Hasan El Benna - Risaleler Cilt 5 www.CepSitesiNet Degerli Okuyucu Bu Kitabin Txt İ Resimli Dosyadan Pdf Ye Çevrildiği İçin Malesefki Daha Fazla Düzenleme Yapilamamaktadir Kelime Hatalari Ve Eksik Yazilar Olabilmekte Hos Görünüze Sığınıyoruz HASAN ELBENNA HAKKINDA O Asrımızda islam davasının öncüsü olduğu için Hasan ElBennaya Imam ve Mürşidülam unvanları verilmiştir Başlattığı davayı yürütürken bir suikaste kurban gittiği için de şehid deniliyor Hasan ElBenna Hicri 1324 Miladi 1906 yılında Mısırın İskenderiye şehri yakınlarındaki Mahmudiye kasabasında dünyaya geldi Babasının adı Ahmed dedesinin adı Abdurrahman ElBennadır Babası ilim sahibi ve büyük muderrislerdendi Hasan elBenna ilk ve orta tahsilini kendi kasabasında yaptıktan sonra yüksek tahsil için başkent Kahireye gitti ve Kahire üniversitesinin DarulUlüm Fakültesinden mezun oldu Yüksek tahsilden soma Ismailiye şehrinde lise öğretmenliği yapmaya başladı Küçük yasta yeteri kadar din bilgisi almış çek miktarda ayet ve hadis ezberlemişti Müslümanlığını severek yapıyordu Yüksek tahsili sırasında kendini kitap okumağa vermişti Yeteri kadar islami bilgisi bulunduğu için daha çok islam ideolojisi dışındaki kitapları okuyor ve islam Bu bilgiler Zerkalinia ElAlam adlı kitabıyla Said Ramazan tevatır adlı eserindin derlenmiştir prensipleriyle mukayeseler yapıyordu İslam nizamı yanında bütün ideolojilerin sönük kaldığını gördükçe İslama daha çok sarılıyor ve onu içine sindire sindire yaşıyordu Hasan ElBenna islam dininin sahabe devrindeki yaşaniş şekline sonsuz hayranlık duyardı Islamın bugün de aynı şekilde yaşanmasını müslümanların o temiz ve berrak hayata tekrar kavuşmasını isterdi O hayata görüldüğü takdirde islam aleminin maddi ve manevi bütün problemlerinin çözüleceğine sonsuz inancı vardı lslamı iyi bilen herkesin bu inancı taşıyacağını söylerdi Müslüman olup ta bu inançtan mahrum yaşayan kimselerin islam dinini iyi öğrenmemiş olduklarını ve bu yüzden o inanca eremediklerin sık sık tekrarlardı Bu yönleriyle Onları mazur görmeye çalışarak lslamı birbirimize öğretmeliyiz Felaketler cehaletlerden doğar Her şeyden önce mukaddes dinimizi iyi öğrenmeye öğretmeye ve toplum olarak onu yaşamaya mecburuz derdi İmam Hasan ElBenna inandığı islam davasını gerçek Müslümanlara açmak ve aynı istikamette onları biraraya getirmek istiyordu Bunun için de halka inmek ve işe henüz bozulmamış olan halk tabakasından başlamak gerekiyordu ismailiyede öğretmenlik yaparken bu fikrini ilk defa kültürlü ve dindar olan yakın arkadaşlarına açtı Onları ikna etti Fikir birliğine vardılar Birlikte kahvelere gidiyorlar kahvede vakit öldüren muslümanlara son derece hoşgörü içinde sokuluyorlar onlarla tatlı tatlı sohbetler yapıyorlar ve günün birinde birkaçını alıp namaza götürmeye muvaffak oluyorlardı Sonra onlar da islamı ve müslümanların gerçek görevini daha iyi öğreniyor ve dava kervanına katılıyorlardı Böylece adetleri çoğaldı 1929 yılında merkezi ismailiyede olmak üzere ihvanı Müslimin Müslüman Kardeşler adlı malum teşkilatı kurdular Hasan ElBenna 23 yaşındaydı Teşkilata başkan seçildi Kendisine Mürşidülam unvanı verildi Artık şehir şehir köyköy kasaba kasaba dolaşarak konferanslar veriyorlar sohbetler yapıyorlar ve islam davasının önemini müslumanlar arasında yaymaya çalışıyorlardı Her gittikleri yerde teşkilatın bir şubesi açıldı Teşkilat her gün biraz daha genişliyordu Müslümanların kızlarını dini terbiyeyle yetiştirmek ve kadınları da bu davaya katmak için İsmailiyede bir de Müslüman Anneler Enstitüsü kuruldu Bu arada Hasan ElBennanın öğretmenlik görevi Kahireye nakledildi Dolayisiyle teşkilatın genel merkezi de Kahireye getirildi Müslüman Kardeşlerin son derece ihlas ve samimiyetle başlattıkları bu dava Kahirede büyük bir sevgiyle karşılandı Teşkilat çemberinin gün geçtikçe genişlemesi o gün için Mısırın sömürge gibi kullanan İngilterenin dikkatini çekmeye başlamıştı lhvanı Müslimin Teşkilatı islamın iyi öğrenilmesine toplum dertlerinin islam prensipleriyle tedavi edilmesine çok önem veriyordu Mısırın bir çok yerinde enstitüler okullar hastahaneler ve talim terbiye yerleri açtı Kahirede günlük lhvanı Müslimin gazetesi çıkarılıyordu Bu gazete Mürşidülam Hasan elBennanın minberi sayılıyordu Teşkilat gün geçtikçe genişledi ve Mısırın sınırlarını da aşarak bir çok arap ülkelerinde şubeler açıldı İslam aleminde en kuvvetli teşkilat haline geldi O tarihlerde Mısır krallıkla idare ediliyordu Kral ve Mısır hükümeti bu teşkilatın devamlı büyümesi karşısında endişe duymağa başladı Müslümanların islam prensiplerine bağlanarak birlik haline gelmesi İngiltere Fransa Amerika gibi batılı ülkeleri daha çok düşündürüyordu İslam alemi gerçek manada Kurana sarılıp tek kuvvet haline gelirse dünya stratejisi ters dönecekti özellikle İngiltere bu teşkilatın dağıtılması için Mısır hükümetine baskı yapmağa başladı Hükümet teşkilatın faaliyetlerini engelliyor ve kapatmak için bahaneler arıyordu Kapatmak mümkün olmadı Fakat büyük lider Hasan elBenna 1949 yılı Şubat Ayında tertiplenen bir suikastla şehid edildi Şehid olduğunda henüz 43 yaşını doldurmamıştı Seyyid Kutuplar Muhammed Kutuplar Şeyh Fergaliler Abdulkadir Udehier Said Ramazanlar ve daha yüzlerce islam mücahidi onun manevi medresesinde yetiştiler Bu yolda şehid olan bütün mücahitlere Hak Tealadan sonsuz rahmetler diler hayatta olanlara ise muvaffakiyetler niyaz ederiz CUMA SOHBETLERİ Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Melik Kud düs herşeyden münezzeh Aziz herşeye galib Hakim Hikmet sahibi olan Allahı teşbih eder. Ümmiler erasından kendrlerine Peygamber gönderen Odur. Bu peyg&vnber de onlara Allahın ayetlerini okur onları tertemiz kılar kendilerine Kuranı Kerimi ve hikmeti öğretir. Halbuki onlar bundan önce açık bir sapıklık içinde idiler. Onu ilk müslümanlara yetişemiyen diğer kimselere ce peygamber olarak gönderci. Allah herşeye galibdir her işinde hikmet sahibidir. İşte bu Allahın bir fazlıdır Onu dilediğine verir Allah çok büyük bir ihsan sahibidir 1 Cuma Suresi ayet 14 CUMA MİNBERİ Ey iman edenler... Cuma günü namaz için ezan okunduğu zaman hemen Allahın zikrine namaza koşun. Alış verişi bırakın. Isiam davası Allaha iman etme güzel ameller işleme ve insanlar arasında satnimi kardeşlik kurma esasları üzerine kurulmuştur. Bu binanın koruyucu surları ise nefsi ıslah ruhu temizleme ve onu hayır yoluna sevketmektir. Mazideki dinler de bu esasları koymuştur. Hz. Adem A.S.den Peygamber Efendimiz S.A.V.e kadar bütün şeriatler bu esasları getirmiştir Dini ayakta tutup onda ihtilaf etmeyesinfz diye Allah Nuha tavsiye ettiği sana vahy ettiğimiz ve İbrahime Musaya İsaya da tavsiye ettiğimiz dini size de din olarak gönderdi. islam bu esasları kalblere yerleştirmek gönüllere nakşetmek için devamlı davet etme yolunu tatlı dille hitap etmeyi açık deliller göstermeyi tercih etmiştir Allaha davet eden güzel ameller işleyen ve Ben hakikaten müslümanlardan biriyim diyen kimseden daha güzel sözlü kim olabilir Davet kelimesini Kuranı Kerimin birçok surelerinde görüyoruz. Bu da davetin yüce tesirleri olduğunu değerinin büyük olduğunu bizlere bildiriyor Rabbinin yolunda hikmetle ve güzel nasihat ile davet et. Gördün ya Allah nasıl bir temsil getirdi. Hoş bir kelime olan tevhid ve şehadet iman kökü yerde sabit ve dal budağı yukarda oan boş bir ağaca benzer. O ağaç rabbinin izniyle her Allah diledikçe meyvesini verir. İşte iman da böyledir Tevhid dini olan islam insanlara gayelerini ve bu gayeye götüren vasıtaları her hafta bilfiil hatırlatmak için dünya günleri arasında ahiret gününü temsil eden Cuma gününü tercih etmiş bu günde insanları Allahın evi olan mescidlere davet etmiştir Ey iman edenler.. Cuma günü namaz için ezan okunduğu zaman hemen Allahın zikrine koşun. Alış verişi bırakın. Bu tizin için daha hayırlıdır eğer bilirseniz. Müslümanlar cuma günü mescidlere gelmeden önce İslamın aradığı maddn ve manevi temizlikleri yaparlar. Güzel kokular sürünürler. Huzur ve huşu içerisinde tam bir sükunetle benzeri olmayan bir eşitlikle bu mescidlerde saf saf dizilirler. Artık orada zengin fakir amir memur farkı yoktur. Herkes Allahın huzurunda onun evinde müsavidir bütün gönüller aynı aşkla çarpmaktadır. Bütün bunlar hakiki kardeşliğin temeli olan içtimai esaslardır. Felsefeci ve İslahatçılar bu cemiyeti huzura kavuşturan bu esasları sadece söz ve görüşlerle ifade edebilmişlerdir. Peygamberler ise bu hakikatleri fiilen gerçekleştirmişlerdir. Her hafta Müslümanlar aynı şekilde otururlar. Okunan ayetleri yapılan vaazları yadedilen zikirleri dinlerler. Nihayet imanla dolu huzuru kalble hepsi bir kıbleye yönelir. Ve tek gayeyi güderler. Bu da bütün varlıkların yaratıcısı ve sahibi olan Allaha yakın olmaktır Kulun Rabbina en çok yaklaştığı an secde anıdır. Böylece müminler Rabierini zikreder imanlarını takviye ederler. En üstün ameli salih olan namazla vakitlerini değerlendirirler. Günün muayyen bir saatinde mübarek bir yerde toplanarak hakiki kardeşliği gözler önüne sererler. Bu şekilde nefislerini İslah ederek ruhlarını temizler ve vicdanlarını huzura kavuştururlar. Minberdeki hatip de okuduğu ayeti kerimelerle açıkladığı İslami hükümlerle bu güzel esasları cemaatin kalbine akıtır... Acaba hangi sistem bu nizamdan daha esaslı daha üstün ve daha güzel olabilir Eğer O Allahdan başkası tarafından olsaydı muhakkak içinde birçok ihtilaflar bulunurdu. O 8 Bu Hadisi Şerifi Müslim Nesei İmam Ahmed 9 Nisa Suresi ayet 82 rivayet etmişlerdir. Peki bu cemaatin imamı kim Mihrabta millete önderlik eden. onlara kitab ve sünneti izah eden namaz kıldıran ve iyi amellere davet eden şahsın vasfı nedir O sadece dini bir mümessil midir Yalnız Ruhani bir memur mudur Elbette ki hayır.. Çünkü islam din ve devlet ayrımını kabul etmez islamda farklı iki güç yoktur. Sadece bir tek iktidar vardır. O da dine dayanan islam devletidir. Bu devlet cemiyeti hem din ve hem dünya cihetinden idare eder. Dünya ve ahirette insanlık için hayırlı olan yolu takib eder. Cemiyette islam nizamını tatbik eder. Huzur ve emniyeti temin eder. Bu nizamın idarecisi camide imam okulda öğretmen ve mahkemede adaleti tevzi eden bir hakimdir. Şüphesiz ki Allah size emanetleri ehline verme nizi insanlar arasında hüküm verdiğinizde adaletle hüküm vermenizi emreder. Birçok İslam hukukçuları Fukahayı Kiram niçin Cuma namazının kabul olmasını Devlet Reisinden izin alma şartına bağlamışlardır Düşün 10 Nisa Süne ayet 58 Ey imamlar.. Vazifenizin önemini takdir edin. İnsanlığı hayra hakikate güzel ahlaka üstün fazilete ve Nura yöneltin.. Çünkü bu cemaate garanti veren sensin. Bir hadisi şerifte şöyle varid olmuştur İmam kefildir müezzin de mutemed. Ey Cemaat.. Kulak verin. Kalbten dinleyin. Bu haftalık vaazla/ı düşünün. Bunları basit bir iş saymayın ilim iki kısımdır a Kalbde yerleşen İlim... Fayda veren ilim budur b Yalnız sözden ibaret olan olan ilim... Bu ise Allah Teala nezdinde insan aleyhi ne bir delildir. Ey namazı terkedenler Kalbinizin nuru ruhunuzun gıdası nefsinizin huzuru olan Rabbinizle aranızdaki rabıta dünyada hoş bir ibadet ahirette büyük mükafata vesile sayılan namazı niçin bırakıyorsunuz Namaz sizi yormaz usandırmaz yıpratmaz... Kardeşlerim.. Namaza koşun. Allaha davet edene Evet deyin Kim Allaha davet edenin davetine uymazss arzda Allahı aciz bırakacak değildir. Ona Allahtan başka sahip olacak yardımcılar da yoktur. İ 11 Ebu Davud Tirmizi İmam Ahmed. 12 Bu Hadisi Şerifi Darimi rivayet etmiştir. 13 Ahkaf Suresi ayet 32 I İDARECİLERE Onlar o müminlerdir ki eğer kendilerini yer yüzünde iktidar mevkiine getirirsek namazı kılarlar. Zekatı verirler iyiliği emrederler ve fenalıktan da alıkoyarlar. Bütün işlerin sonu Allaha döner. Bu emir bilhassa Allahın iktidar verdiği kimselere hitaptır.. Bu idareciler vasıtasıyla rejimler değişir. İnsanlar bir halden diğer bir hale intikal ederler. Hz. Osman R.A. Allah Kuranla İslah etmediğini idareci vasrtasiyle İslah eder buyurmuştur. İslam Dini Cuma günü kürsülerinde yapılan vaazların bütün müslümanlar için bir nasihat bir ihtar olmasını ister. Fakat devletin ileri gelen zevatı bakanlar ve çeşitli devlet teşekküllerinin idarecileri 14 Hacc Suresi ayet 41 yalnız resmi merasim ve münasebetlerde bu camilere gelmeyi adet edinmişlerdir. Camiden uzak kalan bu zevata ancak neşriyat yoluyla vaaz ü nasihat mümkün olmaktadır. Bu sebeple Allah Teala bize seyyar bir kürsü mahiyetinde olan bu kitabı neşretmeyi ihsan etti. Allah Teala alimlerden bildiklerini öğretmeye dair söz almış iyiliği emretmeyi kötülüğe mani olmayı ve nasihatte bulunmayı İslam dininin cevheri saymıştır. Peygamber Efendimiz S.A.V.de bunu beyan ederek şöyle buyurmuştur Ey insanlar.. Yapacağınız duaların edeceğiniz tevbelerin kabul edilmiyeceği vakit gelmezden önce Allah tarafından iyiliği emredin kötülüğe mani olun. Zira iyiliği emretmek kötülüğe mani olmak ne rızkınızı keser ne de ecelinizi yaklaştırır. Müslüman idarecilerden istenen üç mühim vazife 15 1 Tirmizi İbn Mace imam Ahmed bin Hanbel. CAMİYE CEMAATTAN ÖNCE KOŞSUNLAR idarecilerin manevi hususlarda insanlara önder olmaları Cenabı Hakka karşı vazifeleridir. Zira Allah Teala onları dünyevi işlerde lider tayin etmiştir. Bu gibi kimselere ayetler okumak hadisler anlatmak deliller göstermek faydasızdır. Çünkü onlar bunları biliyorlar. Fakat tavsiye edeceğimiz husus şudur Boş kaldıklarında kendilerini hesaba çeksinler. Vicdanlarının sesini dinlesinler. Yaptıklarını ölçüp biçsinler... Bu yolla hakikate ulaşır doğru yola kavuşurlar. Kendileri için hayır dileyenler bu fırsatı kaçırmasınlar. Tekrar Allaha yönelsinler... 2 FAKİRLİKLE MÜCADELE Bakanlar Müsteşarlar ve Umum Müdürler... gibi ileri gelen devlet idarecileri fakirliğin cemiyette bıraktığı tesirleri pekala bilmektedirler. O kadar ki milletimizin üçte ikisinden fazlası çok düşük bir hayat tarzı sürmektedirler. Bu vaziyet mesuliyet sahiplerini uzun uzun düşünmeye ihtisas komiteleri kurmaya sevk etmiş Parlementoda büyük toplantılarda ve basında bu durumun düzelmesi için sesler yükselmeye başlamıştır. Ancak içte ve dışta ıslahatçı programların ger. çekleştirilmesi için bir takım engeller olsa bile kişilerin şahsi tasarruflarına kim mani olabilir İleri gelen efendiler başkalarından önce zekatlarını seve ssve verip niçin dar ..gelirlileri kalkındırıcı müesseseler kurmuyorlar Onları yoksulluktan kurtarmıyorlar Mısırda bulunan Abbud Paşa Bedravi Paşa Sıdkı Paşa Afifi Paşa Ali Şemsi Paşa ve benzerleri mallarının zekatını layık olanlara verip te şirketlere ve sınai müesseselere onları hissedar etselerdi küçük sermayelerini nasıl değerlendireceklerini öğretselerdi elbette bir yandan yoksullukla savaşılmış diğer taraftan insanlar arasında hayrı iyiliği ve irfanı yaymış olurlardı. Şimdi soruyoruz Kurtuluş yolu olan bu çareye başvurmaya mani olan iç ve dış sebepler ne olabilir Kim nefsini cimrilikten korursa işte kurtuluşa erenler onlardır. 16 3 Hacc Suresi ayet 41 AHLAKİ ÇÖKÜNTÜ İLE SAVAŞ Bugünkü cemiyetimizde birçok fitne ve fesat yuvaları bulunmaktadır. Eskiden savaş hali dolayısıyle bunları önlemek mümkün olmuyordu . Artık bu engel de ortadan kalktığı halde devlet bizzat el koyarak niçin milletimizi içki fuhuş faiz ve kumar gibi bu yıkıcı kaynaklardan kurtaramıyor Cemiyetimiz içtimai hastalıklardan iktisadi çöküntülerden fıtri sakatlıklardan şikayet etmektedir. Şüphesiz ki söyleğimiz bu dört fesat ocağı bu ahvalin mesulü ve müsebbibidir... Niçin bunlardan kurtulmaya çalışmıyoruz Şunu bilmeliyiz ki bu hastalıkları tedavi etmek sağlam bir azim ve iradeye muhtaç olduğu kadar araştırma ve incelemeye de muhtaçtır. Yalnız kuru sözlerle veya faydasız öğütlerle bunlar önlenemez. Hastalıkları teşhis edip gereken tedaviyi yapmak gerekir. Fakat ne olursa olsun bu hastalıklar önlenmelidir. Bunlara yakalanmamak için icabeden tedbirler alınmalıdır. Bizim yolumuzda cihad edenlere doğru yolumuzu gösteririz. Şüphesiz ki Allah iyilik edenlerle beraberdir. 17 Mısır II. Dünya savaşına dolaylı olarak iştirak etmiştir. 18 Ankebut suresi II EY İNSAN.. SEN NESİN ayet 69 Ey insan.. Lutfu bol ikramı geniş olan Rabbine karşı seni aldatan nedir... Seni yoktan var eden noksansız yaratan münasip bir şekil veren Odur. Seni çeşitli tiplerden dilediğin şekilde terkib edendir. Ey insan Sen nesin sorusuna karşı iman edenlerle etmiyenlerin cevabı değişiktir. 1 Biz müminler şöyle cevap veririz Ey insanoğlu.. Sen ilahi ve latif Mr varlıksın. Mukaddes bir canlısın. Allahın emriyle varolan bir ruhsun. 19 Infitar Suresi ayet 68 Seni Allah yarattı. Ruhundan sana ülediv Seni birçck mahlukatından üstün kıldı. Meleklerine senin için ihtiram secdesi ettirdi. Gözün gördüğü her şeyin adını sana öğretti. Bir emanet olan dinini sana arzetti ve sen de onu kabul ettin. Görünür görünmez sayısız nimetlerini verdi. Göklerde ve yeryüzündeki varlıkları sana hizmetçi kıldı. Sana en büyük ikramda bulundu. Seni en güzel şekilde yarattı. Göz kulak ve kalfc gibi değerli uzuvları bahşetti. Hem hayır hem şer yolunu sana gösterdi. Hayır yolunda kolaylıkla yürümeni temin etti. Sen ancak Onun izni ve kudretiyle denizde yüzüyor havada uçuyorsun. Elektrik kullanıp atom bombasını patlatıyorsun. Düşünce ve tedbirinle semaya tırmanıyorsun.. Bundan daha büyük daha güzel daha üstün ne olabilirsin Haberdar olmamışsın kendi zatından da hala sen Muhakkar bir vücudum dersin ey insan fakat bilsen... Senin mahiyetin hatta meleklerden de ulvidir AvalIm sende pinhandır cihanlar sende matvldir Derdin de senin içinde dermanın da... Fakat bilemezsin sen bunu da... Kendini küçük bir cisim zannedersin. Halbuki sende en büyük alem gizlidir. Ve sen de bu kısa hayattan sonra tekrar dirileceksin. Yaptıklarından hesaba çekileceksin. Eğer yeratıiış gayeni bildin Rabbine ihlasla ibadet ettinse Cenneti Firdevste ebedi hayatı sürdüreceksin. Yeratılış gayeni şu ayeti celile ne kadar güzel beyan buyuruyor Cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinleı diye yarattım. Onlardan rızık istemiyorum. Beni doyurmalarını da arzu etmiyorum. Şüphesiz ki Allah bol rızık veren sahibidir. Rezzak ve yenilmez kuvvet 20 Safahat 1. Kitap S. 72 M. Akif Ersoy. Bu kıta mütercimin ilavesidir. 21 Zariyat Suresi ayet 5658 Korktuğun ölüm bu dünya hayatından o ebedi hayata seni taşıyan bir vesiledir. Eğsr bilseler... ölümsüz gerçek hayat ahiret hayatıdır. Bu vücud seni hapseden demirden bir kafes... İleride çıkaracağın bu elbise kıyamette tekrar sana iade edilecek bir elbisedir. Merhum bir arif billah şöyle der Ben bir kuşum vücudum da bir kafes Uçtum kafesten rehin kaldı ceset işte ben surdayım şu da cesedim Kİ bir zamanlar elblsemdi benim. Şimdi herkesle konuşuyoruz Perdesiz Allahı görüyoruz ölümü siz sanmayın ölüm Çünkü o ahirete taşıyan bir bölüm... 2 Diyalektik Materyalistler Komünistler ise şöyle derler Ey insan.. Sen bir avuç topraksın. Ana rahmine dökülen bir damla susun. Dünyada çileli günler geçirir sonra haşerata yem olursun. Bundan başka bir şey olmayacaksın. Nitekim Kuranda belirtildiği gibi mazideki fikir arkadaşları da şöyle dememişler miydi Çürüyüp yok olan bu kemikleri kim diriltebilir. V Hayat ancak şu dünya hayatımızdır ölürüz ve yaşarız. Bizi yalnız zaman yok edecektir. Bu maddecilerin bugünkü temsilcileri de şöyle der Ey insan... Sen fizyolojik gelişmelerin maddi unsurların birleşmesinin eserisin. Sendeki şuur vicdan düşünce his irade bu kör maddenin eserlerindendir. Hayat ömrün sayılı günlerinden ibarettir. Bu günlerde ömrünü geçirir elinden geldiği kadar zevklerini gerçekleştirmeye çalışırsın. Bir şair şöyle demiyormu Dünya sadece yeme içme ve uyumadır. Bunları elde edemediğin dünyaya Uğurlar olsun. Netice İşte kardeşim Onların Hayat Görüşleri bunlardır. Sen hayata ibret nazarıyla bakar inceliklerini düşünürsen niçin varolduklarını anlamayan insanlığını küçümseyen gafillerden olmazsan Niçin yaratıldığını idrak edersin Gayene vasıl olur sun Sana yapacağım nasihat şudur Gece veya gündüz bir saatini düşünceye ayır Yukarıda geçen iki görüşten hangisinin daha üstün olduğunu anla. Fert ve cemiyet hayatında hangisinin daha büyük tesirler bıraktığını idrak et. Eğer birinci İslami görüşü kabul edersen kendini bilir kemale erersin. Basit hedeflerden vazgeçip yüce gayeler peşinde koşarsın. Kendini onun muhabbeti ve takvasıyla dolu bulursun. Kendini bilen Rabbini bilir. Şair şöyle der Seni neye namzet gösterdiklerini bir bilsen.. Nefsini uzak tutarsın hayvanlarla birlikte otlatmaktan... Bir kısım insanların ikinci maddeci görüşü seçmelerine hayret etme. Çünkü dünya hayatı ya hidayet ya dalalettir. Şu ayeti ceiileyi dinle Ey Muhammedi Onlara şu kimsenin haberini anlat Biz bir adama ayetlerimizi vermiştik. O bunları bıraktı şeytan onu peşine taktı. Böylece azgınlardan oldu. Eğer dileseydik onu bu ayetlerle yükseltirdik. Fakat O dünyaya taptı nevasına uydu. Bu kişi üzerine varsan da varmasan da dilini sarkıtıp soluyan bir köpek gibidir. Ayetlerimizi yalanlayan milletin misali budur. Sen bu kıssayı anlat. Gerekir ki düşünürler. Allah bizi de seni de hidayetine erdirsin... Amin... 25 III Araf Suresi ayet 175176 İKİ KUVVET ARASINDA İNSAN HAYIR VE ŞER Her canlıyı ve onu tanzim edene. Sonra da ona hem isyanı hem takvayı ilham edene yemin olsun... Nefsini temizleyen hakikaten kurtuluşa ermiştir.. Nefsinin içyüzünü gizleyen ise felakete uğramıştır. Bizim yolumuzda cihad edenlere biz doğru yolumuzu gösteririz. Şüphesiz ki Allah iyilik edenlerle beraberdir. Gerçekten insanoğlu üzerine uzun 26 Şems Suresi ayet 710 27 Ankebut Suresi ayet 69 devirlerden öyle bir zaman gelmişti ki insan anılmaya değer bir şey dahi değildi. Şüphesiz ki biz insanı birbirine kansan bir damla sudan yarattık. Biz onu imtihan ediyoruz. Bu sebeple insanı işiten ve gören bir varlık yaptık. Muhakkak ki biz ona doğru yolu gösterdik. İster şükretsin ister nankör olsun... Bu ayeti celileleri hatırladım. Kısa bir zaman sonra hayatın gerçek sırrını öğrendim. İnsanın iki kuvvetle imtihan edildiğini iki yoldan birine gitmeye mecbur kaldığını bildim. Hayır hissi insanı yücelmeye götürürken şer duygusu onu aşağılığa sürükler. Bunun için insan Rabbinden ilham almalınefsine değil aklına tabi olmalı işitme görme ve idrak etme nimetlerini hayra kullanmalı ilahi vahyin ışığında yürümelidir. İnsan ancak bu şekilde kurtuluşa erebilir. Cihad meydanında muzaffer olabilir. Cihad eden kendi nefsi için cihad eder. Şüphesiz ki Allah bütün alemlerden hiç birine muhtaç değildir. 28 Dehr İnsan Suresi ayet 13 29 Ankebut Suresi ayet 6 Kuranı Kerimde insan zikredilirken fena tarafları daha fazla beyan edilmiş insanlık vasfının daha kuvvetli olduğu anlatılmıştır. İnan bu kötü huylarından devamlı terbiye yoluyla tedavi yoluyla kendini kurtarabilmekte iman ve amelle nefsini temizleyebilmektedir. Nitekim şu ayeti kerimeler bunu ifade buyurmaktadır Asra yemin olsun ki... Hakikaten insan hüsran içindedir. Ancak iman edenler güzel ameller işleyenler birbirlerine hakikati ve sabrı tavsiye edenler müstesna.. Gerçekten insan sabırsız yaratılmıştır. .Kendine bir zarar geldimi feryad eder. Ona bir menfaat dokundumu çok cimridir. Namazlarını devamlı surette kılanlar müstesna.. Şüphesiz ki insan Rabbine karşı 30 Asr Suresi ayet 13 31 Mearic Suresi ayet 1923 32 Adiyat Suresi ayet 6 çok nankördür. Gerçekten insan çok zalimdir çok nankördür. Kahrolsun. İnsanoğlu ne kadar nankördür... Bir kısım insanları şeytan aldatır. İnsan olduğunu bile unutturur. Böyle giderse zelil olur. Gafletten silkinemez. Bir daha yerinden kalkamaz. Böylece azaba layık olur helak olanlarla birlikte yok olur. Ey Muhammedi.. Onlara şu kimsenin haberini anlat Biz bir adama ayetlerimizi vermiştik. O bunları bıraktı şeytan onu peşine çekti taktı. Böylece azgınlardan oldu. Eğer dileseydik onu bu ayetlerle yükseltirdik. Fakat dünyaya taptı. Hevasına uydu. Diğer bazı kısım insanlar ayağı kayıp hakikatten uzaklaşırsa Allahı hatırlar hatasından döner acele tevbeye koşar Allahın emrettiği şeylere sarılır. Günahlarını bu yolla silip atar. Allah Teala insanların acz ve zaafını bildiği için tevbe kapılarını sonuna kadar açmış mukaddes kitabında şöyle buyurmuştur 33 İbrahim Suresi ayet 34 34 Abese Suresi ayet 17 35 Araf Suresi ayet 175176 Ey kendileri aleyhine haddi aşan kullarım... Allahın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz ki Allah bütün günahları affeder. O affedici ve rahimdir. Rabbinize dönün Ona ihlasla ibadet edin... Günaha düştüm diye ümidi kırılmayan hayal kırıklığına uğramayan bilakis tevbe edip af dileyen bu çeşit insanların mükafatı affedilmek ve sevaba nail olmaktır. Cennet şu takva sahiplerine hazırlanmıştır... Onlar ki bir günah işledikleri veya kendilerine zulmettikleri zaman Allahı anarlar. Hemen günahlarının bağışlanmasını isterler... zaten Allahtan başka günahları kim affedebilir Yaptıkları günahta bile bile İsrar etmezler. işte onların mükafatı rablerinin affı ve ağaçları altından ırmaklar akan cennetlerdir. Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır. Bunları yapanların mükafatı ne güzeldir. 36 .Zümer Suresi ayet 5354 37 Ali İmran Suresi ayet 135136 İnsan cihad etmeye alışır hayır yolunu öğrenir 1yi eğitim gören bir asker ve şerre karşı savaşan hazır bir insan olur devamlı nefsini murakabe eder. tevbe ve istiğfara devam ederse bir iş meydana gelmeden onu tahmin eder. Gereken tedbirleri alır. Şeytanın tuzağına düşmez. Ve Allahın beyan ettiği şu kimselerden olur Takva sahiplerine şeytandan herhangi bir vesvese geldiğinde iyice düşünürler. Hemen hakikati görüp ona dönerler. Bu güzel sıfatlara sahip olan kişilerden şeytan artık ümidini keser bunlar aşılmaz bir iman kalesi içinde yaşar. Senin kullarıma karşı hiçbir tesirin yoktur. V Hatta öyle olur ki bu vasıfların sahiplerinden şeytan korkup kaçar. Peygamber Efendimiz S.A.V. Hz Ömer R.A.e şöyle buyuruyor Şeytan hangi yola gittiğini görse oradan kaçar. İşte kardeşim.. İmtihandan ibaret olan insan hayatında yapılan manevi cihadın meyveleri bunlardır. Acaba sen ne yapıyorsun Gaflette olanlarla oturup 38 Araf Suresi ayet 201 39 Hicr Suresi ayet 43 yok mu olacaksın Yoksa cihad edenlerle savaşıp yüce makamlara mt ereceksin Üçüncü bir ihtimal yok... Kim haddini aşar inkar ederse Dünya hayatını tercih etmişse Şüphesiz ki onun yeri Cehennemdir. Fakat her kim de Rabbmin makamından korkar ve nefsini şehevi arzulardan uzaklaştınrsa Muhakkak ki Cennet onun varacağı yerdir... Sen bunlardan birini seç. Rabbinin şu sözünü hatırla Yemin olsun ki nefsini temizleyen hakikaten kurtuluşa ermiştir. Nefsinin içyüzünü gizleyense felakete uğramıştır. 40 Nazdat Suresi ayet 3741 IV AMEL DEFTERİ Şems Suresi ayet 710 Amel Defterleri konmuştur. O mücrimleri göreceksin ki amel defterlerinde yazılı günahlardan korkuyor. Ve şöyle diyorlar Eyvah bize.. Bu defterlere ne olmuş böyle Küçük büyük hiç bir şey bırakmayıp hepsini sayıyor Onlar yaptıklarını önlerin de buldular. Rabbin hiç kimseye zulmetmez. Bir zaman merhum hocamın önünde Kalem suresini teşbih ederken şu ayeti celileyi görünce durdum Biz Cennet sahiplerini imtihan ettiğimiz gibi onları da imtihan etmekteyiz. Sonra Muhterem Hocam... Siz bize diyordunuz ki cennet nimetler yurdudur. Orda üzüntü gam diye bir şey yoktur. Bu ayeti celile ise cennet ehlinin de imtihan edildiğini açıklıyor. Bu nasıl olur dedim... 41 Kehf Suresi ayet 1 42 Kalem Suresi ayet 17 Rahmetlik hocam Allah Rahmet eylesin çok halim selim zarif ilim ve fazilet sahibi idi. gülümseyerek şöyle demişti Dinle evladım... Bu ayetteki Cennet Allahın takva sahibi kullarına vaad ettiği ahiretteki Cennet değil. Bu bahçe demektir. Bu bahçe üç kardeşe ait bir bahçe idi. Allahın verdiği bu nimete şükretmek için her yıl bahçenin meyvelerinden bir kısmını fakir ve yoksullara dağıtırlardı... Allah da şükretmeleri sebebiyle kazançlarına hayır ve bereket veriyordu. Fakat bir sene geceleyin birbirleriyle müşavere ederek hiç bir fakiri bahçeye sokmamaya karar verdiler. Bunu konuşurken hiç kimsenin kendilerini işitmeyeceğini sandılar. Fakat her şeyi duyan gören ve bilen Allah bunları işitti. Şüphesiz ki üç kişinin yapyaptığı fısıltıda dördüncüsü Allahtır. Beş kişinin yaptığında altıncısı Allahtır. Bundan daha az veya çok kimseler de bunu yapsa mutlaka Allah onlarla beraberdir. Nerede olursa olsun... Allah Teala bahçe sahiplerinin niyetlerini 43 bildi. Mücadele Suresi ayet 7 Ve şöyle cezalandırdı Onlar uyurken bir kasırga bahçelerinin altını üstüne çevirdi. Hiç bir şey bırakmadı. Bundan bihaber olan üç kardeş fısıldayarak şöyle dediler Bugün bahçemize bir yoksul sokulmasın. Yoksulları mahrum etmeye kadir olduklarını sanarak erkenden gittiler. Bahçelerini gördüklerinde Muhakkak ki biz doğru yoldan ayrılmışız. Daha doğrusu mahrum edilmişiz.. İşte evladım.. Yaptıklarından Allahın haberi olmadığını zannedenlerin sonu budur Azab böyledir... Ahiretin azabı daha büyüktür. Bir bilseler... . Bu mesele otuz sene önce olmasına rağmen sanki dün olmuş gibi hatırlıyorum. Bu bende büyük bir tesir bıraktı. O zaman gözlerimi hocaya doğru dikmiştim. Allahın kollarını nasıl murakebe ettiğini düşündüm. Bu düşünce beni Kuranı Kerimin birçok ayetlerini anlamaya şevketti. Allah Teala ile insanlar arasında mevcut olan bu murakabeden daha büyük daha dikkatli bir bağ görmedim. İnsanlar nerede olursa olsun Allah onlarla beraberdir. 44 Kalem Suresi ayet 2427 45 Kalem Suresi ayet 33 Şüphesiz ki insanı biz yarattık. Nefsinin ona nasıl vesveseler verdiğini biliriz. Biz insana şah damarından daha yakınız. Sen ne halde olursan ol. Kurandan ne okursan oku ne yaparsanız yapın buna dalıp dururken muhakkak ki biz üzerinizde şahid oluruz. Ne yerde ne gökte zerre kadar bir şey Rabbinizden gizli kalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyüğü de... Muhakkak apaçık bir kitabda mevcuttur. Geceleri sizi ölüler gibi uyutan gündüzleri de neler yaptığınızı bilen takdir edilen ömrünüz sona ersin diye sizi gündüzleri uyandıran Odur Nihayet dönüşünüz Onadır...Sonra o dünyada yaptıklarınızı size haber verecektir. Bu ilahi murakabe dıştan değil içtendir. Kalpleri yarıp içine kadar giren bütün gizliliklerini bilen bir murakabedir. İlahi murakabe yanında söylenilen her söz yapılan her iş yazılır O çok şerefli yüce tertemiz 46 Kaf Suresi ayet 16 47 Yunus Suresi ayet 61 48 Enam Suresi ayet 60 sahifelerdedir... Kıymetli sevgili takva sahibi yazıcı meleklerin elleriyle yazılmıştır. İşledikleri her şey amel defterlerinde mevcuttur. Küçük her şey yazılmıştır. İnsan ne konuşursa konuşsun yanında devamlı hazır bir murakabe eden mevcuttur. V Herkesin amellerini kendi boynuna astık. Kıyamet günü insana öyle bir kitap ortaya çıkaracağız ki her şeyi açıklayan bir kitap olarak bulacak. Oku kitabını. Bugün senin hesabını görmek üzere nefsin sana yeter. Sen her ümmeti toplanmış bir halde göreceksin. Her ümmet kitabını almaya çağırılacak işte bugün yaptıklarınızın karşılığını bulacaksınız işte kitabımız Yüzünüze karşı hakkı söylüyor. Çünkü sizin yaptıklarınızı hep yazdırıyorduk. Yoksa onlar işini sağlama mı bağladılar Şüphesiz ki aslında işleri çeviren biziz. Yoksa sırlarını ve fısıltılarını işitmediğimizi mi sanıyorlar Hayır işitiyoruz ve yanlarında elçilerimiz vardır yazıyorlar. İlahi murakabe ve tesbiti daha açık surette belirten şu hadisi şerifi birlikte okuyalım Bir kişi dualarının bir kısmında şöyle yalvarmıştı Ey Rabbim.. Yüce zatın ve büyük saltanatının layık olduğu hamd ile sana hamddlsun... Bu söz hayrı şerri yazan iki meleği durdurdu. Allah Teala Ey Meleklerim... Kulumun dediği gibi yazın. Benim huzuruma geldiğinde onun mükafatını ben vereceğim buyurdu. Yine bu Rabbani murakabeyi latif bir surette beyan eden şöyle bir rivayet te vardır Kul pişman olup tevbe edip af dilediğinde Allah günahlarını siler uzuvlarına yaptıklarını unutturur. Günahının eserlerini görenlerden ve yaptığı yerden kaldırır. Allahın huzuruna vardığında artık günahının varlığına dair hiçbir şahid kalmaz. H. Şerif. 54 Zuhruf Suresi ayet 7980 Şüphesiz ki iyilikler kötülükleri giderir. Bu derin düşünenlere bir nasihattir. Bu husus maddecilere çok uzak ve çok garip görünür. Çünkü onlar ancak gözlerinin gördüklerine inanırlar. Halbuki seslerin ışıkların kaybolmadığını radyo ve havada devamlı kaldıklarını ileri sürüyorlar. . Buna dair hiçbir delilleri de yoktur. İleride biz onlara hem ufuklarda hem de bizzat kendilerinde mevcut olan ayetlerimizi göstereceğiz. Böylece peygamberin söylediğinin gerçek olduğu gözlerinin önüne serilecektir. Rabbinin her şeye şahid olması yetmez mi p6 Muhterem Okuyucu.. Birçok insanlar bu murakabeyi çok iyi bilmiş onun icap ettirdiği gibi hareket etmişlerdir. Hayır olmadığını bilmedikçe bir şey konuşmamışlardır. Fayda sağlayacağını bilmedikleri bir şeyi yapmamışlardır. Hatta bazıları hatırına gelen şeylerde bile ilahi murakabeyi göz önünde bulundurmuşlardır. Bir arif şöyle der Ey Rabbim... Eğer bir Gün hatırıma senden başka bir arzu gelirse mürted olduğuma hükmederim. Sen ne yapıyorsun İnsana gafletten daha zararlı bir şey olamaz gelecekte vazgeçerim diye günaha devam etmekten daha kötü bir şey olamaz. Amel def terin büyük küçük seçmeden herşeyi almakta iyiliğin kaybolmakta günahın unutulmamakta. Seni hesaba çekecek Rabbin ölmez ebedi hayattadır. Mutlaka herkesin bir amel defteri olacaktır. İşte o vakit kitabı sağ eline verilmiş kimse der ki Gelin kitabımı okuyun. Çünkü ben hesaba çekileceğimi sezmiştim. Bu kimse artık refah bir yaşayış içindedir. Yüce bir Cennettedir. Meyveleri kolaylıkla devşirilir. Geçmiş gürlerdeki salih amellerinize karşılık olarak yiyin... için... afiyet olsun. 57 ELHaakka Suresi ayet 1924 52 VAKİT NAKİT DEĞİL HAYATTIR Geceyi ve gündüzü takdir eden Allahtır. Kainatı yalnızca maddi değerlerle ölçenlere göre Vakit Nakittir. Fakat maddeden daha ilerisine bakanlara göre vakit maddi bir kıymet değil ömürdür. Ey zavallı insan... Hayatın doğumla ölüm arasında geçen vakitten başka nedir Altın biter elden çıkar. Ama yeniden elde etme imkanı vardır. Geçen vakit yaşanan ömür bir daha geri gelmez. Öyle ise vakit altından da elmastan da ve bütün cevherlerden de kıymetlidir. Çünkü O hayattır. Her vakit aynı ol maz. Başarıya ermek istediğine kavuşmak için münasip zamanlar vardır... Vakit ömür olduğu için en çok zararlı çıkanlar tehlikelerle karşılaşanlar vaktin değerini bilmeyen gafillerdir. Şüphesiz ki cin ve insanlardan bir çoğunu Cehennem için yarattık. Kalpleri vardır ama gerçeği idrak etmez. Gözleri vardır ama hakkı görmezler. Kulakları vardır ama doğruyu işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibidir. Belki daha aşağıdadırlar. İşte bunlar gafillerdir. Hz. Ebubekir R.A.in dualarından biri de şu idi Ey Rabbimiz Sen bizi zorluklara düşürme. Ansızın bizim canımızı alma. Bizi gafillerden kılma. Hz. Ömer R.A. de Vakitlerin bereketle dolu olmasını Allahtan niyaz ederdi. Kıyamet gününde Allah kuluna ömrünü nerede harcadığını malını nereden kazandığını nereye sarf ettiğini soracaktır. Resulullah S.A.V. vaktin değerini üstün bir üslupla şöyle beyan ediyor Şafakla birlikte başlayan her gün Ey Ademoğlu.. Ben yeni bir günüm. Yaptığına şahidim. Benden faydalan. Çünkü kıyamete kadar daha geri gelmem der. öyleyse dünyada vakitten değerli hiçbir şey yoktur. Vakitler de fazilet ve bereketi bakımından birbirinden farklıdır. Bir saat diğerinden daha bereketli bir gün diğerinden daha üstün bir ay diğerinden daha değerli olabilir. Bir şair şöyle der Bir gözümüzün diğerinden üstün olması bir günün diğerinden kıymetli olması bir gerçektir. Bu Allahın biz müminlere bahşettiği yüce bir nimettir. Bu vakitlerde gafletten uzak olalım. Allahı hatırlayıp uyanalım. Allah lutfundan bizlere verdiği nefeslerimizi ganimet bilelim. Böylece Allahın kabul rüzgarları tecelli etsin. Çünkü bu mübarek vakitlerde yapılan iyi amellere kat kat sevap verilir. Bu vakitlerde salih kulların dereceleri yükselir. Tevbe kapıları sonuna kadar açılır. Tevbeleri kabul edilenler bu kapılardan içeri girer. İşte bu mübarek saatlik günlük haftalık ve yıllık vakitleri ayeti celileler ve hadisi şerifler bizlere bildirmektedir. Allah Teala şöyle buyuruyor O halde akşama girerken sabaha ererken lahı teşbih edin. Göklerde ve yerde hamd Ona yaraşır. Geceleri de öğleleri de Onun şanını yüceltin. Sabaha ve. geceye yemin ederim ki... Şüphesiz ki Allahın yemin ettiği vakitler değerli vakitlerdir. Yine Allah Teala Hz. İbrahim A.S.e şöyle buyuruyor Bütün insanlara Haccı ilan et... Ta ki kendilerine ait menfaatları müşahede etsinler. Belirli günlerde Allahın ismini yad etsinler. Diğer bir ayeti celilede Allahı be iri i günlerde zikredin. C buyurulmuştur. Resulü Zişan Efendimiz S.A.V. vaktin değerini bildiren ve zamandan istifade etme yolunu öğreten mübarek hadisleriyle biz müminleri aydınlatmış iman edenlerin iki korku arasında yaşadıklarına işaret buyurmuştur. Bu iki korkudan biri geçmiş günleri için Allahın ne yapacağını bilmeme korkusu ikincisi ise geriye kalan ömründe Allahın nasıl ferman buyuracağını bilmeme korkusudur. öyleyse ahireti ayırsın ölmeden kul vaktini kendisi için değerlendirsin. Dünyasını için kullansın. Gençliğinden bir parçasını ihtiyarlığına ihtiyarlamadan önce gençliğinin kadrini kıymetini bilsin önce hayatın değerini bilsin... Muhterem Kardeşim.. Hergün senin için seher vaktinde bir saat kuşluk vaktinde bir saat ve geceleyin bir saat bulunuyor. İşte bu vakitlerde tertemiz bir ruhla ulvi jnakamlara yükselebilirsin. Dünya ve ahiret saadetine erebilirsin. Ayrıca Cuma gecesi ve günü ruhunu kalbini ve bedenini feyzi ilahi ile doldurabilirsin. Bunlardan başka ibadet günleri kandil geceleri senin için büyük fırsattır. Böyle günleri ihya etmeye çalış. Gafillerden olma. Vaktini ganimet bil. Çünkü vakit kılıç gibidir. Gelecekte yaparım ümidini bırak. Zira bundan daha zararlı bir şey yoktur. Bir şair şöyle der Keskin ol vakit gibi... Sevilmez yaparım belki Umarım deme sakın İşte budur en büyük illetin... Cenabı Haktan bizleri mübarek vakitlerde ibadet ve itaata muvaffak kılmasını niyaz ederim... Amin... VI İLMİMİZ MAHDUTTUR Size ilim olarak ancak pek az bir şey verilmiştir. Rabbim ilmimi ziyade eyle de. Acaba bu uzun araştırmalar çeşitli deneyler ve devamlı incelemelerden sonra insan aklı herhangi bir şeyin gerçek yüzünü bilebilmiş midir Bu sualin cevabına kısa akıllılar Evet derler. Derin alimler ise menfi cevap verirler. Şu gerçektir ki insan aklı yaratılıştan araştırmayı incelemeyi hakikate ulaşmayı ister fakat hakikat aklı aldatır. Onunla alay eder. Akıl bir şeyin mahiyetini öğrenmeye yaklaştıkça o şeyin mahiyeti akıldan kaçar. Yalnız hususiyetlerinden veya sıfatlarından birini öğrenilmesine müsaade eder. O şeyin bizzat hakikati ise bilinmez gizli kalır. Hatta birçok şeylerin özellikleri ve vasıfları bile bilinmemiştir. Diğer taraftan bazı şeylerin özelliklerini bilme onlara çeşitli isimler takabilme derecesine varılabilmiş gerçek mahiyetleri ise anlaşılamamıştır. İnsanoğlunun mazide sarfettiği devamlı gayretleri bu kadar az bilgiye vesile olabilmiştir. Mesela insan su yun mahiyetinin ne olduğunu öğrenmeye çalışmış. Suyun mevcudatın varlığını teşkil eden Anasırı Erbaadan su hava toprak ateşten biri olduğunu anlamıştır. Fakat zamanla aldandığını öğrenmiş bölünmez bir cevher sandığı suyun da oksijen O ve Hidrojen H unsurlarına bölündüğünü idrak etmiştir... Bununla da kalmayıp Oksijen ve Hidrojen nedir Deyip bunları araştırır. Neticede bunların da birer unsur değil moleküllerden birleşmiş olduklarını öğrenir. Kısaca İnsan aklı gerçekleri araştırma peşinde koşar. Halbuki hakikate ulaşamaz ancak ya bir özellik veya bir sıfatını anlayabilir. Hatta atomun ve cev. herlerin bölünmez olduğu fikri maddi ilim sahiplerini uzun zaman aldatmış lakin atomun da parçalandığı göz önüne çıkınca bu görüşler yıkılmış insan aklını yeniden cehalet vadilerine salmıştır. Fransız alimi Charles Richer bazı kitaplarında bu konuyu ne güzel anlatıyor İnsanın maddi ilimlere ihtiram etmesi gerekir. Bununla beraber bu ilimler ne kadar doğruyu söylerse söylesin çok basit ve sathidirler. Duyu organlarımız o derece aciz ki gözünün önünde olan bazı varlıkları bile idrak edemez. Mesela mıknatısın çekici gücü tesadüfen keşfedilmiştir. Şayet mıknatıssız demir mıknatısın yanına tesadüf icabı konulmamış olsaydı mıknatısın demir çektiğini asla bilemiyecektik. Daha yakın zamana kadar hiçbir kimse X ışınlarının varlığını hayaline dahi getiremezdi. Niçin iftihar ettiğimiz bu maddi ilimlerin ancak maddelerin dış yüzeylerini bilebildiklerini yükseksesle hay kırmıyoruz... Maddenin mahiyetine varamadıklarını maddelerin hakikatini tanıtan kanunları akılların idrak edemediğini niçin ifade etmiyoruz. Semaya doğru fırlattığımız taşın yere düştüğünü görürüz. Acaba niçin düşmüştür Nevvton bize şöyle cevap verir Cismin hacmine uygun yer çekiminden dolayı düşmüştür. Fakat bunun hakikati nedir Verilen cevap tahsili hasıl bilineni tekrarlama dan başka bir şey midir Değilse bu çekicilikten kim ne anlıyor söylesin Yukardan atılan bir taşın yere düşmesi herkesin gördüğü bir iştir. Fakat buna hakim olan kanunu anlayacak bir akıl yoktur. İşte bunun gibi birçok hadiselerin içinde yaşıyoruz. Buna rağmen onların bir sırrını dahi çözemiyoruz. Hatta en basitini dahi bilemiyoruz. Mesela Hidrojenle Oksijenin birleşmesi ne demektir Bundan ne anlayabiliriz. Halbuki bu birleşim her iki maddenin de özelliklerinin kaybına bunlara tamamen zıt üçüncü bir maddenin meydana gelişine sebep olur. H + O H.O Su Bilginler bugüne kadar tartılamaz diye vasıflandırılan atom maddesinin tabiatının ne olduğu hakkın da ittifak edememektedirler. Hakiki alime layık olan şudur ki Hem mütevazi hem de cesur olsun... Çünkü ilmimizin mahdut oluşu mütevazi olmamızı gerektirdiği gibi bilinmeyen bu alemi öğrenmeye çalışma kapılarının önümüzde açık oluşu da cesaretli olmamızı icap ettirir. Kainatı bildiren ilmin sona erdiğini araştırılacak yeni bir şeyin kalmadığını zanneden alimlere yazıklar olsun... Ariflerden bir kardeşin bu mevzuda söylediği şu söz ne derindir Zannederim ki insan aklı ne kadar çalışsa bu alemin gerçek yüzünü bilemez. Çünkü bu alemin gerçek yüzü mesleğin sırrıdır. Mesleğin sırrını ancak meslek sahipleri bilir. O halde bu alemin sırrını da ancak Allah bilir. Çünkü bu alem cnun eseridir. Allah önlerinde ve arkalarında olan herşeyi bilir. Onlar ise Allahı hakkıyle bilemezler. Ezberlediği terimlerle bildikleri kabuklarla koydukları isimlerle aldanıp gururlananlara hakikate varmaktan uzak kalanlara bu sözleri söyledik. Umulur ki ilim sahasının çok geniş olduğunu buna rağmen ilimden daha ileri daha geniş sahalar bulunduğunu ve varlıkların dış yüzlerini değil hakikatlarını öğrenmeyi gösteren daha başka bir yol bulunduğunu idrak ederler. Bu yol iman yoludur. Böylece her iki meydandada çalışsınlar. Hem aklın hem de kalbin nuru ile aydınlansınlar. Dünya ve ahireti kazanmış olsunlar. Kuranı Kerimin şu beyanı onlar için tahakkuk etsin Allah içinizden iman edenleri ve ilim sahiplerini birçok derecelerle yükseltsin. Şu ayeti celileleri düşünsünler O kafirler yeryüzünde gezip te kendilerinden daha kuvvetli yeryüzünde bıraktıkları eserler bakımından daha sağlam olan öncekilerin akıbetlerinin nasıl olduğunu görmezler mi Böyle iken elde ettikleri şeyler kendilerine bir fayda vermemiştir. Çünkü peygamberleri onlara deliller getirince kendilerinde bulunan ilme güvendiler de alaya aldıkları şey kendilerini kuşatıverdl. O vakit azabımızın şiddetini gördüklerinde şöyle dediler Allahın birliğine iman ettik. Ona ortak koştuğumuz şeyleri inkar ettik. Fakat azabımızı gördükleri vakit imanları kendilerine fayda verecek değildi. Allahın kulları için devam eden nizamı budur işte kafirler burada aldanmışlar ziyana uğramışlardır. 67 Gafir Mümin Suresi ayet 8285 64 VII İSRA VE MİRAÇ Her türlü noksanlıktan münezzeh olan o Allahtır Ki kulunu geceleyin Mescidi Haramdan etrafını mübarek kıldığımız Mescidi Aksaya kadar götürdü. Bunu ayetlerimizi gösterelim diye yaptık. Şüphesiz o herşeyi işitir herşeyi görür. Dün İsra ve Miraç hadisesini düşündüm. Hatırı ma şunlar geldi Müslümanlar Peygamberimizin Miracını kandil gecelerinde anadursunlar.. Etrafı mübarek olan Mescidi Aksa ve Mukaddes Filistin Siyonistlerin İngiliz İmparatorluğunun ve Birleşik Amerikanın hücum ve yağmalarına maruz kalsın. Yeryüzündeki bütün Müslümanlar da hiçbir harekete geçmeden bakakalsın.. Laf üretsin hizmet yapmasın. Müslüman olmayan bir ise bütün gayretleriyle hedeflerine doğru yürüsün... Bu ne tezat ya Rabbi... Yine müslümanların Mirac gecesinde Allah Tealanın sevgili peygamberini SidretülMüntehaya kadar çıkardığını Kabe Kavseyn makamına mazhar kıldığını yad etsinler... Hakiki izzet ve şeref ancak Adanındır. Resulünündür ve müminlerindir. ayetini okusunlar. Kim ki mecbur edilmeden isteyerek zelil olmayı kabul ederse benden değildir. buyuran Resulullahın sözünü dinlesinler... Ayrıca Gerçekten Allahın Resulünde sizin için Allahı ve ahiret gününü arzu edenler için Allahı çok çok zikredenler için güzel bir örnek vardır.. ayeti celilesini okusunlar... Bütün bunlara rağmen alt mevkilere razı olsunlar. Basit şeylerle iktifa etsinler. Bütün milletlerden geri kalsınlar. Zalim ve gasıpların hareketlerine boyun eğsinler... Bu ne tezat ya Rabbi.. 69 Münafikun Suresi ayet 8 70 Ahzab Suresi ayet 21 Yine Kuranı Kerimde ilk inen ayeti celilenin OKU diye başladığını bilsinler Yaratan Rabbinin adıyla oku... O insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku... Senin Rabbin nihayetsiz ikram sahibidir. O kalem ile öğretti insana bilmediği şeyleri O öğretti. Allah Tealanın Peygamberini S.A.V. Miraca çıkardığında Ona büyük delillerini göstermek istediğini kainatın sırrını mevcudatın nizamını müşahede ettirmeyi dilediğini iman ve irfanın zirvesine varsın diye kalb ve aklını ilimle doldurmak arzu ettiğini müslümanlar bilsinler... Allahın kendilerine yeryüzünde yürüyüp kainata ibret nazarıyla bakmalarını emrettiğini öğrensinler De ki Bakın göklerde ve yerlerde neler var. Bütün bunlara rağmen gerek maddi gerekse dini ilimlerin kabuğunda kalsınlar öze inmesinler... Allahın insanlara hizmetkar kıldığı tabiat kuvvetlerinden faydalanma bakımından çalışkan milletlerden geri kalsınlar Göklerde ve yerde ne varsa onların hepsini kendi katından sizin hizmetinize O verdi. Hatta ve hatta maddi güçsüzlük sebebiyle başkalarına mahkum olsunlar ilmi sahalarda geri kalsınlar... Bu ne tezat Yarabbü... İlimleriyle mağrur olan birtakım insanlar Kişi kısa bir zamanda Mekkeden BeytülMakdise nasıl gidebilir Zira karadan veya havadan giden vasıtalar henüz keşfedilmemişti. Sonra göklere nasıl yükselebilir Halbuki semalarda insan hayatına elverişli hiçbir şey yoktur. Hava su gıda gibi şeyler de yoktur. Söylenilen bu süratle semaya çıktığında nasıl oradaki cisimlere çarparak erimedi... vb. gibi birtakım yersiz itirazları dillerine dolamışlardır. Onlara deriz ki Bu iş sandığınız gibi değil... Siz bile kainatın bütün kuvvetini bilemediğinizi tabiata hakim kanunları çözemediğinizi itiraf ediyorsunuz. Bu mlrac meselesini de bilemediğiniz akıllarınızın ermediği mevzulardan biri kabul edin. Size ilim olarak pek az birşey verilmiştir. İlmi keşifler tarihini inceleyecek olursanız her keşfedilen şeyin önceleri tenkid edildiğini sonra bir gerçek olarak kabul edildiğini görürsünüz isra ve Mirac meselesi de ne kadar tenkid edilirse edilsin aslında bir gerçektir. Yine bunlara deriz ki Dayandığınız tecrübi ilimler de ruhani kuvvetlerin maddi cisimleri tesir altına alabileceğini böylelikle bir yerden başka bir yere götürebileceğini hatta yerden yukarı kaldırabileceğini isbat etmektedir. Psikologlar bu meyanda yaptıkları tecrübelerle sandalyede oturanları birkaç metre yukarı çekmeyi başarmışlardır. İnsan bu psikolojik zayıf gücüyle böyle acayip şeyleri yapabilirse Allahın Peygamberi Hz. Muhammed S.A.V.e ruhani bir kuvvet vererek dilediği yere yükseltmesi nasıl imkansız olabilir Evet inkar etmek çok basit bir şeydir. İsteyen inkar edebilir. Fakat inkar etmek ilme ve derin anlayışa karşıdır. İlimde ileriye giden kimseler Hepsi Rabbimizin kstındandır derler. Ey yüce Peygamberin ümmeti.. Dininle iftihar et. Oku... Cihad et. Allaha hakkıyla iman et. Kurtuluş bundadır Da ki Çalışın çünkü yaptıklarınızı Allah ta Resulü de müminler de görecektir. Hepiniz mutlaka gaybı ve hazırı bilenin huzuruna döndürüleceksiniz. Ve o zaman ne yaptığınızı o size haber verecektir. 76 Tevbe Suresi ayet 105 VIII İKİ YOL Biz insana iki yolu hayır ve şerri gösterdik. İnsan başıboş bırakılacağını mı zannediyor Allah Teala insana yolunu göstermiş gideceği yolu çizmiş gözünün önüne hedefini dikmiş ve yara tılışının hikmetini şöyle anlatmıştır Sizi boşuna yarattığımızı ve tekrar bize döndürülmiyeceğinizi mi zannettiniz Hakiki mülk sahibi elan Allah bundan çok yücedir. Said kimseler Hakkın inayetine mazhar olan hidayet nuruna eren gözlerinden gaflet perdesi açılan bu hakikati idrak eden gayelerine ulaşmak için durmadan yürüyen ve Cenabı Hakkın şu kelamını layıkıyle anlayan kimselerdir O helde hepiniz Allaha dönün. Gerçekten ben Allsh tarafından sizi açıkça sakındıran bir peygamberim. Allah ile birlikte başka bir ilah tanımayın. Ger. çekten ben Allah tarafından sizi açıkça sakındıran bir peygamberim. Kişiye hakim olan nefsi arzu aşırı istek veya dünya malı gibi Allaha ermeğe engel olan veya ona yönelmeye mani olan ya da kulu Allaha güvenmekten çeviren herşey Allahtan başka bir ilah sayılır Şimdi o kimseyi gördün ya nefsinin arzularını tanrı edinmiş Allahta sapacağını bildiği için onu şaşırtmış kulağını ve kalbini mühürlemiş gözüne de bir perde çekmiştir. Artık bunu Allahtan başka kim doğru ycla çevirebilir. Ey insan... Önünde yalnız iki yol var bir üçüncüsü yok. Birincisi kolay nurlu güzel çiçeklerle süslü nimetlerle dolu bir yoldur. Bu yol İman ve yakın ile başlar. Çeşitli merhaleleri istikamet ve itaat tır. Sonu ise Cennet ve ilahi rızaya nail olmak tır. Nihayetsiz kudreti olan bir Hakimi Mutlekın huzurunda rıza gösterilen bir makamdır. İkinci yol ise harabe korkunç karanlık uçuruma giden bir yoldur. Bu da İnkar ve ilhad ile başlar. Çeşitli merhaleleri fücur ve isyandır Sonu Cehennem ve ateştir. Kim haddini aşıp tuğyana düşerse dünya hayatını tercih ederse cnun varacağı yer Cehennemdir. Elbette bu iki yol müsavi olamaz... Öyle ya rr.ürrin olan hiç fasıklar gibi olur mu Or.lar bir olamazlar. İman edip te güzel güzel ameller işleyenlere yaptıklarına kerşılık bir ağırlama olarak crtlara Meva Cennetleri vardır. Fakat fasık olanların barınacağı yer ateştir. Oradan her çıkmak istediklerinde yine oraya döndürülürler. Ve onlara Yalanladığınız ateşin azabını haydi tadın denir. Artık müslümanları mücrim kafirler gibi yapar mıyız hiç Size ne oluyor Nasıl böyle hüküm verebiliyorsunuz Yoksa biz iman edip güzel güzel amel işleyenleri yeryüzünde fesad çıkaranlar gibi yapar mıyız Yoksa takva sahiplerini kafirler gibi yapar mıyız Salih abid ve muhlis kimseler dünyada da ahiret te de bahtiyardırlar. Erkek olsun kadın olsun iman ederek güzel güzel amel işleyene muhakkak ki iyi bir hayat yaşatacağız. Ve yapmakta oldukları amellerin daha güzeliyle mükafatlarını vereceğiz. Her kim beni zikretmekten yüz çevirirse ona dar bir geçim vardır. Ve onu kıyamet gününde kör olarak hasredeceğiz. Fertler açısından tutulan yola göre layık olacakları mükafatlar değiştiği gibi cemaatlere göre de duyen semavi vahiyden ilham alan bir ümmet dünyasında aziz ve bahtiyar olur. Ah ir ette ise büyük mükafatlara kavuşur. Eğer o memleketlerin halkı iman edip Allahtan korkmuş olsalardı şüphesiz ki üzerlerine gökten ve yerden bereket kapılarımızı açardık. Eğer onlar Tevrata İncile ve Rablerinden kendilerine indirilen bütün ilahi kitaplara inanıp gereği gibi amel etselerdi şüphesiz ki nimetlere gark olup üstlerinden ve ayaklarının altından yerlerdi. Allah şöyle bir ülkeyi misal veriyor O şehir emniyet ve huzur içindeydi. Rızkı bol bol her yerden geliyordu. Ancak bu memleket Allahın nimetlerine nankörlük etti. Allah ta yaptıklarına karşılık olarak o şehir halkına açlık ve korku elbisesini giydirdi. Günümüzde dünyanın başlıca problemi maddi değil manevidir. Fakirlik hastalık ve cehalet problemlerinden daha ziyade zulüm tamah zor kullanma adaletsizlik merhametsizlik ve insafsızlık meseleleri günümüzün huzursuzluk kaynağıdır. Ey insan.. Ne zamana kadar böyle devam edeceksin. Deliller gözünün önünde.. Dün gördüğün derslerin izlerini unutmadın. İkinci Dünya Savaşında altı yıl boyunca yaşı kuruyu yakan her şeyi kasıp kavuran tahammül edilemez hadiselerden doğan acıları çektin. Akrep dönerse nelın hazırdır. Suçlu devam ederse cezaya layık olur. İyilik unutulmaz. Kötülük silinmez. Ceza veren Allah ölmez. Eden bulur... Müşrikler ancak kendilerinden önce gelip gibi bir gün bekliyorlar. De ki Bekleyin bekliyorum... Sonra Peygamberlerinizi ve kurtarıyorduk. İşte böylece müminleri de olarak kurtaracağız. geçmiş olanların günleri ben de sizinle beraber iman edenleri üzerimizde bir hak Allah emrinde galiptir. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler. IX MÜSLÜMANLAR TEK ÜMMETTİR İşte bu dininiz aslında bir tek dindir. Ben de Rabbinizim. Artık benden korkun. Nihayet ümmetler dinleri hususunda aralarında parçalara bölündüler. Her fırka kendi din ve mezhebine güveniyor. Hak olduğuna inanıyor. Şimdi onları zamanı gelinceye kadar . gafletlerinde bırak. İslam iki asıl vazifeyi yapar 1 İslam fertleri yeni bir insan kalıbında eritmektir. Bunun temelini insanı Allaha bağlamak mümtaz varlıkları tanımak insanın yüce hususiyetlerini ortaya koymak onu süfli hislerinin kirlerinden temizlemek teşkil ettiği gibi insanın yaratılışına ters düşen ve üstünlüğüne muhalif olan her şeyden onu uzaklaştırmak kuvvetini ve cemalini kemale erdirmek aklını vicdanını ve bedenini yüceltmek de teşkil eder. Bütün bunlar iyi bir liderle güzel düşüncelerle ve nefsi temizleme sayesinde elde edilir Ey Rabbimiz.. Onlara soylarından bir peygamber gönder ki ayetlerini okusun kitabı ve hikmeti öğretsin onlan günahlardan temizlesin. Şüphesiz ki sen herşeye ga libsin ve hikmet sahibisin. 2 islamın ikinci vazifesi ise beşeri toplulukları yeni bir evrensel kalıpda eritmektir. Bu da sağlam temeller kurmakla faziletli bir cemiyet yetiştirmekle elde edilir. Mümtaz fertlerden mümtaz cemaat meydana gelir. Mümtaz cemaatlerden faziletli bir ümmet oluşur. Mümtaz ümmet te her tarafa yayılarak bütün dünyayı kaplar. Böylece Allah Tealanın şu fermanı gerçekleşmiş olur. Biz seni ancak bütün ilamlara rahmet olarak gönderdik. Siz insanlık için meydana çıkarılmış an hayırlı 96 Bakara Süreri fiyet 129 98 Enbiya Suresi ayet 107 ümmetsiniz. İyiliği emreder kötülüğe mani imanınızda sebat edersiniz. olursunuz ve Allaha Bunun içindir ki müslüman olan bir cemaat müslüman olan bir millet ve müslüman olan bütün milletler vatanları renkleri ırkları ayrı bile olsa islam nazarında tek bir ümmettir. Aralarındaki rabıta çok kuvvetli ve kardeşlik derecesine varan bir bağdır. Hatta daha ileri gidip din kardeşini kendisine tercih etme derecesine ulaşır. Kendilerinin ihtiyacı da olsa mümin kardeşlerini kendilerine tercih ederler. Kim nefsini cimriliğinden ve hırsından korursa işte bunlar kurtuluşa erenlerdir. işte Mam hem akide hem tabiiyyettir. Fakat bu tabiiyyet kandan gelen veya coğrafi hudutlardan doğan bir uyruk değil din ve ruh kardeşliğinden doğan bir tabiiyyettir. Yani bütün müslümanlar İslam tabiiyyetine mensuptur.. Kuranı Kerim de bu hakikati beyan ederek şöyle der 97 Ali İmran Suresi Ayet 110 98 Haşr Suresi ayet9 İman eden erkek ve kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. Müminler ancak kardeştirler... Allahın size olan nimetini düşünün. Cahiliyet devrinde birbirinize düşman iken kalblerinizi ısındırdı. Böylece Allahın İslam nimetiyle din kardeşleri oldunuz. Peygamberimiz S.A.V. de bir Hadisi Şeriflerinde bu din kardeşliğini şöyle beyan eder Müminler birbirlerini sevme yekdiğerine merhamet etme ve acıma yönünden tek bir vücut gibidirler... Onun bir uzvu rahatsız olduğunda vücudun hepsi uykusuzluk ve rahatsızlıktan şikayetçi olan uzva crtak olur. Diğer bir Hadisi Şerifte de şöyle buyuruluyor İman etmedikçe Cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şeyi size haber vereyim mi Selamı aranızda yayınız. Yine bir Hadisi Şerifte buyuruyor ki Bana en sevgili olanınız ve kıyamet gününde en yakın olanınız ahlakı en güzel olanınızdır. Güzel ahlak sahipleri mütevazı kimseler ve insanlarla iyi geçinenlerdir. Bana en sevimsiz olanınız ve kıyamet gününde en uzak olanınız söz taşıyan dostların arasını ayıran riyakarlık eden ve insanların kusurunu araştıranlarınızda. İslam dini kardeşliği ve birliği müsbet yönden emretmiş menfi yönden ise gereken tedbirleri almayı ihmal etmemiş müslüman ümmeti her çeşit bölünme ve benzerlerinden sakındırmıştır. Kuranı Kerimde şöyle buyuruluyor Çekişmeyin aksi takdirde dağılırsınız. Gücünüz de gider. Sabredin. Şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir. Ey iman edenler.. Bir cemaat diğer cemaatle alay etmesin. Olabilir ki alay edilenler alay edenlerden daha hayırlıdır. Birtakım kadınlar da diğer kadınlarla alay etmesinler. Olabilir ki alay edilenler alay edenlerden daha hayırlıdır. Birbirinizi ayıplamayın. Birbirinize lakap takmayın. İman ettikten sonra çirkin isimle anılmak ne kötüdür. Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir. Ey iman edenler... Zan nın ekseriyetinden kaçının. Zira bazı zanlar günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Birbirinizin gıybetini yapmayın.. Sizden biriniz ölü kardeşinin etini yemeği sever mi Bundan tiksinirsiniz. Allahtan korkun. Şüphesiz ki Allah tevbeleri kabul edendir çok bağışlayıcıdır. Peygamber Efendimiz S.AV. buyuruyorlar ki Size namaz ve oruçtan bir rivayete göre sadakadan daha faziletli bir dereceyi haber vereyim mi Evet dediler. Peygamber Efendimiz S.A.V. O efdal olan şey müminierin arasını bulmaktır. Çünkü araların açılması traş eden bir alete benzer... Saçı traş eder demek değil dini traş eder demek istiyorum. Çok kere Kuranı Kerimde ve Sürineti Seniyyede iman kelimesi birlik beraberlik manasında inkar kelimesi de bölünme manasında kullanılmıştır. Kuranı Kerimde şöyle buyurulur Ey iman edenler... Ehli kitaptan bir kısmına itaat ederseniz iman etmenizden sonra sizi tekrar inkara çevirirler. Size Allahın ayetleri okunduğu halde ve Resulü içinizde bulunduğu halde nasıl inkar edebilirsiniz Yani bölünürsünüz. Kim Allahın dinine sımsıkı sarılırsa şüphesiz ki o doğru bir yola sevk olunmuştur. Ayeti celilenin söyleniş şekli ve nüzul sebebi birlik ve beraberliğinizden sonra nasıl bölünebilirsisiniz manasını ifade eder/Peygamberimiz S.A.V. de bir Hadisi Şeriflerinde Benden sonra birbirinin boynunu vuran kafir kimseler olmayın. buyuruyor. Bu hadisin ifade şekli ve geliş sebebi de manası nm Benden sonra birbirinin boynunu vuran ihtilafçrlardan olmayın. şeklinde olmasını icab ettirir. Bölünmenin inkar ve küfür kelimesiyle tabir edilişi ondan şiddetle kaçınmak birlik ve beraberliği sevdirmek içindir. Ey Allahın kitabına Hz. Muhammed S.A.V.in hadislerine iman eden Müminler... işte Allahın kitabı işte Kuran... Sizi birlik ve beraberliğe İslami Vahdete davet ediyor. İşte Resulullahın hadisleri... İhtilafın ve bölünmenin haram olduğunu ilan ediyor. Yoksa Allahın kelamından başka bir şeye mi iman ediyorsunuz... Dini meselelerde Araştırıp incelemek ve hakikate vasıl olmak için değil taassub ve nefsi arzularına tabi olmak ve riyakarlık için ihtilafa düştünüz. Böylece dinin hakikatini göremediniz. Hidayetine eremediniz. Kafanızda ve kalbinizde dinin sadece kabuğu ve resmi kaldı. Sadece isminiz ve memleketiniz müslüman kalbiniz ve vicdanınız değil. Şüphesiz Allah şeklinize ve mallarınıza değil kalplerinize ve amellerinize bakar. b Dünyevi meselelerde de ihtilaf ettiniz. Böylece yabancılar dünya malını elinizden aldılar. Bunu sağlamak için şirketler bankalar ve çeşitli kuruluşlarla yardımlaştılar. Sizleri basit şeyler mukabilinde zillete düşürdüler. Verdikleri adi şeyleri başınıza kaktrtar. c Siyasi mevzularda da ihtilaf ettiniz partilere gruplara ve cemaatlara bölündünüz. Böylece gücünüz gitti devletleriniz köle oldu. Düşmanlar ülkenizi işgal etti. Sizi birbirinize düşürdü birbirinize yaptığınız fenalıklar ve küfürlerle sizi alaya aldı. Böylece düşmanlarınızı size karşı savaşma zorluğundan kurtardınız. Düşmanlarınızın dahi size yapmıyacağını siz kendinize yaptınız. Sayınızı azalttınız. Mukavemetinizi ve metanetinizi kırdınız. Hem sırdan hem serden oldunuz. Malınızı da evladınızı da kaybettiniz. Bütün bunlara karşı ne elde ettiniz Hiç bir şey... Dünyanız rezillik zelillik ve gürültüden ibaret ahiretiniz ise Allahın huzurunda mesuliyeti yüklenmek oldu. Ne zamana kadar böyle devam edeceksiniz Zaman gidiyor fırsat elden kaçıyor. Ey Allaha Resulüne ve kitabına iman edenler.. Gelin şu ayetin sırrına vakıf olalım Ancak Allaha ibadet edelim Ona hiçbir şeyi ortak koşmayalım. U10 Ali İmran Suresi ayet 64 85 Allahın uluhiyyetine boyun eğeİim. Şahsi çıkarlarımızdan uzak olalım. İslamı din olarak kabul edelim. Onun yolunda yürüyelim. Her hareketimizde onu tatbik edelim. Hz. Muhammed SAV.i rehber ve Peygamber ittihaz edelim. Onun sünnetiyle hidayete erelim. Sancağı altında dünyada zafere ve hakimiyete doğru yol alalım. Ah i re tt e de Allahın cennet ve cemal iyle müşerref olalım... İSLAM NAZARINDA İNSANLAR BİRDİR Ey insanlar... Biz sizi bir erkekle bir kadından yarattık. Sizi birbirinizle tamşasınız diye cemaat ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki Allah katında en üstön olanınız en çok takva sahibi olanınızdır. Biraz örçce İslamın getirdiği İslam kardeşliğine ye tek ümmet olma esasına temas etmiştik. islam müslüman ümmetin birliğini kalbleri nurlandıran ruhları aydınlatan uzuvlara hakim olan dosdoğru bir akide temeli üzerine kurar. Cemiyeti kardeşlik hürmet muhabbet ve din kardeşini kendi nefsine tercih etme esasları üzerine tesis eder. Bu cemiyeti kırgınlıklardan bölücü kavgalardan uzak tutar Çekişmeyin. Aksi takdirde dağılırsınız. Gücünüzde gider. Sabredin... Şüphesiz ki Allah sabredenlerle beraberdir. Şimdi de sana İslam dininin getirdiği insanlığın birlik ve beraberliği esasından bahsedeceğim. İslam dini tesis ettiği İslam ümmetini ve getirdiği nizamı coğrafi hudutlarla sınırlamaz. Milliyetçilik bakımından ayrım yapmaz. İnsanlığı Adem ve Havvanın sülalesinden geldiğini kabul ederek bir asla dayandırır. Ve her insana eşit muamele yapar. Ey insanlar.. Rabbinizden korkun. O sizi tek bir şahıstan yarattı. O şahıstan eşini de yarattı. Bu ikisinden birçok erkek ve kadınlar üretti. Kendisine hürmet göstererek birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allahtan korkun. Akrabalık bağlarını kesmekten sakının. Şüphesiz ki Allah sizi gözeten ve murakabe edendir. İJ Hakiki din olan İslam renk ve vatan ayrımına itibar etmeksizin bütün insanların birbirlerine iki bağla bağlı olduklarını beyan eder. Bu bağlardan birisi İnsanlık Bağıdır. Bütün insanlar aynı anne ve babanın neslidir. İkinci rabıta ise İlahi Bağdır. Bütün beşeriyet Vahid ve Kahhar olan Allah Tealanın kullarıdır. İnsanların en üstünü Allahı daha iyi bilen Ondan daha fazla korkan ve insanlar için daha faydalı olandır. Ey insanlar.. Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi birbirinizle tanışasmız diye cemaat ve kabilelere ayırdık. Şüphesiz ki Allah katında en üstün olanınız en çok takva sahibi olamnızdır. İslam dini belirli bir memlekete değil bütün dünyaya umumi bir nizam olarak gönderilmiştir. Kuranı Kerim yüce Mevlanın bütün varlıklara hitabıdır. Keza Hz. Muhammed S.A.V. bir milletin değil bütün insanların peygamberidir. De ki Ey insanlar.. Şüphesiz ki ben hepinize gönderilen Allahın Resulüyüm. Biz seni bütün insanlığa gönderdik. Bütün alemlere bir uyarıcı olsun diye kulu Muhammede Kuranı Kerimi indiren Allahın şanı ne yücedir. İlahi hidayete sarılan ilahi yolda yürüyen aynıdır. Umumiyetle Kuranı Kerimin hitapları iki şekildedir Ya sadece müminlere veya bütün insanlara hitap edilmiştir. Misal olarak şu ayeti celileleri okuyalım Ey insanlar.. Size misal verildi onu dinleyin. Ey insanlar.. Rabbinizden korkun. Şüphesiz ki kıyamet gününün sarsıntısı çok korkunç ve pek büyük bir şeydir... Ey insanlar.. Yeryüzünde helal ve temiz ola şeylerden yiyin. İslam nizamı umumi bir nizamdır. Hem erkeğe hem kadına hem Araba hem Aceme hem zenciye hem beyaza aynı derecede tatbik edilir. İnsanlar bir tarağın dişleri gibi eşittir. Bütün insanlar Hz. Ademden gelmiş Hz. Adem de topraktan yaratılmıştır. Arap arap olmayandan ancak takva ile üstün olur. İslam dininin eşitliği emrettiği ibadetlerde fiilen görülmektedir İslamın şartlarından olan şu 1 Namaz Bütün iman edenler eşit olarak caminin içinde saf saf olurlar. 2 Oruç Bütün müslümanlar eşit olarak muayyen bir zaman yemeyi içmeyi vs. yi terkederler. 3 Zekat Zenginlerden alınıp fakirlere dağıtılmak suretiyle iktisadi muvazene temin edilmiş olur. 4 Hacc Dünyanın dört bir köşesinden insanlar yollara dökülür. Mina ve Arafatta eşsiz bir kardeşlik havası içinde toplanırlar. Resulullah S.A.V.in meclisinde Kureyş kabilesinden olan Hz. Ebubekir yanında Habeşistanlı zenci Hz. Bilal R.A. ve Rum ırkından olan Hz. Suheyb R. A. da bulunuyordu. Nitekim Peygamberimiz şöyle buyurmuştur Acem ırkından olan Selmanı Farisi r.a. bizden ve ehli beytimizdendir. 121 Müstedrek. Hz. Suheybi Rumi R.A. hakkında da Suheyb ne güzel bir kuldur.. Allahtan hiçbir korkusu olmasaydı dahi yine Allaha isyan etmezdi. V buyurmuştu. Hz. Bilal hakkında ise Ey Bilal.. Cennette senin işittim. CJ buyuruluyordu. nalinlerinin sesini Bu mübarek sözler bölücülere birlik ve beraberliği yıkanlara karşı büyük bir darbedir Şüphesiz ki dinlerini bölerek ayrı ayrı fırkalar teşkil edenlerle senin hiçbir münasebetin olamaz. Onların cezası Allaha aittir. Sonra Aliah onlara yaptıklarını haber verecektir. • İslam dini geçmişteki ilahi dinleri tek din kabul etmesi suretiyle müslümanlara hak dinlerin birliğine iman etmeyi farz kılmıştır. Müslümanlar bütün dinlerin Allah tarafından geldiğine insanlar tarafından düzme olmadığına itikat ederler. Ayrıca geçmiş bütün kitaplara ve peygamberlere iman ederler. 122 TaculUsul. 123 Buharı Müslim Müstedrek 124 Enam Suresi ayet 159 Peygamber Rabbinden kendine indirilene iman etmiştir. Müminler de... Hepsi Allaha meleklerine kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler. Biz Allahın peygamberlerinden hiçbirini ayırt etmeyiz. Ey iman edenler.. Ehli kitab sizi kendi dinlerine davet ettiklerinde onlara şöyle deyin Biz Allaha ve bize indirilen Kurana İbrahim İsmail Ishak Yakub ve torunlarına indirilenlere Musa ve İsaya verilen kitaplara bütün peygamberlere Rableri tarafından verilen kitaplara iman ettik. Onların hiçbirini diğerinden ayırt etmeyiz. Biz ancak Allaha boyun eğen müslümanlarız. Eğer onlar da sizin iman ettiğiniz gibi iman ederlerse muhakkak hidayete ermişlerdir. Şayet yüz çevirirlerse onlar hakikaten ayrılanlardır. Allah yakında seni onların şerrinden koruyacaktır. Allah en iyi işiten ve en iyi bilendir. İslam dini Allahın boyasıdır. Kimin boyası Allahın boyasından daha güzel olabilir Biz yalnızca Allaha ibadet edenleriz. Dini ayakta tutup onda ihtilaf etmeyesiniz diye Allah Nuha tavsiye ettiği sana vahy ettiğimiz ve 125 Bakara Suresi ayet 285 •126 Bakara Suresi ayet 135138 İbrahime Musaya İsaya da tavsiye ettiğimiz dini size de din olarak gönderdi. Bu mübarek dinin üstün bir hususiyeti de insanlar arasındaki alakayı çekişen ve birbirinden kaçma esasları üzerine değil yardımlaşma ve dayanışma esası üzerine kurmuş olmasıdır. a Mesela Dünya hayatında erkek ve kadın birbirlerinin yardımcıları hatta tamamlayıcı parçalarıdır. Aralarındaki bağlılığın esasını hürmet muhabbet ve merhamet teşkil eder. Erkekler bir parçadır onun tamamlayıcısı olan kadınlarla yuva kurmaya koşar. Evlenen dininin yarısını korumuş olur. Bu mevzuda Nazmı Celil şöyle ferman buyurur Allahın varlığını gösteren delillerdendir ki Sizler için kendi cinsinizden zevceler yarattı. Onlarla birlikte yaşayasınız. Aranızda hürmet muhabbet ve merhamet yarattı. Rableri dualarını kabul etti ki sizden erkek olsun kadın olsun herhangi bir amel İşleyenin amelini zayi etmem. Sizler hep birbirinizdenslniz. 127 Şura Suresi ayet 13 128 Rum Suresi ayet 21 129 AIi İmran Suresi ayet 195 Mümin olarak erkek olsun kadın olsun kim iyi ameller işlerse işte bunlar Cennete girecekler ve zerre kadar zulme uğramayacaklardır. Mümin olarak erkek olsun kadın olsun kim iyi amel işlerse muhakkak ki onu güzel bir hayatla yaşatacağız. Ve işlemiş oldukları amellerin en güzeli ile mükafatlarını yereceğiz. b Keza İslam dininde zengin fakir işçi işveren vs. birbiriyle elele verir hayır ve takvada yardımlaşırlar. Mesela zenginlerin malında fakirlerin belli bir ölçüde hakkı vardır. Zenginin bu hakkı isteyerek gönülden vermesi dini bir vecibedir. Cemiyette birinci derecede korunması gereken zümre fakirlerdir. İkinci derecede akrabalardır. Dev let ise üçüncü derecede gelir. islamda en büyük günahlardan biri de komşusu aç olduğu halde kendisi tok yatan kişinin günahıdır. İşçinin ücreti dokunulmaz bir haktır. İşçiye ücreti hakkında zulmeden veya ücretini erteleyen büyük bir günah işlemiş olur. Dünyada gerekli cezaya çarptırılacağı gibi ahirette de rezil olacaktır. Fakire düşen vazife ise dürüst olmak ve işlerini tamamiyle yerine getirmektir. Resuli Zişan şöyle buyuruyor İçinizden üzerine aldığı vazifeyi layıkıyle yapanı Allah sever. İslam toplumu yardımlaşan birbiriyle kenetlenen eşsiz bir cemaattır. İslam zenginlik fakirlik işçilik işverenlik gibi meseleleri temelinden halletmiştir. Şairin şu sözü ne kadar yerindedir Zenginlere borçtur temin etmek fakirlerin geçimini. Fakirleri müsamahakardır ifa etmektedirler ellerinden geleni. Halifemiz Hz. Ebubekir R.A. zenginlerden fakirlerin hakkını almak için ilk kılıcı çekendir. c islam dininde idare eden ile idare edilen de birbiriyle elele verir yardımlasın İdare edenin vazifesi insaflı olmak adaletli davranmak idare edilenler arasında eşitliği sağlamaktır. İdare edilenlere düşense itaat etmek gereken öğütleri vermek ve icabeden yardımı yapmaktır. Şüphesiz ki Allah emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hüküm vermenizi emreder. Allaha itaat edin Resulüne de itaat edin. Sizden olan idarecilere de itaat edin. Birinci halife Hz. Ebubekir TR.A. seçildiği gün açıkça bu yardımlaşmayı şu mübarek sözleriyle ifade buyurmuştur Ey insanlar.. En hayırlınız olmadığım halde içinizden halife seçildim. Eğer beni haklı görürseniz bana yardım ediniz. Eğer beni haksız ve batıl üzerine görürseniz beni doğru yola çeviriniz. Hakkınızda Allaha itaat ettiğim müddetçe bana itaat edin. Eğer Allaha itaat etmezsem bana itaat etmeyin. İyi bilin ki bana göre en kuvvetliniz aciz kalandır ki onun hakkını alayım. Bana göre en zayıfınız ise güçlü olandır. Ta ki ondan hakkı alayım. Bu sözümü söyler Allahtan beni ve sizi affetmesini dilerim. İşte muhterem okuyucu.. Yardımlaşma birbirini sevme ve iyi muamelede bulunma islam dininin getirdiği cemiyetin esasını teşkil eder... Buna karşılık şahsi çıkarlar ve nefsi arzularla dolu beşeri kanunlar ne sağlamıştır İnsanlığın liderliğini üzerine aldıktan bu yana bu gibi kanunları bütün dünyaya yayan Avrupanın bize ne gibi yararı olmuştur a Aile içinde bu beşeri kanunlar yardımlaşma dayanışma ve kaynaşma yerine kavgayı gürültüyü ve hürmetsizliği yerleştirdi. Böylece Allahın nimetlerine karşı nankörlük yapmış oldu. Kadının erkek gölgesinde yaşadığını ona boyun eğdiğini ve bu şekilde şahsiyetini yitirdiğini hürriyetini kaybettiğini iddia ettiler. Neticede kadın bundan başka bir şeyle mesud olamıyacağı halde İslamm aile nizamına karşı çıktı. Huzur ve saadeti fabrikalarda işyerlerinde eğlence ve fuhuş yuvalarında aramaya başladı. Erkeği kadının hakkını gasbeden varlığına saldıran bir düşman telakki etti. Erkeğin meşru hanımı olmayı onun çatısı altında yaşamayı terketti. Fakat kadının bu hayalleri serap oldu. Erkekten ayrılamadı ona muhtaç kaldı. Bu defa kendini erkeğe oyuncak olarak bir gayri meşru dost olarak teslim etti. b Cemiyet içinde de bu beşeri kanunlar yardımlaşma dayanışma ve kaynaşma yerine kavgayı gürültüyü ve hürmetsizliği yerleştirdi. Böylece Allahın nimetlerine karşı nankörlük yapmış oldu Hem zenginlere başkalarının sırtından geçinmeyi haklı veya haksız servet yığmayı öğretip açgözlülük yollarını gösterdi. Hem de fakirlere mazlum olduğunu hakkının çiğnendiğini kanının zenginler tarafından emildiğini ve zenginlerin kendi sırtlarından geçindiğini aşıladı. Böylece tabakalar arasında mücadeleye ve kavgalara sebep oldu. Kafalarından uydurdukları kanun ve tüzüklerle bu anlaşmazlığı meşru saydı. Birbirine zıt hükümler icabı fakirlerin direnişinden korktuğunda onlara yardım eder. Zenginlerin rüşvetleri çoğalınca onlara yaltaklanır. Bu tezatlar devam ederken sonunda ya bir ihtilal kopar kanun ve nizamları alt üst eder veya şahsi çıkarcılar hakim olur her şeyi çiğnerler. c Devlet ve Hükümet içinde de bu beşeri kanunlar yardımlaşma dayanışma ve kaynaşma yerine kavgayı gürültüyü ve hürmetsizliği yerleştirdi. Böylece Allahın nimetlerine karşı nankörlük etmiş oldu. Bu düzen iktidarı taraftarlarına yağma yapan muhalefeti cezalandıran bir parti olarak kabul etti. Muhalefet taraftarlarının iktidara sanki av hayvanının avcıya bakışı gibi korkulu gözlerle baktığını sandı. Askerin kumandanına bakması gibi iktidara güvenle baktığını kabul etmedi. Böylece muhalefet iktidara tavsiyelerde bulunma ve yardım etme yerine düşman gözüyle bakar oldu. İktidar koltuğuna oturmak ve yağmalamak için firsat arar oldu. Muhterem Okuyucu... Kökü bozuk olan bu beşeri düzen demokrasinin esası ve hürriyetin temeli sayıldı. Hakikatte ise birlik ve beraberliği yok eden bir düzendir. Ey istikbalin statüsünü tayin etmeye çalışanlar.. Sakın planlarınızı bu çürük temel üzerine kurrnayın. Aksi takdirde ayağınız kayar. Kurduğunuz binalar başınıza yıkılır. Böylece Allahın yolundan milleti alıkoymanız sebebiyle felakete uğrarsınız. Allahın hidayetine semanın vahyine koşun. Nur aydınlık huzur ve saadet bundadır Şimdi size Allahtan bir nur ve apaçık bir kitab geldi. Allah emrine uyanları bu kitap vasıtasıyle selamet yoluna kavuşturur. Onları izniyle cehalet zulmetinden nura çıkarır. Doğru yoluna şevkeder. Ey iman edenler.. İçinizden kim dininden dönerse şunu bilsin ki Allah onun yerine öyle bir kavim getirecek ki Allah onları sever onlar da Allahı sever. Müminlere karşı yumuşak gönüllü kafirlere karşı vakarlı kimselerdir. Allah yolunda cihad ederler. Kınayanın dil uzatmasından korkmazlar. İşte bu Allahın bir lutfudur. Bu lutfu dilediğine verir. Allah ihsanı bol olan ve her şeyi bilendir. Valiahü Ekber.. Ve lillahil Hamd.. 134 Maide Suresi ayet 1516 135 Maide Suresi ayet 54. XI RAMAZAN HİLALİNİN DOĞUŞU Sizden her kim Ramazana yetişirse o ayda oruçlu bulunsun. C1 Hoş geldin ya şehri Ramazan... Ey nur topu tatlı bebek.. Ey umumi hayrı müjdeleyen Kuranın nuruyla aydınlatan Cennet kokularınrn en güzeli olan Ramazan... Sen.. Çorak ve kurak bir çöle benzeyen yıl içinde sanki bir istirahat yaylasısın. Kılınan namaz tutujan oruçlarla sen ruhların huzuruna kavuştuğu bir aysın. Allahım.. Bu ayı bize imanla huzurla emniyet ve selamet içinde geçirmeyi nasip eyle. Bu ayı bizim için hayırlı ve bereketli kıl. Bizi bu ayda hidayete eriştir. 136 Bakara Suresi ayet 1Ş5 Hz. Muhammed S.A.V. şöyle buyuruyor Ramazan geldiğinde Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır. Şeytanlar bağlanır. Allah tarafından şöyle nida edilir Ey kötülük arayan.. Yeter dur. Ey hayrı isteyen.. Gel devam et. İslam dini muamelat ve ibadet esasları üzerine kurulmuştur. Bu esasların hayırlı ve faydalı şeyler olmaları Allah tarafından kullarına bahşedilen bir nimet ve büyük bir iyiliktir insanlar İslama tabi oldukça hem dünyada hem ahirette saadete ererler. a İbadetlerde ana kaide Halisane niyet etmek RabbülAlemin olan Allaha ihlasla yönelmektir. Resuli Zişan Efendimiz S.A.V. şöyle buyurur Ameller niyetlere bağlıdır. Herkes niyetinin karşılığını bulur... Kişi huzuru kalble ve hem ruhen hem bedenen ibadet etmedikçe bundan sevap beklemesin. Nitekim Peygamberimiz S.A.V. şöyle buyurur Kula namazından ancak huzuru kclble kıldığı namaz fayda verir. 137 Müslim Nesei İbn Mace Darimi Mu vatta İmam Ahhcm b. Hanbel. 138 Buharı Müslim Ebu Davud Nesei. İbn Mace. Diğer bir Hadisi Şerifte de Nice oruç tutanlar vardır ki oruçları ancak açlık ve susuzluktan ibarettir. buyurulmuştur. b İbadetlerde ikinci kaide ise Zorluğu bırakıp kolaylığı seçmektir. İslami emirlerde kullara ağır gelecek veya mükellefleri bezdirecek bir şey yoktur. Allah size bir zorluk dilemez. Fakat sizi tertemiz yapmak ve üzerinizdeki nimetini tamamlamak ister. Ta ki şükredesiniz. Allah dini hususlarda sizin için bir güçlük emretmedi. Nitekim babanız İbrahimin dini de böyle idi. Allah size kolaylık diler zorluk dilemez. Peygamber Efendimiz S.A.V. buyuruyorlar ki Kolaylaştırın zorlaştırmayın müjdeleyin nefret ettirmeyin. Bu kaide bütün İslami hükümlerde caridir. Misal olarak oruç farizasında bu kaidenin nasıl açıklandığını şu ayetten öğrenelim Size farz kılınan oruç sayılı günlerdir. O günlerce sizden kim hasta olur veya yolculuk yapar da orucunu yerse tutamadığı günler sayısınca mazeretten sonra başka günlerde oruç tutsun. İhtiyarlık gibi özünden dolayı oruç tutmaya güçleri yetmeyenler üzerine bir yoksulu doyuracak kadar fidye vermeleri gerekir. Bununla beraber hem fidye verir hem de oruç tutarsa veya daha fazla fidye verirse cnun içi i daha hayırlıdır. Bu kolaylıklara rağmen oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz... c İbadetlerde üçüncü kaide İslam dininde emredilen ibadetler sadece ibadet etmek ve Allaha itaatte bulunmak için emredilmemiş ferdin ve cemaatin hayatında faydalı tesirler meydana getirmesi için de emredilmiştir. Dini ibadetlerde hem dünyevi menfaatler hem de uhrevi faideler göz önüne alınmıştır. İslam neyi emretmişse onda bir hayır vardır. İnsanlar o hayrı hayatlarında müşahede ederler. Neyi de nehyetmişse o şey murdardır. İnsanlar onun kötülüğünü ve zararını bizzat görürler Onlar yanlarındaki İncil ve Tevratta yazılı buldukları ümmi peygamber olan Resulullaha tabi olurlar. O Resul ise kendilerine iyiliği emrediyor onları kötülükten alıkoyuyor. Temiz rızıkları onlara helal kılıyor. Murdar şeyleri de haram kılıyor. Üzerlerinden ağırlığı kaldırıyor. Ellerini kollarını bağ I ty an bağları çözüyor. Ona iman eden hürmet eden yardım edenler ve ona indirilen Nura tabi olanlar... Ebedi kurtuluşa ereceklerdir. . Ey Müslüman Millet... İşte geldi şehri bereket bereket ayı. Bu mübarek ayda İslamın şartlarından biri olan Oruç mevcuttur. Bu mübarek ayda birtakım hakların birtakım vazifelerin vardır. Birinci vazifen Bu ayı samimi bir tevbe ile manevi kirlerden arınmış bir şekilde karşılamandır. Ey iman edenler.. Allaha sadık bir tevba ile tevbe edin. Umulur ki Rabbiniz günahlarınızı bağışlar sizi altından ırmaklar akan Cennetlere koyar. O günde Allah peygamberi ve Onunla beraber imsn edenleri utandırmayacaktır. Nurları aralarında sağ taraflarında koşup gidecek. İkinci vazifen Ramazan ayını hem maddeten hem manen oruçla geçirmeye dikkat et. Orucu bozan maddi şeylerden kaçın günahları irtikap etmekten uzak ol. İbadetinde samimi ol. Devamlı düşün. Göklerin ve yerin azametini hatırından çıkarma. Allahın zikrini diline destan et. Üçüncü vazifen İyilik ve ihsanda bulun. Kuranı Kerimi daima oku. Çünkü Allah bu ayda hayır ve hasenatta bulunanların sevabını arttırır. Kuran okuyanların derecesini yükseltir. Peygamber Efendimiz S.A.V. Ramazan ayında hadsiz derecede ikramda bulunurdu. Cebrail A.S. Kuranı Kerimi Ramazan ayında Peygamber Efendimize hepsini dinletirdi. Peygamberimiz bu ayda esen rüzgarlardan daha fazla cömert olurdu. Dördüncü vazifen Teravihe devam et. Vaktini ibadetle geçir. Herşeyi bilen Allaha durmadan yalvar. Resulü Ekrem Kim Ramazan ayını iman ederek ve sevabını yalnız Allahtan umarak fhya ederse geçmiş günahları affedilir buyurmuştur. Ramazan ayında kılınan namazların huzurlu kalplerde nice nurları nice tesirleri vardır Namazlarını huzuru kalble kılan müminler şüphesiz ki kurtuluşa ermişlerdir. Burada İslam Devletlerine üzerimize borç saydığımız bir nasihatimiz olacaktır Ramazanda açıkça oruç yeme niçin kamu düzenini bozan bir suç sayılmaz Niçin orucunu açıkça yiyenler terbiye edilmez İslamın bu şartına niçin gerekli hürmet gösterilmez Yalnız bakanların Ramazan ayına ihtiram edilmesine dair formalite icabı bildiri yayınlamaları ve bazı günahların açıkça işlenilmemesine dair nasihatte bulunmaları elbette yetmez. Çünkü bu bildiriler cezai müeyyideden mahrumdur. Niçin bir defa bile olsa Müslüman bir devlet işi sıkı tutup dini vazifesini ifa edip insanları isyandan kurtarmıyor Hz. Osman R.A. şöyle buyurdu Allah Kuranı Kerimle İslah etmediğini idareci vasıtasıyla İslah eder. Allahım sen bize takvayı doğru yolu ilham et Bizi hayra doğruluğa eriştir. Çünkü sen takva sahiplerini seversin ve affedicisin... 147 Buhari Müslim İbn Mace. 148 Hacc Suresi ayet 38 XII MÜMİNLERİN ZAFER TELAKKİSİ Şüphesiz Allah sadece iman edenleri müdafaa eder. Zira Allah hiçbir hain ve nankörü sevmez. Burada geçici bir yolculuk dolayısıyle kesmek mecburiyetinde kaldığım Mübarek Ramazan a dair olan konuyu devam ettirmek istiyordum. Ancak bana yöneltilen birtakım sorular ve kalbime doğan bazı noktalar Ramazan konusunu bırakıp Müminlerin Zafer Telakkisi başlığı altında yazmaya beni şevketti. MümMerin mantığı açıktır fıtridir. Müminlerin düşüncesinde felsefe ve dolambaçlı yollar yoktur. Çünkü Müminlerin düşüncesi hakikatten şaşmayan basiretli kalplerden fışkırır. Çeşitli hayellerle dolu akli görüşlerden değil... 149 Müminun Suresi ayet 12. Bu mevzuda okuyucuların alışageldikleri vaaz u ııasihatları bırakıp siyasete dalmayacağım. Siyasete şöyle bir göz attıktan sonra imana ait konulara döneceğim. Bazı kardeşlerim bana şunu sordular İşte İngiltere ile aramızdaki görüşmeler ucu bucağı bulunmayan bir yola sapıyor. İngilizleradetleri icabı bizi avutuyorlar. Kendi meselelerini halletmek için bizim meselemizi bir kenara atıyorlar. Biz de devamlı fırsatları kaçırmaktayız. Barış sözleşmesi ve güvenlik konseyi toplantıları Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantıları geldi geçti. Bir şey elde edemedik. Bundan sonra daha na bekliyoruz. Dedim ki Zararı yok. Bu bize encak maddeten eza verir. Bütün vakitler müminler için bir fırsattır. Aynı toplantıda başka biri de şunu sormuştu İşte İngiltere... Hiçbir arabın kabul edemiyeceği ve hiçbir müslümanın uygun göremiyeceği Filistin Taksimi planıyla milletin gözünü boyamak istiyor. İngiltere ve dostu Amerika durmadan mukaddes toprakları Yahudi muhacirleriyle doldurmaktadırlar. İster misiniz. Filistin yahudilerle dolup taşarken biz seyirci kalalım Dedim kiNe zararı var olsun... B. İskenderin şu sözünü ezber etmedin mi Koyunların çokluğu mahir kasabı sevindirir Meclis dağıldı. Tek başıma kaldım. İşittiğimi ve söylediğimi düşündüm. Hatırıma şunlar geldi Dünyanın dört bir köşesine yerleşen biz müslümanlar mukaddes çok değerli ve mükteseb hakkımızı istiyoruz. Hürriyet ve istiklalimizi istiyoruz. Bu da insanlar için gıda hava ve su kadar elzemdir. Bunlar olmadan yaşamamız imkansızdır. Birlik ve beraberliği ve biraraya toplanmayı istiyoruz. Aramızdaki suni hudutların siyasi sınırların giderilmesini arzu ediyoruz. Vatanımıza göz dikenler bu suni hudutlarla tarihin çeşitli devrelerinde birliğimizi parçaladılar. Halbuki bizim birliğimizi Allah emretmiş ve gerçekleştirmiştir. İmanımız bunu takviye etmiştir. Yaşadığımız yerin coğrafi vaziyeti birlik içinde olmayı daha da kolaylaştırmıştır. Müslümanların maslahatlarının menfaatlarının ümit ve acılarının ortaklaşa olması bir ve beraber olmalarını icab ettirir. İslami Birlik dünya döndükçe bakidir... Bu iki hak hürriyet ve birlik yanında bir hakkımız daha vardır. Bunu da istememiz gayet tabiidir Milletler arasında bize de söz hakkı verilsin. Haki. katı ilan edelim. Mukaddes dinimizi yayalım. Dünyayı kalkındırmada manen ve maddeten katkida bulunalım. Şüphesiz ki bunu istememiz adaletin ve İnsafın icabıdır. Arzu ettiğimiz ve yolunda cihad ettiğimiz haklar bunlardır. Bunları elde etmekle ne kimseye zulmetmiş ne de tecavüzde bulunmuş oluruz. Bu tabii haklarımızı kimse inkar edemez. Bu haklarda zerre kadar olsun haksızlık ve batıl bir şey yoktur. Bunun içindir ki biz müminler cihadımızda zafere ereceğimize gönülden iman ediyoruz. Mücadelemizde zafere kavuşacağız. Çünkü biz haklıyız ve güçlüyüz. Hak kaybolmaz ve daimidir. Batıl İse ancak hakkın olmadığı yerde hüküm sürebilir. Biz müslümanlar mukaddes ve mükerrem bir kitaba iman ediyoruz. Rabbimiz bu kitapta bize Hakkın yolunda cihad edenlerin sevabını artttraca. ğını mükafatını kat kat vereceğini vaad ediyor. Her kim doğru bir söz söyler veya hakikat yoluna malını harcar bir zorluğa katlanır küçük bir zarara uğrar veya cihad ederken küçük bir yorgunluk görürse bütün bunlar Allahın katında yazılıdır. Karşılığında da mükafat verilir. Onların Allah yolunda çektikleri herhangi bir susuzluk yorgunluk açlık kafirleri kızdıracak herhangi bir yeri çiğnemeleri ve düşmana karşı elde ettikleri herhangi bir baharı karşılığı şüphesiz ki onlar için bir ameli salih yazılır. Muhakkak Allah iyilik edenlerin mükafatını zayi etmez. Allah yaptıklarından daha güzeli ila onlan mükafatlandırsın diye az veya çok Allah yolunda mal harcamaları ve Onun rızası için vadiler aşmaları onlar lehine yazılır. Biz müminler kuvveti çok kudreti azim herşeyin mülkiyeti ve tasarrufu emri altında herşeyin yaratıcısı bir Rabbimizin varlığına iman ediyoruz. İnancımızın temelini ve esasını bu teşkil eder. Müslümanın sancağı budur. Şüphesiz ki Rabbiniz gökleri ve yeri altı günde yaratan sonra da Arşı alayı kudretiyle ihata eden Allahtır. Rabbiniz gündüzü kovalayan gece ile perdeledi. Onun emriyle hizmet eden güneşi ayı ve yıldızları yarattı. Haberiniz olsun ki yaratmak ve emretmek yalnız Allaha aittir. Bütün alemlerin Rabbi olan Allah ne kadar yücedir.. Bze Allahın takdir ettiğinden başka bir şey dokunmaz. t1 Rızık ecel menfaat zarar yaşama ölme hastalık şifa... bütün bunlar Allahın elindedir. İnsanlara bunlardan dilediğini verir. Hiçbirimiz ecel gelmeden ölmeyiz. Ecelleri gelince bir an geri kalmazlar. Bir an önce de ölmezler. Kimse kimsenin rızkını eksiltemez Rızkınız ve vaad olunduğunuz şey semadadır. Herhangi bir kimseye gelen bir faide veya zarar kaza ve kader icabıdır Kader kalemi kurudu kaza defteri dürüldü. Kuranı Kerim bir kısım zayıf ve korkakları tenkit etmiş ve kendilerindeki zaafiyet sebebini ortaya koymuştur Bir grup ta canlarının sevdasına düşmüştü. Al .aha karşı cahfliyet devrindeki gibi hakikata muhalif bir zan besliyorlar ve Harpten bize ne diyorlardı. De ki Hüküm Allahındır. Onlar sana açıklayamadık larını içlerinde saklıyorlar. Bu iş bizim elimizde olsaydı burada öldürülmezdik diyorlar. De ki Siz evlerinizde bile olsaydınız öldürülmesi takdir edilenler yine dışarı çıkacak ölerek çaresiz düşüp kaldıkları yeri boylayacaklardır. Allah Uhud Savaşındaki bu hadiseleri kalbinizde olan ihlas ve nifakı meydana çıkarmak ve gönlünüzdeki niyetleri saf ve pak yapmak için başınıza getirdi. Allah kalplerde olanı pek iyi bilir. Her şeyin hükümranı göklerde ve yerde olan hadsiz hesapsız askerlerin sahibi ilmi ile herşeyi kuşatan bu Azim Celil ve Kebir olan Rabbimiz bize vaad etti ki mümin kullarına yardım edecek yolunda cihad ettikleri ve çizdiği Hak yol üzerinde bulundukları müddetçe onları zafere erdirecektir. Muhakkak ki biz peygamberlerimize ve iman edenlere hem dünya hayatında hem şehidlerin bulunduğu ahiret hayatında kıyamet gününde yardım edeceğiz. Şüphe yok ki Allah dinine yardım edene zafer ihsan edecektir. Şüphesiz ki Allah çok kuvvetli ve herşeye galibdir. Müminlere yardım etmek üzerimize bir hak oldu. Allah sizlere yardım ederse hiçbir kimse size galib gelemez. Allah emrinde galibdir. İnsanların çoğu bunu bilmezler. V° Yeryüzü Allahındır. Kullarından dilediğini Ona varis kılar. Akıbet takva sahiplerinindir. O vakit Rabbin meleklere şöyle vahyetmiştl. Şüphesiz ben sizinle beraberim. Müminlere sebat verin cesaret verin. İnkar edenlerin kalplerine korku vereceğiz. Hemen boyunlarım vurun. El ve ayakları etrafına vurun. Siz o kafirleri kendi kuvvetinizle öldürmediniz. Fakat Allah size yardımıyla onları öldürdü. Ey Rasulüm... Düşmanların gözlerine bir avuç toprak attığın zaman da sen atmadın. Allah attı. Bu zafer ve ganimetlerle müminleri güzel bir imtihan etmek için bunu yaptı şüphesiz ki Allsh her şeyi işiten ve bilendir. • Ehli kitaptan kafir olanları ilk sürgünde yurtİcrından çıkaran Odur. Siz çıkacaklarını sanmıyorduuz. Önler da yaptıkları tahkimatın kendilerini koruyacağını sanıyorlardı. Fakat Allah onları beklemedikleri bir taraftan yakaladı. Kalplerine korku düşürdü öyle ki evlerini hem kendi elleriyle hem müminlerin elleriyle yıkıp harap ediyorlardı. Ey basiret sahipleri . İbret alın. • Rabbimiz yardım etmesi için bizden şu şartları İstiyor Onun birliğine iman edelim. Yalnız Ona güvenelim. Emirlerini yerine getirip yasaklarından kaçınalım. Düşmanlarımıza karşı gücümüzün yettiği kuvveti hazırlayalım. Dikkat edersek kuvvetimizin düşmanlar kedar veya benzeri olması şart koşulmamış gücümüzün yettiğini hazırlamamız şart koşulmuştur. İçinizden iman edip te güzel güzel ameller işleyenlere Allah şöyle vaad etmiştir Onlardan önce iman edenleri imansızların yerine getirdiği gibi onları da kafirlerin yerine getirecektir. Ve onlar için seçtiği İslam dinini tatbik etmelerine imkan verecektir. Onları korkudan sonra emniyete kavuşturacaktır. Böylece bana ibadet edecekler. Hiçbir şeyi bana ortak koşmayacaklar. 16J Düşmanlara karşı gücünüzün yettiği her kuvveti ve besili savaş atlarını hazırlayın. Hazırladığınız kuvvetle Allahın ve sizin düşmanlarınızı korkutup yıtdırasınız. Bütün bu mukaddimelerden şu sonuca varmak istiyoruz Haklı olduğumuzdan şüphe edilmez. Allah hak yolda çalışanların mükafatını zayi etmez. Bunlara ancak Allahın takdir ettiği bir şey isabet eder. Rableri bu hakikat yolcularını düşmanlarına karşı sahipsiz bırakmaz. Bilakis zafer inananlarındır. Ve zafer yakındır. Hülasa Zalimler ve gasıblar ne yaparsa yapsın tefeci açıkgözler neye başvurursa vursun nasıl aldatırsa aldatsın biz hakkımıza ulaşacağız. Aleyhimizde yapılanlar neticeyi değiştirmiyecektir. Çünkü Allahın kullarına süregelen kanunu elbette ki değişmez. İşte biz müminlerin mantığı zafer telakkimiz budur. Allaha bozmayacağımız bir ahidle söz verdik. Ya bu hakları elde edip izzetle yaşayacağız. Veya bunların yolunda şerefle öleceğiz. Her iki yol da güzeldir. De ki Siz bizim için ancak iki güzellikten birini bekliyorsunuz. Zafer veya şehitlik... Zannedersem bizlerin ve başkalarının bu mantıkla alay etmemesi ve bu sözlere gülmemesi daha hayırlıdır. Zafer haberini yakında duyacaklar.. XIII 1 İKİ ÖNEMLİ ESAS Ferdin şuurlu olması 2 Cemiyetin şuurlu olması. Siz insanlık için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz iyiliği emreder kötülüğe mani olursunuz ve Allaha imanınızda sebat edersiniz. Birinci Esas Ferdin şuurlu olması. islam uyanık kalbli ince duygulu temiz vicdanlı olmayı ferdin iyiliği için esas kabul ediyor şuurlu ve inançlı olanı asla uyumayan bir gözcü vazifesine sadık bir bekçi sayıyor. Böyle bir vicdan ferdin hatırına gelenlerin söylediği sözlerin ve yaptığı işlerin muhasebesini yapar. Böylece kanun koyanların bilemediği hususları tesbit eder. Kanunların koruyamadığı hakları korur. Bir an bile olsa fertten kopmayan bu imanlı vicdan ferdin yaptığı küçük büyük gizli açık her şeyi murakabe eder. Bu hareketleri şaşmaz bir terazi ile tartar hayrı serden ayırır. Peşin olarak cezasını verir •İnsan hayrı düşünür hayrı söyler veya hayır işlerse şuurlu vicdanının ona vereceği peşin mükafat sürür ferah huzur memnuniyet rahatlık ve selamet içinde yaşamaktır. İnsan yolunu kaybeder doğru yoldan saparsa bu uyanık vicdanın vereceği ceza hüzün elem acı içini yakıp kavuran bir ateştir. O kadar ki şuurlu vicdan sahibi ayağı kaydığında kendini Allahın azabından kurtarmak için Kısas gibi ağır bir cezaya rızasıyle boyun eğer. Maiz r. a. V ve Ebu Lübabe eEnsari r.a. 17° nin biztat kendilerine İslami cezanın uygulanmasını istemeleri hadisesi büyük bir ibret ve güzel bir hatıradır Her 169 Hz. Maiz zina ettiğini kendi ağzıyla itiraf ederek recin olunmasını istedi ve recmolundu. 170 Hz. Ebu Lübabe Peygamberimizin delegesi olarak müşriklere taviz yerdi ve hataya düştüğünü anlayınca altı gün kendini camide bir direğe bağladı. Tevbesi kabul edilince kendini bıraktı. ne kadar insanlar sana fetva bulsalar da sen vicdanına danış ondan fetva al. Müminin kalbindeki bu uyanıklığın esasını Allahı bilmek Marifetullah teşkil eder. Bu uyanıklığın nuru ve ziyası Allahın her şeyi murakebe ettiğine hakkıyle iman etmekten fışkırır. Devamlı Allahın murakabesi altında olduğunu bilen kişi kendisini çok iyi murakabe eder. Bu ise ihsan mertebesine ulaşmaktır. İhsan Allahı görür gibi ibadet etmendir. Her ne kadar sen Onu görmüyorsan da O seni görüyor. İkinci Esas Cemiyetin şuurlu olmasıdır. Cemiyetin uyanık olması demek örf ve adetlerinin iyi olmasıhayrın serden ayırt edilip herbirinin sınırlarının belirli olması hayrın takdir edilerek işlenmesi ve şerrin de tahkir edilerek kaçınılması demektir. Bu mefhumlar bir millette bulundukça ö milletin fertleri elbette ki doğru yola gidecek ondan sapmayacaktır. İşlerinde bir eksiklik olmayacaktır. Böyle şuurlu bir millet içinde yaşayan fert doğru yoldan sapar ayağı günaha batar da kendisini çekip çevirecek uyanık bir vicdana basiretli bir kalbe sahip olmazsa şuurlu kamu oyu ve uyanık cemiyet onu hidayete davet edecek rezaletten çekip alacak şerrin pençesinden kurtaracak ve elinden tutup doğru yola götürecektir. İslami ıstılahta bu vaziyete elEmri bilmaruf venNehyi anilmünker yani iyiliği emretmek ve kötülüğe mani olmak denir. Kuranı Kerim milletleri Emri bilmaruf venNeKyi anilmünker terazisi ile ölçer. Bir millet buna sarılır bu hususa sımsıkı bağlanır bunu huy edinirse Kitabı Mübin bu millete en yüksek mertebeyi verir ve bütün dünyada milletlerin en hayırlısı sayar Siz insanlık için meydana çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder kötülüğe maniolursunuz ve Allaha imanınızda sebat edersiniz. Eğer bir millet Emri bilmaruf ve nehyi anilmünker vazifesini ihmal ederi bu prensibin cemiyet hayatında büyük bir tesiri olduğunu anlamazsa Kuranı AzimüşŞan bu cemiyeti şiddetle tenkid eder İsrail oğullarından kafir olanlar hem Davudun hem de Meryem oğlu İsanın dili ile lanet clutıd . Bunun sebebi isyan etmeleri ve tecavüzde bulunmaları idi. Onlar birbirlerini yaptıktan fenalıktan nehyetmezlerdi. Gerçekten ne kötü iş yapıyorlardı Peygamber Efendimiz S.A.V. bu manada şöyle buyuruyor Sizden hiç biriniz insanlar iyilik ederse ben de iyilik ederim kötülük ederlerse ben de kötülük ederim diyen eyyamcılardan olmayın. Fakat insanlar iyilik ettiğinde iyilik edin. Fenalık ettiklerinde onlara doğru yolu gösterin. Nasihatte kulunun. Diğer bir Hadisi Şerif hürriyet iddiasını ileri sürerek sapıkların ve müfsidlerin cezalandırılmasında ihmalkar davranmak ne derece cemiyetin otoritesini kırmıştır cemiyet ferdin karşısında ne kadar aciz düşmüştür bunu açıkça beyan etmektedir. Allahın cezalarını tatbik edenlerle etmeyenlerin misali şu kavimdir Onlar gemideki yerleri için kura çekmişti. Bir kısmı üst kata bir kısmı da alt kata yerleşmişti. Alt katta olanlar buradan bir delik delsek te o delikten su alsak... dediler. Eğer üst katta olanlar alt kattakileri bu işte kendi başlarına bırakırlarsa hepsi de yok olur. Eğer onlara mani olurlarsa hepsi de kurtulur. Keza fitnenin çeşitleri ve insanların fitneye karşı ihmalkar davranmakta kısım kısım ayrılmaları üstün bir şekilde şöyie tasvir ediliyor Kadınlarınız baştan çıkıp isyan ettiklerinde gençleriniz fısk u fücura düşüp günaha battıklarında ve siz de cihadı terkettiğinizde haliniz ne olacak... Sahabeler Bu da olur mu Ya Resulullah dediler. Peygamberimiz Nefsim yedi kudretinde olan Allaha yemin ederim ki bundan daha şiddetlisi daha beteri olacaktır. İyiliği emretmeyi ve kötülüğe mani olmayı terk ettiğinizde haliniz ne olacak Sahabeler Bu da olur mu Ya Resulullah.. dediler. Peygamberimiz Nefsim yedi kudretinde olan Allaha yemin ederim ki bundan daha şiddetlisi daha kötüsü olacaktır. İyiliği kötülük kötülüğü de iyilik telakki ettiğinizde haliniz ne olacak Sahabeler Bu da olur mu ya Resulullah.. dtdiler. Peygamberimiz Nefsim yedi kudretinde olan Allaha yemin ederim ki bundan daha şiddetlisi daha fenası olacaktır. Kötülüğü emredip iyiliğe de mani olduğunuzda haliniz ne olacak Sahabeler Bu da olur mu Ya Resulullah.. dediler. Peygamberimiz Nefsim yedi kudretinde olan Allaha yemin ederim ki bundan daha şiddetlisi daha kötüsü olacaktır. Hak Celle Celalühü der ki Zatıma yemin ederim ki onları öyle bir fitne ve fesada düşüreceğim ki içlerinde halim selim olanları bile uğradıkları fitneden hayrete düşecektir. Hadisi Şerifin ifadesine göre fitne ve fesadı ilk olarak kadınlar başlatacak. Sonra gençler bunlara uyacak. Daha sonra vecibeler ihmal edilecek. Bunun neticesi olarak fert bozulacak insanlar iyiliği emretmeyi kötülüğe mani olmayı bırakacak hatta kötülüğü iyi sayıp onun yapılmasını isteyecekler iyiliği kötü sayıp onun yapılmasını engelleyecekler. Nihayet Cenabı Zölcelal bu vaziyete karşı gazablamp bunları zavallıların dahi hayret edeceği bir fitneye düşürecek. Ey Müslümanlar.. Vicdanlarınızı Allaha iman etmek ve devamlı murakabe altında bulundurmak suretiyle aydınlatın. İyiliği emretmek ve kötülüğe mani olmak suretiyle de cemiyetinizi koruyun. İşte dürüst olmanın ve dürüstlüğü tavsiye etmenin ana temelleri bunlardır. Muvaffakiyet Allahtandır... XIV ÖLMEK TE BİR MAHARETTİR Yemin olsun ki Allah yolunda öldürülür ve ölürseniz onların elde ettikleri dünya malından daha hayırlı olan Allahın affı ve rahmetine kavuşacaksınız. Yemin olsun ki ölseniz de öldürüseniz de şüphesiz ki hepiniz Allahın huzurunda toplanacaksınız. Sene 1937... Filistinli Arap kardeşlerimizin İngiliz ve Siyonist zulüm ve istibdadına karşı giriştikleri ayaklanma münasebetiyle Müslüman Kardeşler Mecmuasında Ölmek te bir maharettir. başlığı altında bir makale yazmıştım. Bugün aynı zalim münasebet dolayısiyle aynı başlık altında bu konuyu kaleme almaya karar verdim. Zira bu zulmün tehlikesi yalnız Filistinlilere mahsus olmayıp bütün Arap ve Müslümanlara diş bilediği ve bu zulümden ancak kan dökülerek kurtulmanın mümkün olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Evet ölmek te bir sanattır acı olmasına rağmen bazen pek güzel bir sanattır. Hatta maharetli birinin eliyle olduğunda en güzel sanattır. Kuranı Kerim kendine iman edenlere ölmeyi güzel bir surette arzediyori ölmeyi sevmelerini istiyor. Kuranı AzimüşŞan müminleri öyle yetiştirmiştir ki imansızların hayatı sevmeleri kadar müminler ölmeyi severler. Zevkler ve renkler herkese göre değişir ya... Günümüzdeki müslümanlar İçinde bulundukları zillet ve mihnetten ancak Kuranı Mübinin ölüm Telakkisine sarıldıklarında kurtulabilirler. Ölmeyi bir maharet bir sanat kabul ettiklerinde başarıya erebilirler. Kuranı Kerim müminlere ölümü şöyle tanıtıyor Huzurlu sakin nimetlerle dolu ebedi bir hayatı karşılamak için bu kısa geçici yorucu ve yıpratıcı hayatın sonudur ölüm... O ebedi hayatta mümine gözlerin görmediği kulakların işitmediği ve gönüllerin hissetmediği sayısız nimetler hadsiz ikramlar verilecektir. Bunlara layık olmak için de şu şartlara ihtiyaç vardır Dünya hayatında iyi amel işlemeyi bilmek ve güzel ölümle ölme yolunu seçmek. Fakat her kim de Rabbinin makamından korkar ve nefsini şehevi arzulardan uzaklaştırırsa muhakkak ki cennet onun varacağı yerdir. Kuranı Kerim ölümün kaderle tayin edildiğini korkup çırpınmanın ecele faydası olmayacağını hiçbir kimsenin ölümün pençesinden kurtulamayacağını fakat insanlar ölürken çeşitli şekillerde öleceklerini beyan buyurur. Bazıları şu şairin söylediği gibi fahişe kadınların kucağında ömrünü bitirir ölür gider Bana derler ki Cihad et ey Cemil Hangi cihadı isteyeyim kadınlardan başka Kadınlarla birlikte her söz tatlı ve cemii Onların yanında ölen herkes şehidtir. Bazıları da şu şairin anlattığı gibi cihad meydanında harb sahasında Allah yolunda can verir 176 Naziat Suresi ayet 4041. Koşarak Allaha can veririz Yanımızda bulunmaz hiçbir azığımız. Ancak takva ahirete çalışma Cihada katlanmadır azığımız. Takva ahirete çalışma ve hidayettir Bu azıklardan başkası hep yok olacaktır. Elbette ki bu iki ölüm şekli bir olmayacaktır. Bakınız Kuranı Kerim bu mefhumu nasıl ifade buyuruyor. Ölüme karşı çekimser olanları nasıl tenkit ediyor ve susturuyor Kendilerine Savaştan ellerinizi çekin namazı dosdoğru kılın zekatı verin denilmiş olan kimseleri görmez misin Şimdi de savaş onlara farz kılınınca içlerinden bir grup Allahtan korkar gibi hatta daha şiddetli bir korku ile insanlardan korkuyorlar. Onlar Ey Rabbimiz . Şu savaşı bize niye farz kıldın Ne olurdu bizi yakın bir vakte kadar geciktirseydin dediler. Onlara şöyle de Dünyanın malı pek azdır. Ahiret hakkıyle korkanlar için elbette daha hayırlıdır. Siz ince bir <tplik kadar bife haksızlığa uğramaz Bu şiir Umeyr b. elHümam adlı sahabenindir. Bu kişi elinde bulunan hurmaları atmış bedir harbinde cihada girişmiş ve bu şiiri söyleyerek şehid edilmiştir. Taberisiniz. Nerede olursanız olun isterse pek sağlam ve yüksek kalelerde bulunun ölüm size erişecek tir. • Kuranı Kerim müminlerin bu hakikatleri inkar edenlerden olmasına mani olarak şöyle buyurdu Ey iman edenler... Sakın siz yeryüzünde seyahat ederken veya savaşta iken ölen kardeşleri için Bizim yanımızda olsalardı ne ölür ne de öldürülürlerdi diyen kafirler gibi olmayın. Allah onların bu fikrini gönüllerinde bir hasret ve keder olsun diye bıraktı. Halbuki Allah hem diriltir hem öldürür. Allah yaptığınız her şeyi görendir. Yine Kuranı Kerim birtakım insanların kendilerine vazifelerini unutturacak ve onla/ı hayırdan alıkoyacak derecede dünyayı sevmelerini ayıplayarak Muhakkak ki sen onları insanlardan hatta müşriklerden daha ziyade dünya hayatına düşkün bulacaksın. Onlardan her biri bin sene yaşamayı arzu eder. Halbuki onlara çok ömür verilmesi kendilerini 178 Nisa Suresi ayet 7778 179 Ali imran Suresi ayet 156. azabdan kurtaracak değildir. Allah onların yaptıkları her şeyi görendir. Kuranı Kerim Allah yolunda ölmeyi kerih gören kavimlerin kalplerindeki gizli sırları da açığa vurmuştur. Birgrup ta canlarının sevdasına düşmüş tü. Allaha karşı cahiliyet devrindeki gibi hakikata muhalif bir zan besliyorlar ve Harpten bize ne... diyorlardı. De ki Hüküm Allahındır. Onlar sana açıklayamadıklarını içlerinde saklıyorlar. Bu iş bizim elimizde olsaydı burada öldürmezdik. diyorlar. De ki Siz evlerinizde bile olsaydınız öldürülmesi takdir edilenler yine dışarı çıkacak ölerek çaresiz düşüp kaldıkları yeri boylayacaklardır... İlk müminler bu hakikatleri idrak ettiler ölümü sevdiler de hayat ta onlara hibe edildi. Bunu Hz. Ebubekir r.a. ölmez sözü ile şöyle ifade etmişti Ya Halid.. Ölmeyi candan arzu et ki hayat sana hij be edilsin. Nitekim Hz. Ali r.a. de bunu şöyle ifade eder 180 Bakara Suresi ayet 156 181 Ali İmran Suresi ayet 154 Allaha yemin olsun ki Ebu Talibin oğlu bebeğin annesinin memesini arzulamasından daha çok ölümü All&h ydunda candan arzu eder... Resulullah S.A.V. de ümmetine bu güzel sanattan Allah yolunda ölmek maharetinden ayrılmanın dünyevi arzulara ve dünyaya sımsıkı sarılmanın kötü neticelerini şöyle izah etmiştir Aç kişilerin sofraya üşüştüğü gibi yakında bütün milletler başınıza toplanacaklar. Bir tanesi O gün az olduğumuz için mi böyle olacak dedi. Peygamber Efendimiz S.A.V. Bilakis siz çok olacaksınız. Selin götürdüğü çörçöp gibi fazla olacaksınız Alkh sizden çekinme hissini düşmanınızın kalbinden çıkaracak. Ve sizin kalbinize zaafiyet hissi verecek buyurdu. Yine birisi Zaafiyet hissi nedir Ya Resulullah... dedi. Peygamber Efendimiz de Dünyayı sevmek ölümü sevmemektir... buyurdu. Ey Müslümanlar.. Siz şimdi yeni bir yıla giriyorsunuz. Şayet bunu içinizde olan bu ruhla karşılar hayatı sever ölümü sevmezseniz cihad mesuliyetinden ve mücadele zorluğundan kaçarsanız elbette ki hiçbir şeye kavuşamazsınız. 182 Ebu Davud İmam Ahmed b. Hanbel. 137 Fakat bu ruhu değiştirir korkaklığı ve acizliği terkederseniz Allah yolunda ölmeyi sever ve bu yolda icab eden şekilde ölürseniz şüphesiz ki dünyada Allahın izni ile zafere ereceksiniz. Ahirette de ebedi olan Cenneti kazanacaksınız. Hak yoluna kendini adamak ebedi kalmanın ta kendisidir. Bu sözleri tarihin Bedir Savaşı sayfalarına ilave etmek yerindedir. Bedirde cihad eden o muhteşem sahabiler rAllah onlardan razı olsun Allah yolunda ölme sanatının eşsiz hocaları olmuştu. Bunların üstün şahsiyetleri bütün dünya için unutulmaz ve ölmez izler bırakmıştı. Bunları hatırlama bizleri aynı yola sevk edecek mi Ümidimiz budur... Hakikati hatırlatma da müminlere fayda verir 183 XV Zariyat Suresi ayet 55 SULH VE SELAM Şüphesiz Kuranı Azimüşşanı Kadir Gecesinde indirdik. Bilir misiniz nedir Kadir gecesi... Kadir gecesi bin aydan daha hayırlı bir gecedir. O gecede bütün melekler ve Ruh Rablerinin izniyle her iş için iner de iner. O gece şafak ağarıncaya kadar bir selam ve selamet gacesidir. İnsanlara hakkı anlatan bu mukaddes kitabımız selamı bildiriyor. Selam ve selameti müjdeliyor yeryüzünde sulh ve selamı hakim kılıyor. Aramızdaki selamlaşma selamdır. Rabbimizin huzuruna çıktığımızda konuşacağınız şey selamdır. Namazımızın sonu selamdır. Mülkün mutlak sahibi ve bütün noksanlıklardan münezzeh olan Rabbimizin bir ismi de Selamdır. Allahın salih kulları için hazırladığı Cennetin bir adıda DarüsSelamdır. Dinimizin adı olan İslamın alındığı kelime Selamdır. Allah Teala Peygamberine Onlardan vazgeç... Onlara de ki Allah size Selam ve selamet versin. Pek yakında bileceksiniz. buyurmuştur. Şiarımız Sulh ve Selam yaparken bunların yalnız nazari veya söyleyiş yönü alınmamış fiilen tatbik edilmişlerdir. Allahrn İslam dini gölgesinde kullarına emir ve tavsiye ettiği Selam iki esas üzerine kurulmuştur Birinci esas Selam gecesinde Allah Tealanın indirdiği Kuranı Kerim insanlığa dört başı mamur mükemmel bir İSLAM NİZAMInı getirmiştir. Kuranı Kerim insanlığa kardeşliği ilan ederek gelmiş insan ruhunun derecesini yükseltmiş ve gözlere ilahi hakikatleri göstermiştir. Ayrıca idare eden ve edilenler hakimler mahkumlar kuvvetliler zayıflar fakirler zenginler. vs. arasında içtimai adalet temellerini kurmuştur. Böylece cemiyette hürmet muhabbet huzur ve saadeti temin eder yardımlaşma ve dayanışmayı hakiki manasıyla kurar. Kim Kuranı okur hükümlerini emir ve tavsiyelerini incelerse anlattıklarımızın doğru olduğunu ve Kuranı Kerimin neresinde mevcut olduğunu öğrenir. Kuranı Kerim hayırlı olan her şeyi yapmayı İnsanlara emreder. İnsanlara zarar verecek her fenalığı yasaklar Sana her şeyi beyan eden bir hidayet ve rahmet olan müslümanlara da bir müjde olan bu kitabı peyderpey bölüm bölüm indirdik. İkinci esas İslam Nizamına iman etmiş bir ümmet ve bu nizamı yürüten bir devletin var olmasıdır. Bu devlet İslam Nizamını anlayan ona iman eden onu müdafaa eden bütün beşeriyeti İslamdaki hayra iyiliğe ve rahmete davet eden var gücüyle bu nizam uğrunda cihad eden ve bunu yaparken tenkid edenlerin kınamalarından korkmayan bir devlet olacaktır. Ey Peygamber.. Sana Rabbinden indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan Allahın risalet vazifesini yerine getirmiş olmazsın. Allah seni insanlardan koruyacaktır. İşte bu iki esasa uyularak nazari yönden selam fiilen gerçekleştirilmiş emniyet sağlanmış yeryüzüne barış hakim olmuştur. . Ey Müslümanlar.. Şimdiye kadar 1400 küsur senedir tekrar edilen ve Selam Selamet Gecesi olan Leylei Kadir bu gecede bütün hatıralarıyla anılıyor. Bu geceyi anarken semadaki yıldızlara ve gezegenlere bakıp hayal ve vehimden ibaret olan saadetleri mi bekliyorsunuz Yoksla bu hatıralar sizin içinizde özüntü elem ve ızdırap mı uyandırıyor İslam Nizamını yeniden okumaya dair Allaha ahdediyorsunuz. Bütün kalpleriniz İslam Nizamında birleşiyor böylece yeniden İslam Devleti kuruluyor. Bütün dünyaya İslam davası yayılıyor. Ey Müslümanlar.. Mübarek Ramazanın değerli geceleri artık bizlere veda ediyor. Gitmek için hazırlık yapıyor. Bin aydan daha hayırlı olan mübarek Kadir Gecesi önünüzdedir. Bunu değerlendirin. Zira Peygamber Efendimiz S.A.V. şöyle buyuruyor Kılınan bir vakit namaz diğer vakte kadar olan günahları bir cuma namazı diğer cumaya kadar olan günahları Ramazan Orucu da diğer Ramazana kadar olan günahları affettirir. Yeter ki kul büyük günahlardan kaçınsın. Diğer bir Hadisi Şerifte Kim kadir gecesine iman ederek ve sevabını yalnız Allahtan umarak ihya ederse geçmiş günahları affedilir. Allah Teala Kuranı Keriminde şöyle buyurur Kullarım sana benden sual ettiklerinde Söyle ben onlara çok yakınım. Bana dua edince dua edenin duasını kabul ederim. Benden dualarının kabulünü istesinler. Bana hakkıyle iman etsinler. Muhakkak ki doğru yolu bulurlar. Allah Teala bu ayeti kerimesinde Ramazan ayının bitme günlerini fırsat bilmeye davet ediyor. Böylece nimetlerine karşı Allaha şükretsinler. Allaha itaatte dc/am etsinler. Lutfundan istesinler. Dualarında içden gönülden yalvarsınlar. Böylece bu şükrün sevabını bereketini ve Allahın itaatkar kullarına vereceği bol mükafatı kazansınlar. 188 Müslim Tirmizi İbnMace İmam Ahmed b. Hanbel •189 Bakara Suresi ayet 186 Darüni 190 Hiçbir kimse gelecek Ramazanda ne olacağını bilmiyor. Öyleyse yarınınız için bugünden azığınızı tedarik ediniz. Allahtan korkun. Hiç şüphe yok ki Allah yaptıklarınızdan çok iyi haberdardır. 191 Maide Suresi ayet 8 XVI ÇEŞİTLİ PUTLAR Haşr Suresi ayet 18 144 O vakti hatırla ki İbrahim Ey Rabbim.. Bu memleketi emniyet içinde kıl. Beni ve neslimi putlara tapınmamızdan uzak eyle... demişti.• İslam dini putları kırmak ve bunlara karşı harp ilan etmek için gelmiştir. Peygamber Efendimiz S. A.V. Mekkei Mükerreme fethedildikten sonra Kabei Muazzamanın önünde durmuş Kabede Allahtan başka tapılan 360 putu düşürüp kırmış ve De ki Hak geldi batıl zail oldu. Şüphesiz ki batıl yok elmaya mahkumdur. ayetim okuyup eliyle putlara işaret ederek hepsini imha etmiştir. Peygamber Efendimiz S.A.V. müfrezelerini ve elçilerini o muhitteki putları kaldırmaları için çeşitli kabilelere gönderiyordu. Bazısı Latı kırıyor bazısı da Uzzayı tahrib ediyordu. Böylece Allahın dinine yardım ediyor yeryüzünde yerleşmesine çalışıyorlardı. Nihayet islam dininin kemale erdiğini ifade buyuran şu ayet indi Bugün dininizi ikmal ettim üzerinize olan nimetimi tamamladım. Size din olarak İslamı seçtim. Peygamber Efendimiz S.A.V. bu neticeden mutmain olarak şöyle buyuruyordu Şeytan bu toprağınızda kendisine ibadet edilmekten artık ümidi kesti. Bundan daha küçük günahlarda ona itaat etmenize razı oldu. insanlar putların sadece birtakım taşlardan veya görmez işitmez tapanlara hiçbir fayda sağlamaz büst ve heykellerden ibaret olduğunu sanıyorlar Fakat islam dini Allaha ortak koşmanın çeşit çeşitolduğunu insanlardan çok iyi bilmiş doiayısiyle bütün put tiplerini ortaya dökmüş hepsine karşı harb ilan etmiş ve yıkmaya çalışmıştır 194 Maide Suresi ayet 3 195 Tirmizi İbn Mace İmam Ahmed b. Hanbel. Böylece fitne ortadan kalksın ve sadece Allahın dini hakim olsun.. Şunlar da İslam dinine göre birer putdur Nefsinin hevesine uymak zevke dalmak şan ve şeref peşinde koşmak ve makamına aldanmak 1 Nefsi arzu Sahibine hakim olan onu doğru yoldan alıkoyan batıl ve çürük görüş Allaha ortak koşulan bir ilahtır. İslam bunlarla savaşmış bunlara uyup sapanları helak ve Cehennemle tehdit etmiştir Şimdi o kimseyi gördün ya Nefsinin arzularını ilah edinmiş Allah ta onu ilmi bulunmasına rağmen şaşırtmış kulağını ve kalbini mühürlemiş gözüne bir perde çekmiştir. Artık bunu Allahtan başka kim doğru yola çevirebilir Düşünüp de ibret almaz mısınız 2 Zevke düşkün zenginler İnsanları köleleştiren hürriyetlerini ellerinden alan ve zevk peşinde koşan zenginler de yaldızlı birer putlardır. İslam fakirleri bunların tahakkümünden kurtarmak çılgınlık tarım yıkmak için gelmiş ve bu sıfatı haiz olanları dünya ve ahirette şiddetli bir azab ile tehdit etmiştir. Bu hususta Kuranı Kerimin şu ayetlerinden daha sert daha şiddetli ne görebiliriz Ahin ve gümüşü yığıp Allah yolunda sarfetmiyenleri elem verici bir azab ile müjdele. Üstüste biriktirilen bu mallar kıyamet gününde Cehennem ateşinde kızdırılacak ve bu mallar ile bunları yığan kimselerin alınları yan tarafları ve arkaları dağlanacak. Ve onlara şöyle denilecek işte kendiniz için yığdığınız şeyler.. Bu topladığınız şeylerin azabını tadın. Allah Teala nefsi peşinde koşan bu tip zenginlerin kıyamet günündeki durumlarını tasvir ederek şöyle buyuruyor Kitabı sol elinden verilmiş olan der ki Eyvah keşke kitabım bana verilmeseydil.. Hesabımın da ne olduğunu bllmeseydim. Ne olurdu o dlüm sonsuz olsaydı dirilmeseydim. Malım bana bir fayda vermedi. Şeref ve saltanatım yok oldu. Tutun onu bağlayın sonra onu cehenneme atın. Sonra da yetmiş arşın boyundaki zincirle oraya sürün. Çünkü o azim olan Allaha iman etmiyordu. Yoksulları yedirmeye hiç teşvik etmiyordu. Artık bugün onun için burada yakın bir dost yoktur. Yiyeceği Cehennemliklerin irinlerinden başka bir şey değildir. Bu irini ancak kafirler yer. Allah Teala zenginliğin en büyük putu olan Karunu vaaz u nasihat almak isteyenler için büyük bir ibret kıldı Biz Karunu eviyle beraber yere batırdık. Allahtan başka ona yardım edecek hiçbir cemaat bulunmadı. Kendisine yardım edilecek kimselerden de değldi. • 3 Şan ve şeref putları Şu kibirlenenler gururlananlar böbürlenenler yalan ve iftiralarla konuşanlar ata ve dedeleriyle kuru kuruya övünenler aslında olmayan bir takım şan ve şeref uyduranlar da birer puttur. Hakikatte bunların elinde yalancı süsler birtakım dekorlar yeme içme aile ve nesep gibi gelip geçici metoddan başka bir şey yoktur. İslam dini bü gibi putların kökünü kazımak izlerini ortadan kaldırmak ve insanları bunlara kul ve köle olmaktan kurtarmak için gelmiştir islam dininde insanlar eşittir insanlar ancak takvalarıyla ve cemiyete yaptıkları iyilikleriyle birbirinden üstün olurlar. Kuranı Kerim bu çeşit putlara karşı da şiddetli bir harp ilan etmiştir. Kibirlenenler için Cehennem de ebedi kalacakları bir yer yok mudur V O gün kafirler ateşe arzediltrice kendilerine şöyle denir Dünya hayatınızda bütün zevklerinizi yaşayıp sona erdirdiniz ve bunlarla sefa sürdünüz. Haksız olarak yeryüzünde kibirlenmeniz ve günahlara dalmanız sebebiyle bugün rezil ve rüsvay edilecek azabla cezalandırılacaksınız. SM Peygamber Efendimiz S.A.V. de şan ve şerefe aldanan zavallıları şöyle tasvir ediyor Kıyamet gününde kibirlenenler insan suretinde küçük karıncacıklar olarak haşr olunacaklar. Her taraflarını zillet ve hakaret kaplamış olacak. VOİ Diğer bir Hadisi Şerifte Size Cehennem ehlini haber vereyim mi Cehennem ehli her kibirli katı kalbli sert sözlü olan kimselerdir. diye varid olmuştur. 4 Mevki ve Makam Sahipleri Selahiyetini kötüye kullanan vazifelerini insanları ezmek ve haklarını çiğnemeye alet eden şu diktatör amirler de birer puttur. İslam bu putları kırmak otoritelerini tahdit etmek onları adalet eşitlik ve insaf esaslarına boyun eğdirmek için gelmiştir. İslam nizamında idare eden de edilen de eşittir. Herbirinin kendine göre birtakım hak ve vazifeleri vardır idare edenin vazifesi adaleti temin etmek insaftan ayrılmamak ve güzel muamelede bulunmaktır. Hakları ise idare edilenler tarafından ona itaat edilmesi nasihat verilmesi ve güzel muamele olunmasıdır. idare edenin hakları idare edilenlerin vazifesi sayılır. Aynı zamanda idare edilenlerin hakları idare edenlerin vazifesi sayılır. Birbirlerinden ancak Allahtan korkma Takva derecesine göre üstün olabilirler. İslam dini İslamiyetten önce ve sonra gelen bu zalim idarecilere karşı şiddetli bir savaş ilan etmiştir Görmedin mi Rabbin Ad kavmine ne yaptı O direk gibi uzun olan İrem kavmine de... Memleketler içinde bunun gibi bir kavim yaratılmamıştı. Vadilerde kayaları cyan Semud kavmine... Kuvvet ve saltanat sahibi Firavuna... ne yaptı Bunlar memleketlerde azgınlık ettiler. Oratarda fitne ve fesadı artırdılar. Buna karşılık Rabbin onlara bir azab kamçısı yağdırdı. Şüphesiz ki Rabbin hakkıyle murakabe edendir. Peygamber Efendimiz S.A.V. Kıyamet gününce en şiddetli en ağır azabı görecek kimse şudur Dünyada Allah onu idareci kılmıştı. O kişi de Allahın adaletiyle hükmettiği mülkünü zulümle idare etti. buyurmuştur. Hz. Ömer r.a. Hz. Ebu Zerr r.a. ile karşılaştığında Ebu Zerr r.a. ona şöyle demişti Peygamberimizin şöyle buyurduğuna şahidim Müslümanların bir işini üzerine alan kişi kıyamet gününde getirilir ve cehennem köprüsünde durdurulur. Eğer iyi idare etmişse kurtulur. Şayet kötü idare etmişse köprü yarılır yetmiş yıl aşağı doğru düşer. Cehennem simsiyah kapkaranlık bir yerdir. Hz. Ömer r.a. Ebu Zerr r.a.e Bu benim kalbime işledi. O halde bu ağır mesuJiyetle idareciliği kim üstüne alır dedi. Ebu Zerr r.a. şöyle cevap verdi Allahın burnunu kopardığı yüzünü yere sürdüğü kimse bu vazifeyi alır. Frkat biz senin hakkında hayırdan başka bir şey bilmiyoruz. Belki adalet etmiyecek birine bu vazifeyi devredersen kendini onungünahından kurtaramazsın. Mevki ve makam putu bundan daha sert daha şiddetli nasıl kırılabilir Ey insanlar. islamın ilk ve son vazifesi hürriyete kavuşmaktır. Böylece bütün yüzler yalnız Allaha yöneisin. Allahtan başka kimseye tapılmasın. Allah Teala kullarına bahşettiği bu ilim nimetini hatırlatarak bizlere şöyle buyuruyor Yaratan Rabbinin adiyle oku.. İnsanı O bir kan pıhtısından yarattı. Oku.. Senin Rabbin nihayetsiz ikram sahibidir. O kalem ile öğretti. İnsana bilmediği şeyleri O öğretti. 208 Taberani kebir. 209 Alflk Suresi ayet 15 Diğer bir ayeti celilede Rahman olan Allah Kuranı Kerimi öğretti. İnsanı yarattı. Ona güzel konuşma ve beyanı öğretti. VI Allah Teala insana ilmi elde etmesi için gereken vasıtaları da vermiştir İnsana kulak göz ve kalb uzuvlarını bahşetmiş onu akıl fikir irade ve vicdanla donatmış yüce ruhunu ilahi nurlarla ve iman nuruyla aydınlatmış insanı hakikati araştırmayı öğrenmeyi seven ve haberi olmadığı şeyleri bilmeye merak eden bir varlık olarak yaratmıştır. Allah sizi annelerinizin karınlarından çıkardı hiçbir şey bilmiyordunuz. Size kulaklar gözler ve kalbler bahşetti gerekki şükredesiniz. Allah bunları ihsan ettiği insana araştırmayı incelemeyi okumayı ve düşünmeyi emretti. Allahın kendine bahşettiği bu nimetleri kullanmayı farz kıldı. Akıl ve fikir insana verilen emanetin bir sırrı yüklenilen mesuliyetin bir sebebi ve insanlar arasında üstünlüğün bir alametidir. Akıl Kuranı Kerimde kırktan fazla yerde zımmen veya sarahaten zikredilmiştir 210 Rahman Suresi ayet 14 211 Nah Suresi ayet 78 Muhakkak ki göklerin ve yerin yaratılışında gece ve gündüzün değişmesinde insanlara faydalı şeyleri denizde taşıyan gemide yeryüzü kuruduktan sonra Allahın gökten yağmur indirip o yeri diriltmesinde her çeşit canlıyı yeryüzünde yaymasında rüzgarları ve yerle gök arasında hizmet gören bulutları sevk ve idare etmesinde... Aklını kullanan bir millet için deliller vardır... Muhakkak ki ben yüzümü gökleri ve yeri yaratana yönelttim. Başkasından yüz çevirdim. Ben müşriklerden değilim. Vs De ki Namazım da ibadetim de hayatım ve ölümüm de bütün alemlerin Rabbi olan Allah içindir. Allahın şeriki yoktur. Ben bununla emrolundum. Ey Müslümanlar... Nefsi arzular putunu mel ve para putunu mevki ve makam putunu şan ve şeref putunu kırın... Sizi doğru yola sevkeden Kuranı Kerimi indiren Allaha yönelin. O salih kişilerin dostudur. Şayet bu putları kıramıyorsanız hiç olmazsa bunlara tapmayın. Bunlardan korkmayın. Vallahu Ekber. Ve üllahilHamd.. XVII DÜŞÜNCE HAPİSHANELERİ De ki Bakın göklerde ve yerde neler var Gerçi iman etmeyen bir millete ayetler uyarmalar hiçbir fayda temin etmez. • Bakmak tanımak ve öğrenmek insanoğlunun hususiyetlerinden ve tabiatındandır. Allah Teala Hz. Ademi daha yarattığı günde her şeyin adını ona öğ retmişti. Ve bu ilimle Ademi meleklerden faziletli kılmıştı. Meleklere Ademe secde etmelerini emretmişti. Ona verilen bu ilme ihtiram için secdeye layık olmuştu Allah Ey Adem onların ismini meleklere bildir dedi. Meleklere kendine öğretilen isimler haber verince Allah c.c. şöyle buyurdu Ben size dememiş miydim Ben göklerin ve yerin gaybını biliyorum. Aşikare yaptığınızı da gizlediğinizi de biliyorum. Fikri donduran düşünceyi öldüren hapishaneleri başlıca iki kısma ayırabiliriz 1 Mecburi Hapishaneler Bunlar eskidenkalma hurafeler ve batıl inançlar dejenere olmuş cemiyet aslı olmayan örf ve adetler şeytana benzer dostlar şeytani vesveselerdir. a Eskiden kalma hurafeler ve batıl inançlar İnsanı hakikatleri idrak etmekten ve hakikata boyun eğmekten alıkoymuşlar onun için bir nevi manevi hapishane olmuşlardır. Kuranı Kerim bu gerçeği şöyle anlatıyor Senden önce hangi memlekete bir peygamber göndermişsek oranın zevkine düşkün iler galenleri şöyle demişti Biz atalarımızı bir dine bağlı bulduk. Biz de onların izinde gidiyoruz. Peygamber de ümmetine şöyle demişti. Atalarınızı üzerinde bulduğunuz dinden daha doğrusunu size getirsem de m kabul etmeyeceksiniz Onlar da dediler ki Biz sizin getirdiğiniz şeylere iman etmiyoruz. Bunun üzerine onlara layık oldukları cezayı verdik. Yalanlayanların akıbeti ne oldu bak.. b Dejenere olmuş cemiyet aslı olmayan örf ve adetler şeytana benzer dostlar ve şeytani vesveseler de başka bir çeşit hapishanedir. İnsanı hidayetten alıkoyar. Onu dalalete fesada sürükler örflerin kölesi adetlerin esiri kılar. Kötü örf ve adetler kulu dünyada helake ahirette azaba sürüklese bile kul bunların tesirinden kendini kurtaramaz O günde zalim yaptığına pişman olarak ellerini ısırır ve şöyle der Ne olurdu ben de peygamberle beraber bir kurtuluş yolu edinseydim.. Yazıklar olsun bana. Keşke falanı dost edinmeseydim. Vallahi bana Kuran gelmişken zikir yolundan beni o sapıtmıştı. Şeytan insanı helake düşürendir. Diğer bir ayette şöyle buyrulmuştur De ki Dünya hayatında aranızda bir sevgi olsun diye Allahtan başka putlar edindiniz. Sonra kıyamet gününde birbirinizin kafir olduğunu söyleyeceksiniz birbirinize lanet edeceksiniz. Sığınacak yeriniz ateştir. Sizin için asla yardımcılar yoktur. Fikri donduran düşünceyi öldüren bu manevi hapishanelerde kalmak bunların esiri olmakta.v insan için hiçbir mazeret olamaz. Bilakis bunlardan kurtulmak için son derece gayret sarfetmesi hak ve hakikatin nurları parlar parlamaz ona uymak için çalışması bir vecibedir. 2 Mecburi olmayan hapishaneler Bu hapishaneler daha acaip ve daha gariptir. Çünkü insanlar istekleriyle bunlara girerler. Arzularıyla mahkemenin kelepçelerini kollarına taktırırlar. Daha da garib olan dünya ve ahirette bahtiyar olmayı böylece gerçekleştireceklerine inanırlar... Mecburi olmayan hapishaneler de birtakım kısımiara ayrılırlar a Batıl dinlerin liderleri tarafından yapılan ruhi hapishaneler Allahın indirmediği akidelerle delilsiz isbatsız hurafelerle semavi kitaplarda ve peygamberler kelamında bulunmayan safsatalarla inşa nın tabii düşüncesine hücum eden din adamları da vardır. Bunlar bu tip hurafeleri kafalarından uydurmuş kendilerine uyanları bozuk düşünceleriyle bağlamış onları başka düşüncelerden mahrum etmiştir. Bu şekilde din adamı geçinenler kendilerine tabi olanları ilim ve irfandan yoksun bırakmışlardır. İşte bunlar şahsi çıkarları için bozuk fikirlerle sanki birer manevi hapishaneler kurmuşlardır. Hayret edilecek şey şudur ki insanlar kendi arzularıyla bu hapishanelere giriyorlar. İradeleriyle kendilerini hapsediyorlar. b Şan ve şeref sahibi kişiler tarafından yapılan ruhi hapishaneler İleri gelen zevat milletin kendilerine karşı gösterdiği ihtiram ve tazimi milletin onlara olan itimadını ve itaatini istismar ederjer. İnsanlara söz hakkı veya görüş beyan etme fırsatı vermezler insanlardan hiçbir müşavere ve nasihati kabul etmezler. Tam aksine insanların öğüt ve nasihatini lider tiklerini düşüren önderliklerini inkar eden bir isyan sayarlar. Bu nasihatçıları hain addederler. Durmadan bir ayıp arayarak onun başına her türlü fenalığı yağdırırlar. İşte bu tip şan şeref sahipleri de manevi hapishaneler tesis etmişlerdir. Kendilerine uyanları adeta hapsederler. İnsanların zayıf taraflarını istismar ederek onları saptırır ve itibarlarını kullanarak kişileri dondururlar. Ne gariptir ki insanlar bu zulüm altında memnu diyetle yaşarlar. Rızalarıyla hapse benzeyen bu tip hayat kabul ederler. Hakikatte cemiyetler yücelmek için birer basamak ve zorlukları aşmak için birer köprüdürler. c Mevki ve Makam sahipleri tarafından yapılan ruhi hapishaneler Baskı ile hükmeden zor kullanarak hürriyetleri kaldıran hükümdarlar da idare ettiği milletlerine bir nur doğmasına evlerine ilim girmesine mani olurlar. Bu tip insanlar da insanları donduran manevi hapishaneleri kuran kişilerdir. Bu diktatörlerin idare ettiği milletler için sokak ve caddeler geniş te olsa ihtiyaçlarını temin için eli kolu sallanarak memleketin her tarafını gezseler de hakikatte bu milletler müebbed hapis cezasına çarptırılmış kimselerdir. Çünkü bunlar ilim nurundan mahrum irfan lezzetinden yoksundurlar. Ne kadar acaiptir ki bu zulme karşı millet tahammül edebiliyor. Bu zillet ve hakarete razı olabiliyor. İnsan en mukaddes hususiyetinden İlim ve İrfandan mahrum edildikten sonra artık ona insanlığından ne kalmış olur Ey insanlar. Kuranı Kerim insanları bu tip hapishanelerin zulmetinden çıkarmak için ve insanların el ve ayaklarına vurulan kelepçeleri kırmak için gelmiştir. Bu şekilde insanlar Allahı tanıma gölgesi altında ruhen ve fikren hür olma nimetiyle yaşasınlar. Ey insanlar.. İlim ve irfan vasıtasıyle bu manevi hapishaneleri yıkmaya yardım edin. Zalim kibirli ve gururlu kimselerin kapılarını kırın.. İçeri girdiğinizde siz galip olacaksınız. Eğer hakkıyle iman ediyorsanız Allaha tevekkül edin. 220 XVIII Maide Suresi ayet. 23 İHTİLAL De ki Çalışın çünkü yaptıklarınızı Allah ta Resulü de müminler de görecektir. Hepiniz mutlaka gaybı ve hazırı bilenin huzuruna döndürüleceksiniz. Ve o zaman ne yaptığınızı o size haber verecek tir. Peygamber Efendimiz S.A.V. bir Hadisi Şerifte şöyle buyurmuştur Allahım.. Hüzün ve kederden sana sığınırım. Acizlik ve tembellikten sana sığınırım. Korkaklık ve cimrilikten sana sığınırım. Borcun galebesinden ve insanların kahrından sana sığınırım. V Görüldüğü gibi bu Hadisi Şerif insanın düşeceği her zillet ve acizliğe karşı bir ihtilal koparıyor. Üzüntüye kedere acizliğe tembelliğe korkaklığa cimriliğe borca batmaya ve insanların kahretmesine karşı savaş açıyor Devrim ilan ediyor. Dün Fransız ihtilalinden durmadan bahsederlerdi. Bu ihtilalin insan haklarını tesbit ve tayin ettiğini hürriyeti kardeşliği ve eşitliği ilan ettiğini anlatırlardı. Fransız ihtilalini batının asrımızdaki hızlı kalkınmasını aydınlatan bir güneş ve tarihin bir dönüm noktası sayıyorlardı. Bugün de bolşevik Rus ihtilalini durmadan anlatıyorlar. Birçokları bilerek veya bilmeyerek bu ihtilalin eşitliği sağladığından ve insanlar arasında sosyal adaleti ilan ettiğinden dem vuruyorlar. İslamdan bahsedilince de insanlar hakikatten uzak kalıyor İslamı layık olmayan fikirlerle lekelemeye çalışıyorlar. 1 Birçokları İslama sadece bir ibadet sistemindir diyorlar. Birbirine zıt kültürleriyle birbirine muhalif görüşleriyle DİN kelimesini çeşitli şekillerde anlıyorlar a b c İslamı acizlik ve zayıflık telakki edenler İslamı tembellik ve uyuşukluktan ibaret sayanlar İslamı üfürükçülük büyücülük ve muskacılık kabul edenler d İslamı sadece dini ibadetlerden ve merasimlerden ibaret sayanlar e İslamı yalnız kul ile Rabbi arasında bir bağ kişinin ruhunu ve nefsini temizleyen bir ibadet nizamı addedenler vardır. 2 İnsanlardan çok azı da İslamın hakikatini idrak ederler gayesinin ne olduğunu anlarlar. İslamın cemiyeti İslahta bölünmez bir bütün olduğunu küçük büyük herşeyi kapladığını öğrenirler. Sana her şeyi beyan eden bir hidayet ve rahmet olan müslümanlara da bir müjde olan bu kitabı peyderpey bölüm bölüm indirdik. V J 3 Hatta İslam bilmeyen bazı cahiller son derece ileri gidip dalaletin zirvesine varmaktadırlar. Bu cahiller İslamı ilerlemeye bir mani karşı koyma ve ayaklanma ruhunu kıran milleti hakkını öğrenmekten alıkoyan insanları uyuşturan hakları yolunda savaşmalarına engel olan bir din zannederler. Bu sebeple şiddetle İslama karşı çıkarlar. Ona karşı en büyük cinayetleri işlerler. Müslümanları hocaları İslama davet edenleri gerici softa ilericilik ve hürriyet düşmanları diye itham ederler. Daha bundan başka delilsiz isbatsız kafalarından uydurdukları birtakım sıfatları dillerine dolarlar. O kafirler yalnızca tahminlerine ve nefislerinin sevdasına uyuyorlar. Halbuki kendilerine Rablerinden hidayet gelmiştir. Herkes İslamın tuttuğu yolun ve gayesinin Devrimci bir yol olduğunu unuttu. İslam hem nazari açıdan hem de fiilen ve tarihi bakımdan Fransız İhtilalinden veya bolşevik ihtilalinden çok daha büyük bir devrimdir. İslam tam manasıyla bir ihtilal hakiki bir devrimdir. İslam bozuk düzenleri kökünden sarsar zulüm ve nefret kalesini yıkar yepyeni bir hayat tesis eder. Bu hayatı sarsılmaz temeller üzerine bina eder. İşte islam... 1 İslam cehalete karşı bir ihtilaldir insanın kendisini bilmesi yönünde bir devrimdir. Çünkü İslam insana insanlığının ne olduğunu öğretir. 224 Necm Suresi ayet 23 İslam insanın kainatı biimemesine karşı bir devrimdir. Çünkü O insan ile bu acaip alemin arasında kopmaz bağlar kurmaktadır. Araştırmayı durmadan düşünmeyi ilim ve irfanın vasıtası kabul etmektedir. İslam insanın Rabbini bilmemesine karşı bir devrimdir. Çünkü o Vahid ve Deyyan olan Allaha karşı insanın tutacağı en. güzel yolu çizmektedir. 2 İslam her türlü zulme karşı da bir ihtilaldir. İslam idare edenin idare edilenlere yaptığı zulümüne karşı bir devrimdir. Çünkü o her iki sınıf arasında yardımlaşmayı dayanışmayı ve eşitliği gerçekleştirmektedir. Her birine hak ve vazifelerini tanıtıyor zulüm tahakküm ve istibdadın her çeşidini .ortadan kaldırıyor. İslam zenginin fakire yaptığı zulmüne karşı da bir devrimdir. Çünkü İslam dininde zengin fakir müslüman kardeşinden mesuldür. Malında fakirin belirli bir hakkı vardır. Hiçbir zengin bu hakkı inkar edemez. Vermemezlik yapamaz. Çünkü İslam nizamı ve devlet fakirin yanındadır. Birinci Halife Hz. Ebubekir r.a. şöyle buyuru_ 168 yor Allaha yemin ederim ki Resulullaha verdikleri bir oğlak dahi zekat olarak bana vermezlerse elim kılıç tuttuğu müddetçe onlarla savaşırım. İslam kuvvetlinin zayıfa yaptığı zulme karşı da bir devrimdir. İslamda kuvvetlilik ve zayıflık haklı olma terazisi ile ölçülür. Haklı olan hakkı alınıncaya kadar en kuvvetlidir. Haksız olan hakkı teslim edinceye kadar en zayıf kimsedir. Haksızın arkasında hiçbir kuvvet yoktur. 3 İslam bütün acizlik ve zillete karşı da bir ihtilaldir. Cimrilik ve günahkarlıkla meydana gelen nefsi zillete karşı bir devrimdir. Geri zekalılık ve kısır düşünceler sebebiyle akli zaafiyete karşı da bir devrimdir. Şehavani arzulara kapılmak çeşitli hastalıklara yakalanmak suretiyle meydana gelen vücut zayıflığına karşı da bir devrimdir. Ey insaf edenler.. Hakikatları bilmediğiniz için veya hakikatlarr bilmez gözükerek gerçeğe zulmetmeyin. Her zaman şunu hatırlayın Şayet Fransız ihtilali insan haklarını tesbit ve tayin etmişse hürriyeti eşitliği kardeşliği ilan etmişse ve Rus ihtilali sosyal tabakalar arasını yaklaştırmış insanlar arasında sosyal adaleti gerçekleştirmişse mukaddes ve Büyük İslam İhtilali 1400 sene önce bütün bunları tesbit etmiştir ayrıca bütün bu rejimlerin varamayacağı bir merhaleye ulaşmıştır. O da ileri sürdüğü prensipleri fiilen tatbik edilmiş olmasıdır. İslam sadece felsefi görüşler hududunda kalmayıp ileri sürdüğü prensipleri fiilen tatbik etmiş ve ettirmiştir. Ayrıca insanı mükerrem bir varlık tanımış ruhi arzularını tatmin etmiştir ki böylece insan hem dünya ve hem ahirette bahtiyar olsun... Keza getirdiği esaslara kuvvetli ve mutaber nöbetçiler dikmiştir Bunlar da vicdani uyanıklık Allahı hakkıyle bilmek cezaların kesinliği ve kanunların adil olmasıdır. Bu izahtan sonra artık açıklanması istenilen bir şey bulunabilir mi... Elbette ki hayır. XIX TORPİL HASTALIĞI Kullarım sana benden sual ettiklerinde söyle Ben onlara çok yakınım. Bana dua edince dua edenin duasını kabul ederim. Benden dualarının kabulünü istesinler. Bana hakkıyle iman etsinler. Muhakkak ki doğru yolu bulurlar. 5 Kim bir hastahaneye girmek isterse hatta ücretli bile olsa yine de bir vasıtaya ihtiyaç duyar onu tedarik etmeyi düşünür. Kim çocuğunu ilkokula ortaokula ve liseye yazdırmak isterse bir vasıtaya muhtaç olur onu tedarik etmeyi düşünür. Kimin resmi bir daire veya kalemde herhangi bir evrakı varsa evrakın yürümesi için bir vasıtaya ihtiyaç vardır. 225 Bakara Suresi ayet 186 Kim bir şehirden diğer bir şehre haklı veya haksız naklini isterse bir vasıtaya ihtiyacı olur onu tedarik etmeyi düşünür. Kim küçük veya büyük bir işe tayin olmak veya terfi kazanmak yahut ek ödenek almak isterse ister haklı ister haksız olsun onun bir vasıta tedarik etmekten başka bir düşüncesi yoktur. İşte cemiyetimizde vasıta tedarik etme ve tor pil aramayı düşünmekden başka bir şey görmüyoruz. Hatta hangi iş olursa olsun bir torpille yetinmeyip bir çok torpile başvurulur. Kabenin Rabbine yemin ederim ki bu tutum tedavisi güç ve cemiyeti içten çökerten bir hastalıktır. Kendini zillete düşürmektir yüz suyu dökmektir. Bu vaziyet vasıta ve torpil düşünme aynı zamanda işleri durduruyor. Hakların zayi olmasına yol açıyor. İnsanları son derece yoruyor ve bezdiriyor. Şikayetimiz yalnız Allahadır. İşte torpil hastalığı bu.. Neticesi de bu.. Fakat bu hastalığı meydana getiren sebepler nelerdir Bu sebepleri ikiye ayırabiliriz 1 Kanuna karşı güvensizlik Kanunun insanlara karşı olan otoritesi zayıflar insanlar tarafından hürmet edilmezse rüşvet ve tarafgirlik aralarında yayılmış olan idareciler de kanunun kudsiyetine riayet etmez ve kanunu tatbik etmezlerse istisnalar kaide kaideler istisna olursa elbette ki kanuna olan itimad kökünden sarsılacaktır. Herkes torpile başvuracaktır. İdarecilerin tek bir defa kanunu çiğnemesi veya bir kere haksız davranması iş yaptırmak isteyenlere kötü numune olması için kafidir. İş yaptırmak isteyenler idarecinin bu tutumunu gördükten sonra artık kanunu şahsi çıkarlar geçici hevesler ve nefsi arzular için kullanılan dolaylı bir yol sayacaklardır. Hz. Ömer r.a. bir şeyi emretmek veya yasaklamak istediğinde önce kendi aile efradını toplar yapacağı şeyi onlara bildirir ve şöyle derdi Ey Ömer ailesi... Bugün ben şunu emrettim veya şunu yasakladım. Ömerin nefsi yedi kudretinde olan Allaha yemin ederim ki herhangi biriniz emrettiğim şeyden bir kusur işlerse veya yasakladığım bir şeyi yaparsa onun cezasını iki misli veririm. Zira insanlar akrabalarım olarak size leş yiyen kuşlarrn leşe bakması gibi bakarlar. 2 Bütün işleri büyük amirlerin eline vermek hatası. Bu amirler kendilerine verilen vazife ile gururlanırlar. Vazife ile alakalı her hususu kendi emirleri altına alırlar. Alt kademede olanları her türlü tasarruftan mahrum ederler. Böylece alt tabakadaki memurlar kendilerine güvenemezler. Mesuliyetten kaçarlar. Amirleri bunları vazifeden kaçmaya mesuliyetten kurtulmaya alıştırmışlardır. Her şey sadece MüÖür hatta Bakan daha doğrusu Devlet Başkanı eliyle döner. Bu düzen hatalı bir düzendir. Bu rejimi memleketimize sömürgeciler ihtilalciler getirmişlerdir. İngiliz müsteşarı veya Devlet Başkanı cüzi bir idareyi dahi sömürge halkına bırakmamak arzusunda idi. Ancak irtikab ettiği bir hatadan dolayı veya insanların sevmediği çirkin bir ameli işlemekten dolayı sömürülen memleketin halkını kullanırdı. Yurt içinde veya dışında hiçbir söz hakkına sahip olmadığımız zaman bu duruma boyun eğme mecburiyetindeydik. Şimdi ise hiç olmazsa yurt içi meselelerinde hüküm verme kendi elimizdedir öyleyse bu durum niçin devam ediyor anlayamıyoruz Kısaca Torpil hastalığının sebebleri şunlardır Kanunun kudsiyetine saldırılması bütün işlerin üst kademedeki amirlerin eline verilmesi alt derecelerdeki memurların tasarruf hakkından mahrum edilmesi rüşvetin yayılması ve cemiyetin ahlaki çüküntü içinde bulunması... Manevi yönden torpil hastalığının asıl mikrobu ise iman zayıflığı ve asıl müsebbib unutularak sadece sebebin gözönünde tutulmasıdır. Eğer insanların Allaha olan imanları kuvvetli olsa her şeyden önce her şeyden sonra ve her şey ile beraber Allahı ansalar ayrıca herşeyin hakimiyetinin Allahın yedi kudretinde olduğunu bilseler sebeplere başvurur ne ticeyi Allaha havale ederlerdi. O Evveldir ve Ahirdir eserleriyle Zahirdir ve Zat ise Batındır. O herşeyi bilendir. Eğer Allah Tealanın şu ayetlerini de bilseler Her şeyden önce de sonra da Emir Allahındır. Yaratma ve emretme ancak Allaha aittir. Alemlerin Rabbi olan ne yücedir. • Peygamberimiz s.a.v.in İbni Abbasa buyurduğu şu Hadisi Şerifi bilseler Ey genç.. Sen Allahın dinini koru Alllah ta seni korusun. Allahın dinini koru Onu yanında bulasın. Bir şey istediğinde Allahtan iste. Yardım taleb ettiğinde Allahın yardımını iste. İyi bil ki bütün millet sana bir fayda sağlamak için tcplsnsa Allahın sana takdir ettiği faydadan başka bir şey temin edemezler. Bütün insanlar sana bir zarar vermek için toplansa Allahın senin aleyhine takdir ettiği zarardan başka bir zarar veremezler. Kader kalemleri kaldırıldı. Amel defterleri dürüldü. Eğer insanlar bunları bilseler normal sebeplere tevessül eder neticeyi Alemlerin Rabbi olan Allaha bırakırlar. Yüz suyu döküp rezil ve zelil olmazlar. Zalimlerin karşısında direnir haklarını isterler ve onların gururlarını kırarlar. Şu şiiri söyleyene Allah rahmet etsin Hakiki ilimde ilerleyen kimse için En büyük ibret sayarım gölgeleri Gölgeler cansız birer kişiler İlerler ilerler ve sona ererler. Bakarsın her şey fani Onları hareket ettiren asıl zat baki.. Vallahü Ekber. Ve lillahil Hamd 229 XX Tirmizi İmam Ahmed b. Hanbel. 176 BU NE TEZAT Devletin dini İsiam Resmi dili de Arapçadır. Mısır Anayasası Mad. 149. Mısır Arap devletlerinin lideridir. Arap Birliğinin merkezidir. Doğuda ve batıdaki İslam memleketlerinin önderidir. Bin küsur senedir islam Devletinin sancaktarliğim yapan şanlı Ezher Mısırdadır. Bütün bu esaslara rağmen Mısırda bütün umumi hayatın hemen hemen İslama ters düştüğünü İslamın getirdiği hükümlere zıt olduğunu görürüz. Mesela Meyhaneler kumarhaneler gece gündüz açıkça işletilmekte büyüğü küçüğü zengini fakiri İle dolup taşmaktadır. Bu çirkef işler helalmış veya sevapmış gibi kabul edilir. Bunlar hakkında Allah Teala müslümanlara şu hitabı buyurmamış gibi harıl harıl işlerler İçki kumar tapınmak için dikilen patlar fal okları şeytanın işinden olan murdar şeylerdir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz. Muhakkak ki şeytan içki ve kumarla aranızda düşmanlığı ve buğzu yerleştirmek ister. Sizi Allahın zikrinden ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan sakınmaz mısınız a Fuhuş yuvaları fısk u fücur yerleri şehir ve kazaların en önemli noktalarında bulunmaktadır. Kanun ve hükümetin gözü önünde memleketin şerefli erkek ve kadınlarını yağma ediyor. Sanki Allah fuhuş hakkında bir hüküm indirmemiş Zinaya yaklaşmayın. Zira O pek çirkin ve kötü bir yoldur. buyurmamış. Fuhşu önlemek için birbirini müteakip özel komiteler kuruldu. Uzun zaman beklenildi. Komiteler vazifesini ifa etti bu arsızlıktan kurtulmanın ve milleti bu fenalıktan kurtarmanın gerekli olduğuna dair hükümeti ikaz ettiler. Bazı hasta kalpliler harp ahvalinin buna elverişli olmadığını ileri sürdüler. Bazı iktidarlar resmi kararlar yayınlamasına rağmen fiilen tatbikata geçmedi. Şimdi ise serbestlik içinde devam ediyor. Hükümet bu mukaddes vazifeden yüz çeviriyor manasız ve mantıksız şeylerle meşgul oluyor. b Bütün muameleler kanuni faizle yürütülüyor. Bu kanuni faizler Allahın kitabında haram kıldığı faizlerdir. Allah bunu yapanları azab ile tehdit ediyor. Resulullah s.a.v. faizi yiyene yedirene yazana ona şahitlik edene ve faizle uzak yakın bütün alakası olanlara lanet ediyor. Allah Tealanın şu kelamından daha kati daha şiddetli bir yasaklama olabilir mi Ey iman edenler.. Allahtan korkun. Eğer gerçekten mümin iseniz asıl paranızdan fazla olan faizi bırakın. Eğer bunu terketmezseniz. Allaha ve Resulüne karşı harb ilan etmiş olursunuz. Eğer tevbe ettiyseniz yalnız ana paranız sizindir. Ne kimseye zulmetmiş ne de zulme uğramış olursunuz. Eğer borçlu darlık içinde ise o halde ona kudreti yetinceye kadar mühlet verilir. Bununla beraber alacağınızı sadaka olarak bağışlamanız sizin için daha hayırlıdır eğer bilirseniz. 232 Bakara Suresi ayet 278280 c Kanunlar İslama aykırıdır. Yürürlükte olan kanunlarımız yalnız bu mevzuda İslama karşı olmakla yetinmemektedir. Kanunlarımız tamamen yabancı kanunlardan alınmıştır. Bu kanunlar bizlere zayıf olduğumuz vakit gafil olduğumuz bir zamanda yabancı ülkelerden gelmişlerdir. Bizler de bunları hoş karşılamışız. Memnuniyetle tatbik etmişiz elimizde Is lam Fıkhı denilen bir hazinenin bulunduğunu unutmuşuz. Halbuki islam fıkhı hazinesi bitmez tükenmez bir hazinedir. Dünya islam Fıkıh mezheplerinin sahipleri olan İmam Malik İmam Azam İmam Şafii imam Ahmed ve bunların arkadaşları olan İmam Süfyan Sevri imam Davud İmam Ebu Yusuf ve imam Muhammed... gibi takva sahibi üstün akıla sahip net kuvvetli zihinli keskin zekalı zatlar bir daha görmemiştir. Bu imamlar zamanın yüzünü nurl and ıran birer güneştirler. Bu imamların İslamdan aldıkları hükümler her şeyi içine alan mükemmel ve her derde deva olan eserlerdir kanunlardır. Bir şair bu zevat hakkında şöyle buyuruyor Birer Nurlu kandil bunlar... Sanki yıldızlardan yaratılmış... Biz Allah Tealanın İslam nizamını tatbik etmeyi Kuranı Kerimde imanın şartı saydığını ve bunu bildirirken zatına yemin ederek söze başladığını unuttuk _ Rabbinin zatına yemin olsun ki onlar aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem seçip te sonra verdiğin hükmü gönülden kabul edip tamamen sana bağlanmadıkça hakkiyle iman etmiş olamazlar. p Yine Allah Tealanın Resulüne s.a.v. İslam şeriatına sımsıkı sarılmasını ve onu muhafaza etmesini emrettiğini de unuttuk. Sen aralarında Allahın indirdiği Şeriatle hüküm ver. Onların beşeri arzularına uyms. Allahın sana indirdiği hükümlerin bir kısmından seni şaşırtmalarından sakın. Şayet onlar hükümleri kabul etmekten yüz çevirirlerse bil ki bazı günahları sebebiyle Allah başlarına bir musibet getirmek istiyor. Gerçekten insanların çoğu fasıktır. Onlar hala cahiliyet devri hükmünü mü istiyorlar Aklım kullanan bir millet için Allahtan daha iyi kim hüküm verebilir 233 Nisa Suresi ayet 65 234 Maide Suresi ayet 4950. d Neden bu milletin kültür kaynağını gazeteler mecmualar tiyatrolar sinemalar radyolar toplantılar ve isyan dolu geceler teşkil ediyor İslam ile bunların ne alakası var İslam nerede bunlar nerede Bunları kim idare ediyor Bunları idare edenler İslami adabı milli örf ve adeti en sonra düşünen birtakım insanlardır Aralarında ne dinine sahip bir kimse ne de milletin bir temsilcisi bulunmaktadır. Aslında milletin temsilcisi olan bir din adamı sansür komitesinde yer almalıdır. Zira cemiyeti İslah etmek doğru yola sevketmek bunların vazifesidir. Bu kültür kaynakları bozuk fikirlerle alçak maksatlarla zehirlenir çirkef suretlerle kötü sözlerle doldurulursa elbette ki akılları şaşırtır zihinleri bulandırır düşünceleri darmadağın eder. Bütün bunlardan sonra devletin resmi dini islamdır. Mısır Arap memleketlerinin lideri islam ülkelerinin önderidir. Heyhat.. Muhterem Okuyucular.. Allah hakkı için söyleyin Bu bir tenakuz değil midir Allah Teala şöyle buvurmuyor mu Ey iman edenler.. Yapmayacağınız şeyi niçin söylüyorsunuz Yapmayacağınız şeyi söylemeniz Allah ketında büyük bir gazaba mucib olmuştur. 235 Saf Suresi ayet 23 XXI C i H A D Allah yolunda hakkıyle cihad edin. Allah dinini muzaffer kılmak için sizi seçti. Dini hususlarda sizin için bir güçlük emretmedi. Nitekim babanız İbrahimin dini de böyle idi. Hz. Enes r.a.dert Peygamber Efendimiz s.a. v.in şöyle buyurduğu rivayet olunur Alleh yolun da cihad için sabah veya akşam yürümek dünyadan ve içindeki her şeyden daha hayırlıdır. Hz. Ebu Hüreyre r.a. Peygamber Efendimiz s. a.v.Jin şu Hadisi Şerifini rivayet ediyor Allah kendi yolunda cihad için çıkan kimseye kefil olmuştur. O kul ancak benim yolumda cihad etmek için bana iman ettiği ve peygamberlerimi tasdik ettiği için çıkarsa onun için garantidir ki ben onu ya cennete koyacağım veya harpten kazandığı sevapla yahut ganimetle evine döndüreceğim... Muhammedin nefsi yedi kudretinde olan Allaha yemin olsun ki Allah yolunda rlınan herhangi bir yara kıyamet gününde aynı yaralandığı şekilde gelecek rengi kan gibi kokusu da misk gibi olacak... Muhammedin nefsi yedi kudretinde olan Allaha yemin olsun ki eğer müslümanlara zcrluk olmasaydı Allah yolunda cihad eden hiçbir müfrezeden geri kalmazdım. Fakat bütün müminleri gönderme İmkanı bulamıyorum. Kendileri de gitmek imkanı bulamıyorlar. Benden geri kalmalarına üzülüyorlar .. Muhammedin nefsi yedi kudretinde elan Allaha yemin olsun ki isterdim ki Allah yolunda cihad edeyim öldürüleyim. Yine Ebu Hüreyre r.a. Peygamber Efendimiz s. a.v.Jden şu Hadisi Şerifi rivayet ediyor Denildi ki Ey Allahın Resulü... Allah yolunda cihad etmeye denk ne olabilir Peygamber Efendimiz fs.a.v. Buna kadir olamazsınız yani buna hiçbir şey kadir olamaz Allah yolunda cihad eden mücahidin dönmesine kadar ara vermeden namaz kılan oruç tutan ve kimseye benzer. 238 Buhari Müslim Tirmizi Nesel. 186 Allahın ayetlerini okuyan buyurmuştur. Ebu Said r.a. Peygamber Efendimiz s.a.v.den şu Hadisi Şerifi rivayet etmiştir Size insanların iyisini ve kötüsünü haber vereyim mi İnsanların hayırlısı atının veya devesinin üzerinde yahut yürüyerek ölüm gelinceye kadar Allah yolunda çalışan kimsedir. İnsanların şerlisi ise Allahın kitabını okuyup ta cnu ezber etmeyen ve onunla amel etmeyendir. Kuranı Kerim müminlere şöyle hitap ediyor Ey iman edenler.. Sizi elem verici bir azabdan kurtaracak hayırlı bir ticareti size göstereyim mi Allaha ve Resulüne iman ediniz. Mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad ediniz. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Böylece Allah günahlarınızı affeder. O Sizleri altlarından ırmaklar aken cennetlerine ve Adn cennetlerindeki güzel yerlere koyar. İşte bu en büyük kurtuluştur. Seveceğiniz diğer bir ticaret te Allah tarafından verilen bir zafer ve yakın bir fetihtir. Müminleri müjdele. 239 Buhari Müslim Tirmizi Nesei 240 Nesei. 241 Saf Suresi ayet 1013. İslam alimleri İslam memleketi düşman tarafından çiğnenince cihadın herkesin üzerine bir farzı ayn olacağını söylemişlerdir. İbn Kudame Muğni adlı kitabında şöyle der Cihad üç yerde farzı ayndır 1 İki ordu karşı karşıya geldiğinde orada bulunan müslümanın bırakıp gitmesi haramdır. Cihada iştirak etmesi farzdır. Allah Teala şöyle buyuruyor Düşman tarafından bir toplulukla karşı karşıya geldiğinizde yerinizde sebat edin. Allahı çok zikredin. O Düşmana karşı sabredin. Çünkü Allah sabredenle beraberdir. Ey iman edenler.. Toplu olarak kafirlerle karşılaştığınızda onları bırakıp kaçmayın. Kim böyle bir günde düşmanın önünden kaçarsa Allahın gazabına uğramıştır. Ancak harpte bir hile yapmak maksadıyle veya başka bir müslüman cemaatine katılma gayesiyle kaçanlar bundan müstesna... 242 Enfal Suresi ayet 45. 243 Enfal Suresi ayet 46. 244 Enfal Suresi ayet 1516 2 Kafirler belirli bir şehri istila ettiklerinde o memleket halkının bu kafirlere karşı savaşması ve memleketlerini müdafaa etmeleri farzı ayndır. 3 Halife bütün milleti harb etmeye davet ederse her gücü yetenin harbe gitmesi farzı ayndır. Çünkü Allah Teala şöyle buyuruyor Ey iman edenler.. Ne oluyor da sizlere Allah yolunda cihada çıkın denildiğinde yerlerinize çivilenmiş gibi ağırlaştınız. Peygamber Efendimiz s.a.v. buyuruyor ki Toplu halde cihada davet edildiğinizde hep birlikte cihad ediniz. V Çeşitli mezheplere ait bütün fıkıh kitaplarında aynı hükümler mevcuttur. Evvelki müslümanlar bu hakikatleri idrak etmişlerdi. Birer abid birer mücahid ve birer helal ticaret erbabı olmuşlardı. Allah Teala buyuruyor ki Şüphesiz Rabbin biliyor ki sen gecenin Öçte ikisine yakın yarısı kadar veya üçte biri kadar bir 245 Tevbe Suresi ayet 38. 246 Buhari Müslim Ebu Davud Tirmizi Nesei İbn Mace Darimi İmam Ahmed b. Hanbel kısmını ibadetle geçiriyorsun. Ashabından bir cemai. lc seninle beraberdir. Gece ve gündüzün miktarIcrırıi ancak Allah takdir eder. O bundan fazlasını yapamıyccağınızı bildi ve onu sizden hafifletti. Artık Kur&ndan kolayınıza geleni okuyun. Allah içinizden bszılcrının hasta olacağını bilmiştir. Diğerleri ise Allahın lutfundan rızık taleb ederek yeryüzünde sey^ hat eczrier. Ditjsr bir kısmı da Allah yolunda cihad ederler. O halde Kuranı Kerimden kolayınıza geleni okuyun. Namazınızı gereği gibi kılın. Zekatınızı ve rin. Allaha gönül hoşluğuyla ödüne verin. Vl Günümüzde İslam Yurdu İslam Beldeleri İslam Toprakları bütün müslümanların çok iyi bildiği gibi ihtilalcilerin gasıpların elinde bölünen bir yağma olmuştur. Aç gözlülerin göz diktikleri yerler olmuştur. Bugün müslümanların üzerine cihad etme bir farzı ayndır. Kaçınılmaz bir zarurettir. Dini bir vecibedir. Müslüman liderlerine seferberlik ilan edip mtVminleri harbe davet etmeleri mukaddes bir vazifedir. Elbetteki cihad edenler dünyada zafere ve izzete kavuşacaklardır. Ahirette de Cennete ve nimetlere nail olacaklardır Kim ki Kuranı Kerimi dinledikten sonra değiştirirse onun günahı değiştirenleredir. Şüphesiz ki Allah her şeyi duyan ve bilendir. Vallahü Ekber. Ve lillehil hamd. 248 XXII Bakara Suresi ayet 18L KABENİN ETRAFINDA 191 O vakti hatırla ki Biz İbrahime Kabenin yerini beyan etmiştik ve Ona şöyle vahy etmiştik Bana hiçbir şeyi ortak koşma. Tavaf edenler kıyamda bulunanlar rüku ve siicud edenler için bey timi tertemiz yap. Hakiki insanlık birtakım esaslar üzerine bina edilir. Bu esaslardan bir kısmı da eşitlik kardeşlik kötülüğe mani olma hayrı ve selameti sevme Yüce Rabbimizle ananevi rabıta kurma esaslarıdır. Hak din olan İslam bu esasları getirmiş bunları vecibelerinden saymıştır islami hükümler bizi bu esaslara götürmektedir. Bu prensipler Kuranı Kerimde ve Peygamber Efendimizin sözlerinde işlerinde ve bütün hareketinde müşahede edilmektedir. Malumdur ki herhangi bir esası sadece nazari açıdan tayin etmek birşey ifade etmez. Nazari görüşlerin fiilen tatbiki gerekir. İşte islam getirdiği bu esasları fiilen insanlara tatbik ettirmek için hacca gitmeye kudreti olan kullara haccı farz kılmıştır Hacca gitmeye kudreti olanlar için Kabeyi haccetmek Allahın insanlar üzsrlnde bir hakkıdır. a Hacc farizasında eşitliği ilan eden vecibe Hacıların elbiselerinden soyunarak basit iki çarşafa ihramatürünmeleri insanlar arasında eşitliği ilandır. Çünkü bu yolla insanları birbirinden ayırd eden çeşitli değerlerde çeşitli renklerde ve çeşitli tiplerdeki elbiseler bir tarafa konuyor. Hacılar elbiselerinden soyunuyor alemlerin Rabbi olan Allahın rızası için aynı renkte aynı tipte bir ihrama giriyorlar. Artık amirle memuru büyükle küçüğü şerefli ile avam halkı birbirinden ayıramazsın hepsi tek forma altında görülür. b Hacc farizasında sulh ve selamet esasını ortaya koyan vecibe Haccda birçok şeyin hacc edene haram olmasıdır. Mesela ihrama girmiş olan hacı saçını tfaş edemez tırnağını kesemez ağaç koparamaz. Av avlayamaz. Hasenatı öldüremez. Hiçbir mahluka fenalıkta bulunamaz. Hatta babasını öldüren karşısına çksa da ihramdaki hacı bu katile el uzatamaz. işte bu yasaklama şekli fiilen barışa alıştırır. Nefisleri kalpleri ve bütün azaları sulh ve selamete boyun eğdirir sulh ve selameti öğretir. c Hacc farizasında İnsan kardeşliğini apaçık ortaya koyan esas Kabei Muazzamadır. Bu Kabeyi Hz. ismailin de yardımıyle Hz. ibrahim bina etmiştir. Kabe kalplerin ruhların ve bedenlerin birbirine bağlılığını gösteren bir misaldir Allah Beyti Haram olan Kabeyi İnsanlar için huzur ve saadet vasıtası kıldı. Kalbler Kabeye aşıktır. İnsanlar çevresinde pervane gibi döner ve iman birliğini ilan etmek için bütün müslüman yüzler Kabeye yönelir. Kabe den başka Haceriil Esvedde insani duyguların kardeşlik hislerinin birleştiği bir noktadır. Haceri Esvede el süren sanki bütün insan kardeşleriyle musafaha etmiş gibidir. Haceri Esvedi öpen ise sanki samimiyetini sevgisini ve kardeşliğini inscnlara izhar etmiştir. e Hacc farizasında kötülüğe mani olma esası Şeytanı taşlamak esnasında müşahede ederiz. Şeytan taşlanırken bütün kötülüklerin İblis aleyhilLaneh de toplandığı gözönüne alınır. Arafatta Vakfe şerefine nail olup Allahın feyzi ve rahmetine kevuşan hacı annesinden doğduğu gibi günahlarından temizlenmiş kabul edilir. Dolayısıyle Allanın dostu şeytanın düşmanı olur. Bu dostluk ve düşmanlığın bir sembolü olan cemre taşlarım eline alır. Bismillahi Vallahü Ekber.. sözüyle düşmanı olan şeytanı taşlar. Dostu olan Rahmanı razı eder. f Hacc farizasında Yüce Rabbimizle manevi rabıta kurma esası Bütün hacc ibadetlerinde görülmektedir ki bu ibadetleri yerine getiren Hacı kalbini Allaha bağlar canını ve bedenini Allahın affına sevabına ve sevgisine verir. ihrama girer girmez duası şu olur Lebbeyk Allahümme Lebbeyk Lebbeyke La şerike leke lebbeyk. Innelhamde ven Nimete leke vel mülk la şerike Jek. .Kabeyi tavaf ederken bütün harekatı semaya yükselen dualar niyazlar ağlamalar sızlamalar öpmeler sarılmalar ve Yüce Mevlanın rahmetine yakın olmalarla doludur. Hacceden kişiler manen şöyle der Allahım.. Sana iman ettiğim için kitabını tasdik ettiğim için haccediyorum. Sana verdiğim sözü yerine getirmek için haccediyorum. Peygamberin Hz. Muhammed s. a.vjin sünnetini yerine getirmek için haccediyorum. Anlamayan birtakım akılsızlar Kabe ve Hacerül Esvedin cahiliyet devrindeki putçuluktan bir eser olduğunu ve İslamın bunları kabullendiğini ileri sürerler. Bunlara deriz ki İslam her türlü putçuluğu kırmck için ve her çeşit puta tapıcılığı ortadan kaldırmak için gelmiştir. Haccda yapılan her ibadet Allahın birliğini ortaya koyar. Bütün yüzleri ve kalpleri Melik ve Allam olan Allaha çevirir Ona boyun eğdirir. Kabei Muazzama ve Hacerül Esved günümüzde devletler tarafından izzet ve şerefini göstermek memleketinin alameti olmak için dikilen bayraklar misalidir. Kalpler bu bayraklara hürmet hissi duyar taşıdığı büyük mana ve temsil ettiği yüce vatana saygı duyulur. Herşeyi bilen ve hikmet sahibi olan Allah Teala Kabeyi insan kardeşliğini ve dünya birliğini gösteren bir bayrak olarak yeryüzünde kurmak istemiştir. . Allah c.c bu iradesini yerine getirmek için bütün mukaddes dinlerin ihtiram ve takdirine layık olan . Hz. İbrahim.i seçmiş Kabeyi yapmasını emretmiştir. Hz. İbrahim Allahın emrini yerine getirmiş amelinin kabul edilmesini ve mübarek bir amel sayılmasini dilemiştir Ve o zaman İbrahim ile İsmail Kabenin temelJerini yükselttiler ve şöyle dua ettiler Ey Rabbimiz bizden bu hayırlı işi kabul et. Hakikaten sen duamızı kabul edici ve niyetimizi bilicisin. Ey Rabbimiz.. Bizi sana teslim ve ihlas sahibi olmakta sabit kıl. Neslimizden bir cemaatı da sana boyun eğen bir ümmet yap. Bize ibadet yollarımızı ve hece vazifelerimizi göster. Kusurlarımızı affedip tevbentizi kabul buyur. Muhakkak ki sen tevbeleri kabul edensin. Müminlere merhamet edensin. 252 Bakara Suresi ayet 127128 Haccın ifası için putların kırıldığı yer olan Kabei Muazzamamn seçilmesi noksan aramaya çalışan imansızların Kabeye karşı dil uzatmalarını önlemek ve sözlerini çürütmek hikmetine dayanır. Hedef ve maksadı bilinmeyen büyük bir iş cahiller nazarında basit bir şey sayılır. İyiliğin ve hayatta kuvvetli olmanın esaslarını ihtiva eden hacc farizası da çokları nazarında birtakım basit hareketlerden ibaret robot gibi yapılan bir ibadettir. Bunların arasında en iyileri de hac farizasıyla sadece sevap ve mükafatlar kazanacaklarını ümicl edenlerdir. Bunlar da haccın manevi ruhi ve içtimai faydalarını asla düşünmezler. Kuranı Kerim haccın faydalı olduğunu şöyle dile getiriyor Böylece kendilerine ait menfaatleri gözleriyle görsünler Ve Allahın ismini zikretsinler. Allahım... Sen bize dinimizi öğret. İlmimizi dünya ve ahirette bizler için faydalı kıl. Hepimizi kelamı dinleyen ve iyisine uyanlardan eyle... İşte Allahın hidayete kavuşturduğu bunlardır. İşte bunlar gerçek akıl sahipleridir. 54 253 Hacc Suresi ayet 28 254 Zümer Suresi ayet 18 XXIII HAYAT FIŞKIRAN KALPLER Hiç inkar sebebiyle ölü iken imana kavuşvure rak dirilttiğimiz hidayet nuru verdiğimiz ve bu sebeple insanlar arasında emin olarak yürüyen kişi küfrün karanlıkları içinde yaşayan ve ondan bir türlü çıkr myan kimseye benzer mi V Şüphesiz ki Kuranı Kerim ölülere benzeyen imansızları imana kavuşturduğu için bir hayattır. Cehalet zulmetinde kıvrananları ilim ve irfana kavuşturduğu için Bir nurdur. Manevi yönden kalpler iki kısma ayrılır Diri kalpler... ölü kalpler. Ölü kalpler yok mesabesindedir. Var olan diri kalplerdir 255 Enam Suresi ayet 122. 201 Muhakkak ki bu Kuranı Kerimde uyanık kalbli olena bütün dikkatiyle kulak verene bir ibret bir nasihat vardır. Ancak diri kalpler sözün iyi veya kötü olduğunu ayetlerin uzak ve yakın manalarını anlayabilir. Gözle görülen işaret ve alametlerin maksadını idrak edebilir. Yine ancak bu kalpler zararlı şeyleri faydalı şeylerden ayırd edebilir. Uyanık kalpler bütün bunları inceliğiyle hisseti e. Yürüyeceği yolu ve varacağı gayeyi tayin eder. Bütün söz ve amellerini bu yola harcar. Beden ve azalarını asıl maksadına uygun olarak kullanır. Gayeye dcjru yürürken nasıl belalarla karşılaşırsa karşılaşsın. Ne gibi zorluklar görürse görsün yolundan geri kalmaz çizdiği ve arzu ettiği noktaya ulaşır. Bir şair şöyle der Akıllar ve kalpler büyük olunca Vücutlar bunların isteklerini yerine getirirken yorulur. 256 Kaf Suresi ayet 37 Kuranı Kerim.i ilahi bir kelam olması dolayısiyle basiretli kalplere temiz vicdanlara son derece tesirlidir. Sihir edici fesahatiyle insanları aciz düşüren belagatiyle tadına doyulmaz üslubu ile eşsiz mantığı ile çok acayip bir terkibiyle irşadının doğruluğu ie verdiği haberlerin sahih olması ile apayrı bir kelamdır. Başka sözlere asla benzemez. Bu gibi hususiyetleri içine alan Kuranı Kerim Allahın ölü kalbere üfürdüğü bir ruhudur. Allah Kuranı Kerim vasıtasiyle kalplere çalışan meyve veren bir hayat bahşeder canlılık verir. Kuranı Kerim bütün bu vasıflariyle kuvvetli sönmez bir nurdur. Kalplere hayat ve ruh verdikten sonra yürüyecekleri yolu da aydınlatır. Bunun gibi sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir iman nedir bitmiyordun. Fakat biz o kitabı bir nur kıldık. Kullarımızdan dilediğimizi onunla hidayete erdiririz. Elbette ki sen doğru yola sevk ediyorsun. O doğru yol bütün göklerde ve yerde olanların sahibi olan Allahın yoludur. Dikkat edin bütün işler Allaha döndürülecektir. 257 Şura Suresi ayet 5253. İşte böylece Kuranı Kerim İslam ümmetinin önderleri olan Muhacir ve Ensara ve bunlara tabi olanlara her hususta yeni bir canlılık yeni bir hayat bahsetmiştir. Her şeyi aydınlatan yeni bir nur vermiştir. Kuranı Kerim Sahabei Kiramı ve onlara tabi olanları ölü iken diriltmiş parça parça iken biraraya toplamış fakir iken zenginleştirmiş ve dünyanın önderleri yapmıştır. Asırlarca Müslümanlar bütün insanlığı adalete hayra saadete ve selamete sevketmişlerdir. Basiretli kalplere birer canlı misal olmuşlardır. Bütün bu mefhumları düşündüm. İçim bu fikirlerle dolup taştı. O günde Haremi Şerifte bulunuyordum. Temeli sağlam binası çok yüksek şerefi daimi nuru parlayan Kabei Muazzama önünde idim. Bütün yıl boyunca Kabeyi Şerifin ve Haremi Şerifin Rabbine iman eden kalpleri ilahi aşkla dolu milyonlarca insan bu Kabeyi tavaf ederler. Hergün için Rablerinin davetini kabul ederler. Hacc yolunda mallarını vakitlerini ve ellerinden gelen herşeyi harcarlar. Orada bulunan binlerce insanın sevdiği dualarla dua etmelerini işitince dönüp onların yüzüne bakıyordum. Kuranı Kerimin kalplerine ne derece canlılık ve hayat bahşettiğini anlamaya çalışıyordum. Orada toplanan milyonlarca insanın ne derece mukaddesatına bağlı olduklarını ve İslamın iman edenlere getirdiği ferdi ailevi içtimai ve cihanşümul nizamına ne ölçüde önem verdiklerini öğrenmek istiyordum. Kendi kendime şöyle sordum Eğer dünyanın her tarafından akın eden bu müslümanlar Kuranı Kerimin kendine tabi olanların kalbine bahşettiği manevi hayat ve basireti idrak etmiş olsalardı bugünkü zillet ve acizlik durumuna düşer miydik... El betteki hayır.. Artık uzun uzadıya bu fikirlere dalmadım. Yüce Rabbime yöneldim. Huzuru kalp ile Kabei Muazzamanın perdesinin gölgesi altında şöyle yalvardır Ey Allahım.. Sen bu kalpleri kitabınla ihya et onlara ruh ver... Vallahü Ekber. Ve lillahil hamd. XXIV HİRA VAHYİNDEN BİR NEBZE Yaratan Rabbinin adiyle oku.. İnsanı O bir kan pıhtısından yarattı. Oku.. Senin Rabbin nihayetsiz ikram sahibidir. O kalem ile öğretti. İnsana bilmediği şeyleri O öğretti. • Allah bu insanlığı kemale erdirmek hidayete kavuşturmak istediği zaman insanlardan mükemmel bir insan olan Uz. Muhammed S.A.V.i en büyük vazife olan Peygamberlik için hazırladı. Allah o eşsiz insana inzivaya çekilmeyi sevdirdi. İnsanlardan kaçıp insanların Rabbine ibadete gidiyordu. Göklerin ve yerin mülküne bakıyordu. Allahın yarttığı her şeyi düşünüyordu. Bu halde iken Allahın kendisine peygamberlik vereceği an da artık gelmişti. Ve ona şöyle vahyetti 258 Alak Suresi ayet 15. Yaratan Rabbinin adiyle oku. Sanki bu ayeti celile Hz. Muhammed S.A.V.e verilen peygamberliğin maksadını gösteren bir işaret bir alamet idi. Bu ayeti celile insanlık tarihinde cshalet ve iptidailikten ilme ve kemale geçmeyi ilan eden bir nidai ilahi idi. Mekkei Mükerremenin kuzeyinde bulunan Hira dağındaki o mübarek mağarada Allah c.c peygamberlerinin en büyüğü olan Hz. Muhammed S.A.V.e kıyamete kadar baki hem insanlara hem cinlere dünya ve ahireti tanzim eden peygamberliği vermişti. Evet... Hz. Muhammed S.A.V.e Hira dağında vahyedilmek suretiyle başlayan peygamberliğinin bir çok hususiyetlerinden üç mühim hususiyeti şudur. Hz. Muhammed S.A.V.in peygamberliği 1 Cihanşümuldur evrenseldir 2 Kıyamete kadar bakidir. 3 Hem dünya hem ahireti tanzim etmekte dir. 1 Hz. Muhammedin peygamberliği umumi ve cihanşümuldur. Nitekim şu ayeti celileler bu hususiyeti ilahi bir lisanla beyan buyurmaktadır Bütün alemlere uyarıcı olsun diye kulu Muhammede hakkı batıldan ayıran Kuranı Kerimi indiren Allahın şanı ne yücedir. Biz seni bütün insanlığa rahmet olarak gönderdik. De ki Ey insanlar.. Şüphesiz ki ben hepinize gönderilen Allanın Resulüyüm. Göklerin ve yerin mülkiyeti yalnız Ona aittir. Ondan başka hiç bir ilah yoktur. Hem diriltir hem öldürür. Onun için hem Allaha hem de bütün kelamına iman eden o ümmi peygambere Resulüne iman edin ve O Resule tabi olun ki hidayete eresiniz. Birtakım insanlar Hz. Muhammedin peygamberliği nasıl bütün insanlığa olabilir Halbuki insan ların memleketleri adetleri dilleri değişiktir. Muhtelif insanlara bir peygamber gönderildi demek hayallere dalmak ve vehme kapılmaktan başka bir şey değildir derler. Hakikat ise Vallahi bu gerçektir. der. Nitekim asrın medeniyet icapları da insani birliği gerektirir. Mesela Bütün i cad ve keşiflerin neticesi ulaşım yol larının süratle açılması yeryüzünün her tarafının kolaylıkla gezilmesi insan menfaatlerinin birbiriyle sıkı alaka içinde olması Radyo Basın Posta gibi ortak kültürü gerçekleştirecek .vasıtaların yayılması insani birliği tesis etmeye doğru atılan bir adımdır. Bütün beşeriyeti bu gayeye kavuşmak için yetiştiren bir vasıtadır. Böylelikle Kuranı Kerimin istediği insani birliğin gerçekleşmesine çalışılmaktadır. Bir zaman gelecek ki bunu da isteyeceklerdir. Allah Teala şöyle buyuruyor İlerde biz onlara hem ufuklarda hem de bizzat kendilerinde mevcut olan ayetlerimizi göstereceğiz. Böylelikle peygamberin söylediğinin gerçek olduğu gözlerinin önüne serilecektir. 2 Hz. Muhammed S.A.V.in peygamberliğinin ikinci bir hususiyeti de kıyamete kadar baki oluşudur İslam dinlerin sonuncusudur kıyamete kadar bakidir. İslamdan sonra kıyamete kadar herhangi bir din gelmeyecektir. Muhammed erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir fakat o Allahın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. İslam dininin kıyamete kadar baki olması ve ondan başka bir dinin gelmemesi çok tabiidir. Zira bu insanlığın kemale ermesinin insanlığın elinde düşünce ve tatbik etme vesilelerinin bulunmasının yerde gökte ve bu ikisinde bulunan şeylerin insanın hizmetine boyun eğmesinin neticesidir. Bir kısım insanlar islamın kıyamete kadar baki oluşunu hayretle karşılarlar ve şöyle derler Bir din bütün asırları nasıl idare edebilir Halbuki ilimler gelişmekte akıllar ve zihinler ilerlemekte medeniyet yayıldıkça ihtiyaçlar artmakta bir .günümüz diğerine uymamaktadır İslam bunlara şöyle cevap verir. 263 Ahzab Suresi ayet 40. İnsanların Rabbi olan Allah onların durumunu ve zamanlarının icabını beşerden daha iyi bildiği için. insanlara geniş ve elastiki hükümler İhtiva eden Şeriatı göndermiştir. Bu Şeriate uyuldukça halledilme yecek mesele kalmaz. Zor diye bir şey görülmez. Zira bu Şeriatin hükümleri günler değiştikçe nesiller birbirini takip ettikçe yenilenir. Esmanın teğayyürü ile ahkam tağayyür eder Bk. Mecelle.. Ortaya çıkan meseleler kadar hükümler meydana çıkar. Akıl her yönden araştırma ve inceleme için geniş sahalar bulur. Dinden hüküm çıkarmak isteyen doğruyu bulursa iki ecir alır. Hata ederse bir ecir alır. Nitekim tarihimiz de İslam dininin her yere ve her zamana uygun olduğunu meydana gelecek her meseleye çare bulacak bir kudrette olduğunu isbatlamıştır. İslam Devleti doğudan batıya kadar uzanmış gurup gurup insanlar İslama akın etmiş islam hükmü altında huzur ve saadet İçinde yaşamışlardır. Herkes gölgesinde yaşadığı islam dininde hayrı iyiliği görmüş doğru yola gitmiştir. Hiçbir zaman islam hükmü altında yaşayanlara dar gelmemiştir... Dini hususlarda sizin için bir güçlük emretmedi. Nitekim babanız İbrahimin dini de böyle idi. 3 Hz. Muhammed S.A.V.in peygamberliğinin üçüncü hususiyeti Ona gelen dinin hem dünya hem de ahireti tanzim etmesidir. İslam Nizamı hem din hem devlettir. Hem mana hem maddedir. Hem hareket hem ilimdir. Hem Şeriat hem Kanundur. Fert için aile için millet için devlet için ve bütün alem için faydalı mükemmel bir nizamdır. Sana herşeyi beyan eden bir hidayet ve rahmet olan müslümanlara da bir müjde olan bu kitabı pey derpek bölüm bölüm indirdik. Birinci Halife Hz. Ebubekir r.a. şöyle buyurur Eğer banden bir devenin ipi kaybolsa ben omm hükmünü Allahın kitabında bulurdurn. Bir kısım materyalistler söyle derler Bir kitap insanların hem dünya hem de ahiretini tanzim edebibilir mi İman nuruyla hidayete erenler derler ki Kuranı Kerim önünüze umumi kaideler koyuyor. Yol gösteriyor. Yolda yürüyen maksadına kavuşur. Allahın nuruyla hidayete kavuşan sapmaz. Bir zat şöyle buyurur Allahın kitabında bir ayet var ki insanlar ona sarılsalar onlara yeter. O Ayeti Kerime şudur Şüphesiz ki Allah size adaleti ihsanı ve akrabaya vermeyi emrediyor.. Fuhşu fenalıkları ve insanlara zulümde bulunmayı yasaklıyor. İslam dininin dünya ve ahireti tanzim edemiyeceğini iddia edenlerin Asr Suresini okumaları haksız olduklarına ikna olmaları için kafidir. Böylece Kuranda dünya ve ahiret saadetinin mevcut olduğu 0nu öğreneceklerdir. Asra and olsun ki hiç şüphesiz insanlar hüsrandadır. Ancak iman edenlerle salih amel işleyenler bir de birbirine hakkı tavsiye edenler ve sabrı öğütleyenler bunun dışındadır. Şimdi size Allahtan Hir nur ve. apaçık bir kitap gaMi. Allah emrine uyanları bu kitap vasıtasiyle selamet yoluna kavuşturur. Onları izniyle cehalet zulmetinden nura çıkarır. Doğru yoluna sevkeder. işte Hz. Muhammed S.A.V.in peygamberliği ve diğer peygamberlerden onu ayıran hususiyetleri budur. Hz. Muhammed S.A.V.e indirilen dinin meziyetleri ne kendisinden önce gelen dinlerde ne de kendisinden sonra meydana çıkan fikir cereyanlarında mevcuttur. Kim ki İslam dinine sarılırsa büyük bir kazanç elde eder. İslam dinini kendine önder eden Cennete ulaşır. Ey Hira Mağarası.. Ey İlahi Vahyin damlalarından ilk damlanın düştüğü yer... Sana Allahın selamı rahmeti ve bereketi olsun... Sevenlerin en güzel aşkı müminlerin en güzel selamları sana olsun... 268 Maide Suresi ayet 1516 XXV SONSÖZ Onun sonu misk gibidir. Artık hayırda yarışanlar buna kavuşmak için yarışsınlar. Şu dua Hz. Ebubekir r.a.in dualarındandır Allahım.. Amellerimizin en sonunu hayırlı eyle. Sana kavuştuğumuz günü en hayırlı günümüz eyle. Allahım... Sen bizi zor duruma düşürme... Bizi ansızın alma. Bizi gafillerden eyleme. Bir Hadisi Şerifte şöyle varid olmuştur Ey insanlar.. Sizin had ve hududunuz vardır. Onlara çekilin. Sonunuz vardır. Sonunuzu düşünün. Mümin iki korku arasındadır. Allahın ne yapacağını bilmediği geçmişi ile Allahın ne hüküm vereceğini bilmediği gelecekteki eceli arasındadır. Kul hayatından bir kısmını kendisi için ayırsın. Dünyasından bir kısmını da ahireti için ayırsın. İhtiyarlamadan önce gençliğinin kadrini kıymetini bilsin. Ölmeden önce hayatını manen değerlendirsin. Bugün... 24 Zilhicce 1365... Bu ayda artık bir daha Cuma günü yoktur. Gelecek Cuma gününüz yeni bir yılın ilk cumasıdır. Önümüzdeki cuma günü hayat defterinin beyaz bir sahifesi açılacaktır. 0 sahifeye ne yazılacağını ancak Allah bilir. Mümin hayatının çeşitli merhalelerinde kendini hesaba çekmesi gerekir. Günahlarından sıyrılmalı Rabbinden af dilemeli yaptığı işleri teftiş etmeli. Eğer hayır işlemişse daha da artırmaya çalışır hayır istememişse ondan vazgeçip tevbe eder. Çünkü iyilik kötülüğü siler alır götürür Şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir. Bu iyi düşünenlere bir nasihattir. Şaşılır bu insanoğluna.. Nereye dönse Allahın kudretini gösteren bedii eserleri bulur. Rabbinin rahmet hazinelerini görür. Her an için Cenabı Hakkin nimetlerinin onu her taraftan kuşattığını onun lütuf ve ihsanı cinde yaşadığını idrak eder. Kendinin çok aciz zayıf ve pek muhtaç olduğunu Cenabı Hakkin kuvvet kudret sahibi ve pek zengin olduğunu kesinlikle bilir Ey insanlar.. Siz Allaha pek muhtaçsınız. Allah ise hiçbir şeye ve size muhtaç değildir... Çok övülmeye layıktır. Dilerse sizi yok eder ve yerinize yeni mahluklar getirir. Bunu yapmak Allaha zor değildir. Yine bu insan kuvvet ve kudret sahibi hiçbir şeye muhtaç olmayan Rabbinin kendisine ancak hayır saadet getiren şeyleri emrettiğini ve sadece kendisine zarar veren kötü duruma düşüren şeyleri yasakladığını pekala biliyor Rahmetin herşeyi kuşatmıştır. Fakat ahirette onu sadece Allahtan hakkıyle korkanlara zekatı verenlere ve ayetlerimize iman edenlere has kılacağım. Onlar yanlarındaki Tevrat ve İncilde ismi yazılı buldukları Ümmi Peygamber olan Resulullaha tabi olurlar. O Resul isa kendilerine iyiliği emrediyor onları kötülükten alıkoyuyor. Temiz rızıkları onlara helal kılıyor. Murdar şeyleri de haram kılıyor. Üzerlerinden ağırlığı kaldırıyor. Onlara vurulan kelepçeleri kırıyor. Ona iman eden hürmet eden yardım eden ve Ona indirilen nura tabi olanlar ebedi kurtuluşa ereceklerdir. Yine Allah Tealanın kullarına olan rahmeti ve lütfunun icabı olarak kullarının isteklerini kabul buyurduğunu tevbelerini kabul ettiğini günahlarını affettiğini yapılan tevbeyi iyi amel sayıp karşılığında bol mükafatlar verdiğini kul pekala biliyor. Onlar bir günah işlediklerinde veya nefislerine zulmettiklerinde Allahı zikreder günahlarının affını dilerler. Allahtan başka günahları kim affedebilir ki Bile bile yaptıkları günahta ısrar etmezler. İşte bunların mükafatı Rableri tarafından affedilmeleri ve altından ırmaklar akan içinde ebedi kalacakları Cennetlerdir. Amel edenlerin mükafatı ne güzeldir. Bütün bunları bilmekle beraber nefis kula hakim olur. Şeytan ona Rabbini zikretmeyi unutturur. Böylece kul Allaha itaatta ihmalkar davranır. Nehyedilen şeyleri yapmaya yönelir. Fenalıklardan vaz 272 Araf Suresi ayet 156157 273 Ali İmran Suresi ayet 135136 geçip tevbe etmeyi ihmal eder. Fırsatı elden kaçırır. Hesap günü gelmeden önce kendini hesaba çekmez. İşte Aziz Kardeşim.. İnşaallah geçirdiğimiz bu yılın sonu ve istikbal ettiğimiz yeni yılın evveli hayırlı ve mübarek olur. Sen bu haftayı yaptıklarını gözden geçirme nefsini hesaba çekme günahlardan tevbe etme hatalardan uzak olma ciddiyetle çalışmaya girişme haftası kabul et Resulullah S.A.V.in şu sözünü dinle Helal da bellidir. Haram da bellidir. Nefsine sor Namaza karşı tutumu nedir Zekata karşı ne yapıyor İnsanların hakkını koruma yönünden ne ile meşgul oluyor Doğruluğa vefakarlığa güzel ahlaklı olmaya iyi işler yapmaya ne derece bağlı kalıyor Hatırına Yüce Mevla geldiğinde neler hissediyor Maddi ve manevi kazançları haram ve murdar şeyler mi yoksa Allahın helal kıldığı iyi ve temiz şeyler mi Sen bugün kendini tedavi etmek için yarınından 274 Buharı. Müslim Ebu Davud Tirmizi Nesei İbn Mace Darimi imam Ahmed b. Hanbel. daha güçlü daha iyi bir durumdasın. Zira yarın ne olacağını bilemezsin. Şüphesiz ki Allah takva sahipleri ve iyilik edenlerle beraberdir. Kendini dikkatle hesaba çektiğin sadık bir tevbe ile tevbe ettiğin yılın sonu ne güzeldir... Artık hayırda yarışanlar buna kavuşmak için yarışsınlar. Yeni hicri yılınız mübarek olsun... Vallahü Ekber. Ve Lillahil Hamd. 275 Nahl Suresi ayet 128 276 Mutaffifin Suresi ayet 76. BEŞİNCİ KİTABIN SONU Bandrol uygulamasına ilişkin usul ve esaslar hakkında yönetmeliğin 5maddesinin ikinci fıkrası çerçevesinde bandrol taşıması zorunlu değildir Son Bu Kitap bizzat benim tarafımdan [ [ ByIgleoo ]] tarafından www.CepSitesiNet – www.MobilMp3Net – www.ChatCepCom Siteleri için hazırlanmıştır EBook ta kimseyi kendime rakip olarak görmem bizzat kendim orjinalinden tarayıp Ebook haline getirdim lütfen emeğe saygı gösterin Gösterinki ben ve benim gibi insanlar sizlerden aldığı enerji ile daha iyi işler yapabilsin Herkese saygılarımı sunarım Sizlerde çalışmalarımın devamını istiyorsanız emeğe saygı duyunuz ve paylaşımı gerçek adreslerinden takip ediniz Not Okurken gözünüze çarpan yanlışlar olursa bize öneriniz varsa yada elinizdeki kitapları paylaşmak için bizimle iletişime geçin Teşekkürler Ne Mutlu Bilgi için Bilgece yaşayanlara By-Igleoo www.CepSitesiNet