterir66,74,77. 2.7.2.7.3.5. Geometri ve Katı Modelleme Sonlu elemanlar analizinin yapılabilmesi için ilk aşama, kullanılacak tüm modellenmesidir. materyallerin bilgisayar ortamına aktarılarak Katı modellemenin ana amacı, görüntünün dışında cisme ait iç ve dış geometrinin aynı şekilde bilgisayar ortamına yansıtılmasıdır. Böylelikle ağırlık ve moment gibi değerler hesaplanabilmekte veya farklı kesitler alınarak cisme ait iç geometrik form detaylı bir şekilde incelenebilmektedir66,77. Cisimlerin katı modellenmesi için bilgisayar destekli tasarım programları kullanılır. Modelleme için hızlı veri, iletişim ve işlem gücüne sahip iyi özellikteki bilgisayarlara gereksinim 33 vardır. Modelleme bir, iki veya üç boyutlu olarak yapılabilir. Üç boyutlu modelleme ve analiz gerçeğe daha yakın sonuçlar elde edilmesine olanak sağlamaktadır66,77. 2.7.2.7.3.6. Sonuçların Değerlendirilmesi Sonlu elemanlar stres analizi çalışmalarında, basma, çekme ve Von Mises stresleri dağılımı ve miktarlarına bakılarak, değerlendirme yapılır. En yüksek çekme stresleri maksimum asal gerilmeleri, en yüksek basma stresleri ise minumum asal gerilmelerini ifade eder. Artı değerler çekme streslerini, eksi değerler ise basma streslerini belirtmektedir. Sonlu elemanlar stres analizleri sonucunda, sonuçlar varyansı olmayan matematiksel hesaplamalarla elde edilmektedir. Bu nedenle istatistiksel analizler yapılmamaktadır. Önemli olan, elde edilen stres değerlerinin ve stres dağılımlarının nasıl değerlendirileceğinin ve karşılaştırılacağının bilinmesidir. 2.8. Konu İle İlgili Çalışmalar Lee ve Lim72, yaptıkları çalışmada, anterior maksillaya yerleştirilen farklı uzunluklardaki implantların kemikte oluşturdukları stres dağılımını sonlu elemanlar stres analiziyle incelemişlerdir. 4 mm çapında, 8.5 mm, 10.0 mm, 11.5 mm, 13 mm ve 15 mm uzunluğundaki titanyum implantlar Tip 3 kemik olarak belirlenen anterior maksillaya yerleştirilmiştir. Bütün materyaller, homojen, lineer elastik, izotropik olarak ve implantların 100 % osseoentegre oldukları kabul edilmiştir. 176 N’ luk yük, implantın uzun eksenine 120 derece açıyla abutmentın palatoinsizal bölgesinden uygulanmıştır. İmplant-kemik arayüzünde meydana gelen Von Mises streslerinin implant uzunluğunun artmasıyla azaldığı belirlenmiştir. Kemikte meydana gelen yüksek streslerin kortikal kemikte labial bölgede 34 meydana geldiği ve trabeküler kemikte meydana gelen streslerin daha düşük olduğu belirlenmiştir72. Sadrimanesh ve arkadaşları91 farklı abutment açılarına sahip, anterior maksillaya yerleştirilen implantlarda kemikte meydana gelen stres dağılımını incelemişlerdir. Bu amaçla, düz, 15 derece açılı ve 20 derece açılı olmak üzere üç farklı abutment açısı kullanılmıştır. İmplantlar 146 N’ luk yük ile insizal kenarın 3 mm altından yüklenmiştir. Labial kortikal krestal kemikte meydana gelen basma stresleri düz, 15 ve 20 derece açılı abutmentlar için sırayla 62, 108 ve 122 MPa olarak bulunmuştur. Palatal krestal bölgede meydana gelen en yüksek basma stresleri ise düz, 15 ve 20 derece açılı abutmentlar için sırasıyla 60, 108 ve 120 MPa olarak bulunmuştur. Bütün basma stresleri kortikal kemiğin sınır değerinin (169 MPa) altındadır fakat 20 derece açılı abutmentlardaki gerilme stresleri kortikal kemiğin sınır değeri olan 104 MPa’ yı geçmiştir91. Saab ve arkadaşları70 yaptıkları sonlu elemanlar analizi çalışmalarında anterior maksillaya yerleştirilen titanyum implantlarda, abutment açısının implant çevresindeki kemikte oluşturduğu gerinim dağılımına etkisini incelemişlerdir. Bu amaçla 4 mm çapında ve 13 mm uzunluğundaki implantların üzerine düz ve 20 derece açılı abutmentlar uygulanarak 2 boyutlu modelleme yapılmıştır. 178 N’ luk oblik kuvvet singulum bölgesinden uygulanmış ve en yüksek gerinim miktarı trabeküler kemikte; apikal bölgede çekme streslerinin yüksek değerlerde olduğu bölgelerde görülmüştür. Trabeküler kemikte meydana gelen gerinim miktarları 1000-3500 mikro gerinim olarak belirlenmiş ve küçük alanlarda fizyolojik sınırları aştığı ve düz abutmentlarda % 15 oranında daha yüksek gerilmelerin oluştuğu belirlenmiştir70. 35 Hasan ve arkadaşları92 maksiller anterior bölgeye yerleştirilen titanyum implant destekli protezlerde implant sayısının (iki veya dört) ve abutment dizaynının (düz veya 20 derece açılı) kuvvet dağılımına etkisini değerlendirmişlerdir. Bu çalışmada iki implant ve dört implantla desteklenen modellere toplam 150 N’ luk yük ile singulum bölgesinden uygulanmıştır. İmplant sayısının arttırılmasının meydana gelen gerilim ve gerinim değerlerini düşürdüğü bildirilmiştir92. Chang ve arkadaşları93 iki farklı kemik arayüzü koşuluna sahip, titanyum ve zirkonya implantları iki farklı üst yapı materyali ile (altın alaşımı ve zirkonya) destekleyerek üç boyutlu sonlu elemanlar stres analizi yöntemiyle incelemişlerdir. Maksiller 1. molar diş modellenerek oblik yük (200 N vertikal ve 40 N horizontal) kronun santral ve distal fossasına uygulanmıştır. Her iki bağlantı tipinde de, kortikal kemikteki en yüksek Von Mises ve basma stresleri titanyum implant gruplarına kıyasla zirkonya implantlarda daha düşük bulunmuştur. Trabeküler kemikte benzer stres dağılımları meydana gelmiştir. Çalışma sonucunda zirkonya implantların titanyum implantlara benzer stresler meydana getirdiğini, estetik bölgelerde alternatif olarak kullanılabileceklerini belirtmiştir93. Çağlar ve arkadaşları38 üç farklı zirkonya implant sisteminde, implantlarda ve çevreleyen kemikte meydana gelen Von Mises, basma ve çekme kuvvetlerini değerlendirmişlerdir. 3 farklı zirkonya implant sistemine ait (Z- system, Ziterion ve White-Sky), 10 mm uzunlukta ve 4 mm çapındaki implantlar anterior maksillaya yerleştirilerek modellenmiştir. Sol santral diş bölgesine yerleştirilen implantlar horizontal ve oblik olarak (sırasıyla implantın uzun eksenine 90 ve 30 derece açıyla) yüklenmiştir. Oblik yük 178 N ve horizontal yük ise 25.5 N olarak uygulanmıştır. Oblik yükleme altında, Von Mises streslerinin tüm implantlarda benzer olduğu 36 fakat horizontal yükleme altında en yüksek Von Mises streslerinin Ziterion implantların bukkal ve palatinal boyun bölgesinde meydana geldiği belirlenmiştir. Kortikal kemikte ise en yüksek Von Mises streslerinin Zsystems implantlarda bukkal bölgede meydana geldiği bildirilmiştir. Her iki yükleme koşulunda, en yüksek çekme stresleri Z- systems implantlarda görülmüştür. Sonuç olarak, kortikal kemikte, trabeküler kemikten daha yüksek stres değerleri meydana gelmiştir. İmplant sistemleri arasındaki stres farklılıklarının farklı gövde ve yiv dizaynından kaynaklanabileceği belirtilmiştir38. Kohal ve arkadaşları94 Re-Implant sistemine ait titanyum ve zirkonya implantlarda meydana gelen stres dağılımını incelemişlerdir. ReImplant sistemine ait implantlar maksiller keser bölgeye yerleştirilerek çevreleyen trabeküler ve kortikal kemikle birlikte modellenmiştir. Titanyum implantlar için metal detekli seramik kron ve zirkonya implantlar için seramik kron modellenmiştir. Stres değerleri Von Mises kriterlerine göre belirlenmiştir. Yüksek streslerin implantın kemiğe giriş bölgesinde ve proksimal yüzeylere kıyasla fasiyal ve lingual yüzeylerde meydana geldiği belirlenmiştir. Sonuç olarak zirkonya ve titanyum implantlarda benzer stres dağılımlarının oluştuğu belirlenmiştir94. Çağlar ve arkadaşları37 anterior maksillaya yerleştirilen titanyum ve zirkonya implantlarda, abutmentlarda ve çevreleyen kemikte meydana gelen Von Mises, basma ve çekme streslerini ve dağılımlarını üç boyutlu sonlu elemanlar stres analizi yöntemiyle incelemiş ve karşılaştırmışlardır. Bu çalışmada; titanyum implant ve titanyum abutment (ATt), titanyum implant ve zirkonya abutment (ATz) ve tek parça zirkonya implant modellenerek, sol maksiller anterior bölgeye yerleştirilerek oblik ve horizontal olarak yüklenmiştir. Sonuç olarak; ATz modelinde kortikal 37 kemikte ve abutmentta meydana gelen basma ve Von Mises stresleri ATt modeline kıyasla daha düşük, çekme stresleri ve trabeküler kemikte meydana gelen stresler benzer bulunmuştur. Ayrıca zirkonya implantların kortikal kemikte, titanyum implantlara kıyasla daha düşük stresler oluşturduğu bildirilmiştir37. Turhan Bal ve arkadaşları40 maksiller anterior bölgeye yerleştirilen, splintlenmiş veya splintlenmemiş titanyum ve zirkonya implantlarda, protezlerde ve çevreleyen kemikte meydana gelen stres dağılımını sonlu elemanlar analizi ile incelemişlerdir. Splintlenmemiş dizaynda (D1), maksiller sol anterior bölgede santral ve kanin diş bölgesine iki implant yerleştirilerek üç üye zirkonya destekli sabit protez modellenmiştir. Splintlenmiş dizaynda (D2), aynı implant ve protez tipleri sağ maksiller bölge içinde modellenerek splintlenmiştir. Yükleme horizontal ve oblik olarak uygulanmıştır. Her iki yükleme koşulunda da, D2 implantlarda meydana gelen stresler, D1 implantlardan düşüktür. Stresler implantların boyun bölgesinde yoğunlaşmakta ve implant tabanına doğru azalmaktadır. İmplantlar splintlendiğinde, destekleyen kemikte ve implantlarda meydana gelen stresler azalmıştır fakat oblik yüklemede stres değerlerinin konnektör arttığı böIgelerinde, bulunmuştur. D2 splintlenmemiş dizayndaki protezlerde protezlerde ise servikal bölgelerdedir. Zirkonya ve titanyum implantlar benzer stres dağılımları meydana getirmiştir. Oblik yükleme altında, titanyum implantlar kullanıldığında daha düşük stresler meydana gelmiştir40. Özen ve arkadaşları95 maksiller implant destekli sabit protezlerde farklı kor materyallerinin meydana gelen basma ve çekme streslerindeki etkisini sonlu elemanlar analiziyle incelemişlerdir. Bu çalışmada iki faklı konnektör dizaynına sahip (3.5 × 3.5 mm ve 2 × 2 mm) 38 protezler üç farklı kor materyali (In- Ceram zirkonya, IPS Empress 2 ve kobalt- krom) kullanılarak modellenmiştir. Kaninden 2. premolara kadar 3 üye olarak yapılan protezler gövdeden 550 N’ luk yük ile korun veya protezin üzerinden yüklenmiştir. Konnektör kalınlıkları arttırıldığında basma ve çekme streslerinin azaldığı belirlenmiştir. Stres değerlerinin kor üzerinden yükleme yapıldığında arttığı saptanmıştır. Her 3 materyalinde üç üye posterior implant destekli protezlerde kullanılabileceği sadece konnektör kalınlığının azaltıldığı dizaynda, yük korun üzerinden uygulandığında, çekme stresleri IPS 2’ nin karakteristik dayanımından yüksek bulunmuştur95. Çiftçi ve Canay96 implant destekli sabit protezlerde kullanılan farklı üst yapı materyallerinin implant çevresinde oluşturduğu stres dağılımını inceledikleri çalışmalarında porselen, altın alaşımı, kompozit rezin ve akrilik rezinleri karşılaştırmışlardır. 4 mm çapındaki ve 13 mm uzunluğundaki implantlar mandibular posterior bölgeye yerleştirilerek vertikal, horizontal ve oblik olarak yüklenmiştir. Streslerin kortikal kemikte, implantların boyun kısmında yoğunlaştığı belirlenmiştir. Bu bölgede altın ve porselen üst yapıları en yüksek stres değerlerine sahiptir. Akrilik ve kompozit rezinler % 25 ve % 15, sırasıyla daha az stres değerlerine sahipken, porselen ve altın üst yapılarda lingual kortikal kemikte oluşan stres değerleri kemiğin en yüksek (ultimate) dayanımına ulaşmıştır96. Bu tez çalışmasında, maksiller anterior bölgeye yerleştirilen aynı implant sistemine ait, iki parçalı titanyum ve zirkonya implantlar üzerine yerleştirilen lityum disilikat ve zirkonya destekli protezlerde; horizontal ve oblik yükler altında implant, abutment, implant çevresindeki kortikal kemik ve trabeküler kemik, alt yapı ve veneerlerde oluşan en yüksek çekme, basma ve Von Mises stresleri miktarlarının ve dağılımlarının incelenmesi ve karşılaştırılması amaçlanmıştır. 39 3. GEREÇ VE YÖNTEM Çalışma, Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı’ nda ve Bias Limited Şirketi’ nde gerçekleştirildi. Çalışmada; anterior maksillaya yerleştirilen iki adet titanyum ve iki adet zirkonya implant üzerine yerleştirilen zirkonya abutmentlar üzerine, iki farklı üst yapı materyalinden yapılan implant destekli sabit protezlerin üzerine gelen farklı doğrultudaki yükler altında oluşan stres dağılımlarının, 3 boyutlu sonlu elemanlar stres analizi yöntemiyle incelenmesi amaçlandı. Bu amaçla, implantlarda, abutmentlarda, implantların çevresindeki kortikal ve trabeküler kemikte, alt yapı ve veneerlerde oluşan basma, çekme ve Von Mises stresleri miktarları ve dağılımları değerlendirildi. 3.1. Çalışma Modellerinin Oluşturulması Çalışma modeli olarak, bilgisayarlı tomografi yöntemi ile 1 mm’ lik kesitler alınarak oluşturulan maksilla modeli kullanıldı. Model, JPEG formatında Intel® CoreTM i5 işlemcili 670/ 3,46 GHz, 8 GB Ram, 512 MB NVIDIA NVS420 ekran kartlı, 500 GB 7200 RPM SATA hard-disk donanımlı bilgisayara (Dell, OPTIPLEX 755, OK, USA) aktarıldı. Ağ yapısının oluşturulması ve düzenlenmesi için Patran 2008 (MSC Software Corp., Santa Ana, CA, USA) bilgisayar programı, modelin çözümü ve sonuçlar için ise Abaqus FEA Version 6.8.1 (Dassault Systems Simulia Corp., Rising Sun Mills, Providence, RI, USA) programı kullanıldı. Abaqus sonlu elemanlar stres analizi programında ağ yapısı, kullanılan farklı materyallere ve bölgelere bağlı olarak setlere bölündü (Tablo 1). 40 Tablo 1: Araştırmada Kullanılan Setler Trabeküler Kemik Trabeküler kemik elemanlarının tanımlandığı set Kortikal Kemik Kortikal kemik elemanlarının tanımlandığı set Diş Dişleri oluşturan elemanların tanımlandığı set Titanyum İmplant Titanyum implant ve zirkonya abutmentın tanımlandığı set Zirkonya İmplant Zirkonya implant ve zirkonya abutmentın tanımlandığı set Alt yapı Köprü protezlerindeki alt yapının tanımlandığı set Veneer Köprü protezlerindeki veneerlerin tanımlandığı set 3.1.1. Kullanılacak Maksilla Kesitinin Hazırlanması Maksiller anterior ve premolar bölgede; yeterli dayanıma sahip yoğun trabeküler kemik etrafında ince kortikal kemik tabakasından oluşan Tip 3 kemik bulunmaktadır54. Bu nedenle çalışmada, Lekholm ve Zarb’ ın76 kemik kalite sınıflaması dikkate alınarak, bu sınıflamada yer alan homojen Tip 3 kemik özelliğine uygun olacak şekilde maksiller kemik oluşturuldu. Kortikal kemiğin kalınlığı 0.75 mm olarak belirlendi97. Şekil 1’de trabeküler kemik ve trabeküler kemiğin etrafında yer alan kortikal kemik yeşil renkte gösterilmektedir. 41 Şekil 1: Kortikal Ve Trabeküler Kemiğin Modeldeki Görünümü 3.1.2. İmplant ve Abutmentların Modellenmesi Bu çalışmada, Ziterion (Ziterion, Uffenheim, Almanya) firmasına ait, 4 mm çapında ve 11.5 mm uzunluğundaki iki parçalı zirkonya implantlar (Zit- varioz), titanyum implantlar (Zit- variot) ve implant abutmentları olarak, aynı firmaya ait düz (açısız) zirkonya abutmentlar bilgisayarda modellendi. Kullanılan titanyum ve zirkonya implantların şekli aynı olacak şekilde seçildi böylece implantların dizaynından kaynaklanacak faklılıkların ortadan kaldırılması amaçlandı. Titanyum ve zirkonya implantlar ile kullanılan zirkonya abutmentların abutment ve basamak yüksekliği ve genişliği aynıdır. Kullanılan implant sistemine uygun olarak, implant ve abutmentların birleşimi “platform switching” şeklinde oluşturuldu. İmplant ve abutment birleşimi Şekil 2’ de gösterildi. 42 Maksiller sol anterior bölgeye, santral ve kanin diş bölgesine iki implant şeklinde yerleştirilen implantlar, modellerde önceden bulunan diş soketlerinin orta noktalarına gelecek şekilde, birbirlerine paralel olarak konumlandırıldı. Modellerin üzerinde standart sağlamak amacıyla implantların etrafında çepeçevre en az 1 mm kalınlığında kemik dokusu kalmasına dikkat edildi. Titanyum İmplant Modeli Zirkonya İmplant Modeli Şekil 2: İmplant Modellerinin Görünümü 3.1.3. Köprü Tasarımlarının Hazırlanması İmplant üst yapıları, köprü protezi olacak şekilde her iki implant tipi için iki farklı üst yapı materyalinden oluşturuldu. Protez tasarımlarının bukkal ve distal bölgeden görünümü Şekil 3’ te gösterildi. Üst yapı materyali olarak lityum disilikat (IPS e.max, Ivoclar Vivadent, Schaan, Lichtenstein) ve zirkonya destekli tam seramik (Lava, 3M ESPE, Seefeld, Almanya) sistemleri seçildi. Lava frame (alt yapı) ve IPS e.max Press (alt yapı) için alt yapı kalınlığı 1.5 mm olarak belirlendi. En düşük konnektör kalınlıkları, lityum disilikat seramikler için oklüzo-gingival olarak 4-5 mm, bukko-lingual olarak 3- 4 mm98, Lava zirkonya alt yapı yapılar içinse 9 mm2 olarak bildirilmiştir99. Çalışmada konnektör kalınlıkları; bütün modellerde aynı olacak şekilde 12 mm2 (3mm× 4mm; bukkolingual × 43 oklüzogingival) olarak seçildi. IPS e.max protezler için; IPS e.max Ceram (veneer), Lava protezler içinse Lava Ceram (veneer) üst yapı porseleni modellendi. Gövde şekli ‘ridge lap’ olarak oluşturuldu. Köprü protezlerinin dış formu ve veneerlerin tasarımı için modeldeki anatomik kron kısımlarından faydalanıldı. Şekil 3: Protez Tasarımlarının Bukkalden ve Distalden Görünümü Bütün tasarımlarda yüzey ağ yapısındaki matematiksel modellerde dört düğümden oluşan tetrahedral (üçgen piramit) (Şekil 4) lineer elemanlar kullanıldı. Tasarımlar tamamlandıktan sonra katı cisim modelleri haline dönüştürülerek son şeklini aldı. Şekil 4: Kullanılan Tetrahedral Elemanın Tipi 44 3.2. Çalışma Modelleri Çalışmada 3 üyeli bir köprünün desteği olarak 2 farklı implant sistemi (titanyum implant, zirkonya abutment ve zirkonya implant, zirkonya abutment) kullanıldı. Bu kombinasyonlarda implant üst yapısı olarak 2 farklı materyal (IPS ve Lava) uygulandı. Araştırmada bu kombinasyonların kullanıldığı 4 farklı model oluşturuldu (Şekil 5 ve 6). Modellerde implant ve abutmentın birbirinden ayrılmadığı varsayıldı. Siman film kalınlıkları göz ardı edildi. Model 1: Titan- IPS Titanyum implant ve zirkonya abutment, IPS e.max üst yapı Model 2: Titan- Lava Titanyum implant ve zirkonya abutment, Lava üst yapı Model 3: Zirkon-IPS Zirkonya implant ve abutment, IPS e.max üst yapı Model 4: Zirkon-Lava Zirkonya implant ve abutment, Lava üst yapı 45 Şekil 5: Titan-IPS ve Titan-Lava Modelinin Parçalara Ayrılmış Görüntüleri 46 Şekil 6: Zirkon-IPS ve Zirkon-Lava Modelinin Parçalara Ayrılmış Görüntüleri 47 3.2.1. Modellerin Katı Cisme Dönüştürülmesi Dişler, implantlar, abutmentlar ve implant üstü protezlerde yüzeyler tamamen kapalı olarak modellendi. Kortikal ve trabeküler kemikte ise implant birleşim bölgeleri ve modelin tüm kenarları kapatılarak ilgili sete tanımlandı. Bilgisayara setlerle ilgili elastik modülleri ve poisson oranları girildi. Bu işlemde program kapalı hacim tetrahedron elemanlarla doldurulmaktadır. Oluşturulan modellerin düğüm ve eleman sayıları Tablo 2’ de gösterildi. Tablo 2: Modellere Ait Düğüm ve Eleman Sayıları Düğüm Sayısı Eleman Sayısı Titan-IPS ve Titan-Lava 37268 184258 Zirkon-IPS ve Zirkon-Lava 37083 183169 3.2.2. Modellerdeki Yapıların Materyal Özelliklerinin Tanımlanması Modellerde kullanılan yapıların materyallerin özellikleri homojen, izotropik ve lineer elastik kabul edildi. Bunu tanımlamak için kullanılan poisson oranı ve elastik modül değerleri Tablo 3’ te belirtildiği gibi bilgisayar ortamında modellere aktarıldı. 48 Tablo 3: Modellerde Kullanılan Materyaller ve Mekanik Özellikleri Elastik Modülü (E) Kullanılan Materyaller Poisson Oranı (ν) Kaynaklar Kortikal kemik 13.7 GPa 0.30 88,97 Trabeküler kemik 1.37 GPa 0.30 88,97 Dentin 18.6 GPa 0.31 66 Zirkonya implant 200 GPa 0.31 37,38,94 Zirkonya abutment 200 GPa 0.31 37,94 Titanyum implant 115 GPa 0.35 37,88 Lava Frame (alt yapı) 210 GPa 0.30 100 Lava Ceram (veneer) 80 GPa 0.265 100 IPS e.max Press (alt yapı) 91 GPa 0.23 58 IPS e.max Ceram (veneer) 68 GPa 0.24 101 3.2.3. Kemik İmplant Bağlantı Durumu Kemik ve implantlar arasında tüm arayüz boyunca sıkı bir bağlantı olduğu ve implantların kemiğe % 100 osseoentegre olduğu kabul edildi. 3.2.4. Sınır Koşulları Araştırmada hazırlanan modeller iki ayrı düzlemde sabitlenmiştir. İlk düzlem maksiller kemiğin üst sınırında yer alan horizontal düzlemdir. İkinci düzlem ise maksiller 1. molar diş bölgesinde 49 yer alan frontal düzlemdir. Bu düzlemler modele desteklik görevi yapmaktadırlar. Kuvvet uygulandığında, model bu bölgelerden destek almaktadır. Destek düzlemleri stres analizinin değerlendirileceği bölgelerden uzak olarak belirlenmelidir. Değerlendirilecek bölgeye destek sistemlerinin yakın olarak belirlenmesi, destekler çevresinde oluşacak streslerin değerlendirilecek olan bölgenin streslerini etkilemesine sebep olacaktır. Şekil 7: Sınır Koşulları 3.2.5. Yükleme Koşulları Çalışmada, iki farklı ısırma kuvveti uygulandı. Bu kuvvetler; implantın uzun ekseni doğrultusuna dik olan yatay ısırma kuvveti (Fy) ve implantın uzun ekseniyle 30 derecelik açı yapan oblik ısırma kuvveti (Fo)’ dır. Oblik yük miktarı 178 N (toplam 534 N) ve horizontal yük miktarı 25.5 N (toplam 76.5 N) olarak, her bir diş üzerine 7 ayrı noddan uygulandı37,38. Bu ısırma kuvvetlerinin büyüklükleri arasındaki oran, Koolstra ve arkadaşlarının102 çalışmasına göre saptandı. 50 Fy : Fd : Fo = 1 : 3.5 : 7 Yükler, protezin tümüne (santral, lateral ve kanin) aynı anda singulumun üzerinden uygulandı (Şekil 8 ve 9). Şekil 8: Horizontal Yüklerin Uygulama Yönü Şekil 9: Oblik Yüklerin Uygulama Yönü 51 3.3. Stres Değerlerinin Hesaplanması ve Sonuçların Değerlendirilmesi Horizontal ve oblik yüklemeler sonucunda oluşan stresler arasında çalışmanın amacına uygun olarak, modellerde meydana gelen en yüksek basma, çekme ve Von Mises stresleri ve dağılımları hesaplandı. Üç boyutlu elemanda en büyük stres değeri, bütün makaslama stres bileşenlerinin “sıfır” olduğu durumda oluşmaktadır. Bir eleman bu durumda olduğunda basma ve çekme streslerine asal gerilme (principle stress) denir. Asal gerilme en yüksek, ara ve en düşük olarak 3’ e ayrılır. ơ 1 en büyük pozitif değeri, ơ 3 en küçük negatif değeri ve ơ 2 ise ara değeri göstermektedir. Bu değerleri sıraya koyacak olursak ơ 1 > ơ 2 > ơ 3 şeklinde bir sıralama oluşmaktadır. ơ 1 en yüksek çekme streslerini, ơ 3 ise en yüksek basma streslerini temsil etmektedir. 67 Von Mises stresleri; çekilebilir malzemeler için, şekil değiştirmenin başlangıcı olarak tanımlanır. Von Mises stresleri, üç asal stres değeri kullanılarak aşağıdaki formül kullanılarak hesaplandı.67 σ = [ ( (σ 1 - σ 2 )2 + (σ 2 - σ 3 )2 + (σ 3 - σ 1 )2 ) / 2 ] ½ Oluşan streslerin karşılaştırılmasını kolaylaştırmak için, her stres değerinin farklı renklerle gösterildiği bir değer skalası tanımlandı. Bulguları gösteren tüm görüntülerde; aynı yükleme ve aynı bölgedeki stres değerlerinin incelendiği şekillerde stres değerleri aynı skalayla gösterildi. Yüklemelerden sonra oluşan stresleri incelemek için palatinal ve bukkal yüzden görüntüler elde edildi. 52 Analiz sonucunda elde edilen değerler, varyansı olmayan matematiksel hesaplamalar sonucu ortaya çıktığı için istatistiksel analizler yapılmadı. Bu nedenle çalışmada meydana gelen en yüksek stres miktarları ve dağılımları değerlendirildi. 53 4. BULGULAR Çalışmada; 4 farklı modelde; horizontal ve oblik olmak üzere iki farklı yükleme altında, kortikal kemikte, trabeküler kemikte, implant ve abutmentlarda, alt yapılarda ve veneerlerde oluşan çekme stresleri, basma ve Von Mises stresleri değerlendirildi. Analiz sonuçlarında; artı değerler çekme streslerini ve Von Mises streslerini, eksi değerler ise basma streslerini belirtmektedir. Elde edilen bulgular; ilgili alanlardaki stresleri gösteren şekiller ve streslerin yoğun olarak gözlendiği alanlarda belirlenen noktasal değerleri içeren grafiklerle sunuldu. En yüksek stres değerlerinin belirlenmesi, kullanılan materyallerin yükleme altındaki dayanımını belirmek açısından önemlidir. İnsan kortikal kemiğinin en yüksek (ultimate) dayanım kapasitesi, çekme stresleri için 121-135 MPa arasında, basma stresleri için ise 167-205 MPa arasında değişmektedir. Trabeküler kemiğin stresler karşısındaki dayanım kapasitesi daha düşüktür ve 1-20 MPa arasında değişmektedir103,104. Titanyumun dayanım kapasitesi (endurance limit) 259.9 MPa olarak bildirilmiştir105. Zirkonya ise bükülme direnci 900-1.200 MPa arasında değişen yüksek dayanıklılıkta bir materyaldir27. Çalışmada elde edilen en yüksek stres değerlerinin, kullanılan materyallerin dayanım kapasitesini aşmadığı belirlendi. Stres dağılımlarını gösteren kesit görüntülerinin sol üst tarafındaki skaladan (bilgisayar programında, stres miktarlarını kolay yorumlayabilmek için verilen renk skalası), renklere göre sayısal olarak stres değerleri görülebilmektedir. Şekillerde her renk bir stres aralığını (MPa) temsil etmektedir. Skalalar aynı yükleme ve aynı yapı için sabitlenmiştir (Şekil 10). Skala renk aralıklarının sabit tutulması şekillerin birbiriyle karşılaştırılmasına imkan vermektedir. 54 Şekil 10: Sabit Skalanın ve Skala Aralığının Gösterimi Sol üst köşede yer alan skaladaki renklere göre, çekme stresleri ve Von Mises stres değerleri maviden kırmızıya doğru artmaktadır. Basma stresleri ise negatif değerler ile gösterilmektedir. Ancak basma streslerinin mutlak değeri kullanılmaktadır. Basma stresleri için mavi değerler daha yüksek stresleri belirtmektedir. 4.1. Yüklemelere Göre Oluşan Çekme, Basma ve Von Mises Stresleri Bulgularının Değerlendirilmesi 4.1.1. Horizontal Yüklemede Oluşan Çekme, Basma ve Von Mises Stresleri Bulgularının Değerlendirilmesi Horizontal yüklemede bütün yapılarda oluşan stres bulguları Tablo 4 ve Grafik 1’ de gösterildi. Horizontal yüklemede bütün yapılarda oluşan stres bulguları değerlendirildiğinde, kortikal kemikte oluşan streslerin trabeküler kemikte oluşan streslerden daha yüksek olduğu tespit edildi. Bütün modellerde en yüksek stres değerlerinin implant-abutment bünyesinde oluştuğu belirlendi ve ayrıca zirkonya implant-abutment bünyesinde oluşan streslerin daha yüksek olduğu saptandı. 55 Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Veneer Alt Yapı İmplant ve Abutment Trabeküler Kemik Kortikal Kemik Veneer Alt Yapı İmplant ve Abutment Trabeküler Kemik Kortikal Kemik Veneer Alt Yapı İmplant ve Abutment Trabeküler Kemik Kortikal Kemik Veneer Alt Yapı İmplant ve Abutment Trabeküler Kemik Kortikal Kemik 80 60 40 20 0 Çekme Stresleri -20 Basma Stresleri Von Mises Stresleri -40 -60 Zirkon-Lava Horizontal Yükleme Grafik 1: Horizontal Yüklemede Bütün Yapılarda Oluşan Stres Bulgularının Değerlendirilmesi 56 Tablo 4: Horizontal Yüklemede Oluşan Çekme, Basma ve Von Mises Stresleri 43.359 14.274 11.013 Titan-Lava 23.649 0.92 43.658 14.799 7.725 Zirkon-IPS 20.41 0.97 55.169 15.2 15.186 Zirkon-Lava 20.132 0.99 55.746 15.578 11.94 Basma Stresleri (MPa) Titan-IPS -21.421 -1.223 - 42.689 - 8.928 - 9.163 Titan-Lava -21.745 -1.226 -42.543 -14.779 -12.334 Zirkon-IPS -16.841 -1.36 -42.705 -9.35 -9.375 Zirkon-Lava -17.159 -1.364 -43.119 -14.722 -9.4 Titan-IPS 18.536 1.448 43.801 12.246 10.164 Titan-Lava 18.66 1.452 43.569 15.169 10.005 Zirkon-IPS 17.58 1.66 54.366 11.8 14.401 Zirkon-Lava 17.73 1.665 55.564 14.913 9.784 Çekme Stresleri (MPa) Veneer İmplant ve Abutment 0.9 Alt Yapı Trabeküler Kemik 23.953 Model Kortikal Kemik Titan-IPS Von Mises Stresleri (MPa) Bulgularının Değerlendirilmesi 57 4.1.1.1. Horizontal Yüklemede Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 4.1.1.1.1. Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları Horizontal yüklemede, kortikal kemikte oluşan en yüksek çekme stresleri bulguları Grafik 2’ de gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek değer Titan-IPS modelinde 23.953 MPa olarak, en düşük değer ise ZirkonLava modelinde 20.132 MPa olarak bulundu. Çekme stresleri bulguları Titan-Lava modelinde; 23.649 MPa ve Zirkon-IPS modelinde 20.41 MPa olarak belirlendi. Kortikal kemikte oluşan en yüksek çekme stresleri miktarlarına göre modeller arasındaki sıralama; Titan-IPS > Titan-Lava > Zirkon-IPS > Zirkon-Lava şeklinde saptandı. Bütün modellerdeki, çekme stresleri dağılımları Şekil 11’ de gösterildi. Bütün modellerdeki, çekme stresleri dağılımlarının bukkal bölgeye oranla palatinal bölgede yoğunlaştığı belirlendi. En yüksek çekme stresleri değerinin santral diş bölgesine yerleştirilen implant soketinin mezio-palatinal bölgesinde oluştuğu saptandı. MPa 30 20 10 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 2: Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 58 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 11: Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 59 4.1.1.1.2. Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları Horizontal yüklemede, trabeküler kemikte oluşan en yüksek çekme stresleri bulguları Grafik 3’ te gösterildi. Horizontal yüklemede; en yüksek değer Zirkon-Lava modelinde 0.99 MPa olarak, en düşük değer ise Titan-IPS modelinde 0.9 MPa olarak bulundu. En yüksek çekme stresleri miktarı Zirkon-IPS modeli için 0.97 MPa olarak ve Titan-Lava modeli için 0.92 MPa olarak belirlendi. Kortikal kemikte oluşan çekme streslerine göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-Lava > Zirkon-IPS > Titan-Lava > Titan-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerdeki, çekme stresleri dağılımları Şekil 12’ de gösterildi. Bütün modellerde, çekme stresleri dağılımının santral diş bölgesine yerleştirilen implantın mezialinde ve kanin bölgesine yerleştirilen implantın distal bölgesinde yoğunlaştığı belirlendi. MPa 1,0 0,5 0,0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 3: Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 60 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 12: Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 61 4.1.1.1.3. Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Çekme Stresleri Bulguları Horizontal yüklemede, implant ve abutmentlardaki oluşan en yüksek çekme stresleri bulguları Grafik 4’ te gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek stres değeri Zirkon-Lava modelinde 55.746 MPa olarak, en düşük stres değeri ise Titan-IPS modelinde 43.359 MPa olarak bulundu. En yüksek çekme stresleri miktarı; Zirkon-IPS modelinde 55.169 MPa olarak ve Titan-Lava modelinde 43.658 MPa olarak belirlendi. İmplant ve abutmentlardaki en yüksek çekme stresleri miktarlarına göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-Lava > Zirkon-IPS > Titan-Lava > Titan-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde oluşan, çekme stresleri dağılımları Şekil 13’ te gösterildi. Bütün modellerde, çekme streslerinin palatinal bölgede implant-abutment birleşiminde ve implantın ilk yivlerinde yoğunlaştığı belirlendi. MPa 60 50 40 30 20 10 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 4: Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 62 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 13: Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 63 4.1.1.1.4. Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Çekme Stresleri Bulguları Horizontal yüklemede, alt yapılarda oluşan en yüksek çekme stresleri bulguları Grafik 5’ te gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek stres değeri Zirkon-Lava modelinde 15.6 MPa olarak, en düşük stres değeri ise Titan-IPS modelinde 14.27 MPa olarak bulundu. En yüksek çekme stresleri miktarı; Zirkon-IPS modelinde 15.2 MPa olarak ve Titan-Lava modelinde 14.8 MPa olarak belirlendi. Alt yapılarda oluşan en yüksek çekme stresleri miktarlarına göre modeller arasındaki sıralama; ZirkonLava > Zirkon-IPS > Titan-Lava > Titan-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde oluşan, çekme stresleri dağılımları Şekil 14’ te gösterildi. Bütün modellerde, çekme streslerinin bukkal bölgede konnektörlerde, palatinal bölgede ise restorasyonların basamak bölgesinde yoğunlaştığı belirlendi. Lava modellerinde; IPS modellerine kıyasla daha yoğun stresler meydana geldiği ve en yüksek çekme stresleri değerinin Zirkon-Lava modelinde, bukkal bölgede santral dişe ait konnektörde olduğu saptandı. MPa 15 10 5 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 5 : Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 64 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 14: Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 65 4.1.1.1.5. Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Çekme Stresleri Bulguları Horizontal yüklemede, veneerlerde oluşan en yüksek çekme stresleri bulguları Grafik 6’ da gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek stres değeri Zirkon-IPS modelinde 15.19 MPa olarak, en düşük stres değeri ise Titan-Lava modelinde 7.725 MPa olarak bulundu. En yüksek çekme stresleri miktarı; Zirkon-Lava modelinde 11.94 MPa olarak ve Titan-IPS modelinde 11.013 MPa olarak belirlendi. Veneerlerde oluşan en yüksek çekme stresleri miktarlarına göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-IPS > Zirkon-Lava > Titan-IPS > Titan-Lava şeklinde saptandı. Bütün modellerde oluşan, çekme stresleri dağılımları Şekil 15’ te gösterildi. Bütün modellerde, çekme streslerinin santral dişe ait konnektörde daha yüksek olmak üzere bukkal bölgede konnektörlerde ve palatinal bölgede ise restorasyonların basamak bölgesinde yoğunlaştığı belirlendi. IPS modellerinde; Lava modellerine kıyasla daha yoğun stresler meydana geldiği ve en yüksek çekme stresleri değerinin Zirkon-IPS modelinde bukkal bölgede, santral dişe ait konnektörde olduğu saptandı. MPa 20 15 10 5 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 6: Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 66 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 15: Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 67 4.1.1.2. Horizontal Yüklemede Oluşan Basma Stresleri Bulguları 4.1.1.2.1. Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları Horizontal yüklemede, kortikal kemikte oluşan en yüksek basma stresleri bulguları Grafik 7’ de gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek değer Titan-Lava modelinde -21.745 MPa olarak, en düşük değer ise Zirkon-IPS modelinde -16.841 MPa olarak bulundu. En yüksek basma stresleri miktarı Titan-IPS modeli için; -21.745 MPa ve Zirkon-Lava modeli için -17.159 MPa olarak belirlendi. Kortikal kemikte oluşan en yüksek basma stresleri miktarlarına göre modeller arasındaki sıralama; Titan-Lava > Titan-IPS > Zirkon-Lava > Zirkon-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde oluşan, basma stresleri dağılımları Şekil 16’ da gösterildi. Bütün modellerde, basma streslerinin kortikal kemiğin bukkal bölgesinde yoğunlaştığı ve en yüksek basma stresleri dağılımlarının kanin bölgesine yerleştirilen implant soketinin bukkal bölgesinde oluştuğu saptandı. MPa Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava 0 -5 -10 -15 -20 -25 Grafik 7: Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları 68 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 16: Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 69 4.1.1.2.2. Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları Horizontal yüklemede, trabeküler kemikte oluşan en yüksek basma stresleri bulguları Grafik 8’ de gösterildi Horizontal yüklemede; en yüksek değer Zirkon-Lava modelinde -1.364 MPa olarak, en düşük değer ise Titan-IPS modelinde -1.223 MPa olarak bulundu. En yüksek basma stresleri bulguları, Zirkon-IPS modeli için; -1.36 MPa ve Titan-Lava modeli için -1.226 MPa olarak belirlendi. Trabeküler kemikteki basma streslerine göre modeller arasında sıralama; Zirkon-Lava > Zirkon-IPS > Titan-Lava > Titan-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde oluşan, basma stresleri dağılımları Şekil 17’ de gösterildi. Bütün modellerde, trabeküler kemikteki basma streslerinin implant soketinin tabanında yoğunlaştığı ve kanin diş bölgesine yerleştirilen implantların soketinde streslerin daha yoğun olarak oluştuğu belirlendi. Zirkon modellerinde; Titan modellerine kıyasla daha yoğun stresler görüldü. En yoğun stres dağılımın Zirkon-Lava modelinde oluştuğu bulundu. MPa Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava 0,0 -0,5 -1,0 -1,5 Grafik 8: Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları 70 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 17: Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 4.1.1.2.3. Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları 71 Horizontal yüklemede, implantlarda ve abutmentlarda oluşan en yüksek basma stresleri bulguları Grafik 9’ da gösterildi. Horizontal yüklemede; en yüksek değer Zirkon-Lava modelinde -43.119 MPa olarak en düşük değer ise Titan-Lava modelinde -42.543 MPa olarak bulundu. Basma stresleri miktarı Zirkon-IPS modeli için; -42.705 MPa ve TitanIPS modeli için -42.689 MPa olarak belirlendi. İmplantlarda ve abutmentlarda oluşan en yüksek basma streslerine göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-Lava > Zirkon-IPS > Titan-IPS > Titan-Lava şeklinde saptandı. Bütün modellerde oluşan, basma stresleri dağılımları Şekil 18’ de gösterildi. Bütün modellerde, horizontal yüklemede implantlarda ve abutmentlarda oluşan basma streslerinin bukkal bölgede ve implant ve abutmentın birleşim bölgesinde yoğunlaştığı belirlendi. MPa Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava 0 -9 -18 -27 -36 -45 Grafik 9: Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm 72 Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 18: Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 4.1.1.2.4. Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları 73 Horizontal yüklemede, alt yapılarda oluşan en yüksek basma stresleri bulguları Grafik 10’ da gösterildi. Horizontal yüklemede; en yüksek değer Titan-Lava modelinde -14.779 MPa olarak, en düşük değer ise Titan-IPS modelinde -8.928 MPa olarak bulundu. Basma stresleri miktarı Zirkon-Lava modeli için; -14.722 MPa ve Zirkon-IPS modeli için 9.35 MPa olarak belirlendi. Alt yapılarda oluşan en yüksek basma streslerine göre modeller arasındaki sıralama; Titan-Lava > Zirkon-Lava > Zirkon-IPS > Titan-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde oluşan, basma stres dağılımları Şekil 19’ da gösterildi. Bütün modellerde, horizontal yüklemede alt yapılarda oluşan basma streslerinin bukkalde basamak bölgesinde ve palatinal bölgede ise konnektör bölgelerinde olduğu belirlendi. Basma streslerinin, Lava modellerinde belirgin olarak santral diş bölgesine yerleştirilen implantta alt yapı ile konnektör arasında yoğunlaştığı saptandı. MPa Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava 0 -5 -10 -15 Grafik 10: Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm 74 Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 19: Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 75 4.1.1.2.5. Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Basma Stresleri Bulguları Horizontal yüklemede, veneerlerde oluşan en yüksek basma stresleri bulguları Grafik 11’ de gösterildi. Horizontal yüklemede; en yüksek değer Titan-Lava modelinde -12.334 MPa olarak, en düşük değer ise Titan-IPS modelinde -9.163 MPa olarak bulundu. Basma stresleri miktarı Zirkon-Lava modeli için;-9.4 MPa ve Zirkon-IPS modeli için -9.375 MPa olarak belirlendi. Veneerlerde oluşan en yüksek basma streslerine göre modeller arasındaki sıralama; Titan-Lava > Zirkon-Lava > Zirkon-IPS > Titan-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde oluşan, basma stresleri dağılımları Şekil 20’ de gösterildi. Bütün modellerde, horizontal yüklemede veneerlerde oluşan basma streslerinin bukkalde basamak bölgesinde, palatinal bölgede ise konnektör bölgelerinde, kanin bölgesine yerleştirilen implant üzerine gelen protez ve gövdede kuvvetin uygulandığı bölgede yoğunlaştığı belirlendi. Basma streslerin, Titan-Lava modelinde belirgin olarak kanin diş bölgesine yerleştirilen veneerde kuvvetin uygulandığı bölgede yoğunlaştığı belirlendi. MPa Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava 0 -5 -10 -15 Grafik 11: Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Basma Stresleri Bulguları 76 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 20: Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 4.1.1.3. Horizontal Yüklemede Oluşan Von Mises Stresleri 77 Bulguları 4.1.1.3.1. Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları Horizontal yüklemede, kortikal kemikte oluşan en yüksek Von Mises stresleri bulguları Grafik 12’ de gösterildi. Horizontal yüklemede; en yüksek Von Mises stresleri Titan-Lava modelinde 18.66 MPa olarak, en düşük değer ise Zirkon-IPS modelinde 17.58 MPa olarak bulundu. Von Mises stresleri miktarı Titan-IPS modeli için; 18.536 MPa ve Zirkon-Lava modeli için 17.73 MPa olarak belirlendi. Kortikal kemikte oluşan en yüksek Von Mises stresleri bulgularına göre modeller arasındaki sıralama; TitanLava > Titan-IPS > Zirkon-Lava > Zirkon-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde oluşan, Von Mises stres dağılımları Şekil 21’ de gösterildi. Bütün modellerde, kortikal kemikte oluşan Von Mises streslerinin santral diş bölgesine yerleştirilen implantın mezio-palatinal, mezial ve bukkal bölgesinde ve kanin diş bölgesine yerleştirilen implantın disto-palatinal bölgesinde yoğunlaştığı belirlendi. En yüksek Von Mises stresleri dağılımları santral diş bölgesine yerleştirilen implant soketinin mezio- palatinal köşesinde ve Titan-Lava modelinde saptandı. MPa 20 15 10 5 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 12: Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 78 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 21: Horizontal Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 79 4.1.1.3.2. Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları Horizontal yüklemede, trabeküler kemikte oluşan en yüksek Von Mises stres bulguları Grafik 13’ te gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek değer Zirkon-Lava modelinde 1.665 MPa olarak, en düşük değer ise Titan-IPS modelinde 1.448 MPa olarak bulundu. En yüksek Von Mises stresleri miktarı Zirkon-IPS modeli için; 1.66 MPa ve Titan-Lava modeli için 1.452 MPa olarak belirlendi. Trabeküler kemikte oluşan Von Mises stresleri bulgularına göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-Lava > Zirkon-IPS > Titan-Lava > Titan-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde oluşan, Von Mises stres dağılımları Şekil 22’ de gösterildi. Bütün modellerde, trabeküler kemikte oluşan Von Mises stres dağılımlarının bukkal bölgede ve daha yoğun olarak implant tabanlarında meydana geldiği, en yüksek Von Mises stresleri bulgularının kanin diş bölgesine yerleştirilen implant tabanında ve Zirkon-Lava modelinde meydana geldiği bulundu. MPa 2,0 1,5 1,0 0,5 0,0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 13: Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 80 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 22: Horizontal Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 81 4.1.1.3.3. Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları Horizontal yüklemede, implantlarda ve abutmentlarda oluşan en yüksek Von Mises stresleri bulguları Grafik 14’ te gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek Von Mises stres miktarı Zirkon-Lava modelinde 55.564 MPa olarak, en düşük değer ise Titan-Lava modelinde 43.569 MPa olarak bulundu. Von Mises stresleri miktarı Zirkon-IPS modeli için; 54.366 MPa ve Titan-IPS modeli için 43.801 MPa olarak belirlendi. İmplantlarda ve abutmentlarda oluşan Von Mises streslerine göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-Lava > Zirkon-IPS > Titan-IPS > Titan-Lava şeklinde saptandı. Bütün modellerde, implantlarda ve abutmentlarda oluşan Von Mises stresleri Şekil 23’ te gösterildi. İmplantlarda ve abutmentlarda oluşan Von Mises streslerinin bukkal ve palatinal bölgede yoğunlaştığı ve en yüksek Von Mises stresleri implant ve abutmentın birleşim bölgesinde meydana geldiği belirlendi. MPa 60 50 40 30 20 10 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 14: Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 82 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 23: Horizontal Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 83 4.1.1.3.4. Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları Horizontal yüklemede, alt yapılarda oluşan en yüksek Von Mises stres bulguları Grafik 15’ te gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek Von Mises stres miktarı Titan-Lava modelinde 15.169 MPa olarak, en düşük değer ise Zirkon-IPS modelinde 11.8 MPa olarak bulundu. Von Mises stresleri miktarı Zirkon-Lava modeli için; 14.913 MPa ve Titan-IPS modeli için 12.246 MPa olarak belirlendi. Alt yapılarda oluşan Von Mises streslerine göre modeller arasındaki sıralama; Titan-Lava > Zirkon-Lava > Titan-IPS > Zirkon-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde, alt yapılarda oluşan Von Mises stres dağılımları Şekil 24’ te gösterildi. Bütün modellerde Von Mises streslerinin bukkal ve palatinal basamak bölgelerinde, konnektörlerde yoğunlaştığı ve Von Mises streslerinin Lava modellerde daha yüksek olduğu belirlendi. En yoğun Von Mises streslerinin, Titan-Lava modelinde kanin bölgesindeki alt yapının bukkal basamak bölgesinde oluştuğu saptandı. MPa 20 15 10 5 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 15: Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 84 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 24: Horizontal Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 4.1.1.3.5. Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 85 Horizontal yüklemede, veneerlerde oluşan en yüksek Von Mises stres bulguları Grafik 16’ da gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek Von Mises stres miktarı Zirkon-IPS modelinde 14.401 MPa olarak, en düşük değer ise Zirkon-Lava modelinde 9.784 MPa olarak bulundu. Von Mises stresleri miktarı Titan-IPS modeli için; 10.164 MPa ve Titan-Lava modeli için 10.005 MPa olarak belirlendi. Veneerlerde oluşan Von Mises streslerine göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-IPS > Titan-IPS > Titan-Lava > Zirkon-Lava şeklinde saptandı. Bütün modellerde, alt yapılarda oluşan Von Mises stres dağılımları Şekil 25’ te gösterildi. Bütün modellerde Von Mises streslerinin bukkal ve palatinal basamak bölgelerinde, konnektörlerde ve kuvvetin uygulandığı bölgelerde yoğunlaştığı belirlendi. En yoğun Von Mises streslerinin, Zirkon-IPS modelinde bukkal bölgede kanin ve gövde arasında bulunan konnektörde oluştuğu saptandı. MPa 20 15 10 5 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 16: Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm 86 Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 25: Horizontal Yüklemede Veneerlerde Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 4.1.2. Oblik Yüklemede Oluşan Çekme, Basma ve Von Mises Stresleri Bulgularının Değerlendirilmesi 87 İmplantların uzun eksenine 30 derecelik açıyla uygulanan oblik yüklemede bütün yapılarda oluşan stres bulguları Grafik 17 ve Tablo 5’ te gösterildi. Oblik yüklemede bütün yapılarda meydana gelen stres bulguları değerlendirildiğinde, kortikal kemikte oluşan streslerin trabeküler kemikte oluşan streslerden daha yüksek olduğu bulundu. Bütün modellerde en yüksek stres değerlerinin implant-abutment kompleksinde olduğu belirlendi. Zirkonya implant-abutment bünyesinde oluşan streslerin titanyum implant-abutment bünyesinde oluşan streslerden daha yüksek olduğu saptandı. 250 200 150 100 50 0 -50 Çekme Stresleri Basma Stresleri -100 Von Mises Stresleri Kortikal kemik Trabeküker kemik İmplant ve Abutment Alt yapı Veneer Kortikal kemik Trabeküker kemik İmplant ve Abutment Alt yapı Veneer Kortikal kemik Trabeküker kemik İmplant ve Abutment Alt yapı Veneer Kortikal kemik Trabeküker kemik İmplant ve Abutment Alt yapı Veneer -150 Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Oblik yükleme Grafik 17: Oblik Yüklemede Bütün Yapılarda Oluşan Stres Bulgularının Değerlendirilmesi Tablo 5: Oblik Yüklemede Oluşan Çekme, Basma ve Von Mises Stresleri Bulgularının Değerlendirilmesi 88 Alt Yapı 106.795 47.8 47.77 Titan-Lava 25.96 3.59 109.25 73.03 45.263 Zirkon-IPS 26.18 3.53 152.077 43.6 49.83 Zirkon-Lava 27.09 3.76 156.064 65.0 40.913 Basma Stresleri (MPa) Titan-IPS -73.203 -6.49 -109.474 -56.4 -56.369 Titan-Lava -72.322 -6.43 -105.185 -79.9 -90.422 Zirkon-IPS -62.399 -6.966 -121.145 -55.5 -77.885 Zirkon-Lava -61.641 -6.896 -125.475 -81.2 -78.406 Von Mises Stresleri (MPa) Titan-IPS 51.769 6.565 130.947 76.3 77.945 Titan-Lava 48.846 6.518 135.878 93.6 76.125 Zirkon-IPS 51.28 7.245 201.941 68.8 74.268 Zirkon-Lava 52.686 7.187 209.359 88.3 70.498 Çekme Stresleri (MPa) Veneer İmplant ve Abutment 3.51 Trabeküler Kemik 25.14 Kortikal Kemik Titan-IPS Model 4.1.2.1. Oblik Yüklemede Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 89 4.1.2.1.1. Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları Oblik yüklemede, kortikal kemikte oluşan çekme stresi bulguları Grafik 18’ de gösterildi. Oblik yüklemede; en yüksek çekme stresleri Zirkon-Lava modelinde 27.09 MPa olarak, en düşük değer ise Titan- IPS 25.14 MPa olarak bulundu. Çekme stresleri miktarı Zirkon-IPS modeli için; 26.18 MPa ve Titan-Lava modeli için 25.96 MPa olarak belirlendi. Oblik yüklemede, kortikal kemikte oluşan en yüksek çekme stresleri miktarlarına göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-Lava > Zirkon-IPS > Titan-Lava > Titan-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde, kortikal kemikte oluşan çekme stresleri dağılımları Şekil 26’ da gösterildi. En yüksek çekme stresleri dağılımının kanin bölgesine yerleştirilen implant soketinin distalinde meydana geldiği ve bütün modellerde benzer stres dağılımları gözlendi. Mpa 28 27 26 25 24 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 18: Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm 90 Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 26: Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 91 4.1.2.1.2. Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları Oblik yüklemede, trabeküler kemikte oluşan çekme stresi bulguları Grafik 19’ da gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek değer ZirkonLava modelinde 3.76 MPa, en düşük değer ise Titan-IPS modelinde 3.51 MPa olarak bulundu. Çekme stresleri miktarı Titan-Lava modeli için; 3.59 MPa ve Zirkon-IPS modeli için 3.53 MPa olarak belirlendi. Oblik yüklemede, kortikal kemikte oluşan çekme stresleri bulgularına göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-Lava > Titan-Lava > Zirkon-IPS > Titan-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde, kortikal kemikte oluşan çekme stresi dağılımları Şekil 27’ de gösterildi. Çekme stresleri dağılımlarının, kanin diş bölgesine yerleştirilen implantın distal bölgesinde ve özellikle santral diş bölgesindeki mezio-bukkal köşede yoğunlaştığı belirlendi. Mpa 4,0 3,5 3,0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 19: Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 92 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 27: Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 93 4.1.2.1.3. Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Çekme Stresleri Bulguları Oblik yüklemede, implantlarda ve abutmentlarda oluşan çekme stresleri bulguları Grafik 20’ de gösterildi. Oblik yüklemede; en yüksek çekme stresleri miktarı Zirkon-Lava modelinde 156.064 MPa olarak ve en düşük değer ise Titan- IPS modelinde 106.795 MPa olarak bulundu. Çekme stresleri miktarı Zirkon-IPS modeli için; 152.077 MPa ve Titan-Lava modeli için 109.25 MPa olarak belirlendi. Oblik yüklemede, implantlarda ve abutmentlarda oluşan en yüksek çekme stresleri miktarlarına göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-Lava > Zirkon-IPS > Titan-Lava > Titan-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde, implantlarda ve abutmentlarda oluşan çekme stresleri dağılımları Şekil 28’ de gösterildi. Çekme stresleri dağılımlarının, bukkal bölgede implantların ilk yivinde, palatinal bölgede implant abutment birleşiminde ve implantların ilk iki yivinde meydana geldiği belirlendi. Kanin diş bölgesine yerleştirilen implantın ilk iki yivinde ve Zirkon modellerde daha yoğun çekme stresleri dağılımları saptandı. MPa 200 150 100 50 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 20: Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 94 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 28: Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 95 4.1.2.1.4. Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Çekme Stresleri Bulguları Oblik yüklemede, alt yapılarda oluşan en yüksek çekme stresleri bulguları Grafik 21’ de gösterildi. Oblik yüklemede; en yüksek çekme stresleri miktarı Titan-Lava modelinde 73 MPa olarak ve en düşük değer ise Zirkon-IPS modelinde 43.6 MPa olarak bulundu. Çekme stresleri miktarı Zirkon-Lava modeli için; 65 MPa ve Titan-IPS modeli için 47.08 MPa olarak belirlendi. Oblik yüklemede, alt yapılarda oluşan en yüksek çekme stresleri bulgularına göre modeller arasındaki sıralama; Titan-Lava > Zirkon-Lava > Titan-IPS > Zirkon-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde, alt yapılarda oluşan çekme stresleri dağılımları Şekil 29’ da gösterilmiştir. Çekme stresleri dağılımlarının, bukkal bölgede konnektörlerde yoğunlaştığı ve Lava modellerde konnektör bölgelerindeki çekme stres dağılımlarında belirgin artış olduğu saptandı. MPa 80 60 40 20 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 21: Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 96 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 29: Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 97 4.1.2.1.5. Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Çekme Stresleri Bulguları Oblik yüklemede, veneerlerde oluşan en yüksek çekme stresleri bulguları Grafik 22’ de gösterildi. Oblik yüklemede; en yüksek çekme stresleri miktarı Zirkon-IPS modelinde 49.83 MPa olarak ve en düşük değer ise Zirkon-Lava modelinde 40.913 MPa olarak bulundu. Çekme stresleri miktarı Titan-IPS modeli için; 47.77 MPa ve Titan-Lava modeli için 45.263 MPa olarak belirlendi. Oblik yüklemede, veneerlerde oluşan en yüksek çekme stresleri bulgularına göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-IPS > Titan-IPS > Titan-Lava > Zirkon-Lava şeklinde saptandı. Bütün modellerde, veneerlerde oluşan çekme stresleri dağılımları Şekil 30’ da gösterildi. Çekme stresleri dağılımlarının, bukkal bölgede konnektörlerde yoğunlaştığı ve aynı implant üzerinde kullanılan IPS modellerde konnektör bölgelerindeki çekme stresleri dağılımlarında belirgin yoğunlaşma olduğu belirlendi. MPa 60 40 20 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 22: Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Çekme Stresleri Bulguları 98 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 30: Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Çekme Stresleri Dağılımları 99 4.1.2.2. Oblik Yüklemede Oluşan Basma Stresleri Bulguları 4.1.2.2.1. Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları Oblik yüklemede, kortikal kemikte oluşan en yüksek basma stresleri bulguları Grafik 23’ te gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek değer Titan-IPS modelinde -73.203 MPa, en düşük değer ise Zirkon-Lava modelinde -61.641 MPa olarak bulundu. Basma stresleri miktarı TitanLava modeli için; -72.322 MPa ve Zirkon-IPS modeli için -62.399 MPa olarak belirlendi. Oblik yüklemede, kortikal kemikte oluşan en yüksek basma stresleri miktarlarına göre modeller arasındaki sıralama; Titan-IPS > Titan-Lava > Zirkon-IPS > Zirkon-Lava şeklinde saptandı. Bütün modellerde, kortikal kemikte oluşan basma stresleri dağılımları Şekil 31’ de gösterildi. Basma stresleri dağılımlarının, bukkal bölgede implant soketinin çevresinde yoğunlaştığı ve Titan modellerde basma stresleri dağılımlarında belirgin yoğunlaşma olduğu belirlendi. MPa Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava 0 -20 -40 -60 -80 Grafik 23: Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları 100 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 31: Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 101 4.1.2.2.2. Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları Oblik yüklemede, trabeküler kemikte oluşan en yüksek basma stresleri bulguları Grafik 24’ te gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek değer Zirkon-IPS modelinde -6.966 MPa olarak, en düşük değer ise TitanLava modelinde -6.43 MPa olarak bulundu. Basma stresleri miktarı ZirkonLava modeli için; -6.896 MPa ve Titan-IPS modeli için -6.49 MPa olarak belirlendi. Oblik yüklemede, trabeküler kemikte oluşan basma stresleri miktarlarına göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-IPS > Zirkon-Lava > Titan-IPS > Titan Lava şeklinde saptandı. Bütün modellerde, trabeküler kemikte oluşan basma stresleri dağılımları Şekil 32’ de gösterildi. Basma stresleri dağılımlarının, implant soketinin tabanında ve özellikle kanin bölgesine yerleştirilen implantın tabanında yoğunlaştığı belirlendi. Modellerde benzer basma stresleri dağılımları bulundu. MPa Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava 0 -2 -4 -6 -8 Grafik 24: Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Basma Stresleri Bulguları 102 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 32: Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 103 4.1.2.2.3. Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları Oblik yüklemede, implantlarda ve abutmentlarda oluşan en yüksek basma stresleri bulguları Grafik 25’ te gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek değer Zirkon-Lava modelinde -125.475 MPa olarak, en düşük değer ise Titan-Lava modelinde -105.185 MPa olarak bulundu. Basma stresleri miktarı Zirkon-IPS modeli için; -121.475 MPa ve Titan-IPS modeli için -109.474 MPa olarak belirlendi. Oblik yüklemede, implantlarda ve abutmentlarda oluşan en yüksek basma stresleri miktarlarına göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-Lava > Zirkon-IPS > Titan-IPS > Titan-Lava şeklinde saptandı. Bütün modellerde, implantlarda ve abutmentlarda oluşan basma stresleri dağılımları Şekil 33’ te gösterildi. Basma stresleri dağılımlarının, bukkal bölgede özellikle kanin diş bölgesine yerleştirilen implant ve abutmentın birleşiminde yoğunlaştığı belirlendi. Zirkon modellerinde daha yüksek basma stresleri dağılımları bulundu. MPa Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava 0 -20 -40 -60 -80 -100 -120 -140 Grafik 25: Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları 104 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 33: Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 105 4.1.2.2.4. Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları Oblik yüklemede, oluşan en yüksek basma stresleri bulguları Grafik 26’ da gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek değer Zirkon-Lava modelinde -81.2 MPa olarak, en düşük değer ise Zirkon-IPS modelinde 55.5 MPa olarak bulundu. Basma stresleri miktarı Titan-Lava modeli için; 80 MPa ve Titan-IPS modeli için -56.4 MPa olarak belirlendi. Oblik yüklemede, alt yapılarda oluşan en yüksek basma stresleri miktarlarına göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-Lava > Titan-Lava > Titan-IPS > Zirkon-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde, alt yapılarda oluşan basma stresleri dağılımları Şekil 34’ te gösterildi. Basma stresleri dağılımlarının, bukkalde basamak bölgesinde, palatinal bölgede ise konnektör bölgelerinde yoğunlaştığı belirlendi. Lava modellerinde, IPS modellerine oranla daha yüksek basma stresleri dağılımları bulundu. MPa Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava 0 -20 -40 -60 -80 -100 Grafik 26: Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Basma Stresleri Bulguları 106 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 34: Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 107 4.1.2.2.5. Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Basma Stresleri Bulguları Oblik yüklemede, veneerlerde oluşan en yüksek basma stresleri bulguları Grafik 27’ de gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek değer Titan-Lava modelinde -90.422 MPa olarak, en düşük değer ise Titan-IPS modelinde -56.369 MPa olarak bulundu. Basma stresleri miktarı ZirkonLava modeli için; -78.406 MPa ve Zirkon-IPS modeli için -77.885 MPa olarak belirlendi. Oblik yüklemede, veneerlerde oluşan en yüksek basma stresleri miktarlarına göre modeller arasındaki sıralama; Titan-Lava > Zirkon-Lava > Zirkon-IPS > Titan-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde, veneerlerde oluşan basma stresleri dağılımları Şekil 35’ te gösterildi. Basma stresleri dağılımlarının, palatinalde konnektör bölgelerinde ve kuvvetin uygulandığı bölgede yoğunlaştığı belirlendi. En yüksek basma stresleri değerleri gövdede kuvvetin uygulandığı bölgede saptandı. MPa Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava 0 -20 -40 -60 -80 -100 Grafik 27: Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Basma Stresleri Bulguları 108 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 35: Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Basma Stresleri Dağılımları 109 4.1.2.3. Oblik Yüklemede Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 4.1.2.3.1. Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları Oblik yüklemede, kortikal kemikte oluşan en yüksek Von Mises stresleri bulguları Grafik 28’ de gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek değer Zirkon-Lava modelinde 52.686 MPa olarak ve en düşük değer ise Titan-Lava modelinde 48.846 MPa olarak bulundu. Von Mises stresleri miktarı Titan-IPS modeli için; 51.769 MPa ve Zirkon-IPS modeli için 51.28 MPa olarak belirlendi. Kortikal kemikte oluşan en yüksek Von Mises stresleri miktarlarına göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-Lava > Titan-IPS > Zirkon-IPS > Titan-Lava şeklinde saptandı. Bütün modellerde, alt yapılarda oluşan Von Mises stresleri dağılımları Şekil 36’ da gösterildi. Von Mises stresleri dağılımlarının, santral diş bölgesine yerleştirilen implantta mezial ve bukkal bölgede, kanin diş bölgesine yerleştirilen implantta ise bukkal ve distal bölgede meydana geldiği belirlendi. En yoğun Von Mises stresleri dağılımlarının kanin diş bölgesine yerleştirilen implant soketinde ve santral diş bölgesine yerleştirilen implantın mezio-bukkal bölgesinde bulundu. MPa 60 40 20 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 28: Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 110 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 36: Oblik Yüklemede Kortikal Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 111 4.1.2.3.2. Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları Oblik yüklemede, trabeküler kemikte oluşan Von Mises stresleri bulguları Grafik 29’ da gösterildi. Bu yüklemede; en yüksek değer Zirkon-IPS modelinde 7.245 MPa olarak, en düşük değer ise Titan-Lava modelinde 6.518 MPa olarak bulundu. Von Mises stresleri miktarı ZirkonLava modeli için; 7.187 MPa ve Titan-IPS modeli için 6.565 MPa olarak belirlendi. Trabeküler kemikte oluşan Von Mises stresleri bulgularına göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-IPS > Zirkon-Lava > Titan-IPS > Titan-Lava şeklinde saptandı. Bütün modellerde, alt yapılarda oluşan Von Mises stresleri dağılımları Şekil 37’ de gösterildi. Von Mises stresleri dağılımlarının, her iki implantın bukkal bölgesinde ve implant soketlerinin tabanında yoğunlaştığı belirlendi. Kanin bölgesine yerleştirilen implant soketinin tabanında bukkal bölgeye yakın kısımda daha yüksek Von Mises stresleri dağılımı bulundu. MPa 8 6 4 2 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 29: Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 112 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 37: Oblik Yüklemede Trabeküler Kemikte Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 113 4.1.2.3.3. Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları Oblik yüklemede, implantlarda ve abutmentlarda oluşan Von Mises stresleri bulguları Grafik 30’ da gösterildi. Oblik yüklemede; en yüksek Von Mises stresleri Zirkon-Lava modelinde 209.359 MPa olarak, en düşük değer ise Titan-IPS modelinde 130.947 MPa olarak bulundu. Von Mises stresleri miktarı Zirkon-IPS modeli için; 201.941 MPa ve TitanLava modeli için 135.878 MPa olarak belirlendi. İmplantlarda ve abutmentlarda oluşan en yüksek Von Mises stresleri bulgularına göre modeller arasındaki sıralama; Zirkon-Lava > Zirkon-IPS > Titan-Lava > Titan-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde, implantlarda ve abutmentlarda oluşan Von Mises stresleri dağılımları Şekil 38’ de gösterildi. Von Mises stresleri dağılımlarının, her iki implantın bukkalinde, implant ve abutmentın birleşim bölgesinde, implant gövdesinde ve özellikle implantın ilk iki yivinde meydana geldiği belirlendi. MPa 250 200 150 100 50 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 30: Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 114 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 38: Oblik Yüklemede İmplantlarda ve Abutmentlarda Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 115 4.1.2.3.4. Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları Oblik yüklemede, alt yapılarda oluşan en yüksek Von Mises stresleri bulguları Grafik 31’ de gösterildi. Oblik yüklemede; en yüksek Von Mises stresleri Titan-Lava modelinde 93.6 MPa olarak, en düşük değer ise Zirkon-IPS modelinde 68.8 MPa olarak bulundu. Von Mises stresleri miktarı Zirkon-Lava modeli için; 88.3 MPa ve Titan-IPS modeli için 76.3 MPa olarak belirlendi. Alt yapılarda oluşan en yüksek Von Mises stresleri bulgularına göre modeller arasındaki sıralama; Titan-Lava > Zirkon-Lava > Titan-IPS > Zirkon-IPS şeklinde saptandı. Bütün modellerde, alt yapılarda oluşan Von Mises stresleri dağılımları Şekil 39’ da gösterildi. Von Mises stresleri dağılımlarının, bukkalde konnektör ve basamak bölgelerinde, palatinal bölgede ise konnektör bölgesinde yoğunlaştığı ve Lava modellerde Von Mises streslerinin belirgin şekilde arttığı belirlendi. MPa 100 80 60 40 20 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 31: Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 116 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 39: Oblik Yüklemede Alt Yapılarda Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 117 4.1.2.3.5. Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları Oblik yüklemede, veneerlerde oluşan en yüksek Von Mises stresleri bulguları Grafik 32’ de gösterildi. Oblik yüklemede; en yüksek Von Mises stresleri Titan-IPS modelinde 77.95 MPa olarak, en düşük değer ise Zirkon-Lava modelinde 70.5 MPa olarak bulundu. Von Mises stresleri miktarı Titan-Lava modeli için; 76.125 MPa ve Zirkon-IPS modeli için 74.268 MPa olarak belirlendi. Veneerlerde oluşan en yüksek Von Mises stresleri bulgularına göre modeller arasındaki sıralama; Titan-IPS > TitanLava > Zirkon-IPS > Zirkon-Lava şeklinde saptandı. Bütün modellerde, veneerlerde oluşan Von Mises stresleri dağılımları Şekil 40’ ta gösterildi. Von Mises stresleri dağılımlarının, palatinal bölgede kuvvetin uygulandığı bölgelerde özellikle gövdede ve kanin diş bölgesinde, bukkal ve palatinal bölgede konnektör bölgerinde yoğunlaştığı belirlendi. MPa 100 80 60 40 20 0 Titan-Ips Titan-Lava Zirkon-Ips Zirkon-Lava Grafik 32: Oblik Yüklemede Veneerlerde Oluşan Von Mises Stresleri Bulguları 118 Bukkal Görünüm Palatinal Görünüm Titan-IPS Titan-Lava Zirkon-IPS Zirkon-Lava Şekil 40: Oblik yüklemede Veneerlerde Oluşan Von Mises Stresleri Dağılımları 119 5. TARTIŞMA Ön bölge diş kayıplarının protetik tedavisinde sıklıkla, hareketli ve sabit parsiyel protezler kullanılmaktadır. Ancak, bu tedavi şekilleri ile her zaman estetik görünümü sağlamak mümkün olmamakta ve buna bağlı olarak da hasta memnuniyeti azalmaktadır. İmplant destekli protezler, bu tip hastalarda iyi bir tedavi seçeneği oluşturmaktadır106. Branemark ve arkadaşlarının4 ossoentegrasyon kavramını tanımlamasıyla diş hekimliğinde kullanılmaya başlayan titanyum implantlar, yüksek başarı oranlarına sahiptir19-21. İlk yıllarda implant başarısının; implantların ağızda kalma süresine ve dokuların sağlığına bağlı olduğu belirtilirken günümüzde bu faktörlerin yanında estetik faktörlerin de implant başarısında önemli bir rol oynadığı tespit edilmiştir107. Belser ve arkadaşları108 anterior bölgeye yerleştirilen implantların, çenelerde başka bölgelere yerleştirilen implantlarla aynı başarı oranına sahip olduğunu bildirmişlerdir108. Beş yıllık bir çalışmada, Henry ve arkadaşları109 anterior maksillaya yerleştirilen tek diş implantların başarısını % 96 olarak saptarken, estetik komplikasyonların da % 9 oranında oluştuğunu belirtmişlerdir109. Estetik beklentisi çok yüksek olan hastalarda, titanyumun peri-implant çekilmesine dokusundan bağlı yansıması olarak veya görünür peri-implant hale gelmesi dokusunun sakınca oluşturmaktadır7,45,106,107. Bu nedenle diş rengine benzeyen aynı zamanda yüksek mekanik özelliklere sahip daha estetik malzemelerin, abutment ve implant materyali olarak kullanımı gündeme gelmiştir. Bu materyallerden biri olan zirkonya, ortodontik braketlerde, kron-köprü protezlerinde alt yapı materyali olarak, post-kor restorasyonlarında ve abutment materyali olarak sıklıkla kullanılmaktadır110. Son yıllarda zirkonya, implant materyali olarak uygulama alanı bulmuştur. 120 Günümüzde, tek ve iki parça olarak üretilebilmekte olan zirkonya implantlar, ilk olarak tek parça zirkonya implantlar olarak kullanıma sunulmuştur. Tek parça zirkonya implantlar ile yapılan çalışmalar genellikle vaka sunumu şeklinde111,112 olup uzun dönemli klinik çalışma sayısı azdır18,24,113. Yapılan mekanik çalışmalarda ise tek parça zirkonya implantların anterior dişlerde kullanıldığında, çiğneme kuvvetlerini karşılayabileceği bildirilmiştir7,18,27. Andreiotelli ve arkadaşları18 tek parça zirkonya implantların kırılma dayanımını araştırdıkları çalışmalarında, termomekanik siklusa maruz bırakılan zirkonya implantların kırılma dayanımı değerlerinin 725 N ve 850 N arasında olduğunu bildirmişlerdir. Zirkonya implantlar prepare edildiğinde ise kırılma değerleri; 539 N ve 607 N aralığına düşmektedir18. Çalışma sonucunda zirkonya implantların kırılma değerlerinin klinik olarak kabul edilebilir olduğu fakat preparasyonun kırılma değerlerini azalttığı bildirilmiştir18. Tek parça zirkonya implantlarla ilgili ilk klinik çalışma 2006 yılında Mellinghoff113 tarafından yayınlanmış ve 1 yıllık takip sonucunda % 93 başarı elde edildiği belirtilmiştir. Uzun dönemli yapılan başka bir klinik çalışmada Oliva ve arkadaşları35 5 yıllık takip süresince tek parça implantlardaki başarı oranını % 95 olarak bildirmiştir. Ancak tek parça zirkonya implantların önemli sınırlamalarından biri anterior bölgede istenen estetik görünüm için en uygun anatomik pozisyonda yerleştirilmeleri gerekliliğidir33. Kemik augmentasyonu veya rejenerasyonu işlemleriyle birlikte kullanılamamaktadırlar. Bu nedenle yerleştirildikleri bölgede kemik yüksekliğinin ve genişliğinin uygun olması gerekmektedir33,42. Ayrıca osseoentegrasyon süresince implantlarda meydana gelebilecek küçük hareketler, implant-kemik bütünleşmesini etkileyebilmektedir45. Bu nedenlerden dolayı, iki parça zirkonya implantların kullanımı gündeme gelmiştir. 121 İki parça zirkonya implantların kullanımında, implantların osseoentegrasyonu sağlanmaktadır. faktörlerden tamamlandıktan Osseoentegrasyon korunmakta ve sonra abutment süresince bağlantısı implantlar, süreci osseoentegrasyon ağız içi sonrasında, implantın ağız içindeki pozisyonuna bağlı olarak uygun açıda abutment seçilebilmektedir67,114,115. Ayrıca gerekli durumlarda iki parça zirkonya greft implantlar, veya augmentasyon işlemleriyle birlikte uygulanabilmektedirler33,45. İki parça zirkonya implantlar ile ilgili yapılan histolojik çalışmalarda; titanyum implantlar ile kıyaslandığında zirkonya implantlara ait kemik-implant birleşim düzeyi ve yumuşak doku seviyesi arasında anlamlı bir farkın bulunmadığı ve zirkonya implantların osseoentegrasyon gösterdiği belirtilmiştir47,114. Kohal ve arkadaşları47, araştırma için özel olarak üretilen iki parça zirkonya ve titanyum implantları, maymun maksillasına yerleştirerek osseoentegrasyon düzeylerini incemişlerdir. İmplantlar, osseoentegrasyon süresi tamamlandıktan sonra, metal kronlar ile restore edilmiş ve 5 ay süre ile fonksiyonda bırakılmıştır. Sonrasında implantlar, kemik-implant değerlendirilmesi amacıyla kontaktının ve periimplant çevresindeki kemikle birlikte dokuların çıkarılarak incelenmiştir. Histolojik analiz sonucunda; osseoentegrasyon ve yumuşak doku boyutunda anlamlı bir fark bulunmadığı belirtilmiştir. Bir başka çalışmada Nevins ve arkadaşları114 gönüllü bir bayan hastaya iki parça zirkonya implant yerleştirmiş ve 6 ay sonra implantı çıkararak histolojik olarak incelemişlerdir. Çalışma sonucunda, iki parça zirkonya implantın, yeterli kemik iyileşmesini sağlayarak osseoentegre olduğunu bildirmişlerdir. İki parça implantlar ile ilgili ilk vaka sunumu 2004 yılında, Kohal ve arkadaşları115 tarafından yapılmıştır. Fakat iki parça zirkonya 122 implantların klinik kullanımı ve biyomekanik özellikleri ile ilgili çalışma sayısı azdır39,113-115. Kohal ve arkadaşları39 yapay yaşlandırma sonrası iki parça zirkonya ve titanyum implantların kırılma dayanımını tespit ederek karşılaştırmışlardır. Bu çalışmada zirkonya implantlar, zirkonya destekli ve lityum disilikat destekli protezler ile, titanyum implantlar ise metal destekli protezler ile restore edilmiştir. Çalışma sonucunda; titanyum implant destekli restorasyonların kırılma dayanımı en yüksek bulunmuştur. Lityum disilikat destekli zirkonya implantların ise kırılma dayanımı zirkonya restorasyonlarla desteklenen implantlardan zirkonya daha düşük bulunmuştur39. Biyomekanik özellikler, osseoentegre implantların uzun dönemdeki başarısında en önemli faktörlerdir. Fonksiyonel kuvvetler sırasında oluşan remodelasyonunu biyomekanik gerilim etkilemektedir59,60,66. başarısında oklüzal kuvvetlere ait ve İmplant gerinimler destekli kemiğin protezlerin biyomekanik faktörlerin in vivo çalışmalarla tespit edilmesi imkansızdır90. Kemikte meydana gelen gerilim ve gerinim dağılımının sayısal olarak tespit edilebilmesi için stres analizi testleri yapılmaktadır. Bu amaçla, son yıllarda sonlu elemanlar stres analizi yöntemi, diş hekimliğinde sıklıkla kullanılmaktadır37,38,40,90. In vivo ve in vitro çalışmalarda standardizasyonu sağlamak zordur. Sonlu elemanlar analizleri standardizasyonu sağlamak için faydalı olmaktadır60,66,74,116. Literatürde iki parça implantların köprü restorasyonlarında kullanımına ilişkin biyomekanik bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu çalışmanın amacı, lityum disilikat ve zirkonya esaslı üç üyeli köprü restorasyonlarıyla desteklenen maksiller anterior bölgeye yerleştirilmiş titanyum ve iki parça zirkonya implant sistemlerinde; implant çevresindeki 123 kortikal kemik ve trabeküler kemikte, abutmentta ve implantta, alt yapılarda ve veneerlerde oluşan stres dağılımının incelenmesidir. Sonlu elemanlar analiz sistemleri 2 veya 3 boyutlu olarak, üçgensel veya dörtyüzlü elemanlar içermektedirler74. 3 boyutlu modellerin önemli avantajlarından bir tanesi ise; dokuların ve yapıların daha gerçeğe yakın modellenebilmesidir60,66. Üç boyutlu ve dörtgensel elemanlar kullanıldığında daha güvenilir sonuçlar elde edilebilmektedir74. Çalışmada, lityum disilikat ve zirkonya esaslı protezlerle desteklenen maksiller anterior bölgeye yerleştirilmiş titanyum ve zirkonya implant sistemlerinde; implant çevresindeki kortikal kemik ve trabeküler kemikte, abutmentta, implantta, alt yapılarda ve veneerlerde oluşan stres dağılımı, 3 boyutlu sonlu elemanlar stres analizi yöntemiyle ve dörtgensel elemanlar kullanılarak belirlenmiştir. Sonlu elemanlar analizinde güvenilir sonuçların edilebilmesi için, eleman ve düğüm sayısının en az 30.000- elde 200.000 arasında ve eleman boyutununda 150- 300 µm olması gerekmekte ve 300 µm‘ den daha büyük eleman boyutu, aldatıcı sonuçların elde edilmesine neden olabilmektedir88-90. Sato ve arkadaşları90 eleman boyutunun azaltılmasının, üç boyutlu sonlu elemanlar modelinde stres değerlerine etkisini değerlendirdikleri çalışmalarında; 600, 300, 150 ve 75 µm eleman boyutlarını karşılaştırmışlardır. 10 N’ luk vertikal yük ile yüklenen kemikte, Von Mises stres değerleri 600 ve 300 µm eleman boyutunda birbirileriyle karşılaştırıldığında anlamlı olarak farklı bulunurken, 300, 150 ve 75 µm eleman boyutları arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır90. Eleman boyutunun azaltılması, eleman sayısının artmasına neden olurken, daha gerçekçi bir model elde edilmesini sağlamaktadır90. Ayrıca eleman sayısının arttırılması, çözümleme zamanını arttırmaktadır90. Bu çalışmada kullanılan eleman ve düğüm sayıları model 1 ve 2 için, sırasıyla; 184.258 124 ve 37.268, model 3 ve 4 için, sırasıyla; 183.169 ve 37.083’ tür ve eleman sayısının azlığına bağlı hatalı sonuçların ortadan kaldırılması amaçlanmıştır. Çiğneme kuvvetleri implant üst yapıları ve abutmentlar aracılığıyla, öncelikle implantlara, implantlar aracılığıyla ise kemiğe iletilmektedir83. Bu nedenle implant materyallerinin elastik modülü implantkemik arayüzünü ve kemiğe iletilen stres miktarını etkilemektedir66. Değişik elastik modüle sahip implant materyalleri, stres iletiminde farklılık göstermektedir. İmplant materyallerinin, fizyolojik sınırlar dahilinde olan kuvvetleri, kemiğe iletebilmesi gerekmektedir. İmplant materyallerinin elastik modülünün, kuvvetlerin kemiğe iletiminde önemli rol oynarak, uzun dönemde implant başarısını etkileyebileceği bildirilmiştir25,117. Bu nedenle çok düşük elastik modüle sahip implant materyallerinden kaçınılmalıdır. İmplant materyalinin elastik modülünün en az 110 GPa olması gerektiği bildirilmiştir66. Dental implant materyalleri içerisinde titanyum, altın standart olarak belirlenmiştir. Titanyum implantlara ait yüksek başarı oranları farklı çalışmalarda bildirilmiştir19-21. Bu nedenle, yeni üretilen implant materyalleri sıklıkla titanyum implantlarla karşılaştırılmaktadır11,29,34,36,47. Bu nedenle bu tez çalışmasında, diş hekimliğinde yeni kullanılmaya başlanan ve zirkonya ve lityum disilikat esaslı protezlerle desteklenen iki parça zirkonya implantların biyomekanik davranışları titanyum implantlar ile karşılaştırılmıştır. İmplant üstü tam seramik restorasyon uygulamalarında, zirkonya abutmentlar sıklıkla kullanılmakta ve bu bölgedeki fizyolojik oklüzal kuvvetlerin en yüksek değeri olan 300 N’ luk yüke dayanım göstermektedirler15. Ayrıca tek üye restorasyonlarda, anterior ve premolar bölgede kullanılan zirkonya abutmentlarda başarısızlık oluşmadığı bildirilmiştir15,110. Bu nedenle bu tez çalışmasında, maksiller anterior 125 bölgeye yerleştirilen, zirkonya ve lityum disilikat esaslı protezlerle desteklenen zirkonya ve titanyum implantlarda, abutment materyali olarak zirkonya abutmentlar kullanılmıştır. Çalışmada titanyum implantların elastik modülü 115 GPa, zirkonya implantların ve zirkonya abutmentların elastik modülü 200 GPa olarak belirlenmiştir. İmplant ve abutmentın birbirinden ayrılmadığı varsayılmıştır. Yüksek elastik modüle sahip implant materyallerinin kortikal kemikte daha az veya benzer gerilme oluşturduğu bildirilmiştir66. Çalışmada, horizontal yükleme altında kortikal kemikte meydana gelen çekme stresleri miktarları Titan modellerde, Zirkon modellere kıyasla daha yüksektir. Trabeküler kemikte ise modeller arasında benzer stres değerlerinin oluştuğu belirlenmiştir. Oblik yükleme altında ise; kortikal kemikteki basma streslerinin Zirkon modellerde daha düşük olduğu, kortikal ve trabeküler kemikteki çekme streslerinin ise modeller arasında benzer olduğu bulunmuştur. Sonuç olarak, daha yüksek elastik modüle sahip zirkonya implantların genellikle, implant çevresindeki kemikte daha az veya benzer stres dağılımı oluşturduğu belirlenmiştir. İmplant geometrisi (gövde tasarımı, uzunluğu ve çapı) implantlar aracılığıyla kemiğe iletilen stres miktarını etkileyen önemli bir faktördür83. Himmlova118 ve Pierrisnard119 ve arkadaşları implant çapı ve uzunluğunun stres miktarını ve dağılımını etkilediğini bildirmişlerdir. Çağlar ve arkadaşları38 ise maksiller anterior bölgeye yerleştirilen üç farklı tek parça zirkonya implant sisteminde (Ziterion, Z-systems ve White-Sky) meydana gelen stres dağılımını üç boyutlu sonlu elemanlar analiziyle incelemişlerdir. Farklı implant gövdesi ve yiv tasarımına sahip implant sistemlerinde farklı stres dağılımı oluştuğunu ve çalışmada yer alan diğer sistemlerle karşılaştırıldığında Z-systems’ de daha yüksek streslerin meydana geldiğini bildirmişlerdir. Bu çalışmada implant çevresindeki 126 kortikal kemikte, trabeküler kemiğe kıyasla daha yüksek stresler oluşmuştur. İmplantların bünyesinde meydana gelen stresler kemikte oluşan streslerden daha yüksektir. Bu tez çalışmasında; implantların dizayn farklılığından kaynaklanan stres farklılıklarının önüne geçmek için aynı implant sistemine ait, aynı boyda, aynı çapta, aynı gövde ve yiv dizaynına sahip iki parçalı titanyum ve zirkonya implantlar kullanılmıştır. Çağlar ve arkadaşlarının38 çalışma sonuçlarına benzer olarak; bu çalışmada kortikal ve trabeküler kemiğe kıyasla implantlarda daha yüksek stresler meydana geldiği ve trabeküler kemiğe kıyasla kortikal kemikte daha yüksek streslerin oluştuğu belirlenmiştir. Sonlu elemanlar stres analizini dental implantlara uygularken, implantların yalnızca vertikal ve horizontal yüklere maruz kalmadığı ayrıca vertikal ve horizontal yüklerin birleşimi olan oblik kuvvetlere de maruz kaldığı mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır66. Bu çalışmada modellere, kemikte daha yıkıcı etkisi olduğu bilinen ağızdaki fonksiyonel yükleri taklit etmesi amacıyla horizontal ve oblik yükler uygulanmıştır. Uygulanan yük miktarı ise, Koolstra ve arkadaşları102 tarafından bildirilen oranlara uygun olarak, oblik yüklemede 178 N (toplam 534 N) ve horizontal yüklemede ise belirlenmiştir. Aynı yük oranları 25.5 N (toplam 76.5 N) olarak benzer çalışmalarda da kullanılmıştır37,38,40. Vertikal şekilde birbirine paralel olarak yerleştirilmiş 2 implantın desteklediği protez, gövde bölümünden yüklendiğinde, 2 implant bu yükü eşit olarak paylaşmaktadır. İmplant üstü protezin sadece bir bölümünden yüklenmesi bu implantta apikal hareket oluşturarak bükülme momentine neden olmaktadır60. Bu nedenle çalışmada, implant üstü protez santral, lateral ve kanin dişlerin singulum bölgesinden, aynı anda yüklenmiştir. Hasan ve arkadaşları92 maksiller anterior bölgeye yerleştirilen 127 implant destekli protezlerde implant sayısının ve abutment tasarımının biyomekanik davranışlarını inceledikleri çalışmalarında, implantları aynı anda yüklemişlerdir. İmplantların aynı anda yüklenmesi, farklı araştırmalarda da kullanılmıştır40,95,96. Hassler ve arkadaşları120 tavşanlar üzerinde yaptıkları çalışmada kemik remodelasyonunu gerinim ölçer ve sonlu elemanlar stres analiziyle incelemişlerdir. 0 ve 2.48 MPa arasında değişen basma stresleri miktarlarının kemik formasyonunu olumlu olarak etkilediğini, 2.75 MPa’ dan daha yüksek değerlerde ise az kemik formasyonu oluştuğunu ya da hiç kemik formasyonu oluşmadığını bildirmişlerdir. Çalışma sonuçlarına göre stres değeri 6.9 MPa’ ya ulaşmadıkça kemikte yıkım oluşmamaktadır. Bu çalışmada elde edilen stres değerleri Hassler ve arkadaşları120 tarafından bildirilen stres değerlerinden daha yüksektir. Bu değer farklılığı, insan maksillasının elastik modülünün 13.7 GPa, tavşan kalvaryumunun elastik modülünün ise 0.689 GPa olmasından kaynaklanmaktadır. Kortikal kemikte meydana gelen ‘en yüksek (ultimate)’ stresler, hastadan hastaya, bölgeden bölgeye veya yükün doğrultusundan doğrultusuna değişmektedir. İnsan kortikal kemiğinin en yüksek çekme streslerine dayanımı 121-135 MPa arasında iken, basma streslerine dayanımı ise 167-205 MPa arasında değişmektedir. Trabeküler kemiğin stresler karşısındaki dayanımı ise daha düşüktür ve 1-20 MPa arasında değişmektedir103,104. Bu tez çalışmasında, horizontal yükleme ile karşılaştırıldığında oblik yükleme altında kortikal kemikte oluşan çekme ve basma stresleri miktarlarının tüm modellerde arttığı belirlenmiştir. Her iki yükleme tipinde de; kortikal kemikte oluşan çekme ve basma stresleri miktarları, kortikal kemiğin çekme ve basma streslerine karşı olan dayanımından düşüktür. Çalışma koşullarında uygulanan yükler altında, oluşan çekme ve basma streslerinin kortikal kemiğin fizyolojik tolerans 128 sınırlarını aşmadığı ve kortikal kemiğin bu stres değerlerine dayanım gösterebileceği belirlenmiştir. Chang ve arkadaşları93 iki farklı kemik-implant arayüzü koşuluna sahip, altın alaşımı ve zirkonya üst yapı ile desteklenen titanyum ve zirkonya implantlarda oblik yükleme altında meydana gelen stresleri inceledikleri çalışmalarında her iki arayüz koşulunda, kortikal kemikte meydana gelen Von Mises ve basma streslerini titanyum implantlarda daha yüksek, trabeküler kemikte meydana gelen Von mises streslerini ise zirkonya implantlarda daha yüksek bulmuşlardır. Bu çalışmada da, kortikal ve trabeküler kemikte oblik yükleme altında, benzer Von Mises ve çekme stresleri gözlenirken, kortikal kemikteki basma streslerinin titanyum implantlarda daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Çalışmada, horizontal yüklemede kortikal ve trabeküler kemikte oluşan çekme ve Von Mises streslerinin, santral diş bölgesine yerleştirilen implantın mezio-palatinal ve kanin diş bölgesine yerleştirilen implantın disto-palatinal boyun bölgesinde yoğunlaştığı saptanmıştır. Saab ve arkadaşları70 anterior maksillaya yerleştirilen farklı açılardaki abutmentların kemikte oluşturduğu gerinimleri inceledikleri çalışmalarında; çekme gerinimlerinin implantın boyun bölgesinde ve palatinal tarafta yoğunlaştığını belirlemişlerdir. Bu tez çalışmasında; oblik yüklemede trabeküler ve kortikal kemikte oluşan çekme streslerinin kanin bölgesine yerleştirilen implantın distal bölgesinde, kortikal kemikte oluşan Von Mises streslerinin ise santral diş bölgesine yerleştirilen implantın distal ve bukkal bölgesinde yoğunlaştığı belirlenmiştir. Horizontal ve oblik yüklemede kortikal kemikte oluşan basma ve Von Mises stresleri ise bukkal boyun bölgesinde, trabeküler kemikte ise bukkal boyun bölgesinden başlayarak, özellikle kanin diş bölgesine yerleştirilen implant soketi boyunca ve implant tabanında yoğunlaşmıştır. Lee ve Lim72 oblik yüklemede farklı implant 129 uzunluklarının trabeküler ve kortikal kemikte oluşturdukları stresleri inceledikleri çalışmalarında, Von Mises streslerinin bukkal bölgede yoğunlaştığını ve trabeküler kemikte bukkal boyun bölgesinden başlayarak implant tabanına doğru devam etmekte olduğunu belirlemişlerdir. Kohal ve arkadaşları94 titanyum ve zirkonya implantların stres dağılımlarını sonlu elemanlar stres analizi yöntemiyle incelemişlerdir. Maksiller keser diş bölgesine, Re-Implant sistemine ait implantlar yerleştirilerek; kortikal ve trabeküler kemikler ile birlikte modellenmiştir. Titanyum implantlar metal destekli kronlar ile, zirkonya implantlar ise tam seramik kronlar ile restore edilecek şekilde modellenerek Von Mises gerilmesi hesaplanmıştır. Zirkonya implantların, titanyum implantlarla benzer stres dağılımına sahip olduğu ve anterior maksilla için estetik restorasyonlarda kullanılabileceği bildirilmiştir. Bu çalışmada yüksek streslerin implantların kemiğe giriş bölgesinde ve proksimal yüzlere oranla fasiyal ve lingual yüzeylerde daha çok olduğu bildirilmiştir. Çağlar ve arkadaşları37 titanyum ve zirkonya implantlardaki ve çevreleyen kemikteki stres dağılımını inceledikleri çalışmalarında Kohal ve arkadaşlarının94 elde ettiği sonuçlara benzer sonuçlar elde etmişlerdir. Fakat oblik ve horizontal yüklemede, titanyum implantların çevresinde oluşan Von Mises stres değerlerinin zirkonya implantların çevresinde oluşan streslerden daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Oblik yükleme altında kortikal kemikteki, trabeküler kemikteki ve implantlardaki en yüksek Von Mises stres değerleri horizontal yüklemeden daha yüksek bulunmuştur. Bu çalışmada, Çağlar ve arkadaşlarının37 çalışmasına benzer olarak, horizontal yükleme altında titanyum implantların etrafındaki stres değerleri zirkonya implantlarla karşılaştırıldığında, kortikal kemik için daha yüksek bulunmuştur. Kortikal kemiğe iletilen Von Mises gerilmesi, basma ve çekme stresleri miktarları her iki yükleme tipi içinde trabeküler 130 kemiğe kıyasla yüksek bulunmuştur. Başka bir çalışmada, Turhan Bal ve arkadaşları40 maksiller anterior bölgeye yerleştirilen splintlenmiş ve splintlenmemiş zirkonya ve titanyum implantlarda meydana gelen stres dağılımlarını incelemiş ve karşılaştırmışlardır. Splintlenmiş implantlarda, kemiğe iletilen stres değerlerinin azaldığı fakat protezlerde oluşan stres değerlerinin arttığı belirlenmiştir. Zirkonya ve titanyum implantların kemikte meydana getirdiği stres düzeyleri ve dağılımlarının benzer olduğu belirlenmiştir. Bu çalışmada kullanılan zirkonya implantların elastik modülü, titanyum implantlardan ortalama 2 kat daha fazladır. Zirkonya implantlarda daha yüksek stres değerleri oluşmuştur. Çağlar ve arkadaşları37 oblik yüklemede zirkonya implantların etrafında meydana gelen streslerin (basma stresleri hariç) daha düşük olduğunu bulmuşlardır. Bu çalışmada, titanyum implantlarda görülen en yüksek stres değeri (Von Mises gerilmesi) oblik yükleme altında Titan-Lava modelinde meydana gelmiştir. Bu değer titanyumun dayanabilme değeri olan 259.9 MPa’dan daha azdır37,105. Çağlar ve arkadaşları37 aynı koşullarla yüklenen titanyum implantlara ait en yüksek Von Mises stres değerlerinin bu değeri aşmadığını bildirmişlerdir. Zirkonya implantlarda en yüksek stres değerleri oblik yükleme altında meydana gelmiştir. Zirkonyanın yüksek fiziksel ve mekanik özelliklere sahip olduğu bilinmektedir27. Bu nedenle bu çalışmada kullanılan yük miktarlarında ve koşullarında zirkonya implantlarda herhangi bir başarısızlık beklenmemektedir. Protezin rezorpsiyon riskinin zamana bağlı başarısını değerlendirilmesi etkileyen biyomekanik kemik açıdan önemlidir54,60,66,74. İmplant yerleşimi ve ilk yükleme sonrasında kemik, remodelling ve rezorpsiyon sürecine girmektedir54,60,73. Abutment 131 bağlantısı sonrasında kemik rezorpsiyonunda artış görülebilmektedir. Bunun en temel nedeni; abutment-implant bağlantı bölgesindeki biyolojik aralıkta meydana gelen bakteriyel kolonizasyondur123. Abutment-implant bağlantısındaki mikron düzeyindeki hareketler ve oklüzal yükleme de kemik rezorpsiyonunu etkilemektedir. ‘’Platform switching’’ implant ve abutment birleşiminde implanttan daha dar boyun çapına sahip abutment kullanılarak implant-abutment birleşiminin krestal kemik bölgesinden mediale alınarak uzaklaştırılmasıdır121. “Platform switching” tasarımlarında kemik kaybının azalma nedeni; mikro aralığın lokalizasyonunun değiştirilmesi veya implant ve kemik arasındaki stres dağılımının yoğunlaştığı alanın değişmesi olabilmektedir fakat bu bulgular henüz netlik kazanmamıştır122. Bazı sonlu elemanlar stres analizi çalışmalarında, geleneksel implantlarla uygulamalarının implant kıyaslandığında çevresinde daha platform dengeli switching stres dağılımı oluşturduğu bildirilmiştir122-124. Canullo ve arkadaşları125 platform switching uygulamasının implant-abutment arayüzünde meydana gelen stresleri azalttığını ve streslerin implant çevresindeki kemikten çok, implantın bünyesinde yoğunlaştığını bildirmişlerdir. Hsu ve arkadaşları124 ise “platform switching” konseptinin krestal kemikteki gerilmeleri azalttığını bildirmişlerdir. Bu tez çalışmasında da, kullanılan sistemlerde implant ve abutmentın birleşimi “platform switching” şeklindedir. Çalışmada, horizontal yüklemede implant ve abutmentlardaki çekme ve Von Mises streslerinin yükün uygulandığı tarafta (palatinal) yoğunlaştığı ve implant ve abutmentın birleşiminden başlayarak implantın tabanına doğru azaldığı belirlenmiştir. Basma streslerinin ise; bukkal tarafta implant-abutment birleşiminde ve implant gövdesinde oluştuğu saptanmıştır. Oblik yüklemede de oluşan stres dağılımları benzerdir. Oblik yüklemede yüksek streslerin kanin bölgesine yerleştirilen implantta meydana geldiği belirlenmiştir. Benzer olarak; Çağlar ve arkadaşları37 zirkonya ve titanyum implantları karşılaştırdıkları çalışmalarında, oblik ve horizontal yüklemede oluşan çekme streslerinin palatinal taraftaki boyun bölgesinde oluştuğunu 132 ve implant tabanına doğru azaldığını, oblik yükleme altında oluşan basma ve Von Mises streslerinin ise bukkal bölgede yoğunlaştığını belirlemişlerdir. Başka bir çalışmada Lee ve Lim72 farklı uzunluktaki implantlarda oluşan stresleri değerlendirdikleri çalışmalarında, oblik yükleme sonrasında Von Mises streslerinin palatinal tarafta implantın boyun bölgesinde yoğunlaşarak, implantın tabanına doğru azaldığını saptamışlardır. Boyun bölgesindeki kemik kaybı, kemik içi implant uygulamalarında sıklıkla karşılaşılan bir durumdur. Kemik kaybı genellikle implantların boyun bölgesinden ve özellikle kortikal kemikten başlar38,54,60,66,74. Chun ve arkadaşları126 yükleme altındaki implantlarda en yüksek stres dağılımının implantların ilk yivlerinde meydana geldiğini bildirmişlerdir. Bu çalışmada implantların ilk iki yivinde yüksek stresler meydana gelmesine rağmen, implant-abutment birleşiminde daha yoğun streslerin oluştuğu tespit edilmiştir. Bu bulguların; implant ve abutment birleşim dizaynından kaynaklandığı düşünülmektedir. Von Mises stresleri metaller gibi çekilebilir materyaller için önemli bir kriterdir. Von Mises stresleri plastik deformasyondan sorumlu enerjiyle ilişkilidirler. Von Mises stresleri, akma (yield) noktasını tanımlamak için kullanılmaktadırlar. Akma noktası aşıldığında, materyaller elastik özellik gösterememekte ve deformasyon oluşmaktadır67,79. Clelland ve arkadaşları105 en yüksek stres miktarlarının kemiğin boyun kısmında meydana geldiğini bildirmiştir. Titanyum implantta meydana gelen stresler, titanyumun dayanabilme değeri olan (endurans limit) 259.9 MPa’ ı geçmemiştir. Clelland ve arkadaşları105 normal koşullardaki oklüzal kuvvetlerin, metalin yorulmasına neden olmadığını bildirmişlerdir. Von Mises stresleri çekilebilir materyaller için, şekil değiştirmenin başlangıcı olarak tanımlanır. Basma ve çekme altında, Von mises stresleri akma 133 (yield) değerine eşit veya düşükse; protezde veya protez bileşenlerinde herhangi bir başarısızlık beklenmemektedir67,79,105. Bu çalışmada , titanyum implantlarda meydana gelen stresler bu değeri (endurans limit) geçmemiştir. Zirkonya esaslı seramikler, 900-1200 MPa arasında değişen bükülme dayanımına ve yüksek mekanik özelliklere sahip materyallerdir27. Bu çalışmada, zirkonya implantlarda ve abutmentlarda meydana gelen en yüksek stres değeri Von Mises stresleri olup oblik yükleme altında, ZirkonLava modelinde 209.359 MPa olarak saptanmıştır. Belirlenen en yüksek stres değerinde, zirkonya implant-abutment sistemlerinde başarısızlık beklenmemektedir. İmplant üstü protezlerde kullanılan restoratif materyaller oklüzal kuvvetleri implant aracılığıyla implant çevresindeki kemiğe iletmektedirler. İmplant üstü protez materyali olarak, akrilik rezinler şok absorbe etme özelliklerinden dolayı tavsiye edilmiştir. Akrilik rezinlerin reziliensleri nedeniyle kuvvetlerin olumsuz etkisine karşı koydukları bildirilmiştir. Ancak bunun yanında, akrilik rezinlerin aşınmaya karşı direnci düşüktür. Protez tesliminden sonra zaman içerisinde aşınma nedeniyle prematür kontaktlar meydana gelebilmektedir. Altın veya porselen klinikte, şok absorbe etme özellikleri olmamasına rağmen sıklıkla kullanılmaktadır. İmplant üstü protezlerde, protez materyalinin seçimi tartışma konusudur, fakat implant başarısında belirgin etkisinin olmadığı bildirilmiştir54,60,66. Ancak diğer bir görüşe göre ise, yüksek rijiditeye sahip protetik materyaller tavsiye edilmektedir. Aynı geometrideki rijit materyallerin kemik-implant arayüzündeki; daha düşük elastik modüle sahip üst yapı materyallerinden daha düşük stresler oluşturduğu belirlenmiştir66. Stegariou ve arkadaşları63 kemik, implant ve abutmentlardaki stres dağılımını, porselen ve rezin üst yapı materyalleri kullanarak sonlu elemanlar stres analizi yöntemiyle incelemişler ve rezin materyallerinin kullanımının diğer materyallere göre, benzer yada yüksek stresler oluşturduğunu bildirmişlerdir. Tam seramik 134 restorasyonlar, ışık geçirgenliğini arttırmakta ve estetik restorasyonların yapımına olanak sağlamaktadır55,56,57. İmplant üst yapılarında kullanılabilen tam seramik üst yapı materyalleri, alumina esaslı seramikler, zirkonya esaslı seramikler ve lityum disilikat seramiklerdir127. Lityum disilikat seramiklerin bükülme dayanımı 360-400 MPa arasında iken, zirkonya esaslı seramiklerin arasındadır27,55,56,127. tasarlanan, lityum Bu bükülme çalışmada, disilikat ve dayanımı maksiller zirkonya 900-1200 anterior destekli sabit bölge MPa için protezler kullanılmıştır. Çalışmada kullanılan, IPS e.max Press, presleme tekniği için üretilmiş lityum disilikattır. IPS Empress ve IPS Empress 2 ile kıyaslandığında daha yüksek biaksiyal bükülme dayanımı gösterdiği bildirilmiştir58. Lava sistemine ait zirkonya alt yapılar ise, translüsent özellikleri ve yüksek mekanik özellikleri nedeniyle seçilmiştir. Çalışmada, Lava alt yapılar için elastik modülü 210 GPa100 ve IPS e.max Press alt yapılar için elastik modülü 91 GPa olarak belirlenmiştir58. Çiftçi ve Canay96 farklı veneer materyallerinin kemikte oluşturduğu stres dağılımını implant destekli mandibular protezlerde değerlendirmişlerdir. Bu çalışmada; Tip 3 altın alaşımı, feldspatik porselen, ısı ile polimerize edilmiş polimetilmetakrilat, mikrodolduruculu kompozit rezin ve cam modifiye kompozit rezin olarak farklı elastik module sahip 5 çeşit veneer materyali karşılaştırılmıştır. Diğer materyallere kıyasla daha yüksek elastik modülüne sahip altın alaşımı ve porselen protezlerde; akrilik ve kompozit rezinlere kıyasla daha yüksek stresler meydana gelmiştir. Başka bir çalışmada, Özen ve arkadaşları95 maksillaya uygulanan farklı kor materyallerinden (In-ceram Zirconia, Co-Cr ve Ips Empress 2) oluşan protezlerde meydana gelen stres dağılımını incelemişler ve oblik yüklemede; metal alt yapıda meydana gelen baskı kuvvetlerinin Inceram zirconia modeli için -93 MPa, Co-Cr modeli için -98 MPa ve Ips Empress 2 modeli için -48.2 MPa olarak bulunduğunu 135 bildirmişlerdir. Bu tez çalışmasında protez materyali olarak Lava Zirkonya ve IPS e.max Press olmak üzere zirkonya destekli ve lityum disilikat destekli protezler modellenmiştir. Çalışmada oblik yüklemede elde edilen en yüksek baskı stresleri, Titan-Ips modeli için -56.4 MPa, Titan-Lava modeli için -80 MPa, Zirkon-Ips modeli için -55.4 MPa ve Zirkon-Lava modeli için -81.2 MPa olarak bulunmuştur. Özen ve arkadaşları95 çekme streslerini In-ceram zirkonya için 93 MPa, Co-Cr için 99.5 MPa ve IPS Empress 2 için 43.7 MPa olarak belirtilmiştir. Bu çalışmada da oblik yüklemede meydana gelen, en yüksek çekme stresleri Titan-Ips modeli için 47.8 MPa, Titan-Lava modeli için 73 MPa, Zirkon-Ips modeli için 43.6 MPa ve Zirkon-Lava modeli için 65 MPa olarak bulunmuştur. Özen ve arkadaşlarının95 çalışma sonuçlarına benzer olarak daha yüksek elastik modüle sahip protezlerde, alt yapılarda daha yüksek streslerin meydana geldiği belirlenmiştir. Aynı implant sistemi üzerine tasarlanan Ips modellerde, Lava modellere kıyasla alt yapılarda daha düşük streslerin oluştuğu belirlenmiştir. Ayrıca aynı implant türü üzerinde kullanılan IPS ve Lava protezlerde; kortikal kemik, trabeküler kemik ve implantlara iletilen streslerin benzer olduğu belirlenmiştir. İmplant üst yapı materyalleri ve implant üst yapılarının dizaynı yük iletimini ve kemik hücrelerinin fizyolojik adaptasyonunu etkilemektedir.116 Tam seramik restorasyonlar metal destekli restorasyonlara alternatif olarak kullanılmakta ve son yıllarda gelişen teknolojiyle birlikte daha da popüler hale gelmektedir. Zirkonya destekli restorasyonların dayanımı yüksektir ancak restorasyonların uzun dönem başarısı için alt yapının biyomekanik tasarımı son derece önemlidir116. En düşük konnektör kalınlıkları, lityum disilikat seramikler için oklüzo-gingival olarak 4 - 5 mm ve bukko-lingual olarak 3 - 4 mm98 Lava zirkonya alt yapı yapılar için ise 9 mm2 olarak bildirilmiştir99. Çalışmada, modellerde standart sağlamak amacıyla konnektör kalınlıkları her iki protez materyali 136 için 3 × 4 mm (bukko-lingual × oklüzo-gingival) olarak belirlenmiştir. Konnektör bölgesinin, kuvvetler karşısında yorulmaya olan dayanımı konnektörün uzunluğu, genişliği ve yüksekliğine bağlıdır.116 Özen ve arkadaşları95 konnektör kalınlığı azaldığında kor alt yapıda meydana gelen streslerin arttığını bildirmişlerdir. 3.5 × 3.5 mm konnektör kalınlığına sahip alt yapılarda, 2 × 2 mm kalınlığa sahip alt yapılara kıyasla daha düşük streslerin meydana geldiği belirtilmiştir. Bu çalışmada, kullanılan konnektör kalınlığı her iki üst yapı materyali için 3 × 4 mm olarak belirlenmiştir. Tam seramik restorasyonlar, alt yapı ve veneer porseleni olmak üzere iki farklı materyalden üretilmektedir128. Tam seramik restorasyonlarda alt yapı kırığına bağlı başarısızlık meydana gelmediği bildirilmiştir. Sıklıkla rastlanılan başarısızlık nedenleri ise; veneer seramiğinde meydana gelen ‘chipping’ veya çatlaklar olarak bildirilmiştir110. Seramik materyaller, baskı kuvvetlerine karşı daha dayanıklı iken çekme streslerine karşı daha dayanıksızdırlar56,128. Möllers ve arkadaşları128 veneer materyalinin elastik modülünün azaltılmasıyla alt yapıya iletilen çekme stresleri miktarının arttığını belirlemişlerdir. Alt yapı ile veneer porseleni arasındaki elastik modülü farkı arttığında, alt yapıda meydana gelen çekme stresleri artmaktadır. Bu tez çalışmasında da, her iki yükleme tipinde IPS modellerde benzer çekme stresleri gözlenirken, Lava modellerde alt yapı materyallerinde daha yüksek çekme stresleri meydana gelmiştir. Çiğneme fonksiyonu sırasında meydana gelen kuvvetler, konnektör bölgesinin gingivalinde kırılmaya neden olabilecek çekme streslerine neden olmaktadır116. Sonlu elemanlar stres analizi çalışmaları oklüzal yükleme konnektörlerin altındaki gingival sabit kısmında protezlerde oluştuğunu yüksek streslerin göstermektedir116,128. 137 Çalışmada; horizontal yüklemede alt yapılarda ve veneerlerde çekme streslerinin yükün uygulandığı palatinal tarafta basamak bölgesinde ve bukkal tarafta konnektörlerde (özellikle santral ve lateral diş arasındaki konnektörde) yoğunlaştığı belirlenmiştir. Oblik yüklemede ise çekme stresleri bukkal tarafta konnektörlerde yoğunlaşmıştır. Horizontal ve oblik yüklemede; alt yapıda oluşan basma ve Von Mises stresleri Lava modellerde daha yüksek olmak üzere bukkal bölgede basamaklarda ve palatinal tarafta basamakta, konnektörlerde, palatinal bölgede konnektörlerde yoğunlaşmıştır. veneerlerde kuvvetin Kırık ise uygulandığı veya bukkal bölgede noktalarda chippingin ve streslerin yoğunlaştığı bölgelerde meydana gelebileceği, fakat meydana gelen streslerin materyallerin dayanım kapasitesini aşmadığı belirlenmiştir. Bu nedenle bu çalışmada kullanılan materyallerde, çalışmadaki oblik ve horizontal yükleme koşullarında başarısızlık beklenmemektedir. Özen ve arkadaşları95 maksiller posterior bölgeye yapılan üç üyeli zirkonya, lityum disilikat ve krom-kobalt destekli pretezlerde alt yapılarda oluşan stres dağılımını inceledikleri çalışmalarında, protezleri oblik olarak kor üzerinden ve veneer üzerinden yüklemişlerdir. Her iki yükleme türünde de benzer stres dağılımları belirlenmiştir. Basma streslerinin, konnektör bölgesinin palatinal tarafında oklüzal yüzeye yakın ve çekme streslerinin ise konnektör bölgesinin bukkal tarafında gingival kısıma yakın olduğu saptanmıştır. Başka bir çalışmada; Turhan Bal ve arkadaşları40 maksiller anterior bölgeye yerleştirilen üç üyeli zirkonya destekli protezlerde, veneerlerde ve zirkonya alt yapılarda oluşan stres dağılımını incelemişlerdir. Veneerlerde oluşan basma streslerinin ve Von Mises streslerinin bukkal tarafta basamak bölgesinde, çekme streslerinin ise bukkal tarafta konnektör bölgesinde yoğunlaştığını belirtmişlerdir. Alt yapılarda ise; horizontal yüklemede basma stresleri bukkal basamak bölgesinde, çekme stresleri ise lingual basamak bölgesinde yoğunlaşmıştır. Horizontal yüklemede oluşan Von Mises stresleri ise; 138 çepeçevre basamaklarda yoğunlaşmıştır. Oblik yüklemede de benzer çekme ve Von Mises stres dağılımlarının belirlendiği bildirilmiştir. Osseoentegre implantlardaki gerilim ve gerinim dağılımı bir çok biyomekanik faktör tarafından etkilenmektedir. Bu faktörler; implant ve protezin materyal özellikleri, implant geometrisi, yüzey yapısı, çevreleyen kemiğin kalitesi, miktarı ve kemik-implant arayüzünün yapısıdır83. İmplantlardaki başarısızlık riskini azaltmak için implant ve kemiğin biyomekanik davranışının incelenmesi gerekmektedir. Kemik-implant birleşiminin devamlılığının sağlanmasında biyomekanik faktörler önem taşımaktadır. Sonlu elemanlar stres analizi testlerinin yapılması, kullanılacak implant sistemi hakkında bilgi verir fakat sonuçlarının kesin olarak alınmaması gerekmektedir. İmplant sisteminin başarısını etkileyen bir çok faktör, bireyden bireye değişmektedir74. Bu çalışmada kullanılan tüm modeller; homojen, izotropik ve lineer elastik kabul edilmiştir. İmplantların kemikle bağlantısının % 100 olduğu varsayılmaktadır. Kemikle implant arasında hiçbir zaman % 100 bağlantının oluşmadığını bildirilmektedir. Bu nedenle çalışma sonuçlarını değerlendirirken sonlu elemanlar stres analizinin sınırlamaları akılda bulundurulmalıdır. 139 6. SONUÇ Çalışmanın sınırları dahilinde aşağıdaki sonuçlara ulaşıldı; 1. Her iki implant türünde, oblik ve horizontal yükleme altında, kortikal kemikte meydana gelen stresler, trabeküler kemikte meydana gelen streslerden yüksektir. Her iki yükleme tipinde, bütün modellerde meydana gelen stresler kortikal ve trabeküler kemiğin dayanım kapasitesini aşmamıştır. 2. Her iki implant türünde, oblik yüklemede oluşan çekme, basma ve Von Mises stresleri horizontal yüklemede oluşan çekme, basma ve Von Mises streslerinden yüksektir. 3. Horizontal yüklemede; Zirkon modellerde, Titan modellere göre kortikal kemikte meydana gelen çekme, basma ve Von Mises stresleri daha düşüktür. Horizontal yüklemede, Zirkon ve Titan modellerde trabeküler kemikte meydana gelen çekme, basma ve Von Mises stresleri benzerdir. Oblik yüklemede; Zirkon modellerde, Titan modellere göre kortikal kemikte meydana gelen basma stresleri daha düşükken, trabeküler kemikte meydana gelen stresler benzerdir. 4. Oblik ve horizontal yükleme altında; bütün modellerde ve stres türlerinde implantlarda meydana gelen stres değerleri, kortikal ve trabeküler kemikte meydana gelen streslerden yüksektir. 5. Oblik ve horizontal yükleme altında, zirkonya implantlarda titanyum implantlarla karşılaştırıldığında daha yüksek stres değerleri bulunmuştur. 6. Her iki yükleme tipinde IPS modellerde veneer ve alt yapı arasında benzer stres değerleri görülürken, Lava modellerde alt yapılarda daha yüksek stres değerleri bulunmuştur. Aynı implant türündeki, IPS ve Lava modellerinde kortikal ve trabeküler kemikte benzer çekme, basma ve Von Mises stres değerleri saptanmıştır. 140 7. ÖZET Maksiller Anterior Bölgeye Uygulanan Değişik Zirkonyum İmplant Destekli Protezlerde Abutment, İmplant Ve İmplant Çevre Dokuda Oluşan Stres Dağılımlarının Üç Boyutlu Sonlu Elemanlar Stres Analizi İle Değerlendirilmesi Dental implantlar 30 yılı aşkın bir süredir diş hekimliğinde yaygın kullanım alanı bulmuştur. İmplant materyali olarak titanyum yüksek başarı oranlarıyla kullanılmaktadır. Fakat titanyum implantların ince yumuşak dokulardan gri renkte yansımaları estetik problemlere yol açabilmektedir. Zirkonyumun ise optik özellikleri doğal dişe daha yakındır ve estetiğin önemli olduğu vakalarda implant materyali olarak daha iyi bir tedavi seçeneği oluşturmaktadır. Bu çalışmada maksiller anterior bölgeye yerleştirilen, iki parçalı titanyum ve zirkonya implantlar üzerine yerleştirilen protezlerde; implant, abutment, kortikal kemik, trabeküler kemik, alt yapı ve veneerlerde oluşan en yüksek çekme, basma ve Von Mises stres miktarlarının ve dağılımlarının incelenmesi ve karşılaştırılması amaçlandı. İki parçalı zirkonya ve titanyum implantlar sol anterior maksiller bölgeye yerleştirilerek, maksiller kemik homojen tip 3 kemik olarak, kortikal kemik kalınlığı 0,75 mm olarak belirlendi. Maksiller sol santral ve kanin diş bölgesine iki adet implant yerleştirilerek, iki farklı üst yapı materyalinden (zirkonya ve lityum disilikat) implant destekli sabit protez modellendi. İmplantlar, oblik (toplam 534 N yük) ve horizontal (toplam 76.5 N yük) olarak yüklendi. Çalışma sonucunda kortikal kemikte meydana gelen stresler, trabeküler kemikte meydana gelen streslerden yüksek bulundu. Oblik ve horizontal yükleme altında; implantlarda meydana gelen stres değerleri, kemikte meydana gelen streslerden yüksektir. Ayrıca zirkonya implantlarda daha yüksek stres değerleri bulundu. Anahtar Kelimeler: Üç Boyutlu Sonlu Elemanlar Analizi, Stres, Zirkonya. 141 8. SUMMARY Evaluation Of Stress Distributions Occuring On Zirconia Implants, Abutments And Periimplant Tissues At Zirconia Supported Different Prosthesis In Anterior Maxillary Region With Three Dimensional Finite Element Analysis Dental implants are widely used for three decades in dentistry. Titanium is successfully used as an implant base material. However, titanium implants may shine through the thin periimplant tissue because of their greyish color and may impair the esthetic appearence. Optical properties of zirconia implants are similar to natural teeth and they may be used for an alternative to titanium in esthetic regarding patients. In this study, maximum tensile, compressive and Von Mises stress values were evaluated at abutments, implants and surrounding tissues which were supported by two piece zirconia and titanium implants in anterior maxillary region. Two piece zirconia and titanium implants were inserted in left maxillary region. Maxillary bone were modeled as type 3 bone and cortical bone thickness were 0.75 mm. Two implants were inserted into maxillary central and canine teeth region and were loaded obliquelly (534 N totally) and horizontally (76,5 N totally). The results of the study showed that the occured stresses were higher in cortical bone than trabecular bone. It was observed that the stresses were higher at implants than cortical and trabecular bone and also higher stresses were observed at zirconia implants when compared with titanium implants. Key Words: Stress, Three Dimensional Finite Element Analysis, Zirconia. 142 9. KAYNAKLAR 1. The glossary of prosthodontic terms. J Prosthet Dent 2005; 94: 10-92. 2. Güzel KG, Meşe A, Dündar B. Tür, form ve materyal açısından günümüz dental implantlarının tarihçesi. Turkiye Klinikleri J Med Ethics 2006; 14: 41-6. 3. Derome J. A bit of history and dental histology today. Promot Dent 1973; 20: 12-8. 4. Brånemark PI, Hansson BO, Adell R, Breine U, Lindström J, Hallén O, et al. Osseointegrated implants in the treatment of the edentulous jaw. Experience from a 10-year period. Scand J Plast Reconstr Surg Suppl 1977; 16: 1-132. 5. Albrektsson T, Sennerby L, Wennerberg A. State of the art of oral implants. Periodontol 2000 2008; 47:15-26. 6. Jokstad A, Braegger U, Brunski JB, Carr AB, Naert I, Wennerberg A. Quality of dental implants. Int Dent J 2003; 53: 409-43. 7. Andreiotelli M, Wenz HJ, Kohal RJ. Are ceramic implants a viable alternative to titanium implants? A systematic literature review. Clin Oral Implants Res 2009; 20 Suppl 4: 32-47. 8. Sandhaus S. The Cerasand endosseous implant. Actual Odontostomatol 1987; 41: 607-26. 9. Schulte W. The intraosseous Al 2 O 3 (Frialit) Tübingen implant. Developmental status after eight years (1-3). Quintessence Int 1984; 154:1-39. 10. Müller W, Piesold J, Glien W. Stomatol DDR. [Properties and clinical application of dental implants of Bionit aluminium oxide ceramic]. Stomatol DDR 1988; 38: 673-8. 143 11. Brinkmann EL. Ceramic anchor implant as a bridge-end abutment (Brinkmann's Class II)-report of 10 years' experience in clinical use]. Quintessenz 1987; 38: 811-8. 12. Koth DL, McKinney RV Jr, Davis QB. The single-crystal sapphire endosteal dental implant. A longitudinal human study: one-year results. J Prosthet Dent 1983; 50: 72-80. 13. Gahlert M, Gudehus T, Eichhorn S, Steinhauser E, Kniha H, Erhardt W. Biomechanical and histomorphometric comparison between zirconia implants with varying surface textures and a titanium implant in the maxilla of miniature pigs. Clin Oral Implants Res 2007; 18: 662-8. 14. Ulusoy M, Aydın K. Diş hekimliğinde hareketli bölümlü protezler. 2. baskı. Cilt 2. Ankara: Ankara Üniversitesi Basımevi; 2005. 15. Nakamura K, Kanno T, Milleding P, Ortengren U. Zirconia as a dental implant abutment material: a systematic review. Int J Prosthodont 2010; 23: 299-309. 16. Ada Council On Scientific Affairs.Titanium applications in dentistry. J Am Dent Assoc 2003; 134: 347-9. 17. Elias CN, Lima JHC, Valiev R, Meyers M A. Biomedical applications of titanium and its alloys JOM 2008; 60:46-49. 18. Steinemann SG. Titanium-the material of choice? Periodontol 2000 1998; 17:7-21. 19. Matarasso S, Rasperini G, Iorio Siciliano V, Salvi GE, Lang NP, Aglietta M. A 10-year retrospective analysis of radiographic bone-level changes of implants supporting single-unit crowns in periodontally compromised vs. periodontally healthy patients. Clin Oral Implants Res 2010; 21: 898-903. 144 20. Karoussis IK, Brägger U, Salvi GE, Bürgin W, Lang NP.Effect of implant design on survival and success rates of titanium oral implants: a 10-year prospective cohort study of the ITI Dental Implant System. Clin Oral Implants Res 2004; 15: 8-17. 21. Leonhardt A, Gröndahl K, Bergström C, Lekholm U. Long-term followup of osseointegrated titanium implants using clinical, radiographic and microbiological parameters. Clin Oral Implants Res 2002; 13: 127-32. 22. Weingart D, Steinemann S, Schilli W, Strub JR, Hellerich U, Assenmacher J, Simpson J. Titanium deposition in regional lymph nodes after insertion of titanium screw implants in maxillofacial region. Int J Oral Maxillofac Surg 1994; 23: 450-2. 23. Özkurt Z, Kazazoğlu E. Zirconia dental implants: a literature review. J Oral Implantol 2011; 37: 367-76. 24. Oliva J, Oliva X, Oliva JD. One-year follow-up of first consecutive 100 zirconia dental implants in humans: a comparison of 2 different rough surfaces. Int J Oral Maxillofac Implants 2007; 22: 430-5. 25. Silva NR, Coelho PG, Fernandes CA, Navarro JM, Dias RA, Thompson VP. Reliability of one-piece ceramic implant. J Biomed Mater Res B Appl Biomater; 88:419-26, 2009. 26. Andreiotelli M, Kohal RJ. Fracture strength of zirconia implants after artificial aging. Clin Implant Dent Relat Res 2009; 11: 158-66. 27. Piconi C, Maccauro G. Zirconia as a ceramic biomaterial. Biomaterials 1999; 20: 1-25. 28. Guazzato M, Albakry M, Ringer SP, Swain MV. Strength, fracture toughness and microstructure of a selection of all ceramic materials. Part 2. Zirconia-based dental ceramics. Dent Mater 2004; 20: 449-456. 145 29. Hisbergues M, Vendeville S, Vendeville P. Zirconia: Established facts and perspectives for a biomaterial in dental implantology. J Biomed Mater Res B Appl Biomater 2009; 88: 519-29. 30. Warashina H, Sakano S, Kitamura S, Yamauchi KI, Yamaguchi J, Ishiguro N, Hasegawa Y. Biological reaction to alumina, zirconia, titanium and polyethylene particles implanted onto murine calvaria. Biomaterials 2003; 24: 3655–61. 31. Degidi M, Artese L, Scarano A, Perrotti V, Gehrke P, Piattelli A. Inflammatory expression, infiltrate, vascular microvessel endothelial density, growth nitric factor oxide synthase expression, and proliferative activity in peri-implant soft tissues around titanium and zirconium oxide healing caps. J Periodontol 2006; 77: 73–80. 32. Gahlert M, Röhling S, Wieland M, Sprecher CM, Kniha H, Milz S. Osseointegration of zirconia and titanium dental implants: a histological and histomorphometrical study in the maxilla of pigs. Clin Oral Implants Res 2009; 20: 1247-53. 33. Wenz HJ, Bartsch J, Wolfart S, Kern M. Osseointegration and clinical success of zirconia dental implants: a systematic review. Int J Prosthodont 2008; 21: 27-36. 34. Depprich R, Zipprich H, Ommerborn M, Naujoks C, Wiesmann HP, Kiattavorncharoen S, Lauer HC, Meyer U, Kübler NR, Handschel J. Osseointegration of zirconia implants compared with titanium: an in vivo study. Head Face Med 2008; 11: 30. 35. Oliva J, Oliva X, Oliva JD. Five-year success rate of 831 consecutively placed zirconia dental implants in humans: a comparison of three different rough surfaces. Int J Oral Maxillofac Implants 2010; 25: 336-44. 146 36. Kohal RJ, Wolkewitz M, Tsakona A. The effects of cyclic loading and preparation on the fracture strength of zirconium-dioxide implants: an in vitro investigation. Clin Oral Implants Res 2011; 22: 808-14. 37. Çaglar A, Bal BT, Karakoca S, Aydın C, Yılmaz H, Sarısoy S. Threedimensional finite element analysis of titanium and yttrium-stabilized zirconium dioxide abutments and implants. Int J Oral Maxillofac Implants 2011; 26: 961-9. 38. Çağlar A, Bal BT, Aydin C, Yilmaz H, Ozkan S. Evaluation of stresses occurring on three different zirconia dental implants: three-dimensional finite element analysis. Int J Oral Maxillofac Implants 2010; 25: 95-103. 39. Kohal RJ, Finke HC, Klaus G. Stability of prototype two-piece zirconia and titanium implants after artificial aging: an in vitro pilot study. Clin Implant Dent Relat Res 2009; 11: 323-9. 40. Bal BT, Cağlar A, Aydin C, Yilmaz H, Bankoğlu M, Eser A. Finite element analysis of stress distribution with splinted and nonsplinted maxillary anterior fixed prostheses supported by zirconia or titanium implants. Int J Oral Maxillofac Implants 2013; 28: e27-38. 41. Pirker W, Kocher A. Immediate, non-submerged, root-analogue zirconia implants placed into single-rooted extraction sockets: 2-year follow-up of a clinical study. Int J Oral Maxillofac Surg 2009; 38: 1127-3. 42. Heydenrijk K, Raghoebar GM, Meijer HJ, Van Der Reijden WA, Van Winkelhoff AJ, Stegenga B. Two-part implants inserted in a one-stage or a two-stage procedure. A prospective comparative study. J Clin Periodontol 2002; 29: 901-9. 43. Oliva X, Oliva J, Oliva JD. Full-mouth oral rehabilitation in a titanium allergy patient using zirconium oxide dental implants and zirconium oxide restorations. A case report from on going clinical study. Eur J Esthet Dent 2010; 5: 190-203. 147 44. Goiato MC, Pellizzer EP, dos Santos DM, Barão VA, de Carvalho BM, Magro-Filho O et al. Clinical viability of immediate loading of dental implants: part I- factors for success. J Craniofac Surg 2009; 20: 2139-42. 45. Esposito M, Grusovin MG, Chew YS, Coulthard P, Worthington HV. Interventions for replacing missing teeth: 1- versus 2-stage implant placement. Cochrane Database Syst Rev 2009; (3): CD006698. 46. Stadlinger B, Hennig M, Eckelt U, Kuhlisch E, Mai R. Comparison of zirconia and titanium implants after a short healing period. A pilot study in minipigs. Int J Oral Maxillofac Surg 2010; 39: 585-92. 47. Kohal RJ, Weng D, Bächle M, Strub JR. Loaded custom-made zirconia and titanium implants show similar osseointegration: an animal experiment. J Periodontol 2004; 75: 1262-8. 48. Kohal RJ, Att W, Bächle M, Butz F. Ceramic abutments and ceramic oral implants. An update. Periodontol 2000 2008; 47: 224-43. 49. Leutert CR, Stawarczyk B, Truninger TC, Hämmerle CH, Sailer I. Bending moments and types of failure of zirconia and titanium abutments with internal implant-abutment connections: a laboratory study. Int J Oral Maxillofac Implants 2012; 27: 505-12. 50. Quinn JB, Quinn GD. A practical and systematic review of Weibull statistics for reporting strengths of dental materials. Dent Mater 2010; 26: 135-47. 51. Firidinoğlu K, Toksavul S, Toman M. İmplant destekli sabit protezlerde seramik abutment kullanımı. EÜ Dişhek Fak Derg 2007; 28: 145-150. 52. Glauser R, Sailer I, Wohlwend A, Studer S, Schibli M, Schärer P. Experimental zirconia abutments for implant-supported single-tooth restorations in esthetically demanding regions: 4-year results of a prospective clinical study. Int J Prosthodont 2004; 17: 285-90. 148 53. Guess PC, Att W, Strub JR. Zirconia in fixed implant prosthodontics. Clin Implant Dent Relat Res 2012; 14: 633-45. 54. Misch CE. Dental Implant Prosthetics. St Louis: Elsevier, Mosby, 2005. 55. Raigrodski AJ. Contemporary materials and technologies for allceramic fixed partial dentures: a review of the literature. J Prosthet Dent 2004; 92: 557-62. 56. Seçil Karakoca. Zirkonyum esaslı 3 farklı tüm porselen sisteminde, yüzey işlemlerinin, ortalama yüzey pürüzlülüğüne ve bükülme dayanıklılığına etkisinin araştırılması ve x-ray difraktometre yüzey analizleri ile incelenerek değerlendirilmesi. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi; 2008. 57. Kelly JR, Benetti P. Ceramic materials in dentistry: historical evolution and current practice. Aust Dent J 2011; 56: 84-96. 58. Albakry M, Guazzato M, Swain MV. Biaxial flexural strength, elastic moduli, and x-ray diffraction characterization of three pressable all-ceramic materials. J Prosthet Dent 2003; 89: 374-80. 59. Albrektsson T, Zarb G, Worthington P, Eriksson AR. The long-term efficacy of currently used dental implants: a review and proposed criteria of success. Int J Oral Maxillofac Implants 1986; 1: 11-25. 60. Şahin S, Çehreli MC, Yalçın E. The influence of functional forces on the biomechanics if implant-supported prostheses-a review. J Dent 2002; 30: 271-82. 61. Martin W, Lewis E, Nicol A. Local risk factors for implant therapy. Int J Oral Maxillofac Implants 2009; 24: 28-38. 149 62. Haraldson T, Carlsson GE, Ingervall B. Functional state, bite force and postural muscle activity in patients with osseointegrated oral implant bridges. Acta Odontologica Scandinavia 1979; 37: 195–206. 63. Stegaroiu R, Sato T, Kusakari H, Miyakawa O. Influence of restoration type on stress distribution in bone around implants: A three-dimensional finite element analysis. Int J Oral Maxillofac Implants 1998; 13: 82-90. 64. Stanford CM, Brand RA. Toward an understanding of implant occlusion and strain adaptive bone modelling and remodelling. J Prosthet Dent 1999; 81: 553–61. 65. Duyck J, Naert I, Van Oosterwyck H, Ronold HJ, Naert I, Vander Sloten J, et al. The influence of static and dynamic loading on marginal bone reactions around osseointegrated implants: an animal experimental study. Clin Oral Impl Res 2001; 12: 207–18. 66. Geng JP, Tan KB, Liu GR. Application of finite element analysis in implant dentistry: a review of the literature. J Prosthet Dent 2001; 85: 58598. 67. Alper Çağlar. Kısmi dişsizlik vakalarında uygulanan implant destekli sabit protezlerde mesio-distal olarak farklı açılarda yerleştirilen implantların stres dağılımına etkilerinin üç boyutlu sonlu elemanlar stres analizi ile değerlendirilmesi. Doktora Tezi. Ankara: Gazi Üniversitesi; 2003. 68. Babbush CA. Dental implants: the art and science. W.B Saunders Co. Philadelphia, 2001. 69. Lekholm U, Gunne J, Henry P, Higuchi K, Lindén U, Bergström C, van Steenberghe D.Survival of the Brånemark implant in partially edentulous jaws: a 10-year prospective multicenter study. Int J Oral Maxillofac Implants 1999; 14: 639-45. 150 70. Saab XE, Griggs JA, Powers JM, Engelmeier RL. Effect of abutment angulation on the strain on the bone around an implant in the anterior maxilla: a finite element study. J Prosthet Dent 2007; 97: 85-92. 71. McHorris WH. The importance of anterior teeth. J Gnath 1982; 1: 1936. 72. Lee JS, Lim YJ. Three-dimensional numerical simulation of stress induced by different lengths of osseointegrated implants in the anterior maxilla. Comput Methods Biomech Biomed Engin 2012: 1-7. 73. Johansson C, Albrektsson T. The integration of screw implants in the rabbit: a 1-year follow-up of removal torque of titanium implants. International J Oral and Maxillofac Surg 1987; 2: 69–75. 74. Lin D, Li Q, Li W, Swain M. Dental implant induced bone remodeling and associated algorithms. J Mech Behav Biomed Mater 2009; 2: 410-32. 75. Turner CH, Anne V, Pidaparti RM. A uniform strain criterion for trabecular bone adaptation: do continuum-level strain gradients drive adaptation? J Biomech 1997; 30: 555-63. 76. Lekholm U, Zarb GA. Patient selection and preparation. In: Branemak PI, Zarb GA, Albrektsson T, editors. Tissue integrated prostheses: osseointegration in clinical dentistry. Chicago: Quintessence; 1985. 77. Adıgüzel Ö. Sonlu Elemanlar Analizi. Dicle Dişhekimliği Dergisi 2010; 11: 18-23. 78. Ulusoy M, Aydın K. Diş hekimliğinde hareketli bölümlü protezler. 2. baskı. Cilt 1. Ankara: Ankara Üniversiesi Basımevi; 2005. 79. Sakaguchi RL, Powers JM. Craig’s Restorative Materials. 13 th Edition. Elsevier Mosby, Philadelphia, 2011. 151 80. O’Brien WJ. Dental Materials and Their Selection. 2nd Edition, Quintessence Publishing Co, New York; 1997. 81. Frost HM. Vital biomechanics: proposed general concepts for skeletal adaptations to mechanical usage. Calcif Tissue Int 1988; 42: 145-56. 82. Aydın C, Yaluğ S, Yılmaz C, Demirel E. Metal destekli ve desteksiz porselen köprülerde fotoelastik yöntem ile kuvvet dağılımının incelenmesi. Atatürk Üniv Diş Hek Fak Derg 1995; 5: 62-4. 83. Van Staden RC, Guan H, Loo YC. Application of the finite element method in dental implant research. Comput Methods Biomech Biomed Engin 2006; 9: 257-70. 84. Ergatoudis I, Irons BM, Zienkiewicz OC.Curved, isoparametric, quadrilateral elements for finite element analysis. Int J Solids Struct 1968; 4: 31–42. 85. Rzemieniecki RJ. Theory of matrix structural analysis. J Sound Vibration. 1969; 10: 358–359. 86. Weinstein AM, Klawitter JJ, Anand SC, Schuessler R. Stress analysis of porous rooted dental implants. J Dent Res 1976; 55: 772-7. 87. Mackerle J. Finite element modelling and simulations in dentistry: a bibliography 1990-2003. Comput Methods Biomech Biomed Engin 2004; 7: 277-303. 88. Teixeira ER, Sato Y, Akagawa Y, Shindoi N. A comparative evaluation of mandibular finite element models with different lengths and elements for implant biomechanics. J Oral Rehabil 1998; 25: 299-303. 89. Sato Y, Wadamoto M, Tsuga K, Teixeira ER. The effectiveness of element downsizing on a three-dimensional finite element model of bone trabeculae in implant biomechanics. J Oral Rehabil 1999; 26: 288-91. 152 90. Sato Y, Teixeira ER, Tsuga K, Shindoi N. The effectiveness of a new algorithm on a three-dimensional finite element model construction of bone trabeculae in implant biomechanics. J Oral Rehabil 1999; 26: 640-3. 91. Sadrimanesh R, Siadat H, Sadr-Eshkevari P, Monzavi A, Maurer P, Rashad A. Alveolar bone stress around implants with different abutment angulation: an FE-analysis of anterior maxilla. Implant Dent 2012; 21: 196201. 92. Hasan I, Bourauel C, Keilig L, Reimann S, Heinemann F. The influence of implant number and abutment design on the biomechanical behaviour of bone for an implant-supported fixed prosthesis: a finite element study in the upper anterior region. Comput Methods Biomech Biomed Engin 2011; 14: 1113-6. 93. Chang CL, Chen CS, Yeung TC, Hsu ML. Biomechanical effect of a zirconia dental implant-crown system: a three-dimensional finite element analysis. Int J Oral Maxillofac Implants 2012; 27: e49-57. 94. Kohal RJ, Papavasiliou G, Kamposiora P, Tripodakis A, Strub JR.Three-dimensional computerized stress analysis of commercially pure titanium and yttrium-partially stabilized zirconia implants. Int J Prosthodont 2002; 15: 189-94. 95. Özen J, Çaglar A, Beydemir B, Aydin C, Dalkiz M. Three-dimensional finite element stress analysis of different core materials in maxillary implant-supported fixed partial dentures. Quintessence Int 2007; 38: e35563. 96. Ciftçi Y, Canay S. The effect of veneering materials on stress distribution in implant-supported fixed prosthetic restorations. Int J Oral Maxillofac Implants. 2000; 15: 571-82. 97. Holmes DC, Loftus JT. Influence of bone quality on stres disribution for endosseous implants. J Oral Implantol 1997; 23: 104–11. 153 98. Sorensen JA. The IPS Empress 2 system: defining the possibilities. QuintessenceDent Technol. 1999; 22: 153-63. 99. Christel P, Meunier A, Heller M, Torre JP, Peille CN. Mechanical properties and short-term in-vivo evaluation of yttrium-oxide-partiallystabilized zirconia. J Biomed Mater Res 1989; 23: 45-61. 100. Aboushelib MN, Feilzer AJ, de Jager N, Kleverlaan CJ. Prestresses in bilayered all-ceramic restorations. J Biomed Mater Res B Appl Biomater 2008; 87: 139-45. 101. Ereifej N, Rodrigues FP, Silikas N, Watts DC. Experimental and FE shear-bonding strength at core/veneer interfaces in bilayered ceramics. Dent Mater 2011; 27: 590-7. 102. Koolstra JH, van Eijden TM, Weijs WA, Naeije M. A threedimensional mathematical model of the human masticatory system predicting maximum possible bite forces. J Biomech 1988; 21: 563-76. 103. Reilly DT, Burstein AH.The elastic and ultimate properties of compact bone tissue. J Biomech 1975; 8: 393-405. 104. Akça K, Iplikçioğlu H. Finite element stress analysis of the influence of staggered versus straight placement of dental implants. Int J Oral Maxillofac Implants 2001; 16: 722-30. 105. Clelland NL, Ismail YH, Zaki HS, Pipko D. Three-dimensional finite element stress analysis in and around the Screw-Vent implant. Int J Oral Maxillofac Implants 1991; 6: 391-8. 106. Krennmair G, Seemann R, Weinländer M, Wegscheider W, Piehslinger E. Implant-prosthodontic rehabilitation of anterior partial edentulism: a clinical review. Int J Oral Maxillofac Implants 2011; 26: 1043-50. 154 107. Al-Sabbagh M. Implants in the esthetic zone. Dent Clin North Am 2006; 50: 391-407. 108. Belser UC, Bernard JP, Buser D. Implant-supported restorations in the anterior region: prosthetic considerations. Pract Periodontics Aesthet Dent 1996; 8: 875-83. 109. Henry PJ, Laney WR, Jemt T, Harris D, Krogh PH, Polizzi G, Zarb GA, Herrmann I. Osseointegrated implants for single-tooth replacement: a prospective 5-year multicenter study. Int J Oral Maxillofac Implants 1996; 11: 450-5. 110. Özkurt Z, Kazazoğlu E.Clinical success of zirconia in dental applications. J Prosthodont 2010; 19: 64-8. 111. Sierraalta M, Razzoog ME. A maxillary anterior partially edentulous space restored with a one-piece zirconia implant fixed partial denture: a clinical report. J Prosthet Dent 2009; 101: 354- 358. 112. Aydın C, Yilmaz H, Ata SO. Single-tooth zirconia implant located in anterior maxilla. A clinical report. N Y State Dent J 2010; 76: 30-3. 113. Mellinghoff J. Erste klinische ergebnisse zu dentalen schrauben implantaten aus zirkonoxid. Z Zahnarztl Implantol 2006; 22: 288-293. 114. Nevins M, Camelo M, Nevins ML, Schupbach P, Kim DM. Pilot clinical and histologic evaluations of a two-piece zirconia implant. Int J Periodontics Restorative Dent 2011; 31: 157-63. 115. Kohal RJ, Klaus G. A zirconia implant-crown system: a case report. Int J Periodontics Restorative Dent 2004; 24: 147-53. 116. Sannino G, Pozzi A, Schiavetti R, Barlattani A. Stress distribution on a three-unit implant-supported zirconia framework. A 3D finite element analysis and fatigue test. Oral Implantol 2012; 5: 11-20. 155 117. Frost HM. A 2003 update of bone physiology and Wolff's Law for clinicians. Angle Orthod 2004; 74: 3-15. 118. Himmlova L, Dostalova T, Kacovsky A, Konvickova S. Influence of implant length and diameter on stress distribution: a finite element analysis. J Prosthet Dent 2004; 91: 20–25. 119. Pierrisnard L, Renouard F, Renault P, Barquins M. Influence of implant length and bicortical anchorage on implant stress distribution. Clin Implant Dent Relat Res 2003; 5: 254-62. 120. Hassler CR, Rybicki EF, Cummings KD,Clark LC. Quantification of bone stresses during remodeling. J Biomech 1980; 13: 185-90. 121. Lazzara RJ, Porter SS. Platform switching: a new concept in implant dentistry for controlling postrestorative crestal bone levels. Int J Periodontics Restorative Dent 2006; 26: 9-17. 122. Chang CL, Chen CS, Hsu ML. Biomechanical effect of platform switching in implant dentistry: a three-dimensional finite element analysis. Int J Oral Maxillofac Implants 2010; 25: 295-304. 123. Rodríguez-Ciurana X, Vela-Nebot X, Segalà-Torres M, RodadoAlonso C, Méndez-Blanco V, Mata-Bugueroles M.Biomechanical repercussions of bone resorption related to biologic width: a finite element analysis of three implant-abutment configurations. Int J Periodontics Restorative Dent 2009; 29: 479-87. 124. Hsu JT, Fuh LJ, Lin DJ, Shen YW, Huang HL. Bone strain and interfacial sliding analyses of platform switching and implant diameter on an immediately loaded implant: experimental and three-dimensional finite element analyses. J Periodontol 2009; 80: 1125-32. 156 125. Canullo L, Rasperini G. Preservation of peri-implant soft and hard tissues using platform switching of implants placed in immediate extraction sockets: a proof-of-concept study with 12- to 36-month follow-up. Int J Oral Maxillofac Implants 2007; 22: 995-1000. 126. Chun HJ, Cheong SY, Han JH, Heo SJ, Chung JP, Rhyu IC et al. Evaluation of design parameters of osseointegrated dental implants using finite element analysis. J Oral Rehabil 2002; 29: 565-74. 127. Hegde C, Prasad DK, Deepmala S, Hegde R. Implant restoration materials: an overview. Int J Oral Implant Clin Res 2010; 1: 43-48. 128. Möllers K, Pätzold W, Parkot D, Kirsten A, Güth JF, Edelhoff D, Fischer H.Influence of connector design and material composition and veneering on the stress distribution of all-ceramic fixed dental prostheses: a finite element study. Dent Mater 2011; 27: e171-5. 157 10. EKLER 10.1. Teşekkür Doktora eğitimim süresince ve tezimin hazırlanması sırasında bilgi ve deneyimlerini esirgemeyen, yetişmemde emeği ve katkısı çok büyük olan değerli tez yöneticim Prof. Dr. Handan YILMAZ’ a, Tezimin başlangıç aşamasından sonuna kadar olan tüm süreçte emeği geçen bölüm başkanımız Prof. Dr. Cemal AYDIN’ a, Sonlu Elemanlar Analizi konusunda bilgilerini ve tecrübesini esirgemeyen Doç. Dr. Alper Çağlar’ a, Çalışmamın bilgisayar ve analiz kısmında emeği olan Atılım Eser’ e, Birlikte çalışmaktan mutluluk duyduğum sevgili asistan arkadaşlarıma, Doktora eğitimim boyunca her zaman yanımda olan, desteğini ve sevgisini hiçbir zaman esirgemeyen anneme, babama, kardeşime ve eşim Erhan GÜNGÖR’ e teşekkür ederim. 158 11. ÖZGEÇMİŞ Adı: Merve Soyadı: Bankoğlu Güngör Doğum Yeri ve Tarihi: Trabzon, 29/10/1984 Eğitimi (Tarih Sırasına Göre Yeniden Eskiye Doğru) : 2008–2014, Doktora, Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Ana Bilim Dalı 2003-2008, Lisans, Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi 2000-2002, Lise, Trabzon Kanuni Anadolu Lisesi 1995-2000, Ortaokul, Rize Anadolu Lisesi 1995-1990, İlkokul, Rize Kurtuluş İlköğretim Okulu Yabancı Dili : İngilizce Bilimsel Etkinlikleri: Uluslar Arası Dergilerde Yayınlanan Makaleler 1. Bal BT, Çağlar A, Aydın C,Yılmaz H, Bankoğlu M, Eser A. Analysis of stress distribution by splinted and nonsplinted maxillary anterior zirconia and titanium implant supported fixed prostheses. Int J Maxillofac Implants 2013; 28: e27-38. 2. Aydın C, Yılmaz H, Bankoğlu M. A single-tooth two-piece zirconia implant located in the anterior maxilla: A clinical report. J Prosthet Dent 2013; 109: 70-4. 3. Bankoğlu M, Aydın C, Yılmaz H, Gül EB. An overview of zirconia dental implants: basic properties and clinical application of three cases. J Oral Implantol 2012. Yayınlanmak üzere kabul edildi. 159 4. Bankoğlu M, Oral I, Gül EB, Yılmaz H. Influence of pigments and pigmenting methods on color stability of different silicone maxillofacial elastomers after one-year dark storage. J Craniofac Surg 2013; 24: 720-4. 5. Bankoğlu Güngör M, Aydın C, Yılmaz H, Türkcan İ. Clinical and radiographic evaluation of immediate loaded one piece zirconia implants after 18 months function. JIACD 2013; 5: 39-48. Ulusal Dergilerde Yayınlanan Makaleler 1. Bankoğlu M, Karakoca S. İntraoral implant destekli çene-yüz protezleri. ADO Klinik Bilimler Dergisi 2010; 3: 466-473. 2. Bankoğlu M, Karakoca S. İntraoral implant planlamasında üç boyutlu görüntüleme tekniklerinin kullanımı. ADO Klinik Bilimler Dergisi 2010; 4: 564-573. 3. Bankoğlu M, Yılmaz H. Diş Hekimliğinde Zirkonya İmplantlar ve Protetik Uygulamaları. ADO Klinik Bilimler Dergisi 2011; 5: 958-967. 4. Karakoca Nemli S, Gül EB, Bankoğlu Güngör M. Bilateral ImplantRetained Auricular Prosthesis In A Patient With Treacher Collins Syndrome: A Case Report. Acta Odontologica Turcica 2013. Yayınlanmak üzere kabul edildi. 5. Ünver S, Bankoğlu Güngör M, Karakoca Nemli S. Dental İmplantlarda Protetik Komplikasyonlar. ADO Klinik Bilimler Dergisi 2013. Yayınlanmak üzere kabul edildi. 6. Bankoğlu Güngör M, Yılmaz H, Turhan Bal, Karakoca Nemli S, Sindel PT, Aydın C. Effect of Thermal and Mechanical Aging on Fracture Toughness of Y-TZP Core Materials. Acta Odontologica Turcica 2013. Yayınlanmak üzere kabul edildi. Uluslararası Toplantılarda Yapılan Sunumlar 1. Merve Bankoğlu, Cemal Aydın, Handan Yılmaz. Single-tooth two-piece zirconia implant located in anterior maxilla: a clinical report. Presented at 160 the 35th Annual Congress of European Prosthodontic Association, Bern, Switzerland, September 2011. Sözlü Sunum. 2. Merve Bankoğlu, Cemal Aydın, Handan Yılmaz. Santral diş eksikliğinin iki parça zirkonya implant ile tedavisi: vaka sunumu, 19. Uluslararası Diş Hekimliği Kongresi, Ankara, Türkiye. 2012. Poster Sunumu. 3. Merve Bankoğlu, Pırıl Türkan Okyay. Oklüzyon dikey boyutunun yeniden yapılandırılması: 3 vaka sunumu. 19. Uluslararası Diş Hekimliği Kongresi, Ankara, Türkiye. 2012. Poster Sunumu. 4. Merve Bankoğlu, Cemal Aydın, Handan Yılmaz, Esma Başak Gül. Clinical and radiographic evaluation of immediate loaded one-piece zirconia implants after 18 months function. 36th Annual Congress of Epa, Rotterdam, Netherlands. 2012. Poster sunumu. 5. Secil Karakoca Nemli, Merve Bankoğlu Güngör, Esma Başak Gul. Bilateral Implant-Retained Auricular Prosthesis In A Patient With Treacher Collins Syndrome: A Case Report. 18th Annual Congress of BASS, Skopje, Macedonia. 2013. Poster sunumu. 6. Secil Karakoca Nemli, Merve Bankoğlu Güngör, Esma Başak Gul, Irem Turkcan. Implant-retained maxillofacial prostheses for reconstruction of the burned patients: A report of two cases.18th Annual Congress of BASS, Skopje, Macedonia. 2013. Poster sunumu. 7. Seçil Karakoca Nemli, Merve Bankoğlu Güngör, Cemal Aydın, Handan Yılmaz, İrem Türkcan, Yeliz Kasko Arıcı. Clinical and Radiographic Evaluation of IDcam™ Dental Implants. 101th Annual World Dental Congress of FDI. İstanbul, Turkey. Sözlü sunum. 8. Seçil Karakoca Nemli, Merve Bankoğlu Güngör, Cemal Aydın, Handan Yılmaz, İrem Türkcan, Hişam Demirköprülü. Clinical evaluation of submerged and nonsubmerged implants for single-tooth replacements. 101th Annual World Dental Congress of FDI. İstanbul, Turkey. Sözlü sunum. 161